• Sonuç bulunamadı

Haşim İşcan vazifeye başladı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Haşim İşcan vazifeye başladı"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Kapak resmi

İstanbul’un tek deıîeceli seçimle gelen ilk Belediye Başkanı

Haşim İşcan

A R A L IK 1963 S A Y I 31

İstanbul Belediyesi tarafından neşrolunur Aylık Meslek ve

San’at Dergisi

İstanbul Belediyesi adına Sahibi ve Neşriyatı idare eden

Mesul Müdür Rakım ZİYA O Ğ LU

Yazı İşleri Teknik Müdürü

Nurettin ORYAN

Fotoğraflar: Hilmi Şahenk

Basıldığı yer : Belediye Matbaası İ S T A N B U L Klişeler K EN AN Klişe Atelyesi

FİATI 100 KURUŞ

Yıllık Abone 12 T. L

İdare ve yazı işleri : Basın ve Turizm Müdürlüğü

Belediye Sarayı telefon : 22 44 60 dan :

hilî 265 Neşriyat Md. ili 281 Yazı İşleri

't 261, 260 İdare, ilân, abone

t "

Rakım ZÎYAOGLU

Gün henüz ağarıyordu. Hoş Avusturyada gün birdenbire ağarır. A ra ­ bamız Avusturya sınırından Viyanaya. doğru bütün hızıyle ilerli­ yordu. Sınırdan iki saat sonra Viyananın meşhur çiçekçilerle dolu cad­ desinden şehrin merkezine doğru gidiyorduk. Gezi programımızı Konso­ losluktan bir dostumuz hazırlamıştı. Sayın Ziya İçli bize misafirseverli- ğini gösteriyor ve yanımızda rehberlik etmek lütfunda bulunuyordu.

Ziya İçli bize :

— Programımızın biz Türklerin içini sızlatan bir maddesi var. Sizi Merzifonlu Kara Mustafa Paşanın Viyana’yı muhasara ettiği zaman ota­ ğını kurduğu tepeye çıkaracağım, dedi.

Arabamız iki tarafında ağaçlar dikilmiş, yeşil yamaçlar arasında parke döşenmiş, kıvrım kıvrım uzanan bir yoldan Khahlenberg tepesine yöneliyordu. Bu anda hangi Türkün gözleri önünde o şanlı, şanlı olduğu kadar acıklı tarih sahifeleri canlanmaz ? Kim o perişan bozgunu dü­ şünmez, kim Kara Mustafa Paşanın uğradığı çeşitli ihanetlere nefretle bakmaz ?

Yıl 1683 Temmuz ayının 12 sinde Türk ordusu Viyana önlerinde göründü. Viyana muhasarası başlamıştı. Muhasara tam 61 gün sürdü. 18 hücum yapıldı. Şehrin ileri tahkimatı durumunda bulunan tabyaların çoğu zabdedildi. Bir defasında bir gedikten içeri giı-ildise de şiddetli mu­ kavemetle ve iç tahkimatla karşılaşıldığından şehre girilemedi. Şiddetli taarruzlar, top atışları ve lağımlarla müdafilerin manevî kuvvetleri te- mamen kırıldı.

Fakat bu sıralarda AvrupalIlar da boş durmuyordu. Papa X I inno- san in teşvikile Leopold’e para yardımında bulunulduğu gibi diğer A v ­ rupa devletlerinin de birliği sağlanmakta idi. Bu meyanda X IV Louis’in Almanyaya taarruzu önlendiği gibi Lehistan Kralı Jahn Şobiyeski Fran sa ittifakından ayrılarak Katolik taassubu neticesi Avusturya dostlu­ ğuna döndü ve 26 bin süvari ile hareket etti. Almanyadan aldığı yardım­ cı kuvvetlerle ve imparatorluk ordusile birleşerek Viyana üzerine yü­ rüdü.

Merzifonlu bütün bunlardan haberdardı. Mukabil tedbir olmak üzere Kırım hanına Viyanaya altı saat mesafedeki Taşköprü’den düşman kuv­ vetini geçirtmemek vazifesini verdi. Geçtiği takdirde bunlar elde mev­ cut kuvvetlerle karşılanacaktı. Fakat Kırım Hanının hiyaneti plânın ta­ hakkuk edememesine ve Osmanlı devletinin gerileme devrinin açılmasına sebeb oldu.

Merzifonlu’ya kızgın olan Han, düşman Tuna üzerinden geçerken bir tepeden duruma seyirci kaldı. Yanında bulunan İmamı buna itiraz ettiisede (Tatar kadrin bilsinler.) diyerek dinlemedi.

Bu sebeble Jahn Şobiyeski Tunayı rahatça geçerek şehre doğru yü­ rüdü. Bu sırada Merzifonlu ikinci bir ihanete uğradı. Sağ cenaha memur edilen Budin Beğlerbeyi Arnavud Koca İbrahim paşa Sadrazama kin beslediğinden emrindeki kuvvetleri alarak çekilmek alçaklığını göster­ di. Netice de Osmanlı ordusu büyük bir bozguna uğradı. Sadrazam ota­ ğına varıncaya kadar ordunun bütün ağırlığı ve hatta bayrakları düş­ man eline geçti. Ordu perişan bir halde Belgrada çekildi. Düşman, Türk korkusundan bu halde bile bozguna uğramış orduyu takip etmedi.

Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Belgratta IV Mehmed’in emrile idam edildi. Halbuki bu yapılmasaydı Merzifonlunun tekrar durumu düzelt­ mesi beklenirdi. Bu tarihtenberi dir ki Macaristan, Sırbistan elden çık­ mağa başladı. Gerileme devri sürüp gitti. Avrupa meseleleri yüzünden Türkler göz açmağa fırsat bulamadılar.

Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’nın talihsizliği bugün AvusturyalI­ lara yüz binlerce, milyonlarca turist dövizi kazandırıyor. Yabancılar akın akın Khahlenberg tepesine çıkıyorlar. Kara Mustafa Paşanın

ota-(Devamı 31 inci sahifede)

(2)

Bir seyahatin düşündürdükleri

(Baştarafı 3 üncü sahifede) ğfim kurduğu tepeden tam 280 yıl sonra da herkes yine Merzifonlu’nun gözile Viyanayı seyrediyor. Tepenin solundan Tuna, eskisi gibi akıyor, Viyana nazlı nazlı ovaya yayılmış, ince bir sisle çevrilmiş Viyana, tari­

hî tepeye karışık duygularla tepeye bakıp duruyor. Khahlenberg' tepesi bugün Avrupa memleketlerinde bulunan tepelerden en fazla gelir geti­ renidir. İspanyanın meşhur Tibidabo tepesi bile onun yanında fakir ka­ lır.

Khahlenberg tepesine güzel bir gazino, restoran yapılmış. Resto­ ranın ötesinde ayrıca bir teras kurulmuş. Terasta çevre durbinleri var. Durbinlerle Viyana gayet güzel seyrediliyor. Ben orada iken bütün bu tesisler daha genişletiliyordu.

Tepe, bizim Çamlıca tepesi gibi. Az ötesinde bir de küçük Çamlıca benzeri bir tepe daha var. Adı Leopoldberg.. üzerinde bir klişe var. Türklerden kurtuluşları dolayısiyle Tanrıya şükran borcunu ödemek maksadile kurulmuş. O da turizm kaynağı. Dün Tanrıya bugün turizme hizmet ediyor.

Çamlıca gözümün önüne geldi canım Çamlıca! Yolsuz, helâsız, ga- zinosuz, durbinsiz, restoransız, kimsesiz yoksul Çamlıça.

Çamlıcayı turistleştirmek için bütün teşebbüslerin akamete uğra­ dığı gözümün önüne geldi. Çamlıca âşıkların ocağı, Çamlıca tepelerin şah eseri. Canım Çamlıca!

Ben Khahlenberg tepesinde teessürden çıldırarak kendimi aşağı ata­ madım ama, Khahlenberg’de kahroldum.

H a v a d a c i n a y e t

Uçuş halinde olan bir uçakta bir ci­ nayet işlendiği takdirde dâvaya hangi memlekette bakılır? Bu senelerdir tam manasiyle halledilememiş meselelerden biridir.

Bu hususta alınmış olan kararlar memleketten memlekete değişmektedir. Saatte 900 km. süratle seyreden uçaklar pek kısa bir süre içinde memleketten memlekete geçmektedirler. Bu bakımdan cinayet işlendiği anda uçağın nerede o l­ duğunu kati olarak tespit etmek hemen imkânsız gibidir. Ve mücrim kurnaz bir insansa ve hele iyi bir avukat tarafın­ dan da müdafaaa ediliyorsa bu değişik­ liklerden çeşitli kanuni usullerle isti­ fade edilecek ve belki de suçlu dâvadan tamamiyle sıyrılacaktır.

Birleşik Devletlere ait Beynelmilel Sivil Havacılık teşkilâtı uçakları kayıtlı oldukları memleketin topraklarının bir parçası olarak kabul etmekte ve bahsi geçen konuda ancak uçağa sahip bulu­ nan milletin ilgileneceğini ileri sürmek­ tedir.

Bu mülâhazayı Beynelmilel Havayolla­ rı Şirketleri die tasvip etmektedirler. Çünkü bir cinayet işlendiği zaman dâ­ vaya neerde bakılacağı onları alâkadar etmez. Onları alâkadar eden uçaklarının müsadere edilmemesi ve uçağın indiği alandaki mahallî makamların ne yapıla­ cağı hakkında çabuk karar almasıdır.

Türk kanunlarına göre böyle bir dâ­ vaya uçağın programı gereğince ilk ine­ ceği hava alanının bulunduğu memle­ kette bakılır.

Kanunlar her memlekete göre değiş­ tiğinden halen Tokyo’da yap lan bir top­ lantıda bu konuda milletlerarası bir ka­ rara varılmak üzere görüşülmektedir. Zira gün geçtikçe artan kaçakçılık va­ kaları ve uçakların birdenbire kayboluşu gibi hadiseler bu işin bir an evvel hal­ ledilmesini icap ettirmektedir.

BOĞAZ YOLLARINA 24.790

FİDAN DİKİLDİ

Boğaz yollarının ağaçlandırılması fa­ aliyetine devam edilmektedir. İçinde bu - lunduğumuz ağaç dikme mevsiminde Belediye Fen İşleri Boğaz Yollar Ağaç • landırma Şefliği tarafından Boğaz yol­ larına 15 bin kara çam ve 9710 adet çeşitli olmak üzere 24.790 fidan dikilmiştir.

SAĞLIĞA ZARARLI

SEKİZ

MÜESSESE KAPATILDI

Belediye Sağlık Murakabe teşkilâtı ge­ çen ay şehirde 915 müesseseyi sağlık yö­ nünden kontroldan geçirmiştir.

Kontrollar sonucunda halk sağlığı ba­ kımından faaliyeti zararlı görülen 5 fırın ve 3 lokanta kusurlarını giderinceye ka­ dar kapatılmıştır.

28 ŞOFÖR MESLEKTEN

MENEDİLDİ

Belediye Sıhhi Muayene komisyonun­ da geçen ay içinde 1204 şoför ve diğer san’at erbabı muayeneye tabi tutul­ muştur. Yapılan muayeneler neticesin­ de 43 kişi ameliyat ve gözlük için geri bırakılmış, 28 şoföre sağlık durumu dola- yısiyle «Yapamaz» kararı verilmiştir.

ÖLÇÜ VE TARTI ALETLERİ

DAMGALANACAK

1962 ve daha önceki yıllar damgasını taşıyan bütün ölçü ve tartı aletleri 1964 yılında yeniden kontroldan geçirilerek damkalanacaktır.

Ellerinde çeşitli tartı ve ölçü aleti bu­ lunduran resmî ve özel müesseselerle esnafın, 2 Ocak 1964 tarihinden itiba­ ren 28 Şubat akşamına kadar kullandık­ ları ölçü aletlerini bir beyanname ile il­ gili ayar memurluklarına veya Belediye Şube Müdürlüklerine bildirmeleri ge­ rekmektedir.

Hacı Salih Lokantası

1

B e y o ğ l u

T e l: 44 85 61

Yılbaşı G ecesi Hususiyetleri

Konsome 64

...

150

Acem pilâvı

... ... 250

Badem ezme ç. sı kaymaklı 150

Iç pilâvı ...

150

Levrek btığlama portakallı 750

Volavan beyinli ...

250

Kılıç şişte domatesli ... 750

Elmasiye meyvalı ....

150

İlindi dolması ... 600

Kestane şantiyeli ....

150

Hindi kestaneli ...

600

Çeşitli baklava ...

150

Tavuk galalitin ...

6C0

Ananas komposto

.

350

Çerkez tavuğu

...

500

Çerez (1 kişilik)

.... ... 250

Rozbif alangle

...

500

Karışık salata ... ... 150

Bonfile mantarlı ... 600

Kuver ... ... 30

Kuzu tandır ... 600

Kuzu enginarlı ...

600 NOT :

Müessesemizde % 10 alınmaz

(3)

İstanbul B elediye M eclisi ikinci

seçim dönem i ¿üyeleri

(Baştarafı 16 ncı sahifede) 9 — Şerafettin Ersezer 10 — Hilmi Günerli 11 — Mustafa Fevzi Güngör 12 — Raif Gürel 13 — Tevfik Gürkan 14 — Kevork Kevorkyan 15 — Sami Kohen 16 — Cavit Koksal

17 — Abdurrahman Şeref Laç 18 — Osman Nuri Ulusay

GAZİOSMANPAŞA :

1 — Adnan Akın 2 — Mediha Artemel 3 — Hüseyin Eren 4 — Hulusi Güneş

KADIKÖY :

1 — Hilmi Atakul 2 — Fikret Ayanoğlu 3 — Faruk İlgaz 4 — Muzaffer Şahinoğlu 5 — Naki Tamer 6 — Nurettin Torunoğlu

Belecüye ve 8. Z.

talimatnamesinin

(Baştarafı 13. üncü sahifede) çak vurularak derin bir çizgi açılacaktır. (SZT. 13)

51 — Un çuvalları depolarda ızgaralı tahtalar üzerine etiketleri görünecek şe ­ kilde depo edilecektir. (SZT. 13 )

52 — Ekmeklerin nakli için kullanılan vasıtaların içi çinko, galvaniz saç veya kontraplâkla döşenmiş toz giıemiyecek şekilde mazbut her tarafı kapalı ve yan taraflarına fırın ve sahibinin adı yazıl­ mış olacaktır. (SZT. 13)

53 — Fırınların nev’ini ve ekmek fi- atlarını gösterir bir tabelâ fırının dış ta­ raftan görünür vitrin veya camekâmna asılacaktır. (Encümen K.)

54 — Yanmağa ve parlamağa müsait kıvılcımlı külleri kapı önlerine atmak yasaktır. (YGZT. 6)

55 — Bu yerlerde bir adet yangın sön­ dürme cihazı bulundurulması mecburi­ dir. (YGZT. 26)

56 — Akaryakıtın bulunduğu yerler­ de kolayca görülebilecek şekilde cinsi ile

(Ateş tehlikesi vardır) ib(aresini havi bir levhanın asılması mecburidir. (YGZT.

28)

57 — Hamur imalinde kullanılacak sıcak suyun sıhhî tertibat ile temin e- dilmesi mecburidir. (BZT. 27)

58 — Fırınlar otomatik çekme veya Salma nev’inden birini intiham edilecek­ tir. (BZT. 27)

59 — Kubbeli fırınların açılması ya­ saktır. (Adalarda 13/4/1962 tarih ve 982/823 sayılı Belediye Encümeninin ka- rariyle kubbeli fırın açılmasına müsaade olunmayacaktır.) (BZT. 27)

32

7 — İsmet Uluğ 8 — Şerafettin Yenen

SARIYER :

1 — Nurullah Gezgin 2 — Turan Gürsoy 3 — Eliz Hazneciyan ŞİŞLİ : 1 — H. Şinasi Bilgin 2 — V. Abdullah Eraslan 3 — Hulusi Kabataş 4 — Zinnur Kortay 5 — Abdurrahman Köksaloğlu 6 — Kemal Mert 7 — Orhan Öktem 8 —■ İhsan Sarsmaz 9 — Mehmet Şengün 10 — Niyazi Yıldırım

ÜSKÜDAR :

1 — Adnan Alptekin 2 — Refik Can 3 — Ülfet Dergezen 4 — Ali Rıza Talay 5 — Hurşit Ungay 6 — Ihsan Yarsuvat

ZEYTINBURNU :

1 — Halim Coşkun 2 — Abdullah Eren 3 — Cemal Özdemir 4 — İbrahim Sertel 5 — Sabri Yılmaz

Haşim Işcan

vazifeye başladı

(Baştarafı 5 inci sahifade) deı-ek Cumhuriyet anıtına bir çelenk koymuştur.

HAŞİM İŞCA N ’IN H A L TERCÜMESİ: 1901 yılında Edirnede dünyaya gelmiş­ tir. Erkânıharp Generali Ahmet Cevdetin oğludur. İlk, orta ve lise tahsilini Edir­ nede yaptıktan sonra Mülkiye mektebini

(Siyasal Bilgiler Fakültesi) bitirmiştir. Edirne. Kız Muallim mektebi sosyoloji, tarih, lise felsefe, çoğrafya, Erkek Mual­ lim Mektebi çoğrafya öğretmenliği, gazetecilik, çiftçilik, Birinci Umumi Müfettişlik, Hususî Kalem Müdürlüğü, Kaymakamlık, Emniyet Umum Müdür­ lüğü, 5. Şube Müdürlüğü, Mülkiye Mü­ fettişliği, Tekirdağ, Erzurum, Antalya, Bursa, Samsun Merkez Valilikleri, 3, Umumî Müfettiş ve Başmüşavir vekillik­ leri, Toprak ve İskân Umum Müdürlüğü yapmıştır.

Belediyejeşkilatı

ve, görevlerine

(Baştarafı 6 ncı sahifede) belediyeler için mecburî diğer belediye­ ler için ihtiyarîdir.

Her çeşit et, yağ, balık, zeytinyağ, peynir, sebze, meyve, turşu, tuzlu balık gibi saklanması ve satılması sağlık, ve­ terinerlik şartlarına bağlı yenilecek şeylerin toptan alım ve satımının belirli yerlerde ve belediyenin kontrolü altın­ da yapılmasını sağlamak için satış yer­ leri kurmak ve idare etmek, yıllık geliri 50 bin liradan yukarı belediyeler için mecburî başka belediyeler için ihtiya­ rîdir.

Belediye mensuplarının hareket tarz­ ları hakkında aşağıdaki esaslar zikne şayandır.

1 — Her belediye mensubu karşılaşa­ cağı meseleleri çözebilecek bilgi ve tec­ rübe sahibi olmalıdır. Bu bakımdan her personelin alâkalı hizmetine tekabül e- den görevlerde evvelce çalışmış olması şarttır. Şayet bu durum yoksa perso­ nelin göreceği hizmet hakkında yetişti­ rilmesi önemle ele alınmalıdır.

2 — Belediyeye mensup her personel doğru bilgiler vazıh fikirlerle mücehhez olmalıdır. Amirlerin duymaktan memnun olacağı veya olmayacağı haber ve bilgi­ lerin tesiri altında kalmıyarak daima hakikata sadık bulunmalıdırlar, haber ve bilgiler son derece önemlidir, âmir­ ler kararlarını bu malûmata istinat et­ tireceklerdir bu bakımdan tatbikattaki sıhhat; verilen malûmatın doğruluğuna bağlıdır.

3 — Muayyen bir konu üzerinde bir âmir ile hemfikir olmayan memurlar bu yoldaki düşünüş tarzlarım âmirine bil­ dirmelidir. Buna rağmen âmir kendi isteğinde ısrar ederse âmirin emri ka­ nunlar çerçevesinde bulunduğu müd­ detçe icraatına geçmek memurlar için vazifedir.

4 — Her belediye belde halkına azamî derecede faydalı olmak, suhulet göster­ mek ve dürüstlükle, nezaketle işlerini yapmakla görevlidir.

5 — Belediye mensupları ifa ettikleri hizmet ve vazifelerinde gerek eshabı-me- salih ve gerekse belediye prensiplerine ait bir çok gizli ve önemli işlere vakıf olabilirler. Bunları bilmekle bir gurur hıssedilmemelidir. Bu sırlardan en ufak bir şeyin harice sızmasına meydan ve­ rilmemelidir.

Belediye mensupları daima iş ve mü­ racaat sahibinin dileğini gerekli mevzu­ at çerçevesinde yapmakla mükelleftir.

Yanlış istikametler takip eden bir i- şin tedvirinde dilek sahibinin infiali gö­ rülürse metanet ve mukavemet göste­ rilmeli daima muhakeme kudretini mu­ hafaza edip işin en uygun bir şekilde yürütülmesi sağlanmalıdır.

6 — Belediye âmme hizmetinde bir müessese olup bütün işlerinde âmir ve memuru ile tekmil belediye personeli yekdiğerinden ayrılmaz bir bütündür.

Nihai mesul şahıs belediye reisidir.

Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Şehir içinde toplama ve muayyen yerlere götürülme işi Belediyeye ait olmak üzere yal nız mavnalarla denize dökülme­ leri müteahhide verildi.. Müteahhit

Buraya da yazın, ikindi sonraları civarlılar birikir, cumaları gene aile­ ce gelirler, merdivenlerden kale be­ denlerine çıkarlar, Marmaraya, Ada­ lara karşı,

Şöyle ki: Önce söz konusu yerin sahi­ bi olan banka yardımlaşma sandığı Belediye’ye başvura­ rak otel projesinin gerçekleş­ mediğini, bu konuda herhan­

Düşünce açıklama özgürlüğü olmadan; halkın, halk tarafından, halk için yönetilmesi olanaksızdır.. Terörle Mücadele Yasası -en azından- değiştirilme­ den

Bu çalışmada doğu düşüncesinin öznel olan doğası tanımlanarak; hermetik düşünce ile ruhsal simya bu düşüncenin tecrübî formu olarak ele alınmıştır. Gerek

Yurda döndükten sonra Refik Halid, muhalefette daha ılımlı bir tutum edinmesine karşın, ölünceye kadar eleştiri ve yergilerinden vazgeçmedi, önemli eserlerinden

Cumhuriyetin kuruluşundan son­ ra, Türk şiirinde, konuşulan diUn kendisini göstermesine rağmen, şiirin, bir avuç aydının malı ola­ rak kalmasına yol açan bir

Dahası, postmodern zm mo dern zm karşısında peygambervar b r hayal ed lemezl k (un- mag nable) ola rak tanımlamaktadır (1971: 22-23).. Bu sayede “baskı hem sömürünün, hem