«T A R A N T A B A B U ’Y A
MEKTUPLAR» dan
¡
Düşün T A R A N T A . . B A B U İnsanoğlunun yüreği kafası kolu yedi kat yerin altındançekip çıkarıp
öyle ateş gözlü çelik Allahlar yaratmış ki
kara toprağı bir yumrukla yere serebilir, < yılda bir veren nar
bin verebilir.
Ve dünya öyle büyük, j öyle güzel
öyle sonsuz ki deniz kıyılan ı her gece hepimiz j
yanyana uzanıp yaldızlı kumlara yıldızlı sulann
türküsünü dinleyebiliriz... j Yaşamak ne güzel sev
T A R A N T A - B A B U
Yaşamak ne güzel şey... Anlıyarak bir usta kitan gibi
bir sevda şarkısı gibi duyup bir cocuk gibi şaşarak
Y A Ş A M A K .. Yaşamak:
birer birer
ve ben beraber
inekli bir kumaş dokur gibi... Hep bir ağızdan
sevineli bir destan okur gibi YAŞAM AK ... Y A Ş A M A K ... N e acaip iştir ki bu ne mene gidiştir ki T A R A N T A - B A B U bugün bu
«bu inanılmıyacak kadar güzel» bu anlatılamıyacak kadar sevinçli şey: böyle zor
bu kadar dar böyle kanlı
bu denlü kepaze...
Çağdaş şiiri deyince akla ilk gelen sanatçılardan biri olan Tristan Tzara 1916 yılında bir kaç arkadaşıyla birlikte «Dadacılık» akımını kurmuş daha sonra yüzyılımızın şiirine damgasını vuran «Gerçeküstücülük» akımında önemli ıoİ oynamış ve 1930 yıllarından sonra toplumcu bir şiire yönelmiş tir. Aslen RomanyalI olan ama şiirlerini fransızca yazan Tzara, yirminci yüz yılın en etkili ve önemli üç beş şairinden biridir. Bu büyük şairin Nâzım Hik met ve şiiri hakkındaki yazısını okurlarımızın ilgiyle karşılayacaklarını umu yoruz
Nâzım Hikmet’in Şiiri ve Evrensellik
Tristan Tzara
Şiir sanatının büyüklüğü, ev rensel olmasındadır. Şiirin iğinde taşıdığı evren, kişiliğini sınırlayan çerçevelerden ne ölçüde taşıyor sa, şair o ölçüde büyüktür. Şair, dünyaya yeni bir görünüş; yeni bir yüz kazandırır. Ne var ki, bu görünüş, şiirin kendi hayal gözüy le gördüğüne uygun olmakla bir likte, bütün insanların benimsemiş olduğu ortaklaşa bir imaja da uy gundur. İşte o zaman, yalnız şai rin malı olan şey öylesine pekiş miş ve güçlü bir anlatım (ifade) haline gelir ki her insan bu an latımda, kendi umutlarını ve acı larını; ogünkü durumunu ve olu şunu görüp tanır.
Nâzım Hikmet’in şiirini çevirile rinden okuduğumuza göre, bu şi irin öz akıcılığını tanımamış oldu ğumuz besbellidir. Ama bu şiir öyle bir insani potansiyelle yüklü dür ki çevrilerin kendinden gelen ve kaçınılmaz olan eksiklikler yü zünden öz dilinin çekiciliğini ve güzelliğini kaybetmesine rağmen, duygusal tınlayışının bütün tazeli ği ile gönlümüzde yer etmekte ve yeniden doğmaktadır
Nazım’ın, dünya görüşünü, tikel den (cüzîden) hareket ederek yük sek bir düzeye ulaştırmış bir şair olduğunu söylemek doğrudur. Ama eserinin verdiği heyecanı, yaşama sevgisine tepeden tırnağa yöneımiş duygusunun yüceliğinde aramak gerektiğini ileri sürmek de ayni ölçüde doğrudur. Nâzım ın kişisel yaşantısı, insan lığın bü yük bir bölümünün yaşantılarım kaplamaktadır. Nâzım’ın şiiri, Türk halkının umutlarını yücelt tiği gibi bütün halkların ortaklaşa
özlemlerinin insani açıdan ve de rinlemesine ele alınıp dile getiri lişini de kapsamaktadır. Bundan ötürü, Nâzım’ın şiiri, günümüz in sanının kültürel alanına aittir ve tarihî gerçekliğinin (haslığının) ta şıdığı genişlikten dolayı değişmez bir hakikat niteliğini kazanmak tadır.
İnkâr edilmez bir orjınalite taşı masına rağmen, Nâzım’m şiiri çağ daş batı şiirinin doğrultusuna ya bancı değildir ve özellikle Maya kovsky ile Garcia Lorca çizgisinde yer alır. Mayakovsky’nin devrimi pekiştirmek amacıyla kullandığı senli-benli deyiş ve İspanyol top rağına has bir incelik halinde Gar cia Lorca’nın şiirinde görülen ve bu şiiri besleyen halk sanatı, Nâ- zım’ın şiirinde de kendini göste rir. Nâzım Hikmet, Türk halkının özlemlerini herkesin anlayabilece ği bir biçim içinde dile getirmekle kalmamış, Türk şiirine, dünyayı ve çağımızı yansıtan gerçekten modern bir karakter kazandırmak işini de başarmıştır. Ulusal kültü rün derinliklerinde yatan gelenek leri modern dünya düzeyine aktar makla, Nâzım, Türk edebiyatına büyük yenilik getirmiştir. Yurdu nun şairleri üzerindeki etkisi her kes tarafından kabul edilmiştir.
Cumhuriyetin kuruluşundan son ra, Türk şiirinde, konuşulan diUn kendisini göstermesine rağmen, şiirin, bir avuç aydının malı ola rak kalmasına yol açan bir takım bilgiççe kelimeleri ve deyimleri temizleyip bir yana atış bu yeni dil akımına bütün genişliğini ka zandırmak İşi Nâzım tarafından
gerçekleştirilmiştir. Bununla bir likte Nâzım, geleneği gerektiği gi bi sürdürmesini de bilmiştir. İn san sıcaklığından yapılmış olan ve adalet ya da dayanma çağrıların da yaşamanın öz tadı bulunan bu şiirin muhtevasını, Nâzım, yurdu nun folklor kaynaklarını derinleş tirerek ve bu folklörün bazı biçim lerini günümüzün gerçekleri hali ne getirip benimseyerek yaratmış, tır. Halkın manevî besinini, acı sını ve sevincini içinden çekip çı kardığı sınırsız özgürlük duygu larını, Nâzım, halk şiirinin imajlı dili aracılığı ile farketmiştir
Nâzım’ın şiirinde, dilin fonksiyo nu ve şiirsel imaj, bir istiare ya da birbirinden uzak terimlerin yaklaştırılması olmaktan çok, şiir sel bir olgudur (vakıadır). Şiirle, rinin çoğukere epik karakter taşı masını belirleyen de işte budur. Nâzım’m şiirinin bir edimler (fiil ler) şiiri olduğu ve dayandığı olay larla şartların dünyanın dört bu cağındaki bütün insanların yaşantı sından fışkırdığı söylenebilir. Nâ- zım’m şiirlerinin muhtevası ve bi çimi, aralarındaki karşılıklı bağ lantıdan ötürü, hem teknik bakım dan hem de İnsanî oluş açısından da birbirlerinden ayrılamazlar. Bu na bakarak, şiirin, muhteva ve bi çim problemleri ortadan kalktığı zaman başladığını ileri sürebiliriz, doğmakta olan ve şiirin haslığının gerçek kıstası ödevini gören yeni gerçeklik böylece insanlığın kül tür hâzinesine katılır ve dünya nın değiştirilmesinde önemli bir rol oynar.
Çeviren : S. H ilir
IMâzım Hikmet
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi