• Sonuç bulunamadı

Prognostic Importance Of Immunohistochemically Defined P16 Protein Expression In Gastrointestinal Stromal Tumors

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Prognostic Importance Of Immunohistochemically Defined P16 Protein Expression In Gastrointestinal Stromal Tumors"

Copied!
9
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ÖZET

Gastrointestinal stromal tümörler (G‹ST), gastro-intestinal sistemi tutan, normalde barsak duva-r›nda bulunan intestinal pace maker hücrelerin (interstisyal Kajal hücreleri-ICC) veya bu hücre-lerin prekürsörhücre-lerinin neoplastik transformasyo-nundan orijin ald›¤› düflünülen mezenkimal tü-mörlerdir. G‹ST patogenezinde çeflitli hücre sik-lus regülatörleri özellikle p16 n›n önemli rolü mevcuttur ancak, prognostik de¤eri hakk›nda tart›flmalar devam etmektedir. p16 protein kayb›-n›n yüksek riskli G‹ST’ler ile ba¤lant›l› oldu¤u dü-flünülmektedir. Son zamanlardaki çal›flmalarda p16 protein ekspresyonu kötü prognostik faktör olarak de¤erlendirilmektedir. Bu çal›flmada; 1999-2009 y›llar› aras›nda Haydarpafla Numune E¤itim ve Araflt›rma Hastanesinde G‹ST tan›s› alan 43 olguya ait parafin blok ve rapor arflivi in-celendi. ‹mmunhistokimyasal yöntem ile p16INK4a çal›fl›ld›. Sonuçlar ›fl›k mikroskopisin-de boyanma yo¤unluklar› aç›s›ndan mikroskopisin- de¤erlendi-rildi. p 16 ile kuvvetli (+++) boyanma gösteren tüm olgular risk kategorizasyonuna göre yüksek risk grubuna dahildi. Çok düflük, düflük, interme-diate risk grubundaki olgular›n hiçbirinde p16 ile kuvvetli boyanma saptanmad›. Bu sonuç istatis-tiksel olarak anlaml› olup immunohistokimyasal yöntem ile p 16 ekspresyonunun belirlenmesinin G‹ST lerde ba¤›ms›z ve uygun bir prognostik

pa-rametre olarak kullan›labilece¤ini göstermifltir. Anahtar kelimeler: Gastrointestinal stromal tü-mör, p16

PROGNOSTIC IMPORTANCE OF IMMUNOHISTOCHEMICALLY DEFINED P16 PROTEIN EXPRESSION IN

GASTROINTESTINAL STROMAL TUMORS ABSTRACT

Gastrointestinal stromal tumors(GIST) are me-senchymal tumors which are thought to be origi-nated from neoplastic transformation of intestinal pace maker cells normally found on intestine wall (interstisial Cajal cells-ICC) or their precursors. In pathogenesis of GIST , different cell cycle re-gulators especially p16 have important role, ho-wever discussions about their prognostic impo-ratance stil continues. P16 protein loss is thought to be associated with high risk GIST. In recent studies p16 protein ekspression is assesed as bad prognostic factor. In this study, parafin blocks and report archive of 43 subjects diagno-sed as GIST in Haydarpafla Numune Hospital between years 1999-2009. P16INK4a is studied immunohistochemically. Results are evaluated as dye density.According to risk categorization , all subjects that are strongly(+++) painted with p16 are included in high risk group . None of the subjects in very low,low and intermediate risk

GASTRO‹NTEST‹NAL STROMAL TÜMÖRLERDE

‹MMUNOH‹STOK‹MYASAL YÖNTEMLE SAPTANAN P16 PROTE‹N

EKSPRESYONUNUN PROGNOST‹K ÖNEM‹

M. ‹lkay TOSUN1, Pembegül GÜNEfi1, Güray KILIÇ1, Fügen Vardar AKER1

(2)

group was painted strongly with p16.This result was statistically significant and evaluation ofim-munohistochemically defined p16 gene expressi-on in GISTs can be accepted as an independent and proper prognostic parameter.

Key words: Gastrointestinal stromal tumor, p16 G‹R‹fi

Gastrointestinal stromal tümörler (G‹ST), gastro-intestinal sistemi tutan, normalde barsak duva-r›nda bulunan intestinal pace maker hücrelerin (interstisyal Kajal hücreleri-ICC) veya bu hücre-lerin prekürsörhücre-lerinin neoplastik transformasyo-nundan orijin ald›¤› düflünülen mezenkimal tü-mörlerdir1. Prognozlar› tart›flmal›d›r. 5 cm den

küçük tümörler genellikle 5/50hpf’ den düflük mi-toz oran› gösterirler ve genellikle klinik olarak be-nign davran›fltad›rlar. Bununla birlikte az da olsa mitotik olarak inaktif olan tümörler metastaz ya-pabilirler(2). Mitoz say›s› ve tümör çap›na ek ola-rak DNA flow sitometrisinde anöploidi3 nekroz

varl›¤›4, ki67 proliferasyon indeks art›fl› gibi

fak-törler kötü prognostik faktör olarak de¤erlendiril-mifl olsa da bunlar›n önemine dair henüz fikir bir-li¤ine var›lmam›flt›r2. Bu nedenlerle

malign-be-nign tümör terminolojisi yerine çok düflük risk, düflük risk, intermedier risk ve yüksek risk tan›m-lamalar› kullan›lmaya bafllanm›flt›r.5

G‹ST patogenezinde çeflitli hücre siklus regüla-törleri özellikle p16 n›n önemli rolü mevcuttur an-cak, prognostik de¤eri hakk›nda tart›flmalar de-vam etmektedir. Bir tür CDK inhibitör proteini olan p16 CDKN2A(ayn› zamanda MTS-1, INK4A olarak da bilinir) gen ürünüdür. Kromozom 9p21’de kodlan›r. p16 protein kayb›n›n yüksek riskli G‹ST’ler ile ba¤lant›l› oldu¤u düflünülmekte-dir.6 ve son zamanlardaki çal›flmalarda p16

pro-tein ekspresyonu kötü prognostik faktör olarak de¤erlendirilmektedir.7

Bu çal›flman›n amac›; G‹ST lerde risk kategori-zasyonundaki en önemli 2 parametreden tümör çap› ve mitoz oran› ile p 16 protein ekspresyonu aras›ndaki iliflkiyi saptamak; G‹ST lerde çok dü-flük risk, düdü-flük risk, intermedier risk ve yüksek risk gruplar› aras›nda p16 boyanma oranlar› ve yo¤unlu¤unu karfl›laflt›rmak ve

immunohistokim-yasal yöntemle p16 protein ekspresyonunun gastroinestinal stromal tümörlerde ba¤›ms›z prognostik bir parametre olup olamayaca¤›n› saptamakt›r.

Materyal ve Metod

Bu çal›flmada 1999-2009 y›llar› aras›nda Hay-darpafla Numune E¤itim ve Araflt›rma hastane-sinde G‹ST tan›s› alan 36 ve G‹ST terminolojisi-nin tan›mlanmas›ndan önceki döneme ait malign stromal tümör, fusiform hücreli mezenkimal tü-mör ve leiomyosarkom tan›s› alan 7 olguya ait lam, parafin blok ve rapor arflivi incelendi. Kesit-ler tan› ve prognostik parametreKesit-ler aç›s›ndan tekrar gözden geçirildi. Malign stromal tümör ta-n›s› alan 4 hasta, fusiform hücreli mezenkimal tü-mör tan›s› alan 2 hasta ve leiomyosarkom tan›s› alm›fl 1 hastaya ait parafin bloklarda imnmunhis-tokimyasal olarak CD117 (16P07neomarkers), SMA(MO851-Dako), Desmin (Cd33-Neomar-kers), CD34 (QBEnd/10-Neomar(Cd33-Neomar-kers), Ki67 (SP6-Neomarkers) ve p16 (CIN-tec p16 INK4A histology Kit) çal›fl›ld›. G‹ST tan›s› alm›fl olan 36 olguya ait parafin bloklardan ise immunhistokim-yasal olarak p16INK4a çal›fl›ld›. Sonuçlar ›fl›k mikroskopisinde boyanma yo¤unluklar› aç›s›n-dan de¤erlendirildi. p16 için pozitif kontrol olarak daha önce boyand›¤› bilinen invaziv skuamöz hücreli karsinom olgusu kullan›ld›. Bu olguda bo-yanma hem sitoplazmik ve hem de nukleer olup, 3+ yo¤unlukta idi. p16 için sonuçlar semikantita-tif olarak de¤erlendirildi. Boyanma yo¤unlu¤u: 0 dan 3+ ‘e kadar de¤erlendirildi8. ( O: %0-%10; 1:

% 11 - %20 nükleer boyanma (sitoplazmik boyanma olsun ve ya olmas›n)(Resim1); 2:%21 -%50 nükleer boyanma (sitoplazmik boyanma ol-sun ve ya olmas›n)(Resim2); 3: % 50 den fazla nükleer boyanma (sitoplazmik boyanma olsun ve ya olmas›n) (Resim3)) Ayr›ca Ki67 proliferasyon indeksi en yo¤un boyanma görülen alanda 1000 hücredeki nükleer pozitiflik yüzdesi olarak kayde-dildi.

‹statistiksel De¤erlendirme

Çal›flmada elde edilen bulgular de¤erlendirilir-ken, istatistiksel analizler için NCSS 2007&PASS

(3)

2008 Statistical Software (Utah, USA) program› kullan›ld›. Çal›flma verileri de¤erlendirilirken ta-n›mlay›c› istatistiksel metodlar›n (Ortalama, Standart sapma, frekans) yan›s›ra niceliksel veri-lerin karfl›laflt›r›lmas›nda normal da¤›l›m göste-ren parametrelerin gruplar aras› karfl›laflt›rmala-r›nda Oneway Anova testi kullan›ld›. Normal da-¤›l›m göstermeyen parametrelerin gruplar aras› karfl›laflt›rmalar›nda Kruskal Wallis testi ve farkl›-l›¤a neden ç›kan grubun tespitinde Mann Whit-ney U test kullan›ld›. Niteliksel verilerin karfl›lafl-t›r›lmas›nda ise Ki-Kare testi ve Mc Nemar testi kullan›ld›. Sonuçlar %95’lik güven aral›¤›nda, an-laml›l›k p<0.05 düzeyinde de¤erlendirildi.

Bulgular:

1999-2009 tarihleri aras›nda yafllar› 20 ile 89 aras›nda de¤iflmekte olan; 20’si (%46.5) kad›n ve 23’ü (%53.5) erkek olmak üzere G‹ST tan›l› toplam 43 olgu incelendi. Olgular›n ortalama yafl-lar› 60.69±15.42 idi. Biyopsi materyalinin; %95,3’ü (n=41) eksizyonel, %4.7’si (n=2) ise in-sizyonel biyopsiden oluflmakta idi. Tümörün yer-leflim yeri incelendi¤inde; %2.3’ünün (n=1) kal›n barsakta, %51.2’sinin (n=22) midede, %32.6’s›-n›n (n=14) ince barsakta, %14’ünün (n=4) ise gastrointestinal d›fl› bölgede yerleflti¤i görülmek-tedir. Hücre tipi incelendi¤inde; %67,4’ünün (n=29) i¤si, %23,3’ünün (n=10) mikst, %9,3’ünün (n=4) ise epiteloid oldu¤u görülmektedir. Tümör-lerin %14’ünde (n=6) hücresellik az, %2,3’ünde (n=1) orta, %83,7’sinde (n=36) ise belirgin

dü-zeydedir. Tümörlerin %25.6’ s›nda (n=11) sitolojik atipi hafif düzeyde iken, %74.4’ünde (n=32) belirgin düzeydedir.

Fletcher ve ark. Nisan 2002’de yapt›klar› çal›flmada belirlenen G‹ST risk katego-rizasyonuna göre olgular›n %7’si (n=3) çok düflük risk, %27.9’u (n=12) düflük risk, %11.6’s› (n=5) orta risk ve %53.5’i (n=23) ise yüksek risk grubunda bulunmakta-d›r. p16 boyanma derecelerine göre tümör çapla-r› aras›nda istatistiksel olarak anlaml› farkl›l›k bu-lunmaktad›r (p<0.05). p16 boyas› ile kuvvetli bo-yanan tümörlerin çaplar›, boyanmayan (p:0.002; p<0.01) ve orta düzeyde boyanan (p:0.003; p<0.01) tümörlerden anlaml› flekilde yüksektir. Di¤er boyanma derecelerine göre tümör çaplar› anlaml› bir farkl›l›k göstermemektedir. p16 bo-yanma derecelerine göre olgular›n cinsiyet da¤›-l›mlar› ve yafllar› aras›nda ise istatiksel olarak anlaml› bir farkl›l›k bulunmamaktad›r (p>0.05).(Tablo 1)

P16 boyanmas› ile risk kategorileri aras›nda ista-tistiksel olarak anlaml› bir iliflki bulunmaktad›r (p<0.05). P16 boyanma derecesi artt›kça risk de artmaktad›r.(Tablo 2)

P 16 boyanmas› ile tümörün yerleflim yeri, hücre tipi, hücresellik, sitolojik atipi kanama, nekroz ve ülserasyon aras›nda anlaml› bir iliflki saptanma-m›flt›r ( p>0,05)

Tart›flma

Gastrointestinal Stromal Tümörler (G‹ST), özefa-gustan anüse kadar tüm gastrointestinal kanal (G‹K) boyunca ve omentum, mezenter, retroperi-tondan (G‹K d›fl› alanlar) geliflebilen, interstisyal Kajal hücrelerinden kaynaklanan mezenkimal tü-mörlerdir9. G‹ST’ler genellikle 4. dekad

sonra-s›nda ortalama olarak 60’l› yafllarda görülür1.

Ba-z› olgu serilerinde erkek cinsiyet hakimiyeti izle-nirken, di¤er serilerde cinsler aras›nda eflit da¤›-l›m gösterilmifltir10. Bizim çal›flmam›zda 43

(4)

olgu-nun 20 si kad›n (%46,5) ve 23 ü (%53,5) erkekti. Olgula-r›n yafllar› 20-89 aras›nda de¤iflmekte olup ortalama yafl 60.69 +/- 15.42 idi. Yap›lan farkl› çal›flmalarda, G‹ST’lerin G‹K ve G‹K d›fl› alanlarda görülme s›kl›klar› araflt›r›lm›flt›r . Fletcher ve ark.’n›n5 yapt›¤› çal›flmada

bu oran, midede %50-60, in-ce barsakta %20-30, kal›n

barsakta %10, özefagusta %5, G‹K d›fl› alanlar-da %5 olarak bulunmufltur. Bizim çal›flmam›zalanlar-da tümörlerin %51,2 (n=22) si mide; %32,6 (n=14) s› ince barsak; %2,3 (n=1) kal›n barsak ve %14 (n=4) ü gastrointestinal d›fl› bölgede lokalize idi. Kal›n barsak yerleflimli tümör oran›m›z literatür-den az olmakla birlikte G‹K d›fl› alanlarda yerlefl-mifl olgu say›s› literatürden daha fazla (%14) bu-lunmufltur. Bu fark›n, G‹K d›fl›ndaki tümörlerin bir k›sm›n›n primer olmamas›na ba¤l› olabilece¤i düflünülmektedir. Yeterli klinik bilgi ve takip duru-munda bu oran›n farkl› olabilece¤i düflünülmek-tedir. G‹K kanal d›fl› yerleflimli 4 olgumuzun 3 ta-nesi omentum yerleflimli olup 1 tata-nesi presakral bölge yerleflimlidir Di¤er oranlar literatür ile uyumlu bulunmufltur.

Litera-türde de az bir oranda görü-len özefagus yerleflimli olgu-lar, serimizde bulunmamak-tad›r11.

Fletcher ve ark.’› Nisan 2002’de, G‹ST risk kategori-zasyonu ile ilgili bir araflt›rma yay›nlam›flt›r . Tümör çap› ve mitoz say›s› kullan›larak G‹ST’leri 4 gruba ay›ran (çok düflük risk, düflük risk, inter-medier risk, yüksek risk) bir risk kategorizasyon tablosu oluflturulmufltur (Tablo 3)5.

G‹ST’lerde p16 gen de¤iflik-lerinin prognostik önemi hak-k›nda tart›flmalar hala devam etmektedir8. p16 ekspresyon

kayb›n›n kötü prognoz aç›s›ndan anlaml› oldu¤u-na dair var olan görüfllerin yan› s›ra, p16 protein ekspresyonunun kötü prognostik faktör oldu¤una dair çal›flmalar da bulunmaktad›r7. Bizim bu

ça-l›flmadaki amac›m›z da G‹ST’ de immunohisto-kimyasal yöntem ile p 16 ekspresyonun saptan-mas›n›n prognostik bir parametre olarak kullan›p kullan›lamayaca¤›n› saptamakt›r.

Literatürde p16 ekspresyonunun çeflitli insan tü-mörlerindeki rolüne ve prognostik anlam›na dair çal›flmalar mevcuttur. Asl›nda p16 ekspresyonu high grade meme ve high grade serviks intraepi-telial neoplazi ve skuamöz-glandüler-küçük hüc-reli serviks karsinomlar›nda da G‹ST’lerdekine benzer flekilde kötü prognoz ile iliflkili bulunmufl-tur7. Karin ve ark.’n›n12 60 olguluk serilerinde

(5)

p16 ekspresyonu hem immunhistokimyasal hem de western-blot analizi yöntemleri ile çal›fl›lm›flt›r. Her iki yöntem ile de p16 ekspresyonu indiferan-siye, high grade fenotipli ve östrojen reseptörü negatif olgularda anlaml› derecede yüksek bu-lunmufltur. p16 ekspresyonu progesteron resep-törü ile ters korelasyon göstermekte ve ki67 in-deksi ile korele olarak art›fl göstermektedir. Ayr›-ca bu çal›flmada p16 ekspresyonunun klinik ev-re, c-erb B2 ekspresyonu, retinoblastom eks-presyonu ya da fosforilasyonu ile korelasyonu ol-mad›¤› gösterilmifltir. Pankreas adenokarsinom-lar›, malign melanomlar, özefagusun yass› hüc-reli karsinomlar›, astrositomlar, over karsinomla-r›, akci¤er karsinomlakarsinomla-r›, baz› lösemi ve lenfoma-larda CDKN2A geninde delesyon, mutasyon ya da hipermetilasyon ile birlikte p16 ekspresyonu-nun anlaml› olarak azald›¤› ya da tamamen kay-boldu¤u bildirilmektedir.13,14

Bizim çal›flmam›zda olgular›m›z›n %20,9u (n=9) kuvvetli (+++) ; %20,9 u (n=9) orta derecede (++) ve %16,3 ü (n=7) zay›f (+) olmak üzere % 58.1 (n=25)’ inde p16 ekspresyonu saptand›. p 16 ile kuvvetli (+++) boyanma gösteren tüm olgular risk kategorizasyonuna göre yüksek risk grubuna da-hildi. Çok düflük, düflük, intermediate risk gru-bundaki olgular›n hiçbirinde p16 ile kuvvetli bo-yanma saptanmad›. Bu sonuç istatistiksel olarak anlaml› olup immunohistokimyasal yöntem ile p 16 ekspresyonunun belirlenmesinin G‹ST lerde ba¤›ms›z ve uygun bir prognostik parametre ola-rak kullan›labilece¤ini göstermifltir. Literatürde bu aç›dan bizim çal›flmam›z› destekleyen çal›flmalar oldu¤u gibi tam tersini savunan çal›flmalar da mevcuttur. Sabah ve ark. lar› 21 olguluk bir çal›fl-mada p16 protein ekspresyon kayb›n›n yüksek riskli G‹ST’ler ile ba¤lant›l› oldu¤unu göstermifl-lerdir6. Çal›flman›n ilk aya¤›nda 21 olgu öncelikle

p16 hem immunohistokimyasal yöntem ile hem de PCR tekni¤i ile heterozigosite kayb› aç›s›ndan de¤erlendirmeye al›nm›flt›r. ‹mmunreaktivitenin de¤erlendirilmesinde %20-80 aras› boyanmay› heterojen boyanma olarak nitelendirilirken %80 den fazla boyanma pozitif olarak de¤erlendiril-mifltir. Bu çal›flmada heterojen ve negatif ma anormal olarak kabul edilmifl, pozitif boyan-R

Reessiimm 11:: Gastrointestinal Stromal Tümörde Zay›f(+1) p16 Boyanmas› (x200)

R

Reessiimm 22:: Gastrointestinal Stromal Tümörde Orta(+2) Derecede p16 Boyanmas› (x200)

R

(6)

ma ise yo¤unlu¤a bak›lmaks›z›n normal olarak tan›mlanm›flt›r. Tüm düflük malign potansiyelli tü-mörler (8 olgu) p16 ile diffüz pozitif nükleer bo-yanma gösterirken tüm malign olgular (13 olgu) p16 ile negatif boyanma göstermifltir. Daha son-ra bu 21 olgudan tümörün farkl› bölgelerinden DNA ekskrete edilmifl ve PCR amplifikasyonu yöntemi ile DNA fragmentleri elde edilmifltir. Ol-gular mitotik oran ve boyutlar›na göre low malign potansiyel (intermedier risk) ve malign (high risk) olarak iki gruba ayr›lm›flt›r. Heterozigosite kayb›, düflük malign potansiyelli olgular›n hiçbirinde saptanmaz iken 1 olgu d›fl›nda malign olgular›n tamam›nda gözlenmifltir. ‹mmunhistokimyasal yöntem ile p16 pozitif boyanan 8 düflük malign potansiyelli olgunun hiçbiri heterozigosite kayb› göstermemifltir. Bununla birlikte heterozigosite kayb› gösteren 12 olgunun tamam›nda p16 eks-presyon kayb› gösterilmifltir.

Yine ayn› araflt›rmac›lar 21 tanesi ilk çal›flmada-ki olgular olmak üzere 23 olgudan oluflan bir ça-l›flma daha yay›nlam›fllard›r15. Bu çal›flmada

G1-S geçiflinde apopitozisi düzenleyen proteinler olan Rb, E2F1, cyclin D1, CDK4,CDK6, p27 kip1, p21, p16, p53, Mdm2, bcl-2 ve Bax eks-presyon düzeyleri sadece immunohistokimyasal olarak de¤erlendirilmifltir. ‹mmunohistokimyasal skorlamada Bax ve bcl-2’ de sitoplazmik, di¤er proteinlerde ise nükleer boyanma dikkate al›n-m›flt›r. P16 ve Rb d›fl›nda di¤er proteinlerin “cut-off” de¤eri %10 olarak al›nm›fl olup, p16 ve Rb skorlamas› için bir önceki çal›flma ile ayn› kriter-ler kullan›lm›flt›r. Rb için de p16 proteini gibi he-terojen ve negatif boyanma anormal olarak kabul edilmifl olup bu özellik malign tümörlerde daha yayg›n olarak saptanm›flt›r. Bu çal›flmada Rb, E2F1, p53, p16 ve p27KIP1’in anormal ekspres-yonlar› malign tümörler ile iliflkili bulunmufltur. Bcl-2, Bax, cyclin D1, CDK-4 ve CDK-6 ekspres-yonlar› istatiksel olarak tümör davran›fl› ile iliflkili bulunmam›flt›r. P53’ ün regülasyonunu sa¤layan Mdm2 ise G‹ST’ lerde düflük oranda boyanma gösterirken dikkat çekici nokta ekspresyonun malign tümörler ile s›n›rl› olmas› ve p53 ekspres-yonu ile paralellik göstermesidir. Daha sonra Schneider-Stock ve ark.’n›n. 284 olguluk daha

genifl bir serisinde olgular›n %50 sinde p16 pro-tein ekspresyon kayb›n› göstermifllerdir (8). Fletcher ve ark.’ n›n risk kategorizasyonuna göre (5) olgular›n 28 tanesi çok düflük risk grubu, 55 tanesi düflük risk grubu, 43 tanesi intermediate risk grubu ve 158 tanesi yüksek risk grubuna da-hil edilmifltir. Tümörlerin tamam› c-kit ile pozitif boyanma göstermifltir. ‹mmunohistokimyasal yöntem ile p16 ekspresyonu skoru Sabah ve ark’n›n çal›flmas›ndaki kriterler baz al›narak de-¤erlendirilmifltir6,15. ‹nternal kontrol olarak non

tü-möral stromal hücrelerdeki nükleer boyanmalar kullan›lm›flt›r. p16 ekspresyon kayb› 282 olguda gösterilmifl olup bu hastalar›n 5 y›ll›k izleminde retrospektif olarak survi %55.7 olarak saptan›r-ken, p16 ekspresyon kayb› olmayan hastalarda survi %76.8 olarak hesaplanm›flt›r. Bununla bir-likte p16 ekspresyon kayb› gözlenen olgularda di¤er olgulara oranla 2,3 kat artm›fl ölüm oran› mevcuttur8. Ayr›ca nekroz içeren tümörlerde 5,9

kat artm›fl ölüm oran›na sahip oldu¤unu gösteren bu çal›flman›n sonucunda p16 ekspresyon kay-b›n›n immunohistokimyasal yöntem ile belirlen-mesinin nekroz, metastaz ile birlikte ba¤›ms›z ve güvenilir bir parametre olarak kullan›labilece¤i görüflüne var›lm›flt›r.

Gastrointestinal Stromal Tümörlerde ‹mmünohistokimyasal Yöntemle Saptanan P16 Protein Ekspresyonunun Prognostik Önemi

R

Reessiimm 44:: Gastrointestinal Stromal Tümör Yüksek Risk Grubu (H&E x400)

(7)

Ricci ve ark. lar› 21 olgudan oluflan serilerinde immunohistokimyasal yöntem ile p16 ekspres-yon düzeylerini belirlemenin yan›s›ra RT-PCR (reverse transcriptase-polymerase chain reacti-on) ve PCR-MSP (metylation spesific- polymera-se chain reaction) ile bu proteinin genetik düzey-deki de¤iflimlerini incelemifllerdir16. Bu

çal›flma-da her olgunun histolojik prognostik faktörleri be-lirlenirken, cerrahi rezeksiyon s›n›r›nda tümör içeren olgular çal›flmaya al›nmam›flt›r. P16 im-munoreaktivitesi de¤erlendirilirken stromal, epi-telyal ve inflamatuar hücreler internal pozitif kon-trol olarak kullan›lm›fl, %20 den az nükleer bo-yanma oran› p16 ekspresyon kayb› olarak tan›m-lanm›flt›r. Olgular›n 11 tanesinde (%52) p16 eks-presyon kayb› gözlenmifl olup bu olgular›n tama-m› malign özellikler (tümör boyutu, koagülatif nekroz varl›¤›, mitotik oran yüksekli¤i, selülerite) gösteren grupta yer almaktad›r. MSP-PCR yön-temi ile olgular›n 7 tanesinde p16 n›n metillenmifl paterni (promotor metilasyon) saptanm›fl olup, 6 olgu malign histolojik özellikler gösteren grupta yer almaktad›r. p16 promotor metilasyonu p16 “down”regülasyonundan sorumlu bir mekaniz-mad›r17. Bu sonuçlar göstermifltir ki p16

ekspres-yon düzeyi p16’n›n genetik de¤iflimleri ile korele-dir ancak bu korelasyon tamam›n› yans›tmamak-tad›r. Bununla birlikte p16’n›n immunhistokimya-sal olarak düzeyinin belirlenmesi prognostik bir faktör olarak gelecekte kullan›labilecek umut va-deden bir yöntemdir.

p16INK4 bir “cyclin-dependent kinases” (CDK) 4 inhibitor genidir ve 9p 21’de lokalizedir. p16INK4 bir tümör süpresör geni olarak kabul edilir ve bu-nun majör biyokimyasal etkisi; G1/S s›n›r›nda bekleyen hücreler üzerinde siklus regülasyonu-dur. Bir tür CDK inhibitör proteini olan p16 CDKN2A (ayn› zamanda MTS-1, INK4A olarak da bilinir) gen ürünüdür. Kromozom 9p21’de kod-lan›r. Tümör supresör gen olarak kabul edilmek-te olup pek çok insan kanserinde p16’n›n mutas-yon, delesyon veya hipermetilasyon yoluyla inak-tivasyonu yayg›n olarak görülmektedir. P16 içeri-sinde p15, p18 ve p19 proteinlerini de bulundu-ran INK4A protein ailesinin üyesidir. Hücre strese girdi¤inde p16 proteini üretilir. P16 Rb sinyal

yo-la¤›n›n önemli bir üyesidir18. Hücre siklus

prog-resyonunu inhibe eder. Bunu CDK4 ve CDK6’ya ba¤lanarak ve aktif siklin D1-CDK kompleksinin oluflumunu engelleyerek yapar. Dolayl› olarak Rb fosforilasyonunu inhibe eder böylece Rb’u aktive ederek E2F’e ba¤lanmas›n› sa¤lar ve progresyonu engellemifl olur19-21. Baz›

tümörler-de p 16 inaktivasyonu homozigot tümörler-delesyon, nok-ta munok-tasyonlar› veya bu genin ilerletici bölgesinin de novo metilasyonu ile olabilir 19-21. P16INK4

fonksiyon kayb› düzensiz hücre proliferasyonu ve kanser progresyonuna neden olur. Bu neden-le p16 ekspresyon kayb›n›n yukar›da bahsi ge-çen çal›flmalar›n da gösterdi¤i gibi kötü prognoz-la iliflkili olmas› akprognoz-la yatk›n gözükmektedir. Ancak son y›llarda yap›lan baz› çal›flmalarda bi-zim çal›flmam›za benzer flekilde G‹ST’ lerde p16 kayb›ndan ziyade ekspresyonunun kötü prognoz ile iliflkili oldu¤u gösterilmifltir. Bu farkl› sonuçlar onkogenezde tek yolun p16 kayb›n›n olmad›¤›, bununla birlikte hücre siklus regülasyonunu bo-zan baflka mekanizmalar›n (cyclin D overeks-presyonu –Rb kayb› gibi) da var olabilece¤ini dü-flündürmeye bafllam›flt›r.

Steigen ve ark.’ n›n 2008 y›l›nda yay›nlanan 434 olguluk çal›flmas›nda p16 ekspresyonunun yük-sek mitotik aktiviteye sahip malign G‹ST’lerde daha yayg›n oldu¤u saptanm›flt›r7. Bu çal›flmada

p16 ve L1 protein ekspresyon düzeyleri immuno-histokimyasal yöntem ile de¤erlendirilmifl, tümör-ler Fletcher ve ark.’n›n belirledi¤i mitoz ve tümör çap›ndan oluflan risk kategorizasyonuna göre grupland›r›lm›flt›r. Mitoz ard›fl›k olarak 50 büyük büyütme alan›nda say›lm›flt›r. Ayr›ca prognostik faktörler olarak düflünülen hücre tipi, atipi,nek-roz, ülserasyon, mukozal invazyon ve hemoraji bulgular› da her olgu için kaydedilmifltir. ‹mmuno-histokimyasal sonuçlar negatif; zay›f pozitif bo-yanma (%10 un alt›nda bobo-yanma); orta derece-de pozitif boyanma (%10-50 aras›) ve kuvvetli pozitif boyanma (%50 den fazla) olarak de¤er-lendirilmifl; negatif ve zay›f boyanma negatif; or-ta ve kuvvetli boyanma ise pozitif olarak katego-rize edilmifltir. Olgular›n 180 tanesi (%42) p16 ile pozitif boyanma göstermifl olup bu olgularda ne-gatif boyanma gösterenlere göre anlaml› survey

(8)

azalmas› saptanm›flt›r. Bu negatif prognostik an-lam özellikle mide ve ince barsak lokalizasyonlu tümörlerde dikkat çekicidir. Gastrik yerleflimli tü-mörler aç›s›ndan bak›ld›¤›nda p16 ekspresyonu gösteren tümörlerdeki ortalama survey 3,8 y›l iken p16 ekspresyonu göstermeyen tümörlerde bu oran ortalama 6,5 y›l olarak saptanm›flt›r. ‹n-ce barsak yerleflimli olgularda ise p16 pozitif tü-mörlerdeki survey 3.2 y›l iken negatif tümörlerde 5,2 y›ld›r. Bizim çal›flmam›zda p16 ekspresyonu ile tümör lokalizasyonu aras›nda istatiksel olarak anlaml› bir iliflki saptanmam›fl olsa da, klinik taki-bi olan hasta say›m›z az oldu¤u için survi aç›s›n-dan yorum yapmak mümkün olmam›flt›r. Ayr›ca bu çal›flmada invaziv kolon kanserlerinde eks-presyonu artan ve overekseks-presyonu metastatik malign melanom ile iliflkili oldu¤u düflünülen L1 proteininin G‹ST’lerde survi ile iliflkisi gösterile-memifltir.

Schmieder ve ark.’ n›n 101 hastadan oluflan ça-l›flmalar›nda ise yine yüksek riskli gruptaki olgu-larda, p16 ekspresyonunun daha fazla görüldü¤ü bildirilmifltir22. Bu çal›flmada da olgular Fletcher

ve ark.’n›n risk kategorizasyonuna göre gruplan-d›r›lm›fl sellülerite, hücre tipi gibi prognostik para-metreleri kaydedilmifltir. Mitoz en selüler ve mito-tik aktif olan 50 büyük büyütme alan›nda say›l-m›flt›r. Hastal›ks›z sa¤ kal›m ve sa¤ kal›mlar ile p16 ekspresyon düzeylerini karfl›laflt›rm›fllard›r. Olgular›n tamam›nda immunohistokimyasal yön-tem ile p16 ekspresyonu incelenmifltir. “Cut-off” de¤eri 10 büyük büyütme alan›nda %10, %20 ve %50 oran›nda nükleer boyanma al›narak prog-nostik analiz çal›flmalar› yap›lm›flt›r. Tüm popu-lasyondaki oranlara bak›ld›¤›nda p16 ekspres-yon düzeyleri ile sa¤ kal›mlar aras›nda istatiksel olarak anlaml› bir iliflki saptanmam›flt›r. Ancak yaln›zca yüksek risk grubundaki olgular›n p16 ekspresyon düzeyleri ele al›nd›¤›nda p16 eks-presyon düzeyleri tümöre ba¤l› ölümler, hastal›k-s›z / hastal›kl› sa¤ kal›m oranlar› ve metastaz / rekkürrens ile istatiksel olarak anlaml› sonuçlar göstermektedir. Bu da p16 ekspresyonunun yük-sek riskli gruptaki olgularda daha anlaml› bir prognostik marker oldu¤unu; metastaz, rekür-rens ya da hastal›¤a ba¤l› ölüm oran› aç›s›ndan

çok yüksek riske sahip olgular› belirlemede kulla-n›labilece¤ini düflündürmektedir. Ancak farkl› metodlar, farkl› “cutoff” de¤erleri, farkl› izlem sü-releri ve araflt›rma de¤iflkenleri nedeniyle p16 ekspresyonunun prognostik de¤erini belirlemek zor olabilmektedir. Asl›nda bizim çal›flmam›zda da p16 kuvvetli ekspresyonu (%50’den fazla) sa-dece yüksek risk grubunda saptanm›flt›r. Di¤er risk grubundaki olgular›n hiçbirinde kuvvetli eks-presyon izlenmemifl olup bu bulgu; p16 ekspres-yonunun yüksek risk grubunda daha anlaml› bir prognostik parametre olabilece¤ini desteklemek-tedir. Ancak klinik takipli hasta say›m›z az oldu-¤undan prognoz üzerine yorum yapmak müm-kün olmam›flt›r.

p16 onkogenezde etkili olan tek tümör supressör protein de¤ildir. p16’dan gelen sinyaller ile hücre döngüsünün durdurulmas› (cell cycle arrest) için Rb’un ekspresyonu esast›r, çünkü Rb’nin yoklu-¤unda p16’n›n afl›r› flekilde üretilmesi hücre dön-güsünün durdurulmas›na neden olmaz. Sonuç olarak, p16 ekspresyonu görülen tümörlerde p16-cyclinD-CDK4-Rb yola¤›ndaki farkl› de¤i-flimler görülmektedir (Rb ekspresyonunun kayb› veya CDK4’ün veya siklin D1’in afl›r› ekspresyo-nu gibi)23. Rb ile p16 aras›nda negatif bir

“feed-back” halkas› vard›r. p16 transkripsiyonu Rb ta-raf›ndan bask›lanmaktad›r. Dolay›s›yla, Rb’nin inaktif oldu¤u hücrelerde p16 miktar›n›n oldukça yüksek bulunmas› flafl›rt›c› de¤ildir. Ancak bu hücrelerde p16 hücre döngüsünün durdurulma-s›nda etkili de¤ildir23.

Bütün bu bilgiler ›fl›¤›nda p16 ekspresyonunun immunohistokimyasal yöntemle saptanan “over ekspresyonu” tümör supressör görevini devam ettirdi¤i anlam›na gelmez. Aksine tümör supres-yonunda blokaj olmas› p16 düzeyinin yüksek ol-mas›na neden olabilir. Bu nedenle p16 ekspres-yonunun immunohistokimyasal olarak belirlen-mesi beraberinde genetik düzeyde yap›labilecek gen ekspresyon çal›flmalar›na da ihtiyaç duy-maktad›r.

p16 ekspresyonu ile tümör çap› aras›nda anlam-l› bir iliflki saptanm›flt›r. Tümör çap› Fletcher ve ark.’n›n5 risk kategorizasyonundaki temel

kriter-lerden biridir. Ve risk art›fl› ile tümör çap› art›fl›

(9)

aras›nda pozitif bir korelasyon vard›r. Yüksek risk grubundaki olgularda (Resim 4) tümör çap› daha büyük olmas› nedeniyle bu bulgu çok flafl›rt›c› de¤ildir. Ayn› flekilde bu risk kategorizasyonun-daki di¤er önemli kriter olan mitoz say›s› ile p16 ekspresyonu aras›nda anlaml› bir iliflki mevcuttur ki bu da flafl›rt›c› de¤ildir.

KAYNAKLAR

1) Sturgeon C, Cheifec G, Espat NJ. Gastrointestinal stromal tu-mors: a spectrum of disease. Surgical Oncology 2003; 12: 21-26.

2) Park S, Kim M, Kim H, Song BJ, Chi JG: Ultrastructural Stu-dies of Gastrointestinal Stromal Tumors. J Korean Med Sci 2004; 19:234-44.

3) Strickland L, Letson GD, Muro-Cacho CA. Gastrointestinal stromal tumors. Cancer Control 2001;8(3): 252-261.

4) Corless CL, Fletcher JA, Heinrich MC: Biology of Gastrointes-tinal Stromal Tumors. JCO 2004; 22:3813-3825

5) Fletcher C, Berman J, Corless C, Gorstein F, Lasota J, Miet-tinen M, Rubin B, Weiss S. Diagnosis of gastrointestinal stromal tumors:A consensus approach. Hum Pathol 2002;33:459-465. 6) Sabah M, Cummins R, Leader M, Kay E. Loss of heterozygo-sity of chromosome 9p and loss of p16INK4A expression are as-sociated with malignant gastrointestinal stromal tumors. Mod Pathol. 2004;17:1364–1371.

7) Steigen SE, Bjerkehagen B, Haugland HK, Nordrum IS, Lo-berg EM, Isaksen V, Eide TJ, Nielsen TO. Diagnostic and prog-nostic markers for gastrointestinal stromal tumors in Norway. Mod Pathol. 2008;21:46–53.

8) Schneider-Stock R, Boltze C, Lasota J, Peters B, Corless CL, Ruemmele P, Terracciano L, Pross M, Insabato L, Di Vizio D, et al. Loss of p16 protein defines high-risk patients with gastroin-testinal stromal tumors: a tissue microarray study. Clin Cancer Res. 2005;11:638–645.

9) Duffaud F, Blay JY. Gastrointestinal stromal tumors: biology and treatment. Oncology 2003; 65: 187-197.

10) Miettinen M, Lasota J. Gastrointestinal stromal tumors-defi-nition, clinical, histological, immunohistochemical, and molecu-lar genetic features and differential diagnosis. Virchows Arc 2001; 438: 1-12.

11) Deitos AP. The reapraisal of gastrointestinal stromal tumors: from stout to the KIT revolution. Virchows Arch 2003; 442: 421-428.

12) Karin Milde-Langosch, Ana-Maria Bamberger, Gabriele Ri-eck, Bianca Kelp and Thomas Löning. Overexpression of the p16 Cell Cycle Inhibitor in Breast Cancer is Associated with a More Malignant Phenotype. Breast Cancer Research and Treat-ment; Volume 67, May, 2001:61-70.

13) Nielsen GP, Stemmer-Rachamimov AO, Shaw J. Immuno-histochemical survey of p16INK4A axpression in normal human adult and infant tissues 1999; 79(9): 1137-1143.

14) Cairns P, Polascik TJ, Eby Y,et al. Frequency of homozygo-us deletion at p16 in primary human tumours. Nature Genet. 1995; 11: 210-212.

15) Sabah M, Cummins R, Leader M, Kay E. Altered expression of cell cycle regulatory proteins in gastrointestinal stromal tu-mors: markers with potential prognostic implications. Hum Pat-hol. 2006;37:648–655.

16) Ricci R, Arena V, Castri F, Martini M, Maggiano N, Murazio M, Pacelli F, Potenza AE, Vecchio FM, Larocca LM. Role of p16/INK4a in gastrointestinal stromal tumor progression. Am J Clin Pathol. 2004;122:35–43.

17) Schneider-Stock R, Boltze C, Lasota J, Miettinen M, Peters B, Pross M, Roessner A, Gunther T. High prognostic value of p16INK4 alterations in gastrointestinal stromal tumors. J Clin Oncol. 2003;21:1688–1697.

18) Sohn J, Kristjonsdottir K, Sofi A. Remote hot spots mediate protein substrate recognition for the Cdc25 phosphatase. Proc Natl Acad Sci U S A; 2004; 101(47):1637-41.

19) Khleif SN, Degregori J, Yee CL. Inhibition of cyclin D-CDK4/CDK6 activity is associated with an E2F-mediated induc-tion of cyclin kinase inhibitor activity. Cell Biology 1996; 93: 4350-54.

20) Vernell V, Helin K, Müller H. Identification of target genes of the p14INK4A-Prb-e2f PATHWAY. J Biol chem 2003; 278(46): 46124-46137.

21) Cancer In: Alberts B, Jhonson A, Lewis J, Raff M, Roberts K, Walter P, editors. Molecular biology of the cell. 4th ed. New York: Taylor and Francis Group; 2002.p. 1313-1362.

22) Schmieder M, Wolf S, Danner B, Stoehr S, Juchems M S., Wuerl P, Henne-Bruns D, Knippschild U, Hasel C and Kramer K. p16 expression differentiates high-risk gastrointestinal stromal tumor and predicts poor outcome; neoplasia, october 2008:1154-1162.

23) The INK4A/ARF locus: Role in cell cycle control and apop-tosis and implications for glioma growth. Stacey M. Ivanchuk, Soma Mondal, Peter B. Dirks and James T. Rutka Journal of Ne-uroOncology 51: 219–229, 2001.Kluwer Academic Publishers. Printed in the Netherlands.

Referanslar

Benzer Belgeler

Gastrointestinal stromal tümör (GÝST) nedeniyle duodenum üçüncü kýta segmental rezeksiyonu olgusu sunulmuþtur.. Batýnda kitle ile müracaat eden hastanýn yapýlan ultrasonografi

Palpabl intraabdominal kitle ile kliğimize başvuran, preoperatif değerlendirme son- rasında gastrointestinal stromal tümör (GİST) veya tip 2 kist hidatik ön

Multinuclear giant cells were seen in the focal areas of the recurrent tumor which were stained nega- tive for CD68 and positive for CD117.. These results were in favor

Objective: The purpose of our study was to investigate the effectiveness of radiological findings in the prediction of malignancy potential in gastrointestinal stromal tumors

[1] Currently GE- PNETs are classified as well differentiated endocrine tumors with benign (WDETB) or uncertain behavior (WDETUB), well differentiated endocrine carcino- mas

Amaç: Bu çal›flmada, inflamatuvar bir gösterge olan ve baflvu- ru an›nda ölçülen yüksek duyarl›kl› C-reaktif protein (hsCRP) düzeyi ile mikrovasküler

Bu tür hastanelerde asistanlardan beklenen hizmetin önemli bir k›sm› yard›mc› sa¤l›k personeli taraf›ndan üstlenildi¤inde, ihtisas yapan ya da uzman olan hekim- ler

CHD5’in insan kanserlerinde tümör süpresör bir rolü olduğunun belirtileri temel olarak nörob- lastomalar ile yapılan çalışmalardan gelmektedir ki, bu tümörde