• Sonuç bulunamadı

Chelidonium majus L’nun antibakteriyel aktivitelerinin belirlenmesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Chelidonium majus L’nun antibakteriyel aktivitelerinin belirlenmesi"

Copied!
76
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

CHELIDONIUM MAJUS L’ UN ANTİBAKTERİYEL AKTİVİTELERİNİN BELİRLENMESİ

Mustafa ÖZTÜRK Yüksek Lisans Tezi Biyoloji Anabilim Dalı Yrd. Doç. Dr. Canan USTA

2012

(2)

FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ BİYOLOJİ ANABİLİM DALI

YÜKSEK LİSANS TEZİ

CHELIDONIUM MAJUS L’ UN ANTİBAKTERİYEL

AKTİVİTELERİNİN BELİRLENMESİ

Mustafa ÖZTÜRK

TOKAT 2012

(3)
(4)
(5)

i ÖZET Yüksek Lisans Tezi

CHELIDONIUM MAJUS L’ UN ANTİBAKTERİYEL AKTİVİTELERİNİN

BELİRLENMESİ

Mustafa ÖZTÜRK Gaziosmanpaşa Üniversitesi

Fen Bilimleri Enstitüsü Biyoloji Anabilim Dalı

Danışman: Yrd. Doç. Dr Necibe Canan USTA

Bu çalışmada Küpecik köyü / Ladik-SAMSUN dan toplananan Chelidonium majus L nin antibakteriyal etkilerine bakılmıştır. C. majus Mayıs, Haziran, Temmuz ve Ağustos aylarının başında örnekleme yapılmıştır. Bu amaçla toplanan bitki örneklerinin kök, gövde ve yaprakları ayrı ayrı kurutulmuş ve farklı organik çözücüler ( Metanol, Kloroform, n-Hekzan ve Diklorometan) kullanılarak elde edilen ekstrakların 11 patojen bakteri (Staphylococcus

aureus ATCC 25923, Staphylococcus epidermidis ATCC 12228, Streptococcus pneumoniae ATCC 19615, Pseudomonas aeruginosa ATCC 27853, Klebsiella pneumoniae ATCC 13883, Salmonella typhimurium ATCC 14028, Enterobacter cloacae ATCC 23355, Escherichia coli ATCC 25922, Proteus vulgaris ATCC 13315, Serratia marcescens ATCC 8100 ve Agrobacterium tumafaciens ATCC23341) suşuna karşı antibakteriyal etki için Disk Difüzyon ( Bauer, A.W,1966) yöntemi kullanılmıştır. Sonuç olarak bitkinin Mayıs ayında toplanan örneklerinden ekstaklarının en az inhibisyon oluşturduğu, en yüksek inhibisyon zonu ise Haziran ve Temmuz ayında toplanan bitki ekstraktelerinden ölçülmüştür. Yine Ağustos ayında ise Mayıs ayına göre fazla, Haziran ve Temmuza göre daha az inhibisyon zonu ölçülmüştür. Kullanılan patojen bakteri suşları arasında en çok etki Staphylococcus

epidermidis, Agrobacterium tumafaciens, Eschericha coli, Proteus vulgaris, Salmonella typhimurium’ karşı görülmüştür. Bu tez çalışmasında elde edilen bioaktif ekstreler içlerindeki

etken kimyasalların tanımlanması potansiyel antibiyotiklerin gelişimi için başlangıç oluşturmaktadır.

2012, 72 Sayfa

(6)

ii ABSTRACT Ms. Sc. Thesis

INVASTIGATION OF THE ANTIBACTERIAL ACTIVITY OF THE

CHELIDONIUM MAJUS L.

Mustafa ÖZTÜRK Gaziosmanpaşa University

Graduate School of Natural and Applied Sciences Department of Biology

Supervisor: Asst. Prof. Dr. Necibe Canan USTA

In this study, the antibacterial effects of Chelidonum majus L. from Kupecik village/Ladik-Samsun were investigated. Sampling was established on a monthly basis as May, June, July and August. The roots, stem and leaves of the plants were dried separately, then extraction of each part was performed with four different solvents (Methanol, Chloroform, n-Hexan and di-chloromethan). After that the extracts were screened for their antibacterial activity against 11 pathogenic bacterial strains (Staphylococcus aureus ATCC 25923, Staphylococcus

epidermidis ATCC 12228, Streptococcus pneumoniae ATCC 19615, Pseudomonas aeruginosa ATCC 27853, Klebsiella pneumoniae ATCC 13883, Salmonella typhimurium ATCC 14028, Enterobacter cloacae ATCC 23355, Escherichia coli ATCC 25922, Proteus vulgaris ATCC 13315, Serratia marcescens ATCC 8100 ve Agrobacterium tumafaciens ATCC23341) by agar- diffusion test. Minimum inhibition was measured in the plant samples collected on May. The June and July plant samples showed the highest inhibitory activity while the plant samples collected on August were stil higher than the May samples. The more sensitive strains against the plant extracts were as following; Staphylococcus epidermidis,

Agrobacterium tumafaciens, Eschericha coli, Proteus vulgaris, Salmonella typhimurium. The

bioactive extracts determined in this research offer a starting point for identifying their chemical basis of antibacterial activity with the objective of potentially discovering new antibiotic drugs.

2012, 72 Pages

(7)

iii ÖNSÖZ

Yüksek Lisans öğrenimim boyunca tezimin planlanması, yürütülmesi ve sonuçların değerlendirilmesi sırasında yardımlarını esirgemeyen, hoşgörü ve iyi niyetiyle tezin tüm aşamasında destek olan danışman hocam Yrd. Doç. Dr. Necibe Canan USTA’ ya

Tez konusu bitkinin teşhisini yapan O.M.Ü öğretim üyelerinden değerli hocam Prof. Dr. Hamdi Güray KUTBAY’ a

Arazi çalışmalarının planlanmasında ve uygulanmasında desteklerini esirgemeyen O.M.Ü Arş. Gör. Sadık DEMİRTAŞ ve babam Kemal ÖZTÜRK’ e

Litaratür taramasında gösterdiği yakın ilgi ve katkılarından dolayı Amasya Üniversitesi Öğretim üyelerinden Yrd. Doç. Dr. Önder İDİL’ e,

Tezimin hazırlanması sırasında maddi ve manevi desteklerini esirgemeyen Amasya Devlet Hastahanesi Biyokimya Labaratuarı çalışanlarına,

Bana hayatım boyunca destek ve eğitimimin her aşamasında maddi-manevi desteği sağlayan, sabır ve yol gösteren her zaman hoşgörülerine sığındığım sevgili aileme,

Teşekkür Ederim

Bu tez çalışması Gaziosmanpaşa Üniversitesi Bilimsel Araştırmalar Projeleri 2010-04/21’nolu “Chelidonium majus L’ nin Antibakteriyal aktivitesinin Belirlenmesi” projesi tarafından desteklenmiştir.

Mustafa ÖZTÜRK

2012/ Mayıs

(8)

iv İÇİNDEKİLER Sayfa ÖZET ... i ABSTRACT ... ii ÖNSÖZ ... iii İÇİNDEKİLER DİZİNİ ... iv SİMGE VE KISALTMALAR DİZİNİ... vi ŞEKİLLER DİZİNİ ... vii ÇİZELGELER DİZİNİ ... viii 1.GİRİŞ ... 1 2.GENEL BİLGİLER ... 3

2.1 Antimikrobiyal Maddeler ve Önemi ... 3

2.2.Chelidonium majus L Üzerine Yapılan Çalışmalar ... 3

2.3. Chelidonium majus L (Papaveracae) ( Temre otu / Kırlangıç otu ) ... 5

2.3.1.Botanik bilgileri ... 5

2.3.2 Yayılış alanları ... 7

2.3.3.İçerdiği Kimyasal Maddeler ... 7

2.3.4.Halk arasında kullanılışı ... 9

2.4. Çalışmada Kullanılan Mikroorganizmalar ... 11

2.4.1. Staphylococcus aureus ... 11 2. 4 .2. Staphylococcus epidermidis ... 12 2 .4. 3 Streptococcus pneumoni ... 13 2. 4. 4. Pseudomonas aeruginosa… ... 14 2.4.5. Klebsiella pneumoniae ... 15 2.4.6. Salmonella typhimirium ... 15 2. 4. 7. Enterobacter cloacae ... 16 2.4.8. Escherichia coli ... 16 2. 4. 9. Proteus vulgaris ... 17 2. 4. 10. Serratia marcescens ... 17 2.4.11. Agrobacterium tumefaciens ... 18

2.5.TLC (Thin Layer Chromatograpy; I.T.K) ... 18

(9)

v

2.6.1. Metil alkol (Metanol, Karbinol) CH3OH ... 19

2.6.2. Kloroform CHCl3 ... 19

2.6.3. Hekzan C6H14 ... 19

2.6.4 Asetik asit (CH3COOH) ... 20

2.6.5. Diklorometan(CH2Cl2) ... 20

2.6.6.Amonyak (NH3) ... 21

3.MATERYAL VE YÖNTEM ... 22

3.1.Materyal ... 22

3.1.1.Çalışmada kullanılan Chelidonium majus L temini ... 22

3.1.2 Çalışmada kullanılan test mikroorganizmalar ... 22

3.1.3 Çalışmada Kullanılan Besi Ortamları ... 22

3.1.4 Çalışmada Kullanılan Çözücüler ... 23

3.2. Yöntem ... 23

3.2.1 Bitki Ekstraktesinin Hazırlanması ... 23

3.2.1.1 Diklorometan ile Ekstraksiyon ... 23

3.2.1.2 Metanol, Kloroform ve n-Hekzan ile Ekstraksiyon ... 23

3.2.2 Bakteri Kültürlerinin Hazırlanması ... 24

3.2.3 Antibakteriyal Aktivitenin Test Edilmesi ... 24

4. BULGULAR ... 26

4.1. Mayıs Ayı Örneklemelerinin Antibakteriyal Etkisi... 26

4.2.Haziran Ayı Örneklemelerinin Antibakteriyal Etkisi ... 28

4.3 Temmuz Ayı örneklemelerinin Antibakteriyal Etkisisi... 34

4.4 Ağustos Ayı Örneklemelerinin Antibakteriyal Etkisi ... 38

4.5. Çözücülerin antibakteriyal etkileri ... 43

4.6. Antibiyotiklerin antibakteriyal aktiviteleri ... 44

4.7. Verilerin ANOVA Test Sonuçları ... 45

4.7. TLC ( Thin Layer Cromotography ) Sonuçları ... 49

5. TARTIŞMA VE SONUÇ ... 51

6. KAYNAKLAR ... 62

(10)

vi SİMGE VE KISALTMALAR DİZİNİ SİMGELER AÇIKLAMA °C Santgrad Derece cm Santimetre g Gram mm Milimetre µ Mikron µl Mikrolitre KISALTMALAR AÇIKLAMA

Gram (+) Gram pozitif Gram (-) Gram negatif

MRSA Metisilin Dirençli Staphylococcus aureus MHA Muller Hinton Agar

VRE Vankomisine Dirençli Enteroccus TLC Thin Layer Cromotography

(11)

vii

ŞEKİLLER DİZİNİ

Sayfa

Şekil 2.1. Chelidonium majus çieçek yapısı ve latex görüntüsü (wikipedia) ... 6

Şekil 2.2. Chelidonium majus L duvar üzerinden görüntüsü ve duvar dibinde inşaat kalıntısı üzerinde yetişmesi ... 7

Şekil 2.3. Cehelidonium majus L alkaloidlerinin kimyasal yapısı ... 8

Şekil 2.4. Chelidonium majus L yapısında bulunan diğer bileşikler ... 9

Şekil 2.5. El üzerinde açık yaraya taze lateks uygulanması ... 11

Şekil 2.6. El üzerindeki çatlaklara taze lateks uygulanması ... 11

Şekil 3.1. Bitki ekstraktından çözgenin evapore edilmesi ... 24

Şekil 4.1. Chelidonium majus L Haziran Ayı Ekstrelerinin MHA Besi Ortamında Antibakteriyal Aktivitesini Test Edilmesi ... 30

Şekil.4.2.Chelidonium majus L Haziran Ayı Diklorometan Ekstrelerinin MHA Besi Ortamında Antibakteriyal Aktivitesini Test Edilmesi ... 33

Şekil 4.3. Chelidonium majus L Temmuz Ayı Ekstrelerinin MHA Besi Ortamında Antibakteriyal Aktivitesini Test Edilmesi... 36

Şekil 4.4. Chelidonium majus L Temmuz Ayı Diklorometan Ekstrelerinin MHA Besi Ortamında Antibakteriyal Aktivitesini Test Edilmesi ... 38

Şekil 4.5. Chelidonium majus L Ağustos Ayı Bitki Ekstrelerinin MHA Besi Ortamında Antibakteriyal Aktivitesini Test Edilmesi ... 41

Şekil 4.6. Chelidonium majus L Ağustos Ayı Diklorometan Bitki Ekstrelerinin MHA Besi Ortamında Antibakteriyal Aktivitesini Test Edilmesi ... 43

Şekil 4.7. Bakteri türlerine gore antibakteriyal aktivitenin karşılaştırılması ... 46

Şekil 4.8. Aylara göre İnhibisyon zonlarının karşılaştırılması ... 47

Şekil 4.9. Çözücülere inhibisyon zonlarının karşılaştırılması ... 47

Şekil 4.10. Bitki bölümlerine göre inhibisyon zonlarının karşılaştırılması ... 48

Şekil 4.11. Bitkinin toplandığı yere göre inhibisyon zonlarının karşılaştırılması ... 48

Şekil.4.12. Methanol ve Kloroform Ekstraktının TLC görüntüsü ... 49

(12)

viii

ÇİZELGELER DİZİNİ

Sayfa

Çizelge 4.1. Duvar üzerinden toplanan bitkinin antibakteriyal etkisi ... 26

Çizelge 4.2. Toprak üzerinden toplanan bitkilerin antibakteriyal etkisi ... 27

Çizelge 4.3. Duvar üzerinden toplanan bitkinin antibakteriyal etkisi ... 30

Çizelge 4.4. Toprak üzerinden toplanan bitkinin antibakteriyal etkisi ... 32

Çizelge 4.5. Duvar üzerinden toplanan bitkilerin antibakteriyal etkisi ... 35

Çizelge 4.6. Toprak üzerinden toplanan bitkinin antibakteriyal etkisi ... 37

Çizelge 4.7. Duvar üzerinden toplanan bitkinin antibakteriyal etkisi ... 40

Çizelge 4.8.Toprak üzerinden toplanan bitkinin antibakteriyal etkisi ... 42

Çizelge 4.9. Çözücülerin antibakteriyal etkisi ... 44

(13)

Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de çeşitli bitkiler yıllardan beri halk arasında çay, baharat ve tedavi amaçlı olarak kullanılmıştır. İlk çağlardan kalan arkeolojik bulgulara göre insanlar besin elde etmek ve sağlık sorunlarını gidermek için öncelikle bitkilerden bitkilerden faydalanmışlardır ( Koçyiğit 2005). Özellikle 1990’lı yıllardan sonra tıbbi ve aromatik bitkiler yeni kullanım alanlarının bulunması, doğal ürünlerin artması bu bitkilerin kullanım hacmini her geçen gün arttırmaktadır (Kumar 2009).

Türkiye’de tıbbi olarak kullanılan bitkilerin sayısı kesin olarak bilinmemekle birlikte 500 civarında olduğu tahmin edilmekte, yaklaşık 200 tıbbi ve aromatik bitkinin ihraç potansiyelinin olduğu belirtilmektedir (Baytop 1999,Ekim ve ark 2000,Aydın 2004).

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından yapılan araştırma sonuçlarına göre kullanılan ve ticareti yapılan bitkisel drogların sayısının 1900 civarında olduğu belirtilmektedir (WHO 1979). Çiçekli bitkilerden sadece %25’i üzerinde kimyasal ve farmakolojik araştırmalar yapılmıştır (Başer 1995). Yeryüzündeki tüm bitki türleri düşünüldüğünde son derece düşük olan bu oran bitkilerin farklı ilaç şekillerinde kullanılmaları için oldukça büyük bir kaynak oluşturduklarını bir kez daha vurgulamaktadır (Tarakçı 2006).

Türkiye Florası’na “ Flora of Turkey an The East Aegean Islands” göre Türkiye 174 famiyaya ait 1251 cins ve 12 0002 den fazla tür ve alt tür taksonu ( alt tür ve varyete ) ile oldukça zengin bir floraya sahiptir.( Davis 1985, 1988, Güner ve ark.,2000).Bu taksonların 234’ü yabancı kaynaklı ve kültür bitkisi olmakla beraber geriye kalan diğer türler ise yurdumuzda doğal yayılış gösteren bitkilerdir ( Ekim ve ark., 1989, Erik ve Tarıkahya, 2004). Bütün bu bilgiler göz önüne alındığında ülkemizin bu konuda büyük bir çalışma potansiyeline sahip olduğu görülmektedir (Kendir ve Kıvanç 2010).

(14)

Bilinen tüm antibiyotiklere direnç geliştirmekte olan bakterilerde ilaç dirençliliği artmakta ve yayılmaktadır. Bu nedenle ilaçlara alternatif olarak bitkilerin ve bitkisel ürünlerin bazı geleneksel antimikrobiyaller olarak kullanılmaları önerilmektedir (Abascal ve Yarnel 2002).

(15)

2.1 Antimikrobiyal Maddeler ve Önemi

Antimikrobiyal maddeler, çok az yoğunlukta dahi mikroorganizma gelişimini engelleyen, biyolojik kökenli, ikincil metabolitlerdir. Bunlar, mikroorganizmanın çoğalmasını engelleyici “bakteriostatik” veya “fungustatik” olabildikleri gibi, mikroorganizmanın ölümüne neden olan ve “bakterisit (bakterisidal)” ve “fungisit (fungusidal)” gibi maddeler de olabilirler. Mikroorganizmalar tarafından üretilen, düşük moleküler ağırlıklı, organik doğal ürünler olan antimikrobiyaller, seçici toksisiteye sahip olduklarından, çok düşük konsantrasyonlar da bile mikroorganizmalar için etkin olup, makroorganizmaya zarar vermezler (Schlegel 1992, Demain 1999, Türkmen, 2011).

Antibiyotikler tıpta kullanılan tüm ilaçlar içersinde “Mucize İlaç” olarak isimlendirilebilmektedir. Kullanımına geçmişten günümüze kadar uzun bir süre geçmemesine rağmen bu ilaçlar ile ilgili gelişmeler hızla artmış aynı zamanda kullanımları sırasında ve sonrasında orataya çıkan önemli sorunlarda gündeme gelmiştir. Bu sorunların başında ise antibiyotiklere karşı gelişen direnç yer almaktadır ( Akalın 1994, Balcı 2007). Geleneksel tıpta kullanılan doğal kaynakların ve yeni antimikrobiyal bileşiklerin potansiyel bir kaynağı olarak, bilimsel açıdan araştırılmaları oldukça önemlidir. Ayrıca, doğal ürünler olmaları yanı sıra etkili ve güvenilirliklerinden dolayı doğal terapilerde ve artan tüketici talebindeki ilginin güçlenmesi de bitkisel uçucu yağlarla ilgili daha ayrıntılı çalışma gerekliliğini beraberinde getirmiştir (Hammer ve ark., 1999, Türkmen, 2011 ).

Bakterilerde gelişen antibiyotik dirençliliğinin önlenmesinde ilaçlara alternatif olarak bitkilerin ve bitkilerden elde edilen organik maddelerin antimikrobiyal olarak kullanılması amaçlanmakta ve bu yönde çalışmalar devam etmektedir (Abascal ve Yarnel 2002).

2.2.Chelidonium majus L Üzerine Yapılan Çalışmalar

Yılmaz ve Ark (2007), Chelidonium majus L’ nin analjezik ve hepatoprotektif etkileri üzerine yaptıkları çalışmada bitkinin sulu ekstresinin farelerde analijezik, sıçanlarda ise

(16)

hepatoprotektif etkilerini araştırmışlardır. Bu çalışma sonucunda bitki sulu ekstresi farelerde 200 mg/kg dozda analijezik etki gösterdiği buna rağmen sıçanlarda karbontetraklorür nedenli karaciğer toksitesine karşı hepatoprotektif etki göstermediğini rapor etmişlerdir.

Noyan ve Ark (2000), Türkiye’nin değişik bazı yörelerinden toplana Chelidoniım majus L’nin toprak üstü ve toprak altı kısımlarında DAB’a göre kalite kontrol çalışması yapmışlardır. Bu çalışmaya göre bitkiden elde edilen ekstrenin total alkaloid miktarı çalışma alanını oluşturan Kastamonu, Bursa, Kırklareli ve Ordu illerinde toprak altından ortalama olarak % 2 269-2 355 arasında, toprak üstü kısmından ise % 1 846-1 926 arasında mevcut olduğunu belirtmişlerdir.

Zuo ve Ark (2008), MRSA üzerine Chelidonium majus L’ den ekstre edilen 8-hydroxylated benzophenanthridine alkalodinin antibakteriyal etkisini araştırmışlardır. Bu çalışmada MIC kullanılarak belirlenmiş 0,49-15,63 mu g/ml aralığında etkin antibakteriyal etki gösterdiğini belirtmişlerdir.

Sarkozi ve Ark (2006), Chelidonium majus L’ nin alkaloidlerinin antibakteriyal etkiyi nasıl gösterdiğini belirlemeye yönelik yaptıkları çalışmada bitkiden ekstre edilen alkaloidlerin antibakteriyal etkisinin formaldehitin yapısı sonucunda oluşturduğunu ve bu yapının da bakteri membranın da bulunan iyon kanallarını görevini yapamaz hale getirdiğini belirtmişlerdir.

Cibiada ve Ark (1996), Chelidonium majus L’den ekstre edilen alkaloidlerin etkinliği üzerine yaptıkları araştırmada influanze virüsü, E.coli ve S.aureus ile enfekte edilmiş tavuk emriyosunda bitki alkaloidlerinin influanze virüsü, E.coli ve S.aureus üzerine direkt olarak bir etki oluşturmadığı ancak indirekt olarak etki ettiğini rapor etmişlerdir.

Taborska ve Ark (1995),Chelidonium majus L üzerine yaptıkları araştırma bitkinin ekstresinde ki toplam alkaloid oranını belirlemişlerdir. Bu çalışmaya göre toplam alkaloid oranının % 2-3 oranında olduğu ve en fazla oranın bitkinin kökünden eldedilen ekstre içerisinde bulunduğunu belirtmişlerdir. Ayrıca elde edilen alkaloidlerin büyük bir bölümünü chelidonin ve capsitine alkaloidi olduğunu belirtmişleridir.

(17)

Paola ve Ark (2009), Yaptıkları litaratür araştırmasında Chelidonium majus L’ nin halk arasında yaygın olarak kullanıldığını, genel olarak ekzama ve hazımsızlıkta tercih edildiğini belirtmişleridir. Yine detaylı araştırmalar sonucunda yeni dönemlerde bitkinin tedavi edici bir ajan olarak kullanılabileceğini rapor etmişleridir.

Matos ve Ark (1998), Chelidonium majus L’nin kök ekstresinden elde ettkileri berberin alkaloidinin antifungal etkilerini test etmişlerdir. Bu çalışmaya göre elde edilen berberin alkaloidi Fusarium oxysporum sp melonis karşı yüksek oranda antifungal etki gösterdiğini bildirmişlerdir.

Kurzinszki ve Ark (2006), Chelidonium majus L’ dan elde ettikleri eksre üzerinede HPLC metoduna göre mevcut standartlar üzerinde karşılaştırmışlardır. Bu çalışma neticesinde bitkiden elde edilen ekstrenin içerisinde ısoquinolin, protopin, chelidonin, captisin, sanquinarin ve berberin alkaloidlerinin büyük oranda mevcut olduğunu belirtmişlerdir. Cric ve Ark (2008), Chelidonium majus L’ un antibakteriyal etkisini araştırmışlardır. Yaptıkları çalışmada metanol, etanol ve su ile ekstraksiyon yapmışlar, elde edilen ekstrenin HPLC analizinde içerisinde en fazla chelidonin alkaloidini mevcut olduğunu belirlemişleridir. Bu ekstreyi çeşitli bakteriler üzerine antibakteriyal etkisini test etmişler ve en yüksek antibakteriyal etkiyi A.tumafaciens, E.coli, S.enteritidis, S.aureus ve C.albicans üzerine gösterdiğini belirlemişlerdir.

Alus ve Ark (2000), Chelidonium majus L’un köklerinden elde ettikleri ekstrenin içerisinde chelidonin, dihydrochelerthrin ve dihydrosanquinarine alkaloidlerinin bulunuğunu ve düşük konsantrasyonlarının bile ( 4-10,6 µg/ml ) Cladosporium herbarum üzerine öldürücü etki gösterdiğini belirmişleridir.

2.3. Chelidonium majus L (Papaveracae) ( Temre otu / Kırlangıç otu ) 2.3.1. Botanik Bilgileri

Papaveraceae familyası üyeleri Kuzey yarım kürenin ılıman ve subtropikal bölgelerinde yetişen bir veya çok yıllık otsu bitkilerdir. Çoğunlukla beyaz renkli lateks taşırlar. Yapraklar alternan, tam veya parçalıdır. Çiçekler çoğunlukla tektir. Kaliks 2-3 sepalli

(18)

çabuk düşücüdür. Korolla 4-6 petalli ve tomurcuk içinde buruşuktur. Stamen 4 veya çok sayıda ovaryum üst durumlu iki-çok karpelli, tek gözlü, çok ovullü, stigma karpel adeti kadardır. Meyva delik veya yarıkla açılan nadiren kapalı kalan bir kapsüldür

Chelidonium majus L’ nin sistematik sınıflandırılması şu şekildedir

Kingdom: Plantae Division: Magnoliophyta Class: Magnoliopsida Order: Ranunculales Familya: Papaveraceae Genus: Chelidonium

Species: Chelidonium majus L

Familyanın 28 cinsi ve 250 kadar türü vardır. Ülkemizde ise 5 cinsi ve 50 türü tespit edilmiştir.

(a) (b)

(19)

Bu türlerden biride Chelidonium cinsinden Chelidonium majus’tur. Chelidonium majus L sapları oldukça dallanan, yaprakları 5-9 parçalı ve kenarları dişli ve derin loblu, yerden 30-80 cm boylarında yükselebilen sarı çiçekli çok yıllık otsu bir bitkidir. Meyvası 3-4 cm uzunlukta 2-3 mm çapında tek gözlü bir kapsüldür. Çiçekler basit ve umbellaya benzer (subumbellata) durumundadır. Bitki sarı-turuncu renkte alkoloid yönünden oldukça zengin bir öz suya sahiptir.

2.3.2. Yayılış Alanları

Chelidonium cinsi Avrupada ve Kuzey Anadolu da gölgelik ve rutubetli yerlerde yetişen bir genustur. Chelidonium cinsi kuzey anadoluda özellikle Tekirdağ, Kastamonu,

Ordu, Bursa, Giresun, Zonguldak, Artvin, İstanbul, Samsun (Ladik) ve Amasya civarında kayıt edilmiştir. Chelidonium cinsi bulunduğu lokalitelerde özellikle yıkık bina döküntülerinde, çit diplerinde, duvar üzerlerinde ve nemli orman diplerinde yayılış göstermektedir.

(a) (b)

Şekil 2.2.Chelidonium majus (L) duvar üzerinden görüntüsü (a), duvar dibinde inşaat kalıntısı üzerinde yetişmesi (b)

2.3.3. İçerdiği Kimyasal Maddeler

Chelidonium majus( L) kök, gövde ve yapraklarında sarı-turuncu renkte lateks

içermektedir. Chelidonium cinsinin içerdiği bu lateks alkaloid yönünden zengindir. Yapılan bir araştırmaya göre herba ekstresinde alkaloid fraksiyonu % 0,5 rizom, ekstresinde ise % 0.8 olarak tesbit edilmiştir.

(20)

Bu alkaloidlerin izokinolein alkaloidlerinden olan benzofenantridin grubu alkaloidler olduğu bildirilmiştir. Ayrımı yapılan fraksiyon içerisinde D,L-Stylopin, Chelidonin, 6-Metoksidihidrochelerythrin, 6-Metoksidihidrosanguanarin, L-Cannadin, Protopin, Allocryprotopinve Copsitin içerdiği tesbit edilmiştir (Zhongoaoyao 1989).

Yapılan bir çalışmada yüksek basınçlı sıvı kromotografisinden (HPLC) yararlanılan kantitatif analizde mobil faz olarak sodyum asetat jeli, eluent olarakta metanol kullanılmış ve kontrol 280 nm de lineer U.V altında yapılmıştır. Rizom ekstresinin %0.38 Sanguinarin, % 0.39 Chelerythin ve % 0.37 Berberin içerdiği görülmüştür. (Bugatti Carlo 1987)

Şekil 2.3. Cehelidonium majus L alkaloidlerinin kimyasal yapısı

Herba ekstresinden ayrılan alkaloid fraksiyonunun içerdiği alkaloidlerin asetatları ile yapılan bazı yöntem X-ışını Kristalografisinin kullanıldığı kimyasal konfigürasyon aydınlatma çalışmasında ekstrenin içerdiği alkaloidlerin kristal haldeki dizilişleri belirlenmiş ve bu alkoloidlerin kristal haldeyken en düşük enerji düzeyine sahip oldukları görülmüştür.

(21)

ülkemizde yapılan diğer bir çalışmada türün % 0.31 oranında alkaloid içerdiği ve bu alkaloidlerin Chelidonin ve türevleri olduğu gösterilmiştir (Gürgen 1943). Chelidonium majus L bitkisinin herbası ve köklerinin kimyasal içeriği üzerinde yapılan çalışmaların sonuçlarına göre türün içerdiği esas alkaloidler Chelidonin, Sanguinarin, Protopin ve Berberin olarak karşımıza çıkmaktadır (Baytop 1983). Bitkisel orjinli bileşikler olan alkaloidler bitkilerde mekonik asitlle bileşik halinde bulunmaktadır. Chelidonium majus L de ise Chelidonic asit ile bileşik halinde bulunur (Zeybek 1985).

Şekil 2.4.Chelidonium majus L yapısında bulunan diğer bileşikler

2.3.4.Halk Arasında Kullanılışı

Chelidonium majus L türünün kurutulmuş çiekli dalları halk arasında yaygın olarak

kullanılmaktadır. Bitki, kan temizleyici ve kan yaptırıcı etkiye sahiptir ( Anonim 2010)

Chelidonium majus L İskandinav ülkelerinde de halk tabletinde yaygın kullanıma sahip

değerli bitkilerdendir. Çiçekli herbası ısırgan otu ve mürver ağacı goncaları ile karıştırılmasından sonra hazırlanan çay lösemiye karşı tavsiye edilmektedir. Lateksinin

(22)

haricen kötü karekterli deri hastalıklarında nasır, siğil, ekzama ve yüzdeki lekelerde çok iyi sonuçlar verdiği bildirilmektedir (Köhler 1987).

Taze lateksinin ve yaprak özsuyunun deri kanserlerinde renk değiştiren büyüyen benlere karşı ışın tedavisinden daha etkili olduğu örnekleriyle birlikte İskandinav halk tababeti kaynaklarınca ısrarla vurgulanmaktadır. İsveç otlarının şifası hakkındaki eski el yazısı belgelerde taze herba koparıldığında akan damlaların (lateks) kötü huylu deri hastalıklarını iyileştirdiği, siğil ve çiçek yaralarına fayda sağladığından bahsedilmektedir ( Köhler 1987). Ülkemizde Chelidonium majus L’nin taze lateksi halk arasında haricen siğillere karşı taze yaprak usaresi ise enfeksiyon orjinli göz hastalıklarına karşı kullanılmaktadır (Baytop 1984, Zeybek 1985).

Tür Bolu ve Giresun yörelerinde halk arasında Temre otu ve Kırlangıç adıyla bilinmekte, taze sütü ve yaprak usaeresi çeşitli deri ve enfekte göz hastalıklarına karşı yaygın olarak kullanılmaktadır (Anonim 2007).

Çalışmamızın materyalini oluşturan Chelidonium majus L Küpecik köyü (Ladik, SAMSUN) halk arasında tentürdiyot otu olarak bilinmekte ve siğil, açık yara, birinci derece yanık ve deri üzerindeki çeşitli renk değişimlerine karşı kullanılmaktadır. Küpecik köyü halkından Aziz GECE tentürdiyot olarak adlandırdıkları Chelidonium majus L’yi, el üzerlerindeki yaralara, deri çatlaklarına, siğillere sürdüklerini ve bu kullanımın atalarından öğrendiklerini anlatmaktadır. Yine Mayıs ayı başlarında itibaren görülmeye başladığını ve eylül ayı sonlarına kadar varlığını sürdürdüğünü ve bu zaman periyodunda çit diplerinde, duvar üzerinde, yıkık bina kalıntıları üzerinde buldukları bu bitkiden faydalandıklarını belirtmektedir (Gece 2010).

(23)

Şekil 2.5. El üzerinde açık yaraya taze lateks uygulanması

Şekil 2.6. El üzerindeki çatlaklara taze lateks uygulanması

2.4. Çalışmada Kullanılan Mikroorganizmalar 2.4.1. Staphylococcus aureus

Stafilokoklar, üzüm salkımı şeklinde kümeler oluşturan Gram (+) koklardır. Besiyerinde anaerop ve aerop koşullarda üretilebilirler. İnsan sağlığı açısından önemli olan S. aureus, etken olduğu infeksiyonların klinik belirtilerine yol açan bir dizi hücre dışı enzim ve ekzotoksinlere sahiptir; örneğin koagülaz, alfatoksin, lökosidin, eksfoliatin, enterotoksin, toksik şok toksini. Patojenik ve semptomatik etkileri göz önüne alındığında S. aureus’un etkili olduğu hastalıklar, invazif infeksiyonlar (yara infeksiyonları, sinüzit, orta kulak iltihabı v.b.), toksikozlar (gerçek toksikozlar), enterotoksinle kontamine besinlerin yenmesiyle oluşan gıda zehirlenmeleridir. Birkaç saat gibi kısa süren bir kuluçka döneminin ardından bulantı, kusma ile seyreden bir hastalık tablosu ortaya çıkar (Çakı, 2009).

(24)

Staphylococcus aureus’ un neden olduğu intoksikasyon tipi gıda zehirlenmeleri dünya

çapında en yaygın olarak görülen gastroenteresitislerden birisidir. Gıda kaynaklı mikrobiyolojik hastalıklar içinde stafilokokal zehirlenmelerinin payının ABD’de %14 , Macaristan’da %40 ,Japonya’da %20-25 olduğu tahmin edilmektedir. Zehirlenme gıda ile birlikte önceden salgılanmış bir ya da daha fazla toksinin tüketilmesiyle meydana gelmektedir ( Tükel ve Doğan 2000).

Tedavide cerrahi girişimlerin yanı sıra antibiyotik uygulanması tedavinin ağırlık noktasıdır. Antibiyotik tedavisi için, suşların %70-80‘inin penisilaz üretmesi nedeniyle, penisilinaza dirençli penisilin seçilir. Bu penisilinler metisiline dirençli suşlara etkili değildirler. Çoğul direnç olması durumunda vankomisin veya teikoplanin seçilir. TSST-1 oluşumu klindamisinin düşük dozlarıyla engellenir. S. aureus’un birincil yerleşim yeri deri ve mukozalardır. S. aureus en yaygın bulunduğu yerler açısından incelendiğinde en önemli koruyucu önlem ellerin yıkanmasıdır (Kayser ve ark., 2002).

2.4.2. Staphylococcus epidermidis

Staphylococcus epidermidis; hareketsiz, kapsülsüz, Gram (+) koklardır. Koagülaz ve

mannitol negatiftir. Koagülaz (-) stafilokoklar içerisinde hastalık etkeni olarak en sık (%70-%80) izole edilen tür S. epidermidis’tir. Deri ve mukoza normal florasında bulunurlar. Fırsatçı patojendirler, bağışıklık sistemi zayıflamış kişilerde tek başına veya başka bakterilerle infeksiyon oluşturabilirler (Kayser ve ark., 2002).

Kültürlerinde ve infeksiyon materyalinden yapılan direkt preparatlarda dörtlü, ikili veya düzensiz gruplar halinde veya tek tek koklar halinde görülürler. Kanlı agarda kirli beyaz renkte ve S. aureus’a göre küçük, konveks, düz ya da granüllü yüzeyli koloniler oluştururlar. S. aureus’tan koagülaz (-) olması, mannitole etki etmemesi ve aflatoksin yapmaması özellikleri ile ayırt edilir (Türkmen 2011,Çakı, 2009). Yumuşak doku, yara enfeksiyonları, pnömoni, merkezi sinir sistemi hastalıkları, artrit, yapay protez ve katater kullanımı sonrası septisemi gibi enfeksiyonlarda etken olarak bulunurlar (Bilgehan, 1992). Bu bakterinin oluşturduğu infeksiyonlar kural olarak, yabancı cisimlerin varlığıyla ilişkilidir. Bu infeksiyonların patojenitesinde, stafilokokların yabancı yüzeylerin üzerine

(25)

yapışması ve biyofilm oluşturma yetenekleri rol oynamaktadır. Koagülaz (-) stafilokların pek çok kemoteropotiğe karşı dirençli olmaları nedeniyle, etken oldukları infeksiyonlar antibiyotik tedavisinde sıklıkla sorunlar ortaya çıkartmaktadır (Kayser ve ark. , 2002).

2.4.3. Streptococcus pneumoniae

S. pneumoniae, Gram (+) diplokok veya kısa, sert kıvrımlı zincirler oluşturan bir

bakteridir. Klinik örneklerden ilk izole edildiğinde kapsüllüdür. S. pneumoniae fakültatif anaerop bir bakteri olmasına rağmen, klinik örneklerden ilk izolasyonunda % 5-10 CO2’li ortamda inkübe edildiklerinde daha iyi ürerler. Streptococcus cinsinde bulunan diğer bakteriler gibi, besin gereksinimleri komplekstir, üreyebilmeleri için kan veya seruma gereksinim duyarlar. % 5 koyun kanı ilave edilmiş beyin-kalp infüzyon agar, triptik soy agar veya çikolata agarda iyi ürerler (Somer ve ark., 2008).

Bakterinin oluşturduğu kapsül, virulansında önemli bir rol oynar. Kapsüllerindeki polisakkarit yapılarına göre bakterinin 90 serotipi bulunmaktadır. Bu serotiplerin bir kısmı çok ciddi invaziv infeksiyonlardan izole edilir (Gürler, 2007).

S. pneumoniae’ nin hücre duvarında bulunan teikoik asit ve peptidoglikan tabakaları

sitokinlerin oluşumuna ve komplemanın aktivasyonuna neden olurlar. Kompleman hem klasik hem de alternatif yoldan aktive olarak inflamasyonun oluşumunda rol oynamaktadır (Somer ve ark., 2008).

S. pneumoniae zorunlu insan parazitidir. Üst solunum sisteminde, özellikle nazofarekste

hayatın çok erken safhasından itibaren kolonize olmaya başlar. Kapsüllü ve kapsülsüz her iki formu da kolonizasyon yapma özelliğine sahiptir. Kapsüllü suşlar nazofarenksin, kapsülsüz olanlar genellikle üst solunum sisteminin normal flora bakterileridir. İnsanların toplu olarak bulunduğu okullar, askeri kışlalar, tutuk evleri, kardeşler arası yakın temas bulaşmanın yoğun görülme nedenleridir. İmmün sistemi yeterli olanlarda kolonizasyona bağlı infeksiyon gelişmez. İnfeksiyonların sıklığı nazofarenkste

(26)

kolonize olan serotiplere bağlıdır: ancak her serotipinin inyazyon özelliği aynı değildir. Özellikle hastanede yatanlarda çoğul dirençli suşlarla meydana gelen kolonisazyon önemli bir risk faktörüdür (Türkmen 2011,Berkiten, 2006).

2.4.4. Pseudomonas aeruginosa

Pseudomonas aeruginosa, toprak, bitki, su, hayvan ve insanlardan sıklıkla izole edilen

non- fermentatif Gram (-) aerobik basillerdir (Raja ve ark., 2007). Çoğu kez bir uçlarında bir veya nadiren iki veya üç adet kirpiği vardır ve çok hareketlidirler. Gram (-), 1,5- 3µm uzunluğunda ve 0,5µm genişliğinde, çiftli veya kısa zincirler halinde görülen bakterilerdir. Genellikle 30 – 37ºC aralığında ürer. 41ºC' de üremesi P.

floresccens‘den ayrılmasını sağlar. Buyyonda yüzeyde zar yaparak yoğun ve homojen bir

üreme gösterir ve zarın hemen altında mavi yeşil pigmenti belirir. Pyocianin, pyoverdin pigmentleri bulunur. Pigmentleri oksijensiz ortamda görülmez, oda ısısı ve etüvde daha iyi oluşur. Genelde pyocyanin ve pyoverdin veya fluorescein olmak üzere iki tip boya özelliği vardır. Pyocyanin; suda ve kloroformda erir, mavimsi renk oluşturur ve

P. aeruginosa’ ya özgüldür. Pyocyanin maddesinin antibiyotik özelliği bulunur. Bu

nedenle Brucella, Shigella, Bacillus anthracis, Bordetella, Vibrio gibi mikroorganizmalara bakteriyostatik etki yapar Pyoverdin; sadece suda erir, yeşilimsi floresan renk meydana getirir. Ayrıca pyorubin ile kırmızı, pyomelaninin ile kahverengi-siyah renkli pigmentleri de gösterilmiştir (Anonim, 2009).

P. aeruginosa, savunma sistemi zayıflamış olan hastalarda, özellikle yoğun bakım

ünitelerinde solunum sistemi, üriner sistem yanık, dışkulak yolu, göz ve yara infeksiyonlarına neden olan bir patojendir (Gültekin, 2004 ve Şenbayrak Akçay ve ark., 2003). Doğada yaygın olarak bulunabilen bir bakteri olduğu için, organik maddeler içinde, sularda uzun süre canlı kalabilirler. İnsan ve memeli hayvanların bağırsağında flora elemanı olarak bulunur. Yüksek ısı ve kuruluğa dirençsizdirler. Hastane ortamları, organik madde (kan, irin, deri döküntüleri) yönünden zengin olduğu için ve direnç gösteren kökenlerin bu ortamlarda daha fazla oluşması nedeniyle sık rastlanılan bir patojen olarak görülür (Anonim, 2009).

(27)

2.4.5. Klebsiella pneumoniae

Klebsiella cinsi bakteriler, hareketsiz, sporsuz, genellikle kapsüllü, Gram (-) ve Enterobacteriaceae familyasının genel özeliklerini gösteren çomakçıklardır (Bilgehan,

2004). Polisakkarit yapısında O ( somatik) ve K ( kapsül) adı verilen antijenleri bulunur. Serolojik tiplendirmeler bu antijenlere göre yapılmaktadır ( Bilgehan 2004).

Klebsiella pneumoniae, insan sağlığı açısından çok önemli olan nazokomiyal

enfeksiyonlar, üst solunum yolu enfeksiyonları, üriner sistem enfeksiyonları ve yara enfeksiyonları oluşmasında rol alan fırsatçı patojenlerdir (Shen ve ark., 2001, Rasool ve ark., 2003).

Üst solunum yolu ve dışkı florasında bulunabilen K. Pneumoniae bakterileri, bulundukları yerde uygun koşulların oluşması veya yerlerini değiştirerek diğer organ ve sistemlere yerleşmeleri halinde birçok hastalığa neden olurlar (Khamaneh, 2001).

Klebsiella pneumoniae öncelikle pönomoni yapar ve bakteriyel pnömonilerin %2’sinden

sorumludur. Daha çok 2 yaş altı ve 40 yaş üstü kişilerde vücut direncinin kırılması, virütik üst solunum yolu enfeksiyonları sonrasında bu tip pnömoniler görülür. Ayrıca; piyelit, piyelonefrit ve sistit gibi idrar yolu enfeksiyonları, prostatit, otitis media, sinüzit, peritonit, menenjit, kolesistit, anjin ve çeşitli organ hastalıklarından sorumlu olabilir (Anonim, 2009)

2.4.6. Salmonella typhimirium

Gram (-), basil/çubuk şeklinde, peritrik kirpikleri ile hareketli (S. Gallinarum-pilllorum hariç), sporsuz, kapsülsüz, aerob veya fakültatif anaerob bir bakteridir. S. Typhimirium’un etken olduğu hastalıklar, ateş, bulantı, kusma ve çeşitli abdominal şikayetler ile seyreden gastroenterit ve bakteriyemi ile metastatik lokal infeksiyonlardır (Çakı, 2009).Tüm Salmonellar’da bulunan somatik (O) antijeni, protein ve lipitlere bağlı olan bir polisakkarit olan bir polisakkarit olup hapten özelliği taşımaktadır. Bu polisakkarite bağlı 3-4 adet monosakkaritin oluşturduğu oligosakkarit grupları özgül antijenlik özelliği oluşturmaktadır ve ısıya ( 110 C de 2.5 saat),alkol ( % 96’lık alkole 4 saat ) ve asitlere dirençlidir (Anonim 2010).

(28)

Tüm dünyada, antibiyotiklere dirençli Salmonella suşlarının insidansındaki artış önemli bir halk sağlığı problemi oluşturmaktadır. Türkiye’den de çoklu dirençli S. typhimurium suşları bildirilmektedir. Özellikle ampisilin (A) amoksisilin/klavulanik asit (A/C), kloramfenikol (C), streptomisin (S), sulfisokzasol (Su) ve tetrasiklin (T)’e dirençli olan ve direnç modeli AA/CCSSuT şeklinde gösterilen çoklu dirençli S. typhimurium suşlarının Türkiye’de pek çok şehirde izole edildiği bildirilmiştir (Erdem ve ark. 2007).

2.4.7. Enterobacter cloacae

Enterobak teriler, Gram (-), sporsuz basiller olup genel olarak 0,3 – 1,0µm eninde 1,0 – 6,0µm boyunda mikroorganizmalardır. Enterobakteriler toprakta, suda, bitkilerde yaygın olarak bulundukları gibi insan ve hayvanların bağırsaklarında yerleşirler (Çakı, 2009).

Enterobacter ‘lerde O,H ve bazılarında K antijeni bulunur. Fırsatçı patojen olarak idrar

yolu, üst solunum yolu, yara, yanık, menejit ve sepsis enfeksiyonları yapabilirler.( Anonim 2007) Enterobacter türlerinde antibiyotiklere karşı hem kromozomal kodlanan hem de plazmidlerle taşınan ve türler arasında aktarılabilen direnç saptanmıştır. Beta laktam, antibiyotiklerin ampirik kullanımlarının artması nedeniyle bu antibiyotiklere direnç gelişimi artmakta ve çoklu antibiyotik dirençli suşlar ortaya çıkmaktadır. Enterobacter türleri içerisinde infeksiyon etkeni olarak en sık E. cloacae, E. aerogenes, E. sakazakii ve

E. agglomerans izole edilmektedir. Enterobacter suşları sağlıklı bireylerde nadiren

infeksiyona sebep olan fırsatçı patojendirler. Bu suşlar Enterobactericeae ailesinin diğer üyelerine göre antiseptiklere ve antimikrobiyal ajanlara büyük oranda dirençlidirler (Yazıcı ve ark., 2004).

2.4.8. Escherichia coli

Gram (-), düzgün basil/çubuk şekilli bir bakteri olan E. coli peritrik kirpiklidir. Laktozu fermente eder. O ve H antijenlerinden kaynaklanan karmaşık bir antijen yapısı vardır. Fimbriya antijenleri de tanımlanmıştır. Bakteri çubuk şeklinde olup, boyutları 1-2 µm uzunluğunda ve 0,1-0,5 µm çapındadır (Todar, 2008).E. coli bakterileri, makroorganizmada normal flora üyesi olarak bulundukları yerlerden başka yerlere ulaşırlarsa ve bu aslında ait olmadıkları yerlerde üremeleri için elverişli koşullar varsa, bağırsak dışı infeksiyonlara neden olurlar. İdrar yolu infeksiyonları, en sık rastlanan E. coli

(29)

infeksiyonudur; ya sadece alt üriner sistemi tutar veya böbrek kapsülünü tutar. Sepsis, yara infeksiyonları, safra kesesi infeksiyonları, apandisit, peritonit, erken ve yeni doğanda menenjit diğer infeksiyon türleridir (Türkmen 2011,Çakı, 2009). E. coli, Gram (-) bir bakteri olduğundan endospor oluşturmaz, pastörizasyon veya kaynatma ile ölür. Memeli hayvanların bağırsaklarına adapte olmuş olduğu için en iyi vücut sıcaklığında çoğalır (Türkmen 2011,Çakı, 2009).

2.4.9. Proteus vulgaris

Enterobactericeae familyasında yer alan Proteus bakterileri Gram (-), 1-3x0,4 – 0,6µ

boyutlarında, bazen daha uzun ya da kokobasil görünümünde, sporsuz ve kapsülsüz bakterilerdir. Toprakta, suda ve dışkıyla kontamine materyallerde bulunurlar. Proteus bakterilerince oluşturulan idrar yolu infeksiyonları, uzun süreli ve persistan infeksiyonlardır ve böbrek taşı oluşumuna neden olabilirler. Proteus’ların neden olduğu üriner sistem infeksiyonları, tedavisi güç bakteriyemiye neden olabilir. Böyle hastalarda ölüm oranı % 15-88 arasında değişmekle birlikte, bu oran predispozan faktörlere bağlı olarak değişmektedir. Bu bakteriler ayrıca; yara infeksiyonları, menenjit, organ apseleri, özellikle yenidoğanlarda göbek kordonu infeksiyonları ve bu infeksiyonlardan kaynaklanan epidemiler halinde görülebilen sepsis ve menenjitlere neden olabilmektedirler. Proteus bakterilerinin de dahil olduğu Enterobactericeae familyasında yer alan bakterilerde geniş spektrumlu p-laktamlar, florokinolonlar ve aminoglikozidleri kapsayan çoğu antimikrobiyale direnç gelişimi önemli bir problemdir (Bozkurt ve ark., 2005).

2.4.10. Serratia marcescens

Serratia’lar doğada yaygın olarak bulunan ve son zamanlarda gittikçe artan sıklıkla

infeksiyona neden olan Gram (-) kokobasillerdir. Serratia cinsinin en önemli öğesi

Serratia marcescens’tir. Bu türü kemoterapötik alan, retiküloendotelyal malignansisi olan

ve immünkompromize hastalarda sık rastlanan bir mikroorganizmadır. Serratia

marcescens’in sepsisten sorumlu dış membran antijenleri lipopolisakkaritten oluşmuştur

(30)

Serratia’lar marcescin adı verilen bakteriosinleri ve O,H antijenleri bulunur.

Enfeksiyonlar genellikle hastane enfeksiyonları olan, idrar yolları, üst solunum yolları, sepsis, menenjit ve endokardit şeklinde görülür. Tedavi antibiyotiklerle yapılır (Anonim, 2009).

2.4.11. Agrobacterium tumefaciens

Bitkilerde Kök kanseri hastalığı yapan bakteri 0.4-0.8 x 1.0-3.0 µm boyutlarında çubuk biçiminde petrit kamçılı ve Gram (-) bir bakteridir. Optimum gelişme sıcaklığı 25-30 C minimum gelişme sıcaklığı C ve maksimum gelişme sıcaklığı ise 37 C dir. (Smith and Townsend 2006)Bakteri bulaşık toprakta saprofit olarak yıllarca canlılığını sürdürebilir. Bulaşık topraklara konukçu bitki dikildiğinde, kök veya gövdenin toprağa yakın kısımlarında kültürel işlemler, aşılama, böcek ve nematod beslenmesi gibi nedenlerle açılan taze yaralardan bitkiyegiriş yapar. Hücrelerarası boşluklarda çoğalan bakteri, bitki hücrelerini genetik olarakdönüştürerek aşırı ve kontrolsüz hücre bölünmesini teşvik ederek ur oluşumlarına neden olur. Bakteriler urların yüzeyinden tekrar toprağa karışırlar. Hastalık, bulaşık fidan ve topraklarla yayılmaktadır (Smith and Townsend 2006).

2.5. TLC (Thin Layer Chromatograpy; I.T.K)

Kromatografi günümüzün en yaygın analitik tekniğidir. TLC ise bir açık kolon kromotografisi tekniği olup ilk defa 1930’lu yıllarda görülmüş, 1950-1970’li yıllarda kullanımı doruğa ulaşmış ama 1980’li yıllarda HPLC’nin gelişmesi ile yerini bu tekniğe kaptırmıştır. Ancak son yıllarda TLC yeniden doğmaktadır (Çoksöyler 2011).

İnce tabaka kromatografisi (TLC) ,yapılış tekniğine göre kağıt kromatografisine benzer. Bu kromatografi türünde sabit faz olarak silikajel (SiO2), alüminyumoksit (Al2O3),toz selüloz gibi maddeler kullanılır. Burada etkin mekanizma adsorbsiyondur.

TLC’nin avantajı çok pratik olmasıdır ve kromotografik ayrım aşamasını gözle izleyebilmek önemlidir. Bu yöntem; materyalin plaka üzerine noktalar halinde uygulanması ve belirlenen uygun kimyasal ortam içerisinde materyalin polaritesine göre hareket ederek belirgin bantlar oluşturması esasına dayanır. Uygulama sonrasında yapılanan

(31)

değerlendirmede örnek kromotograma bakılarak bizim için önemli olan bileşenler iyi ayrılmış olup olmadığına bakılır (Çoksöyler 2011).

2.6. Çalışmada Kullanılan Kimyasal Çözücüler

2.6.1. Metil alkol (Metanol, Karbinol) CH3OH

Metanol ilk defa 1661’de odunun kuru kuruya damıtılmasıyla elde edilmiştir.. Saf metanol 64,6 derecede kaynayan akışkan bir sıvı olup, parlak olmayan mavimsi bir alevle yanar. Bütün organik çözücülerde her oranda çözünür. Çok az miktardaki metanol canlı organizma için zehirdir. Kalıcı yaralar, bozukluklar meydana getirir. Endüstride çözücü ve motor yakıtlarının bir bileşeni olarak geniş çapta kullanılır. Formaldehit ve anilin boyalarının elde edilişinde kullanılır. Ayrıca metillendirme vasıtası olarak organik sentezlerde ve alkolün içilmezliğini sağlamada yaygın olarak kullanılır (Anonim/a, 2011). 2.6.2. Kloroform CHCl3

Kloroform, anestezik (uyuşturucu) etkisi olan bir kimyevi madde. Kimyasal işlemlerde çok kullanılır. Renksiz, tatlı kokulu bir sıvıdır ve yanıcı değildir. Kloroform çeşitli yöntemlerle sentez edilebilir, teknikte Liebig tarafından bulunan yöntem tercih edilir. Kloroform teknikte metanın klorlandırılması ile de elde edilmektedir.

Anestetik etkisi dietil eterden 5 defa kuvvetlidir, ancak toksik etkisi de yüksektir. Anestetik

olarak kullanılacak kloroform gümüş nitrat ile çökelek vermemeli ve kongo kırmızısının alkoldeki

çözeltisinin rengini mavileştirmemelidir. Bu nedenle anestetik kloroform özel olarak hazırlanır ve koyu renkli şişelerde saklanır. Kloroform ışık etkisi ile havada yavaş yavaş

oksidasyona uğrar, oksidasyonu önlemek için %0,5-1 alkol ilave edilir (Anonim/b, 2011).

2.6.3. Hekzan C6H14

Hekzan, düz zincirli bir alkandır. Laboratuvarlarda yağ çözücü olarak, ayrıca sanayide organik çözücü olarak kullanılmaktadır. Formülü C6H14 olan hekzan, sağlığa zararlı olduğu

için hekzanın türevi kullanılmaktadır. Hekzanın inhalasyonunda (sıvı ilaçların gaz haline

getirilip solunması durumu) zehirlenmeler olmaktadır. Heptan veya oktan'ın yağı daha iyi

(32)

çözücü olarak yapıştırıcıların içinde kullanılır. Kuvvetli oksidanlar ile şiddetli tepkimeye

girerek yangına ve patlamaya neden olabilir. Hekzan buharı havadan ağır olduğu için, zeminde yayılarak uzak mesafelerde tutuşmalara neden olabilmektedir (Anonim/c, 2011). 2.6.4. Asetik asit (CH3COOH)

Sirkeye ekşi tadını ve keskin kokusunu vermesiyle bilinir. Karboksilik asitlerin en küçüklerindendir (en küçük olan formik asittir). Doğada karbonhidratların yükseltgenmesiyle oluşur. Sanayide asetik asit hem biyolojik yolla hem de sentetik yolla imal edilir. Tuz ve esterine asetat denir. Suda tamamen çözünür.(Anonim/d 2011,Wikipedia.org 2011)

Sanayide asetik asitin geniş bir kullanım alanı vardır, çoğu kimyasalın üretiminde hammadde olarak kullanılır. En önemli kullanımı vinil asetat üretimidir ve bundan elde edilen polivinil asetat tahta tutkalı olarak kullanılır. Bunu asetik anhidrit ve asetik ester üretimi izler. Sirke üretiminde kullanımı nispeten önemsizdir. Asetik asitin bir diğer önemli kullanımı çözücü olaraktır. PET plastiklerin üretimininde kullanılan tereftalik asit üretiminde asetik asit çözücü olarak kullanılır, bu kullanım asetik asitin tüm kullanımının %5-10'unu oluşturur. Asetitk asit gıda sanayisinden tampon özelliğinden dolayı E260 adıyla bir katkı maddesi olarak kullanılır. Asetik asidin türevlerinin de çeşitli kullanımları vardır. Örneğin, Sodyum asetat dokuma sanayinde ve gıda katkı maddesi olarak (E262) kullanılır. Selüloz asetat fotoğraf filmi üretiminde kullanılır. Asetik asidin zayıf bir asit olması onun özellikle ev içinde temizleme amacıyla kullanılmasının nedenidir. Seyreltik asetik asit (sirke) çaydanlıkların kireçten arındırılmasında, cam ve diğer parlak yüzeylerdeki madenî birikmeleri temizlemekte kullanılabilir (Anonim/d 2011,Wikipedia.org 2011).

2.6.5. Diklorometan(CH2Cl2)

CH2Cl2 formülü ile gösterilen uçucu bir organik madde olan Metilen klorür Diklorometan olarak da bilinir. Metilen klorür yaklaşık 40°C de kaynayan, yanıcı olmayan, renksiz bir sıvıdır. Diklorometan doğada bulunmayan, sentetik bir kimyasal maddedir. Renksizdir, yumuşak, tatlımsı bir kokuya sahiptir ve oda sıcaklığında sıvıdır. Diklorometan endüstride

(33)

boya çıkartıcı, aerosollerde itici gaz ve ilaç üretiminde çözücü olarak yoğun bir biçimde kullanılır. Çok iyi bir çözücü olduğundan baharatların ekstraksiyonunda ve kahveden kafeini uzaklaştırmada kullanılmıştır, ancak sağlık üzerinde olumsuz etki olasılığı nedeniyle artık bu amaçla kullanılmamaktadır. Aynı nedenle aerosollerdeki kullanımı da azaltılmıştır.

Çevrede bulunan diklorometanın büyük çoğunluğu endüstriden ve evlerdeki boya sökücü ya da aerosol kullanımından kaynaklanır. Çok uçucudur ve suda çözünmez. Yine de bazı içme sularında çok düşük miktarlarda diklorometan saptanmıştır. Sudaki diklorometan 1-6 gün içinde parçalanır. Diklorometan toprakta da tutunmaz. Bu nedenle hem su, hem de toprağa salındığında hızla havaya geçer. Havada güneş ışığı ve diğer kimyasallarla parçalanır ve diklorometanın yarısı 17-53 gün arası bir sürede parçalanır. Yapılan çalışmalar, bitki ve suda yaşayan canlıların diklorometanı depolamadığını göstermektedir. Bu nedenlerden dolayı insanlar diklorometana asıl olarak solunum yoluyla maruz kalırlar. En önemli maruziyet kaynakları diklorometan kullanılan işyerleri, aerosol ve boya çıkartıcıların kullanıldığı ortamlar ve endüstriyel atık bölgeleridir. Sıvı olarak temas edilirse deride yoğun kimyasal yanıklara neden olur ( Anonim/ e 2011, TÜBİTAK-BİDEB 2011).

2.6.6. Amonyak (NH3)

Amonyak, formulü NH3 olan; azot atomu ve hidrojen atomundan oluşan renksiz ve keskin ve hoş olmayan kokuya sahip bir gaz bileşiğidir. OH- iyonu içermediği halde zayıf baz özelliği gösterir. Amonyak, kovalent bağlı (ametal + ametal) bir bileşiktir. Molekülleri polar olduğundan su içinde yüksek oranda çözünür. Amonyak molekülleri kendi aralarında olduğu gibi su molekülleri ile de zayıf hidrojen bağı oluşturur. Bu nedenle suda çok çözünür. Amonyak, gübre, ilaç, boya, parfüm gibi maddelerin sentezlenmesinde ilk aşamada kullanılmaktadır. Amonyak canlılar için zehirli bir maddedir, kullanılırken dikkat edilmesi gerekir (Anonim/f 2011).

(34)

3.1. Materyal

3.1.1. Çalışmada kullanılan Chelidonium majus L temini

Chelidonium majus L örnekleri 4 farklı ayda arazi çalışması yapılarak Mayıs, Haziran, Temmuz ve Ağustos (2010) ayları başında Samsun İli Ladik ilçesinin Küpecik köyünden (37252255E \4529994V) toplanmıştır. Toplanan bitki örnekleri gölgede kurutulmuş, kök, gövde ve yaprakları ayrılmıştır. Bitkinin kök gövde ve yaprakları ayrı ayrı ekstraksiyona tabi tutulmuş antibakteriyal aktivitesi belirlenmek amacı ile ekstreler disk difüzyon yöntemi uygulanmıştır.

3.1.2. Çalışmada kullanılan test mikroorganizmalar

Çalışmada kullanılan ve Staphylococcus aureus ATCC 25923, Staphylococcus epidermidis

ATCC 12228, Streptococcus pneumoniae ATCC 19615, Pseudomonas aeruginosa ATCC 27853, Klebsiella pneumoniae ATCC 13883, Salmonella typhimurium ATCC 14028, Enterobacter cloacae ATCC 23355, Escherichia coli ATCC 25922, Proteus vulgaris ATCC 13315, Serratia marcescens ATCC 8100 ve Agrobacterium tumafaciens ATCC

23341 bakterileri Gaziosmanpaşa Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Mikrobiyoloji Labotuvarı kültür koleksiyonundan temin edilmiştir.

3.1.3. Çalışmada Kullanılan Besi Ortamları

Çalışmada kullanılan suşların devamlılığını sağlamak ve aktifleştirmek için Nitrüent Agar ( LABM, LAB8) Nitrüenth Broth ( LAB M, LAB1H) kullanıldı. Bitki ekstrelernin antibakteriyal aktivitelerini saptamak amacıyla yapılan Disk Difüzyon testi için Muller Hilton Agar (LAMB,LAB39) kullanıldı.

(35)

3.1.4.Çalışmada Kullanılan Çözücüler

Bitkinin antibakteriyal etkilerinin tespiti için ekstraksiyonda çözücü olarak Methanol, Kloroform, Hekzan (Sigma ), Diklorometan, Asetik Asit (Merck) kullanıldı.

3.2. Yöntem

3.2.1. Bitki Ekstraktesinin Hazırlanması 3.2.1.1. Diklorometan ile Ekstraksiyon

Antibakteriyal aktivite deneyleri için toplanan Chelidonium majus L’nin kök, gövde ve yaprakları tartılarak (40 gr) öğütülmüştür. Öğütülen materyal % 12’lik Asetik Asit çözgeni içerisinde 30 dk ( 300 ml + 40 gr kuru kök, gövde ve yaprak örneği ayrı ayrı ) 50 C de sıcak su banyosunda içerisinde tutulmuştur. Daha sonra huni ile süzdeç kağıdından filtrasyona tabi tutuldu. Süzülen filtrat % 25’lik Amonyum çözeltisi ile ( PH 12-13) bazik hale getirildi. Bazik hale getirilen çözelti Diklorometan ile eksrakte edildi.(3x100 ml) 15 dk beklenip faz ayrımı oluştuktan sonra alt bölümde oluşan diklorometan faz alınır.bu işlemi takiben 40 C de evapore edilip Diklorometan uçurulur.Elde edilen kuru eksrakte liyofilizasyon işlemi için çok az miktarda tersiyer bütanol ile çözülür.Daha sonra liyafilizatöre konuldu ve elde edilen ekstrakte kuru olrak toz halinde alındı.( Kusinszki, Sarkozi ve Ark 2006)

3.2.1.2. Metanol, Kloroform ve n-Hekzan ile Ekstraksiyon

Antibakteriyal aktivite deneyleri için toplanan Chelidonium majus L’nin ( Mayıs, Haziran, Temmuz ve Ağustos) kök, gövde ve yaprak örnekleri ayrı ayrı tartılarak (55 gr) öğütülmüştür. Öğütülen materyal litaratür bilgilerinden faydalanılarak oranlama yapılmış ve 55 gr örnek 350 mlt ( Methanol, Kloroform ve n-Hekzan) ayrı ayrı uygulanmıştır. Daha sonra bitki ve çözücü karışımı ( 55 gr örnek + 350 ml çözücü ) 24 saat karıştırıcı üzerinde çalkalanmıştır.

(36)

Örnekler 24 saat sonunda huni yardımı ile süzme kağdından süzülerek filtrasyona tabi tutulmuştur. Süzülen materyal Rotor evaparatörde 50 C de 50 rpm dönüş hızı ile çözücü uzaklaştrılmış ve elde edilen kuru ekstrakte tartılmıştır. Elde edilen ekstrakte miktarına göre 100 ml\gr ekstrakt 1 mlt çözgen ile çözülerek 6 mm çapında steril disklere ( Whatman 1) 35 µl olarak emdirilmiştir.

Şekil 3.1. Bitki ekstraktından çözgenin evapore edilmesi

3.2.2. Bakteri Kültürlerinin Hazırlanması

Stok bakteri suşlarının aktivasyonu için kültürler Nitrüent Broth’a aşılanarak 35 C de 24 saat inkübe edildi (106 kob / ml).Sterilize edilen ( 1210 C 15 dk Otoklav ) ve 45-500 C ye

kadar soğutulan Muller Hınton Agar 9.0 cm çapındaki steril petri kutularına 15’er ml dağıtıldı ve besiyerinin petri kutusu içerisinde dağılması sağlandı. Daha sonra inkübatör içerisinde bir gece kontaminasyon testine tabi tutuldu.( 370 C)

3.2.3. Antibakteriyal Aktivitenin Test Edilmesi

İlk olarak her bir patojen bakteri suşunun gecelik kültürlerinden ( 2 ml Nutrient Broth ) 1 ml önceden hazırlanmış Muller Hınton Agar besi yeri üzerine cam baget ile steril ortamda ekimi yapıldı. Daha sonra bitki ekstraklarının bakteriler üzerlerinde etkisini saptamak amacıyla disk difüzyon yöntemi kullanıldı ( Bauer,A.W 1996, Navarro ve ark 1996). Takiben bitki ekstraktı 6 mm çapındaki steril disklere (Whatman 1 ) 35 µl olacak şekilde

(37)

emdirildi ve bu diskler Muller Hinton Agar besi yeri üzerine steril cam bagetle ekimi yapılmış ( 1 ml yayılan ) bakteri süspansiyonlarına eşit aralıklarla yerleştirildi. Farklı özellikte antibiyotik diskleri ( 3 protein sentez inhibitörü, 5 hücre duvarı sentez inhibitörü) pozitif kontrol olarak teste tabi tutuldu. Negatif kontrol için solventlerin kendileri yine 35 µl olarak 6 mm çapındaki disklere emdirilip 24 ve 48 saat 370 C de inkübasyon süresine

tabi tutuldu. Bu işlemi takiben disklerin 24 saatlik inkübasyonu sonucunda inhibisyon zonları oluşup oluşmadığı gözlenerek milimetrik cetvel kullanılarak ölçüldü ve fotoğrafları çekildi. Denemeler aseptik şartlar altında her uygulama 4 kez tekrarı yapılmak şartıyla paralel olarak yapıldı.

(38)

Mayıs ayı başında duvar üzerinden toplanan Chelidonium majus L örneklerinden yapılan kök, gövde yapraklardan Methanol, Kloroform, n-Hekzan ekstraklarında 11 farklı patojen bakteri susşunda da antibakteriyal etki göstermemiştir. Bunu takiben Diklorometan ile yapılan ekstraksiyon sonucunda Staphylococcus epidermidis ATCC 12228 üzerinde antibakteriyal etki göstermiştir.

Çizelge 4.1. Duvar üzerinden toplanan bitkinin antibakteriyal etkisi

Çözücü

Bakteri

Methanol Kloroform n-Hekzan Dilkorometan

K G Y K G Y K G Y K G Y A.tumafaciens 1mm - - - - E.coli - - - E.cloacae - - - K.pneumoniae - - - - P.aeruginosa - - - - P.vulgaris 1mm - - - S.aureus - - - S.epidermidis 1mm - - - - 1mm 2 mm 2mm S.marcescens - - - - S.pneumoniae - - - - S.typhimirium - - - -

--( inhibisyon yok ), mm ( milimetre yarıçap), K (kök), G (gövde), Y (yaprak)

Buna karşın toprak üzerinden toplanan Chelidonium majus L örneklerinden yapılan ekstraksiyonunun uygulamasında Methanol kök ekstraksiyonun Agrobacterium

tumafaciens ATCC 23341 üzerine, Kloroform ile yapılan kök eksraksiyonun

Agrobacterium tumafaciens, Escherichia coli ATCC 25922, Enterobacter cloacae ATCC 23355 üzerine, n-Hekzan ile yapılan yaprak ve gövde ekstraksiyonunun Agrobacterium

(39)

tumafaciens üzerine, Diklorometan ile yapılan kök ekstraksiyonun Agrobacterium tumafaciens ATCC23341, Staphylococcus epidermidis ATCC 12228 üzerine antibakteriyal etki oluşturduğu belirlenmiştir.

Çizelge 4.2.Toprak üzerinden toplanan bitkilerin antibakteriyal etkisi Çözücü

Bakteri

Methanol Kloroform n-Hekzan Dilkorometan

K G Y K G Y K G Y K G Y A.tumafaciens 4mm - - 3mm - - - 2mm 1mm 2mm - 2mm E.coli - - - 1,5mm - - - - - - - E.cloacae - - - 2mm - - - K.pneumoniae - - - - P.aeruginosa - - - - P.vulgaris - - - S.aureus - - - S.epidermidis - - - - 3mm - S.marcescens - - - - S.pneumoniae - - - - S.typhimirium - - - - - - - - - - -

--( inhibisyon yok ), mm ( milimetre yarıçap), K (kök), G (gövde), Y (yaprak)

4.2.Haziran Ayı Örneklemelerinin Antibakteriyal Etkisi

Chelidonium majus L’ nin haziran ayı duvar üzerinden alınan örneklemelerinde Methanol

ile yapılan kök ekstraksiyonun Agrobacterium tumafaciens ATCC23341, Escherichia coli

ATCC 25922, Klebsiella pneumoniae ATCC 13883, Proteus vulgaris ATCC 13315, Staphylococcus epidermidis ATCC 12228 üzerine antibakteriyal etki, Serratia marcescens ATCC 8100 üzerine ise bakterisidal etki göstermiştir. Methanol ile yapılan gövde

ekstraksiyonunda ise Agrobacterium tumafaciens ATCC 23341, Staphylococcus

epidermidis ATCC 12228, Serratia marcescens ATCC 8100 üzerine antibakteriyal etki, Pseudomonas aeruginosa ATCC 27853 ve Staphylococcus aureus ATCC 25923 üzerine ise

(40)

bakterisidal etki göstermiştir. Methanol ile yapılan yaprak ekstraksiyonunda ise Agrobacterium tumafaciens ATCC 23341, Serratia marcescens ATCC 8100, Klebsiella

pneumoniae ATCC 13883 ve Staphylococcus epidermidis ATCC 12228 üzerine

antibakteriyal etki göstermiştir.

Kloroform ile yapılan kök ekstraksiyonu, Staphylococcus epidermidis ATCC 12228,

Streptococcus pneumoniae ATCC 19615, Pseudomonas aeruginosa ATCC 27853, Klebsiella pneumoniae ATCC 13883, Salmonella typhimurium ATCC 14028, Enterobacter cloacae ATCC 23355, Escherichia coli ATCC 25922, Serratia marcescens ATCC 8100 ve Agrobacterium tumafaciens ATCC 23341 üzerine antibakteriyal etki göstermiştir. Kloroform ile yapılan gövde ekstraksiyonu Escherichia coli ATCC 25922, Agrobacterium

tumafaciens ATCC23341, Proteus vulgaris ATCC 13315,Salmonella typhimurium ATCC

14028, Staphylococcus epidermidis ATCC 12228, Streptococcus pneumoniae ATCC 19615, , Serratia marcescens ATCC 8100 üzerine antibakteriyal etki göstermiştir.

Kloroform ile yapılan yaprak ekstraksiyonunda ise Agrobacterium tumafaciens ATCC 23341, Staphylococcus epidermidis ATCC 12228, Streptococcus pneumoniae ATCC

19615, Salmonella typhimurium ATCC 14028 üzerine antibakteriyal etki göstermiştir.

n-Hekzan ile yapılan duvar üzerinden toplanan bitkinin kök ekstraksiyonu Agrobacterium

tumafacien ATCC 23341,Escherichia coli ATCC 2592, , Staphylococcus epidermidis

ATCC 12228, Serratia marcescens ATCC 8100 ve Salmonella typhimurium ATCC 14028

üzerine antibakteriyal etki göstermiştir. n-Hekzan ile yapılan gövde ekstraksiyonunda ise,

Staphylococcus epidermidis ATCC 12228, Streptococcus pneumoniae ATCC 19615, Pseudomonas aeruginosa ATCC 27853, Klebsiella pneumoniae ATCC 13883, Salmonella typhimurium ATCC 14028 , , Escherichia coli ATCC 259, Proteus vulgaris ATCC 13315,Serratia marcescens ATCC 8100 ve Agrobacterium tumafaciens ATCC 23341 üzerinde antibakteriyal etki göstermiştir. n-Hekzan ile yapılan yaprak ekstraksiyonunda ise,

Staphylococcus epidermidis ATCC 12228, Streptococcus pneumoniae ATCC 19615, Pseudomonas aeruginosa ATCC 27853, Klebsiella pneumoniae ATCC 13883, Salmonella typhimurium ATCC 14028, Escherichia coli ATCC 25922, Proteus vulgaris ATCC 13315,

(41)

Serratia marcescens ATCC 8100 ve Agrobacterium tumafaciens ATCC 23341 üzerinde antibakteriyal etki göstermiştir.

Diklorometan ile yapılan kök eksraksiyonunda Proteus vulgaris ATCC 13315,

Staphylococcus aureus ATCC 25923, , Staphylococcus epidermidis ATCC 12228 üzerine

antibakteriyal etki göstermiştir. Diklorometan ile yapılan gövde ekstraksiyonunda

Agrobacterium tumafaciens ATCC23341, Proteus vulgaris ATCC 13315, Staphylococcus

aureus ATCC 25923, Staphylococcus epidermidis ATCC 12228 üzerine antibakteriyal etki

göstermiştir.

Diklorometan ile yapılan yaprak ekstraksiyonunda ise Agrobacterium tumafaciens, Proteus

vulgaris ATCC 13315, Staphylococcus epidermidis ATCC 12228 üzerine antibakteriyal

etki göstermiştir.

Çizelge 4.3. Duvar üzerinden toplanan bitkinin antibakteriyal etkisi

Çözücü

Bakteri

Methanol Kloroform n-Hekzan Dilkorometan

K G Y K G Y K G Y K G Y A.tumafaciens 9mm 6mm 5mm 2mm 3mm 4mm 4mm 3mm 3mm - 6mm 2mm E.coli 5mm - - 2mm 2mm - 5mm 4mm 5mm - - -E.cloacae - - - 2mm - - - -K.pneumoniae 2mm - 2mm 3mm - - - 3mm 3mm - 1mm -P.aeruginosa - 1mm - 2mm - - - 2mm 2mm - - -P.vulgaris 4mm - - - 3mm - 2mm - 2mm 3mm 3mm 2mm S.aureus - 1mm - - - 3mm 3mm -S.epidermidis 6mm 5mm 5mm 2mm 3mm 4mm 3mm 2mm 1mm 5mm 5mm 7mm S.marcescens 1mm 2mm 2mm 4mm 5mm - 3mm 6mm 2mm - - -S.pneumoniae - - - 4mm 4mm 2mm - 2mm 2mm - - -S.typhimirium - - - 4mm 6mm 2mm 5mm 3mm 4mm - -

(42)

(a) (b)

Şekil.4.1 . Chelidonium majus L Haziran Ayı Ekstrelerinin MHA Besi Ortamında Antibakteriyal Aktivitesini Test Edilmesi [AT: Agrobacterium tumafaciens (a)

SE: Staphylacoccus epidermidis (b) M1D:Duvar Örneği Metanol Yaprak ekstresi, M2D: Duvar Örneği Gövde Ekstresi, M3D:Duvar Örneği Metanol Kök Ekstresi, K1D: Duvar Örneği Kloroform Yaprak Ekstresi, K2D: Duvar Örneği Kloroform Gövde Ekstresi, K3D: Duvar Örneği Kloroform Kök Ekstresi, H1D: Duvar Örneği Hekzan Yaprak Ekstresi, H2D:Duvar Örneği Hekzan Gövde Ekstresi, H3D: Duvar Örneği Hekzan Kök Ekstresi]

Haziran ayı toprak üzerinden toplanan bitkinin Methanol ile yapılan kök ekstraksiyonu

Staphylococcus aureus ATCC 25923 ve Agrobacterium tumafaciens üzerine, gövde

ekstraksiyonu ise Agrobacterium tumafaciens ATCC23341, Klebsiella pneumoniae ATCC

13883, Escherichia coli ATCC 25922 üzerine, yaprak ekstraksiyonu ise sadece Agrobacterium tumafaciens üzerine antibakteriyal etki göstermiştir.

Kloroform ile yapılan kök ekstraksiyonu Agrobacterium tumafaciens ATCC 23341,

Escherichia coli ATCC 25922, Enterobacter cloacae ATCC 23355 üzerine antibakteriyal

(43)

n-Hekzan ile yapılan Kök ve yaprak ekstraksiyonu Staphylococcus aureus ATCC 25923 üzerine, gövde ve yaprak ekstraksiyonu ise Agrobacterium tumafaciens ATCC 23341

üzerine antibakteriyal etki göstermiştir.

Diklorometan ile yapılan kök, gövde ve yaprak ekstraksiyonu Agrobacterium tumafaciens ATCC 23341, Proteus vulgaris ATCC 13315, Staphylococcus epidermidis ATCC 12228 üzerine antibakteriyal etki gösterirken Klebsiella pneumoniae ATCC 13883 üzerine bakterisidal etki göstermiştir. Yine gövde ekstraksiyonu Staphylococcus aureus ATCC

25923 üzerine antibakteriyal etki göstermiştir.

Çizelge 4.4.Toprak üzerinden toplanan bitkinin antibakteriyal etkisi Çözücü

Bakteri

Methanol Kloroform n-Hekzan Dilkorometan

K G Y K G Y K G Y K G Y A.tumafaciens 8mm 6mm 2mm 2mm - - - 4mm 2mm 5mm 5mm 6mm E.coli - 2mm - 3mm - - - E.cloacae - - - 4mm - - - K.pneumoniae - 2mm - - - 1mm 1mm 1mm P.aeruginosa - - - - P.vulgaris - - - 3mm 3mm 3mm S.aureus 2mm - - 2mm - - 2mm - 2mm - 4mm S.epidermidis - - - - 7mm 3mm 1mm S.marcescens - - - - S.pneumoniae - - - - S.typhimirium - - - -

(44)

(a) (b)

(c) (d)

Şekil 4.2.Chelidonium majus L Haziran Ayı Diklorometan Ekstrelerinin MHA.

Besi Ortamında Antibakteriyal Aktivitesini Test Edilmesi [AT: Agrobacterium tumafaciens (a), EC: Escherichia coli (b), KP: Klebsiella pneumoniae (c), SE: Staphylococcus epidermidis (d) A1D:Duvar Örneği Diklorometan Yaprak Ekstresi, A2D: Duvar Örneği Diklorometan Gövde Ekstresi, A3D: Duvar Örneği Diklorometan Kök Ekstresi, A1T: Toprak Örneği Diklorometan Yaprak Ekstresi, A2T: Toprak Örneği Diklorometan Gövde Ekstresi, A3T: Toprak Örneği Diklorometan Kök Ekstresi, DC: Diklorometan Negatif Kontrol, AC: Asetik Asit Negatif Kontrol ]

Referanslar

Benzer Belgeler

mızın ustalarından İbrahim Çallı’nın ve Çallı Atölyesi’nden yetişen sanatçıların yapıtlarının yer aldı­ ğı sergi İstanbul’da MSÜ Resim Heykel

Additionally, while active BD patients with systemic involvement were used in numerous studies investigating the 25-OH vitamin D levels in BD, our study only included BD

Ankara’da tarım topraklarının amaç dışı kullanımı plan üst-biçimleri itibariyle belirlenirken, kent bütünü için hazırlanmış onaylı planlardan Yücel-Uybadin

Biz bu çal›flma ile, kiflilerin yaflam tarz›n›n belirleyicisi oldu¤unu düflündü¤ümüz e¤itim, meslek, giyim flekli ve egzersiz al›flkanl›klar›n›n kemik

RESEARCH ARTICLE Köpeklerin uzun ekstremite kırıklarında minimal invaziv plak osteosentez (MIPO) yönteminin klinik ve radyografik olarak değerlendirilmesi Cansu İstim 1 ,

臺北醫學大學今日北醫:

沈秀鸞 輪椅11台、氣墊床4台、柺杖10付 莊輝耀董事長 蒲葵樹52棵 賴調元先生 輪椅50台 任中生先生 鋼琴1台 社團法人臺北縣慈善會

Buharlaşmalı soğutucunun 1.kademesi için yapılan deneysel çalışmalar sonucunda soğutucu giriş sıcaklığı ve nemi, soğutucu çıkış sıcaklığı ve nemi, verim,