• Sonuç bulunamadı

Kur’an ve Buhari’nin Kitabu’l-Merda Rivayetleri Çerçevesinde Hastalara Manevi Yaklaşım / The Spiritual Approach to the Patients Under Qur’an and the Hadiths of Kitabu’l-Merda in Bukhari

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Kur’an ve Buhari’nin Kitabu’l-Merda Rivayetleri Çerçevesinde Hastalara Manevi Yaklaşım / The Spiritual Approach to the Patients Under Qur’an and the Hadiths of Kitabu’l-Merda in Bukhari"

Copied!
10
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

H

astaya manevî yaklaşım, hastalıkla beraber meydana gelen manevî boşluk ya da sapmalara karşı, kişinin ruh dünyası yeniden onaran ve ruh-beden-zihin olarak bütünlük içinde kendisiyle barışık

ol-masını sağlayan manevî destek hizmetleridir.1Hastanede manevî bakım

yaklaşımı, insanın her yerde ve her zaman inandığı değerler doğrultusunda yaşama ihtiyacından kaynaklanır. Yani kişi, dinî inanışlarını hastaneye gi-rince dışarıda bırakmaz. Kişinin bu zor anlarında, sahip olduğu inanç de-ğerleri kendisine ruhsal güç sağlar ve bu sayede korkularından uzaklaşarak bu evreyi geçirir. Bu nedenle, hastaneler ve benzeri tedavi merkezlerinde inanç değerleri doğrultusunda hizmet veren manevî destek uzmanlarının

Kur’an ve Buhari’nin Kitabu’l-Merda

Rivayetleri Çerçevesinde

Hastalara Manevi Yaklaşım

Ö

ÖZZEETT Hastaneler, dinin yaşam alanlarından biridir. Burada özellikle hastalara odaklanan manevî bakım yaklaşımı, zor anların yaşandığı bu mekanda hayati bir ihtiyaçtır. Bu amaçla, kaynağını İs-lam’dan alan ve hastanelere uygun manevî bakım teorisinin oluşturulması önemlidir. Buhari’nin Sahihi’nde yer alan bölümlerden biri Kitabu’l-Merda’dır. Burada Hz. Peygamber’in hastalık ve has-taya yaklaşım açısından ele alınabilecek hadisleri mevcuttur. Hastanelerde uygulanabilecek bir manevî bakım yaklaşımı için bu bölümde yer alan hadisler ve Kur’an’ın ilgili ayetleri teorik olarak önemli bir kaynaktır.

AAnnaahh ttaarr KKee llii mmee lleerr:: Manevî bakım; hasta; sağlık; hadis

AABBSS TTRRAACCTT Hospitals are one of the fields of religious life. The approach of spiritual care which focus on the patients is a vital need in these spaces which are lived difficult moments in here. For this purpose, it is important to establish the theory of spiritual care which caused Islam and appro-priate to the hospitals. One of the sections listed in Sahih of al-Bukhari’s Kitabu’l-Merda. There are Prophet's hadiths which can be deal with in terms of disease and approach to the patient in this sec-tion. The hadiths in this section and related verses of Qur’an in terms of spiritual care which can be applied in the hospitals are important therotical source.

KKeeyy WWoorrddss:: Spiritual care; patient; health; hadith JJoouurrnnaall ooff IIssllaammiicc RReesseeaarrcchh 22001144;;2255((33))::113377--4466

Serpil BAŞARa

aİzmir İl Müftülüğü, İzmir

Ge liş Ta ri hi/Re ce i ved: 05.05.2015 Ka bul Ta ri hi/Ac cep ted: 02.07.2015 Ya zış ma Ad re si/Cor res pon den ce: Serpil BAŞAR İzmir İl Müftülüğü, İzmir, TÜRKİYE/TURKEY serpil-basar@hotmail.com Copyright © 2014 by İslâmî Araştırmalar ARAŞTIRMA VE İNCELEME

(2)

bulunmasının hayatî önemi vardır.2Hastaya yöne-lik hizmette, manevî bakım yaklaşımının İslam di-nine uygun şekilde geliştirilebilmesi, özellikle ülkemizdeki bu yöndeki girişimler için teorik bir temel teşkil edecektir. 1981 Lizbon Dünya Tabipler Birliği Hasta Hakları Yönetmeliği 11. Maddesi, 224 sayılı Sağlık Hizmetlerinin Sosyalleştirilmesi Ka-nunu’nda yer alan sağlık tanımı, 01.08.1998 yılı 23420 sayılı Hasta Hakları Yönetmeliği 38. Mad-desi, hastane ortamında manevî desteğin bir hasta hakkı olduğunu, dolayısıyla bir insan hakkı oldu-ğunu ortaya koymaktadır.3-5

Ancak ülkemizde bu anlamda hastane alanına yönelik yapılan akademik çalışmaların yoğun ol-duğu söylenemez.6Bu amaçla bu makalede söz ko-nusu uygulamanın İslami kaynaklara dayalı olarak teorik temelini oluşturmak üzere muteber hadis kaynaklarından olan Buhari’nin Sahih’indeki Kita-bu’l-Merda (Hastalar Bölümü) hadisleri değerlen-dirilecek; ilgili ayetler ışığında konu incelenecek ve bu bölümde yer alan hadislerin sağlık-hastalık konusunda dinimizin bize ne kazandırdığının üze-rinde durulacaktır. Manevi bakım; Din Psikolojisi, Dinî Danışmanlık, Temel İslam Bilimleri vb. disip-linler arası bir konudur. Bu alana Temel İslam Bi-limleri’nin katkısı önemlidir ve ülkemizde akademik dünyada Kur’an ve sünneti esas alan, kül-türümüze uygun bir manevi bakım modeli teori-sine ihtiyaç bulunmaktadır. Biz özellikle bu ihtiyacı gidermeye yönelik bir araştırma yapmayı tercih ettik. Böyle bir manevi bakım teorisine da-yalı olarak, uygulamanın nasıl olacağı ise, başka

araştırmaların konusu olduğundan bu konuya temas edilmeyecektir.

Bilindiği üzere sağlık; yalnız hastalık ve sakatlı-ğın olmayışı değil, bedenen, ruhen ve sosyal yönden tam bir iyilik halidir. Değişik etmenlerin organ ve sistemlerde yaptıkları fizyolojik değişiklikler sonucu görevlerini yapamaz hale gelmesi de hastalıktır. Arapçada meriz , hasta, merda ise hastalar anlamında bu kelimenin çoğuludur. Maraz vücudun düzgün çalışmama diye tarif edi-len hastalık anlamına gelir.7Bu kelime hastalık, dert, bela ve dayanılması güç durum olarak Türk-çemize de girmiştir.8Kur’an insan sağlığıyla alakalı olarak hem ruhsal hem bedensel yönüyle ilgili bilgi vermektedir. Ancak bir tıp kitabı gibi ayrıntılara girmemiştir. Kur’an’ın amacı bu olmadığı için, “sağ-lık-hastalık konularına icmalen değinilmiştir” demek yanlış olmaz.

Buhari’nin Sahih’inde Kitabu’l-Merda ve’t-Tıb, 75. Bölüm olarak Kitabu’t-Tıb’tan önce yer alır. Kendi içinde 22 ayrı başlık ve bu başlıklar al-tında 38 hadisin yer aldığı bu bölüm dışında diğer muteber hadis kitapları içinde Kitabu’l-Merda başlığını içeren başka bir hadis kaynağı bulunma-maktadır. Bu yüzden Buhari’nin Sahihi’nin müs-takil olarak ele alınması önemlidir. Konu Tıbb-ı-Nebevî olarak da ilim dünyamızdaki yerini almıştır.9

Şimdi hastalık ve hastalarla ilgili hadisleri bir araya getiren bu bölümü ilgili ayetlerle birlikte ele alalım.

HASTALIK ANLAYIŞI

Hastaya yönelik olarak, öncelikle dinî açıdan has-talık-sağlık bilincinin oluşturulması önemlidir. Kur’an, öncelikle insanın hastalanmamasını hedef-lemekte, hastalandığında ise tedavi olma gereklili-ğini insanlara anlatmaktadır.10

Serpil BAŞAR KUR’AN VE BUHARİ’NİN KİTABU’L-MERDA RİVAYETLERİ ÇERÇEVESİNDE HASTALARA MANEVİ YAKLAŞIM

2Serpil BAŞAR, “Hastanelerde Din Hizmeti İhtiyacı”, Tebliğ, I. Din Hizmet-leri Sempozyumu, Ankara, 2007; “Hastanelerde Din Hizmeti Modeli”, Tebliğ, IV. Din Şurası, Ankara, 2009; “Almanya’daki Hastanelerde Din Hizmeti Uygu-lamaları”, Müzakere, I. Vaizler ve Vaizlik Sempozyumu, Ankara, 2011; “Has-tanelerde Din Hizmetinin Eğitim Boyutu”, Tebliğ, Yaygın Din Eğitimi Sempozyumu, Ankara, 2012; Manevi Bakım Çalıştayı, Katılımcı, D.İ.B & Sağlık Bakanlığı, Ankara, 2012; Avrupa Hastaneleri’nde Manevi Bakım Uygulamaları LDV Projesi, Danışmanlık, İzmir-Kütahya, 2012; Hastane Manevi Destek Görevlisi Çalıştayı, Katılımcı, D.İ.B., Ankara, 2015; Hastane Manevi Destek Görevlisi Eğitimi, Eğitimci, D.İ.B, Ankara, 2015.

3(01.05.2015) erişim. www.haksay.org.

4(01.05.2015) erişim: www.saglik.gov.tr/.../sayisi224--rg-tarihi12011961--rg-sayisi10705-s.

5 (01.05.2015) erişim: www.saglik.gov.tr/TR/belge/1-555/hasta-haklari-yonetmeligi.html

6Nurullah Altaş, “Hastanelerde Dini Danışmanlık Hizmetleri (Türkiye Uygu-laması Üzerine Deneysel Bir Araştırma)”, AÜİF Dergisi, c.39, Ankara 1999, s.599-659; “Dini Danışmanlığın Teorik Temelleri”, AÜİF Dergisi, c.41, Ankara 2000, s.327-350; Arif Korkmaz, “Hastanede Dini Hayat: Teorik Çerçeve” Selçuk ÜİF Dergisi, Sayı, 29, Konya 2010, s. 283.



muteber hadis kaynaklarından olan Buhari’nin Sahih’indeki Kitabu’l-Merda (Hastalar

Bölümü) hadisleri deerlendirilecek; ilgili ayetler ııında konu incelenecek ve bu

bölümde yer alan hadislerin salık-hastalık konusunda dinimizin bize ne

kazandırdıının üzerinde durulacaktır. Manevi bakım; Din Psikolojisi, Dinî

Danımanlık, Temel slam Bilimleri vb. disiplinler arası bir konudur. Bu alana Temel

slam Bilimleri’nin katkısı önemlidir ve ülkemizde akademik dünyada Kur’an ve

sünneti esas alan, kültürümüze uygun bir manevi bakım modeli teorisine ihtiyaç

bulunmaktadır. Biz özellikle bu ihtiyacı gidermeye yönelik bir aratırma yapmayı

tercih ettik. Böyle bir manevi bakım teorisine dayalı olarak, uygulamanın nasıl

olacaı ise, baka aratırmaların konusu olduundan bu konuya temas edilmeyecektir.

Bilindii üzere salık; yalnız hastalık ve sakatlıın olmayıı deil, bedenen,

ruhen ve sosyal yönden tam bir iyilik halidir. Deiik etmenlerin organ ve sistemlerde

yaptıkları fizyolojik deiiklikler sonucu görevlerini yapamaz hale gelmesi de

hastalıktır. Arapçada meriz (), hasta, merda ( ) ise hastalar anlamında bu

kelimenin çouludur. Maraz () vücudun düzgün çalımama diye tarif edilen

hastalık anlamına gelir.

7

Bu kelime hastalık, dert, bela ve dayanılması güç durum

olarak Türkçemize de girmitir.

8

Kur’an insan salııyla alakalı olarak hem ruhsal

hem bedensel yönüyle ilgili bilgi vermektedir. Ancak bir tıp kitabı gibi ayrıntılara

girmemitir. Kur’an’ın amacı bu olmadıı için, “salık-hastalık konularına icmalen

deinilmitir” demek yanlı olmaz.

Buhari’nin Sahih’inde Kitabu’l-Merda ve’t-Tıb, 75. Bölüm olarak

Kitabu’t-Tıb’tan önce yer alır. Kendi içinde 22 ayrı balık ve bu balıklar altında 38 hadisin yer

aldıı bu bölüm dıında dier muteber hadis kitapları içinde Kitabu’l-Merda balıını

içeren baka bir hadis kaynaı bulunmamaktadır. Bu yüzden Buhari’nin Sahihi’nin

müstakil olarak ele alınması önemlidir. Konu Tıbb-ı-Nebevî olarak da ilim

dünyamızdaki yerini almıtır.

9

Temelleri”, AÜ F Dergisi, c.41, Ankara 2000, s.327-350; Arif Korkmaz, “Hastanede Dini Hayat: Teorik Çerçeve” Selçuk Ü F Dergisi, Sayı, 29, Konya 2010, s. 283.

7 Mustafa b. emsuddin el-Karahisari, Ahteri Kebir, byy h. 1656, s. 963.

8 emseddin Sami, Kamus-i Türki, Kapı Yayınları, stanbul 2004, s. 1325; lhan Ayverdi, Misalli

Büyük Türkçe Sözlük, Kubbealtı Neriyat, stanbul 2006, III, 1938; Ferid Develiolu, Osmanlıca Türkçe Ansiklopedik Lügat, (haz. Aydın Sami Güreyçal), Aydın Kitabevi Yayınları, Ankara 1997, 14. Baskı, s. 580.



Mahmut Denizkuları, Kur’an-ı Kerim ve Hadislerde Tıp, Marifet Yayınları, stanbul 1996, s. 15.



muteber hadis kaynaklarından olan Buhari’nin Sahih’indeki Kitabu’l-Merda (Hastalar

Bölümü) hadisleri deerlendirilecek; ilgili ayetler ııında konu incelenecek ve bu

bölümde yer alan hadislerin salık-hastalık konusunda dinimizin bize ne

kazandırdıının üzerinde durulacaktır. Manevi bakım; Din Psikolojisi, Dinî

Danımanlık, Temel slam Bilimleri vb. disiplinler arası bir konudur. Bu alana Temel

slam Bilimleri’nin katkısı önemlidir ve ülkemizde akademik dünyada Kur’an ve

sünneti esas alan, kültürümüze uygun bir manevi bakım modeli teorisine ihtiyaç

bulunmaktadır. Biz özellikle bu ihtiyacı gidermeye yönelik bir aratırma yapmayı

tercih ettik. Böyle bir manevi bakım teorisine dayalı olarak, uygulamanın nasıl

olacaı ise, baka aratırmaların konusu olduundan bu konuya temas edilmeyecektir.

Bilindii üzere salık; yalnız hastalık ve sakatlıın olmayıı deil, bedenen,

ruhen ve sosyal yönden tam bir iyilik halidir. Deiik etmenlerin organ ve sistemlerde

yaptıkları fizyolojik deiiklikler sonucu görevlerini yapamaz hale gelmesi de

hastalıktır. Arapçada meriz (), hasta, merda ( ) ise hastalar anlamında bu

kelimenin çouludur. Maraz () vücudun düzgün çalımama diye tarif edilen

hastalık anlamına gelir.

7

Bu kelime hastalık, dert, bela ve dayanılması güç durum

olarak Türkçemize de girmitir.

8

Kur’an insan salııyla alakalı olarak hem ruhsal

hem bedensel yönüyle ilgili bilgi vermektedir. Ancak bir tıp kitabı gibi ayrıntılara

girmemitir. Kur’an’ın amacı bu olmadıı için, “salık-hastalık konularına icmalen

deinilmitir” demek yanlı olmaz.

Buhari’nin Sahih’inde Kitabu’l-Merda ve’t-Tıb, 75. Bölüm olarak

Kitabu’t-Tıb’tan önce yer alır. Kendi içinde 22 ayrı balık ve bu balıklar altında 38 hadisin yer

aldıı bu bölüm dıında dier muteber hadis kitapları içinde Kitabu’l-Merda balıını

içeren baka bir hadis kaynaı bulunmamaktadır. Bu yüzden Buhari’nin Sahihi’nin

müstakil olarak ele alınması önemlidir. Konu Tıbb-ı-Nebevî olarak da ilim

dünyamızdaki yerini almıtır.

9

Temelleri”, AÜ F Dergisi, c.41, Ankara 2000, s.327-350; Arif Korkmaz, “Hastanede Dini Hayat: Teorik Çerçeve” Selçuk Ü F Dergisi, Sayı, 29, Konya 2010, s. 283.

7 Mustafa b. emsuddin el-Karahisari, Ahteri Kebir, byy h. 1656, s. 963.

8 emseddin Sami, Kamus-i Türki, Kapı Yayınları, stanbul 2004, s. 1325; lhan Ayverdi, Misalli

Büyük Türkçe Sözlük, Kubbealtı Neriyat, stanbul 2006, III, 1938; Ferid Develiolu, Osmanlıca Türkçe Ansiklopedik Lügat, (haz. Aydın Sami Güreyçal), Aydın Kitabevi Yayınları, Ankara 1997, 14. Baskı, s. 580.



Mahmut Denizkuları, Kur’an-ı Kerim ve Hadislerde Tıp, Marifet Yayınları, stanbul 1996, s. 15.



uygulamanın slami kaynaklara dayalı olarak teorik temelini oluturmak üzere

muteber hadis kaynaklarından olan Buhari’nin Sahih’indeki Kitabu’l-Merda (Hastalar

Bölümü) hadisleri deerlendirilecek; ilgili ayetler ııında konu incelenecek ve bu

bölümde yer alan hadislerin salık-hastalık konusunda dinimizin bize ne

kazandırdıının üzerinde durulacaktır. Manevi bakım; Din Psikolojisi, Dinî

Danımanlık, Temel slam Bilimleri vb. disiplinler arası bir konudur. Bu alana Temel

slam Bilimleri’nin katkısı önemlidir ve ülkemizde akademik dünyada Kur’an ve

sünneti esas alan, kültürümüze uygun bir manevi bakım modeli teorisine ihtiyaç

bulunmaktadır. Biz özellikle bu ihtiyacı gidermeye yönelik bir aratırma yapmayı

tercih ettik. Böyle bir manevi bakım teorisine dayalı olarak, uygulamanın nasıl

olacaı ise, baka aratırmaların konusu olduundan bu konuya temas edilmeyecektir.

Bilindii üzere salık; yalnız hastalık ve sakatlıın olmayıı deil, bedenen,

ruhen ve sosyal yönden tam bir iyilik halidir. Deiik etmenlerin organ ve sistemlerde

yaptıkları fizyolojik deiiklikler sonucu görevlerini yapamaz hale gelmesi de

hastalıktır. Arapçada meriz (), hasta, merda ( ) ise hastalar anlamında bu

kelimenin çouludur. Maraz () vücudun düzgün çalımama diye tarif edilen

hastalık anlamına gelir.

7

Bu kelime hastalık, dert, bela ve dayanılması güç durum

olarak Türkçemize de girmitir.

8

Kur’an insan salııyla alakalı olarak hem ruhsal

hem bedensel yönüyle ilgili bilgi vermektedir. Ancak bir tıp kitabı gibi ayrıntılara

girmemitir. Kur’an’ın amacı bu olmadıı için, “salık-hastalık konularına icmalen

deinilmitir” demek yanlı olmaz.

Buhari’nin Sahih’inde Kitabu’l-Merda ve’t-Tıb, 75. Bölüm olarak

Kitabu’t-Tıb’tan önce yer alır. Kendi içinde 22 ayrı balık ve bu balıklar altında 38 hadisin yer

aldıı bu bölüm dıında dier muteber hadis kitapları içinde Kitabu’l-Merda balıını

içeren baka bir hadis kaynaı bulunmamaktadır. Bu yüzden Buhari’nin Sahihi’nin

müstakil olarak ele alınması önemlidir. Konu Tıbb-ı-Nebevî olarak da ilim

dünyamızdaki yerini almıtır.

9

Temelleri”, AÜ F Dergisi, c.41, Ankara 2000, s.327-350; Arif Korkmaz, “Hastanede Dini Hayat: Teorik Çerçeve” Selçuk Ü F Dergisi, Sayı, 29, Konya 2010, s. 283.

7 Mustafa b. emsuddin el-Karahisari, Ahteri Kebir, byy h. 1656, s. 963.

8 emseddin Sami, Kamus-i Türki, Kapı Yayınları, stanbul 2004, s. 1325; lhan Ayverdi, Misalli

Büyük Türkçe Sözlük, Kubbealtı Neriyat, stanbul 2006, III, 1938; Ferid Develiolu, Osmanlıca Türkçe Ansiklopedik Lügat, (haz. Aydın Sami Güreyçal), Aydın Kitabevi Yayınları, Ankara 1997, 14. Baskı, s. 580.



Mahmut Denizkuları, Kur’an-ı Kerim ve Hadislerde Tıp, Marifet Yayınları, stanbul 1996, s. 15.

7Mustafa b. Şemsuddin el-Karahisari, Ahteri Kebir, byy h. 1656, s. 963. 8Şemseddin Sami, Kamus-i Türki, Kapı Yayınları, İstanbul 2004, s. 1325; İlhan Ayverdi, Misalli Büyük Türkçe Sözlük, Kubbealtı Neşriyat, İstanbul 2006, III, 1938; Ferid Develioğlu, Osmanlıca Türkçe Ansiklopedik Lügat, (haz. Aydın Sami Güreyçal), Aydın Kitabevi Yayınları, Ankara 1997, 14. Baskı, s. 580. 9Mahmut Denizkuşları, Kur’an-ı Kerim ve Hadislerde Tıp, Marifet Yayınları, İstanbul 1996, s. 15.

10Maide, 5/6; 88; En’am, 6/96; A’raf, 7/31; Enfal, 8/11; Tevbe, 9/108; Hac, 22/26; Kasas, 28/73; Ankebut, 29/45; Müddessir, 74/4 vb.

(3)

Sağlık, dinimize göre insan için büyük nimet-lerden biridir. Hz. Peygamber (s.a.v.), “Kıyamet gü-nünde, kula sorulacak ilk nimet sorusu şöyledir: ‘Biz senin bedenine sağlık vermedik mi, sana su içirmedik mi?”11ya da “İnsanlardan çoğunun al-dandığı iki nimet vardır: Vücut sıhhati, boş vakit.”12 derken bu hususa dikkat çeker. Ayrıca “Allah ka-tında kuvvetli mü’min, zayıf mü’minden daha ha-yırlıdır ve daha sevimlidir.”13Çünkü zayıf ve hasta bir vücuda sahip kişiler, sorumlu oldukları görev-leri yapmayı sağlayacak gücü kendigörev-lerinde bula-mazlar. Hayatta başarılı ve mutlu olmanın yolu her şeyden önce sağlam bir bedene sahip olmakla baş-lamaktadır. Yine Hz. Peygamber; “Her kim ailesi emniyette ve vücudu sıhhatli olarak sabahlarsa, ya-nında günlük yiyeceği de bulunursa, sanki bütün dünya ona verilmiştir.”14diyerek sağlığın önemini vurgulamıştır.

Hadislerde hastalık ise, genel olarak imtihan ve günahlara kefaret olarak nitelendirilmiştir. Ör-neğin Allah Resulü (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır: “Müslümana fenalık, hastalık, keder, hüzün, eziyet ve iç sıkıntısından tutun da bir diken batmasına kadar uğradığı her musibete karşılık Allah, onun suçlarını ve günahlarını örter.”15ve “Allah, hayır dilediklerini musibet ile imtihan eder.”16

Kitabu’l-Merda’nın ilk bölümünde “Hastalığın Keffaret Olması Hakkında Gelen Haberler ve Yüce Allah’ın; “Kim bir kötülük yaparsa, onunla cezala-nır..” (Nisa, 4/123) Ayeti” bölümünde 5 ayrı hadis zikredilir. Bu hadislerde hastalığın günahlara kefa-ret olduğu beyan edilir. Söz konusu ayet ile bağ-lantılı olan bu bölümdeki hadislere göre, kim bir kötülük yaparsa karşılığını ya bu dünyada ya da ahirette görür. Ayette bahsedilen ceza, bu dünyada karşılık görülen cezadır. Bu manaya gelen başka ayetler de bulunmaktadır.17

Nisa, 4/123. ayetin tefsirinde müfessirler şu gö-rüşleri de dile getirirler: Elmalılı konunun hasta-lıkla ilgisini hiç kurmadan genel bir ifadeyle; “Her kim bir kötülük yaparsa, onunla ya bu dünyada ya da ahirette cezalandırılır.” der.18Ömer Nasuhi Bil-men, müminlerin yaptıkları kötülüklerin karşılı-ğını genelde bu dünyada gördüklerini ifade etmekle yetinir,19Taberi de Mücahid’den bu ma-nada bir rivayet nakleder: “Kötü amelin karşılığı bu dünyadadır.”20Yine Taberi’nin naklettiği Ubey b. Ka’b’dan ve Hz. Aişe’den gelen rivayete göre bu-rada bahsedilen kötülük, mümin ya da kafirden çıkmış olsun, küçük ya da büyük olsun aynıdır ve karşılığı görülecektir.21Bu kötülüğün karşılığının ne olduğu ise şu rivayette belirtilmektedir: “Bu ayet inince Hz. Ebu Bekir: ‘Bu ayetten sonra felaha ermek nasıl mümkün olacak ya Resulallah? Çünkü işlediğimiz her kötülüğün cezasını göreceğiz’ der. Rasulullah (s.a.v.) şöyle cevap verir: “Ey Ebû Bekir, hastalanmıyor musun, üzülmüyor musun, geçim sı-kıntısı çekmiyor musun?” Hz. Ebû Bekir: ‘Evet’ der. Rasulullah da; ‘İşte bunlar, gördüğünüz karşılıklar-dandır’ buyurur.22

İlk hadiste Şuayb’ın Zühri’den naklettiğine göre, o şöyle demiştir: “Bana Urve b. Zübeyr, Hz. Aişe’nin şöyle dediğini haber verdi: “Resulullah şöyle buyurdu: “Müslümana batacak bir dikene va-rıncaya kadar herhangi bir musibet isabet ederse, Allah muhakkak o musibete karşılık onun bir gü-nahını örter.”23 Bir diğer hadiste, Ebu Said el-Hudri, Ebu Hureyre’den naklettiğine göre Resulullah şöyle dedi: “Müslümana, vücuduna ba-tacak dikene varıncaya kadar, hastalık, keder, hüzün, eza ve can sıkıntısı isabet ederse, Allah bu musibetleri sebebiyle o müslümanın günahlarından bir kısmını örter.”24

Bu bölümdeki diğer iki hadiste mümin, bir ekine benzetilir ve şöyle denir: “Müminin misali,

Serpil BAŞAR KUR’AN VE BUHARİ’NİN KİTABU’L-MERDA RİVAYETLERİ ÇERÇEVESİNDE HASTALARA MANEVİ YAKLAŞIM

11Tirmizi, Ebu İsa Muhammed b. İsa, es-Sünen, I-IV, Çağrı Yayınları, İstan-bul, 1992,Tefsir, Sure, 102, V, 448.

12Buhari, Ebu Abdillah Muhammed b. İsmail, el-Camiu’s-Sahih, Çağrı Yayın-ları, İstanbul 1992, Rikak, 1, III, 170; Tirmizi,Sünen, Zühd, IV, 550. 13Müslim b. Haccac Ebu’l-Huseyn en-Nisaburi, el-Camiu’s-Sahih, I-III, Çağrı Yayınları, İstanbul, 1992, Kader, 34, III, 2052; İbn Mace, Muhammed b. Yezid Ebi Abdillah, es-Sünen, Çağrı Yayınları, İstanbul, 1992, Zühd, 14, II, 1395. 14Tirmizi, Sünen, Zühd, 34, V, 574.

15Müslim, Sahih, Birr, 52, III, 1993. 16Buhari, Sahih, Merda, 1, VII, 2.

17Bakara, 2/284; Şura, 42/30; Kalem, 68/17-33.

18Elmalılı Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, Azim Dağıtım, İstanbul, III, 90. 19Ömer Nasuhi Bilmen, Kur’an-ı Kerim’in Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri, Akçağ Yayınları, Ankara, II, 673.

20Taberi, Ebu Cafer Muhammed b. Cerir, Camiu’l-Beyan an Te’vili Ay’il-Kur’an, Kahire, 1954, VII, 517.

21Taberi, el-Camiu li Ahkami’l-Kur’an, VII, 519.

22Müslüm, Sahih, Birr, 52; Taberi, el-Camiu li Ahkami’l-Kur’an, VII, 521; İbn Kesir, İsmail b. Ömer, Tefsiru’l-Kur’ani’l-Azim, Daru’t-Tayyibe, Rıyad, 1999, II, 417.

23Buhari, Sahih, Merda, 1, hadis, 1, VII, 2. 24Buhari, Sahih, Merda, 1, hadis, 2, VII, 2.

(4)

bir sap üzerinde biten ekin gibidir. Hangi taraftan rüzgar eserse, rüzgar onu eğer. Doğrulduğu zaman rüzgar ile yine eğilir, fakat yıkılmayıp doğrulur..”25 Buna göre mümin, hastalık gibi zorluklar karşısında rüzgarın önündeki ekin gibi sarsılabilir ancak, Al-lah’a kulluktan ayrılmaz. Hatta Ebu Hureyre’den nakledildiğine göre Resulullah (s.a.v.) şöyle der: “Allah, hayır dilediklerini musibet ile imtihan eder.”26

Bu hadislere göre hastalık, günahlara kefaret olabilecek bir musibettir. Bu musibete karşılık Allah, bir takım günahları affeder. Ayrıca hastalık, mümin için bir imtihandır ve o dönemde Allah’a kulluktan uzaklaşmaz, isyan etmez. Bunu bir hayır olarak değerlendirir. Ancak İmam Gazali‘den nak-ledilen şu sınıflandırma konumuz açısından önem-lidir: “İnsanların başına gelen musibet ve hastalıklar üç kısma ayrılır:

1-Münafığın hastalık ve musibeti: Allah’a iti-razda bulunduğu için ona gelen musibet ve hasta-lıklar ceza olur.

2-Müminin hastalık ve musibeti: Allah’tan geldi diyerek sabrettiği için onun musibeti günah-larına kefaret olur.

3-Şükür makamında olan müminin musibeti: Bu da hastalığında Allah’a hamd ve şükürde bu-lunduğu için hastalığı Allah katında derecesinin yükselmesine sebep olur.”27Gazali, hastalığın bir ceza olması durumunun ancak münafıklar için ola-bileceğini ifade eder. Mümin için ise, günahlarına keffarettir.

İkinci bölümde; “Hastalığın Şiddeti” başlığında hastalığın şiddeti kadar ecir alınacağı yönünde iki hadis geçer. İlkinde Hz. Aişe, hastalığı en şiddetli geçenin Hz. Peygamber’in kendisi olduğunu ifade eder.28Diğerinde Abdullah b. Mesud’un hastalığı-nın şiddetiyle sarsılan Hz. Peygamber’i ziyareti es-nasında ona “bu acının iki kat mükafatı vardır” demesi üzerine Hz. Peygamber şöyle buyurur: “Evet, bir müslümana bir eza isabet ederse,

mu-hakkak ağacın yapraklarının düşmesi gibi, Allah o müslümandan günahlarını düşürür.”29

Üçüncü bölümde insanlar arasında başına bela gelme yönünden en önde olanların peygamberler olduğu, sonra da fazilette önde olanların geldiğini anlatan bir hadis nakledilir. Abdullah b. Mesud, Resulullah’ı humma hastalığından dolayı ateşli ol-duğu bir zamanda ziyaret eder ve Hz. Peygam-ber’in bu sarsıntıdan dolayı daha çok sevap alacağını ifade eder. Hz. Peygamber şöyle cevap verir: “Bu katlanmış hararetin mükafatı da katlan-mış olur. Müslümana diken batması veya daha küçük bir eza isabet ederse, Allah buna mukabil, onun günahlarını ağacın kendi yapraklarını atması gibi örter.”30

Bu hadislerden hareketle, hastalıkların bir im-tihan vesilesi olduğu inancı, bu şekilde hastalığın hayata kattığı yeni bir tekâmül aşaması olarak de-ğerlendirilmelidir. Hastalığın günahları dökmesi ise, geriye kalan ömrün, günah işleme gibi yanlış davranışlarla zaman kaybetmeyecek kadar değerli olduğunun fark edilmesi olarak değerlendirilebilir. Ancak bu inanca rağmen, hastalık esnasında mey-dana gelebilecek inanç sapmaları şunlar olabilir: Benim başıma niye bu durum geldi? Niçin hasta-landım? Bunu hak edecek ne yaptım?

Oysa hastalığa karşı tavır hakkında Kur’an şöyle yol gösterir: “Onlara bir musibet geldiğinde: “Bizim sahibimiz Allah’tır ve elbette O’na dönece-ğiz” derler.”31Zemahşeri bu ayet ile bağlantılı ola-rak Bakara, 2/155. ayette geçen “denenmek” fiili hakkında; “isabet etti, imtihan oldu” açıklamasını yapar.32Razi ise, musibetlerin bazen Allah tarafın-dan bazen kul tarafıntarafın-dan geldiğini ekler.33O halde musibete uğrayınca Allah’a yönelmek ve teslim olmak en iyisidir. Hasta, bu şekilde öncelikli ola-rak, sağlığın değerini anlayacak bir şuura sahip olur. Yine, tedavi süreci boyunca hayatının ve ölü-münün kendi elinde olmadığını da fark eder.

Üste-25Buhari, Sahih, Merda, 1, hadis, 4, VII, 3. 26Buhari, Sahih, Merda, 1, hadis, 5, VII, 3.

27Ahmed Naim, Kamil Miras, Sahih-i Buhari Muhtasarı Tecrid-i Sarih Ter-cemesi ve Şerhi, Ankara, 1978, XII, 63.

28Buhari, Sahih, Merda, 2, hadis, 6, VII, 3.

29Buhari, Sahih, Merda, 2, hadis, 7, VII, 3. 30Buhari, Sahih, Merda, 3, hadis, 8, VII, 3. 31Bakara, 2/156.

32Zemahşeri, Ebu’l-Kasım Carullah Mahmud b. Ömer, el-Keşşaf an Hakaiki’t-Tenzil ve Uyuni’l-Ekavil fi Vücuhi’t-Te’vil, el-Mektebetü’t-Tevfıkıyye, Kahire, bty., I, 205.

33Razi, Ebu Abdillah Muhammed b. Ömer Fahruddin, et-Tefsiru’l-Kebir (Mefatihu’l-Gayb) İstanbul, 1308, IV, 91.

(5)

lik hastalık süresince manevî olarak kazanacakla-rının ne olduğu üzerine yoğunlaşmak en iyisidir. Bu hususa şu ayet dikkat çeker: “Sizin için daha ha-yırlı olduğu halde bir şeyi sevmemeniz mümkün-dür. Sizin için daha kötü olduğu halde bir şeyi sevmeniz de mümkündür. Allah bilir, siz bilmezsi-niz!”34

Hastalık ile karşılaşılınca, tedaviyi istemenin ve bu süreci sürdürmek için gerekenlerin yapılma-sının önemi fark edilmelidir. Bu arada şifa verenin Yüce Allah olduğu, tedavinin iyileşmeye bir vesile olduğu anlatılmalıdır. Tedavi olunmalı ancak; Hz. İbrahim’in “Hastalandığım zaman bana şifa veren O’dur.”35ayetinde ifade edilen sözünde olduğu gibi şifa Allah’tan istenmeli ve böyle bilinmelidir. Sağ-lığı korumak, dinî bir vecibedir, hasta olunca da şifa önce Allah’tan istenmeli ve tedavi olunmalıdır.

Kur’an’da Hz. Eyyûb (a.s), hasta olan ve sonra şifa bulan bir peygamber olarak anlatılmaktadır. O Rabbi’ne bu halde iken şöyle yalvarır ve şifayı O’ndan bekler: “Rabbim, zarar bana dokundu, Sen merhametlilerin en merhametlisisin.”36Sonra şifa bulduğu anlaşılan Hz. Eyyûb, bu tavrından ötürü şöyle övülür: “Biz onu sabredici bulduk. Ne iyi kuldu o! Gerçekten Allah’a yönelirdi.”37İnsanlar, hastalanabilir bir özelliktedir. Bu durum kişinin sağlık kurallarına uyup uymaması gibi bir sebepten olabileceği gibi, ilahi bir imtihandan da olabilir. Bu sebeple Hz. Peygamber (s.a.v.) müminlere sürekli yol göstermiştir. Bu bölümde ele aldığımız hadis-ler ve ilgili ayethadis-lerden anlaşılan; öncelikle sağlığın kıymetli bir nimet olduğudur. Hastalık ise, günah-lara kefarettir ve tedavi olmak önemlidir.

HASTALIKTA SABIR-ŞİKAYET VE

ÖLÜMÜ İSTEMEK

Hastalık esnasında bu durumun hikmet ile karşı-lanması ve hayata kazandıracağı hususlara yoğun-laşılabilmesi, tedavi sürecinde hastada olumlu bir yaklaşım oluşturacaktır. Bu bölümde vurgulayaca-ğımız ve olumlu hal oluşturacağını düşündüğümüz

kavramlar; şükür, sabır, tevekkül, ümit ve duadır. Konumuzla ilgili olarak Kitabu’l-Merda’nın al-tıncı bölümde sara hastası bir kadından bahsedilir. İbn Abbas’dan gelen bu rivayete göre sara hastası bir kadın bayıldığında üzeri açıldığı için Hz. Pey-gamber’den dua ister. Resulullah, “İstersen, hasta-lığına sabret, bunun karşılığında sana cennet vardır. İstersen sana afiyet vermesi için Allah’a dua edeyim.” deyince kadın; “Ben sabredeyim, ama ba-yılınca üzerim açılmasın diye dua et” der. Hz. Pey-gamber de onun için dua eder.38Daha sonra gelen hadis bu kadının adının Ümmü Zufer olduğunu be-lirtir.39Yedinci bölümde yine hastalığa sabır ile il-gili olarak, görmekten mahrum olan birinin durumuna değinilir. Enes b. Malik, Hz. Peygam-ber’in şöyle dediğini nakleder: “Yüce Allah, ‘ku-lumu iki sevgilisiyle (gözlerinden mahrum edip) belaya düçar edince kulum sabrederse, iki sevgilisi yerine ona cenneti veririm’ buyurdu.”40

Onaltıncı bölümde, hastanın “ben hastayım ya da hastalığım şiddetli” demesinin caizliğine değini-lir. Ka’b b. Ucre’nin başındaki haşareleri gören Re-sulullah ondan durumu sorar. Ka’b, “evet, bunlar bana sıkıntı veriyor” deyince Hz. Peygamber kur-tulması için berber çağırır.41Diğer bir hadis de, Hz. Aişe başının ağrıdığı bir esnada, “vay başım” de-yince Hz. Peygamber, “Bundan dolayı sen ölür de ben geride kalırsam, senin için mağfiret ister, dua ederim” der.42Daha sonra, Abdullah b. Mesud’un Hz. Peygamber’i ziyareti esnasında Resulullah’ın, “Evet, hastayım” demesi tekrar edilir.43Yine Re-sullah’ın Sa’d b. Ebû Vakkas’ı hastalığındaki ziya-reti esnasında onun, “Ya Resulallah, bendeki bu hastalık, gördüğün şu dereceye ulaştı” demesi de tekrar edilmiştir.44Buna göre hastalıkla ilgili ola-rak kişinin bunu ifade etmesinde bir sakınca olma-dığı anlaşılmaktadır.

On dokuzuncu bölümde Enes’den gelen bir ri-vayete göre, Hz. Peygamber şöyle der: “Sizden bi-riniz kendisine hastalık gibi bir zarar isabet

Serpil BAŞAR KUR’AN VE BUHARİ’NİN KİTABU’L-MERDA RİVAYETLERİ ÇERÇEVESİNDE HASTALARA MANEVİ YAKLAŞIM

34Bakara, 2/216. 35Şuara, 26/80. 36Enbiya, 21/83. 37Sa’d, 38/44.

38Buhari, Sahih, Merda, 6, VII, 4. 39Buhari, Sahih, Merda, 6, VII, 4. 40Buhari, Sahih, Merda, 7, VII, 4. 41Buhari, Sahih, Merda, 16, VII, 8. 42Buhari, Sahih, Merda, 16, VII, 8. 43Buhari, Sahih, Merda, 16, VII, 8. 44Buhari, Sahih, Merda, 16, VII, 9.

(6)

ettiğinde sakın ölümü temenni etmesin. Eğer mut-laka temenni etmesi gerekiyorsa, “Allahım yaşa-mak benim için hayır olduğu müddetçe beni yaşat, ölmek benim için hayırlı olduğu zaman da beni öldür.”45Başka bir hadiste Kays b. Ebû Hazım, bab b. Eret’i hasta olduğu zaman ziyaret eder. Hab-bab bu esnada karnını yedi yerden dağlamış bir haldedir ve şöyle der: “..Eğer Resulullah bizi ölüm temennisinden alıkoymamış olsaydı muhakkak ben hastalık ızdırabından dolayı ölümü temenni eder-dim..”46Bu hadisten sonra yine Hz. Peygamber’in ölümü temenni etmekten men ettiği başka bir hadis daha nakledilir.47

Son olarak Hz. Aişe’den gelen bir rivayete göre, Hz. Peygamber ölüm hastalığına yakalandığı zaman sırtı Hz. Aişe’ye dayanmış vaziyette iken, şöyle der: “Allahım, bana (beni değil) mağfiret eyle, bana merhamet et, beni refik-i alaya yükselt.”48Bu hadise göre ölüm belirtileri hissettiğinde böyle bir dua etmiştir.

Buna göre; inanan insan, önce hastalıktan ko-runmak için gerekenleri yapar, vücudunu ve ru-hunu korur. Tedbire rağmen ya da tedbirsizlikle birlikte hastalık gelmiş ise, tedaviyi arar ve sürdü-rür. Hastalıktan şifa bulmayı ister, iyileşirse geri kalan ömründe bu süreçten aldığı derslerle devam eder, ölümcül bir hastalık ise, ecel inancıyla tak-dire teslim olur, her aşamada isyan ve sapmaya gir-meden, inancını korur. Ancak asla ölümü istemez.

HASTAYA DUA ETMEK

Hz. Peygamber (s.a.v.), şifa için hem tedavi ol-mayı, hem de manevî sebepler için, Allah’a yö-nelip dua edilmesini emretmiş ve her ikisini kendisi de uygulamıştır. “Ey Allah’ın kulları! Te-davi olun, çünkü Allah, yarattığı her hastalık için mutlaka bir şifa yaratmıştır. Ancak bir dert müs-tesna; o da ihtiyarlıktır.”49diyerek tedavi olmanın önemini vurgulamıştır. Şüphesiz hastalığı gider-mek, sıhhati temin edecek şeyleri tamamlamaya

gayret etmekten daha önemlidir. Hz. Peygamber (s.a.v.): “Sığınanlar felak ve nas gibisiyle sığınma-mışlardır.” buyurarak, Kur’an’ın tedavi edici bir yönü bulunduğunu ifade etmiştir. Aynı şekilde sa-habenin de Fatiha Suresi ile hastalıkları tedavi et-tikleri nakledilmiştir.50

Olumlu hal geliştirmede duanın etkisi de, tıp dünyasında tartışılan bir konudur. Alexis Carrel’e göre duada aslında, ruhun maddi olmayan dünyaya doğru bir çekilişi, bir gerilimi olduğu gözlenmek-tedir. Bir başka deyimle dua, ruhun Allah’a doğru yükselişi ve O’na açıkça tapınış durumudur. Dua, hayat denilen mucizeyi yaratan varlığa karşı derin sevgi ve iltica ifadesi, O’nunla ilişkiye geçme gay-retidir.51Hasta, bir organının iyileşmesini ister, o esnada derin bir moral ve ruh hali yakalar. Duanın doğurduğu huzur, tedavide kuvvetli bir yardımcı-dır.52

Tedavi olmak, önemlidir. Ancak dua edip Al-lah’dan şifa dilemek de ihmal edilmemesi gereken bir öneme sahiptir. Dua, huzur ve ferahlık vererek kişinin sıkıntısını, şüphelerini ve korkusunu gide-rir, insana moral verir. İnsan gönülden dua eder ve kabul edileceğine inanırsa bu hal, ondaki ruh gü-cünü arttırır. Çünkü Kur’an’da; “Kullarım, beni senden sorarlarsa, bilsinler ki, gerçekten ben on-lara çok yakınım. Bana dua edince, dua edenin dua-sına cevap veririm.”53 ya da; “Rabbiniz şöyle buyurdu: ‘Bana dua edin, size icabet edeyim.”54vb. ayetler Allah’ın dua edenin duasını işiteceğini ve cevap vereceğini, kuluna yakın olduğunu açıkça ifade eder. Kişi böylece teselli bulur.

Bu konuda Hz. Aişe (r.a.) şöyle der: “Resulul-lah hastalandığında kendi üzerine muavvizat sure-lerini okurdu. Hastalığı şiddetlendiği zaman ona ben okur ve kendi eliyle kendisini meshederdim.”55 Hastayı ziyaret esnasında hastalığa şifa için dua edilmesi gerektiği de yine hadislerden anlaşılmak-tadır. Hz. Peygamber (s.a.v.) hastaya şöyle diyerek

45Buhari, Sahih, Merda, 19, VII, 10. 46Buhari, Sahih, Merda, 19, VII, 10. 47Buhari, Sahih, Merda, 19, VII, 10. 48Buhari, Sahih, Merda, 19, VII, 10.

49Tirmizi, Sünen, Tıb, 2, IV, 383; Ebu Davud, Sünen, Tıb, 1, IV, 192; İbn Mace, Sünen, Tıb, 1, II, 1137.

50Buhari, Sahih, Fedailu’l-Kur’an, 9; İbn Kayyım el-Cevziyye, Tıbbu’n-Nebevi, Hikmet Neşriyat, çev. Yusuf Ertuğrul, İstanbul 2004, s. 232..

51Alexıs Carrel, Dua, Yağmur Yayınları, İstanbul, 1967, s. 28. 52Alexıs Carrel, Dua, s. 37.

53Bakara, 2/186. 54Mümin, 40/60.

(7)

dua etmesini tavsiye etmiştir: “Vücudunun ağrıyan yerine elini koy ve üç defa Bismillah dedikten sonra yedi kere şöyle de; “Hissettiğim hastalığın za-rarından ve tehlikesinden Allah’ın yüceliğine ve kudretine sığınırım.”56Kendisi de şöyle dua etmiş-tir: “Ey insanların Rabbi olan Allah’ım! Bu ızdırabı gider. Şifayı veren sensin, senden başka kimse şifa veremez.”57Başka bir hadislerinde; “Bize dünyada türlü türlü iyilik ver, ahirette de iyilik ver ve bizi cehennem azabından koru!” cümlesiyle dua etmiş-tir.58Bu rivayetler, Resulullah’ın hastalıkta dua et-tiğinin delilleridir.

On sekizinci bölümde Saib b. Yezid çocuklu-ğunda hasta iken Resulullah’a götürüldüğünü an-latır. Hz. Peygamber onun başını eliyle sıvazlar, bereket duası eder, sonra abdest alır, çocuk da ab-dest alınan bu sudan içer.59Tıbbu’n-nebevide ab-dest suyunu içme şeklinde bir uygulama olarak görülen bu durumun ne derece sağlıklı olduğu tar-tışılmalıdır.

Yirminci bölümde Hz. Peygamber’in bir has-taya gittiğinde ya da bir hasta getirildiğinde nasıl dua ettiği Hz. Aişe’den şöyle nakledilir: “Ey insan-ların rabbi, şu hastanın hastalığını gider. Şifa ihsan eyle, Rabbim ancak sen sağlık verirsin. Senin şi-fandan başka şifa yoktur. Rabbim bu hastaya öyle şifa ver ki, o şifa hastanın üzerinde hastalıktan eser bırakmasın.”60

Yirmi birinci bölümde Hz. Peygamber’in Cabir b. Abdullah’ı ziyaret ettiği tekrarlanır. Bu zi-yaret esnasında Cabir baygın bir haldedir ve Hz. Peygamber yanına gelir, abdest alır, bu sudan onun da üzerine serper, bunun üzerine Cabir kendisine gelir.61

Yirmi ikinci bölümde Hz. Aişe’den gelen bir rivayete göre, Medine’ye hicret edildiği zaman, Hz. Ebubekir ve Bilal hummaya yakalanır. Hz. Aişe on-ları ziyarete gider ve, “Ey babacığım, kendini nasıl hissediyorsun, Ya Bilal sen kendini nasıl hissedi-yorsun” diye hatırlarını sorar. Sonra durumlarını

Hz. Peygamber’e iletir. Bunun üzerine Resulullah şöyle dua eder: “Allahım, Mekke’yi bize sevdirdiğin gibi Medine’yi de sevdir. Medine’nin havasını bizim için sağlıklı ve hastalıklardan salim eyle!..”62 Dua ederken hastada olumlu ruh hallerini bes-leyen ve olumlu duygular oluşturarak, doğru bir düşünme ve davranış biçimi geliştiren anlayışlar; şükür, sabır, tevekkül ve ümitli olmaktır. Ancak hepsini bir arada tutan ana etmenin, inanç-ibadet-yaşam birlikteliğinin bir devamı olan “dua etmek-ten” geldiğini söylemek mümkündür. Hasta inanç ve duasıyla, şükreder, sabır diler, tevekkül eder ve ümit halini kazanır. İçindeki sevgi potansiyelini or-taya çıkarır. Böylece bu süreci bir kazanım haline çevirir ve manevî anlamda tecrübe edinir. Hasta-lığı bir dua zamanı olarak değerlendirip, gülümse-yebilmek güzeldir ve bir olgunluk belirtisidir.

HASTAYI ZİYARET

Kitabu’l-Merda’dan öğreneceğimiz bir diğer konu; hastaya refakat ve ziyaret adabıdır. Hastanın tedavi süreci boyunca, kendisine refakat edenlerin ve zi-yarete gelenlerin de dikkat etmesi gereken şeyler vardır ve tedavinin başarısı için bunlar da önemli-dir.

Dördüncü bölüm, “Hasta ziyaretinin vacipliği” bölümüdür. Bu bölümde gelen hadislerde Ebu Musa el-Eşari, Hz. Peygamber’in şöyle dediğini nakleder: “Aç olanı doyurun, hastayı ziyaret edin, esirin esirlik bağlarını çözün.”63Bera b. Azib’den gelen rivayetin bir bölümünde onun şu sözü geçer: “Resulullah, cenazenin ardından gitmemizi, hasta olanı ziyaret etmemizi ve selam vermeyi yayma-mızı emretti.”64Beşinci bölümde yer alan bir riva-yete göre, bayılmış bir hastayı ziyaret eden Resulullah, önce abdest alır ve bu abdest suyundan hastanın üzerine döker, hasta sonra ayılır.65

Onuncu bölümde, İbn Abbas’dan gelen bir ri-vayete göre Hz. Peygamber (s.a.v.), hasta bir bed-eviyi ziyaret ettiğinde ona da şöyle der: “Hastalığın

Serpil BAŞAR KUR’AN VE BUHARİ’NİN KİTABU’L-MERDA RİVAYETLERİ ÇERÇEVESİNDE HASTALARA MANEVİ YAKLAŞIM

56Tirmizi, Sünen, Tıb, 32, IV, 410.

57Tirmizi, Sünen, Cenaiz, 4, III, 304, Deavat, 111, V, 561; Ebu Davud, Sünen, Tıb, 17, IV, 212.

58Tirmizi, Sünen, Deavat, 112, V, 561. 59Buhari, Sahih, Merda, 18, VII, 9. 60Buhari, Sahih, Merda, 20, VII, 11. 61Buhari, Sahih, Merda, 21, VII, 11.

62Buhari, Sahih, Merda, 21, VII, 11.

63Buhari, Sahih, Merda, 4, VII, 4; Cihad 171, IV, 30; Et’ime 1, VI, 195; Nikah 71, VI, 143.

64Buhari, Sahih, Merda, 4, VII, 4. 65Buhari, Sahih, Merda, 5, VII, 4.

(8)

geçicidir, bu günahlarına keffaret olur inşaallah!” Ancak bedevi şu karşılığı verir: “Sen bu hastalık ge-çici diyorsun ama bu hastalık hiç de gege-çici değil-dir.” Hz. Peygamber bunun üzerine; “peki öyle olsun” der.66Buna göre Resulullah, hastaya ümit aşılamış ancak hasta onun duasını kabul etmemiştir.

Hasta ziyareti kapsamında din farklılığı da yoktur. Hz. Peygamber (s.a.v.), Yahudi bir çocuğu hasta iken ziyaret etmiştir. Enes’den gelen bir riva-yete göre bir Yahudinin Resulullah’a hizmet eden oğlu hastalanınca Hz. Peygamer onu ziyaret eder ve orada çocuğa; “İslam dinine gir!” buyurur. Çocuk da şehadet getirip, Müslüman olur.67

On ikinci bölümde hasta ziyareti esnasında namaz vakti girerse, hasta oturarak imamlık ederse, cemaatin de oturarak namaz kılmasına işret edilir.68 On üçüncü bölümde ise ziyaret esnasında zi-yaretçinin hastanın eline dokunmasının gereklili-ğinden bahsedilir. Aişe bt. Sa’d, babası Sa’d b. Ebû Vakkas hastalandığında Resulullah’ın onu ziyare-tini nakleder. Hz. Peygamber bu ziyaret esnasında elini Sa’d’ın alnına koyar; sonra da yüzünü ve kar-nını meshederek; “Allahım, Sa’d’a şifa ver ve ona hicretini tamamla” diye dua eder.69Buna göre, has-taya dua ederken bir taraftan da onun duygusal ola-rak dokunma ihtiyacını görmek önemlidir. Ancak, bulaşıcı hastalık olması durumunda hastaya do-kunmak gerekli değildir. Bu bölümde Abdullah b. Mesud’un Hz. Peygamber’i humma ateşinden muz-darip olduğu zamandaki ziyareti esnasında eliyle vücuduna dokunup, ateşli olduğunu fark etmesi tekrar edilir.70

On dördüncü bölümde ziyaret esnasında ziya-retçinin söyleyeceği sözlere temas edilirken, Ab-dullah b. Mesud’un yine Resulullah’ı ziyaret ederken, “Bu şiddetli ateş nedeniyle senin için iki kat ecir vardır.”71sözleriyle Hz. Peygamber’in bed-eviyi ziyareti esnasında; “Hastalığın zararsız, geç-miş olsun, bu inşallah günahlarına kefarettir.”72 sözleri tekrar edilir.

On beşinci bölümde Hz. Peygamber’in hasta-lıkları sebebiyle Sa’d b. Ubade’yi,73ve Cabir b. Ab-dullah el-Ensariye’yi ziyaret ettiği nakledilir.74

On yedinci bölümde, Ubeydullah b. Abdul-lah’ın İbn Abbas’dan naklettiğine göre Hz. Pey-gamber (s.a.v.)’in vefatı yaklaştığı zaman yanına gelenler fazla konuşunca, “Haydi yanımdan kalkı-nız” diyerek,75 hasta ziyaretçilerden rahatsız olursa, bunu belirtebileceğini bize göstermiştir.

Bu hadislerden anladığımıza göre hasta, kişi-nin anne-babası, çocuğu, akrabası veya tanıdığı ola-bilir. Bu tür bir yakınlık derecelemesi, hastaya karşı yaklaşımda bir ayrıcalık getirmez. Refakatçi, aynı özeni hepsine göstermekle yükümlüdür. Refakat etmek, hastaya hizmettir. İnsana hizmet etmek, her şeyden önce “rıza-sevap” bilinci gerektirmek-tedir. Hz. Peygamber (s.a.v.) bu hizmeti cenneti ka-zandıracak bir amel olarak tanımlamıştır.76Ayrıca, hastadaki şükür-sabır-tevekkül ve ümitli olma ha-lini aktif tutabilecek bir yaklaşım içinde bulunmalı, moral verip, manevî destek sağlamalıdır. Hastanın yanında olmak, destek olmak, insani bir görevdir. Böylece hastadaki yalnızlık duygusu azalır, acıları hafifler, moral bularak rahatlar ve tedavi süreci olumlu geçer. Hastanın, bu zor anlarında, yanında olan, seven ve destek olan birinin yanı başında ol-duğunu bilmeye ihtiyacı vardır ve bu duygusal ih-tiyaç, ilaç kadar gereklidir.

Ayrıca Hz. Peygamber (s.a.v.), maddi tedaviye de destek olmaları yönünde şöyle demiştir: “Hasta-larınızı yemeye ve içmeye zorlamayınız. Çünkü onlara Allah yedirir ve içirir.”77Ya da; “Hastanız bir şey isteyince, ona kendisine zarar vermeyen şeylerden yedirin!”78Buna göre hasta yakını, has-tanın tedavisi boyunca tedaviyi olumsuz yönde et-kileyecek hareketlerden uzak durmalı ve hastaya bu açıdan da destek olmalıdır.

Hastayı ziyarete gelenler ise, insani ve dinî gö-revlerini yerine getirmektedirler. Hasta ziyaretinde amaç; hastayı yalnız olmadığına inandırmak, onu

66Buhari, Sahih, Merda, 10, VII, 6, Merda, 14, VII, 7. 67Buhari, Sahih, Merda, 11, VII, 6.

68Buhari, Sahih, Merda, 12, VII, 6. 69Buhari, Sahih, Merda, 13, VII, 6. 70Buhari, Sahih, Merda, 13, VII, 7. 71Buhari, Sahih, Merda, 14, VII, 7 72Buhari, Sahih, Merda, 14, VII, 7.

73Buhari, Sahih, Merda, 15, VII, 7. 74Buhari, Sahih, Merda, 15, VII, 8. 75Buhari, Sahih, Merda, 17, VII, 8.

76Tirmizi, Sünen, Cenaiz, 2, III, 301; Ebu Davud, Sünen, Cenaiz, 3, III, 475; İbn Mace, Sünen, Cenaiz, 2, I, 464.

77İbn Mace, Sünen, Tıb, 4, II, 1140.

(9)

ümitlendirmek, ona moral ve yaşama sevinci ver-mektir. Hz. Peygamber (s.a.v.) hastaları ziyaret etmiş ve edilmesine de teşvik etmiş,79 bunu adeta bir görev olarak bildirmiş ve “Müslümanın müslü-man üzerinde beş hakkı vardır: “Onunla karşılaştı-ğında selam verir, davet ederse icabet eder, nasihat isterse nasihat edilir, aksırır ve Allah’a hamd ederse ona yerhamükellah denir, hastalandığında ziyaret edilir, öldüğünde cenazesi takip edilir.”80demiştir. Yüce Allah’ın (c.c.) da kullarının hastaları ziyaret etmelerinden duyacağı memnuniyeti ifade eden ve Ebu Hureyre’den gelen şu kudsi hadis de bu ko-nuda önemlidir: “Kıyamet günü Allah Teala: “Falan kulum hastalandı da sen onu ziyaret etmedin, et-seydin beni onun yanında bulacaktın” diyecek-tir.”81 Bu hadise göre, hasta ziyareti sanki Yüce Allah’ı ziyaret etmek gibidir. Bu hadis, hastaya yö-nelik hizmetin değerini ortaya koymaktadır.

Hasta ziyaretindeki uygun davranış biçimine dikkat çeken şu hadis de önemlidir: “Bir hastanın yanına girince, sağlık ve uzun ömür temennisiyle onu rahatlatın. Zira böyle yapmak onun gönlünü hoş eder.”82Bu ziyaretler esnasında yine uygun bir hediye götürmek de sünnettir.83Ayrıca hasta ziya-reti olabildiğince kısa tutulmalıdır.84 Buna göre, hastaya bakmak ve hastayı uygun biçimde ziyaret etmek, dinî ve insanî bir görevdir. Bu zor zamanda insanın yanında olmak, yalnızlık duygusunu hafif-letir, acıları paylaştırır ve tedaviyi olumlu yönde etkiler.

SONUÇ

Hastaya yönelik manevi bakım; Din Psikolojisi, Dinî Danışmanlık, Temel İslam Bilimleri vb. di-siplinler arası bir konudur. Bu alana Temel İslam Bilimleri’nin katkısı önemlidir ve ülkemizde aka-demik dünyada Kur’an ve sünneti esas alan, kültü-rümüze uygun bir manevi bakım modeli teorisine ihtiyaç bulunmaktadır. Biz özellikle bu ihtiyacı gi-dermeye yönelik bir araştırma yaparak, bu

maka-lede elde ettiğimiz verileri akademik dünya ile pay-laştık. Böyle bir manevi bakım teorisine dayalı ola-rak, uygulamanın nasıl olacağı ise, başka araştır-maların konusu olduğundan bu konuya temas et-medik.

Bilindiği üzere Yüce Allah, Kur’an’da insanı niçin yarattığının cevabını verir ve bunu “kulluk etmesi için” şeklinde açıklar. İnsanoğlunun yeryü-zünde varoluş sebebi budur. Aklı ve iradesi bulu-nan bir varlık olarak insanın, kul olmanın anlam ve değerini fark edip yaşayabilmesi için önce sağ-lıklı bir bedene sahip olması esastır. Çünkü ancak sağlıklı olursa önceliği asıl varoluş sebebi olacak, hasta olursa önceliği sağlığını yeniden kazanmak olacaktır. Oysa insandan beklenen, kul olma şuu-runa varması, ibadetlerini yerine getirmesi ve dünya sorumluluklarını da devam ettirmesidir. Bu şekilde Allah ile diğer varlıklar ile ve dünya ile iliş-kisini dengeli biçimde devam ettirebilir; hem kendi varlığını hem de ilişkilerini sağlıklı biçimde yürü-tebilir; dinini ve kendini de koruyabilir. İnsan için ruh ve beden sağlığını korumak bu nedenle önem-lidir. Hastalık da sağlık da insan için doğal bir du-rumdur. Ancak, hastalık halindeki güçsüzlük, zayıflık gibi olumsuz durumlarla baş etmede bir takım yönlendirmeleri ayet ve hadisler de gerekli kılmıştır.

Buhari’nin Kitabu’l-Merda bölümünde geçen hadisler, hastalığa ve hastaya yaklaşım açısından nebevî yaklaşımın ortaya çıkmasında önemli bir kaynaktır. Bu bölümden anlaşıldığı üzere Hz. Pey-gamber, hastalığı bir imtihan olarak tanımlamış ve günahlara kefaret olduğunu belirtmiş, hastalığa sabrın önemli olduğunu, ne olursa olsun ölümün temenni edilmemesi gerektiğini vurgulamıştır. Diğer bölümlerde hastaya dua etmenin önemine, hastalık ve dua konularına yer verilmiş, dua etme-nin hastalığın iyileşmesine olan katkısına değinil-miş, hasta ziyareti adabına da dikkat çekilmiştir.

Hastalık anı şüphesiz, maddi ve manevî olarak tedaviye ihtiyaç duyulan bir dönemdir. Bütüncül bir anlayışla, manevî destek hizmetleri de hastala-rın yanında olmalı ve insan onuruna yakışır bir ilgi ve özen hasta için sağlanmalıdır. Hastalara yeniden sağlığa kavuşturacak şekilde yaşam sebepleri

oluş-Serpil BAŞAR KUR’AN VE BUHARİ’NİN KİTABU’L-MERDA RİVAYETLERİ ÇERÇEVESİNDE HASTALARA MANEVİ YAKLAŞIM

79Buhari, Sahih, Cenaiz, 2, II, 70; Müslim, Sahih, Libas, 114, II, 1675; Tirmizi, Sünen, Edeb, 45, V, 117.

80Tirmizi, Sünen, Edeb,1, V, 80; İbn Mace, Sünen, Cenaiz, 1, I, 461. 81Müslim, Sahih, Birr, 43, III, 1990.

82Tirmizi, Sünen, Tıb, 35, IV, 412. 83İbn Mace, Sünen, Cenaiz, 1, I, 461. 84Buhari, Sahih, Merda, 17, VII, 8; İlim, 39.

(10)

turmak ve kişinin kendisi ve Rabbi ile bu dönemde uyumlu diyalog kurmasını sağlamak, bu desteğin en önemli unsurlarıdır. Ülkemizde bu esaslara

sahip manevî bir yaklaşım için, kaynağını Kur’an ve sünnetten alan bir uygulama modeline ihtiyaç vardır.

Aydın, Hayati, Kur’an’da İnsan Psikolojisi, Timaş Yayınları, İstanbul, 2002.

Aydüz, Davud, Faziletli Dualar, Akademi Yayınları, İstanbul, 2011.

Ayverdi, İlhan, Misalli Büyük Türkçe Sözlük, Kubbealtı Neşriyat, İstanbul 2006. Başar, Serpil, “Hastanelerde Din Hizmeti İhtiyacı”,

Tebliğ, I. Din Hizmetleri Sempozyumu, Ankara, 2007.

--- “Hastanelerde Din Hizmeti Modeli”, Tebliğ, IV. Din Şurası, Ankara, 2009.

--- “Almanya’daki Hastanelerde Din Hizmeti Uygulamaları”, Müzakere, I. Vaizler ve Vaizlik Sempozyumu, Ankara, 2011.

---“ Hastanelerde Din Hizmetinin Eğitim Boyutu”, Yaygın Din Eğitimi Sempozyumu, Ankara, 2012.

el-Buhari, Ebu Abdullah Muhammed b. İsmail (v. 256/870), el-Camiu’s-Sahih, Çağrı Yayınları, İstanbul, 1992.

Carrel, Alexıs, Dua, (trc. Alper Yücetürk), Yağmur Yayınları, İstanbul, 1967, 2. Baskı. Cevziyye, İbn Kayyım, Tıbbu’n-Nebevi, Hikmet

Neşriyat, çev. Yusuf Ertuğrul, İstanbul, 2004. Denizkuşları, Mahmud, Peygamberimiz ve Tıb,

Marifet Yayınları, İstanbul, 1981.

Develioğlu, Ferid, Osmanlıca Türkçe Ansiklopedik Lügat, (haz. Aydın Sami Güreyçal), Aydın Kitabevi Yayınları, Ankara 1997, 14. Baskı.

Ebu Davud, Süleyman b. el-Eş’as b. İshak (v. 275/889), es-Sünen, I-V, Çağrı Yayınları, İs-tanbul, 1992.

Fencuri, Ahmet Şevki, İslam’da İlk Hemşire Hanım Sahabi Rufeyde, Telkin Kitabevi, Konya, 1992. Gezgin, Ali Galip, Kur’an’da Sevgi, Fakülte

Kitabevi, Isparta, 2003.

İbn Kesir, İsmail b. Ömer, Tefsiru’l-Kur’ani’l-Azim, Daru’t-Tayyibe, Rıyad, 1999.

İbn Mace, Muhammed b. Yezid Ebi Abdillah (v. 273/887), es-Sünen, I-II, Çağrı Yayınları, İs-tanbul, 1992.

Karagöz, İsmail, “Kuran’a Göre Musibetler Açısın-dan İnsan ve Toplum”, Çelik Yayınevi, İstan-bul, 1996.

Karahisari, Mustafa b. Şemsuddin, Ahteri Kebir, byy h. 1656.

Köylü, Mustafa, ALTAŞ, Nurullah, Din Eğitimi, Gündüz Eğitim ve Yayıncılık, Ankara, ^ 2012.

Müslim, b. Haccac, Ebu’l-Huseyn en-Nisaburi (v. 261/874), el-Camiu’s-Sahih, I-III, Çağrı Yayın-ları, İstanbul, 1992.

Naim Ahmed, Kamil Miras, Sahih-i Buhari Muh-tasarı Tecrid-i Sarih Tercemesi ve Şerhi, Ankara, 1978,

Nurbaki, Haluk, İslam Dininin İnsan Sağlığına Verdiği Önem, D.İ.B. Yayınları, Ankara, 1985. Öztürk, Levent, Hz. Peygamber Döneminde Sağlık

Hizmetlerinde Kadınların Yeri, Ayışığı Kita-pları, İstanbul, 2001.

Er-Razi, Ebu Abdillah Muhammed b. Ömer Fahruddin, et-Tefsiru’l-Kebir (Mefatihu’l-Gayb) İstanbul, 1308.

Sami, Şemseddin Kamus-i Türki, Kapı Yayınları, İstanbul, 2004.

Seyyar Ali, “Sosyal Hizmetlerde Manevî Bakım”, Şefkatli Eller Yayınları, Ankara, 2007. ---“Sosyal Hizmetlerde Bakım Terimleri

(Ansiklopedik sözlük)”, Şefkatli Eller Yayınları, Ankara, 2007.

---“Manevî Sosyal Hizmetler”, Rağbet Yayınları, İstanbul, 2008.

---“Tıbbi Sosyal Hizmetlerde Manevî Bakım”, Rağbet Yayınları, İstanbul, 2010. Şeriati, Ali, Dua, (trc. Doç. Dr. Derya ÖRS), Fecr

Yayınları, Ankara, 2009.

et-Taberi, Ebu Cafer Muhammed b. Cerir, Camiu’l-Beyan an Te’vili Ay’il-Kur’an, Kahire, 1954. et-Tirmizi, Ebu İsa Muhammed b. İsa (v. 279/892),

es-Sünen, I-IV, Çağrı Yayınları, İstanbul, 1992.

Yazır, Elmalılı M. Hamdi, Hak Dini Kur’an Dili, Azim Dağıtım, İstanbul, bty.

ez-Zemahşeri, Ebu’l-Kasım Carullah Mahmud b. Ömer, el-Keşşaf an Hakaiki’t-Tenzil ve Uyu-ni’l-Ekavil fi Vücuhi’t-Te’vil, I-IV, el-Mekte-betü’t-Tevfıkıyye, Kahire, bty.

Referanslar

Benzer Belgeler

devlet başkanının, hâkimin, velâyet ve vesâyet ehliyeti için büyük günah- lardan kaçınmak, küçük günahlarda ısrar etmemek ve farzları yerine getir- mek

“مأ” için üç değil; iki anlamdan söz etmek daha doğru olur. Çünkü “مأ”de ya soru sormak ya da bilgi vermek mevzu bahistir. Kutrub, üçüncü sırada “لا” atıf

“el-Keşf ve’l-Beyân an Tefsîri’l-Kur’ân” ile “Kitâbu’l-Arâis fî Kısası’l-Enbiyâ” isimli eserleri olmak üzere birçok eser telif etmiştir. Hicretin ilk

Türkçe ilk Kur’an çevirilerinde pänd turur (F.); ol Ķur’ān Ǿibret erür pārsālarġa yaǾnį pend erür (Ar.+F.); ögütlemek (T.); Ķurǿān naśįĥatdur (Ar.);

 Her şey ancak Allah’ın yardımıyla olur!. 

el-Ezdî lügatle tefsir yaparken zaman zaman Kur’an’ın Kur’an ile tef- sir metoduna başvurarak yaptığı tefsirleri teyid etmeye

RESUL KUR’AN’NIN KUR’AN TEFSİRİ OLAN DİP NOTLARIN ALTINDAKİ İLAVE DİP NOTLAR, KUR’AN’DAKİ DİN İLE UYDURULAN DİN ARASINDAKİ O KONUDAKİ FARKIN SERGİLENMESİ

Ata arasında Büyük Günalı ve İman konuları çerçevesinde ortaya çıkan bir fikri ayrılığın ilk ayrışma ve kırılmaya dönüştüğünü ifade etmektedir.s