• Sonuç bulunamadı

Geleneksel konut dokusunda yaşam kalitesinin irdelenmesi: ?Piri Mehmet Paşa Mahallesi (Konya)örneği?

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Geleneksel konut dokusunda yaşam kalitesinin irdelenmesi: ?Piri Mehmet Paşa Mahallesi (Konya)örneği?"

Copied!
102
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ FEN BĠLĠMLERĠ ENSTĠTÜSÜ

GELENEKSEL KONUT DOKUSUNDA YAġAM KALĠTESĠNĠN ĠRDELENMESĠ:

“PĠRĠ MEHMET PAġA MAHALLESĠ (KONYA)ÖRNEĞĠ”

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ

ġEHĠR VE BÖLGE PLANLAMA ANABĠLĠMDALI

NESLĠHAN ELBĠ

(2)

ÖNSÖZ

Günümüzde giderek önemini ve varlığını yitirmeye baĢlayan geleneksel kent dokusu kavramı; yeni yeni literatürde yer almaya baĢlamıĢ olan yaĢam kalitesi kavramıyla birlikte ele alınıp incelenerek geleneksel kent dokularının gelecek kuĢaklar için önemi ve bu alanlardaki yaĢam kalitesinin niteliğinin, bu tür kültürel değerlerin geleceğe taĢınacağı belirtilmiĢtir.

Bu çalıĢma boyunca, tezin oluĢumu ve geliĢmesinde desteğini esirgemeyerek eleĢtirileriyle olumlu katkıda bulunan danıĢmanım Sayın Yrd. Doç. Dr. Ümmügülsüm (ÖZKAN) TER‟e teĢekkürlerimi sunarım. Tezin anket çalıĢmasında yardımları ve destekleri için Piri Mehmet PaĢa Mahallesi sakinlerine, tez çalıĢmasında yardımcı olan diğer tüm hocalarıma ve arkadaĢlarıma teĢekkürlerimi sunarım.

YaĢamım boyunca bana her konuda destek olan, tez çalıĢması boyunca da maddi ve manevi her türlü desteği hiçbir zaman esirgemeyen, Annem; Sayın Raziye ELBĠ‟ye ve Babam; Sayın Ahmet ELBĠ‟ye sonsuz teĢekkürler.

Neslihan ELBĠ 2009

(3)

GELENEKSEL KONUT DOKUSUNDA YAġAM KALĠTESĠNĠN ĠRDELENMESĠ:

“PĠRĠ MEHMET PAġA MAHALLESĠ (KONYA) ÖRNEĞĠ”

Selçuk Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü

ġehir ve Bölge Planlama Anabilim Dalı

DanıĢman: Yrd. Doç. Dr. Ümmügülsüm (ÖZKAN) TER 2009, 92 Sayfa

Jüri: Yrd.Doç.Dr. Ümmügülsüm (ÖZKAN) TER Yrd.Doç.Dr. Rahmi ERDEM

Yrd.Doç.Dr. M.Çağlar MEġHUR

Kent kültürünün ve kent kimliğinin önemli bir parçası olan tarihi çevrenin gelecek kuĢaklara aktarılması en önemli sorumluluklardan biridir. Tarihi kent dokuları ise rant, kentin plansız büyümesi gibi nedenlerle hızla tahrip olmaktadır. Geleneksel kent dokuları da aynı tehdit altındadır. Bunun yanında geleneksel kent dokularında yaĢanmakta olan fizyolojik ve sosyolojik sorunlar da bulunmaktadır. Bütün bu sorunlar sonucunda geleneksel kent dokuları yaĢam kalitesi açısından oldukça yetersiz kalmaktadır.

Kentsel yaĢam kalitesi, çağdaĢ kent ve çevre standartlarının bir kentte sağlanmasıyla yakından iliĢkilidir. YaĢam kalitesi yüksek kentler; yaĢanabilir, sürdürülebilir ve sağlıklı kentler olarak düĢünülmekte ve bu koĢulları sağlamakla en baĢta belediyeler yükümlü görülmektedir. Bu çalıĢmada, öncelikle kentsel yaĢam kalitesinin tanımı, önemi, tarihçesi ve göstergeleri aktarılmıĢtır. YaĢam kalitesi, insanların yapmaktan zevk aldıkları Ģeyleri yapacakları çevrelerde olmalarıdır.

Geleneksel kent dokusu; tarihi belge niteliği taĢıma, estetik-sanatsal değerlere sahip olma, kültürel miras olma, belirli bir döneme ait evrensel veya yöresel değerler taĢıma gibi özellikleri barındıran, yapıların, yapı gruplarının oluĢturduğu çevrelerdir. Bulunan bilgilere göre; geleneksel kent dokularında yaĢam kalitesi standartlarının ne derece uygulanmakta olduğu araĢtırılmıĢtır. YaĢam kalitesinin mekan ve insanlar açısından ne derece gerekli olduğu belirlenmiĢtir.

(4)

MS Thesis

The Investigation Of Reasons For Losing Historical Envoriment Of Original Fabric In Konya Sample

Selçuk University

Graduate School of Natural and Applied Sciences Department of Urban and Regional Planning Supervisor: Yrd. Doç. Dr. Ümmügülsüm (ÖZKAN) TER

2009, 92 Page

Jüri: Yrd.Doc.Dr. Ümmügülsüm (ÖZKAN) TER Yrd.Doc.Dr. Rahmi ERDEM

Yrd.Doc.Dr. M.Çağlar MEŞHUR

The transfusion to forthcoming generation of historical enviroment which is an important part of the urban culture and identity is the most important responsibility. Historical urban fabrics are rapidly destroyed with urban rant, unplanned expansion and with something like these reasons. Traditional urban fabrics are also on the same threat.Besides, physical, sociological problems in the traditional urban fabrics have been existed. As a result of all these problems, traditional urban fabrics are quite insufficient in the light of life quality.

Urban life quality is closely related with the supply of contemporary urban and standards of enviroment in a city. High life quality cities which are thought to be livable, sustainable, healthy cities and municipalities are firstly bound to be provide these conditions. In this study, firstly the definition, the importance, the history and the indicators of urban life quality are explained. Life quality is that the things which people like to do must be around them.

Tradional urban fabrics, are environtments of building, a group of buildings that comprise such qualities of containing historical document qualification, having esthetic-artistic values, being cultural inheritance, containing universal or local values belonging to a certain period.

According to situated data in what degree the standards of life quality in traditional urban fabrics that put into practice have been researched. It has been determined that in what degree life quality is required for the light of space and people.

(5)

ÖZET……….….…….………. i

ABSTRACT……….….…….……... ii

ÖNSÖZ……….….……...…... iii

ĠÇĠNDEKĠLER……….…….……... iv

ÇĠZELGELER LĠSTESĠ……….….…….…... …. vii

HARĠTALAR LĠSTESĠ……….……….….…….……... viii

RESĠMLER LĠSTESĠ……….….…….……... ix

1.GĠRĠġ……….….…….…….…... 1

1.1. Sorunun Tanımlanması……….….…... 2

1.2. AraĢtırmanın Amacı ve Kapsamı……….….…... 4

1.3. Kaynak AraĢtırması………..…….……... 6

1.4. AraĢtırmanın Materyal ve Metodu………... …………. 8

2.GELENEKSEL KONUT DOKUSU VE YAġAM KALĠTESĠNĠN ĠLĠġKĠSĠ…….. 9

2.1.Geleneksel Konut Dokusu Koruma Kavramı ……… .……….…... 9

2.1.1.Ülkemizde Geleneksel konut dokusu koruma kavramının geliĢim süreci…… 15

2.1.2. Geleneksel konut dokusu kavramı……….……... 20

2.1.3. Geleneksel konut dokusunun bozulma nedenleri………... 22

2.2. Kentsel YaĢam Kalitesi Kavramı……….…….…... 23

2.2.1. Kentsel yaĢam kalitesini etkileyen unsurlar……...……… 32

2.2.2. Kentsel yaĢam kalitesi göstergeleri………... 33

2.2.3. YaĢam kalitesi kriterleri………... ….. 37

2.2.3.1.Kullanılabilirlik Düzeyi……….………... 37

2.2.3.2.Kültür Düzeyi………..…... ….. 38

2.2.3.3. EriĢilebilirlik……….………... 38

2.2.3.4. Eğitim düzeyi………... 39

(6)

2.2.3.6.Gelir düzeyi………... 40

2.2.3.7.Açık alanlar………... 41

2.2.3.8.Güvenlik……….……... 41

2.2.3.9.Konfor……….…... 42

2.2.3.10.Sürdürülebilirlik ve yaĢanılabilirlik………... 42

2.2.4. Kentsel yaĢam kalitesinin ölçülmesi………... 44

3.PĠRĠ MEHMET PAġA MAHALLESĠNDE YAġAM KALĠTESĠNĠN ĠRDELENMESĠ………... 48 3.1. AraĢtırma Alanının Kent Ġçindeki Konumu ve Genel Özellikleri……... 48

3.2. Kentin ve AraĢtırma Alanının Tarihi GeliĢim Süreci………... 49

3.3. AraĢtırma Alanının Planlama Süreci………... 50

3.4. AraĢtırma Alanının Fiziksel ve Mekansal Özellikleri …………... 52

3.4.1. Alan kullanımı ………... 55

3.4.2. Yapı durumu ve kat yüksekliği ………. … 56

3.4.3. Mülkiyet ……… …. 57

3.4.4. Korunması gereken yapılar………... 58

3.4.5. Geleneksel dokuda görülen bozulmalar………... …. 60

3.5. Anket Uygulaması Bulgularının Değerlendirilmesi……….…... …. 61

3.5.1. AraĢtırma alanında yaĢayanlar ile yapılan anket uygulaması bulguları…….. 64

3.5.1.1. Konuta iliĢkin özelliklerin değerlendirilmesi……….. 64

3.5.1.2. EriĢilebilirlik ile ilgili verilerin değerlendirilmesi ……….. 65

3.5.1.3. Konut ve çevresinden memnuniyet düzeyi………. 67

3.5.1.4. Konut ve konut çevresinin yaĢam kalitesine iliĢkin verilerin değerlendirilmesi……… 69 3.5.2. Konuyla ilgili uzmanlar ile yapılan anket uygulaması bulguları………. 75

(7)

3.5.2.2. Piri Mehmet PaĢa Mahallesinde yaĢam kalitesinin düzeyi……… 76

3.5.2.3. Piri Mehmet PaĢa Mahallesinde yaĢam kalitesinin kötü olmasının nedenleri………...

77

4. SONUÇ VE DEĞERLENDĠRME……….……...….. 78 5. KAYNAKÇA………...….. 84

6.EKLER

EK 1 - YaĢayan halka uygulanan anket formu EK 2 - Uzmanlara anket formu

EK 3 - Piri Mehmet PaĢa Mahallesi Koruma Amaçlı Ġmar Plan Paftası EK 4- Alanla ilgili yapılmıĢ olan Ġmar planı tadilatı ve tadilat kararı EK 5 - 14 mayıs 1983 tarih, 18047 sayılı resmi gazete

EK 6 – Fotoğraf paftası

EK 7 – Topraklık ve Mengüç caddeleri sokak sağlıklaĢtırma projesi raporu 7. ÖZGEÇMĠġ

(8)

ÇĠZELGELER LĠSTESĠ

Çizelge 2.1: Kentsel yaĢam kalitesinin göstergeleri………... …... 34

Çizelge 3.1: Ankete katılanların eğitim durumu………... 62

Çizelge 3.2: Ankete katılanların meslek durumu………...…... 63

Çizelge 3.3: Ankete katılanların gelir durumu………... ………... 63

Çizelge 3.4: Ankete katılanların konut sahipliliği durumu……… …... 64

Çizelge 3.5: Ankete katılanların konutlarının aidiyet durumu………... 65

Çizelge 3.6: Ankete katılanların yaĢamakta oldukları konutta ihtiyaç duydukları mekanlar………... 65 Çizelge 3.7: Ankete katılanların yaĢamak için bu alanı seçme sebepleri……….. ... 68

Çizelge 3.8: Ankete katılanların komĢuluk iliĢkileri durumları…………..……... 69

Çizelge 3.9: Ankete katılanların alanda yaĢamaktan memnun olup, olmadıkları…… 69

Çizelge 3.10: Ankete katılanların baĢka bir alanda yaĢamayı isteyip,istemedikleri... 70

Çizelge 3.11: Alandaki okul olanaklarının durumu………... . 72

Çizelge 3.12: Alandaki sağlık olanaklarının durumu………... 73

Çizelge 3.13: Alandaki kirlilik oranı………...……... 74

Çizelge 3.14: Koruma Amaçlı Ġmar Planlarının uygulanamama nedenleri……… 76

Çizelge 3.15: Piri Mehmet PaĢa Mahallesinde yaĢam kalitesini nasıl buluyorsunuz…. 77 Çizelge 3.16: Piri Mehmet PaĢa Mahallesinde yaĢam kalitesinin kötü olmasının nedenleri ………. 78 HARĠTALAR LĠSTESĠ Harita 1.1: Piri Mehmet PaĢa Mahallesi ve çevresi………... …... 8

Harita 3.1: Piri Mehmet PaĢa Mahallesinin Konya kenti içerisindeki konumu….. …... 47

Harita 3.2: Konya Kentinin YerleĢme Tarihinin GeliĢimi………... ….. 49

Harita 3.3: Piri Mehmet PaĢa Mahallesi Koruma Plan sınırı…………..……….. …... 49

(9)

Harita 3.5: Piri Mehmet PaĢa Mahallesinin Yapı Durumu Paftası………. 55 Harita 3.6: Piri Mehmet PaĢa Mahallesinin Sokak Ġsimleri Paftası……… 55 Harita 3.7: Piri Mehmet PaĢa Mahallesindeki Tescilli Yapı Paftası………... …... 58

Harita 3.8: Piri Mehmet PaĢa Mahallesi – Alaaddin Tepesi UlaĢım Paftası……... …. 66

RESĠMLER LĠSTESĠ

Resim 3.1: AraĢtırma Alanındaki Tescilli Yapılar...……….. 57 Resim 3.2: Tescilli konutlar……….…………...………. …... 59

(10)

1. GĠRĠġ

Kentlerde tarih boyunca oluĢan sosyal-kültürel-ekonomik değiĢim/ dönüĢümler, geleneksel konut dokusunda da sürekli değiĢimlere neden olmaktadır. Bu değiĢim bir anlamda bir yeniden üretim sürecidir. Toplumsal ve mekansal olarak ortaya çıkan bu yeniden üretim içsel ve dıĢsal müdahaleler süreci olarak ele alınabilir (KeleĢ 2008).

Doku içerisinde yaĢayan kullanıcıların değiĢen gereksinim, istek ve iliĢkileri içsel müdahaleleri oluĢturmaktadır. Kullanıcılar, çoğu zaman geleneksel dokudaki yapılara bilinçsizce müdahalede bulunmakta, dokunun yakın çevresinde doku ile uyumsuz yapılar oluĢturmakta ya da alanı terk ederek, geleneksel dokunun bozulmasına veya çöküntü alanı haline gelmesine neden olmaktadır (KeleĢ 2008).

DıĢsal müdahale ise kendi içinde iki grupta değerlendirilir. Bunların birincisi geleneksel konut dokusunda ortaya çıkan rant taleplerinin etkisidir. Bu alanlardaki rant taleplerinin çoğu zaman yerel yönetimlerce kabulü ve buna yönelik yapılan yeni düzenlemeler geleneksel konut dokusunda bir baskı oluĢmaktadır. Geleneksel dokunun çevresinde rantın artması, bu dokuda yaĢayanlarda da birtakım rant beklentilerini ortaya çıkartmakta ve çoğu zaman kaçak müdahaleler sonucu geleneksel dokuda bozulmalar meydana gelmektedir. Ġkinci tip dıĢsal müdahale ise, plan ile yapılan müdahalelerdir. Eğer doku sit alanı kapsamı içine alınmıĢsa, dokuya müdahale, koruma – geliĢtirme – yenileme kapsamı içinde ise yeniden iĢlevlendirme ya da mevcut iĢlevi devam ettirme Ģeklinde gerçekleĢtirilmektedir. Ancak doku sit alanı kapsamında değilse, imar planı kararları doğrultusunda müdahalede bulunulmaktadır (KeleĢ 2008).

Ülkemizde geleneksel dokunun tahrip edilmesi veya yok olması, büyük ölçüde toplumumuzun sosyo-kültürel yapısındaki değiĢimin yaĢam biçimine yansıyamaması ve ekonomik sıkıntılarla ilgili olarak görülmektedir (Tekeli 1988).

Ġnsanların yaĢadıkları hayatta ya da kentte kalite aramaları bir ayrıcalık değil haktır. Bütün insanlar kaliteli bir kent yaĢamını hak ederler. YaĢam kalitesi kısaca, kiĢinin yaĢadığı hayattan memnun olması, kendini iyi hissetmesi olarak tanımlanırsa; kentsel yaĢam kalitesi de çağdaĢ kent ve çevre standartlarının bir kentte sağlanmasını kentli haklarının uygulanmasını, kiĢinin kendini iyi hissedeceği kentsel koĢulların

(11)

varlığını ifade eder. Kentsel alanlarda yaĢam kalitesinin belirlenmesini ve yükseltilmesini hedefleyen kentsel yaĢam kalitesi kavramı, ülkemizde son dönemlerde gündeme gelen bir kavramdır. Yeni yapılaĢan alanlarda yaĢam kalitesi standartlarına dikkat edilmeye çalıĢılsa da, günümüze ulaĢmayı baĢarabilmiĢ geleneksel dokularda yaĢam kalitesinin niteliğinin arzu edilen standartları taĢımadığı söylenebilir (KeleĢ 2008).

1.1. Sorunun Tanımlanması

Kent kültürünün ve kent kimliğinin önemli bir parçası olan geleneksel kent dokusunun gelecek kuĢaklara aktarılması en önemli sorumluluklardan biridir. Bu sorumluluğun en temel sonucu ise, kültür ve tabiat varlıklarını korumada, tüm dünya ülkelerinin ortak bir dil ve ilkelere sahip olma zorunluluğudur. Bu amaçla korumaya iliĢkin bir yasal sistem ya da sistemlerin gerekliliği kabul görmüĢ, önceleri bireysel çaba ve giriĢimlerle sınırlı kalan koruma kavramındaki geliĢim giderek her ülke için ulusal ve uluslararası sorumluluğa ulaĢan bir konuma gelmiĢtir. Ancak, ülkemizde kültür varlıklarının korunması konusunda yasal- kurumsal çerçeveden, uygulama– denetleme süreçlerine kadar uzanan, farklı ölçek ve kapsamlarda pek çok sorunun olduğu, bu sorunların fiziksel ve sosyo-ekonomik olumsuzluklar olarak kent mekanlarına yansıdığı, ancak çözümler üretilemediği görülmektedir. Günümüzde tarihi, kültürel ve doğal çevrelerin korunmasının tek aracı “Koruma Amaçlı Ġmar Planları”dır. Koruma amaçlı imar planı terimi 1970‟li yıllarda Türkiye‟de yeni yeni ortaya çıkan çevre koruma olgusunu yasal bir çerçeveye oturtabilme çabalarının ürünüdür. Bu terim, zaman içinde koruma yaklaĢımının içeriğini belirler hale gelmiĢtir. Bu yaklaĢımla yapılan imar planları yasanın belirlediği sit alanları ile sınırlı kalmıĢ, alanın kent bütünü içindeki yeri, tanımı, geleceğindeki rolü ve iliĢkileri bir yana bırakılarak kentsel sit alanının tek baĢına planlanması haline dönüĢmüĢtür. Oysa korumada kuramsal yaklaĢım tarihsel dokunun kentin yaĢamına doğru ve dengeli katılım ile geliĢmesini sağlamayı gerektirir ki imar planı ölçeği bu durumu tam olarak karĢılayamamaktadır. Dolayısıyla kent bütününe iliĢkin planlama kararlarının her ölçekte (ülke, bölge, havza, kent) sit alanı ile bütünleĢtirilerek geleneksel dokunun korunması gerekmektedir (Özden 2005).

(12)

Bostancı (1989) kentsel korumayı; “toplumun geçmiĢteki sosyal, ekonomik koĢullarını, kültür değerlerini yansıtan fiziksel yapının, günümüzün değiĢen sosyal, ekonomik koĢulları altında yok olmasına engel olmak ve çağdaĢ geliĢmelerle bütünleĢtirerek yaĢamasını sağlamaktır” Ģeklinde açıklamaktadır. Bugünkü çağdaĢ koruma anlayıĢı, yaĢayanı ile birlikte fizikî mekânı korumak ve bulunduğu kent bütününün kentsel mekânı haline gelebilmesini hedeflemektedir (Nalkaya 2005).

Kent kimliğinin ve belleğinin korunması, geleneksel konut dokusunun yeniden canlandırılması, sosyal, ekonomik ve fiziki mekanların birlikte bütüncül olarak ele alınması ve planlanması gerekliliği, çağdaĢ koruma anlayıĢının çerçevesini çizmektedir. Bu ise kentlinin mekanı algılaması, benimsemesi ve yeniden kullanmaya istekli olması ile mümkündür. Geleneksel dokunun korunması, kullanılması yaĢam kalitesi yüksek bir mekan sunulması o alanda yaĢama isteğini artıran en önemli etkenlerdir.

Kentsel yaĢam kalitesi; mimarlar, kent plancıları ile kentleĢme, çevre sorunları ve yerel yönetimler konusunda uzman kiĢilerce geliĢtirilmiĢ bir kavramdır. Kentsel yaĢam kalitesi dar anlamıyla, toplumsal, ekonomik ve mekânsal öğeler açısından kent tanımına giren yerlerde, kentsel alt yapı, iletiĢim, ulaĢım, konut ve benzeri olanakların sunulma düzeyinin önceden belirlenen ölçülerin üstünde olması durumudur. GeniĢ anlamında ise; toplumsal, kültürel, siyasal öğe ve süreçleri de içerir. Kentin sunduğu olanak ve fırsatlardan bireylerin eĢit, dengeli, gereksinimleri oranında yararlanması, eğitsel, sanatsal ekinsel, siyasal etkinliklere, süreçlere etkin biçimde katılabilme olanaklarına sahip olabilmesi ile mümkündür (Dissart 2000). Kentsel yaĢam kalitesi, çağdaĢ kent ve çevre standartlarının bir kentte sağlanmasının yanın da, kentli haklarının da herkese sağlanmıĢ olması ile doğrudan ilgilidir. Bu bağlamda, Torunoğlu (1997)‟na göre, kentsel yaĢam kalitesi kavramını, Türkiye gibi kentsel sorunları kriz noktasına gelmiĢ bir ülkede değerlendirmek ve yorumlamak hiç de kolay değildir. Temel insan hak ve özgürlükleri ile birlikte, dayanıĢma hakları arasında sayılan “çevre hakkı” kavramı ve sonrasında “kentli hakkı” anlayıĢı, çağdaĢ ve yaĢanabilir çevre, planlı kentsel mekanlar, kentsel yaĢamın standartlarını artırmada birer girdi olarak ele alınabilir. Fakat sorunun çözümü için iyi tasarlanmıĢ konutların yapılması, sağlıklı içme suyunun temini veya çöplerin düzenli

(13)

toplanmasının yanı sıra, iĢlevlerini nasıl yerine getirdiği sorusuna da yanıt aranmalıdır (Nalkaya 2005).

Bunun yanı sıra; yeni yapılaĢan alanlarda yaĢam kalitesinden bahsedilse bile, geleneksel dokuda mevcut imar planlarının korunacak alanlar için yetersiz kalması, koruma amaçlı imar planlarının hazırlanmaması, hazırlanmıĢ olan planların uygulanmaması, yerel yönetimin ilgisizliği, rant baskısı, ulaĢım güçlüğü, yaĢayan halkın bilinçsiz olması……vb nedenlerden dolayı yaĢam kalitesi kriterlerinden söz edilememektedir.

1.2. AraĢtırmanın Amacı ve Kapsamı

Konya kenti çok yoğun bir tarihi mirası içersinde barındırmaktadır. Selçuklardan günümüze değin Selçuklu devletinin baĢkenti olarak önemini koruyan Konya‟da geleneksel kent dokusu ile ilgili araĢtırma yapmanın oldukça faydalı ve verimli olacağı düĢünülmüĢtür.

Geleneksel konut dokuları, kent içerisinde zamanla eskime, köhneleĢme gibi nedenlerle eski değerlerini yitirip yok olma tehlikesi ile karĢı karĢıya kalmaktadır. Bu durum, kültürel miras niteliğinde olan bu çevrelerin yaĢatılmasını ve gelecek nesillere aktarımını imkansızlaĢtırmaktadır. Bütün geleneksel konut alanlarında olduğu gibi Konya kenti de aynı tehdit altındadır. Fiziksel deformasyonların yanı sıra geleneksel kent dokularında yaĢanmakta olan fiziksel ve sosyolojik sorunlar da bulunmaktadır. Bütün bu sorunlar sonucunda geleneksel kent dokuları yaĢam kalitesi açısından oldukça yetersiz kalmaktadır. Dolayısıyla çalıĢma ile; geleneksel kent dokusunda yaĢanan mekansal değiĢim sürecinin nedenlerinin ve sonuçlarının ortaya konması ve bu alanlarda yaĢayanların yaĢam kalitesinin sorgulanması amaçlanmıĢtır.

KiĢilerin ekonomik ve sosyal yaĢamlarına verdikleri değerin ve statülerin değiĢimi, aynı zamanda konuttan, yaĢadıkları çevreden ve kentten olan beklentilerini de değiĢtirmektedir. Toplum içindeki bu farklılaĢmaya bağlı olarak, kentleri oluĢturan yapılar ile kent dokusu (formu, vb.) arasındaki iliĢki de hızla değiĢmektedir. Söz konusu bu fiziksel değiĢim, aynı zamanda ekonomik ve sosyal yaĢama da yansımakta ve kiĢilerin “yaĢam kalitesini” etkilemektedir.

(14)

YaĢam kalitesi kavramı ise insanların fizyolojik ve sosyolojik olarak nasıl daha güzel ve rahat yaĢabileceklerini anlamak amacıyla bu araĢtırmaya dahil edilmiĢtir. YaĢam kalitesi araĢtırmalarında tartıĢılan konu soyut ve somut yaĢam kalitesidir. Soyut yaĢam kalitesi insanın iyi duyguları ve memnuniyetiyle ilgilidir. Somut yaĢam kalitesi ise insanların yaĢamlarındaki olayların yaĢadıkları çevrelerin iyi olmasıyla ilgilidir (www.utoronto.ca/qol).

Tez araĢtırmasında öncelikle geleneksel kent dokusunda yaĢam kalitesi kriterlerinin belirlenmesine yönelik bir çalıĢma programı geliĢtirilmiĢ ve bu konu ile ayrıntılı bir araĢtırma yapılmıĢtır. Bu nedenle araĢtırma alanı olarak Konya‟nın Piri Mehmet PaĢa Mahallesi seçilmiĢtir. Kentle ilgili yoğun bir kaynak araĢtırmasına gidilmiĢ olup bunun yanında eski ve yeni birçok yazılı kaynaktan ve tez örneklerinden faydalanılmıĢtır. Bunun yanında alanda ayrıntılı bir biçimde arazi kullanım çalıĢması ve anket uygulaması yapılarak yaĢam kalitesinin niteliği belirlenmiĢtir. Geleneksel kent dokusunda yaĢam kalitesinin standartları belirlenmiĢtir. Bu belirlemede öncelikle alanın yaĢam kalitesinin nasıl olduğu sorusunun yanıtı aranmıĢtır. Alanın kent merkezinde bulunmasının yaĢam kalitesi açısından alana olumlu ve olumsuz etkileri irdelenerek. AraĢtırma alanında yaĢam kalitesinin niteliği araĢtırılmıĢtır.

1.3. Kaynak AraĢtırması

AraĢtırmayı yönlendiren ve araĢtırmaya ıĢık tutan birçok kaynak incelenmiĢtir. Bunlardan en önemlileri aĢağıda belirtilmiĢtir:

Çetiner (1972) “ġehir Planlamasında ÇalıĢma Yöntemleri ve Ġfade Teknikleri” isimli tez çalıĢmasında, ĠĢbir (1986) “ġehirleĢme ve Meseleleri” isimli tez çalıĢmasında, Montgomery (1998) “Making a city: Urbanity, vitality and urban design” isimli kitabında, KeleĢ (1990) “KentleĢme Politikası” ve “Kent bilim Terimleri Sözlüğü 1998” isimli kitaplarında; Kent, kentleĢme, kentlileĢme hakkında ve kent planlamada önemli olan noktalar, sosyolojik, fizyolojik ve psikolojik olarak dikkat edilmesi gereken unsurlar hakkında bilgi vermektedir.

McCall (1975) “Quality of Life” isimli kitabında, Toronto Üniversitesinde yapılan “Quality of Life” araĢtırmalarında, Dissart ve Deler (2000) “Quality of Life

(15)

in the Planning Literature” isimli makalelerinde, Pacione, M. (2003) “Urban Environmental Quality and Human Well Being A Social Geographical Perspective” isimli makalelerinde, Van Kamp, Leidelmeijer, Marsman, Hollander, (2003) “Urban Environmental Quality and Human well-being Towards a Conceptual Framework and Demarcation of Concepts” isimli makalelerinde; yaĢam kalitesi kavramını, çevrenin ölçülebilir mekânsal, fiziksel ve sosyal bileĢenleri ve bu bileĢenlerin algılanma biçimlerini bir arada ele alan ve buna göre bireylerin algılama biçimlerinin sadece objektif özellikleri ile değil aynı zamanda bireysel etkilerin de değerlendirildiği bir yaklaĢımla ele almıĢlardır.

Szalai (1980) “The Meaning of Comparative Research on the Quality of Life” isimli kitabında; yaĢam kalitesini, bireyin varoluĢ hali, refahı ve hayattan memnuniyet düzeyi ile iliĢkilendirmekte, yaĢam kalitesinin bir yandan objektif gerçekler ve etkenlerle, diğer yandan ise bireysel algı ve değerlendirmelere dayalı sübjektif etkenlerle Ģekillendiğini belirtmektedir.

Tekeli (1980) “Türkiye‟de Kent Planlamasının Tarihsel Kökleri” isimli kitabında, KeleĢ (1990) “KentleĢme Politikası” isimli kitabında, Kuban (2000) “Tarihi Çevre Korumanın Mimarlık Boyutu” isimli kitabında, Karakul (2002) “New Buildings In Old Settings” isimli yüksek lisans tezinde, Topçu (2004) “Historic and Contextual Aproach For The Identification of the Built Heritage In Historic Urban Areas” isimli tezinde, Göksu (1993) “Mimari ve Kentsel Korumanın Kavramsal Temelleri ve Ġlkeleri” isimli bildirisinde, Erder (1975) “Tarihi Çevre Bilinci” isimli kitabında, Akçura (1973) “Yabancı Ülkelerde Eski Eserlerin Korunması” isimli makalesinde, Dobby (1978) “Conservation and Planning” isimli kitabında, Aru (1998) “Türk Kenti” isimli kitabında ise; tarihi çevre koruma ve geleneksel kent dokusu kavramları ile ilgili bilgilere ulaĢılabilmektedir.

Ahunbay (2007) tarihi çevreyi; "geçmiĢ uygarlıklardan geriye kalan yerleĢme ve kalıntılardır" Ģeklinde tanımlanmaktadır. Tarihi çevreler, geçmiĢ uygarlıklara ait birçok ayrıntıyı; bu uygarlıkların sosyal ve ekonomik yapısını, yaĢam felsefesini, estetik duyarlılığını, kültürel değerlerini ve bunlarla ilgili birçok bilgiyi bünyesinde barındırmaktadır. Anıtlar ve tarihi çevreler belirli bir dönemin kentsel ve mimari düzenini yapım tekniklerini, sosyal yaĢamını açıklayan belge niteliğindedirler. Ulusların bugünlerini anlamalarına, kendilerini tanımalarına, tanımlamalarına olanak

(16)

sağladığı için tarihi çevrenin korunması sadece bulundukları ülke ve coğrafya için değil, tüm dünya ülkeleri ve toplumları için büyük önem taĢımaktadır.

Bahar (1994) “Takkeli Dağ (Kavale Kalesi) ve Konya‟nın Tarihi Bakımından Önemi” isimli makalesinde, Önder (1962) “Mevlana ġehri Konya Tarihi Kılavuzu” isimli kitabında, Konyalı (1964) “Abideleri ve Kitabeleri ile Konya Tarihi” isimli kitabında, Öcal (2005) “Konya ġehir YerleĢmesinin Selçuklulardan Günümüze Tarihi AraĢtırması” isimli makalesinde, Konya kentinin tarihsel geliĢimine iliĢkin önemli verilere yer vermiĢtir.

Erdem (1997) “Tarihsel Çevrenin Korunması Ġçin Ekonomi Destek Yöntemi” isimli doktora çalıĢmasın da ise; Konya kentinin tarihten günümüze olan geliĢimini ortaya koyarak, tarihi dokuların önemine dikkati çekerek, tarihi dokuların neden ve nasıl korunması gerektiğini de ayrıntılı bir biçimde incelemiĢtir. Bunun yanı sıra, kentleĢmeyle birlikte yaĢanan hızlı değiĢim sonucu, dünyanın her tarafında birbirine benzer niteliksiz bir yapılaĢmanın yaygınlaĢması ile kültürel kimliğini korumaya çalıĢan her ülkede tarihsel çevreyi yaĢatmanın ve gelecek kuĢaklara aktarmanın önemini vurgulayarak, günümüzde tarihi dokuların tahribinin ve yok olmasının nedenlerine yer vermiĢtir.

1.4. AraĢtırmanın Materyal ve Metodu

Günümüzde geleneksel konut dokularında yaĢam kalitesinin niteliğinin Piri Mehmet PaĢa Mahallesi örneğinde irdelenmesi amacıyla gerçekleĢtirilen bu tez çalıĢmasında araĢtırmanın ana materyalini, Piri Mehmet PaĢa Mahallesi oluĢturmaktadır. Piri Mehmet PaĢa Mahallesi anıtsal yapı ve sivil mimarlık örneklerinin yoğun bir biçimde bulunduğu, geleneksel dokunun kısmen de olsa günümüze ulaĢabildiği bir yapıya sahiptir.

AraĢtırmanın metodu ise;

 Konuya iliĢkin yerli-yabancı yazılı kaynak araĢtırması,

 Seçilen alanda kullanıcılar ile yapılan anket uygulamaları ve saha araĢtırmaları

 Alana iliĢkin verilerin toplanması amacıyla kurumlarla gerçekleĢtirilen görüĢmeler, oluĢturmaktadır.

(17)

AraĢtırmada öncelikle geleneksel konut dokusunun korunmasının gerekliliğinin ve bu alanlarda yaĢam kalitesinin niteliğinin ortaya konması için literatür araĢtırması gerçekleĢtirilmiĢ, konuya iliĢkin Türkiye‟den ve dünyadan örnekler araĢtırılarak geleneksel konut dokularında yaĢam kalitesine iliĢkin yapılan çalıĢmalar incelenmiĢtir. Daha sonra araĢtırma alanında gerçekleĢtirilen mekansal analizler sonucu elde edilen veriler Netcad 4.0 programı bilgisayar ortamına aktarılmıĢtır. Bunun yanı sıra araĢtırma alanın yaĢam kalitesinin belirlenmesi ve sosyo kültürel, demografik, ekonomik vb yönlerinin ortaya konması amacıyla alanda anket uygulaması yapılmıĢtır. Uygulanan anketlerin değerlendirilmesinde SPSS 13.0 programından faydalanılmıĢtır. Elde edilen sonuçlar doğrultusunda Konya kentinden seçilen Piri Mehmet PaĢa Mahallesinde mekansal ve sosyal sorunlar tespit edilerek, yaĢam kalitesinin artırılmasına iliĢkin öneriler ortaya konmuĢtur. Anket çalıĢması iki gruba uygulanmıĢtır. Birinci grubu alanda yaĢamakta olan halk, ikinci grubu ise koruma konusu ile ilgili mimar, Ģehir plancısı, harita mühendisi, inĢaat mühendisi, sanat tarihçisi vb.meslek grubundan kiĢiler oluĢturmaktadır. AraĢtırma alanında yaĢayanlara uygulanan anket çalıĢmasında alanda yaĢamakta olan halkın mevcut durumları ve beklentileri öğrenilerek yaĢam kalitesinin yükseltilmesi için neler yapılması gerektiğini ortaya koymak amacına yönelik sorular yöneltilmiĢtir. Uzman gruba uygulanan anket çalıĢmasında ise geleneksel konut dokusunun ve özellikle araĢtırma alanında yaĢam kalitesinin değerlendirilmesine iliĢkin sorular yöneltilmiĢtir.

Harita 1.1: Piri Mehmet PaĢa Mahallesi ve çevresi (http://maps.google.com/konya, EriĢim 2009)

(18)

2.GELENEKSEL KONUT DOKUSU VE YAġAM KALĠTESĠ ĠLĠġKĠSĠ

2.1. Geleneksek Konut Dokusu Koruma Kavramı

Kentlerimizde çok önemli bir potansiyel olan, merkezi alanlarda kalmıĢ eski gecekondu, sanayi vb alanlarının dönüĢümünde, tek tip ve parsel ölçeğindeki standart bir dönüĢüm politikası benimsemek yerine, her alanın kendi özgünlüğü içinde, kullanıcıları ve mülk sahipleriyle, fiziki çevresiyle ayrıntılı analiz edilerek, bazı bölgelerin yalnızca sağlıklılaĢtırılması ve bazı bölgelerin tümüyle yenilenmesi yönünde farklı projeler geliĢtirilmelidir (Kuban, 2000).

Geleneksel konut dokuları, yaĢatılabilirlikleri sağlandığı ve kentin geliĢimi – değiĢimi ile uyumlu bir bütünleĢmeyi sürdürebildikleri ölçüde, kentsel çevreye önemli katkıları olan özel alanlardır. Gerçekte kentsel yenileme, kentsel mekana, toplumdaki, yaĢam kalitesinde ortaya çıkan farklılıklar ve sosyo – kültürel farklılıkları aynılaĢtırmak için kullanılan bir müdahale tipi olmalıdır (Kuban, 2000).

Doku içerisinde bütünlüğü sağlamak amacıyla malzeme seçiminde de geleneksel ya da geleneksel olana uyumlu malzeme kullanılmalıdır.

Kentsel hizmetlerin sunumunda kentsel yaĢam kalitesinin artırılması temel ilke olmalıdır. Kentsel kalitenin yükseltilmesi, o kentin sürekli, ayrıntılı, kentin özgünlükleri, doğası ve kültürünü gözeterek, yerel kalkınmayı da sağlamak üzere, zamanın ve yaĢamın dinamizmini içselleĢtirerek planlanması ile mümkündür. Geleneksel konut dokuları; geçmiĢte nasıl bir çevre içinde yaĢandığını gösteren açık hava müzeleri olarak da önem kazanmaktadır (Ahunbay 2004). Fakat çarpık kentleĢme, kent arazilerinin değer kazanması, artan nüfus yoğunluğu gibi nedenlerden dolayı hem varlıkları tehlikeye girmekte hem de bulunduğu çevre ile görsel bütünlükleri kaybolmakta; dolayısı ile korunmaları gerekmektedir. Geleneksel konut dokusunun korunması, genel olarak doğal ve fiziksel çevre korunması olup, ekonomik ve teknolojik olguların üstünde sosyal ve kültürel bir korumayı içermektedir (Kuban, 2000).

Günümüzde kentlerimizin çok azında insan ölçeğini koruyabilmiĢ, doğal organik formlarını kaybetmemiĢ geleneksel konut dokuları mevcuttur. Özellikle büyük kentlerimizde özenle korunmuĢ, değiĢime uğramamıĢ eski dokuların varlığını sürdürdüğünden söz etmek mümkün değildir. “Bir yandan büyük yangınlar, etkin

(19)

doğal afetler eski dokuları silip süpürmüş, diğer yandan bu mahallelerin yeni sakinlerinin batı örneklerini bilinçsizce uygulamaları, eski sosyal düzen, birbirini uyum içinde tamamlama endişesine sahip eski yapılaşma biçimlerini bozma yolunda gösterdikleri olumsuz büyük çabalar eski devirlerden hiçbir şey bırakmamıştır.”(Aru, 1998)

Geleneksel Türk kent dokusu, rastlantısal olmayan ritmik bir düzen içindedir. “Ortaya çıkan sonuç iç dokudan gelen geometrik olmayan formların yüzeye vurmasından ibarettir.” (Aru, 1998). Bu eski kentlerin temel biçimleri bu mekanların yaĢayanlarının gereksinimlerinden türemiĢtir. Tek konutta olduğu kadar, yapı çevresi ve yol dokularının biçimlenmesinde de insanla doğanın birbirini etkileyen iki öğe olarak belirmesi görülmektedir.

Günümüz planlama yaklaĢımında görüldüğü gibi geleneksel dokularla geliĢme alanlarını ayrı düĢünerek yapılan çalıĢmalar bugüne kadar olumlu bir sonuç vermemiĢtir. Bu nedenle doku içindeki sorunu çözmek için sadece yakın çevre iliĢkisinin değil, dokunun kentsel iliĢkilerinin de kurulması gerekmektedir. Bu yaklaĢım özellikle ulaĢım sorununun çözümünde “olmazsa olmaz” bir koĢuldur. Çünkü geleneksel kent dokuları, yaya ve atlı dolaĢımına göre tasarlandıkları için, çoğu zaman, taĢıt trafiğine olanak vermemekte; bu ise taĢıt ile belli bir noktaya kadar ulaĢılmasını zorunlu kılmaktadır. Bu amaçla özellikle kentsel ulaĢım kalitesinin artırılması ve bunun sürdürülebilir hale getirilmesi Türkiye kentleri için son derece önemlidir. Kentsel ulaĢımın geliĢtirilmesinde temel ilke özel araba kullanımını günlük yaĢamın dıĢında tutmak ve toplu taĢımacılığın kent içi ulaĢımdaki payını artırmak olmalıdır. Özel araba ile kent merkezine ulaĢımın desteklenmemesi bu çerçevede benimsenmelidir.

Kentlerin geliĢen alanlarının yanı sıra geleneksel ve kültürel dokularının korunması ve gelecek kuĢaklara aktarılması amacı ile gerçekleĢtirilen koruma ve yenileme çalıĢmaları mevcuttur. Koruma kavramının tek yapı ölçeğinden çıkarılarak mekanı içine alacak Ģekilde geniĢletilmesi, tarihi dokuların bir bütün olarak ele alınması düĢüncesini doğurmuĢtur. Koruma alanı olarak tespit edilen dokuların korunması için hazırlanan planlarda alanın, diğer kentsel alanlar ile iliĢkilendirilmesi. Tarihi kent dokuları zaman içerisinde çeĢitli boyutlarda eskimenin, köhneleĢmenin ve yıpranmanın görüldüğü mekanlardır. Tüm bunların etkisi ile bu mekanlar kent

(20)

içerisindeki değerlerini yitirebilir, kentsel kullanımlarında değiĢim ve dönüĢüm ile karĢı karĢıya kalabilirler. Günümüzde bu çalıĢmaların yetersizliği nedeniyle tarihi dokular giderek yok olmaktadırlar (Ahunbay 2007).

Geleneksel konut dokusunda korumayı gerekli kılan, kültürel kimlik taĢıma ve kültürel miras olma özelliği, çevreyi bir bütün olarak kapsamaktadır. Korunması gereken, korunmasına yönelik karar alınan yapı veya yapı grupları bulundukları çevre içerisinde korunmalı, yapıya yapılacak müdahaleler de bu çevre içerisinde değerlendirilip, planlanmalıdır. Çünkü bu yapılar geçmiĢte ve bugün, bulundukları çevre ile sürekli etkileĢim halindedirler. Fakat kültürel ve fiziksel çevrenin sürekliliğinin korunmasındaki sorumluluk, yalnızca koruma, planlama ve onarımla ilgilenen meslek dallarına değil, kültürel mirasa ve kültürel kimliğe sahip çıkmak ve devinimini sağlamak üzere, devlete, yerel yönetimlere ve bireylere de ait olmaktadır (Göksu 1993).

Ülkemizde de, 1983 yılında kabul edilen Dünya Kültürel ve Doğal Mirasın Korunmasına Dair SözleĢmede kültürel mirasın;

“… kültürel ve doğal mirasın toprakları üzerinde bulunduğu devletlerin egemenliğine tam olarak saygı göstererek ve ulusal yasaların sağladığı mülkiyet haklarına zarar vermeden, bu tür mirasın, bütün uluslar arası toplum tarafından işbirliği ile korunması gereken evrensel bir miras olduğu” dile getirilmiĢtir. Bu sebeple, tarihi çevreler kültürel miras olma özelliklerinden dolayı tüm ulusların sahip çıkması gereken ve korunmaları yönündeki sorumluluğun, tüm dünya uluslarına ait bir görev olduğu çevrelerdir (Göksu 1993).

Geleneksel kent dokularını korumanın amacı, kültürel mirasın devamlılığının sağlanması olmaktadır. Tarihi süreklilik sağlandığı sürece kültür mirası kabul edilen çevreler, günümüz yaĢamıyla birleĢebilmektedir. Gelecek nesillerin ideal yaĢam ortamlarını yaratabilmeleri ve gelecekte yol alabilmeleri, geçmiĢin öğretilerini doğru anlayıp, bugünkü yaĢamları ile birleĢtirmeleri ile mümkün olmaktadır. “Geçmişin öğretileri red edildiği takdirde gelecek nesiller yol alamayacaktır” (Erder 1986).

Geleneksel kent dokuları geçmiĢin izlerini ve günümüz için öğretilerini en iyi Ģekilde içlerinde barındıran çevrelerdir. Bu sebepten dolayı, günümüz yaĢantısı ile bağdaĢtırılması büyük önem taĢımaktadır (Göksu 1993).

(21)

Geleneksel kent dokusu kavramı uluslararası platformda ilk kez 1931 yılında, Uluslararası Müze Örgütü tarafından düzenlenen Atina Konferansında dile getirilmiĢtir. Bu konferans sonucunda yayınlanan Atina Bildirgesinde yer alan, „tarihi anıtların estetik değerinin arttırılması‟ maddesi kapsamında, „yapılar yapılırken yerleĢmelerin kiĢiliğine ve dıĢ görünümlerine özellikle çevreleri özel itina isteyen, tarihi anıtların etrafına saygı gösterilmesi önerilmektedir. Hatta bazı yapı kümeleri ve bazı özellikleri olan güzel görünüĢlü manzaraların oluĢumu korunmalıdır‟ denilmiĢtir. Bu bildirge ilk kez tarihi çevreden bahsedilmekle birlikte, tarihi çevre koruma kaygısının, tarihi anıtlara fon oluĢturan çevrelerin korunmasına yönelik olmaktan öteye geçemediği, tarihi yerleĢmelerin kendi özellikleri dolayısıyla korunmaları düĢüncesinin henüz geliĢmediği, korumanın halen tek yapı ölçeğinde değerlendirildiği görülmektedir (Erder 1975).

II. Dünya SavaĢından sonra ise tarihi çevreye bakıĢ açısı tamamen değiĢmiĢ, savaĢta yok olan tarihi çevrenin mimari değerlerini yaĢatma isteği estetik bir kaygı boyutunu aĢmıĢ, mimari mirasın ulusal bilinci oluĢturmada ve ulusal kimliği tanımlamadaki önemi anlaĢılmıĢtır. Avrupa‟da 1945‟ten sonra hızlanan kentsel koruma çabaları, II. Dünya SavaĢından sonra kentlerde meydana gelen yıkımların etkisiyle, tarihi çevre koruma anlayıĢının kapsamı geniĢletilmiĢ, kendi baĢlarına anıt olmayan ancak bir arada tarihi ve görsel değerler taĢıyan yerleĢimlerin kendine özgü karakterini yaratan tüm öğelerin bir arada korunması gereği ön plana çıkmıĢtır (Akçura 1973).

Dünyada görülen tüm geliĢmelerle birlikte, kültürünü kaybedip köksüzleĢme korkusuna kapılan toplumların, kültürel ve tarihi çevrelerini korumak, geçmiĢle olan bağlarını koparmamak adına derhal önlemler almaya baĢladığı, özellikle savaĢta yok olan ve endüstri devrimi ile tahribata uğrayan tarihi çevrenin mimari imgesinin, yerini kültürel mirasın ve ulusal kimliğin korunması ve yaĢatılması düĢüncesine bıraktığı görülmektedir (Dobby 1978). Buna iliĢkin, 14 Mayıs 1954 tarihinde La Haye‟de yapılan bir toplantı sonucu, ülkemizin de daha sonra imzaladığı, Kültür Varlıklarının Korunması‟na dair bir sözleĢme oluĢturulmuĢ, tarihi çevrelerin, en azından, yaĢanan savaĢlar sonucu yok edilmemesi, tahribata uğratılmaması için önlem alınmaya çalıĢılmıĢtır. Bu dönemde artan koruma araĢtırmalarına katkıda bulunmak üzere, 1959 yılında, günümüzde de oldukça önemli bir uluslar arası resmi

(22)

örgüt olan ICCROM kurulmuĢtur. ICCROM‟un kuruluĢ amacı, tüm dünyada artan koruma çalıĢmalarına katkıda bulunmak üzere, araĢtırma yapan kiĢiler, kuruluĢlar, laboratuarlar arasında koordinasyonu sağlamak ve bünyesinde barındıracağı uzman kiĢilerle, koruma konusunda uluslararası platformda danıĢmanlık yapmaktır (Erder 1994).

1964 yılında Ġkinci Uluslararası Tarihi Anıtlar Mimarlar ve Teknisyenleri Kongresi toplanmıĢtır. Bu kongrenin amacı koruma kavramının, uluslar arası bir düzlemde oluĢturulacak bir çerçeve dahilinde ele alınmasını sağlamaktır. Bu kongre sonucunda Venedik Tüzüğü yayınlanmıĢ, bu tüzüğün 1. maddesinde, tarihi anıt kavramı tek yapı olma durumunun yanında, " …belli bir uygarlığın, önemli bir geliĢmenin, tarihi bir olayın tanıklığını yapan kentsel ya da kırsal yerleĢme " biçiminde tanımlanmıĢtır. Bu tüzükle birlikte uluslar arası platformda ilk kez tarihi çevreden bahsedildiği görülmektedir. Ayrıca tüzüğün 3. maddesinde, koruma ve onarımdaki amacın, anıtları bir sanat eseri olduğu kadar, tarihi bir belge olarak korumak olduğu da vurgulanmıĢtır ve "anıtın korunması, ölçeği dıĢına taĢmamak koĢulu ile, çevresinin de bakımını içine almalıdır. Eğer geleneksel ortam varsa, olduğu gibi bırakılmalıdır. Kütle ve renk iliĢkilerini değiĢtirecek hiçbir yeni eklentiye, yok etmeye ya da değiĢtirmeye izin verilmemelidir" denilmiĢtir (Erder 1975).

Venedik Tüzüğü yayınlandıktan sonraki süreçte tarihi çevre korumanın önemi konusundaki bilincin tüm toplumlarda artması ve bu konudaki tartıĢmaların daha bilimsel bir platformda yapılmaya baĢlanması söz konusu olmuĢtur. ICOMOS‟un 1967 yılında yaptığı ilk sempozyumda, tarihi çevre korumanın, o çevreyi canlı tutmak anlamına geldiği, modern kentlerde tarihi dokunun korunmasındaki baĢarının, tarihi dokuda görülen canlılığa bağlı olduğu ifade edilmiĢtir. Bununla birlikte, uluslararası düzlemde, tarihi kentin modern kentle integrasyonun da ilk kez tartıĢılmaya baĢlandığı ve bir sorun olarak gündeme getirildiği görülmektedir (Karakul 2002).

Avrupa Konseyi tarafından Avrupa Mimari Miras Yılı nedeniyle 1975 yılında düzenlenen kongre sonunda yayınlanan Amsterdam Deklarasyonunda „bütünleĢik koruma‟ dan da bahsedildiği görülmektedir. Ayrıca deklarasyonda;

(23)

•Eski dokunun sağlıklaĢtırılması, dokunun yapısında çok önemli değiĢiklikler yaratmamalı, onarımın sağlayacağı faydalar toplumun tüm kesimlerince paylaĢılmalıdır.

•Gerekli yasal ve yönetsel olanaklar güçlendirilmeli, etkin hale getirilmelidir. •Yapıların onarımı ve çevre değerlerinin korunması için parasal yardım olanakları yaratılmalı ve mülk sahiplerine aktarılmalıdır.

• Önemli yasal olanaklara sahip yerel yönetimler, birbirleriyle fikir ve bilgi alıĢveriĢinde bulunmalı, mimari mirasın korunmasında özel bir sorumluluk yüklenmelidir. Koruma uygulanırken ve sonucunda oluĢacak sorunların ve faydaların toplumun diğer kesimlerince paylaĢılması gerektiği vurgulanmıĢtır.

Ayrıca deklarasyonda koruma konusunda genç nesillerin eğitimine ağırlık verilmesi gerektiği vurgulanarak, “Kamu yararını gözeterek çalıĢan uluslararası, ulusal ve yerel bağımsız kuruluĢlara destek verilmelidir. ” denilmiĢtir. Deklarasyonda yer alan ilkeler, konseye bağlı ülkelerde, kamuoyuna mal edilerek tarihi çevre ve koruma bilinci konusunda bir sağduyu yaratılmaya çalıĢılmıĢtır (http://www. mimarlarodası.org.tr/ mevzuatlar/ koruma mevzuatı , 2005).

UNESCO‟nun 30 Kasım 1976 yılında Nairobi‟de yaptığı toplantıda, kentsel korumanın uygulanacağı, tarihi ve mimari çevrelerin tanımı Ģu Ģekilde yapılmıĢtır: “Ġnsanoğlu tarafından kentsel ya da kırsal yerleĢmede oluĢturulmuĢ, döneminin arkeolojik, mimari, tarihi, estetik veya sosyo kültürel bakıĢ açısını ve değerlerini yansıtan, arkeolojik ve tarihi alanları kapsayan bina gurupları yapılar ya da açık alanlar.” Burada yapılan tanımlamada ölçeği ve kuruluĢ tarihi önemsenmeden, kültürel önem taĢıyan tüm mimari ve tarihi öğelerin bu tanımlama kapsamına girdiğini ve kentsel koruma bağlamında yaklaĢılması gereken alanlar olarak nitelendirildiği görülmektedir.

Koruma ilkelerine ve yöntemlerine uluslararası düzlemde bir çerçeve oluĢturma çabaları 1979 yılında yayınlanan ve 1981 yılında yeniden revize edilen „Kültürel Önemi Olan Alanların Korunması Ġçin‟ Avusturya Icomos Bildirgesi (The Burra Charter) ile daha da belirgin hale gelmiĢtir. Bildiride tarihi çevre koruma kavramı tarihi dokunun devamını sağlamak üzere izlenen yol olarak ifade edilmiĢ, korumanın kavramsal birtakım alt eylemleri de tanımlanarak, uluslararası düzlemde koruma eylemlerinin ve faaliyetlerinin, ortak bir noktaya taĢınması sağlanmıĢtır.

(24)

Daha sonraki yıllarda yapılan uluslararası toplantılarda, kavram tartıĢmalarının ve tanımlamaların, yerini tarihi çevreyi korumak ve devamlılığını sağlamak düĢüncesine bıraktığı görülmektedir. 1985 yılında Split‟te, 1988 yılında Cenova‟da ve 1990‟da Barselona‟da yapılan toplantılarda yapılan tartıĢmaların, tarihi çevreyi koruma yaĢatma ve geliĢimi sağlamak üzerine yoğunlaĢtığı görülmektedir (http://www. kulturbakanlıgı.gov.tr / bakanlık/ birimler, 2005).

2.1.1. Ülkemizde geleneksel kent dokusunu koruma kavramının geliĢim süreci

Ülkemizde geleneksel kent dokularına yönelik yapılan çalıĢmaları Osmanlı Ġmparatorluğu Dönemi ve Cumhuriyet Dönemi olmak üzere ikiye ayırabiliriz.

1906 yılında yürürlüğe konan Asar-ı Atika Nizamnamesi Cumhuriyet Dönemi‟nde de 50 yıl kullanılmıĢtır. Bu nizamname gerek taĢınır eski eserleri, gerek taĢınmaz eski eserleri saptayacak (tespit edecek) ve belgeleyecek (tescil edecek) kurumları içermemekte idi. Bu nedenle 1951 yılına kadar saptama görevini Milli Eğitim Bakanlığı Uzmanları, belgeleme görevini de “Ġstanbul Eski Eserler Encümeni” yürütmüĢtür. Ancak bu kurumların yasal dayanaktan yoksun oluĢu özellikle taĢınmaz eski eserlerin onarım ve restorasyonu ile görevli uzmanları zor durumda bırakmıĢtır (Çeçener 1992).

Özellikle 1950‟lerden sonra hızlı kentleĢme sonucu yıkıma uğrayan taĢınmaz eski eserleri koruma çabaları gündeme gelmiĢ, imar faaliyetleri sırasında ortaya çıkabilecek imar ve eski eserler sorunlarını çözmek ve korunmalarını denetlemek üzere 02/07/1951 tarihinde 5805 sayılı yasanın yürürlüğe girmesi ile Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu (GEEAYK) kurulmuĢtur. Yüksek Kurulun kuruluĢ amacı, yurt içindeki kültür varlıklarının korunması ve bakımında uyulacak ilkeleri, bunlarla ilgili programları saptamak, uygulanmasını izlemek, denetlemek, anıtlarla ilgili her türlü konu ve anlaĢmazlıklar üzerinde bilimsel görüĢ bildirmektir. Kurul beĢ doğal üye ve üç bakanlık temsilcisi ile bunların seçtiği onüç üyeden oluĢmaktadır. Üyelerin tarih, arkeoloji, sanat tarihi, mimarlık, estetik, kent planlaması alanlarından biri ya da birkaçında uzmanlaĢmıĢ, bu konuda yapıt ya da inceleme ortaya koymuĢ kiĢiler arasından seçilmesi yasada ön görülmüĢtür (Yazgan 1979).

(25)

Bu kurula verilen geniĢ yetkilere rağmen kararlarını uygulayacak ve denetleyecek bir yardımcı örgütün olmaması, yetersiz ve eskimiĢ bir eski eser mevzuatı ile çalıĢma zorunluluğu etkili bir politika geliĢtirilememesine sebep olmuĢtur. Bütün bunlara rağmen sorumsuz imar çabalarına karĢı koyan ve taĢınmaz eski eserleri belgelemekle görevlendirilen tek kurum olarak Türkiye‟de koruma tarihinin en önemli kuruluĢu olmuĢtur (Akay 1992).

1973 tarihli ve 1710 sayılı “Eski Eserler Kanunu” Türkiye‟de tarihi çevrenin bütün olarak korunması gerekliliğini ön gören ilk yasal düzenlemedir. Getirdiği diğer yaklaĢımlarla da Türkiye‟de, korumanın geliĢmesinde, temel taĢları oluĢturmuĢtur. Bu Yasa kapsamında aĢağıdaki konular vurgulanmıĢtır;

• eski eser devlet malıdır,

• korunması gerekli “eser” kavramında, tek yapı ölçeğinin dıĢına çıkılmıĢ, yapıların bir araya gelerek oluĢturdukları arazi parçalarının ve sitlerin de koruma konusu olduğu benimsenmiĢtir,

• kültür varlıklarının bakım ve onarımından sorumlu kuruluĢlar net olarak belirlenmiĢtir,

• devletin koruma amacıyla yasaklayıcı görünümünün yanı sıra, eski eser sahiplerine bazı ayrıcalıklar tanıması ve çeĢitli organlarıyla yardım yapması benimsenmektedir (Madran 2000).

1982 Anayasası‟nın 63. Maddesi; “Devlet, tarih, kültür ve tabiat varlıklarının ve değerlerinin korunmasını sağlar, bu amaçla destekleyici ve teĢvik edici tedbirler alır” diyerek devlete tarih ve kültür değeri olan eski eser ve anıtları koruma görevini vermiĢtir. Bu amaçla, kamu kurum ve kuruluĢların mülkiyetinde bulunan taĢınmaz kültür ve tabiat varlıklarının korunması, bu kuruluĢların bütçesine her yıl konulan ödeneklerle yapılmaktadır. Bu görevlendirme, ülkede koruma anlayıĢının önemli bir adımıdır.

1710 sayılı yasa, 21/7/1983 tarihinde yürürlüğe giren 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu‟nun uygulamaya konulmasıyla yürürlükten kaldırılmıĢtır. 2863 sayılı bu yasa, korunması gerekli olan taĢınır ve taĢınmaz kültür ve doğa varlıklarıyla ilgili tanımlamaları yapmak ve etkinliklerini düzenlemek, bunlara iliĢkin ilke ve uygulama kararlarını almak ve teĢkilat kurmak ve görevlerini tespit etmek amacındadır. Yasa, korunması gerekli taĢınmaz kültür ve doğa

(26)

varlıklarına her türlü inĢai ve fiziki müdahalede bulunmayı yasaklamıĢtır. Sit kavramı yeniden tanımlanmıĢ, kentsel sit koruma planlamasıyla ilgili olarak önemli bir adım daha atılmıĢ ve “Koruma Amaçlı Ġmar Planı” kavramı yeni bir planlama türü olarak kabul edilmiĢtir (Akay 1992).

24.06 1987 tarih ve 3386 sayılı kanun ile 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu‟nun bazı maddeleri değiĢtirilmiĢ ve yeni maddeler eklenmiĢtir.

2863 sayılı yasa çevre ölçeğindeki korumanın bir planlama sorunu olduğunu vurgulamaktadır. Ġlk kez “Koruma Amaçlı Ġmar Planı” tanımı getirilmiĢtir. GEEAYK‟ın hem ilke koyan hem de karar oluĢturan ikili yapısı yerine, ilke oluĢturmayı merkezi Koruma Yüksek Kurulu‟na, karar oluĢturmayı ve yerel ölçekte denetimi ise içinde Yerel yönetimlerin temsilcilerinin de bulunduğu Bölgesel Koruma Kurullarına bırakmıĢtır.

2863 sayılı Koruma Kanunu, günün geliĢen ve değiĢen koĢullarına uyum sağlayabilmesi için değiĢtirilmiĢ, bu değiĢiklikte 14/07/2004 tarihinde 5226 sayılı Kültür Ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu Ġle ÇeĢitli Kanunlarda DeğiĢiklik Yapılması Hakkında Kanun olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) tarafından kabul edilmiĢtir. 27/07/2004 tarihinde ise 5226 sayılı kanun Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiĢtir. 2863 Sayılı kanunda, 2863 Sayılı (5226 sayılı Kültür Ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu Ġle ÇeĢitli Kanunlarda DeğiĢiklik Yapılması Hakkında Kanun ile değiĢik) Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu olarak değiĢmiĢtir (www.kultur.gov.tr.2004).

2863 sayılı (5226 sayılı Kanun ile değiĢik) Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu‟nun araĢtırma ile ilgili önem taĢıyan maddeleri aĢağıda özetlenmiĢtir.

Yenilenen “kültür varlıkları” ve “sit” tanımları ile fiziki koruma yanında sosyo-kültürel yapının da korunmasına karar verilmesi madde 3‟de belirtilmiĢtir. Bunun yanında 3. maddeye eklenen “Koruma amaçlı imar plânı” ve “Çevre düzenleme projesi” kavramları ile tarihi çevre korumada önem taĢıyan projeler tanımlanıp, içerikleri belirtilmiĢtir.

Kanuna 10. Madde de eklenen kavramlar, BüyükĢehir belediyeleri, valilikler, bakanlıkça izin verilen belediyeler bünyesinde kültür varlıkları ile ilgili iĢlemleri ve

(27)

uygulamaları yürütmek üzere koruma, uygulama ve denetim büroları kurabilecektir. Ayrıca, il özel idareleri bünyesinde, kültür varlıklarının korunmasına yönelik rölöve, restitüsyon, restorasyon projelerini hazırlayacak ve uygulayacak proje büroları ve sertifikalı yapı ustalarını yetiĢtirecek eğitim birimleri de kurabilecektir. Böylece, tarihi çevre koruma projeleri, uygulamaları ve denetimleri yerel ölçekte yapılabilecektir. (www.kultur.gov.tr.2004).

Madde 12‟de ise “Özel hukuka tabi gerçek ve tüzel kiĢilerin mülkiyetinde bulunan korunması gerekli kültür ve tabiat varlıklarının korunması, bakım ve onarımı için Kültür ve Turizm Bakanlığı‟nca ayni, nakdi ve teknik yardım yapılır” denmektedir. Bu amaçla, Bakanlık bütçesine yeterli ödeneğin konulması sağlanmıĢ olmaktadır. Belediyelerin görev alanlarında kalan kültür varlıklarının korunması ve değerlendirilmesi amacıyla emlak vergisinin %10'u nispetinde "TaĢınmaz Kültür Varlıklarının Korunmasına Katkı Payı" tahakkuk ettirilip emlak vergisi ile birlikte tahsil edilmektedir. Tahsil edilen miktar, il özel idaresi tarafından açılacak özel hesapta toplanacaktır. Bu miktar; vali tarafından il sınırları içindeki belediyelere aktarılıp, kültür varlıklarının korunması ve değerlendirilmesi amacıyla hazırlanan projeler kapsamında kamulaĢtırma, projelendirme, plânlama ve uygulama konularında kullanılmaktadır. 2985 sayılı Toplu Konut Kanunu uyarınca verilecek kredilerin en az % 10'u da Bakanlık ile Toplu Konut Ġdaresi BaĢkanlığınca belirlenen tescilli taĢınmaz kültür varlıklarının bakımı, onarımı ve restorasyonu iĢlemlerine iliĢkin baĢvurularda değerlendirilmektedir.

Belediyeler ile kamu kurum ve kuruluĢlarına tescilli taĢınmaz kültür varlıklarını, kamulaĢtırma yetkisi verilmesinden ise madde 15‟in (a) bendinde bahsedilmektedir. Fakat, yapının kullanım Ģekli koruma bölge kurulları tarafından belirlenecektir.

Türkiye‟de kent planlamada yetki ve sorumluluklar planlamanın ölçeğine ve amacına göre merkezi ve yerel yönetimler arasında dağılmıĢ durumdadır. Planlamada daha çok düzen koyucu ve denetleyici konumunda olan merkezi yönetim üst düzey planlamada da sorumlulukları üstlenmiĢ durumdadır. Mekansal planlamaya yönelik yetki ve sorumluluklar ise, yerel yönetimlere bırakılmıĢ durumdadır; ancak özel nitelikli alanlar ile koruma alanlarında merkezi yönetim yine mevzuatı ve iĢleyiĢi belirleyici ve yönlendirici durumdadır. Planlamada yetki ve sorumluluk

(28)

dağılımındaki bu çoklu yapının yanı sıra, planlama alanının niteliğine göre yasal düzenlemelerde de farklılıklar vardır. Ġmar ve kentleĢmeye yönelik uygulamalar 3194 sayılı Ġmar Kanunu ve yönetmelikleri ile yürütülmekte iken; koruma alanları, turizm alanları, Boğaziçi, milli parklar, ormanlar vb. özel nitelikli alanlar için ayrı yasal düzenlemeler söz konusudur. Yerel yönetimlerin planlamadaki rolleri daha çok yerel fiziksel planların hazırlanması üzerinde yoğunlaĢmaktadır. Yerel yönetimler hazırlamıĢ oldukları planların uygulanmasına yönelik kendi yönetmeliklerini Bayındırlık ve Ġskan Bakanlığı‟ndan onay almak koĢulu ile hazırlama olanağına sahiplerdir (Ünal 2003).

2.1.2. Geleneksel konut dokusu kavramı

Geleneksel konut dokusu, tarihi belge niteliği taĢıma, estetik-sanatsal değerlere sahip olma, kültürel miras olma, belirli bir döneme ait evrensel veya yöresel değerler taĢıma gibi özellikleri barındıran, yapıların, yapı gruplarının oluĢturduğu çevrelerdir.

Ahunbay (2007) geleneksel konut dokusu kavramını, "geçmiĢ uygarlıklardan geriye kalan yerleĢme ve kalıntılardır" Ģeklinde tanımlanmaktadır. Geleneksel konut dokuları, geçmiĢ uygarlıklara ait birçok ayrıntıyı; bu uygarlıkların sosyal ve ekonomik yapısını, yaĢam felsefesini, estetik duyarlılığını, kültürel değerlerini ve bunlarla ilgili birçok bilgiyi bünyesinde barındırmaktadır. Anıtlar ve geleneksel doku belirli bir dönemin kentsel ve mimari düzenini yapım tekniklerini, sosyal yaĢamını açıklayan belge niteliğindedirler. Ulusların bugünlerini anlamalarına, kendilerini tanımalarına, tanımlamalarına olanak sağladığı için geleneksel kent dokusunun korunması sadece bulundukları ülke ve coğrafya için değil, tüm dünya ülkeleri ve toplumları için büyük önem taĢımaktadır.

Geleneksel konut dokuları içinde bulundukları kentin ve dokunun da ayrılmaz birer parçası olmaktadır. Kentin karakteri hakkında bilgi edinmek ve kentlerin planlanmasında gelecekteki geliĢimlerinin hangi yönde olacağını doğru tespit edebilmek için, kentin tarihsel geliĢimine bakılmalı ve kentteki mimari miras doğru algılanmalıdır. Bunu yapabilmek için de yine kentlerde, daha önceki kültürlerin oluĢturduğu tarihi kent mekanlarının incelenmesi gerekmektedir. Tüm kentler için,

(29)

kentlerin mimari mirası ve kentlerde yer alan geleneksel kent dokuları, kentin görsel karakterinin okunup anlaĢılması, tarihi kökenleri ve geçirdiği geliĢimler sonucu oluĢmuĢ olan karakteristik yapısının kent için öneminin neden ve nasıl sorularına verilecek yanıtlarla anlaĢılmasında ve kentsel geliĢim için gerekli olacak morfolojik analizlerin sağlanmasında tarihi doküman görevi görmesi açısından oldukça önemlidir (Topçu 2004).

Geleneksel konut dokuları, geçmiĢ uygarlıkların birer tanığı; bu toplumların yaratıcılığının son somut örnekleri arasında olup, insanlığın sahip çıkması ve koruması gereken en değerli kültür miraslarındandır. Toplumsal geliĢimin devamlı kılınmasında büyük bir paya sahip olan bu kültürel mirasın doğru algılanması, kuĢkusuz geliĢmede atılacak olan adımların hızlanmasını sağlayacaktır. Geleneksel konut dokuları, kentin özgün kimliğine referans vermektedirler. Halen varlığını devam ettirmeye çalıĢan geleneksel kentleri ve dokuları korumak ve yaĢatabilmek bu kültürel mirası gelecek nesillere aktarmak ulusal bir zorunluluk olup, ülkesel geliĢmenin vazgeçilmez unsurları arasındadır (Ahunbay 2007).

2.1.3. Geleneksel konut dokusunun bozulma nedenleri

Ülkemizde kentler geçirdikleri ekonomik ve sosyal dönüĢümlerin mekana yansımasının sonucu olarak değiĢmiĢ (dönüĢmüĢ) ve bugünkü görünümlerine kavuĢmuĢlardır (Ahunbay 2007).

Bu mekansal değiĢimden özellikle tarihi kent merkezleri ve geleneksel konut alanlarının yer aldığı geleneksel kent dokuları zarar görmüĢlerdir. Geleneksel konut dokusunun bozulmasının baĢlıca nedenleri arasında; geleneksel dokuya karşı ilgisizlik ve umursamazlık, modernleşme kaygısı, daha çok mülk edinme, evler ve iş yerleri elde etme amacı, yanlış imar planları hazırlama ve uygulama, ticari çıkar sağlama isteği (Rant) bulunmaktadır.

Geleneksel konut dokuları insanların geçmiĢle olan bağları ve geleceğe olan bakıĢ açıları açısından oldukça önemli mekanlar olmalarına rağmen günümüzde bazı sebeplerden dolayı yok olmaya yüz tutmuĢ alan niteliğini taĢımaktadırlar. Bu nedenlerden bazıları; geleneksel konut dokularının değerinin bilinmemesi, rant baskısı, yapılan Koruma amaçlı Ġmar planlarının uygulanmaması ve de yerel

(30)

yönetimlerin ilgisizliğidir. Bunlar geleneksel konut dokularının korunmamasındaki en önemli ve en büyük sorunlardır (Ahunbay 2007).

Geleneksel dokuların en baĢta gelen sorunu değiĢen ve sürekli geliĢen dünya ve yaĢam koĢullarına karĢın tarihi sürekliliğinin olmasıdır. Bunun yanında çevre karakterine uyum kaygısı olmadan maksimum rant elde etmek için yapılan binalarla kentsel çevrenin görünümü tek düzeleĢmekte, yüzyılların birikimiyle ortaya çıkan tarihi sokak perspektifleri yok edilmektedir. Reklam için zemin katlara ve yapıların üstlerine konulan büyük tabelalar ve çarpıcı renklerdeki ıĢıklı reklam panoları da geleneksel kent dokularının görüntüsünü ve siluetini bozmaktadır. Diğer büyük sorun ise bakım, onarım, sağlıklaĢtırma çalıĢmaları için erekli teknik ve maddi desteğin bulunmamasıdır. Geleneksel kent dokularının korunmasının amacı kültür mirasını günümüz yaĢamıyla birleĢtirerek bu alanları yaĢam kalitesi yüksek alanlar haline getirmektir (Ahunbay 2007).

Bu sorunlara çözümler bulunmadığı sürece de geleneksel konut dokuları zaman içinde yok olmaya devam edecektir. Bu büyük sorunların yanında halk tarafından ilgisizlik, insanlardaki manevi duyguların yerini giderek maddi kaygıların alması…. vb sorunlar da sayılmaktadır.

2.2. Kentsel YaĢam Kalitesi Kavramı

Kent ve bölge planlama faaliyetlerinde ele alınması gereken en önemli kavramlardan biri olan yaşam kalitesi kavramı, yaĢanabilir yerleĢmelerin oluĢturulmasında yeni bir araç olarak görülmektedir. Kentsel yaĢam kalitesi, plancı, politikacı ve halk kitleleri arasında da bütünleĢtirici olabilecek bir kavramdır. YaĢam kalitesi araĢtırmalarından elde edilecek sonuçlar her üç grubu da etkileyecektir. YaĢam kalitesinin yüksek olması yaĢanabilirliğin yanı sıra kentsel alanda ekonomik canlılığın artmasına, yerleĢimin ekonomik anlamda zenginliğine de katkıda bulunacaktır (Bayrak 2001).

Kentsel yaĢam kalitesi ile ilgili yapılan araĢtırmaların çoğunda, bireyin sosyal çevresi içinde yer alan öğeler ile yaĢam kalitesi arasındaki iliĢkiler araĢtırılmıĢtır. Bunların yanı sıra bireyin yaĢadığı konuttan ve çevresinden memnun olması kentsel donatı ve servislerinin de yaĢam kalitesi üzerinde etkilidir. Birey çevreyi algıladığı,

(31)

anladığı, kullandığı ya da beklentilerine cevap verdiği oranda değerlendirir. Kalite en basit Ģekliyle, mevcut durumdan eksikliklerin çıkarılmıĢ halidir. Mevcut durum; yaĢamın bireye sundukları iken eksiklikler; bireyin algılaması sonucu ortaya çıkanlardır. Bu formüle göre, bireyin yaĢamdan algıladıkları eksiklikler ne kadar az olursa yaĢam kalitesi de o kadar yüksek varsayılır. Bunlara bağlı olarak kentsel yaĢam kalitesinin yüksek olduğu yerlerde kiĢilerin yaĢamlarından ve çevrelerinden hoĢnut, dolayısıyla üretken ve verimli olduklarından söz edilebilir. Kentlerdeki yaĢam kalitesinin kullanıcılar tarafından değerlendirilmesi de politikacılar ve plancılar için büyük önem taĢımaktadır (Liu 1975).

Dünya nüfusu ve buna oranla kentli nüfusu sürekli artmaktadır. Ancak kentli nüfusunun % 30‟u gecekonduda yaĢamaktadır. Bu veriler doğrultusunda kentsel yaĢam kalitesi kavramının önemi daha iyi anlaĢılmaktadır. Kentsel yaĢam kalitesi, kentin imajı açısından oldukça önemlidir. YaĢam kalitesini yükseltecek yönde kararlar almak ve uygulamak yetkililer için öncelikli olmalıdır.

Kentsel yaĢam kalitesi yüksek olan kentler, bireyleri yalnız barındıran değil; kenti kırdan ayıran unsurlar olarak, bireylerin toplumsal, ekonomik, kültürel ihtiyaçlarını da karĢılayan ve kent yönetimine katılımlarını sağlayan yerleĢmelerdir. “Kentsel yaĢam kalitesinin” geliĢmesi için, kentlilik bilincinin geliĢmesi ve kentte yaĢayanların kenti sevmesi gerekmektedir. Kentsel yaĢam kalitesi, kentsel hizmetlerin sunulma düzeyinin önceden belirlenen ölçülerin üzerinde olması çağdaĢ kent ve çevre standartlarının bir kentte sağlanmasıdır. Kriterleri sağlayan ve kentsel yaĢam kalitesi yüksek olan kentler yüksek kaliteli altyapı, iletiĢim olanakları, ulaĢım ve güvenlik hizmetleri, iyi yetiĢmiĢ insan kaynağı ve ekonomik geliĢmeyi sağlayacak gerekli teknolojik birikimleri ile birer çekim merkezi haline dönüĢürler. Kentsel yaĢam kalitesinin yüksek olması için, kentlerin yaĢanabilir, sürdürülebilir ve sağlıklı kent olma koĢullarını yerine getirmesi gerekmektedir (Pacione, 2003)

Kentsel yaĢam kalitesinin yükseltilmesi yalnız yeni oluĢturulmuĢ kentsel alanlar için değil, özellikle kentin belleğini oluĢturan, geçmiĢin kültürel birikimini günümüze değin aktarmayı baĢarabilmiĢ geleneksel konut dokularında büyük önem taĢımaktadır.

Kent kültürünün ve kent kimliğinin önemli bir parçası olan geleneksel kent dokularının gelecek kuĢaklara aktarılması en önemli sorumluluklardan biridir. Bu

(32)

sorumluluğun en temel sonucu ise, kültür ve tabiat varlıklarını korumada, tüm dünya ülkelerinin ortak bir dil ve kritere sahip olma zorunluluğudur. Bu amaçla korumaya iliĢkin bir yasal sistem ya da sistemlerin gerekliliği kabul görmüĢ, önceleri bireysel çaba ve giriĢimlerle sınırlı kalan koruma kavramındaki geliĢim giderek her ülke için ulusal ve uluslararası sorumluluğa ulaĢan bir konuma gelmiĢtir. Ancak, ülkemizde kültür varlıklarının korunması konusunda yasal- kurumsal çerçeveden, uygulama– denetleme süreçlerine kadar uzanan, farklı ölçek ve kapsamlarda pek çok sorunun olduğu, bu sorunların fiziksel ve sosyo-ekonomik olumsuzluklar olarak kent mekanlarına yansıdığı, ancak çözümler üretilemediği görülmektedir.

Geleneksel dokunun kentin yaĢamına doğru ve dengeli katılımı ile geliĢmesinin sağlaması ülkemizde 1970‟li yıllarda yeni yeni ortaya çıkan geleneksel kent dokusunu koruma olgusunu yasal bir çerçeveye oturtabilme çabalarının ürünü olan Koruma Amaçlı Ġmar Planı ile gerçekleĢtirilmeye çalıĢılmaktadır. Ancak bu yaklaĢımla hazırlanan koruma amaçlı imar planları yasanın belirlediği sit sınırları ile sınırlı kalmıĢ, alanın kent bütünü içindeki yeri, tanımı, geleceğindeki rolü ve iliĢkileri bir yana bırakılarak kentsel sit alanının tek baĢına planlanması haline dönüĢmüĢtür. Oysa ki, kent bütününe iliĢkin hazırlanan her ölçekteki planlarda (ülke, bölge, havza, kent) geleneksel doku ile kentin yeni yerleĢim alanları ile bütünleĢtirilmesi sağlanmalıdır.

Sahip oldukları kültürel, duygusal ve kullanım değerleri nedeni ile korunması gereken geleneksel kent dokuları günümüzde (rant baskısı, bakımsızlık, güvenlik sorunları, konforsuzluk…. vb) gibi sorunlarla karĢı karĢıyadır (Zeren 1990). Bugüne kadar yapılan araĢtırmalarda geleneksel kent dokularının korunmasının gerekliliği ve önemi üzerinde durulmuĢtur. Fakat koruma kavramından bahsederken unutulmaması gereken bir diğer önemli konu geleneksel kent dokularında yaĢayanların kentin her türlü olanağından faydalanmalarının sağlanmasının yani yaĢam kalitesi standartlarının yüksek olması gerekliliğidir. Genellikle atıl durumda görülen koruma alanlarının gerçekte kentin geleceği ve kimliği açısından öneminin vurgulanması o alanlarda ki yaĢam kalitesi standartlarının yüksek olmasıyla doğru orantılıdır. Geleneksel kent dokularında yaĢam kalitesi standartları ne kadar yüksek olursa kültürel değerlerin gelecek nesillere taĢınması o kadar kolay ve güçlü olacaktır.

Şekil

Çizelge 2.1: Kentsel yaĢam kalitesinin göstergeleri  (http://www.utoronto.ca/qol/concepts.htm, EriĢim 2008)
Çizelge 3.1: Ankete katılanların eğitim durumu
Çizelge 3.3: Ankete katılanların gelir durumu
Çizelge 3.4: Ankete katılanların konut sahipliliği durumu
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

Müslim‟in farklı rivayet tariklerine yer verirken naklettiği merfu rivayetlerin bir kısmını el-Vukuf‟a alan Ġbn Hacer rivayeti bölerek naklettiği için,

Birinci ve ikinci grupta tübülarize kapsül flebi oluşturmak için 3 cm uzunluğunda ve 3 mm çapa sahip yuvarlak şekilli silikon rodlar inguinal bölgeye yerleştirildi.. İkinci

Tablo 5.’de görüldüğü gibi, araştırmaya katılan işletmelerin kriz durumlarını önlemeye yönelik yaptıkları çalışmalara bakıldığında, işletmelerde esnek ve

sonrası gelişmelerden iyice cesaretlenen ve başta Rusya olmak üzere, Osmanlı Devleti üzerinde birtakım emelleri olan dış güçlerin tahrik ettiği Ermeniler Doğu ve

Pamuk, Kırmızı Saçlı Kadın adlı romanında odak figür Cem’in içinde bulunduğu ve karşılaştığı durumların; eylemlerini ve hayatını nasıl şekillendirdiğini

Yakıtlarına göre dünya elektrik üretimi (TWh) ... Dünya elektrik enerjisi üretiminin yakıt paylaşımı ... Kurulu gücün yakıt cinslerine göre dağılımı ...

Lebedev Physical Institute, Moscow, Russia 40: Also at California Institute of Technology, Pasadena, USA 41: Also at Budker Institute of Nuclear Physics, Novosibirsk, Russia 42: Also

Buğday-mercimek münavebe sisteminin yaygın ol- duğu Güneydoğu Anadolu Bölgesi yağışa dayalı şartla- rında yürütülen ve geleneksel, azaltılmış toprak işleme ve