• Sonuç bulunamadı

Nezir Muhammed Raşid ve şiirlerindeki temalar

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Nezir Muhammed Raşid ve şiirlerindeki temalar"

Copied!
124
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

i T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

DOĞU DİLLERİ VE EDEBİYATLARI ANA BİLİM DALI URDU DİLİ VE EDEBİYATI BİLİM DALI

NEZİR MUHAMMED RAŞİD VE ŞİİRLERİNDEKİ TEMALAR

Mehmet Kemal ÇAKMAKÇI

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Danışman

Doç. Dr. Recep DURGUN

(2)

ii T. C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Bilimsel Etik Sayfası

Öğ

renci

ni

n

Adı Soyadı MEHMET KEMAL ÇAKMAKÇI

Numarası 154209031002

Ana Bilim / Bilim Dalı DOĞU DİLLERİ VE EDEBİYATLARI/Urdu Dili ve Edebiyatı Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora

Tezin Adı Nezir Muhammed Raşid ve Şiirlerindeki Temalar

Bu tezin proje safhasından sonuçlanmasına kadarki bütün süreçlerde bilimsel etiğe ve akademik kurallara özenle riayet edildiğini, tez içindeki bütün bilgilerin etik davranış ve akademik kurallar çerçevesinde elde edilerek sunulduğunu, ayrıca tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu çalışmada başkalarının eserlerinden yararlanılması durumunda bilimsel kurallara uygun olarak atıf yapıldığını bildiririm.

(3)

iii T. C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Yüksek Lisans Tezi Kabul Formu

Öğ

renci

ni

n

Adı Soyadı MEHMET KEMAL ÇAKMAKÇI

Numarası 154209031002

Ana Bilim / Bilim Dalı DOĞU DİLLERİ VE EDEBİYATLARI/Urdu Dili ve Edebiyatı Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora

Tez Danışmanı Doç. Dr. Recep DURGUN

Tezin Adı Nezir Muhammed Raşid ve Şiirlerindeki Temalar

Yukarıda adı geçen öğrenci tarafından hazırlanan Nezir Muhammed Raşid ve Şiirlerindeki Temalar başlıklı bu çalışma 13/06/2019 tarihinde yapılan savunma sınavı sonucunda oybirliği/oyçokluğu ile başarılı bulunarak, jürimiz tarafından yüksek lisans tezi olarak kabul edilmiştir.

(4)

iv

ÖN SÖZ

Bu tez Hint Alt Kıtasının önemli şairlerinden Nezir Muhammed Raşid’in hayatı, şiirlerindeki temaları, dil ve anlatımını inceleyen ve bununla birlikte şairinin eserlerinden yararlanılarak hazırlanmış bir çalışmanın ürünüdür. Modern Urdu şairlerinden Nezir Muhammed Raşid, yaşadığı dönemde hayattan kopuk eserler vermek yerine, hem bireyin hem de toplumun sorunlarını şiirlerine yansıtmıştır. Edebiyatçıların asli görevi toplumun ve bireyin her türlü duygularına ve düşüncelerine tercüman olmaktır. Bu görevi bazıları nesir yoluyla bazıları da şiirleri aracılığıyla yerine getirmişlerdir. Gerçek manada şiir hayatın her alanına tercüman olmalıdır.

Şiir hayattan kopuk olamaz, aksine hayatla iç içedir. İnsanı geliştiren ve düşündüren şiir, geçmişte olduğu gibi gelecekte de önemli bir sanat dalı olarak varlığını sürdürecektir. Şiirle ilgilenmek, bilhassa da başka bir ulusun şairinin şiirlerini incelemek keyifli olduğu kadar meşakkatli bir işti. Urdu şiirinde önemli bir yere sahip olan Nezir Muhammed Raşid’in şiirlerini incelemek, tanıtmak ve üzerinde tartışmak bir başlangıçtı. Nezir Muhammed Raşid’in dört şiir kitabı bulunmaktadır. “1940 yılında yayımlanan “Mavera”(Ötesi)’ da genellikle bireysel konuları dile getirir. İkinci kitabı “İran min Ecnebi”(İran’da Yabancı)’ de İran’da geçirdiği dönem ve bu dönemin sosyal ve toplumsal konularını ele alırken, İran’ı Batı’ya karşı uyaran şiirlere yer vermektedir. Üçüncü kitabı “La=İnsan”(Hiç=İnsan) 1969 yılında yayımlanmıştır. 1975’te Nezir Muhammed Raşid’in ölümünden sonra yayımlanan Guman ka Mumkun (Şüphenin İmkânı)’da hem toplumsal hem de bireysel konulara yer verilmiştir. Ayrıca Raşid’in dört şiir kitabına ilaveten on nazmının da bulunduğu Kulliyat-ı Raşid” Mavra Pulishers tarafından 2001 yılında okuyucuyla buluşturulmuştur.

Raşid, tam anlamıyla Batı sömürgeciliğine karşı sadece Hindistan’ın değil aynı zamanda sömürülen tüm Asya ülkerinde ki halkların tercümanlığına soyunmuştur. Yaşadığı toplumun bu durumdan kurtulması için kendini sorumlu hissederek halkını uyarmayı görev edinmiştir. Raşid herhangi bir şeye körü körüne bağlı kalmanın yanlış olduğunu vurgular. Hint toplumunun bu zor süreçten nasıl kurtulacağı hakkında öğütler verirken, yaptıkları yanlışlara da şiirlerinde yer verir. Şiirde ise herhangi bir kurala bağlı kalmayı reddeder. O, serbest şiirin öncülerinden biri olarak kabul edilmektedir. İçinde

(5)

v

bulunduğu bu zor durumlara başkaldıran böyle bir edebi şahsiyet üzerine çalışmak oldukça zevkli bir işti.

Nezir Muhammed Raşid’in şiirlerinin çevirileri yapılırken, mümkün olduğunca şiirdeki duygudan uzak kalmamaya özen gösterdik. Yine Raşid’in şiirlerinin şerhlerini yapan diğer yazarların görüşlerine tezimizde yer vermeye çalıştık.

Tez çalışmaları süresince benden yardımlarını esirgemeyen ve değerli fikirlerinden yararlandığım tez danışmanım Doç. Dr. Recep Durgun’a teşekkür ederim. Ayrıca gerek şiir çevirileri boyunca gerekse de kaynaklara ulaşmamda kolaylık sağlayan Prof. Dr. Nuriye Bilik’e teşekkür ederim. Tez çalışmalarım süresince benden değerli fikirlerini esirgemeyen ve şiir çevirilerine verdiği desteklerden dolayı Doktor Öğretim Üyesi Hakan Kuyumcu’ya teşekkür ederim. Benden desteklerini esirgemeyen çalışma arkadaşlarıma ve desteğini hep hissettiğim sevgili annem Gülsen Çakmakçı’ya içtenlikle teşekkür ederim.

MEHMET KEMAL ÇAKMAKÇI KONYA 2019

(6)

vi T. C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Öğ

renci

ni

n

Adı Soyadı MEHMET KEMAL ÇAKMAKÇI

Numarası 154209031002

Ana Bilim / Bilim Dalı DOĞU DİLLERİ VE EDEBİYATLARI/Urdu Dili ve Edebiyatı Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora

Tez Danışmanı Doç. Dr. Recep DURGUN

Tezin Adı Nezir Muhammed Raşid ve Şiirlerindeki Temalar ÖZET

Bu tezde Nezir Muhammed Raşid’in hayatını, şiirlerine şekil veren temaları ve bu temaları işlerken kullandığı dili işlemeye çalıştık. Şair yaşadıkları ve şahit olduklarıyla kendini okuyucuya ifade ederken kullandığı aşk, hüzün, ölüm, korku, umut hayal kırıklığı, yazgı, ayrılık, yalnızlık vb. gibi temalar şairin şiirlerindeki bireysel temaları oluşturmuştur. Nezir Muhammed Raşid, şiirlerinde sadece bireysel temalara yer vermemiş, yaşadığı toplumda üzerine düşen sosyal olaylara da şiirlerinde değinmiştir. Raşid’in yaşadığı dönem, Hint Alt Kıtasının ve diğer Doğu ülkelerinin geleneksel kültür değerlerine olan bağlılıklarının giderek zayıflamaya başladığı ve Batılı kültür değerlerinin kabullenilmeye başladığı dönemdi. Şairin sosyal temalı şiirlerinde Hint Alt Kıtasındaki İngiliz sömürgeciliğine ve Doğu ülkelerini sömüren, sömürgeci ülkelere karşı nefret ve düşmanca bir tavır sergiler. Kendi vatanlarında köle durumuna düşmelerini kabullenmeyen Raşid, şiirlerinde hep bir arayış içerisindedir. Şair bazı sosyal temalı şiirlerinde Doğu uluslarını sömürgecilikten ve kölelikten nasıl kurtulacaklarını öğütleyen şiirler kaleme almıştır. Raşid, Doğu uluslarının geri kalmışlığından duyduğu üzüntüye şiirlerinde yer verirken, bu geri kalmışlığın geleneklere sıkı sıkıya bağlı kalınmasına, geçmişe sığınmaya ve batıdaki gibi bir ilerleme sağlanamamasına bağlar. Serbest şiirin öncü isimlerinden Nezir Muhammed Raşid, şiirlerinde betimlemeler ve benzetmelerden büyük ölçüde yararlanmıştır. Bunlara ilaveten yinelemelere şiirlerinde yer veren şair, anlatımı güçlendirmek istemiştir. Serbest nazımla kaleme aldığı şiirlerinde sade, yalın ve gündelik bir dil kullanmıştır. Ayrıca Farsça sözcüklerden de oldukça istifade etmiştir. Nezir Muhammed Raşid, şiir dili ve ele aldığı temalarla Pakistan ve Doğu edebiyatında oldukça önemli bir yere sahiptir.

Anahtar kelimeler: Nezir Muhammed Raşid, Urdu şiiri, 20. yüzyıl Urdu şiiri, Serbest nazım, Sömürgecilik

(7)

vii T. C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Öğ renci ni n

Adı Soyadı MEHMET KEMAL ÇAKMAKÇI

Numarası 154209031002

Ana Bilim / Bilim Dalı DOĞU DİLLERİ VE EDEBİYATLARI/Urdu Dili ve Edebiyatı Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora

Tez Danışmanı Doç. Dr. Recep DURGUN

Tezin İngilizce Adı Nezir Muhammad Rashid And Themes in his Poems

SUMMARY

In this thesis, we attempted to present information about the life of Nezir Muhammad Rashid, the themes that shaped up his poems and the language he used when he was dealing with these themes. The themes such as love, melancholy, death, fear, hope, frustration, destiny, separation, solitude etc. which the poet employed while he was expressing himself to his readers through his experiences and testimonials constituted the individual themes in the poet’s poems. Nezir Muhammad Rashid not only involved individual themes in his poems but he also treated in his poems the social phenomena which he witnessed in the society where he lived. The period when Rashid lived was one when Indian sub-continent and other Eastern countries gradually began to experience a weakening of their adherence to their own cultural values and started to adopt Western cultural values. The poet demonstrates a repulsion and a hostile attitude in his poems with social themes towards the British colonialism in the Indian sub-continent and other colonialist countries that had colonized and exploited Eastern countries. Refusing to accept being slaves in their own country, Rashid was always in search of something in his poems. In some of his poems having social themes, the poet wrote poetry advising Eastern countries about how they could be liberated from colonialism and captivity. Rashid also mentioned in his poems his disillusionment with the backwardness of Eastern countries and attributed to this backwardness to adhering strictly to traditions, taking refuge in the past and failure to make a progress as in the West. One of the pioneers of free verse, Nezir Muhammad Rashid made ample use of descriptions and metaphors in his poems. In addition to these, the poet also included repetitions in his poems to enhance his expressive power. He used a simple, plain and colloquial language in the poems which he wrote in free verse style. Moreover, he made ample use of Persian vocabulary. Nezir Muhammad Rashid occupies a significant place in the Pakistani and Eastern literature by virtue of his poetics and the themes he treated.

Keywords: Nezir Muhammad Raşid, Urdu poetry, 20th century Urdu poetry, free verse, Colonialism

(8)

viii İÇİNDEKİLER

Bilimsel Etik Sayfası ... ii

Yüksek Lisans Tezi Kabul Formu ... iii

ÖN SÖZ ... iv

ÖZET ... vi

SUMMARY ... vii

GİRİŞ ... 1

I. BÖLÜM ... 8

1.NEZİR MUHAMMED RAŞİD’İN HAYATI ... 8

1.1.Halka-yı Erbab-ı Zevk ve Raşid ... 11

II. BÖLÜM ... 14 1.BİREYSEL TEMALAR ... 14 1.1.Aşk ... 15 1.2.Hüzün ... 25 1.3.Ölüm ... 34 1.4. Korku... 36 1.5. Umut ... 39 1.6. Hayal ... 40 1.7. Yazgı ... 41 1.8. Ayrılık ... 42 1.9.Yalnızlık ... 45 III. BÖLÜM ... 47 1.SOSYAL TEMALAR ... 47 1.1. Sömürgecilik ... 51 1.2.Kölelik ... 62 1.3.Din ... 71 IV. BÖLÜM ... 77 1.DİL VE ANLATIM ... 77 1.1.Motifler ... 78 1.2.Betimlemeler ... 82 1.3.Benzetmeler ... 86 1.4.Yinelemeler ... 91 1.5.Üslup ... 96

(9)

ix

1.6.Kavram Karşıtlığı ... 103 SONUÇ ... 106 KAYNAKÇA ... 108

(10)

1 GİRİŞ

Şiirin ne zaman ortaya çıktığı hakkında kesin bir bilgi olmasa da şair ve araştırmacı Yüce’ye göre “şiir ses dili döneminde doğmuştur” (1997: 30). Şiir var olduğu günden bugüne kadar insana en yakın sanat dallarından biri olmuştur. “ Zihnin bütün tasarılarını, ruhun bütün durumlarını ve gelişimlerini bir aksiyon içinde anlatabilen yalnız dildir. İfade vasıtası söz olan şiir en üstün sanattır. Diğer bütün sanatları özetle aşar” (Yetkin, 1947: 11). Edebiyat hayattan kopuk olamaz. “Edebiyat hayatın bizzat kendisidir. Maxim Gorki ve Prem Çand gibi edebiyatçılar hayatı edebiyat eleştirisi olarak tanımlarlar” (Macid, 1994: 144). Hayatın bir barçası olan şiir, tüm dünyadaki edebi türlerin başlangıç noktası olmuştur.

Tüm dünya edebiyatlarında olduğu gibi, Urdu edebiyatı da edebi yolculuğuna şiirle başlamıştır. Urdu şiirinin ne zaman başladığı hakkında kesin bir bilgi olmasa da Urdu dilinde ilk şiir söyleyenin Emir Husrev Dehlevi (1255-1325) olduğuna dair pek çok eleştirmen ittifak halindedir. Emir Hüsrev yazdığı eseri Halik-i Bari’de bir mısrası Farsça diğeri Urdu dilinde olmak üzere bir manzum sözlüğü vardır. Urdu dilindeki kelimeleri ezberletmek amacıyla manzum bir sözlük hazırlamıştır. Her ne kadar bu dönem Urdu (Hindvi) şiirinin başlangıcı olarak görülse de edebi anlamda çok fazla gelişme gözlenmez. Urdu şiiri Farsça’ya öykünerek başlamıştır. Saksina’ya göre “ Farsçayı şiirde taklit etmek daha kolay olmuştur” (1929: 48). Böylelikle Urdu Dili’ne Farsçadan hazır kalıplar girmiştir.

Bu durumda Urdu şairleri türün yeni kalıplarını aramak ve

bunları yerel ortama göre şekillendirmek zorunda

kalmamışlardır ve dil arılık, akıcılık, olgunluk kazandıkça şiirde de akıcılık ve güzellik görülmüştür. Fakat bunun zararı da şöyle olmuştur ki Farsça şiirlerle beraber dile Farsça şekil ve yapılar, teşbih ve istiareler, telmih ve zarbullar, misal ve vezinler, bahrlar girmiştir. Böylece Urdu Dili, Farsçayı taklit etmiştir. Sözcük yaratmada, kelimeler arasında ilişki kurmada ve kelimeleri birleştirerek tamlama oluşturmada Farsçadan beslenmiştir (Sadid, 2004: 63-64’den aktaran; Yılmaz, 2014: 6).

İlk dönem Urdu şiirinde Fars şiirini taklit etme geleneği çok yaygındı. Bu dönemde Farsça’ dan birçok yeni kalıplar alınarak, edebi sanatlara daha fazla önem verilmiştir. Toker’e göre; “Bu dönemde Farsça’dan alınan kelimeler ve terkipler dile öyle bir kaynaştırılmış ki adeta dilin bir parçası halini almıştır, dile zarafet ve akıcılık

(11)

2

getirmiştir” (1998: 299). Dekkan’ da, Urdu edebiyatı XIV. asırda başlamıştır. Zouk ve Galib gibi isimler Urdu Dili’nin ygelişimine vesile olmuş, bu dili zirveye çıkarmışlardır. “Mirza Esedullah Han Galib ve Muhammed İbrahim Zouk yaşadıkları dönem içerisinde Urdu Dili’ne ve özellikle de Urdu şiirine muazzam katkılar sağlamış ve derinlik kazandırmış iki büyük şairdir” (Yılmaz, 2014: 131). XIV ve XV. yüzyıllarda Bandah Navaz, Gesu Deraz XVI. ve XVII. yüzyıllarda II. İbrahim Âdil Şâh, Alinamah, Nusratî, Kutup Şâh, Gavvâsî, İbni Naşşâtî ve Molla Vachî Urdu şiirinin önemli şairleri arasında yer alırlar (Koçoğlu, 2014: 149).

Urdu şiiri, XVIII. yüzyılda Delhi’de şiir söyleyen şairlerin çoğunluğu Farsça şairidir ve nadiren Urdu Dili’nde şiirler söylemişlerdir. XIX. yüzyıl gelindiğinde II. Bahadur Şah döneminde birçok şair Urdu şiirinin Delhi’de ilerlemesi için gayret göstermiştir. Delhi’de bu dönemde şiir söyleyenlerin çoğunun sufi olmasından dolayı edebi konular genellikle tasavvufa yönelik olmuştur. Bu dönem şairleri duygularını açık ve yalın bir dille kaleme alıp, seçtikleri kelimelerle şiirde çekiciliği yakalamışlardır. Daha sonra Delhi şairlerinin Laknov’a gelmesiyle beraber burada da Urdu şiiri gelişme göstermiştir. Laknov’a yerleşen şairler yavaş yavaş Delhi ekolünü terk edip, yeni tarzlar oluşturmuşlardır. “Tutuculuğun dışında, daha nadir açık düşüncelerle, yeni yeni yollar, tarzlar ortaya çıkmıştır ve şairler Delhi’nin eski tarzından vazgeçmiş, yeni tarzları benimsemişlerdir” (Saksinah, 1929: 201). Laknov’da şairler Delhi ekolünü terkederken kendi tarzlarını oluşturmuşlardır.

1857 yılında İngilizlerin tüm Hint Alt Kıtasını ele geçirmesiyle üç buçuk asırdır hüküm süren Hint-Türk imparatorluğu yerini İngiliz egemenliğine bırakmıştır. Bu yeni dönemle birlikte sosyal hayat, eğitim, dil ve edebiyat alanında yeni çalışmalar baş göstermiştir. (Müslümanların içine düşükleri sosyal durum Ahmet hanla bitir) Sir Seyyid Ahmed Han (1817-1898) XIX. yüzyılın ikinci yarısında İngiliz ve Müslümanların birbirlerini daha iyi anlamaları için birçok edebi çalışmalar yapmıştır. Sir Seyyid Ahmed Han’a bu çalışmalar boyunca birçok edebiyatçı eşlik etmiştir. “Ahmed Han’ı çalışmalarında; Mevlana Hüseyin Azad (1830-1910), Nezir Ahmed (1936-1912), Mehdi Ali Muhsun-ul-Mulk (1937-1907), Altaf Hüseyin Hali (1937-1914), Muştak Hüseyin Vakar-ul-Mulk (1839-1917), Molvi Çarag Ali (1844-1895), Ekber Allahabadi (1846-1921), Şibli Numani (1857-1914) gibi yazarlar önemli eserler kaleme alarak yalnız bırakmamışlar ve topluma yararlı olmayı başarmışlardır” (Halıcı, 2003: 152). “1870

(12)

3

yılında Tehzib-ul Ahlak’ın yayınlanması hareketin başlangıcı oldu ve bu harekete Sir Seyyid ya da Aligarh Hareketi adı verildi” (Zulfikar, 1998: 331). Bu dönemde klasik şiir yerini siyaset, doğa, kültür ve tarih gibi kavramlara bırakmıştır. Sir Seyyid Ahmet Han‟ın çalışmalarıyla başlayan Aligarh Hareketi bünyesine katılan pek çok önemli yazar Aligarh Hareketini yalnızca edebi bir akım olmaktan çıkararak Hint Müslümanları için siyasi, dini ve kültürel açıdan bilinçlenmelerini sağlayan çok yönlü bir akım olmuştur ( Kişmir, 2011: 9).

XX. yüzyılda Hindistan’da artık insanlar toplumsal sorunlar ve siyaset hakkında konuşmaya başlamışlardı. Siyaset hemen hemen her insanın yaşamına girmiş ve her platformda konuşuluyordu. Urdu edebiyatı Rus, İngiliz ve Fransız edebiyatlarının etkisi altına girmşti. Marksizmin de etkisiyle Urdu edebiyatı toplumsal gerçekçilik dönemine girerek yeni fikir ve görüşlerin oluşmasına zemin hazırlamıştı. Realizm akımını benimseyen edebiyatçılar toplumsal gerçekçiliği kaleme alırken aynı zaman da halkı bilinçlendirmeyi de grev edinmişlerdir. Prem Çand ekolüyle realizm, Hindistan Yarımadası’nı etkisi altına almıştır. “Pirem Çand realizminin en başarılı ilk örneklerindendir. Ahiri Tuhfa (Son Armağan), ‘Acib Holi (Tuhaf Bayram) siyaseti tema ettiği, İnsaf ki Polis ise (Adalet Polisi) feodalizme başkaldırıyı ortaya koyduğu öyküleridir” (Halıcı, 2008: 131). Prem Çand’a ek olarak Krişen Çandar, İsmet Çağatay, Belvent Singh, Muhandar Nath, Ahtar Ansari vb. gibi edebiyatçılar dönemin sorunlarını tüm gerçekçiliğiyle dile getirmişlerdir. Bahsedilen eedbiyatçılar nesir alanında temsilcilerdir. Yine bu dönemde nesiri etkileyen gerçekçlik ve yenilikçilik ruhu şiiri de etkilemiştir. Bu dönemin en ünlü edebiyatçısı Pakistan’ın milli şaiiri muhammed ikbaldir. İkbal şiirlerine yenilikçi bir ruh üflemiştir. Şiirleri felsefi, derin düşünve tasavvurlarıyla dopdoludur. İkbalin amacı şiirleri vasıtasıyla geri kalmış islam dğnyasına şanlı mazilerini hatırlatarak yeniden ayağa kalkma mesajları içerir. İkbalden sonra onun şiirde açtığı yolu pek çok Urdu şairi takip etmiştir. Romantizm akımı Urdu edebiyatına Birinci Dünya Savaşı sonrasında girdi. Romantizm akımı, Aligarh akımına bir reaksiyon olarak doğmuştu. Romantizm, Urdu Edebiyatına yenilikler getirmişti. Urdu Edebiyatında Aligarh’a bir tepki olarak ortaya çıkan Romantizm edebiyatçılarının en başında Muhammad İkbal olurken, Seccad Haydar Yıldırım, Ağa şair Kızılbaş, Zafer Ali Han, Houca Hasan Nizami, Huşi Muhammed Nazir, Latiuddin Ahmet, Ahtar Şirani, Hafız Calenderi, Coş Melihabadi, Sağir Nizami, Hamidullah Afsar da yer almaktadır.

(13)

4

Bunların en önemlileri arasında Feyz Ahmed Feyz, Hafiz Celandhari, İbn-i İnşa, Ahmed Firaz ve Nezir Muhammed Raşid gibi şairler gösterilebilir. Alt Kıtada modernizm’le birlikte değişik adlarla hareketler kurulmuştur. “Yavaş yavaş, modernizm, İlerici Edebiyat Hareketi, Kültür Hareketi ve Neo ilerici hareket gibi çeşitli hareketlere ayrıldı” (Ağa, 1982: 385).

Modernizm I. Dünya Savaşı ile hemen hemen aynı dönemde ortaya çıkmış ve Batı’dan tüm dünyaya yayılmıştır. modernzimin önemli temsilcileri James Joyce, Franz Kafka, Wirgina Wolf ve Marcel Proust’dur. Modernist şiir belli bir kalıba ve biçime uymamakla birlikte, geleneklere sıkı sıkıya bağlı kalmayı da reddeder. “Modern şiiri ‘modern’ yapan öğe, şairin dünyaya gösterdiği organik tepkidir” (Özel, 1982: 106). Bu anlayışla beraber Batı’daki geleneksel anlayış yerini modern edebiyata bırakmıştır. Bu dönemde Batı’daki birçok şey Urdu edebiyatını etkilemiştir.

Realizmle tanışan Hint Alt Kıtası ve bu akıma mensup yazarlar artık toplumsal ve siyasal olaylara karşı duyarsız kalmıyordu. Artık edebiyat siyasetten kopuk değildi. Sınıfsal ayrıcalıkları, işçi, köylü ve yoksul insanları eserlerine konu eden edebiyatçılar artık halka daha yakın olmak istiyorlardı. Bu doğrultuda dönem edebiyatçılarının büyük bir çoğunluğu kendilerini daha iyi ifade edebilecekleri düşüncesiyle İlerici Edebiyat Hareketi’ne dâhil olmuşlardır. Hindistanlı öğrencilerin katılımlarıyla ilk manifestosunu Londra’da yapan İlerici Edebiyat Hareketi, edebiyatın konusunun nasıl olacağını şöyle açıklanmıştır: “Hindistan'ın yeni edebiyatının bugünkü varlığımızın temel sorunları ile açlık ve yoksulluk, toplumsal geri kalmışlık ve politik itiraz sorunlarıyla ilgilenmesi gerektiğine inanıyoruz”(Sadık, 191-192). Bu harekete mensup edebiyatçılar Batı’daki düşüncelerden etkilenmişlerdir. “Bu ilerici hareket yazarlarından kimileri Karl Marx’ın düşünceleriyle yoğrulup öyküler kaleme alırken, kimileri de Sigmund Freud’un öğretileri ışığında psikolojik çözümlemelerin de yer aldığı öyküler kaleme aldılar” (Halıcı, 2006:1).

İlerici Edebiyat Hareketi’den önce, Urdu edebiyatı sosyal sorunları ele alanarak siyasete dâhil oldu. İlerici Edebiyat Hareketi, literatürü somut gerçeklerle yakınlaştırdı. Ahtar’ a göre “Daha önce Urdu dili edebiyatında hiçbir edebi hareket bir manifesto aracı olarak görülmedi” (1971: 221). Pakistan’ın kuruluş aşamasında da oldukça aktif bir rol üstlenen İlerici Edebiyat Hareketi, kendisini destekleyen veya desteklemeyen birçok edebiyatçıyı etkilemeyi başarmıştır. Bu isimlerden bazıları: “Feyz Ahmed Feyz, Ahmed Nedim Kasimi, Mirza Edib, Aziz Ahmed, Zahir Keşmiri, Saccad Zahir, Ahmed Ali

(14)

5

Raşid-ül Hayri, Coş Melih Abadi, Ali Serdar Caferi… Bunlara ilaveten Nezir Muhammed Raşid, Hafiz Celandhari, Muhammed Hasan Askari, Gulam Abbas, Mumtaz Şirin, Şefik-ul Rahman ve daha sonraki dönemde Saadet Hasan Mantu, İntizar Huseyin, KudretŞefik-ullah Şahab, Vahid Kureyşi, Selim Ahtar, Aşfak Ahmed ve Banu Kudsiya” (Ahtar: 1971: 471). gibi önemli isimler İlerici Edebiyat Hareketi’ni desteklememiştir.

İlerici edebiyat Hareketi sıklıkla düzenlediği toplantılarla geniş kitlelere erişmek istiyordu. Edebiyatta olduğu kadar toplumsal yaşamda da etkisini göstermekteydi. “İlerici akımın kazandırdığı yenilikçi anlayış yoksul, gariban, işçi ve köylülerin içinde bulunduğu kötü yaşam şartlarını tartışıp eleştirmekteydi” (Kişmir, 2011: 37). İlerici Edebiyat Haraketi kurulduğu günden itibaren siyasetle iç içeydi. Bu durum bazı edebiyatçıları rahatsız ediyordu. Ancak bu hareket yavaş yavaş edebiyat alanı özelliğinden çıkıyor ve siyasi tartışmaların yapıldığı bir topluluk olma yolunda ilerliyordu. İlerici Edebiyat Hareketi’nin siyasetle fazla içli dışlı olması ve komunist partinin propaganda aracı haline alması ve giderek gücünü kaybetmesinden dolayı bu dönem edebiyatçıları bu edebiyat hareketi’nden ayrılmışlardır. Daha sonraları yeniden bir araya gelmek istemişse de başarılı olamamış ve zaman içinde kaybolmuşlardır.

İlerici edebiyat ile hemen hemen aynı dönemde edebiyattaki donukluğu kırmak, kaybolan estetiği ve şiirin gelişmesini desteklemek amacı ile Nesim Hicazi, Şeyh Muhammed Ahtar ve Tabiş Sadiki’nin bulunduğu bir arkadaş grubunu evinde ağırlayan Seyyid Nasir Ahmed Cami, edebiyata hizmet için gayrı resmi bir kuruluş olan “Bezm-i Dastanguyan” topluluğunu 29 Nisan 1939’da kurdular. Daha sonra adı Halka-yı Erbab-ı Zevk olarak değişen bu hareket siyasi ve toplumsal kuramlardan uzak durarak özgür şiirin gelişmesi için gayret göstermiştir. Kurulduğu günden itibaren dönemin önemli edebiyatçılarını bünyesinde toplamayı başarmıştır. Halka-yı Erbab-ı Zevk, İlerici Akımın gücünü yitirmesiyle birlikte, o dönemin İlerici Akım’ın önde gelen isimlerini de etkilemiştir. Bunlardan bazıları: “ Kıreşen Çandar, Racander Singh Beydi, Upandar Nath Eşk, ve Gulam Abbas’tır” (Özcan, 2013: 66). Kayyum Nazar, Yusuf Zafer, İntizar Huseyin, Ziya Celandhari, Hafiz Celandhari, Nesim Hicazi ve Yunus Cavid gibi önemli edebiyatçıları bünyesinde barındıran Halka-yı Erbab-ı Zevk “ Urdu şairlerinden Nun Mim Raşid, sembolizmin şiirdeki öncüsü ve serbest ölçülü şiirin tanıtıcısı Miraci de bu grupta yer almışlardı (Özcan, 2012: 113).

(15)

6

İngilizlerin ektiği nefret tohumu sonuncu bir arada yaşama imkânı kalmamıştı. Büyük çabalar sonucu 1947’de Pakistan ve Hindistan iki devlet olarak ayrıldılar. İngilizler Alt Kıtadan ayrıldıklarında ama geride pek çok sorun bıraktılar. Ayrılma şartlarına göre Hindular hindistan’da kaldı, Müslümanlar Pakistana göç etti. Yıllardır süre gelen uzun siyasi çabaların sonucunda ilk aşamada Ağustos-Kasım 1947’de insanlar Hindistan’ın çeşitli bölgelerinden Batı Pakistan’a göç etmeye başladılar. Göç eden insanlar yanlarında en değerli şeyler olan dil, kültür ve geleneklerini yeni vatanlarına taşımaya başlamışlardır. Fesadat dönemi olarak adlandırılan bu yıllarda artık edebiyatçılar bireysel konulardan çok eserlerinde siyasi, kültürel ve sosyal yönde gerçekleşen zorluk, şiddet ve acıyı edebiyatın konusu yapmışlardır.

Urdu Edebiyatı Modern dönem şairi ve serbest şiirin öncülerinden Nezir Muhammed Raşid hem bir birey olarak hem de bir şair olarak üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmiş ve deneyimlerini eserlerine yansıtmıştır. Yirminci yüzyıl şairlerinden Nezir Muhammed Raşid, yazdığı şiirlerle topluma dokunabilmeyi başarabildiği için güncelliğini korumaktadır. Urdu edebiyat tarihi içinde önemli bir yere sahip olan Raşid, gerek bireysel gerekse de sosyal olaylara yaklaşımıyla okuyucuyla kendisi arasında sıkı bir bağ kurmuştur. Dil ve anlatımı genel olarak anlaşılır olan Raşid’in şiirleri, modern şiirin bir özelliği de olan okurken düşündüren bir özelliğe sahip olmasıdır. Necatigil’in modern şiir hakkındaki değerlendirmesi şu şekildedir: “Modern şiirin biraz da okuyucu tarafından doldurulması gerekli boşluklar taşıdığını, böyle bir şiir tecrübesinden geçmemiş kimselere bunların biraz katı ve kapalı geleceğini kabul ediyorum. Ama şiirin ilk bakışta çapraşık ve bilmeceli görünmesi onun çözülemeyeceği anlamına da gelmez” (1979: 105). Raşid’in modern şiir özelliklerini tamamıyla taşıdığını söyleyebiliriz. Moran’ın belirttiği gibi “modern şiirde içerik, ham konunun eser içinde aldığı yeni durumdur” (1991: 151). Nezir Muhammed Raşid’de olduğu gibi amaca yönelik cümleler belirli bir kalıba bağlı kalmaksızın direkt mısralara aktarılmış haldedir. Geçmişe bağlı kalmadan hatta geçmişi göz ardı ederek şiir yazan Raşid, dili resmi şekilden çıkartarak, nazmın kalıplaşmış biçimini ve içeriğini değiştirme gayretindedir. Nezir Muhammed Raşid’in şiirleri insanoğlunun duygu dünyasına etki etmede en yakın aracı niteliğindedir. Sait Faik’ in de dediği gibi insanı insana en çok şiir yakınlaştırır. “Şiir olmayan yerde insan sevgisi de olmaz. İnsanı insana ancak şiir sevdirir” (2009: 1402). Bu dönem 19. yüzyılın sın çeyreğinden günümüze kadar gelen süreyi kapsar: Sir Seyyid Ahmed Han’ın başlattığı Aligarh Hareketi dönemi ve Muhammed İkbal’in etkilediği

(16)

7

dönem. Ardından ilerici Hareket, Hakya-yı Erbab-ı Zevk, modernizm ve Post modernizm gelir.

Tez çalışmamamız dört bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde Nezir Muhammed Raşid’in hayatını ve Halka-yı Erbab-ı Zevk ile olan bağını, ikinci bölümde şiirlerinde öne çıkan ve genellikle “Mavera”(Ötesi)’ da geçen bireysel temalarını, üçüncü bölümde başta Hint Alt Kıtası ve Doğu toplumlarındaki sömürgeci anlayışa karşı çıkan sosyal temalarını, dördüncü bölümde, şairin dil ve anlatımında kullandığı motifleri, betimlemeleri, benzetmeleri, yinelemeleri, kavram karşıtlığı ve nasıl bir üslup ile şiirlerini kaleme aldığını ele almaya çalıştık.

(17)

8 I. BÖLÜM

1.NEZİR MUHAMMED RAŞİD’İN HAYATI

Nezir Muhammed Raşid, 1 Ağustos 1910’da Gucranvala’ da dünyaya geldi. “Ana dili Pencapca’dır ve Urdu dili, İngilizce ve Farsça eğitimi görmüştür (Pue, 2014: 8). İlköğrenimini Alipur’da almıştır. 1926’da Nezir Muhammed Raşid Akalgarh'daki hükümet lisesinden mezun olduktan sonra, Laypur'daki devlet ortaokul lisesinde sanat fakültesi sınavını geçti. N. M. Raşid, 1928’de lisans eğitiminden sonra, 1930 yılında Government Kolej Lahor’da ekonomi alanında yüksek lisansını tamamladı. 1932-1934 yılları arasında aylık dergi Nahlistān’da fahri editör olarak çalıştı. 1934 yılında Governtment Kolej Laipur’da İngilizce, Tarih, Felsefe ve Urdu dilinde dersler vermiştir. O zamanlar Raşid İngilizce makaleler yazmıştır. “Laipur Kolej dergisi “ Baskin” de öğrenci editörlüğü yaptı” (Tabassum ve Şehriyar, 1981: 14). 1935 yılında Multan ‘da komiserlik bürosunda denetim memuru olarak göreve başlayan Raşid, aynı zamanda Lahor edebiyat ve eğitim dergisi Şahkar'ın editörlüğünü yaptı. Aralık 1935’te dayısının kızı Safiye ile evlendi. Bu evlilikten beş çocukları oldu. Nesrin, Yasemin, Selin, Şehriyar ve Tamzin. Karısı Safiye’nin 1961’te ölümünde sonra Raşid, “Anne tarafından İtalyan baba tarafından İngiliz Şila ile 1964 yıılında evlendi (Şehriyar, 1981: 13).

1937 yılında Haksar Hareketi’ne katılmıştır. Bu hareket dini değerleri ön planda tutan bir hareketti. Bu sebeple Allah’a inanan bütün din mensupları harekete katılabiliyordu. Hindistan dışındaki Haksar mensupları arasında Yahudi ve Hıristiyanlar da bulunuyordu. Haki renkli elbise giyen ve yanlarında cihada hazır olduklarını sembolize eden “bilçe” denilen küçük bir kürek taşırlardı (Soydan, 2002: 41). Aynı zamanda bu hareket İngiliz Hükümetiyle çatışma halindeydi. Bu hareketin İngiliz Hükümetiyle ters düşmesi nedeniyle Raşid, denetim memurluğu görevinden ayrılmak zorunda kalmıştır. 1940 yılında Halka-yı Erbab-ı Zevk’e katılan Raşid, burada aktif rol oynamıştır.

II. Dünya Savaşı esnasında İngiltere, Hintlilerden geniş ölçüde asker alarak bunlardan yararlanmıştı (Sevil, 2011). II. Dünya Savaşı sürecinde kısa bir süre Royal Indian Army’de görev yapan Raşid, Pakistan’ın bağımsızlığından önce Yeni Delhi ve Laknov’da All Indian Radio’ da görev yapmıştır. II. Dünya Savaşı sırasında Raşid, İngiliz Hint ordusunda savaş dışı memuru olarak İran, Irak, Mısır ve Siri Lanka’da bulunmuştur. Raşid daha sonra Voice of America’da çalışmak üzere New York’a yerleşmiştir. 1947

(18)

9

yılında Peşhaver’e yerleşen Nezir Muhammed Raşid, 1953 yılına kadar bu şehirde kalmıştır.

Nezir Muhammed Raşid, 1949-1952 yılları arasında Pakistan Radyosu’nda Halkla İlişkiler Müdürü olarak görev yaptı. 1956 yılında Cakarta’da Birleşmiş Milletler Bilgi Merkezi Müdürü olarak görev yaptığı sırada “İran min Ecnebi” kitabı yayımlandı. 1958 yılında Karaçi’de Birleşmiş Milletler Bilgi Merkezi’nde Müdür Yardımcısı olarak görev yaptı. 1959 yılında ise Birleşmiş Milletler Bilgi Merkezi’nin Müdürü oldu. “1967 yılında Tahran’a giden Raşid, 1970 yılına kadar burada kalmıştır. Bu süreçte üçüncü kitabı La=İnsan’ı tamamlamıştır (1969)” (Pue, 2014: 9). Ağustos 1975’te hayatını kaybetmiştir. Raşid’in kızı Yasmin babasının ölümüyle ilgili anısını şöyle paylaşır:

Ağustos 1975’de babamın kalp krizi geçirip ölmesiyle baba tarafından İtalyan anne tarafından İngiliz olan üvey annem Şila, babamın öldüğünü söylemek için bana telefon etti. Ben derhal Montreal’den Londra’ya yola koyulmak için hazırlığa başladım. O zaman Lahor’daki amcam Fahir Muhammed Macid’den telefon geldi. Şila ölüyü Pakistan’a göndermek için hazırlık yapmadığını aksine Londra’da yakılacağını söyledi. Ben ve Faruk da onun bu hareketini engelleyecektik. Öyle ki bana bu haber gelir gelmez perişan bir halde Şila’ya ikinci kez telefon ettim. Tüm ailemiz bu yakılma olayına karşıydı. Toplumumuz buna izin vermeyecekti. Şila hemen bu Raşid’in isteğiydi ve öyle yapılacak, dedi. Bir ay önce Şila’nın babası ölüp de yakıldığında, babam Şila’ya: “Gitmek için ne kadar huzurlu bir yol” demişti. Bu yüzden bu isteği yerine getirmek istemişti. Ben derhal Londra’dan yola koyulup orayı terk etmek istedim çünkü babamın ölüsünü bu halde göremezdim (2010: 350).

Çocukların istekleri yerine getirlmedi Şila cesedi Londra’da yaktırdı.

Pakistan edebiyatının İlerici yazarlarından da olan Raşid, Urdu Edebiyatında Feyz Ahmed Feyz’den etkilenmiş olup, Feyz ile birlikte modernizmin öncülerinden sayılmaıştır. N.M. Raşid’in, Feyz Ahmed Feyz’den etkilendiğini ona karşı söylediği şu sözlerden anlayabiliriz. “Feyz küçük bir damlaya bakarken koca bir okyanusu anlamakla kalmaz aynı zamanda bu okyanusu bütün insanlığa gösterir” (Kardaş, 2011:21) demiştir. Feyz’in gerçekçi bir şair olduğunu, bunu yaparken de romantizmden de yararlandığını söyleyebiliriz “1942 yılında Feyz Ahmed Feyz’in yeni bir çığır açan, Nakş-i Faryâdî adlı eserinin önsözünde, N.M. Raşid, Feyz’in romantizm ile gerçekliği aynı potada eriten bir şair olduğunu vurgulamaktadır”( Çodhri: 1987: 102).

(19)

10

Nezir Muhammed Raşid’in ilk dönem şiirlerinde, yazdıkları sonatlarla Batı edebiyatından Mattew Arnold ve Robert Browning’ten etkilendiği aşikârdır. Şairin kaleme aldığı ilk dönem şiirlerinde sonatlara başvurmasındaki en önemli etken bu edebiyatçılardır(Muhiddin, 2010: 224).

(20)

11 1.1.Halka-yı Erbab-ı Zevk ve Raşid

İlerici Yazarlar Akımıyla hemen hemen aynı dönemde, bireyin kalbindeki yitik sesleri duymaya duyurmaya, edebi donukluğu yenilikçi bir ruh ile kırmayı amaçlayan, içlerinde Nesim Hicazi, Şiy Muhammed Ahtar ve Tabiş Sadiki’nin bulunduğu bir arkadaş grubunu evinde ağırlayan Seyyid Nasir Ahmed Cami, edebiyata hizmet için gayrı resmi bir kuruluş olan “Dastanguyan” topluluğunu 29 Nisan 1939’da kurdular. Başlangıçta bu grubun toplantılarında sadece hikâye okunuyordu. Kayyum Nazar’ın katılımıyla bu toplantılarda şiir ve gazel de okunmaya başladı. Topluluk zamanla değişime uğramıştır. Sadece hikâye değil zamanla şiirde okunmaya başlanmıştır. En önemli değişiklik ise topluluğun adının Halka-yı Erbab-ı Zevk olarak değişmesidir.

Miraci, Huseyin Halid ve N.M. Raşid’in başını çektiği edebiyatçılar, bu akımın en önde gelen isimleridir. Bunlar, edebiyatta yeni biçim deneyimlerinde bulunmuşlardı. Bu şairlerin en önemli özelliği hece ölçülü, vezinli şiirin yaygın olduğu dönemde serbest şiire önem vermeleridir. Böylece şiiri yeni biçimle tanıştırmakla kalmayıp, aynı zamanda duygudaki iniş çıkışları küçük büyük mısralara sığdırabilmişlerdir. Şüphesiz Halka-yı Erbab-ı Zevk şairlerlerinin Urdu şiirine son derece önemli hizmetleri olmuştur.

Halka-yı Erbab-ı zevk akımı sadece şiiri etkilemekle kalmamış, öykü türüne de bir takım yenilikler getirmiştir. “Halka-yı Erbab-ı Zevk’ten önce Urdu öyküsü Seccad Haydar Yıldırım öncülüğünde romantizm, Prem Çand ekolüyle realizm, Angare ile başkaldırı, İlerici Hareketle toplumsal gerçekçilik aşamalarını inanılması güç bir sürat ve başarıyla kat etmişti. Halka, bütün bunlara manevi keyfiyet ve psikolojik unsurları dâhil etmiştir” (Özcan, 2013: 65). N.M. Raşid şiirlerinde toplumsal çöküntüleri ana tema olarak işlemiştir. Halka’ya katılmasındaki en önemli etkenlerden birinin de bu tür sosyal ve toplumsal sıkıntıları işlerken hem manevi hem de psikolojik unsurları kullanması gösterilebilir. Raşid’in şiirlerinde manevi keyfiyet ve romantik unsurlar gözlemlenmektedir:

ے ہ یتگ ھ جب ںو یک یت ب موم یر یم ؟ ںورک نشور ےس یک ےس رھ پ ےسا (Mulk, 2010: 18).

(21)

12 Mumum neden sönüp gitti Onu tekrar nasıl ışıldatayım?

N. M. Raşid’in şiirlerinde estetik ve iç güzelliği ortaya çıkarma gayreti vardır. “Âşık tekrar tekrar sevgilisinden izin ister ve onun sevgisiyle kanat yapıp sesine ulaşmak ister: ےد ےنا ج را پ س ُ ا ےھ جم ،ےد ےنا ج ،بو یحم ےرم اگ ںؤا ج د ی نام ےک ر ی ت روا اگ ںؤا ج لا یکا (Huseyn: 2008:44).

Ey sevgilim, gideyim, izin ver karşıya gideyim Yalnız gideceğim, ok gibi gideceğim

Modern şiirin öncülerinden biri olarak kabul edilen Nezir Muhammed Raşid, ناریا یبنجا ںیم (İran min Ecnebi)‘ nin önsözünde modern şiir hakkındaki düşüncelerini şöyle açıklamıştır:

Modern şiir yalnızca suni değil veya eski türlerin büyüsüne karşı gelme işi de değildir. Modern şiir ister kafiyeli olsun isterse de serbest olsun modern zamanın gereksinimlerinin cevabıdır. Klasik şiir toplumun bir ferdinin, bir kurumun parçası gibiydi Ancak modern şiir sadece bir fert olmaktan ziyade zamanın penceresinden baktı. Kendi kendini inceledi (Faruki, 2010:16).

Kurulduğundan beri Urdu diline ve Urdu eğitime önem veren Halka yazarları, genç neslin de haklarını savunmuş, onları edebiyata kazandırmak istemişlerdir. Halkanın kurucularından olan Kayyum Nazar, bu hareketin amaçlarını şu şekilde sıralamıştır:

a- Urduca dilini geliştirmek ve ilerletmek b- Yeni nesle edebiyat eğitimi vermek

c- Urdu edebiyatı yazararının haklarını kazanmak

d- Edebiyat eleştirilerinin samimi ve tarafsız olması sağlamak

e- Urdu edebiyatçılarının ve basın çalışanlarının çevirilerine yardımda bulunmak (Sadid, 2004: 539).

Halka-yı Erbab-ı Zevk’in mevcut durumu değiştirme ve estetik güzelliğini ortaya çıkarma gayesi vardı. Bu akım İlerici Yazarlar Akım’ının amaçlarına tepki olarak ortaya çıkmıştır ve onun yarattığı mekaniklik ve tekdüzeliğin karşısında renklilik ve yenilikçiliğe önem vermiştir. Halka, yeni deneyimlere, yeni biçimlere ve yeni sorulara önem vermiştir, bu akım “ne söylendi” ile beraber “nasıl söylendi” (edebi üslup) ve “niçin söylendi” (felsefi açı) ‘nin önem kazandığı ve “kimin söylediğini” genellikle ikinci

(22)

13

planda bırakan bir edebi akımdır. Bunun faydası şu olmuştur: Sanat öncelikle genel kabul görmüş ve bu sanat vasıtasıyla yazarlar ün kazanmışlardır. Halka-yı Erbab-ı Zevk sadece bir akım olmakla kalmayıp zamanla bir yaşam tarzı haline gelmiştir. Nitekim bu akım edebiyatçıya kendi kişiliğine dönme, dervişlik ve özgürlük dersleri de vermiştir ve onu kişisel ihtiraslarla şöhret düşkünü olma hastalığından kurtarmıştır. Halka’nın edebiyatçıları Delhi, Bombay, Puna, Karaçi, Londra, İslamabad, Sargudha ve Revalpindi’ye gittikleri zaman bu akım ve hayat tarzı da onlarla birlikte gitmiş ve oralarda dallanıp budaklanmıştır. Böylelikle yerel olmaktan çıkan Halka, artık Hint yarımadasında oldukça önemli bir yere sahip olmuştur.

Bağımsızlıktan sonra Halka’da bölünme yaşamıştır. Ancak yalnız edebi uğraş içinde olması ve siyaset dışı olması neticesinde edebi bir akım olarak bugün deyaşamaktadır ve mirasını nesillerden nesillere aktarmaktadır” (Anvar, 1991: 441). Günümüzde de Halka, haftalık toplantılarına devam etmekte, bu toplantılar çoğu kez Lahorda olmaktadır. Toplantılara ev sahipliği yapmıştır. Bu şehirler Toronto, Ravalpindi, New York, İslamabad,Faisalabad’dır.

(23)

14 II. BÖLÜM 1.BİREYSEL TEMALAR

Nezir Muhammed Raşid’in yayımlanan dört kitabında da hem bireysel hem de toplumsal şiirleri görmek mümkündür. Bireysel konuları ele alan şair, genel olarak aşk, hüzün, ayrılık, ölüm, korku, hayal kırıklığı gibi konulara şiirlerinde yer vererek okuyucuya aktarır. Nezir Muhammed Raşid’in bireysel konularda yazdığı şiirler okuyucuyu derin etki ve düşüncelere iter. Kimi zaman yazdığı şiirler okuyucunun kalbinde direkt olarak bir etki sağlarken kimi zaman da okuyucuyu düşünmeye ve anlamaya yöneltir.

Aşk temasında şair, tek taraflı aşkından kimi zaman umutsuzluğa ve karamsarlığa sürüklenir. Kimi zaman da aşkından öyle ümitlidir ki kavuşmanın bir gün gerçekleşeceği kanısındadır. Sevgilisine karşı hislerini hep taze tutmak isteyen şair, onu üzecek mısraları kaleme almaktan çekinir.

Hüzün temasını genellikle 1941 yılında yayınladığı ilk mecmuası “Mavera” da işleyen şair, sevgilinin ondan uzaklara gideceği düşüncesiyle kendisine karamsar ve mutsuz bir hal takınır. Bu doğrultuda sevgilinin gitmesiyle yalnız kalacağı düşüncesi onu ayrılık temasına iter.

Raşid, zamanın hızla akıp geçtiğinin bilincindedir. Ölüm gelmeden sevgiliye kavuşma arzusundadır. Söylemek istediği her şeyi ölüm gelmeden söylemek istemektedir. Bu durum şairi korku temasına iter.

Nezir Muhammed Raşid, aşkında öyle umut doludur ki bu aşkı dile getirirken kimi zaman okuyucuya doğanın diliyle seslenir. Ancak şair sevgilisinin bu aşka cevap vermediği düşüncesindedir. Bu da şairde hayal kırıklığı yaratır.

Raşid, yazgısının kötü olduğuna inanmaktadır. Hem toplumsal olgular hem de sevgilisinden kaynaklanan hayal kırıklığı şairi yazgısının kötü olduğu düşüncesine iter.

(24)

15 1.1.Aşk

Aşk kavramı her sanatçıda ifade açısından değişiklikler gösterebilir. Bir insanın diğerine duyduğu belli bir duyguyu belirtmek (Atak ve Taşdan, 2012: 520). için kullanılan aşk, insanın yaşadığı bireysel ve toplumsal örgülere göre şekil alır. “Algısal bir duyum olarak karşı cinse duyulan ilgi, her sanatçıda ve her ülkede farklı dışa vurur. Aşk, her sanatçının yorumuna ifade farklılığı katacak ve eserin özgün olmasını sağlayacak çok özel bir duygudur” (Arda, 2015: 83). Nezir Muhammed Raşid de oldukça özgün şiirler yazarak, bireyin iç dünyasını irdeleyen ve şiirlerinde hayal ürünlerinden çok gerçek kişilere yönelmiştir. “Modern Urdu şiirinin temsilcilerinden Raşid, geleneksel şiir türleri ve onların yapılarıyla birlikte geleneksel konuları da reddeder. Onun benimsediği konular üç türdedir.

I. Modern bilimlerin arka planından ortaya çıkan konular. II. Modern toplumların arka planından ortaya çıkan konular. III. Kişisel arka plandan ortaya çıkan konular” (Munir, 2010: 172).

Bireysel temlarda da Raşid, geleneksel anlayışları reddeder. “Raşid, doğu kültürünün geleneksel “aşk” anlayışına karşıdır. Zira Doğu kültüründe “aşk”, genellikle manevi değerlerle kuşatılmış ve somut boyutu göz ardı edilmiştir. Oysa Raşid’in şiirinde sevgili, hem tüm uzuvlarıyla mevcuttur hem de şair sevgiliyi bedensel zevk işlevli bir çerçevede algılamaktadır” (Soydan, 2002: 42-43). Nezir Muhammed Raşid, şiirlerinde sevgiliyi hem duygusal hem de fiziksel açıdan ele alır. “ Raşid, konusu aşk/sevgi olan geleneksel şiir anlayışına karşıdır” (Huseyn, 2010: 51).

ا پا پ لزیم ِرس ِناشن ں ی ہ ےتھ جمس م ہ ! ں یکم ےک ںو بارخ ےک ت بحم م ہ ہدوسآ حرط یک رئاط ہدز ںارا پ ں ی ہ ں یم یضام جنکِ (Raşid, 2011: 263).

Menzilin sırrının işaretlerini bulduğumuzu sandık

Muhabbetin harabelerinde otururuz

(25)

16

Raşid’in şiirlerinde sevgilinin hayal ürünü olmadığını, onun gerçek kişiliğinin yanı sıra sevgiliyi tüm somut kavramlarıyla ön planda tuttuğunu söyleyebiliriz. Şairin ilk dönemde yazdığı şiirlerde sevgiliye olan aşkın tek taraflı olduğu kanısına varabiliriz. Ancak Raşid, sevgiliye verilen sözün sonsuz olduğunu, aynı zamanda da bir umut ışığının her zaman var olduğu kanısındadır. Bunun en açık örneklerinden bir tanesini de “ Ahd-ı Vefa” (افو ِدہع) adlı şiirinde görebiliriz:

و ہ ہ ن سو بام ےس قشع ےرم وُب ید پا ے ہ افو ِدہع ارم ہک ے ہ یس بارحم ہ ن راو بد ےس ےناس ےک عمس ماقم اک ےناس ں یہن لاد پ ےس لاس اہلاس ماود ے ہ لصاج یھ پ وک ےناس وب ے ہ یتل ج عمس ید پا ے ہ افو ِدہع اک ےناس ! ( Raşid, 201: 91). Benim aşkımdan ümitsiz olma

Benim ahde vefam sonsuzdur!

Mumun gölgesiyle duvarda mihrap gibi Gölgenin makamı yıllardan beri değişmedi

Mum yandığında bile gölgenin hükmü devam eder Gölgenin ahde vefası sonsuzdur!

Şair şiirinde kendini ışıktan etkilenmeyen gölgeye benzetir böylece dış etkenlerden asla etkilenmediğini aşkına ebediyen vefalı olduğunu belirtir. Gölgenin ışık karşısında varlık göstermesi imkânsızdır. Raşid bütün imkânsızlıklarda aşkı için imkân olduğuna işaret eder.

Raşid, şiirlerinde romantik unsurlara yer verirken, gerçeklikten kopmaz. “O romantikliğini gerçekçi bir şekilde sunar” (Zakir, 2010: 109).

ےرم ھپا ہ ں یم ھپا ہ ےد !ود ےرم ھپا ہ ں یم ھپا ہ ےد !ود ہک یھک ید ں ی ہ ں یم ےن

(26)

17 ہلام ہ و دپولا یک ںو یبو چ ر ئ ں یعاعش ں یہنا ےس ہو د یشروچ وھ پ ےن اگ رخآ (Raşid, 2010: 235). Elime elini ver

Elime elini ver Ki bakayım

Ben Himayala ve Hamadan’ın zirvesindeki ışık huzmesiyim Sonunda o, onunla güneş açacak

Nezir Muhammed Raşid şiir yazmaya başladığı ilk zamanlar hayatının üç unsurdan ibaret olduğunu dile getirirken aşkının da bu üç unsurdan biri olduğu söyler. Hayatı arkadaşlık, aşk oyunu ve geçim derdinden ibarettir. “ Burada hayatı ve hayat sürenlerin her ikisini de paylaşan ve diğer taraftan paylaşılan anlam ve karşılıklı uyumun imkânı yoktu”(Faruki, 2010: 18).

Ben üç unsurum ve hayat benim üç unsurum Arkadaşlık, aşk oyunu, geçim

Hayat benim üç unsurum

Raşid’in hayatı oldukça ilginç ve sadedir. Dostluk, aşk ve son olarak geçim hayatının olmazsa olmazlarındandır.

“Yani Sevda’daki karakter hayatın üç şeyinden ibarettir. Ancak üç şey birbirinden ayrı değildir. Çatışmadan da uzaktırlar. Ancak Raşid’in anlatıcısındaki dostları ya da dostu bile üç türlüdür ve üçünün birbiriyle dostluğu bile yoktur. Aşk işi bundan da beterdir” (Faruki, 2010: 19). ےس ںا پو یحم روا یتتک روا ے ہ یھ پ ےس ہ نو یحم قشع ---ں ی ہ یھ پ یس نا ھ جک ں یم نا ںا ج ے ہ ہ تس ناو ےس ن ج یر یم یگدپز روا م یب ہس ں یم م یب ہس ،یزا پ قشع ،یراد تسود ر راگزو م یب ہس یر یم یگدپز (Raşid, 2011: 178).

(27)

18 ماد نارگپ ھ جک روا ہ ناد نارگپ ھ جک ں یم نا ں یم قشع ``ماقتبا`` ھ جک ،یگل لد ھ جک ،ے ہ زوس ھ جک م یب ہس یر یم قشع (Raşid, 2011: 178).

Aşk bir sevgiliyle de vardır birçok sevgiliyle de ---

Onda öyle şeyler de vardır ki Bunlar cana bağlı

---

Bunlardan bazılar akıllı rehber ve bazıları tuzak kuran rehberler Aşkta biraz yanış, biraz gönül eğlendirmek, biraz da “İntikam” Aşk benim üç unsurum

Başkaldırı şairi Raşid, ilk eseri olan Mavera’da dahi aşkı ifade tarzıda gelenek dışıdır. “Şairliğinin ilk döneminde geleneksel, alışılmış tarza ve ifade tarzına bağlı olmadığını göstermiştir” (Alem, 2017: 6). Ancak Mavera’da aşk kavramı tam anlamıyla tek taraflıdır. Mavera’daki ilk şiiri olan “Onu aşka aşina etmeyeyim” ( تفلا ِفقاو ےسْا ںیم ںورک ہن) şiirinde aşk tek taraflı olup, üzüntü yaşayan şair bu şiirinde kendisine sorular sorarak çözüm arayışı içindedir:

Düşünürüm ki yakacak onu aşk Nasıl olur da aşka dayanabilir? Kendini duyguların ateşinde yakar Ve bu son yüzünden dünyayı titretecek Düşünürüm ki çok saf ve masum o, Onu aşka aşina etmeyeyim

وک سا ت بحم یگ ےد لا ج ہک ںو ہ ای چوس لاھ پ یک ت بحم ہو یگ ےنلا ںاہک باپ یگ ےنا ج ل ج ں یم تا پذ ج شِ نآ ہو وب دوچ یگ ےنا پڑئ ہ ن ما جبا سا وک ا یند روا ہو ے ہ موصعم و ہداس تہ ن ہک ںو ہ ای چوس ںورک ہ ن تفلا ِفقاو ےسا ں یم (Raşid,2011: 17).

(28)

19

Raşid hem sevgiliden sevgi bekler hem de platonik aşktan aldığı lezzetlerden mahrum kalmak istemez. Şair kavuşmanın aşkı bitireceği endişesini taşır. Raşid kimi zaman aşk temasını şiirlerinde işlerken büyük bir belirsizlik ve yalnızlık içine düşer. Bazen de yaşadığı toplumdan ve tek taraflı olan aşkından uzaklaşmak ister. “Hayal Beldesi” (یتسب یک باوخ ) adlı şiirinin bunun en açık örneklerinden biri olduğunu söyleyebiliriz. و یحم ےرم ےد ےنا ج را پ س ُ ا ےھ جم ،ےد ےنا ج ،ب اگ ںؤا ج د ی نام ےک ر ی ت روا اگ ںؤا ج لا یکا اگ ںؤآ ہ ن رھ پ ں یم ر ئ نار ئو ِلجاس سا یھ بک ےد ےنا ج را ی نا ردف سا ارادج رک اراوگ (Raşid, 2011: 26).

Ey sevgilim, gideyim, izin ver karşıya gideyim Yalnız gideceğim, ok gibi gideceğim

Bu viran sahile asla tekrar gelmeyeceğim

Yaslanıp Allaha bu kadar fedakârlık yapmama izin ver

Bu şiirde şairin aşktan ümidini yitirip kaçma ve yalnız kalma düşüncesi ortaya çıkmaktadır. Raşidin şiirlerinde aşk temasını incelerken, aşktan duyduğu hüzün ve sevinçlerini paylaşacak kimsesinin olmadığını anlayabiliriz. Aşk aslında Raşid için bir yalnızlıktır. Duygularını anlatırken sıkça doğa unsurlarından yararlanan şair, doğayı kendisine arkadaş olarak seçip, duygularını onunla betimlemiştir. Urdu edebiyatının önemli şairlerinden olan Pervin Şakir de aynı Raşid gibi doğa unsurlarından faydalanır. “Şakir'in doğa motifinde, rüzgâr, koku ve gül gibi doğa öğeleri sıklıkla göze çarpmaktadır”(Köycü ve Özcan, 2003: 158).

Kimi zaman bir rüzgâr olur eser, kimi zaman bir çiçek olur: O bir esinti

Çiçekler kentinden gelen.

Onunla beraber şimdi çok uzaklardayım”

(Köycü ve Özcan, 2003: 158).

“Larans’ın Bahçesinde Bir Gün”(ںیم غاب سنرلا۔۔۔ ند کیا )adlı şiirinde doğa ile iç içe olan Raşid, duyguları için doğayı bir aracı olarak kullanırken bazen bulut, kimi zamanda aşkın gamıyla gözyaşları ırmak olur akar:

(29)

20

Gökyüzünde kapkara bulutların izdihamı Bugün akşam vaktinden önce oldu Dünyanın gözleri uykudan uyandığında Kâinatın gizemli hayali kaybolduğunda Sinemdeki gözyaşı ırmağı durduğunda

Raşid, şiirinde dünya kara bulutlarla kapansa bile aşkından vazgeçmeyeceğini, sinesinde gözyaşı ırmağı olsa bile ümitsizliğe düşmeyeceğini söylemektedir. Raşid, geleneksel ve daha kapalı bir toplumda yaşamış olmasına rağmen aşka karşı hissettiklerini kendi kişiliğiyle ortaya koymaktan kaçınmaz. Sevdiği kişiye karşı olan bağı geleneksel bağlarda kalmasına ve tek taraflı olmasına rağmen, yine de sevgilisini daima düşünüp, ona karşı duygularını “Düşünürüm ki çok saf ve masum o, onu aşka ikna etmeyeyim” gibi sözlerle, sevgilisini saf ve temiz olarak görmektedir. Kimi zaman ise sevgilisine tavsiyede bulunur. Ümitsizliğe düşmemesini öğütler:

Duygularımı yine de hakir görme Ve aşkımdan ümitsiz olma

Benim ahde vefam sonsuzdur! ماج ِدزِا اک ںؤا یھگ یلاک ہ ن ںامسآ ے ہ لہ ن ےس تقو ے ہ یگل ےنو ہ ماس جآ ی ہ ے یتگ کھ ج تقو س ج ےس د ی ین ھکپآ یک ا یند ں یم باوچ ِرارسا یتگ وھک تا ی ناک ب ج یئو ہ یکر ےر یم ےُ ہ کسا ےنو چ ں یم ےت تس (Raşid, 2011: 31) د ہ ن ےس تراقح یھ پ رھ پ وب وک تا پز خ ے ر یم ھک پ و ہ ہ ن سو بام ےس قشع ےرم وُب ید پا ے ہ افو ِدہع ارم ہک ! (Raşid, 2011: 17).

(30)

21

Hep sevgiliyi beklemektedir. Sevgilisine karşı duyguları hep tazedir. Onu incitmek, üzmek istemez. Aşkından onun zarar görmesini istemez, acılarla dolu yüreğiyle onu da kedere boğmak istemez. “Bu özel aşk kurgusunda âşığın kavuşmaktan ziyade acı çekmek suretiyle olgunlaşmasına rastlarız. Âşık kaçınılmaz olarak bu sistem içinde olgunlaşmak ve kemale ermek durumundadır. Onda görülen tam bir sadakat ve teslimiyettir. Kayıtsız şartsız bir bağlılıkla sevgilinin kapısında/kuyunda bekler durur”(Gönel, 2010: 210). Şair gam ve kederden acı çekse de bekler ve onu üzmek istemez: ہک ںو ہ ای چوس وک سا ںؤا یش ہ ن لد ِ مغ ںورک ہ ن ںا پرع وک زار یھ بک ےک سا ےتم اس ںورک ہ ن ںا ی نرگ و تسد ےسا ےس لد ِشلج ںورک ہ ن ںاماد پ ہلعش ں یم وک تا پذ ج ےک سا (Raşid, 2011: 18).

Düşünürüm ki gamlı yüreğim onu duymasın Onun karşısında sırrım açığa çıkmasın Gönül yaramla onu cedelleştirmeyeyim Duygularını, eteğine düşen kor etmeyeyim

Kimi zaman tek taraflı olan aşkıyla yaşadığı maziyi unutamaz. Tekrar o günlere dönmek o günleri hatırlamak ister. Hayal dünyasında gittiği o yolculukları yeniden yâd etmek, yeniden yaşamak istediği o büyük ve güzel günleri hatırlamak isteyen şair bu düşüncesini “ Eyk Rat” ( تار کیا) adlı şiirinde şöyle anlatır:

O yaz gecelerini hatırlarım Gönlünde bir kâinatın sırrı

تار یک ںا یس ناپ ہو وک ھ جم ے ہ دا پ تا یناک کِا یک زار ں یم لد ےر یت یر یت م یظع ےناغوغ اک ںوبافوط ں یم یسوماج ہاگن ر ہ یر یت راہظا ِشوچرس (Raşid, 2011: 74).

(31)

22

Sessizliğinde bile tufanların büyük hengâmesi Her bakışında mutluluk ifadesi

Raşid gibi, Cahit Sıtkı Tarancı da geçmişini hatırladıkça onu bir daha bulamayacağı bir hazineye benzetir:

Mazim! Ah, o bir daha bulunmaz bir hazine! Hırsız gibi dalardım altın gümüş içine. Dalardım! Fakat şimdi o servetten bana ne! Mazim! Ah, o bir daha bulunmaz bir hazine (2017: 45).

Gece kavramı Raşid’in aşkında oldukça önemli bir yere sahiptir. Geceleri sevgilisini düşünür, hayaller kurar. Kimi zaman acı çeker, kimi zaman ise gönlüne düşen bu aşk ile doğa da ki tasvirlerle sevgilisini betimler. Çünkü gece özgürdür, gece ve aşk şair için ayrılmaz bir bütünün parçalarıdır:

Hatırla bir gece gökyüzünün altındaki nilgünü Bana yaz gecesini hatırlatır

Ay ışığının sonsuz büyüsü yayılmış Dört bir yanda ilahi ahenk

Ve benim tarafımda sen-!

Urdu edebiyatında olduğu gibi Türk edebiyatında da aşk temasını işleyen şairlerin sayısı azımsanmayacak kadar çoktur. Bunların içinde en belirgin olarak Cahit Sıtkı Tarancı’yı örnek olarak gösterebiliriz. Cahit Sıtkı Tarancı da aynı Raşid gibi, aşkından her zaman umut dolu ve aynı Raşid gibi aşkından uzak kalmanın imkânsızlığından şiirlerinde bahsetmiştir. “Ama her şeye rağmen kendisini hiçbir şeye değişmeyeceğini,

(…) ،ںوگ ل ین نامسآ ِر ئز تار کا ےِ ہ دا پ تار یک ںا یس ناپ ہو وک ھ جم ے ہ دا پ ! او ہ لا یھ پ ۔۔۔ںوشف ںا پا پ ے ن اک ںوبرک یک دپا ج آ یدمرس وُس را ج ر ہ۔۔۔ او ہ اپاسر ئ گ ی ہ ۔۔۔وُب ں یم ولہ ن ےرم روا ! (Raşid, 2011: 74).

(32)

23

rüyasına girdiği geceler keyfinden uçtuğunu, kendisi için bayram sabahının bile onsuz, hiçbir anlamının olmadığını söyler (Bağcı, 2012: 95).

Sen ilk aşkım, ilk göz ağrımsın; Dünyalara değişmem seni. Keyfimden uçtuğum oluyor, Rüyama girdiğin geceler.” (Tarancı, 2017, 208).

Raşid hep umut doludur. Öylesine âşıktır ki aşkında her zaman bir umut ışığının var olduğunu ve bu ışığın her zaman parıldayacağını ve asla sönmeyeceğini ümit etmektedir. O kadar ümit vardır ki aşkının ölmesinden ziyade, yaşlanmasına bile tahammülü olmayan, hep genç kalmasını arzulayan ve aşkını taze bir geline benzeten, aşkının her zaman saf ve temiz kalacağını sergileyen bir tavır halindedir. “Aşkım genç kalacak” (یگ ےہر ںاوج تبحم یرم) adlı şiirin de bunları görebiliriz:

Güneş, ay ve yıldızlar gibi aşkım genç kalacak Doğanın neşeli ve mutlu gelini gibi sonsuz kalacak Umut ışığı olup ruhta ışıldayacak

Çiçeklenecek ve mutlu olacak, çiçeklenecek ve mutlu olacak Aşkım genç kalacak

Şair aşkının genç kalacağını dile getirirken doğa unsurlarından faydalanır. Aşkını her zaman genç kalan güneşe, aya ve yıldızlara benzetir. Yine her zaman süreceğini

aktarırken doğadan yararlanır.

Yine başka bir şiirinde bir sevdasının olduğunu ve bunun ham bir sevda olduğunu dile getirir: یگ ے ہر ںاو چ ت بحم یرم مبا و ہام و د ی ج شروچ ِلا یم ط یک باداس ِنسج ےک ترطف ِسورع یگ ے ہر ںادوا ج حر یگ ے ہر ںاشف وض ر ئ حور تقو ر ہ ےک ن ب د یما ِعاعش یگ ے ہر ںامداس و ہ تفگش ،یگ ےرک ںامداس و ہ تفگش یگ ے ہر ںاو چ ت بحم یرم ! (Raşid, 2011: 35). اج ۓ وزرآ ،یہس ی ہ ادوس ک پا یہس م

(33)

24

Bir sevda olduğu doğru, ham bir sevda doğru Bir defa daha seveyim

Bir insanla dostluk kurayım

Nezir Muahmmed Raşid hayatın kısa olduğunun farkındadır ve kalan yaşamını sevgilisiyle geçirmekten daha güzel bir duygu olamayacağı düşüncesindedir. “Ölüm yakındır, vakit azdır tükenmiş hayatı sevgilinin yumuşak kollarında geçirmekten daha iyi ne olabilir ki” (Çandar, 2010: 280).

سمل اک ںویبو ہ ےرھ پ سر ں یگیر ےر ئ ل پوط ِسمل" رھ پ روا " دا پ ں ی ہ ےنآ ےھ جم ند ےک یگد پز یس نا ےس س ج چ ےن ں یم ں یہن ی ہ یک رس ن ک پ با و (Raşid, 2011: 65). Renkli öz dolu dudaklarımın teması Ve sonra uzun bir temas

Böyle bir gün gelir hatırıma Ben henüz onu yaşamadım

Bazı şiirlerinde Raşid, sevgilisini korumaya yönelik hareket eder. Onu temiz, iyi ahlaklı olarak betimler. “Raşid’in aşkındaki yararlı yön kahramanı; temiz ve iyi ahlaklı yapması, onu cehennem ateşinden korumasıdır.

ںول رک ت بحم روا را پ ک پا ںول رک تفلا ےس `ناشنا` ک پا (Raşid, 2011: 57).

(34)

25 اد ی ن تاقتلا ہد پد ےن ت بحم مغ ےس ب ج ے ہ ا یک اد ی ن تا ی ناک ے تل ےرم ا پ وگ ے ہ یئو ہ ےس رس ےتب وزرآ ر یک ی ہدرسف ےر یم ے ہ یئو ہ اد ی پ تا یح ۓ (Ensari, 2010: 210). Aşk iltifat belasını yarattı

Sanki benim için yeni baştan yarattı Solgun yüzümde yaşam arzusunu yarattı.

Aşk duygusundan ziyade, bu aşkın tek taraflı olması ve karşılık bulamaması şüphesiz ki şairin hüznünü artırmıştır. Raşid, hüzün temasını şiirlerinde işlemiş ve işlemiş olduğu bu temalarda hayal ürünü kişiler yerine, gerçek hayatta ki kişilere yer vermiştir.

1.2.Hüzün

Modern şiir birçok eleştirmen ve şaire göre kişisel konulardan oluşmaktadır. Onlara modern şiir konuları itibariyle hüzün, ayrılık gibi olumsuz olarak nitelendirilen temalardan oluşur. “ Modern şiirin önemli konuları “yok oluş, ölüm, yalnızlık, çaresizlik, yenilgi ve matemdir” (Nasir, 2010: 173)

Bireyin iç dünyasıyla ve gerçek olaylarla da ilgilenmiş olan Raşid, şiirlerinde hüzün temasını da işlemiştir. “Larans’ın Bahçesinde Bir Gün”(ںیم غاب سنرلا۔۔۔ ند کیا ) adlı şiiri hüzün temasının en belirgin olduğu şiirlerinden bir tanesidir ve “Bu şiirin bir özelliği de imgelere dayanıyor olmasıdır” (Munir, 2010: 76).

Oturmuş sabahtan Larans’ın bahçesinde Aklımda bir sürü efkâr

لا ےس ح نص ںو ہ او ہ اھب ت ن ں یم غا پ سنر ں یم غامد ےر یم ے ہ مو ج ہ اک راکفا توکس ں یم غا پ فرط را ج ے ہ او ہ ا پاھ ج ں یم ںو ہ او ہ ای یل ں یم دوگ یک ںو یباہنب توھ پ ےک ن ب ں ی ہ ےنارڈ را پ را پ را جشا ں یم ںو ہ ای یناک فرط یک ن ُ ا ںو ہ ا یھک ید ب ج ں یم غا پ سنرلا ےس ح نص ںو ہ او ہ اھب ت ن (Raşid, 2011: 31).

(35)

26

Bahçenin dört tarafında sessizlik hâkimdi Yalnızlığın kucağına sarılmış haldeyim Sanki ağaçlar kötü bir ruh gibi korkutur beni Onu gördüğümde ürperirim

Oturmuş sabahtan Larans’ın bahçesinde

``رہش روا کیا`` (Eyk aur Şehr) şiirinde Raşid, sevgiliye ulaşmanın imkansız olduğunu düşünmektedir. ا پرد ےک ود لجاس ں ی ہ روا ںوبود ی ہ د ی ناپ رس ے ہ تسد ہ تس روا ر یخ ک ا لماج ےنور د یفس کا را پ ںاگژم کا بل دیچ 267) -266 2011: (Raşid, ulaşılamaz de ikisine var, kıyısı iki Nehrin beyaz yüzü ise taşıyıcısnın iyilik siyah, eli Şeytanın ise diğerinin ağırlaştırıyor, gözlerini Biri gülümseme bir dudakların

“Şiirin sonunda o nehir. Ne başlangıcı ne de bir sonun olmadığı doğrusal bir zaman biçimi için bir metafor halini alır. Bu şehir faziletli olan “beyaz yüz” ve kötü varsayılan “siyah el”’in gözyaşlarını örtmesi gerektiği ile anlaşılabilir” (Pue, 2014: 91).

Raşid’in üslubu ve denediği şiir türlerinde bu alanda da geleneğin dışına çıkma çabasında olduğu görülür. İlk şiir kitabı olan “Mavera”) ار و ام( da sonetler ağırlıktadır. Değişik türlerde serbest nazım denemeleri de vardır (Soydan, 2002: 41). Hüzün temasını incelerken sembolizme yer verir:

مس ج ا ، ں یہن گ ی ہا ں یم حور رو وب ے ہ مو ہ وم یز ئولآد زودپا تذلّ لمع و رکف شکم شک ہ تسج با یش رہظا ترسج ے ہ وک ھ جب ے ہ یھ پ روزعم ےس رہظا رو ے ہ یھ پ رورفم ےس تلاا یچ ےک یک ین مس ج وب ے ہ موصعم و ہداس ردف سا ے ہ یئا ج ے تک ی ہ یک ین یھ پ رھ س ج و لد ہک وب ے ہ مورحم ےس گ ی ہ آ ےک م (Raşid, 2011: 71).

(36)

27 Beden ve ruhta ahenk yok Gönle neşe veren kuruntu sensin Eylem ve fikir çabası zayıf Gençliğin ifadesine hasretsin sen Ve ifadeden bile yoksunsun

Beden iyiliğinin düşüncelerinden kaçarsın da Yine de masumsun sen

Her iyilik de gider

Kalp ve beden ahenginden mahrumsun sen

Bu şiirde Raşid ahenk, kuruntu gibi belirsiz sözcükler kullanarak sembolizme yer vermiştir. Burada ahenk “anlaşma, uyuşma, iyi geçinme, uyum” (Tdk, 2011:53) ibareleriyle bütünleşir. Bu bakımdan şair “ahenk” kelimesiyle burada karşıklı uyumu sembolize etmiş olabilir. Kelime anlamı olarak “Yanlış ve yersiz düşünme, evham” (Tdk, 2011: 1539) anlamlarına gelen “kuruntu” ise Raşid için sevgilsinin her zaman zihninde olduğunu sembolize edebilir. Şair bu şiirinde anlatmak istediklerini somut nesnel gerçeklikler yerine sezgilerinden ve izlenimlerinden yansıttıklarını şiirine aktarmıştır. Ayrılıktan kaynaklanan hüzünde Raşid, sevgilisiyle olan bağının koptuğu düşüncesindir. “ Ayrılığın ilk yüzeyinde kendi bedeniyle onun ruhu arasındaki anlamlı bağı kaybeder” (Huseyn, 2010: 45). Aynı zamanda okuyucuyu düşünceden çok duygu dünyasına itmektedir. Şair şiirinde sevgilisine veryansın etmektedir. Şairin hislerine karşı bu denli ilgisiz olmasına karşın şair yine de onun varlığından bile mutludur. Yine de onun masum ve suçsuz olduğunu düşünmektedir. Kavuşma karşılıklıdır. Huseyn’e göre “Bir insan kendi kendine kavuşamaz, o karşı cinsle de anlamlı bir bağ kuramaz. Bu, Raşid’in şiirlerinde iki kişi arasındaki bağın yok oluşunun ikinci yüzüdür” (2010: 46).

بلطم ںاسآ فرخ ے ن یتعم مس ین ےک ی ئاشج ے نواز نیم ےک بس ے تش اج روا رخآ دع ب ںومس ج ں یم رس وم یھ پ ہ ن اھپ ب ج ںولد ےک ںا یمرد لپاج ےھپ ں یگنش ےلصاف برق مس ج و شوگ ےس م ہ نوک یس نھ جلا وک ےناھ جلس !ے ہر 74) 2010: , (Raşid Anlam kolay, kelime anlamsız Tebessümün hesap açısı Metinlerin tüm sınırları

Referanslar

Benzer Belgeler

Birçok araflt›rmac› için miti dinî bir ileti- flim flekli ve baflka türler aras›nda bir tür olarak basit bir flekilde tart›flman›n zor oldu¤u görünüyor2. Miti

2012 yılı özel eğitim kurumlarında görev yapan öğretmenler ve bunların merkezî hizmet içi eğitim faaliyetlerine erişimleri karşılaştırıldığında görev (11980)

The results of “the creation of the model of the rehabilitation of Buddhist way workers” was found that 5.1) The rehabilitation of rehabilitation disabled people of workers in

Gel gör beni aşk neyledi Gâh eserim yeller gibi Gâh tozarım yollar gibi Gâh akarım seller gibi Gel gör beni aşk

Schubert Wanderer Fantezi ve Schumann Fantezi ör- neklerinde olduğu gibi sonat formunun özgürce düzenlendiği görülen (Dömling, 2011: 72) ve piyano repertuvarında

Birçok konuda geleneksel İslam anlayışına sahip olan Muhammed Ali’nin Gulam Ahmedin hayatına ve eserlerine çok sayıda atıf yapması ve onu, beklenen mehdi veya mesih

Bu yüzden kitapta, Türkçe öğretmenlerinin yurt içinde veya dışında, özel veya resmî eğitim kurumlarında Türkçe öğretme faaliyetlerinde kılavuz olarak

Küçük yaramaz tilki, anne-babası yiyecek bulmak için evden ayrılınca kardeşlerini kandırıp yine kümese gitmiş.. Bu defa sadece yumurta değil tavukları