• Sonuç bulunamadı

Konjenital malformasyonlu bebek doğurma sıklığı ve etkileyen faktörler

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Konjenital malformasyonlu bebek doğurma sıklığı ve etkileyen faktörler"

Copied!
6
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Araştırma / Research Article TAF Prev Med Bull 2014;13(6):445-450

Konjenital Malformasyonlu Bebek Doğurma Sıklığı ve

Etkileyen Faktörler

[The Frequency of Giving Birth to Babies with Congenital Malformation and

Affecting Factors]

ÖZET

AMAÇ: Araştırmada, Burdur ilinde en az bir kez doğum yapmış kadınlarda konjenital malformasyonlu bebek doğurma düzeyi ve bunu etkileyen faktörlerin belirlenmesi amaçlanmıştır.

GEREÇ VE YÖNTEM: İl Sağlık Müdürlüğü verilerine göre Burdur’da 30 Haziran 2010 itibariyle gebe olan kadın sayısı 1.532 dir. Kesitsel tipte yapılan araştırmanın evrenini bu kadınlardan en az bir kez gebelik yaşamış 958’i oluşturmuştur. Araştırmada örnek seçilmemiş, evrenin tümüne ulaşılması

hedeflenmiştir. Veriler gerekli izinler alındıktan sonra, hazırlanan soru formu ile yüz yüze görüşme tekniği kullanılarak 1 Temmuz–30 Ağustos 2010 tarihleri arasında toplanmıştır. Veriler SPSS 10,5 paket programında analiz edilmiştir.

BULGULAR: Araştırmada tespit edilen konjenital malformasyon sıklığı %4,2’dir. Konjenital

malformasyonlu bebek doğurma; 34 yaş ve altı kadınlar referans alındığında, 35 yaş ve üzeri annelerde 2,5 kat (OR:1,1–5,4); ortaokul ve üzeri eğitimli babalar referans alındığında, ilkokul ve altı eğitimli babalarda 2,9 kat (OR: 1,4–5,7); ölü doğum yapmayan anneler referans alındığında, ölü doğum yapan annelerde 8 kat (OR: 2,2–21,3) ve 5 yaş altı çocuk ölümü olmayan anneler referans alındığında, 5 yaş altı çocuk ölümü olan annelerde 3,4 kat (OR: 1,0–11,5) daha fazladır.

SONUÇ: Sonuç olarak çalışmamızda konjenital malformasyon sıklığı, Türkiye verileri ile benzer bulunmuştur. Konjenital anomalilerin azaltılabilmesi için 35 yaş üstü, 5 yaş altı çocuk ölümü ve ölü doğum öyküsü olan ve eşi ilkokul altı eğitime sahip gebelere, gebelik sürecinde yeterli sayıda ve nitelikte doğum öncesi bakım hizmeti sunulmalıdır.

SUMMARY

AIM : It has been aimed with this study to identify the level of delivering baby with congenital malformations and affecting factors at women who had given birth at least once in Burdur.

METHODS: According to provincial health directorate, the number of women who was pregnant on 30 June 2010 is 1,532, and 958 of these women have experienced at least one pregnancy previously. The universe of this conducted cross-sectional type research has been comprised of 958 women who had experienced pregnancy once at least. A sample was not selected in the study; it was aimed to reach the whole of universe. The data have been gathered, after getting necessary permissions, between the dates of 15 March – 21 June 2010 with a questionnaire and face to face. The data were analyzed in SPSS 10,5 package program.

RESULTS: Congenital malformation prevalence in Burdur is 4,2%. Delivering babies with congenital malformation is 2,5 times (OR:1,1–5,4) more in mothers 35 years of age or older with reference to 34 years of age and younger mothers. Delivering babies with congenital malformation is 2,9 times greater (OR:1,4–5,7) in fathers whose education level are primary and under with reference to fathers whose education level are secondary and higher; 8 times greater (OR:2,2–21,3) in mothers who had stillbirths with reference to mothers who had not stillbirths; 3,4 times greater (OR:1,0–11,5) in mothers whose children died before the age of 5 with reference to mothers whose children not died before the age of 5. CONCLUSİON: In conclusion, congenital malformation prevalence is similar with the data of Turkey. For prevention of congenital malformations prenatal care as sufficient number and quality should be provided to the mothers who were over 35 years and above, child death below 5 years or had stillbirths and had educatiol level as primary education or less.

Binali Çatak1

Can Öner2

Sevinç Sütlü3

Selçuk Kılınç3 1 Kafkas Üniversitesi Halk

Sağlığı AD,

2İstanbul Bilim Üniversitesi

Aile Hekimliği AD, İstanbul-Türkiye

3Halk Sağlığı Müdürlüğü,

Burdur-Türkiye Anahtar Kelimeler: Konjenital Malformasyon, Risk Faktörü, Çocuk, Doğum Öncesi Bakım

Key Words:

Congenital Malformations, Risk Factors, Child, Prenatal Care

Sorumlu yazar/ Corresponding author: Binali ÇATAK

Kafkas Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı AD, Kafkas Üniveristesi Kampüsü Kars bb.catak@hotmail.com

Gönderme Tarihi/Date of Submission: 22.11.2013 , Kabul Tarihi/Date of Acceptance: 10.01.2014 DOI: 10.5455/pmb 1-1384513415 GİRİŞ

Günümüzde enfeksiyon hastalıklarının

önlenmesi, beslenme ve hijyen koşulların iyileştirilmesi ile önlenebilir fetal ölümlerde kayda değer bir azalma gözlenmiştir. Buna karşılık diğer fetal ölüm nedenleri ön plana çıkmıştır. Bunların başında da konjenital malformasyonlar gelmektedir

(1). Konjenital malformasyon, doğumsal defekt ve konjenital anomali ile eş anlamlı kullanılan, doğumda var olan gelişim kusurunu tanımlayan terimdir (2).

Yapılan çalışmalarda konjenital malformasyon

görülme sıklığının sosyoekonomik durum,

beslenme alışkanlığı, coğrafi bölgeler, ırksal ve çevresel etkenlere bağlı olarak toplumlar arasında

(2)

farklılık gösterdiği bildirilmiştir (3,4). Nitekim ülkemizde yapılan çalışmalarda, coğrafi bölgeler arası konjenital malformasyon görülme sıklığında farklılıklar olduğu bildirilmektedir (5,6). Her toplumda, hatta bölgede konjenital malformasyon dağılım ve sıklığının bilinmesi, etkili faktörlerin saptanıp koruyucu önlemler alınması bebek ölümleri ve toplumda doğuştan özürlü birey sayısının azaltılmasına yönelik atılacak önemli adımlardan birisi olacaktır.

Bu araştırmada Burdur ilinde konjenital malformasyonlu bebek doğurma düzeyi ve bu

düzeyi etkileyen faktörlerin belirlenmesi

amaçlanmıştır.

YÖNTEM

İl Sağlık Müdürlüğü verilerine göre, Burdur’da 2010 yılının ilk altı ayında doğum yapmış ve halen gebe olan kadın sayısı 1.532’dir. Bu kadınların 958’i daha önce en az bir kez gebelik yaşamıştır. Kesitsel tipte yapılan araştırmanın evrenini en az bir kez gebelik yaşamış 958 kadın oluşturmuştur. Araştırmada örneklem seçilmemiş olup, evrenin

tümüne ulaşılması hedeflenmiştir. Evrenin

%96,8’ine (953 kadına) ulaşılmıştır. Kadınlara ulaşamamanın en önemli nedenleri il dışı göçler (19 kadın) ve kadının evde bulunamamasıdır (13 kadın).

Çalışmaya İl Sağlık Müdürlüğünden gerekli izinler alındıktan sonra başlanmıştır. Veriler araştırmacılar tarafından hazırlanan soru formu ile 1 Temmuz–31 Ağustos 2010 tarihleri arasında, Burdur Toplum Sağlığı Merkezinde görev yapan ebe/hemşire ve iki hekim tarafından yüz yüze görüşme tekniği kullanılarak toplanmıştır. Soru formu gebenin biyodemografik, sosyodemografik özellikleri, doğurganlık hikâyesi ile konjenital malformasyonlu bebek doğurma durumunu içeren sorulardan oluşmaktadır. Soru formu uygulaması öncesinde katılımcıların sözlü onamları alınmış, çalışmaya katılmak istemediğini belirten kadın olmamıştır.

Konjenital malformasyonlar; anneye

“Doğurduğunuz bebeklerden herhangi birinde, ister ölmüş ister yaşayan olsun doğuştan hastalığı/özrü/organ eksikliği, fazlalığı gibi bir durumu olan var mıydı?” şeklinde sorulmuştur. Kadın “Evet” yanıtı vermiş ise çalışmayı yürüten

ekipteki hekim devreye girerek konjenital

malformasyon değerlendirmesini yapmıştır.

Hekim, anne ve/veya babaya hastalıkla ilgili ellerinde hastane ya da hekim tarafından verilmiş

hastalık, doğum, ölüm raporu olup olmadığını sormuştur. Rapor varsa konjenital malformasyon tanısı doğrudan rapordan yazılmıştır. Raporu

olmayanlarda ölen bebeklerin tanısı

annenin/babanın hikâyesinden, yaşayanların tanısı ise muayene edilerek konulmuştur.

Buna göre toplam 40 konjenital

malformasyondan 29’u bebeğe ait raporlardan (hastalık raporu, bebek ölümü bildirim formu ve ölüm raporu), yaşayan 3 çocuğun tanısı hekim muayenesi, ölü doğum ve/veya düşük ile kaybedilen 8 bebeğin hastalık tanısı ise anne ve babadan alınan öykü ile belirlenmiştir. Öykü ile belirlenen 8 bebekten 5’inin başının normalden büyük olduğu ebeveynler tarafından ifade edilmiştir. Bu bebekler makrosefali olarak değerlendirilmiştir. Öykü ile belirlenen diğer 3 bebekten birisinin kafasının yarım olduğu ve

beyninin gelişmediği, birisinin kafasının

normalden küçük olduğu ve birisinin ise omurgasının oluşmadığı ebeveynler tarafından ifade edilmiştir.

Veriler SPSS 10,5 paket programında analiz edilmiştir. Analizlerde tanımlayıcı ölçütlerden frekans, yüzde; sayısal verilerin analizinde ki-kare

ve konjenital molformasyonları etkileyen

faktörlerin belirlenmesinde lojistik regresyon (Backward LR) analizi kullanılmıştır.

BULGULAR

Tablo 1’de konjenital malformasyonlu

bebek/çocuk ve anneye ait bazı özelliklerin

dağılımı görülmektedir. Bebek/çocukların

%45’inde santral sinir sistemi, %15’inde kas-iskelet sistemi (Spinomusküler atrofi, kas distrofileri) ve %12,5’unda kardiyovasküler sistem malformasyonları mevcuttur. Vakaların %67,5’u kızdır. Çalışmanın yapıldığı dönemde olguların %60,5’u yaşamaktadır. Kadınların %5’inde daha önce konjenital malformasyonlu bebek doğurma hikâyesi bulunmakta iken, kadın ve eşinin akrabalarının %25’inde konjenital malformasyonlu bebek doğurma hikâyesi mevcuttur.

Tablo 2’de sosyodemografik özelliklerin

konjenital malformasyonlar üzerine dağılımı

görülmektedir. Buna göre kadın yaşı (p=0,002), eşinin yaşı (p=0,035), kadının eğitimi (p=0,010), eşinin eğitimi (p=0,001) ile konjenital malformasyon varlığı arasında istatistiksel düzeyde anlamlı fark bulunmuştur.

(3)

Tablo 1. Konjenital malformasyonlu bebek/çocuk ve anneye ait bazı özelliklerin yüzde dağılımı (Burdur, 2010)

Bebek ve Anneye Ait Bazı Özellikler Sayı (%)

Konjenital Malformasyonun Dağılımı

Santral Sinir Sistemi 18 45,0 Kas-iskelet Sistemi 6 15,0 Kardiyovasküler Sistem 5 12,5 Gastrointestinal Sistem 4 10,0 Kromozom anomalileri 3 7,5 Diğer 4 10,0 Cinsiyeti Kız 27 67,5 Erkek 12 30,0 Bilinmeyen 1 2,5 Bebeğin durumu Ölü doğum 7 18,4 Düşük 5 13,2

Canlı doğup sonradan ölen 3 7,9

Yaşayan 23 60,5

Başka konjenital malformasyonlu bebek doğurma hikâyesi

Evet 2 5,0

Hayır 38 95,0

Kadın ve eşinin akrabalarında konjenital malformasyon hikâyesi

Var 10 25,0

Yok 30 75,0

*Diğer: Üriner Sistem, İşitme ve Görme ile ilgili konjenital malformasyonlar

Tablo 2: Annelerin sosyodemografik özelliklerinin konjenital malformasyonlar üzerine dağılımı (2010, Burdur)

Sosyodemografik Özellikler

Konjenital Malformasyon

P

Var Yok Toplam

n (%)* n (%)* n (%)

Kadının Yaşı ≤34 ≥35 29 (3,5) 811 (96,5) 840 0,002

11 (9,7) 102 (90,3) 113

Eşinin Yaşı ≤34 ≥35 23 (3,3) 664 (96,7) 687 0,035

17 (6,4) 248 (93,6) 265

Aile tipi Çekirdek aile Geniş aile 31 (3,9) 768 (96,1) 799 0,266 9 (5,8) 145 (94,2) 154

Evde Yaşayan kişi 4 ve altı 5 ve üzeri 32 (4,0) 771 (96,0) 803 0,450 8 (5,3) 142 (94,7) 150

Eş ile akrabalık Yok 34 (4,0) 818 (96,0) 852 0,355

Var 6 (5,9) 95 (94,1) 101

Evlenme şekli Anlaşarak 11 (2,8) 386 (97,2) 397 0,063

Görücü usulü 29 (5,2) 526 (94,8) 555

Kadının eğitimi İlkokul ve altı 28 (5,9) 448 (94,1) 476 0.010

Ortaokul ve üzeri 12 (2,5) 465 (97,5) 477

Erkeğin eğitimi İlkokul ve altı Ortaokul ve üzeri 28 (6,5) 374 (93,5) 400 0,001 12 (2,5) 539 (97,5) 553 Kadının Sağlık Güvencesi≠ Yok 2 (2,9) 67 (97,1) 69 0,160 Yeşil kart 7 (8,0) 80 (92,0) 87 SGK 31 (3,9) 764 (96,1) 795

Babanın İşi Kamu/Özel sektör

16 (3,1) 508 (96,9) 524 0,149 Kendi Hesabına 17 (5,5) 291 (94,5) 308 İşbulukça/İşsiz 7 (5,8) 114 (94,2) 121 Annenin çalışma durumu Ev dışında çalışan 2 (1,8) 108 (98,2) 110 0,382 Ücretsiz aile işçisi 27 (4,7) 547 (95,3) 574

Ev kadını 11 (4,1) 258 (95,9) 269

Toplam** 40 (4,2) 913 (95,8) 953 (100,0)

(4)

Tablo 3. Annelerin biyodemografik, sağlık davranış ve sağlık hizmet kullanımının konjenital malformasyonlar üzerine dağılımı (2010, Burdur).

Doğurganlık, sağlık davranışı ve sağlık hizmet kullanımı

Konjenital malformasyon

P

Var Yok Toplam

n (%)* n (%)* n Spontan düşük Var 12 (4,8) 236 (95,2) 248 0.558 Yok 28 (4,0) 677 (96,0) 705 İsteyerek düşük Var 5 (5,0) 95 (95,0) 100 0.672 Yok 35 (4,1) 818 (95,9) 853 Ölü doğum Var 7 (25,0) 21 (75,0) 28 0.001 Yok 33 (3,6) 892 (96,4) 925

Beş yaş altı çocuk ölümü Var 4 (12,9) 27 (87,1) 31 0.014

Yok 36 (3,9) 886 (96,1) 922

Gebelik sayısı 3 ve altı 30 (3,4) 857 (96,6) 887 0.001

4 ve üzeri 10 (15,2) 56 (84,8) 66 Sigara içme # İçmeyen 32 (4,1) 740 (95,9) 772 0.746 Her gün içen 2 (3,1) 62 (96,9) 64 İçmeyi bırakan 6 (5,4) 105 (94,6) 111 Gebelikte bulunduğu

ortamda sigara içilmesi §

Evet 14 (4,4) 307 (95,6) 321

0.873 Hayır 26 (4,1) 602 (95,9) 628

Birinci basamakta DÖB Almış 39 (4,2) 891 (95,8) 930 0.971 Almamış 1 (4,3) 22 (95,7) 23

İkinci basamakta DÖB Almış 40 (4,4) 876 (95,6) 916 0.194 Almamış 0 (0,0) 37 (100,0) 37

Tarama testleri Yapılmış 16 (4,7) 321 (95,3) 337 0.531 Yapılmamış 24 (3,9) 592 (96,1) 616

*Satır yüzdesi, # 6 veri eksik, § 4 veri eksik,

Tablo 3’de anneye ait çeşitli özelliklerin konjenital malformasyonlara etkisi özetlenmiştir. Buna göre ölü doğum (p=0,001), beş yaş altı çocuk ölümü (p=0,014) ve gebelik sayısı (p=0,001) ile konjenital malformasyon görülme sıklığı arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmuştur.

İkili analizlerde istatistiksel olarak anlamlı çıkan parametrelerden kadının ve eşinin yaşı (referans kategori: 34 yaş ve altı olanlar), kadın ve eşinin eğitimi (referans kategori: ortaokul ve üzeri eğitimi olanlar),

ölü doğum (referans kategori: ölü doğum

yapmayanlar), 5 yaş altı çocuk ölümü (referans kategori: 5 yaş altı çocuk ölümü olmayan) parametreleri çoklu analize alınmıştır (Tablo 2,3).

Tablo 4. Konjenital malformasyonları etkileyen faktörleri içeren lojistik regresyon analizi sonuç tablosu. Bağımlı Değişken: Konjenital Malformasyon

Bağımsız değişkenler Odds Ratio

%95 Güven Aralığı (En küçük-En büyük

değer)

Kadının yaşı ≥35 2,5 1,1–5,4

≤34 1 (Referans)

Babanın eğitimi İlkokul ve altı 2,9 1,4–5,7 Ortaokul ve üzeri 1 (Referans)

Ölü doğum Var 8,0 2,2–21,3

Yok 1 (Referans)

5 yaş altı ölen çocuk Var 3,4 1,0–11,5 Yok 1 (Referans)

Tablo 4’de lojistik regresyon analizi sonuç tablosu görülmektedir. Buna göre konjenital malformasyonlu bebek doğurma 34 yaş ve altı kadınlar referans

alındığında; 35 yaş ve üzeri annelerde 2,5 kat (OR:1,1– 5,4); ortaokul ve üzeri eğitimli babalar referans alındığında; ilkokul ve altı eğitimli babalarda 2,9 kat

(5)

(OR: 1,4–5,7); ölü doğum yapmayan anneler referans alındığında; ölü doğum yapan annelerde 8 kat (OR: 2,2–21,3); 5 yaş altı çocuk ölümü olmayan anneler referans alındığında; 5 yaş altı çocuk ölümü olan annelerde 3,4 kat (OR: 1,0–11,5) daha fazladır.

TARTIŞMA

Çalışma sonucunda Burdur ilinde en az bir kez doğum yapma öyküsü olan kadınlarda, konjenital malformasyonlu bebek doğurma sıklığı %4,2 olarak

bulunmuştur. Türkiye’de yapılan çalışmalarda

konjenital malformasyon sıklığı %1,1-%5,2 arasında değişmektedir (1,7,8,9).Dünya’da yapılan değişik çalışmalarda ise konjenital malformasyon görülme sıklığı %0,73–%2,38 arasında bildirilmektedir (10–15). Avrupa’da yapılan bir çalışmada majör konjenital malformasyon prevelansı 1.000 canlı doğumda 23,9 olarak verilmektedir (16)

Bu araştırmada konjenital malformasyon

yüzdesinin daha fazla olmasının olası nedeni; diğer çalışmaların yalnızca doğumda fark edilen anomalileri içermesine rağmen, bizim çalışmamızın doğumdan sonra fark edilen anomalileri de içermesidir. Nitekim Türkiye genelinde yapılan bir çalışmada konjenital malformasyon sıklığı %2,0 olarak bulunmuştur. Ancak doğumdan sonra fark edilen anomaliler, özellikle renal/kardiak sisteme ait anomaliler de eklendiğinde konjenital malformasyon sıklığı %5’lere kadar çıktığı (5); Yücesan ve arkadaşlarının yaptıkları çalışmada ise 6–15 yaş arası çocukların %6,2’sinde konjenital malformasyon olduğu bildirilmiştir (17).

Araştırmada 34 yaş ve altı kadınlar referans alındığında, 35 yaş ve üzeri kadınlarda konjenital malformasyonlu bebek doğurma 2,5 kat daha fazladır. Yapılan çalışmalarda 35 yaş üzerindeki annelerin bebeklerinde (10,15-18), Biri ve arkadaşlarının yaptığı çalışmada ise 40 yaşın üzerindeki annelerin bebeklerinde konjenital malformasyonun daha fazla görüldüğü bildirilmiştir (8). Anne yaşının konjenital malformayonlu bebek doğurma için risk faktörü olması kromozomal değişimlerle ilişkili olabilir.

Eğitim düzeyi ortaokul ve üstünde olan babalar referans alındığında, eğitim düzeyi ilkokul ve altında olan babalar 2,9 kat daha fazla konjenital malformasyonlu bebeğe sahip olmaktadır. Babanın eğitiminin konjenital malformasyon sıklığına iki şekilde etkili olabileceği düşünülmektedir. Bunlardan birincisi ailenin sosyal statüsü, ikincisi ise toplumsal cinsiyettir. Babanın toplumsal statüsü ulusal gelirden alınan payı, dolayısı ile ailenin sağlık hizmetlerine ulaşabilirliğini etkilemektedir. Eğitim düzeyi düşük babanın iş bulması, iş bulsa bile yeterli miktarda ücret alması oldukça güçtür. Yetersiz ücret ise sağlık

hizmetlerine erişimi önemli ölçüde etkilemektedir (20,21). Diğer yandan ülkemizde kadın ve erkek ilişkileri toplumsal cinsiyet bazında ayrışan denetim mekanizmalarına tabidir. Kadın açısından bu denetim mekanizmalarının başında “namus” konusunda “dedikodu” diye özetlenebilecek toplumsal baskı gelmektedir. Babanın eğitim düzeyi, bu denetim mekanizmalarını etkilemektedir. Eğitim düzeyi düşük erkeklerin kadın üzerindeki denetimi, kadınların sağlık kurumları gibi kamusal alanları kullanmasını engellemektedir (22). Sonuç olarak babanın eğitimi bir yandan ailenin toplumsal statüsünü, diğer yandan

toplumsal cinsiyet bazında ayrışan denetim

mekanizmalarını etkileyerek annenin sağlık

hizmetlerinden yararlanımını azaltabilir. Sağlık hizmetlerinden yeterince yararlanamayan anneye, gebeliğin erken döneminde tanı konulup müdahale yapılamaması da beklenen bir durumdur.

Beş yaş altı çocuk ölümü olmayan anneler referans alındığında, beş yaş altı çocuk ölümü olan annelerin konjenital malformasyonlu bebek doğurması 3,4 kat daha fazladır. Türkiye’de yapılan bir çalışmada konjenital malformasyonu olan annelerin %21,3’ünün daha önce çocuğunun öldüğü bildirilmiştir (18). Burdur’da yapılan bir çalışmada toplumda 5 yaş altındaki çocukların %3,4’ü, ülke genelinde ise %2,4’ü ölmüştür (23,24).

Diğer yandan ölü doğum yapmayan anneler referans alındığında, ölü doğum yapan annelerin konjenital malformasyonlu bebek doğurması 8 kat daha fazladır. Shawky ve arkadaşlarının yaptığı çalışmada, doğumsal defekti olan annelerin % 32,3’ünde daha önce geçirilmiş düşük veya ölü doğum öyküsü bulunduğu bildirilmiştir (15). Burdur’da yapılan bir çalışmada toplumda annelerin %2,7’si ölü doğum yapmış iken, ülke genelinde annelerin %4’ü ölü doğum yapmıştır (25). Özetlemek gerekirse konjenital malformasyonlu bebek doğuran annelerde gerek 5 yaş altı çocuk ölümü ve gerekse ölü doğum sıklığı topluma göre daha fazladır.

Sonuç olarak; bu çalışmada konjenital

malformasyon sıklığı Türkiye’deki diğer çalışmalara benzerdir. Annenin doğumdaki yaşının yüksek olması, babanın eğitim düzeyinin düşük olması, ölü doğum ve 5 yaş altında çocuk ölümü öyküsü konjenital malformasyon için risk faktörü olarak belirlenmiştir. Bu nedenle; bu özelliklere sahip kadınlara gebelik sürecinde yeterli sayıda ve kalitede doğum öncesi bakım hizmeti verilmelidir. Bu bağlamda, 2008 yılında Sağlık Bakanlığı’nca yayınlanan “Doğum öncesi bakım yönetim rehberi’’nin daha aktif kullanımını sağlamaya yönelik eğitimler yapılmalıdır.

(6)

KAYNAKLAR

1. Kurdoğlu M, Kurdoğlu Z, Küçükaydın Z, Kolusarı A, Adalı E, Yıldızhan R, et al.Van yöresinde konjenital malformasyonların görülme sıklığı ve dağılımı. Van Tıp Dergisi. 2009;16 (3):95–98.

2. Aksoy F. Konjenital anomaliler: tanımlama, sınıaflama, terminoloji ve anomalili fetusun incelenmesi. Türk Patoloji Dergisi. 2001;17 (1– 2):57–62.

3. Riley MM, Hallıday JL, Lumley JM. Congenital Malformations in Victoria, Australia, 1983–95: An overview of infant characteristics. Journal of Pediatrics and Child Health. 1998;34:233–240. 4. Al-Jama F. Congenital malformations in newborns

in a teaching hospital in eastern Saudi Arabia. Journal of Obstetrics & Gyneclogy. 2001;21:595– 598.

5. Apak MY. Approach to genetic diseases and genetic counseling.Eds.: Aydınlı K. In: Perinatal Diagnosis and Management. 1st edition. Persepktif Yayın;1992. p 1–18.

6. Tunçbilek E, Boduroğlu K, Alikaşifoğlu M. Results of the Turkish congenital malformation survey. Turk J Pediatr. 1999;41:287–297.

7. Bayhan G, Yalınkaya A, Yalınkaya Ö, Gül T, Yayla M, Erden AC. Dicle üniversitesi tıp faktültesi’nde konjenital anomali görülme sıklığı. Perinatoloji Dergisi. 2000;8:99–103.

8. Biri A, Onan A, Korucuoğlu Ü, Taner Z, Tıraş B, Himmetoğlu Ö. Bir Üniversite Hastanesinde Konjenital Malformasyonların Görülme Sıklığı ve Dağılımı. Perinatoloji Dergisi. 2005;13 (2):1–5. 9. Soylu F, Aygün D,Türkbay D, Yılmaz E,Kocabay

K,Güvenç H.Fırat Üniversitesi Araştırma Hastanesi’nde 1993-1994 yıllarında doğan bebeklerde konjenital malformasyon sıklığı, dağılımı ve risk faktörlerinin araştırılması. Turk Ped Arch 1998;33 (1):25-29.

10. Costa SMC, Gama SGN, Leal MC. Congenital malformations in Rio de Janeiro Brazil: Prevelance and associated factors. Cad Saude Publica. 2006;22(11):2423-2431.

11. Perveen F, Tyyab S. Frequency and pattern of distribution of congenital anomalies in the newborn and associated maternal risk factors. J Coll Physicians Surg Pak. 2007 ;17(6):340-3.

12. Sridhar K. A community-based survey of visible congenital anomalies in rural Tamil Nadu. Indian J Plast Surg. 2009 42(1): 184–191.

13. Chen BY, Hwang BF, Guo YL. Epidemiology of congenital anomalies in a population-based birth

registry in Taiwan 2002. J Formos Med Assoc. 2009;108 (6):460-468.

14. Ahmadzadeh A, Şafikhani Z, Abdulhani M, Ahmadzadeh A. Congenital malformations among live births at Arvand Hospital, Ahwaz,Iran- a prospective study. Pak J Med Sci. 2008:24 (1):33-37.

15. Shawky RM, Sadik DI. Congenital malformations prevalent among Egyptian children and associated risk factors.The Egyptian Journal of Medical Human Genetics. 2011;12:69-78.

16. Dolk H, Loane M, Garne E.The prevelance of congenital anomalies in Europe.Adv Exp Med Biol. 2010;686:349-364.

17. Yücesan S, Dindar H, Olcay I, Okur H, Kılıçaslan S, Ergören Y, et al. Prevelance of congenital abnormalities in Turkish shool children. Eur J Epidemiol. 1993:9(4);373-380.

18. Tomatır AG, Demirhan H, Sorkun HÇ, Köksal A, Özdemir F, Çilengir N. Major congenital anomalies: a five-year retrospective regional study in Turkey. Gent Mol Res. 2009;8(1):19-27.

19. Hollier LM, Leveno KJ, Kelly MA, McIntire DD. Maternal age and malformations in singleton births.Obstetrics & Gynecology. 2000;96:701-706. 20. Boratav K. In:1980’li yıllarda Türkiye’de Sosyal

Sınıflar ve Bölüşüm. İmge Kitabevi; 2005.

21. Akın A, Demirel S. Toplumsal cinsiyet kavramı ve sağlığa etkileri. C.Ü.Tıp Fakültesi Dergisi. 2003:25 (4);73-82.

22. Boratav HF. Kuştepe Gençliği: Pencereden Gördüklerim. Eds.: Kazgan G. In: Kuştepe gençlik araştırması.İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları. Sena Ofset ;2002. p 119-153.

23. Çatak B, Sütlü S, Kılınç AS, Badıllıoğlu O, Zencir M. Burdur’da 2009 yılında doğum yapmış kadınların doğum özellikleri ve doğum sonu bakım hizmetleri. TAF Prev Med Bull 2011; 10(5):1-8.

24. Koç İ, Eryurt MA. Türkiye’de beş yaş altında gerçekleşen ölümlerin zamanlamasının ve sayısal büyüklüğünün değişimi: 1978-2008. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Dergisi 2011;54:39-44.

25. Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü (2009) Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması, 2008. Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü, Sağlık Bakanlığı Ana Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması Genel Müdürlüğü, Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı ve TÜBİTAK, Ankara, Türkiye.

Şekil

Tablo 1.  Konjenital malformasyonlu bebek/çocuk ve anneye ait bazı özelliklerin yüzde dağılımı (Burdur, 2010)
Tablo  3.  Annelerin  biyodemografik,  sağlık  davranış  ve  sağlık  hizmet  kullanımının  konjenital  malformasyonlar  üzerine dağılımı (2010, Burdur)

Referanslar

Benzer Belgeler

Venüs: Yılın son günlerinde konum olarak gökyüzünde Güneş’e yaklaş- masını sürdürecek gezegen sabahları gün doğumundan önce doğu ufkunda yine de kolayca

Üriner inkontinans ile gebelik ve doğum sayıları arasındaki ilişki istatistiksel olarak anlamlı değildi (gebelik sayısı için p=0,813.. ;doğum sayısı için p=0,367)

Bununla birlikte çalışmamızda MetS varlığı ile fiziksel aktivite arasında lojistik regresyonda önemli bir ilişki saptanmamış olmasının, fiziksel aktivite

Yirmi yaş üzeri kadınlarda metabolik sendrom sıklığı ve bunu etkile- yen faktörler adlı çalışmamızda (1) 130/85 mmHg ve daha yüksek tansi- yon değerine sahip kişiler ile

Araştırmaya katılan ve yeterli anne sütü alan ve almayan ço­ cuklarda malnütrisyon görülme sıklığı araştırıldığında, anne sütü ile yeterli beslenen

Glokomu olan ve olmayan hastalar arasında cinsiyet, eşlik eden hastalık, steroid kullanımı, göz operasyonu geçirmiş olma, ailede glokom öyküsü ve göz

Çalışmamızda değişkenlerden olan ve tek de- ğişkenli analizlerde son 1 yılda düşme için risk faktörü olarak bulunan eğitim durumunun düşük olması,

Ama ben, asıl Celâl Sâhir’i, ilk kitabını okuduktan dört vıl sonra gördüm ve onun güzel, İyi, insan tarafını, her gün biraz daha ta­ nıdım.. Birinci