• Sonuç bulunamadı

Bizans sanatı uzmanı, tarihçi, arkeolog, Semavi Eyice:İstanbul tutkusu

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Bizans sanatı uzmanı, tarihçi, arkeolog, Semavi Eyice:İstanbul tutkusu"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

I * <1 r * -

l

r

Cumhuıiyeı Maıbaacılık ve Gazetecilik Türk Anonim Şirketi adına

adi • Genel Yayın Müdürü Haşan < amal. Müessese Müdürü: fm lnr

'■ Y“ 1 l»leri Muduru: Okay Gönensin, • Haber Merkezi Müdurıı ayer. Sayfa »ürem Yönetmem: Ali Acar, • Temsilciler; ANKARA:

lan, İZMİR: Hikmet (.etinkaya, ADANA: C elal Huylanan.

İstanbul Haberleri: l a l ı n Akyıldır, »ış Haberler: Ergun Balcı, Ekonomi: fenni e Hırkan, Kültür: Celal (ister,

Spor Danışmanı Abdulkadir Yucelman, Do/elıme. Refik »urba*. Araştırma. Sabin Alpay, ly-Sctıdika Suk- ran Ketenci, Yun Haberleri: Necdet » o ta n , »izi Yazılar: Kerem Çalışkan, • Koordinatör: Ahmet Kurulsan,

9 Malı l^ler: tro l Krkul, 0 Muhasebe, Kuleni Vener % Bilice-Planlama: Sevgi O»manbe>eoglu % Reklam:

Ay»e lorun, I k Yayınlar: Hülya Akyol # İdare Hüseyin Gürel? İşletme: önder Çelik, Bilgi işlem: Nail İnal.

/İM: 10 TEMMUZ 1989 İmsak: 3.37 Güneş: 5.34 Öğle: 13.14 İkindi: 17.13 Akşam: 2043

Bizans sanatı uzmanı, tarihçi, arkeolog Sem avi Eyice

İ T - Sil

Hasun ve Yuyun Cumhuriyet Matbaacılık veC

34Î34 İli. PK: 246 İstanbul 7el 512 05 0

H urdur Ankara: Ziya Gokalp Blv. İnkılap S

133 II 41/42« # l/m tr: H Ziya Blv. 1352 S • Adana: İnönü C ad 119 S. No: I Kat I, T«

Basıldığı yer M

İstanbul tutkusu

BizanslIların bıraktığı

anıtlar da bize ait.

Bunların tarihi eser olarak

milli anıtlarımız arasına

girmesi gerekir. Ama biz

bunlara sahip çıkmıyoruz.

Ben 19. yüzyıl araştırıcısı

karakterindeyim. Bizans

dışında çok değişik

konularda araştırmalarım

var.

Kam uya ait, vakıfların

malı olan nice tarihi

medrese, cami güldür

güldür yıkılıyor. Hiç telaş

eden yok.

ALPAY KABACAL1

“ Ah Beyoğlu vah Beyoğlu di­ yoruz sık sık. O eski İstanbul’un özlemini çekiyoruz. Ama Beyoğ- lu'nun Beyoğlu olduğu çağ, geri­ de kaldı. Orada yaşayan insanlar bambaşka kişilerdi. Bugün o in­ sanlar y o k ... Olmadığına göre, o döneme dönme imkânı da yok. Sonra, İstanbul’u hangi karakte­ rine dönüştüreceksiniz? 19. yüz­ yıldaki karakteri ayrı, 20. yüzyıl başındaki ayn, bizim çocukluğu­ muzu yaşadığımız 1930’lardaki karakteri a y n ...”

Semavi Eyice İstanbul’u yıllar­ ca adım adım gezmiş, nice kitap ve belgelere başvurarak kentin ta­ rih içindeki değişimlerini izlemiş.

“ Eski İs ta n b u l’u yeniden yaşatma” girişimlerini böyle de­ ğerlendiriyor.

Beyoğlu’ndan, eski İstanbul’­ dan başlayınca, söz sözü açıyor:

“ Sözgelimi” diyor, “ Bir za­ manlar Samatya’da muazzam meyhaneler varmış. Nerede bun­ lar? Galata’da da böyle koca ko­ ca meyhaneler, baloz denilen eğ­ lence yerleri... Bunların en

ünlü-kıın dilletantlar (amatörler) türe­ miş. Bunların meslekleri öğret­ menlik, doktorluk, diplomatlık, v b ... Bir kısmı Levanten ya da AvrupalI. Çok sayıda da Kum ... • Bizans dönemi eserlerini araştır­ ma merakına düşmüşler. Konfe­ ranslar düzenlemişler, yayınlar yapm ışlar...”

Bu konu üzerinde en çok çalı­ şan, İstanbul’daki Rumların Sil- logos denen edebiyat kurumu. 1860’larda oluşturulan Sillogos, Avrupa’daki bilimler akademile­ rine benziyor. Büyük bir kütüp­ hane kurmuşlar, her yıl düzenli olarak büyük boy yıllıklar yayım­ lamışlar. Topladıkları belge, kita­ be vb.yi kapsayan ekler çıkarmış­ lar. Avrupa’dan gelen arkeolog­ lara, bilim adamlarına konferans­ lar verdirtmiş, bunların metinle­ rini basmışlar. Çalışm aları, 1923’e kadar sürmüş. Ayrıca, de­ ğişik uluslardan araştırmacıların (Van Millingen, Paspatis,

Eber-sü de, İstiklal Caddesi’nde, Sanıl “ Ödevi hazırlarken, surlarda- rekli gezer. “ Ortaokuldayken bir solt, Mordtmann, Dethier) çeşit-

Antoine Kilisesi’nin bulunduğu lan tanımak için, Mambury’nin arkadaşımla dolaşırdım. Sonrala- >’ yayınları var...

yerdeki Konkordia balozu... Da- Seyyah Rehberi’ni aldım. Surları rı tek başıma çok gezdim. Kış de- 19. yüzyılın sonları ile 20. yüz-

ha eskiye gidersek, Beyoğlu Pos- incelerken, oradaki cami, kilise mez, yağmur dem ezdim ...” yılın başlarında bu konuda kitap

tanesi'nin arkasında Naum Tiyat- gibi yapılan da bir göreyim de- yazmaya yönelen Türklerin

sayı-rosu... Tarihi Çiçek Pasajı mey- dim. Cumartesi öğleden sonrala- abas,'. 1va1z?eçır,n'f ye Ça*,S,rî sı ise üçü geçmiyor: Mehmet Zi-

haneleri deniyor. Değil. Orada n , pazar günleri... Küçücük, 3 II- , va, 1 kimselerin, boş vak- ya (Ihtifalci Ziya) İstanbul ve Bo- yalnız çiçekçiler vardı. Yandaki raya alınmış bir fotoğraf maki- 11 ol“n lnsan,arln işi.^Bizim gibi gaziçi'ni, Mahmud Raif Mir'at-ı Degustasyon Lokantası, birkaç fı- nem vardı. Onu yanıma alıp yol- ®rta™al'™rf 8öre değil der. Ama İstanbul’u, Celal Esat (Arseven)

çısını oraya çıkardı, dışarıya ser- lara döküldüm ...” Semavi Eyice kesin kararını ver- gjgj İstanbul Âbidat ve Mebâni-vis yapmaya başladı. Çiçekler Giderek, İstanbul’u tanıma tut- ¡yijSür. Bizans yapıtlarını inceleye- ile Galata ve Binalan’m yazmış-

arasında, ayakta bira içiliyordu, kuşuna, araştırma tutkusu da ek- b" mek 'Çln yuridışında öğrenim ıar Hepsi bu kadar!

Derken birkaç gezgin mezeci do- lenir: “ Gördüğüm yapılar hak- Serecektir. Mililı Eğitim Bakanlı- Oysa birçok ülke, Bizans arke-

lüşır oldu. Sonra çiçekçi falan kal- kındaki görüşlerimi küçük fişle- edan güçlükle l/ja allP Alman- olojisi ve sanatıyla öteden beri il-

madı, meyhaneler kuruldu. Tarih re yazıyordum. Zamanla, Bizans’ı yf ya g“"er' ikinci Dünya Savaşı gjleniyor. Enstitüler kurulmuş;

filan değil... Orası, Abdülhamid da tanımak için, bu konudaki bel- o anca hızıyla sürmektedir. Al- dergiler, kitaplar yayımlanıyor,

döneminde kurulmuş bir işhanı- li başlı Fransızca yayınları araş- Çekmek üzereyken, Istan- Sözgelimi Münih’te, 1894’ten beri

d| r ” turnaya giriştim. Kitapçılar, 13-14 hul a döner; öğrenimim edebiyat ç,kan bir dergi var. Brüksel’de Semavi Eyice’nin İstanbul tut- yaşındaki bir ortaokul öğrencisi- ,akü‘tesınde tamamlar. 1924’te Byzantion Dergisi çıkma-kusu, Galatasaray Lisesi’nin ye- nin eski, az bulunur kitaplara me- Semavi Eyice, İstanbul’un es- ya başlıyor. Çekoslovakya’da, dinci sınıfında başlıyor. Yıl, 1936. raklanmasına hayret ediyorlar, ki yapı ve anıtları üzerine araştır- Bulgaristan’da.SovyetlerBirliği- Askerlik dersi öğretmeni herkese gülümsüyorlardı.” maların tarihinin pek eskilere git- nde dergiler çıkıyor. ABD’de bir ödev veriyor. Ona da “ Istan- Bir yandan kitap toplar, boş za- mediğini belirtiyor: “ 19. yüzyılın Dumbarton Oak’s Paper* adlı der-

bul un fethi düşüyor: man buldukça da İstanbul’u sü- ikinci yansında İstanbul’da biria- 8* yayımlanıyor... Türkiye’deki --- —— ---— ---araştırmalar için maddi olanak ı

sağlayan kurumlar da var...

“ Bu topraklar üzerinde eski bir uygarlık olduğumuza göre” diyor Semavi Eyice, “ BizanslIların bı­ raktığı anıtlar da bize ait sayılır. , Bunların, tarihi eser.olarak milli . anıtlarımız arasına girmesi gere­ kir. Ama biz bunlara pek sahip çıkmıyoruz. Bu yüzden, zaman zhman sorunlar doğuyor. Bir kıs­ mını Rumlar kullam yorm uş. 1923’te Rumlar giderken bunlann ne olacağı düşünülmemiş. D ola­ yısıyla ev olarak satılmış ya da ki­ raya verilmiş yapılar var. Örneğin Trabzon’da, Mudanya yakınında­ ki kasabalarda görülebilir. Çok değerli, içinde duvar resimleri fi­ lan bulunan kiliseler bugün özel mülkiyette, ev olarak kullanılıyor. Kiliseden çevrilmiş camilerin bir kısmı pek harap, bakım sız...”

Semavi Eyice, yalnız İstanbul’­ daki yapıtlarla ilgilenmiyor. İnce­ lenmemiş Bizans yerleşmelerini saptamak amacıyla, on iki yıl Gü­ ney Anadolu’da, Silifke dolayın­ da gezmiş. “ Her sonbahar gidi­ yordum, daha çok yaya dolaşabi­ liyordum” diyor. Planlar hazırla­ mış, yüzlerce, binlerce fotoğraf, slayt çekmiş, ilgilenen olmadığı için, yurtdışındaki bir iki yayın sa­ yılmazsa, bu araştırmalarının so­ nuçlarını bastıramamış.

“ Ben, 19. yüzyıl araştırıcısı karakterindeyim” diyor. “ Çok Ideğişik konularda araştırmalarım var. Bizans dışında Osmanlı sana­ tı ve tarihiyle ilgileniyorum. A y­ rıca, sözgelimi Türkiye’ye gelmiş eski AvrupalI gezginler ve ressam­

lar üzerinde de incelemeler yap­

tım .”

PO RTRE

Prof,SEMAVİ EYİCE

Bizans yapıları tezi

1923’te İstanbul’da doğdu. Galatasaray Lisesi’ni bitirdi (1943). Yurtdışında başladığı sanat tarihi ve arkeoloji öğrenimini savaş dolayısıyla yarıda keserek t.Ü. Edebiyat Fakültesi’ne girdi. Fakülteyi bitirince (1948) Sanat Tarihi Kürsüsü’nde asistanlığa başladı. 1952’de Bizans yapıları üzerinde teziyle doktorasını verdi. 1955’te doçentliğe, 1964’te profesörlüğe yükseltildi. 1958-59’da

Humboldt bursuyla Münih Universitesi’nde çalışmalar yapan Eyice, 1964’te Bizans Sanat Tarihi Kürsüsü başkanlığına, 1982’de Arkeoloji ve Sanat Tarihi bölümü başkanlığına getirildi. 400 dolayında bilimsel makalesi, Son Devir Bizans Mimarisi (1963), Galata ve Kulesi (1969),

Bizans Devrinde Boğaziçi (1976), Türkiye’de Bizans Sanatı (1982), Ayasofya (3 cilt, 1983-86), İznik (1988) vb. kitapları yayımlandı.

Uzun yıllar Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kuru- lu’nda üyelik yapan, 1983’te Ta­ şınmaz Tabiat ve Kültür Varlık­ ları Kanunu’nun çıkmasından sonra, İstanbul Bölge Kurulu baş- kanbğında bulunan, 1987’deki ya­ sa değişikliğinden sonra da İstan­ bul’da oluşturulan üç kuruldan birine atanan Semavi Eyice’ye, yasadaki ve uygulamadaki aksak­ lıkları sordum. Bir dokundum, bin ah işittim...

Özellikle, tüm sorumluluğun kurullar üzerine yıkılmasından yakınıyor: “ Bize, falan yerde ta­ rihi eser tahrip oluyor, görmüyor musunuz, diyorlar. Ben jandarma değilim ki, gidip başında bekleye­ yim. Elimizde tek zorlama aracı var: Eski eser kapsamına giren bi­ nalarda. onaylanan projesine uy­ gun y apılmamışsa, iskân izni ver­ miyoruz. Ama yapan, gidip için­ de oturuyor... Öte yandan, bizim gösterdiğimiz prensipler çerçeve­ sinde inşaat yapılırken de, ‘tarihi eser tahrip ediliyor’ diye kıyamet koparılnbili\or. Oysa, kamuya ait tarihi binaların tahrip edildiğini de görüyoruz. Vakıfların malı olan nice tarihi medrese, cami gül­ dür güldür yıkılıyor. Önlara hiç telaş eden yok !”

Birçok uluslararası bilim kuru­ luşuyla ilişkisi bulunan, Belçika Krallık Akademisi muhabir üye­ si, Alman Arkeoloji Enstitüleri asli üyesi olan Semavi Eyice, acı bir anısını anlattı:

"198.3 başında Türk Tarih Ku­ rumu ortadan kaldırıldı, yeni bir kurum oluşturuldu. Ben de on dört yıl üyelikten sonra çıkarıl­ dım. Daha doğrusu, yeni kuru­ mun üyeliğine alınmadım. Çeşit­ li dillerde basılmış dört yüz kadar yayınını var, sonuç bu.,. ’Bundan sonra o kurumun kapısından girmem' dedim. Gerçek ‘âlimler’ varmış orada, o ‘âlimler’ yürüt­ sünler!"

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği T a h a To ro s Arşivi * 0 0 1 5 1 1 8 7 2 0 0 6 *

Referanslar

Benzer Belgeler

Ey CHP’li Milletvekilleri, halife adaylığı- na daha çok yakışacak bir zatı muhteremi CHP Cumhurbaşkanı olarak aday göster- mek için imza attınız ya tarih sizi affet-

944 yılında spina üzerine inşa edilen bu âbide, o zamanlar tepesinde bulunan tunç bir kürre ile birlikte 32

Sofa altı, asma merdivenin kaldırılmış olmasına rağmen eski şeklini az çok muhafaza etmektedir.. Alt kattaki odanın duvarları

1983'te 103 kişinin ölümüne yol açan grizu faciasının yıldönümünde konuşan Genel Maden İş Sendikası Başkanı Eyüp Alaba ş, 2004'te taşeron sistemi TTK'ya girdikten

Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu, Tuzla Ayazma'daki içinde yüzyıllık tescilli çınar ağaçlarının bulunduğu alana yap ılan sosyal tesis

(1) (Değişik: 14/7/2004 – 5226/1 md.)&#34;Kültür varlıkları&#34;; tarih öncesi ve tarihi devirlere ait bilim, kültür, din ve güzel sanatlarla ilgili bulunan veya tarih öncesi

 Aile hekimliği birinci basamağın özel sektör kurallarına göre örgütlenmesinin bir sistemi olarak sunulmuş ve algılanmıştır.. Yataklı Tedavi

Bu taşınmaz malların tahsisi, kiralanması ve bunlar üzerinde bağımsız ve sürekli üst hakkı tesisine ilişkin esaslar ile süreler, taşınmaz malın bulunduğu yer