• Sonuç bulunamadı

Nazım'ın lüks baskıları Bulgaristan'dan göç ediyor

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Nazım'ın lüks baskıları Bulgaristan'dan göç ediyor"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

8

CUMARTESİ, 29 Aralik 2 0 0 t

C

GENÇLİĞİMİZİN

en güzel Nâzım kitapla­ rı, Bulgaristan'da basıl­ mış lüks ciltli olanlarıy­ dı. Bir şiirsever için en makbul armağan buy­ du.

Nâzımı o yılların genç kuşağı nasıl oku­ du?

Eprimiş defterlerdeki el yazılarından, solgun daktilo şeridiyle yazıl­ mış ince pelür kâğıtla­ rından...

Eski tüfeklerin anılarında da, onu oku­ manın bile bedelini devletin onlara nasıl ödettiği sayfalarla yer alır. Vedat Türka- li'nin Komünistinde, Nâzım ı okumanın gizli, şifreli devlet sırrım okumak kadar suç olduğunu okuduk.

Yıllar sonra Nâzım’m şiirleri kendi ana dilinde ilk kez Doğan Avcıoğlu'nun yönet­ tiği YÖN dergisinde yayınlandı. Yıl 1964'tü. Öncülüğün onurunu Doğan Avcıoğlu ile

Hamdi Avcıoğlu taşıdılar.

Bu yıl Nâzım Hikmet'in 100. Doğum Yıl­ dönümü. Nâzım 100 Yaşmda.

Türkiye'de ve dünyanın sayılı kültür baş­ kentlerinde, onun hayatı, şiirleri, eserleri üzerine sempozyumlar düzenlenecek, açık oturumlar yapılacak.

Yapı Kredi Yayınlan, doğum yıldönü­ mü dolayısıyla Nâzımin bütün eserlerini 27-28 cilt olarak yayınlıyor.

Ucuz baskılardan başka bir de, lüks ciltli baskılar kitapçı vitrinlerini süsleyecek.

Böylece de Nâzım Hik-

met'in Toplu Eserleri, kendi dilinde ilk kez ciltli olarak ya­ yınlanacak.

Ayrıca şimdiye kadar k itap lanna girmeyen düzyazılan da ilk kez Türkçe'de kitaplaşacak.

Nâzım Hikmet, Türk edebi­ yatında, Türk dilinde elbet bir

DOĞAN HIZLAN

d h i z l a n @ h u r r i y e t . c o m . t r

Nâzım’ın lüks baskıları

Bulgaristan’dan göç ediyor

zirve.

Ancak, kitaplan yasaklan- masaydı, devlet onu ideolojisi yüzünden mahkûm etmeseydi, belki de efsaneleşmeyecekti. Bugün hayatıyla ve eseriyle bir efsane. Eğer o yasaklanmasay- dı, Türk toplumcu/gerçekçi şi­ iri üzerine yazılanların yönü değişebilirdi. Bugün eleştir­

menler, edebiyat tarihçileri o eksik halka ta­ mamlandığından, yani Nâzım Hikm et ya­ yınlandığından, değerlendirmeyi yeniden yapmak zorundadırlar.

Bir bölümünün de gerçekleştirildiği kanı­ sındayım.

Nâzım Hikmet'in şiirlerini okuduğunuz­ da, bir ideolojinin savunulmasının, ona ta­ raftar kazanılmasının ilk koşulunun, onun yer aldığı sanat eserinin nitelikli olması ge­ rektiğini görürsünüz.

İşte onun şiiri sayesinde ideolojisi günde­ me gelmiştir, yoksa Marksist olması nede­ niyle şiiri gündeme gelmemiştir.

Şiirini anlamak isteyenler, bence düzya­ zılarını da okumalıdır. Çünkü sanata, ede­ biyata doktriner açıdan bakışın, bir kura­ mın uygulamadaki sağlamasının yapılma­ sının sağlam örnekleridir

bu yazılar.

Göreceksiniz ki, iyi bir şair, kendi ölçütlerinin to p lamı içinde her zaman iyi bir eleştirmen olmuyor. Nâzım ın Türk edebiyatına bakışını, sevdiği yazarlar üzerine yargılarını düz ya­ zılarından öğrenebilirsiniz. Nâzım'ın eski

edebiyaü-(Nâzım Hikmet'in Bütün Eserleri (5 kitap): 835

Satır, Yatar Bursa Kalesinde, Kuvâyi Milliye, Benerci Kendini

Niçin Öldürdü?, Son Şiirleri, Yapı Kredi

Yayınları)

mızı iyi bildiğini, özümlediğini, gelenekten nasıl yararlandığını genç kuşak şairleri iyice öğrenip kendilerine örnek almalıdır.

Üstelik kuşaklar arası ilişkilerde sert eleş­ tirinin de gerekçeli olması gerektiğini gene o kanıtlamıştır.

Putları Kırıyoruz, Yıkıyoruz kampanya­ sında Memet Fuat'a mektup yazarak, bu kampanyada Yahya Kemal aleyhinde ko­ nuşmaması için ona edebî bir uyanda bu­ lunmuştur. Aynı Nâzım Hikmet, Abdül-

hak Hamit Tarhan'ı sert biçimde eleştirmiş, ileriye dönük umutlar içeren şiirlerini oku­ yunca, onu Maçka Palastaki evinde ziyaret etmiş, ertesi günkü yazısında ellerinden öp­ tüğünü açıklamıştır.

Yalnız kendi edebiyat dünyasını bencilce düşünmemiştir.

Kemal Tahir de, Orhan Kemal'de emeği vardır, üstelik Türk edebiyatının birçok

önemli adı için de verdiği yar­ gıların isabetini, edebiyat tarihi doğrulamıştır.

Kendi ülkesinden ayrılıp sürgünde yaşamak zorunda bı­ rakılmış bir şairin hasret şiirle­ ri, yalnız Türk edebiyaü içinde değil, dünya edebiyatları için­ de de etkileyici bir duyarlık ta­ şımaktadır.

Hem kendi şiir geleneğin­ den yararlanmış hem de dışar- daki akımlan süzerek şiirine katmıştır.

Kullandığı dil, gündelik di­ lin, iyi bir şairin gergefinde na­ sıl kendine özgü bir ses, anlam kazandığım göstermektedir.

Her iyi şair yeniden okun­ duğunda, okuruna başka gü­ zellikler tattırır. Her kuşak bir şairi farklı, kendi dünyasınca anlar. Nâzım'ın zenginliği buradadır.

İşte Nâzım Hikmeti yeniden okurken bunları farkedeceksirıiz.

Türkçesi, dünden bugüne kaybettiğimiz lezzet öğelerini anımsamamıza neden ola­ caktır. Tekdüze bir dilin, birbirine benzerli­ ğin, edebiyata aykırılığını onun şiirinde his­ sedeceksiniz.

Yeni baskıların editörü, şair Güven Tu­

ran m hazırlanıştaki özenini de anmalıyız. Bir rubaisi ile 100. yaşım kutlayalım:

Sarılıp yatmak mümkün değil bende senden kalan hayâle./ Halbuki sen orda, şehrimde gerçekten varsın etinle kemiğin­ l e / ve balından mahrum edildiğim kırmı­ zı ağzm, kocaman gözlerin gerçekten v a r/ ve âsi bir su gibi teslim oluşun ve beyazlı­ ğın ki dokunamıyorum bile...'

D O Ğ A N H I Z L A N ' I N S E Ç T İ K L E R İ

Rom antik Komünist S.Göksu-E. Timms Doğan Bu D ü nyad an N a z ım G e çti V âlâ Nureddin M illiyet N a z ım Hikmet Haz.Asım Bezirci Evrensel N a z ım Hikm et'in Son Yılları Zekeriya Sertel Rem zi N a z ım Hikm et Ü ze rin e Y a z ıla r Haz. Memet Fuat A d a m

— ---k ~ — Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği

Referanslar

Benzer Belgeler

Asaf’ta insanın doğa ile uyumunu, doğa unsurları ile benzer yönlerini ve evren içinde doğa ile insanın ayrı düşünülemeyeceği düşüncesini gördüğümüz kadar,

(Halbwachs, 2016) kavramı çerçevesinde göç gibi bazı anıların niçin diğerlerine göre daha fazla anımsandığı üzerinde durulmaktadır. Hatırlamanın,

1908 yılında, Türkiye'de İkinci Meşrutiyetin ilanı üzerine, Bulgaristan da bağımsızlığını ilan etti ve krallık oldu. 19 Nisan 1909 günü İstanbul'da Bulgar Krallığı

Bu çalışmada, Bulgaristan'ın Deliorman bölgesi olarak bilinen Razgrad iline bağlı Ezerçe bölgesinden Türkiye'ye göç etmiş olan Türklerin müzik kültürlerini

Kastamonu anlatmasında küçük parmak, yukarda olduğu gibi diğer kardeşler tarafından yendiği için küçük kalmamış, kafasına bir tokmak vurulduğu için

Taraftarlara göre ise taıyıcılık çocuk edinme ya da bakım olarak görülmeli, para konusu ise yalnızca annenin zaman ve zahmeti karılıında verilen bireydir;

Bu yıl 20’incisi gerçekleştirilen Dünya Kuş Gözlem Günü, Türkiye’nin pek çok yerinde olduğu gibi İstanbul’da da Beşiktaş Belediyesi ve Doğa Derne- ği ortaklığı

efsanelerinde Meleklerin ‘Allahın kızları’ olduklarına inanılır. Arnavutluk, Hıristi- yanların iddia ettiği gibi Hz. İsa’nın vefatından hemen sonra Hıristiyanlaşmadı,