• Sonuç bulunamadı

Lale Devri'nin nakışlı çeşmeleri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Lale Devri'nin nakışlı çeşmeleri"

Copied!
7
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

r e r e ı

:

9 u

Devrı'nın

i çeşmele

By ESER TUTEL* Photos NUSRET NURDAN EREN

w

l i t

‘\ W n/ î

f ,. j

g g g e s g s » ! 1 İ

(2)

ınnnrnnn

'

n n n

İ

'l - . . - . . . ill

¡ıs m i

i, ¡..^iil:....li:

İstanbul’da, özellikle sur içi İstanbul’unda, yakın

zamana kadar hiçbir mahalle yoktu ki, çeşmesi ol­

masın! Sur dışındakileri ve de Boğaz köylerindeki-

leri de dahil ederseniz, irili ufaklı bu çeşmelerin sa­

yısı yiizlerceyi bulurdu. Eskiden bu çeşmelerin lü­

lesinden su, başından da semt halkı hiç eksik ol­

mazdı. Musluğunu çevirdiniz mi, akan su semtine

göre değişirse de genellikle hep Kırkçeşme suyuy­

du. Bir yere su getirmek, çeşme yaptırmak, sevap­

ların en büyüklerinden sayılırdı. Akıtılan su hayrat

olduğundan, kullanılan su için asla para alınmazdı.

Çeşme başları her

zaman hareketliy­

di. Semt camisi ka­

dar, m ahallenin

kahvesi

kadar

önem li bir işlevi

vardı o çeşme baş­

larının... En son

haberler hep bura­

da ağızdan kulağa

fısıldanır; gençler

arasındaki ilk ya­

kınlaşm alar yine

burada filizlenir,

burada yeşerirdi.

Tarihi bilinen en

eski çeşme, II. Ba-

yezid döneminde

yapılan Davut

Pa-U n til the recent past no neighbourhood o f Istanbul

was w ithout its fountains, and If the districts outside the city walls and th e villages along the Bosphorus are included these numbered many hundreds. Here local people obtained their drinking water, so at all times o f day groups o f people were to be seen waiting th e ir turn. The city had several w ater systems, the largest being the Kırkçeşme o r Forty Fountains. Piping water from springs and constructing fountains were regarded as among the most honourable acts o f charity, and no charge was made fo r using the water. Since, like the

mosque and coffee house, fo u n ta in s served as m eeting places fo r local peo­ ple, they played an important social role. Here news and gos­ sip were exchanged, and flirta tio n s between young peo­ ple to o k ro o t and flourished.

The oldest fountain to which we can put a date in the city is th a t next to Davut Paşa Mosque built In 1485 d u rin g th e reign o f Bayezid II

Sur içi İstanbul’unun en güzel çeşmelerinden biri Topkapı Sarayı’nın dış kapısının önündeki meydanda yer alan III. Ahmed Çeşmesi’dir (en üstte). Üstte, çeşmeyi çepeçev­ re saran çini motiflerden bir detay. / One of the most beautiful fountains in Istanbul is the Fountain of Ahmed III which stands in the square outside the main gate of Topkapı Palace (top). Detail of the tiling frieze around the fountain (above).

6 4

(3)

şa Camii yanındaki 1485 tarihli çeşme. Sur içi İstan­

bul’unun en güzel çeşmesi ise Ayasofya ile Topka-

pı Sarayı’nın dış kapısı Bab-ı Hiimayûn'un önünde­

ki meydanda, “Geranion” adı verilen eski bir Bi­

zans çeşmesinin olduğu yere yapılan

I I I .

Ahmed

Çeşmesi. Kitabesinden, Lale Devri’nde 1728/29 yıl­

larında inşa edildiği anlaşılıyor. Çeşmenin mimarı

ise

I I I .

Ahmed’in baş-

m im arı

M ehm ed

A ğa’dır. Dışa doğru

açılarak geniş bir sa­

çak halini alan çatısı­

nın ü s tü n d e h ep si

kurşunla kaplı bir bü­

yük kubbeden başka

çe v re sin d e de d ö rt

küçük kubbecik yer

alıyor. Çeşmenin dört

yüzünde dört

muslu-1732’de Sultan I. Mahmud za­ manında yapılan Bereketzade Çe|mesi, Galata Kulesi’nin yük­ seldiği meydanda yer alıyor. B ereketzad e F o untain con­ structed in 1732 during the reign of Mahmud I. This foun­ tain stands close to Galata Tower.

( 14 8 1 - 15 12), and the loveliest is the Ahmed

III

Fountain w hich stands before th e Imperial Gate o f Topkapi Palace on the site o f a form er Byzantine fountain known as Geranion. This was built in 1728/29 by Mehmed Ağa, chief architect to Ahmed

III

(1703-1730), whose reign co rre sp o nd s to a p e rio d know n as th e T u lip Era because o f the popularity o f this flower in gardens and

as a motif. The foun­ tain is in the form o f a m in ia tu re p a vilio n roofed by a lead-cov­ ered central dome and fo u r s m a lle r dom es, w hich fla re o u t in to broad eaves. There are taps in each o f its four faces, and at each cor­ ner is a sebil, o r kiosk w here drinking w a te r was distributed in cups to passers-by. Encircling the fountain is an inscription band in le tte rs o f gold on tu rq u o is e tile s . This inscription is an ode by the poet Seyyit Vehbi praising th e fountain

6 6

(4)

Azapkapı’da, Saliha Camii’nin yanıbajındaki Saliha Sultan Çeşmesi ¡ki büyük kubbesiyle dikkat çeker. Gerek taş işçiliği, gerekse diğer süsle­ m eleriyle İstanbu l’un en z a rif çeşm elerindendir. / Saliha Sultan Fountain next to Saliha Mosque in Azapkapi is unusual in having two large domes. This is one of Istanbul’s most graceful fountains, with ornate stone carving and decoration.

ğu, ayrıca, dört köşesinde de birbirinin aynı olan

dört sebili var. Şair Seyyit Vehbi’nin çeşmeyi öven

ve akan sularını Kâbe’nin yanında bulunan, suyu

kutsal sayılan ünlü Zemzem kuyusunun suyuyla

kıyaslayan kasidesi, firuze renkli çinilerin üzerine

altın harflerle yazılı olarak çepeçevre çeşmeyi kap­

lıyor.

İstanbul’un tarihi surlarının dışında kalan çeşmele­

rin en güzellerinden biri de Tophane Çeşmesi. 1.

Mahmud zamanında, 1732’de Türk rokokosu tar­

zında inşa edilen çeşmenin mimarı Ahmed Ağa.

Zaman zaman temizlenerek korunmasına çalışılan

and comparing its w ater to that o f the holy Zemzem well near the Kaaba in Mecca.

One o f the loveliest fountains outside the city walls is Tophane Fountain, built in Turkish rococo style in 1732, during the reign o f Mahmud I ( 17 3 0 -1754) by the archi­ tect Ahmed Ağa. Originally this fountain stood in the crowded square beside Tophane quay, but the shore­ line here was later filled in, so that it is now set back from the sea. Another elegant fountain is Saliha Sultan

(5)

bu çeşme, eskiden Tophane iskelesinin yanı başın­

da, kalabalık bir meydanda yer almaktaydı. Sonra­

ları kıyının doldurulmasıyla denizden hayli içeride

kaldı.

Azapkapı’da Unkapanı Köprüsü’nün ayağı yanında,

Sokollu Mehmed Paşa Camii’nin önündeki zarif

çeşme ise, Saliha Sultan Çeşmesi diye anılır. Çeş­

menin inşasının hoş bir öyküsü var: IV. Mehmed’in

eşi Rabia Gülnuş Valide Sultan bir gün Azapkapı

taraflarından geçerken, gözüne buradaki basit bir

çeşmenin önünde ağlamakta olan küçük bir kız

çocuğu çarpar. Küçük kızı avutmak amacıyla eline

biraz para sıkıştırmak isterse de, çocuk testisi kırıl­

dığı için değil, evine su

götüremeyeceği için ağla­

dığını söyler. Saliha adın­

daki bu kızcağızın ceva­

bından hoşlanan sultan

onu sarayına alır, yıllarca

özenle büyütür, yetiştirir.

Yaşı gelince de oğlu II.

Mustafa ile evlendirir. Sa­

liha Sultan, yıllar önce

önünde testisinin kırıldığı

o basit, küçük mahalle

çeşmesinin yerine mevki­

ine yaraşan büyük bir çeş­

me yapılmasını arzu eder.

Ama nedense bir türlü bu

arzusunu gerçekleştire­

mez. Yıllar sonra oğlu I.

Mahmud tahta çıktığında

annesinin bu arzusunu

Tophane’de, Lale Devri’nden günümüze gelen Tophane Çeşmesi, Türk rokokosu tarzının tipik bir örneği (üstte). Solda, taş süslemeleri; altta, kubbesinin alemi. / Tophane Fountain dating from the early 18th cen­ tury is a typical example of Turkish rococo style (above). The stone mouldings on the fountain (left) and the finial on the dome (below).

Fountain in fro n t o f Sokollu Mehmed Paşa Mosque which stands at th e n o rthern end o f th e Unkapanı Bridge in Azapkapı on the Golden Horn. One day when Rabia Gülnuş Valide Sultan, wife o f Mehmed IV ( 1648- 1687) was passing through Azapkapı she saw a small girl w ith a broken w ater jar weeping in fro n t o f a street fountain here. To console the child she placed a coin in her hand, but the child explained that she was crying not over the jar but because she would not be able to take the water home. Rabia Gülnuş was so touched by this reply that she adopted the child and brought her up at the palace, devoting personal attention to her man­ ners and education. W hen the girl was old enough, she married her to her son Mustafa II (1695-1703). Saliha Sultan resolved to build a fine fountain w orthy o f her new position as royal wife in place o f the one where

6 9

(6)

yerine getirmek için harekete geçer: Kayserili Mus­

tafa Ağa’ya, Lale Devri üslubuna uygun olarak, o

küçük mahalle çeşmesinin yerine, büyük ve her

yanı nefis taş işçiliğiyle süslü bir çeşme yaptırtır,

suyunu da Topuzlu

Bendi’ne bağlı Taksim

suyundan

getirtir.

1732/33 yıllarında in­

şa e d ile n çe şm e n in

iki büyük kubbesi ilk

an d a g ö ze ça rp ar.

Kubbelere Saliha Sul-

tan’ın kabarık göğüs­

lerinin esin kaynağı

olduğu söylenir.

Üsküdar’da denizden

doldurulan kıyıda yer

alan tarih i Ü sküdar

Çeşmesi de bir Lale

D evri çeşm esi olup

III. Ahmed tarafından

1728/29 yılları arasın­

da yaptırıldı. Aradan geçen zaman içinde birkaç

kez onarılıp yenilendiği için özgün üslubunu kay­

beden çeşmenin denize bakan yüzünde, başta Ne­

dim olmak üzere döneminin öteki ünlü şairlerin­

den mısralar bulunur.

Bir Boğaz çeşmesi de Kabataş’ta, küçük limanın

hemen gerisinde yer alan Vezir Hekimoğlu Ali Pa­

şa Çeşmesi. Mermer işçiliğindeki ustalıkla dikkat

çeken bu çeşme 1732 yılına tarihleniyor.

she had broken her water jar as a child. However, for some reason this wish was not fulfilled until 1732/33 after her son Mahmud I had acceded to the throne. He commissioned Mustafa Ağa o f Kayseri to build a new

and elaborately carved fo u n ta in in place o f the old one, and had a new w a te r channel built connecting it to the Taksim line which was su p p lie d fro m Topuzlu Reservoir. It has been claimed that the unusual feature o f tw o large domes over th is fo u n ta in w e re in sp ire d by Saliha S u lta n ’s generous breasts.

On the o ther side o f th e B osphorus in Ü skü d a r is a n o th e r fountain in the decorative style o f this period. Üsküdar Fountain was constructed by Ahmed III in 1728/29, but this has been extensively altered during repairs and ren­ ovations and lost much o f its original character. On the seaward face are lines o f poetry by Nedim and other famous poets o f the time.

Behind the small harbour in Kabataş facing Üsküdar on th e European shore o f the Bosphorus is th e V ezir Hekimoğlu Ali Paşa Fountain dated 1732. This marble

Tophane Çeşmesi’nin saçak işlemelerinden iki detay. / Two pictures showing details of the ornamentation on the eaves of Tophane Fountain.

7 0

(7)

Bir 19. yüzyıl gravüründe, Üsküdar’daki Mihrimah Sultan Camil’nin önündeki III. Ahmed Çeşmesi (üstte). Altta, Kabataş’taki Vezir Hekimoglu Ali Pa§a Çeşmesi. / The Fountain of Ahmed III which stands in front of Mihrimah Sultan Mosque in Üsküdar as depicted in a 19th century engraving (above). Vezir Hekimoglu Ali Paşa Fountain in Kabataş (below).

Bereketzade Çeşmesi

de Lale Devri’nde ya­

pılan çeşmelerin en

g ü z e l l e r i n d e n .

1732’de, Sultan i.

Mahmud zamanında,

Galata

Kulesi’nin

yükseldiği meydanda,

Tophane ve Kuledibi

semtlerinde oturanla­

ra su sağlamak ama­

cıyla yaptırıldı.

İstanbul’un çeşmeleri

elbette yalnızca bu

kadar değil; bugün

bile hangi semtine gidilirse gidilsin, her mahalle­

sinde iyi-kötü bir çeşmeye, çeşmelerden başka se­

billere, hatta nasılsa şurada burada kalmış selsebil-

lere de rastlanır. Atalarımız bahçelerini süslemek

ya da ev içlerinde akar suyun şırıltısını dinlemek

için “selsebil” denen küçük çeşmecikler yaptırırlar­

dı. Bunların çoğu gerçek birer sanat şaheseriydi.

Bugün artık villaların bahçelerine, hatta evlere sel­

sebil yaptırılmıyor. Yazık ki, zevkler çoğu zaman

gelişeceği yerde, sadece değişmekle kalıyor...

fountain is noted fo r its in tric a te carving. A n o th e r m a g n ifice n t fo u n ta in dating fro m the Tulip Era is the Be­ reketzade Fountain ne­ ar Galata Tower. Built in 1732 d u rin g th e reign o f Mahmud I, this provided w ater fo r the inhabitants o f Tophane and Kuledibi.

W h e re v e r you are wandering in Istanbul you are likely to come across old fountains, usually set into walls, but some­ times in the form o f freestanding structures. Numerous sebils and a few o f the decorative cascading fountains known as selsebils have also survived. The latter were used in gardens o r sometimes indoors, and were exqui­ site works o f art. W hat a pity it is that such fountains are no longer made to adorn houses and gardens. W e can only regret that such delightful features o f the past have been discarded so ruthlessly, instead o f evolving

them fo r our pleasure today. .

* Eser Tutel, araştırmacı-yazar. * Fser Tutel is a researcher and writer.

7 2

S K Y L IF E O C A K J A N U A R Y 2 0 0 1

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

K ırım lı Rahmi.. Pad i-, âh yerine oturup düşünceye dalar. Bir müddet sonra. Ayasojya Vaizi ispiri Zade M ehm ed E fen di ile eski İstanbul Kadısı Arnavud

“Sonraki kuşakta duygusal sahiplik olgusunun varlığı, etki eden faktörlerin (işletmenin büyüklüğü, aile yapısı, aile değerleri, kariyer planlamaları vb.)

Sadrazam da HUsrev paşa idi HUsrev paşa tanziınatı benimse mediği için ihtiyarlığı sebep gös­ terilerek azil ve Boğazieinde ika mete memur eui'di. Bundan

rı nsağ ve solunda vazodan çıkan yıldız çiçekleri yanlarda birer servi ağacı, orta kısımda dört ayaklı bir kaide üzerinde kâse içinde armutlar ve kaidenin sağ ve

Akgül (2006), Fakülte- okul işbirliği programının müzik öğretmeni adayları tarafından değerlendirmesini incelediği araştırmasının sonucunda, öğretmen

Bu gö- rüş, davranışların etki-tepki kuralına göre oluştuğunu savunan ve modern psikolojideki üç büyük ekolden biri kabul edilen davranışçı ekolün (U-T

Kuramsal fiziğe göre çok özel durumlarda zamanda geriye yolculuk yapılabileceği biliniyordu; acaba bu da gelecekteki fizikçilerden gelen bir mesaj mıydı?. Ya da

G ünü, Kültür Bakanı İstemihan Talay'ın yanısıra çok sayıda şair ve şiirseverin katılım ıyla gerçekleşti. A KM 'nin21 M art programının dolu olması nedeniyle