• Sonuç bulunamadı

Atatürk'le içmek istemezdim

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Atatürk'le içmek istemezdim"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

PAZAR, 16 Nisan 2000

Hurrıye

7

¡y s c

Atatürk’le içmek

istemezdim

u

ç tane Türk şair adı sayın deseler, eminim bir çok insanın aklına dizelerden önce siyah beyaz bir fotoğraf karesi gelecektir. Bir bankta oturmuş dört genç adam. Üçü Türk şiirinde en büyük ve köklü değişimi gerçekleştirmiş efsane isim. Orhan Veli, Oktay Rifat ve Melih Cevdet Anday.

O fotoğrafı önce Orhan Veli sonra da Oktay Rifat terketti. Melih Cevdet 85 yaşında ve artık yazamıyor. Sadece günde iki üç sayfa kitap okuyabiliyor.

Kadıköy'de Barlar Sokağı olarak bilinen sokakta eşi Suna Hanım'la birlikte

oturuyor. Çocukluğunun geçtiği sokağa yakın olduğu için almış buradaki evi. Uzun süre barların gürültüsü ile mücadele etmek zorunda kalmışlar. Ama artık böyle bir sorunları kalmamış, çünkü her yerin modası iki üç yıl sürüyor diyor eşi. Buralardaki barların da modası geçmeye başladı artık. Duvarda Rasih'in yaptığı Melih Cevdet ve eşinin tablosu yan yana asılmış. Yarandaki sehpanın üzerinde ise Nusret Suman'm yaptığı büstü var.

Rahatsızlığı nedeniyle artık

yazamamaktan şikayetçi. Hatta günde üç beş sayfa dışında okuyamadığını söylüyor. Şimdilerde yeni merakı sokağı

seyretmekmiş. Zaman zaman sokaktan geçenlere hikayeler uyduruyorum diyor: "Kimi öğrenci, kimi işsiz, kimi çantalı avukat, çoğu da hırt. Bu hışırların sayısı ne de çok arttı son zamanlarda."

Sigarayı günde üç taneye indirmiş. On yıl önce yine bir röportaj için o zaman oturduğu Ataköy'deki evine gitmiştim. Öğlen saatleriydi ve yemek yemiştik. Tabii yemek rakısız olmazdı. Efsane bir içicinin karşısındaki çömez olarak kendisine eşlik etmiştim etmesine ama evimin yolunu bulamayacak kadar da sarhoş olmuştum.

Bu yıl şiire ayrılan Aydın Doğan Vakfı Ödülü ünlü şair Melih Cevdet Anday'a verildi. 1 7 Nisan akşamı Hürriyet Medya Tovvers'da yapılacak bir törenle ödülünü alacak olan Melih Cevdet Anday, Orhan Veli ve Oktay Rıfat'la birlikte

Türk şiirinde en köklü değişimi gerçekleştiren Garip akımının kurucusu. Rakı üstadı Melih

Cevdet, "Atatürk'ün sofrasında içmek istemezdim. Çok soru sorarmış sofradakilere. Ben Sokrates'le içmek isterdim. O da soru sorar am a bir sohbet ortamı olurdu. Beraber oturup

kadeh kaldıracağım iki insan Tolstoy ve Çehov olabilir.

Özellikle Çehov'la oturup uzun uzun konuşabilirdim. Onunla ne güzel arkadaş olunur," diyor.

Şiir

j

ve rakı

üstadı

Melih

Sigaradan sonra sorum rakıyı da azaltıp azaltmadığıydı. Eşi Suna Hanım'a seslenip içerden rakı kadehlerini istedi. Beyaz peynir, salatalık ve domatesten oluşan çilingir soframız hemen kurulmuş ve rakılarımızı içmeye başlamıştık bile. Rakıyı da sigara gibi üçle sınırladığını söyledi.

A

l

NIMIN TERİYLE İÇİYORUM

Rakıyla olan serüveni hayli geç başlamış Melih Bey'in. Yani bugün içiyorsam alnımın teriyle içiyorum diyor:

"İçkiye çok geç alıştım ben. Çok gayret sarfettim alışabilmek için. Yani bugün alnımın teriyle içiyorum. Orhan ve Oktay'la beraber içip eve dönerken ben parka girip kusardım. Onlar da beni beklerlerdi. Onlar şiir konuşur, ben kusardım. İçimizde içkiye en erken

başlayan Orhan Veli'dir. Çok efendi içerdi. Melih Cevdet'le oturulur da Garip üzerine konuşulmaz mı? Sohbet zorunlu istikameti takip ederek Garip’e geldi. Yıllardır merak ettiğim soruyu yönelttim kendisine, hangisiyle daha iyi

anlaşıyordunuz diye. Cevabı dolaylı yoldan oldu: "Orhan daha zekiydi. Oktay, bir espri yapüdığmda önce etrafına bakar, hemen anlayamazdı."

Sağlığı iyi olursa her yıl olduğu gibi çok sevdiği Ören'e gidecekler yine. Oradaki insanları daha çok sevdiğini söylüyor Melih Bey. Ama ya o kentten gitmeler yok mu? Çat kapı rahatsız edenler... Önceleri şehirden ayrılmaya pek gönlü razı olmamış Melih Bey'in. Ama sonraları her bahar geldiğinde eşine ne zaman gidiyoruz diye sorumaya o başlamış. Şimdilerde de bu soruyu sık sık sorar olmuş.

O R H A N V E L İ D A H A Z E K İ Y D İ

■ Bir espri yapıldığmda Oktay hem en anlayamazdı. Bir gün Haşan Ali Yücel de hangisini daha çok sevdiğimi . sormuş, ben de Orhan'ın daha zeki olduğunu, Oktay'ın bir espri yapıldığında onu geç anladığını

söyledim. Bunun üzerine Haşan Ali Bey, onun babası da öyleydi dedi.

■ Zaman yoktur, ölümlü hayatımız d a . bunu ispat etmiyor mu? Sadece tarih diye bir şey var. Onun da

ne olduğunu bilmiyorum. Kişilere bağlı değil. ■ İlk şiirlerim Varlık Dergisi'nde

yayımlandı. Adı da Ukte'dir. Onu basılmış görünce çok sevindim.

■ İroni hayatın tadıdır. Mesela ölümle ciddi olarak uğraşılmaz ki....

■ Yıllar önce beynimde ur olduğunu söylemişlerdi Türkiye'de. Sonra Gazi Yaşargil beni İsviçre'ye davet etti. Orada hasta

olmadığım anlaşıldı.

■ Ben tiyatroyu şiirleştirdim. Mikadonun , Çöpleri mesela uzun bir şiirdir aslında. T roya, Önünde Atlar ise benim şiir anlayışımı tamamen yansıtan bir şiir. Şiirde ne yapm ak I istediğimi onu okuyarak anlayabilirsiniz.

■ Şiir bir arayıştır. Bir şiire tekrar başlasam önceki yazdıklarımın hepsini yok sayarak

yemden başlarım. <

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Foto ğra f: Saim B O Z E R

Referanslar

Benzer Belgeler

1947’de Yıldız resim seminerinde Şeref Akdik ve İlhami Demirci’nin Gazi Eğitim Enstitüsünde Refik Epikman ve Malik Ak- sel’in öğrencisi oldu.. Altı yıl

Olgu Sunumu: Eagle Sendromu (Uzamış Stiloid Çıkıntı Çıkıntı Çıkıntı Çıkıntı)))) Case Report: Eagle’s Syndrome (Elongated Styloid

Antalya’da bulunduğu müddet içinde, oradaki öğretmen okulunun üçüncü sı­ nılma kadar okuyan Mustafa Fehmi, okulun kaldırılması üzerine İzmir Öğretmen

Sağlık hizmetlerinin büyük bir bölümünü kapsayan anne ve çocuk sağlığının geliştirilmesi, korunması, doğum öncesi, doğum ve doğum sonrası bakımın sağlanmasında

İşitiyoruz ki, iktidar parti sinin Dahiliye Vekâleti, deği­ şecek valilerin ikinci ve üçün­ cü listesinde İstanbul valili­ liğini de bulunduracakmış.j Yeni

Bu ihtiyaç nedeniyle PDR hizmetlerinin daha farklı alanlarda, daha çok kişiye yönelik olarak, özel durumlara özgü teknik ve yöntemlerin kullanılarak sunulması

Şerif Gören'in yö­ netmenliğini yaptığı ve Kadir İna­ nırla oynadığı«Dila Hanım» adlı son filminin dış sahnelerinin çekimi için Niğde’ye giden

Bir diğer kim- yasal sebep ise yaprak hücre duvarlarında bulunan hete- rosakkarit yapıdaki pektin adlı maddenin, demir ile etki- leşerek pektat jeline dönüşmesidir.. Pektat