• Sonuç bulunamadı

Hıfzı Veldet Velidedeoğlu...

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Hıfzı Veldet Velidedeoğlu..."

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

5

9

1

• w • *

POLİTİKA GinSLUGU

HİKMET ÇETİNKAYA

Hıfzı Veldet Velidedeoğtu...

Bugün Hıfzı Veldet Velidecieoğlu’nun ölümünün birin­ ci yıldönümü...

Şöyle bir düşündüm:

“Ben Hıfzı Veldet Velidedeoğlu'nu ne zaman tanımış­ tım?”

Yanıtını bulamadım...

“Galiba 20 yıl önce filan...”

Bana gönderdiği mektuplar var. Onun yaşam öyküsü­ nü yazmıştım 1983 yılında. Dizi, gazetede uzun süre yayımlanmayınca dokunaklı bir mektup yazmıştı Ulu­ dağ'dan.

Şöyle diyordu:

“Herhalde gazetedeki yönetici arkadaşlar bu dizinin yayımlanmasına karşılar...”

İçine mi doğmuştu? Galiba öyle...

Dizi uzun süre bekledi. Yükselen değerlere önem ve­ ren arkadaşlarımız Hıfzı Veldet Velilededeoğlu’nu önemsemiyorlardı.

Yönetici arkadaşlarımızın direnmesine karşın dizi bir hayli gecikmeyle sonunda yayımlandı...

Ama Hıfzı Veldet Velidedeoğlu hiç kırılmadı. Birgün bana şöyle dedi:

“ Eline sağlık çok güzel yazmışsın...”

Bugün o yayımlanan diziden kimi bölümleri aktaraca­ ğım. Atatürk devrimlerini yakından izleme olanağı bulan Hıfzı Veldet Velidedeoğlu şöyle diyor:

“Bu devrimler Atatürk'ün kafasında daha önce oluş­ turduğu bir plan gereğince oldu. Bunu, O’nun Mashar Müfit Bey'e yazdırdığı defterden de anlıyoruz. Atatürk'­ ün Ankara 'da yüksek okul olarak ilk açtığı kurum, Hukuk Mekteb'ı'ydi. 2 yıl sonra bir yasayla fakülte adını aldı. Acaba niçin açmıştı Hukuk Fakültesi'ni? Mecliste muha­ lifler bunu engellemek istiyordu. Ankara başkent olmuş­ tu. Bu okul için gerekçe olarak, ‘büyük memur ve hukuk­ çu açığı var. Bunları yetiştirmek gerekir’ deniliyordu. Atatürk hukuk ilkelerini benimsemiş'bir kimseydi. 5 Ka­ sım 1925’te Ankara Hukuk Fakültesi'ni açarken yaptığı konuşmayı, daha önceleri bir yazımda belirtmiştim, kı­ saca yine belirteyim: Atatürk bu konuşmasında ‘laiklik’ ilkesini ortaya koyuyor.

‘Devlet ancak akılcı kurallarla yönetilir, din kurallarıy­ la değil’ diyordu. Önemli olan buydu. Bunu laiklik biçi­ minde değil hukuk devrimi biçiminde sunuyordu halka. Çünkü kolay değildi o dönemde bunları söylemek. Cum­ huriyet ilan edilmiş, Lozan Antlaşması yapılmıştı. Buna karşın, 'şeriat hukuku kalkıyor’ şeklinde sunmuyor, 'yeni hukuk ilkeleri geliyor’ diyordu. Doğrusu da buydu.

Haklıydı, çünkü tanzimattan sonra zaten şeriatla bağ­ daşmayan hukuk ilkeleri pekâlâ konmuştu. OsmanlI dö­ neminde artık şeriat mahkemelerinden başka Nizamiye Mahkemeleri adıyla dinsel ve laik hukuku uygulayan laik mahkemeler kurulmuştu. Asıl yapılmayan birşey ise kişinin yaşamıyla ilgiliydi. Doğum, evlenme, çocuk, mal, borç ve miras ilişkileri gibi.

Tüm bunlarda şeriat hukuku yürürlükteydi. Mecelle de şeriat hukukuna dayalıydı. Atatürk, Ankara Hukuk Fakül- tesi’ni açmakla yeni hukuku yerleştirmek istiyordu. Bu­ rada asıl önemli nokta şudur: Atatürk Medeni Kanunu kabul etmekle, borçlar kanununu kabul etmekle ve me­ celleyi kaldırmakla, hukuk alanında bir din reformu yapmıştı. Bu, temelde bir din reformudur. Gerici hoca­ ların Atatürk’e düşman olmasının başlıca nedenlerin­ den biri budur. ibadette değil ama dinin hukuk bölümün-, de reform yapılmıştır.”

Hıfzı Veldet Velidedeoğlu, yazı devrimini ise şöyle an­ latıyordu:

"Atatürk, basit Germen dilinin bugün dünyanın ileri bir teknik diline dönüştüğünü, Osmanlıca ’nıp da karma bir dil olduğunu biliyordu; bu yüzden kendimize özgü olan dilimizi geliştirmek istiyordu. Hâlâ bugün bu devri­ min sancısını çekiyoruz. Çünkü hâlâ ümmet aşamasın­ dan ulus aşamasına tam olarak geçtik diyemeyiz. Atatürk bu geçişi gerçekleştirmek istedi ve bir ölçüde gerçekleştirdi.

Ondan sonra da Türk Dili'nin bağımsızlığı yolundaki gelişme aldı yürüdü. Atatürk’ün dil devrimi bazı kişiler­ ce küçümseniyor. Osmanlıcaya dönüş özlemi var. Çün­ kü Türkiye’nin, OsmanlI'nın eski durumunu bilmiyorlar. Görmüyor ve incelemiyorlar. Sadece gericilerin kaba­ hati değil, solcu geçinen bir kitle var, onlar da suçlu. Bunlar da Atatürkçülüğü yalnız küçük burjuva radikaliz­ mi olarak nitelendiriyorlar. Atatürk Devrimciliği’ni kü- çülktmek istiyorlar. Haydi bakalım, baksınlar Arap dev­ letlerine; devrimi bir yana bırakalım, biraz reform yapsa­ lar ya.”

Yaşamını çağdaşlığa adayan ve aydınlık Türkiye’nin oluşumunda büyük katkıları olan Hıfzı Veldet Velidede­ oğlu'nu ölümünün birinci yılında saygıyla anıyoruz...

Referanslar

Benzer Belgeler

Cevdet Paşa (Tanınmış tarihçi) ithaf ve imzalı fotoğrafı, Hüseyin Avni Paşa'nm fotoğrafı (*bdiilazlz'in seraskeri), Zaptiye N a z ı n Nazım Paşa'nm fotoğrafı (Şair

Adnan Saygun qui lui a donné une renommée internationale, est l’ora­ torio de Yunus Emre qu’il a com­ posé en 1946, alors qu’il était inspecteur des Foyers

GÜNGÖR DİLMEN —Yerli oyun yazarlığının küçümsenmesi beni çok üzüyor.. PO RTRE

Törende yapılan k o ­ nuşmada, Adnan Saygun ’un M acar besteci Bela B artok’un Türkiye’de bulunduğu 1936 y ı­ lında ve daha sonraki yıllarda M acar müziği

Bankalar, Borsalar, Sigortalar gibi ekonomik teşekküllerin İşle - yişine ku’ ak vermelidir. Hukuk ve manevi İlimler sahasındaki mes - lek teşekkülleri He

Bulgular: Işık mikroskobik incelemede sol böbrekte iskemi yapılan grupta, kontrol grubuna göre anlamlı olarak hasar tesbit edildi.. En

Zaten bu yasakla birlikte, ilk biraraya gelen birkaç mekandan biridir Kaktüs; hatırlayın, bir süre sonra öyle bir örgütlenme olur ki, Beyoğlu'ndaki tüm mekanlar aynı

Yıllardanberi âsûde bir ömür sürdü­ ğü köşesinde onu görmek, elini öpmek, tatlı sohbetlerini dinlemek bahtiyarlığı­ na erdiğimiz anlarda, bütün