31 A R A L I K 1983
KÜLTÜR
Özetle
“P em b e K a d ın ”
İ z m ir ’de
Hidayet Sayın’m yazdığı “Pem be Kadın ” adlı oyun İzmir Dev
let Tiyatrosu 'nda 3 ocak salı gü nü başlıyor. Erol Amaç'ın y ö nettiği oyunda Hepşen Akar,
Aylin Göl, Macit Sonkan, Me tis İçelli, Şetmin Barutçuoğlu, Şener Ünel, Recai Topaç, Cev det Arıcılar ve Ertan Dinçer rol
alıyor. '‘Pembe Kadın ’ ’ın dekor ve giysilerini Sertel Vetiner ha zırladı.
T r a b z o n ’d a A y la
H urisen Seli sergisi
Ayla Hungen Seli'nin Trabzon
Akbank Sanat Galerisi’nde aç tığı resim sergisi ilgi görüyor. Çeşitli konuları içeren 26 tablo dan oluşan serginin açılışında Belediye Başkanı Haşan Melek, Karadeniz Üniversitesi öğretim üyeleri de bulundular. Sanatçı nın sergisi 20 ocak gününe kadar açık kalacak. Öte yandan, Ayla
Hungen Seli Trabzon ’da Ticaret
ve Sanayi Odası'nda “Resim
Nedir-Ressam Kimdir?” konu
lu bir konuşma yaptı. Trabzon’ da ilk kez yapılan bu tür bir söy leşi yazar ve sanatçı çevrelerin ce ilgiyle karşılandı.
“G ü n ü m ü zde
K ita p la r ” y en id e n
ç ık ıy o r
Tarık Dursun K. ’nın yönetimin
de daha önce iki kez yayımlanan
“Günümüzde Kitaplar" adlı
dergi 1 ocak 1984 tarihinde ye niden yayımlanacak. Derginin Genel Yayın Yönetmeni Atilla
Birkiye, kitap tanıtımı alanında
ki boşluğu doldurmayı amaçla dıklarını belirterek, dergide eleş tiri, kitap tanıtımı, yazarlarla konuşmalar, ad kaynakçası ve genel kaynakça gibi bölümlerin
bulunacağını belirtti.
F otoğrafçı
B ili B ra n d t öldü
Ünlü İngiliz fotoğrafçısı Bili Brandt, 20 aralık günü Londra '- da öldü. 79 yaşındaki sanatçı, Rus kökenli bir ana-babanın ço cuğuydu. İşadamı olan babası nın sayesinde, İngiliz burjuvazi sinin içine kapanık yaşayışını re sim lem e fırsa tım buldu. 1930’ların ekonomik krizinde, yoksul işçi mahallelerini görün tülemek deyine ona düştü. Ama kısa sürede röportaj fotoğrafın dan portreye ve görünümleregeçti-“F a rk lı” ilk k ez
K o n y a ’da
Eugene O ’NeiIl’in “Farklı” adlı oyunu 2 ocak günü ilk kez Konya'da Devlet Tiyatrosu sa natçıları tarafından sahnelene cek. İzmir Devlet Tiyatrosu 'na bağlı sanatçıların rol aldığı
“Farklı”yı Semih Sergen sahne
ye koydu. Daha sonra İzmir’de yinelenecek olan “Farklı ”nın yönetmeni Sergen, Konya 'da ilk kez bir yapıtı sahnelemenin ayrı önem ve değer taşıdığını vurgu ladı.
T arih i Sinanlı
K ö p rü sü o n a rd ıy o r
Kırklareli'hin Alpullu ilçesin deki tarihi Sinanlı Köprüsü ’nün onarımına başlandı. Mimar Si nan’ın yapıtı olan köprü, tarihi güzelliğine ve inceliğine zarar ve rilmeden, karayolları tarafından onarılıyor. Sinanlı Köprüsü ona- riminin 30 milyon liraya mal ola cağı tahmin ediliyor.
“Tekmeyi yiyinceye kadar sahnede kalacağım” demişti
Yıldız Kenter darbeyi
konservatuvardan yedi
Ünlü bir tiyatrocu, bir devlet sanatçısı, öğrencile
rine en iyiyi verebilmek için özveriyle çaba harca
dığı bir sıra neden kösteklenir? İşte bu sorunun
ya-nıtı..
AYDIN EMEÇ__________
Yıldız Kenter geçtiğimiz gün
lerde sanat yaşamının 35. yılını, Perapalas Oteli salonlarında ver diği bir yemekle kutladı, mutlu luğunu dostları, gazeteciler ve sanatçı arkadaşlarıyla paylaştı. Devlet sanatçısı Yıldız Kenter, o gece kendisini soru yağmuruna tutan gazetecilere, “ Tekmeyi yi
yinceye kadar sahnede kalmak niyetlisi” olduğunu söylerken içi
kan ağlıyordu. Kan ağlıyordu, çünkü Ankara Devlet Konserva- tuvarı’nda başlayan, İstanbul Belediye Konservatuvarı’nda sü ren 27 yıllık hocalığını noktala mak zorunda bırakılmıştı. Kan ağlıyordu, çünkü yıllarını vere rek yetiştirdiği öğrencileri, birbi ri ardına çalıştıkları sanat ku rulularından atılıyordu. Mutlu
olması gereken şu günlerde, ti yatro adına pek mutlu değildi
Yıldız Kenter gelecek günlerden.
2 7 Yıllık çalışm a______
—İstifa etmenize yol açan ne denleri bize açıklar mısınız, Sa yın Kenter?
Y.K.— 27 yıllık öğretmenim. A n k a ra ’dayken Rockefeller Bursu’nu kazandığımda, hocala rım Cari Ebert ve Nurettin Se
vin eğitici olarak yetişmemi iste
diler. ABD’de çok iyi hocalarım oldu. Ankara’ya döndüğümde öğrendiklerimi ülkemin gerçek leri doğrultusunda yeniden de ğerlendirdim. İstanbul’a gelince, o sıra Belediye Konservatuvarı’- nın müdürü olan değerli yazar ve
ozan Sabahattin Kudret Aksal, bu kurumda hocalık yapmamı istedi. O sıralar kendisinden baş ka Ahmet Kutsi Tecer, Melih
Cevdet AndavMax Meinecke gi
bi değerli kişiler ders veriyordu konservatuvarda. Ben de onla ra katıldım ve para pul düşün meden 23-24 yıl çalıştım. Koşul lar hep zordu, eksiklikler çoktu, ama biz bir avuç insan, eğitimin her şeyden önemli olduğunu dü şünerek çalışmamızı özveriyle sürdürdük...
—...Ve bir yerde bardağı taşıran damla...
Y.K.— Ayrıntısına girmeyece ğim. Bu eksikliklere, zorluklara, yönetimin giderek artarak getir diği dar, katı bakış eklenince bi rikim dayanılmaz bir hal aldı. Geçen ilkbaharda, yıl sonu oyu nunu hazırladığımız bir cuma
akşamı, öğrencilerimle eksiklik lerimizi tamamlamak için hafta sonunda da bu çalışmamızı sür dürme gereksinimini duyduk. Önce bir öğrencim konservatu- var yetkililerinden birini aradı, okulun dolu olduğu söylenince bu kez ben telefon ettim. Kim seyi bulamadım ve öğrencileri min başında bulunmam koşu luyla çalışmamıza izin verildiği ni anımsadım. Ama pazar günü konservatuvara geldiğimizde, bir yöneticinin çalışamayacağımızı kesin bir dille söylediğini gör dük. Ben müdürden izin aldığı mı belirttim, kendisini aradık. Bulamayınca not bıraktık. Biz içeri girip çalışmaya koyulduk. Kısa süre sonra bir hademe gel di. Müdürün telefon ettiğini, derhal okulu terk etmezsek fu
zuli işgalle suçlanabileceğimiz! belirtti. Anlayacağınız, uzun sü re emek verdiğim bu kurumdan beni öğrencilerimle birlikte dışarı attılar. Durumu bir yazıyla pro testo ettim, ama altı ay süresin ce yazıma yetkililerden bir kar şılık gelmedi. Yeni sınav döne mine girdik, üzücü olaylar sür dü. Armoni hocamız Uğur Ünel istifa etti, Reşit Erzin ayrıldı. Ben bu arada mektubumu yaz dım. Çetin İpekkaya’nın da ku rumdan çıkarıldığını öğrenince istifa mektubumu verdim.
—Özel de olsa, bir başka eğitim kuruluşunda aynı çalışmayı sür dürmeyi düşünür müsünüz?
Y.K.— Sanatçı yetiştiren ku- rumlarda, zaman zaman hatalar yapılsa bile sevgiyle, saygıyla iş görecek bir kadro gerek. Hele özel kuruluşlarda bu pek olmu yor. Çünkü, eğitim programla rının çok sağlıklı düzenlenmesi gerekli. Elinize gelen çocuk he nüz kendini bilmiyor. Duygusal, fiziksel, beyinsel eğitimiyle işe başlayıp bu eğitimi en sağlıklı koşullarda gerçekleştirmek zo rundasınız.
K a yb etm ed en d eğ il,
k a z a n m a d a n y a n a y ım
—Şehir Tiyatrolarından da bir çok sanatçının ayrılmasını ya da ayrılmak zorunda bırakılmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Y.K.— Çok üzücü buluyorum. Şehir Tiyatroları gibi bir kuru luş çok zor oluşturulur. Geniş ödenekle yürür. Olanakların de ğerlendirilmesinde yanlışlar ya pılmış olabilir. Bunlar düzelme yecek sorunlar değildir. Ben bu değerli kurumun içine düştüğü ya da düşürüldüğü huzursuzlu ğu büyük üzüntüyle izliyorum. En büyük dileğim, işlerine son verilen sanatçıların durumlarının aydınlığa kavuşturulması ve iş lerinin başına dönmeleri. Bugü ne kadar çok kayıp verdik. Şah sen kaybetmeden değil, kazan madan yanayım.
—Sayın Kenter, önümüzdeki günlerle ilgili tasarılarınızdan da söz eder misiniz?
Y.K.— Bizim gelecekle ilgili ta sarılarımız, tiyatrodan başka ne ye yönelik olacak? Bir 35 yılım daha olsa, cömertçe, sevgiyle, is tekle yine tiyatroya veririm. Şu sıra Güngör Dilmen’in “ Ben
Anadoluyum” adlı oyunu üze
rinde çalışıyorum. Kibele’den günümüze, sıçramalarla Anado lu’nun çizgisini tek kadında ve onu değişik kişiliklere büründü rerek sergileyen yarı belgesel bir oyun bu. İstanbul Festivali için de bir güldürü hazırlamayı dü şünüyoruz. Şimdilik iki-üç oyun üzerinde duruyoruz, ama diledi ğimiz gibi bir şey bulamazsak topluluk olarak festivale katıl- mayabiliz de.
—35. sanat yılınızı da doldurdu nuz. Demek bu böyle, kendi de yiminizle “ tekmeyi yiyene ka dar” sürecek...
Y.K.— Evet, ama isteğim hep yükselen bir paralelde olmak. Her işte daha iyisine, daha gü zeline erişmek. İddiayı sevmiyo rum. Bizde biraz da koşullar yo rumları getiriyor. Gelecek gün ler ülkemde neler olacak, bilemi yorum. Ama hiç değilse öldü ğümde, her şeyin açık seçik bel li olmasını diliyorum.
27 YILLIK HOCA — Yıldız Kenter, tiyatro sanatçılığının yanı sıra tam 27 yıl hocalık yaptı. Ödülü, bir gün öğrencileriyle birlikte kapı dışarı edilmek oldu. (Fotoğraf: ERGUN ÇAĞATAY)