• Sonuç bulunamadı

The Clinical and Sociodemographic Features of Late Onset Schizophrenia Patients in a Psychiatry Clinic

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "The Clinical and Sociodemographic Features of Late Onset Schizophrenia Patients in a Psychiatry Clinic"

Copied!
7
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Bir Psikiyatri Kliniðinde Yatarak Tedavi

Gören Geç Baþlangýçlý Þizofreni Hastalarýnýn

Klinik ve Sosyodemografik Özellikleri

The Clinical and Sociodemographic Features of Late Onset Schizophrenia

Patients in a Psychiatry Clinic

Özge Saraçlý1, Hasret Ozan Keser2, Nuray Atasoy3, Ýsmet Kaygýsýz2, Adnan Atalay2, Ülkem Öztürk4,

Levent Atik3

1Yrd.Doç.Dr., 2Dr., 3Doç.Dr., Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Týp Fakültesi, Psikiyatri Anabilim Dalý, Zonguldak, 4Uz.Dr., Süreyyapaþa Göðüs Hastalýklarý ve Göðüs Cerrahisi Eðitim ve Araþtýrma Hastanesi, Ýstanbul

SUMMARY

Objective: The late onset schizophrenia patients had symptoms similar to those of schizophrenia patients like paranoid delusions, persecutory delusions and auditory hallucinations but with less affective flattening, negatif signs and family history of schizophrenia. The purpose of this paper was overwiew the clinic features and treat-ment response of late onset schizophrenia patients. Method: We collected data about sociodemographic features, DSM-IV diagnosis, clinic features, period of dis-ease, inpatient periods, medication and treatment response, blood levels of vitamin B12 and folic asid, imaging technique results of 26 late onset schizophrenia patients that was treated in Psychiatry Clinic of Karaelmas University from 2001 to 2010. Results: The mean age of patients was 54.2±6.25 (range: 45-69), 15 (57.7%) were male, 11 (42.3%) were female. The mean age of onset was 41.8±2.4 (range: 40-48). Delusions were present in 85%, hallucinations were present in 46%, ajitation were present in 30%, apathy were present in 27% and cognitif problems were present in 12% of the patients. The structural abnormalities were present in 8 of 17 patients who had brain imaging. The patients who had abnormal imaging results have longer inpatient periods. The vitamin B12and folic asid deficiency were present in 54% and 4% of the patient, respectively. Conclusion: Ýt is important that doing brain imaging and other medical assesments in the late onset schizo-phrenia. Further systematic research into its epidemiolo-gy, phenomenoloepidemiolo-gy, genetics, biological and psychoso-cial issues, course and outcome are necesary for a beter understanding of this condition.

Key Words: Late onset, schizophrenia, clinical features.

ÖZET

Amaç: Geç baþlangýçlý þizofreni hastalarýnýn kliniðinde, þizofreni hastalarýna benzer þekilde paranoid sanrýlar, kötülük görme sanrýlarý ve iþitsel halüsinasyonlar görülür fakat duygulanýmda küntleþme, negatif belirtiler ve ailede þizofreni öyküsü daha azdýr. Bu çalýþmanýn amacý kliniðimizde yatarak tedavi gören geç baþlangýçlý þizofreni hastalarýnýn klinik özellikleri ve tedavi yanýt-larýnýn gözden geçirilmesidir. Yöntem: 2001-2010 yýllarý arasýnda Karaelmas Üniversitesi Týp Fakültesi psikiyatri kliniðinde tedavi gören 26 geç baþlangýçlý þizofreni has-tasýnýn sosyodemografik özellikleri, DSM-IV tanýlarý, klinik özellikleri, hastalýðýn baþlamasýndan bu yana geçen süre, hastanede yatýþ süresi, tedavide kullanýlan ilaçlar ve tedavi yanýtý, vitamin B12 ve folik asit kan düzeyleri ve görüntüleme tekniklerinin sonuçlarý yatýþ dosyalarý tara-narak kaydedildi. Bulgular: Hastalarýn yaþ ortalamasý 54.2±6.25 (45-69), 15'i (%57.7) erkek, 11'i (%42.3) kadýn, hastalýk baþlangýç yaþý ortalamasý 41.8±2.4 (40-48) bulundu. Hastalarýn %85'inde sanrý, %46'sýnda halüsinasyon, %30'unda ajitasyon, %27'sinde apati ve %12'sinde biliþsel sorun vardý. Beyin görüntüleme yapýlmýþ 17 hastadan 8'inde yapýsal sorunlar bildirilmiþti. Hastalarýn %54'ünde B12 eksikliði, %4'ünde folik asit eksikliði mevcuttu. Sonuç: Geç baþlangýçlý þizofreni hastalarýnda beyin görüntüleme ve diðer týbbi deðer-lendirmeleri yapmanýn önemli olduðunu düþünüyoruz. Bu durumun epidemiyoloji, fenomenoloji, genetik, biyo-lojik ve psikososyal yönü, süreç ve sonucunu daha iyi anlamak için daha ileri çalýþmalara ihtiyaç vardýr. Anahtar Sözcükler: Geç baþlangýç, þizofreni, klinik özel-likler.

(2)

GÝRÝÞ

Kýrk yaþýndan sonra baþlayan þizofreni olgularý, geç baþlangýçlý þizofreni olarak isimlendirilmektedir (Soygür 2007). Geç baþlangýçlý þizofreni terimi ilk kez Manfred Bleuler (1943) tarafýndan 40 yaþýndan sonra baþlayan, semptomatolojisi erken baþlangýçlý þizofreniye benzeyen, amnestik bozukluk ve bir beyin hastalýðýna baðlý olabilecek fiziksel bulgular tespit edilemeyen olgularý tanýmlamak için kul-lanýlmýþtýr. Literatürde 40 yaþýndan sonra baþlayan geç baþlangýçlý þizofreninin tüm þizofreni olgu-larýnýn %23'ünü oluþturduðu bildirilmektedir (Yeon ve Hong 2007). Türkiye'de yapýlan bir çalýþ-mada geç baþlangýçlý þizofreni %9 oranýnda bulun-muþtur (Kesebir ve Veznedaroðlu 2004). Geç baþlayan þizofreni hastalarýnýn kliniðinde þizofreni hastalarýna benzer þekilde paranoid sanrýlar, kötülük görme sanrýlarý, iþitsel halüsinasyonlar görülmektedir. Farklý olarak geç baþlangýçlý þizofreni olgularýnda; duygulanýmda küntleþme, uygunsuz duygulaným, negatif belirtiler, aile yük-lülüðü öyküsü daha az görülmektedir (Yeon ve Hong 2007, Deniz ve ark. 1996). En sýk görülen bulgular arasýnda paranoid sanrýlar ve iþitsel halüsi-nasyonlar yer almaktadýr. Bazý vakalar dalgalan-malarla seyretmekte, bazýlarýnda ise kalýntý belirti-ler kalmaktadýr (Deniz ve ark. 1996). Geç baþlangýçlý þizofreninin kadýnlarda 2-10 kat daha fazla görüldüðünü bildiren çalýþmalarýn (Howard ve ark. 1992, Kulhara ve ark. 1999, Sato ve ark. 2004) yanýnda kadýn cinsiyetin risk faktörü olmadýðýný ileri süren çalýþmalar (Brunelle ve ark. 2012) da mevcuttur. Çalýþmalarda, kadýn cinsiyet (Castle ve ark. 1993), iþitme veya görme kaybýnýn varlýðý, saðlýk durumunun kötü oluþu (Henderson ve ark. 1998), negatif yaþam olaylarý (Wiles ve ark. 2006, Reulbach ve ark. 2007) olasý risk faktörleri arasýnda sayýlmaktadýr. Geç baþlangýçlý þizofreni risk faktörleriyle ilgili tüm izleme çalýþmalarýnýn analizinin yapýldýðý Brunelle ve ark.’nýn (2011) çalýþmasýnda, önceden öne sürülenin aksine kadýn cinsiyet ve iþitme kaybýnýn risk artýþý yaratmadýðý, geçmiþte psikotik belirtilerin olmasý, görme kaybý, baþlangýçta kognitif yýkýmýn olmasý, kötü saðlýk durumu ve negatif yaþam olaylarýnýn ise güçlü öngörücüler olduklarý ileri sürülmüþtür.

Bu hastalarda beyin görüntüleme çalýþmalarýnda ventrikül geniþlemesi gibi yapýsal anormallikler

görülebilir. Sachdev ve Brodaty (1999) bir çalýþ-malarýnda, geç baþlangýçlý þizofreni hastalarýnda daha erken yaþlarda baþlayanlara göre perivent-riküler ve talamik hiperintensite artýþý saptanmýþ ve bu bulgu serebrovasküler hastalýðýn geç baþlangýçlý þizofreni patogenezinde rol oynayabileceði þeklinde yorumlanmýþtýr. Geç baþlangýçlý þizofreni olgularýn-da görülen görüntüleme bulgularý; kortikal atrofi, ventriküllerde geniþleme, beyaz cevher deðiþiklik-leri ve infarktlar þeklinde üç ana gruba toplanmak-tadýr (Deniz ve ark. 1996, Sachdev ve Brodaty 1999).

Þizofreni hastalarýnda vitamin B12ve folat eksikliði

ile iliþkili az sayýdaki araþtýrmada, þizofreni hasta-larýnda folat düzeylerinin düþük olduðu (Muntjewerff ve ark. 2003), folat düzeylerinin negatif belirtilerle iliþkili olduðunu (Goff ve ark. 2004) bildiren çalýþmalarýn yanýnda, vitamin B12ve folat düzeylerinin kontrollerden farksýz olduðunu bildiren çalýþmalar (Haidemenos ve ark. 2007, Özsoy ve ark. 2009) da mevcuttur. Bhat ve ark. (2007) vitamin B12 eksikliðinde henüz anemi geliþmeden psikiyatrik ve nörolojik bozukluklarýn görülebileceðini, vitamin B12 eksikliðinin tedavi edilmemesi halinde iyileþmenin geciktiði ve hasta-larýn psikiyatrik tedaviyle birlikte vitamin B12 replasmaný yapýlarak düzeldiklerini bildirmiþtir. Özellikle psikiyatrik hastalýklarýn atipik belirtiler göstermesi ya da atipik yaþlarda baþlamasý duru-munda altta yatan vitamin B12eksikliði açýsýndan taranmasý önerilmektedir (Bhat ve ark. 2007). Bu çalýþmada, kliniðimizde yatarak tedavi gören 40 yaþ sonrasý baþlayan þizofreni hastalarýnýn klinik özellikleri, semptom düzeyleri, vitamin (B12 ve folat) düzeyleri, beyin görüntüleme yapýlan hasta-larýn bulgularý, yatýþ süreleri, verilen tedaviler ve tedavi yanýtlarýnýn gözden geçirilmesi ve geç baþlangýçlý þizofreninin fenomonolojisine katkýda bulunmak hedeflenmiþtir.

GEREÇ VE YÖNTEM

2001-2010 yýllarý arasýnda Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Týp Fakültesi Psikiyatri servisine psikotik atak öntanýsýyla yatan 40 yaþ üzeri hastalar arasýndan DSM-IV'e göre psikotik özellikli depresyon, sanrýsal bozukluk, kýsa psikotik bozuk-luk, genel týbbi duruma baðlý psikotik atak, bipolar

(3)

afektif bozukluk gibi psikotik belirtilerle seyreden hastalýklar dýþlandý. Yatan hasta dosyalarýndaki anamnez, muayene ve klinik görüþme kayýtlarýnda DSM-IV'e göre þizofreni tanýsý alan ve hastalýk baþlama yaþý 40 yaþ üzerinde olduðu saptanan 26 hasta, geç baþlangýçlý þizofreni kabul edildi. Bu hastalarýn dosyalarý taranarak yaþ, cinsiyet, DSM-IV tanýlarý, klinik görüþme notlarýnda yer alan klinik özellikleri, hastalýðýn baþlamasýndan bu yana geçen süre, hastanede yatýþ süresi, tedavide kul-lanýlan ilaçlar ve tedavi yanýtý, vitamin B12ve folik asit kan düzeyleri, görüntüleme tetkiklerinin sonuçlarý kaydedildi. Hastalarýn tedavi yanýtlarý klinik global izlenim ölçeði (KGÝ) düzelme alt skalasýna göre; KGIÝ: 1 tam düzelme, KGÝ: 2 ve 3 kýsmen düzelme, KGÝ: 4 ise tedaviyle deðiþiklik yok þeklinde derecelendirildi.

Tanýmlayýcý istatistikler sayýsal deðiþkenler için arit-metik ortalama±standart sapma, kategorik deðiþ-kenler için sayý ve yüzde olarak gösterildi. Gruplar arasýndaki farklýlýk araþtýrýlýrken kategorik deðiþkenler için Ki-kare ve Fisher kesin Ki-kare, sayýsal deðiþkenler için ise Mann Whitney U testi kullanýldý. Sonuçlar %95 güven aralýðýnda deðer-lendirildi ve istatistiksel anlamlýlýk düzeyi p<0.005 olarak kabul edildi.

BULGULAR

2001-2010 yýllarý arasýnda, Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Týp Fakültesi psikiyatri servisine yatan 314 þizofreni hastasýnýn (172 erkek, 142 kadýn) 26'sý (%8.3) geç baþlangýçlý þizofreni tanýsý ile izlenmiþti. Hastalarýn yaþ ortalamasý 54.2±6.59 (45-69), hastalýk baþlangýç yaþý ortalamasý ise erkek hastalar için 42±2.8 (40-48), kadýn hastalar için 41.6±1.9 (40-45) ve tüm grup için 41.9±2.4 (40-48) idi (Tablo 1). Geç baþlangýçlý þizofreni hastalarýnýn ortalama yatýþ süreleri ve hastalýk süreleri Tablo 1'de göste-rilmiþtir. Hastalarýn 15'i (%57.7) erkek, 11'i (%42.3) kadýn, %76'sý evli, %58 iþsiz, %34 emekli idi. Sekiz (%30) hastanýn ailesinde psikotik bozuk-luk öyküsü, dört (%15) hastanýn ailesinde ise depresyon ve konversiyon bozukluðu öyküsü mev-cuttu (Tablo 1).

Geç baþlangýçlý þizofreni hastalarýnýn 21'i (%80) paranoid þizofreni, beþi (%20) rezidüel þizofreni tanýsýyla izlenmekteydi. Paranoid þizofreni hasta-larýnýn ise ortalama hastalýk süreleri 12.3±6.7

(4-28) yýl ve ortalama yatýþ süreleri 23.3±13.1 gün, rezidüel þizofreni hastalarýnýn ortalama hastalýk süreleri 12.6±5.2 (8-20) yýl, ortalama hastanede yatýþ süreleri 16.2±5.2 gün bulundu. Þizofreni para-noid ve rezidüel alttipleri arasýnda cinsiyet, medeni durum, yaþ, hastalýk süresi, hastalýðýn baþlama yaþý, hastanede yatýþ süresi açýsýndan anlamlý fark sap-tanmadý.

Hastalarýn 22'sinde (%85) sanrý, 12'sinde (%46) halüsinasyon, sekizinde (%30) ajitasyon, yedisinde (%27) apati, 10'unda (%38.5) negatif belirtiler, beþinde (%19) künt yada kýsýtlý afekt, altýsýnda (%23) yattýðý dönemde intihar düþüncesi ve üçünde (%12) herhangi bir biliþsel sorun (unutkanlýk, dikkat sorunlarý gibi) vardý (Tablo 1). Biliþsel sorun saptanan olgularda anamnez, klinik muayene ve mini mental test deðerlendirmesi yapýlarak demans ekarte edilmiþti. Sanrýlarý olan hastalarda en sýk perseküsyon (18 hastada) ve referans (5 hastada) sanrýlarý mevcuttu. Halüsinasyon tiplerine bakýldýðýnda 5 hastada iþitsel, 5'inde iþitsel ve görsel, 2'sinde ise sadece görsel halüsinasyon mev-cuttu.

Hastalarýn beþinde major depresyon eþtanýsý sap-tanmýþtý. Bu hastalarda klinik görüþme ve hastalýðýn seyir özelliklerine dayanarak psikotik özellikli depresyon dýþlanmýþtý. Depresyon eþtanýsý olan hastalarýn ikisinde hastaneye yattýðý dönemde intihar düþünceleri mevcuttu. Ek olarak geç baþlangýçlý þizofreni tanýsýyla izlenen ve ektaný almayan hastalarýn da dördünde intihar düþüncesi mevcuttu.

Hastalarýn tedavisinde tercih edilen antipsikotik-lerin genelde atipik grupta olduðu, tipik anti-psikotik kullanýlan sadece iki hasta olduðu Tablo 2'de görülmektedir. Sadece bir hastada antipsikotik kombinasyonu kullanýlmýþtý. Atipik antipsikotikler içinde en sýk olanzapin (dokuz hasta) ve risperidon (yedi hasta) tercih edilirken, üç hastada ketiapin, üç hastada klozapin, iki hastada aripiprazol ve bir hastada ise amisülpirid kullanýlmýþtý. Tipik anti-psikotik kullanan hastalardan birinde olanzapin ile kombine haloperidol kullanýlýrken, diðerinde flu-pentiksol kullanýlmýþtý. Depresyon eþtanýsý olan beþ hastaya, antipsikotik tedaviye ek olarak antidepre-san tedavi de baþlanmýþtý. Kullanýlan antidepreantidepre-san- antidepresan-larýn hepsinin seçici serotonin geri alým inhibitörü olduðu, sadece bir hastada uykuya dalma güçlüðü

(4)

nedeniyle tedaviye mirtazapin eklendiði saptandý. Hastalarýn tedavi sonuçlarý klinik global izlenim ölçeði düzelme alt skalasýna göre deðer-lendirildiðinde 12'sinde (%46) tam düzelme, 12'sinde (%46) kýsmen düzelme olduðu, iki (%8) hastada deðiþiklik olmadýðý saptandý. Tedavi yanýt-larýyla yaþ, cinsiyet, hastalýk süresi, hastalýk baþlama yaþý, ailede psikoz öyküsü, yatýþta intihar düþüncelerinin varlýðý, hastalarýn duygulaným, negatif belirti, sanrý, halüsinasyon, ajitasyon ve apati gibi klinik belirtilerin varlýðý, beyin görün-tülemesinde patoloji olmasý, vitamin B12 ve folat düzeyleri, hastanede yatýþ süresi arasýnda anlamlý iliþki saptanmadý.

Beyin görüntüleme tetkiki yapýlmýþ olan 17

has-tadan sekizinde (%30) yapýsal sorunlar bildirilmiþti. Beyin görüntüleme sonuçlarýna bakýldýðýnda en sýk gözlenen lezyon (beþ hastada), kortikal atrofi ile birliktelik gösteren özellikle periventrüküler ve frontal bölgede hiperintensite idi. Diðer hastalarýn birinde frontal bölgede hiperintensite, bir hastada hipofizde mikroadenom, bir hastada ise bazal ganglionlarda yerleþim gösteren çok sayýda hiperintens kistik ensefaloma-lazi saptandý. Görüntülemede patoloji olan hasta-larýn yatýþ süreleri anlamlý oranda uzun bulundu (ortalama 30 güne 18 gün, p=0.013).

Hastalarýn 14 (%54)'ünde vitamin B12 eksikliði, birinde (%4) folik asit eksikliði vardý. Çalýþmamýz-da vitamin B12 eksikliði saptanan 14 hastanýn yedisinde beyin görüntüleme tetkiklerinde patoloji

Tablo 1. Hastalara ait klinik özellikler

Ortalama ±SD Min - Max

Yaþ (yýl) 54.2 ± 6.59 45-69

Psikoz baþlama yaþý (yýl) 41.9 ± 2.4 40-48

Hastalýk süresi (yýl) 12.4 ± 6.3 4-28

Yatýþ süresi (gün) 21.9 ± 12.3 10-60

Sayý (n=26) %

Ailede psikoz öyküsü 8 30

Sanrý 22 85 Halüsinasyon 12 46 Ajitasyon 8 30 Apati 7 27 Negatif belirtiler 10 38.5 Kýsýtlý ya da künt afekt 5 19.2

Ýntihar düþüncesi ya da giriþimi 6 23.1

Biliþsel sorun 3 12

Depresyon eþ tanýsý 5 20

Beyin görüntüleme patolojisi 8 30

Vitamin B12eksikliði 14 54

Folik asit eksikliði 1 4

Tedavi yanýtý Tam düzelme (KGÝ:1) 12 46

Kýsmi düzelme (KGÝ:2-3) 12 46

(5)

saptanýrken, eksiklik olmayan 12 hastanýn ise sadece bir tanesinde patoloji vardý. Ýstatistik deðer-lendirme sayý azlýðý nedeniyle yapýlamadý. Vitamin B12 eksikliði olan ve olmayan grup yaþ, cinsiyet, medeni durum, hastalýk süresi, hastalýk alttipi, has-tanede yatýþ süresi, tedaviye cevap açýsýndan fark göstermedi.

TARTIÞMA

Çalýþmamýzda 2001-2010 yýllarý arasýnda psikiyatri servisinde yatýrýlarak tedavi edilen geç baþlangýçlý þizofreni olgu sayýsý 26 hastaydý ve tüm þizofreni hastalarýnýn %8.3'ünü oluþturuyordu. Bu oran Türkiye'de yapýlan Kesebir ve Veznedaroðlu'nun (2004) çalýþmasýndaki oranla (%9) benzerlik gös-terirken, Yeon ve Hong'un (2007) çalýþmasýnda bildirilen orana (%23) göre düþüktür.

Hastalarýmýzýn %57.7'si erkekti. Literatürde geç baþlangýçlý þizofreninin daha çok kadýnlarda görüldüðünü bildiren yayýnlar varsa da, bu bulgu-nun, daha fazla bakým arama ve sosyal rol beklenti-leriyle iliþkili olarak, kadýnlarýn tedaviye daha fazla baþvurmalarýna baðlý olabileceði de tartýþýlmaktadýr (Howard ve ark. 1992, Castle ve ark. 1993, Deniz ve ark. 1996, Kesebir ve Veznedaroðlu 2004, Yeon ve Hong 2007). Öte yandan Brunelle ve ark.’nýn (2012) çalýþmasýnda kadýn cinsiyetin artmýþ risk oluþturmadýðý ileri sürülmektedir. Bizim çalýþ-mamýzda cinsiyetler açýsýndan belirgin fark saptan-mamýþ olmasý hasta sayýsýnýn az olmasý ile de iliþkili olabilir.

Ailede psikoz öyküsü, daha çok erken baþlangýçlý þizofreni ile iliþkili bir bulgu olarak görülmektedir (Kesebir ve Veznedaroðlu 2004). Bizim hasta-larýmýzda da benzer þekilde ailede psikoz öyküsü düþük oranda (26 olgunun sekizi) saptanmýþtýr. Literatürde geç baþlangýçlý þizofreni hastalarýnýn sýklýkla paranoid þizofreni alttipinde olduðu, dezor-ganize ve rezidüel alttiplerin daha nadir olduðu bil-gisiyle uyumlu olarak, hastalarýmýzýn %80'i para-noid þizofreni tanýsýyla izlenmiþti (Deniz ve ark. 1996, Henderson ve ark. 1998, Kesebir ve Veznedaroðlu 2004, Brunelle ve ark. 2012)

Hastalarýn en sýk sanrý ve halüsinasyonu olmasý lite-ratürle uyumluydu (Henderson ve ark. 1998, Kesebir ve Veznedaroðlu 2004, Deniz ve ark. 1996). Bizim çalýþmamýzda da literatürdekine benzer þekilde en sýk perseküsyon tipi sanrýlar hakimdi ve hastalarýn yarýsýnda iþitsel halüsinasyon mevcuttu. Yine literatürde bildirilene uygun olarak hastalar-da afektif kýsýtlýlýk (5 hasta) nadir görülmekteydi (Henderson ve ark. 1998, Howard ve ark. 2000). Atipik antipsikotik ilaçlarýn yaþlý hastalarda klasik antipsikotik ilaçlara göre yan etkiler açýsýndan daha güvenilir olduðu, daha iyi tolere edilebildiði ve diðer yaþ gruplarýndaki hastalara göre daha düþük dozlarda yanýt alýnabileceðine iliþkin literatür bul-gusu ile uyumlu olarak, bizim çalýþmamýzda da hastalarýn tedavisinde daha çok atipik antipsikotik-ler kullanýlmýþtý ve 26 hastanýn 25'inde monoterapi tercih edilmiþti (Deniz ve ark. 1996, Howard ve ark. 2000, Yeon ve Hong 2007, Hocaoðlu 2001). Þizofreni tedavisinde antipsikotik kombinasyon-larýnýn yaygýn kullanýmý göz önüne alýndýðýnda, hasta grubumuzda sadece bir hastada ikili anti-psikotik kullanýlmýþ olmasý, hastalarýn ilaç yanýt-larýnýn iyi olmasýyla iliþkili olabileceði gibi ileri yaþta çoklu ilaç kullanýmýndan kaçýnma eðilimiyle de iliþkili olabilir.

Geç baþlangýçlý þizofreni hastalarýnýn %58'inde depresif duygudurumla uyumlu sanrýlarýn da eþlik ettiði belirgin bir depresyon görülebileceði, bu hastalarda intihar oranlarýnýn yüksek olduðu bildirilmiþtir (Deniz ve ark. 1996). Hasta grubu-muzda beþ (%20) hastaya yatýþlarý sýrasýnda depresyon eþtanýsý nedeniyle antipsikotik tedaviye ek olarak antidepresan verilmiþti. Yatýrýldýðý dönemde intihar düþünce veya giriþimi olan altý

Tablo 2. Tedavide kullanýlan antipsikotik ilaçlar

Hasta sayýsý % (n:26) Olanzapin 8 30.8 Risperidon 7 26.9 Ketiapin 3 11.5 Klozapin 3 11.5 Aripipirazol 2 7.7 Amilsülpirid 1 3.85 Olanzapin + Haloperidol 1 3.85 Flupentiksol 1 3.85

(6)

hastadan ikisinde depresyon eþtanýsý vardý. Þizofreni ve depresyon gibi intihar oranlarýnýn en yüksek olduðu iki psikiyatrik bozukluk ileri yaþ hastalarda bir arada görüldüðünde intihar riski çok daha iyi bir deðerlendirmeyi gerekli kýlmaktadýr. Geç baþlangýçlý þizofrenide görülen beyin görün-tüleme bulgularý genel olarak þizofreni ile benzerlik göstermektedir. Bu olgularda beyin görün-tülemesinde üç temel bulgu olarak kortikal atrofi, ventriküllerde geniþleme, beyaz cevher deðiþiklik-leri ve infarktlar görülmektedir (Deniz ve ark. 1996, Sachdev ve Brodaty 1999, Howard ve ark. 2000, Hocaoðlu 2001, Yeon ve Hong 2007). Geç baþlangýçlý psikozlarda beyin görüntüleme ve diðer týbbi deðerlendirmeleri yapmanýn, genel týbbi durumlara baðlý psikotik bozukluk ve demans gibi hastalýklarýn ayýrýcý tanýsý açýsýndan da önemi vardýr. Çalýþmamýzda hastalarýn beyin manyetik rezonans tetkik sonuçlarý literatürdeki gibi kortikal atrofi ve periventriküler infark aðýrlýklýydý. Vitamin B12 eksikliði nedeniyle, homosistein konsantras-yonunun yükseldiði ve homosisteinin, nöron plas-tisitesini bozarak ve nöron dejenerasyonunu aktive ederek, psikiyatrik bozukluklarýn patogenezine katkýda bulunduðu öne sürülmektedir (Þen ve ark. 2009). Vitamin replasmaný yapýlmadýðýnda tedavi yanýtlarýnýn yetersiz olduðunu ileri süren çalýþmalar mevcuttur (Bhat ve ark. 2007). Çalýþmamýzda vita-min B12 eksikliði saptanan 14 hastanýn yedisinde beyin görüntüleme tetkiklerinde patoloji saptan-masý, eksiklik olmayan 12 hastanýn ise sadece bir tanesinde patoloji olmasý dikkat çekicidir. Hastalarýn hepsinde ayýrýcý taný ve klinik deðer-lendirme yapýlarak demans tanýsý dýþlanmýþtý. Bizim hasta grubumuzda 3 hastada demans olmadan biliþsel sorunlar (unutkanlýk, dikkat sorunlarý gibi) vardý. Bunlarýn sadece birinde vita-min B12 yetmezliði vardý ve bu hastada biliþsel sorunla vitamin B12yetmezliðinin iliþkisi zamansal olarak kurulamýyordu.

Kesebir ve Veznedaroðlu'nun (2004) çalýþmasýnda, geç baþlangýçlý þizofreni hastalarýnda tam ve kýsmi

remisyon oranlarýnýn, erken baþlangýçlý þizofreni hastalarýna göre daha yüksek olduðu bildirilmiþtir. Literatürde genel olarak geç baþlangýçlý þizofreninin remisyon ve alevlenmelerle gittiði, düþük doz antipsikotik tedaviye iyi yanýt verdiði bildirilmektedir (Deniz ve ark. 1996, Vahia ve ark. 2010). Bizim çalýþmamýzda da hastalarýn çoðunda (%92) kýsmi veya tam düzelme görülmesi litera-türdekiyle uyumluydu.

Çalýþmamýzýn en önemli kýsýtlýlýðý olgu sayýsýnýn az olmasýdýr ki bu da geç baþlangýçlý þizofreni görülme sýklýðýnýn düþüklüðü ile iliþkilidir. Bunun dýþýnda hastalarýn dosyalarýnýn geriye dönük olarak ince-leniyor olmasý, dokuz olgunun beyin görüntüleme tetkiklerine kayýtlardan ulaþýlamamýþ olmasý da deðerlendirmeyi güçleþtiren kýsýtlýlýklardandýr. Bu yazýda deðerlendirilen hastalarýn psikiyatri klini-ðinde yatarak tedavi edilen hastalardan seçilmesi nedeniyle, çalýþma verileri tüm geç baþlangýçlý þizofreni hastalarýna genellenemez.

SONUÇ

Kliniðimizde yatarak tedavi gören geç baþlangýçlý þizofreni olgularýnýn klinik özelliklerine bakýldýðýn-da, geç baþlangýçlý þizofreni hastalarýnýn, daha nadir görülmekle birlikte, þizofreninin tipik klinik özel-liklerini gösterdikleri, en sýk paranoid þizofreni alt-tipinin görüldüðü, görüntüleme bulgularýnda sap-tanan deðiþikliklerin þizofreni ile benzer olduðu, aile öyküsünün daha az görüldüðü ve tedaviye yanýtýn iyi olduðu bulgularýnýn literatürdeki bil-gilerle uyumlu olduðu söylenebilir. Geç baþlangýçlý þizofreninin epidemiyolojisi, fenomenolojisi, genetik, biyolojik ve psikososyal yönleri ile süreç ve sonucunu daha iyi anlamak için daha geniþ örnek-lem içeren çalýþmalara ihtiyaç vardýr.

Yazýþma adresi: Dr. Özge Saraçlý, Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Týp Fakültesi, Psikiyatri Anabilim Dalý, Kozlu, Zonguldak, osimsekyilmaz@yahoo.com

KAYNAKLAR Bhat AS, Srinivasan K, Kurpad SS ve ark. (2007) Psychiatric

pre-sentations of vitamin B12deficiency. J Indian Med Assoc, 105:

395-396.

Bleuler M (1943) Die spatschizophrenen Krankheitsbilder. Fortschr Neurol Psychiatr, 15:259-290.

Brunelle S, Cole MG, Elie M (2012) Risk factors for the late-onset psychoses: a systematic review of cohort studies. Int J Geriatr Psychiatry, 27:240-252.

Cankurtaran EÞ, Soygür H (2007) Geç Baþlangýçlý Þizofreni, Þizofreni ve Diðer Psikotik Bozukluklar, Türkiye Psikiyatri

(7)

Derneði, 1. Baský, H Soygür, K Alptekin, EC Atbaþoðlu ve ark., Ankara, Tuna Matbaasý, s.217-235.

Castle DJ, Wessely S, Murray RM (1993) Sex and schizophre-nia: effects of diagnostic stringency, and associations with and premorbid variables. Br J Psychiatry, 162:658-664.

Deniz H, Ýlmen C, Yener F (1996) Geç baþlangýçlý þizofreni: Bir gözden geçirme. Düþünen Adam, 9:26-34.

Goff DC, Bottiglieri T, Arning E ve ark. (2004) Folate, homo-cysteine, and negative symptoms in schizophrenia. Am J Psychiatry, 161:1705-1708.

Haidemenos A, Kontis D, Gazi A ve ark. (2007) Plasma homo-cysteine, folate and B12 in chronic schizophrenia. Prog Neuropsychopharmacol Biol Psychiatry, 31:1289-1296. Henderson AS, Korten AE, Levings C ve ark. (1998) Psychotic symptoms in the elderly: a prospective study in a population sample. Int J Geriatr Psychiatry, 13:484-492.

Hocaoðlu Ç (2001) Ýleri yaþlarda görülen psikotik bozukluklar. Anadolu Psikiyatri Dergisi, 2:106-115.

Howard R, Forstl H, Almeida O ve ark. (1992) First rank symp-toms of Schneider in late paraphrenia: cortical structural corre-lates. Br J Psychiatry, 160:108-109.

Howard R, Rabins PV, Seeman MV ve ark. (2000) Late-onset schizophrenia and very-late-onset schizophrenia-like psychosis: an international consensus. Am J Psychiatry, 157:172-178. Kesebir S, Veznedaroðlu B (2004) Geç baþlangýçlý þizofreni. Düþünen Adam, 17:66-68.

Kulhara P, Avasthi A, Sharan P ve ark. (1999) Late onset schiz-ophrenia versus early onset schizschiz-ophrenia: a comparison of clin-ical features. Indian J Psychiatry, 41:333-335.

Muntjewerff JW, van der Put N, Eskes T ve ark. (2003) Homocysteine metabolism and B-vitamins in schizophrenic patients: low plasma folate as a possible independent risk factor for schizophrenia. Psychiatry Res, 121:1-9.

Özsoy S, Ýzgi HB, Eþel E ve ark. (2009) Þizofreni, bipolar bozuk-luk ve major depresif bozukbozuk-luk hastalarýnda farmakoterapinin vitamin B12 ve folik asit düzeylerine etkileri. Klinik Psikofarmakoloji Bülteni, 19:128-134.

Reulbach U, Bleich S, Biermann T (2007) Late onset schizo-phrenia in child survivors of the holocaust. J Nerv Ment Dis, 195: 315-319.

Sachdev P, Brodaty H (1999) Quantitative study of signal hyper-intensities on T2-weighted magnetic resonance imaging in late-onset schizophrenia. Am J Psychiatry, 156: 1958-1967. Sato T, Bottlender R, Schröter A ve ark. (2004) Psycho-pathology of early-onset versus late-onset schizophrenia revisit-ed: an observation of 473 neuroleptic-naive patients before and after first-admission treatments. Schizophr Res, 67: 175-183. Þen S, Durat G, Atasoy I (2009) Vitamin B12ve folik asit eksik-liðinin psikiyatrik ve nörolojik bozukluklarla iliþkisi. Türk Klinik Biyokimya Dergisi, 7:31-36.

Vahia IV, Palmer BW, Depp C ve ark. (2010) Is late-onset schi-zophrenia a subtype of schischi-zophrenia? Acta Psychiatr Scand, 122: 414-426.

Wiles NJ, Zammit S, Bebbington P (2006) Self reported psyc-hotic symptoms in the general population: results from the lon-gitudinal study of the British National Psychiatric Morbidity Survey. Br J Psychiatry, 188: 519-526.

Yeon BY, Hong N (2007) Late-onset psychosis. Psychiatry Investig, 4:9-12.

Referanslar

Benzer Belgeler

From this 33 patients, 7 (1.0%) patients were diagnosed with borderline personality disor- der, 2 (0.3%) with antisocial personality disorder, 1 patient (0.1%) with

Ö¤rencinin sigara içme davran›fl› ile annenin sigara içme davran›fl› ve evde sigara içilmesi aras›nda anlaml› iliflki saptand› (s›ras›yla,

Bu remisyon oranları ikincil delüzyonel parazitoz olgularında daha iyidir.[4] Altmış üç atipik anti- psikotik kullanan hastanın gözden geçirildiği bir çalışmada,

Lockheed Martin ve Rotary Roket şirketlerinin yanı sıra, yeni kuşak uzay araçları üzer- ine çalışan iki başka şirket Kelly Uzay ve Teknoloji ile Kistler Havacılık

Kara İrtica, kitap düş­ manlığını önce matbaa kurulmasını ön­ leyerek, sonra korktuğu kitapları yasak­ layarak yüzyıllarca sürdürdü.. Çünkü

[r]

Bu klinikte 2008- 2009 yılları arasında yata- rak tedavi gören hastaların yatış dosyaları geriye dönük olarak taranmış, hastaların sosyodemografik verileri, alkol/

The services including the skin analysis using a mobile phone camera, products and management are applied so that users can receive information of their skin type, tips on