12 HaStrán 1952'
AKŞAMDAN =
AKSAMA
S altan H am ide duır
Y
uranistaııda dolaşan arkadaşlar, Selânikte- kl Alâtini köşkünü de gez mişler; bazı hâtıralar anla tıyorlar. Vatan’da Enis Tah sin üstadın yazdıklarını o-j kurken, geçen gün, seksen lik — fakat maşallah zihnî. kuvveti yerinde — bir sa-j raylı hanımdan işittiğim bir > hâtırayı hatırladım. Aşağı ya naklediyorum:★
Yıldız Sarayındaki ti yatronun locasında, Sultan Hamit ve kızı Naime Sultan oyun seyrederlerken, perde aralığında, hünkâr Naime Sultanın oğlu Cahit beyi görmek istedi (1).
Prensi götürürken:
— Şah babanı kucakla! -
dedim. ,
O, zaten buna teşneymiş. Benim tavsiyemden daha fazlasını yaptı; boynuna iyi ce sarıldı. Sakalından bir çok defa öptü.
Padişah bundan fevkalâ de memnun oldu. Kızı Na me Sultana dönüp dedi ki:
— Ben, sevilmekten, ok şanmaktan çok zevk alırım, Calıidi, şu anda asker yap tım.
Bu ferman üzerine, he men ertesi sabah, yığınla ü- niformaları dadısı sıfatiyl bana teslim ettiler. Ne de çabuk muamelesi yapılmış, ölçüsü alınmış, geceleyin a- damlar çalıştırılıp elbiseler diktirilmiş.
★
Başka bir saraylı hanım dan dinlediğim bir hâtıra:
Padişahlarla konuşurken (Sadrazam kulunuz geldi, Serasker kulunuz gitti) de nildiği malûmdur.
Sultan Ilamit, içeriki oda da bir gürültü işitmiş. Nö bet bekliyen harem ağasına sormuş:
— Kim o? Biri mi geldi? — Hayır, efendimiz. Kedi ! kulunuz vazoyu devirmiş.
Bu tâbir, padişahı çok güldürmüş.
★
Şunu da dinlemiştim: Sultan Hamit, sarayına alman yeni kızları görsün, fakat lâiibalilik olmasın di ye şöyle bir hileye başvuru lurmuş:
Bir büyük eğlenti tertib edilirmiş. Kızlar, güler, oy nar, gezerlermiş. Fakat so nunda:
— Bir mücevher kaybol du. Herkesin üstü aranacak. Birer birer şu kapının ya nından geçeceksiniz! - de nirmiş.
Muayene sırasında da, padişah, gizli bir yerden ba kar: kızlar hakkında nihaî düşüncesini söylermiş.
★
Siirt Mebusu Mahmut bey merhum birlikte seyahat ettiğimiz sırada anlatmıştı: Kendisi, Selânikte, Alâti ni köşkünde muhafızmış. Hal’edilen padişah aleyhin de yazılanların tesirinde ka lan bir asker, padişahı bal konda görünce ateş etmiş, fakat kurşunu rastlatama mış.
O günden sonra da, Sultan Hamit, pancurları indirip içeride öyle oturmuş.
— Cemiyet beni vurdur- tacak, Mahmut bey! - der miş.
Bunun üzerine, Mahmut beye vazife verilmiş. Böyle bir suikast ihtimali olmadı- . ğıııa dair, ordu namına, eski | padişahın karşısında kılıcı nım üzerine resmen yemin etmiş.
★
Bu dört fıkracığııı da bi- 1
rer tarihî anekdot olarak t Hıakikata uygunluğundan şüphe etmiyorum.
(Vâ - Nû) (1> Cahit bey. ana tarafından Sul tan Hamtdin, baba tarafından Gazi Osman Paşanın torunudur. Mektep arkadaşım olan bu zatın, Fransada sı kıntı. üzüntü ve vatan hasreti içinde Olduğunu biliyorum. Baba tarafın dan Gazi Osman Paşanın torunu amma, ana tarafından Sultan Hamidiıı toru nudur diye memlekete alınmıyor.
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Ta h a T o ro s Arşivi