• Sonuç bulunamadı

Son Sınıf Hemşirelik Öğrencilerinin Empatik Eğilimleri, Empatik Becerileri İle Akademik Başarıları Arasındaki İlişki

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Son Sınıf Hemşirelik Öğrencilerinin Empatik Eğilimleri, Empatik Becerileri İle Akademik Başarıları Arasındaki İlişki"

Copied!
7
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

C. Ü. Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi, 1998, 2 (2)

SON SINIF HEMŞİRELİK ÖĞRENCİLERİNİN EMPATİK EĞİLİMLERİ,

EMPATİK BECERİLERİ ile AKADEMİK BAŞARILARI ARASINDAKİ

İLİŞKİ

Fatma ÖZ *

ÖZET

Bu çalışma, Hacettepe Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu son sınıf öğrencilerinde empatik eğilim, empatik beceri ile akademik başarı arasındaki ilişkiyi incelemek amacıyla yapılmıştır.

Çalışmanın sonuçlarına göre, empatik eğilim ve empatik beceri arasında pozitif yönde ve önemli bir ilişki, empatik beceri ve akademik başarı arasında pozitif yönde fakat önemsiz bir ilişki saptanmıştır. Empatik eğilim ve akademik başarı arasında da pozitif yönde, önemsiz bir ilişki bulunmuştur.

Anahtar Sözcükler: Empatik Eğilim, Empatik Beceri,

Akademik Başarı, Hemşirelik Eğitimi

SUMMARY

The relations between empathic tendency, empathic skills and academic performance of senior students of nursing

This study have been performed in order to determine the relations between empathic tendency, empathic skills and academic performance of senior students of Hacettepe University School of Nursing.

According to the results of the study, relations between empathic tendency and empathic skill is positive and significiant, relations between empathic skills and academic performance is positive but not significiant.

Key Words:Empathic tendency, Empathic skill,

Academic Performance, Nursing Education.

GİRİŞ

Empati tarihsel süreç boyunca farklı boyutlar ve anlamlar katılarak tanımlanmıştır. Kohut “empati”yi Freud’un da etkisinde kalarak psikoanalitik teori çerçevesinde, başka bir insanın iç dünyasına girerek, onun duygu ve düşüncelerini anlama yeteneği olarak tanım-lamıştır (İşcan 1995). Adler’e göre empati baş-kasının gözleri ile görmek, başbaş-kasının kulağı ile duymak, başkasının kalbi ile hissetmektir (Barrett Lennard 1981). Ivey (1987) empatinin bireyin içinde yaşadığı kültür ile birlikte ele alınarak kurulabileceğinden söz etmiştir. Rogers’a (1983) göre empati; bireyin kendisini karşısındaki insanın yerine koyup, onun duygu, düşünce, algı ve hissettiklerini doğru olarak anlaması ve bu durumu ona iletmesi sürecidir.

Empatinin bilişsel ve duygusal boyutu vardır. Bilişsel boyutunu düşünce, algı ve kavrama yetenekleri oluşturmaktadır ancak; bu boyutun empati için gerekli olmakla birlikte yeterli olmadığı belirtilmektedir. 1970’li yıllardan itibaren empatinin duygusal boyutunun da olduğu vurgulanmış ve empati, başkasının duygusunu, yani ne hissettiğini anlama ve o duyguya uygun karşılık verebilme olarak tanımlanmıştır. Empatinin her iki boyutunun da yüksek düzeyde olması durumunda bireyin farkında oluş düzeyi artar ve istenilen düzeyde ilişki kurulur. Yani, hem bilişsel hem de duygusal empati düzeyinin yüksek olması, karşımızdaki kişiyi anlamamızı olumlu yönde etkiler.

(2)

Empati kurabilmek için bazı ön gerek-liliklerin olduğu bilinmektedir. Bunlardan biri, ben-merkezci olmaktan uzaklaşıp karşıdaki kişinin rolünü almaktır. Karşıdaki kişinin özellikle algısal ve bilişsel olarak rolünü alabilmek için yetişkin rolüne sahip olmak gerekir. Yetişkin rolü, bireylerin görünen gerçekler karşısında akılcı davranmasına ve ben-merkezcilikten uzaklaşmasına yardım eder. Ayrıca, empati kuracak kişinin çocuk benlik durumunu, yani doğal çocuk yönünü bastırmamış olması da gerekir.

Empati kurabilmek için gerekli bir diğer özellik ise yaratıcılıktır. Yaratıcılık doğal davranmayı ve spontanlığı gerektirir. Yapılan çalışmalarda, güzel sanatlarla uğraşan yaratıcı kişilerin ve tiyatro sanatçılarının empatik becerilerinin daha yüksek olduğu belirlenmiştir (Bayam ve ark. 1993, Dökmen 1994). Algısal ve bilişsel rol alma yetişkin benlik durumu, duygusal rol alma ise çocuk benlik durumu ile gerçekleşir. Yetişkin ve çocuk benlik durum-larını birlikte kullanabilen bireyler algısal, bilişsel ve duygusal rol alma ile empati kurabilir ancak, bu empatik anlayışı anababa benliği olmadan insanların yararlanacakları şekilde gösteremezler. Anababa benliğine sahip bir birey, zihninde oluşan empatik anlayışı sözel ve sözel olmayan iletişim yoluyla karşısındaki bireye iletir. Bu nedenle empati, kişilerarası ilişkilerde ancak ebeveyn, yetişkin ve çocuk ben-liklerinin yerinde ve zamanında dengeli bir bi-çimde kullanılması ile gerçekleşebilir (Dökmen 1994). Anababa, yetişkin ve çocuk benlik durumlarına yeterli düzeyde sahip olmayan kişiler ya da bunları dengeli biçimde kul-lanamayanlar, istenilen düzeyde empati kura-mazlar. Empati aynı zamanda birbiriyle ilişkili iki temel yeteneği de gerektirir. Bunlardan birincisi, duyarlılık boyutu olup, söylenenlerdeki değer, inanç, tutum ve duyguların ayrımını belirleyebilme yeteneğidir; ikincisi ise, verilen mesajın anlaşıldığını iletebilmedir (Akkoyun

1982). Böylece, empatik tutumda karşıdaki kişinin duygularını doğru olarak anlamak ve duyguyu kendisiymiş gibi yaşayarak yansıtmak söz konusudur (Akkoyun 1987).

Empati, duyarlılık, yaratıcılık ve verilen mesajın anlaşıldığını iletebilme yeteneklerini gerektirmekle birlikte, empatik iletişim beceri-lerinin temelini empatik eğilim oluşturmaktadır. Rogers (1983) “empatik eğilimi” sosyal duyar-lılık olarak tanımlamıştır. Sosyal duyarlılığın bir kişilik özelliği olduğunu ve her insanda bulunmadığını, sosyal duyarlılığa sahip birey-lerin daha fazla empatik olabilecekbirey-lerini ve empatiyi kolayca öğrenebileceklerini belirt-miştir. Hemşirelerin hastalarına yardımcı olabil-meleri, empatik eğilime sahip olmalarını ve em-pati becerilerinin istenilen düzeyde geliştirilmiş olmasını gerektirir (Öz 1997). Bu nedenle, her ne kadar bir kişilik özelliği olsa da empatik eğilim ve empatik beceri, mesleki eğitim sıra-sında kazandırılmalı ve mesleki uygulamalarla da geliştirilmelidir. Bu konuda yapılan çalış-malar, eğitimle empatik iletişim becerilerinin geliştirildiğini ancak, kısa süreli eğitimin bir kişilik özelliği olan empatik eğilimi etkileme-diğini göstermektedir (Gladstein 1987, Greenberg ve Goldman 1983, Dökmen 1989, Öz 1992).

Empati, çocukluktan itibaren başlayan gelişim sürecinde başkasının rolünü alabilme becerileriyle gelişir. Yani empatik anlayış, başkasının rolünü alabilme becerisinin gelişimi ile doğru orantılıdır. Bir başkasının rolüne girerek empati kuran kişi, yaşadığı bu deneyim sayesinde kendisini de tanımış ve farkındalığını artırmış olmaktadır. Kendisini tanıyan ve farkındalığı artan birey, mevcut durumu sezgi yoluyla kolayca kavrayarak anlar ve uyum yapması kolaylaşır (Özbek ve Leutz 1987).

İnsanın varlığını koruyabilmesi ve çevrede olup bitenleri ayırdederek kavrayabilmesi için dikkat, algı, bellek gibi bilişsel işlevlere yeterli ölçüde sahip olması gerekir. Kavrama yoluyla

(3)

öğrenmede, yaratıcılık, algılama, bellek, akıl yürütme gibi bilişsel süreçler oluşmaktadır. Yetişkin benlik durumuna göre, kavrama yoluyla öğrenme yaratıcılığın, spontanlığın ve akılcılığın birleşiminde ortaya çıkmaktadır. Bu da çocuk ve yetişkin benlik durumunun birlikte kullanımıyla ve ayırdedebilme yeteneği ile gerçekleşebilmek-tedir (Dökmen 1994, Karakaş 1980). Empati ile bireyin öznel dünyasındaki yaşantılarının başka birisi tarafından ifade edilmesi sonucunda, birey daha önce bilincinde olmayan içsel yaşantılarını farketmeye, sorunlarının kaynağını ve çözüm yollarını görmeye başlar. Etkili problem çözme becerilerini kazanan ve uygulayan bireyin benlik kavramı güçlenir. Benlik kavramı gelişerek güçlenen bireyin uyum yeteneği artar. Bu durum bireyin yaşamda gerçekleştirmek istedikleri doğrultusunda motivasyonunu artırır ve sonuçta bireyi başarılı kılar (Dökmen 1994). Eğitimdeki hedef, bireyin yaratıcılığını, girişimciliğini, sorumluluk almasını ve liderlik özelliklerini geliştirmek, sosyalleşmelerini sağlamak, farklı kişilikteki insanlarla uyum içinde yaşayabilen ve dolayısıyla motivasyonu yüksek başarılı insanlar yetiştirmektir (Bilen 1990).

Öğrencilerin başarı ölçütlerinden biri de akademik başarılarıdır. Akademik başarı, eğitim sürecindeki öğrenim yaşantılarından ve bireyin bazı özelliklerinden etkilenebilmektedir. Bu özellikler zeka, yaş ve genel uyarılmışlık halidir. Zeka ne kadar yüksekse öğrenme o kadar hızlı olur. Öğrenme yeteneği çocukluktan başlayarak ilk yetişkinlik yıllarına kadar hızlıdır, yetiş-kinlikte bir süre sabit kalır, orta ve ileri yaşlarda ise düşme görülür. Öğrenmenin gerçekleşmesi, bireyin genel bir uyarılmışlık düzeyini de gerektirir. Ancak uyarılmışlık düzeyinin fazlalığı kaygının yükselmesine yol açacağından öğren-meyi olumsuz etkiler (Karakaş 1980). Kaygı, empati ve akademik başarı ilişkisini değerlen-diren çalışmalara göre toplumdan ya da aileden gelen bazı yüklemelerle (aileye uygun yüksek başarı beklentisi, mükemmelliyetçilik, çevresi

için başarı vb.) eğitim gören gençlerin ders çalışma nedenleri ve beklentileri arttıkça kaygı düzeyi artar, kaygının yüksekliği öğrenmeyi güçleştirir ve akademik başarı düşer (Dökmen 1994). Akçalı’nın (1991) Boğaziçi ve Marmara Üniversitesi öğrencileri üzerinde yaptığı kaygı düzeyinin empatik beceri üzerindeki etkisini inceleyen çalışmasında, sürekli kaygının empatik beceri üzerinde etkili olmadığı, oysa durumluk kaygının empatik beceriyi olumsuz etkilediği saptanmıştır. Akademik başarının bireyin yaşam olaylarına iyimser (pozitif) bakmasıyla da ilgili olduğu belirtilmektedir. Bu konuda yapılan bir çalışmada, iyimserlik düzeyi yüksek olan bireylerin akademik başarıları diğerlerine oranla yüksek bulunmuştur (Aydın ve Tezer 1991).

Yapılan çalışmalarda, insanla çalışan meslek üyelerinin empati yeteneklerinin bireysel farklılıkları anlamalarına yardımcı olduğu, bilişsel ve duygusal empati ile kişilik özellikleri arasında ilişki olduğu saptanmıştır (Berger 1984, Gifford 1989). Yapılan bir çalışmada, insanlarla doğrudan ilişkileri olan ve mesleki eğitimleri sırasında karşısındaki kişinin rolünü alabilmeyi başarabilmiş profesyonellerin diğerlerine oranla empatik becerileri daha yüksek bulunmuştur (Bayam ve ark. 1993).

Sağlık bakım sisteminde hemşirelik uygulamalarının kalitesinin yükseltilmesinin, öncelikle etkili iletişimin kurulmasıyla mümkün olabileceği bilinmektedir. DSÖ (WHO 1995) yayınlarına göre, günümüzde hemşirelik eğiti-minde yapılması istenen değişiklikler içinde öğrencilerin iletişim becerilerinin geliştiril-mesinin önemi giderek artmaktadır. Etkili ileti-şim kurmak ise empatik iletiileti-şim becerilerinin geliştirilmesini gerektirir. Bu gelişmeyi etkile-yen faktörlerden biri, bireyin sahip olduğu em-patik eğilimidir. Emem-patik eğilim ve beceri, bire-yin akademik başarısını, dolayısıyla uyumunu etkileyebilmektedir.

Bu bağlamda, empatik eğilimin empatik beceriyi artırdığı; algı, dikkat, kavrama

(4)

yetenekleri ve duyarlılığın gelişmesi sayesinde bireyin öğrenmesinin kolaylaşacağı ve akademik olarak da başarılı olacağı varsayılmaktadır. Literatürde empatik eğilimi yüksek olan kişilerin hemşirelik mesleğini seçme eğilimlerinin daha fazla olduğu belirtilmektedir (Gormley 1996, Stuart 1987). Mesleki eğitime başladıkları sırada empatik eğilim ve beceri düzeyleri değerlen-dirilmemiş ancak, eğitim sürecini tamamlamak üzere olan hemşirelik öğrencilerinin bu süreçten geçerken empatik eğilim ve beceri düzeylerinin akademik başarılarını etkileyebileceği düşünül-müştür. Bu çalışma, hemşirelik eğitimini tamam-lamak üzere olan öğrencilerin empatik eğilim, empatik beceri ve akademik başarıları arasında ne tür bir ilişki olduğunu incelemek amacıyla yapılmıştır. Bu çalışma bulgularının daha ileri çalışmalara yön vereceğine inanılmaktadır.

YÖNTEM

Araştırmanın evrenini 1996-97 Öğretim yılında Güz ve Bahar Sömestrinde mezun olacak Hacettepe Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu son sınıf öğrencilerinin tamamı (120 öğrenci) oluşturmuş, ayrıca örneklem seçilmemiştir. Veri toplama araçları öğrencilere final sınavlarının bitiminde, birbirleriyle etkileşimi en aza indirgemek amacıyla aynı gün uygulanmıştır. Veri toplama araçlarını doldurmak istemeyen, eksik dolduran ve o gün okula gelmeyen öğrenciler kapsam dışı bırakılmış (toplam 11 öğrenci), böylece 109 öğrenci araştırmanın örneklemini oluşturmuştur.

Veriler, öğrencilerin demografik özellik-lerini gösteren soru formu, Dökmen (1989) tarafından geliştirilen, geçerliği ve güvenirliği test edilen Empatik Beceri Ölçeği-A Formu ve Empatik Eğilim Ölçeği ile toplanmıştır. Empatik Eğilim Ölçeği, 20 sorudan oluşan 1 den 5’e kadar puanlanan likert tipinde bir ölçek olup, ölçekteki 3.,6.,7.,8.,11., 12.,13.ve 15.sorular tersinden puanlanarak hesaplanmıştır. Bu ölçekten elde edilecek en düşük puan 20, en

yüksek puan ise 100’dür. Empatik Beceri Ölçeği-A Formu’nda günlük yaşamda empati kurabilme düzeyini ölçme amacıyla 6 örnek durum verilmiş ve bu duruma ilişkin bireyin verebileceği sözel tepkiler sorulmuştur. Empatik beceri puanının hesaplanmasında, her bir duruma verilen yanıt Dökmen (1990) tarafından geliştirilen Aşamalı Empati Sınıflamasına göre 1 den 10’a kadar puan verilerek hesaplanmıştır. Verilen yanıtların puanlanmasında ayrıca iki uzman görüşü alınmıştır. Bu ölçeğin hesaplanmasında elde edilebilecek en alt puan 6, en üst puan ise 60’tır. Öğrencilerin akademik not ortalamaları ise mezuniyetlerinden sonra üniversitenin öğrenci işleri merkezinden elde edilmiştir.

Veriler araştırmacı tarafından elde kodlan-mış ve bilgisayarda SPSS programında Pearson Korelasyon Analizi yapılarak değerlen-dirilmiştir.

BULGULAR ve TARTIŞMA

Araştırma kapsamına alınan öğrencilerin %12.7’si 19-20, %76.1’i 21-22, %11.2’si ise 23-24 yaş grubunu oluşturmuştur. Öğrencilerin çoğunluğu (%86.8) lise mezunu, %6.1’i sağlık meslek lisesi ve %7.1’i ise anadolu lisesi mezunudur. Mezun oldukları okul (HYO) çoğunluğun (%82.3) onuncu ve üzeri tercihi olup, yalnızca 9 kişinin birinci ya da ikinci tercihidir. Öğrencilerin çoğunluğu (%70.8) bir üniversite hastanesinde ya da özel hastanede çalışmayı istemektedir.

Öğrencilerin empatik eğilim düzeyleri 48 ile 91 puan arasında değişmektedir. Bu sınırlar

düşük (48-65) , orta (66-75) ve yüksek (76 -91)

olarak gruplandırılmıştır. Empatik beceri puanları 18-58 arasında olup, 18 ile 30 arasında puan alanları düşük, 31-45 arasındakileri orta ve 45 ve üzeri puan alanları ise yüksek düzeyde empatik beceri olarak gruplandırılmıştır. Akademik başarıları ise 2.30 ve 3.37 puan arasında değişmektedir. 2.30 ve 2.50 puan

(5)

arasındakiler orta ve 3.01 ve 3.37 puan arası ise

yüksek düzey olarak sınıflandırılmıştır.

Öğrencilerin hemen hemen yarısının (%49) empatik eğilimi orta düzeydeyken, %26’sı yüksek, %26’sı ise düşük düzeydedir. Yine, öğrencilerin yarıya yakınının (%49) empatik becerisi orta düzeyde, %35. inin ise, düşük

düzeydedir. Yüksek düzeyde olanlar ise yalnızca %16 gibi azınlığı oluşturmaktadır. Akademik başarısı düşük olanlar en az (%21) oranda görülmekle birlikte, orta düzeyde olanlar yarıdan fazlayı (%57), yüksek düzeyde olanlar ise dörtte birine yakın (%22) bir grubu oluşturmaktadır.

Tablo-1: Öğrencilerin Akademik Başarı, Empatik Beceri ve Empatik Eğilim Puan Ortalamaları (n=109)

Değişkenler X S Hata St. Sapma Min Max

Empatik Eğilim 70.25 0.79 8.20 48.00 91.00

Empatik Beceri 34.72 0.97 10.12 18.00 58.00

Akademik Başarı 2.76 0.03 0.28 2.30 3.40

Tablo-1’e bakıldığında, mezun olmak üzere olan öğrencilerin empatik eğilim puan ortalaması 70.25’tir. Bu bulgu, Öz’ün (1992) hemşirelerin empatik eğilim ve becerisine eğitimin etkisi konusunda yaptığı çalışmasındaki empatik eğilim puanı ile benzerlik göstermektedir. Yardım edici sağlık profesyonellerinden olan hemşirelerin hastalarını anlama düzeyini belirle-yecek olan empatik eğilim düzey ortala-malarının düşük olmaması, empatik becerilerinin daha ileri eğitimlerle de geliştirilmesi açısından önem taşımaktadır. Öğrencilerin empatik beceri puan ortalaması ise, 34.72’dir. Bu bulgu, öğrencilerin bu konudaki becerilerinin yeterli olmadığını gösterebilir. Oysa, mezun olmak üze-re olan öğrencilerin empatik becerilerinin 4 yıl boyunca almış oldukları dersler ve klinik uygulamalar sonucunda istendik düzeyde geliştirilmiş olması beklenir. Bu sonuç, mesleki eğitim sürecinde öğrencilerin empatik iletişim becerilerini geliştirme hedefleri oluşturulmasının gereğini ortaya koyması açısından önemlidir. Öğrencilerin mezuniyet akademik not ortalamalarının 2.76 olduğu görülmektedir. Bu bulgu, öğrencilerin akademik başarılarının düşük olmadığını göstermektedir

.

Tablo-2: Öğrencilerin Empatik Beceri, Empatik

Eğilim Puanları ve Akademik Başarıları Arasındaki İlişki (n=109) Empatik Beceri Empatik Eğilim Akademik Başarı Empatik Beceri r=1.000 r=0.2695 p=0.005 r=0.1083 P=0.262 Empatik Eğilim r=0.2695 p=0.005 r=1.000 r=0.0918 P=0.342 Akademik Başarı r=0.1083 p=0.262 r=0.0918 p=0.342 r=1.000

Tablo-2’de görülen öğrencilerin empatik beceri, empatik eğilim ve akademik başarıları arasındaki ilişkiye Pearson Korelasyon Analizi ile bakılmıştır (Joseph ve Fleiss 1981).Bu analize göre, öğrencilerin empatik beceri ve empatik

eğilimleri arasında pozitif yönde ve istatistiksel

olarak anlamlı bir ilişki vardır (r=0.2695, p=0.005). Bu sonuç, bireyin empatik eğilimi yükseldikçe empatik becerisinin de yüksek olacağı anlamındadır. Çalışmanın bu bulgusunu literatürde yer alan çalışmalar da

(6)

desteklemektedir (Dökmen 1989, Öz 1992).

Empatik beceri ile akademik başarı arasında

pozitif yönde, ancak istatistiksel olarak anlamlı

olmayan bir ilişki saptanmıştır (r=0.1083,

p=0.262). Bu bulgu empatik beceri düzeyi arttıkça akademik başarının da artacağını, ancak aralarındaki ilişkinin anlamlı düzeyde olmadığını gösterebilir. Literatürde bu konuda yapılmış çalışmaya rastlanamamıştır. Ancak Aydın ve Tezer’in (1991) yaptıkları çalışmada iyimserlik ve akademik başarı arasında pozitif bir ilişki olduğu saptanmış, bu bulgu olaylara iyimser bakabilen bireylerin stresle baş etme ve problem çözme becerilerinin de gelişmiş olacağı düşünülerek, yaşamlarındaki olaylara daha planlı yaklaştıkları ve problem çözmeye aktif katıldık-ları için başarılı oldukkatıldık-ları şeklinde yorumlan-mıştır. Empati düzeyi yüksek olan bireylerin yaşamdan doyum alma düzeylerinin de yüksek olduğu literatürde belirtilmektedir. Yüksek düzeyde empatik eğilime ve beceriye sahip hemşirelerin mesleki doyumlarının da yüksek olduğu bilinmektedir (Davitz ve Davitz 1980). Bu durum, doyumlu olan öğrencilerin daha başarılı olacağını düşündürebilir. Çalışmamızda

empatik eğilim ve akademik başarı arasında pozitif yönde, istatistiksel olarak anlamlı olma-yan bir ilişki olduğu bulunmuştur (r=0.0918,

p=0.342). Empatik eğilime sahip olmanın empatik beceri düzeyini artırdığı bilinmektedir. Empatik olmak duyarlılığı, yaratıcılığı, dikkat, bellek, algı, farkında oluş gibi bilişsel süreçleri de gerektirdiğinden, bu özelliklere sahip olmanın öğrenmeyi kolaylaştırdığı, dolayısıyla akademik başarıyı arttırdığı düşünülmektedir.

SONUÇ ve ÖNERİLER

Sonuç olarak, elde edilen bulgulara göre öğrencilerin akademik başarıları, empatik eği-limleri ve becerileri arasında pozitif yönde bir ilişki vardır. Yani, birinin artması durumunda diğeri de artış göstermektedir. Ancak bu pozitif ilişki yalnızca empatik eğilim ve empatik beceri

arasında anlamlı düzeydedir. Empatik eğilim ve empatik beceri ile akademik başarı arasındaki ilişki anlamlı bulunmasa da aralarında pozitif bir ilişkinin olduğu saptanmıştır. Bu durum, öğren-cilerin başarı düzeylerinin artmasında empatinin, duyarlılık, farkındalık, dikkat, bellek, kavrama yeteneği gibi bilişsel süreçlerin etkili olabildiğini düşündürebilir.

Bu çalışma sonucunda elde edilen bulgular, hemşireliği empatik eğilimi yüksek olan kişilerin seçtiği bilgisini destelemekle birlikte, empatik beceri puanları yüksek bulunmamıştır. Oysa, hemşirelik eğitimi alan öğrencilerin akademik başarılarını geliştirmenin bir yolunun da empatik iletişim becerilerinin geliştirilmesiyle gerçek-leşebileceği düşünülmektedir. Bu nedenle, hemşirelik eğitimi sürecinde iletişim derslerinin aktif öğretim teknikleri kullanılarak verilmesinin yaygınlaştırılması önerilebilir. Ayrıca, öğrenci-lerin okula girdikleri zaman empatik eğilim ve beceri düzeylerinin belirlenmesi sonucunda eğitim içeriğinin oluşturulması; her yıl öğretim yılı başında ve sonunda gelişme olup olmadı-ğının test edilmesi ve başarı düzeyi ile karşılaştırılmasının yapıldığı uzunlamasına (longitudinal) çalışmaların yapılması önerilir.

KAYNAKLAR

Akcalı Ö (1991). Kaygı seviyesinin empatik beceri

üzerindeki etkisi. Yayınlanmamış yüksek lisans tezi. Marmara Üniversitesi, İstanbul

Akkoyun F (1982) Empatik anlayış üzerine, Ankara

Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi.15 (1):63-69

Akkoyun F (1987) Empatik eğilim ve ahlaki yargı.

Psikoloji Dergisi. 6 (21):91-92.

Aydın G ve Tezer E (1991) İyimserlik, Sağlık Sorunları ve

Akademik Başarı İlişkisi, Psikoloji Dergisi. 7 (26):2-9

Bayam G, Şimşek EU ve Dilbaz N (199) Üç Farklı Meslek

Grubunda Empatik Beceri Düzeylerinin Karşılaştırılması, Kriz Dergisi. 3 (1-2):182-184

Berger D (1984) On the way to empathic Understanding.

(7)

Bilen M (1990) Plandan Uygulamaya Öğretim. 2.ci Baskı.

Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi, Ankara

Davitz LL and JR. (1980). Nurses’ Responses to Patients’

Suffering. Springer Publishing Company, Newyork.

Dökmen Ü (1990) Yeni Bir Empati Modeli ve Empatik

Becerinin İki Farklı Yaklaşımla Ölçülmesi, Psikoloji Dergisi;7 (24):42-50

Dökmen Ü (1989) Empatinin Yeni Bir Modele Dayanılarak

Ölçülmesi ve Psikodrama ile Ölçülmesi,A.Ü.Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi; 21 (1-2):155-190

Gormley KJ (1996) Altruism:A framework for caring and

Providing Care, Int.J. Nurs. Stud.33 (6):581-588

Greenberg LS and Goldman RL (1983) Training in Experiential Therapy, Journal of Consulting and Clinical Psychology (56) 5:696-702

İşcan C (1995) Kendilik Ruh Bilimi, Compos Mentis

Yayınları,Ankara

Joseph H and Fleiss L (1981) Statictical Methods For

Rates and Proportions. Sec. Ed. John Wiley and Servis.

Karakaş S (1981) Psikolojiye Giriş Ders Kitabı. Hacettepe

Üniversitesi Psikoloji Bölümü Yayınları No:1

Rogers C (1983) Empatik Olmak, Değeri Anlaşılmamış bir

Varoluş Şeklidir. (Çev: F.Akkoyun) A.Ü. Eğitim bilimleri Fakültesi Dergisi, (16) 1:103-124

Stuart GW (1987) Principles and Practice of Psychiatric

Nursing. St. Louis: The C.V. Mosby Company

Öz F (1992) Hemşirelerin Empatik Beceri ve Eğilim

Düzeyine Eğitimin Etkisi, Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Doktora Tezi, Ankara

Öz F (1997) Hemşirelikte Yardımedicilik (Özgecilik).

Cumhuriyet Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi, (2) 1: 53-58

Özbek A ve Leutz G (1987) Psikodrama: Grup

Psikoterapisinde Sahnesel Etkileşim. Grup Psikoterapileri Derneği, Has-soy Matbaası, Ankara

WHO Regional Office for Europe. LEMON Learning

Referanslar

Benzer Belgeler

Medeni durum, eğitim düzeyi, mezun oldukları fakülte, mesleki kıdem, öğrenci sayısı, çalıştıkları yerleşim yeri, mesleği isteyerek seçip seçmeme,

Bafa Gölü yüzey sedimentlerinde metal birikimi ile tane boyu, organik karbon ve karbonat içeriği arasında korelasyon analizi yapılmış ve tüm metal birikimleri ile

d) Sason Olayları -1895: 1895’de sarp ve dağlık ve aynı zamanda Ermeni nüfusunun ol­ dukça kalabalık olduğu bölgeler­ den biri olan Sason, Rusya’dan gelen

Medeni durumuna göre bakıldığında, bekar öğrencilerin sevecenlik, paylaşım, bilinçli farkındalık ve empatik eğilim ölçeği puanlarının evli olanlara göre yüksek

“Eğitim ile Empatik Beceri ve Empatik Eğilim Geliştirilebir mi?: Bir Sağlık Yüksekokulu Örneği” başlıklı araştırma makalesinin anahtar sözcükleri hatalı dizilmiş

Çalışma, hemşirelik birinci sınıf öğrenci- lerine verilen empatik beceri eğitim programının öğrenci- lerin empatik eğilim ve empatik becerilerinin gelişmesine

Sınıfa kadar yükseldiği, Bulut ve arkadaşlarının (2009) çalışmasında birinci ve dördüncü sınıflardaki öğrencilerin eleştirel düşünme puan ortalama- larının

Bilişsel fenomene göre empati kuran kişi diğer kişinin deneyimlerini anlayarak, bakış açısını