• Sonuç bulunamadı

Görsel medya'nın spordaki şiddete etkisi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Görsel medya'nın spordaki şiddete etkisi"

Copied!
207
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

HALKLA İLİŞKİLER VE TANITIM ANABİLİM DALI

ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ BİLİM DALI

GÖRSEL MEDYA‟NIN SPORDAKİ ŞİDDETE ETKİSİ

Bahadır DEMİR

DOKTORA TEZİ

Danışman

Prof. Dr. Mehmet KÜÇÜKKURT

(2)

İÇİNDEKİLER

Bilimsel Etik Sayfası ... i

Doktora Tezi Kabul Formu ... ii

Önsöz/teşekkür ... iii

Türkçe Özet Formu ... iv

İngilizce Özet Formu ... vi

Tablolar listesi ... viii

Giriş ... 1

BİRİNCİ BÖLÜM ... 3

1. SPORDA ŞİDDET VE SALDIRGANLIK ... 3

1.1. Şiddet Kavramı ... 3

1.2. Şiddet Kültürü ... 4

1.3. Sosyolojik Açıdan Şiddet ... 5

1.4. Şiddeti Ortaya Çıkaran Sebepler ... 7

1.4.1. Sosyo-Kültürel Sebepler ... 7

1.4. 2.Psikolojik Sebepler ... 8

1.5. Şiddet ve Çeşitleri... 10

1.6. Sporda Şiddet ve Boyutları ... 11

1.7. Seyirci Kavramı ... 13

1.8. Seyirci, Taraftar, Fanatik ve Holigan Kavramları ... 14

1.9. Futbol Seyircisi ... 17

1.10. Seyirci Tipleri ... 19

1.10.1. Fanatikler... 19

(3)

1.10.3. Doyumsuzlar ... 20 1.10. 4. Sabırsızlar ... 20 1.10. 5. Deplasmancılar ... 20 1.10.6. Takımla Şahlananlar ... 21 1.10.7. Uğura İnananlar ... 21 1.10.8. Bilmişler ... 21 1.10.9. Rasyonel(Gerçekçi) Seyirciler ... 21

1.11. Futbol Seyircilerinin Özellikleri ve Davranış Tipleri ... 22

1.12. Seyirci Şiddeti ve Spor ... 23

1.13. Evdeki ve Diğer Yerlerdeki Seyirci ... 25

1.14. Saldırganlığın Tanımı ... 25

1.15. Saldırganlık ve Nedenleri... 26

1.16. Saldırgan Davranış ... 27

1.16.1. Saldırgan Davranışta Öğrenme... 28

1.16.2. Pekiştirme ... 28

1.16.3.Taklit ... 29

1. 16. 4. Özdeşleşme ... 30

1.17. Seyirci Saldırganlığında Amaç ... 30

1.18. Sporda Saldırganlık Boyutları ... 31

1.19. Saldırganlık Kuramları ... 33

1.19.1. İçgüdü Kuramı ... 33

1.19.2. Biyolojik Kuram ... 33

1.19.3. Engellenme-Saldırganlık Kuramı ... 34

1.19.4. İpucu-Uyarılmışlık Kuramı ... 34

(4)

1.20. Saldırganlığın Teorileri ... 36

1.20.1. Gerilim Saldırı Teorisi ... 38

1.20.2. Biyolojik içgüdü Teorisi ... 39

1.20.3. Fizyolojik Teori ... 40

1.20.4. Psikolojik Teori ... 41

İKİNCİ BÖLÜM ... 42

2. GÖRSEL MEDYA VE ŞİDDET İLİŞKİSİ ... 42

2.1. Görsel Medyadaki Şiddetin Tutum ve Davranışlara Etkisi ... 42

2.1.1. Sosyo-Kültürel Etkileri ... 44

2.1.2. Psikolojik Etkileri ... 45

2.2. Medyanın Şiddet Eğilimini Arttırdığını Savunan Görüşler ... 46

2.3. Kitle İletişim Araçlarının Şiddetin Etkinliğini Arttıran Yayın Türleri ... 47

2.3.1. Filmler ve Dizi Filmler ... 48

2.3.2. Magazin Programları ve Reality Showlar ... 48

2.3.3. Haberler ve Haber Programları ... 49

2.4. Kitle İletişim Araçlarının Toplumsal Etkilere Kuramsal Yaklaşımlar ... 49

2.4.1.Kültürleme Kuramı ... 49

2.4.2. Sessizlik Sarmalı Kuramı ... 50

2.4.3. Modelleme Kuramı ... 51

2.4.4. Özdeşleşme Kuramı ... 52

2.4.5. Uyandırma-Kışkırtma Kuramı ... 52

2.4.6. Senaryo veya Şema Kuramı ... 52

2.4.7. İki Aşamalı Akış Kuramı ... 53

2.4.8. Gündem Oluşturma Kuramı ... 54

(5)

2.5.1. Uyarma Kuramı ... 56

2.5.2. Duyarsızlaşma Etkisi ... 56

2.5.3. Toplumsal Öğrenme Kuramı ... 57

2.5.4. Catharsis (Arınma) Kuramı ... 57

2.5.5. Kullanıma Hazırlama ... 58

2.5.6. Saldırgan Örnekler Kuramı ... 58

2.5.7. Takviye Saldırganlık Kuramı ... 58

2.6. Televizyon ve Sosyo- Kültürel Etkileri ... 59

2.7. Televizyon İle Futbolun İlişkisi ... 61

2.8. Televizyonun Şiddet Davranışı Üzerine Etkileri İle İlgili Araştırma Bulguları ... 64

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM... 69

3. METODOLOJİ ... 69

3.1. Araştırmanın Tasarımı ve Uygulanması ... 71

3.1. 3. Deneklerin Seçimi ve Örneklemin Temsil Gücü... 71

3.1. 4. Soru Formu ... 71

3.1. 5. Verilerin Toplanması ve Kullanılan İstatistiksel Analizler ... 72

3.1.5.1. Korelasyon Analizi ... 72

3.1.5.2. Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) ... 72

3.1.5.3. Bağımsız Örneklem T Testi (Independent Samples T Test) ... 73

3.1.5.4. Regresyon Analizi ... 73

3.2. ARAŞTIRMA BULGULARI ... 75

3.2.1. Deneklerin Sosyo – Demografik Özellikleri ... 75

3.2.1.1. Cinsiyet Dağılımı ... 75

(6)

3.2.1.3. Deneklerin Hayatlarının Önemli Bir Bölümünü Geçirdikleri Yerleşim Birimi ... 76

3.2.1.4. Katılımcıların Medeni Durumu ... 77

3.2.1.5. Anne- Babanın Hayatta Olma Durumu ... 77

3.2.1.6. Anne- Babanın Öz- Üvey Olma Durumu... 78

3.2.1.7. Gelir Düzeyi ... 78

3.2.1.8. Spor Yapma ... 79

3.2.1.9. Yapılan Spor türü ... 79

3.2.1.10. Stadyuma Gitme Sıklığı ... 80

3.2.1.11. Futbol Dışında Spor Karşılaşmalarını İnceleme ... 81

3.2.1.12. Tutulan Takım Dışında Takımların Maçlarına Gitme ... 81

3.2.1.13. Katılımcıların Çevrelerinde Nasıl Tanındığı ... 82

3.2.2. Futbol Maçlarına Gitme Nedenleri ve Karşılaşmalarda Şiddet Davranışı Gösterimine İlişkin Betimleyici Analiz Bulguları ... 83

3.2.2.1. Futbol maçlarına Gitme Nedenlerine İlişkin Frekans Analizi Bulguları ... 83

3.2.2.1.1. Stres Atma ... 83

3.2.2.1.2. Boş Zamanları Değerlendirme... 84

3.2.2.1.3. Futbolu Sevme ... 84

3.2.2.1.4. Arkadaşlık Kurma ... 85

3.2.2.1.5. Futbol Maçlarına Gitme Nedenlerine İlişkin Merkezi Eğilim Analiz İstatistik Bulguları ... 86

3.2.2.2. Futbol Maçı Esnasında/Sonrasında Şiddet Davranışı Göstermeye İlişkin Betimleyici Analiz Bulguları ... 86

3.2.2.2.1. Hakeme Küfür Etme ... 86

3.2.2.2.2. Karşı Takımın Oyuncularına Küfür Etme ... 87

(7)

3.2.2.2.4. Tutulan Takımın Oyuncularını Yuhalama ... 89

3.2.2.2.5. Karşı Takımın Taraftarları İle Kavga Etme ... 89

3.2.2.2.6. Tutulan Takımın Maçı Kaybetmesi ... 90

3.2.2.2.7. Taraftarı Olunan Takımın Oyuncularını Yuhalama ... 91

3.2.2.2.8. Taraftarı Olunan Takımın Oyuncularına Küfür Etme... 92

3.2.2.2.9. Maç Sırasında/Sonrasında Kavgaya Katılım ... 93

3.2.2.2.10. Küfürlü Tezahüratlarda Bulunma ... 94

3.2.2.2.11. Karşı Takım Taraftarına Sözlü Ya da Fiili Saldırıda Bulunma ... 94

3.2.2.2.12. Takım İçin Her Şeyi Göze Alma ... 95

3.2.2.2.13. Yenilginin Acısını Çevredekilerden Çıkarma ... 96

3.2.2.2.14. Kesici/Delici Alet, Silah Bulundurma... 97

3.2.2.2.15. Hakeme Sözlü Ya da Fiili Saldırıda Bulunma... 97

3.2.2.2.16. Sahaya Yabancı Madde Atma ... 98

3.2.2.2.17. Stada Zarar Verme ... 99

3.2.2.2.18. Futbol Maçı Esnasında/Sonrasında Şiddet Davranışı Göstermeye İlişkin Merkezi Eğilim Analiz İstatistik Bulguları... 100

3.2.3. Futbol Maçları, Medyada Şiddet Görüntüleri ve Şiddet Davranışı Göstermeye İlişkin Diğer Betimleyici Analiz Bulguları... 102

3.2.3.1. Seyircileri En Çok Tahrik Eden Davranış ... 102

3.2.3.2. Şiddet Olaylarının En Önemli Nedeni ... 103

3.2.3.3. Grup Halinde Kavgaya Karışma... 103

3.2.3.4. En Sık İzlenen Televizyon Kanalları ... 104

3.2.3.5. En Sık İzlenen Spor Programları ... 106

3.2.3.6. Spor Basınını Takip Etme Sıklığı ... 108

(8)

3.2.3.8. Şiddet İçerikli Görüntüleri İzlemekten Hoşlanma ... 109

3.2.3.9. Taraftar Kavga Görüntülerinin Seyircileri Etkileme Düzeyi ... 109

3.2.4. Demografik Değişkenler ve Şiddet Davranışı Gösterimi ... 110

3.2.4.1. Cinsiyet ve Şiddet Davranışı ... 110

3.2.4.2. Yaş ve Şiddet Davranışı ... 111

3.2.4.3. Yaşanılan Yerleşim Birimi ve Şiddet Davranışı ... 111

3.2.4.4. Anne- Babanın Hayatta Olma Durumları ve Şiddet Davranışı ... 112

3.2.4.5. Anne- Babanın Öz/Üvey Olma Durumları ve Şiddet Davranışı ... 113

3.2.4.6. Gelir Düzeyi Şiddet Davranışı... 113

3.2.4.7. Spor Yapma/Yapmama ve Şiddet Davranışı ... 114

3.2.4.8. Maç İzleme Sıklığı ve Şiddet Davranışı ... 115

3.2.4.9. Futbol Dışında Spor Karşılaşmaları İzleme ve Şiddet Davranışı ... 116

3.2.4.10. Tutulan Takımın Maçlarına Gitme ve Şiddet Davranışı ... 117

3.2.4.11. Yakın Çevre Tarafından Tanınma Şekli ve Şiddet Davranışı ... 117

3.2.5. Futbol Maçları, Medyada Şiddet Görüntüleri ve Şiddet Davranışı ... 119

3.2.5.1. Tahrik Olma Nedeni ve Şiddet Davranışı ... 119

3.2.5.2. Grup Halinde Kavgaya Karışma ve Şiddet Davranışı ... 119

3.2.5.3. Spor Basın Yayınını Takip Etme Sıklığı ve Şiddet Davranışı ... 120

3.2.5.4. Yorumlardan Etkilenme ve Şiddet Davranışı ... 121

3.2.5.5. Şiddet İçerikli Görüntüleri İzleme ve Şiddet Davranışı ... 123

3.2.5.6. Taraftar Kavgasını İzleme ve Şiddet Davranışı... 124

3.2.5.7. Sporda Şiddet Davranışına Etki Eden Değişkenler ... 125

Tartışma ve Sonuç ... 128

Kaynakça ... 152

(9)
(10)

Ek- 1: Bilimsel Etik Sayfası

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

BİLİMSEL ETİK SAYFASI

Bu tezin proje safhasından sonuçlanmasına kadar ki bütün süreçlerde bilimsel etiğe ve akademik kurallara özenle riayet edildiğini, tez içindeki bütün bilgilerin etik davranış ve akademik kurallar çerçevesinde elde edilerek sunulduğunu, ayrıca tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu çalışmada başkalarının eserlerinden yararlanılması durumunda bilimsel kurallara uygun olarak atıf yapıldığını bildiririm.

Öğrencinin Adı Soyadı (İmza)

(11)

Ek- 2: Doktora Tezi Kabul Formu

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

DOKTORA TEZİ KABUL FORMU

…Bahadır DEMİR. tarafından hazırlanan …Görsel Medya’nın Spordaki Şiddete Etkisi… başlıklı bu çalışma ……../……../…….. tarihinde yapılan savunma sınavı sonucunda oybirliği/oyçokluğu ile başarılı bulunarak, jürimiz tarafından doktora tezi olarak kabul edilmiştir.

Ünvanı, Adı Soyadı Başkan İmza

Ünvanı, Adı Soyadı Üye İmza

Ünvanı, Adı Soyadı Üye İmza

Ünvanı, Adı Soyadı Üye İmza

(12)

Önsöz / Teşekkür

Son zamanlarda toplumda şiddet olaylarının tırmanmasıyla birlikte toplumun çeşitli kesimlerinde, medyanın şiddet olgusunu yönlendirmede etkisinin olup olmadığı tartışılmaktadır. Medyanın toplum üzerindeki etkisini gelişen dünya koşulları içinde yadsımak olanaklı değildir ve yine medyanın insan davranışlarının şekillenmesinde önemli bir rolü olduğu da bilinmektedir. Ancak etkisinin hangi yönde olması gerektiğinin tartışılması gerekir. Medya toplumda var olanı yansıtmaktadır ve dış gerçekleri aktarmaktadır. Bununla birlikte basın yayın organlarının toplumu bilgilendirirken aktardığı mesajlarda şiddet olgusunun dozunu ayarlandığını söylemek güçtür. Günümüzde medyada şiddet bir araç olarak kullanılmakta ve içinde şiddet olmayan bir haberin haber olarak nitelendirilmediği durumlara gelinmiştir. Bu da dünyada olup bitenler hep bu kadar olumsuz mu sorularına, karamsar bir bakış açısına yol açarak medyanın toplumda gözlenen şiddeti artırdığı tartışmalarını başlatmıştır. Bu tartışmalar sürerken son günlerde medyanın kendisi de şiddet davranışlarının hedefi haline gelmiştir. Ülkemiz gibi hızlı sosyal değişme, kalkınma süreci içinde bulunan toplumlarda bireye değişen ve gelişen rolleri öğretmede kitle iletişim araçları etkili olabilir ve de toplumu bilgilendirme ve yönlendirme sorumluluğunu yaşadığımız olayları dikkate alarak üstlenebilir. Toplumdaki insanlarda ilgileriyle tercihleriyle kitle iletişim araçlarını yönlendirme gücüne sahiptir. Bu açıdan öncelikle toplumun şiddete karşı duyarlılık kazanması gerekir.

Bu araştırmamızda; Selçuk Üniversitesi öğrencilerinin futbol karşılaşmalarında şiddet eğilimlerinin ortaya konması ve karşılaşmalarda gösterdikleri şiddet davranışları ile televizyonda (özellikle) spor programlarında izledikleri taraftarların şiddet görüntüleriyle arasındaki olası ilişkinin ortaya konması amaçlanmaktadır

Tez çalışmam süresince ilgisini ve desteğini esirgemeyen, araştırmanın her aşamasında fikirleri ve yapıcı eleştirileriyle çalışmama yön veren tez danışmanım Sayın Prof.Dr. Mehmet KÜÇÜKKURT’a, yine bu çalışmanın olgunlaşmasında fikirlerini esirgemeyen sayın Doç. Dr. Ahmet KALENDER ve Doç.Dr. Abdullah KOÇAK’a teşekkür ederim.

(13)

Ek- 3: Türkçe Özet Formu

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Öğr

enc

ini

n

Adı Soyadı Bahadır DEMİR Numarası:024121031001

Ana Bilim / Bilim Dalı

Halkla İlişkiler ve Tanıtım Araştırma Yöntemleri

Danışmanı Prof.Dr.Mehmet KÜÇÜKKURT

Tezin Adı Görsel Medya‟nın Spordaki Şiddete Etkisi

ÖZET

Bu çalışmanın amacı; Selçuk Üniversitesi öğrencilerinin futbol karşılaşmalarında şiddet eğilimlerinin ortaya konması ve karşılaşmalarda gösterdikleri şiddet davranışları ile televizyonda (özellikle) spor programlarında izledikleri taraftarların şiddet görüntüleriyle arasındaki olası ilişkinin ortaya konmasıdır.

Araştırmanın örneklem grubunu; Selçuk Üniversitesinde öğrenim gören 408’i erkek 126’sı kadın toplam 534 öğrenci oluşturmaktadır.

İlk olarak araştırmanın amacına ilişkin mevcut bilgiler, literatürün taranmasıyla sistematik bir şekilde verilmiştir. Böylece konu hakkında teorik bir çerçeve oluşturulmuştur. İkinci olarak araştırmanın amacına ulaşmak için araştırmacı tarafından geliştirilen anket araştırmaya katılan öğrencilere uygulanmıştır.

Verilerin çözüm ve yorumlanmasında, pearson momentler çarpımı korelasyon katsayısı, t testi, One Way Anova (tek yönlü varyans analizi) testi kullanılarak anlamlılık P<0,05 alınmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde ve hesaplanmış

(14)

değerlerin bulunmasında SPSS (Statistical package for social sciences) paket programı kullanılmıştır.

Bu çalışmanın sonucunda; katılımcıların televizyonda tuttukları takımın kavgasını izlemekten etkilenme düzeyi arttıkça şiddet davranışı gösterme düzeyleri de artmaktadır. Buna göre katılımcıların maç esnasında /sonrasında gösterdikleri şiddet davranışları onların televizyonda tuttukları takımın kavgasını izlemelerinden etkilenme düzeyine göre farklılaşacağına ilişkin hipotez kabul edilmiştir. Özet olarak televizyonun toplumu etkileme gücü bireylerin davranış şekillerini etkilediğini göstermektedir.

(15)

Ek- 4: İngilizce Özet Formu

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ

Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Öğr

enc

ini

n

Adı Soyadı Bahadır DEMİR Numarası:024121031001

Ana Bilim / Bilim Dalı

Halkla İlişkiler ve Tanıtım Araştırma Yöntemleri

Danışmanı Prof.Dr.Mehmet KÜÇÜKKURT

Tezin İngilizce Adı The Effect Of The Vısıual Medıa To The Vıolence İn The Sport

SUMMARY

This work‟s aim is to arise that the Selçuk Üniversity‟s students violence tendency at the football match and the other aim is to arise the probalde relation between their behaviour of violence during the match and the supporter‟s showing violence in the sport programmes on TV

The İnvestigation‟s sample group contain 534 students (408 boys, 126 grils) who are having education at the Selçuk Üniversity.

Firstly, the informations about the aim of the investigation was given systematically by searching the lirerature. Secondly, an Inquiry, that is developed by the investigator, was practiced to these students to reach the aim of the investigation.

İn the solution of the datas in this work; By using the pearson moments, t test, One Way Annova were taken P< 0,05 as a semantic. And SPSS “ statistical

(16)

packape for social sciences” programmes was used for finding the vasues of the datas.

According to this work, the level of participants‟ affectionate while they are watching their team on TV gets higher. As a result, the participants‟ showing behaviour of violence during the match or after the match shows that the level of affectionate changes while they are whatching their team „s fight. To sum up, the television‟s power of effect to the public shows that the ways of the person‟s behaviour.

(17)

Tablolar Listesi

Tablo 1: Deneklerin Cinsiyet Dağılımı ... 75

Tablo 2: Yaş Dağılımı ... 76

Tablo 3: Yerleşim Birimi Dağılımı ... 76

Tablo 4: Medeni Durum Dağılımı... 77

Tablo 5: Anne ve Babanız Yaşıyor mu? ... 77

Tablo 6: Anne ve Babanız Öz veya Üvey mi? ... 78

Tablo 7: Gelir Düzeyi İstatistikleri... 78

Tablo 8: Lisanslı veya Lisanssız Olarak Spor Yaptınız mı? ... 79

Tablo 9: Yapılan Spor Türü Dağılımı ... 80

Tablo 10: Stadyuma Gitme Sıklığı ... 81

Tablo 11: Futbol Dışında Spor Karşılaşmalarını İzleme ... 81

Tablo 12: Sadece Tuttuğunuz Takımın Maçlarına mı Gidersiniz? ... 82

Tablo 13: Çevrenizde Nasıl Bir İnsan Olarak Tanınırsınız? ... 82

Tablo 14: Stres Atıyorum ... 83

Tablo 15: Boş Zamanlarımı Değerlendiriyorum ... 84

Tablo 16: Futbolu Çok Seviyorum ... 85

Tablo 17: Arkadaşlık Kurmak İçin Gidiyorum ... 85

Tablo 18: Futbol Maçlarına Gitme Nedenlerine İlişkin Merkezi Eğilim İstatistikleri ... 86

Tablo 19: Hakeme Küfür Ederim ... 87

Tablo 20: Karşı Takımın Oyuncularına Küfür Ederim ... 88

Tablo 21: Karşı Takımın Oyuncularını Düşman Olarak Görürüm ... 88

Tablo 22: Tuttuğum Takımın Oyuncuları Kötü Futbol Oynadıklarında Onları Yuhalarım ... 89

Tablo 23: Karşı Takımın Taraftarları Oyuncularımıza Küfrettiği Zaman Onlarla Kavga Ederim ... 90

(18)

Tablo 24: Taraftarı Olduğum Takım Maçı Mağlup Durumda Bitirirse Bunu Normal

Karşılayamam ... 91 Tablo 25: Taraftarı Olduğum Takım Maçı Mağlup Durumda Bitirirse Futbolcuları

Yuhalarım ... 92 Tablo 26: Taraftarı Olduğum Takım Mağlup Durumdaysa Çok Sinirlenip

Futbolculara Küfür Ederim ... 93 Tablo 27: Maç Sırasında / Sonrasında Kavga Olaylarına Katılırım ... 93 Tablo 28: Maçlarda Küfürlü Tezahüratlarda Bulunurum ... 94 Tablo 29: Karşı Takımın Bir Taraftarı Yanlışlıkla Bizim Tribüne Gelirse Ona Sözlü

Ya da Fiili Saldırıda Bulunurum ... 95

Tablo 30: Yanlışlıkla Rakip Takımın Tribünlerinde Bulunursam Takımım İçin Her

Şeyi Göze Alıp Tezahürat Yapmaya Çalışırım ... 96 Tablo 31: Taraftarı Olduğum Takım Yenildiği Zaman Yenilginin Acısını

Çevremdekilerden Dolaylı da Olsa Çıkartmaya Çalışırım ... 96 Tablo 32: Stada Girerken Kesici ve Delici Alet Ya da Silah Yanımda Bulundururum ... 97 Tablo 33: Hakemin Taraftarı Olduğun Takıma Haksızlık Yaptığını Düşündüğümde

Sözlü ve Fiili Saldırıda Bulunurum ... 98 Tablo 34: Herhangi Bir Nedenden Dolayı (Hakeme, Rakip Futbolculara Ya da Kendi Futbolcularımıza) Kızdığımda Sahaya Yabancı Maddeler Atarım ... 99 Tablo 35: Herhangi Bir Nedenden Dolayı (Hakeme, Rakip Futbolculara Ya da Kendi Futbolcularımıza) Kızdığımda Stada Zarar Veririm ... 99 Tablo 36: Futbol Maçı Esnasında / Sonrasında Şiddet Davranışı Göstermeye İlişkin

Maddelerin Merkezi Eğilim İstatistikleri ... 101 Tablo 37: Futbol Maçı Esnasında / Sonrasında Şiddet Davranışı Göstermeye İlişkin

Maddelerin Genel Merkezi Eğilim İstatistikleri ... 102 Tablo 38: Maç Esnasında Sizi En Çok Tahrik Eden Davranış Nedir? ... 103

(19)

Tablo 39: Futbol Seyircileri Arasındaki Şiddet Olaylarının En Önemli Nedeni Sizce

Nedir? ... 103

Tablo 40: Grup Halinde Hiç Kavgaya Karıştınız mı? ... 104

Tablo 41: En Sık İzlenen Televizyon Kanalları ... 105

Tablo 42: En Sık İzlenen Spor Programları ... 107

Tablo 43: Spor Basınını Takip Etme Sıklığı ... 108

Tablo 44: Yapılan Yorumlardan Etkilenme Düzeyi ... 108

Tablo 45: Şiddet İçerikli Görüntüleri İzlemekten Hoşlanma ... 109

Tablo 46: Taraftar Kavga Görüntülerinin Seyircileri Etkileme Düzeyi ... 110

Tablo 47: Cinsiyet ve Şiddet Davranış Düzeyi İçin t Testi Sonuçları ... 110

Tablo 48: Cinsiyet ve Şiddet Davranış Düzeyi İçin Korelasyon Analizi Sonuçları ... 111

Tablo 49: Yaşanılan Yerleşim Birimi ve Şiddet Davranışı ANOVA Sonuçları ... 111

Tablo 50: Anne Babanın Hayatta Olma Durumları ve Şiddet Davranışı t Testi Sonuçları ... 112

Tablo 51: Anne Babanın Öz / Üvey Olma Durumları ve Şiddet Davranışı t Testi Sonuçları ... 113

Tablo 52: Gelir ve Şiddet Davranış Düzeyi İçin Korelasyon Analizi Sonuçları ... 114

Tablo 53: Spor Yapma / Yapmama ve Şiddet Davranışı ANOVA Sonuçları ... 114

Tablo 54: Maç İzleme Sıklığı ve Şiddet Davranışı ANOVA Sonuçları... 115

Tablo 55: Futbol Dışında Spor Karşılaşmaları İzleme ve Şiddet Davranışı t Testi Sonuçları ... 116

Tablo 56: Sadece Tutulan Takımın Maçlarına Gitme ve Şiddet Davranışı t Testi Sonuçları ... 117

Tablo 57: Yakın Çevre Tarafından Tanınma Şekli ve Şiddet Davranışı ANOVA Sonuçları ... 118

(20)

Tablo 59: Grup Halinde Kavgaya Karışma ve Şiddet Davranışı t Testi Sonuçları... 120

Tablo 60: Spor Basın / Yayınını Takip Etme Sıklığı ve Şiddet Davranışı ANOVA Sonuçları ... 121

Tablo 61: Yorumlardan Etkilenme Düzeyi ve Şiddet Davranışı ANOVA Sonuçları ... 122

Tablo 62: Şiddet İçerikli Görüntüleri İzleme ve Şiddet Davranışı ANOVA Sonuçları ... 123

Tablo 63: Taraftar Kavgasını İzleme ve Şiddet Davranışı ANOVA Sonuçları ... 125

Tablo 64: Sporda Şiddet Davranışına Etki Eden Değişkenlerin Doğrusal Regresyon Analiz Sonuçları ... 126

(21)

GiriĢ

ĠletiĢim konusu yirminci yüzyılın baĢlarında sosyal bilimcilerin dikkatini çekmeye baĢlamıĢtır. ĠletiĢim araçları teknolojik yenilenmeyle birlikte, toplumların geniĢ bir kesiminde etkili olmuĢtur. Önceki dönemlerde yazılı basın sadece sayıca azalan okur-yazar bireylere hitap etmekteydi. Radyo ve televizyonun icadıyla okur-yazar olmama sorunu aĢılmıĢ, iletiĢim araçlarının geniĢ toplum kesimleri üzerindeki etkinliği de artmaya baĢlamıĢtır. Hızlı sosyal değiĢmelerle birlikte, b Sosyal bir varlık olan insan, düĢünebilme, düĢüncesini karĢıdakine aktarabilme yeteneği ile toplumsallaĢma sürecini kitle iletiĢim araçlarından da yararlanarak küresel boyuta ulaĢtırmıĢtır. Kitle iletiĢim araçlarındaki geliĢmenin neticesinde, insanların alıĢkanlıklarını ve davranıĢ kalıplarını değiĢtiği gözlenebilir. Geçen yüzyıldan baĢlayarak günümüzde de iletiĢim araçlarının toplumsal ve kiĢisel davranıĢ kalıplarını değiĢtirmekte son derece etkili olduğu bilinen bir gerçektir.

u değiĢmeleri toplumlara ve bireylere anlatma ve açıklama görevini iletiĢim araçlarının üstlendiği gerçeğinden hareket ederek, “Görsel Medya ve ġiddet Kültürü” konusu, araĢtırılması gereken bir sorun olarak görülmüĢtür. Ayrıca, yeni yüzyılı ve bu yüzyılın toplumlarını karakterize edebilecek niteliklere de sahip olan iletiĢim ve iletiĢim araçlarının toplumlar üzerindeki etkileri, araĢtırma konusunun tespit edilmesinde etkili olan bir diğer faktördür (Tolan, 1991: 10).

Günümüzde iletiĢim araçları ve onların etkileri yoğun bir Ģekilde tartıĢılmaktadır. Hızla geliĢen iletiĢim teknolojileri, bu sorunun boyutlarını geniĢletmiĢ ve daha karmaĢık hale getirmiĢtir. Özellikle televizyon ve bilgisayar teknolojisindeki geliĢmeler, bunun en iyi örneklerini teĢkil etmektedir (Usluata, 1994: 16 ).

ġiddet kavramı üzerinde, kesin bir tanım bulmak güçtür. Farklı yaklaĢımları göz önünde bulundurarak, Ģiddeti Ģöyle ifade etmek mümkündür: KarĢılıklı iliĢkiler ortamında taraflardan biri, bir veya birkaçının bedensel bütünlüğüne, ahlaki ya da manevi bütünlüğüne, mallarına veya simgesel, sembolik ve kültürel değerlerine, oranı ne olursa olsun zarar verecek Ģekilde davranırsa orada Ģiddet vardır, ifadesiyle Ģiddet kavramına bir açıklık getirilebilir (Balcıoglu, 2001: 202).

(22)

Medyadaki Ģiddet toplumsal yapıya değerlere ve toplumsal bütünleĢmeye zarar verirken bütün bu unsurların taĢıyıcısı olan bireyleri etkilemekte ve bireysel bilinç üzerinde de onarılması güç tesirler yapmaktadır. Görsel medya ve özellikle televizyon pek çok düĢünür tarafından çağımızın “veba”sı ve “Ģiddet toplumu”"nun oluĢmasında etkili bir araç olmakla itham edilmektedir. Özellikle, birey üzerinde meydana getirdiği olumsuz tesirler karĢısında toplumlar çaresiz kalmaktadır.Bu değiĢim, simgelerin ve mesajların yoğun bir biçimde üretilmesinden ve geniĢ bir alana yayılabilmesinden kaynaklanmaktadır. ĠletiĢim teknolojisindeki geliĢmeler kadar, hiçbir teknolojik buluĢ yaĢam biçimini, bireylerin bilinçlenmesini ve toplum davranıĢları etkilememiĢtir (Küçükkurt, 1980: 402). ĠletiĢim araçlarının etkileme gücü, aracın türüne, etkin olarak kullanılmasına ve mevcut toplumda benimsenmesine göre değiĢiklik göstermektedir.

Bu araĢtırmada, Selçuk Üniversitesi öğrencilerinin futbol karĢılaĢmalarında Ģiddet eğilimlerinin ortaya konması ve karĢılaĢmalarda gösterdikleri Ģiddet davranıĢları ile televizyonda (özellikle) spor programlarında izledikleri taraftarların Ģiddet görüntüleriyle arasındaki olası iliĢkinin ortaya konması amaçlanmaktadır. ÇalıĢma Selçuk Üniversitesi Alaeddin Keykubad yerleĢkesinde öğrenim gören 574 öğrenci ile yüz yüze görüĢme yoluyla gerçekleĢtirilmiĢtir.

AraĢtırma üç bölümden oluĢmaktadır. Birinci bölümde Ģiddet kavramı, Ģiddetin nedenleri, Ģiddetin çeĢitleri, sporda Ģiddet, saldırganlık kavramı, saldırganlığın nedenleri ve sporda saldırganlık boyutları ele alınmıĢtır.

Ġkinci bölümde, görsel medya ve Ģiddet iliĢkisi, medyanın Ģiddet eğilimini arttırdığını savunan görüĢler, kitle iletiĢim araçlarının toplumsal etkilere kuramsal yaklaĢımlar ve televizyon ve Ģiddet iliĢkisi teorilerine yer verilmiĢtir.

Üçüncü bölümde ise, araĢtırma soruları ve hipotezler, araĢtırmanın tasarımı ve uygulanması, deneklerin seçimi ve örneklemin temsil gücü, soru formu, veri toplama ve kullanılan istatistiksel analizler ve araĢtırmanın bulgularına yer verilmiĢtir.

(23)

BĠRĠNCĠ BÖLÜM

1. SPORDA ġĠDDET VE SALDIRGANLIK 1.1. ġiddet Kavramı

Ünsal’a göre Ģiddet kavramı, ana özellikleri ne olursa olsun zamana ve topluma göre değiĢir. Osmanlı dönemindeki Ģiddet ile günümüz Türkiye’sindeki Ģiddet aynı kefeye konulamaz. Toplumlar değiĢtiği gibi normları da doğal olarak değiĢmektedir (Ünsal, 1996: 31).

Goswami’ye (1995: 9) göre Ģiddet, fiziksel saldırganlıkla eĢanlamlıdır. ġiddet; yaralama, zarar verme ya da bireyi ve toplumu etkilemeye yönelik bir harekettir. ġiddet genellikle gayri meĢru güç kullanma olarak da düĢünülmektedir.

Michaud’a (1991: 18) göre geniĢ anlamda Ģiddet, karĢılıklı iliĢkiler ortamında taraflardan biri veya birkaçı doğrudan veya dolaylı veya dağınık olarak diğerlerinin bir veya birkaçının bedensel bütünlüğüne veya ahlaki bütünlüğüne, mallarına, simgesel ve sembolik kültürel değerlerine oranı ne olursa olsun zarar verecek Ģekilde davranırsa orada Ģiddet vardır.

Psikiyatristlere göre Ģiddet, “derin bir mahrumiyet duygusuna, mutlak gerekli olan Ģeye sahip olunmadığı duygusuna tepki olarak doğan bir davranıĢtır.” Psikiyatrlar “engelleme” dolayısıyla “doyumsuzluğun” Ģiddet ve saldırganlık yarattığını kabul etmektedirler. Fenemolojik açıdan bakıldığında Ģiddet, kuvvete yakındır. Çünkü bütün baĢka alet-edavat gibi Ģiddetin araçları da doğal kuvveti çoğaltmak amacıyla tasarlanır ve kullanılır; ta ki geliĢimlerinin son safhasında doğal kuvvetin yerine geçer hale gelinceye kadar sürer (Arendt, 1997: 56).

Berger (1991: 12) ise Ģiddeti; bir tür kendini beğenme ve saldırgan bir tutum sergileme olayı ve tıpkı birçok saldırı olayında olduğu gibi belli bir gerilimle ilintili olarak açıklamaktadır. Bazı bilim adamları, Ģiddete büyük ölçüde cinsel gerilimin ve cinsellikle ilintili diğer olayların neden olduğunu ileri sürmektedirler. Dolayısıyla cinsel baskı toplumumuzda ve televizyonlarımızda görülen Ģiddet olaylarının çoğunun bilinçaltından dıĢa vurmasıyla meydana gelmektedir. ġiddetin son derece

(24)

yaygın olması onun toplumsal yapımızla yakından iliĢkili ve bazı önemli, köklü toplumsal hastalıklarımızın bir göstergesi olduğunu kendiliğinden ortaya koymaktadır

1.2. ġiddet Kültürü

ġiddet, bugün toplumların önde gelen sorunlarındandır. Bireysel ve toplumsal Ģiddet çağımızda bütün herkesi, uygulanıĢı ve bireyleri etkileme biçimleriyle ilgilendirmektedir. Türkiye’de ve dünyada Ģiddet ve Ģiddet kültürünün bireyler tarafından öğrenilmesinde ve benimsenmesinde etkili olan pek çok faktör geleneksel kurumları da yakından etkilemeye baĢlamıĢtır.

ġiddet olgusunun insana mal edilmesiyle, Ģiddet kültürel bir özellik kazanmıĢ, insanın doğayı dönüĢtürerek yarattığı kültürün içinde geliĢmiĢtir. ġiddet en yüksek noktasına her türlü bütünlüğü ve kimliği hatta Ģiddeti doyum içinde uygulayanın bireysel kimliğini ve bilincini yitirerek, bütünlüğünü ve kimliğini yıkarak ulaĢmıĢtır (Büker ve Kıran, 1999: 17). Cole (2000: 12), Ģiddetin insanlık tarihini siyasal Ģiddet, etnik Ģiddet ve sınıf Ģiddeti Ģeklinde kapladığını söylemektedir. Ġnsanlığın baĢlangıcından beri Ģiddet bir türüyle, bir Ģekilde insanlar arasında var olmuĢtur. Ġnsanlığın geliĢmesiyle birlikte Ģiddet, buna ayak uydurarak günümüze kadar ulaĢmıĢtır.

Zarar veren saldırganlık ve Ģiddet doğaya, insanlara bilerek, isteyerek kötülük yapan yıkıcı, yok edici saldırgan davranıĢları ve Ģiddet eylemlerini kapsar. Bu tip saldırgan davranıĢlar ve Ģiddet eylemleri insana özgü olup, içgüdüden, dürtüden kaynaklanarak uyum sağlayan, kollayan, koruyan davranıĢ kalıpları dıĢında öğrenilerek kazanılır. Ġnsanlığın varoluĢu içinde, kuĢaklar boyu sürüp gelen “saldırgan kültür” ya da “Ģiddet kültürü” diyebileceğimiz kültür yapısının ürünü olarak ortaya çıkmıĢtır. Bu kültürün oluĢmasında, ortak toplumsal davranıĢ kalıplarının örneklerinin karıĢması, kaybolması sonucu ortaya çıkan alt kültürler rol oynar. Örneğin, maç sonunda karĢı kulübün taraftarlarını öldüren genç; iĢadamını, öğretim görevlisini, sanatçıyı, yazarı, gazeteciyi otomatik silahla tarayan terörist, okuldan çıkan gençlere bomba atan militan; iĢyerine, çarĢıya, pazara baskın yapan örgüt, orman yakan eylemci vs. gibi insanlık ayıbı olarak zaman zaman karĢımıza

(25)

çıkmaktadır. Bu örnekler zararlı saldırgan davranıĢların ve Ģiddet eylemlerinin ürünüdür (Köknal, 1996: 45).

ġiddet kültürü geçmiĢten günümüze her toplumun tarihinde olan ve yabancı olmadığımız bir olgudur. GeliĢen teknolojilerle birlikte, hızla değiĢen toplumlarda Ģiddetin yöntemi ve öğrenildiği araçlar da değiĢmektedir. Günümüzde iletiĢim araçlarının Ģiddeti her yönüyle öğrettiği ve bireyleri kıĢkırttığı düĢüncesine pek çok düĢünür katılmaktadır. Örneğin Belson, televizyondaki Ģiddete fazla maruz kalmanın Ģiddet davranıĢının seviyesini arttırdığını savunmaktadır (Chomsky, 2001: 21).

1.3. Sosyolojik Açıdan ġiddet

ġiddet, en iyi Ģekilde bir kültürel ortamlar dizisi üzerinde ve çok çeĢitli sosyal ortamlar içinde incelendiğinde anlaĢılır. Bir eylem yolu olarak Ģiddetin kontrol edilmesi özellikle güçtür ve toplumların büyük çoğunluğunda da özellikle hoĢ görülmeyen bir Ģeydir (Marvin, 1989: 25).

ġiddetin farklı toplumlarda, farklı Ģekillerde ve farklı sebeplerden ortaya çıkması o toplumun kültürü ve sosyal yapısıyla yakından ilgilidir. Günlük yaĢantıda karĢılaĢılan bireysel ve toplumsal Ģiddet olaylarının arkasında insanlık tarihi boyunca süregelen birikimlerin bulunduğu çoğu zaman gözden kaçar. Oysa günlük hayatta yer alan, haberlere yansıyan saldırgan davranıĢlar ve Ģiddet eylemlerinin geçmiĢten kaynaklanan nedenleri vardır. Ayrıca günümüz koĢullarının yarattığı saldırganlık ve Ģiddet doğuran, kıĢkırtan, besleyen ortamlar ve etkenler söz konusudur (Köknal, 1996: 47).

Diğer taraftan Ģiddetin her toplumda ve her dönemde var olduğu ve var olacağı kabul edilen olgusal bir gerçektir. ġiddetin niteliğinin ve niceliğinin toplumun yapısına göre farklılık göstermesinin yanında, aynı toplum yapısında zaman içinde değiĢiklik gösterebilir. ġiddetin nitelik ve niceliklerinde meydana gelen değiĢmeler genel olarak sosyal değiĢme süreci ile iliĢkilidir. ġiddet geçmiĢten günümüze kadar araĢtırmacılar ve bilim adamlarınca hep bir “sosyal problem” olarak algılanmıĢtır (Balcıoğlu, 2001: 22).

(26)

ÇeĢitli araĢtırmalar saldırgan davranıĢların taklit yoluyla da öğrenildiğini göstermiĢtir. YetiĢkin bir kiĢinin büyük bir ĢiĢme bebeğe değiĢik saldırgan davranıĢ biçimleri uyguladığını gözlemleyen anaokulu çocukları yetiĢkinin eylemlerini taklit etmekle kalmayıp, beklenmedik ve sıra dıĢı saldırgan davranıĢ örüntüleri göstermiĢlerdir (Atkinson, 1995: 457).

Newcombe, çocuklukta Ģiddete yönelik eğilimlerin, militarizm, konservatizm, xnophobia, otoritarizm ve diğer sosyal tutumlarla ilgili olduğunu belirtmiĢtir. Newcombe’a göre Ģiddetin önemli bir kısmını öğrenilmiĢ davranıĢ biçimleri oluĢturur. Bergius ise, bu hususta içgüdü teorisini ret ederek Ģiddet eylemlerinin okul sıralarında kazanılan tutum ve sosyal normlardan kaynaklandığını iddia etmiĢtir. Çünkü toplumsal katılma; ya geleneksel değerleri toplum alanlarına sürmüĢ ya da hiçbir değeri kalmamıĢ olan insanları hareketlendirmiĢtir (Newcombe, 1985: 30).

Toplumda Ģiddetin etkilediği kesimlerden biri de gençliktir. 1987 yılında Bluman’ın yaptığı araĢtırma, son otuz yılda genç nüfusun bulaĢıcı hastalıklar yerine Ģiddet nedeniyle öldüğünü göstermiĢtir. 15-24 yaĢ arasında cinayet nedeniyle ölümler kazalardan sonra ikinci sıraya yükselmiĢtir. Üçüncü sırada yer alan ölüm nedeni ise intiharlardır (Tanrısever, 1999).

ġiddet tarihi, toplumsal bir olgu olarak geçmiĢten günümüze kadar pek çok düĢünürün ilgisini çekmiĢtir. Bunlardan birisi de Hegel’dir. Hegel’in diyalektik felsefesine göre Ģiddet, toplum tarihinin akılcılığını bütünleĢtirici bir özelliğe sahip olduğu kadar Ģuurunun doğuĢunun sebebidir. Ona göre Ģuur hayattan doğar ve “baĢkasına” tepkide bulunmak suretiyle “kendisi için” olur. Diğer taraftan Marksist toplu kuramı, Ģiddete özel bir anlam verir. Bu kurama göre, tarihsel geliĢimi harekete geçiren etken sınıf kavgasıdır. Engels “zor teorisi” çalıĢmasında her siyasal zorun ekonomik bir nedene dayandığını belirterek, zorun tarihte devrimci bir rolü olduğunu, Marx’ın sözleriyle açıklar; zor bağrında yeni bir toplum taĢıyan her eski toplumun ebesidir. Bu kurama göre, antogonist çeliĢkiler uzlaĢmayla çözülemez (Batur, 1998: 4).

ġiddete bir diğer yaklaĢım “alt kültür teorisi” ile olmuĢtur. Alt kültür kavramı, Ģiddet davranıĢlarını açıklamak için kriminologlar tarafından yaygın olarak

(27)

kullanılmaktadır. Wolfgang ve Ferracuti’nin Ģiddet alt kültür teorisinde, Ģiddeti cesaretlendiren ve destekleyen yasal sistemlere bağlılıktan doğan alt kültürleri Ģiddet kullanmak için davranıĢlarda meydana gelen değiĢiklikler olarak ileri sürerler. ġiddet alt kültürü ne hâkim kültüre karĢı çıkar ne de her durumdaki Ģiddeti açıklar. Buna karĢılık Ģiddet alt kültüründe üyelerin Ģiddet isteklerini ve beklentilerini oldukça fazla arttırır. Alt kültür normları, belli durumların anlaĢılması ve açıklanması için rehberlik eder. Gerçekte, Wolfgang ve Ferracuti alt kültürü Ģiddetsizliği belli durumlarda yasaklanmıĢ birisi gibi tasvir eder. Çetesinin kurallarını kendi hayatından önemli saymayan genç hemen yakalanır ve beklide geri alınmamak üzere statüsünü kaybeder ve yeni ittifaklar bulmak için zorlanır, çeteden atılır (Leslie ve Stephan, 1991: 2).

1.4. ġiddeti Ortaya Çıkaran Sebepler 1.4.1. Sosyo-Kültürel Sebepler

Bütün toplumlarda Ģiddet olgusuyla karĢılaĢmak mümkündür. Her toplumun kendine has Ģiddet ve Ģiddet biçimleri olsa da kitle iletiĢim araçları sayesinde artık Ģiddetin uygulanıĢında ortak özellikler yaygınlaĢmaya baĢlamıĢtır. Aslında bireysel Ģiddet çağımızda ön plana çıkmaya baĢlamıĢtır. Günümüz toplumlarında belirgin olarak ortaya çıkan Ģiddet olgusuna birey, çeĢitli Ģekillerde maruz kalmaktadır. Bununla birlikte her toplum kendi gerçekleriyle, kendi kültür yapısıyla, kendi kural ve kaideleriyle, kendi toplumsal anlayıĢıyla, kendine özgü bir tarzda Ģiddeti biçimlendirmektedir (Büker ve Kıran, 1999: 17). Diğer taraftan Ģiddetin sosyo-kültürel boyutunda toplumsal hareketliliğin ve toplumsal değiĢimin rolü vardır. Hızlı toplumsal değiĢimin Ģiddete yol açan yeni engellemeleri doğurduğu bu değiĢimin ancak hızlı bir ekonomik geliĢme ile birlikte olmasının Ģiddeti azalttığı izlenmektedir (Balcıoğlu, 2001: 24).

Bireyin ilk sosyal ortamını aile oluĢturur. Aile, çocuğun dünyayla tanıĢtığı, diğer bireylerle iliĢkiye girdiği ve öğrenme sürecinin baĢlangıcını oluĢturan bir kurumdur. Bilgin’e göre Ģiddetin ilk kaynağı ailedir. Aile fertleri arasındaki iliĢkiler, ailenin otorite anlayıĢı, terbiye yöntemleri aile içi Ģiddeti Ģekillendirir (Bilgin, 1997: 21).

(28)

Yapılan toplumbilimsel araĢtırmalar Ģiddetin sanıldığından daha yaygın ve kanıksanmıĢ olduğunu, gündelik hayatta kullanılan söylemi ve gündelik hayattaki davranıĢları etkilediğini ortaya koymuĢtur. ġiddet üzerine yapılan iletiĢim araĢtırmaları, Ģiddet gösterimlerinin, Ģiddet kodların yeniden öğretip kazandırdığını, gündelik hayattaki gerilim anlarında bu öykülerden öğrenilen davranıĢ biçimlerinin devreye girerek kiĢisel eylemlere kılavuzluk yaptığını göstermiĢtir (KocadaĢ, 2002: 229). O halde birey, Ģiddeti aile içinde yaĢayarak, medyadan ve çevresinden de gözlemleyerek öğrenmektedir. Medya da gösterilen Ģiddet görüntüleri Ģiddete eğilimli birey için yeni Ģiddet yöntem ve tekniklerini öğrenebileceği en ucuz ve en kolay ulaĢabileceği kaynaktır. Rita ve Richard Atkinson bu durumu, sosyal öğrenme kuramı ile açıklamıĢlardır. Onlara göre sosyal öğrenme kuramı, saldırganlığın bir içgüdü ya da engellenmenin yol açtığı bir dürtü olduğu biçimindeki anlayıĢı reddeder ve saldırganlığın diğer öğrenilmiĢ tepkilerden farklı olmadığını savunur. Saldırganlık ve Ģiddet olgusu gözlem ya da taklit yoluyla öğrenebilir; ne kadar pekiĢtirilirse meydana gelme olasılığı o kadar yüksek olur (Atkinson, 1995: 458).

1.4.2. Psikolojik Sebepler

Psikiyatristler, Ģiddete yönelik davranıĢa yol açan etkenleri araĢtırmak istediklerinde çoğu zaman ilk önce bireyin kiĢilik yapısını incelemeye yönelirler. Winnigott’a göre Ģiddete eğilimli bir bireyde onu Ģiddet eğilimli davranıĢa götüren önemli etkenler “yetersiz kalan” ana-baba-çocuk-aile iliĢkisi, aile Ģefkati ve ayrıca nesilden nesillere aktarılan Ģiddet içeren davranıĢ biçimleridir. Bireyin kiĢilik yapısının oluĢtuğu toplumsal ve kültürel ortam eğer olumsuz bir ortamsa bireyi Ģiddete eğilimli hale getirebilir (Moses, 1996: 28).

KiĢilik bozukluğu gösteren insanlar, ruhsal yaĢantılarındaki çatıĢma ve çeliĢme nedeniyle baĢkalarıyla içinde yaĢadıkları aile ile yakın ve uzak çevreyle toplumla ve kültürle sağlıklı iliĢkiler kuramazlar, içgüdülerden, dürtülerden kaynaklanan davranıĢları bastıramazlar, engelleyemezler. Bu nedenle gerekli gereksiz, yerli yersiz kızıp öfkelenirler. Doğaya, insanlara, nesnelere yönelik saldırganlık gösterir, Ģiddet eylemlerinde bulunurlar (Köknal, 1996: 48).

(29)

Dürtü kuramcıları, saldırganlığı birincil içgüdü olarak kabul edenlerle (Hortmann, Waelder, Kernberg) saldırganlığı engelleme ya da hoĢnutsuzluğa tepki olarak görenler (Stone, Glaser, Parens, McDevit, Stecher) Ģeklinde ikiye ayrılırlar. Saldırganlığı birincil içgüdü olarak kabul edenler tıpkı Freud gibi, saldırganlığın doğuĢtan geldiğini kabul ederler fakat saldırganlığın ölüm içgüdüsünden kaynaklandığını kabul etmezler. Saldırganlığın en baĢından beri baĢkalarına yönelik bir biçimde geliĢim gösterdiğini savunurlar. Saldırganlığı engelleme ya da hoĢnutsuzluğa tepki olarak görenlerden Glaser saldırganlığı, belirgin dıĢ tehditleri algılama ve kendini koruma gereksinimi kapasitesi ile iliĢkilendirmektedir. Saldırgan davranıĢın amacı, nesneden daha çok tehdidi ortadan kaldırmaktır. Saldırganlık, bireyi tehditten korumaya yönelik özgül, tepkisel bir kendini koruma iĢlevidir (Öngören, 1994: 104).

Engelleme, insanda Ģiddetin kaynaklarından biridir. Küçük bir çocuk bile Atabek’e (1999) göre, istediği bir Ģeyden engellenirse Ģiddete baĢvurur. Ağlar bağırır, çevresini dağıtır, çevresindekilere özellikle istediğini yapmayanlara vurur, Ģiddet gösterir. Hem gençler hem de yetiĢkinler engellendikleri zaman Ģiddete baĢvurma eğilimi gösterirler. Bu engeli aĢmanın Ģiddet yoluyla değil de uzunca da olsa Ģiddet dıĢı yöntemlerle daha kolay olacağını öğrenmeleri için eğitim ve deneyim gereklidir. Diğer taraftan toplumdaki Ģiddet modelleri de birey için öğretici ve yol göstericidir.

Birey çocukluktan baĢlayarak pek çok Ģey için denem-yanılma yöntemini kullanır. Bu Ģekilde öğrenilen davranıĢ kalıplarıyla, karĢılaĢılan engellerin aĢılıp, sorunların çözülmesi yoluna gidilir. Burada kullanılan denemeler baĢarılı olursa davranıĢlar benimsenir, baĢarısız olursa yeni davranıĢ kalıpları araĢtırılır. Engel aĢmada, sorun çözmede, saldırgan davranıĢları, Ģiddet eylemlerini deneyen insanlar, gruplar ve toplumlar bunların etkili ve geçerli olduğunu gördükçe her fırsatta tekrarlayıp hayatın ayrılmaz bir parçası haline getirirler (Korkmaz, 1988).

(30)

1.5. ġiddet ve ÇeĢitleri

ġiddetin olduğu bir ortam, mutsuzluğun, acının, tutsaklığın ezilmiĢliğin, kendini gerçekleĢtirememenin yaĢandığı bir ortamdır. Böyle bir ortamda insanlar sağlıklı düĢünemezler, algılayamazlar, tartıĢamazlar, sorgulayamazlar, dolayısıyla da bilim yapamazlar, sanat yapamazlar, inançlarını yaĢayamazlar, gönüllerindeki dünyayı gerçekleĢtiremezler. Böylesi bir olumsuz güce sahip Ģiddetin kaynaklarını, etkilerini anlayabilmek amacıyla beĢ ayrı, ama zaman zaman da örtüĢen anlamların dile getirilmesi gerekmektedir. Kozmik ġiddet: Doğadaki canlıların var olma, yaĢama uğraĢında, sürüp giden savaĢın, kavganın (yaĢama kavgası) da iĢaret ettiği Ģiddettir. ġiddetin bir davranıĢ biçimi olduğu, içinde hoĢgörüsüzlük, saldırganlık, öfke, hınç bulundurduğu görüĢü, Ģiddetin ikinci anlamını oluĢturmaktadır. ġiddetin üçüncü anlamı, kaba kuvvet kullanma ile ilgilidir. ġiddetin "belli bir amaçla" uygulanması söz konusudur. Sıklıkla insanları "eğitmek", "terbiye" etmek için baĢvurulan yoldur. Dördüncü anlamıyla Ģiddet, tam bilinçli Ģiddettir. ġiddetin en tehlikeli en acımasız biçimi, dördüncü anlamıyla, yıldırma, korkutma, sindirme, direncini artıran özellikleriyle kendini gösteren Ģiddettir. Sindiren Ģiddet, güç peĢinde iktidar tutkunu bir Ģiddet türüdür. Bu Ģiddet amacına eriĢmek için, iktidarına engel olduğunu düĢündüğü bütün güçleri kendine düĢman sayar ve ortadan kaldırmayı planlar. BeĢinci Ģiddet türü ise, sindiren Ģiddet ile püsküren Ģiddet arasında kaldığını düĢünebileceğimiz bir Ģiddet türüdür. Bu da soygun yapma, çıkar ya da haz elde etmek amacıyla uygulanan Ģiddettir. Bu Ģiddet bozuk toplumsal Ģartlarda bireyin, bedeni, duygulan, düĢünceleri ve çevresiyle bütünleĢmemesi sonucu ortaya çıkar (Ġnam, 2001: 46).

ġiddet biçimleri, Fromm'a (1990: 8) göre ise dört grupta ele alınmaktadır.  Oyunda Ortaya Çıkan ġiddet: ġiddet edimi oyuna aracılık ediyorsa amaç

yalnızca hüner göstermektir. ġiddetin en normal ve hastalıklı olmayan Ģeklidir.

 Tepkisel ġiddet: Rasyonel veya irrasyonel korkudan doğar. Amaç koruma ve korunma olduğu için. Bu tür Ģiddet yaĢamın hizmetindedir. Engellemelerden doğabileceği gibi kıskançlık veya öç alma duyguları da tepkisel Ģiddete yol

(31)

açabilir. YaĢamın güvenilir olmasına duyulan inancın yıkılması sonucu yine saldırgan tepkiler verebilir.

 Ödünleyici ġiddet: Güçsüzlük duygusu bazen bir canlı üzerinde tam ve kesin bir denetim sağlayarak varlığını kanıtlama isteğinin Ģiddet edimiyle dıĢa vurulmasına neden olabilir. YaĢamı yaratamadığı için yok etmeyi seçmek, uç örneğini sadizmde gösterir. Cezalandırılma korkusuyla bastırılabilir ya da her türlü seyir ve eğlenceyi yumuĢatılıp saptırılabilir.

 Kana SusamıĢlık: Kan akıtarak kendini canlı, güçlü, eĢsiz ve üstün hissetmek, yaĢamı aĢmak isteğinden doğar. Ġlkel kurban törenlerinde, kan davalarında açık ya da örtük olarak kana susamıĢlık vardır. Ancak kan yaĢamın özü olarak kabul edildiği için yine de yaĢama aracılık eden bir Ģiddet biçimidir.

1.6. Sporda ġiddet ve Boyutları

Spor, insanın bedensel, ruhsal ve aynı zamanda sosyal alanda geliĢmesini sağlayan bir uğraĢı olup insanın doğayla savaĢından kaynaklanmıĢ bir olgudur. Bilindiği gibi ilk insanlar, beslenmek, vahĢi yırtıcı hayvanların saldırılarından korunmak ve kurtulmak amacıyla avcılık yapmıĢlar, avladıkları hayvanların etinden, derisinden yararlanmıĢlardır. Böylece, avcılık insanoğlunun hayatında önemli bir uğraĢı türü olarak yer almıĢ, insanlık tarihi boyunca bir spor dalı olarak geliĢmiĢ, öteki spor barının kaynağını oluĢturmuĢtur. Bu nedenle, tüm spor dallarının temelinde, geniĢ kapsamlı bir kavram olarak, insanın kendisiyle ve baĢkalarıyla mücadelesi yer alır (Köknal, 1996: 52).

Spor, her ne kadar, daha hızlıya, daha güçlüye, daha yükseğe ulaĢmak için yapılan büyük bir mücadele ise, aynı zamanda da evrensel ilke ve kurallarla yapılan bir oyun, yarıĢ ve eğlencedir. Spor yarıĢma ve rakip olmanın yanında sevgi, barıĢ ve kardeĢliktir. Sporu yapanların ya da seyirci ve taraftarların, bireysel ya da sosyal nedenlerle bu amaçlan görmezlikten gelmeleri, saptırmaları, kötüye kullanmaları sporu saldırgan davrananların ve Ģiddet eylemlerinin yer aldığı savaĢ alanına dönüĢtürülmesine neden olmuĢtur. Sporda Ģiddet olaylarına saldırganlık dürtüsünü

(32)

bastıramayan, denetlemeyen, günlük hayatında amaç ve beklentilerine ulaĢamayan, yeterince sosyalleĢmemiĢ, benlik, kimlik, kiĢilik bunalımı içinde bulunan gençlerin yol açtığı bilinmektedir. Bu tip kiĢilik yapısında olan gençler, taraftarı oldukları takımla, takımın renkleriyle bütünleĢir, özdeĢleĢirler. Tüm amaçlarını, beklentilerini takımın gücüne, üstünlüğüne, galip gelmesine bağlarlar. Taraftarı oldukları takımın fedailiğini yaparak toplumda yer ve rol kazandıklarına inanırlar (Yetim, 2000: 114).

Tuttukları takımları uğruna saldırganlığı ve Ģiddeti saygınlık simgesi olarak görürler. Ġçinde bulundukları alt kültürün grubun, sosyal kesimin yarattığı boyun eğme, uyma, korkutma, sindirme, sosyal hızlanma ve riske girme gibi süreçlerin etkisi altında, saldırganlığı ve Ģiddeti, bağlı oldukları renklerin ortak değeri olarak benimserler. Diğer takımlara ve rakiplere aĢın bir düĢmanlık besler ve kendilerini toplumdan soyutlarlar (Yetim, 2000: 114).

Sporda saldırgan davranıĢlar ve Ģiddeti sadece taraftarlar değil, sporun içinde bulunan sporcu, yönetici, hakem, amigo, medya vb. faktörler de teĢvik etmektedir. Örneğin, maçlardan önce, kulüp baĢkanı ya da sözcüleri karĢı kulübe ve taraflarına yönelik sözlü saldırı ve kıĢkırtıcı davranıĢları, maç sırasında taraftarların gösteri ve tezahüratları, oyuncuların sert davranıĢları, amigoların kıĢkırtmaları, bilerek bilmeyerek hakemlerin hatalı sanılan kararlan, tartıĢmalı durumlar, spor yazar ve yorumcularının taraflı, kinci, yanlıĢ ve sert yorumlan özellikle özel televizyon kanallarının reyting uğruna federasyonu, hakemleri, kulüpleri suçlayan yayınlan sporda saldırgan davranıĢları ve Ģiddet alemlerine açık davetiye çıkartmaktadır (Köknal, 1996: 54).

Spor müsabakalarında yenmek ve yenilmek, iki yüzü keskin bir kılıç gibidir. Bu durum, yarıĢmacı sporcuya devamlı baskı ve tehdit altında olma hissini yaĢatır. Tüm spor müsabakalarının kuralları uluslar arası düzeyde belirlenmekte ve bu kuralların ihlal edilmemesi için gerekli tüm tedbirler alınmaktadır. Buna rağmen, normal Ģartlar ve kurallar çerçevesinde yansı kazanamayacağını atayan sporcu ya da diğer ilgililer kuralları ihlal ederek ve rakibe saldırgan davranıĢlarda bulunarak yarıĢı kendi lehine çevirmeye çalıĢırlar. Bu ise, sporun ruhuna, amacına, centilmenlik anlayıĢına tamamen zıt, insana, sporcuya ve spor adamına yakıĢmayan bir davranıĢ biçimidir (Köknal, 1996: 55).

(33)

1.7. Seyirci Kavramı

Günümüzde seyirci olma, taraftar olma nedir diye sorulduğunda bir takımı destekleme, takıma tezahüratlarla moral ve psikolojik olarak güç verme olarak düĢünülür. Günümüzde takımlar vardır, bu takımlar oyun alanına kazanmak amacıyla çıkan grup, seyirci de tuttuğu takımın kazanması için onlara destek ve moral vermeye çalıĢan kitledir. Çok eski devirlerde, seyircilik düĢünüldüğü ve yorumlandığı gibi değildi (Ünlücan, 1998: 15).

Sporun tarihsel geliĢiminin baĢlangıcında güçlü bir seyirci, oyuncu ayrımının olmadığı görülür. Seyirciler o dönemlerde aynı zamanda potansiyel yarıĢmacılardı ve yarıĢmacılar da belirli koĢullar altında seyircilerdi. Hatta ortaçağ Ġngiltere’sin de bazen iki binden fazla kiĢinin katıldığı top oyunlarında, seyircilerle oyuncular arasında çok küçük bir ayrım vardı. Seyirciler rastlantısal olarak oyun alanına karıĢtıklarında, pasif rollerini bırakıp oyuncu oluyorlardı (Voıgt, 1992: 202).

Bu dönemlerde, federasyonlar veya kulüpler gibi sporcuları bir bayrak altında toplayan, onları böyle grupların bir parçası bir üyesi yapan kuruluĢlar yoktu. Sporu eğlence, zevk ya da güç göstermek için gerçekleĢtirirlerdi. Bundan dolayı da doğal olarak farklı takımları destekleyen bugünkü gibi bir seyirci kitlesi de yoktu.

Bir futbol maçında seyirciyi gözlemlediğimiz zaman, seyircinin değiĢik Ģekillerde davranıĢlar sergilediğini görürüz. Kimi gruplar, ayakta heyecanla maçı takip ederken, kimi gruplar, baĢlarını ellerinin arasına almıĢ bir gerilim içinde maçı izler. Kimi gruplar bağıra çağıra takımlarına tezahürat ederken, kimi grupların da sahaya yabancı maddeler attığını ve küfrettiğini görürüz.

Seyirci davranıĢı, Parson’a göre önerilen dört davranıĢ sistemi boyutunda ele alınmaya çalıĢılmalıdır. Bunlar, organizma, kiĢilik, sosyal ve kültürel sistemlerdir. Sosyal sistemde, norm ve rol yapısı karĢılıklı, sürekli yaptırımlara bağlı beklentiler içerisindedir. Birbirine eklemlenen örgün rollerle antrenör, oyuncu, seyirci ve hakem gibi bir çeĢit entegrasyon iĢlevi yerine getirirler. Kültürel sistem ise, var olan bütün sistemin devamını içsel çatıĢmalarla ya da dıĢarıdan gelecek müdahalelerle karĢı yapıyı korumaya yarayan inançlardan, sembollerden ve değerlerden oluĢur. Seyirci

(34)

davranıĢı da, organik çevrenin, kültürel değerlerin, sosyal beklentilerin, psikolojik düĢüncelerin ve süreçlerin sonucunda ortaya çıkar (Voıgt, 1992: 202).

Günlük yaĢamlarında duygularını sıkı bir denetim altına alan insanlar, bir maç esnasında ödünleyici gerilim yaĢarlar ve organizmada Ģiddetli ve ani heyecanlar yaĢanır. Burada seyircinin Ģahsına veya grubuna dıĢarıdan gelen bir uyaran seyircinin bastırılmıĢ olan gerilimlerinin patlak vermesine neden olup, saldırgan davranıĢlarının baĢlamasına neden olabilir. Burada seyircinin gerilim düzeyinin küçük bir uyarana karĢı, gerilimin ortadan kaldırılması söz konusudur. Bir maç esnasında saldırganlık gösteren seyircide, bir spor içi boyutun bir de spor dıĢı boyutun olduğu ortaya çıkıyor. Toplum içerisinde yaĢayan insanların günlük yaĢamlarında üzerlerinde oluĢan baskılar, gerilimler, maç sırasında organizmada yaĢanan heyecan ve dıĢarıdan gelen bir uyaran, maçta gözlemlediğimiz tepkilerin ortaya çıkmasına neden olmaktadır (Ünlücan, 1998: 16).

1.8. Seyirci, Taraftar, Fanatik ve Holigan Kavramları

Futbolla ilgili literatüre bakıldığında "seyirci", "taraftar", "fanatik" ve "holigan" kavramlarının sık sık kullanıldığı görülmektedir. Bu kavramlar yalnız akademik literatürde değil, yazılı ve görsel basın ile gündelik konuĢmalarda da kullanılmaktadır. Böylesine sık kullanılmasına karĢılık bu kavramların tatmin edecek birer tanımı olduğunu ileri sürmek zordur.

Guttmann'a (1986: 30) göre, spor seyircisi, bir spor olayını yerinde (canlı) ya da film veya televizyon gibi görsel medya yoluyla izleyen herhangi bir kiĢidir. Guttmann, sosyal rolleri açısından, sporu gazeteler, dergiler ya da radyodan izleyen kiĢilerle, sahadan ya da televizyondan izleyen kiĢilerin kesinlikle benzer olduğunu, fakat bir spor olayını tam olarak deneyimleydiler ile kısmi olarak deneyimleydiler arasında bir yere kavramsal bir çizgi çekilmesi gerektiğini ileri sürmektedir. Guttmann, bu çizgiyi, eylemi yerinde görenle görmeyen arasına çekmeyi önermektedir. "Fan", duygusal olarak spor olayına bağlanmıĢ bir "tüketicidir". Görüldüğü gibi, seyirci ve fan kavramlarının biniĢiĢliği vardır; pratik olarak bakıldığında, fanların çoğu seyirci, seyircilerin çoğu da fandır. Ancak kuramsal

(35)

olarak, fan olup seyirci olmamak ve seyirci olup fan olmamak da mümkündür. Bu ayrım çerçevesinde bakıldığında, Türkçede "fan" karĢılığı olarak "taraftar" kavramının kullanıldığı ve bunun da oldukça uygun bir karĢılık olduğu düĢünülebilir. Sloan'a (1979) göre, eğer insanlar spor olaylarını belirli bir arzuyu tatmin etmek için seyrediyorlarsa, katı anlamda sadece seyirci olan çok az kiĢi vardır. Spor seyircilerinin çoğu sadece seyirci değil, dini ayinlere gerçekten inanan katılımcılar gibidirler. Bu insanlar, yani fanlar oyun izlemediklerinde, geçmiĢteki oyunları hatırlarlar ya da gelecektekiler için plan yaparlar. Bu insanlar için spor, bir Ģeye bağlanmaktan fazla bir Ģeydir ve iĢ, aile, arkadaĢ ve önemli günlerden önce gelir (Aktaran: Bromberger, 1989: 78).

Avery ve Ark. (1995: 23) Redhouse Sözlüğü'nde fan, "hayran veya düĢkün kimse, meraklı kimse"; fanatik, "aĢırı derecede bir parti ya da din meraklısı; mutaassıp; müfrit, aĢın. ölçüsüz" olarak tanımlanmıĢtır. Türkçe Sözlük de (1983) fanatizm, "bir kimseye ya da bir Ģeye aĢırı derecede coĢku ve tutkuyla bağlanmak", fanatik ise "bir kimseye ya da bir Ģeye aĢırı derecede coĢku ve tutkuyla bağlanan kimse" olarak tanımlanmıĢtır. Meydan Larousse'da, benzer Ģekilde, fanatizm "insanı bir din, düĢünce, parti uğrunda aĢırılıklara sürükleyen kör tutku" ve fanatik (Latince Fcmaticııs) "bir dine, davaya, partiye vb. aĢırı bir tutkuyla bağlı olan kiĢi" olarak tanımlanmıĢtır. The Random House Dictionary of the English Language'de fan sözcüğünün fanatik sözcüğünün kısaltması olduğu belirtilmesine karĢın, bu iki sözcüğün kullanım anlamlarında ince ayrım var gibi görünmektedir.

Fan ve fanatizmde olduğu gibi holigan tanımlarında da problem vardır. Redhouse Sözlüğünde (Avery ve Ark., 1995: 23) holigan "sokak serserisi" olarak tanımlanmıĢtır. Oxford Advanced Learner's Dictionary'de (Cowie,1989) holigan "sıklıkla Ģiddetli ya da yıkıcı davranıĢlar gösteren baĢıboĢ ve gürültücü genç kiĢi", holiganizm "futbol holiganları tarafından yapılan vandalizm" olarak tanımlanmıĢtır.

Walvin (1986), holigan ifadesinin ilk kez Ġngiltere'de 1898' de basın tarafından Ģehirde kurallara uymayan kitle davranıĢları için kullanıldığını, son 30 yıl içinde ise, bu tür davranıĢlar futbol statlarının içinde ve çevresinde yaygınlaĢtığından futbola holigan sıfatının eklendiğini belirtmektedir. Ancak, Melnick (1986: 1), bunun

(36)

özellikle medya ve politikacılar tarafından yapılan bir etiketleme olduğunu ve bu ifade çerçevesinde holiganlara ait mitler yaratıldığını ileri sürmektedir. Holiganın kim olduğu, ne tür özelliklere sahip olduğu, Ġngiltere'de bu konuyla uğraĢan sosyal bilimciler tarafından halen tartıĢmalıdır.

Melnick, Walvin, Marsh gibi araĢtırmacılar, yazılarında tırnak içinde kullandıkları holigan kavramının, dıĢarıdan yapılan yargısal bir değerlendirme olduğuna dikkat çekerken, diğer bazıları bunu gerçek bir olgu olarak kabul etmektedir.

Kerr (1994: 82), futbol holiganlarının kendilerinin bir futbol takımına bağlı olduklarını iddia etmelerine rağmen, takımlarının oyun biçimi ya da baĢarılarının onlar için önemli olmadığını, takımın onlar için diğer takımların taraftarlarına, polise ve kamuoyuna karĢı kendi holigan faaliyetlerini devam ettirmek için sadece "uygun bir tür bayrak" olduğunu ileri sürmektedir. Melnick, futbol holiganlarının, takıma olan sadakatlerinin Ģüpheli, takım, oyuncular ve lig hakkındaki bilgilerinin sorgulanabilir olması yüzünden gerçek taraftarlar olmadıkları iddiasının gerçekleri yansıtmadığını, bu görüĢlerin yukarıda sözü edilen etiketleme sayesinde yayıldığını ileri sürmektedir. Benzer Ģekilde Morris, holigan davranıĢları yüzünden suçlanan aynı grupların, takımlarına çok büyük destek verdiğini, onlar olmasa sporun bütünüyle çıkmaza gireceğini iddia etmektedir (Aktaran: Kayaoğlu, 2000).

Holigan ve holiganizmin bu kadar tartıĢmalı ifadeler olduğu göz önüne alındığında, "Türkiye'de holiganizm var mı?", sorusunu yanıtlamak oldukça zor görülmektedir.

Koloğlu (1994: 69) döner bıçağı ile maça gidenlerin olduğunu, taĢıdıkları silahlara bakıldığında amaç açısından Türkiye'deki taraftarların Avrupalı holiganlardan farkı kalmadığını belirtmekte, ancak Türkiye'de, Ġngiltere'de olduğu gibi spor dıĢı hedeflere saldırı olmadığını ve Ġngiltere'deki olaylarla Türkiye'dekiler arasında Ģimdilik bir fark olduğunu ileri sürmektedir. Ayrıca, Koloğlu, Türkiye'de sporun sosyal sınıf ve tabaka farklılıklarının aĢılabildiği tek alan olduğundan, ülkemizde Avrupa türü holiganizmi frenleyecek ya da ona baĢka bir yön verecek bir tür kaynaĢmanın varlığından söz etmektedir. Ona göre, bu genel yapının dıĢında

(37)

kalanlar, sadece, bazı kulüplerde yönetimi ele geçirmek isteyenlerin beslediği mafya türü amigolardır.

Koloğlu'nun söyledikleri kısmen tartıĢmalı da olsa, Türkiye'de maç öncesi çıkan olaylar, taraftarların silah taĢıması vb. türden ipuçları "holiganizm"in habercisi olarak değerlendirilebilir.

Dunning ve arkadaĢları (1984: 215), 1. Dünya SavaĢı öncesi Ġngiltere'de futbolda Ģiddetin daha çok, maçın hakemine ya da misafir takım oyuncularına saldırılar, en uç durumlarda futbol sahasını iĢgal etme biçiminde gerçekleĢtiğini, ancak 1960'lardan sonraki baĢat holiganizm biçiminin taraftar grupları arasında yapılan kavgalar olduğunu belirtmektedirler. Aynı örüntünün Hollanda'da da görüldüğü bildirilmektedir. Çok spekülatif bir düzeyde söylemek gerekirse, Türkiye'de futboldaki Ģiddet olaylarının çoğu, Ġngiltere'nin 1. Dünya SavaĢı öncesi vakalarına oldukça benzemekte, ancak, daha önce de söylendiği gibi, ülkemizdeki olayların bir kısmı, bugün Batı Avrupa ülkelerinde yaĢanan olay formlarını çağrıĢtırmaktadır. Elbette ki, bu, futbolda seyirci Ģiddeti olaylarının zorunlu olarak aynı örüntüyü izleyeceği biçiminde anlaĢılmamalı, baĢka formlara da çevrilebileceği olasılığı göz ardı edilmemelidir (Kayaoğlu, 2000).

Diğer yandan, Hovardaoğlu'ya (1999: 18) göre taraftarlık, fanatizm ve holiganizm, takım sembollerine dayalı benlik tanımı olarak ele alınabilir. Bu alaĢımda, seyirci, taraftar, fanatik ve holigan kavramları benlik tanımına ait dereceler olarak nitelendirilmiĢtir. Böylece bu kavramlar, azdan çoğa doğru giden bir süreklilik çizgisi boyutunda ele alınarak tartıĢılmıĢtır. Hangi açıdan ele alınırsa alınsın, konu, Ģiddet ve saldırganlık ile bağlantılı olduğundan, sosyal psikoloji alanlarında önemli bir yer tutan saldırganlık konusuna değinmekte yarar vardır.

1.9. Futbol Seyircisi

Futbol, seyirlik bir spor olması ve kitleleri peĢinden sürüklemesi özelliği ile diğer branĢlardan farklılık göstermektedir. Psiko-sosyal açıdan bakıldığında, seyircilerin günlük hayatlarının dıĢına çıkarak farklı kimliklerle bu faaliyetlere katıldığı gözlenmektedir. Futbol müsabakaları, özellikle kalabalıkların içinde

(38)

Ģahsiyetin kaybolması ve çeĢitli dıĢ uyarıcıların etkisiyle çeĢitli arzu edilen veya edilmeyen toplu olayların meydana geldiği bir ortam olmaktadır (Karagözlüoğlu ve Ay, 1999: 27).

Bir karĢılaĢmayı, yarıĢmayı izleyen kimseye seyirci denir (SavaĢ, 1995). BaĢka bir tanımda ise çıkarı aynı olan ve bir spor yarıĢmasında aynı tepkiyi gösteren, daha önce organize edilmemiĢ insan grubuna seyirci denmektedir (Mavili, 1997:5).

Sosyolojik açıdan bakıldığında seyirci, teĢkilatsız topluluklar olarak toplantı, devamlılığı kısa olan ve gerçek bütünlüğü bulunmayan sosyal gruplar olarak ifade edilmiĢtir. Sokakta biriken meraklılar kalabalığı, maç seyircileri, konferans dinleyicileri, vapurdaki insanlar ve gerçek bütünlüğü olmayan gruplar olarak kabul edilmiĢtir (Sezen, 1999: 39).

Seyirci, kolektif bir kimlik içinde kazanmanın ya da zaferin güzelliğini, kaybetmenin acısını yaĢamaktadır. Takım tutmak psikolojinin ya da toplumsal gerçeğin altında bu yatmaktadır. Kazanmak ve kaybetmek gerçeği ile birlikte seyircide kendine güven, haz duymak, hırslanmak, kıskanmak gibi duygular yaĢam deneyine girmektedir. Böylelikle, günümüz sanayileĢmiĢ ve kentleĢmiĢ toplumlarında spor en önemli en etkin kitle kültür gruplarından biri haline gelmekte ve geniĢ yığınların katıldığı bir olgu kimliğine dönüĢmektedir(TaĢgın, 2000: 5).

Gabler, Schulz ve Weber (1982)’in yaptıkları çalıĢmada seyircilerin saldırgan davranıĢlarındaki belli baĢlı amaçlarını Ģöyle sıralamıĢlardır;

Rakibe zarar vermek ve kendi takımından yararlanmak, Sosyal açıdan kabul görme arzusu,

Bir gruba ait olma gereksinimi yani birlikte ve esenlik içinde olmak,

Güçlü olma isteği olarak belirlenmiĢtir.

Bir baĢka araĢtırmacı Opaschowski, seyircilerin sporla ilgili eğlence arzusunu 4 gereksinime bağlamıĢtır: 1) Haz duymak, 2) Gerilim yaĢamak, 3) Aynı düĢüncede olan insanlarla beraber olmak, 4) Heyecanlanmak, Ģeklinde ifade ederek seyircilerin stadyuma, daha çok deĢarj olmak için gittiğini vurgulamıĢtır (Aktaran: Acet, 2001: 46).

(39)

1.10. Seyirci Tipleri

Seyirci tipleri genel olarak Fanatikler, Mekâncılar, Doyumsuzlar, Sabırsızlar, Deplasmancılar, Takımla ġahlananlar, BilmiĢler, Uğura Ġnananlar ve Rasyonel Seyirciler Ģeklinde sınıflandırılmaktadır.

1.10.1. Fanatikler

Çoğu zaman yanlarında kesici aletler, taĢ, zincir, sopa gibi alet bulunduran her zaman kavgaya hazır ve genellikle maç öncesi geceyi stad kapısında veya çevresinde geçiren aynı semtin ve çevredeki gençlerin oluĢturduğu gruplardır. Bu gruplar, bulundukları tribünde her zaman sivrilen ve hâkimiyeti ellerinde bulundurmak isteyen, seyircilerin ve polislerin tanıdığı kiĢilerdir. Fanatik seyircilerin tanımını yapmak gerekirse, körü körüne bir takımı tutan, bağnaz anlamına gelmektedir (Aktaran: Acet, 2001: 32).

Çakmaklı, taraftarlık ve fanatikliği bilimsel olarak Ģöyle açıklamaktadır. “insanlar arasında taraftarlık ve fanatikliğin sosyolojik olduğunu, herkesin aynı Ģeyi düĢünmediğini değil toplumlarda, küçük gruplarda, hatta ailede bile birbirine zıt düĢünceler, davranıĢlar, zevkler, inanıĢlar olabileceğini ve bunların normal olduğunu savunarak, geliĢmemiĢ ve geliĢmekte olan ülkeler sosyolojisinde görmekteyiz ki, zıt fikirler hoĢ karĢılanmamaktadır. Bilmemiz gereken Ģey, zıtlıkların hayatın her aĢamasında olağan olduğudur.” Daha çok olumlu yönüyle konuya yaklaĢan bilim adamı, hayattaki zıtlıkların gayet normal olduğu, önemli olan bu zıtlıkların hoĢ karĢılanması, kendimizi severken baĢkalarından da nefret etmemek gerektiğini ifade etmiĢtir (Kucur, 1995: 2).

Fanatiklerin tribünde sergileyebilecekleri belli baĢlı davranıĢlar; Kazanmak için her yolu meĢru görürler,

Kalpleri, yalnız kulübünün rengi ve ismi için çarpar, Onlar, oyuna bakmazlar; galibiyete, neticeye bakarlar,

Tuttukları takım gol atınca, avazı çıkana kadar bağırmaya, içinde zapt etmeye çalıĢtığı heyecanı ses halinde dıĢarıya taĢırmaya baĢlarlar,

Şekil

Tablo 15: BoĢ Zamanlarımı Değerlendiriyorum
Tablo 24: Taraftarı Olduğum Takım Maçı Mağlup Durumda Bitirirse Bunu  Normal KarĢılayamam  188 32,8 33,6 133 23,2 23,8 94 16,4 16,8 70 12,2 12,5 74 12,9 13,2 559 97,4 100, 0 15 2, 6 574 100, 0Hiç bir zaman
Tablo 25: Taraftarı Olduğum Takım Maçı Mağlup Durumda Bitirirse  Futbolcuları Yuhalarım  305 53,1 55,3 126 22,0 22,8 63 11,0 11,4 24 4, 2 4, 3 34 5, 9 6, 2 552 96,2 100, 0 22 3, 8 574 100, 0Hiç bir zaman
Tablo 28: Maçlarda Küfürlü Tezahüratlarda Bulunurum
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

Kamu sorumluluklarının merkezi idareden daha alt düzeydeki idari birimlere desantralizasyonu, yerel yönetimlerin fonksiyonel etkinlikleri üzerindeki

Hastaların sağkalım analizinde postoperatif RT’nin tüm hastalar için sağkalımı etkilemediği ancak parsiyel rezeksiyon yapılan hastalarda 10 yıllık PS

Çocukların duygusal ve davranışsal sorunları, mizaç özel- likleri, anne babaların kişilik özellikleri ve çocuk yetiştirme stilleri anneler ve babalar için farklı

Örnek: Aşağıdaki veri setinin dağılımının olup olmadığını Kolmogorov-Smirnov testini kullanarak sınayınız... olarak

Medeni Duruma Göre, vergi mükelleflerinin vergi ve muhasebe ile ilgili konulara bakışında ahlaki değerlerin etkisi bağımsız örneklem t-testi sonuçlarına

C hpit Unit inventory holding cost for product “p” at plant “I” in period “t”.. C upit System unsatisfied penalty costs for the required quantity from the distribution

terkettiği fiillere müekked sünnet denilir. Meselâ abdest alırken ağza ve burna su verme, sabâh namazının sünneti, ezan, kamet, cemaatle namaz

Alınacak eşya ile bir senelik kira bedeli temin olunur olunmaz lokalimiz açılacaktır* Gayemizin bir an evvel temini için tanıdığınız GalatasaraylI arkadaşların