7T- fûk H ö
---—
olay.gorus(tt cumhuriyet.com.tr
Saffet Ankan’ı
Anımsayalım
Rahmi KUMAŞ
Hukukçu, Eski Parlamenter0 , 1887 yılında Erzincan’da doğmuştur. Öğrenimi askerlik olmuş, Harp Akademisi’ni bi tirmiş; Fransızca ve Almanca bilen yürekli bir subay olmuş tur. Ali Fuat Cebesoy Batı Cep
hesi Komutanı olunca, ondan
kendine kurmay başkanı olma sını istemiş, o da olmuştur. Ne zaman ki Ali Fuad Paşa Moskova’ya büyükelçi olmuş, kendisinden askeri ataşemili- teri olmasını istemiş, Saffet
Ankan da kabul etmiştir. Bu
bakımdan 23 Nisan’da kuru lan Meclis’e girememiş ama, 1923 yılında yenilenen seçim lerle Meclis’e girmiş, ölünce milletvekilliği sona ermiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi’nin
on kurucusundan biri olmuş tur ve İzmir milletvekili ol muştur. Daha sonra CH P’ye genel sekreter olmuş ve bu görevi 6 yılın üzerinde sür müştür. (15 Mart 1925-20 Ma yıs 1931) C H P’nin atanmış genel sekreterleri arasında bu görevi en uzun süre yapanı olan Ankan, Kasım Gülek’ten sonra en uzun süre genel sek reterlik yapm ış kişidir. (x) Ama bugünkü CHP G enel Sekreteri iği katında bir resmi bile olamamıştır. Oysa o öldü ğünde (26.11.1947) CHP Grup Başkanvekili görevini yapar durumdaydı ve cenaze sini -CHP’nin 7. Kurultayı ça lışmakta iken- Cumhurbaş
kanı İsmet İnönü, TBMM
Başkanı Kâzım Karabekir, Başbakan Haşan Saka, Ge nelkurmay Başkanı Orgeneral
Salih Omurtak ve daha nice
leri A n k ara’dan İstanbul’a uğurlamışlardı. Kardeşi de ün lü Baha Ankan olan Saffet Bey, Eyüp’te toprağa veril miştir.
Yukarıda saydıklarım Saf fet Arıkan’ı unutmamamıza belki yetmez. O zaman yö rüngeye Eğitim Bakanı Saffet Arıkan'ın kendiliğinden gir
miş olduğunu görürüz. Ger çekten bu büyük yöneticinin en büyük yanı Eğitim Baka nı olarak yaptıklarından geçer.
Zeynel Abidin Özmen'in ye
rine 7. İnönü hüküm etinde 17.7.1935 günü Eğitim Ba kam olan Ankan, “tansiyon
düşüklüğü ile birlikte bulu nan şiddetli sürmenajdan ıs tırap çektiğinden”
(28.12.1938) bakanlıktan ay rılır ve yerine Cumhuriyet’in becerikli eğitim bakanı ola cak olan Haşan Ali Yücel ge lir. Saffet Ankan, Mustafa Ne cati’den sonra bakanlığı ba şarıdan başarıya koşturan bir çizgi izliyordu ve öyle ki Ha şan Ali Yücel’le bir arada anı lan köy enstitüsü olgusunu ya kalıyordu. O bakımdan A n kan’ ın döneminde neler olup bittiğine kısaca göz atmakta yarar vardır.
1935 yılındaki öz-türkçe- leştirme akımı öylesine doru ğa çıkmıştı ki maarif vekâle
ti yerine kültür bakanlığı de
nir oldu. Bu bakımdan Atatürk döneminde ayrı bir kültür ba kanlığı yoktur, bu sözler ma arif vekâletinin yerine kulla nılmıştır. Nitekim aynı günkü Meclistutanağındabazan ma arif, bazen de kültür bakanı sözcükleri geçm iştir (26.5.1938 günlü tutanak ör nek) 1938 eğitim bütçesi üze rinde konuşurken yükseköğ retim bakım ından ülkeyi 3 bölgeye ayırmış; Batı’da İs tanbul Üniversitesi, merkez de Ankara Üniversitesi, Do ğu’da da Van Gölü kıyıların da bir kültür kenti yaratılma sını Atatürk’ün buyurdukları nı açıklıyor. Van üniversite sinin temeli o zamanlar kafa larda atılıyor. Dil-Tarih Fa kültesi 1937 yılında açılıyor. Üniversitede yapılan düzel timden biri de hukuk fakülte si ile siyasal bilgiler okulu nun (mülkiye mektebi) öğre nim sürelerinin 4 yıla çıkarıl ması SBO’nun Ankara’ya ta şınması ve İstanbul’da bir ik tisat fakültesinin açılmasıdır. O rtaöğretim de öğretm en yetiştirmeye, ama nitelikli öğ retmen yetiştirmeye çok özen veren Arıkan, bu alanda ilk kez çift öğretim uygulaması
nı başlatm ış oldu. Yurttaşa verilecek bilgi, yaşamında ken disine yararlı olmalıdır anla
yışını temel aldıklarını; önce bir izlence (program), sonra
öğretmen daha sonra bu iki
temel sağlanınca okul açmak ilkesi uygulanmış oldu.
Eğitim Bakanı Saffet A n- kan’ı eğitimde doruğa çıkar tan başarıları ilköğretimdeki uygulamalarından geçer. Bu nun için 1938 bütçesi (eği tim) üzerinde yaptığı konuş mayı 1937, 1936 yılları ile karşılaştırarak çok özetle de ğerlendirelim: “Bugün elimiz
de iiköğrenim için 14 bin do layında öğretmen var. N üftısu 800’den çok y a da 800 ile 400 arasında olan köyler de için de olmak üzere buralara veril mek üzere 12 bin öğretmene gereksinim var. Nüfusu 400’den aşağı olan 32 bin köy bunlardan ayrıdır. Nüfuslan 400’den aşağı otan köyler için 1936 yılında yapmış olduğu muz eğitmen kursu deneyimi gerçekten başarıyla bitmiştir. Köy zekâsını toplayarak öğ retmen okullarına almak ve buradan öğretmen yetiştir mek. 1937’deki ödenekle sa
tın alınmış olan Kızılçullu oku
lu bu biçime sokulmuştur. Beş
ilin zekâsını burada topladık. Böyle bir okulu Eskişehir’de
Çifteler’de açmış bulunuyo
ruz. “Görülüyor ki Arıkan
köy enstitüsü uygulamalan- ııın tohumunu atan bir bakan dır. O öğretmensiz bir okul açıp oraya öğrencileri doldur makta hiçbir yarar yoktur di yen bir bakandır” (26.5.1936
TBMM tutanağı sayfa 247, cilt 2. İçtima 68)
' Hastalığı nedeniyle eğitim bakanlığından ayrılan Arıkan bir süre sonra Savunma Baka nı olur(5.4.1940-12.11.1941) İkinci Dünya Savaşı’nın en yoğun olduğu yıllarda bu ba kanlığı başarıyla yürüten A n kan, yine bir şanssızlıkla kar şılaşır. Refah Vapuru’nun Kıb- n s açıklannda batırılması (23. 6.1941) olayında bakanlığına bağlı üst düzey subay ve gö revlilerin soruşturulmasında, soruşturm anın esenliği yö nünden bakanlıktan ayrılır. Ah bugünkü bakanlarda böy le duyarlı olsalar, ne olurdu! Arkadan Berlin’e büyükelçi olarak atanır ve dolayısıyla milletvekilliğinden aynlır ama, 1946’da yine milletvekili olur.
1923-1947 arasında 34 kez söz aldı; 15’i eğitim bakanı, H’i savunma bakanı ve 8 ’i de milletvekili olarak. Hep kısa konuştu. Ne olurdu bugünkü ler de söz ekonomisini uygu- layabilseler.
Atatürk-lnönii döneminin bu parlak eğitim bakanından kız ve erkekleri ayırarak okut m aları istenince, “...Bu bir
devrim ilkesidir, yanıt verme ye bile değmez”, sözlerini kul
lanmıştır. (26.5.1937)
(x) Rahmi Kumaş, CHP ’nin soyağacı, İst. 1999, s. 22
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi