• Sonuç bulunamadı

PAROTIS BÖLGESI MALIGN MELANOMLARı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "PAROTIS BÖLGESI MALIGN MELANOMLARı"

Copied!
8
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

D

Drr.. N

Neeccm

mii A

AR

RS

SL

LA

AN

N*

* D

Drr.. E

En

ng

giin

n D

DU

UR

RS

SU

UN

N*

*

D

Drr.. M

Meeh

hm

meett T

TU

UR

RA

AN

NL

LII*

* D

Drr.. D

Diin

nççeerr Ö

ÖÐ

ÐÜ

ÜN

N*

*

MALIGNANT MELANOMA OF PAROTIS REGION

P

PA

AR

RO

OT

TÝÝS

S B

ÖL

LG

GE

ES

SÝÝ M

MA

AL

LÝÝG

GN

N M

ME

EL

LA

AN

NO

OM

ML

LA

AR

RII

++

ÖZET

Parrotis bölgesi malign melanomlarrý nadirr görrülen tümörrlerrdirr. Olgularrýn büyyük çoðunluðunu, prrimerr baþþ ve boyyun bölgesi cildi malign me-lanomlarrýnýn metastatik lezyyonlarrý oluþþturrurr. Parrotis bezinden kayynaklanan prrimerr malign melanom olgularrý ise oldukça nadirrdirr. Bu ma-kalede parrotis bölgesine lokalize malign melanomlu iki olgu sunularrak, bölge malign melanomlarrýnýn özelliklerri tarrtýþþýlacaktýrr. Anahtarr SSözcüklerr: Malign melanoma, parotis bölgesi, metastaz

SUMMARY

Malignant melanomas of parotis region are uncommon tumours. Most of the cases have metastatic lesions from malignant melanoma of primary head and neck region skin. Primary malignant melanoma of parotis gland is very rare. We present two cases who have malignant melanoma localized in parotis region and discuss features of malignant melanoma of the region.

Keyy worrds: Malignant melanoma, parotis region, metastasis

*S.B. Ankara Onkoloji Eðitim ve Araþtýrma Hastanesi K.B.B. Baþ ve Boyun Cerrahisi Kliniði - ANKARA +26. Türk Otolarengoloji ve Baþ-Boyun Cerrahisi Kongresinde poster olarak sunulmuþtur

Çalýþmanýn Yapýldýðý Klinik(ler) : S.B. Onkoloji Hast. KBB Kliniði Çalýþmanýn Dergiye Ulaþtýðý Tarih : 10.11.2001

Çalýþmanýn Basýma Kabul Edildiði Tarih : 24.12.2001

Yazýþma Adresi : Dr. Necmi ARSLAN, S.B. Ankara Onkoloji Eðitim ve Araþtýrma Hastanesi K.B.B. Baþ ve Boyun Cerrahisi Kliniði Demetevler / ANKARA

O

(2)

GÝRÝÞ

Malign melanoma (MM)’lar nadir görülmekte olup, tüm kanserlerin %1-15’ini, kanserden ölen olgularýn ise %0.9 oluþturmaktadýrlar (9,10,16,23). En sýk ciltte izlenirler ve son yýllarda %5’lik bir artýþ göstermiþlerdir (21). Daha az sýklýk-ta aðýz boþluðu, özofagus, nazofarinks, anüs ve vajina gibi mukozal yüzeylerde ve meninks, konjonktiva, retina gibi yer-leþimlerde de izlenirler (9,10,21). Yaklaþýk %15-25 oranýnda baþ-boyun bölgesinde görülür (1,6,8,10-12,16,23). Baþ-bo-yun bölgesinin MM’larý da ciltte, mukozal MM’lardan daha yaygýn olarak izlenirler (1). Her yaþta görülebilmekle beraber 40-60 yaþlarý arasýnda daha sýklýk gösterirler (9,10,21). Ço-cukluk çaðýnda ve anneden plasental yayýlýmla fetusa geçen olgular da bildirilmiþtir (9). Daha sýklýkla kadýnlarda ve alt ekstremitede görülürler (9,21). Beyaz ýrk ve özellikle Anglo-Saksonlar yüksek risk taþýyan popülasyonlardýr (8). Etyolojik faktörler olarak, malign varyasyon potansiyeli %5-20 olan konjenital nevüsler, displastik nevüsler ve Hutchinson lekele-ri gibi lezyonlar, ultraviyole ýþýnlarý ve belirgin olmasa da ge-netik fatörler sayýlabilir (8,21).

Parotis bezi hem lenf nodlarýyla, hem de lenfosit agre-gasyonu yoluyla lenfoid doku içerir (12). Parotis lenf nodla-rýna, baþ boyun bölgesinin büyük bir kýsmýnýn lenfatik drena-jý drene olur (3,7,12,14,16,20,21). Dolayýsýyla bu bölge tü-mörleri kolaylýkla parotise metastaz yapabilirler. MM ve yas-sý hücreli karsinom parotise en fazla metastaz yapan malign tümörlerdir (11,12,16,21). Parotis bölgesindeki olgularýn bü-yük çoðunluðu metastaz kabul edilmekle birlikte, son yýllar-da çok nadir de olsa primer parotis MM’lu olgular bildiril-mektedir (1,11,14,16,21,23).

Bu makalede; parotis bölgesinde yerleþimli iki MM ol-gusu, MM’un özellik göstermesi ve bölgede nadiren görül-mesi nedeniyle, sunulmuþ ve tartýþýlmýþtýr.

Olgu Sunumlarý

Olgu-1: 30 yaþýnda erkek olgu, 4-5 ay içinde geliþen sað çene üst-arkasýnda þiþlik nedeniyle Eylül 1997’de baþka bir merkezden kliniðimize sevk edildi. Fizik muayenesinde; sað parotis kuyruðuna uyan bölgede 3x4 cm boyutlarýnda, sert, altýndaki dokuya yapýþýk, saðlam cilt ile örtülü, lokal ýsý, hiperemi ve hassasiyeti olmayan kitle palpe edildi. Fasial fonksiyonlar normal ve palpabl servikal lenfadenopati yoktu. Yapýlan ince iðne aspirasyon biyopsisi malign tümör infilt-rasyonu-lenf düðümü olarak rapor edildi (S.B. Ankara Onko-loji Hastanesi PatoOnko-loji Bölümü: 10.09.1997/6318). Olgunun boyun bilgisayarlý tomografi (BT)’sinde, sað parotis yüzeyel lobundan baþlayarak derin loba uzanan 33x28 mm boyutla-rýnda, hipodens, kontrast madde tutmayan kitle tespit edildi (resim-1-a,b). Primer tümöre yönelik yapýlan tüm vücut ke-mik sintigrafisi, abdominal ultrasonografi ve BT, kraniyal,

paranazal sinüs ve toraks BT’leri, panendoskopi, nazofarenks kör biyopsisinde patolojik bulgu saptanamadý. Primeri bulu-namayan hastaya genel anestezi altýnda fasial sinir korunarak subtotal parotidektomi ve ayný taraf supraomohyoid boyun diseksiyonu yapýldý. Olgunun patoloji spesmenlerinin iki ay-rý merkezde deðerlendirilmesi ve yapýlan immünohistokim-yasal çalýþmada HMB-45 boyasý ile tümör hücre sitoplazma-larýnda yaygýn pozitiflik saptanmasý sonucu; parotis kuyruðu çevresindeki lenf noduna malign melanom metastazý olarak kabul edildi (resim-2-a,b,c). Boyun diseksiyonu materyalin-de metastatik lenf nodu tespit edilemedi (S.B. Ankara Onko-loji Hastanesi PatoOnko-loji Bölümü: 6718, Dr. Dinçer ÖÐÜN: 23.09.1997/19.9.2). Olguya postoperatif adjuvan kemoterapi ve radyoterapi uygulandý. Postoperatif özellikle fasial sinirin mandibular dalýnda geliþen parastezi 3 ayda düzeldi.. Olgu halen 4,5. yýlýnda sað olup lokal rekürrens ve uzak metastazý yoktur.

Olgu-2: 72 yaþýnda bayan olgu, sað kulak alt ve önünde mavi-siyah renkli yara ve þiþlik þikayeti ile baþka bir merkez-den kliniðimize sevk edildi. Þikayetlerinin ilk kez altý ay ön-ce sað çenesinde saðlam cilt altýnda fýndýk büyüklüðünde þiþ-likle baþladýðý ve üç ay sonra þiþlik üzerinde ciltte mavi-siyah renkli yara oluþtuðu ve yaranýn ve þiþliðin son iki ayda hýzla büyüdüðünü öðrenildi. Fizik muayenede, sað aurikula lobu-lunun ön-altýnda, parotisin arka-alt kýsmýna uyan bölgede mavi-siyah renkli ülsere, ciltten kabarýk 2,5x4 cm

boyutlarýn-RESÝM 1-a,b : Hastanýn bilgisayarlý tomografilerinde, sað parotis yüzeyel lo-bundan baþlayarak derin loba uzanan yaklaþýk 33x28 mm boyutlarýnda, hipo-dens, kontrast madde tutmayan kitle tespit edildi.

(3)

da lezyon alttaki dokuya fikse olarak palpe edildi (resim-3). Boyunda palpasyonla en büyüðü 1.5 cm x 1.5 cm boyutlarýn-da birbirleriyle iliþkili 2-3 adet LAP palpe edildi. Birlikte son bir ayda geliþen alt dudakta belirgin House-Brackman evre 2 fasial paralizi saptandý. Öncelikle malign melanom ve metas-taz düþünülen olgunun, primer olabileceði düþünülen tümö-rüne yönelik yapýlan, abdominal ultrasonografi ve BT, krani-yal, paranazal sinüs ve toraks BT’leri, panendoskopisinde

pa-tolojik bulgu saptanamadý. Çekilen tüm vücut kemik sintigra-fisinde frontal ve T9-S1 aktivite artýþý saptanmasýna raðmen ileri radyolojik incelemelerle metastaz kabul edilmedi. Pri-meri bulunamayan hastaya genel anestezi altýnda, aurikula lobulunu içine alacak þekilde geniþ cilt adasýyla birlikte, fasi-al sinir feda edilerek, totfasi-al parotidektomi ve ayný taraf radi-kal boyun diseksiyonu yapýldý. Olgunun tümöral spesmeni malign melanom olarak rapor edildi. Tümörün perinöral in-vazyon yaptýðý ve radikal boyun diseksiyonu spesmeninde 6 adet metastatik lenf nodu olduðu tespit edildi. (S.B. Ankara Onkoloji Hastanesi Patoloji Bölümü: 29.03.2001/2657-58). Adjuvan kemoterapi ve radyoterapi önerilen olgu tedavileri kabul etmeyerek kendi isteðiyle taburcu edildi. Kontrollere gelmeyen olgunun takibi yapýlamadý.

TARTIÞMA

Parotis bölgesi MM’larý literatürde sýkça tartýþýlan fakat

halen üzerinde fikir birliði oluþturulamamýþ lezyonlardýr. Nö-ral krest hücrelerinden kaynaklanan melanositler, tüm deri ve mukozalar boyunca daðýlýrlar ve normalde tükrük bezlerinde bulunmazlar (21,22). Melanositik tümörler de nevus hücrele-ri ile epidermal ve dermal melanositlerden kaynaklanýrlar (23). Bu nedenle parotis bölgesi MM’da ilk akla gelen, ya be-ze komþu lenf nodunda ya da bezin kendisine olan metastaz-dýr (1,2,10,11,14,16,17,21,23).

Baþ boyun bölgesinin cilt MM ve yassý hücreli karsi-nomlarý %80’in üzerinde parotis glandýna ve beraberindeki lenf nodlarýna metastaz yaparlar (16). Ayrýca hipernefroma, prostatic karsinoma, bronþlarýn adenokarsinomasý, renal

hüc-R

REESSÝÝMM 22 :: Ýntraparotidian lenf noduna metastaz,

a- (20x H-E) lenf nodunda atipik epitelial hücrelerin oluþturduðu metastaz (sol üst), kenarda rezidü

lenfoid doku ve parotis glandý (sað alt),

b- (50x H-E) alveolar dizilim gösteren, belirgin nükleollü atipik hücre gruplar ve arada nekroz alanlarý,

c- (100x H-E) alveolar dizilim gösteren ekzantrik nükleuslu atipik hücreler. R

REESSÝÝMM 33 :: Sað aurikula lobulunun ön-altýnda, parotisin arka-alt kýsmýna uyan bölgede mavi-siyah renkli ülsere, ciltten kabarýk, yaklaþýk 2,5x4 cm bo-yutlarýnda lezyon izlenmektedir.

(4)

reli karsinoma, lösemi, lenfoma gibi diðer histolojik tipler de metastazdan sorumlu olabilmektedir (17,20). Parotis lenf nodlarýna, baþ ve boyun bölgesinin büyük bir kýsmý drene olur (3,7,12,14,16,21). Parotis glandýnýn da 5-10 arasýnda lenf nodu içermesi metastatik hastalýklarda en sýk tutulan gland olmasýný açýklayabilir (16). Parotis glandýnýn metasta-tik MM’larýnda primer odak olarak da, özellikle baþ-boyun bölgesinin cilt MM’larý suçlanýr (11,16). Conley ve Arena, parotis metastazlarýndan primer sorumlu olan bölgelerin skalp ve kulak cildi olduðunu, bunu baþ boyun bölgesinin di-ðer kýsýmlarýnýn takip ettiðini belirtmiþlerdir (17). Metastaz-lar nadiren, paranazal sinüs, sklera ve kojunktiva gibi cilt dý-þý bölgelerden de kaynaklanabilir (23). Nadir olarak baþ bo-yun bölgesi dýþýndan da metastazlar izlenebilir (16). Parotis glandýnýn tutulmasý, çoðunlukla MM’un, parotis gland ve lenf nodlarýna intralenfatik yayýlýmý sonucudur, fakat direk invazyonla da parotis bezini tutabilirler (11,16).

Primeri bulunamayan MM’larýn insidansý tüm MM’lar içinde %2-16 arasýndadýr (10,15,23). Bu olgular içinde, pri-meri gösterilemeyen parotis yerleþimli MM olgularý da bildi-rilmiþtir. Bu olgularda, ilk olasýlýk, gerçekte var olan bir pri-mer MM odaðýnýn bilinen taný metodlarý ile ortaya konula-mamasýdýr (21). Bazý otörler de, tümörün parotis parankimin-den geliþtiðini fakat sýklýkla olgunun metastatik hastalýktan ölmesi nedeniyle, uzun takibinin, herhangi bir primer MM’un açýða çýkmasý için yeterli olmadýðýný düþünmektedir-ler (14).

Primeri bulunamayan MM’larda diðer olasýlýklar, pri-mer MM regrese olduktan sonra parotiste MM metastazý or-taya çýkmasý ve parotisin MM’un primer yeri olabileceðidir (12,14,21,23). Ayrýca lenf nodlarýndan primer MM’un geliþ-meyeceðine inanýlýrsa da parotis lenf dokusundan geliþebile-ceði de düþünülmüþtür (16).

Primer cilt MM’unun otoimmün sistem tarafýndan reg-resyonun olabileceðini bilinmektedir (15,23). Smith ve Steh-lin, primer MM’un spontan regresyonuna dikkat çekmiþler ve bölgesel metastazlý primer MM’un spontan regresyonunu %1.7 olarak (8/456) bildirmiþlerdir. Pigmente lezyon hikaye-si olan bir alanda, tümör hücreleri içermeyen fakat pigmente makrofajlar, lenfositler ve yeni kan damarlarý içeren fibrotik bir stromanýn normal epidermisle örtüldüðünü göstermiþler-dir. Bu bilgi, daha önce, primerin bulunmamasý için herhangi bir neden olmamasýna raðmen primeri belirlenemeyen ve pri-mer parotis bezi MM’u olarak bildirilen olgulara þüphe dü-þürmüþtür (17,23).

Primer parotis MM’unun parotisin normal dokusu için-deki melanositlerden geliþeceði düþünülür (1,16). Fakat pa-rotis içinde melanositlerin varlýðý halen tam olarak çözümle-nememiþ ve tartýþmalýdýr. Greene ve Bernier, melanositlerin parotis içinde bulunabileceðini, glandýn bukkal epitelden

in-vaginasyonundan geliþtiði ve bukkal epitelin de melanoblast içerme olasýlýðýnýn bilinmesi nedeniyle, düþünmüþlerdir. Me-lanini duktal ve asiner hücrelerde göstermiþlerdir. Wang ve arkadaþlarý, ise kendi histolojik incelemelerinde, duktal ve asiner melanini veya melanositleri gösterememiþlerdir (23). Bununla birlikte, Takeda, bir otopsi olgusunda, benign mela-nositleri parotisin interlobüler duktunun bazal ve suprabazal tabakasýnda göstermiþtir (18). Buna raðmen, primer parotis malign melanom olgularý bildirilse de, bir kýsmýnýn hala me-tastatik olduðu söylenebilir (16). Buna bir çözüm için, Wood-ward ve arkadaþlarý da primer parotis malign melanomu için aþaðýdaki dört kriteri öne sürmüþlerdir: 1.Tümör asýl kitlesi parotis bezi içinde olmalý; 2.Tümör tanýmlanabilir lenf nodu dokusu içermemeli; 3. Vücutta göz, cilt, burun, farinks, oral kavite, özefagus, anogenital bölge, meninksler gibi baþka bir yerde MM bulunmamalý; 4. Daha önce eksize edilen MM ve-ya pigmente lezyon progresyonu olmamalýdýr (24). Ayrýca, intraparotidial lenf nodlarýný tutan metastazlar, genellikle lenf nodu kapsülü ile komþu tükürük bezi glandý arasýnda iyi be-lirlenmiþ bir sýnýra sahiptirler. Oysa primer lezyonlar infiltra-tif özellikte ve sýnýrlarý tam belli olmayan lezyonlardýr. Bu-nunla birlikte tükürük bezinin infiltratif tutulumu primer tü-mörü göstermez, çünkü, son yayýnlar metastazlarýn da benzer þekilde infiltrasyon oluþturabileceðini göstermektedir (1,16).

Olgularýmýzdan ilkinde, lenf nodu tutulumu ve çevre-sinde saðlam tükrük bezinin izlenmesi, belirleyebildiðimiz primer MM olmamasý nedeniyle, primeri bulunamayan veya primer lezyonu regrese olmuþ MM’un lenf noduna metastazý veya primer noddan geliþebilen bir MM olduðu düþüncesin-deyiz. Ýkinci olgumuzda ise, belirleyebildiðimiz primer MM olmamasý, spesmenin histopatolojik incelenmesinde tümörün epitelle iliþkisinin olmamasý ve lenfoid dokuya rastlanýlama-masý ve anamnezde önce þiþlik, sonrasýnda ciltte pigmente lezyonun oluþtuðunun öðrenilmesi nedeniyle; primer parotis kaynaklý MM’un cilde invazyon yapmýþ olabileceði düþünül-müþtür. Ancak olgunun bölge cildindeki küçük lezyonu fark edemediði ve bu lezyonun büyüyerek direkt parotisi invaze etmiþ olabileceði de unutulmamalýdýr.

Parotis bölgesi MM’larýnda ana klinik semptom, paro-tis bölgesinde progresif büyüyen, genellikle cilt ve derindeki yapýlara fikse asemptomatik þiþliktir (1,12,14,17,22). Olgu-larda nadiren fasial paralizi izlenir. Bölgesel ve uzak metas-tazlar izlenebilir. Bölgesel metasmetas-tazlar sýklýkla servikal nod-lara, uzak metastaz da akciðerleredir (1). Olgularýmýzýn iki-sinde de ana semptom parotis bölgeiki-sindeki þiþlikti. Olgularý-mýzdan birinde (olgu-2) son bir ayda geliþen alt dudakta be-lirgin House-Brackman evre 2 fasial paralizi ve palpasyonla boyunda lenfadenopati belirlendi. Preoperatif uzak metastaz her iki olguda da tespit edilemedi.

(5)

ekstraglandüler (paraglandüler) olarak ikiye ayrýlýrlar (4,11,13,17,19). Drenaj buradan üst derin servikal lenf nod-larýna (jugulodigastrik) ve ardýndan alt servikal lenfatiklere doðru devam eder (3). Ekstraglanduler nodlar sýklýkla preau-riküler ve infraaupreau-riküler bölgelere yerleþir. Patolojik tutulum-larda yukarý yayýlarak zigomatik ark seviyesine ve aþaðýya yayýlarak sternokliodomastoid kasýn anterior kýsmýnýn 1/3 or-ta kýsmýna kadar gelebilirler (11). Parotis lenf nodlarýna, alýn, skalp, yüz, dýþ kulak ve dýþ kulak yolu, temporal bölge, zigo-matik bölge, göz kapaklarý ve konjunktiva, orbita, eksternal burun, lakrimal bez, östaki borusu, paranazal sinüsler, nazo-farenks ve oronazo-farenksin lenfatik drenajý drene olur (3,7,12,14,16,21). Preauriküler lenf nodlarý yukarýda sayýlan baþ boyun bölgelerinden özellikle yüzün ve boyunun üst bö-lümü, anterior skalp ve kulak cildinin MM’larýnda sýklýkla tu-tuluma uðramaktadýr (3,7,11,13). Posterior skalp, ön ve arka boyun bölgesindeki tümörlerin yayýlýmýnda parotise metastaz insidansý düþmektedir (13). Genel olarak, paraglandüler lenf nodlarý ile intraglandüler lenf nodlarýnýn büyük kýsmý fasial sinirin lateraline ve glandýn süpersfisyial kýsmýna yerleþmiþ-tir (2,4,11,13). Bundan dolayý bu bölge MM’larýnda lokal-bölgesel kontrolün efektif bir biçimde saðlanabilmesi için yüzeyel parotidektomi ve parotis lenf nodu diseksiyonu önem kazanmaktadýr (2,7,11,13).

Lenf nodu metastaz riski primer tümörün invazyon de-rinliði ile korelasyon gösterir (2,13). Otorler MM metastazla-rýnda primer odak 0.75 mm’den fazla kalýnlýkta ise parotis metastaz insidansýnýn baþladýðýný, 1.5 mm’den fazla ise böl-gesel lenf nodu yayýlým insidansýnýn yüksek olduðunu belirt-miþlerdir (13). Hem parotis hem de servikal metastazlar, pri-mer lezyon cilt altý yað dokusuna yayýlýr veya 3 mm kalýnlý-ðýna ulaþýrsa daha sýklýkla geliþir (2).

Günümüzde yapýlan çalýþmalar, parotis lenf nodlarýnda metastaz olduðunda, sýklýkla ayný taraf servikal lenf nodlarýn-da nodlarýn-da metastaz olduðunu göstermektedir (2). Yine deðiþik ça-lýþmalarda servikal lenfadenopati varlýðýnda, preauriküler palpabl lenf nodu olmasa da uygulanan radikal boyun disek-siyonu ve yüzeyel parotidektomi sonrasý, parotidektomi spes-menlerinin üçte birinde okult metastaz varlýðý gözlenmiþtir (3). Çelen ve arkadaþlarý, çalýþmalarýnda olgularýn %41.6’sýnda preauriküler lenf nodlarýnda metastaz saptamýþ-lar, hepsinde preoperatif servikal lenf nodu palpabl iken sa-dece yarýsýnda preauriküler lenf nodunun palpabl olduðunu ve preauriküler lenf nodu metastazý tespit edilen ogularýn hepsinde servikal lenf nodu metastazý da olduðunu belirtmiþ-lerdir (7). Baþ boyun bölgesi MM’larýnda servikal okült me-tastaz oraný yaklaþýk %25’dir. Fakat gerçek servikal okült metastaz insidansýnýn, rütin histolojik yöntemlerle tamamýnýn belirlenememesinden dolayý, %60’dan fazla olabileceði de belirtilmiþtir (2). Primeri bilinmeyen MM’larýn bölgesel lenf nodlarýna metastaz oraný da %60’ýn üzerinde belirtilmiþtir

(10).

Lezyonlarýn tedavisinde ilk seçenek cerrahi olmakla birlikte; cerrahi, radyoterapi, kemoterapi, immünoterapi se-çeneklerinin tek veya kombine protokolleri de önerilmiþtir (1,5,8,11,12,17). Olgu metastatik MM olmadýkça, mümkün olduðunca radikal cerrahi tedavide önerilmiþtir (1,14). Bu-nunla birlikte tümörün lokalizasyonu nedeniyle her zaman cerrahi eksizyon yeterli olmayabilir (1). Tam bir fikir birliði olmamasýna raðmen, en az superfisiyal parotidektomiyle bir-likte parotidien lenf nodu ve/veya uygun boyun diseksiyonu-nun parotis bölgesi MM’larýnýn tedavisinde uygun bir cerra-hi yaklaþým olduðunu göstermektedir (1-3,7,8,11-14,17,21,23).

Parotis lenf nodlarýnýn tutulduðu olgularda otörlerin ço-ðu fasial sinirin korunduço-ðu süperfisial parotidektomiyi öner-mektedirler (2,3,7,11-13). Klinik olarak preariküler ve infra-auriküler paraglandular nodlarda tutulum söz konusuysa, bu olgularda intraglanduler lenf nodlarýna redrograde drenaj ola-bileceðinden cerrahi yaklaþýmýn, gerektiðinde fasial sinirin feda edilmesiyle birlikte, total (radikal) parotidektomi ve ra-dikal boyun diseksiyonu olmasý gerektiðini belirten yayýnlar da mevcuttur (12,17).

Terapötik boyun diseksiyonlarýnýn takibinde de rekür-rens oranlarý %23-50 arasýndadýr bildirilmiþtir (10). Bu ne-denle, servikal metastazlý MM’lu olgularda, bazý otorlerin son zamanlarda modifiye radikal boyun diseksiyonunu öner-melerine raðmen, radikal boyun diseksiyonunun daha akýlcý bir yaklaþým olduðu belirtilmektedir (3,10,12,23). Nasri ve arkadaþlarý, modifiye ve radikal boyun diseksiyonlarý arasýn-da, rekürrens ve survi oranlarý açýsýndan anlamlý bir fark bu-lamamýþlar, en iyi cerrahinin, tüm tutulan lenf nodlarýnýn çý-karýlýrken maksimal fonksiyonlarýn korunmasý olduðunu vur-gulamýþlardýr (10).

Cerrahide tartýþýlan konular elektif süperfisiyal paroti-dektomi ve/veya elektif boyun diseksiyonunun yapýlýp yapýl-mayacaðýdýr (1-3,11,12).

Elektif parotidektomi olgularýnda genel olarak kompli-kasyon oraný düþük olmasýna raðmen, MM’larýnýn tedavisin-deki parotidektominin rolünü gösteren çok az geniþ serili araþtýrma olmasý ve klinik yararýnýn tam olarak ortaya koyu-lamamasý, bu komplikasyonun düþünülmesi gerektiðini gös-termektedir (11).

Baþ boyun bölgesi cilt MM’larý için elektif lenfadenek-tominin rutin uygulanmasýný destekleyen prospektif randomi-ze klinik çalýþmalar da yoktur (11,12). Bununla birlikte, ret-rospektif çalýþmalarýn bir kýsmý, elektif boyun diseksiyonu-nun bölgesel rekürrens oranlarýný azaltýðýný ve bölgesel kont-rolün daha iyi olduðunu göstermektedir (2). Sidney Melano-ma Ünitesi’nin yaptýðý retrospektif çalýþMelano-malar elektif boyun

(6)

diseksiyonunun survi üzerine belirgin bir etkisinin olduðunu gösterememiþtir. Bu nedenle elektif boyun diseksiyonu Sid-ney Melanoma Ünitesi’nde standart bir prosedür olarak uy-gulanmamaktadýr (11). Ayrýca radikal parotidektominin de surviye katkýsý belirlenememiþtir (23).

Önemli bir nokta da, servikal lenf adenopatisi olmayan fakat preauriküler metastazý olan olgularda parotidektomi ile ayný seansta boyun diseksiyonunun uygulanýp uygulanmaya-caðýdýr. Bu olgularda boyun diseksiyonuna karar vermek için uygulanabilecek bir yöntem, seçilmiþ bazý malign paranki-mal parotis tümörlü olgularda da uygulanan, jugulodigastrik lenf nodunun biyopsi ve "frozen-section’la deðerlendirilme-sidir. Barr ve arkadaþlarý, preauriküler metastazlý olgularda süperfisial parotidektomiyle iyi bir lokal kontrol saðlandýðý-ný, klinik olarak servikal lenf adenopatinin varlýðýnda veya jugulodigastrik lenf nodu biyopsisinin pozitifliðinde radikal boyun diseksiyonu ile kombine edilmesinin gerektiðini be-lirtmiþlerdir (3).

Radyoterapinin, kemoterapinin ve immünoterapinin ya-rarý ve surviye etkisi sýnýrlý ve tam olarak ortaya konulama-mýþtýr (1,12). MM’lar relatif radiorezistantýrlar ancak yüksek doz radyoterapiye yanýt verebilirler (12). O’Brein ve arkadaþ-larý, minimum 12 ay takip ettikleri olgularýnýn, radyoterapi uygulamadýklarý nod pozitif 9 olgudan 4’ünde, radyoterapi uyguladýklarý nod pozitif 16 olgudan ise 1’inde parotiste re-kürrens izlemiþlerdir. Adjuvan radyoterapinin giderek artan oranda kullanýlmasýnýn, parotis glandýnda klinik olarak MM varlýðýnda tedavi yaklaþýmýnýn yalnýz cerrahiyle, sýnýrlý deðe-re sahip olduðunu yansýttýðýný ve histolojik olarak pozitif lenf nodu bulunan olgularda adjuvan radyoterapinin yararlý oldu-ðunu belirtmiþlerdir (11). Ayrýca radyoterapi palyatif amaçla kemik metastazlarýnýn aðrýsýnýn giderilmesinde de kullanýlýr (12).

Olgu-1’de, sað parotis yüzeyel lobundan baþlayarak de-rin loba uzanan 33x28 mm boyutlarýnda kitle dýþýnda, muaye-ne ve radyolojik olarak boyunda belirgin bir lenfadenopati belirlenemedi. Bu nedenlerle olguya fasial sinir korunarak subtotal parotidektomi ve ayný taraf supraomohyoid boyun diseksiyonu uygulandý. Primer kitlenin büyüklüðü ve yerle-þim yeri nedeniyle postoperatif adjuvan radyoterapi ve kemo-terapi tedaviye eklendi. Olgu-2’de ise sað aurikula lobulünün ön-altýnda, parotisin arka-alt kýsmýna uyan bölgede mavi-si-yah renkli ülsere, ciltten kabarýk 2,5x4 cm boyutlarýndaki kit-le ve boyunda palpasyonla en büyüðü 1.5 cm x 1.5 cm boyut-larýnda birbirleriyle iliþkili 2-3 adet LAP palpe edildi. Birlik-te son bir ayda geliþen alt dudakta belirgin House-Brackman evre 2 fasial paralizi saptandý. Lezyonun cildi tutmasý palpabl lenfadenopatinin ve fasial paralizinin olmasý nedeniyle, olgu-ya, aurikula lobulünü içine alacak þekilde geniþ cilt adasýyla birlikte, fasial sinir feda edilerek, total parotidektomi ve

ay-ný taraf radikal boyun diseksiyonu uygulandý. Tümörün bü-yüklüðü, yerleþim yeri ve histopatolojik incelemede perinö-ral invazyon yaptýðý ve boyun diseksiyonu spesmeninde 6 adet metastatik lenf nodunun tespit edilmesi nedeniyle, olgu-ya adjuvan kemoterapi ve radyoterapi önerildi. Olgu tedavi-leri kabul etmeyerek kendi isteðiyle taburcu oldu. Klinik ola-rak MM’lu olgularda, primer lezyon için yerleþim yeri ve metastaz durumu dikkate alýnarak mümkün olduðunca radi-kal cerrahi uygulanmasýndan yanayýz. Parotis bölgesinde yerleþim gösteren MM’lu olgulardaki deneyimimiz az olma-sý raðmen, diðer malign parotis kitlelerinde olduðu gibi (19) direkt sinir tutulumunun olmadýðý olgularda, fasial sinirin ko-runarak subtotal parotidektomi; tutulu olduðu olgularda ise sinirin feda edilerek total parotidektomi uygulanmasýndan yanayýz. Boyuna yaklaþýmýmýz ise mümkün olduðunca fonk-siyonlarýn korunarak, tutulan ve/veya tutulabilecek tüm lenf nodlarýnýn çýkarýlmasýdýr. Lenfadenopatisi pozitif olan olgu-larda radikal boyun diseksiyonu, elektif olguolgu-larda ise modifi-ye radikal boyun diseksiyonu uygulamaktan yanayýz. Posto-peratif dönemde özellikle adjuvan radyoterapi baþta olmak üzere kemoterapinin de yararlý olacaðý inancýndayýz. Yine de her olgunun kendi içinde deðerlendirilmesi ve tedavi planýnýn buna göre yapýlmasý gerektiðini de vurgulamak isteriz.

Parotis gland MM’larýnýn histopatolojik tanýsýnda, diðer karsinomalardan ayýrmada özellikle tümör az diferansiye ve amelanotik ise problem olabilmekte, yassý hücreli karsinom, adenokarsinom, anaplastik karsinom tanýlarý konulabilmekte-dir (1,11,16,21,23). Bu olgularda özellikle immunohistokim-yasal çalýþmalar, özellikle S-100 ve HMB-45 pozitif boyan-masý, tümörün cinsini betimlemede oldukça yararlýdýr (16,23). Olgu-1’de yapýlan immünohistokimyasal çalýþmada HMB-45 boyasý ile tümör hücre sitoplazmalarýnda yaygýn pozitiflik saptanmýþtýr.

Tümörün kalýnlýðý ile prognoz arasýnda direkt iliþki var-dýr (9,12,13). 0.76 mm’den az olan olgularda prognoz iyi olup 5 yýllýk sað kalým %100, 0.76-1.5 mm arasýndaki olgu-larda %80, 1.5 mm’den fazla olan olguolgu-larda ise %50’nin al-týndadýr (9). Ayrýca invazyon paterninin artmasý da sürviyi olumsuz etkilemektedir (13). Baþ boyun bölgesindeki cilt MM’larý, vücudun diðer yerleþimli MM’larýndan daha kötü prognoza sahiptirler. Prognoz, parotis lenf nodlarý veya paro-tis tutulduðunda daha da kötüleþmektedir (2,4,11,17). Conley ve Arena, parotis glandýnýn metastatik MM’unda beþ yýllýk survi oranýný %11.5 olarak bildirmiþlerdir. Literatürde prog-nozun iyi olduðunu gösteren geniþ seriler bulunmamaktadýr (17). Literatürde nodal tutulumun surviyi anlamlý ve kötü yönde etkilediði belirtilmiþse de, olgularýn azlýðý nedeniyle parotis veya boyun metastazý varlýðýnda, prognozda farklýlýk olup olmayacaðý ayýrýmý yapýlamamýþtýr (11). Milton ve ar-kadaþlarý, tek nodun tutulu olduðu olgularda 5 yýllýk sürvinin birden fazla lenf tutulumu olan olgulardan anlamlý þekilde

(7)

daha iyi olduðunu belirtmiþlerdir. Nasri ve arkadaþlarý da, bulgularýnýn bunu desteklediðini fakat istatistiksel olarak an-lamlý bir fark bulamadýklarýný bildirmiþlerdir (10). Ayrýca li-teratürdeki veriler, primeri bilinmeyen MM olgularýnýn prog-nozunun primeri bilinen MM olgularýndan daha iyi veya ay-ný olduðu konusunda ikiye bölünmüþtür (15,16). Primeri bi-linmeyenlerin, bilinenlere oranla daha uzun surviye sahip ol-duðunu gösteren yayýnlar çoðunluktadýr (1,12,15,16,23). Pri-meri bilinmeyen MM’larda; Nasri ve arkadaþlarý, 2 yýllýk sur-viyi %20; Velez ve arkadaþlarý, 5 yýllýk sursur-viyi %10 olarak belirtmiþlerdir (10). Uzak metastaz varlýðýnda ise prognoz ol-dukça kötüdür ve genellikle ölümcüldür (1,10,13).

SONUÇ

Parotis bölgesi MM’larý nadir görülen tümöral lezyon-lar olsalezyon-lar da, özellikleri nedeniyle parotis bölgesinin gerek metastatik gerekse primer tümörlerinin ayrýcý tanýsýnda düþü-nülmelidirler. Tedavilerinde cerrahi ön planda olmak kaydýy-la radyoterapi ve kemoterapi ile kombine tedavi seçenekleri de olgular da uygulanmalýdýr.

KAYNAKLAR

1. BAHAR M, ANAVI Y, ABRAHAM A, BEN-BASSAT M. Pri-mary malignant melanoma in teh parotid gland. Oral Surg Oral Med Oral Pathol, 70:627-630, 1990.

2. BALL ABS, CHIR M, THOMAS JM. Management of parotid metastases from cutaneous melanoma of the head and neck. J Laryngol Otol, 104:350-351, 1990.

3. BARR LC, SKENE AI, FISH S, THOMAS JM. Superficial parotidectomy in the treatment of cutaneous melanoma of the head nad neck. British J Surg, 81:64-65, 1994.

4. CALDWELL CB, SPIRO RH. The role of the parotidectomy in the treatment of cutaneous head and neck melanoma. Am J Surg, 156:318-322, 1988.

5. CENÝK Z, UYAR Y, DOÐMUÞ H. Baþ ve boyun bölgesi ma-lign deri tümörleri. Türk Otolarengoloji Arþivi, 30:56-59, 1992.

6. CONLEY J, HAMAKER RC. Melanoma of head and neck. Laryngoscope, 87:460-464, 1977.

(8)

Bo-yun melanomlarýnda yüzeyel parotidektomi ve preaurilüler lenf nodu diseksiyonu. Acta Oncologica Turcica, 32:1-4, 1999. 8. GULLANE P: Deri. Gluckman J, Gullane P, Johnson J(Eds), Cevanþir B, Kýyak E (Çeviri Eds): Baþ-Boyun Tümörlerine Yaklaþým, Nobel Týp Kitabevleri Ltd, Ýstanbul, 1995. 9. GÜRSAN N, ERDEM T, KABALAR E, ERMAN Z,

EÞRE-FOÐLU M. Malign melanomanýn klinik ve histolojik incele-mesi. Dermatoloji Dergisi, 9:12-15, 2000.

10. NASRÝ S, NAMAZÝA A, DULGUEROW P, MÝCKEL P. Ma-lignant melanoma of cervical and parotid lymph nodes with an unknown primary site. Laryngoscope, 104:1194-1198, 1994 11. O’BRIEN CJ, PETERSEN-SCHAFER K, PAPADOPOULOS

T. Evaluation of 107 therapeutic and elective parotidectomies for cutaneous melanoma. Am J Surg, 168:400-403, 1994. 12. ORD RA. Metastatic melanoma of the parotid lymph nodes.

Int J Oral Maxillofac Surg, 18:165-167, 1989.

13. ÖNAL K, ÖNCEL S, UÐUZ Z, TOPALOÐLU Ý, GÖKÇE H, ERMETE M. Parotis bezinde malign melanom metastazý. K.B.B. ve Baþ Boyun Cerrahisi Dergisi, 6:170-172, 1998. 14. PAIN JA, COLLIER STJ, CONN PC. Malignant melanoma of

a parotid lymph gland. Int J Oral Maxillofac Surg, 15:645-647, 1986.

15. PANAGOPOULOS E, MURRAY D. Metastatic malignant melanoma of unknown primary origin: a study of 30 cases. J Surg Oncology, 23:8-10, 1983.

16. PRAYSON RA, SEBEK BA. Parotid gland malignant melano-ma. Arch Pathol Lab Med, 124:1780-1784, 2000.

17. ROBERTS C, JAYARAMACHANDRAN S. Malignant

mela-noma of the parotid gland. BJCR, 46:217-218, 1992. 18. TAKEDA Y. Melanocytes in the human parotid gland. Pathol

Int, 47:581-583, 1997.

19. TURANLI M, ÇETÝN O, TÜZ M, TURHAN N, TAÞEL M, UGAN G. Parotis kitleleri. Acta Oncologica Turcica, 30:1-3, 1997.

20. TÜZ M, ÇETÝN O, TURANLI M, TAÞEL M, UGAN G. Pa-rotis bezinin metastatik tümörleri. K.B.B. ve Baþ ve Boyun Cerrahisi Dergisi, 7:131-134, 1999.

21. VARDAR E, GÜL E, ACILAR MK, OLGUN L, POSTACI H. Parotisin malign melanomu. Kulak Burun Boðaz Ýhtisas Der-gisi, 7:155-158, 2000.

22. YILDIZ E, EÐÝLMEZ R, DÜZCAN E, ÖZBÝLÝM G, CAN-BAY E. Baþ boyun lokalizasyonlu malign melanoma. Turkish Journal of Neoplasia, 4:45-50, 1995.

23. WANG YB, LAWSON W, ROBÝNSON RA, ORDONEZ BP, BRANDWEÝN M. Malignant melanomas of parotid. Arch Otolaryngol Head Neck Surg, 125:635-639, 1999.

24. WOODWARD RT, SHEPHERD NA, HENSHER SR. Malig-nant melanoma of the parotid gland: a case report and literatu-re literatu-review. Br J Oral Maxillofac Surg, 31:313-315, 1993.

Referanslar

Benzer Belgeler

Test steps library based on test management software required to prepare before script generation.. Test steps library is part test automation

Fakülteler arasında Profesör unvanı için en yüksek akademik teşvik puan ortalaması olan fakülte, 63,075 ortalama ile Turizm Fakültesi olarak bulunmuştur.. Araştırma

Türkiye dünyanın en zengin B maden alanlarına sahiptir. Eskişehir Kırka Bor İşletmesi alanı ise halen aktif olarak üretim yapılan geniş bir bölgedir. Bitki

Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi, tasavvufi gruplar dışında nerdeyse bütün modern İslami gruplar içinde bir şekilde “selefilik” vurgusu olmasına rağmen, yetmişli

İstanbul’da kültürel mirasın yoğun olarak bulunduğu Fatih (Tarihi Yarımada), Eyüp, Beyoğlu ve Üsküdar Belediyeleri, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Kültür

Sınav haksızlığının giderilmesini beklerken, bir süre sonra 516 lira yollukla Urfa Lisesi’ne felsefe öğretmeni olarak atanmaz mı.. Atanacak, ama Urfa'ya

Belli bir birikim olmadan abst­ re yapamazsın, isim çirkin yanbz, sentez resim demek daha doğru. Bu sözleri çok düşündüm son­ ra, hâlâ da

Fakat Ahmed Bey, bir iki gün evvel, Ye- niköylü binbaşı Nazmi Beyle beraber bir motorbotla mayin hatları arasında dolaş­ mış; mayin hatlarımızm yerlerini