• Sonuç bulunamadı

Cumhuriyetin 60. Yılında 7. Sergi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Cumhuriyetin 60. Yılında 7. Sergi"

Copied!
15
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)
(2)

CUMHURİYETİN

60. YILINDA

7. SERGİ

(3)

SUNUŞ

İnsanın dünyaya gelişiyle birlikte, varlı­ ğını çağdan çağa değişen bir gelişim tablosu ile güçlü bir şeklide ortaya koyan san 'at, gide­ rek insan yaşamının kopmaz bir parçası, insan düşüncesinin enginliklerini saran sıcak bir dost eli olmuştur. Tanrının en büyük sanatı olduğunun bilinci içerisinde, bu san'atın yü ­ celiğini vurgulamak isteyen insan, yaratılıştan günümüze düşüncesinin hızıyla yarışırcasına akıp giden zamanın her saniyesinde bir ç ek iç, bir fırça darbesiyle, yahut parmaklarının bir hareketi, bir ses, bir sözle en büyük dehâ, en büyük sanatkâr olan Tanrıya şükran borcunu öd em eye çalışmıştır. Şurası muhakkak ki, da­ ima en iyiye, en güzele, en doğruya ve insanın mutluluğuna yöneltilen bu çalışma, insan var olduğu sürece devam edecektir. Çünkü, insa­ nı kişisel dert ve bunalımlarından kurtarabile­ cek, toplumun ve toplumların fertlerini birbi­ rine her türlü kaygu ve düşmanlık duygularını alt ederek yakınlaştıracak, sürekli doğurgan ve asla kısırlaştırılmayacak yegâne kutsal duy­ gu san'attır.

Hiç şüphesiz san'at bütün toplumların geleceğinin güvencesi olan ordularına ve silah­ kuvvetlerine de yansımıştır. Fakat yaşa­ mak, soluk almak gerekliliğinin hürriyet ve istiklâl düşüncesinin gereği olan Askerlik San'atı ço ğ u toplumlarda san'atın diğer kolla­ rını gölgelemiş ve hatta toplumların asker k e­ simlerinde bu kolları , özellikle güzel sanatlar kolunu felce uğratmıştır. Ne var ki; tarih sah­ nesine çıkışından itibaren askeri düzen içeri­ sinde yetiştirdiği şairi, ressamı, mimarı, hat- tat'ı , oyma , kakma, bezeme sanatkârı ile Türk Ulusu diğer uluslar ve toplumlar arasında

bir ayrıcalığa sahiptir. Çünkü Türk toplumun- da san'atta asker - sivil ayrımı hiç bir zaman yapılmamış, Türk Silahlı Kuvvetleri şimdi o l­ duğu gibi tarihin her döneminde san'atla ve sanatçıyla beraberce iç içe olmuştur. Biryan- da Yeniçeri Kocasinan; ü lk eyi, köprüler, ca­ miler, kervansaraylar ile süslerken; diğer yanda A hm et Usta, Osman Dede, Es'at Usta Türk kılıç, kalkan ve tüfeklerini bezem e sanatının en güzel örnekleriyle donatmışlardır.

Türk toplumunun bu geleneğini çağı­ mızda devam ettirmek için ö zel bir çaba gös­ teren Türkiye Askeri Müze ve Kültür Sitesi ; Cumhuriyetimizin 60'mcı yıldönümünde a ç ­ mış olduğu bu sergi ile Müze olarak, Türk Toplumuna karşı bir görevini daha yerine getirmiş olmanın inancı içerisindedir. Her türlü kişisel veya kuruma ait , yarar ve zarar kaygusundan uzak, ulusumuza ve ulusumuzun gelecek nesillerine hitabetmek, Askerlik içeri­ sinde san'at ve san'at içerisinde askerlik kav­ ramını en uygun bir biçimde sürdürebilmek, en başta gelen amaçlarımızdandır.

Bir yanda bu amaca ulaşabilmek, diğer yanda bir sonraki günün sabahmda, güneşin hangi renkte doğacağını bilemediğimiz bu gün dünyamızda, ürkütücü savaş düşüncesini, sanatın huzur verici sıcaklığında yumuşata­ bilmek için günümüz resim ve heykel sanatı­ nın mütevazi bir grubunu oluşturan A R Z Grubunun eserlerini sunmaktayız.

Amaca ulaşmakta gayretin Müzemize, takdirin ise izleyenlere ait olacağına inanıyo­ ruz.

ASKERİ MÜZE VE KÜLTÜR SİTESİ

(4)

ASKERİ MÜZE

ve KÜLTÜR SİTESİ

1983

Hiç şüphe yok ki, geleceğe güvenle

bakabilmek, duygumuzda, düşüncemizde ya­

şattığımız ideale varabilmek için geçmişin

aynasında kendimize bakmak, bir çeki düzen vermek, önceki kusurlarımızı görerek onlardan kaçınmak, başarılarımızı daha iyiye götüre­ bilmek için önceki başarılarımızı yeniden göz­ den geçirmek zorunluluğu vardır. İşte bir yan­ da geçmişin aynası, diğer yanda gelecek za­ manın bilinmeyen karanlık koridorunda umut ışığı unutulmamalıdır ki müzelerdir. Genelde insanı ve uygarlığı, geçirdiği bütün evrimleri ile bulabileceğimiz, kanıtlarıyla izleyebilece­ ğimiz bu kuruluşlar, özelde bulundukları ül­ ke ve toplumlara göre o ülke veya toplumun otobiyografisidir diyebiliriz. Müzeler ailesi içerisinde Askeri Müzelerin ise gerek sergi­ ledikleri malzeme ve gerekse topluma verdik­ leri mesajlar yönünden tamamen ayrı özellikte oldukları görülür. Onlar bir yanda ulusları yaşama kavgasında başarılı kılan harp silap, araç ve gereçlerini sergilerlerken, diğer yanda

sanatın Askerlik sanatındaki kolunu bu

araçlar üzerinde form , şekil, yazı kakma, bezeme oyma gibi türlerle sergileyerek gözleri, gönülleri büyüleyen tablolar çizerler.

Günümüzde, dünya Askeri Müzeleri ara­ sında en baş sıralarda bulunduğu tartışılmaz olan Askeri Müzemizin tarihi Fatih Sultan Mehmed'in İstanbulu alışından sonra kurmuş olduğu CEBEHANE'ye kadar uzanmaktadır. Tarihi silah, harp araç ve gereçlerinin en de­ ğerlilerinin korunduğu bir depo niteliğinde olan cebehane X V III inci yüzyılın ilk yarısın­ daki batılılaşma hareketlerine paralel olarak değişikliğe uğrar. Sultan Ahmet III. zama­ nında, cebehane yeniden düzenlenir ve karşı­

mıza D A R —ÜL ESLİHA adıyla yeni bir ku­ ruluş çıkar ki, 1726 yılında gerçekleşen bu olayla biz TÜ R KİYE ASKERİ MÜZESİ'nin Batıdaki örneklerine uygun bir anlamda ku­ rulmuş olduğunu kabul etmekteyiz. Sultan Abdülhamid I.zamanında Türkiyede bulunan BARON DE TOTT'un hatıralarında bu ilk Askeri Müzeye geniş bir yer verildiği görü* lür. Fakat ne var ki Dar-ül Esliha'nın ömrü uzun olmamış, daha sonraki dönemlerde Yeni­ çeri ayaklanmaları sonucu tahrip ve yağmaya uğradığından kapanmıştır.

Türkiye Askeri Müzelerinin kurucuları olarak andığımız Tophane Müşiri Ahmet Fethi Paşa HARBİYE ANBARI olarak adlandırılan A Y A İR İN İ Kilisesinde önce MÜZE-İ ASKE- R İ'yi daha sonra adını değiştirerek ASAR-I A T İK A - İ M Ü Z E -İ HÜMAYUN'u açmayı başarmıştır. İki büyük bölüm halinde dü­ zenlenen bu Müzenin bugün bir bölümü TÜR­ KİYE ASKERİ MÜZESİ, diğer bölümü de İSTANBUL ARKEOLOJİ MÜZESİ olarak varlığını sürdürmektedir. Askeri Müze bu kuru­

luştan sonra varlığını devam ettirebilm ek için uzun süre mücadele vermiş, açılmış, kapanmış ve nihayet Topçu Feriği (Korgeneral) Ahmed Muhtar Paşa'nın gayretleri ile MÜZE—İ AS- K E R İ-İ HÜMAYUN olarak 1908 den itibaren yeniden faaliyete geçirilm iştir. Devlet kadro­ sunda bu kez resmi bir kuruluş olarak gördü­ ğümüz Askeri Müzenin ilk Müdürü ise Ahmed Muhtar Paşa'dır.

Türkiye'de bir Askeri Müze kurulması fik rin in ilk savunucularından olan Ahmed Muhtar Paşa müzede bir kütüphane kurmuş,

Devamı 5. sayfada

(5)

Askeri Müze ve Kültür Sitesi Komutanlığının halen Müze olarak kullanılan binası ve tarihi giriş kapısı.

(6)

FERİK AHMET MUHTAR PAŞA Askeri Müzenin ilk müdürü

atış poligonu yaptırmış ve bir de o dönemde h içb ir Müzede bulunmayan Müze-i Askeri Si­ neması'nı meydana getirm iştir. Bu faaliyetle­ rinin yanısıra Askeri Bandoların temel taşı o- lan Yeniçeri Mehterhanesi'ni temsili fakat aslına uygun olarak MEHTERHANE—İ H A­ KAN İ adı altında kurmayı başarmıştır ki bu­ gün müzemizdeki Tarihi Mehteran Bölüğünün temsili yaşatılmasının başlangıcı olmuştur. 1908—1923 yılları arasında geçen Ahmet Muhtar Paşanın Müze Müdürlüğü dönemi, dev­ letin içinde bulunduğu savaşlar, iç ve dış si­ yasal olaylar düşünülecek olursa kültürel et­ kinlik açısından büyük bir aşama niteliğinde­ dir. Bu dönemde sineması tarihi ve askeri mü­ zik icra eden topluluğu, tarihi silah ve kıyafet gösterileriyle gözdolduran bir kültür kuruluşu­ na birçok dış ülkede bile rastlamak mümkün değildir. Kayda değer bir atılım olarak yine bu devirde Askeri Müzenin Türk yayın hayatına girdiğini ve Türkiye Müzeleri içerisinde ilk müzecilik yayını olan Türk Müzesi olarak or­

taya çıktığını da belirtmek yerinde olur. Ahmet Muhtar Paşanın oğlu SERMET MUH­ TAR (ALUS) Fransızca ve Türkçe olmak üze­ re ayrı, ayrı üçer c iltlik Müze Rehberini ha­ zırlar.

1940 yılında Askeri Müze II inci Dünya Savaşı tehlikesi karşısında faaliyetini durdur­ muş ve alınan kararla malzemesi Niğde'ye taşınmaya başlamıştır. 1943 yılında tamam­ lanan taşınma olayı Müzenin 1949 yılına ka­ dar hiçbir faaliyette bulunmaması sonucunu doğurmuştur. 12 Ekim 1949 da yeniden İs- tanbula taşınan Müze malzemesi 1949-1955 yılları arasında Maçka Kışlasında, 1955 de kış­ lanın Teknik Üniversiteye intikali üzerine şim diki yeri olan eski Harbokulunun Jimnas- tikhanesine taşınmış ve sergileme çalışmaları 31 Mayıs 1959 da tamamlanarak şim diki du­ rumu ile gösteriye açılmıştır.

Ancak, Dünya Tarihinde 16 imparator­ luk kurmuş Türk Ulusunun tarihinden 6-7 asırlık bir bölüm de olsa elbette ki bu binaya sığdırılamazdı. Bu nedenle ATATÜ R K'ün de içerisinde okuduğu eski Tarihi Harbiye Kışla­ sı restore edilmek ve tümüyle Askeri Müzeye ve Askeri Tarihimize maledilmek üzere plân­ landı. 1967 yılında başlatılan restorasyon ça­ lışmaları, elde edilen son bilgilere göre üç dört yıla kadar bitirilecek ve Müzemiz bu binada en yeni ve modern sistemlerle faaliyete geçiri­ lecektir.

Aslteri Müze olarak ilk defa kullanılan

(7)

Bugünkü Müzenin giriş holünü dolduran Hâli Paşa 'nm at üzerinde maiyeti He görünüşe

TÜRK A K IN C ILA R I VE BALİ PAŞA

AKINCI teşkilâtının kurulması Osman

Gazi ve Ertuğrul Gazi dönemlerine rastlar.

Eski tarih yazarlarından edindiğimiz bilgilere göre "Erbâb - ı harb ve darb olan" yani sa­

vaşmakta ve vuruşmakta usta olan Akıncılar

devletin ilk zamanlarında sınır boylarını geç- rek yabancı ülkelere akın yaparlar, buralarda korku ve dehşet saçarak arkadan gelecek or­ dunun ilerleyişini kolaylaştırırlardı.

Önceleri ordu teşkilâtının dışında

olan akıncılar daha sonraları bir hudut boyu (SERHAD) teşkilâtı haline getirilmiş ve baş­

larına da KÖSE Mİ HAL BEY atanmıştı.

Akıncı teşkilatına girebilmek için çok iyi bir binici; savaşçı, gözünü budaktan sakınmayan

bir kişiliğe sahip olmak gerekiyordu. XV I.

yüzyıl Divan Şairlerinden Y A H Y A BEY,

akıncıları;

Ceng içinde halkumuz bi-ihtiyar olur bizim, Her iki barmagumuz bir zülfikâr olur bizim.

"Savaş meydanı içinde bizim toplulu­ ğumuz kendinden geçer, her iki parmağımız bir zülfikâr (çatal kılıç) o lu r." diyerek bize tanıtmaktadır. Devletin günden güne büyüme­

si ile önemleri daha da artan Akıncıların baş­

larında bulunanların "B E Y " yada "P A Ş A " ünvanı alarak yüksek dereceli devlet memur­ ları arasına girdiklerini Dİ Ş AĞ ALAR teşki­ lâtına alındıklarını görüyoruz. Devletin Silah­

lı Kuvvetlerinin aynı zamanda keşif ve istih­

barat görevini üstlenen bu kuruluşa mensup olanlar y iğ itlik ve m ertlikte kendi aralarında yarışır "D A L K IL IÇ " ve "SERDENGEÇTİ" adlarını alırlardı.

(8)

HARB OKULU

Savaş teknolojisinin X V III. yüzyılın baş­ larından itibaren süratle ilerleyişi, bu ilerleyiş karşısında durmadan gerileyen Osmanlı Dev­ letini bazı tedbirler almaya, Orduyu ıslah etme girişimlerine zorlamıştı. Bu amaçla 1795 yılın ­ da İstanbul'da Kara Mühendishânesi (Mühen-

dishâne-i Berri-i Humayun) kuruldu. Devrin

Savaş Teknolojisini öğrenmiş mühendis yetiş­ tirmeye yönelmiş olan bu okul yılda ancak 4—5 eleman yetiştirebiliyordu.

1826 da YENİÇERİ OCAGI'nın söndü­ rülmesi ve onu izleyen yıllarda 1828—1829 Osmanlı—Rus savaşı, Kavalalı ve Mısır olayı Asakir-i Mansure-i Muhammediye ile yeni bir kuruluşa geçmiş olan Türk Ordusunda Suba> yetiştiren kaynaklara ihtiyaç olduğunu göster­ miştir.

Devrin yabancı dil bilen, Batı'yı ve Batı daki Askeri eğitim ve öğretim kurumlarını in ­ celeyen Hassa Alayı Miralaylarından (Albay) Namık Paşa'nın gayreti ile 1834 de Maçka

Kışlasında "MEKTEB İ HARBİYE (HARB

O K U L U )" kuruldu.

Bu okulun ilk yönetmenliğine yazdığı giriş yazısında Hassa Müşiri (Mareşal) olan Firari Ahmet Fevzi Paşa okulun amacının : "Devrin her türlü bilgilerine savaş teknolojisi­ ne sahip üstün nitelikli subay yetiştirm ek gibi hayırlı bir maksada y ö n e lik " olduğunu belirt­ mektedir.

Sekiz bölüm olan Harb Okulunun ilk sı­ nıflarında yazı, din dersleri, son sınıflarında ise Matematik, Geometri, Harita ve

Topograf-Devamı 47 -say fadu

(9)

Dolmabahçe Sarayı'nın kapısı önünde Mehteran bölüğünün bir görünüşü.

MEHTERAN

DÜNYA ASKERİ BANDO LARININ TEMEL TAŞ I

MEHTER

Gafil, ne b ilir neşve-i pürşevk-i vegaa'yı

Meydan-ı Celadetteki envar-ı safa'yı

Meydan-ı Gaza aşk ile tekbirler alınca, Tetretdi yine ruy-i zemin, arş'u semayı. Serhat boylarımızın bu y iğ itlik ve özgür­ lük sembolü olan MEHTER; Osman Gaziye 1289 da Anadolu Selçuklu Devleti Sultanı II. Gıyaseddin Mes'udun bağımsızlık nişanesi olarak gönderdiği Sancak, Tuğ, tabi ve nakka- are ile Osmanlı tarihine girm iştir. Bu tarihten itibaren, savaşta ve barışta vurduğu nevbet- lerle, uyguladığı dinsel ve din dışı müzikle Türk Siyasal ve Sanat hayatının bir parçası olan MEHTER, varlığını gerçek olarak X IX . Yüzyılın yarısına kadar sürdürmüştür.

1826 da V A K 'A -İ H AY R İYE olarak adlandırılan, Sultan II. Mahmud'un Yeniçeri Ocağını kaldırması olayı Mehteri de etkilemiş ve Ocakla olan bağlantısından ötürü bu beş asırlık kuruluş kaldırılmıştır.

Yüz yıla yakın bir zaman suskunluk

dönemi geçiren Mehter, 1908 yılında Ferik Ahmet Muhtar Paşa'nın MÜZE-İ ASKERİ-İ

HÜMAYUN'u kurması ve burada Mehteri,

sembolik fakat aslına uygun olarak yaşatma düşüncesi ile yeniden ele alınmıştır.

I. Dünya Savaşı, Türk kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyetin kuruluş dönemi yıllarında zayıf da olsa Askeri Müze'de varlığını sürdür­ müş ve güçlü b ir yaşam kavgası verm iştir.1935 yılında M illi Müdafaa Vekili Zekâi Apaydın Bey tarafından aslına uygunsuzluk gerekçesi ile kapatılmış ve 1952 yılında tarihsel niteliği nedeni ile yeniden açılmıştır.

Günümüzde Askeri Müzik Tarihinin

başlangıcı ve Dünya Askeri Bandolarının ağa­ babası olduğunu kabul ettiren Mehter, Genel­ kurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüd Baş­ kanlığına bağlı ASKERİ MÜZE ve KÜLTÜR SİTESİ'nin, Tarihi Türk Müziği ünitesi olarak yaşamını sürdürmektedir.

KURULUŞ VE T E Ş K İL A T

Mehter; müzik yönünden olduğu kadar kuruluş ve işleyiş açısından da özellik taşır. OsmanlIlar döneminde EMİR-İ ALEM denilen yüksek rütbeli bir memurun yönetim ve dene­ timinde Saray'a bağlanmıştır. Günümüzde ise Yeniçeri teşkilâtında ÇORBACIBAŞI rütbe­ si karşılığında Mehteran Bölük Komutanı ta­ rafından yönetilmekte, Askeri Müze ve Kültür Sitesi Komutanlığı bünyesinde görev yapmak­ tadır.

Mehter'in altı ve dokuz kat'lı temsili gö­ revlerinde Yeniçeri Ordusu kuruluşunun San­ cak , Tuğ, Zırh ve çeşitli sınıflarını sembolize eden bir TUĞ TAK IM I ile TAR İH İ B İR L İK 'i vardır. Gerek yürüyüş ve gerekse nevbet sıra­ sında belirli bir duruş ve yürüyüş plânı içeri­ sinde hareket eden bu ik i takım Mehter'in çalıcı ve söyleyici grubu ile bir ahenk bü­ tünlüğü halindedir. Bunlar aynı zamanda sayı­ ları KAT olarak değerlendirilen Müzik Uygula­

(10)

Müzik Uygulama Grubunda, her enstrü­

man adedinin üç veya üç'ün katlan olması,

Mehter'in kadro büyüklüğünü anlatır.Örneğin; üç kat'lı bir Mehterde üç zurna, üç nakkâre, altı kat'lı Mehterde altı zurna, altı nakkâre gi­ bi. Ancak ÇEVGANİ denilen söyleyiciler her kat'ta kat sayısının ik i katı sayıda bulunur Örneğin; üç katlı Mehterde altı söyleyici,altı Kat'lıda oniki söyleyici bulunur.

Mehter personelinin giysileri, personelin kadro içerisindeki rütbelerine göre renk ayrı­ mı yapılmak suretiyle belirlenmiştir. Buna gö­ re subay rütbesinde olanlar kırmızı kavuk, kırmızı cübbe ve sarı pabuç giyerler. Bunlar Mehterbaşı dahil olmak üzere, her sazın şefli­ ğini yürüten saz başlarıdır. Diğerleri er rütbe­ sinde olup, lacivert, siyah veya mor kavuk ve cüppe ile kırmızı pabuç giyerler.

Mehter'in, bugün konser olarak adlan­ dırdığımız gösterilerine NEVBET VURMA veya NÖBET adı verilir. Nevbetlerde kullanı­

lan sazlar sırasıyla ritim-ahenk sağlayan ve

ÇEVGAN denilen çıngıraklar, zurna, aslı

NAY-I TÜ RKİ veya NEFİR olması gereken trompet, çifte nakkâre, zil, davul veya eski de­ yimle tabi ve kös'tür. Mehter nevbetleri gele­ neksel hilâl düzeni içerisinde Mehterbaşı'nın meydana davet edilmesi ile başlar, müzik u y­ gulamasından sonra G ÜLBANK adı verilen DUA ile sona erer.

GÜNÜMÜZ MEHTERİNDE Ç A L IŞ M A VE

FAALİYETLER

Askeri Müze ve Kültür Sitesinde yurdu­ muza gelen yabancıların ve vatandaşlarımızın

haklı olarak sevgi ve takdirlerini kazanan

Mehter; hem y u rt dışında hem de y u rt içinde faaliyet göstermektedir. 1957 - 1975 yılları arasında dünyanın çeşitli ülkelerinde, davet üzerine gösterilerde bulunmuştur. Bu göste­ riler tüm dünyanın ilgisini üzerine çekmiş,

vaktiyle büyük kompozitör Mozart'ın

"İş-Devamı 4 7 sayfada

(11)

I 1 1mJ j

i

»*

’S

r

İ

fP| s

i i w 1

I

■»»- - .

..

.>4' Jk

-Jldfc1

",. - İter£

CUMHURBAŞ KANIMIZ Sayın KENAN EVREN'in Askeri Müzeyi ziyaretleri

MÜZENİN

FAALİYETLERİ

Bir müzenin faaliyetleri, o müzenin soluk alıp vermesi, kendini, daha doğrusu yaşadığını is­ patlamasıdır. Aksi takdirde faaliyeti olmayan

bir müze; perdeleri çekilmiş mükemmel bir

köşkün duvarları arasında paha biçilmeyen

değerlerle dolu, tozlanmaya ve çürümeye mah­

kum bir vitrinden başka bir şey değildir.

Çalışmalarında bütünü ile toplumumu.... zun şim diki ve gelecek nesillerini kendi konu­ su içerisinde eğitmeye ATATÜ R K'çü M illi­ ye tçilik duygusu içerisinde bilinçlendirmeye yönelmiş olan Askeri Müzemizin faaliyetle­ rini iki bölümde inceliyebiliriz. Obje temini restorasyon ve konservasyon çalışmaları, kü­ tüphanecilik gibi genel faaliyetlerden çok bu­ rada özel faaliyetlerinden yani yayın ve tanıt­ ma, Mehter ve müzikoloji, periyodik, didaktik ve sanatsal sergileme faaliyetleri gibi özel faali­ yetlerinden bahsedeceğiz.

Müzemiz bugün 58.000 adet tarihi nite­ lik taşıyan malzemeye sahip bulunmaktadır. Bu malzemelerin en kıym etlileri olarak ser­ gilenen 6907 adedi şu anda bulunduğumuz bina içerisindedir. Sergilenemiyen malzemeler haftalık aylık ve y ıllık periyodik bakımları ya­ pılmak suretiyle depomuzda bulunmaktadır. Kronolojik açıdan Müzemizde X II. yüzyıldan günümüze kadar yerli, yabancı harp silah,araç ve gereçleri, Yeniçerilerden günümüze kadat Türk Ordusunun kıyafetleri sergileme düzeni içerisinde yer almaktadır. Müzemizde en eski objeler Haçlı Seferlerinden kalma X II. yüzyıl­ dan Haçlı kılıçları ile Türk-İslâm sanatını yan­ sıtan kılıçlardır. En eski Osfnanlı anısı ise ORHANG AZİ'ye ait 650 y ıllık miğferdir. En yeni savaş anılarını 1974 Kıbrıs Barış Hareka­ tında ele geçirilen malzemeler oluşturmak­ tadır.

Türk Tarihinin ve Askeri zaferlerinin ge­ nişliği Askeri Müzemize haklı olarak dünya Askeri Müzeleri arasında ön sıralarda yer

vermiştir. Bir noktada resmi sayılabilecek

(12)

gelen müdür, restoratör, konservatör, devlet adamı gibi ye tkili kişilerin ifadelerine ve bizim bilim adamlarımızın değerlendirmelerine göre bugün Türkiye Askeri Müzesi dünya Askeri Müzeleri arasında ikinci veya üçüncü sırada bulunmaktadır. Aynı değerlendirmelere göre yeni binasında daha bilimsel, daha modern bir şekilde açıldığı takdirde birinci sırada bulu­ nacağı kuşkusuzdur.

Yerli ve yabancı araştırmacı ve bilim adamları için birinci derecede kaynak olan Askeri Müze y u rt içinde ICOM M illi Komite­ si, İTÜ. Mimarlık Tarihi ve Restorasyon Ensti­ tüsü, İTÜ. Bilim ve Teknoloji Tarihi Enstiüüsü, İst. Üniversitesi Edebiyat Fakültesi ve Tüm Türkiye Müzeleri ile ilişki halindedir. Y urt dışında COLLEGE OF EUROPE ve yabancı Askeri Müzelerle gerektiğinde ilişki kurulmak­ tadır.

As. Müze günümüzdeki Müzelerimiz içe­ risinde Kimyasal bakım, Restorasyon ve Kon- servasyon atölyelerine sahip yegâne Müzedir denilebilir. Mevcut bütün metal malzemenin periyodik bakımları, restorasyon ve konservas- yonları bu atölyelerde gerçekleştirilmektedir.

CUMH UR BA Ş KANI 'm ız Sayın KENAN EVREN'in Askeri Müzeyi ziyaretlerinden başka bir görünüş..

1

. Ordu ve Sıkıyönetim K. Orgeneral Sayın Necdet Üruğ ve beraberindeki komutanların A TA T Ü R K SEKSİYONU ve RESİM - HEYKEL Sergisini açışlan. ;unu

I

4

m

(13)

Gelecek için bir film ve foto ğraf arşivi ku ru l­ ması plânlanmış ve bunun için şimdiden ça­ lışmalara başlanılmıştır.

Bir müzenin Müzecilik konusundaki ya­ yın hayatı müzenin duyulan sesi ve Müzeye sahip olan toplumun gören gözüdür. Bu ger­

çeğe 1920 - 1921 yılları arasında ulaşan

Askeri Müze o dönemlerde başlattığı yayın

hayatına gösteriye açık bulundurulduğu

zamanlarda ve {¿¡nümüzde aynı özeni göster­

mektedir. Son beş yılın içerisinde tanıtma

broşürü ve karpostallarının yanında bir kültür

yayını olarak ASKERİ MÜZE kitabını ve

Anadolu Medeniyetleri Sergisi nedeniyle

Doğu ve Batı Eserleri Uzmanları Cenap

ÇÜRÜK ve Ersin Ç İÇ EK Ç İLER tarafın­ dan hazırlanan , konusunda derli toplu ya­ zılmış tek kitap olan TÜRK Ç A D IR L A R IN ­ DAN SEÇME ÖRNEKLER kitabını ve son olarak da CUMHURİYETİN 60. Y ILIN D A 7. SERGİ'nin tanıtıcı kitabını yayınlamış bu­ lunmaktadır.

Konusu ne olursa olsun muhakkak ki bir müze ile bir mücevheratçı^yı asla birbiri ile karıştırmamak gerekir. Yani bir müze yal­ nızca konusunun en güzel, en çarpıcı örnek­ lerini gösteriye sunar, onları tanıtmak için ye korumak için en geçerli tedbirler alır.şeklin- deki bir düşünce sistemi müzecilik anlayışının tamamen dışındadır. Müzelerin en başta gelen görevlerinden ve asıl olanlarından birisi de,

bulunduğu topluma eğilmek, toplumla bü­

tünleşmek , konusal başarı ve faaliyetlerinin yainısıra sosyal, tarihsel ve sanatsal faaliyetlere en ileri derecede yer vermektir. 1918 yılın ­ da dönemin seçkin sanat kadrosu ile yetimler için konserler düzenleyen, öğrenciler için film gösterileri tertipleyen Askeri Müze arkası kesil­ meyen bu faaliyetlerine 1981 de ATA TÜ R K

ÜN DOĞUMUNUN 100. Y IL I nedeniyle

yepyeni bir yorumla girm iştir. 19 Mayıs 1981 de Sayın Hava Kuvvetleri Komutanımız Or­ general Halil SÖZER, Sayın Deniz Kuvvetleri

Komutanımız Oramiral Zahit ATA KAN 'ın

huzurlarıyla Sayın Genelkurmay Başkanımız Orgeneral Necdet ÜRUĞ tarafından açılan ATATÜRK VE TÜRK KU R TU LU Ş SAVAŞI SEKSİYONU ile DOĞUMUNDAN ÖLÜMÜ­

NE KAD AR ATATÜ R K Resim ve Heykel

sergisi, TAR İH TE TÜRK BÜYÜKLERİ ko­

nulu Rölyef Sergisi M A D A LY A VE N İŞ A N ­ LAR Sergisi, ANADO LU M EDENİYETLERİ Sergisinin b ir seksiyonu olarak TÜRK Ç A ­ D IR LA R I Sergisi ve nihayet bugün CUMHU­ RİYETİN 60. Y IL IN D A 7.SERGİ'si bu yeni yorumun en belli başlı örnekleridir.

Türkiye'de mevcut diğer müzelerimiz­

den bir farklılığımızda tarihi Mehter Takımı­ nın 1908 tarihinden beri Müzemizde yaşamını devam ettirmesidir. Kuruluşumuzda MEHTE- RAN BÖLÜK KO MUTANLIĞI olarak yer alan Dünya Askeri Müziğinin ve Bandolarının temel taşı olan MEHTER Müze'nin kapalı ol­ duğu Pazartesi ve Salı günleri dışında hergün saat 15.00 — 16;00 arasında yerli ve yabancı ziyaretçilere konserler vermektedir. Ayrıca

yaz programı içerisinde 15 günde bir Pazar­

tesi ve Salı günleri Topkapı Sarayı, Dolmabah- çe Sarayı ve Rumelihisar'ında özel konserler plânlanmıştır. Geniş Türk Müziği kültürüne

İSTİKLAL M ADALYASI

TÜRK KURTULUŞ SAV A ŞLA RI'nm acı ve tatlı sonsuz hatıralarını simgeleyen en değerli nişanesi

(14)

ÇADIR SERGİSİ 'nin açılışına onur veren Sayın İçişleri, Turizm ve Tanıtma Bakanlan ve diğer davetliler.

sahip elemanlardan oluşan MEHTERAN

BÖLÜĞÜ'nde başlangıçtan günümüze Türk Askeri Müziği, Türk Sanat Müziği konularında repertuvar araştırmaları, besteler yapılmakta, gerektiğinde icra olunmakta ve arşiv çalışma­ ları yapılmaktadır. Mehter Genelkurmay Baş­ kanlığının emir ve müsadeleri ile çok büyük il­ gi ile karşılandığı iç ve dış seyahatlere de çık­ maktadır.

ASKERİ MÜZE'NİN

VARM AK İSTEDİĞİ AMAÇ VE SONUÇ : Askeri Müze yalnızca çok çeşitli ve çok

değerli silah koleksiyonlarının sergilendiği,

yalnızca silah meraklılarının ilgisini çeken bir

kuruluş olarak görülmemelidir, kuşkusuz.

Gerçekte var ya da yok olmak , yahut özgür­

lük, ya da tutsaklık sorununda yaşamın tek gü­ vencesi olan silahlarla bir düşünceyi, b ir ülküyü yaşayabilmek, yaşatabilmek için ne çabalar gösterilmiş, ne güçler harcanmış, hangi mutlu ya da üzücü anlar, olaylar yaşanmışen önem­ lisi sanat çelikle, çelik sanatla nasıl yoğurul- muş düşüncesiyle bakmak gerekir. İşte Askeri

Müze bu düşünceyi en bilinçli bir şekilde

vermeyi ve ATA TÜ R K M illiyetçiliği içerisin­ de kuşaktan kuşağa aktarmayı amaçlamakta­ dır.

Bu amaca varabilmek için atılan her adımda, yapılacak her aşamada Türk aydını­ nın Türk bilim adamının, Türk araştırmacısı­ nın , Türk basın ve yayın organlarının tümüyle Türk Ulusu'nun sevgi ve desteğinin büyük payı olacağından hiç kimse kuşku duymamalıdır.

(15)

ASKERİ MÜZENİN KÜLTÜREL FAALİYETLERİ İÇİN DEVLET BÜYÜKLERİMİZİN KUTLAMA TELGRAFLARI

Sayın BURHAN EMİROĞLU

Askeri Müze ve Kültür Sitesi Komutanı ' Madalyalar ve Nişanlar" sergisinin açı­ lış törenine davetiniz Sayın Devlet Başkanı- na arzedilmiştir. Say m D evlet Başkanının, ser­ ginin amacı doğrultusunda başarılı geçmesi dileklerini selamlarımla sunarım.

24/5/1982 A K A Y SAKMAN

Tuğgeneral Genel Sekreter Yardımcısı

ASKERİ MÜZE VE KÜLTÜR SİTESİ KOMUTANLIĞINA

HARBİYE İSTANBUL

"Doğumundan Ölümüne Kadar Atatürk' sergisinin açılışına çağırınız için teşekkür ederim. Ulu ön d er Atatürk'ün 100. doğum yıldönümünde O "nun kişiliğinin seçkin eserlerle tanıtılmasından büyük memnuniyet duymak tayım.

Serginin başarılı geçmesini diler size,sa­ yın sanatçılara ve davetlilere en iyi dilekleri­ mi sunarım.

18/5/1981 BÜLEND ULUSU

Başbakan

Sayın BURHAN EMİROĞLU

Askeri Müze ve Kültür Sitesi Komutanı Müzenizde yeniden düzenlemiş olduğu­ nuz Kore ve Kıbrıs bölümlerinin açılışı töreni­ ne çağrınıza teşekkür eder başarılar dilerim.

28/12/1981 HAŞAN SAĞLAM Milli Eğitim Bakanı

Sayın MUHLİS ÖZMEN

Askeri Müze ve Kültür Sitesi Komutanı "F otoğra f ve Belgelerle Çanakkale 1 9 1 5 " sergisinin açılış davetinize teşekkür eder, başarı ve en iyi dileklerimi sunarım.

16/3/1983 NURETTİN ERSİN

Orgeneral Kara Kuvvetleri Komutanı

Sayın BURHAN EMİROĞLU

Askeri Müze ve Kültür Sitesi Komutanı 'Tarihte Türk Büyükleri" konulu röl­ y e f sergisinin açılışına ait nazik davetinize ço k teşekkür eder, serginin başarılı geçmesi dile­ ğiyle sevgi ve saygılarımı sunarını.

30/3/1982 MÜNİR GÜNEY Köyişleri ve Kooperatifler

Bakanı

4

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Bazi asker adaylari ise hiçbir ziyarete gitmeden evinde Kur'an ve mevlit okutur. 15) Ayni günün aksami ya da bir sonraki günün aksami asker kinasi yapilir. Bu kinadan birkaç gün

• H a lid e Edip, aşk ve cinsellik olgularına Kalp Ağrısı nda, Son eseri'ndeşöyle bir deği­ nir, ama olgunluk yıllarında aşkı, cinselliği artık yeni

Ck=Gen_candidate_itemsets (URL ID) Web Server Log Genetic Algorithm for Pre- processing Matrix Repres entatio n of Data Reduced Dimension data Multi-core Matrix

Yeni teknik- le, yüksek s›cakl›k-yüksek bas›nç yön- temiyle oluflturulmufl bir taban üzerine tek kat elmas kristalinin kap- lanmas›, elektronik sanayii için yep- yeni

Çalışmaya katılan tüm ergenlerin Çocuk Depresyon Ölçeği, Durumluk-Sürekli Kaygı Envanteri, Çocuklar için Yaşam Kalitesi Ölçeği ve anne-babalarının Aile Hayatı ve

ZB 55/F BBAVF Left basilic vein General anesthesia Thrombosed Basilic vein aneurysmectomy & 8 mm biological graft interposition BCAVF: Brachiocephalic arteriovenous

"Alp-Himalaya Sistemi içinde yer alan Türkiye ve çevre alan- larda Tethys evriminin levha tektoni- ği kavramı ışığında sentezini yapan, petroloji konusunda kalınlaşan

 Yaptığımız çalışmayla da Ordu ili ve ilçelerinde önemli tarımsal ürünlerde biri olan kivi yetiştiriciliği yapılan alanlarda bulunan yabancı ot