\Tesbih ve sıfat merakı
. . . Midhat Cemal KÜHIIIY
D
ivan edebiyatı öldükten son ra iki edebiyat doğdu: Na mık Kemal edebiyatı, Sev* vetifünun edebiyatı.Birincisi «Teşbih* 1 buldu. İkinci si «Sıfat» ı.
Namık Kemalin çok defa muvaf fakiyetle ve baran itiyatla kullan dığı teşbihi onun arkasından yürü yenler daima çok kullandılar ve basan da çek fena kollandılar.
«Teşbih* söyliyecek fikri olmıyan İarın yazı hilesidir.
Bu hileye muhtaç olmak zâfm a- lâmeti farikasıdır. Ve esasen hiç bir şey başka bir şeye benzemez. Bu, görüş yanlıştır. Fakat, en aşağı elli sene edebiyatımızda bir şey daima başka şeye benzemiye uğ raştı.
Teşbihin sahte güzelliğinden bı kan 19 uncu asır Fransasının en büyük şairi Hügo teşbihe sun’î te neffüs yaptırmak istedi ve boğul mak üzere olan bu sanatın dilini bir içeri bir dışarı çekil durdu.
Hayatın gerçek taraflarını hususî bir zevkle seven Stendhal bir ro manının bir yerinde bu müptezel edebiyat hilesini istemiyerek yap
tığı zaman, bir işaretle sayfanın a- şağısma bu şerhi düşüyordu:
Aziz okuyucularım,
Kusuruma bakmayın, zamanım« da bu zevzeklikler modadır.
Teşbih felâketinden sonra Ser- vetifünunün «Sıfat» musibeti baş ladı. Vâkıâ Servetlf ün undan evvel de «sıfat» vardı. Fakat klişe «sıfat».
Bir gülümsemenin mutlaka tatlı, bir göz yaşının mutlaka acı olman eski edebiyat îdi. Bunun yeni ede biyat olmak için, gülümsemeyi acı, (özyaşını tatlı sıfatı ile yazmak lâ- «ımgeldi. Bu hünerin adı yenilik oldu.
Bütün bu lüzumsuz marifetler hep eüzel yazmak için idi. Halbu ki güzel yazmak, «amimî. san’att ^rahatsız eder. Bugünkü cihan sava
şından evvel «T.e Temus» gazetesi nin bir muharriri bir İngiliz roman cisina soruyordu?
— Sizin romanlarınız niçin Fran sız romanlarından daha muvaffak ohıyor.?
İngiliz romancısı su cevabı veri yordu:
— Biz sizin gibi giizel yazmıyo ruz da mmn ic'Ti’ ...
M idhat Cem al K U N T A Y
\ U * < ? i*
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi