• Sonuç bulunamadı

Milliyet'i liberal olduğu için seçtim:20. yüzyılın canlı tanığı Ord. Prof. Dr. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu artık sizin için yazack

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Milliyet'i liberal olduğu için seçtim:20. yüzyılın canlı tanığı Ord. Prof. Dr. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu artık sizin için yazack"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

HABERLER

20.yüzyılın canlı tanığı Ord.Prof.Dr.Hıfzı Veldet Velidedeoğlu artık sizin için yazacak

‘Milli

özcan ERCAN

~ w r~ \ ENDİ deyimi ile “20. yüzyıl tarihinin canlı tanığı”, hukuk devleti,

de--- mokrasi ve özgürlükler alanında toplumun bilinçlendirilmesinde unutulmaz hizmetleri olan Ord.Prof.Dr.Hıfzı Veldet

Velidedeoğlu ile evinde konuşuyoruz: -Sayın Velidedeoğlu, Miiliyet’e hoş gel­ diniz efendim.

-Çok da hoş bulduk. Teşekkür ederim.

-Efendim, yanılmıyorsam siz son 50 yıldır Cumhuriyet gazetesinde yazıyordunuz. Bir diğer anlamda koyu bir Cumhuriyet yazarıydınız. Cum­ huriyet dışında gelen tüm teklifleri reddettiniz. MilUyet’i tercih hangi duygularla gerçekleşti?

-Milliyet gazetesi, Cumhuriyet ile birlikte evimin demirbaş gazetesiydi. Cumhuriyetken ayrıldığıma göre de Milliyetken başka yerde yazamazdım. Milliyet’te dikkatimi çeken ve beni çok etkileyen bir başta görüntü de bütün görüşlere yer veren bir yayın politikası izleme­ si olmuştur. Başından beri hür düşünceye açık amma, bakıyorum bir köşe öbür köşedeki ya­ zarı öyle uluorta tenkit etmiyor. Ayrıca gerek­ tiği zaman dışardaki düşünceye de yer veriyor. Bakıyorsunuz Erbakan Hoca’nın düşüncesi­ ne de yer vermiş. Liberal demek bütün düşün­ celere açık olmak demektir. Milliyet böyle bir gazete olduğu için onu seçtim.

-Sayın Velidedeoğlu, sizin kitaplarınızı, özellikle aile hukuku üzerine yazdanları büyük keyifle okudum. Hukuka ilginiz belli olayların dürtüsüyle mi oluştu?

-Hanımefendi, size lise çağımda başımdan geçen bir anımı anlatayım. Trabzon’dayız. Ben de lise son sınıfta okuyorum. Din dersin- deyiz. Baktım hocamız, ballandıra ballandıra

“zina”dan söz ediyor. Boşanmayı anlatıyor.

Zifaf gecesini ağzını ballandıra ballandıra an­ latıyor. Din dersi değil de aile hukukundayız sanki. Dayanamadım ve itiraz ettim. Olmaz böyle şey dedim. Hoca itiraz etti “Neden?”

Ord.Prof.Dr.Hıfzı Veldet Velidedeoğlu arkadaşımız özcan Ercan'ın sorularını yanıtlarken 50 yıl­ dır yazı yazdığı Cumhuriyet gazetesinden sonra neden M illiyeti seçtiğini anlattı.

“Çünkü” dedim, “Cenab-ı Hak böyle şeylerle uğraşmaz. Din, aile işlerine karışmaz... Hele zi­ faf işine hiç karışmaz.” Hoca çok kızdı. Lise

son sınıftayım, beni kovduracak. Bir süre son­ ra Müdür Ali Canip Bey beni çağırdı. O da çok öfkeli. “Nasd bunu yaptın? Öğretmene

karşı geldin” diye bağırdı. Ancak Allah’tan

beni kovmadı. Dört hafta çıkış iznimin kaldırılmasıyla kurtuldum. Eğer o gün kovul- saydım, belki bugün bir hukukçu ya da yazar Velidedeoğlu olmayacaktım. Sanırım aile hu­ kukuna dönük ilgi bende daha o yaşlarda baş­ lamıştı. Bu olayla daha da derinleşti.

-Efendim, o günden bu yana dine ve hukuka baktığınızda ne tür farklılıklar gözlüyorsunuz?

-Ben darülfünuna devam mecburiyeti ol­ madığı için girdim. Çünkü o zaman çalışıyor,

600 kuruş da maaş alıyordum. Yıl 1920. Ma­ aşım 1922’de 1200 kuruşa çıktı. Meclis’te elle tutanak yazıyorum. Atatürk 1925’te darülfü­ nunu hukuk fakültesi olarak değiştirdi, tik hu­ kuk fakültesi böyle kuruldu. Ayrıca eski hu­ kuk kaldırıldı, yerine yeni hukuk geldi. Bu yeni hukuk bir devrimdi. Din reformu demek­ ti. Ama sakın yanlış anlamayın. Atatürk bir din düşmanı değildi. Hilafeti kaldırdı. Hep şöyle düşünmüşümdür: Bence Diyanet İşleri yerine İbadet İşleri Başkanlığı denseydi daha doğru olurdu. O zaman işte aile hukukuna gi­ riyordu. En kötüsü ne oluyor biliyor mu­ sunuz? Neden imam hatip okullarında din hu­ kukunu, dinsel aile hukukunu öğretiyorlar? Ne lüzumu var liselerde? Ne lüzumu var? Ni­ çin? Haaa... Bir lüzumu var tabii. Altyapı

oluşturmak istiyorlar. Bir birikim oluşturu­ yorlar Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkmak için. Hem içerden, hem de bizim laik olmamızı iste­ meyen Hıristiyan dünyasından...

-Sayın Velidedeoğlu, ciddi bir tehlikeden söz eder gibisiniz?

Evet, bu tehlike büyük ölçüde var. Bakın 1980 sonrasında Anayasa’yı yaptırırken zo­ runlu din dersi koydurdular. Eğer bu sadece din öğretse hiç sorun yok. İbadetin bir par­ çasıdır deriz. Vicdan özgürlüğü var deriz. Ama hayır vicdan özgürlüğünü tamamen yok etme­ ye dönük bir eğitim. Şeriat diye dersleri var. Şeriatı öğretiyorlar. Bir kadının ben dört kadı­ nla yaşamaya razıyım, diyebilmesi kendisinin bizzat köleliği kabul etmesi demektir. Ne bü­ yük bir telkindir, görüyorsunuz. Ama nedense tehlike görülmüyor. Ama Allah’a şükür Ata­ türk öyle bir düzen kurdu ki yıkamıyorlar he­ nüz. Ama yıkabilirler.

-Biraz önce imam hatip mezunları tıp fakül­ tesine gidiyor, başörtü takıyor dediniz. Şeriat düzenine göre eğitilmeleri onların mesleki uygu­ lamalarını etkiliyor mu? Mesela hukuk fakülte­ sinde okuyan imam hatipli bir genç, hâkim ola­ rak göreve atandığında, yargüanan suçlu şeri­ atçı ise kararında onun lehine hareket edebilir mi? En azmdan vicdani açıdan?

-Bu oluyor tabu, ama hukukun ceza kısmında... Benim sözünü ettiğim ise hususi hukukta, özel hukukta. Medeni hukukta böyle bir şey olamaz. Türkiye Cumhuriyetinin hu­ kuk yasalarına uyulur. Müsamahalar ve etki altında kalmalar ceza hukukunda görülebilir. Ben bu koalisyondan sonra herkesin yavaş ya­ vaş aklı başına gelir ve bu tehlikeyi daha ciddi­ ye alırlar sanıyorum. Demokrasilerde çok önemli olan üç noktayı hiç unutmamak gere­ kir: Birincisi din sömürüsü, İkincisi orman sö­ mürüsü, üçüncüsü ise gecekondu sömürüsü­ dür. Politikacılarımızın buniann takipçisi ol­ maları gerekir.

Referanslar

Benzer Belgeler

“Aveuglant Aveugle” adlı şiir kitabı için renkli gravür ve kabartma baskılar, Jean-Claude Renard’ın “D itsd’un Livre de L’Amour” adlı kitabı için renkli

İşte bu farklardan dolayı yakıt tasarrufunun daha önemli olduğu derin uzay görevlerinde ızgaralı iyon motorları tercih edilir- ken çevik yörünge manevralarının

Cevdet Paşa (Tanınmış tarihçi) ithaf ve imzalı fotoğrafı, Hüseyin Avni Paşa'nm fotoğrafı (*bdiilazlz'in seraskeri), Zaptiye N a z ı n Nazım Paşa'nm fotoğrafı (Şair

Adnan Saygun qui lui a donné une renommée internationale, est l’ora­ torio de Yunus Emre qu’il a com­ posé en 1946, alors qu’il était inspecteur des Foyers

GÜNGÖR DİLMEN —Yerli oyun yazarlığının küçümsenmesi beni çok üzüyor.. PO RTRE

Birçok defa da, Ziya Kalkavan ya da Kakavanlardan biri, ka-i çakçılıkla suçlanmış, haklarında davalar açılmış, hatta tutuklan­ mışlardı. Ziya Kalkavan,

Törende yapılan k o ­ nuşmada, Adnan Saygun ’un M acar besteci Bela B artok’un Türkiye’de bulunduğu 1936 y ı­ lında ve daha sonraki yıllarda M acar müziği

Bankalar, Borsalar, Sigortalar gibi ekonomik teşekküllerin İşle - yişine ku’ ak vermelidir. Hukuk ve manevi İlimler sahasındaki mes - lek teşekkülleri He