• Sonuç bulunamadı

Ressam A. Sami:Hayatta ilk dayağı nasıl yemiş?

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ressam A. Sami:Hayatta ilk dayağı nasıl yemiş?"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

7

1 E S S A M A . S A M I

Hayatta ilk Dayağı

Nasıl Yem iş?

Ressam Ali Sami Boyar’ın bütün Marmarayı kucaklıyan, boya­ lı, boyasız yüzlerce tablo ile süslü apartımamndayım. Nazik ve sevimli san’atkâr, beni kır yıllık bir dost gibi karşıladı. Küçüklük hatıralarım almıya geldiğimi söyledim. Sorduğum şeyleri hiç ya- drgamıyarak, ince fakat çok canlı ve hareketli sesiyle, anlatmıya başladı:

— Küçük Mus - tafâ Paşa mahalle sinde doğmuşum! Dört beş yaşla - rında bilmem var ru idim?.. Birgün sokaktan geçer - ken, sed üstünde bir çocuk gördüm. Ayağındaki takun

yeleri düşürmüş, hüngür hüngür ağ lıyordu. Küçük yaştan beri iyilik et meşini severim. Bu, belki bende ir sî bir şeydir.. Tanı madiğim bu çocu - ğa acıdım. Ta - künyesini kendisi­

ne verdim, zaval lı kim bilir ne ka­ dar sevinecekti.. Bulunduğum yer, şeddin alt yanın - da idi. Takunyeyi alıp yukarı doğ - ru attım. Fakat gücüm yetmediği

için, çocuğun oturduğu yere kadar fırlatamıyordum. Bir.. Bir daha.. Bir daha savurdum. Nafile!. Ta. kuUyiâyl çocuğun eline vermek mümkün olmuyordu.

B

en böyle takunyeyi atıp tek­ rar tutarken, enseme şid. detli bir tokat indi. Öyle bir hüdaî sille ki, gözümden şimşek çaktı sandım. Can havlile başımı çevi­

Ressam A li Sami Boyar

—- Çekil oradan! Sen benim ço­ cuğumun takunyesinden ne isti­ yorsun, bakayım.. Seni musibet se­ ni... Seni edepsiz seni...

Kafamdan aşağı kaynar su bo­ şandı sandım. Gayet nazlı büyü, müştüm. O gün, ilk defa el dayağı yiyordum.

Yaptığım iyiliğe, hayatta kem­ likle gördüğüm ilk karşılık bu ol­ du..

rince, ne göreyim: Tanımadığım

bir kadın.. Şöyle bağırıyor bana:

D

ört kardeştik. En büyüğü­ müz ablamdı. Çocuktum amma, hiç bir fikri, kendim beğen­ meden, doğruluğuna kanaat getir­ meden kabul etmezdim.

Dimağımda, isim veremediğim teşekkül etmemiş halde yaşıyan bu duyguyu çok küçük yaşta dahi hissederdim. Bu yüzden, aile için­ de bana geçimsiz, serkeş, haylaz derlerdi. Çünkü, başkasından sâdır olmuş bir mütaleayı kolay kolay kabul etmezdim. Hakkımda veri­ len acı hükümleri duydukça, kendimi tahsil çağı geçmiş, istik­ bali tehlikede bir çocuk sanırdım, içimde, derin, üzüntülü bir duy­ gu uyanmıştı. Bahriye mektebinin müsabaka imtihanına girdiğim gün henüz 11 yaşında idim. Sını­ fımın en küçüğü olduğum halde, evdekilerin bana “ koca oğlan” de. yişlerine şaşar, kalırdım.

Ancak mektebe girdikten son­ ra, küçük bir çocuk olduğumu an- lıyabildim.

Nasıl sünnet olduğumu soru­ yorsunuz. Keşke hiç sormasaydı- nız. Çocukluğumun en acıklı ha­ tıralarından biri de o dur...

Amcamın oğlu Rıza Fazılla bir. likte — Darülbedayiin eski artis­ ti — sünnet ettilerdi beni..

Daha o zamanlar, mini mini bir yavruydum. Gece yarısına doğru, benden dehşetli bir kan boşandı..

Bahar Müsabakası

I KUPONU: 5

>

Bukuponları kesip

saklavınız

î htiyar bir dadının elinde, I leğenler dolusu kan kay­ bettim. Babam serhoş.. Amcam serhoş.. Aile efradı, irili ufaklı ser. hoş..

Sünnet eden hekim bile körkü­ tük serhoştu. Yalnız annem:

— Evlâdım gidiyor! Diye fer­ yadı basıyor amma, dinliyen kim.. Onlar, benim şerefime eğlenir, ken, ben de onların şerefine, az kalsın ölüyordum.

Bu meş’um vak’a, beni ömrüm oldukça mariz yaptı. Amcam mer­ hum, müthiş akşamcı idi. Rakıyı, imbikten kendisi çekerdi. Siz dü­ şünün hali artık.. Hizmetçiler, u- şaklar içinde bile ayık yoktu.

ilk tahsilimi nerede mi yap­ tım? Anlatayım:

Defterdarda bir Darülfeyz mek­ tebi vardı. Halicin buz tuttuğu se. ne, beni bu mektebe başlattılar. Aman, ne mektepti Allahım.. Hiç unutmam: Bir müdürümüz vardı. Adına Camgöz Mehmet efendi der­ lerdi. Her akşam, otuz, kırk kişi­ yi, divan dayağma çekip, ayakları, nın altmı somun gibi şişirmezse, herifin işi rast gitmezdi. Kendisi, galiba Eyüp camilerinin birinde i- mamda Nasılsa, saraya da çatmış­ tı. Hattâ, bu çatkınlık dolayısile, mektebin adını Darülfeyzi Hamidî koymuştu.

Dayak atmak, bu Camgöz Meh­ met efendi için, yemek, içmek gibi, bir ihtiyaçtı. Dayağa müstehak kimse bulamadığı gün, torunu Ha- lidi çağırır; eline sopayı alırdı:

— Ulan, yat aşağı!

Çocuk, ağlamağa başlardı: — Aman, dede.. Ben ne yaptım?, Camgöz kızardı: j — Elbette bîr şey yapmışındır.. Yat bakayım..

H

alid, zar zor yere yatıp a- yaklarını havaya dikerdi. Camgöz Mehmet efendi de verir, di sopayı..

Aradan seneler geçti: Küçük Halit, Eyübün meşhur dolandırıcı Halidi oldu. Şimdi kendi kendime dedesinden yediği dayaklar aklı­ ma geldikçe:

— Adamcağızın hakkı varmış.. Diyorum, torununun ne kıratta bir mahlûk yetişeceğini çok zaman ev. vel anlamış! .

Mektepte en sevdiğim ders resim dersi idi. Kendimi bildim bi­ leli resim yaparım. Evin içnde ne varsa, hepsi benim için birer mo­ deldi.

Size küçüklüğümün en neşeli hatırasını anlatayım: Bu, bir hur. ma hikâyesidir. Eve, Bağdaddan bir koca dal hurma göndermişler­ di. Her çocuk gibi yemişi sever­ dim. Fakat bu hurmalar, henüz olmamıştı. Onu, tavana asarken bana da:

— Sakın ha!.. El sürme hurma­ lara.. Eyice olsun da öyle yiyece­ ğiz! Dediler.

F

akat ben, o günden sonra hurmalara bakıp bakıp gö­ ğüs geçirmeğe başladım. Bir sa. bah, odada kimse yokken, iskemle­ lerden yaptığım bir ehramın üze­ rine çıkarak, daldan bir hurma kopardım. Fakat ağzıma atmamla yere tükürmem bir oldu. Belki, ö- tekiler daha olgundur diyerek, beş on hurma daha kopardım. Tam bu sırada, içeriye birisi girmişti. Hur­ maları görmesinler diye acele ile koynuma soktum.

Yemekten sonra, hurmaları, o» rada unutmuşum. Ertesi sabah, kalkınca, bir de ne göreyim. Koy. numdaki sıcak hava ile hurmala­ rın hepsi olmamış mı ? .

Birer birer yedimi Artık çaresini keşfetmiştim. Gündüzden, hurma­ ları koparıyor, gece yatağımda on. lan ısıtıp olgunlaştırıyor, sonra da birer birer ağzımı şapırdatarak yi­ yordum.

Daldaki hurmalar, birkaç gün içinde bitti. Fakat hiç kimse bun­ ların nasıl bittiğine akıl, sır erdi, remedi!..

Referanslar

Benzer Belgeler

According to the findings of experimental studies related to the factors affecting the perception levels of pre-service teachers regarding problem solving skills;

麥門冬 乾薑(各六兩) 人參 白朮 甘草(各五兩) 附子 茯苓(各三兩)

Tablo 4.6.‟ya göre 36-72 aylık korunmaya muhtaç çocukların geliĢim alanları (biliĢsel geliĢim, dil, sosyal-duygusal, psikomotor, öz bakım becerileri) ile koruyucu ailenin

Son olarak İş Bankası Ya­ yınları “Bedri Rahmi Eren Eyüboğ- lu Aşk Mektuplarını üç cilt olarak okurları ile buluşturdu.«. Taha

Dilenci vapuru, adı verilen diğer vapur ise, Vükelâ va­ purunun tamamen aksine olarak Boğaziçi’nin iki yaka­ sındaki bütün iskelelere te­ ker teker

Gerçi Alman şeflerin mesleki bilgi ve deneyimleri konusunda yeryüzünde hiç kimsenin en ufak bir şüphesi yok, ama Alman mutfağı konusunda Nietzche'yi aşabilmiş insan

Ba- tı’da ise yazarımız hakkında “Sait Faik veya Yaşama Hırsı” adlı bir makale yayımlayan Belçika Aka­ dem isinden Roger Bodart onun için “Çağdaş

Bu yerdeğiştirme değeri, güçlendirme öncesi durum için yapılan doğrusal olmayan dinamik analiz sonucu bulunan, en düşük 7 cm, en yüksek ise 20.4 cm olmakla