F ikret M uaüa’nm resim leri G aran ti ve K ile’d e sergilen iyor
/(■
9
/
Silmen 4bohem efsane’
Kültür Servisi — Türkiye’de Fikret Mualla’lı günler yaşanı
yor. Bir ay kadar önce Portakal
Sanat ve Kültür Evi’nde bir Fik
ret M ualla müzayedesi düzen lendi. Çeşitli müzayedelerde de Fikret Mualla resimleri eksik ol muyor. Bu arada, Garanti ve Kile sanat galerilerinde iki Fik ret M ualla sergisi açılıyor. Ga- ran ti’deki sergi, Türkiye’deki koleksiyonlardan derlenen bir retrospektif niteliğinde. Kile’de- ki sergi ise Jacqueline Quillere koleksiyonundan.
Fikret M ualla ‘olayı’m, uzun yıllar Fransa’da yaşamış ressa mımızın ‘ilgi odağı’ oluşturm a sına önemli katkılarda bulunan
Ferit Edgü i'e konuştuk.
—Sanatta bir enflasyondan söz edilebilir mi, bilmiyorum. Am a burda da, bir ‘arz ve talep’ sorunu var. Fikret Mualla, son onbeş yılın en çok aranan res samı. Bu nedenle olsa gerek, yurdum uzda ilk kez, bir ressa mın yapıtlarından oluşan bir müzayede düzenlendi ve bildiği niz gibi satışa sunulan 61 resmin tüm ü alıcı buldu. A m a hemen belirteyim ki, P aris’te ilk Fikret M ualla müzayedesi 1977 yılın da yapılmıştı. Bu müzayedede yanılmıyorsam 130 kadar resim vardı ve tüm ü satılmıştı. Ama tabii bugünkü fiyatlarla değil. D aha sonra P aris’te iki Fikret M ualla müzayedesi yapıldı. A m a Fikret M ualla olayı, Tür
kiye’de ve F ransa’da kanımca
1977’deki ilk müzayede ile baş
ladı.
—O günden bugüne Fikret Mu alla olayı nasıl gelişti?
— 1977 Paris müzayedesini, Fik ret M ualla için bir başlangıç noktası olarak niteliyorum. Bir rastlantı sonucu L ondra’day dım. Müzayede haberini orda, dostum Abidin Dino’dan aldım. Atlayıp Paris’e gittim. Müzaye de gecesi, Hotel D rouot’nun sa lonlarında üç T ürk vardı: A bi din Dino, Vitali Hakko ve ben. Belki bir-iki Türk gazeteci. Fi yatlar akıl almayacak kadar dü şüktü. Y urda döndüğümde bir yazı yazarak, diplom atlarımı zın, kültür ateşelerimizin uyu
duğunu, kendi sanatçılarıyla hiç mi hiç ilgilenmediklerini yaz dım.
Benzer bir yazıyı da Dino dostum yazdı. Kısa bir süre son ra ikinci Fikret M ualla müzaye desi yapıldı P aris’te. Bu m üza yedede özel olarak bulunm a dım. Am a Türkiye’den sanatla ilgili ilgisiz birçok kişi gitti, Kül tür Bakanlığı adamlarını yolla dı, diplomatlarımızın önemli bir bölümü müzayedede hazır b u lundu, Fikret Mualla’mn resim leri bu müzayedede kapışıldı ve bir öncekine oranla, yaklaşık on misli fiyatlara satıldı. Ve Fikret
Mualla ‘olayı’ böylece günüm ü ze değin sürdü.
—Bunda biraz da sizin etkiniz olmalı.
—Benim etkim .. Evet, belki... Am a bunu abartm am ak gerek. Ben belki işi biraz çabuklaştır dım. Ben olmasaydım da, Fik ret M ualla böylesi bir ilgi odağı oluşturacaktı. Biraz er, biraz geç, am a m utlaka. Beni şaşır tan, birinci müzayedenin ardın dan A bidin’in ve benim yazıla rımın özel ve tüzel kişiler üzerin de böylesi bir etkisini görmek oldu. Kırk yıldır, çeşitli konu larda yazıyorum, hiçbir yazım
böylesi bir etki yaratm adı. D o layısıyla, bunun sırrım benim ya da A bidin’in yazılarında değil, Fikret Mualla’da aram ak gerek, diye düşünüyorum .
—Peki Türkiye’deki bu ilgi, Fransa’daki Fikret Mualla satış larını etkiledi mi?
— H em de n a s ıl. 1977’de 700-800 franga (o zamanlar frank 3 lira bile değildi) satılan Fikret Muallalar, bugün, Paris’ in müzayede salonlarında 70-80 bin franga satılıyor.
—Ama bunun sonucunda sah te Fikret Muallalar piyasaya sü rülmeye başlandı.
—Ne yazık ki, F ransa’da üreti len bu resimler, Türkiye’de pa zarlanıyor. Ve alıcının (koleksi yoncunun diyemiyorum) bilgi sizliğinden kaynaklanıyor. Ama yalnız Fikret M ualla konusun da değil. Resim toplayanların, gerçek koleksiyoncu durum una gelmeleri için bilgi ve görgüle rini artırm aları gerekiyor. Bu aşam aya varana değin de bu işi bilenlerden yararlanm aları ge rek.
—Garanti Bankası Sanat Gale- risi’ndeki retrospektif sergisine yazdığınız sunuda, Fikret Mu- alla’nın bir efsaneden bir sanat gerçeğine dönüştüğünü yazıyor sunuz. Bu nasıl gerçekleşti?
—İnanın ki, birçok kişinin san dığının aksine, bunda benim pa yım yok ya da yok denecek ka dar az. Fikret M ualla, benim P aris’e gittiğim 1950’lerin so nunda bir efsaneydi. Kaynağı 19. yüzyılın sonlarından kay naklanan, sonra ModigUani,
Souüne, Utrillo ile devam eden
bohem sanatçı efsanesinin bir uzantısıydı. Alkolik ve psiko pat. Ne zaman ki, Fikret M ual la ’mn resimleri büyük çapta Türkiye’ye girmeye başladı, bir biri ardı sıra sergileri açılmaya başlandı, bu efsane yerini ressa mın kişiliğine bıraktı. Birçok ressam arkadaşı bile bu bohemi, sıradan bir illustratör olarak gö rüyordu. Bu sergiler, bu anlayışı yıktı. Karşımızda büyük bir res sam vardı. Bohem efsanesi, bu sanatçı kişiliğin ardından silinip gitti.
—Bundan sonra Fikret Mualla için ne yapmayı tasarlıyorsu nuz?
—Anısına ve sanatına karşı mo ral bir sorumluluğum olduğunu düşünüyorum . Çünkü yüzlerce resmi elimden gelip geçti. Bir o kadarı d a koleksiyonumda bu lunuyor. Portakal Sanat ve Kül tü r Evi’ndeki müzayedenin ka talogu için Raffi Portakal’dan satışa sunulan tüm resimlerin katalogda yer almaşım istedim. Bir referans olması için.
Bu arada Fikret M ualla’mn sanatı ve kişiliği üzerine bir ki tap hazırlıyorum. Bir başvuru kitabı niteliğinde. 200 kadar renkli, bir o kadar da siyah- beyaz resminin yer alacağı bu kitabın, görmesini ve okum ası nı bilenler için aydınlatıcı bir ki tap olacağını um uyorum . Bu nun yanı sıra önümüzdeki yıl içinde elimdeki mektuplarım ve
Çakallar benzeri bir karnesini
de yayımlama olanağım bulaca ğımı umuyorum.
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi