Y İ R M İ S E K İ Z E Y L Ü L ’ DE A N I L A C A K O L A N
R E S S A M I N M E Z A R I Y E Ş İ L K Ö Y D E B U L U N D U
KONT AMADEO
P R E Z İ O S İ
Yazan: M. Nezih BAŞGELEN
Onu kısaca tanımlamak gerekirse şu söylenilebilir; her yönüyle tam bir sanat adamıydı. Gerçekten de ya şamı boyunca tüm bir zenginlik ve ihtişam dolu bir gelecek onu her an beklerken o mütevazi kişiliği içinde bir sanatçı olarak kalmayı tercih et mişti. Kendisi gibi birçok sanatçı o devirde İstanbul'a gelmiş ancak hiç biri onun gibi kalıcı olmamıştı. 1851 yılının güzel bir gününde Mal- ta'dan kimbilir ne düşüncelerle gel diği bu şehirde iki yıl kalmayı u- marken bir türlü ayrılamamış he men hemen ömrünün sonuna kadar İstanbul'da onun bir aşığı olarak ya şamıştı.
Hemen hemen hiçbir sanatçı, o gü nün İstanbul'uyla onun kadar iç içe olamamış, onun gibi İstanbul'u tab lolarına tam bir gerçekçilikle yansıt mayı pek başarabilmiştir.
Fakat 1882 yılının 28 Eylül'ünde İs tanbul'da yayınlanan «Levant He- rald» gazetesinde yer alan şu ha ber bu ölümlü dünyada tek, ama acı bir gerçeği bir başka yönüyle bize yansıtmaktadır.
Haber aynen ş ö y le d ir:
«27 Eylül Çarşamba günü acı bir av kazası geçirmiş olan Mösyö Kont Amadeo Preziosi'nin ölüm haberini vermekle üzüntü duyarız. Merhum çok değerli bir ressamdı. Kendi ta bii yeteneğinden başka yol gösteri cisi olmadan genç yaşta ressamlığa başlamıştı. Kısa zamanda azmi ve sanatçı ruhu sayesinde başarıya u- laştı ve yine gittikçe artan bir üne erişti.
Mösyö Preziosi, yorulmak bilmeyen çaıIşkan bir sanatçı, alçak gönüllü bir insandı. Son derece özenle süs lenmiş atölyesi ziyaretçilerin hay ranlığını çekerdi. Onun eserlerini ya rattığı bu yer sık sık ziyaret edilen bir sanat merkezi haline gelmişti. Şöyle ki İstanbul'a gelen ya da İs tanbul'da bulunan pek çok seçkin yabancı onu burada görmeye gelir di.
Bütün amatör ressamların Beyoğlu Tepebaşındaki Belediye bahçesinde art arda açtıkları iki sergide Preziosi
de yeteneğinin orjinal ürünlerini ser gilemişti.
Cenaze töreni dün Yeşilköy'de bir çok dostlarının katılmasıyla yapıl mıştır.»
Sanırız bu birkaç satır bugün bile ardından anlatmak istediğimiz bir çok şeyi o günün değerleri içinde bile olsa en özlü biçimde anlatmak tadır.
Bize bu satırların aktarıldığı günün üzerinden bugün hemen hemen 93 yıl geçti. Aradan geçen uzun yıllar insanlara geçmişteki birçok olayı unutturduğu gibi bunu da zamanla unutturdu. Belki çok acı ama Pre ziosi günümüze ulaşan bir mezarı dışında son yıllara kadar bu to p raklar üzerinde yapayalnız kaldı. Ancak bu geçen süre içinde eser leri yapıldığı günden bu güne de ğerlerinden hiçbir şey yitirmediler, işin ilginç tarafı yıllar yılı eserleri birçok dergilerde, tarih mecmuala rında, kitaplarda, takvimlerde, kart postallarda aklımıza gelebilecek heı yerde kullanılırken kalkıp da birisi bunları kim yapmıştır kim meydana getirm iştir dememiştir. Hatta işin garip tarafı bugüne kadar yayınla nan esaslısından esassızına tüm an siklopedilerde bile hakkında tek sa tır yazı çıkmadı.
Ancak Osman Öndeş'in yaptığı de ğerli araştırma ve incelemeler so nucu tarihin karanlıklarına gömül müş sanatçı bugün her yönüyle gün ışığına çıkmış, Türk tarihinde hak ettiği yeri almıştır.
Nezih Başgelen Preziosi'nin Yeşilköy'deki mezarı başında...
Biz de bir Yeşilköy’lü olarak meza rını Yeşilköy’de bir yerde bulundu ğunu öğrenince hemen bu mezarı aramaya koyulduk. Kendisi yanında hizmetkârı olduğu halde avlanmak amacıyla Yeşilköy'de kırlarda bulu nurken bir av kazası sonucu yara almış ve burada ölmüştü. Gömül düğü yerde Yeşilköy'de bir yerdey di.
Yeşilköy'deki yabancılara ait tek toplu mezarlık «Latin Katolik Me zarlığıydı». Biz de çocukluğumuzun korkulu rüyası bu mezara gittik. Me zarlığın ağır küflenmiş demir kapısı gıcırdayarak açılırken sanki zaman içinde bir başka alemdeydik. Me zarlığın hali gerçekten acınacak bir haldeydi. Hemen hemen her mezar tahrip olmuştu. Görünürde sağlam olan tek mezar yoktu. Bu durumun Preziosi'nin mezarının da başına ge lebileceği düşüncesi bizi bir anda ürpertti. Ancak zorlu bir araştırma dan sonra yoğun bir dikenliğin için de onun mezarını bulabildik. Bir in sanın giremeyeceği kadar sık bö ğürtlenler Preziosi'nin mezarını ku caklamış hemen hemen bir asırdır korumuşlardı. Toplumun unutup bir kenara ittiği sanatçıyı tabiat kendi bağrına basmış ve korumuştu. Bu nun üzerine hemen kolları sıvayıp mezarı örten dikenleri temizlemeye koyulduk. Bir saatlik yorucu bir ça lışmadan sonra mezarı gün ışığına çıkarmıştık. Biz bir Yeşilköy'lü ola rak kendimize düşen görevi az da olsa yapmıştık, bundan sonra sıra sanırız tüm sanatseverlerimize düş mektedir.
Taha Toras Arşivi