Müverrih
f
âh m
et
Refik
n-.*» ı p ım n m ı ı v mı vmmmmmaeam • v ' £.
Yazan: Taha Toros
Türk tarihi büyük bir mü verrih kaybetti! Bütün ömrünü tarih yazmak ve okumakla ge çiren ve bize en tatsız tarihî vakaları bile şurup gibi içiren Profesör Ahmed Refik de öldü..
O Ahmed Refik ki bir mü verrih olmakla beraber bir edip ti; bir hoca olmakla beraber,bir şairdi! Ve Büyük Adayla yek- vücut bir cisim gibi ona bağlıy dı.
Ehli dil olmakla beraber dehşetli bir âşıktı!. Adaya âşıktı tabiata âşıktı, tarihe âşıktı ve nihayet güzel sanatlara âşıktı. Ve bütün damarlarına kadar bu kokuyu sindiren adamdı..
Sevgisi açık değil gizliydi.. Sohbeti kaleminden de tatlı söz leri tabiatın kendisi idi.
* i
* *
Ahmed Refik’in (Kadınlar1 Saltanatını) ve (Lâle devri) ni okuyanlar onun sanat kabiliye tine hayranlıklarını gizliyemez- ler. işte lise sıralarında tattığım o tarihî kitapların zevkiyle Ah med Refiki görmek iştiyakı da artmıştı.
Üniversiteye girdiğimiz 930’ senesinin bu aylarında idi. Ta rihçi Saidle Darülbedayie gidi-! yorduk. Galatada (Cenyö) lukan-| tasına girmiştik. Ahmed Refik talebesi olan tarih muallimi Sa- _ idi yüksek sesle ve masasından kalkarak çağırdı!. j
işte Ahmed Refiki ilk defa böyle bir birahane köşesinde Adanın son vapurunu beklerken tanımıştım. O günlerde bir ga zeteye yazdığım makaleyi üstad okumuştu. Takdim edildiğim, zaman:
— Bu isim dünden itibaren1 bana yabancı gelmiyor, dedi. O rada haylice eğlenceli ve nükteli sohbetlerini dinledik Biran gel dı ki Ahmed Refik:
— Sizi şuracıkta küçük bir^ birahaneye götüreyim. Orada* benim şarkılarım söylenir, dedi.
Az soma yeraltı gibi karan lık Galatarıın hammallar ve kül han beyler dolu küçük bir rney-l hanesine girmiştik. Bütün müş
teriler: '
— Buyursunlar üstad! diye ayağa kalktılar.. Acaip! Bu bü yük müverrih ve müderrisi ba lıkçılar ve küfeciler nerden ta nıyordu?.
Derhal üstada yer verildi. Çalgı sustu ve ne çalınmasını istediği Ahmed Refik’e soruldu. Birahanenin tek kızı az sonra Ahmed Refik’in güzel bir şarkı sini okumağa başladı.
Esasen o günlerde bütün piyaçanın plâklarındaki şarkılar ve meyhanedeki gazellerin müb- dii Ahmed Refikti! Bunu; öyle zannediyorum ki pek az insan bilmektedir.
**
Ahmed Refik’in derslerine sık sık giderdik. (Sarı Selim) i üç ay anlatırdı. Deli Ibrahimi anlatışı baştan başa şiirdi..
Bir iki kere de Adadaki evi ne gitmiştik. Zengin bir kütüp hanesi vardı. Her gittiğimizde yanında kendisinin yetiştirdiği ve hayranı olduğu talebelerle karşılaşırdık.
Ahmed Refik’in hususî ha yatında içki ve avcılık mühim roller oynamıştır. Mahir bir av cı olan üstad son zamanlarda fazla içmekte idi.
Üniversiteden ayrıldıktan sonra hayatında intizam kalma dı. Ve İstanbul gazetelerinde de okuduğumuz gibi zaruret içeri sinde dünyadan göçüp gitti! Hiç değilse manen yaşaması da bi zim için bir tesellidir. Bıraktığı. eserler oııun ölümünü hissettir- miyecek kadar olgun ve boldur;
-h
*
I
t