• Sonuç bulunamadı

Kuğunun ölümü

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Kuğunun ölümü"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SAYFA

7

DÜZYAZI

ORHAN BİRGİT_________

Kuğunun Ölümü

Sonsuzluk yolculuğuna uğurladığımız dostların ar­ kasından yazı yazmayı sevmiyorum.

Sadece duyduğum acıyı, tüm boyutlarıyla yansıta- mayacağım için değil. Yaşamlan sırasında, değerini bilemedikleri onca kişi için gazete haberlerinde isim­ lerinden söz ettirmek, kameralar karşısında boy gös­ termek amacıyla o uğurlama törenlerine gelenlerin olduğunu da bildiğim için.

Dün toprağa verdiğimiz Çelik Gülersoy, 73 yıllık yaşamı sırasında bizim toplumumuzun yeterince de­ ğerini bilemediği ender kişilerden birisiydi.

Bu köşede 26 Ocak 2000 günü yayımlanan Düz­ yazı, ‘Kuğunun Ölümü’ başlığını taşıyordu ve Güler-

soy’un bu ülkeye bitip tükenmeyen kazanımlarını, sa- tırbaşlanyla sıralıyor; ancak o kazanımlara adeta sır­ tını çeviren yöneticilerimizin tutumu yüzünden nasıl düş kırıklığına uğradığını da anlatmaya çalışıyordum.

TürkiyeTuring Kurumu’nun yönetimini üstlendikten sonra, “tam bir amatör heyecanı He geceyi gündüze kattığını”, sevdalısı olduğu bu kente, Yıldız Parkı’nı,

Malta, Çadır, Emirgân, Beyaz, Pembe ve Sarı köşk­ lerini, Çamlıca Tepesi’ni yeniden kazandırdığından söz ediyordum. Beykoz’daki Hidiv Köşkü’nü süper bir otel haline getirdiğini, Fenerbahçe’deki çamur der­ yası Fenerbahçe Parkı’nı onararak gezi ve küçük ke­ yifler için oturulacak mekânlarla süslenmiş bir yer ha­ line getirdiğini söylüyordum.

Gülersoy tüm bu zenginlikleri, İstanbul’u, İstanbul­ luların gözleri önünde kazandırmıştı. O kazanımları, sanki topluma hizmete talip bir politikacının yapmak­ la yükümlü doğal hizmet zinciri gibi algılayan bizler, yıllarca çayımızı ya da içkimizi içtiğimiz, yemek yedi­ ğimiz bu mekânların, Refah Partisi ve Tayyip Erdoğan damgalarının vurulduğu Büyükşehir Belediyesi’nin özel çabasıyla arabeskleştirilmesini de sessiz bir vur­ dumduymazlık içerisinde izledik.

Ne kendimiz ne de dışandan gelen dostlarımızı gö- türemediğimiz içimizdeki bu başka dünyayı boykot et­ tiğimizi bile fark edemedik.

Böylesine, bulunmaz “bi mislü baha”\ar\n kapıları­

nın üstümüze nasıl kapatılabildiğini, kapatılması için de öncelikle Gülersoy yönetimiyle ilişkisinin kesilme­ sini içimize sindiremediğimizin isyanını haykırama­ dık. Gülersoy, önce Sultanahmet’teki Yeşil Ev ve Aya- sofya Pansiyonları ile İstanbul’a hizmet etme iddiası­ nı dört dörtlük sürdürmesini bildi. Daha sonra da Bü- yükada’da kendisine yepyeni bir uğraş alanı yarattı.

Gülersoy için anıt__________________

Çünkü, artık zorunlu küçülme dönemiydi. Baskılar, kesilen gelir kaynaklan, işletmelerin vergi ve sigorta borçlarının, kıdem tazminatlarının, cezaların artması­ na neden olmuştur. Yukarıda sözünü ettiğim ‘Kuğu­ nun ölüm ü’ yazısını, bir gün önceki Milliyet gazete­

sinde Eylem Türk'ün bir haberi nedeniyle yazmıştım. Haberde, Gülersoy’un altında kaldığı ağır borç yükü­ nü bir ölçüde aşmak amacıyla Turing Kurumu’nun antikalarını 45 milyar liraya elden çıkarttığı anlatılıyor­ du. O elden çıkartmanın da yeterli olmadığı, kurumun iflasın eşiğine geldiği de yazılmıştı.

Belki, kendisini çok sevdiğini bildiğim Başbakan Ece- v it’e sesini duyurabilir diye, söylediklerini yinelediği­ mi belirtmiş ve dönemin kültür bakanından, turizm ba­ kanından Turing Kurumu’nun ayakta kalmasını sağ­ layacak önlemler almaları için çağrıda bulunmuştum. Gülersoy’un, benim yazdıklarımdan elbette habe­ ri, ancak yazım yayımlandığı zaman oldu. Dostça bir mektup aldım.

Aradan geçen zaman diliminde, o dost mektupla­ ra bir kese kâğıdına konulmuş “hormonsuz” mevsim

sebzesi de eklenirdi. Ben kendisine, ülke kültürüne ve turizmine yaptığı büyük hizmetlerini anımsatırdım. Gülersoy da beni, çizgisinden sapmayan kişi olduğu­ mu söyleyerek yüreklendirirdi.

Dün, 38 yıl hizmet verdiği Turing Kurumu’nun kon­ ferans salonundaki törenin bitiminde Gülersoy’un ta­ butunu ağır ağır merdivenlerden indirdiler. Bir keman sanatçımız, çok sevdiği ve ölüm yolculuğuna çıkma­ dan birkaç dakika öncesine kadar dinlediği eserleri seslendiriyordu.

İstanbul’a kazandırdıklarını, yani yetiştirdiği çocuk­ larını kopartmasına elinden alan Tayyip Erdoğan’ın, Gülersoy’un ölümü üzerine bir başsağlığı mesajı ya­ yımladığını, bugünkü Büyükşehir Belediye Başkanı Gür- tuna’nın da “Gülersoy’un kaybı, İstanbul için bir ka­ yıptır. Daha yakın b'ır çalışma ortamına girecektik. Ama ömrü vefa etmedi” dediğini okudum.

Umanm; bu açıklamalar İstanbul adına, Çelik Gü- lersoy’dan af dileme amacıyla yapılmış olsun. Aca­ ba, Bülent Ecevit’in Gülersoy’un anısını yaşatmak ama­ cıyla İstanbul’a dikilmesini önerdiği anıt o af dileme­ nin somut bir örneği olarak Büyükşehir Belediye Baş­ kanı Gürtuna tarafından yaşama geçirilemez mi?

Kişisel Arşivlerde İstanbul »elleği Taha Toros Arşiv

Referanslar

Benzer Belgeler

Günümüzde doğal ürünlere olan ilgi, doğal olarak yetişen tıbbi ve aromatik bitkilere de yansımış durumda.. Dünya- daki 300 bin çiçekli bitki türünden 20 bininin

Abdülham it II nin zam anında bile şahsiyetli bir divan şairi olan vezirin, AvrupalI bir riyaziyeci sayılacak derecede de­ ğerli olan m üşirin, birincisi D

Ö¤rencilerin biliflim teknolojilerini etik d›fl› kullan›m ta- n›mlay›c› istatistik sonuçlar›na göre bilgisayar ve internet kul- lan›n düzeyleri sonuçlar›

Daha sonraları sırasiyle Diyanet İşleri Müşavere Heyeti âzası, ikinci reisi, ve nihayet Diyanet İşleri reisi olan Akseki 10 ocak 1951 de bu vazifede iken

bir sektörde benzer yapılaşmalara giderek faaliyet gösteren firmaların tümünün davranışlarını temsil etmeyebileceği düşüncesinden yola çıkılarak,

Bilgiye gcreksinint duyan bireyiu galtEma aLqkanhklan, bilgiye ulaqma araE- lan/kolayhklarr bu :uaglar konusundaki bilgi, bunlann delerinirt bilirrcinde olnak, is-

Tarihi Haydarpaşa G arı'nı yaptıran Haydar Paşa'nın to­ runu Jean Yves Haydar ve eşi film oyuncusu, fotomodel Christine, dün dedelerinin yapıtını

Güzide fikir adamlarımızdan muharrir ve doçent Hilmi Ziya­ nın yıllar süren tetkikler neti­ cesi olarak hazırladığı bu büyük İçtimaî rorhan bugün