• Sonuç bulunamadı

LİSEYE DEVAM EDEN KIZ ÖĞRENCİLERİN BESLENME ALIŞKANLIKLARI VE BULUNDUKLARI KİLOLARINDAN MEMNUNİYET DURUMLARININ İNCELENMESİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "LİSEYE DEVAM EDEN KIZ ÖĞRENCİLERİN BESLENME ALIŞKANLIKLARI VE BULUNDUKLARI KİLOLARINDAN MEMNUNİYET DURUMLARININ İNCELENMESİ"

Copied!
120
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

AİLE EKONOMİSİ VE BESLENME EĞİTİMİ ANABİLİM DALI

LİSEYE DEVAM EDEN KIZ ÖĞRENCİLERİN BESLENME ALIŞKANLIKLARI VE BULUNDUKLARI KİLOLARINDAN

MEMNUNİYET DURUMLARININ İNCELENMESİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan Numan ÖZDEMİR

(2)

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

AİLE EKONOMİSİ VE BESLENME EĞİTİMİ ANABİLİM DALI

LİSEYE DEVAM EDEN KIZ ÖĞRENCİLERİNİN BESLENME ALIŞKANLIKLARI VE BULUNDUKLARI KİLOLARINDAN

MEMNUNİYET DURUMLARININ İNCELENMESİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan Numan ÖZDEMİR

Danışman

Yrd. Doç. Dr. Fulya SARPER

(3)

i

Numan ÖZDEMİR’in Liseye Devam Eden Kız Öğrencilerin Beslenme Alışkanlıkları ve Bulundukları Kilolarından Memnuniyet Durumlarının İncelenmesi başlıklı tezi .…/…./…….. tarihinde, jürimiz tarafından Aile Ekonomisi ve Beslenme Anabilim Dalında Yüksek Lisans Tezi olarak kabul edilmiştir.

Adı Soyadı İmza

Üye (Tez Danışmanı): Yrd. Doç. Dr. Fulya SARPER ………

Üye : Doç. Dr. Ayşe Özfer ÖZÇELİK ...………...

(4)

ii

alışkanlıklarını, besin tüketim sıklıklarını, bulundukları kilolardan memnuniyet durumlarını, memnuniyet durumları üzerine etki eden etmenleri, antropometrik ölçümlerini, diyet uygulama durumlarını ve diyet ürün kullanma durumlarını belirlemek amacıyla planlanıp yürütülmüştür.

Araştırmamın her aşamasında yardım ve desteğini, içtenlik ve hoşgörüsünü esirgemeyen tez danışmanım Yrd. Doç. Dr. Sayın Fulya SARPER’e, istatistiksel analizlerin yapılmasında emeği olan Sayın Oğuz CİNEL’e, her konuda manevi desteğini hep arkamda hissettiğim ve canımdan çok sevdiğim sevgili eşim Hatice ÖZDEMİR’e ve Sayın Ülkü ŞANAL’a teşekkürü bir borç bilirim.

Ayrıca, araştırmanın gerçekleşmesine destek veren Yıldırım Beyazıt Anadolu Meslek ve Kız Meslek Lisesi yönetici, öğretmen ve öğrencilerine teşekkür ederim.

Numan ÖZDEMİR Mart – 2008

(5)

iii

Kilolarından Memnuniyet Durumlarının İncelenmesi

Bu araştırma, adölesan dönemindeki kız öğrencilerin beslenme alışkanlıklarını, besin tüketim sıklıklarını, ağırlık durumlarına etki eden etmeleri, bulundukları kilolarından memnuniyet durumlarını, diyet uygulama ve diyet ürün kullanma durumlarını belirlemek amacıyla planlanıp yürütülmüş ve sonuçlandırılmıştır. Araştırma Ankara ili, Altındağ İlçesi, Yıldırım Beyazıt Anadolu Meslek ve Kız Meslek Lisesi’nde öğrenim gören 326 öğrenci üzerinde yürütülmüştür. Verilerin değerlendirilmesinde, SPSS 15.0 for windows istatistik paket programı kullanılmıştır. Adölesanların antropometrik ölçümlerinde aritmetik ortalama ( x ), standart sapma (S), alt ve üst değerler hesaplanmıştır. İstatistiksel değerlendirmede ki-kare (χ2) testi, t testi, sayı ve yüzde dağılımları alınmıştır.

Adölesanlar 14-18 yaş grubundadır. Adölesanların BKİ’leri ile annelerinin kilolu olması arasındaki fark istatiksel açıdan önemli bulunmuştur (p<0.05). Adölesanların BKİ ortalaması 21.5696 + 3.6596 olarak bulunmuştur. Adölesanların; kahvaltıyı, öğlen öğününü ve akşam öğünün her gün tüketme oranları sırasıyla %49.7, %68.1 ve %80.4 olarak saptanmıştır. Adölesanların öğün tüketim sıklıklarından sadece öğlen öğünü ile BKİ arasında istatiksel açıdan bir önemlilik bulunmuştur (p<0.05). Adölesanların öğün aralarında en çok sırasıyla çikolata, şekerleme vb. (%59.2), simit, poğaça (%56.7) ve bisküvi, kraker, gofret (%56.4) tükettikleri belirlenmiştir.

Adölesanların bulundukları durumların yemek yeme istekleri üzerine etkileri incelendiğinde; %50.6’sının mutlu olduklarında yemek yeme isteklerinin arttığı saptanmıştır. Adölesanların %59.2’sinin yorgun oldukları, %58.9’unun ise depresif ve üzgün oldukları zaman yemek yeme isteklerinin azaldığı belirlenmiştir. Adölesanların BKİ’leri ile bulundukları kilodan memnuniyet durumları ve bedensel aktiviteleri arasındaki farkta istatiksel açıdan önemli bulunmuştur (p<0.001, p<0.005). Adölesanların BKİ’leri ile kilo almalarına etki ettiğini düşündükleri etkenlerden; akşam yemeğinde aşırı miktarda yemek yemeleri, bir öğünden sonra yemeye devam etmeleri ve bedensel aktivitelerinin az olması arasındaki fark istatiksel açıdan önemli bulunmuştur (p<0.005, p<0.05, p<0.001).

Adölesanların %54.9’u kendisini normal, %24.8’i ise kilolu olarak buldukları tespit edilmiştir. Adölesanların BKİ’leri ile ailelerinin (p<0.05), akrabalarının ve arkadaşlarının (p<0.001) kiloları ile ilgili görüşlerinin adölesanlar için ne derece önemli olduğu arasındaki fark istatiksel açıdan önemli bulunmuştur. Adölesanların bulundukları kilolarından memnuniyet durumları ile diyet uygulama ve diyet ürünü kullanma durumları arsındaki fark istatiksel açıdan önemli bulunmuştur (p<0.001).

Anahtar Kelimeler: Adölesan, Öğün, BKİ (Beden Kütle İndeksi), Kilo Memnuniyetleri.

(6)

iv

Their Education in High School and their Condition of Satisfaction with Their Existent Weights

This study, which aims at girl students of adolescent period, was planned, executed and completed for the purpose of determining nutritional habits, frequency of food consumption, factors affecting weight condition, condition of satisfaction with existent weights, condition of diet application and using diet products. Study has been executed over 326 students who are currently being educated in Yıldırım Beyazıt Anatolia Vocational High School and Girls’ Vocational High School, Altındağ County, Ankara Province. Statistical packaged software of SPSS 15.0 for Windows has been used for evaluating data. Arithmetic average (x), standard deviation (S), minimum and maximum rates have been calculated within the context of anthropometric measurements of the adolescent. Chi-square test (χ2), t test, distribution of numbers and percentages are taken as basis for statistical evaluation.

The adolescent are between the ages 14–18. Difference between BMIs of the adolescent and their mothers’ being over-weighted is considered as statistically important (p<0.05). Average of BMI is calculated as 21.5696 + 3.6596 for the adolescent. Daily breakfast, lunch and dinner consumption ratios of the adolescent are respectively determined as 49,7 %, 68,1 % and 80,4 %. Regarding with meal consumption frequencies of the adolescent, the only statistically important relation is between the lunch and BMI (p<0.05). It is determined that chocolate, candy etc. (59,2 %), savory pastry (56,7 %) and biscuits, cracker, wafer (56,4 %) are types of food which are mostly consumed by the adolescent by turns.

When we examine effects of their conditions on their will of eating, it is determined that will of eating increases for 50,6 % of the adolescent if they are happy. It is further determined that will of eating decreases for 59,2 % of them in case of exhaustion and for 58,9 % of them in case of depression and infelicity. It is considered that the difference between BMIs of the adolescent and both their satisfaction with their existent weight and their physical activities is statistically important (p<0,001, p<0,005). Difference between BMIs of the adolescent and factors which are deemed as effective on gaining weight by them such as overeating at dinner, carrying on with eating after a meal and insufficiency of their physical activities is also considered as statistically important (p<0,005, p<0,05, p<0,001).

It is determined that 54,9 % of the adolescent consider themselves as normal, whereas 24,8 % of them consider themselves as overweight. Difference between BMIs of the adolescent and the importance attached by them to ideas about weights of their families (p<0.05), relatives and friends (p<0.001) is considered as statistically important. Difference between condition of satisfaction with their weights and both application of diets and usage of diet products is considered as statistically important for the adolescent (p<0,001).

Key Words: Adolescent, Meal, BMI (Body Mass Index), Satisfaction of Weight.

(7)

v

ÖNSÖZ ..……….. ii

ÖZET ……….. iii

ABSTRACT ……….... iv

İÇİNDEKİLER ……….. v

TABLOLAR LİSTESİ ………... vii

1. GİRİŞ ……….. 1 1.1. Araştırmanın Amacı ………. 3 1.2. Araştırmanın Önemi ………... 4 1.3. Problem Durumu ………... 5 1.4. Varsayımlar ………... 6 1.5. Sınırlılıklar ………... 6

1.6. Terimler ve Kısaltmaların Tanımlanması ……….. 6

2. KONU İLE İLGİLİ GENEL BİLGİLER ………... 7

2.1. Yeterli ve Dengeli Beslenme ……… 7

2.2. Adölesan Tanımı ve Adölesan Dönemin Özellikleri ……….. 8

2.3. Adölesan Dönemde Beslenme ……….. 9

2.3.1. Adölesanların Enerji ve Besin Öğesi Gereksinimleri ………… 11

2.3.2. Adölesan Dönemde Görülen Beslenme Bozuklukları ………... 15

2.4. Adölesanların Beden Memnuniyetsizliği ve Nedenleri ……….. 19

3. LİTERATÜR ÖZETLERİ ……….... 21

4. ARAŞTIRMA YÖNTEMİ VE ARAÇLARI ………... 31

4.1. Araştırmanın Modeli ....………... 31

4.2. Evren ve Örneklem ………... 31

4.3. Veri Toplama Yöntem ve Aracı………... 31

4.4. Antropometrik Ölçümler ……….

32

4.5. Verilerin Analizi ve Değerlendirilmesi ………... 33

5. BULGULAR VE TARTIŞMA ………... 34

5.1. Adölesanlara ve Ailesine Ait Genel Bilgiler ……….. 34

(8)

vi

5.6. Adölesanların Diyet Uygulama Durumları……… 77

6. SONUÇ VE ÖNERİLER ………... 81

6.1. Sonuç ………. 81

6.2. Öneriler ………. 87

KAYNAKÇA ……… 91

(9)

vii

Tablo No Sayfa No

1. Adölesan Dönemde Alınması Önerilen Günlük Vitamin Miktarları ………….. 13

2. Adölesanlarda BKİ’ ne Göre Ağırlığın Değerlendirilmesi ………. 33

3. Adölesanların Yaş ve Sınıflarına Göre Dağılımları ……… 34

4. Adölesanların Demografik Dağılımları……… 35

5. Adölesanların Ailelerindeki Kilolu Bireylerin Dağılımları ………. 37

6. Adölesanların Yaşa Göre Vücut Ağırlığı (Kg) Referans Değerleri Persentillerine Göre Dağılımları ……….…. 38

7. Adölesanların Yaşa Göre Boy Uzunluğu (cm) Referans Değerlerinin Persentillerine Göre Dağılımları ……….………. 40

8. Adölesanların BKİ Referans Değerleri Persentillerine Göre Dağılımları ….….. 41

9. Adölesanların BKİ’lerine Göre Annelerinin Kilolu Olma Durumu ..…………. 43

10. Adölesanların Bel/Kalça Oranlarına Göre Dağılımları.………...………. 43

11. Adölesanların Yiyecek Tüketim Alışkanlıklarına Göre Dağılımları ... 45

12. BKİ’nin Öğünlerde Ekmek Tüketim Miktarlarına Göre dağılımı ……… 46

13. Adölesanların Haftalık Öğün Tüketim Sıklıklarına Göre Dağılımları …..….... 47

14. Adölesanların BKİ’leri ve Haftalık Öğlen Yemeği Tüketim Sıklıklarına Göre Dağılımları ……….. 47

15. Adölesanların Öğün Durumlarına Göre Dağılımları ………...……….…. 49

16. Adölesanların BKİ’lerinin Öğün Atlama Nedenlerine Göre Dağılımı …....….. 53

17. Adölesanların Öğün Arası Yiyecek İçecek Tüketim Durumlarına Göre Dağılımları ..………..……….….. 54

18. Adölesanların BKİ’lerinin Öğün Arası Yiyecek Tüketimlerine Göre Dağılımı ……...………... 57

19. Adölesanların Besin Tüketim Sıklıklarına Göre Dağılımları ..………...……... 58

20. Adölesanların BKİ’lerinin Besin Tüketim Sıklıklarına Göre Dağılımları …… 63

21. Adölesanların Bulundukları Durumlara Göre Yemek Yeme İstekleri ……….. 64

22 Adölesanların BKİ’lerine Göre Bulundukları Durumların Yemek Yeme İsteklerini Etkilemesi ………..……….………...……. 65

(10)

viii

24. Adölesanların Kilo Almalarına Etki Eden Durumlar ………...………... 67 25. Adölesanların Bulundukları Kilolarından Memnuniyet Durumlarına Göre

Bedensel Aktivitelerini Nasıl Tanımladıkları ……….…... 68 26. Adölesanların BKİ’lerine Göre Bulundukları Kilodan Memnuniyet

Durumlarını ve Bedensel Aktivitelerini Tanımlama Şekilleri ………..… 69 27. Adölesanların BKİ’lerine Göre Kilo Almalarına Etki Eden Durumlar .……….. 70 28. Adölesanların Vücut Ağırlıklarını Değerlendirme Durumlarına Göre

Sosyal Çevrelerinin Onları Nasıl Bulduklarının Dağılımları ……….………... 71 29. Adölesanların BKİ’lerine Göre Vücut Ağırlıklarını Değerlendirme

Durumlarının ve Nasıl Olmak İstediklerinin, Sosyal Çevrelerinin Onları

Nasıl Bulduklarının ve Nasıl Olmalarını İstediklerinin Dağılımı …….….………... 72 30. Adölesanların Sosyal Çevrelerinin Kiloları İle İlgili Görüşlerine Ne Derece

Önem Verdiklerine Göre Dağılımı ……….……….. 74 31. Adölesanların BKİ’lerine Göre Sosyal Çevrelerinin Kiloları İle İlgili

Görüşlerine Ne Derece Önem Verdiklerinin Dağılımı …...……….………. 75 32. Adölesanların Diyet Uygulama Durumları, Hangi Sıklıkla Diyet Uyguladıkları ve Diyet Programlarını Nasıl Yaptıklarına Göre Dağılımları ………... 77 33. Adölesanların Diyet Ürün Kullanma Durumlarının, Kullandıkları Diyet

Ürünlerin ve Diyet Ürün Kullanmama Nedenlerine Göre Dağılımları ………... 78 34. Adölesanların Bulundukları Kilolarından Memnuniyet Durumlarına Göre

Diyet Uygulama ve Diyet Ürün Kullanma Durumlarının Dağılımları ……... 79 35. Adölesanların BKİ’lerine Göre Diyet Uygulama ve Diyet Ürün Kullanma

(11)

Sağlıklı ve üretken bireyler, bir toplumun baĢlıca güvencesidir. Sağlıklı ve üretken olmanın simgesi, bedenen, aklen, ruhen ve sosyal yönden iyi geliĢmiĢ bir vücut yapısı ve bu yapının bozulmadan uzun süre iĢlemesidir. Ġnsan sağlığı; beslenme, kalıtım, iklim ve çevre koĢulları gibi birçok etmenin etkisi altındadır. Bu etmenlerin baĢında beslenme gelmektedir (Baysal, 1999).

Ġnsan yaĢamında yeterli ve dengeli beslenmenin çok önemli olduğu birkaç dönem vardır. Bu dönemlerden biri de çocukluk çağı ile olgunluk çağı arasındaki geçiĢ dönemi sayılan, büyüme ve geliĢmenin hızlandığı, çocuğun ruhsal yönden geliĢtiği ve cinsel karakterinin kazanıldığı ergenlik çağıdır (Arlı ark., 2002).

Ergenlik dönemi, bebeklikten sonra en hızlı büyümenin olduğu önemli bir dönemdir. Ergenlerin maksimum büyüme potansiyellerine eriĢebilmeleri için beslenme önemli bir faktördür. Bu dönemde yetersiz beslenenlerin genetik potansiyellerini yakalayamadıkları belirtilmektedir. Ergenlik dönemindeki sağlıklı beslenme ileri yaĢlardaki bazı hastalıkları önlemenin yanı sıra, geleceğin anne-babaları için olumlu ve kalıcı beslenme alıĢkanlığı kazandırma açısından da önemlidir (Gökçay ve Garipoğlu, 2002). Ruh ve bedensel yönden önemli geliĢmeler geçirilen bu dönemde beslenme üzerinde önemle durulmalıdır (Kırkıncıoğlu, 2003).

Adölesan dönem, beslenme alıĢkanlıklarının ve davranıĢların değiĢtiği, besin öğesi yönünden fakir, yüksek yağ ve yüksek enerji içeren besinlerin tüketiminin öncülük ettiği bir dönemdir (Templeton ve ark., 2005). Adölesanların beslenme alıĢkanlıkları çoğunlukla çocuklardan ve yetiĢkinlerden farklıdır. Adölesanlar öğün atlama eğilimindedirler. Öğünlerinin büyük bir kısmını evlerinin dıĢında yerler ve gazlı içecekler, Ģekerlemeler, diyet yiyecekler ve fast-food gibi içecek ve yiyecekleri tüketmektedirler. Bazıları besinlere iliĢkin çeĢitli inanıĢlar geliĢtirirler veya vejetaryen beslenme tarzını benimserler (Günebak, 2005).

(12)

Adölesan dönemde, enerji ve besin öğeleri yeterli ve dengeli miktarda alınmadığında, büyüme yavaĢlar, okul baĢarısı düĢer, daha sonraki yıllarda kardiyovasküler hastalıklar, diyabet, hipertansiyon gibi çeĢitli kronik hastalıkların görülme olasılığı artar (Quesenberry ve ark., 1998).

Enerji, protein, vitamin ve mineral eksikliği ergenlik çağındaki boy artıĢının yavaĢlamasına neden olabilir. Ergen çağdaki anoreksiya nervoza, bulimia nervoza ve ĢiĢmanlık enerji yetersizliği ve aĢırılığının iki aĢırı örneğidir (Kırkıncıoğlu, 2003).

Ayrıca bu çağda iyot eksikliği yanında, fazlaca karalahana yeme, su kirliliği, flor fazlalığı da ergenlik sırasında guatr geliĢmesine yol açabilir. Özellikle kız çocuklarında troid hormonlarına ihtiyacın arttığı bu dönemde guatr ortaya çıkabilir (Kırkıncıoğlu, 2003).

Ergenlik çağındaki gençlere beslenme, temizlik, bakım ve düzenli yaĢamın dıĢ görünüĢü de iyileĢtirdiği benimsetilmelidir. Örneğin, cilt sağlığı ve güzelliğinde, iskelet ve diĢlerin büyümesi ve sağlığında, normal ağırlığın korunmasında, kas geliĢiminde, fiziksel ve zihinsel yönden güçlü olmada besin öğelerinin etkileri ve önemi örneklerle anlatılmalıdır. Beslenme konusunda öğretilenlere uyulması temel amaç edinilmelidir(IĢıksoluğu, 1996).

Ergenlik döneminde beslenme eğitimi aileye de yönelik olmalıdır. Kendi beslenme yetersizliklerinin doğacak çocuklarının durumunu bile etkileyebileceği açıklanmalıdır (IĢıksoluğu, 1996). Aile, beslenme gibi özel davranıĢların kazandırıldığı, ilk ceza ve ödüllendirmelerin verildiği sosyal bir ortamdır. Bunun yanında, çocukluk döneminde gözleyerek öğrenmenin gerçekleĢtiği bir yerdir. Aile, çocukların arzu edilen davranıĢlarını pekiĢtirerek ve arzu edilmeyen davranıĢlarını cezalandırarak ya da pekiĢtirmeyerek beslenme alıĢkanlıklarının belirlenmesinde etkili olabilir (Güney, 2000).

(13)

Ergenlik öncesi ve ergenlik dönemlerinin sağlıklı geçmesinin, sağlıklı yetiĢkinler kazanılmasında önemi büyüktür. Sağlıklı nesiller ise sağlıklı toplumsal kalkınmanın temel unsurlarıdır (Ahsen 1994).

1.1. Araştırmanın Amacı

Bu araĢtırmanın amacı, Yıldırım Beyazıt Anadolu Meslek ve Kız Meslek Lisesi öğrencilerinin beslenme alıĢkanlıkları ve bulundukları kilolarından memnuniyet durumlarını saptamaktır. Bu amaca ulaĢabilmek için bazı alt amaçlar belirlenmiĢtir. Bunlar;

Adölesanların antropometrik değerlerini (vücut ağırlığı, boy uzunluğu, beden kütle indeksi, bel çevresi, kalça çevresi, bel/kalça oranı) saptamak ve standart değerlerle karĢılaĢtırmak,

Vücut bileĢimlerine bağlı olarak zayıflık ve ĢiĢmanlık durumlarını saptamak,

Adölesanların beslenme durumları ve beslenme alıĢkanlıklarını saptamak.

Adölesanların besin tüketim sıklıklarını saptamak.

Adölesanların vücut ağırlığı üzerine etki eden etmenleri belirlemek. Adölesanların bulundukları kilolarından memnuniyet durumlarını belirlemek.

Ailelerinin, akrabalarının ve arkadaĢlarının kiloları ile ilgili görüĢlerin, adölesanlar için ne kadar önemi olduğunu saptamak

Adölesanların diyet uygulama ve diyet ürün kullanma durumlarını saptamak

Bu amaçlar doğrultusunda adölesanlar ve ailelerine ait genel bilgilere iliĢkin, antropometrik ölçümler, beslenme alıĢkanlıklarına iliĢkin, enerji ve besin öğesi alımlarına iliĢkin, ağırlık durumları üzerine etki eden etmenlere iliĢkin sorulara cevap aranmıĢtır.

(14)

1.2. Araştırmanın Önemi

Ġnsan yaĢamında büyüme ve geliĢmenin önemli olduğu bazı dönemler vardır. Bu dönemlerin baĢında Ģüphesiz ergenlik dönemi gelir. Çünkü bu dönem büyümenin ve geliĢmenin en hızlı olduğu dönemlerdendir. Büyüme ve geliĢme, genetik yapı, hormonlar, çevresel koĢullar, sosyo-ekonomik durum, kültür ve gelenekler gibi çeĢitli faktörlerin etkisinden oluĢan bir süreçtir. Bu faktörler arasında en fazla önem taĢıyanlardan biri de beslenmedir. Bu dönemde alınan besinler vücudun geliĢmesi ve Ģekillenmesi üzerinde etkilidir. Lise yıllarına rastlayan bu dönemde ortaya konulan beslenme alıĢkanlıkları hayatın geri kalan dönemlerini de etkileyeceğinden oldukça önemlidir. Bireyin yaĢamda verimli ve üretken olabilmesi bu dönemdeki beslenme durumuna bağlıdır (Karaağaoğlu,1999).

Beslenme durumu, ergenlik belirtilerinin ortaya çıkma zamanını büyük ölçüde etkiler. Protein ve enerji eksikliği büyümeyi ve olgunlaĢmayı geciktirir. Adölesan döneminin en önemli özelliği olan hızlı büyüme ve geliĢme olayı, çocukların besin gereksinimlerinin hayatları boyunca ulaĢacağı en yüksek düzeye çıkmasına neden olur. Adölesanın besin gereksinimleri fiziksel değiĢiklikler ve metabolizmadaki artıĢa göre belirlenir. Bazal ihtiyaçların artması büyümenin de arttığını gösterir. Çok hızlı büyüyen genç, yetersiz ve dengesiz beslenmeden en çok bu dönemde zarar görür (Önay, 2002).

Ergenlik yaĢları, insan hayatının en endiĢeli dönemlerinden biridir. Ergenlik çağlarında, vücut yetersiz ve dengesiz beslenmeye karĢı çok hassastır. Ergenlik çağındaki yetersiz ve dengesiz beslenmenin sonuçları, ileride yaĢama zarar verebilecek Ģekilde kiĢileri etkileyebilir (Türkan, 2003).

Adölesan dönemindeki öğrencilerin beslenme alıĢkanlıkları ve bulundukları kilolarından memnuniyet durumlarının belirlemek amacıyla planlanıp yürütülecek olan bu araĢtırma; adölesanların beslenme alıĢkanlıklarını ve bulundukları kilolarından memnuniyet durumlarını ortaya çıkarmanın yanısıra beden algıları

(15)

üzerine etki eden durumları ve bu durumların adölesanlar üzerindeki etkilerin önemlilik derecelerini de ortaya çıkaracaktır.

1.3. Problem Durumu

Liseye devam eden kız öğrencilerin beslenme alıĢkanlıkları, vücut bileĢimleri, besin tüketim sıklıkları, bulundukları kilolarından memnuniyet durumları ve diyet uygulama durumları arasında fark var mıdır?

Alt problemler

1. Adölesanların beslenme alıĢkanlıkları nasıldır?

2. Adölesanların antropometrik ölçümleri (vücut bileĢimleri) nasıldır?

3. Adölesanların beslenme alıĢkanlıkları ve antropometrik ölçümleri (vücut bileĢimleri) arasında anlamlı bir iliĢki var mıdır?

4. Adölesanların besin tüketim sıklıkları nasıldır?

5. Adölesanların vücut ağırlığı üzerine etki eden etmenler nelerdir?

6. Adölesanların bulundukları kilolarından memnuniyet durumları nasıldır? 7 Ailelerinin, akrabalarının ve arkadaĢlarının kiloları ile ilgili görüĢleri, adölesanlar için ne kadar önemlidir?

8. Adölesanların diyet uygulama ve diyet ürün kullanma durumları nasıldır? 9. Adölesanların kilolarından memnuniyet durumları ile diyet uygulama durumları arasında anlamlı bir iliĢki var mıdır?

(16)

1.4. Varsayımlar

1. Adölesanların kendilerine özgü beslenme alıĢkanlıkları olacaktır.

2. Adölesanların bulundukları kilolarından memnuniyet durumları farklılıklar gösterecektir.

3. Anketin geliĢtirilmesinde kendilerine baĢvurulan uzmanlar alanlarında yeterlidir.

4. Bu çalıĢmada belirlenen örneklem evreni temsil edecek niteliktedir.

1.5. Sınırlılıklar

1. Bu araĢtırma Ankara‟nın Altındağ ilçesiyle sınırlıdır.

2. AraĢtırma öğrencilerin beslenme alıĢkanlıkları ve bulundukları kilolarından memnuniyet durumları ile sınırlıdır.

3. AraĢtırma 326 öğrenciyle sınırlıdır.

1.6. Terimler ve Kısaltmaların Tanımlanması

Beden Kütle İndeksi-BKI (BMI): Ağırlığın kilogram cinsinden boy uzunluğunun metre cinsinden karesine bölünmesi ile elde edilen (Vücut ağırlığı (kg) / boy uzunluğu (m2) vücut ağırlığı boy uzunluğu iliĢkisine göre ĢiĢmanlık durumunu

gösteren yöntem.

Bel Kalça Oranı-BKO (WHR): Vücut Ģeklini belirlemek için kullanılan antropometrik bir ölçüm (Bel (cm) / Kalça (cm)).

Önerilen Besin İstihkakları (RDA): Her yaĢta ortalama boy ve ağırlıktaki kiĢilerin sağlıklı bir yaĢam sürmeleri için öngörülen enerji ve besin öğesi miktarları.

(17)

2. KONU İLE İLGİLİ GENEL BİLGİLER

2.1. Yeterli ve Dengeli Beslenme

Beslenme, yaĢamsal iĢlevlerin yerine getirilmesi, büyüme ve geliĢme, üreme, fiziksel aktivitelerde bulunma, sağlığın korunması, kısaca yaĢamın sürdürülmesi için besinlerin alınıp tüketilmesidir (GüneĢ, 1998). Beslenme, doğumdan ölüme değin her yaĢta, sağlıkta ve hastalıkta, her durum ve koĢulda yaĢam sürdürülmesi için gereklidir (Ekin, 1996).

Vücudun büyümesi, yenilenmesi ve çalıĢması için gerekli olan besin öğelerinin her birinin, yeterli ve dengeli miktarda alınması ve vücutta uygun biçimde kullanılmasına “Yeterli ve Dengeli Beslenme” denir. Bu besin öğeleri, vücudun gereksinimi düzeyinde alınmazsa, yeterli enerji oluĢamayacağı ve vücut dokuları yapılamayacağı için, “Yetersiz Beslenme” durumu geliĢebilir. YanlıĢ besin seçimi, besinlerin gereken miktarda alınmaması, her besin öğesinin alınamaması ya da yanlıĢ piĢirme yöntemlerinin kullanılması sonucu ise “Dengesiz Beslenme” durumu geliĢebilir (Baysal, 1993).

Yeterli ve dengeli beslenme, sağlığı koruyan, baĢka bir deyiĢle, bireyi hastalıklardan uzak tutan, fiziksel ve sosyal huzuru sağlayan, vücudu geliĢtiren, büyüten; vücuda kuvvet ve enerji veren, dayanma gücü ve baĢarıyı arttıran çok önemli bir etkendir. BaĢarılı çalıĢma ve sağlıklı bir yaĢam için gerekli etmenlerin baĢında gelmektedir. Doğru beslenmenin insan vücudundaki önemi çeĢitli araĢtırmalarla ortaya konmuĢtur (Demirci, 2002).

Vücuda alınan besinlerin sindirilmesi ve vücut tarafından kullanılması besinlerin bileĢimlerine ve öğünler arasında geçen süreye bağlı olarak farklılık göstermektedir. Besinlerin karıĢımı, miktarı ve tüketilme aralıklarına göre, vücutta hormonal ve enzimatik bir takım değiĢmeler olmakta ve vücut yaĢamını bu koĢullara

(18)

uydurarak sürdürmeye çalıĢmaktadır. Ancak tek yönlü beslenme, aç kalma veya aĢırı beslenme gibi durumlarda organizmanın bu sistemlerde oluĢturduğu değiĢmeler, sonuçta sağlığın olumsuz yönde etkilenmesine neden olmaktadır (Baysal, 1999)

2.2. Adölesanın Tanımı ve Adölesan Dönemin Özellikleri

Çocuk ile eriĢkinlik arasında bir geçiĢ dönemi olarak tanımlanan Ergenlik, “adolescence” kelimesinin karĢılığı olarak kullanılmaktadır. Adolescence (ergenlik) büyüme, olgunluğa eriĢme anlamına gelmektedir. Ergenlikte çocukluktan eriĢkinliğe geçerken çeĢitli fizyolojik, psikolojik ve sosyal değiĢiklikler yer almaktadır (Aydın, 2005).

Ergenlik bir dizi hızlı bedensel değiĢimle biyolojik olarak baĢlar; bu değiĢimler büyük ölçüde bir insanın yetiĢkin boyuna, ağırlığına, bedensel ve cinsel özelliklerine kavuĢmasını sağlar. Bunun sonuçlarından herkes hoĢnut kalmaz. Bir kız ya da erkek çocuk kendini çok kısa ya da çok uzun bulabilir, umduğu kadar yakıĢıklı ya da güzel olmadığını düĢünebilir. Herkes kendine “ben normal miyim?” sorusunu sorar (Gander ve Gardiner, 2004).

Kızlarda kadınlık, erkeklerde erkeklik özelliklerinin kazanıldığı, kıllanma, mensturasyon ve üreme faaliyetlerinin oluĢtuğu bu devre en hızlı büyüme ve geliĢme devresidir. Adölesan çağı fiziksel, biyokimyasal değiĢmelerin yanısıra ruhsal ve sosyal değiĢikliklerle karakterize olmuĢ bir dönemdir (Baysal, 1999).

Gencin vücudundaki değiĢmeler onu bazı bunalımlara sürükleyecek kadar etkili olabilmektedir. Bu yaĢlarda çocuklar kendini kanıtlama, kabul ettirme, beğeni toplama ve popüler olma arzusu ve ihtiyacı içindedirler. Gençlerde bedensel ve psikolojik olarak hızlı bir değiĢimin getirdiği ĢaĢkınlık, bunlara uyum sağlama çabası vardır. Cinsel geliĢme ile birlikte uyanan dürtülerin etkisi ve gerginliği içinde çok kere kızgın, öfkeli, bazen de açıkça isyankar bir tutum alırlar. Bu dönemde fiziksel

(19)

görünüm ile ilgilenme ve kendini beğenme duygusu çok yaygın olmakta, bunlarda gördüğü kusurlar genci bunalıma sürükleyebilmektedir (Ardıç, 1992).

Ergenlik döneminin en önemli özelliklerinden bazıları, beğenilme, yetiĢkin gibi davranma, farklı olma ve güzel görünme arzusudur (IĢıksoluğu, 1996). Ergenlik döneminde ergenler vücutlarında ortaya çıkan değiĢikliklere karĢı çok duyarlıdırlar. Vücut yapısı, imgesi ve görünümü onların kuĢku kaynağı olur. Kendi vücutlarıyla ilgili büyüme örüntülerini anlayabilmek, fiziksel görünümlerini kabul etmek, vücutlarının bakımını gerçekleĢtirmek, atletik becerilerde, boĢ zaman etkinliklerinde, iĢte ve günlük yaĢamda vücutlarını etkili bir Ģekilde kullanabilme gereksinimi duyarlar (Ġnanç ark., 2004).

Adölesan dönem, fiziksel olgunlaĢma ile birlikte psikolojik olgunlaĢma dönemidir. Adölesanlar, anne baba kontrolü ve emirlerinden bağımsız hareket etme gayreti içinde oldukları, akranları ile daha çok birlikte olmak isteyip onlardan etkilendikleri, bunun yanında büyük bir psikososyal değiĢim içinde oldukları bir dönemdedirler (Howard ve Reeves, 2005).

Bu dönemde adölesan anne babadan uzaklaĢır, kendi ahlaki kodlarını geliĢtirir, daha bağımsız hale gelir ve rasyonel düĢünmeye baĢlar. Ayrıca bu dönemde genç, yoğun duygusal iniĢ çıkıĢlar yaĢar (Karabacak, 2005).

Büyüklerinden daha bağımsız olmayı isteyen ancak arkadaĢ çevresi ve yaĢıtlarının tutum ve davranıĢlarına bağımlı olan gençler ailesi ile birlikte yemek yeme durumundan uzaklaĢabilmekte, aileden bağımsız beslenme alıĢkanlıkları ve tercihleri geliĢmektedir (Sağlam, 1991).

2.3. Adölesan Dönemde Beslenme

Hızlı büyüme ve geliĢme enerji, besin öğeleri ve besinlere olan ihtiyacı arttırır. Bu ihtiyaçların karĢılanmasında ise gencin yaĢam Ģekli ile bilinçsizlik nedeni

(20)

ile kazanılan yanlıĢ alıĢkanlıklara bağlı sorunlar ortaya çıkabilir. Beslenme alıĢkanlığının kazanılmasında en etkili çevre aile, okul ve içinde yaĢanan ortamdır (Pekcan ve Beğenmez, 1988).

Beslenme alıĢkanlıkları; kiĢinin günlük öğün sayısı, ana öğünlerde ve ara öğünlerde tükettikleri besinlerin tür ve miktarları, yiyecek satın alma, yemek piĢirme, hazırlama, piĢirme ve servis gibi ana özelliklerin yanında, kiĢilerin hızlı veya yavaĢ yemek yemesi, besinlerin ağızda çiğnenmesi, üzüntülü, neĢeli veya yorgunluk durumlarında besin tüketimi, besinleri soğuk ya da sıcak tüketme gibi davranıĢ kalıplarını içerir (Sürücüoğlu, 1999).

Adölesan döneminde genç daha bağımsız hale gelmekte ve yiyecek tercihlerinin büyük bir bölümünü kendi kendine yapmaktadır. Pek çok adölesanın bu dönemde iĢtahı ve büyüme ihtiyaçlarını karĢılayacak sağlıklı besinlere olan ihtiyacı artar. Adölesanlar çocuklardan daha sık dıĢarıda yemek yerler ve arkadaĢ çevrelerinden daha fazla etkilendikleri için, iĢlenmiĢ gıda, kolalı içecek, fast food gibi zararlı kabul edilen gıdaları tüketme eğilimleri yüksektir (Demirezen ve CoĢansu, 2005).

Birçok fiziksel, psikolojik ve davranıĢsal değiĢiklikler adölesan dönemin beslenme alıĢkanlıklarını etkileyebilir ve bu etkiler uzun dönemde yetiĢkin sağlığında sorunlar yaratabilir. Ayrıca beslenme alıĢkanlıkları hayat tarzı ve fiziksel aktivitelerle ilgili olduğu için birlikte değerlendirilmelidir (Cavadini ve ark., 1999). Kilo endiĢesi ve vücut memnuniyetsizliğinin ileride sağlıklı beslenmeyi tehdit edebileceği ve yanlıĢ beslenmelere yol açabileceği unutulmamalıdır (Chugh ve Puri, 2001). Bu dönemde kazanılan doğru ve yanlıĢ alıĢkanlıklar, yaĢam boyu sağlığını bireyin etkileyebilir (Baysal, 1995).

(21)

2.3.1. Adölesanların Enerji ve Besin Öğesi Gereksinimleri

Çocuk belli bir düzeyde devamlı olarak büyürken, biyolojik organizma aniden değiĢir, farklı büyüme örnekleri ve bireysel biyolojik geliĢim adölesan döneminde aniden farklılaĢır. Gencin kilosu, boy uzunluğu, vücut ölçüsü vücut yüzey alanı vb. veriler adölesanın enerji ihtiyacını belirler. Enerji gereksinimi büyümenin en hızlı olduğu dönemde aniden artar (Arlı ve ark., 2002).

Bu dönemde artan enerji gereksiniminin, sağlıklı beslenme ilkeleri göz önüne alınarak, doymuĢ yağ ve kolesterolden zengin olan hayvansal besinlerden değil, ekmek, pilav, makarna gibi niĢastalı karbonhidratlardan, kuru baklagillerden ve meyvelerden karĢılanması önerilir (Gökçay ve Garipoğlu, 2002).

Hızlı büyüme ve geliĢme besin öğesi gereksinmelerini arttırır. Özellikle bu dönemde kemik kütlesi hızlı bir Ģekilde artar. Kemiklerin geliĢiminde baĢta kalsiyum olmak üzere protein, vitamin ve diğer minerallere gereksinme artar. Hızlı büyüme ve fiziksel hareketlerin artması adölesanın enerji gereksinimini de arttırır. Büyümeye paralel olarak kan hacminin artması, kızlarda mensturasyon olayı demir ve diğer kan yapıcı besin öğelerine gereksinmeyi arttırır (Baysal, 1995).

2.3.1.1. Enerji Gereksinimleri

Adölesanlar boy uzunluğu ve vücut ağırlığı yönünden farklılıklar gösterdiğinden, genelde kızların enerji ihtiyacı 1800-2500 kilokalori, erkeklerin ise 2500-3500 kilo kalori kadardır. Burada önemli olan alınan enerjinin protein, yağ ve karbonhidratlardan gelen oranıdır. Diyetin yeterli ve dengeli olabilmesi için alınan enerjinin; %12.0-15.0‟inin proteinlerden, %30.0‟unun yağlardan, %55.0-60.0‟ının karbonhidratlardan gelmesi gerekir (Kutluay ve Çakmak, 2001).

(22)

Adölesan dönemde gereğinden fazla alınan enerji ĢiĢmanlığa neden olabilir bunun yanında fazla enerji kısıtlaması da anoreksiya nervosa veya bulimia gibi yeme bozukluklarına neden olabilir (Budd, 2007).

2.3.1.2. Protein gereksinimleri

Vücudun en küçük parçası olan yaĢayan hücrenin ve metabolik tepkimeleri katalize eden enzimlerin yapısı proteindir. Büyüme, hücrenin çoğalması demek olduğuna göre, protein büyüme için elzemdir. Vücudun bütün hücrelerinin büyük bir bölümü proteinlerden yapılmıĢtır ve bu hücreler sürekli olarak değiĢip yenilenmektedir. Bu nedenle sürekli olan bu olaylar sonucu belirli miktarda protein sürekli olarak vücuttan dıĢarı atılır. Vücudun özel bir protein deposu yoktur. Bu yüzden adölesan döneminde yeni yapılanmaların, büyüme ve geliĢmenin hızlı olmasından dolayı yeterli miktarda protein alımı çok önemlidir. Adölesan dönemde artan protein gereksiniminin karĢılanmaması büyüme ve geliĢmenin yavaĢlamasına, enfeksiyonlara karĢı direncin azalmasına ve sağlık dengesinin bozulmasına yol açabilir (Baysal, 1999).

Ortalama toplam protein gereksinimi yaklaĢık 39-56 gram kadardır. Bu durumun çok fazla abartılmaması gerekir. Ancak yine de yeterli ve dengeli beslenme ile vücut geliĢimi desteklenmelidir. WHO ve FAO büyüme ve protein kayıplarını göz önüne alarak günlük gereksinime +%30 protein ilavesinin yeterli olabileceğini belirtmektedir (Arlı ve ark, 2002).

WHO-FAO-UNU‟nun adölesanlar için önerdiği protein gereksinimi;

Erkek 12-14 yaĢ 34 g

15-16 yaĢ 52 g

Kız 12-14 yaĢ 36 g

(23)

2.3.1.3. Vitamin Gereksinimleri

Büyümek ve sağlıklı yaĢamak, hücrelerin düzenli çalıĢması ve görevlerini yerine getirmesine bağlıdır. Metabolizmanın yaĢamla bağdaĢır hızda ve düzenli yürümesinde vitaminlerin önemi büyüktür (IĢıksoluğu, 1996).

Vitaminlerin herhangi biri vücuda alınmazsa o vitaminin yardımcı olduğu kimyasal tepkime yürümeyeceğinden dolayı büyümede de aksamalar olmaktadır (Baysal, 1999). Vitaminler vücuda direkt olarak enerji vermemekle birlikte, vücuttaki enerji kaynaklarını harekete geçirmek suretiyle dolaylı olarak vücudun sürekli çalıĢmasına yardım ederler (Ekin, 1996).

Tablo 1. Adölesan Dönemde Alınması Önerilen Günlük Vitamin Miktarları (Samur, 2006) VĠTAMĠN Erkekler YaĢlar 11-14 15-18 Kızlar YaĢlar 11-14 15-18 Vitamin A mcg 800 1000 800 1000 Tiamin (her 1000 kalori için)mg 0.4 0.4 0.4 0.4 Riboflavin (her 1000 kalori için) mg 0.6 0.6 0.6 0.6 Niasin (her 1000 kalori için) mg 6.6 6.6 6.6 6.6 Folik asit mcg 400 400 400 400 Vitamin D mcg 10 10 10 10 Vitamin E mg 10 10 8 8

2.3.1.4. Mineral Gereksinimleri

Ergenlik döneminde kızlarda hızlı büyümenin yanısıra mensturasyonla özellikle demir kaybı olduğundan, günlük alınması gereken demir miktarı önemli artıĢ gösterir (Baysal, 1999). Demir eksikliğinin önlenmesi için adölesanlar demirce zenginleĢtirilmiĢ ekmek ve tahıl ürünleri, yağsız kırmızı et ve diğer demirce zengin besinleri almalıdır (Kınık, 1996).

(24)

Adölesanda alınması gereken günlük kalsiyum miktarı RDA‟ya göre 1200mg, ülkemiz için önerilen standarda göre ise 700mg‟dır. Bu miktar kemik kitlesindeki büyümeyi karĢılamak ve daha geç dönemlerdeki osteoporoz riskini azaltmak amacıyla önerilmektedir. Adölesanların beslenme alıĢkanlıklarında, süte az yer verilmesine karĢın belirgin miktarda fosfat içeren karbonhidratlı içeceklerin fazla tüketilmesi, sadece kalsiyum alımının yetersizliğine değil fosfor/kalsiyum oranının artmasına ve kalsiyum dengesinin bozulmasına neden olmaktadır (Kınık, 1996).

Ülkemizde; günlük kalsiyum miktarı, çocuklarda 800 mg, adölasan çağında 1300 mg, yetiĢkin bireyler için günlük ihtiyaç 1000 mg‟dır. Fosfor ihtiyacı da kalsiyum ihtiyacı kadardır. Kalsiyumun fosfora oranı diyette bire bir olmalıdır. Fosfor ihtiyacı 1-10 yaĢ arası çocuklar için 800 mg, 11-24 yaĢ için 1200 mg ve 24 yaĢ üzeri bireylerde 800 mg‟dır. Günde 2-3 gram sodyum, 2-4 gram potasyum yetiĢkinler için yeterlidir. Günlük tuz tüketimi 6 gramı geçmemelidir. Bu miktarda tuz 2.4 gram sodyum sağlar ve normal koĢullarda yetersizliği söz konusu değildir. Ülkemizde diyetin tahıllara dayalı olması nedeniyle, yetiĢkin erkeklerde günde 10 mg, kadınlarda 15-18 mg, gebe kadınlarda ise 27-30 mg demir tüketimi önerilmektedir. YetiĢkin erkeklerde günlük 15 mg, kadınlarda 12 mg, 1-10 yaĢ arası çocuklarda 10 mg çinko alımı önerilmektedir. Gebelik ve emziklilikte 15 mg‟dır. YetiĢkin bir bireyin ve gençlerin günlük iyot ihtiyacı 150 mcg çocuklarda 90 mcg‟dır. Ġhtiyaç gebelik döneminde 220 mcg, emziklilikte ise 290 mcg‟dır (Samur, 2006).

Osteoporozisin yalnızca yaĢlılıkta görülen bir hastalık olmadığı göz önünde bulundurulmalıdır. Kemik sağlığı adölesan yılları baĢta olmak üzere hayat boyu endiĢe edilmesi gereken bir durumdur. Kemik geliĢiminin %95‟ten fazla bir bölümü 18 yaĢından önce tamamlanır (Schettler ve Gustafson, 2004). Kalsiyum, kemik kitlesinin zirveye ulaĢması için gerekli olan önemli bir besin öğesidir. Çoğu kadın adölesan kemiğin hızla biçimlendiği ve iskeletin sağlamlaĢtığı bu evre boyunca, yüksek kalsiyum ihtiyacına karĢılık kalsiyum alımındaki dengesizlik nedeni ile yaĢamlarının ileriki yıllarında osteoporozis riski ile karĢı karĢıya kalabilirler (Kass-Wolff, 2001).

(25)

Çinko; protein ve nükleik asit metabolizmalarında ko-enzimdir. Bu nedenle büyümede, cinsiyet organının geliĢmesinde, hücresel bağıĢıklığın oluĢumunda etkilidir (Baysal, 1999). Hayvansal kaynaklı protein içeren diyette protein ve çinko arasında iyi bir korelasyon olduğu ve her 10 g protein için 1.5 g çinko bulunduğu görülmüĢtür. Bu oran vejetaryen diyette düĢme eğilimi gösterir. Çünkü sebze ve hububat ağırlıklı besinlerde hayvansal ağırlıklı ürünlere oranla daha az çinko bulunmaktadır (Kınık,1996).

Ġyot yetersizliği hastalıkları birçok ülkenin sosyal ve ekonomik geliĢmesinde önem taĢıyan bir halk sağlık sorunudur. Ġyot yetersizliği sonucu, basit guatr, nörolojik bozukluklar, sağırlık, dilsizlik ve spastik displeji ile karakterize edilebilen endemik kretenizm oluĢmaktadır. Ġyot yetersizliği çocuklarda ve yetiĢkinlerde mental fonksiyonların bozulması, ölü doğumlar ve çocuk ölümlerinde artıĢa neden olabilmektedir (Karaağaoğlu, 1999).

2.3.2. Adölesan Dönemde Görülen Beslenme Bozuklukları

Genellikle yüksek sosyo-ekonomik düzeydeki ailelerde inceliğe önem verilmesi, ĢiĢmanlıktan korkulması, bunun yanında evde bol miktarda yiyecek içecek bulunması ve ziyafetler, geliĢim sorunu olan genç kızların bu bozukluklara yakalanmalarında etkin olmaktadır. Yeme bozukluğu ya yiyecekten tiksinerek yemeği reddetme ya da yediğinden dolayı suçluluk duyarak kusma Ģeklinde ortaya çıkmaktadır (Baysal, 1999).

2.3.2.1. Anoreksiya Nervoza

Anoreksiya nervoza genellikle 15-25 yaĢ arasındaki genç kız ve kadınlarda, daha seyrek olarak daha yaĢlı kadınlarla erkeklerde de görübilen, ana belirtisi yemek yeme reddi olan psikiatrik bir bozukluktur. Ergenlerde ana saplantı ĢiĢmanlamak

(26)

korkusudur. Hasta yediği bazı Ģeyleri de kusarak çıkarma eğilimindedir ve bu kusmaları aileden ve hekimden gizleyebilir. Anoreksiya nervoza kararı vermek için hasta yiyecek reddi sonucu ideal kilosundan %25 veya daha fazla kaybetmiĢ olmalıdır (Sencer, 1987).

Anoreksiya nervoza ciddi bir hastalıktır ve tedavisi çok önemlidir. Mortalitesi %10-15 arasındadır. Tedaviyi bir psikiatır yönetmeli, diyetisyen ve endokrinolog ona yardımcı olmalıdır. Tedavinin ana noktası psikiyatrın hastada davranıĢ değiĢikliği yaratabilmesidir. Hasta ve ailesi ile yakın ve dostça iliĢki kurmak gerekir. Diyetisyenin katkısı da önemlidir. Hastanın birden ağır yemekler yemesi beklenemez, kendisine yumuĢak ve uygun diyetler yazılmalıdır (Sencer, 1987).

Çok fazla kilo kaybeden anoreksiya nervozalı hastalarda enteral ve total parenteral beslenmeye gerek duyulabilmektedir. Bu hastalarda kilo kazanma haftada 1 kilogramdan fazla olmamalıdır. Çünkü çok hızlı kilo kazanma hastanın yeni vücut ölçüsüne psikolojik olarak adapte olmasına engel olmaktadır (Ersoy, 1991).

2.3.2.2. Bulimia Nervoza

Bir belirti olarak bulimia, anoreksiya nervoza seyri sırasında görülebileceği gibi, “normal” ya da “normal üstü” kiloya sahip kiĢiler arasında da görülebilir. Eğer bu durum kilo ve beden biçimi ile aĢırı uğraĢ, enerji alımını engellemek için kusma ve/veya laksatif, diüretik ilaç kullanımı ya da aĢırı egzersizlerle de ekleniyorsa ortaya çıkan sendroma bulimia nervoza adı verilir (Kabakçı ve Demir, 2001). Bu davranıĢın yan etkileri; diĢlerin hasar görmesi, ağızda yaralar açılması, nefesin kötü kokması, kaslarda zayıflık hatta sara hamleleri ve kalp sorunları olabilmektedir. Bulimialıların kilolarından kurtulmak için baĢvurdukları bir baĢka yanlıĢ yöntem de, „laksatif‟ veya „diüretik‟ ilaçlar kullanmaktır. Aslında sık tuvalete çıkmakla, alınan enerjiden kurtulunmaz, beden aksine, potasyum, sodyum gibi, kasları güçlü tutan mineralleri kaybeder. Diüretik ilaçlarla çok idrara çıkmak sadece bedenden su

(27)

kaybına neden olmaktadır. Bu da çok kısa bir süre için kiĢinin kendisini aldatmasından baĢka bir Ģey değildir (Anon 2007a).

Farklı yeme bozuklukları oldukları halde, anoreksiya nervoza ve bulimia nervoza için ortak olan nokta, her iki bozuklukta da hastaların benlik değerlerinin kendi kiloları ve beden yapıları ile doğrudan bağlantılı olmasıdır. Her iki hasta gurubu da ancak zayıf oldukları sürece kendilerine olumlu bir takım özellikler atfedebilirler ya da kendilerini baĢkaları tarafından “beğenilir” olarak algılayabilirler (Kabakçı ve Demir, 2001).

2.3.2.3. Şişmanlık (Obezite)

ġiĢmanlık; harcanandan daha fazla enerji alımı sonucu vücut yağ dokusunun hipertrofisi (yağ hücrelerinin ölçü olarak büyümesi) ve hiperplazisi (yağ hücrelerinin sayısının artıĢı) olarak tanımlanmaktadır. Yakın zamana kadar çocuklukta üzerinde durulmayan hatta “ĢiĢman çocuk, sağlıklı çocuk” tanımlaması aile ve sağlık personelince de onaylanmaktaydı. Oysa son yıllarda yapılan araĢtırmalar; çocukluk ve ergenlikte oluĢan ĢiĢmanlığın çeĢitli sağlık sorunlarının doğrudan ya da dolaylı nedeni olarak gösterilmektedir (Arslan, 2003).

Obezite genellikle geliĢmiĢ ülkelerde sağlık sorunlarının baĢında yer almaktadır ve genel olarak geliĢmiĢ ülkelerin orta ve az gelirli kesimlerinde, geliĢmekte olan ülkelerin ise orta ve yüksek gelir düzeyli tabakalarında daha çok görülür. Sosyo-ekonomik durumu iyi olan ailelerde ĢiĢmanlık insidansının daha yüksek olduğu gösterilmiĢtir. Adölesanlarda ise sosyo-ekonomik düzeyi düĢük olan aile çocuklarında ĢiĢmanlık insidansının yüksek olduğu belirlenmiĢtir. Çocuklarda ve gençlerde ĢiĢmanlık önemli bir sorun gibi görünmese de ileri yaĢlarda yol açabileceği sorunlar göz önüne alınarak önlenmesi gereken riskli durumdur (Yıldız, 1992).

Obezite; özellikle kız adölesanlar arasında daha yaygındır. Bu sorunun nedeni yanlıĢ ve kötü beslenme alıĢkanlıklarının yanı sıra bu dönemde kızlarda adipoz (yağ)

(28)

dokusunun geliĢiminin erkeklere oranla daha fazla olmasıdır. Adölesan kızların sürekli sinirli beslenmesi (kahvaltı yapmamak, öğün atlamak, öğün geçiĢtirmek vb. ) diğer öğünlerde besin alımını arttırarak obeziteyi tetikleyici etki gösterir (Anon 2007b). Genç, ĢiĢmanlığı yüzünden kendini arkadaĢlarından soyutlar. Kısır bir döngü içine girer. Böyle gence anlayıĢla yaklaĢıp, protein, mineraller ve proteinden zengin, enerji değeri kısıtlayıcı diyetler hazırlanmalıdır (Kırkıncıoğlu, 2003).

AĢırı kilo ve obezite geliĢmiĢ ülkelerde uzun zamandır halk sağlığı problemi ve bir hastalık olarak kabul edilmektedir. Son yapılan çalıĢmalar da göstermektedir ki aĢırı kilo ve obezite geliĢmekte olan ülkeleri de aynı hızla tehlike altına almaktadır (Ahranjani ve ark., 2004). Bu önemli durumdan dolayı adölesanların beslenme alıĢkanlıkları değiĢtirilmelidir. Buna ek olarak erken dönemlerdeki sağlıklı beslenme alıĢkanlıkları yaĢamın daha sonraki dönemlerindeki diyet seçimleri üzerinde önemli etkilere neden olabilir (Martens ve ark, 2005).

2.3.2.4. Guatr

Ġyot, troid hormonlarının sentezi için gerekli olduğundan, iyot yetersizliğinde tiroit bezi büyür ve geniĢler. Bu duruma basit guatr denir. Bu hastalık estetik yönden istenmeyen bir durumdur. Ayrıca, bazen sağlığa önemli zararlar verebilir. Basit guatr, pek seyrek olarak tehlikeli tiroit bezi hastalıklarına de dönüĢebilir. Basit guatr ergenlik çağında, gebe ve emzikli kadınlarda daha yaygındır. Erkeklere göre kadınlarda daha sık rastlanır (IĢıksoluğu, 1996).

2.3.2.5. Anemi

Vücutta yeteri kadar demir kalmadığı zaman “demir yetersizliği anemisi” görülür. Bu tip anemide, kan hücrelerinin sayısı azalır, hemoglobin miktarı düĢer (Baysal,1999). Hemoglobin düzeyindeki düĢme nedeniyle kanın oksijen taĢıma yeteneği azalır. Kansızlığın derecesine ve bireysel özelliklere göre anemik kiĢilerde

(29)

baĢ ağrısı, baĢ dönmesi, iĢtahsızlık, yorgunluk ve verimli çalıĢamama gibi rahatsızlıklar görülür (IĢıksoluğu, 1996).

Kızlarda, mensturasyonun etkisi ve dengesiz beslenme alıĢkanlığına bağlı olarak demir yetersizliği anemisi de bir sağlık sorunu olabilir. Demir yetersizliği anemisi durumunda öğrenme ve okul baĢarısı olumsuz yönde etkilenmekte, enfeksiyonlara duyarlılık artmaktadır (Karaağaoğlu, 1999).

Demir yetersizliği anemisi ekonomik yönden geliĢmiĢ ülkelerdeki genç kızlarda ve kadınlarda da sık görülmektedir. Bu ülkelerde normal diyetin, bu grupların demir gereksinimini karĢılayamadığı ve aneminin önlenmesi için çok kullanılan yiyeceklerin demirle zenginleĢtirilmesi gerektiği savunulmakta ve bunun için çalıĢmalar yapılmaktadır (Baysal, 1999).

2.4. Adölesanların Beden Memnuniyetsizliği ve Nedenleri

Beden memnuniyetsizliği, ideal olarak benimsenen ağırlık ile sahip olunan ağırlık arasındaki farklılıktan kaynaklanmaktadır. Ancak sahip olunan ağırlığın yanında algılanan vücut yapısı da memnuniyetsizliğin oluĢumunda önemli bir etkendir ( Anafarta, 2000).

Adölesanlar boya göre ağırlık konusunda gerçekçi olmayan beklentiler içinde olabilir. Bu durum özellikle kendine az güvenen ve kendini olumsuz değerlendirenler arasında görülür. AraĢtırmalarda bu yaĢ grubundaki sağlıklı erkeklerin 1/3‟ünün, kızların 1/2‟sinin hatta daha fazlasının kendilerini ĢiĢman buldukları belirlenmiĢtir. Çok ince olmak isteği bazen ciddi derecede sağlığı tehdit eden obsesyonlara neden olur. Öyleki normal ağırlıklı veya zayıf olsalar bile, kendilerini ĢiĢman görürler (Gökçay ve Garipoğlu, 2002).

Adölesanların bedensel görünümüyle ilgili tepkileri her zaman gerçek durumla olmaz. Kimi adölesan orta boylu oluĢunu çok önemli bir eksiklik olarak

(30)

görürken, kimi adölesan daha kısa boylu oluĢunu sorun etmeyebilir. Kendi değerini boyuyla ölçmek gibi yanlıĢ bir sonuca varabilir; kendini küçük, değersiz ve aĢağı bulabilir. Uzun boylu; geniĢ omuzlu sporcuların örnek gösterildiği bir ortamda adölesanların çoğunun kendilerini eksik görmelerine ĢaĢmamak gerekir (Anon 2008). AraĢtırmacılar beden memnuniyetsizliğinin geliĢmesinde iki önemli sebep olduğunu düĢünmektedirler. Birincisi BKĠ‟nin yüksek olması ikincisi ise BKĠ yüksek olmadığı halde hissedilen ince olma baskısıdır (Demir, 2006).

(31)

3. LİTERATÜR ÖZETLERİ

Adölesan dönemindeki kız ve erkek çocuklarında diĢ çürüğü dağılımı, çürüğün beslenme ve ağız hijyeni ile iliĢkisini araĢtırmak üzere, 300 kız ve 300 erkek üzerinde bir araĢtırma yapılmıĢtır. AraĢtırmanın sonuçlarına göre; adölesan dönemdeki kız çocuklarında erkeklere oranla daha fazla çürük olduğu, çürük ve ağız hijyeni arasında bir iliĢki olmamasına karĢın beslenmenin çürüğün oluĢmasında önemli olduğu tespit edilmiĢtir (Katiboğlu, 1980).

Sagun 1987 yılında, farklı sosyo-kültürel çevredeki lise son sınıf öğrencilerinin beslenme bilgi ve alıĢkanlıklarının ölçülmesi üzerine bir araĢtırma yapmıĢtır. Yapılan bu araĢtırmada, öğrencilerin beslenme bilgi puanları orta düzeyde olup, bölgeler arasında önemli bir farklılık bulunmamaktadır. Öğrencilerin puanları üzerine annenin yaĢı ve eğitim düzeyinin fazla etkisi söz konusu değildir. Beslenme bilgi kaynağı olarak öğretmen ve kitap daha önemli, aile daha az etkili bulunmuĢtur. Genelde öğrencilerin sabah kahvaltısı yaptıkları; ancak kız öğrencilerde kahvaltı yapmayanların oranının erkeklerden yüksek olduğu bulunmuĢtur.

Bulduk (1989), 12-18 yaĢlarındaki adölesan çağı gençlerinin besin tüketim durumlarını değerlendirmek amacıyla planladığı çalıĢmasıyı, Ankara‟da Gazi Kız YetiĢtirme Yurdu ve Yenimahalle Erkek YetiĢtirme Yurdu‟nda kalan kız ve erkek 343 adölesan öğrenci üzerinde yapmıĢtır. Genelde adölesanların boy uzunlukları ve vücut ağırlıkları standartlara göre değerlendirildiğinde kızların %47.5‟inin erkeklerin %81.6‟sının normal boy uzunluğunda; kızların %51.9‟unun, erkeklerin %85.4‟ünün normal ağırlık sınırları içinde olduğu bulunmuĢtur.

Alanyalı Özdal tarafından 1990 yılında yapılan “YetiĢtirme Yurtlarında Kalan 13-18 YaĢ Kız Erkek Grubun Beslenme ve Büyüme-GeliĢme Yönünden Ġncelenmesi” isimli araĢtırma, 152 kız ve erkek adölesan üzerinde yapılmıĢtır. AraĢtırma sonuçlarına göre; kızların %4.5‟inin, erkeklerin ise %15.4‟ünün normalin

(32)

altında vücut ağırlığına sahip olduğu belirlenmiĢtir. Kızların ve erkeklerin yaklaĢık 1/4‟ünün normalin altında boy uzunluğuna sahip olduğu saptanmıĢtır.

Bulduk ve Ünver (1991), yetiĢtirme yurtlarındaki gençlerin beslenme durumları üzerine araĢtırma yapmıĢlardır. YetiĢtirme yurtlarında kalan 343 kız ve erkek genç araĢtırmaya alınmıĢtır. Kız ve erkeklerin besin tüketimleri her mevsimin ikinci ayının ilk haftası üç gün süre ile yapılmıĢtır. Buna göre kızların enerji ve besin öğeleri tüketim düzeyleri erkeklere göre daha yetersiz bulunmuĢtur. Tabak artıkları da kızlarda erkeklerden daha fazla olmakla beraber genelde artık bütün yiyecekler için %13.1 olarak belirlenmiĢtir.

Bir baĢka araĢtırma; ortaokul öğrencilerinin beslenme bilgi ve alıĢkanlıkları üzerine planlanmıĢ ve yürütülmüĢtür. AraĢtırma sonucunda; ailedeki birey sayısı 6 ve fazla olanların oranı %54.5, kardeĢ sayısı 4 olanların oranı ise %32.2‟dir. Öğrencilerin yaĢları 13-14 arasında dağılım göstermektedir. AraĢtırmaya katılan öğrencilerin büyük çoğunluğunun boy uzunluğu (%91.9) ve vücut ağırlıklarının (%79.7) standarda uygun olduğu görülmüĢtür. Günde üç öğün yemek yiyen öğrenciler %69.6, sabah kahvaltı yapmayanlar %1.5, öğle yemeği yemeyenler %5.5, evde öğle yemeği yiyenler %61.3 oranlarında bulunmuĢtur (ġimĢek, 1991).

Yıldız tarafından 1992 yılında yapılan bir araĢtırmada; yaĢa göre ağırlık değerlendirmesinde erkek ve kız adölesanlarda ĢiĢmanlık prevalansı %4.7 olup adölesanlar hafif ĢiĢman olarak bulunmuĢtur. Genelde erkeklerde ĢiĢmanlık oranı (%13.9), kızlardan (%4.4) daha yüksektir. Ağırlık durumu BKĠ‟ne bakılarak değerlendirildiğinde deneklerin %27.9‟u zayıf, %63.3‟ü normal, %3.8‟i hafif ĢiĢman olarak saptanmıĢtır. Adölesanların %34.9‟unun beslenme bilgisi, %20.3‟ünün beslenme alıĢkanlığı kötü bulunmuĢtur ve iki grupta beslenme bilgi düzeyi ile beslenme alıĢkanlığı istatistiksel olarak önemli bulunmuĢtur (p<0.001).

Beslenme öğrenimi gören ve görmeyen kız meslek lisesi son sınıf öğrencilerinin beslenme durumları üzerine yapılan baĢka bir araĢtırmada, Beden Kütle Ġndeksine göre yapılan değerlendirmede öğrencilerin %71.33‟ünün normal

(33)

ağırlıkta, %21.50‟sinin zayıf ve %7.16‟sının da fazla ağırlıkta olduğu saptanmıĢtır. Sportif faaliyetleri olanlar %58.70 oranında olup, %33.79 oranıyla en fazla yapılan spor yürüyüĢtür. Spor yapma ile beslenme öğrenimi görme arasındaki iliĢki önemli bulunmuĢtur (p<0.05). Öğrencilerin %62.46‟sı günde üç öğün, %24.57‟si iki öğün, %10.92‟si dört öğün yemek yemekte olup, %61.90‟ı kahvaltıyı, %40.60‟ı öğlen yemeğini, %23.55‟i akĢam yemeğini değiĢik sıklıklarda atlamaktadır. Kahvaltının öğrencilerin %83.62‟si gibi büyük çoğunluğunca evde yapıldığı, öğlen öğününde öğrencilerin %52.22‟sinin okul kantini ve kafeteryadan satın alındığı %42.66‟sının evden getirdiği yiyecekleri tükettiği, akĢam yemeğini ise deneklerin (%98.98) evde yediği saptanmıĢtır (Ahsen, 1994).

Esmailzadeh 1994 yılında, Ankara‟da 250 kiĢi üzerinde yapmıĢ olduğu araĢtırmada; düĢük sosyo-ekonomik düzeydeki kızların %7.87‟sinin, erkeklerin %4.07‟sinin, orta sosyo-ekonomik düzeydeki kızların %23.91‟inin, erkeklerin %8.94‟ünün, yüksek sosyo-ekonomik düzeydeki kızların %13.39‟unun, erkeklerin %10.57‟sinin hafif ĢiĢman veya ĢiĢman olduğunu belirlemiĢtir. Sabah kahvaltısını ve öğlen öğününü atlama durumu ile ĢiĢmanlık arasındaki iliĢki her üç sosyo-ekonomik düzeyde de önemsiz (p>0.01), akĢam öğünün atlama durumu ise düĢük ve orta sosyo-ekonomik düzeyde önemsiz (p>0.01), yüksek sosyo-ekonomik düzeyde önemli (p<0.01) olarak bulunmuĢtur.

Türkmen tarafından 1996 yılında Ostim Çıraklık Eğitim Merkezi‟ne devam eden 13-17 yaĢ grubu çocukların beslenme durumları üzerine yapılan araĢtırmada, çırakların %76.0‟sının günde üç, %13.0„ünün iki, %10.0‟unun dört öğün yemek yediği, %74.0‟ünün öğün atlamadığı, %50.0‟sinin akĢam, %31.0‟inin sabah ve %12.0‟sinin öğle öğünün atladığı, %50.0‟sinin canı istemediği için, %23.0‟ünün zaman yetmezliği nedeniyle öğün atladığı, 13-14 yaĢ grubunun %66.7‟sinin, 15-17 yaĢ grubunun %77.2‟sinin sigara kullandığı, %95.2‟sinin alkollü içecek tüketmediği belirlenmiĢtir.

Berçem (1997) tarafından yapılan bir araĢtırmada, demir eksikliği prevalansına, Sivas‟da 12-18 yaĢları arasındaki 164 kız ve 165 erkek adölesanda

(34)

serum ferritin düzeyleri belirlenerek bakılmıĢtır. Demir eksikliği anemisi serum ferritini, hemoglobin, OEV (Ortalama Eritrosit Volümü) ve OEH (Ortalama Eritrosit Hacmi)‟e bakılarak hesaplanmıĢtır. Demir eksikliği prevalansı, kızlarda %35.30, erkeklerde %26.10 ve total çalıĢma grubunda %30.70 olarak belirlenmiĢtir. Adölesan kızlarda demir eksikliği anemisi prevalansı %6.70, adölesan erkeklerde %4.2 ve total grubunda %5.50 olarak bulunmuĢtur. Adölesan kızlarda ortalama hemoglobin konsantrasyonu 13.3+0.08 g/dL, adölesan erkeklerde 14.10+0.08 g/dL olarak tespit edilmiĢtir.

Eser (1997) Sosyal hizmetler çocuk esirgeme kurumuna bağlı yetiĢtirme yurtlarında barınan adölesanların büyüme geliĢme ve beslenme durumları üzerine yapmıĢ olduğu araĢtırmada, kız ve erkeklerde öğün atlama alıĢkanlığının olduğunu ve %42.80‟inin sabah kahvaltısını atladıkları belirlemiĢtir. Kızlarda protein, posa, kalsiyum, riboflavin, demir, A, C vitamini, niasin yetersizliği, erkeklerde de posa A, C vitamini, riboflavin, niasin yetersizliği saptanırken, erkeklerin beslenme durumunun kızlara oranla daha iyi olduğu belirlenmiĢtir. Erkeklerde günlük alınan ortalama enerji 3186+598.20 kkal, kızlarda 2485.40+518.30 kkal‟dir.

Özgen (1998), yaĢları 17-24 arası değiĢen farklı eğitim düzeyinde bulunan öğrencilerin hızlı hazır yiyecek tüketme durumlarını tespit etmek amacıyla bir araĢtırma planlamıĢ ve yürütmüĢtür. AraĢtırma kapsamına kolejde okuyan 300, üniversitede okuyan 300olmak üzere toplam 600 öğrenci alınmıĢtır. AraĢtırmaya katılan annelerin ve babaların yaĢlarının 41-50 arasında olduğu, anne ve babaların büyük bir kısmının fakülte veya yüksekokul mezunu olduğu, anne ve babalarının eğitim durumu yükseldikçe öğrencilerin hızlı hazır yiyecek tüketimlerinin azaldığı görülmüĢtür (p<0.05). KOÖ‟in %54.7‟sinin ve ÜOÖ‟in %50.0‟sinin ailelerinin hızlı hazır yiyecekler (fast food) sağlıksız olduğundan dıĢarıda yemelerini onaylamadıkları, ancak ailelerin bir kısmının çocuklarının arkadaĢlarından farklı davranmasını istemediği için dıĢarıda yemelerini onayladıkları (%10.3, %5.3) tespit edilmiĢtir. Ailelerin çocuklarının dıĢarıdan yemelerini onaylama durumları arasındaki istatistiksel olarak anlamlı bulunmuĢtur (p<0.05).

(35)

Yabancı (1999)‟nın, adölesanlarda, fiziksel aktivite düzeyi ve beslenme durumunun, kemik mineral yoğunluğu ve vücut bileĢimi üzerine etkilerini görebilmek amacıyla yaptığı çalıĢmada; adölesanların, et, yumurta ve kurubaklagiller ile süt ve ürünlerini yetersiz, sebze, meyve ve tahıllar grubunu da yeterli miktarda tükettikleri belirlenmiĢtir. Ayrıca spor yapan adölesanların kemik mineral yoğunluğunun yapmayanlara göre yüksek (p<0.001) olduğu saptanmıĢtır.

Saçan tarafında (2000) Diyarbakır il merkezinde lise ikinci sınıfa devam eden öğrencilerin (n=600) benlik tasarım düzeylerinin incelenmesi üzerine yapılan araĢtırmada; annenin öğrenim düzeyi, babanın mesleği, gençlerin devam etmekte oldukları okulun türü ile gençlerin benlik tasarım düzeyleri arasında iliĢki önemli bulunmuĢtur. Annenin öğrenim düzeyi yükseldikçe gençlerin benlik tasarım puanlarının arttığı, babaları memur ve esnaf olan gençlerin babaları iĢçi ve diğer (Emekli, seyyar satıcı v.b.) meslek gruplarından daha yüksek puan aldıkları, Anadolu lisesi ve meslek liselerine devam eden gençlerin ise düz liselere devam edenlere göre daha yüksek puan aldıklarını gözlemlemiĢtir.

Chugh ve Puri, 2001 yılında 50 az kilolu, 50 kilolu ve 30 obez genç kız üzerinde yapmıĢ oldukları çalıĢmada, düĢük ya da normal kiloda olsalar bile adölesanların aĢırı kilo hakkındaki endiĢelerinin fazla olduğu belirlenmiĢtir. Adölesanların kilolarının artmasıyla vücut ölçüsü memnuniyeti de düĢmüĢtür. Obez kızların %3‟ü ileride önemli derecede anoreksiya olma riski altında bulunmuĢtur.

Alaçam tarafından 2002 yılında yapılan bir araĢtırmada; özel okul öğrencilerinin %86.0‟sı, devlete ait ilköğretim okulu öğrencilerinin ise %57.0‟si düzenli olarak kahvaltı yaptıkları saptanmıĢtır. Öğün atlayan öğrencilerin çoğunluğu devlet okulu öğrencilerinden oluĢmaktadır. Devlet okulu öğrencilerinin %43.0‟ünün, özel okul öğrencilerinin ise %30.0‟unun öğün atladıkları saptanmıĢtır. Öğrencilerin spor yapma düzeyleri özel okul öğrencilerinde %94.0, devlet okullarında ise %80.0 olarak belirlenmiĢtir. Öğrencilerin spor yapma sıklığı ve süresi açısından, anlamlı bir fark olmadığı görülmüĢtür (p>0.05).

(36)

“Beslenme Dersi Alan ve Almayan Afyon Kocatepe Üniversitesi Meslek Yüksek Okulu Öğrencilerinin Beslenme Bilgi ve AlıĢkanlıkları Üzerine Bir AraĢtırma” baĢlıklı çalıĢma, beslenme dersi alan 172, beslenme dersi almayan 186 olmak üzere toplam 358 öğrenci üzerinde yürütülmüĢtür. AraĢtırmada elde edilen bulgulara göre beslenme dersi alan ve beslenme dersi almayan öğrencilerin beden kütle indeksleri arasında istatiksel açıdan anlamlı fark olduğu tespit edilmiĢtir (p<0.05). Öğrencilerin sosyo-kültürel düzeyleri arasında fark olmadığı saptanmıĢtır. Öğrencilerin genelde üç öğün beslendikleri ve en fazla atlanan öğünün öğle yemeği olduğu tespit edilmiĢtir. Karbonhidrat, protein, yağlar, vitaminler ve mineraller konusunda beslenme dersi alan öğrencilerin verdiği cevaplar, beslenme dersi almayan gruba oranla daha doğrudur ve aradaki fark anlamlıdır (p<0.05) (Karayormuk, 2002).

Yapılan bir diğer araĢtırmada, öğrencilerin en az atladıkları öğünün 58 puanla akĢam yemeği olduğu tespit edilmiĢtir. Kahvaltıda, öğlen ve akĢam yemeklerinde öğrencilerin %42.80‟i, %39.20‟si, %60.80‟i dengeli beslenmektedir. Günde ortalama olarak tüketilen enerji 1863+68.89 kkal, protein 68.26+1.78 g, A vitamini 4613.05+536.09 IU, tiamin 0.69+0.02 mg, riboflavin 1.12+0.03 mg, niasin 10.61+0.50 mg, C vitamini 36.19+1.94 mg, kalsiyum 615.80+13.90 mg, demir 9.84+0.34 mg‟dır. AraĢtırmaya katılan öğrencilerin %18.6‟sının “iyi” ve “çok iyi” beslenme bilgisine sahip olduğu görülmüĢtür (Önay, 2002).

Solmaz 2002 yılında lise son sınıf öğrencilerinin kimlik statüleri ile anne-baba tutumlarını algılamaları arasındaki iliĢkilerin incelenmesi üzerine yapmıĢ olduğu araĢtırmada; ergenin kimlik geliĢiminde cinsiyetin; moratoryum, bağımlı ve kargaĢalı kimlik statülerinde önemli bir farklılığa neden olduğu, babanın öğrenim düzeyinin ise; ergenin bağımlı ve kargaĢalı kimlik statülerinde önemli bir farklılığa neden olduğu saptamıĢtır. Ancak kardeĢ sayısı, doğum sırası, annenin öğrenim düzeyi gibi değiĢkenlerin kimlik statüsünde önemli bir farklılık yaratmadığı belirlenmiĢtir. BaĢarılı kimlik statüsü ile demokratik anne tutumu ve demokratik baba tutumu arasında pozitif yönde önemli bir iliĢki olduğu saptanmıĢtır. Buna

(37)

karĢılık otoriter anne ve otoriter baba tutumları ile baĢarılı kimlik statüsü arasında negatif yönde önemli ve anlamlı bir iliĢki olduğu belirlemiĢtir.

Yapılan bir baĢka araĢtırmada, öğrencilerin beslenme alıĢkanlıklarına bakıldığında; düzenli yemek yedikleri (kızlar%61.90‟ı, erkeklerin %69.70‟i), içecek olarak suyu tercih ettikleri (kızların %49.20‟si, erkeklerin %64.40‟ı), öğün aralarında bir Ģeyler tüketme (kızların %86.10‟u, erkeklerin %86.70‟i) ve yemek seçme eğilimleri (kızların %67.90‟ı, erkeklerin %59.10‟u) olduğu tespit edilmiĢtir. Öğrencilerin %76.90‟ı beslenme eğitimi almak istemiĢlerdir. Beslenme eğitimi almak isteyen öğrencilerin, daha çok yaĢlarına uygun beslenme eğitimi almak istedikleri, eğitim için beslenme öğretmeni istedikleri belirlenmiĢtir (DaĢbaĢı, 2003).

Ahranjani ve arkadaĢlarının (2004) 11-16 yaĢları arasındaki adölesanlar üzerinde yapmıĢ oldukları çalıĢmada; BKĠ ortalaması erkeklerde 19.8+3.95 kg/m², kızlarda 20.6+4.44 kg/m² olarak bulunmuĢtur. Adölesanların, düĢük kilo, aĢırı kilo ve obezitedeki yüzdeleri sırasıyla, %5.7, %21.1 ve %7.8 olarak belirlenmiĢtir. AĢırı kilo yaygınlığı önemli derecede bir oranla kızlarda daha fazladır. Obezite ile yaĢ arasında anlamlı bir iliĢki bulunamamıĢtır (p>0.05)

Yabancı (2004) okul çağı çocuklarda büyüme ve obezite durumunun saptanması ve bunu etkileyen etmenlerin değerlendirilmesi amacıyla 7-14 yaĢ arası 1041 erkek, 1007 kız çocuğunu araĢtırma kapsamına almıĢtır. AraĢtırma sonucunda çocukların vücut ağırlığı ve boy uzunluklarının yaĢla birlikte artıĢ gösterdiği %2.6‟sının yaĢa göre vücut ağırlığı, % 8.9‟unun yaĢa göre boy uzunluğunun 5. persentilin altında olduğu saptanmıĢtır. YaĢa göre BKĠ > 85. - <95. persentil (hafif obez) olan erkek ve kızların sıklığı %16.1 ve %12.3, >95. persentil (obez) olanların sıklığı ise %8.5 ve %5.4 olarak bulunmuĢtur.

Yapılan bir baĢka araĢtırmada ise; sosyo ekonomik yönden düĢük bir bölgede yaĢayan 11-17 yaĢ gurubu adölesan çağı öğrencilerin (n=638) beslenme alıĢkanlıklarının değerlendirmek amacı ile yapılan çalıĢmada Beslenme AlıĢkanlıkları Ġndeksi (BAĠ) kullanılmıĢtır. Buna göre öğrencilerin %98.8‟i beslenme

Şekil

Tablo 1. Adölesan Dönemde Alınması Önerilen Günlük Vitamin Miktarları (Samur,  2006)  VĠTAMĠN  Erkekler YaĢlar  11-14                           15-18  Kızlar YaĢlar  11-14                       15-18  Vitamin A mcg    800                           1000
Tablo 2. Adölesanlarda BKĠ‟ ne Göre Ağırlığın Değerlendirilmesi  BKI (kg/m²)
Tablo 3. Adölesanların YaĢ ve Sınıflarına Göre Dağılımları (n=326)
Tablo 4. Adölesanların Demografik Dağılımları (Anne: n=326, Baba: n=318)
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

Süt yağı %5 oranında doymuş yağ içermesinin yanında kronik hastalıklar için olumlu etkileri olan konjuge linoleik asit, sifingomiyelin, bütirik asit, miristik asit

Diyetin kültürel değişiminin kavramsal modeline göre, ev sahibi kültüre maruz kalma, sosyo- de- mografik (cinsiyet, yaş, yer değiştirme yaşı, ev sa- hibi ülkedeki

Besin maddeleri ince bağırsağa girişine kadar farklı fiziksel ve kimyasal olaylarla karşılaşmaktadır.. İnce bağırsakta emilip vücuda giremeyen besin maddeleri dışkıyla

Beklenen yaşam süresi Expectancy life

Listede yer alan kitaplar karakterler yoluyla kültürel bölgede bulunan ekonomik temsilleri dâhil etme açısından değerlendirildiğinde 2 kitabın uygun düzey, 8 kitabın

adlı kitaptan alınan beş örnek metinden dördünün eğitsel okuma (8. Sınıf), birinin ise engelli düzey (10. Sınıf) seviyesinde; Çöp Plaza adlı kitaptan alınan beş

BÜLBÜL, Hasan - Hasan Kürşat Güleş - Ali Çelebi, “Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi İşletmelerinde Elektronik Ticaret Uygulamaları”, SBED, S.9, Konya 2003,

Türk kültüründe gelinin düğün merasimi için hazırlanması önemli bir iş olduğu için, bu hazırlıkta yer alan- lar da rastgele seçilmez.. Söz konusu kişilerin