• Sonuç bulunamadı

Zincir mektupların jung'un bilinçdışının dinsel işlevi ve arketipleriyle okunması

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Zincir mektupların jung'un bilinçdışının dinsel işlevi ve arketipleriyle okunması"

Copied!
5
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Alan Dundes , “Folklor Nedir?” adlı makalesinde “Folklorun bazı türleri ba-sılmıştır ve yazılmıştır, el yazması ki-taplar, book marginalia, mezar taşları ve geleneksel mektuplar (alanın “bir başka-sına yolladığı mektuplar”, vb.) gibi.” (17) diyerek zincir mektupları yazılı halkbi-limi biçimleri olarak ele almaktadır. Bu makalede zincir mektuplardan bir örnek verilecek ve bu örnek Jung’un bilinçdışı-nın dinsel işlevi ve arketipleri bağlamın-da değerlendirilecektir.

Gülin Ö. Eker, Türk Halk Edebiyatı El Kitabı’nda “Kültür aktarımı, toplum üyelerinin kolektif bilinçaltında var olan tabiî bir gelişimdir.” (335) demektedir. Jung, bilinçaltı adlandırmasından farklı olarak ‘bilinçdışı’ üzerinde yoğunlaşmış

ve çalışmıştır. Jung’un bilinçdışı, bastı-rılan duyguların kaynağı durumunday-ken, bilincin de biçimlendiricisidir. Jung bilinçdışını ikiye ayırır: Kişisel (öznel) ve Ortak (kolektif). Kişisel bilinçdışı, kişisel yaşantıyı içerirken ortak bilinçdışı bütün insanlığın paylaştığı kalıtsal duyguları, düşünceleri ve anıları içeren, kişinin al-gılarını ve arzularını şekillendiren, her-keste ortak olan türsel bir bilinçdışıdır. Eker’in kolektif bilinçaltından kastettiği Jung’un ortak bilinçdışı ya da kolektif bilinçdışıdır. Kolektif bilinçdışının dışa-vurumu dinde, mitlerde, masallarda ve fantezilerde sembolik olarak gerçekleşir. Eker’e göre “Folklor birikimi, her mille-tin bilinçaltında var olduğundan dolayı, çağrışımlarla alıcıyı etkilemek ve

ürü-DİNSEL İŞLEVİ VE ARKETİPLERİYLE OKUNMASI

Reading Chain Letters with the Religious Function and Archetypes

of Jung’s Unconscious

Nefise ABALI*

ÖZ

Yazılı halk biçimleri olarak ele alınan zincir mektuplar, günümüzde cep telefonu ve elektronik posta yo-luyla varlığını sürdürmektedir. Bu makalede cep telefonları yoyo-luyla yayılan bir zincir mektup örneği Jung’un bilinçdışının işlevi bağlamında incelenecektir. Bu dua içerikli zincir mektubun içerdiği kültürel kodların, alıcı tarafından nasıl algılandığı ve alıcının bilinçdışını nasıl harekete geçirdiği üzerinde durulacaktır. Dua içerikli zincir mektupların dolaşımda olması, dinin insanlar üzerindeki etkisiyle açıklanacaktır. Ayrıca bu mektupta yer alan “hacı” kelimesi Jung’un bilge adam arketipiyle değerlendirilecektir.

Anah­tar Sözcükler

Zincir mektup, korku, din, bilinçdışı, arketip.

ABST­RACT­

The chain letters handled as written folk forms have been still surviving via mobile phone and e-mails at the present day. In this article, a chain letter outspreaded via mobile phones will be exemplified and analyzed in terms of Jung’s unconscious. It will be emphasized how cultural codes covered by this prayer involving chain letter are comprehended by the receiver and how it evokes unconscious of the receiver. Circulation of prayer involving chain letter will be explained as the effect of religion on the men. Additionally, the word “pilgrim” in this letter will be dealt with Jung’s “wise old man” archetype.

Key Words

Chain letter, fear, religion, conscious, archetype

(2)

nün gerekliliğine inandırmak, sonuca ulaşma anlamında yapılmış bilinçli ter-cihlerdir.” (327) Buna göre folklor, kolek-tif bilinçdışının çeşitli sebeplerle ortaya çıkmasını sağlamaktadır.

Alıcı tarafından iletide verilen sayı adedinde insana ulaştırılınca dileğinin kabul olacağı, o sayı adedinde alıcıya ulaştırılmadığı sürece türlü belalara uğranılacağı inancına dayanan zincir mektuplar, çok değil bundan on yıl ka-dar önce mektuplarla yayılırken, tek-nolojinin gelişmesiyle birlikte artık cep telefonu mesajları ve e-postalar yoluyla yayılmaktadır.

Yrd. Doç. Dr. Çiğdem Kara,

Mil-li Folklor’un 77. sayısında yayımlanan

“Zincir Mektuptaki Ölümsüz Kanser Hastası Çocuk” adlı makalesinde yıllar-dır internet üzerinden yayılan “altı ay ömrü kalan kanser hastası küçük çocuk” hakkındaki zincir mektupları incelemiş-tir. Bu makalede Kara, zincir mektup-ların tanımını şu şekilde belirtmiştir: “Amerika’da 19. yüzyılın sonlarında, eski edebiyatın bir ürünü olarak ortaya çıkan zincir mektup, kendi kendini tav-siye ederek yeniden üreten, insanların korku ya da dileklerine hitap ederek kopya/değişke metindeki tavsiyelerin hepsini yerine getirenlere para, iyi şans, açık bir bilinç, hayır dua gibi çeşitli ödül-ler vadeden bir metindir.” (36)

Çiğdem Kara, zincir mektupların dayandığı temelleri şu maddelerle be-lirtir: “ a) Toplumsal dayanışma ve gü-ven ilkelerine bağlı olarak gönüllülükle kendini sürdürme. b) Tek tek bireylerin sahip oldukları sıkıntıları ya da şansla-rını ait oldukları toplumsal grubun diğer üyelerine aktararak bunları azaltması, arttırması, paylaşması. c) Sistemi sür-dürmede ödül ceza yaptırımını

kullan-ma.” (45) Söz konusu dua içerikli zincir mektup, bu üç temele de dayanmaktadır: Zincir mektubun güvenilirliği, alıcıların ya da göndericilerin şanslarını, iyi dilek ve dualarını paylaşması ve ödül-ceza yaptırımı. Bu makalede zincir mektup-ların dayandığı bu temeller tek tek ele alınıp incelenecektir.

Ayrıca Kara, zincir mektupların tür özelliklerine de değinmiştir. Kara, Dégh’ten aktararak zincir mektupların beş grupta değerlendirildiğini belirtir. Bu çalışmada değerlendirilen zincir mektup bu gruplardan “Dua ile başlayan bir şans mektubu olsa da tavsiyelerine uyulmadığında kötü şans getiren, dua şeklindeki (invocation) mektuplar” (36) grubuna girmektedir.

Cep telefonu mesajları ve elektro-nik postalar yoluyla dolaşımda olan ör-nek zincir mektup şöyledir:

Bismillahirrahmanirrahim, vela havle vela kuvvete illa billahi aliyyila-zim. Allahümme inni esabet ya kadumu ya daimu yasekte yeua semedu ya hay-yumu ya kayhay-yumu ya zel celali ve ikram fiin teculullah. Bu mesajı sen de 7 kişiye gönder, güzel bir haber alacaksın. Lütfen bu mesajı dikkate al. Mesaj HACIdan geldi, HACI 7 kapıya dağıtmış zengin olmuş, fakirin eline geçmiş inanmayıp atmış, evi yanmış. Bu dua kimin eline geçerse mutlaka 7 kişiye göndersin.

Daniel W. VanArsdale, alıcıların çı-karıp dağıttığı kopyalarla yönetilen zin-cir mektubun biçim ve içeriğinin, yazılış nedeniyle çok bağıntılı olduğunu söyle-yerek zincir mektupları yazılış nedenle-rine göre sekiz başlıkta toplamaktadır: Dindarlık, şans, hayırseverlik, dilek-çe, para, karşılıklı değişim, parodi/gü-lünçleme, zincir e-posta. (aktaran Kara 2008:36) Görülecektir ki, bu çalışmada

(3)

incelenen zincir mektup, biçim ve içeri-ğiyle “Dindarlık” başlığı altında değer-lendirilmektedir. Kimin söylediği belli olmayan, girişinde dua içeren bu zincir mektuplar, insanlarda din duygusunun ya da korkusunun canlı tutulmasını amaçlamaktadır.

İnsan var olduğundan beri bir teh-like veya tehteh-like düşüncesi karşısında korkmaktadır. Korkunun boyutları kor-kulan ya da korkutucu olana göre değiş-mektedir. Din de insanda korku uyandı-ran öğelerden biridir. Frieda Fordham,

Jung Psikolojisi (2004 baskısında adı Jung Psikolojisinin Ana Hatları olarak

değiştirildi.) kitabında “Kolektif bilinçdı-şının arketiplerini incelediğimizde, insa-nın bir ‘dinsel işlev’e sahip olduğunu ve bu işlevin, kendi doğrultusunda, insanı cinsellik ve saldırganlık içgüdüleri ka-dar güçlü bir şekilde etkilediğini sapta-rız.” (87) demektedir.

Bu tarz inanışları dikkate almayan-lar için bile bu iletiler korkutucu olmak-tadır. E-postalarda ya da cep telefonu mesajlarında “Özür dilerim, ama gönder-mekten de bir şey kaybetmem herhalde.” ya da sadece “Özür dilerim.” şeklindeki eklentilerle de kullanılmaktadır. Jung, “İnsan ruhu görünüşteki inançlarıyla uyuşmaz. Ruhundaki Hıristiyan (burada Müslüman), dış gelişmelere ayak uydu-ramamıştır.” (Fordham 1996: 95) derken insanın içindeki inancın, uygarlıkla ya da akılcı düşünmeyle çelişkisini vur-gulamaktadır. Bu iletileri dikkate alıp yayılmasını sağlayanlar güzel bir haber alma umuduyla ya da ‘ya başımıza kötü bir şey gelirse’ korkusuyla hareket et-mektedirler.

Genellikle İslami sözler ya da cüm-leler içeren zincir mektuplar, alıcılar üzerinde daha etkili olmaktadır.

Özellik-le “hacı” kelimesi orijinal zincir mektup-ta büyük harflerle yazılmıştır. İletinin inandırıcı ve güvenilir olması bakımın-dan “hacı” kelimesi ilk bakışta oldukça etkilidir. Hacı, TDK sözlüğüne göre “Din buyruklarını yerine getirmek için hacca gitmiş Müslüman.” olarak tanımlanmış-tır. Türkiye’deki yaşam şartlarından do-layı çoğu Müslüman, emekli olup zama-na ya da maddi açıdan rahatlığa kavuş-tuğunda hacca gitmektedir. Bu nedenle hacı olan Müslümanlar, genellikle yaşlı kimselerdir. Ayrıca Müslüman erkekler, hac dönüşü İslami kurallar gereği sakal bırakırlar. İşte bu zincir mektuptaki hacı, zihnimizde yaşlı ve sakallı bir dede imajı uyandırmaktadır. “Kişinin yaşa-mında etkin olabilecek iki arketip, yaşlı bilge adam ve büyükanne arketipleridir. Jung, yaşlı bilgeyi anlatımın arketipi olarak adlandırmaktadır.” “Ayrıca bu arketipin temsil ettiği güç ve bilgelik ön plandadır. İnsanların sezgi yoluyla algı-ladıkları ve kolaylıkla karşı koyamadık-ları itici bir güç vardır.” (Fordham 1996: 75) Arketipler, kolektif bilinçaltında yer alan kalıtsal belleklerdir. İşte bilinçdışı-nın etkisiyle harekete geçirilen yaşlı bil-ge adam arketipi, alıcıya yakın bil-gelmekte ve alıcıyı etkilemektedir. Böylelikle bu arketip, alıcının davranışlarını yönlen-dirmektedir.

Ayrıca bu örnek zincir mektupta görüldüğü gibi çoğu Arapça kelimelerin Latin harfleriyle yazılışı doğru değil-dir. Ong’a göre “Bugün basılı kelimeleri görsel birimler olarak algılamaktayız.” (144) Buradaki basılı kelimeler, el yaz-ması olmayan matbaa ya da elektronik araçlarla yazılan kelimelerdir. İşte bu basılı kelimelerin düzenlenişi öncelikle zihnimizde bir görüntü oluşturur. Bu zincir mektubu okuyanların zihninde

(4)

Arapça bilsin ya da bilmesin ilk bakışta bir kültürel kod oluşmaktadır. “Bunlar kutsal sözler, Kur’an-ı Kerim’den alın-mış.” dedirtmektedir. Klasik diller uz-manı Eric Havelock’un tabiriyle, “Öğre-nilen anılar kişiseldir, topluluktaki her erkek, kadın ve çocuk için farklıdır, ne var ki içerik, saklanan dil ortaktır, top-lulukça paylaşılan gelenekleri ve tarih-sel kimliği yansıtan bir şeydir.” (aktaran Eker 2007: 336) Çoğunluğu Müslüman olan Türkiye’de, Arap harfleri İslami bir kimlik ortaya koymaktadır. Bu da alıcıyı bu yönüyle etkilemektedir.

Zincir mektubun başında yer alan duaya, tam metin halinde İslami kitap-ların hiçbirinde rastlanmamıştır. Büyük ihtimalle “ikincil sözlü kültür dönemiyle” (Ong 1995: 15) birlikte daha hızlı yayılan ve böylelikle daha çok değişime uğrayan zincir mektuptaki duanın aslının aşağı-daki gibi olabileceğini tahmin etmekte-yim. “Bismillâhirrahmânirrahıym, ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azıym. Allâhümme innî es’elüke yâ kadî-mü yâ dâikadî-mü, yâ ferdü, yâ vitru, yâ eha-dü, yâ sameeha-dü, yâ hayyü, yâ kayyûmü, yâ zel celâli vel ikrâm. Fe in tevellev.” (Arif Pamuk’un Şifalı Dualar kitabında-ki hacet ve dilek duasının giriş bölümü.) Görüldüğü gibi bazı bölümler, dolaşım-da olan zincir mektupta eksik ve yanlış olarak yazılmıştır. Ayrıca hacet ve dilek duası olması, “7 kişiye gönder güzel bir haber alacaksın.” dileğinin bu dua saye-sinde kabul olacağı inancını da güçlen-dirmektedir.

Ong’un “Sözlü kalıplarla düşünme ve anlatım biçimi, bilincimize ve bilinç-dışına derinden işlediği için, insanın eli kalem tutar tutmaz yok olamaz.” (40) de-diği gibi 7 rakamı, sözlü kültürdeki ifade biçimiyle yazıda da kendini gösterir.

Ay-rıca 7 rakamının Türklere has ürkütücü ya da etkileyici tarafı da vardır:

Türk etnolojisinde sihrin malı ol-muş 3, 7, 9, 40, 41 gibi sayılar vardır. Koruyucu maddelerde, hastalıkların iyileştirilmesinde, lohusalıkta, ad koy-mada, nazarda, ölüm v.b. şeylerde yapı-lan pratik işlemlerin yanında kulyapı-lanıyapı-lan bu sayılardır. Pratiğin istenilen faydayı sağlayabilmesi amacıyla, pratik 3, 7, 40, 41 kere tekrar edilmektedir. Şu halde, pratiğin bu sayılar çerçevesinde tekrar edilmesi sihrî bir kuvvete inançtan baş-ka bir şey değildir. (Gülensoy 1966: 2)

Bu zincir mektubun etkili olmasın-da 7 rakamının ürkütücü ve pratikte kullanılıyor oluşu oldukça önemlidir.

Bununla birlikte bu zincir mektu-bun tehdit tarafı da vardır. “Hacı zengin olmuş, ama fakir inanmamış, evi yan-mış.” diyerek bu zincir mektubun yayıl-ması konusunda alıcı yönlendirilmek-tedir. Her kesimden insanı etkileyecek kodlar mevcuttur. Müslüman olmayan biri için bile metnin son cümleleri etki-leyici olabilir. İlk önce kibar bir şekilde “Lütfen bu mesajı dikkate al.” denmekte, sonrasında ise “Bak, göndermezsen gü-zel haber alamazsın.” ya da “Başına bir şey gelir.” şeklinde bir korkutma vardır. Güzel haber alma peşinde olan, Jung’un dışa dönük tipini oluştururken, başına bir şey geleceğinden korkan ise içe dö-nük tipi oluşturmaktadır.

Derya Tüzin, Milli Folklor dergi-sinin 75. sayısında yayımlanan “Dilek Sözlerine Kentsel Alanda Yeni Söylem: Elektronik Posta Duaları” adlı makale-sinde ele aldığım zincir mektubu birkaç değişiklik dışında örnek olarak vermiş, bu tarz İslami içerikli zincir mektupları alkışlar ve kargışlar olarak incelemiştir. Tüzin bu makalesinde, bu zincir

(5)

mektup-ların korku ve gereksinim kaynaklı oldu-ğu söylense bile farklı yorumlara da açık olduğunu belirtmiştir. “Teknolojiyle bir-likte sözlü iletişimin azalması[na], kent yaşamının ağır koşullarında insanların yalnızlık duygusunun körüklenmesi[ne] ve bu yolla bir çeşit paylaşım sağlandığı-na dair isağlandığı-nanç”lara (41) bağlı olarak üre-tildiklerine değinir. Yalnızlık duygusu bireyin içe dönük olmasına neden olur, belki de içe dönük olmak, bireyi yalnız-lığa sürüklemektedir ve birey bir şekilde paylaşıma geçmek, bu içe dönüklükten kurtulmak istemektedir.

Ong’un ve Jung’un içe dönük ve dışa dönük birey hakkında söyledikleri, birincil sözlü kültür ortamındaki birey-le ikincil sözlü kültür ortamındaki birey arasındaki farkları ortaya koymaktadır. Ong, “Birincil sözlü kültür insanı, ken-di içine dönme şansı pek olmadığından dışa dönükken, bizler yeterince içe dö-nük olduğumuz için dışa dönüyoruz.” (161) demektedir. İkincil sözlü kültür ortamından hareketle “Jungcu davranı-şın içe dönük olduğu söylenebilir; çünkü en çok ilgisini çeken etkenler de iç dün-yaya, özellikle de ‘Kolektif bilinçdışına özgüdür.” (Fordham 1996: 35) Bilinçdı-şında bulunan, kişinin diğer yüzüdür, “gölge”dir. Bastırdığı her şeyi yapmak isteyen kişisel bilinçdışıdır. Bu zincir mektupları, saçmalık olarak gören birey, ilk önce etrafına insanların ne gereksiz şeylerle uğraştığını söyleyen, ama yalnız kaldığında 7 kişiye hiç üşenmeden gön-derebilendir.

Sonuç olarak insan dıştan uygardır, ancak içinde, çocukluğunda, yani göl-gesinde birikenleri bir şekilde dışarıya yönlendirir. Hem kişisel bilinçdışının hem de kolektif bilinçdışının dışavuru-mu, her iki düzeyde de yer alan

malze-menin ya da sürecin sembollerle ortaya çıkması, göndericinin alıcıyı etkileyecek kültürel kodları kullanarak bilinçdışını harekete geçirmesiyle ilgilidir. Kişisel ya da kolektif bilinçdışında yer alan Arap-ça sözler, dualar, 7 rakamı, hacı, Arap- çağrı-şımlara yol açmakta (belki de korkutucu olmakta) ve dindar olsun ya da olmasın alıcının harekete geçmesini sağlamakta-dır.

KAYNAKLAR

Budak, Selçuk. Psikoloji Sözlüğü. Ankara: Bi-lim ve Sanat Yayınları, 2003.

Dundes, Alan. “Folklor Nedir?” Halkbilimin-de Kuramlar ve Yaklaşımlar-2. Haz. Oğuz, M. Öcal ve Gürçayır, Selcan. Ankara: Geleneksel Yayıncılık, 2005.

Fordham, Frieda. Jung Psikolojisi. İstanbul: Say Yayınları, 1996.

Gülensoy, Tuncer. “Türklerde 3, 7, 40 Sayıları Hakkında” . Bayrak 24. Ankara: 1966.

Kara, Çiğdem. “Zincir Mektuptaki Ölümsüz Kanser Hastası Çocuk” Milli Folklor 77. Ankara: 2008. 35-49.

Oğuz, M. Öcal ve diğer. “Gülin Ö. Eker, Ge-lenekten Geleceğe Halk Edebiyatı” Türk Halk Ede-biyatı El Kitabı. Ankara: Grafiker Yayınları, 2007. 325-339.

Ong, Walter J. Sözlü ve Yazılı Kültür. İstan-bul: Metis Yayınları, 1995.

Tüzin, Derya. “Dilek Sözlerine Kentsel Alanda Yeni Söylem: Elektronik Posta Duaları” Milli Folk-lor 75. Ankara: 2007. 43-5.

Referanslar

Benzer Belgeler

İslam Medeniyetinde tarih boyunca dönem dönem siyasi iktidarı ellerinde bulunanlara arz edilmek üzere erbabınca kaleme alınmış ahlak ve siyaset risaleleri,

Buraya kadar yapılan açıklamalar bir bütün olarak değerlendirildiğinde çalışmadan elde edilen sonuçların literatürdeki sonuçları destekler nitelikte olduğu

Burada, Möcip Divane (Kazan), Aycarık (Kazak), Kemine (Türkmenistan), Ömirbek Lakkı (Karakalpak), Mokut (Kazan Tatarları), Ayrım Tağı (Azerbaycan), Ahmet Akay (Kırım

Akıl ile hür irade şartı yerine getirildiği zaman hem din hem de dindarlık kavramı netleşir. Nitekim isim olan din kelimesiyle ve masdar olan dindarlık arasındaki fark, kişiye

TRMA nedeniyle 11 yıldır pediatrik endokrinoloji izleminde olan ve son bir aydır tiamin preparatını almaması sonucu diyabetik ketoasidoz tanısı ile takip

• Sınıf öğretmenleri, müzelerin en önemli işlevinin sergileme olduğunu düşünmektedirler. Eğitim işlevi ise ikinci sırada yer almaktadır. Eğitimi, müzenin en

Klasik sistemler için bu hareket integralleri (Newton denklemini çözmeden) yörüngelerin bulunmasında; kuantum sistemler için ise (Schrödinger denklemini çözmeden)

Bu sonuçlara göre; primer tendon onarımı sonrası gelişen yapışıklıklarda, hyalüronik asit inflamasyonu azaltarak, seprafilm ve interceed çevre bağ dokudan fibroblast