i
ÖZBEK ŞAİRİ HABÎBÎY VE DÎVÂNI
(METİN – AKTARMA – TEMATİK İNDEKS)
Pamukkale Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü
Yüksek Lisans Tezi
Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı
Yeni Türk Dili Bilim Dalı
Zehra IŞIK
Danışman: Prof. Dr. Mustafa ARSLAN
Şubat, 2018
DENİZLİ
iv
ÖN SÖZ
Bu tezin konusu Ö
zbek Şairi Habîbîy ve Dîvânı (Metin – Aktarma - Tematik
İndeks)’tir. Çalışmada metnin tamamı ele alınmamıştır. Tematik indeks kısmında
incelenen 291 gazel çeviri
yazı ile yeniden yazılmış ve Türkiye Türkçesine aktarılmış,
tematik indeks kısmında ise 2983 madde başı olarak tespit edilmiş sözcük farklı
kaynaklardan
sözlük anlamlarına ve edebî kullanımlarına bakılarak hazırlanmıştır.
Ayrıca Divan’da yer alan diğer türlerle ilgili birkaç örnek yine birinci bölümde
verilmiştir. Örneklerin sınırlı olmasının sebebi eserin oldukça hacimli olmasıdır. Son
olarak üçüncü bölümde, “Bulgular ve Açıklamalar” kısmında tespit edilen bulgular
açıklanmış ve bunlarla ilgili bilgiler verilmiş; sözcükler, bağlama göre
sınıflandırılmıştır. “Yazım Farklılıkları ve Açıklamalar” bölümünde ise yazım
farklılıkları tespit edilen 57 sözcük tek tek verilmiş ve açıklamaları yapılmıştır.
Sözcüklerin genelde ikili yazımlarının ve bazı sözcüklerin üçlü yazımlarının olduğu
görülmüştür. Bunun da yine dilbilgisel kurallar veya basımdan kaynaklanmak üzere iki
sebebinin olduğu düşünülmektedir. Ayrıca metinden hareketle ses denkliklerine
değinilmiştir. Şairin şiirlerini kaleme alırken kullandığı dile bakıldığında Çağatay
Türkçesinin özelliklerinin devam ettiğini söylemek mümkündür. Ayrıca metinde hem
“ol-” hem de “bol-
” fiilinin kullanıldığı tespit edilmiştir. Yapılan bu çalışmadaki amaç,
sözcüklerin sahip oldukları anlam zenginliklerinin olabildiğince fazlalığını ve
derinliğini anlamak için şiir dünyasındaki kullanımlarını tespit etmektir.
20. yüzyılın ilk yarısında kaleme alınmış olan Divan adlı eser dönemin en
önemli eserlerinden biridir.
Dönemin kültürel ve sosyal özelliklerini yansıtmasının
yanında şairin kullandığı dil de oldukça başarılıdır. Şairin bu eseri hakkında daha önce
çalışma yapılmamıştır. Yapılan bu çalışmadaki amaç, eseri Türk dünyasına tanıtmak ve
bizden sonra yapılacak olan çalışmalara kaynaklık etmektir. Bu yüzden kapsamlı bir
çalışma ortaya çıkarılmıştır.
Sözcüklerin anlamlarının verilmesi sırasında birden çok kaynak taranmış olup
yapılan bütün araştırmalara rağmen anlamı bulunamayan iki sözcük vardır. Biz bu
sözcükleri
bağlamdan yola çıkarak açıklamaya çalıştık. Bu sözcüklerden biri “ämråv”
şeklindedir. “Ämråv” sözcüğünün aslında “ämråz” olduğunu tahmin etmekteyiz. Bunun
matbu bir hata olabileceğini veya şairin “-z” sesi yerine “-v” sesini kullanmayı tercih
v
ettiğini düşünmekteyiz. Diğeri ise “şäfli” sözcüğüdür. Yapılan sözlük taramalarında bu
sözcüğe rastlayamadık. Tematik indeks kısmında bu sözcükleri ayrıca bağlamdan yola
çıkarak açıklamaya çalıştık. Ayrıca metinde “vatan” sözcüğü metin içinde büyük harfle
yazılmış olduğundan bunun bir imla özelliği olduğunu ya da vatan kavramını
vurgulamaya yönelik bir kullanım olduğunu düşündük ve aynen bıraktık. Değinmemiz
gereken bir diğer husus ise imla ile ilgilidir. Türkiye Türkçesinde bir grafem olan “ğ”
sesi Özbek Türkçesinde bir harftir. Bu yüzden ortak Türk alfabesine göre eseri latin
harflerine aktarırken “ġ” sesi için “ğ” harfini kullandık.
Tezin
giriş bölümünde sırasıyla Özbek tarihi, coğrafyası, Özbekler, Özbekistan
devletinin kuruluş aşamaları, Özbek dili ve edebiyatı hakkında bilgiler verilmiş olup
ardından sırasıyla Divan adlı eserin şairi Mevlana Habibiy, eserleri ve Divan’ı
tanıtılmıştır. Birinci bölümde çeviri yazılı metin ve aktarmaları verilmiş olup ikinci
bölümde
tematik indeks hazırlanmıştır. Tematik indeks kısmında kullanılan temel
kaynaklar sırasıyla Özbek Tilinin İzahlı Lügatı, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lügat,
Ansiklopedik Divan Şiiri Sözlüğü, Büyük Türkçe Sözlük ve İslam Ansiklopedisidir.
Tezimizin odak noktası tematik indeks bölümüdür.
Teze başladığım ilk günden beri akademik anlamda beni teşvik eden, bana
inanarak bu çalışmayı yaptıran, her konuda beni destekleyen değerli hocam Prof. Dr.
Ceyhun Vedat UYĞUR’a; tezimi savunma aşamasında desteğini benden hiçbir zaman
esirgemeyen saygıdeğer hocam Prof. Dr. Mustafa ARSLAN’a; tez çalışmam sırasında
kıymetli bilgileriyle beni yönlendiren değerli hocam Doç. Dr. Marufjon YULDASHEV,
Meryem
İSABAEVA ve Hüseyin AKBAŞ’a; anlamlandırma kısmında yardımlarına
başvurduğum sevgili hocam Prof. Dr. Saadet KARAKÖSE’ye; beni her zaman
yüreklendiren, yanımda olmasa da yokluğunu hiç hissettirmeyen, en zor zamanlarımda
bile
yeniden başlamam için elimden tutan biricik ablam Dr. Zeynep GENÇER’e sonsuz
vi
ÖZET
ÖZBEK ŞAİRİ HABÎBÎY VE DÎVÂNI
(METİN – AKTARMA - TEMATİK İNDEKS)
Işık, Zehra
Yüksek Lisans Tezi
Yeni Türk Dili ABD
Sosyal Bilimler Programı
Tez Yöneticisi: Prof. Dr. Mustafa Arslan
Şubat 2018, VII+672 Sayfa
Bu araştırma, birinci bölümde şair Mevlana Habibiy’nin Kiril alfabesi ile
basılmış “Häbibiy Devån” adlı şiir kitabı transkribe edilerek Türkiye Türkçesine
aktarılmasına ve ikinci bölümde 2983 madde başı sözcüğün tematik indeks
biçiminde sunulmasına dayanmaktadır. Üçüncü ve son bölümde bulgular ele
alınmıştır. Söz konusu bu indeks, çeşitli kaynaklardan derlenerek sözcük
anlamlarının ve edebî kullanımlarının bir araya getirilmesi ile oluşturulmuştur.
Girişte eserin şairi ile bilgi verilmesinin ardından Divan’daki 291 gazel önce çeviri
yazıile verilmiş daha sonra ele alınan bu gazellerdeki tüm sözcükler tematik indeks
olarak hazırlanmıştır. Tematik indeks aşamasında her sözcük bağlamına göre
incelenmiş olup alt maddeler halinde sınıflandırılmıştır. Bunun için bütün
kaynaklar tek tek taranarak
kalıplaşmış sözler, kültürel unsurlar, sosyal hayatla
ilgili unsurlartespit edilmiştir. Bütün bunların yanı sıra Habibiy’nin yaşadığı
dönemin sosyal ve siyasi olayl
arı da şiirlere yansıdığı ölçüde araştırılmıştır.
Türkiye Türkçesine kazandırılan bu eserde böylelikle şiir dilini oluşturan
zenginlikler ortaya koyulmuştur ve bunun üslup çalışmalarında da önemli olacağı
düşünülmektedir.
vii
ABSTRACT
UZBEK POET HABİBİY AND HİS DİVAN
(TEXT – TRANSLATION - THEMATIC INDEX)
Işık, Zehra
Master Thesis
Turkish Language and Literature Department
Modern Turkish Programme
Adviser of Thesis: Prof. Dr. Mustafa Arslan
February 2018, VII+672 Pages
In our thesis, in the first chapter, initially we transcribed poet Mevlana
Habibiy’s poetry book named “Häbibiy Devån” published in Crilic alphabet and
transleted the book into Turkey Turkish and in the second chapter, we based on
the thematic index which contains 2983 words. In the third and final chapter, we
discussed the findings. This index was created by the introduction of the literary
use and meanings of the words and compiled from various sources. In the
introduction part, we gave information about poet Habibiy and analyze 291
gazalles from his Diwan. At first, we made transliteration of the gazelles and then
we prepared a thematic index of all the words in these gazelles. In the thematic
index we classified the words according to context and grouped sub-titles. In this
process, the phrases about cultural and social life of that period have been
identified by scanning the sourcess. Besides all these, the social and political events
of Habibiy’s time have been investigated through his poems. This thesis, in terms
of the inroduction of poet Habibiy and his Diwan, is very important. Thus, it is
demonstrated that the language of poetry and compose the richness of his style is
thought to be important for other stylistic studies.
viii
İÇİNDEKİLER
ÖN SÖZ ... i
ÖZET... iii
ABSTRACT ... iv
SİMGE VE KISALTMALAR DİZİNİ ... vii
GİRİŞ ... 1
1.
Özbek Şairi Habibiy ... 7
2. Eserleri ... 9
3. Habibiy’nin “Divan
” Adlı Eseri ... 9
BİRİNCİ BÖLÜM
ÇEVİRİYAZILI METİN VE AKTARMA
1.1.Çeviriy
azılı Metin - Aktarma
...
11
1.1.1
Ğazällär / Gazeller
...
11
1.1.2
Tärce’bänd / Terci-i Bend ...
161
1.1.3
Muräbbä / Murabba...
165
1.1.4
Muxammäs / Muhammes ...
166
1.1.5
Müsäddäs / Müseddes ...
167
1.1.6
Rubåiylär / Rubailer ...
168
1.1.7
Tuyuqlär / Tuyuğlar ...
169
1.1.8
Mäsnäviy / Mesnevi ...
170
1.1.9
Devån Tärixi / Divan Tarihi ...
171
1.1.10
Şul Devånä Yåzilgän Aruz Väznidägi Şe’rlärning Hicåläri, Şäklläri Vä
Bährlärning İsmläri / Divanda Aruz Vezniyle Yazılan Şiirlerin Heceleri,
Şekilleri ve Vezinlerin İsimleri
...
172
İKİNCİ BÖLÜM
TEMATİK İNDEKS
Tematik İndeks
...
177
Ä/
Ǻ ... 178
B ... 222
C ... 263
Ç ... 274
D ... 283
E ... 301
F ... 314
G ... 322
ix
Ğ ... 330
H ... 337
I ... 355
İ ... 357
K ... 371
L ... 400
M ... 406
N ... 434
O ... 450
Ö ... 455
P ... 461
Q ... 471
R ... 499
S ... 508
Ş ... 539
T ... 553
U ... 587
Ü ... 594
V ... 600
X ... 605
Y ... 618
Z ... 642
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
BULGULAR
3.1. B
ulgular ve Açıklamalar ... 651
3.2. Yazım Farklılıkları ve Açıklamalar ... 662
SONUÇ ... 665
KAYNAKLAR ... 667
x
SİMGE VE KISALTMALAR DİZİNİ
A) ESER KISALTMALARI
ADŞS
Ansiklopedik Divan Şiiri Sözlüğü
HEEK
Halk Edebiyatı El Kitabı
İA
İslam Ansiklopedisi
ÖTİL
Özbek Dilinin İzahlı Lügati
TDK
Türk Dil Kurumu
TDTEA
T
ürkiye Dışındaki Türk Edebiyatları Antolojisi
B)
DİĞER KISALTMALAR
bkz.
B
akınız
ÖT
Özbek Türkçesi
SSCB
Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği
TT
Türkiye Türkçesi
vb.
ve benzeri
1
G
İRİŞ
Sözlükler, söz varlıklarının korunması ve gelecek kuşaklara aktarılması
açısından önemli bir yere sahiptir. Bir dildeki söz varlığının tamamının veya
incelendikleri duruma göre bir bölümünün alındığı, abecesel düzen veya konulara göre
sınıflandırıldığı, sözcük kökenlerinin verildiği veya kullanımların dilbilimsel
durumlarına göre sınıflandırıldığı, ayrıca diğer dillere göre karşılıklarının da verildiği
hacimli çalışmalardır. Türkçe sözlükte de sözlük kelimesinin karşılığı şu şekildedir:
“
Bir dilin bütün veya belli bir çağda kullanılmış kelime ve deyimlerini alfabe sırasına
göre alarak tanımlarını yapan, açıklayan, başka dillerdeki karşılıklarını veren eser,
lügat”
1Yüzyıllar boyunca kuşaktan kuşağa aktarılan kalıplaşmış sözcükler, atasözleri,
deyimler vb. kullanım alanlarına göre sözcükler sözlükler yardımıyla bir araya getirip
yazılı bir hale getirilmiştir. Bu bağlamda sözlükler kültürel unsurları ve söz varlıklarını
koruma ve aktarma açısından önemli bir yere sahiptir.
Sözlük üzerine çalışan uzmanlar, kullanım alanlarına ve çeşitli ihtiyaçlara göre
sözlükler hazırlamışlardır. Türkçe sözlüklerin yanında Deyimler ve Atasözleri Sözlüğü,
Tarama Sözlüğü, Derleme Sözlüğü, Terimler Sözlüğü, Ağızlar Sözlüğü veya Köken
Bilgisi Sözlüğü gibi türler ortaya çıkmıştır.
Bu sözlüklerden birisi de işlevsel sözlüktür. Türkiye’de bu alanda yapılmış ilk
çalışmalardan biri Furkan Öztürk’e ait olan Baki Divan Sözlüğü (Bağlamsal İndeks ve
İşlevsel Sözlük) adlı eserdir. Eserin hazırlanış amaçlarından biri Baki Divanı’nda
kullanılmış olan sözcüklerin köken bilgisinden ziyade bağlama bağlı olarak
yüklendikleri anlamları ortaya koymaktır. Bu çalışmanın temelinde anlam ve bağlam
birlikteliği vardır.
“Bir dil birimini çevreleyen, ondan önce veya sonra gelen, birçok durumda söz
konusu birimi etkileyen, onun anlamını, değerini belirleyen birim veya birimler bütünü,
kontekst.” anlamlarına gelen bağlam sözcüğü şiirde önemli bir unsurdur. Bu konuda
birçok araştırmacı farklı ifadelerde bulunmuştur. Bunlardan birisi de Doğan Aksan’a
aittir ve Doğan Aksan bu konuda şunları söylemektedir: “Şiir dilinde anlatılmak istenen
imgeleri, duygu ve düşünceleri tam olarak yansıtan dil öğelerini bulmak ve kullanmak,
şiirin anlatım ve anlam yönünü güçlendirir. Bu gücü yakalamak için şiiri oluşturan
2
öğeler arasında birtakım bağlantılar, birleştirmeler, türetmeler, ayırıcılar ve sapmalar
kullanılmalıdır.”
2Günlük hayatta k
ullanılan sözcükler şiir diline girdiğinde bağlama göre
değerlendirilir ve daha derin anlamlar kazanır. Burada şairin dili kullanma becerisi ve
sahip olduğu sözcük dağarcığı önemli bir husustur.
Mevlana Habibiy Divanı üzerine yapılan tematik indeks çalışması da aslında bir
anlamda
bağlamsal indekstir. Sözcükler, bir bütün içerisinden hareketle konulara yani
bağlama göre ifade edilmiştir. Bu indeks çalışmasıyla metin içinde kullanımlarına göre
Özbek Türkçesindeki sözcüklerin anlamlarının nasıl bir değişkenliğe sahip olduğunu
göstermek amaçlanmıştır.
Bugünkü Özbekistan’da nüfusun büyük çoğunluğunu Özbekler oluştururlar.
Özbeklerden sonra Tatar, Kazak ve Uygur gibi diğer Türk boyları gelir. Özbek adı,
Altınordu Hanlığı’nın bölünmesinden sonra bugünkü Özbekistan’da kurulan Akordu
Hanı Özbek Han’ın (1312-1340) adından gelir. Cengiz Han döneminde devlet, Moğol
egemenliğine girmelerine karşın ulusal kimliğini ve kültürünü korumuştur. Moğol
yönetiminin dağılmasından sonra da varlığınü sürdürmüştür. Özbekler, 1428’de
Ebu’l-Hayr’ın etrafında toplanarak onu kendilerine han ilan etmişlerdir. Böylece Özbekistan
kurulmuştur. Birçok şehri ele geçirmişler ve Sığnak’ı başşehir yapmışlardır. Türkistan
tarafına düzenlenen seferlerde Kalmuklar’a mağlup olmuşlar; bu durumdan yararlanan
Canibek ve Kazay gibi liderler bazı Özbekler’i de yanlarına alarak Çağatay hanına
sığınmışlardır.
Özbekistan, Türkistan’ın coğrafî ve kültürel merkezi olup bölgenin en önemli
cumhuriyetidir. Ayrıca sınırları içerisinde özerk bir cumhuriyet olan Karakalpakistan
Cumhuriyeti yer almaktadır. Orta Asya’da, Ceyhun (Amuderya) ile Seyhun (Sirderya)
ırmakları arasında uzanan toprakların büyük bir bölümünü içine alan, kuzeybatıdaki
Aral Gölü’
ne kadar olan sahada yayılmış olan bir Türk devletidir. Zerefşan ve Fergana
vadilerinin büyük çoğunluğunda pamuk üretimi yapılmaktadır. Özbekistan’da “ak altın”
olarak tanımlanan pamuk, devlete büyük gelir sağlamaktadır. Doğu kesimi dağlık
bölgelerden ve vadilerden oluşmaktadır. Aynı zamanda kurak bir iklime sahiptir.
Özbekler bilim ve sanatta zirveye Emir Timur zamanında ulaşmışlardır. Onun
döneminde ilim adamlarına olan ilgi en üst seviyede tutulmuştur. Buhara ve Semerkand,
3
Türk-
İslam kültüründe son derece önemli iki şehirdir. Orta Asya’da ilk Özbek
hakimiyeti 16. yü
zyıl başında Semerkand’daki son Timur hanedanını yenerek
Maveraünnehir’de kendi devletini kuran Muhammed Şeybani Han ile başlamıştır. 18.
yüzyıla kadar varlığını sürdüren bu hakimiyet yerini daha sonra Hive ve Hokand
Hanlıkları ile Buhara Hanlığı’na bırakmıştır.
Çarlık Rusya’nın bölgedeki ilk hakimiyeti 1867’ye dayanmaktadır ve 10 yıl
içerisinde Hokand Hanlığı’nın Fergana’da kalan son topraklarını ele geçirmesiyle
birlikte tamamlanmıştır. Kadın-erkek, ihtiyar-çocuk demeden insanların kurşuna
dizilm
iştir. Cami, mescit ve medreseler kapatılıp din ve ilim adamları şehit edilmiştir.
Bütün bu yaşananların ardından Buhara Halk Cumhuriyeti kurulmuştur ve bu
cumhuriyet de, 1924’te ortadan kaldırılmıştır. Bundan böyle Özbekler, artık Rusların
çeşitli baskıları altında yaşamaya başlamışlardır.
31 Kasım 1917’de Bolşevikler Taşkent’e girerek yönetime el koymuştur. 1917 Rus
Devrimi olarak da anılan Ekim Devrimi, Vladimir Lenin tarafından “ekmek, barış,
özgürlük” sloganı altında 1905 Rus Devrimi’nin devamı niteliğinde olmuştur.
1917 Sovyet Devrimi başladığında, Özbekler Sirderya, Semerkand ve Fergana
yönetim birimleriyle yarı bağımsız Buhara ve Hive hanlıklarına dağılmış durumdadırlar.
Çar Rusyası’nın zulümlerinden bıkmış olan halk ve milli bir uyanış arayan aydınlar için
sosyalist hareket başta ümit kaynağı olmuştur. Lenin’in başlangıçtaki yumuşak tavrı ve
milletler konusundaki ümit verici konuşmaları onların bu ümitlerini arttırmıştır.
Devrimin ilk günl
erinde yönetim Taşkent komitesinin elinde bulunsa da sonrasında bu
ihtilale Müslüman Türkler’in hiçbir katkısı olmadığı öne sürülerek “işçi, köylü ve asker
şurası” yönetimi ele almıştır. Bundan sonra alınan hiçbir kararda Türk’e ait hiçbir karar
olmamıştır.
Buna karşın “Milli Merkez” olarak anılan “Türkistan Müslüman Merkez Şurası”
kurulmuştur ve Müslümanların haklarının korunması, Türkistan’a yapılan Rus
yerleştirmelerinin önlenmesi gibi kararlar alınmıştır. Halk uyarılıp teşkilatlanmaya
çalıştırılmıştır. Ayrıca ceditçiler ve koruyucular ortak bir anlayışla memleketin
geleceğini korumak için çalışmalar başlatmışlardır.
Sovyet yönetimine karşı 1917’de Orta Asya’da başlayan ve aralıklı olarak
1931’e değin süren Basmacı Hareketi merkezî bir örgütlenmeden yoksun olduğu için
4
başarısız olmuştur. Ruslar böyle bir adlandırma yapsalar da bu hareket Türkistan
genelinde “
Korbaşılar Hareketi” olarak millî bir direniş kabul edilmiştir. Ayrıca 16.
yüzyıldan sonra Türkistan ve Orta Asya’da böylesine farklı grupları kapsayan ve bu
denli uzun süren başka bir halk hareketi gerçekleşememiştir.
1924 yılında bugünkü Özbek topraklarını içine alan Özbekistan Sovyet Sosyalist
Cumhuriyeti kurulmuştur. 1930 yılında başkent, Semerkand’dan Taşkent’e aktarılmıştır.
1937-
38 yıllarında içlerinde Başbakan Feyzullah Hocaev ve Özbekistan Komünist
Partisi Sekreteri Ekmel İkramov’un da bulunduğu çok sayıda Özbek aydın, yazar, şair
ve devlet adamı milliyetçi fikirlerinden dolayı idam edilmiştir.
Sovyetler Birliği’nin dağılması sonucunda, Özbekistan, 31 Ağustos 1991 yılında
bağımsızlığını ilân etmiştir. 1 Eylül 1991 tarihi de “Müstakillik Günü” olarak kabul
edilmiştir.
Özbek Türkçesi;
bugün Özbekistan’da, Kazakistan’ın güney bölgesinde,
Tacikistan ve Afganistan’ın kuzeyinde, Türkmenistan ve Kırgızistan’ın Özbekistan’a
olan sınır bölgelerinde konuşulan bir Doğu Türkçesi şivesidir. Türkiye Türkçesinin
ardından en çok konuşulan Türk dilidir ve çok iyi işlenmiştir
4. Bugünkü edebî Özbek
Türkçesinin
temeli, Çağatay Türkçesi döneminde atılmıştır. Fakat Özbekler’in geçmişi
daha da geriye gittiği için Çağatay Türkçesi içinde bir Özbek şivesinden bahsetmek
mümkündür.
Özbek edebî dili Özbek ağızlarından Taşkent ve Fergana grubuna dayanmaktadır.
1923 yılında bazı değişikliklere uğratılan Arap alfabesi, Özbek Türkleri tarafından 1930
yılına kadar kullanılmıştır. 1934 yılında Latin alfabesine geçilmiş, bu durum 1940
yılında Kiril alfabesinin kabul ettirilmesine kadar sürmüştür. Bugün Özbekistan’da
y
aşayan Özbek Türkleri Kiril alfabesini, Kuzey Afganistan’da yaşayan Özbek Türkleri
ise Arap alfabesini kullanmaktadırlar.
5Yazılı Özbek edebiyatı klasik ve yeni olmak üzere iki bölüme ayrılmıştır. Klasik
edebiyat Divan-ü Lügati’t-Türk, Kutadgu Bilig, Atabetü’l-
Hakayık gibi eserleri
kapsayan dönemdir. Karahanlı ve Harezm Türkçesi ile yazılan Kısas-ü Enbiya,
Nehcü’l-Feradis, Muinü’l-
Mürid vs. gibi eserlerin oluşturduğu Harezm Edebiyatını izleyen ve bu
4 Bozkurt, F. (2012). Türklerin Dili, Eğitim Yayınevi, Konya.
5
edebiyatların dilini takip ederek oluşan Çağatay edebiyatı ile Hanlıklar Devri Özbek
edebiyatını içine alan bir edebiyattır.
Özbek edebiyatı, Çağatay edebiyatının genel özelliklerini taşımakla birlikte her
hanlıkta ayrı ayrı oluşan ekollerde kendine özgü özellikler göstermektedir. Özbek
dilinde en çok eser Hive Hanlığı döneminde verilmiştir. Nevaiy geleneğini devam
ettiren şairler vardır. Bu dönemde ayrıca İslam Tarihçisi Mirhand’ın “Ravzatü’s-Sefâ”
adlı yedi ciltlik dünya tarihinin büyük kısmı Özbek diline kazandırılmıştır.
Hanlıklar Dönemi Özbek edebiyatında daha çok mahallî unsurlar görülmektedir.
Bu dönemde yerel unsurlar sanatı ve edebiyatı etkilemiştir. 17.-19. yüzyılları
kapsamaktadır.
Yeni Özbek edebiyatı Çarlık Rusya’nın işgali ile başlamaktadır. Bu dönemde
roman, tiyatro ve hikaye gibi türlerin örnekleri verilmeye başlanmıştır. Bu dönem bir
geçiş dönemi niteliğindedir ve değişen konularla birlikte siyasi ve toplumsal yapıda olan
değişimleri gözlemek mümkündür. 1917 yılının ilk yarısında etkili olan Cedit edebiyatı,
Bolşevik Devrimi ile birlikte yerini, izlerini sürdürmeye devam etmektedir. Özbek
edebiyatı, 1932 yılında Sovyet devri ve 1991 yılından sonra da Bağımsızlık devri olarak
adlandırılmıştır. Bağımsızlık devri veya özgürlük edebiyatı olarak adlandırılan bu
dönemde, siyasi yapıya bağlı olarak yeni bir hayat ve bu hayatın getirdikleri eserlerde
sıkça işlenmiştir. Özbek Türkleri, SSCB dağıldıktan sonra kendi ayakları üzerinde
durarak Özbekistan’ı kurmuştur. Eserlerde millî unsurlar, vatan, toprak, bağımsızlık vs.
konular ağır basmıştır.
Modern Özbek edebiyatının kökleri Çağatay edebiyatına; yani Ali Şir Nevâî,
Bâbür Şah, Hüseyin Baykara, Lütfî, Sekkâkî, Harezmî, Şeybânî, Ebu’l-Gâzi Bahadır
Han gibi şair ve ediplere dayanmaktadır. Şiir, roman, kıssa ve hikaye türlerinde verilen
eserlerle bu dönem edebiyatının oluşumuna katkı sağlanmıştır. Şiir alanında akla gelen
büyük isimlerin ilki Çolpan’dır. Çolpan, Özbek şiiri için bir simge olmuştur. Bunun
yanında Elbek, Gayretî, Gafur Gulam, Aybek, Uygun, Mevlana Habibiy, Sabir Abdullâ,
Kuddüs Muhammedî, Maksud Şeyhzade, Mirtemir, Osman Nasır, Şükrullâ, Zülfiye,
Şöhret, İbrahim Yusupov, Erkin Vahidov, Miraziz Azam ve ismini sayamadığımız nice
şair modern Özbek edebiyatında şiir alanında öne çıkan ediplerdir. Kıssa ve hikaye
türünde ise Abdullah Kadirî, Çolpan, Gafur Gulam, Aybek, Sabir Abdullâ, Mirkerim
6
Asım, Erkin Semender, Şükür Halmirzayev, Erkin Azam, Şadikul Hemra vs. isimler
söylenebilir. Roman türünde yine aynı isimler yer almaktadır.
1991’den önce ne kadar özgür yaşanırsa yaşansın, şairler hiçbir zaman
kendilerini yeterince özgür hissedememişlerdir. Lenin için övgüler yazılmaya zorlanan
bir dönemde bir aydın ne kadar özgür yazabiliyorsa Özbek aydınları da o kadar özgür
yazabilmişlerdir. Böyle bir dönemde millî dil ve millî birliktelikten hiçbir zaman
bahsedilememiştir. Bu yüzden Modern Özbek edebiyatı ayrı bir değer ve önem
taşımaktadır.
Eski Çağatay edebiyatı geleneğine dayanan Özbek Türkçesinin zengin bir edebî
birikimi vardır. Ali Şir Nevai (1441-1506) bu geleneği sürdürür. Timurlular döneminde
başlayan yazınsal çabalar, biçemi doruklara ulaştıran Çağatay edebiyatı geleneğini
doğurur. Çok yönlü, üretken yazar Ali Şir Nevai böyle bir geleneğin ürünüdür. Zengin
söz varlığı, düzenli, güçlü cümle kuruluşu ve anlatım gücüne sahip dille şiir ve düz yazı
türünde değişik konularda ürün vermiştir.
20. yüzyıl başlarında Orta Asya yazını ve Özbek yazını bir geçiş dönemi yaşar.
Geçiş döneminde çoğu yazarlar siyasal olarak Ceditçiliğin etkisi altındadır. Bu akım
Türkistan’da Sovyet Devrimi’nden sonra da uzun süre yaşamıştır. Fıtrat, Çolpan, Batu
gibi yazarlar ceditçi akımın öncülerindedir. Aynı zamanda genç yazarlar arasında şair ve
öykücü Gafur Gulam, Muhammed Aybek anılmaya değer isimlerdendir. Son dönem
Özbek edebiyatı bu alandan çokça beslenmiştir.
Modern Özbek E
debiyatı döneminde yaşamış olan Mevlana Habibiy, Özbek
Ed
ebiyatının gelişmesi ve klasik edebiyatın da izlerinin yok olmaması için büyük bir
çaba sarf etmiştir. Yazdığı şiirlerde eski ve yeniyi başarılı bir şekilde harmanlamış olan
şair, katıldığı bütün toplantılarda, eğlencelerde ve törenlerde bu konuyu vurgulamış ve
dikkat çekmiştir. Eser genel anlamda 19. yüzyılın sonu ve 20. yüzyılın başını
kapsamaktadır. Çoğunlukla yazılan şiirlerin altında tarihler de belirtilmiştir. İki kez
basılan Divan adlı eseri dil özellikleri bakımından Çağatay Türkçesinin son dönemini ve
Özbek Türkçesinin ilk dönemini temsil ettiğini söylemek yerinde olacaktır. Eser, şairin
üslubuna bakıldığında Nevaiy, Mukimiy ve Fuzuli gibi büyük şairlerin geleneklerini
devam ettirmesi açısından önemli bir yere sahiptir.
Çalışmada Özbek şair Uygun’un düzenleyerek Özbek edebiyatına kazandırdığı
7
yeniden yazılmış ve Türkiye Türkçesine aktarılmış, ardından 291 gazelin incelenerek
hazırlanan tematik indeksle, konu olan kültürel unsurlar tespit edilerek metindeki söz
varlığı tek tek verilmiştir. 2983 madde başı sözcük çeşitli kaynaklardan araştırılıp,
derlenip bir bütün haline getirilmiştir. Ayrıca metindeki verilerden yola çıkılarak Özbek
kültürüne, toplumsal ve siyasi yapıya, vatan, millet, bağımsızlık, bağ-bostan, bitki, eşya,
hayvan, müzik ve musiki unsurları, soyut kavramlar ve sıfatlarla fiiller tek tek tespit
edilmiştir. Fakat çalışmada verilen anlamlar her ne kadar güvenilir kaynaklardan
alınmış olsa da hata payının olabileceği göz önünde bulundurulmalıdır.
Habibiy Divanı’nın çeviri yazı ve aktarma bölümünde beyitler bir bütün halinde
verilmiş olup, tematik indeks bölümünde ilgili kelimeler gösterilmiş ve kelimelerin
karşısında gazel ve dize numaraları ifade edilmiştir.
Habibiy’nin dil kullanımı, üslup özellikleri, söz varlığını belirleme gibi unsurlar
bu çalışmanın temelini oluşturmaktadır. 20. yüzyıl Özbek edebiyatının en önemli
eserlerinden biri sayılan bu Divan, söz varlığının hem sayısal hem de anlamsal olarak
tespit edilmesi bakımından oldukça zengindir. Bu çalışma ile özelde Türkiye ve Özbek
edebiyatlarına genelde ise Türk dünyası edebiyatlarına büyük katkı sağlanacağını
düşünülmektedir.
1.
Özbek Şairi Habibiy
Şairimiz Mevlana Habibiy, meşhur Özbek şairlerinden biridir. 1890 yılında
Andican’daki Kokankışlak’ta dünyaya gelmiştir. Gittiği medreselerde aldığı eğitimle
edebiyatı ve dili öğrenmiştir. Mukimiy, Ataiy, Babür ve Nevaiy gibi büyük şairlerden
etkilenmiş ve kaleme aldığı eserlerde bu etkileri açıkça göstermiştir. Onları kendine
üstad olarak belirlemiş ve onların izinden hiçbir zaman ayrılmamıştır. Hem öğretmenlik
hem de çiftçilik yaparak yaşamını sürdürmüştür.
Fars ve Tacik dilini iyi öğrenmiş olan şair, eserlerinde klasik edebiyatı, aruz
kalıp ve kurallarını, eski-yeni bütün konuları büyük bir başarı ile işlemiştir. Kendi
döneminde Sabir Abdullâ gibi sanatkârlarla birlikte aruz veznini, ortadan kaldırılması
tehlikesine karşı korumuş ve okuyucuyla geçmişin şiiri arasında köprü görevini
üstlenmiştir. Yazdığı başarılı gazellerde görüldüğü üzere döneminin usta
gazelhanlarından biri olmuştur. Onun başarılı gazelleri mükemmel bir akıcılığa ve derin
8
bir musikiye sahiptir. Bu sebeple de gazeller dönemin bestekâr ve hanendelerinin
dikkatini çekmiştir.
Habibiy eserlerini gazel, kaside, muhammes, müseddes, tuyuğ, rubai ve mesnevi
tarzlarında kaleme almıştır. Modern edebiyatla klasik edebiyatın ayrılamaz bir bütün
olduğunu savunan şair, bütün eserlerinde klasik unsurlardan beslenmiştir. Esasen şiirle
meşgul olan şair yaklaşık 40000 beyitlik aruzlu şiirleriyle, Özbek yeni edebiyatının
yükselmesi, geleneklerin korunması ve onların yeni şiire aktarılması konusunda
hizmette bulunmuştur.
6Habibiy iki asrı gören ve iki devri yaşayan bir şairdir. Ekim Devrimi’ni
yaşadığında henüz 27 yaşındadır. Devrimden önce diğer şairler gibi gözyaşı döken şair,
devrimin getirdiği ulu ve bahtlı günleri, nurlu hayatı, yeni hayatın getirdiği güzellikleri,
komünizmi inşa eden halkın kahramanca çalışmasını, dostluk ve kardeşliği, “ak altın”ın
mucitleri olan emekçileri, bağ ve bostanların ürüne doydurulması, yeni kurulan HESleri
ve açılan kanalları vs. eserlerinde saha çok yer almaya başlamıştır. O bu şekilde her
konuda şiir yazarak aslında kendini ispatlamıştır. Yeni zamanı, şanlı vatan sevgisini,
halka saadet veren ulu partiyi yüksek sesle övmüştür ve Sovyet halkının takdirini
toplamıştır. Bu sebeple kendisi “Sovyet Şairi” unvanı layık görülmüştür.
Habibiy, yeni devir şiirciliğinde kendine has bir çizgi oluşturmuştur. Hayatın her
anından konuları işlediği için her kesimden insana hitap etmiştir. Gençleri iyi huy ve
temiz ahlaka, çalışkanlık ve dürüstlüğe, alın teri ile çalışmaya, kibirlilikten, hırsızlıktan,
bedbahtlıktan, vefasızlık ve yağcılıktan uzak durmaya davet etmiştir. Somut konuların
yanında soyut konularda yazdığı şiirleri de oldukça başarılıdır.
Habibiy’e edebiyat yolunda verdiği uzun emekler sebebiyle 1970 yılında
“Özbekistanda Hizmet Eden Kültür Elçisi” ve 1974 yılında “Özbekistan Halk Şairi”
unvanları verilmiştir. Ayrıca 1980 yılında “Halkların Dostluğu” ödülü ile
mükâfatlandırılmıştır.
1982 yılında 92 yaşında vefat eden şair çok bahtlı bir hayat yaşamıştır. Öyle ki
bu kadar uzun yaşamanın bile herkese nasip olmayacağını düşünmüştür. Kendi
6Köseoğlu, N. (haz.), (2000). Başlangıçtan Günümüze Kadar Türkiye Dışındaki Türk Edebiyatları,
9
zamanında halkına hizmet edenlerin asla yaşlanmayacağını düşünerek onun halkın
gönlünde her zaman yaşadığını söylemek yerinde bir tespit olacaktır.
2. Eserleri
Nevai mirasını öğrenme komitesinde, Fergana kanalının yapımında, Yeni Usul
Müzik Tiyatrosunda diğer bazı kültürel alanlarda çalışan Mevlana Habibiy esasen şiirle
meşgul olmuştur. Pek çok şiir kitabı yayımlanmıştır. Bunlardan bazıları:
•
Mehnät Qoşıqläri (Mihnet Koşukları),
• Yängi Yällälär (Yeni Yelleler, 1949),
•
Kolhoxçilär Äşuläsi (Kolhozcular Şarkısı, 1951),
• Kongil Tärånäläri (Gönül Teraneleri, 1957),
•
Zämån Färhådläri (Zaman Ferhatları, 1959),
• Nävroz-i
Ǻläm (1973).
Ayrıca 1960-67 yılları arasında iki kez yayımlanan “Tänlängän Äsärlär (Seçme
Eserler)”i, 1957-
70 yılları arasında yine iki kez yayımlanan “Dävån (Divan)” adlı
eserleri saymak mümkündür.
73.
Habibiy’nin “Divan” Adlı Eseri:
Divan
sözcüğü Farsçadan diğer dillere girmiştir. Farsçadaki "yazan, yazmak"
anlam
ındaki dibir kelimesinden gelir. Divan edebiyatı şairlerinin şiirlerinin toplandığı
antolojik eserdir. Divan şairlerinin, eserlerini önceleri serbest, daha sonra belli bir düzen
içinde toplarlar. Divanda gazeller kafiye ve rediflerinin son harfinin Arap alfabesindeki
sırasına göre yani “elif”ten başlayıp “ye” harfine kadar düzenli bir şekilde sıralanır. Her
harften en az bir şiir olması şarttır. Ama buna uymayan şairler de olmuştur.
Habibiy Divan
ı 1957-76 yılları arasında iki kez basılmıştır. İkinci baskı 1975
yılında Gafur Gulam Adındaki Edebiyat ve Sanat Neşriyatı tarafından yapılmıştır.
Divanda her türlü konu ile ilgili şiir görmek mümkündür. Gerek Klasik edebiyat gerek
Özbek edebiyatından konular harmanlanarak bir bütün içerisinde verilmiştir. Bütün
10
şiirler aruz vezni ile kaleme alınmıştır. Çeşitli tarihlerde yazılan şiirler bu divanda bir
araya getirilmiştir.
Divan’da sırasıyla 291 gazel, 2 terci-i bend, 5 murabba, 64 muhammes, 3
müseddes, 8
rubai, 9 tuyuğ, 1 tarih düşürme ve 4 mesnevi bulunmaktadır. Ayrıca
divanın son bölümünde “Zämån Färhådläri” adlı manzum destan da yer almaktadır.
11
BİRİNCİ BÖLÜM
1.1. ÇEVİRİYAZILI METİN - AKTARMA
1.1.1. Ğazällär
“ÄLİF” HÄRFİNİNG ÄHBÅBLÄRİNİNG ÄNCUMÄNLÄRİ
1. IŞQ DÄRSİ
Ey yårånlär, ışq därsin qılgänimdä ibtidå Cilvägär erdi közimdä nåzänin bir mähliqå. Säfhäyi åräzda här lähzä oqıb hålü xatın,
Härnä mäzmun bolsä boldi şübhäsiz könglimgä cå. Sözläsäm ışqu muhabbätdän åçilgäy çehräsi Bår ekän bildim mübåräk zåtidä mehrü väfå. Işq ärå Färhådü Mäcnunlärgä tän bergäy cähån Qılmäydi tärki muhabbät kördi köp cäbrü cäfå. Tän berürmän emdi här mehnätgä tåqat körsätib, Tå tirik bårmän bu yoldän yåtmägäymän mutlaqå. Yäşnägäymän däm-bädäm körsäm tänimgä sığmäyin
Åy yüzidin käsb etib könglim, közim nurü ziyå. Sengä häm bolgän müyässär, ey Habibiy, väsli yår. Bolmägän aslå ümidü årzulär bärhävå.(1961) 2. ÖLKÄM
Ölkäm yägånä dünyädä bemislü bebähå Håsil berürdä tupråğı qıymätli kimyå. Yerlär yetildi boldi åq åltıngä kättä kån Äyläy közimgä tåzä bu tupråğni totiyå. Xalqım tämåmi mehnätü råhätdä beğubår, Bir-birlärigä yårü väfådårü åşnå.
Yäyräb yäşärgä kökrägi keng häm fäzåläri, Råhät qılurgä båğ bilä boståni xuşhävå. Suvlär arıqlär içrä tınıq mävc urib åqıb, Qılgäy közimni rävşänü könglim tåpär ziyå. Tåğ çåğlärindä tab’u dimåğläri çåğ etib, Såçgäy yåqımlı tåzä, şirin hidlärin hävå. Dåim Habibiy åğzidä erkni tärånäsi,
Çünkim hämişä pärtiyämiz yårü rähnämå. (1946)
“ELİF” HARFİNİN AHBAPLARININ ENCÜMENLERİ
AŞK DERSİ
Ey yârenler, aşk dersin yaptığımda ibtida Cilvegar idi gözümde nzenîn bir mehlika. Yanağında her lahza okuyup “ben”ini ve hattını8,
Her ne mazmun gerekse etti mutlak gönlüme yer. Söz etsem aşk u muhabbetten açılır çehresi Var imiş bildim mübarek zatında vefa güneşi. Aşk içinde Ferhad u Mecnûnlardan razıdır cihan Eylemez terk-i muhabbet gördü çok cevr u cefa. Razıyım şimdi her mihnete takat gösterip, Sağ oldukça bu yoldan dönmeyeceğim asla. Açılırım dembedem, görsem tenime sığamam Ay yüzünden alıp gönlüm, gözüm nur u ziya. Sana da olur müyesser, ey Habibiy, vasl-ı yâr. Olmaz asla ümit u arzular berhava. (1961)
ÜLKEM
Ülkem yegâne dünyada bî-misl ü bî-baha Mahsul verirken toprağı kıymetli kimya. Yeryüzü serpildi oldu ak altına9 büyük kân10
Eyler gözüme bu temiz toprağı tûtiya11.
Halkımın tamamı emek u rahatta kusursuz, Birbirlerine yâr, vefakâr u aşina.
Rahat yaşamak için göğsü geniş, fezaları da, Rahat ettirmeye bağ u bostanı hoş hava. Sular arklar içinde duru, hafif dalgalı akıp, Kılar gözümü rûşen, gönlüm bulur ziya. Dağ çağlarında tab’ u dimağlara güç verip, Saçar güzel, temiz, hoş kokularını hava. Daima Habibiy ağzında özgürlük teranesi, Çünkü partimiz yâr u yoldaştır daima. (1946)
8 Hat; çizgi, satır, yazı, gençlerde yeni terleyen
bıyık veya sakal; sevgilinin yanağında çıkan ince tüyler
9 Pamuk 10 Maden, ocak 11 Göz sürmesi
12
3. NÄVÅ MAQÅMI HAQIDÄ Qılgäy çämändä här keçä bir benävå nävå, Bildim özimgä eskidän ul åşinå nävå. Cån küydirib gül ışqıdä şorişli ävc etär Bilmäm neçük tärånä bu råhät fizå nävå. Ta’sir etärki men käbi kim ähli därd esä Cånlär åzıq ålur yänä därdgä dävå nävå. Qandåğ nävåki ängläsä här kim huzur etär, Boldi sähär näsimidä sävtü sädå nävå. Cån bähş etär kişigä bu åvåzı xuş näxuş Mähzun fiğån bu nåläi bülbülmü yå nävå. Tång çåğıning hävåsidä bir fäyzü bährä bår Yetkürgüci qulåğlärä bådi säbå nävå. Kördim Habibiy, dilkäşü sän’ätşünås elim Här bäzmü toy eşitmäsä bolmäydi tå nävå. (1946)
4. KÖNGİL QUVÅNÇİ
Kel ey köngilning äzizi köp etmä istiğnå, Nä deb özinggä meni ävväl äyläding åşnå. Dilim çärağı, közim nuri, tän mädårisän, Äziz båşing haqı, bir lähzä bolmä bepärvå. Qarå közinggä közim tüşmäsä yåmån hålim Firåqıng otigä yoq säbrü tåqatim aslå. Zämånü äsrim ärå ey yägånä färzånä, Cähåndä bårmu kişi sen käbi gözäl zebå. Külib közing qıridä iltifåt etär çåğdä Qıyå-qıyå båqışing kimni qılmägäy şäydå. Çämändä kökkä båqıb qåldi bir körib närgis, Bolurmu dünyädä közlär közing käbi şählå. Çın e’tiqådim ilä såfü tåzä mehringni
Habibiy, säfhäi siynämdä äylädim inşå. (1941)
NEVA MAKAMI HAKKINDA
Eder çimende her gece bir bî-neva, Neva, Bildim kendime eskiden o aşina Neva. Can yakıp gül aşkında dert ile dolanır, Bilmem nasıl terane bu Rahatfeza Neva. Faydası şudur ki benim gibi kim dert ehli ise Canlar azık alır yine derde deva Neva. Nasıl Neva ki işitse herkes huzur bulur, Oldu seher rüzgârında ses ve seda, Neva. Can bahşeder kişiye bu avaz-ı hoş, ne hoş
Mahzûn figan bu bülbülün inlemesi mi yoksa Neva mı?
Tan vaktinin havasında bir feyz u nasip var Ulaştırır kulaklara bad-ı saba, Neva.
Gördüm Habibiy, hoşsohbet sanatşinas halkım Her bezm u toy, işitmese olmaz ki Neva. (1946)
GÖNÜL KIVANCI
Gel ey gönlün azizi çok etme istigna, Neden kendine beni önce eyledin aşina. Gönlümün ışığı, közümün nuru, ten medarısın, Aziz başının hakkı için bir an olma bî-perva12.
Kara gözüne gözüm düşmese yamandır hâlim Firakın ateşine yok sabr u takatim asla. Zaman u asrım içinde ey yegane ferzane13,
Cihanda var mı kişi sen gibi güzel zîba14.
Gülüp göz ucu ile iltifat ettiğinde. Yan bakışların kimi eylemez ki şeyda. Çimende göğe bakakaldı bir nergis görüp, Olur mu dünyada gözler gözün gibi şehla. Hak itikadım ile saf u temiz aşkını Habibiy, sinem üzre eyledim inşa. (1941)
12 İlgisiz
13Bilge, akıllı, danışman 14Güzel, çok güzel kişi, dilber
13
5. ŞİRİN SÖZ
Tåpgäy şirin sözing bilä här benävå nävå, Bolgäy yänä el åldidä köp nåräså räså. Bu qåmätü cämålü täråvätki sendä bår, Kördim qåşingdä bir neçä nåzik ädå ädå. Qılgäy muattar ätr ilä ålämni subhü şåm, Kirsäng çämängä qılgäli käsbi hävå hävå. Yürsäng çämändä öpgäy äyåğıngni säbzälär, Bolgäy şäfli väsl ilä mehr-i giyå giyå. Bülbül käbi sähärdä nävå qılsäm äyb emäs, Uşşåq eligä bolğusi köp nårävå rävå. Låfi muhabbät urmäsun åldingdä özgälär, Bolmäs älär muhabbäti heç beriyå riyå. Tåtsäm, Habibiy, bådäyi väslingni tå äbäd Bergäy közü köngilgä bu käyfi säfå säfå. (1933)
6. KÖZİ ŞÄHLÅ
Käräşmä birlä huşim åldi bir közi şählå Täğåfil äylädi-yü ketdi båqmädi aslå. Köngildä åhu cähånsozu yüz ğamu ändüh, Dilimdä därdi firåqu båşimdä ming sävdå. Teşik-teşik cigärimdän bulåq olib qånlär Közimdä tolmåğu tåşmåq bilä uluğ däryå. Xayåli lä’li läbi mästü mäypäräst etdi, Qarå közin qaräşi qıldi vålä-yü şäydå. Äcäbki här tünü kün yårä-yår ekän ağyår, Ğaribü ğamzådälärdän hämişä bepärvå. Xumårı bådäyi väsli bilän xaråb oldim, Xumårim aççığı tå qılmägäy meni räsvå. Habibiy, köz tutämän iştiyåqıy väsli bilän, Neçük älämki yänä qılsä nåzu istiğnå. (1925)
TATLI SÖZ/DİL
Bulur tatlı sözün ile her bî-neva, neva, Olur yine halk önünde çok ham, olgun. Bu boy pos, bu cemal, tazelik ki sende var Gördüm, yok oldu yanında nice nazik eda. Muattar eder, ıtr ile âlemi sabah akşam, Girsen çimene hava almak için, hava. Yürüsen çimende öper ayağını sebzeler, Olacak çifti vasl ile mehrigiya bitki. Bülbül gibi seherde neva kılsam ayıp değil, Âşıklar iline ettiği çok revasızı, reva. Muhabbet sözü etmesin önünde özgeler, Olmaz onların muhabbeti hiç riyasız riya. Tatsam, Habibiy, vaslının badesini ta ebed Verir gözü gönle bu keyfi sefa sefa. (1933)
GÖZÜ ŞEHLA
Bakışı ile aklımı aldı bir gözü şehla Tegafül eyledi de gitti bakmadı asla. Gönülde ah-ı cihansûz u yüz gam u elem, Gönlümde dert-i firak u başımda bin sevda. Delik deşik ciğerimden pınar olup kanlar Gözümde dolması taşması bir, ulu derya. Kırmızı dudağının hayali mest ü meyperest etti, Kara gözün bakışıyla inledi ve oldu şeyda. Acep ki her gün, gece yâre yâr imiş ağyâr15,
Garîb ve gamzedelere daima bî-perva16.
Vasl badesinin sarhoşluğuyla harap oldum, Sarhoşluğumun acısı kılmasa beni rüsva. Habibiy, beklerim kavuşma iştiyakıyla, Nasıl elem ki yine kılsa naz ü istigna17. (1925)
15Başkaları 16İlgisiz
14
7. TÅHİRÜ ZÜHRÅ
El åğzidä şirin äfsånä erdi Tåhirü Zührå – Muhabbät birlä çirmäşgän haqıqıy åşıqı şäydå. Zämånä zulm ilä åtdi äzim däryågä Tåhirni Vä lekin qa’rıgä tårtmäy kötärdi båşigä däryå. Bukün mäydåndä şånü şävkät ilä cilvägär boldi, Çın åşıqlikni ta’lim äyläb elgä bu iki bärnå. Åçilgän, yäşnägän gülşändä rängå-räng ålib ilhåm Näxuş sän’ät bilän täsvir etibdir Såbir Abdullå. Neçä düşmän çıqıb tösmåqçi bu nurı haqıqatni, Qålib nurı haqıqat yåv özi bärbåd bolur ämmå. Haqıqat şämi öçmäs zulmü dähşätning şämålidän, Ädålät bäyråğı qayrilmägäy bir zärrä häm aslå. Habibiy, e’tiqådim şulki İqbålü zäfär bizdä, Neçünkim yängi-yängi kündä bolmåqdä hünär päydå. (1942)
8. MÅCÄRÅ
Dostlär, dilimdä sevgiyü båşimdä måcärå, Bu måcärå äxıri qılur qåmätim dutå. Kördim cämålin ul küni, zülfi tuzåğımu? Könglim quşi ilindi netäy boldi mübtälå. Qandäy yåpişdi mengä bu şorişli ışqu ğam, Bilmäm nä qıläy ortägä åldi meni bälå?! Någåh särığ yüzimni häkimi zämån körib, Yå väsl, yå ölim dedi bu därd üçün dävå. Yığläb yolidä köz tutib oltirsäm äyb emäs, Şåyäd közimgä båsgän izi bolsä totiyå. Lütfu kärämlär äyläsä deb intizårimän, Ta’sir etärmü köngligä bu åhü ilticå? Ezgü ümidü istäging älbättä häl bolib,
Qılgäy, Habibiy, åxıri ul dilbäring väfå. (1964)
TAHİR U ZÜHRE
Halk ağzında tatlı efsane idi Tahir u Zühre Muhabbetle sarmaşan gerçek âşık-ı şeyda.
Devran, zulm ile attı ul deryaya Tahir’i
Ve lakin dibine çekmeyip yükseltti başına derya. Bugün meydanda şan şevketle18 cilvegar19 oldu,
Gerçek âşıklığı öğretip halka bu iki berna20.
Açılan, çiçeklenen güşende rengarenk alıp ilham Ne hoş sanat ile tasvir etmiş Sabir Abdullah. Nice düşman çıkıp yask koymuş bu hakikat nuruna,
Kalmış hakikat uru, düşman berbad olmuş amma. Hakîkat mumu sönmez dehşet zulmü yelinden, Adalet bayrağı bükülmez bir zerre de asla. Habibiy, itikadım şu ki ikbal u zafer bizde, Niçin her yeni günde olmakta hüner peyda. (1942)
MACERA
Dostlar, gönlümde sevgi ve başımda macera, Bu macera sonunda eder boyumu düta21.
Gördüm cemalini o gün, saçının tuzağı mı? Gönlüm kuşu tutuldu, ne çare oldu müptela. Nasıl yapıştı bana bu dertli aşk u gam, Bilmem neyleyim ortaya aldı beni bela?! Sarı yüzümü ansızın gören devrin tabîbi, Ya vasl ya ölüm dedi bu derdim için deva. Ağlayıp yolunda bekleyip otursam ayıp değil, Şayet gözüme bastığı iz, olsa tûtiya22.
Lutf ü keremler etse diye beklemekteyim, Te’sîr eder mi gönle bu ah-ı iltica? İyi ümit u isteğin elbette hâllolur,
Eder, Habibiy, sonunda o dilberin vefa. (1964)
18 Ululuk, büyüklükle 19 Cilvegar 20 Genç 21İki büklüm 22 Göz sürmesi
15
9. HÄLVÅ
Meni yoqläb yubårmiş bir qadrdån åşnå hälvå, Sürurim häddin åşdi – keldi äyni müddäå hälvå. Tänåvül äyläsäm zävqım tolib yäyräb-yäşärgäymän,
Közimni qıldi rävşän boldi göyå totiyå hälvå. Äcåyib tåpdi råhät cånim åğzimgä berib läzzät, Näxuş quvvät bağışlär bilmädim yå cånü yå hälvå. Täbiät xırä ändäk låğärü häm tälx kåm erdim, Köngil häm ğaş edi – säyqal berib qıldi ziyå hälvå. Buhårådä xakimiy Håzıq, ålim Bu Äli Sinå Hämånå keksälärni yåd etib tåpgän dävå hälvå. Şirin hälvå käbi tüzdik, Habibiy, bir şirin suhbät, Yedik, ålqışlädik bir neçä xeşü aqräbå hälvå. (1959)
“BE” HÄRFİNİNG BÄRÄKÅTLÄRİNİNG BÅŞLÄNİŞLÄRİ
10. MÄKTÄB
Cähåndä ilmü fänning kåni mäktäb, Tügälmäs kåni bepåyåni mäktäb. Muhabbät qılsä kim ilmü hünärgä, Şirin cån birlä teng cånåni mäktäb. Vücudni ilm ilä gävhär qılurgä, Qıdirsa çårälär imkåni mäktäb. Tolığ ilmü ädäb ålmåqqa ävväl Kişining ğayrätü vicdåni mäktäb. Äziz yåşlär üçün yåşlik ğanimät, Bilimsizning bolur ärmåni mäktäb. Rivåc ålsä ne çåğlik ilmü ürfån, Mädäd baxşü mädårü cåni mäktäb. Şäräfli keldi maxluq içrä insån – Şäräf üzrä şäräf häm şåir mäktäb. (1947)
HELVA
Beni düşünüp göndermiş bir değerli dost, helva, Sevincim haddi aştı, geldi aynı arzu helva. Yesem zevk ile çok hoşuma gider, Gözümü açtı sanki oldu tûtiya helva. Canım çok rahat buldu ağzıma verdi lezzet, Ne hoş kuvvet bağışlar bilmedim can veya helva. Tabiat sönük biraz zayıf da kederli idim,
Gönül de huzursuzdu, cila verip ışık yaptı helva. Buhara’da usta hekîm, âlim Ebû Ali Sina Hâla yaşlıları yad edip bulmuş deva helva. Tatlı helva gibi düzdük, Habibiy, bu tatlı sohbet, Yedik, dua ettik bir nice dost akraba, helva. (1959)
“BE” HARFİNİN BEREKETLERİNİN BAŞLANIŞLARI
MEKTEP
Cihanda ilm u fenin kânı mektep, Tükenmez sonsuz kânı mektep. Muhabbet etse her kim ilm u hünere, Tatlı can ile denk canan-ı mektep. Varlığı ilm ile gevher kılmaya, Arasa çareler imkan-ı mektep. Dolu ilm u edep almaya evvel Kişinin gayret u vicdanı mektep. Aziz gençler için gençlik ganîmet, Bilgisizin olur isteği mektep. Revaçlansa ne zaman ilm u irfan, Meded, medar bahşeder can-ı mektep. Şerefli geldi mahlûk içine insan Şeref üzre şereftir şan-ı mektep. (1947)
16
11. CÅNÅNİM KELİB
Könglim åråm åldi, ğamlär ketdi cånånim kelib, Qaysi cånåndirki göyå cism ärå cånim kelib. Tolgän åydek yüzläridän nur ålib här däm közim, Yäşnädim här bir tåmirdä oynädi qånim kelib. Kökkä båşim yetdi faxr äyläb köngil tåğdek ösib, Yoqläb ähvålim soräb, şävkätli mehmånim kelib. Boldu qızğın suhbät, äyländi qadählär toxtämäy, Yällä qıldi såz ålib, qolgä ğazälxånim kelib. Şådü xurrämlik quyåşi båşim üzrä såçdi nur, Zävqım åşdi sevgili yårim qadrdånim kelib. Dildä yåtgän şübhäli müşkül muammå boldi häl, Çın väfå yoligä kirgän müşkül åsånim kelib. Tärk etäy mehrin desäm tåbårä mehrim årtädir, Dilgä här lähzä, Habibiy, ähdü päymånim kelib. (1955)
12. ULUĞ OKTYÄBR’
Kel ey şävkätli Oktyäbr’, bolurmiz şådmån işläb, Vätän tupråğıni qıldik tügämäs paxtä kån işläb. Yäşä yıllär, yäşä, bizlärgä pårlåq nur såçib kelding, Qızil bäyråq bilän qarşı ålurmiz här qaçån işläb. Uluğ rus xalqı birlän qançä millät işçi-dehqånlär, Sämimiy dil bilän bir-birgä boldik mehribån işläb. Hämä yåşu qarı kolxozçilär xızmätdä birlikdä, Uluğ niyätli kökräklärdä körsätdik nişån işläb. Binå qıldik åq åltın birlä åmbårlärdä yüksäk tåğ, Yutuqlär bizdädir, tüzdik äcäb yängi zämån işläb. Vätän saqlåvçi cängåvär qızil äskär bolib huşyår Turär tålmäs biläk, qorqmäs yüräk, çın påsbån işläb.
Säådätli, şäräfli kün, özing bizlärgä xuş kelding, Habibiy, şe’r ilä täbrik etäy bir dåstån işläb. (1939)
CANANIM GELMİŞ
Gönlüm huzur buldu, gamlar gitti cananım gelmiş, Hangi canandır ki sanki cism içre canım gelmiş. Dolunay gibi yüzünden nur alıp her dem gözüm, Açıldım her bir damarda oynadı kanım gelip. Göğe başım yetti övünüp, gönül dağ gibi olup, Yoklayıp hâlim sorup, şevketli mihmanım gelmiş. Oldu koyu sohbet, döndü kadehler durmadan, Nağme kıldı saz alıp ele, gazelhanım gelip. Şad u sevinç güneşi başım üzre saçtı nur, Zevkim coştu sevgili yârim, kıymetlim gelip. Gönülde yatan şüpheli, müşkül, muamma oldu hâl, Gerçek vefa yoluna giren müşkül, kolay gelip. Terk edeyim aşkını desem gittikçe aşkım artar, Gönle her lahza, Habibiy, ahd u peymanım gelip. (1955)
ULU OKTYABR
Gel ey ulu Oktyabr23 oluruz mutlu, çalışıp,
Vatan toprağını yaptık tükenmez pamuk kaynağı, çalışıp.
Yaşa yıllar, yaşa, bizlere parlak nûr saçıp geldin, Kızıl bayrak ile karşılarız her zaman çalışıp. Ulu Rus halkı ile nice millet işçi, çiftçiler, İçten gönülle birbirimize olduk mihriban, çalışıp. Bütün genç yaşlı kolhozcular hizmette birlikte, Ulu niyetli göğüslerde gösterdik nişan, çalışıp. Bina yaptık ak altınla ambarlarda yüksek dağ, Zaferler bizdedir, kurduk güzel yeni zaman, çalışıp.
Vatan koruyan cengâver, kızıl asker olup huşyâr24,
Yorulmaz bilek, korkmaz yürek, pasban çalışıp. Saadetli, şerefli gün, sen bizlere hoş geldin, Habibiy şiir ile tebrik eder bir destan işleyip. (1939)
23 Ekim, Ekim Devrimi 24Zeki, uyanık, ayık, uslu
17
13. BÅL U GÜLÅB
Ärzi ähvålimni äytäy, tinglä ey ålicänåb,
Räng-bäräng ta’sir etär här cümlä-yü här fäslü båb. Årzum väsl erür dildä hämişä zävq ilä,
Lekin oyläb qorqamän ålgäy tänimin ıztıråb. Turfä särtåpå güzäl şäklü şämåil cå-bäcå, Särv qåmät, yüzläring gül, sözläring bål u gülåb. Köz yolingdä cån tänimgä sığmäyin täklif etib Nåmä yåzdim şåyäd ålğaymän icåbätlik cänåb. Suhbät ärå dilräbålik birlä baxş äyläb nişåt, Bäzmimizni güllätürsän noş etib gülgun şäråb. Kündä bir yol äylänib ålämgä nur äfşån bolur, Käsb etib nur u ziyånı åräzingdin åftåb.
Men Habibiy, näzm ilä tährir etäy väsfingni kim, Bu muhabbät nåmä deb ışq ähligä bolğay kitåb. (1965)
14. BİRLÄŞİB
Özbekistån köp yutuqlär qıldi päydå birläşib, Boldi közgüdäk hämä dillär musäffå birläşib. Qançä müşküllärni häl qıldi qazib zor-zor känäl, Boldi mol håsilgä kån, çöl birlä däryå birläşib. Täşnäläb suv körmägän qırgä, ädirgä suv berib Båğu bostån qıldilär bir qançä dånå birläşib. Qaysi kün kolxoz tüzildi, tåpdi unvån birläşib, Täşnälikkä endi yol qoymäymiz aslå birläşib. Kimki yüksälmåq tilär, ävväldä birläşmåq keräk, Yetmägäy maqsädgä el intilmäsä tå birläşib. Pärtiyä rähbärligidä kün säyin rävnaq tåpib, Qıldik åzåd el uluğ toyü tåmåşä birläşib. Yängi-yängi yängiliklär käşfü icåd etgäli,
Xalqımiz yäkdil, Habibiy, çekdik imzå birläşib. (1947)
BAL Ü GÜLAB25
Ahvâlim arz edeyim, dinle ey âlicenap,
Rengarenk tesir eder her cümle ve her fasl u bab. Kavuşma arzusudur gönülde daima zevkle, Lakin düşünür korkarım, alır tenimi ıstırab. Taze, kusursuz güzel, şekl u şemail yerinde, Servi boylu, yüzlerin gül, sözlerin bal u gülab. Gözüm yolda, can tenime sığmadan teklîf edip Mektup yazdım şayed alırsam davet cevap. Sohbet içre gönül almakla bahşeyleyip neşe, Bezmimizi şad edersin içip gül renkli şarap. Her gün bir kez dolaşıp âleme nurlar saçar, Almış nûr u ziyayı yanağından afitab26.
Ben Habibiy, nazm ile yazayım vasfını ki,
Bu muhabbetname diye âşıklara olsun kitap. (1965)
BİRLEŞİP
Özbekistan çok zaferler elde etti birleşip, Oldu ayna gibi bütün gönüller saf, birleşip. Nice engelleri aştı kazıp büyük büyük kanal, Oldu bol ürüne kaynak, çölle derya birleşip. Susamış su görmeyen kıra, tepeye su verip, Bağ u bostan yaptılar bir nice bilgin, birleşip. Hangi gün kolhoz düzüldü, buldu unvan, birleşip, Susuzluğa şimdi yol vermeyiz asla, birleşip. Kim ki yükselmek ister, önce birleşmek gerek, Erilmeyen maksada halk gayret etmeli, ta ki birleşip.
Parti rehberliğinde her gün güzellik bulup, Eyledik özgür halk, ulu toylarda birleşip. Yeni yeni yenilikler keşf u icat edeli,
Halkımız tek yürek Habibiy, çektik imza birleşip. (1947)
25 Gül suyu 26Güneş
18
15. FÄRĞÅNÄ SÄYÅHÄTİ
Zävqu şävqım toldi dilgä dilräbålärni körib, Nåz pärvär nåzänin – nåzik ädålärni körib. Säyr etib äyländim oyläb qılgäli käsbi-hävå, Küldi maqsäd ğunçäsi mehrü väfålärni körib. Räng-bäräng gülzåru båğu muhtäşäm åliy binå, Råhät äfzå beğubår åbu hävålärni körib. Täşnäyi väslu cämål erdim uzåğlärdä qålib, Oylägän yıllär muqaddäs müddäålärni körib. Suhbät årå påk vicdånu zärifü xuşkälåm, Fähmü dånişdä yetük aqlı räsålärni körib. Bährä åldim kündä bir xuşbährä cåylärdä yürib, Läfzi cånpärvär sämimiy åşinålärni körib. Keçälär gülşändä äyländim, Habibiy, uxlamäy, Işq üzä bülbüldägi sävtü sädålärni körib. (1960)
16. ŞÄRÅB
Såqıyå, sungil, ğanimät ötmäsin dävrån, şäråb, Közlärimdän tökilür sensiz hämä içgän şäråb. Işq ilä bemår ekänsän deb rängim körgän zämån, Yår ilä noş äylä deb färmånlädi luqmån şäråb. Däm-bädäm tutsäng päyå-päy toldirib åltın åyåq, Mäst öläy bolsin bäråbär küfr ilä imån şäråb. Oyläb-oyläb fürqati cånånni här däm qorqamän, Çıqsä cån ne ğamki cånån birlä içsäm cån şäråb. Lä’li läbning bådäsidän özgälär seråb erür, Men bu yerdä häcr ilä noş äylägånim qån şäråb. Yaxşi sözläb bir qoling köksingdä, bir ilgingdä cåm,
Mengä sunding ul keçä ta’zim ilä häyvån şäråb. Netküm åxır cåmäyu dästårini qılmäy gäråv, Men Habibiy, däyr içindä bolmäsä ärzån şäråb. (1914)
FERGANA SEYAHATİ
Zevk u şevkim doldu gönle, güzellerini görüp, Nazperver nazenin, nazik edalarını görüp. Seyredip dolaştım gezip hava almak için, Güldü maksat goncası, aşk u vefaları görüp. Rengarenk gülzar u bağ u muhteşem yüksek bina, Rahatlık veren tertemiz ab u havasın görüp. Cemalinin vaslına susamıştım uzaklarda kalıp, Düşündüğüm yılların kutsal isteklerini görüp. Sohbet süsleyen, pak vicdan, zarîf, hoşsözlü, Anlayış, bilgide tam, kâmil akılları görüp. Nasîp aldım her gün hoşnasîpli yerlerde yürüyüp, Can katan sözler, samimi aşinaları görüp. Geceleri gülşende gezdim, Habibiy, uyumayıp, Aşk üzerine bülbüldeki ses ve sedayı görüp. (1960)
ŞARAP
Ey saki, sun ganimetgeçmesin devran, şarap, Gözlerimden dökülür sensiz tüm içtiğim şarap. Aşktan hastasın diye rengimi gördüğün zaman, Yâr ile iç diye ferman kıldı Lokman, şarap. Dembedem tutsan azar azar doldurup altın kadeh, Mest öleyim, olsun beraber küfr ile iman şarap. Düşünüp cananın ayrılığını her dem korkarım, Çıksa can ne gam ki canan ile içsem can şarabı. Dudağının kırmızı badesinden başkası seraptır, Ben bu yerde ayrılıkla içmişim kanı, şarap. Hoş söyleyip bir elin göğsünde, bir elinde kadeh, Bana sundun o gece hürmetle can veren şarap. Neyleyim son elbise ve sarığını vermeyip rehin, Ben Habibiy, dünya içinde olmasa ucuz şarap. (1914)
19
17. XUNÅB
Kelmädi deb häcr ilä erdim xunåb, Şärhi bolur yåzsä neçä fäslü båb. Bolsä közim tåmçiläri köl ägär, Oynär äning mävcidä sånsiz xubåb. Tegdi kelib ruq’ai müşkin räqam, Täşnä edim, dildä ğamü ıztıråb. Xastä köngül tåpdi färax, ketdi ğam, Ruq’a külib sözlädi åçdi hicåb. Mehrü muhabbät bäri mäzmunläri, Båşdin åyåğ bärçä xatåsiz sävåb. Bådä käbi ruq’a qılib mäypäräst, Boldim oqıb kündä çü mästi şäråb. Såğlığımiz yaxşi, bütün ånlä, Tingläşämiz yälläyu tåru rübåb. Tündä, Habibiy, neçä yå dost deb,
Fikr etämän közdän uzåğ boldi xåb. (1969)
“TE” HÄRFİNİNG TÄKÄBBÜRLÄRİNİNG TÄHQIDLÄRİ
18. ŞİRİN HÄYÅT
Oyläsäng dünyå tilismü türli båylıq kåinåt, Här kim öz ta’bigä låyıq ålğäli zährü näbåt. Bä’zilär ålsä näbåtu bä’zilär zähr åldilär, İbrät ål kim xåinü kimgä xıyånät keldi yåt. Dånäi şätränc erür insån cähån mäydånidä, Yürsä fikr etmäy bolur beş-on qadämdä kiştü måt. Bolsä ilmü mehnäting yoldåşu aqlıng rähbäring, Şundä tåpgäysän qıdirsäng kåinåt içrä näcåt. Qolgä mehnät ålsin ävväl här kişi baxt izläsä, Tåptilär mehnät bilän közlär uluğ unvånu åt. Kättä dengizlärning åsti üstidä yürsä biråv Bä’zilär köklärdä pärvåz äylädi işläb qanåt. Fän kälidi birlä käşf etdi zämån ålimläri,
Ey Habibiy, turfä yängi-yängilik şirin häyåt. (1961)
TAKATSİZ
Gelmedi diye ayrılıkla oldum bî-tab, Şerhi olur yazsa nice fal u bab. Olsa gözümün damlalaı göl eğer, Oynar onun dalgasında sayısız hubab27.
Değdi gelip miskli mektubun harfleri Susamıştım, gönülde gam ve ıstırap. Hasta gönül buldu ferah, gitti gam, Mektup gülüp söyledi, açtı hicab28.
Aşk, muhabbetin bütün mazmunları, Baştan sona hepsi hatasız, savab29.
Bade gibi mektup yapıp meyperest, Oldum okuyup her gün mest-i şarab. Sağlığımız iyi, bütün aile,
Dinleyelim şarkı, tar u rubab.
Gece, Habibiy ne kadar “ya dost” deyip, Fikr ederim, gözden uzak oldu hab30. (1969)
“TE” HARFİNİN KİBİRLERİNİN TENKİTLERİ TATLI HAYAT
Düşünsen dünya büyülü yer, türlü zenginlik kâinat, Herkes kendi tab’ına31 uygun alacak zehr u nebat.
Bazıları alsa nebat u bazıları zehr aldılar,
İbret al, kim hain; kime hıyanet geldi yabancıdan. Satranç tanesidir insan cihan meydanında,
Düşünmeden hareket ettiği için beş on adımda olur mat.
Olsa ilm u emeğin yoldaşı aklın, rehberin, Bunda bulacaksın arasan kâinat içre necat. Ele emek alsın önce, her kişi baht ararsa, Buldular emek ile gözler ulu unvan ve ad. Büyük denizlerin altında üstünde yürüse biri, Bazıları göklerde pervaz eyledi yapıp kanat. Bilimin kilidi ile keşfetti zaman âlimleri, Ey Habibiy, taze yeni yenilik tatlı hayat. (1961)
27Su damlacığı, su kabarcığı 28 Perde 29Doğru, hatasız 30 Uyku 31Tabiatına, yaratılışına
20
19. ÄDÅLÄT
Dünyådä sovet birlä yäşär şånli ädålät, Xalq içrä yäşär tå äbädiy baxtü säådät. Sährålärimiz boldi åq åltıngä xazinä, Mehnätdä neçä bolsä budur fäzlu şäråfät. Qışlåğu şähär, båğu çämän şiräyü şärbät, Här såhädä el körsätädür ilmü cäsårät. Bülbül käbi här lähzä bu gülşändä ğazälxån Bolsäng ne äcäb, mehri bilä dildä härårät. Yoq därdü äläm mädhin oqıb ötsä häyåtim Käsbü hünärim şul meni bu äyni sädåqat. Söz bersä kişi här iş üzä va’dädä tursun, Bolmäydi hälål işläsä här cåydä xıcålät. Zävqım kelädür eldä körib zävqu säfålär, Äynıqsä bu kün näzmi Habibiydä älåmät. (1935)
20. SUHBÄT
Bu kün qıldik äcåyib yängi-yängi åşinå suhbät, Neçük suhbät sinıq dillärgä göyå mumiyå suhbät, Yığıldi bästäkåru såzi-dä såzändä xuşxånlär, Dutåru, tänburu, däf, ğıccäku näy cå-bäcå suhbät. Räså tab’ü, räså fähmü, räså sözlik bilimdånlär, Münåsib bir-birigä bärçäsi boldi räså suhbät. Uläşdi küngä tün gäh äskiyä gåhi ğazälxånlik, Bağışläb bäzm eligä räng-bäräng zävqu säfå suhbät.
Qılib xåniş Nävåiydän şirin åvåz ilä xoblär, Berib här lähzä bizdek benävålärgä nävå suhbät. Müyässär boldi härnä istägim heç qålmädi ärmån. Köngil közgüsi zänglängän edi, berdi cilå suhbät. Yånib baxtim çäråğı pärpiräb qasri säådätdä, Tång åtgünçä, Habibiy, boldi äyni müddäå suhbät. (1939)
ADALET
Dünyada Sovyet ile yaşar şanlı adalet, Halk içre yaşar ebediyyen baht u saadet. Sahralarımız oldu ak altına hazîne,
Emekte nice olsa budur olgunluk ve şereflilik. Kışlak, şehir, bağ u çimen, şıra u şerbet, Her sahada halk gösterir ilm u cesaret. Bülbül gibi her lahza bu gülşende gazelhan Olsan ne acep, aşkı ile gönülde hararet.
Yok dert u elem, methini okuyup geçse hayatım Kazancım hünerim bu benim, bu aynı sadakat. Söz verse kişi her iş üzerine vadinde dursun, Olmaz helal kazansa hiçbir yerde hacalet32.
Zevkim gelir halkta görüp zevk u sefalar,
Bilhassa bugün Habibiy’nin nazmında alamet. (1935)
SOHBET
Bugün ettik güzel yeni yeni aşina sohbet,
Nasıl sohbet, kırgın kalplere sanki merhemdir sohbet,
Toplandı bestekâr u sazla sazende, okuyuşu güzeller,
Dutar u tanbur u def, kemençe ve ney, yer yer de sohbet.
Olgun tabiat, olgun anlayış, olgun sözlü bilgeler Münasip birbirine hepsi, oldu olgun sohbet. Ulaştı gündüze gece, askiya33 ve gazelhanlık,
Bağışlayıp bezm halkna rengarenk zevk u sefa, sohbet.
Okuyarak Nevaiy’den güzel ses ile güzeller, Verip her lahza biz gibi bî-nevalara neva, sohbet. Müyesser oldu her isteğim hiç kalmadı arzum, Gönül aynası paslanmıştı, verdi cila, sohbet. Yanıp bahtım çerağı pır pır, saadet köşkünde, Tan atana dek, Habibiy, oldu aynı istek sohbet. (1939)
32 Utanç
33Genellikle eğlence meclislerinde, sohbetlerde
icra edilen ve hazırcevaplık üzerine kurulu söz yârışmasıdır.