• Sonuç bulunamadı

Adalet Ağaoğlu ile söyleşi:Nerede yaşadığımı biliyorum...

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Adalet Ağaoğlu ile söyleşi:Nerede yaşadığımı biliyorum..."

Copied!
31
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

D TÜYAP İstanbul Kitap Fuarı’na ilişkin genel bilgiler... 3. sayfada. □ Fuarın bu yılki yabancı konukları ve ko­ nuklara ilişkin bilgiler.. 14 ve 15. sayfalarda. □ Fuar’a katılan yayınevlerimizin , bulun­ dukları sokak numaralarıyla birlikte tam listesi... 26 ve 27. sayfalarda.

Cumhuriyet

O

KİTAP

K İ T A P F U A R I

F u a n n O n u r Y a z a n

Agaoglıı

O n üç yıldır düzenlenen ve kitap

okurlarını yazar ve yayıncısıyla

buluşturan TÜYAP İstanbul Kitap

Fuarı, bu yıl, 5 Kasıml994 Cumartesi

günü kapılarını kitapseverlere açıyor.

Yerli yabancı birçok yazarın katıldığı

etkinliklerin yanı sıra imza günleri

yazarla okuru karşı karşıya getiriyor.

Fuarın bu yılki O nur Yazarı, Adalet

Ağaoğlu. Fuar yönetimi Ağaoğlu’nu

O n u r Yazarı seçmesini şöyle

gerekçelendiriyor: “TÜYAP, 1970’li

yıllardan bu yana yazın hayatımıza

damgasını vuran ve aynı zamanda

kadın duyarlılığını da edebiyatımıza

getirmiş bir yazar olarak Adalet

Ağaoğlu’nun, 13. TÜYAP İstanbul

Kitap Fuarı O nur Yazarı seçimini

kabul etmiş olmasından büyük

m utluluk duym aktadır.”

G

ü n ü m ü z isimleri arasında yer alan Adalet Ağaoğ­edebiyatının ‘klasikleşmiş” lu, 1929’da Nallıhan’da doğdu. Ankara Üniversitesi DTCF Fransız Dili ve Edebi­ yatı Bölümü’nü bitirdi 1950’li yıllarda Ankara Rad- yosu’nda dramaturg ve Kültür Yayınları Şube Baş­ kanı olarak çalışan Ağaoğlu, ilk radyo ve sahne

Devamı 4.sayfada

(2)

D Ü Ş Ü N C E

v e İ F A D E

ÖZGÜRLÜĞÜ

HEMEN

İÇİN

Murathan Mungan,

Tüyap Kitap Fuarı'nda

"Bir Hikâye Anlatmak" konulu bir

okurla sohbet toplantısı yapıyor

(8 Kasım Salı günü,

saat 17.00'de)

Tüyap Kitap Fuarı'nda

her zamanki yerimizdeyiz.

(stand no. 101)

Bekliyoruz.

MetisYayınları Sonbahar 94

Kaf Dağının Önü

Murathan Mungan

Murathan Mungan'ın yeni hikâye kitabı, "Suret Masalı”, "Gece Masalı" ve "Kağıttan Kaplanlar Masalı" adlı üç hikâyesini bir araya getiriyor. Okur, sürprizlerle dolu bu güzel kitapta kendisinden çok şey bulacak. Henüz Murathan Mungan'ın hikâyeleriyle tanışmadıysanız Kırk O da, Cenk

Hikâyeleri, Son İstanbul, Lal M asallar ve şimdi yeni

yayınlanan K af Dağının Önü nefis bir okuma yolculuğu için sizi bekliyor.

Yerdeniz Büyücüsü

Ursula K. LeGuin

Çev. Çiğdem Erkal İpek

Ursula LeGuin'i M ülksüzler adlı romanıyla tanıyor olmalısınız. LeGuin çağımızın en önde gelen bilimkurgu yazarlarından biri; en önde gelen sosyologu, arıtropoloğu ya da en büyük masalcısı demek de mümkün. Yazar, kitabı için şunu söylüyor: "Sanınm Yerdeniz Büyücüsünün en çocuksu yanı, konusu: Büyümek. Büyümek, benim yıllarımı alan bir süreç oldu; bu süreci otuzbir yaşımda

tamamladım - ne kadar tamamlanabilirse; o yüzden de çok önemsiyorum. Çoğu genç de önemser. Ne de olsa esas işleri budur: Büyümek."

Harun ile Öyküler Denizi

Salman Rushdie

Çev. Yurdanur Salman

Salman Rushdie'den, büyüklerin de çocuk heyecanıyla okuyacağı bir kitap; Doris Lessing yazann bu kitabı için şunu söylüyor:

"Bence Salman Rushdie gücünü her zaman sözcüklere, onlann renk ve ağırlıklarına, biçim ve parlaklıklanna duyduğu sevgiden alıyor. Kimse, böylesine büyük bir hokkabaz ustalığıyla, böylesine büyük bir el hüneriyle oynayamaz sözcüklerle. Bunda şaşılacak bir şey yok; çünkü bu öykü Sinbad'ı, Binbir Gece Masalları'nı, Altın Posfu yaratan sihirli ülkeden geliyor."

Göçmüş Kediler Bahçesi

Bilge Karasu

Son olarak N e Kitapsız N e Kedisiz adlı denemeleri yayınlanan Bilge Karasu'nun Göçmüş Kediler

Bahçesi M etiste yeni basım yapıyor. Bilge

Karasu'ya bu kitapla başlayın mı demeli? Ancak

Göçm üş K ediler Bahçesinin Türkçe yazılmış en

güzel metinlerden ve edebiyatımızın başyapıtlarından biri olduğu kesin.

Açık Düşman

Jean Genet

Çev. Sosi Dolanoğlu

Çağımızın en ilgi çekici yazarlarından biri olan Jean Genelin 68 Mayısindan Kara Panterlere, Mağripli göçmen işçilerden Filistinli mücahitlere uzanan siyasî yazılarını bir araya getiren yeni bir Metis Seçkisi.

Irk, Tarih ve Kültür

C.-L.Strauss

Daha önce Irk ve Tarih adıyla yayınlanan kitabın bu yeni basımı yazarın "Irk ve Kültür" adlı yeni bir makalesini ve Olivier Abel'in Strauss'un görüşleri üstüne bir irdeleme yazısını da içeriyor.

Sistem Karşıtı Hareketler

Arrighi, Hopkins, VVallerstein

Çev. Celal Kanat

Üç yazann ortak çalışması olan ve görüşleri açısından bir manifesto niteliği taşıyan kitap, dünya sistemindeki dönüşümleri ve bunun muhalefet hareketlerine etkisini inceliyor; Türkiye sol hareketi için çok önemli ve tartışma açıcı bir kitap.

Tecavüz,

Cinsel Şiddeti Anlam ak

Diana Scully,

Çev. Şirin Tekeli ve Laleper Aytek

Metis Kadın Araştırmaları DIzisi'nde tutuklu tecavüzcüler üzerine yapılan geniş çaplı bir araştırma; tecavüzün bir erkek sorunu olduğunu, cinsel şiddetin kökenlerinin erkek egemen kültürün temelinde yattığını savunuyor.

Kadın Hareketinin

Kurumlaşması

Fırsatlar ve Rizikolar

Kadın Eserleri Kütüphanesi ile ortak olarak yayınlanan kitap, 1-4 Kasım 1991'de Frauen-Anstiftung tarafından düzenlenen uluslararası toplantının tutanaklarından oluşuyor.

(3)

O K U R L A R A 1 3 . T Ü Y A P İS T A N B U L K İT A P F U A R I

T Ü Y A P ’w düzenlediği

kitap fuarları okurla

yazarın, yazarla

yayıncının ve yayıncıyla

okurun buluştuğu

buluştuğu bir şölen

haline dönüştü

başlangıcından bu yana.

Her yıl katlan arak artan

izleyici sayısı y ıl boyu

almayı düşündüğü

kitaplarla bu fuarda

karşı karşıya geliyor,

yazarıyla yayımcısıyla

tanışıyor. Yayınevleri

de kitaplarını okura

daha iyi duyurabilmek

için reklama ihtiyaç

duyuyor. Bu yıl

dergimizin Fuar Özel

sayısında bir reklam

patlamasıyla karşılaştık.

İlanların çokluğu bizi

dergiyi ik i gün arka

arkaya vermeye zorladı.

3 Kasım ve 4 Kasım

günlen çıkacak

sayılarımtz fuar özel

sayıları olacak.

T Ü Y A P İstanbul Kitap

Fuarının bu yıl k i

Onur Yazarı Adalet

Ağaoğlu. Her y ıl olduğu

gibi bu yilkifuar özel

sayımızda da Onur

Yazarına oldukça geniş

bir yer ayırdık.

Dergimizin diğer

sayfalarında fuara

ilişkin bilgiler; konuk

yazarların tanıtımı ve

fuara katılan

yayınevlerimizin adları

yer alıyor.

Bol kitaplı bir fuar

diliyoruz s izler e...

TURHAN GÜN A Y

İmtiyaz Sahibi: Berin Nadi O Basan ve Yayan: Yeni etin Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A S. O Genel Yayın Yönetmeni: Orhan Erinç o Genel Yayın Koordinatörü: Hikmet çetinkaya OYazı İsleri Müdürleri: İbrahim Yıldız, Dinç Tayanç (Sorumlu)

O Yayın yönetmeni: Turhan Günay o Grafik Yönetmen: Dilek ilkorur o Reklam: Reha ısıtman

Katılan yayınçvi sayışı Zivarteçi sayısı

1986 63 38.000 1987 104 57.000 1988 110 135.000 1989 112 143.000 1990 116 144.000 1991 152 152.000 1992 230 204.000 1993 235 253.000

Bu yıl fuara 237 yayınevi ve yayın kuruluşu katılıyor ve ziyaretçi sayısının geçen yıl erişi­ len düzeyi aşması bekleniyor. ■

.Dıı yıl on üçüncüsü düzenlenen

TÜYAP İstanbul Kitap Fuarı

5 Kasım 1994, Cumartesi günü

kapılarını kitapseverlere açıyor.

S a y ıla rla Kitap Fuarı

2

37 yayınevinin katıldığı 13. TÜYAP İstanbul Kitap Fuarı’nın bu yılki ana

teması, “Türkiye’de tiyatro ve tiyatro edebiyatı”. 8 gün sürecek Kitap Fuarı boyunca gerçekleştirilecek 53 ayrı edebiyat ve kültür etkinliğinin önemli bir bölümünde Devlet ve Şehir Tiyatroları yetkilileri, oyun yazarları, sanatçılar, yönetmenler, bilim adamları ve edebiyatçılar Türk tiyatrosunun sorunlarını tartışacaklar ve başta İstanbul Devlet Tiyatrosu olmak üzere çeşitli tiyatro toplulukları gösteriler sunacaklar.

13. TÜYAP İstanbul Kitap Fuarı’nın ana başlık konusu dışında, ülkemizin önde ge­ len yazarları ve bilim adamları, şiirden poli­ tikaya, romandan sinemaya kadar çok geniş bir etkinlik yelpazesinde düşüncelerini dile getirecekler ve okurlarıyla söyleşip, tartışa­ caklar. Türkiye Yazarlar Sendikası, PEN Kulübü, Edebiyatçılar Derneği ve yayınev­ leri standlarında 300’ün üzerinde yazarın imza günlerine katılacağı TÜYAP İstanbul Kitap Fuarı’nın bu yıl dördü İngiltere’den, ikisi Almanya’dan ve biri Çin Halk Cumhu- riyeti’nden olmak üzere 7 yabancı konuk ya­ zarı var. Konuk yabancı yazarlar fuar boyun­ ca gerek yayınevleriyle ve gerekse okurlarla tanışma olanakları bulacaklar.

13. TÜYAP İstanbul Kitap Fuarj’nın ‘O nur Yazarı’ seçilen değerli yazarımız Ada­ let Ağaoğlu onuruna 8 Kasım 1994 Salı akşa­ mı saat 19.30’da Beyoğlu, Küçük Sahne sa­ lonunda bir O nur Gecesi düzenlenecek ve kendisine O nur Ödülü verilecek. İstanbul Devlet Tiyatrosu’nun sanatsal katkılarıyla

Bülent Ünal

ve Türkiye PEN Kulübü’nün işbirliğiyle gerçekleştirilecek Adalet Ağaoğlu O nur Ge- j cesi’nde çeşitli yazar ve bilim adamlarımız j Adalet Ağaoğlu’nun sanat yaşamından ke- | sitler sunacaklar.

Geçen yıl 253 bin kitapsever tarafından zi- | yaret edilmiş ve doğrudan doğruya okurlara j yönelik bir “tüketici fuarı” olarak Avru­ pa’nın en büyük kitap fuarı durumuna yük­ selmiş bulunan TÜYAP İstanbul Kitap Fua­ rı 13 Kasım 1994 Pazar günü saat 19.00’da sona erecek.

Fuar giriş ücretleri bu yıl 40 bin TL olarak belirlenmiş bulunuyor'. Öğrenciler, öğret­ men ve öğretim üyeleri ile yazarlar her yıl ol­ duğu gibi bu yılda fuara ücret ödemeksizin girebilecekler. ■

Prof. Dr. Gülten Kazgan

Altın Kitap Ödülü

Gülten Kazgan'ın

A ltın Kitaplar bu yıl

TÜYAPYönetim Kurulu Başkanı *

Bülent Ü nal’a “Şükran Ö d ü lü ”

veriyor

Bu yıl onüçüncüsü düzenlenmekte olan TÜYÂP İstanbul Kitap Fuarı’nın kurucusu TÜYAP Şirketler G rubu Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Ünal’a Altın Kitaplar tara­ fından “Şükran Ö dülü” veriliyor.

Altın Kitaplar tarafından düzenlenen ve Prof. Dr. Gülten Kazgan’a “Yılın Yazarı Ö dülü”, Hıncal Uluç’a “En Çok Satan Ya- zarÖ dülü” veSelen Bilginer’e “Yılın Okuru Ö dülü”nün verileceği tören 10 Kasım 1994 perşembe günü saat 14.30’da TÜYAP Sergi Sarayı (A) salonunda başlayacak.»

Okur

(4)

l i t e

1 3 . T Ü Y A P İS T A N B U L K İT A P F U A R I

Dar Zamanlardan Geniş Zamanlara...

K a p a k 'k o n u s u n u n d e v a m ı...

oyunların! da bu yıllarda gün ışı­ ğına çıkartmaya başladı: 1950’li ve 1960’lı yıllarını adeta bütünüyle radyo ve tiyatroya adadı. Bu dönemde kaleme aldığı radyo oyunlarından Ya­ şamak, Fransız Radyosu’nda yayım­ landı; kısa oyunlarından oluşan Uç Oyun (Bir Kahramanın Ölümü; Çıkış; Kozalar) adlı yapıtı 1974 TDK Tiyatro Ödülü ’nü kazandı.

1970’li yıllar ise, edebiyatımıza “ro­ man ve öykü yazarı” Adalet Ağaoğ- lu’nu kazandırdı, ilk romanı Ölmeye Yatmak’tan (1973) başlayarak yazdığı tüm romanlar önemli edebiyat ve ede­ biyat dışı tartışmalara yol açtı. 1976’da Fikrimin İnce Gülü, 1979’da, ilk ro­ manının devamı niteliğini taşıyan Bir Düğün Gecesi yayımlandı. Bu yapıt, yazara o yılın tüm edebiyat ödüllerini getirdi (Örhan Kemal ve Madaralı Ro­ man Ödülleri ve Sedat Simavi Vakfı Edebiyat Ödülü).

1980’li yıllara anlatıyı da sorgulayan Yazsonu (1980) adlı romanıyla giren Adalet Ağaoğlu, 1984’te Üç Beş Ki- şi’yi, 1987’de ise Ölmeye Yatmakla başlayıp Bir Düğün Gecesi’yle sürdür­ düğü üçlemesini tamamlayan Hayır’ı yayımladı. B u üçleme, Yapı Kredi tara­ fından gerçekleştirilen yeni basımın­ da, yazarın isteği doğrultusunda “Dar Zananlar” üst başlığıyla okura sunulu­ yor. Bir sonraki romanı, sözcüklerle bestelediği bir oda-romanıydı: Ruh Üşümesi (1991). Yazarı kendini yaz- dırtmak için nicedir takip eden son ro­ manı Romantik ise 1993’te yayımlan­ dı.Öykülerini Yüksek Gerilim (1974; 1975 Sait Faik Hikâye Armağanı), Ses­ sizliğin İlk Sesi (1978) ve Hadi Gide­ lim (1982) adlı üç kitapta toplayan Ağaoğlu, gerek anılarım, gerekse düş­ lerini, kısacası anlatmak istediği her şe­ yi “yazmak” fiili içinde ele aldı. Anı- romanı Göç Temizliği 1985’te, rüyala­ rı ve kâbuslarını yansıtan Gece Haya­ tım ise 1992’de yayımlandı.

Adalet Ağaoğlu, 1990’lı yıllarda, yaklaşık yirmi yıldır ara verdiği ilk göz ağrısı oyun yazarlığına, uzun süredir üzerinde çalıştığı bir oyunla döndü: 1991’de yayımlanan Çok Uzak-Fazla Yakın, ertesi yıl edebiyat dalında T ür­ kiye İş Bankası Büyük Ö dülü’ne layık görüldü. 1992’de ise Duvar Öyküsü adlı ilk gençlik oyunu gün ışığına çıktı. Geçerken (1986) ve Karşılaşmalar (1993) adlı deneme kitaplarının yanı sıra, kendi derlediği bir Adalet Ağaoğ­ lu bütünü de Yapı Kredi Yayınları’nın Seçmeler dizisinde yayımlandı.

Dar Zamanlar - Adalet Ağaoğlu

Günüm üz Türk edebiyatının usta kalemlerinden Adalet Ağaoğlu, oyun,

öykü, deneme türlerinde verdiği ya­ pıtlardan sonra, 1973’te yayımlanan ilk romanı Ölmeye Yatmakla bu alan­ da da özgün bir yer edinmiş; aradan -geçen yirmi yıl içinde yayımladığı bir­ çok roman en çok okunan ve en çok tartışılan yapıtlar arasında yer almıştır.

Genel batlarıyla, Cumhuriyet aydı­ nını odak alarak Türkiye toplumunun yakın tarihindeki çalkantı ve değişim­

leri irdeleyen Ölmeye Yatmak’ın de­ vamı niteliğindeki Bir Düğün Gecesi (1979), yazarına yayımladığı yılın tüm edebiyat ödüllerini kazandırmış, bel­ ki de başlı başına bir kuşağın okurluk tarihine imzasını atmıştır. 1987 yılın­ da yayımlanan Hayır bu iki romanı ta­ mamlayacak ve artık “Adalet Ağaoğlu Üçlemesi” adıyla anılan bütünü oluş­ turacaktır. 60’lı,70’liyılların “köy ger­

çekçiliği ”nden bir miktar bunalmış okurlara, daha yakından tanıdıkları “kentlerin ve aydınların” gerçeklerini sunar, onlara adeta bir ayna tutar bu “üçleme”.

Yapı Kredi Yayınları, yakın dönem romancılığımızın bu özgün yapıtını, yazarının isteği doğrultusunda “Dar Zamanlar” genel başlığı altında yeni­ den okurlarla buluşturuyor.

Dar Zamanlar-I: Ölmeye Yatmak

Türkiye Cumhuriyetiyle aynı yıllar­ da doğmuş, Atatürk’ün ölümünden sonra yetişmiş kuşakların bireysel yaşa- möyküleri ile bu yaşamları çevreleyen ve çerçeveleyen toplumun panorama­ sıdır Ölmeye Yatmak. Yazarı, önsö­ zünde, romanın nasıl bir yaklaşımdan hareketle oluştuğunu şu sözcüklerle aktarıyor: “Bir romanda kişi ya da kişi­ lerin tipikliği önemli sayılabilir. Bense bu çalışmamda, öncelikle ‘zamanın ti- pikliği’nden yola çıkmak istedim. Ti­ pik bir zaman parçasından geçmişe uzanmak ve yaşamın tam ortasından geleceğe yol almak. Bunun için anılara yaslanmayı, belleğime sağınmayt yeter­ li bulmadım.”

Gerçekten de Ölmeye Yatmak, bir “belgesel” titizliği sergiliyor, ancak bir yandan anlatım gücü, öte yandan öz­ gün yapısıyla sanatsal niteliğini de ka­ nıtlıyor.

Romanın ana kişisi Aysel, Cumhuri­ yet döneminin “ideal” ölçülerine uy­ gun olarak yetişen bir aydın. Çocuklu­ ğu ve gençliğinin geçtiği ortam, ailesi, yakın çevresi, Atatürk-sonrası Türki­ ye’sinin kentli orta sınıflarının eksiksiz bir yansıması. Gençliğinin ülküleriyle içinde yaşadığı toplumun gerçeklerini, bireysel deneyimlerinin ışığında göre­ biliyor Aysel; buna karşılık bireysel arayışları, sorgulamaları, düş kırıklık­ ları topfumunkilerle kesişiyor: Batı ’nın kültürel modelleriyle Doğu kökenleri­ ni, yerel duyarlılıklarını Sağdaştırabil- me yolunda verilen mücadelede bitkin düşmüş, adeta “harcanmış” bir kuşak “ölmeye yatıyor”... aile ortamı, eğitim kalıpları, kadın-erkek, öğretmen- öğrenci ilişkileri, cinsellik, kadın kimli­ ği, Ölmeye Y atmak’ın ustalıkla sorgu­ ladığı konular: Sorguluyor ancak bir sanatçının, bir aydının sorumluluğu ve duyarlılığını taşıdığından çözüm, “re­ çete” önermiyor Adalet Ağaoğlu.

Ölmeye Yatmak Hakkında...

“Ölmeye Yatmak’ın bir bilinçlen­ dirme romanı olduğunu söylemiştim. (...)Toplumları, kişileri, kafaları ve du­ yarlılıkları kuvvetle etkileyen, tarihin insanlara yük olmaya başladığı her dö­ nemden sonra hep bir Adalet Ağaoğlu gelse de yazsa, diye geçiyor içimden. ”

(5)

t

İ t M

'

1 3 . T U Y A P İS T A N B U L K İT A P F U A R I

“Evet Adalet Ağaoğlu gayet önemli bir iş yapmıştır. Cumhuriyetin ilk ku­ şağını rahatsız etmiştir. Ölmeye Yat­ mak onlara bir ellinci yıl armağanı­ dır.”

Naci Çelik “Ölmeye Yatmak kültür ikiliğinin belirli tarihsel ve toplumsal koşullar­ da birey bilincine yansıyışını ustaca te­ mellendiren, sağlam, bütün bir ro­ man."

Hilmi Yavuz “Günümüz Türkiye edebiyatında belgesel-gerçekçi roman türünün - bildiklerim arasında- en başarılı örne­ ği."

Ataol Behramoğlu

Dar Zamaniar-li: Bir Düğün Gecesi

1970’li yıllar... Farklı yönleriyle, ye­ ni değerlerin, Türkiye toplumuna damgasını vuracak alt-üst oluşların sancılı dönemi... Ölmeye Yatmak ro­ manının ana kişisi Aysel’in öyküsün­ de, daha doğrusu Aysel ekseninde, toplumun öyküsünde yeni sayfalar açılmıştır. Birkaç saatlik bir düğün or­ tamının reel gözlemleriyle, yarattığı çağrışımlardan hareke eder Bir Dü­ ğün Gecesi. Gerçe Aysel, fiziksel ola­ rak yoktur o düğün gecesinde, ancak yokluğu bile bir tercihi ve bu tercihin dayandığı ilkeleri, inançları ifade et­ mektedir. Buna karşılık, annesinden yeğeni Ayşen’e uzanan üç kuşağın temsilcileri bir aradadır, üç kuşağın ve bu kuşakları yatay olarak kesen to p ­ lumsal çevrelerin, kaygıları, yaklaşım­ ları, duyarlılıkları, orada, kimi zaman bir bakış, kimi zaman bir davranışta kendini gösterir. Aysel, bu düğünde, kardeşi Tezek in, kocası Ö m er’in, ağa­ beyi Ilhan’ın bellekleri aracılğıyla, belki de herkesten daha somut olarak “ var”dır gerçekte. Çünkü, yaşanan ve algılanan her şeyde, onun, yani Türk aydınının sorgulamaları ve arayışları­ dır yansıyan.

Bir Düğün Gecesi nin ilk cümlesi, “okuyan” kesimlerin kolektif mirası­ na kazınmış, bugün otuz yaşın üzerin­ deki okurların neredeyse tümü, ken­ dini ya da toplumu sorgulayışmın her­ hangi bir anında, en azından bir kez “intihar etmeyeceksek içelim bari” deme gereksinimini duymuştur.

Adalet Ağaoğlu, romancılıkta Öl­ meye Yatmakla sergilediği etkinliği, Bir Düğün G ecesiyle pekiştirerek sürdürmüş, yarattığı yoğun tartışma ortamıyla da yazınsal yaşamımıza can­ lılık kazandırmıştır.

. Bir Düğün Gecesi Hakkında...

“Nefis bir roman ‘Düğün Gecesi’. (...) Tahliller şahane, üslup yapmacık­

sız ve çıplak. Bir yaratıcı üslubu. (...) ‘Düğün Gecesi’ni okurken Satyri- con’u hatırlıyorum. Adalet Ağaoğlu da çağdaş bir Petronius ama daha ne­ zih, daha usta.”

Cemil Meriç “Bir Düğün Gecesi, değeri salt ödüllerle ölçülemeyecek, başarılı, önemli bir romandır. ”

Atilla Özkırımlı Adalet Ağaoğlu’nun hiçbir şeyi göz ardı etmeyen keskin gözlemciliği olay­ ları doğru yorumu ve en başta kusur­ suz dili, yetkin anlatımı, biçimiyle, son yılların en güzel romanlarından biri çı­ kıyor ortaya.

Mehmet H. Doğan “Türk romanına bu büyük katkısın­ dan dolayı Adalet Ağaoğlu’nu kutla­ rım.”

Fethi Naci

Dar zamanlaMII: Hayır

70’li yılların iç ve dış çatışmaları ge­ ride kalmış, 80’ler büsbütün yeni, iyi­ ce farklı bir birey ve toplum biçimini ortaya çıkarmıştır: Aydınların kalan son umut kırıntıları da açmazdadır ar­ tık. Ölmeye Yatmak’ın cumhuriyet eğitimi ve ortamıyla yoğrulmuş genç aydını Aysel Dereli, Bir Düğün Gece­

si’nde gelinden başlayarak insanların yüzlerine yansıyan sorgulamaları de­ rinden yaşayan Profesör Aysel Dereli, Hayır’da olgunluğun yaşlılıkla buluş­ tuğu noktaya ulaşmıştır. Bireysel tari­ hinin bu farklı dönemiyle birlikte, yal­ nızca kendi ortamının, hatta toplumu- nun değil, dünyanın da değişen değer­ leriyle yüzleşecektir artık Türk aydını. “Nükleer çağın değerleri”yle birlikte kendi konumunu, kendi belleğini de kurcalayacaktır.

Bir intihar romanı sıfatı da kullanıldı Hayır için. Ancak intihar izleğini yo­ ğun biçimde taşımakla birlikte, onun ötesine geçen, berisini kurcalayan, bir direniş öyküsü demek daha doğru bel­ ki de. Düş kırıklıkları hanesi iyice ka­ barmış br aydının, kendisiyle, çevre­ siyle, toplumla,dünyayla hesaplaşması dile gelir Hayır’da... Profesör Aysel Dereli, bir yandan varoluşu sorgular­ ken, öte yandan da umudun kapılarını tamamen kapamaz. Yenins’e, yani Ye­ ni İnsan’a da yer vardır Hayırda. Ö l­ meye Yatmak’ta, romancının tarihçi niteliği egemen gibidir. Bir Düğün Ge- cesi’nde sosyologun gözlemleri daha yoğunlaşmıştır, Hayır ise, bu ikisinin ışığında ağırlığını psikolojiden yana koyar.

Hayır Hakkında...

Adalet Ağaoğlu’nun son romanı “Hayır”ı (...) yazınımızda sık rastlan­

mayan düşünceyi -eleştirel düşünceyi- ince bir duyarlılıkla sarmalayıp yeni­ den romanımıza getirdiği için, çok sevdim.”

Erendiz Atasü Adalet Ağaoğlu’nun “Hayır” roma­ nı gerek düşünsel içeriği, gerek aydı­ nın durum unu ele alış biçimiyle okuru kendi kendisiyle hesaplaşmaya, varo­ luşunu sorgulamaya iten bir roman.

Atilla Özkırımlı “Hayır” (...) Türkiye’nin değişim sü­ recine atılmış okunaklı bir imza olarak daima hatırlanacaktır.

Sefa Kaplan Yapı Kredi Yayınları, Dar Zaman­ lar öncesinde de Adalet Ağaoğlu’nun Yazsonu adlı romanını (1993), Ro- mantik/Bir Viyana Yazı’nın ilk bası­ mını (1993), Karşılaşmalar başlığı al­ tında denemelerini (1993), yazarın kendisi tarafından derlenen Seçme- ier’ini (1992), Duvar Öyküsü adlı oyu­ nunu (1992) yayınlamıştı.

Ayrıca, önümüzdeki günlerde, Se­ mih G üm üş’ün Yazının ve Tarihin Bi­ linci adını taşıyan ve Adalet Ağaoğ­ lu’nun Romantik/Bir Viyana Yazı ro­ manını inceleyen eleştirel monografisi de Yapı Kredi tarafından okurlara su­ nulacaktır. ■

(6)

1 3 . T Ü Y A P İS T A N B U L K İT A P F U A R I

t ÜÎL& M M

A dalet Ağaoğlu,

edebiyatımızın en flaş

isimlerinden biri. Romanları,

oyunları ve anılarıyla hep

edebiyatımızın gündeminde

olmuş. Ağaoğlu ile

yaptığımız bir söyleşiyi

sunuyoruz aşağıda.

A L P A Y K A B A C A L I

- hır konuşmanızda, romancıyı “sinsi bir kuramcı” diye tanımlıyorsunuz. Si­ zin kuramınız ya da kuramlarınız ne­ dir?

- Ben sanırım daha çok “Roman uy­ durmaları”, “Gerçek uğruna yalan”, “Uydurmanın yollan” gibi deyişler kullandım. Pekâlâ, “Sinsi bir kuram ­ c ıy a da itirazım yok.

“Romanın kendi ilkeleri var ve her romancı bunu kendi içinde halletmek zorunda” der yanılmıyorsam Michel Butor. Felsefe okumuştur, şiir yazmış­ tır, ortada yine de bir boşluk kaldığını hissetmiş, bu açığı romanla kapamış­ tır. Bu kendi içinde bir deneyimler yol­ culuğu demek. Bir çeşit üstü kapalılık­ la kendi romanınızın ilkelerini bulup halletmek demek.

Kurmacanın, adı üstünde zaten, bir dizi yalanlar gerçeği olduğunu söylü­ yorum. Hayatı yazarak hayalleme de­ neyimleri bize insanı, dünyayı, yaşamı fenomenolojiden daha iyi anlama ola­ nağı sağlıyor. Fakat bunun için hayat­ ta bakılan şeyin, daha sonra gözler ka­ palıyken (bunu simgesel söylüyorum tabii) görülmesi gerekiyor. Bir içe dö­ nüş olayı yaşamak orada derin kazılara girişmek. Düşünün, toprak altında, burnuyla toprağı oya oya ilerleyen hayvanlar gibisiniz. Bir fazlalıkla. Bi­ linç düzlemiyle, bilinçle. Sinsilik. Ha, bu arada “Roman, sınıf mücadelesini M arx’tan, bilinçaltını da F reud’dan önce keşfetti” sözü Milan Kundera’ya aittir. Bunu da yazısında söz kendisi­ ninmiş gibi kullanan kimse alınsın, di- yeburada belirteyim.

Hayatın ve insanın gizli alanlarına ayak seslerinizi gizleyerek girmeye ça­ lışmak, gözlemek, koklamak, tartmak, tatmak... Daha birçok sinsilik var ama benim ilkelerimin en önemlilerinden biri de işimin tek ve kesin yanıtlar değil sorular çoğaltmak olduğu doğrultu­ sunda.

- Romanlarınızın dili ve tekniği, ko­ nuya, anlatıya paralel olarak -aynı ro­ man içinde bile- değişiyor. Bu, hangi ge­ reksinimlerden doğuyor ve size ne gibi olanaklar sağlıyor?

- Deneyci, arayışçı bir yaklaşımım

Adalet Ağaoğlu ile söyleşi

var. Verili olanla yetinemiyorum. Bu­ rada bir göze alış durum u sözkonusu ille aman hazır tutmuşken tutturdu- ğun/tutunduğun dala asılı gibi bir okur dalkavukluğunu benimsemiyo­ rum.

Roman (oyun da), zamanın tek çizgi­ de aktığı, tek fikir, tek izlekle kurula­ maz. Ya da şöyle söyleyeyim: Geldiği­ miz bilinç düzeyi toplumsal bilinci aşar, onunla çatışır. O zaman birçok izlek birbirinde hirbiriyle yankılana­ rak yer alır. Böyle olunca dili ve tekni- ğide değişkenleriyle bulmak zorunda kalıyorsunuz. Aslolan, bundan kaçın­ mamak. Böylece, bir kere “ roman yaz­ makta yetersiz görünen” Türkçenin, sanıldığından olanaklı bulunduğunu öğreniyorsunuz. Önerilebilir teknik­ ler, deyiş biçimleri buluyor, hatta bun­ ların benimsendiğine tanık oluyorsu­ nuz. Çokseslilik sağlıyorsunuz. Anlatı­ yı geldi- gitti’nin, mıştı - mişti’nin ilkel tekdüze, tekteüi halinden

kurtarabili-Hayatta, dilde,

anlatıda, insanlıkta her

şey yolundaysa,

yazılacak ne var?

yorsunuz.

- Yaşama ve sanata hep eleştirel bir gözle baktınız. Bu, yaşamda ve sanatta size ne kazandırdı, ne kaybettirdi?

- Sürekli yakman kişileri hayatta da, yazıda da sevmem. Bu noktada ken­

dimle dahi kavgalı olurum. Bunu, ya­ zarın muhalif tutumuyla karıştırma­ mak gerekir.

Ben budala bir mutluluğu ne tattım, ne tatmak istedim. Bazen, “Keşkegör- meseydim bunu/şunu!..” dediğim ol­ muştur, yorgunlukla böyle bir “hu­ zur” noktası aradığım olmuştur. An­ cak, doğrusu, bizi yaratıya yönelten iç fırtınalarımızdır. Yürümeyen, haklıca gitmeyen şeyler karşısında içimizde fırtınalar kopmasaydı, sadece bak­ makla yetinebilirdik. Hayatta, dilde, anlatıda, insanlıkta her şey yolunday­ sa, yazılacak ne var? Sorgulayıcılık bir muhaliflik sonucudur.

İçteki fırtınalı durumum, beni za­ man zaman yazı işçiliğinin istediği sa­ kinlikten uzaklaştırmış olabilir. Bu arada, isteyerek kınp yaktığım duvar­ ların yanı sıra istemeyerek bir iki kü­ çük sandalye, masa da kırmış olabili­ rim.

- Aynı eleştirel bakışla, yazarlığınızın

(7)

r

1 3 . T Ü Y A P İS T A N B U L K İT A P F U A R I

Ölmeye Yatmak!tan Romantik/Bir Vi­ yana Yazına uzanan yirmi yıllık çizgisi­ ni değerlendirdiğinizde neler söylersi­ niz?

-(...) Hayatın takvimi zamanı günler­ le haftalar, aylar, yıllarla sıraya dizer. Beynin takvimi bu sırayı bozar, karıştı­ rır, ayıklar, seçer, birleştirir ve bunu yüzünü görmeyi özlediği bir yarının merakıyla yapar(...)

Bu arada beni “An’ların uzun soluk­ lu yazarı” olarak nitelemenizden sahici bir sevinç duyduğumu belirteyim.

-Ruh Üşümesi ve Gece Hayatım adlı kitaplarınız, edebiyat içi ölçülerle ele alındığı kadar, "medya’’ denilen yedi başlı canavarın "sansasyonel” yayınları­ na da konu oldu. Ne dersiniz?

- Nerede, hangi “değerlerin ” ortasın­ da yaşadığımı biliyorum. Yine de med­ ya canavarının böyle bir kötüye kulla­ nımından (tabii kendince iyi) üzüntü duymadım diyemem. Bu üzüntümü o kitapların edebiyat içi değerlendiril­ mesiyle gidermeye çalıştım. Yabancı bir yazara hak sayılan, şapka çıkarılan her şey, bizler için galiba mahallenin namusu ile ilgili bir ölçü kazanıyor. Ya başını örteceksin ya ayağa düşürüle­ ceksin, gibi bir şey. O günler H ürri­ yetteki söyleşide tepkimi her boyutuy­ la gösterdim, konuşmamın bütünü yer almadı. Bizler, yirmi-yirmi beş yıl önce edebiyat dünyasına girenler, bizden öncekiler gibiydik. Okura medyalar yoluyla ulaştırılmadık. Birçok nedenle iğneyle kuyu kazmış, okurunu büyük ölçüde kendisi oluşturabilmiş yazarın durumunu, bugün ilk kitabını bile bi­ rinci hamura bastırabilen TV’lerde ta- nıttırılabilen (kendi adıma bunu des­ tekliyorum. Ne kadar çok yazar ortaya çıkarsa zamanın eleğinden geriye o ka­ dar çok yazar kalır) ama asıl işi zaten medya canavarının bir parçası olmak olan kimseler cetveline vurmak haksız­ lıktır. Bu, suyu taşıyanı da, testiyi kıra­ nı da aynı kefeye koyma anlamına gelir. Belki de zaten istenen bu.

Kime, hangi amaçla olursa olsun sa­ tış uğruna yapılacak her zorlama, yılla­ rın kazanımı okuru da tedirgin eder. Buna kimsenin hakkı yok.

- Nasıl bir okur amaçladınız? Onda amaçladıklarınızın tümünü bulabildi­ niz mi, yoksa kim i yönlerden “yetişme­ si" gerektiğine m i inanıyorsunuz? • - Ne yazıya başladığım ilk yıllarda bir okur yüzü canlandı gözümde, ne de ya­ zarken, yaratı sürecjnde şimdi canlanı­ yor. Ama herhalde tutucu, kendini ge­ liştirmeyen, arayışları olmayan, verili­ ye koşuyu, hazır lokma seven okurun yazarı değilim... Zaten hissediyorum: Bazı okur, benimle başladığı yolda ça­ buk yoruluyor; yanyana gidişimizi yarı­ da kesebiliyor. Yanılmıyorsam bu,

toplumumuzda daha

çok politik/

ekonomik... okuma alışkanlıklarının yol açtığı bir yorgunluk. Altındaki rahat minde­ rin çekilmesinden hoş- lanmayanlar bulunabi­ liyor. Bense, yazarken farkında değilim ama, beni yanma çeken de­ ğil, arkamdan iten bir okuru benimsiyorum herhalde. Tuhaf, fakat araylşçı, bir şeyin daha -adı olması şart değil- eksikliğini duyan bir okurla burada bu za­ manda hâlâ buluşabili­ yorum. Yorulanların yerini onlar alabiliyor.

- üzün yıllardır içinde yaşadığınız “edebiyat dünyamız’’ üzerine neler söy­ leyeceksiniz? Bu bağlamda ödülleri, ar­ mağanları nasıl değerlendiriyorsunuz?

- Genelde yazarın, yayımlayanın, tar­ tanın nabızları çok ayrı frekanslarda atıyor. Aradaki akım kesilmiş gibi. Edebiyat dergileri artık yayınevi dergi­ leri. Böylece, istenildiği biçimde “bil­ gilendiriliyoruz.”

Bence böyle bir ortamda, kitap bo­ yutunda ciddi araştırmalar, edebiyat incelemeleri daha güven verici. Bu da

sanırım “kötü” tepki­ nin “iyi” sonucu. Ki­ taba yazarı “ensele­ mek”, “kıstırmak”, “yakalamak” için de- il de, anlamak için, irinci elde bu me­ rakla yaklaşan çalış­ malar, edebiyat dün­ yamızın geleceğe açı­ lan sağlıklı bir kapısı olabilir. Yazar, dün­ yanın hiçbir yerinde talibi, kısmeti o kadar çok biri değil. O da zaten yalnızlığı iyi bi­ len, bunu taşıyabilen kişidir. Yine de, emek hak bağlamın­ da, baskılar, tabular, özgürlük engelleme­ leri bağlamında aramızda en azından bir “azınlıklar dayanışması” olmalı. Bu, birbirimizde her şeyi hoşgörelim, aptalca birbirimizin sırtını sıvazlaya­ lım, anlamına gelmesin. Bunu her “ka­ vim” kendi içinde yeterince yapıyor. Ama, yapıcı bir eleştiriyle düşmanca yaklaşım arasında büyük ayrım oldu­ ğunu herkes bilir. Bu anlamda edebi­ yat dünyamız kapitalizmi bile uydu­ ruk bir ortamdan payını alıyor.

- Son olarak T Ü YAP’ın “Onur Yaza­ rı" seçilmeniz üzerine görüşlerinizi öğ­

renmek istiyorum.

- Kitap Fuarı’nda kitabın diğer fuar ürünlerinden farklı bir konumu b u ­ lunduğu gerçeğini, satışı düşünsel içe­ rikle doldurma gereğini son yıllarda artan bir hızla ortaya koydu. Fuar da artık paneller konferanslar düzenleni­ yor, söyleşiler yapılıyor, yazarımız baş­ ka pazarlarla buluşuyor. Bu bağlamda TÜYAP’m son sekiz yıldır bir O nur Yazan seçmesi, Kitap Fuarı’na daha içeriksel bir anlam kazandırıyor. Bu, her türlü engel karşısında yazma sevin­ ci eksilmeden, kendinden ödün ver­ meden yaratıda direnebilmenin, oku­ runu yaratabilmenin, ona en vefalı dost olabilmenin simgesi. Örnekse, geçen yıl O nur Yazarı, yazık ki bu se­ fer o güzel güne yetişemeyen Si­ vas’taki yangın kıyımına bir başkaldırı gibi hemen ardından aramızdan ayrı­ lıp giden çok değerli Rıfat İlgaz idi. Bu, bu yıl benim O nur Yazan seçilme­ mi kendi gözümde bir kat daha değerli kılıyor.

TÜYAJP’a teşekkür etmek istiyo­ rum. Bunu, bütün engellere karşın be­ nim de kendi okurunu yaratabilmiş bir yazar olduğumun kabulü olarak değerlendiriyorum. TÜYAP’ın seçi­ mi, aynı zamanda üründe hiç gerile­ mediğiniz bir okurun yazarım böyle de benimsediği anlamına gelmiyor mu? Öyle ise, büsbütün sevinçliyim. ■

Yazar, dünyanın

hiçbir yerinde talibi,

kısmeti o kadar çok

biri değil. O da zaten

yalnızlığı iyi bilen,

bunu taşıyabilen

kişidir.

(8)

İ l e t i ş i m ' d e n

Geçen yıl yeni baskısını yaptığımız kitaplar

James Joyce

Sanatçının Bir Genç

Adam Olarak Portresi

5. B A S K I

Milan Kundera

Varolmanın

Dayanılmaz Hafifliği

17 . B A S K I

Yaşam Başka Yerde

7. B A S K I

Simone de Beauvoir

Sessiz Bir Ölüm

4. B A S K I

Jorge Luis Borges

Brodie Raporu

3. B A S K I

Gölgeye Övgü

3. B A S K I

Jonathan Ames

Gece Gibi Geçiyorum

2. B A S K I

Oğuz Atay

Oyunlarla Yaşayanlar

4. B A S K I

Bir Bilim

Adamının Romanı

5. B A S K I

Yusuf Atdgan

Aylak Adam

4. B A S K I H e r l a m a n K i 9 ' * " . u s t H a t t a , " e m e "

g ir iş t e , s o t o a i '1

Şule Gürbüz

Kambur

2. B A S K I

Ümit Kıvanç

Aşkım Bana Resimaltı

4. B A S K I

Yakup Kadri Karaosmanoğlu

Yaban

3 6 . - 3 7 . B A S K I

Kiralık Konak

19. B A S K I

Anamın Kitabı

7. B A S K I

Şerif Mardin

Jön Türklerin

Siyasî Fikirleri

5. B A S K I

Din ve İdeoloji

7. B A S K I

İdeoloji

3. B A S K I

Bediüzzaman

Said Nursi Olayı

4. B A S K I

Türkiye’de

Toplum ve Siyaset

4. B A S K I

Siyasal ve Sosyal Bilimler

3. B A S K I

Türkiye’de Din ve Siyaset

4. B A S K I

Türk M odernleşmesi

3. B A S K I

Mümtaz’er Türküne

İslamcılığın Doğuşu

2. B A S K I

Henri Pirenne

Ortaçağ Kentleri

4. B A S K I

Edward Hallett Carr

Milliyetçilik

ve Sonrası

3. B A S K I

Berna Moran

Türk Romanına

Eleştirel Bir Bakış

Cilt 1

5. B A S K I

Türk Romanına

Eleştirel Bir Bakış

C ilt 2 3. B A S K I

Taner Akçam

Türk Ulusal Kimliği

ve Ermeni Sorunu

3. B A S K I

Henry Corbin

İslâm Felsefesi Tarihi

2. B A S K I

Turgut Akpınar

Türk Tarihinde İslâmiyet

2. B A S K I

Tanıl Bora & Kemal Can

Devlet Ocak Dergâh

3. B A S K I

Martin van Bruinessen

Kürdistan Üzerine

Yazılar

3. B A S K I

Cemil Meriç

Jurnal / 1. Cilt

5. B A S K I

Jurnal / 2. Cilt

3. B A S K I

Bu Ülke

9. B A S K I

Bir Dünyanın Eşiğinde

2. B A S K I

Sosyoloji Notları

ve Konferanslar

2. B A S K I

Bilge Criss

İşgal Altında İstanbul.

2. B A S K I

Louis Althusser

İdeoloji ve Devletin

İdeolojik Aygıtları

4. B A S K I

Can Kozanoğlu

Cilâlı İmaj Devri

7. B A S K I

Hayri Kozanoğlu

Yuppieler, Prensler

ve Bizim Kuşak

3. B A S K I

Cezmi Ersöz

Hayat Bir Emrin Var mı?

4. B A S K I

Gilbert Adair

Postmodernci Kapıyı

İki Kere Çalar

2. B A S K I

Sadri Sema

Eski İstanbul’dan

Hatıralar

2. B A S K I

Adnan Giz

Bir Zamanlar Kadıköy

3. B A S K I

Özdemir Kaptan (Arkan)

Beyoğlu

4. B A S K I

Hazırlayan Alpay Kabacalı

Talât Paşa’nm

Anıları

3. B A S K I

İSTANBUL Dağıtım + Kitabevi: Klodfarer Cad. İletişim Han No.7, Cağaloğlu 34400 • Tel. (0-212) 516 22 63-64 • Fax: (0-212) 516 12 58

■ ANKARA Dağıtım: Konur Sok. 24/4, Kızılay 06640 • Tel. (0-312) 425 36 0 0 /4 2 5 20 71 • Fax: (0-312)425 18 15 • Kitabevi: Selânik Cad. No. 72/C, Kızılay 06640 / Tel. (0-312) 418 59 32 ■ İZMİR Dağıtım + Kitabevi: 853 Sok., 33/B, Konak 35250 • Tel. (0-232) 483 10 40 • Fax: (0-232) 484 46 65

(9)

EVA SİAO

f

ÇİN:

HAYALLERİM

HAYATIM

Çeviren:

Leman Çalışkan

ANI

Kurbağa

Yağı Satıcısı

A k ira K u r o sa w a

Çeviren: Deniz Egemen

OTOBİYOGRAFİ

Zaman zaman

İçinde

A n d r e y T a rk o v sk i

Çeviren: Seda Kervanoğlu

GÜNLÜK

10V2 Bölümde

Dünya Tarihi

J u lia n B a r n e s

Çeviren: Armağan Anar

ROMAN

H i n t G

e c e

M

ü z i ğ i

A n to n io T a b u c c h i

Çeviren: Münir Göle

ANLATI

Geliyorum

Diyen Faşizm

J a c q u e s J u llia rd

Çeviren: Zafer Üskül

İNCELEME

Gertrud

H e r m a n n H e s s e

Çeviren: Kamuran Şipal

ROMAN

U f u k

Ç

i z g i s i

A n to n io T a b u c c h i

Çeviren: Münir Göle

ANLATI

C i n s e l l i ğ i n

T a r i h i

III

M ic h e l F o u c a u lt

Çeviren: Hülya Tufan

İNCELEME

T a r i h i n

S a k l a n a n

Y ü z ü

Ç e tin A lta n

Kapitalizm

Bu Köye

Uğramadı

M e h m e t A lta n

İNCELEME

m

K

ı r a n

K

ı r a n a

L e s t e r T h u r o w

Çeviren: Ayşe Karasu

İNCELEME

Dostluk Ü zerin e/C icero çeviren: çiğdem Duruşken

Avrupa İnsanlığının Krizi ve F else fe/E d m u n d H usserl

Çeviren: önay Sözer-Ayça Sabuncuoğlu

Avrupa'nın Sorunu Olarak A vrupalılaşm a/Joachim Ritter çev.:A. sabuncuoğlu

Algının Fenom enolojisi'ne Ö nsöz/M . Merleau-Ponty .çeviren: Medar

ahci

Fallus'un A n la m ı/J a c q u e s Lacan çeviren: saffet Murat Tura

G östergebilim v e G ram atoloji/J a cq u es Derrida çev Tüim Akşın FELSEFE

İ h t i y a r

J o h n

P e te r H ä rtlin g

Çeviren: Necdet Neydim

1

• •

î U

l f

Â

P

V

A

I t i t U f A İ l f n . . .

ÇOCUK

Blöfçünün Rehberi

Tiyatro

Fidelis Morgan

Çeviren: Nazlı Tutjba Korkul

Blöfçünün Rehberi

Felsefe

Jim Hankinson

Çeviren: Mehmet Fehmi imre

(10)

BA

KI

Ş

A

Ç

IN

IZ

I D

İŞ

RE

CE

K

TA

PL

AR

Buket U zu n e r İm z a G ünü

(11)

Doğada, dilde, siyaseity, Vültürde,

edebiyatta, medv^da, eğitimde,

adaletteudiirakta, ideolojilerde...

C O G I T O

k i t a p d e r g i n i n

son s a y ı s ı n d a k i

k o n u :

" K i r l e n e n Ç a ğ "

H ik m e t B irand / Asıl  fe t / K urak • B ed ia A k a rs u / İnsan ve Ç e v re .» Is a a c A s im o v / Yeryüzü Ölüyor • S e m ra S o m e rs a n / Türkiye Ç evresi A llaha E m a n e t • Dursun G ö k d a ğ / O rtaöğretim Program larında Ç evre • Levend K ılıç / Televizyon ya da "Görüntü Çöplüğü" • Turhan lig a z / Lu n ap ark Aynaları ya da B asınım ızdaki K irlenm eye D air • H ülya Tu fan / K o le k tif B ellek ve İn s a n /D o ğ a İlişkisi • Luc Ferry / N azi Ekolojisi • A li E sad G ö k s e l / Bu N e Sevgi Ah, Bu Ne Izdırap • S evin O k y a y / Sağlık Ü lkesinde ikinci S ın ıf V a ta n d a ş • M u s ta fa Ç a k ır / Dil K irlenm esi: Türkçede Y abancı Sözcüklerin K ullanım ı • S e lim İle ri / XIX. yy. sonu - XX. yy. B aşı Türk R om an ında Ç evre Y itim i • A h m e t C e m a l / K apıkulluğundan B ireye... • Enis B a tu r / Kendi K endinin Kurdu İnsan • S ıtk ı M . Erinç / Kültür de Kültür, Kültürde Kültür • G eorge S te in e r / W a lte r B en jam in 'i Y ard ım cılarından K urtarm ak • N ed im G ürsel / S ara y b o s n a ’ya D önüş • Elias C a n e tti / N o tla r’dan • Y u k lo M ls h lm a / H agakure N asıl O kunm alı? • C e m A k a ş / M arjinal Suç, S an a l C eza • F a ru k U la y / İlk Ö lüm ünden Beri Yazdıkları ikinci Ö lüm ünden Sonra O rtaya Ç ıkan Adam ın Esrarı • B ü le n t S ö ze r / Laiklik ve S ekü larizm H a k k ın d a Bazı G örüşler ve D ü şü n celer • V a c la v H avel / S iy a s e t ve Bilinç • E ce A ydoğdu-A II C e n g izk a n / "H er Adım Atışı Bir Tarih" Lem an K araosm an oğlu ile Söyleşi • "Y Ö N "d e n S e ç m e le r: D oğan A vcıoğlu'ndan M ü m ta z S o y s a l'a , Ç etin A lta n 'd a n İdris K üçüköm er’e 3 0 yıl öncesinin gündem i

3 aylık düşünce dergisi COGITO, 1. hamur, tam 2 7 0 sayfa, büyük boy, 1 2 5 .0 0 0 TL.

G a l a t a s a r a y 8 0 0 5 0 İ s t a n b u l T e l :

O

Q

O

(12)

Yeni Kitaplar

MİTOS

YAYINLARI

TİYATRO KİTAPLARI

1. YAZILAR FİLMATİK/

Yılmaz Onay

i Tiyatro yönetm eni v e y a z a rı O n a y ın ilk romanı. A v ru p a 'd a büyümüş bir Türk gencinin çift taraflı yabancılaşm asının sarsıcı, duygusal öyküsü. 2 . P L U M E

Hanri Michaux

(Çev. Abidin Emre)

D ü nyaya A ndré Gide'in tanıttığı bir şairin içse! yolculuklarının seyir defteri.

3. BRECHT'LÎ GÜNLER

/ A m o lt B ro n n e n (Çev. Ayşe Selen)

B recht'in 1 9 2 0 'li yıllardaki ark ad aşın ın onunla ilgili ilginç anıları.

4 . K Ö T Ü L Ü K T E K Î L C İ L K P O S T M O D E R N İ Z M /

Zeynep Sayın

^ Tekilci Tanrı v e ak i ile çoğul düşünceyi sim geleyen postm odernizm üzerine

5. BAKIR ÇALIĞI /

Güven TURAN

Y azarın yıllardır tuttuğu felsefi düşünce notları v e aforizm aları. 6 . K U Ş L A Ç İ Ç E K A R A S I /

Ahmet Çuhacı (Şiir)

Filme d e alınan bir b e lg e s e l şiir kitabı.

7 . K A Y I P K E N T / Ö z e n Y u l a K ayıpkent Üçlemesi'nin ilk kitabı.

8. SENİ SEVMİYORUM /

Julian Bames

Ç a ğ d a ş bir a şk üçgeninde, alaycı üslupla ç a ğ d a ş yaşam ın ayrıntıları.

9. GOTİK ÖYKÜLER / Lovecraft

(Çev. Dost Körpe)

Korku edebiyatının en ö n d e gelen y az arın d an seçkin öyküler.

10. MİDAS /

F. D ü rre n m a tt (Çev. Mustafa Tüzel)

Ö lüm ünden so n ra y ayım lanan, D ürrenm att'ın, "okunm ak ü z e re bir film" dediği kitabı. Kendine ö z g ü bir film sen a ry o su .

O YUN DİZİSİ

(Dizide 41 kitap, 1 5 0 oyun)

l.SAVAŞ BABA / Yakovos Kambanellis

(Çev. Panayot Abacı) Ç a ğ d a ş Yunan y az arın ın antimilitarist güldürüsü.

2. MEMET BAYDUR / Toplu Oyunları. 3

Y azarın üç yeni oyunu: Yeşil Papağan Limited - S e v g i A ya klan - Kamyon

3. ÇETİN ALT AN / Toplu Oyunları. 1

Y azarın 4 oyunu b ira ra d a : Çem berler - Tahteveralli- Dilekçe - Mor Defter

4. ÜLKER KOKSAL / Toplu Oyunları. 2

Kadın D ö rtlem e si: Sacide- Yollar Tükendi - Adem in Kaburga Kemiği- Gün Dönerken

5. CEVDET KUDRET / Yaşayan Ölüler

Y azarın şim diye k a d a r yayım lanm am ış s a v a ş karşıtı oyunu.

TIYATRO/KÜLTÜR DİZİSİ

(Dizide 10 kitap)

1. OYUNCULUK ELKITABI /

G . E b e rt (Çev. Leyla Serdaroğlu)

Berlin O yunculuk Okulu Öğreticilerinin d e r s notları. ( 2 4 3 u ygulam a fo to ğ rafı ile) 2.

TİYATRO ÇALIŞMASI /

B e rto lt B R E C H T (Çev. Yılmaz Onay)

Berliner E n se m b le 'd a B recht'in üç oyununun çalışm a notları.

3. TİYATRO OYUNLARI SÖZLÜĞÜ (Türk Tiyatrosu) / Aziz Çalışlar

Şjnasfden günümüze 1 4 3 oyun v e 7 4 y az ar. Ö zet-dram aturjk tammbma-degerlendirme

TEM Yapım Yayıncılık Ltd. Şti.

* Ağaçırağı Sok. 7/2 Gümüşsüyü /İSTANBUL

Tel. 249 87 37-38 Faks. 249 02 18

E V R E N S E L B A S I M Y A Y I N

T Ü Y A P K İ T A P F U A R I N D A

K Ü L T Ü R V E İD EO LO Jİ

SO R U N L A R I

aydın çubukçu

Aydın Çubukçu, bu çalışmasında; özellikle 12 Eylülle başla­ yan ve dünya­ da yaşanan ge­ ricilik akımından et­ kilenen kültürel ve ide­ olojik ortamın temel niteliklerini, egemen kültürün aldığı değişik bi­ çimleri ve “popüler kültür” olgusunu çözümlü­ yor ve güncel politikayla ilişkisini araştırıyor.

u

A T E Ş İ Ç A L M A K

o. S ereb ry a k o v a

Karl Marx ve döneminin belge­ sel romanı. XIX.

yüzyılın büyük işçi mücadeleleri: 1831 Lyon Ayak­ lanması, Ingiltere’de Char- tistler, Alman­ ya'da Hessen Prensliğinde Büchner önderliğindeki proleterler ve köylüler... Dev­

rimci önderler, teorisyenler, örgütçüler, filozoflar, şairler... Her satın belgelere dayanan bu roman,

Promete’den sonra ateşin yeniden ve sonsuza ka­

dar taşınmak üzere çalmışının öyküsüdür.

■ ■ ïWÎi Ş i i r i n d e n S e ç m e l e r Çev. E r g i n K o p a r a n - T ü r k i y e : S o l ı t ’ ı m n E l e ş t i r e l T a r i h i 1 9 0 8 I l h a n A k d e r e - Z e y n e p K a r a d e n i z O r h a n * K e ı n â l A s ın ı B e z i r c i . ., ^ Z z A Z U L A l V , N i ç i n is te tile n . i > t ş ı w r i Vay. H az. Y ı l m a z Ö n e r -1 9 0 0 " : •',4: < l r t ~ H H H n

Piyer Loti Cad. Onur Apt. No: 41/B-9 Çemberlitaş- İST. Tel: (0212) 517 82 37 Fax: 516 27 53

Içitap cininiz Hizmetinizde

kebi keç

YENİ BİR YAYINEVİ

İKİ YENİ KİTAP

B o lş e v ik İh tilâ li v e O s m a n lIla r

UYGUR K O C A B A Ş O Ğ L U - METİN BERGE

İki K o m ite İki Kıtal

AHMET REFİK

YENİ BİR DERGİ

K E B İ K E Ç

insan b ilim le ri için kaynak araştırm aları dergisi

Üretim Tarzı Tartışmaları dosyası ve "Hep Bu Topraktan" dergisinin inceleme ve bibliyografyası ekiyle

kebikeç yayınları

Karanfil Sok. Birlik iş M erkezi 5/2 0 6 6 5 0 Kızılay - Ankara Tel-Fax : 0 (312) 418 62 03

(13)

S

e

ç

k

i

n

k i t a p . . .

N asıl, yeterli suyun getirilm esi büyük Bcyoğlu'nun dogmasını hazıçlamışsa, re­ formlar da. onun Galata'nın uzantısı halinde g e lilip büyüm esini sağlamıştır. Başka bir dey işle, Bcyoğlu'muı d oğup g elişm esinde su sorununun çözüm ü kadar reformlar da önem arzudur. Birbirine sık ısıb y a bağlı olan bu nedenlerin herhan­ gi birine öncelik tanımak bile güçleşir.

Önsek ¡/.inci yüzyıl sonlarına kadar tenha bir alan olan Beyoğlu sırtlarına, in­ sanlar neden artık ilgi göstem eye başlamıştı? Buralarda yerleşeceklere bed»'" arsa mı dağıtılmaklaydı? Bu dönemde B eyoğlünun yalnız sırtlarına de*" ve Halıç'c bakan kıyılara da eskisinden farklı gözlerle bakılıyordu

Beyoğlu'ya dikkatlerin çevrilm esine neden olan etken, a»’ ra. B eyoğlu’nun sırtlarına da. kıyı bölgelerine d e el var D evlet buralarda yeni kurumlar kurma yönünde varlı' ö y le kurumlar ki. bunlar, hem etki alanları, bem de dc gelen kumullardı, Aralarında devletin en yüks- ni kendinde toplamış olanları bile vardı. Bunlar hastaneler, yönetim birim leri gibi ş e v i - - •' " kurumlanıl, yeniliklerle bağlantı!*' ginliğe kavuşuyor, halka tanıt*'

Reformlar, Osmanlı Dev -ştaşrm di a o » J* '' •* .« r y a p tto ı* >rdu. Reformtar, bünyesinden kayn.

ıolojısindcn yararlı. oplumunda düzenle,

niteliği arzetm elteyu ğunlukla B eyoğlu yakam.- n, başlangıçta tesadüfen B eyo*.

yük çoğunluğu için tesadüften sö z em ici, arın g elişim çizgisine bakıldığında, yeni ir çevrenin arandığı açıkça seçiiebilm ck- nılan ile yenileştirilm eye çalışılan tarihî r ya da Beyoğlu'ya nakledilirken, hır pilin söylenem ez. Ancak, ne var ki. bir defa arkasının sürekli g eldiği dc bir gerçektir ir yana. Batı örnek alınmak suretiyle kurul-

.1 kurumlanrı, genellikle İstanbul'un tarilıî ya-... u c ğ ıld e . Ban v

rüya ondan bir şeyler a lan duğurıdan. Batı va yönelik y. formlarla ilgili kurum ve bina, ma geçirilm esıydi. Buıılann bak iniş olduğu düşünülebilirdi. Ant mümkün değildir. O lay v e uygu kurumlar yeni uygulamalar i ç in ; tedir. Reformlar dönem inin yeni kurumlar, B eyoğlu’da yaşama gr ve program dahilinde hareket e Beyoğlu'ya gözler çevrildikten

Ibrahim Müteferrika Matb muş okul ve askerî tesis şek

umuru

.gulan hiî

âttadoğr

i i m ^

nm ada bölüm ü dışında • dikkat çekicidir, örn eğ in , (C'omte d e Bonne- val) H u ın b aracı A * ,a'nm humbaracı neferleri İstanbul'un tarihî yan-... *.¿.1 •»' gibi, yine onun matematik dersleri verdiği 1734 te ^ s e h a n c d c suriçı Istanbulünun uzağında, Üsküdar Top- taşınuu jc a ım ış t ı. XVIII. yüzyıluı ortalarına ulaşıldığında, yeniliklerle ilg ili kurum ve tesislerin yerleri için, g enellikle Beyoğlu taratma bakmak yetecektir.

Uzun ömürlü olm ayan Üsküdar Toptaşı'ndaki H endesehane 1173 (17 5 9 1760)’te diriltilmek istenirken. Sütlüce yakınında Karaağaçta bir evde, gizlice matematik ve geometri dersleri verilmeye başlanır. Demek ki, gizlilik içinde bir reform uygulamasına g eçilm ekteyken Beyoğlu yakası uygun görülmekledir. Bir süre sonra bu hendesehane (H endese Odası) Tersane civarında açık şekilde faa­ liyete geçecek , matematik ve geom etri gibi p o zitif bilimlere yer verilen bu e ği­ tim birimi 1773 te kurulmuş olan M U h e n d is h a n e -i B a h r i- i H ü m â y û n için bir başlangıç oluşturacaktır.

. . S e ç k i n

k a y n a k

A k b a n k Y a y ı n l a r ı , 5 - 1 3 K a s ı m 1 9 9 4 g ü n l e r i a r a s ı n d a

T ü y a p

1 3 .

İ s t a n b u l

K i t a p

F u a r ı ' n d a...

F u a r s ü r e s i n c e " ö z e l i n d i r i m " d e n y a r a r l a n a b i l i r s i n i z .

A K B A N K

(14)

13. TÜYAP İSTANBUL KİTAP FUARI

Dietrich Gronau

(Almanya)

1943 Potsdam doğumlu olan Diet- rlch Gronau çocukluğunu İsviçre’de geçirdi. Lise öğrenimini Berlin’de ta­ mamladı. Berlin H ür Üniversitesi’nde ve Paris Sorbonne Üniversitesi’nde Alman Dili ve Edebiyatı, Japon Dili ve Edebiyatı ile Tiyatro Bilimleri bölüm­ lerini bitirdi.

Seyahat etmeyi çok seven Dietrich Gronau pek çok dergi ve gazetede ya­ zılar yazdı. İlk Türkiye gezisinden sonra yazdığı ve Türkiye izlenimlerin­ den oluşan kitabı “Madam Lütfullah” 1983’te Almanya’da yayımlandı. Ki­ tapları arasında Almanca olarak ya­ yınlanmış olan bir “Nâzım H ikm et” biyografisi de bulunan Dietrich Gro- nau’nun ‘ Mustafa Kemal Atatürk ve Cumhuriyetin Doğuşu” adlı kitabı Al­ tın Kitaplar tarafından TÜYAP İstan­ bul Kitap Fuarı nda okurlara sunulu­ yor.

Dietrich Gronau, Türkiye’de ya­ yımlanacak ilk kitabına ilişkin olarak şunları söylüyor:

“ Atat ürk, 2 0. yüzyılın en b üyük dev­ let adamlarından biridir. Osmanlı Devletinin çöküşü sırasında müttefik­ lerin tüm paylaşma çabalarına rağ­ men, o, inanılmazı başarmış ve mo­ dern Türkiye’yi kurmuştur. Ve bu ulusu birkaç yıİ içinde önemli reform­ larla yepyeni bir devlet olarak Batı’ya

Fuarın yabancı konuk yazarları

1 3

. TÜYAP İstanbul Kitap Fuarı’na bu yıl yedi yabancı yazar katılıyor. Bunlardan Helen

Simpson hakkında yeterli bilgi edinemedik. Diğer yazarlara ilişkin bilgileri aşağıda sunuyoruz.

açmıştır. Bu tarihi başarılara rağmen Batı ülkelerinde Atatürk hakkında ge­ nelde olumsuz bir kanı vardır ya da hiç tanınmamaktadır.

Mustafa Kemal değişik yönleriyle il­ gimi çekti. O , -benim için- büyük bir özlemle yaşamı düşünen bir olay- adam, cesaretini haksızlıklarla savaşa­ rak kanıtlayan ve kendini bu uğurda feda etmeye hazır bir milli kahraman­ dır... Ve o, bir yazarın asla bulamaya­ cağı macera dolu yaşamıyla tarihteki yerini almış önemli bir şahsiyettir.

İşte böyle bir kişinin yaşamım ve yaptıklarını yazmak benim için büyük bir mutluluk oldu. ”

Dietrich Gronau, 5 Kasım 1994 Cu­ martesi günü saat 14.00’te TÜYAP Sergi Sarayı (B) salonunda, sunusu sa­ yın Prof. Dr. Toktamış Ateş tarafın­ dan yapılacak basın toplantısında ba­ sına tanıtılacaktır.

Yazar aynı gün saat 16.30-17.30ara- sı, (A) salonunda yapılan Türkiye Ya­ zarlar Sendikası standında, 6 Kasım günü 15.00-19.00, 8 Kasım günü 12.000-15.00, 10 Kasım günü 12.000- 14.30 ve 12 Kasım günü 15.00-19.00 [ arasında Altın Kitaplar standında ki­

taplarım imzalayacaktır. ■

Ulrich Schreiber

(Almanya)

Ulrich Screiber Almanya’nın önde gelen tiyatro eleştirmenlerinden biri­ dir.»

EvaSiao

i (Çin Halk Cumhuriyeti)

“Çin, Hayallerim, Hayatım” adlı anı kitabı AFA Yayınları tarafından ya­ yımlanmış olan fotoğraf sanatçısı, ga­ zeteci ve yazar Eva Siao, Çinli şair Emi j Siao’nun eşidir.

Nâzım Hikmet ile Emi Siao 1922 yı­ lında Doğu Ülkeleri Emekçileri Ko­ münist Üniversitesi’nde (KÜTW) ar­ kadaş olmuşlar, daha sonra birbirleri- | nin izini yitirmişlerdi. Em inin öldü­ rüldüğünü duyan Nâzım Hikmet çok üzülmüş ve ünlü şiiri “Jakond ile Si- j Ya-U”yu (1929) yazmıştı. Ancak Emi | Siaoölmemişti. 1952’de yeniden karşı- ! ¡aştıklarında Emi Siao, Eva ile evliydi. ! Aynı zamanda ünlü bir fotoğrafçı olan

Eva Siao, Nâzım’ın resimlerini çekti. Eva Siao, Alman Yahudisi bir aile- ! dendi. Yaşamını fotoğrafçılıkla kaza­

nıyordu. 1934 yılında Moskova’ya gelmiş ve orada Emi Siao ile tanı­ şarak evlenmişti. Emi Siao’nun Mao Ze- dung’un yakın arkada­ şı olması nedeniyle Eva Siao da Çin Devri- mi’nin en hareketli günlerini onlarla bir­ likte yaşadı ve bu dev­ rim ülküsünü benim ­ sedi. Mao’nun Uzun Yürüyüşü’nde yer al­ dı.

Daha sonraki yıllar­ da kocasından ayrı düştü; iki çocuğuyla Kazakistan’a yerleşti. 1949’da Çin Halk Cum huriyetinin ku­ rulmasının ardından kocasıyla yeniden b u ­ luşan Eva Siao tekrar Çin’e döndü.

Eva Siao, fotoğrafçı, televizyon muhabiri ve yazar olarak ün kazan­ dı. Avrupa basınını genç Çin Halk Cum­ huriyeti hakkında ay­ rıntılı bilgilerle besle­ di. Pek çok yer gezip dolaştı, aralarında son Çin imparatoru Pu-Yi de olmak üzere sayısız politikacı, sanatçı, yazar ve devlet ada­ mıyla görüştü. İlya Ehrenburg, Fried­ rich Wolf, Arnold Zweig, Bodo Uhse, Stephan Hermlin, Stephan Heym ve Leonhard Frank ile dostluklar kurdu.

Kültür Devrimi sırasında tutukla­ nan Eva ile Emi Siao, birbirlerinin ve çocuklarının akibetini öğrenemeden yedi yıl hücre hapsinde kaldılar. 1979 yılında siyasi itibarları iadeedildi.

1983 yılında kocasını yitiren ve 84 yaşında olan Eva Siao halen Çin’de ya­ şamaktadır.

“Çin, Hayallerin, Hayatım” adlı ki­ tabı, Eva Siao’nun renkli, çilekeş ve mücadeleli yaşamının yanı sıra, Çin Devrimi’ne ve uluslararası sosyalizme de ayna tutuyor.

Eva Siao, 5 Kasım 1994 Cumartesi günü saaı 13.00’de TÜYAP Sergi Sa- rayı’nın (B) salonunda sunuşu Eüsun Ant tarafından yapılacak bir basın top­ lantısında basına tanıtılacak.

(15)

British Counil’in çağrılısı olarak Türkiye’ye gelmiş olan A.S. Byatt, TÜ- YAP’ın konuğu olarak 5 Kasım 1994 Cumartesi günü saat 14.00’te (B) salo­ nunda yapılacak basın toplantısında basına tanıtılacak ve fuarın konuğu olarak İstanbul’da kalacağı sürece Türk okurlarıyla tanışacaktır. ■

Christopher Hope

(İngiltere)

Christopher Hope, Güney Afrika Cumhuriyeti’nin Johannesburg ken­ tinde doğdu ve Pretoria’da büyüdü- Yüksek öğrenimini W itwaterrand ve Natal üniversitelerinde yaptı. Şiir kita­ bı “Cape drives” (Cape Gezintileri) 1974 yılında Cholmondoley Ö dülü’ne layık görüldü. Bu ödülü edebiyatın çe­ şitli alanlarında aldığı diğer ödüller iz­ ledi: İlk romanı “A separate devolep- ment) 1981 yılında David Higham Ö dülü’nü, “Kruger’s A lp” (Kruger’in Dağı) adlı romanı ise 1985 yılında W hitbread Ö dülü nü aldı. Roman ve şiirlerinin yanı sıra öykü ve incelemele­ riyle de tanınan Christopher Hope, 1989 yılında Güney Afrika’da “White boy running” (Beyaz Oğlan Koşuyor) adlı romanıyla CNA Edebiyat Ö dü­ lü’nü kazandı. Yazarın 1974-1990 yıl­ ları arasında yayımlanmış olan

yapıtla-rı şunlardır:

“Cape Drives (Cape Gezintileri) - şiir-1974

“Cape Sepárete Devolepment” (Farklı Bir Gelişme) -rom an-1981

“In The Country O f The Black Pig” (Siyah Domuzun Ülkesinde) -şiir- 1981

“Kruger’s Alp” (Kruger’in Dağı) - rom an-1984

“Englishman” (Ingiliz) -şiir-1985 “The Dragon Wore P ink” (Ejderha PembeGiyer) -rom an-1985

“The H ottentot Room” (Hottentot Kulübü) -rom an-1986

“Black Swan” (Siyah Kuğu) - roman - 1987

“White Boy Running” (Beyaz Oğlan Koşuyor) -rom an-1988

“My Chocolate Redeemer” (Benim Çikolata Kurtarıcım) -roman - 1989

“Learning To Fly And O ther Tales” (Uçmayı Öğrenmek Ve Diğer Öykü­ ler) 1990

“Moscow! Moscow!” (Moskova! Moskova!) -roman-

British Council’in çağrılısı olarak Türkiye’ye gelecek olan Hope, TÜ- YAP’ın konuğu olarak 5 Kasım 1994 Cumartesi günü saat 14.00’te (B) salo­ nunda yapılacak olan basın toplantı­ sında basma tanıtılacak ve İstanbul’da kalacağı süre içinde Türk okurlarıyla tanışacaktır. ■

Eva Siao ve Emi Siao.

ri r Y azar, aynı gün (A) salonunda bulu­ nan Türkiye Yazarlar Sendikası stan- dında saat 16.30-17.30 arasında kitap­ larını imzalaycak. 6 kasım günü saat 14.00-16.00, 8 kasım günü ise 15.00- 17.00 arası (A) salonundaki AFA Ya­ yınları standında okurlarıyla tanışıp, kitaplarını imzalayacak. ■

Richard McKane

(Ingiltere)

tngiliz şair ve çevirmen . 1947 j ılın- da doğdu. Oxford Üniversitesi’nde Rusça okudu. Öğrenciliği sırasında Anna Ahmatova’nın şiirlerinden olu­ şan bir çeviri kitap yayımladı. Daha sonra Osip Mandelştam ve Leonid Aranzon gibi başka Rus yazarlarından çeviriler yaptı. 1970’li yıllarda Türki­ ye’de yaşadı ve “Penguin Book of T ur­ kish Verse” ve “Modern Turkish Po­ etry” (Rockingham Press, 1992) için Nâzım Hikmet ve Oktay Rifat başta olmak üzere Türk şairlerinden çeviri­ ler yaptı.

Tek şiir kitabı “Amphora for Me­ taphors” 1993’te çıktı. Aynı yıl Ruth Christie ile birlikte hazırlayıp çevirdi­ ği bir Oktay Rifat’tan seçme şiirler ki­ tabı “Voice of Memory” adıyla Yapı Kredi Y ayınları-Rockingham Press iş- birliğiyle Ingiltere’de yayımlandı.

Richard McKane’in Türkçe’de ilk şiir kitabı “Türkiye Şiirleri” 13. TÜ ­ YAP İstanbul Kitap Fuarı’nda Yapı Kredi Yayınları tarafından okurlara

A.S. Byatt

(Ingiltere)

A.S. Byatt 1936yılında Yorkshire’de doğdu ve York’taki Quaker okuluna devam etti. “ Şeref t derecesi” aldığı ; Cambridge’de, daha sonra Pennsylva- nia’da Mawr Collage’de ve O xford’da i okudu.

1972 yılında Londra Üniversite­ si’nde Ingiliz ve Amerikan edebiyatı profesörü oldu. Tüm zamanını yazar­ lık çalışmalarına ayırabilmek için 1983 yılında üniversiteden ayrıldı.

Yaptığı çalışmaları anlatmak ve dersler vermek üzere birçok ülkeyi do­ laştı. “Booker” dahil olmak üzere çe­ şitli edebiyat ödüllerinde jüri üyeliği yaptı. Times Literary Supplement, The Independent, The Sunday Times gibi yayın organlarında ve BBC prog­ ramlarında edebiyat eleştirileri ve de­ ğerlendirmeleri yaptı. Kendisi Yazar­ lar Derneği Başkanlığı görevinde bu ­ lunmuştur ve halen “Kingman Com­ mittee” üyesidir.

Romanları: “Shadow of a sun” (Bir güneşin gölgesi)-1964, “The game” (Oyun)-1967, “The virgin in the gar­ den’ '( Bahçedeki Bakire)-1978, “Stili life (Natürmort)-1985, “Possession” (Sahiplik)-1990.

Yazarın ayrıca George Eliot üzerine yayımlanmış incelemeleri bulunmak­ tadır. Yazar, Londra’da yaşamaktadır

ve dört çocuk annesidir. Christopher Hope

13. TÜYAP İSTANBUL KİTAP FUARI

sunulacak.

Yapı Kredi Yayınları’nın çağrılısı olarak TÜYAP Kitap Fuarı’na katıla­ cak olan Richard McKane, 5 Kasım 1994 Cumartesi günü saat 12.00’de TÜYAP Sergi Sarayı’mn (B) salonun­ da yapılacak basın toplantısında bası­ na tanıtılacak.

Yazar, aynı gün 16.30-17.30 arası, (A) salonunda yapılan Türkiye Yazar­ lar Sendikası standında kitabını imza­ layacak. ■

(16)

V fl s A M fl H i S T E M i V

U M

Vapı Hredi Vayınları bu dünıjadan

sıhılanlara hitap öneriyor.

Çiinhü. sadece Hitap sayesinde dünyanın

değiştirilebileceğine inanıyor.

0 0 3 0

Y A P I K R E D İ Y A Y I N L A R I

Yeni hi t apl ar ı mı zl a TÖVflP Hifap Fuarındaııız.

Referanslar

Benzer Belgeler

Üniversitemiz, 11 Temmuz 1992 tarihinde Niğde Üniversitesi adı ile Selçuk Üniversitesine bağlı Eğitim Yüksekokulunu Eğitim Fakültesine dönüştürerek ve İktisadi ve

Bu çalışmada Tomris Uyar’ın Otuzların Kadını, Adalet Ağaoğlu’nun Hayatı Savunma Biçimleri adlı hikâye kitaplarından hareketle, yazarların kadın karakterlere

Engeliler merkezi Çevresinde Çim bicimi sulanması ve cevre düzenlemesi faliyetlerinde bulunuldu. Seramızdaki Biberiye bitkilerinden aldığımız çelikleri toprakla buluĢturduk

a) Belde sakinlerinin mahallî müşterek nitelikteki ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla her türlü faaliyet ve girişimde bulunmak. b) Kanunların belediyeye verdiği

sesi ve plaka numarası, “anlatısal sürecin taşıyıcısı” konumundadır (Ricoeur, 2016b, s.146- 147). Öykü metninin ideolojik içeriği olan politik zemin ve koşullar,

Arapçılığa, Akıl-Dışılığa, Hıristiyanlaşmaya Karşı Çıktığım İçin, Beni Dine Karşı Gösterdiler 18- İslam imanı adı altında Arapçılığa, akıl-dışılığa kulluk

Cumhuriyet idaresiyle yönetim, Fransız îhtilali ’ nden sonra Avrupa'da ortaya çıkmış ve sadece Fransa'da değil Avrupa'nın diğer pek çok dev ­ letinde bizden çok

Stratejik planın temel yapısı İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından önerilen format temelinde, okulumuz Stratejik Planlama Üst Kurulu, eğitimin üç temel bölümü