• Sonuç bulunamadı

Farklı risk gruplarındaki ergenlerin psikolojik sağlamlıklarının incelenmesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Farklı risk gruplarındaki ergenlerin psikolojik sağlamlıklarının incelenmesi"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ EĞİTİM BİLİMLERİ ANA BİLİM DALI

PSİKOLOJİK DANIŞMA VE REHBERLİK BİLİM DALI

FARKLI RİSK GRUPLARIDAKİ ERGENLERİN

PSİKOLOJİK SAĞLAMLIKLARININ İNCELENMESİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

DANIŞMAN

Yrd. Doç. Dr. Hasan YILMAZ

HAZIRLAYAN Önder SİPAHİOĞLU

(2)
(3)

ÖZET

FARKLI RİSK GRUPLARINDAKİ ERGENLERİN PSİKOLOJİK SAĞLAMLIKLARININ İNCELENMESİ

Sipahioğlu, Önder

Yüksek Lisans, Psikolojik Danışma ve Rehberlik Ana Bilim Dalı Tez Danışmanı: Yrd. Doç. Dr. Hasan Yılmaz

Haziran 2008, 79 sayfa

Psikolojik Sağlamlık, özellikle teşhis ve önleme kavramları ile beraber gün geçtikçe eğitim çevrelerinde önemini artırmaktadır. Bu çalışmanın amacı, farklı risk gruplarındaki ergenlerin psikolojik sağlamlık düzeylerinin incelenmesidir. Araştırmaya Aksaray İlinde Milli Eğitim Bakanlığına bağlı ortaöğretim okullarında öğrenim gören 499 öğrenci katılmıştır. Veri toplama aracı olarak Psikolojik Sağlamlık ve Ergen Gelişim Ölçeğinin Türkçe uyarlaması ve araştırmacı tarafından hazırlanan demografik bilgi formu kullanılmıştır. Ölçek 54 maddeli dörtlü likert tipi bir ölçektir. Elde edilen veriler; açımlayıcı faktör analizi, t-testi ve ANOVA teknikleri kullanılarak analiz edilmiştir.

Analiz sonuçları, yoksulluk içinde bulunma (ailesi ile birlikte), tek ebeveyn ile yaşama, cinsiyet ve okul türü değişkenlerine göre farklılaştığını göstermektedir.

Ev içi ilişkilerde ilgi, yüksek beklentiler ve ev içi etkinliklere katılım koruyucu faktör özellikleri tek ebeveyn ile yaşayan ergenlerin, ailesi ile birlikte yaşayan ergenlere göre daha yüksektir. Problem çözme becerileri, amaçlar ve eğitimsel beklentiler koruyucu faktör özellikleri ise ailesi ile birlikte yaşayan ergenlerin, tek ebeveyn ile yaşayan ergenlere oranla daha yüksektir.

Yoksulluk içindeki ergenlerin cinsiyet değişkenine göre oluşturulan gruplarda arkadaş grubundaki ilgi, empati, amaçlar ve eğitimsel beklentiler koruyucu faktör özellikleri kızların erkeklere göre daha yüksektir. Yine aynı grupta problem çözme becerilerine ilişkin algıları erkeklerin oranı kızlara göre daha yüksektir.

(4)

Tek ebeveyn ile yaşayan ergenlerin cinsiyet değişkenine göre oluşturulan gruplarda arkadaş grubundaki ilgi, empati ve ev içi ilişkilerde ilgi kızların oranları erkeklere göre daha yüksektir. Erkeklerin ise problem çözme becerilerine ilişkin algıları kızlara oranla daha yüksektir.

Okul türü değişkenine göre incelendiğinde, okul içi ilişkilerde ilgi, eğitimsel beklentiler, amaçlar, problem çözme becerilerine ilişkin algılar Fen ve Anadolu Öğretmen Lisesi öğrencilerinin, Anadolu lisesi öğrencilerine göre daha yüksektir.

(5)

ABSTRACT

INVESTIGATING RESILIENCE OF ADOLOSCENTS’IN DIFFERENT RISK GROUPS

Sipahioğlu, Önder

Mastery Dissertation, Psychological Counseling and Guidance Supervisor: Yrd. Doç. Dr. Hasan Yılmaz

June 2008, 79 pages

Resilience, especially with diagnosis and prevention, increase its importance in the educational fields. The aim of this study is to investigate adolescents’ resilience levels across different risk groups. 499 high school students who are student in Aksaray were participated in this study. Resilience and youth development module-Turkish version and demographic data form were used as a research instrument in this study. Sacale used in this research was a 54-item Likert type revised. The data were analysed techniques, exploratory factor analysis, and variance analysis (t-test and ANOVA).

The findings showed that being in poverty (with family), living with single parents, gender and school type differentiates on protective factors.

Protective factors such as home caring relationships, high expectations and participating in home activities were found higher in students live with single parents than students live with

parents.

Peer caring relationships, empaty, aims ve educational aspirations of adolescents in poverty in different gender groups were found higher in females than males. In the same group adolescents’ sense of problem solving abilities was found higher in males than females.

Adolescents live with single parents in groups constructed for gender, peer caring relations, empaty and home caring relationships were found higher in females

(6)

than males. In the same group sense of problem solving ağabeylities was found higher in males than females.

For school type variable, school caring relationships, educational aspirations, aims and sense os problem solving ağabeylities were found higher in Science and Anatolia Teacher Lycee students than Anatolia Lycee students.

(7)

İÇİNDEKİLER Sayfa ÖZET……… i ABSTRACT………. iii İÇİNDEKİLER………... v TABLOLAR LİSTESİ……… ix BÖLÜM I GİRİŞ 1.1. Problem Durumu ……… 1 1.2. Araştırmanın Amacı ………... 2 1.3. Önem ……….. 3 1.4. Varsayımlar ……… 3 1.5. Sınırlılıklar ………. 3 1.6. Tanımlar ………. 4 BÖLÜM II İLGİLİ YAYIN VE ARAŞTIRMALAR 2.1. Psikolojik Sağlamlık ………..………. 5

2.2.Psikolojik Sağlamlığı Etkileyen Faktörler ………..………. 9

2.2.1. Psikolojik Sağlamlık ve Risk Faktörleri ..………. 9

2.2.1.1 Kişi İle İlgili Risk Faktörleri ..……….. 11

2.2.1.2. Aile İle İlgili Risk Faktörleri ..………. 11

2.2.1.3. Sosyal Risk Faktörleri ..………... 11

2.2.2. Psikolojik Sağlamlık ve Koruyucu Faktörler ...………. 14

2.2.2.1. İçsel Faktörler………...……...…… 15

2.2.2.1.1. Biyolojik Faktörler …..………….……….……… 15

2.2.2.1.2. Psikolojik Faktörler ……..………. 15

(8)

2.2.2.2.1. Aile Ortamı ……..………. 16

2.2.2.2.2. Aile Dışındaki Ortam ..……….. 16

2.2.3. Psikolojik Sağlamlık ve Olumlu Sonuçlar ..……….. 17

2.3. Psikolojik Olarak Sağlam Bireylerin Özellikleri ..……….. 18

2.3.1.Psikolojik Olarak Sağlam Bireylerin Doğuştan Gelen Kişisel Karakteristikleri …….………... 18

2.3.2.Psikolojik Olarak Sağlam Bireylerin Sonradan Kazanılan Kişisel Karakteristikleri ……….………... 19

2.4. Psikolojik Sağlamlık Araştırmalarında Temel Yaklaşımlar ..……. 20

2.4.1. Risk Grubu Olarak Yoksulluk ve Psikolojik Sağlamlık ..……. 21

2.4.2. Risk Grubu Olarak Tek Ebeveyn ile Yaşama ve Psikolojik Sağlamlık ……….………. 22

2.5. Psikolojik Sağlamlık İle İlgili Araştırmalar ..……….. 23

2.5.1. Psikolojik Sağlamlık İle İlgili Yurt Dışında yapılan Araştırmalar ………….……… 24

2.5.2. Psikolojik Sağlamlık İle İlgili Türkiye’de Yapılan Araştırmalar………. 26 BÖLÜM III YÖNTEM 3.1. Araştırma Modeli……… 29 3.2. Araştırma Grubu………. 29 3.3. İşlem……… 30 3.4. Ölçme Aracı……… 33

3.5. Verilerin Çözümlenmesi ve Yorumlanması……… 35

BÖLÜM IV

(9)

4.1 Psikolojik Sağlamlık ve Ergen Gelişim Ölçeğinin Betimsel İstatistik Değerleri ve Geçerlik-Güvenirlik Kanıtlarına İlişkin

Bulgular………... 36

4.2. Yoksulluk İçindeki Ergenlerin Koruyucu Faktörlerinin Betimsel

İstatistik Değerleri………... 40

4.3. Tek Ebeveyn İle Yaşayan Ergenlerin Koruyucu Faktörlerinin

Betimsel İstatistik Değerleri………...………..… 41 4.4. Risk Grubundaki Ergenlerin Ebeveyn Birlikteliğine Göre

Oluşturulan Gruplarda Koruyucu Faktör Özellikleri Farklılaşmakta mıdır?... 42 4.5. Yoksulluk İçindeki Ergenlerin Cinsiyet Değişkenine Göre

Oluşturulan Gruplarda Koruyucu Faktör Özellikleri Farklılaşmakta mıdır?... 44 4.6. Tek Ebeveyn İle Yaşayan Ergenlerin Cinsiyet Değişkenine Göre

Oluşturulan Gruplarda Koruyucu Faktör Özellikleri Farlılaşmakta

mıdır?... 46 4.7. Yoksulluk İçindeki Ergenlerin Okul Türü Değişkenine Göre

Oluşturulan Gruplarda Koruyucu Faktör Özellikleri Farklılaşmakta mıdır?... 48 4.8. Tek Ebeveyn İle Yaşayan Ergenlerin Okul Türü Değişkenine

Göre Oluşturulan Gruplarda Koruyucu Faktör Özellikleri

Farklılaşmakta mıdır?... 51

BÖLÜM V TARTIŞMA

5.1. Psikolojik Sağlamlık ve Ergen Gelişim Ölçeğinin Betimsel

İstatistik Değerleri……… 54 5.2. Okul içi ilişkilerde ilgi, yüksek beklentiler ve okul içi etkinliklere

katılım………. 55

5.3 Çevresel İlişkilerde İlgi ve Yüksek Beklentiler………... 56 5.4. Arkadaş Grubundaki İlgi ve Yüksek Beklentiler……… 57 5.5. Ev İçi ilişkilerde İlgi, Ev İçi Yüksek Beklentiler ve Ev içi

Etkinliklere Katılım………. 58

5.6. Empati………. 59

(10)

5.8. Özyeterlik……… 61

5.9. İşbirliği ve İletişim……….. 62

5.10. Amaçlar ve Eğitimsel Beklentiler………. 62

5.11. Öz-farkındalık………... 63

BÖLÜM VI SONUÇ VE ÖNERİLER………... 64

KAYNAKLAR……… 67

EKLER EK 1: Demografik Bilgi Formu……… 74

EK 2: Psikolojik Sağlamlık ve Ergen Gelişim Ölçeğine ait örnek maddeler……… 76

EK 3: Ölçeği Geliştiren Kiku ANNON’dan Alınan İzin ………. 77

EK 4: Ölçeği Türkçeye Uyarlayan Cem Ali GİZİR’den Alınan İzin……... 78

(11)

TABLOLAR LİSTESİ

BÖLÜM II

Tablo 1: Risk Faktörleri……… 12

BÖLÜM III

Tablo 2: Tek Ebeveyn İle Yaşayan Ergenlere Ait Veriler……… 31 Tablo 3: Hanehalkı Büyüklüğüne Göre Aylık Ortalama Açlık ve

Yoksulluk Sınırlar……….. 31 Tablo 4: Araştırmaya Katılan Öğrencilerin Öğrenim Gördükleri

Okullara Göre Dağılımları………. 32 Tablo 5: Araştırmaya Katılan Öğrencilerin Cinsiyetlerine Göre

Dağılımı………. 32 Tablo 6: Araştırmaya Katılan Öğrencilerin Ebeveyn Birlikteliğine Göre

Dağılımları………. 32 Tablo 7: Psikolojik Sağlamlık Ve Ergen Gelişim Ölçeğinin Dışsal

Koruyucu Faktörler Boyutu Alt-Ölçeklerine Ait Güvenirlik

Katsayıları……….. 34 Tablo 8: Psikolojik Sağlamlık Ve Ergen Gelişim Ölçeğinin İçsel

Koruyucu Faktörler Boyutu Alt-Ölçeklerine Ait Güvenirlik

Katsayıları……….. 34

BÖLÜM IV

Tablo 9: Varimaks Rotasyonlu Faktör Analizi Sonuçları……… 37 Tablo10: PSEGÖ’nün AFA İle Elde Edilen Özdeğer ve Varyans

Açıklama Oranları………. 38

Tablo 11: Ölçeğin Ve Koruyucu Faktör Özelliklerini Tanımlayan Alt Boyutlarının Güvenirlik Kanıtları………. 39 Tablo 12: Yoksulluk İçindeki Ergenlerin Koruyucu Faktörlerinin

Betimsel İstatistikleri………. 40 Tablo 13: Tek Ebeveyn İle Yaşayan Ergenlerin Koruyucu Faktörlerinin

(12)

Tablo 14: Risk Grubundaki Ergenlerin Koruyucu Faktör Özelliklerinin Ebeveyn Birlikteliğine Göre t-Testi Sonuçları………. 42 Tablo 15: Yoksulluk İçindeki Ergenlerin Cinsiyet Değişkenine Göre

t-Testi Sonuçları………... 44 Tablo 16: Tek Ebeveyn İle Yaşayan Ergenlerin Cinsiyet Değişkenine

Göre t-Testi Sonuçları………... 46

Tablo 17: Yoksulluk İçindeki Ergenlerin Okul Türü Değişkenine Göre

ANOVA Sonuçları……… 48

Tablo 18: Tek Ebeveyn İle Yaşayan Ergenlerin Okul Türü Değişkenine

(13)

BÖLÜM I

GİRİŞ

1.1. Problem Durumu

Dünyada hiçbir insan birbirleriyle tıpatıp aynı özelliklere sahip değildir. Her insanın kişiliği duyguları yaşantısı bir diğerinden farklıdır.

Yaşam bazı insanlara daha cömert davranır. İyi bir eğitim almak, mutluluğu, başarıyı tatmasına olanak sağlayacak bir çevrede yaşamak bazıları için çok büyük şanstır. Bu insanlar yaşamdaki güçlüklerle mücadele ederken kendilerini destekleyen insanlar olduğunu bildiklerinden daha cesurca kararlar alabilir, risklere girebilirler. Yürüdüğü yolda arkasından güvendiği bir kişinin geldiğinden emin olan kimseler ileriye gitmekten korkmazlar, çünkü bilirler ki yaşadıkları zorluklarda onları maddi ya da manevi yönden destekleyecek güçler vardır. Bazı insanlar ihtiyaç duyulan bu güçlerden mahrum doğarlar. Yokluğun, çaresizliğin, ilgisizliğin, sevgisizliğin tükettiği yaşamlarda geleceğe ümitle bakmak, azimli ve sabırlı olmak çok zordur. İnsanların yaşamda karşılaştıkları olumsuzluklarla baş edebilme gücünü göstermesinde bireysel farklılıklarının önemini göz ardı etmemek gerekir. Kişinin doğuştan getirdiği ya da sonradan kazandığı bazı özellikleri, eğitimi vb. kişileri birbirlerinden farklı kılmaktadır. Burada en olumsuz koşullarda bile kişileri normal bir yetişkin olarak gelişme yönünde güdüleyen “kendi kendini düzeltici eğilimlerin” varlığından söz edilebilir (Gürgan, 2006).

Sürekli olarak çevresine uyum sağlama çabası içinde olan insan, yaşamında bir takım sorunlarla karşılaşmaktadır. Örneğin; kişinin sevdiği birini kaybetmesi, sevgilisinin başkasına aşık olması, işinden atılması, ekonomik kriz olması, ölümcül bir hastalığa yakalanması, doğal afetlere maruz kalması, v.b söz konusu bu olaylar insanı bir anda boşlukta bırakıp, yaşamını alt üst etmektedir. İnsan eğer kendini yıkılmaktan koruyacak yeterli donanıma sahip değilse, sorunlar karşısında kendisini güçsüz hissetmektedir. Bu durumda bireyde içi gerilim artmakta, kaygı belirtileri görülmekte, mevcut duygusal denge bozulmakta, uyum bozukluğu ortaya çıkmakta ve hatta fiziksel hastalılar yaşanmaktadır. Öte yandan öyle insanlar da vardır ki, en

(14)

büyük felaketler karşısında bile yaşamlarını sürdürmeye devam ederler ve kendileri için gerekli olan enerji ve gücü üretirler (Terzi, 2005).

İnsan yaşamındaki olumsuz yaşantıların etkilerinin azaltılması üzerine yapılan çalışmalar her zaman ilgi odağı olmuştur. Olumsuz yaşantılar karşısında güçlü kalabilmek olarak tanımlanabilecek psikolojik sağlamlık, son yıllarda psikolojik yardım hizmeti veren meslek grupları için (psikolojik danışman, psikolog, sosyal çalışmacı ve psikiyatrist) güncel önem taşıyan bir konu olarak göze çarpmaktadır (Karaırmak, 2006).

1.2. Araştırmanın Amacı

Bu araştırmanın genel amacı, farklı risk grupları içindeki ergenlerin psikolojik sağlamlık düzeylerinin incelenmesidir. Bu genel amaç doğrultusunda aşağıdaki sorulara yanıt aranacaktır.

1. Psikolojik sağlamlık ve ergen gelişim ölçeği (PSEGÖ) nin betimsel istatistik

değerleri ve geçerlik-güvenirlik kanıtları nasıldır?

2. Yoksulluk içindeki ergenlerin koruyucu faktörlerinin betimsel istatistik

değerleri nasıldır?

3. Tek ebeveyn ile yaşayan ergenlerin koruyucu faktörlerinin betimsel istatistik

değerleri nasıldır?

4. Risk grubundaki ergenlerin ebeveyn birlikteliğine göre oluşturulan gruplarda

koruyucu faktör özellikleri farklılaşmakta mıdır?

5. Yoksulluk içindeki ergenlerin cinsiyet değişkenine göre koruyucu faktör

özellikleri farklılaşmakta mıdır?

6. Tek ebeveyn ile yaşayan ergenlerin cinsiyet değişkenine göre koruyucu faktör

özellikleri farklılaşmakta mıdır?

7. Yoksulluk içindeki ergenlerin okul türü değişkenine göre oluşturulan

gruplarda koruyucu faktör özellikleri farklılaşmakta mıdır?

8. Tek ebeveyn ile yaşayan ergenlerin okul türü değişkenine göre oluşturulan

gruplarda koruyucu faktör özellikleri farklılaşmakta mıdır?

(15)

Son yıllarda, ergenlerdeki risk ve sağlamlık kavramı, gelişimsel psikoloji, danışmanlık ve psikiyatri literatürüne girmiştir. Psikolojik Sağlamlık, özellikle teşhis ve önleme kavramları ile beraber gün geçtikçe eğitim çevrelerinde önemini artırmaktadır. Çocukluk ve ergenlik dönemlerinde ortaya çıkabilecek gelişimsel problemler dikkate alındığında, zorluklarla başa çıkabilme ve uyum gösterme süreci olarak tanımlanabilecek psikolojik sağlamlık kavramı, okullardaki psikolojik danışma servisleri için son derece önem kazanmaktadır (Dumont ve Provost, 1999). Okullarda rehberlik ve psikolojik danışma hizmeti veren psikolojik danışmanlar, öğrencilerin gelişimsel sorunları ve ihtiyaçlarının karşılanmasına yardımcı olmak amacıyla koruyucu çalışmalar yapmak üzere eğitim almışlardır. Ayrıca okul personeline, öğrencilere ve anne-babalara gerekli bilgi kaynaklarını sağlamaları beklenmektedir (Karaırmak, 2006). Araştırmanın bulgularının ortaya koyacağı farklı risk gruplarındaki ergenlerin psikolojik sağlamlık düzeylerini etkileyen koruyucu faktör özelliklerinin ailelere ve bu alanda hizmet veren psikolojik danışmanlara ulaştırıldığında öğrencilerin gelişimine önemli katkılar getireceği umulmaktadır.

1.4. Varsayımlar

Bu araştırmanın dayandığı temel varsayımlar şunlardır; ölçeğin uygulaması her ortamda benzer şekilde yürütüldüğü, katılımcılar ölçeğin tamamına, içtenlikle cevap verdiği ve ölçeğin uygulanması esnasında katılımcılar maddelere tepki verirken birbirini etkilemediğidir.

1.5. Sınırlılıklar

Bu araştırmada ergenlerin sadece psikolojik sağlamlık boyutu incelenmiştir. Araştırma grubundaki ergenlerde risk faktörleri olarak yoksulluk ve tek ebeveyn ile yaşama ele alınmıştır. Diğer risk faktörlerinin ergenler üzerindeki etkisi incelenmemiştir. Araştırma Aksaray İlinde Milli Eğitim Bakanlığına bağlı ortaöğretim okullarında öğrenim gören 499 öğrenci ile sınırlıdır. Araştırma tüm orta öğretim öğrencilerine genellenemez. Ailelerin yoksulluk düzeyi ve birliktelik durumları öğrencilerin bilgi toplama formuna o anda verdiği bilgi ile sınırlıdır.

(16)

1.6. Tanımlar

Psikolojik sağlamlık: Bireyin yaşadığı stresli olaydan önce zaten kendisinde

var olan yetenekler ve davranış şekillerine dönebilme yetisidir (Garmezy 1993, Akt; Osterling ve Hines, 2006).

Risk Faktörleri: Olumsuz bir durumun ortaya çıkma olasılığını arttıracak ya

da olası bir problemin süregelmesine neden olacak etkiler” olarak tanımlanmıştır (Kirby ve Fraser, 1997, Akt; Gürgan, 2006).

Koruyucu Faktörler: Bireyin hayatını etkileyen riskin veya olumsuz

durumun etkisini azaltan ve bireyin uyumunu ve yeterliğini (competence) sağlayan faktörlerdir.

Olumlu Sonuç: Bireyin yaşadığı stresli olaydan sonra geri kazanılan

akademik ve sosyal alanlardaki yeterliktir.

Yoksulluk: Yaşamın gerektirdiği olanaklardan yoksun olma durumu (Aktan

ve Vural 2002).

Tek ebeveyn ile yaşama: Boşanma, ölüm ya da terk edilme nedenlerinden

(17)

BÖLÜM II

İLGİLİ YAYIN VE ARAŞTIRMALAR

Bu bölümde, Psikolojik sağlamlık konusunda kuramsal görüşlere yer verilecektir. İlk olarak psikolojik sağlamlık, risk faktörleri, koruyucu faktörler, olumlu sonuçlar, psikolojik olarak sağlam bireylerin özelliklerine ilişkin kuramsal görüşler açıklanacaktır. Daha sonra bu araştırmanın konusu olan yoksulluk ve tek ebeveyn ile yaşamanın ergenler üzerindeki etkisi açıklanacaktır. Konunun kuramsal çerçevesi belirtildikten sonra, Türkiye’de ve yurt dışında psikolojik sağlamlıkla ilgili olarak yapılmış olan bazı araştırmalar değinilecektir.

2.1. PSİKOLOJİK SAĞLAMLIK:

Psikolojik sağlamlık çalışmaları başlangıçta dayanıklı bireyler incelenerek özellikleri ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır. Bu kişileri betimlemek için İngilizce literatürde “resilient” kavramı kullanılmaktadır. “Resilient” çabuk iyileşen, kendini toparlayan, güçlükleri yenme yeteneği olan, dirençli, esnek kişi anlamına gelmektedir Ayrıca bir kişilik özelliği olarak İngilizce literatürde “resilience” “resiliency” kavramları çabuk iyileşme gücü, zorlukları yenme gücü, dirençlilik, esneklik, yılmazlık, dayanıklılık, sağlamlık anlamlarında kullanılmaktadır (Bezmez, Blakney, Brown, 1999, Akt; Gürgan, 2006).

Psikolojik sağlamlık, geniş ve kavramsal bir konu olup, olumsuz düşünceleri bertaraf edip ve onun yerine pozitif adaptasyonu sağlama sürecidir (Masten ve Obradovic, 2006). Psikolojik sağlamlık, basit bir stres olayı karşısında zarar görmeme anlamına gelmemektedir. Psikolojik sağlamlık kavramının en önemli unsuru olumsuz olaylar karşısında yeniden güç elde edebilmektir (Olsson, Bond, Burns, Vella-Brodrick, Sawyer, 2003).

(18)

Psikolojik sağlamlık tekrar eski biçimini almayla ilişkilidir. Psikolojik olarak sağlam kişiler, stres ve olumsuz koşullar karşısında mücadele etme, var olmayı sürdürme ve gelişip üstün gelme yetenekleri sergiler (Garmezy, 1991, Akt; Eminağaoğlu, 2006). Sağlamlık çalışmalarında öncü bir araştırmacı olan Garmezy’ e (1993) göre, psikolojik sağlamlık toparlanma gücünde gizlidir ve bireyin yaşadığı stresli olaydan önce zaten kendisinde var olan yetenekler ve davranış şekillerine dönebilme yetisidir (Akt; Osterling ve Hines, 2006). Burada Garmezy, anlamlı düzeyde olumsuz bir koşulun varlığında olumlu uyumu gösteren dinamik bir sürece işaret etmektedir. Burada iki önemli öğenin varlığı söz konusudur;

a) anlamlı bir tehditle ye da şiddetli olumsuz bir koşulla karşılaşma

b) gelişimsel sürece yönelik bu büyük saldırının varlığına karşın olumlu uyuma ulaşma (Garmezy, 1990, Akt; Olssons, Bond, Burns, Vella-brodrick, Sawyer, 2003).

Fraser, Richmen ve Galinsky’ e (1999), göre psikolojik sağlamlık, bireyin belli kişisel özellikleri ve çevresindeki faktörler arasındaki etkileşim olarak tanımlanmaktadır. Stresli yaşam olaylarının neden olduğu risk faktörleri ve riskin olumsuz etkilerini hafifleten koruyucu faktörler, gelişimsel bir süreç olarak da tanımlanan psikolojik sağlamlık kavramına katkıda bulunmaktadır (Akt; Karaırmak, 2006).

Atkinson, Atkinson, Smith, Bem ve Nolen-Hoeksema’ya (1999) göre ise Psikolojik olarak sağlam kişiler, strese karşı en dirençli olanlardır. Başka bir ifade ile stres yaratan büyük olaylar karşısında fiziksel ya da duygusal bozukluğa uğramayan kişiler olarak ifade edilmektedir.

Rutter (1985), psikolojik sağlamlığı risk ve koruyucu faktörler arasındaki etkileşim sonucu ortaya çıkan dinamik bir kavram olarak tanımlamış ve sağlamlık kavramının risk ve koruyucu faktörler arasındaki etkileşimi sonucu ortaya çıkan dinamik yapısının olumsuz yaşam olaylarının etkisini değiştirdiğini ifade ederek, psikolojik sağlamlığı, olumsuz yaşam olaylarına rağmen başarılı bir şekilde kendini toparlama ve başa çıkma yeteneği olarak tanımlamıştır (Akt; Earvolino-Raminez, 2007). Yine Rutter (1987), üç tip dayanıklılık durumundan bahsetmektedir.

(19)

b) Stres veren yaşantıların varlığına karşı olumlu uyum sürdürenler, c) Yaşanılan travma sonrası iyi bir düzelme gösterenler.

Bu tanımda ifade edilen üç grupta da bir tehdit vardır. Psikolojik sağlamlığın, ifade edilmesinde tehdit önemli bir kavram olup diğer kavram ise uyum sağlamanın ya da gelişimsel sonucunun niteliğinin “iyi” olarak değerlendirildiği ölçütüdür (Akt; Smokowski, Reynolds, Bezruczko, 1999).

Masten ve Coatsworth (1998), psikolojik sağlamlık kavramını önemli bir risk durumu karşısında uyum göstermeye ve gelişmeye neden olan yetkinlik olarak tanımlamışlardır ve bu iki araştırmacı da daha önce belirtildiği gibi unutulmaması gereken iki noktaya dikkat çekmişlerdir:

1) Psikolojik sağlamlık tanımı yapılırken ciddi bir tehdit ya da risk durumu (tarvma) bulunması

2) Risk ya da travmatik durum karşısında gösterilen uyumun etkili olması (Akt; Karaırmak, 2006).

Vanderpol’e göre de (2002) psikolojik sağlamlık, şiddetli travma karşısında psikolojik işlevlerde bir çökme olmadan ya da post-travmatik stres bozukluğu semptomları sergilemeden yaşama yeteneğidir. Bazı araştırmacılar ise her iki ölçütü göz önüne almışlardır. Bununla bağlantılı diğer bir konu, sağlamlığın dışsal uyum ölçülerine göre mi (suç işlemenin olmaması akademik başarı gibi), içsel kriterlere göre mi (psikolojik iyilik hali, düşük düzeyde stres gibi), yoksa her ikisine göre mi tanımlanacağıdır. Sağlamlığı tanımlamada kullanılan uyum ölçütünü seçmeye ilişkin kararlar da çalışmalara nelerin dahil edileceğini etkilemektedir (Akt; Eminağaoğlu, 2006).

Bazı araştırmacılar psikolojik sağlamlığı kişilik özelliği olarak, bazıları ise gelişimsel bir süreç olarak nitelendirmektedirler (Jacelon, 1997). Gentry ve Kobasa (1984), psikolojik sağlamlığı, stresin olumsuz etkilerini azaltan ve hastalığa yol açan organizmik gerginliği önleyen bir kişilik özelliği olarak ele almışlardır (Akt; Terzi, 2005). Ancak sağlamlık yapısı kişisel bir özelliği ya da kişinin niteliğini belirtmez diyen yazarlara da literatürde rastlanmaktadır (Luthar, Cicchetti ve Becker, 2000; Rutter, 1999). Bu yazarlara göre sağlamlık kişilik özelliğinden ziyade yaşamı tehdit eden koşullar altında olumlu uyumun korunmasıyla ilişkili olan dinamik bir gelişim

(20)

sürecini anlatır (Luthar, Cicchetti ve Becker, 2000; Masten, 1994, Akt; Gürgan 2006).

Psikolojik sağlamlığın, hangi standartlara göre ve nasıl tanımlanacağı oldukça karmaşık bir konudur. Çünkü pek çok gelişim araştırmacısı psikolojik sağlamlığı, çocuğun davranışının tarihsel bağlamda içinde bulunduğu kültürün ya da toplumun temel beklentilerini karşılayıp karşılamamasına göre ve gözlenebilir bir belirti temeline dayandırarak tanımlamaktadır. Bu toplumsal beklentiler, gelişimsel kuramda “belirgin gelişimsel görevler” “yeterlik ölçütü” ya da “yaşa uygun kültürel beklentiler” olarak adlandırılmaktadır. Bununla birlikte psikopatoloji konuları ile ilgilenen diğer bazı araştırmacılar ise psikolojik sağlamlığın ölçütü olarak akademik ya da sosyal başarıların varlığından çok, psikopatolojinin olmamasına ya da düşük düzeyde semptomlar ve bozulma üzerine odaklanmıştır (Masten, 2001, Akt; Eminağaoğlu, 2006).

Psikolojik sağlamlığın, tanımlanmasında görüş birliğinin sağlamasını güçleştiren diğer bir neden, sağlamlığa ilişkin ampirik araştırmalarda kullanılan yaklaşımların farklılaşmasıdır. Araştırmalarda incelenen olumsuz koşullar savaşa maruz kalma gibi tek bir stres verici yaşam olayından, yaşam olayları listelerince ölçülen çoklu yaşam olaylarına dek değişebilmiştir. Benzer biçimde bazı araştırmacılara göre sağlamlık etiketinin kazanılabilmesi için risk altındaki çocukların çoklu uyum alanlarında başarı sergilemesi gerekirken diğer bazı araştırmacılar ise belirgin bir alanda üstünlüğü gerekli görüp diğer alanlarda en azından ortalama performansı yeterli bulmuştur. Sağlamlık konusunda çalışan araştırmacılar, ayrıca risk koşulları ile gözlenen yeterlik arasındaki bağlantıyı da farklı biçimlerde kavramsallaştırmıştır. Bazıları yüksek olumsuz koşullara ve yüksek yeterliğe sahip bireyleri tanımlayıp diğerleriyle (örneğin düşük olumsuz koşula ve yüksek yeterliğe sahip bireyler) karşılaştırdığı kişi temelli analitik yaklaşımları kullanmışlardır. Diğer araştırmacılar ise değişken-temelli analizler kullanarak ana etki modellerini ya da etkileşim etkilerini içeren modelleri göz önüne almıştır. Ölçümdeki bu farklılıklar, Psikolojik sağlamlık konusunda çalışan araştırmacılarının aynı kavramla mı yoksa temelde tamamen farklı bir kavramla mı uğraştıklarının sorgulanmasına neden olmuştur (Luthar, 2000, Akt; Eminağaoğlu, 2006)

(21)

Stewart, Reid ve Mangham (1997), psikolojik sağlamlığın, literatürdeki çeşitli tanımlarını gözden geçirerek bu tanımlarda ki ortak temaları şöyle belirtmişlerdir:

 Psikolojik sağlamlık, bireylerin belirli özellikleriyle çevreleri arasında karmaşık ve karşılıklı bir oyundur.

 Psikolojik sağlamlık, başa çıkma yeteneği ile stres arasındaki bir dengeden oluşur.

 Çoklu stres veren yaşam olaylarından türeyen risk faktörleri ve riskin olumsuz etkisini yatıştıran ya da azaltan koruyucu faktörler, psikolojik sağlamlığa katkıda bulunur.

 Psikolojik sağlamlık dinamiktir.

 Psikolojik sağlamlık gelişimseldir. Başarılı olma bireyin yeteneklerini güçlendirir.

 Psikolojik sağlamlık yaşam geçişlerinde en önemli faktördür.

Sonuç olarak psikolojik sağlamlık kavramı, beklenmeyen olumlu sonucu ifade etmek için kullanılmıştır. (Glantz ve Sloboda, 1999; Akt; Banyard ve Williams, 2007).

2.2. PSİKOLOJİK SAĞLAMLIĞI ETKİLEYEN FAKTÖRLER

Psikolojik sağlamlık tanımlarında da görüldüğü gibi sağlamlık kavramını etkilediği düşünülen üç temel faktör vardır. Bunlar: Risk faktörleri, koruyucu faktörler ve olumlu sonuçlardır.

2.2.1. Psikolojik Sağlamlık ve Risk Faktörleri

Risk; zorluk, sıkıntı ve felaket (adversity) anlamına gelmektedir. Genel olarak risk bireyler yerine belirli grupları tanımlamak için kullanılır. Risk faktörleri, “olumsuz bir durumun ortaya çıkma olasılığını arttıracak ya da olası bir problemin süregelmesine neden olacak etkiler” olarak tanımlanmıştır (Kirby ve Fraser, 1997, Akt; Gürgan, 2006).

(22)

Çocukluk ya da ergenlik döneminde risk durumlarına maruz kalmak daha sonraki gelişim dönemlerinde aksamalara yol açabilmektedir. Bununla birlikte gelişimsel bir kriz olarak nitelendirilen ergenlik dönemindeki sosyal ve duygusal gelişim nedeni ile bir takım risk faktörleri ile karşı karşıya kalan ergen, bu gelişim esnasında sağlamlığı ölçüsünde risk faktörlerinin olası sonuçlarını azaltabilir (Conger ve Conger, 2002). Yaşamda karşılaşılabilecek olumsuz deneyimler ve başa gelebilecek felaketler, kişinin psikolojik olarak sağlıklı bir yaşam sürmesinde ve psikolojik sağlamlık göstermesinde risk faktörleri olarak karşımıza çıkmaktadır (Masten, 2002).

Yoksulluk, ebeveynlerdeki psikopatolojik durum, ya da hastalıklar, genetik bozukluk, cinsel taciz, boşanma, doğal afetler ve terör risk faktörleri olarak sayılabilir. Literatürdeki sağlamlık ile ilgili öncü çalışmalardan biri olarak kabul edilen Kauai çalışmasında, yoksulluk, düşük sosyo-ekonomik düzey, aile içi şiddet, annenin eğitim düzeyi, genetik bozukluklar ve ebeveynlerin patolojik belirtiler göstermesi risk faktörleri olarak değerlendirilmiştir (Werner, 1989, Akt; Karaırmak, 2006). Rodges-Spancer ve Collins, (2006) bireyin kendisini bir grup içinde azınlık olarak görmesinin de psikolojik sağlamlık için risk faktörü oluşturduğunu belirtmişlerdir.

Masten ve Reed (2002) risk faktörleri ve psikolojik sağlamlık arasındaki ilişki ile ilgili “Psikolojik sağlamlık, sadece kişi bir tür risk ya da zorluk yaşadığı zaman tanımlanabilir” iddiasında bulunmaktadırlar. Belirgin bir risk durumunun olmadığı koşullarda yaşayan çocuklara “yeterli”, “iyi uyumlu” ya da sadece “normal” denilebilir, fakat bu çocuk ya da ergenler için “sağlamlık” olgusundan bahsedilemez (Akt; Gürgan, 2006). Ya da bazı durumların risk faktörü içinde değerlendirilebilmesi için örneğin bir boşanma olgusunda, anne babaya ait çatışmanın olması ve çocuğun bu çatışmalardan olumsuz olarak etkilenmesi gerekmektedir (Rodgers ve Rose, 2002).

Risk altındaki çocuklarda davranış bozukluğu, madde kullanımı ya da erken hamilelik gibi olumsuz yaşantıların görülme ihtimalini arttıran etmenler nelerdir? Risk faktörlerini inceleyen sağlamlıkla ilgili yapılan çalışmalarda bu sorunun yanıtı bulunmaya çalışılmıştır. Bu alanda yapılan ilk çalışmalarda araştırmacılar, yaşamın

(23)

daha sonraki dönemlerinde olumsuzluklara yol açan belirli ve tek bir risk faktörü üzerine odaklanmışlardır. Ancak daha sonra, birden fazla risk faktörünün bir arada bulunduğunu ve bu faktörlerin bireyin sağlıklı bir yaşam sürdürmesine tehdit oluşturduklarını fark etmişlerdir. Buna bağlı olarak çoklu risk faktörlerinin birikmiş etkisinin, sağlamlık kavramını nasıl etkilediğini anlamaya çalışmışlardır. Masten ve Reed’e (2002) göre risk faktörleri sıklıkla eş zamanlı olarak ortaya çıkar ve bir birikime yol açar (Akt; Karaırmak, 2006).

Risk faktörleri kişiyle ilgili risk faktörleri, aile ile ilgili risk faktörleri ve sosyal risk faktörleri olarak üç grupta ele alınmaktadır.

2.2.1.1. Kişi İle İlgili Risk Faktörleri: Bireyin kendine güveninin az olması,

etkili başa çıkma mekanizmalarının olmaması, kendini kontrol etme yeteneğinin az olması, agresif kişilik yapısına sahip olması, sosyal değerlere yabancı olması ve uyumsuz davranışlar sergilemesini içermektedir.

2.2.1.2. Aile İle İlgili Risk Faktörleri: Ebeveyn hastalığı, ebeveynlerin

boşanması, tek ebeveyne sahip olma, ebeveyn çocuk arasında sağlıklı kişiler arası ilişkilerin kurulamaması, aile içi şiddet ve cinsel istismarı içermektedir

2.2.1.3. Sosyal Risk Faktörleri: Düşük sosyoekonomik düzey, göç ve

işsizlik gibi toplumsal olaylar ile şiddet olaylarının yaşandığı çevre içinde bulunmayı içermektedir (Ruther, 1987; Luther ve Zigler, 1992, Baldwin, Baldwin, Kasser, Zax, Sameroff ve Seirer, 1993; Mangham, Mcgarth, Reid ve Stewart, 1988; Akt, Terzi, 2005).

Garmazey (1987), ne kadar çok risk faktörü söz konusuysa, bireyin o kadar fazla risk altında olduğu fikrini savunmuş ve çalışmalarında düşük sosyoekonomik düzeyden gelen ve daha az koruyucu özellikler taşıyan ailelerde yetişen çocukların, daha çok stresli yaşam olaylarına maruz kaldıklarını bulmuştur. Bunu sonucu olarak zihinsel kapasitelerinin düşük olduğu ve çeşitli alanlarda daha az yetenek ve beceri gösterdiklerini ileri sürmüştür (Akt; Karaırmak, 2006).

(24)

Literatürde, psikolojik sağlamlık kavramı çerçevesinde, özellikle çocuk ve gençleri konu alan birçok farklı risk faktörü üzerinde çalışılmıştır. Bu risk faktörleri Gürgan (2006) tarafından tablolaştırılmıştır:

Tablo1: Risk Faktörleri

 Erken doğum (Bradley ve diğerleri, 1994),

 Olumsuz yaşam olayları (Masten ve digerleri, 1990, 1999; Masten, Neemann ve Andenas, 1994),

 Kronik hastalıklar, hastaneye yatırılma (Bolig ve Weddle, 1988; Hobfall ve Lerman, 1988; Wells ve Schwebel, 1987),

 Anne babaların beden hastalığı ya da psikopatolojisi (Anthony, 1987a; Birkets, 2000; Musick ve digerleri, 1987; Radke-Yarrow ve Sherman, 1990; Sameroff, Seifer, Baldwin ve Baldwin, 1993; Luthar ve Cushing, 1999; Tebes, Kaufman, Adnopoz ve Racusin, 2001; Tiet ve digerleri, 2001;Worland, Weeks ve Janes, 1987),

 Anne babaların ayrı yaşaması, boşanması ya da tek anne baba ile birlikte

yaşamak (Grych ve Fincham, 1997; Hetherington ve Stanley-Hagan 1999;

Mulholland, Watt, Philpott ve Sarlin, 1991),

 Ergenlik döneminde anne olma (Werner ve Smith, 1982),

 Okulda başarısızlık ya da okulu bırakma (Rutter, 1980; Dryfoos, 1990; Hawkins ve digerleri, 1992; Batten, Russell, 1995; Johnson, 1995)

 Uyuşturucu kullanma, (Rutter, 1980; Dryfoos, 1990; Hawkins ve digerleri, 1992)

 Başarısız ilişkiler, (Rutter, 1980; Dryfoos, 1990; Hawkins ve digerleri, 1992)  Hafif / ağır suçlar, (Rutter, 1980; Dryfoos, 1990; Hawkins ve digerleri,

1992)

 İssizlik, (Rutter, 1980; Dryfoos, 1990; Hawkins ve digerleri, 1992)  Hastalık (Rutter, 1980; Dryfoos, 1990; Hawkins ve digerleri, 1992)

 Anne babalardan birini ya da ikisini de erken kaybetme (Rutter, 1980; Dryfoos, 1990; Hawkins ve digerleri, 1992).

 Düşük sosyo-ekonomik düzey, ekonomik zorluklar ve yoksulluk (Frederick ve Olmi, 1994; Baldwin, Baldwin ve Cole, 1990; Buckner, Mezzacappa ve Beardslee, 2003; Conger digerleri 1992; Elder, van Nguyen ve Caspi, 1985;

(25)

Garmezy, 1991; Long ve Vaillant, 1984; Luthar, 1999; Mendez, Fantuzzo ve Cicchetti, 2002; Shumow, Vandell ve Posner, 1999; Werner ve Smith, 1982, 1992, 2001),

 Çocuk ihmal ve istismarı (Beeghly ve Cicchetti, 1994; Cicchetti ve Rogosch, 1997; Egeland ve Farber, 1987; Heller, Larrieu, D’Imperio ve Boris, 1999; Kinard, 1998; Moran ve Eckenrode, 1992),

 Savaş ve doğal afetler gibi toplumsal travmalar (Baron ve Eisman, 1996; Casella ve Motta, 1990; Elder ve Clipp, 1989; Grotberg, 2001; Hobfall, London ve Orr, 1988; Rosenfeld, Lahad ve Cohen, 2001),

 Toplumsal şiddet ve ailevi felaketler (Criss ve digerleri, 2002; O’Donnell, Schwab-Stone ve Muyeed, 2002)

 İlgisiz anne baba tutumları/ Kötü çocuk yetiştirme yöntemleri, West ve Farrington (1973)

 Evsizlik (homelessness) (Masten ve digerleri, 1993; Reed-Victor ve Pelco, 1999; Reed-Victor ve Stronge, 2002; Williams, Lindsey, Kurtz ve Jarvis, 2001) olarak sıralanabilir .

Sonuç olarak risk faktörlerinin sağlamlık üzerindeki olumsuz etkileri açıktır. Bu risk faktörlerini azaltan toplum, okul ve aileler, çocuklarda ve gençlerde sağlamlığın gelişmesini sağlayan olumlu bir ortam hazırlamış olacaklardır. Diğer bir bakış açısıyla katlanılabilir risk faktörlerinin bulunması da psikolojik sağlamlık için bazı araştırmacılar tarafından gerekli görülmektedir. Mücadele edilebilecek bir ortam sunulması ve risk faktörlerinin çocuklar ve gençler üzerindeki yıkıcı olumsuz etkilerinin de kontrol edilmesi psikolojik sağlamlığın gelişiminde etkili olabilir. Böyle bir ortamın sağlanması daha büyük olumsuz durumlarla karşılaşılmadan önce bazı özelliklerin geliştirilmesi açısından önemlidir (Gürgan, 2006).

2.2.2. Psikolojik Sağlamlık ve Koruyucu Faktörler

Koruyucu faktörler, risk altında olmanın olumsuz etkilerini azaltmaya hizmet eden ve bireyin gelişimsel ihtiyaçlarını karşılamasına yardımcı olan değişkenleri

(26)

ifade etmektedir (Mangham, McGarth, Reid, ve Stewart, 1998; Akt; Terzi, 2005). Masten (1994), koruyucu faktörlerin ve risk faktörlerinin iki zıt kutup olduğunu ve psikolojik sağlamlık becerisini arttırırken, stresi azalttığını ifade etmekte ve (Akt; Karaırmak, 2006) koruyucu faktörleri, risk ya da zorluğun etkisini yumuşatan, azaltan ya da ortadan kaldıran, sağlıklı uyumu ve bireyin yeterliklerini geliştiren durumlar olarak tanımlamaktadır (Akt; Gerenberg, 2006).

Jessor (1987), koruyucu faktörleri, problem davranışlara karşı kişisel ve sosyal kontrol sağlanması ve algılanan sosyal desteğin yeterli olması gibi problem davranışlarla ilgilenme olasılığını azaltan faktörler olarak belirtilmektedir (Akt; Siyez, 2006).

Romano ve Hage (2002) ise, koruyucu faktörlerin varlığı, bir taraftan problemi ortaya çıkmadan önce önlemeyi ve bir problem davranışın oluşumunu azaltmayı sağlarken diğer taraftan var olan sorunun etkisini azaltarak bireyin duygusal ve fiziksel iyi oluşunu arttıracak davranışları, tutumları ve bilgileri güçlendirmesine yardımcı olarak zorluklar karşısında ayakta kalmasını sağlamaktır (Akt; Terzi;2005).

Koruyucu faktörlerin risk durumlarının ortaya çıkardığı olumsuz etkileri azalttığı ve uyum sürecini hızlandırdığı düşünülmektedir. Psikolojik olarak sağlam çocuklar zorluklarla başa çıkmada “içsel” ve “dışsal” kaynakları kullanırlar. Bunlar:

2.2.2.1. İçsel Faktörler: Psikolojik sağlamlıkla ilişkili içsel faktörler kalıtımsal,

içgüdüsel ve birey kaynaklıdır. İçsel faktörler biyolojik ve psikolojik faktörleri içermektedir:

(27)

a) Genel sağlık: Fiziksel açıdan sağlıklı çocuklar daha dayanıklıdır. Bu çocuklar az sayıda çocukluk hastalığı geçirmişlerdir. Ortalamadan daha yüksek enerjiye sahiptirler. Fiziksel olarak güçlü, koordine ve sağlamdırlar.

b) Genetik yatkınlık: Psikolojik olarak sağlam çocukların aile öykülerinde daha az kronik ya da kalıtımsal hastalık bulunmaktadır.

c) Mizaç: Uysal mizaca sahip çocuklar strese daha kolaylıkla uyum göstermektedir.

d) Cinsiyet: Erkekler genellikle tüm risk faktörlerine karşı daha duyarlı ve dayanıksız görünmektedir.

2.2.2.1.2. Psikolojik Faktörler: a) Bilişsel yeterlik:

1. Zeka: Psikolojik olarak sağlam çocuklar eğitimsel başarı ve yetenek testlerinde daha yüksek puanlar almaktadır.

2. Bilişsel stil: Dayanıklı çocukların kullandığı baskın bilişsel stil, düşünerek eylemde bulunmayı ve dürtü kontrolünü sağlamayı içermektedir. Dayanıklı çocuklar ani tepkide bulunmak yerine, eyleme geçmeden önce dikkatlice düşünmektedir. b) Başa çıkma yeteneği: Etkili başa çıkma dayanıklılıkla eş anlamlı gibi görünse de, ondan ayrı bir yapıdır. Başa çıkma, çevresel ve içsel talepleri yönetmenin bir biçimidir.

c) Kişilik özellikleri:

1. Kendini olumlu tanımlama: Olumlu benlik-saygısı, öz-etkililik, öz-farkındalık, içsel denetim odağı, iyimserlik, motivasyon ve merakı içerir. Olumlu benlik-saygısına sahip çocuklar kendi güçlü ve zayıf yanlarının farkındadır ve bağımsız karar verebilirler. Acı ve sıkıntı veren yaşantıları bile yapıcı biçimde algılarlar. 2. Kişiler arası ilişkileri olumlu tanımlama: Kişiler arası ilişkilerde duyarlı ve empatik olma, dostça davranma, saygılı olma ve akranlarca sevilmeyi içerir.

(28)

Otoriteye karşı olumlu bir bakış açısına sahiptirler. Öğretmenlerin, ebeveynlerin ve toplumun kararlarına, kurallarına ve önerilerine uyarlar (Eminağaoğlu, 2006).

2.2.2.2. Dışsal Faktörler:

Ailede ve ailenin dışında kurulan ilişkilerde kendini gösterir.

2.2.2.2.1.Aile Ortamı:

a) Ev ortamı: Organize, yapılandırılmış, fiziksel kalabalığın olmadığı bir aile ortamı sağlamlıkla ilişkili görünmektedir.

b) Ebeveyn tutumları: Tutarlı ve yaşa uygun disiplinin yer aldığı ebeveyn tutumları ve bireysel farklılıklara saygılı ve kabul edici ebeveynlerin varlığı sağlamlıkta önemli faktörlerdir.

c) Belirli aile üyeleri: Tutarlı bakımı, uygun ve yeterli özen en az bir aile üyesiyle (sıklıkla anne; ya da baba, kardeş, teyze, amca, büyük ebeveynler vs.) yakın ilişki içerisinde olma, dayanıklılıkla ilişkili görünmektedir. Sağlam çocuklar için en önemli aile üyesi sıklıkla annedir.

2.2.2.2.2. Aile Dışındaki Ortam:

a) Belirli bireylerle ilişkilerin doğası ve niteliği: Çocuğa arkadaşlık ve yönlendirme sağlayan ve yardım eden, aile dışındaki destekleyici yetişkinlerin (öğretmenler, akranlar, aile dostları vb) varlığı önemlidir.

b) Toplumsal kaynaklar: Okul, gündüz bakım programları, gençlik organizasyonları (sağlık hizmetleri ve sosyal hizmetler vs); bakım veren, destekleyici kurumlar aynı zamanda yeteri kadar yetişkinlerle bağlantıyı sağlar (Eminağaoğlu, 2006).

Koruyucu faktörler, bireysel özellikleri ve bazı çevresel faktörleri ya da bu iki boyutun etkileşiminden kaynaklanan durumları içerebilir. Önemli olan bu boyutlardan hangisinin var olduğuna bakılmaksızın, koruyucu faktörlerin var olan riski ne şekilde azalttığı, durdurduğu hatta önlediğinin saptanmasıdır (Gizir, 2006).

(29)

2.2.3. Psikolojik Sağlamlık ve Olumlu Sonuçlar

Her bireyin risk durumları koruyucu mekanizmaları farklı olabilir. Sonuçların da etkisi farklı olabilir, her koruyucu faktör aynı etkiyi göstermeyebilir, bireysel farklılıklar da olabilir. Bu bakımdan olumlu sonuçların görülmesi önem taşımaktadır. Psikolojik sağlamlık araştırmalarının birçoğunda da, yalnızca riskin tanımı yeterli görülmemiş bunun yanı sıra, elde edilen akademik ve sosyal alanlardaki yeterlik gibi olumlu sonuçların belirlenmesi yoluna da gidilmiştir (Gürgan, 2006).

Değişik şekillerde ifade edilmekle birlikte, beceri ya da olumlu sonuçlar (competence) kavramı, varolan çevresel koşullar altında, bireysel gelişim sürecini sağlıklı bir biçimde devam ettirebilmesi için etkili ve sağlıklı bir uyum göstermesi anlamında kullanılmaktadır (Masten ve Coatsworth, 1998; Harnandez, Gansei, Engstrom, 2007).

Psikolojik sağlamlık araştırmalarında sağlıklı uyumu ya da yeterliği tanımlamada farklı ölçütler kullanılabilmektedir. Bu ölçütler, sosyal ve akademik basarının varlığı gibi olumlu davranışların olmasının yanında, bireyin yaşamında uyumsuzluk, psikopatoloji, duygusal stres, riskli ve suça yönelik davranışların olmaması da sayılabilmektedir (Luthar ve Cushing, 1999; Masten ve Reed, 2002; Akt; Gürgan, 2006).

Psikolojik Sağlamlık Araştırmalarında Olumlu Sonuçlar Şu Şekilde İfade Edilebilir:

• Gelişim görevlerinin yerine getirilmesi • Akademik başarı

• Olumlu sosyal ilişkiler/ sosyal yeterlik • Suça yönelik davranışlardan uzak durma • Psikolojik sağlık

• Duygusal problemlerin ya da semptomların azlığı • Mutluluk

• Okula devam etme • Yasa uygun spor yapma

(30)

• Ders dışı etkinliklerin içinde yer almak • Kurallara uygun davranışlar

• Arkadaşları tarafından kabul görmek ve yakın arkadaşlık ilişkiler kurmak • Psikopatolojinin bulunmaması

• Psikososyal uyum • Kendini kabul ve uyum • Yasam doyumu

• İyilik hali (Gürgan, 2006)

2.3. PSİKOLOJİK OLARAK SAĞLAM BİREYLERİN ÖZELLİKLERİ

Kişisel özellikler, doğuştan gelen ve sonradan edinilen yeterlilikleri ve şartları içerir. Bu tür faktörler; yaşı, cinsiyeti, zekâyı, kişiliği, özel ihtiyaçları, bireyin güçlü ve zayıf yönlerini içerir. Bu kişisel özellikler çocuğun farklı ortamlara uyum sağlamasını önemli ölçüde etkiler. Bazı çocukların kişisel özellikleri, baş etmede kendilerini donanımlı kılarken, aynı olaylarla karşılaşan diğer bazı çocukların kişisel özellikleri onları donanımsız kılmaktadır (Rhodes ve Brown, 1991, Akt; Özcan, 2006). Psikolojik sağlamlıkla ilişkilendirilen pek çok pek çok kişilik özelliği bulunmaktadır. Öz saygı, umut, öğrenilmiş iyimserlik, yaşam doyumu, olumlu duygusallık, iyimserlik psikolojik sağlamlıkla ilişkili bulunmuş bazı kişilik özellikleri olarak literatürde göze çarpmaktadır (Karaırmak, 2006).

Benard’a (1991) göre psikolojik olarak sağlam insanların doğuştan gelen ve sonradan kazanılan kişisel karakteristikleri:

2.3.1.Psikolojik Olarak Sağlam Bireylerin Doğuştan Gelen Kişisel Karakteristikleri

1. Sakin bir mizaç ya da karaktere sahip olmak: Bazı insanlar doğuştan diğer insanlardan daha esnek ve kaygısızdırlar. İnsanlar daha bebekken farklı kişilikler göstermeye başlarlar.

2. Başkalarından olumlu tepkiler alma yeteneği: Bunlar sevilen, arkadaş canlısı, insanların çevrelerinde olmalarını isteyecekleri kişilerdir. Bu insanlar genelde

(31)

liderdirler. Bazı insanlar başarılı sosyal etkileşim tekniklerini öğrenirken, bu yetenek onlarda doğuştan gelen bir karakteristiktir.

2.3.2. Psikolojik Olarak Sağlam Bireylerin Sonradan Kazanılan Kişisel Karakteristikleri

1. Başkalarına karşı empati ve sevecenlik göstermek: Bebekler empatiye sahip olarak doğarlar ve empati çevrede geliştirilmezse unutulur. Ancak yaşantılarla tekrar öğrenilebilir.

2. Mükemmel iletişim becerilerine sahip olmak: Bu beceriler ihtiyaçlarını ifade edebilme ve elde edebilme, agresif olmadan iddialı olmak ve baskıya dayanıklı olmak gibi becerilerdir.

3. Kendisi ile ilgili espri anlayışına sahip olmak: Olumsuz durumların komik ve ironik yanlarını görebilen insanlar, acıyı daha iyi bir yere getirir ve acıdan kurtulurlar. Kendilerini ve olayları çok fazla ciddiye almayan insanlar, zorlukların ötesinde umut dolu bir gelecek görebilirler.

4. Kimlik duygusuna sahip olmak: Köklerini anlayan ve bununla gurur duyan insanlar, bu bilgiyi olumsuzlukları yenmek için kullanabilirler.

5. Bağımsız hareket etme yeteneği: Girişimci ve başkalarına güvenmeden önemli görevleri üstlenen kişiler daha sağlamdır.

6. Sağlıksız ortam ve kişilerden uzak durma yeteneği: Kendilerini üzerlerinde olumsuz etkileri olan kişilerden farklı düşünen kişiler, kendi yaşamlarında bir şeyleri farklı gerçekleştirmek için planlar yapabilirler. Bu bir konu hakkında derin düşünebilme ve çözümler bulabilmeyi de içerir.

7. Bir amaca ve gelecek duygusuna sahip olmak: Yasamda bir amacı olan bir ailenin ya da sosyal yapının parçası olan insanlar başkaları için gerekli ve önemli olduklarını hissederler. Bütün kötü koşullara rağmen parlak bir gelecekleri olabileceğine inanmaları, psikolojik olarak sağlam insanların parlak bir gelecek için çalışmalarını sağlar (Thomsen, 2002, Akt; Gürgan, 2006).

(32)

İnsanların çoğu bu özelliklere belli düzeyde sahiptirler. Önemli olan bu özelliklerin, bireyin sıkıntılarının üstesinden gelebileceği düzeyde olmasıdır. Bu da çeşitli koruyucu faktörlerin bulunmasına bağlıdır (Krowetz, 1999, Akt; Özcan, 2006). Psikolojik olarak sağlam bireyler, zorlu yaşam olaylarının olumsuz etkisini azaltmak, benlik saygısını korumak ve sıkıntıların üstesinden gelmelerine yardımcı olacak olanaklara ve koruyucu faktörlere ulaşmak için gerekli baş etme becerilerine ve yeterliliklere sahiptirler (Dearden, 2004). Çocukların ihtiyaçlarının karmaşıklığını göz önüne alındığında bunların sağlıklı bir şekilde giderilmesi, çocuklarda koruyucu faktörlerin gelişmesine yardımcı olacaktır. Bu durum çocukların iletişim becerilerinin artmasını sağlayarak ve koruyucu faktörlerin gelişmesine yardımcı olacaktır (Place, Reynolds, Cousins, O’neill, 2002).

2.4. PSİKOLOJİK SAĞLAMLIK ARAŞTIRMLARINDA TEMEL YAKLAŞIMLAR

Psikolojik sağlamlık araştırmalarında risk durumu ve sağlıklı uyum ve herhangi bir yeterlik arasındaki ilişkiyi açıklamak için kullanılan iki temel yaklaşım yöntemi vardır.

Değişken temelli yaklaşımda; risk, uyum ve yeterlik ile bireysel ailesel ve çevresel koruyucu faktörler arasındaki ilişkiler çok değişkenli istatistik yöntemleri ile incelenmektedir (Masten ve Red, 2002, Akt; Gizir, 2004).

Birey temelli yaklaşımda ise, yüksek risk koşulları içindeki iki grup sağlam (resilent) ve kolay incinebilir (vulnerable) arasında karşılaştırmalı çalışmalar yapılmaktadır (Masten ve Red, 2002, Akt; Gizir, 2004).

(33)

Yoksulluğun tanımı konusunda henüz görüş birliğine varılamamıştır; tanımlar, yoksulluğa bakış açılarına göre, değişik değer sisteminin hüküm sürdüğü toplumsal yapılara göre ve zamana göre değişiklik göstermektedir. Tanımı üzerinde görüş birliğine varılamasa da yoksulluk Dünya Bankası, Birleşmiş Milletler Örgütü gibi uluslar arası kuruluşlar tarafından içinde yaşadığımız dönemin en önemli sorunlarından biri olarak kabul edilmiştir (Kösemen, 2004). Sözlük anlamı ile yoksul, yeterli düzeyde parası olmayan veya konforlu bir şekilde yaşamak için gerekli olan araçlara sahip olmayan kişidir. Yoksulluk kelimesi ise yaşamın gerektirdiği olanaklardan yoksun olma durumunu ifade etmektedir (Aktan ve Vural 2002).

Ailenin sosyo-ekonomik düzeyi ile çocuğun gelişimi arasında önemli bir ilişki vardır (Berber, 1990). Yoksulluğun pençeleri bir aileye uzandığında, bundan en çok etkilenen, en çok zarar görenler yaşama, büyüme, hakları riske atılanlar o ailenin en küçük üyeleridir (Hatun, Etiler, Gönüllü, 2003). Sosyo-ekonomik düzeyi düşük olan ailelerde genellikle çocukların hareketlerini sınırlandırmakta ve çocuklarından fazla başarı beklememektedirler (Berber, 1990). Ailenin çocuğun eğitim masraflarını yeteri kadar karşılayamayışı çocukta akranları içinde psikolojik problemler doğururken yeterli kaynağa sahip olmayışı da akademik başarısını olumsuz etkilemektedir (Şerefli, 2003).

Yoksulluk çocuklar ve ergenlerin gelişim ve psikososyal uyumlarına pek çok yönden olumsuz etkiler gösterse de ekonomik yönden risk altına olan çocuk ve ergenlerin büyük bir kısmı bu zorluğu yenmiş ve yaşadıkları ekonomik güçlüğe rağmen yaşamlarında akademik davranışsal ve sosyal yönden önemli yeterlilikler göstermişlerdir (Garmezy, 1991; Werner ve Smith, 1982;1992; 2001, Akt; Gizir, 2004). Psikolojik yönden sağlam olan ergenler yoksul bir çevrede olmalarına rağmen gelişimsel süreçlerine uygun davranışlar sergileyerek akademik yönden başarılı, kendine güvenen, suça yönelik eylem ve davranışlardan uzak kalan, arkadaşları ve içinde bulundukları çevre ile ilişkilerini en uygun biçimde geliştiren bireyler olarak yetişirler (Taylor, 1994; Akt, Gizir, 2004).

2.4.2 Risk Grubu Olarak Tek Ebeveyn ile Yaşama ve Psikolojik Sağlamlık

(34)

Boşanma; psikolojik, sosyal ve hukuki sonuçları olan bir süreçtir. Bu süreç her bireyde farklı bir seyir izlemekte ve özellikle çocuklar üzerinde olumsuz etkiler bırakabilmektedir. Eğer bir evlilik birliği bitme noktasına gelmişse, bu evliliği bitirirken tarafların üzerinde önemle ve öncelikle durması gereken konu, çocuklarının boşanma sürecinden en az zararla çıkmasının sağlanmasıdır (Asıltürk, 2004). Hukuk yönünden boşanma, evlilik sözleşmesinin sona ermesidir. Ancak ruhsal açıdan, ailenin bölünmesine ya da tümden dağılmasına yol açan ve bütün aile üyelerini sarsan karmaşık bir olaydır. Boşanmaların büyük çoğunluğunun, evliliğin ilk yıllarında olduğu düşünülürse, aile birliğinin bozulmasından en çok zarar görenlerin, küçük çocuklar olduğu ortadadır. Gerçekten, kişiliğin geliştiği bu ilk yıllarda, çocuk için en önemli şey, analı babalı bir yuvada sevilerek, güven duyarak yetişmektir (Yörükoğlu, 1978). Yapılan araştırmalar, boşanmış aile çocuklarında ruhsal uyumsuzluk oranının yüksek olduğunu ortaya koyuyor. En sık görülen ruhsal uyumsuzluklar arasında okul başarısızlığı, çeşitli davranış bozuklukları ve duygusal çökkünlük sayılmaktadır (Yörükoğlu, 2000).

Boşanma kararı genellikle aylar ya da yıllar süren bir gelişim sürecinden geçse de çoğu kez ani patlama görünümünde ortaya çıkar. Evlilik ne denli mutsuz olursa olsun yine de boşanma kararı insanları korkutan bir olaydır. Kararı güçleştiren bir diğer etmende durumun çocuklara nasıl açıklanacağıdır. Kararı ve nedenlerini gizlemeye çalışmak ya da üstü kapalı bir şekilde açıklamak çocukta belirsizlik ve güvensizlik yaratır. Bu nedenle, çocuğun konuyu açıkça soruşturabilmesine olanak sağlayacak bir ortam yaratmak gerekir. Soracağı her sorunun yanıtlanacağını bilmek çocuğun kaygılarını azaltır (Gençtan, 1982).

Hızlı kentleşme, göç ve sanayi devriminin dayattığı yeni yaşam biçimleri ve değerleri aile kurumunu bir parçalanma ve dağılma sürecine itmiş ailenin temel foksiyonlarını yerine getiremeyecek derecede zayıflamasına yol açmıştır. Bunun sonucu olarak ailenin bölünmesi, parçalanması, tek ebeveynli ailelerin giderek artması, boşanma oranının yükselmesi, evlilik dışarı beraberliklerin çoğalması, suç oranlarının artması, uyuşturucu kullanımı, şiddetin yaygınlaşması, kimlik bunalımı, tatminsizlik gibi insani ve dolayısı ile toplumu tehdit eden sorunlar baş göstermiştir ( Demirkan, 2006).

(35)

Boşanmayı ve ayrılığı yaşayan ergen ve çocuklar ruhsa problemler yaşama riskiyle karşı karşıyadır. Ayrılık ve boşanma ile ergen intiharları arasında güçlü bir ilişki bulunmuştur. Psikolojik olarak sağlam olan ergenler, olaylar her ne kadar acı verici ve stresli olsa da zarar görmekten kaçmıyor, bunun yerine boşanmayı bir büyüme ve gelişme süreci olarak yaşıyorlar (Robson, 1991, Akt; Gürgan, 2005). Boşanma strese yol açmasına rağmen, toplumdan ve aileden gelen sosyal destekler stresi azaltıp, olumlu sonuçlar ortaya çıkarabilir. Ortamsal değişkenler, sadece aile etkileşimini etkiledikleri zaman (anne babalık davranışları gibi) çocuğun uyumunu etkilemektedirler. En ağır şartlarda bile yüksek düzeyde anne babalık becerileri çocuğun uyumu için yeterli gözükmektedir (Benard, 1991; Forgatch, Petterson ve Ray, 1996. Akt; Gürgan, 2005).

2.5. PSİKOLOJİK SAĞLAMLIKLA İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

Sağlamlık araştırmalarında temel soru şudur: “Neden bazı insanlar baskı altında yıkılırken diğerleri şiddetli hastalık, sevilen birinin ölümü, yoksulluk ve hatta doğal afetler ve savaş gibi büyük felaketler karşısında zarar görmemiş görünmektedir?”. Boylamsal açıdan bakıldığında ise gelişimsel soru, nasıl olup da bazı çocuklar ve gençlerin güçlüklerin üstesinden gelerek kendine özen gösteren, yeterli ve kendine güvenen yetişkinler haline geldikleridir (Werner, 2000; Akt; Eminağaoğlu, 2006).

Psikolojik sağlamlıkla ilgili çalışmaların çoğu yurt dışında yapılmıştır. Türkiye’de psikolojik sağlamlık üzerine yapılan çalışmaların sayısı oldukça sınırlıdır. Bu bölümde önce yurt dışında, sonra da Türkiye’de yapılan araştırmalara yer verilecektir.

(36)

Psikolojik sağlamlıkla ilgili en kapsamlı boylamsal araştırma Werner tarafından yapılmıştır. Araştırma grubunu Hawaii’nin Kauai adasında 1955 yılında doğan 698 çocuk oluşturdu ve bu çocuklar yaklaşık 40 yıl boyunca izlenerek yüksek risk çevrelerine büyümenin çocuklar üzerindeki etkileri araştırıldı. Çocukların ebeveynlerinin çoğu, Japon, Portekiz, Filipin, ve Havaili vasıfsız çiftlik işçileriydi. Bu gruplardaki kültürel farklılıklar onların çocuk yetiştirme tarzlarının birbirinden farklılaşmasına neden olmaktadır. Çocukların %54’ünün ailesi yoksul olduğu ve yaklaşık olarak 1/3 ünün ailesinde şiddet, alkolizm, boşanma, ciddi sağlık problemleri ve akıl hastalığını gibi olumsuz durumlar olduğu için yüksek risk grubu olarak kabul edildi. Bu kişiler 30’lu yaşlara gelinceye kadar bu araştırma sürdürülmüştür. Bu çocukların yaklaşık yarısı yoksulluk içinde büyümüş, 1/6’sına zihinsel engelli tanısı konmuş, 2/3’ünde yaşamlarının ilk on yılında ciddi biçimde öğrenme güçlüğü görülmüştür. Bununla birlikte araştırmacılar, bu çocukların yaklaşık üçte birinin oldukça normal birer genç yetişkin olduklarını saptamışlardır. Bu çocuklara “sağlam” çocuklar denmiştir. Araştırmacılar bu çocukları diğerlerinden farklı kılan etmenleri belirlemek için bu çocukların bireysel özelliklerini, aile yapılarını ve çevresel faktörleri incelemişlerdir. Sonuçta bu çocukların diğer akranlarına göre daha özerk, bağımsız, empatik, becerikli ve meraklı oldukları, akranlarıyla daha iyi ilişkiler kurdukları ve daha iyi sorun çözme becerilerine sahip oldukları bulunmuştur (Werner, 1994; 1995; Werner & Smith, 1989; 1992, Akt; Seccombe, 2002).

Werner ve Smith (1977; 1989; 1992) tarafından yürütülen bir başka boylamsal çalışmada, anne-babanın ruh sağlığının bozuk, alkolik, istismarcı ya da suç islemiş olduğu ailelerde ya da yoksulluk, savaş gibi olumsuzlukların yaşandığı toplumlarda büyüyen çocukların yarısı ile üçte ikisi arasında bir oranının bu zorlukların üstesinden geldiğini ve yaşamlarındaki bu riskleri “sağlamlığa” dönüştürdüklerini belgelemiştir. Sağlamlık terimi risk ve zorluklar karsısında başarılı bir uyum ve değişim süreci geliştirmeye yardımcı olan özellikleri tanımlamak için kullanılmaktadır (Akt; Eminağaoğlu, 2006).

Öğrenciler ile yapılan bir başka çalışmada Alfred ve Smith (1989) psikoloji bölümünde okuyan 84 üniversite öğrencisinin stresli durumla karşılaştıklarında bilişsel değerlendirmelerini incelemişlerdir. Araştırmanın sonucunda, psikolojik

(37)

olarak sağlam olan bireylerin tehdit oluşturan durumla karşılaştıklarında değerlendirmelerini olumlu olduğunu ve psikolojik sağlamlığın stres üzerinde orta düzeyde ilişkisi olduğunu belirmişlerdir (Akt; Terzi, 2005).

Sheppard ve Kashani (1991) 14-16 yaşları arasında 75 erkek ve 75 kadın toplam 150 kişinin katıldığı araştırmalarında, psikolojik sağlamlığın bağlanma ve meydan okuma unsurları ile kaygının fizyolojik ve psikolojik unsurları arasındaki ilişkiyi incelemişlerdir. Araştırmanın sonuçları, düşük stresli erkeklerin bağlanma ve denetim düzeyi ile ilişkili olarak daha az fizyolojik ve psikolojik belirti gösterirken; yüksek stresli erkeklerin bağlanma ve denetim düzeyi düşük olduğu durumda daha fazla problem yaşadıklarını göstermiştir. (Akt; Terzi, 2005)

Boşanmış ebeveyne sahip olma, okulda düşük not alma, işini kaybetme gibi yaşam olaylarıyla karşılaşmış 14-17 yaş grubu 144 çocukta sağlamlık özelliklerinin araştırıldığı diğer bir çalışmada ise psikolojik sağlamlığın ölçümünde akran ve öğretmen derecelendirme ölçeklerine ve okul notlarına başvurulmuştur. Zeka, içsel denetim odağı, sosyal yetenekler, ego gelişimi ve olumlu yaşam olayları, sağlamlıkla ilişkili bulunmuştur (Luthar, 1991, Akt; Eminağaoğlu, 2006).

Jessor, Van Den Bos, Vanderryn, Costa ve Turbin (1995) çalışmalarında, bireyin çevresindeki yetişkinlerle olumlu ilişkilerinin olması, arkadaşlarının olumlu davranış örüntülerine sahip olması ve ailenin çocuk üzerinde kontrolü olması gibi koruyucu faktörlerin problem davranışların görülme sıklığını azalttığı belirlenmiştir (Akt; Siyez, 2006).

Cappella ve Weinstein (2001) araştırmalarında liseye düşük okuma yeterliliği ile başlayan ergenlerin, akademik başarısızlığa ve okulu bırakmaya karşı daha eğilimli olduklarını bulmuşlardır. Liseye kadar düşük başarı riski altında bulunan çocuklar, lisede de başarısızlığa karşı daha eğilimlidirler. Liseye okuma yetersizliği ile başlayan ergenlerin %85’i aynı şekilde kalmaktadır. Sadece %15’i okuma yeterliliğini orta düzeye veya üst düzeye çıkarabilmektedir. Fakat daha az başarısızlıkla liseye geçiş yapanlar okuma düzeylerini orta veya üst düzeye çıkarabilmektedirler. Öğrencilerin akademik sağlamlığını yordayan koruyucu faktörler; deneyimlerden, demografik özelliklerden, psikolojik alanlardan ve okul

(38)

çevresindeki ortamlardan gelmektedir. Kadın olmak, içsel kontrole sahip olmak ve lisede akademik bir eğitim almak; lisedeki akademik sağlamlığı yordamaktadır. (Akt, Özcan, 2005)

Cumberland-Li, Einsberg ve Reiser (2004), çocukların sağlamlık düzeyleri ve duygularını kontrol edebilmeleri konusunu araştırmışlardır. Çalışmanın örneklemini yaş ortalaması 6 olan, 42 kız ve 40 erkek çocuk oluşturmaktadır. Çalışmanın sonucunda kızların erkeklere oranla duygularını daha yüksek düzeyde kontrol edebilme yeteneğine sahip oldukları ortaya konmuştur.

2.5.2. Psikolojik Sağlamlıkla İlgili Türkiye’de Yapılan Araştırmalar

Türkiye’de Psikolojik sağlamlıkla ilgili çalışmaların sayısı oldukça sınırlıdır. Bu araştırmalara ilişkin bilgiler ve araştırma sonuçları aşağıda özetlenmiştir.

Gizir (2004) tarafından yapılan çalışmada yoksulluk içindeki sekizinci sınıf ilköğretim okulu öğrencilerinin akademik sağlamlıklarının (academic resilience) gelişmesine yardım eden koruyucu bireysel özellikler ile çevresel faktörlerin incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırmanın örneklemi Ankara ilinin düşük sosyo-ekonomik düzeyde olan gecekondu bölgelerindeki 6 ilköğretim okuluna devam eden 872 (439 kız, 433 erkek) sekizinci sınıf öğrencisinden oluşmaktadır. Öğrencilerin 6., 7. ve 8. sınıf genel not ortalamaları “Akademik Basarı” ölçütü olarak kabul edilmiştir. Gizir’ in çalışması sonucunda amaç olarak yoksulluk altında yetişen ergenlerin psikososyal gelişimlerini ve sağlamlıklarını artırmak için mevcut kaynakların çeşitliliğini ve bu kaynaklara ulaşılabilirliği artırmak, aynı zamanda akademik sağlamlık sürecine katkı sağladıkları gözlenen bireysel ve çevresel koruyucu faktörleri harekete geçirerek, yoksulluğun ergenler üzerindeki olumsuz etkilerini azaltmak gerektiği belirlenmiştir.

Özcan (2005) tarafından yapılan bir araştırmada lise öğrencilerinin sahip oldukları psikolojik sağlamlık özellikleri ve koruyucu faktörler ailelerinin birliktelik boşanmışlık durumuna ve öğrencilerin cinsiyetlerine göre karşılaştırılmıştır. Ayrıca, ailelerinin birliktelik-boşanmışlık durumu ve öğrencilerin cinsiyetinin öğrencilerin sahip oldukları sağlamlık özelliklerini ve koruyucu faktörleri yordayıp

(39)

yordamadığına bakılmıştır Araştırmanın örneklemi Ankara ili Mamak ilçesindeki liselerden 70’i anne-babası boşanmış, 82’si anne-babası birlikte yaşayan olmak üzere, toplam 152 öğrenciden oluşmuştur. (Boşanmış aile çocukları okul rehberlik ve psikolojik danışma servislerindeki öğrenci tanıma formlarından yararlanılarak tespit edilmiştir). Bu öğrencilerin 76’sı kız, 76’sı ise erkektir. Öğrencilerin sahip oldukları psikolojik sağlamlık özellikleri ve koruyucu faktörler California Yılmazlık Değerlendirme Ölçeği ile saptanmıştır. Araştırmada, anne-babası birlikte olan lise öğrencilerinin sahip olduğu sağlamlık özellikleri ve koruyucu faktörler anne babası boşanmış olanlara göre daha yüksektir. Cinsiyete göre ise kızların epatik becerilere erkeklere göre yüksek düzeyde sahip oldukları bulunmuştur.

Terzi (2005), öznel iyi olmaya ilişkin psikolojik sağlamlık modeli araştırmasının örneklemini Gazi Üniversitesi, Eğitim Fakültesinin 395 öğrencisi oluşturmaktadır. Psikolojik sağlamlığın bilişsel değerlendirme ve başa çıkma aracılığı ile iyi olma üzerinde etkisinin olduğu ortaya koyulmuştur.

Yine Türkiye’de Gürgan (2006) tarafından yapılan araştırmada “yılmazlık eğitimi grup danışma programı”nın üniversite öğrencilerinin yılmazlık düzeylerine etkisi incelenmiştir. Bu çalışma Ankara Üniversitesi ve Gazi Üniversitesinden yılmazlık düzeyi düşük olan öğrenciler arasından yansız olarak seçilmiş 36 denekle gerçekleştirilmiştir. Araştırma sürecinde “yılmazlık eğitimi grup danışma programı” uygulanan grubun ve uygulanmayan grubun “Yılmazlık Ölçeği” (YÖ) öntest ve sontest puanları arasında fark olup olmadığı test edilmiştir. “Yılmazlık Eğitimi Grup Danışma Programı” nın deneklerin yılmazlık özelliklerini arttırmakta etkili olduğu ve bu etkinin uzun süreli olduğu görülmüştür. Bu araştırmada, yılmazlık düzeyleri düşük kişilere yılmazlık düzeylerini arttırmaları için bilgi, beceri ve farkındalık kazanmalarına yardımcı olabilecek yaşantılar geçirmelerini sağlayacak psikodrama ile bütünleştirilmiş bilisel davranışçı yaklaşım ve varoluşçu yaklaşım odaklı, bilgilendirmeye, yarı yapılandırılmış psikodrama ısınma oyunları ile etkileşime dayalı yılmazlık eğitimi grup danışma programı geliştirilmiş ve etkililiği deneysel olarak test edilmiştir.

Eminağoğlu (2006), lise ve üniversite öğrencilerinden farklı olarak sokak çocuklarının sağlamlığı konusunda çalışma yapmıştır. Bu araştırmada sokak

Şekil

Tablo 2 den görüleceği üzere araştırmaya katılan 499 öğrencinin 96 sı tek ebeveyn  ile yaşamaktadır
Tablo 4. Araştırmaya katılan öğrencilerin öğrenim gördükleri okullara  göre dağılımları
Tablo 8. Psikolojik Sağlamlık ve Ergen Gelişim Ölçeğinin İçsel Koruyucu Faktörler Boyutu Alt-Ölçeklerine Ait Güvenirlik Katsayıları
Tablo 9. Varimaks Rotasyonlu Faktör Analizi Sonuçları 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 MADDE5 0,775545 MADDE4 0,767107 MADDE6 0,752019 MADDE2 0,748527 MADDE1 0,740546 MADDE3 0,644745 0,315683 MADDE7 0,580365 0,385482 MADDE8 0,759687 MADDE9 0,739598 MADD
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

“Türk Toplumunda 1960’lı Yılların Yaşam Tarzı Dinamiklerinin Kadın Dış Giyim Modasına Etkileri”nin incelendiği çalışmada, Türk kadınlarınca takip

Geneleksel yöntem olan basit, aralıklı dikiş tekniğini kullandığımız ve çalışma sonunda deneklerin ancak %42,8’inde akım olan kontrol grubu

Yetiştirme yurdunda yaşayan ergenlerin problemlerini ve ergenlik sorunlarıyla başa çıkma düzeylerini belirlemek amacıyla “Kişisel Bilgi Formu”ndan, “Problem Tarama

Bu çalışmanın amacı, 15 – 18 yaş aralığındaki ergenlerin akıllı telefon bağımlılığı ile olumsuz değerlendirilme korkusu arasındaki ilişkinin cinsiyet, yaş, anne baba

Okula devam eden ergenlerin problem çözme becerilerine bakıldığında ise problem çözme becerilerinin doğum sırasına, kardeĢ sayısına ve hayatıyla ilgili

Çalışmanın örneklem grubunu oluşturan ergenlerin Toronto Aleksitimi Ölçeğinden aldıkları puanlar sonucunda düşük aleksitimik düzeyi olanlar ile yüksek

· Ergenlerin nargilenin sağlığa etkileri algı ölçeği puanları ile sigara içme ve nargile kullanma durumları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir

Infants whose fathers had schizophrenia were found to be 1.58 (95% confidence interval = 1.10–2.52, P < .05) times more likely to have LBW than their counterparts whose fathers