• Sonuç bulunamadı

Siyasal reklam filmlerinde ’Öteki’nin inşası

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Siyasal reklam filmlerinde ’Öteki’nin inşası"

Copied!
26
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ÖZET

Doğru Yol Partisi’nin 14 Mayıs 2005 tarihinde toplanan 8. Olağan Büyük Kongresi öncesi, Türk televizyon kanallarında yayınlattırdığı iki siyasal reklam filminden birincisi, bu çalışmanın anlam-landırma nesnesini oluşturmaktadır. Çalışmanın amacı, bu siyasal reklam metninde öncelikle 59. Adalet ve Kalkınma Partisi Hükümeti’nin ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasal ’öteki’ olarak ileti aktaran gösterge dizgeleri ya da anlam aktaran göstergeler aracılığıyla nasıl inşa edildiğini çözümlemektir. Bu amaçla anlamlandırma nesnesini oluşturan reklam metni, Grei-mas’ın yüzeyden derine doğru giden üç aşamalı “Yapısalcı Anlatı Göstergebilimi” yöntemiyle söylem, anlatı ve temel anlam düzeylerinde okunmuştur. Söylem çözümlemesi olarak adlandırılan birinci aşamada, reklam metninin söylemi oluşturan söz dizim ve anlam bileşenlerinin yapılandır-dığı söylem yapısı ortaya konulmuştur. Anlatı çözümlemesi olarak adlandırılan ikinci aşamada, anlatı izlenceleri içindeki eyleyenlerin zaman ve uzam içindeki işlevleri açığa çıkarılmıştır. Üçün-cü aşamada ise, genel olarak içeriğin derin yapısı ortaya konulmuştur. Araştırma, reklam metinle-rinde siyasal aktörlerin ve kurumların dilsel ve dil dışı gösterge sistemleri aracılığıyla yan anlam ve çağrışım düzeylerinde olumlu veya olumsuz biçimde inşa edildiğini göstermiştir.

Anahtar sözcükler: Siyasal reklamlar, yapısalcı anlatı göstergebilimi, söylem analizi, anlatı ana-lizi, derin yapı anaana-lizi, siyasal ’öteki’, toplumsal inşa.

THE CONSTRUCTION OF ‘OTHER’ IN THE TELEVISED POLITICAL SPOTS

ABSTRACT

This study chooses as the object of analysis one of the two political commercials of the ’True Path Party’ (DYP), it was broadcast by the various Turkish television channels for the meeting its 8th Ordinary Grand Congress at the 14 Mai 2005. This article aims to analyse how particulary the 59th Government of ’Justice and Development Party’ and Prime Minister Recep Tayyip Erdoğan as political ’other’ are constructed by the message transmitted linguistic and visual signs systems and by the meaning constructed signs in those political advertisement text. It has been analysed in the light of Greimas’ structuralist narrative-semiotics methodology based on the three-phase se-miotic approach from the surface structure to the depth structure of syntaxtic and semantic com-ponents of narrative and discursive structures of the mentioned commercial text, it is consist of linguistic/visual signs and sign systems. During the analysis of the discourse, the segmentation has been made in accordance with the rank of appearance of the actants in spatial and temporal flow. The functions of the actants in the narrative programme have been also primary due to the analy-sis of the narrative level. On the third phase, the deep structure analyanaly-sis has been attributed to the basic structure of the content in general. The results of this research suggest that political actors and institutions in the levels of conotation and association positively or negatively constructed and represented in the advertisement text by linguistic and visual signs systems.

Keywords: Political spots, structuralist narrative semiotics, discourse analysis, narrative analysis, deep structure analysis, political ‘other’, social construction.

Yrd. Doç. Dr., Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi GİRİŞ

Teorik ve metodolojik temelleri yapısalcı gös-tergebilime dayanan bu çalışma; dile kurucu, anlam oluşturucu ve biçimlendirici bir rol

yük-lemektedir. Bir öğreti olarak yapısalcılık; dilbi-limden, kültür araştırmalarına, halk masallarına ve edebiyat metinlerine kısaca tüm anlatı türle-rine kadar, çok geniş bir alanda uygulama ör-neklerine şahit olduğumuz, farklı anlamlar yüklense de bireylerin amaçlı ve bilinçli

(2)

eylem-lerinden ziyade ‘yapı’nın belirleyiciliğinden hareket eden, felsefi ve sosyal problemleri yapı fenomeninden yola çıkarak açıklamaya çalışır (Cevizci 1999: 914-915). Çözümleme yöntemi olarak yapısalcılık, bir metnin makro yada büyük yapısında yer alan görüntüsünün altın-daki mikro ya da küçük yapısında yatan kural-ların ve yasakural-ların oluşturduğu ilişkiler bütünü-nü kavramaya çalışır; yapıyı oluşturan bileşen-lerin kendi başlarına anlam taşımadıklarını, bütün içinde birbirleriyle olan bağıntılar, aykı-rılıklar, çelişkiler ve karşıtlıklardan anlam kazandıklarını savunur (Vardar 1998: 132-135, Tüfekçi 2004: 50). Bu anlamda yapısalcılık bütünden yola çıkarak parçayı, parçadan yola çıkarak bütünü anlama yöntemidir. Sözgelimi bir gazete ya da televizyon haber metnine ya da bir reklam metnine yönelik göstergebilimsel bir çözümlemede, önce haber veya reklam metnini oluşturan dilsel ve görsel bileşenleri ayırır ve öncelikle bu parçalar arasındaki bağıntıları, benzerlikleri, farklılıkları, çelişkileri, aykırılık-ları anlamaya çalışırız. Daha sonra, yapıyı oluşturan unsurlar arasındaki bu karmaşık ilişkiler ağından çıkardığımız anlamlarla bütü-ne yöbütü-nelik yorumlar, değerlendirmeler yaparız. Bu çalışmada; inceleme nesnesi olarak, Doğru Yol Partisi’nin (DYP) 14 Mayıs 2005 tarihinde Ankara’da gerçekleştirdiği 8. Olağan Büyük Kongresi öncesinde çeşitli televizyon kanalla-rında yayınlattığı iki reklam filminden birincisi seçilmiştir. 35 saniyelik ilk reklam filmi, dijital ve analog formatlarda hazırlanmış olup, on bir kesitten oluşmaktadır. Her bir kesitte Türki-ye’nin gündeminde yer aldığı varsayılan sorun-lar, izleyiciye durağan görüntüler, ses ve yazı eşleştirmesiyle sunulmaktadır. İncelenen rek-lam filminin üretici öznesi DYP, 59. Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) iktidarının can ve mal güvenliği, uyuşturucu bağımlılığı, tarım, din ve vicdan özgürlüğü, toplumsal cinsiyet, dış poli-tika gibi siyasetin farklı alanlarına ilişkin so-runların üstesinden gelemediğini ima eden anlatılarla bezediği bir üst dil inşa etmeye ça-lışmaktadır. Reklam metninde inşa edilen an-lamlar, AKP hükümetinin konuları ele alış tarzındaki ya da sorunları çözmedeki kudretsiz-liğine, yetersizkudretsiz-liğine, performans, vizyon ve misyon eksikliğine gönderme yapmakta, AKP’yi bir sonraki seçimlerde seçmenlerin gözünde hedef tahtasına dönüştürmeye çalış-maktadır. Reklam metninin genel anlatısı,

varolduğu iddia edilen toplumsal sorunları yeniden üreterek, yan anlam ve çağrışım dü-zeylerinde 59. AKP iktidarını ve Başbakan Tayyip Erdoğan’ı eleştirmeyi amaçlamaktadır. Öte yandan reklam filmi önceki seçimlerde AKP’ye oy vermiş olan ve halen destekleme eğiliminde olan seçmenlerin zihninde şüphe uyandırarak, varolan siyasal tutum ve davranış-ları değiştirmeye çalışmaktadır. Böylece bir yandan daha önce AKP’ye oy vermiş seçmen-lerin mevcut parti bağlarının zayıflatılması amaçlanmakta, diğer yandan kararsız seçmen-lerin siyasal ilgisinin DYP’ye yönlenmesi is-tenmektedir. Bir başka anlatımla reklam filmi varolan sorunları çözebilecek kudrette olan siyasal aktörün DYP olduğunu ima ederek yada akla getirerek, seçmenlere yönelik akıl-cı/pragmatik kısmen de duygusal seslenmelerle bezenmiş bir üst dil inşa eden ileti ve anlamlar aracılığıyla DYP lehine parti bağlılığı oluştur-maya çalışmaktadır.

Çözümlenen siyasal reklam filmi; dilsel ve dil dışı anlam birimleri ya da göstergeler arasında-ki bağıntılar ve karşıtlıklarla kurulmuş, örül-müş, üretilmiş bir doku, bir metin olarak değer-lendirilmektedir. Greimas’ın anlatı göstergebi-limi yönteminin uygulanacağı reklam filminin, kendine özgü bir yapıya sahip olduğu, kuruluş ve üretim sürecinin dizge ve yapı olarak eksik-siz bir duruma getirildiği düşünülmektedir. Bu çalışmanın anlamlandırma nesnesini oluşturan reklam metninin içkin bir yapıya sahip olması, metnin anlam bakımından kapalı bir metin olması demek değildir. Aksine çözümleme nesnesi, metin/yapı ekseninde kalması koşuluy-la kendisiyle bağkoşuluy-lantı kuran okur’un öznel yorumlarına ve metnin yapısını bozmasına, metni yeniden kurmasına açık çoklu anlamların inşa edildiği ve yeniden üretildiği açık bir me-tindir. Bu nedenle söz konusu reklam metni hem gerçekleşmesi sona ermiş bir ürün, hem de yeni bir bakış açısına göre yeniden yaşanacak, yeniden anlamlandırılacak bir üretim kaynağı olarak görülmektedir.

Bu çalışma aralarında bağıntılar ve karşıtlıklar nedeniyle anlamlı bir bütün oluşturan gösterge-ler dizgesinden oluşan anlamlı bir yapıyı, insan zihninin ürünü olarak görmektedir. Bu nedenle inceleme nesnesi olan reklam filmini yapılandı-ran göstergeler dizgesinin kuruluş, yapılış aşa-maları, tutarlı bir terimler ağı, bir kuramsal model yardımıyla yeniden üretilmeye ve inşa

(3)

edilmeye; kısacası anlamlandırılmaya çalışıla-caktır. Söz konusu reklam filmindeki anlamla-rın oluşumu, göstergeler dizgesini oluşturan bileşenler arasındaki bağıntılar, benzerlikler veya karşıtlıklar incelenerek ortaya koyulacak-tır. Bu bağlamda çalışma, sadece reklam met-nindeki gösterge dizgeleri ya da anlam birimle-rini betimlenmesiyle yetinmeyecek, bu sistem-lerin üretiliş süreci de yeniden yapılandırmaya çalışacaktır. Öte yandan reklam metninin seç-menler için taşıdığı anlamlar kavranmaya çalı-şılacak ve bu anlam birimlerinin oluşturduğu bütünün üretiliş aşamaları, göstergebilime dayalı bir okumayla ortaya çıkan bir söylem içinde yeniden üretilecektir.

Anlamlandırma nesnesini okuma çabası; rek-lam metninde kodlanan, inşa edilen bütün an-lamları ortaya çıkarma iddiasını taşımamakta-dır. Bu çalışmanın tek amacı çözümlenen rek-lam metnindeki anrek-lamlı dizgelere, kısmen ve geçici de olsa tutarlı bir biçimde yaklaşabilmek ve bu tür metinleri okumak, anlamlandırmak isteyen araştırmacılara uygun bir anlamlama modeli sunabilmek, yorumlama konusunda onlara bir nebze olsun katkı sağlayabilmektir. Çalışmada; siyasal reklam filmlerinde para-digmatik ve sentagmatik bir yapıda yer alan dilsel ve dil dışı göstergelerin yan anlam ve çağrışım düzeylerinde, siyasal aktör ve kurum-lara (siyasal liderler ve partiler) ilişkin olumlu veya olumsuz anlamların inşa edilmesine aracı-lık ettiği varsayılmaktadır.

Çalışma, biri teorik diğeri uygulama olmak üzere iki bölümden oluşmaktadır. Teorik bö-lümde, bir kuram ve yöntem olarak göstergebi-lim yaklaşımı betimlenmiş; uygulama bölü-münde ise reklam filmi Greimas’ın metnin yüzey yapısından derin yapısına doğru giden üç aşamalı yapısalcı anlatı göstergebilim yöntemi ile kesitlere ayrılarak okunmuş, çözümlenmiş-tir.

MEDYA ÇALIŞMALARINDA GÖSTER-GEBİLİM YAKLAŞIMI

Genel olarak göstergebilim anlamlı bütünleri, bir başka deyişle dilsel ve görsel göstergeleri ve gösterge sistemlerini betimlemek, gösterge-lerin birbiriyle kurdukları ilişkileri belirlemek, birbirine eklemlenen anlamların oluşma biçim-lerini keşfetmek, göstergeleri ve gösterge sis-temlerini sınıflandırmak, insanların birbirleri

veya dış dünya ile kurdukları iletişimi ve etki-leşimi epistemolojik, metodolojik ve betimsel açıdan tümü kapsayıcı, tutarlı ve yalın bir ku-ram oluşturmak amacıyla inceleyen bir bilim dalıdır (Rifat 2000a: 127). Bir bilim dalı olarak göstergebilim; bir kültürdeki göstergelerin nasıl oluştuğunu, göstergelerin çalışma biçimlerini ve hangi yasalar çerçevesinde işlediğini, gös-tergelerle anlamın nasıl aktarıldığını ve bir kültürde yer alan göstergelerin bütün kullanım biçimlerini inceler (Hartley 1978: 37, Hawkes 1997: 123). Öte yandan göstergebilim, hem kişiler arası iletişim sürecinde hem de kitle iletişim sürecinde aktarılan dilsel veya görsel gösterge dizgelerini çözümlemek için kullanı-lan bir çözümleme yöntemidir (Bignell 2002: 5-6).

Göstergebilim alanında geliştirilen tüm anlam modelleri büyük ölçüde birbirine benzeyen bir yapıyı paylaşırlar. Bu modellerin her biri anlam çalışmalarına şu ya da bu biçimde katılabilecek üç öğeyi içerir. Bunlar, 1. Gösterge, 2. Göster-genin gönderme yaptığı şey, 3. GösterGöster-genin kullanıcıları. Bu üç öğeden gösterge, kendisin-den başka bir şeye gönderme yapan, duyuları-mızla kavrayabileceğimiz fiziki bir şeydir ve varlığı, kullanıcıların onu bir gösterge olarak kabul etmelerine bağlıdır (Fiske 1990: 41). Greimas’ın Anlatı Göstergebilimi

Bir metnin yapısı, iletisi ve anlamı; içerik ana-lizi, retorik anaana-lizi, yorumbilim anaana-lizi, anlam-bilim analizi, anlatı analizi, söylem analizi, göstergebilim analizi gibi farklı araç ve yön-temler kullanılarak çözümlenebilir. Biz bu çalışmada, dilsel ve görsel gösterge dizgelerin-den oluşan inceleme nesnesinin anlam evrenini kavramak, reklam metninin yüzey ve derin yapısındaki söylem, anlatı ve temel anlamları açığa çıkarmak amacıyla Aldirgas. J. Grei-mas’ın yapısalcı anlatı göstergebilimi yöntemi-ni kullandık.

Greimas; anlatı göstergebilimini, anlamlı bü-tünlere özgü anlam aykırılıklarını, anlamların birleşimini bir üst dil aracılığıyla yeniden üre-terek açıklayan bir bilim dalı olarak tanımlar (Kıran 1987: 60). Böyle bir göstergebilim, bu amaçla sadece ileti aktaran gösterge dizgelerini ya da anlam aktaran göstergeleri değil ayrıca anlamlı bütünleri, ya da anlamlama dizgelerini

(4)

inceler. Greimas’ın anlamlama kuramının çö-zümleme aracı üç aşamadan oluşur: 1. Betim-leme düzeyi, 2.Yöntembilim düzeyi, 3. Bilim kuramı düzeyi. Betimleme düzeyi çeşitli kav-ram (öğe, birim, kategori, sınıf vb.) ve işlemle-rin (belirleme, kesitleme, değiştirme vb.) kulla-nıldığı ve incelenecek gösterge dizgesinin ya da anlamlı bütünün betimlendiği düzeydir. Böylece inceleme konusu açıklayıcı bir dil aracılığıyla bir başka düzeye aktarılır (Kıran 1987: 61, Rifat 2000a: 210). Yöntembilim düzeyi, betimleme düzeyinde başvurulan kav-ram ve işlemlerin hem gözden geçirildiği hem de aralarında bir iç tutarlılığın kurulmaya, bir uyuşmanın sağlanmaya çalışıldığı düzeydir. Bilim kuramı düzeyi; varsayımların tümdenge-lim yoluyla ortaya konulduğu, göstergebitümdenge-lim kuramının yöntembilim ve betimleme düzeyle-rinin dayandığı kalkış noktadır. Bu düzeyde, belli sayıda kanıtlanmamış kavramlardan olu-şan bir bütün söz konusudur. Bu düzeyde kanıt-lanmayan ama doğruluğu kabul edilen kavram-lar ortaya atılır. Bu düzeyde göz önünde bulun-durulması gereken konu, bu aksiyomatik diz-gedeki kavramların mümkün olduğunca azal-tılmasıdır (Rifat 2000a: 211, Rifat 2001: 31). İşte bu üç düzeyin birbirini denetlemesinden ve birbiriyle tutarlı bir biçimde birleşmesinden oluşan Greimas’ın kuramı, göstergebilimi yal-nızca iletişimin gerçekleşmesi için gerekli durumu, koşulları hazırlayan yalın gösterge dizgelerini değil, amaçlı olarak bir ileti sunma-yan, ama yine de anlam katmanlarından oluşan bütün gösterge dizgelerini çözümlemek için kullanılabilecek uygun bir kuramdır ve sürekli kendini geliştirmektedir. Bu kuram, herhangi bir anlamlı bütünün hangi anlam katmanların-dan geçerek oluştuğunu bir üst dil aracılığıyla yeniden üretmeye çalışır. Dolayısıyla bir gös-terge dizgesindeki anlamları değil de anlamın eklemleniş biçimini, anlam üretiminin gerçek-leştiği süreçleri ortaya koymaya çabalar (Rifat 2000a: 212).

Greimas’ın anlatı göstergebilimi; Saussure’ün yapısal dilbiliminden, Propp’un Rus peri ma-sallarının kelime yapısını, kelimelerin oluşu-munu, anlam ve işlev yönünden kelime türleri-ni incelediği ünlü çalışmasının kalkış noktasını oluşturan biçimbiliminden ve Lévi Strauss’un mitlerin yapısal analizinden güçlü biçimde etkilenmiştir. Greimas, kendi kuramının

mer-kezinde yer alan dilsel gösterge metaforunu Saussure’den ödünç almıştır. Greimas için edebiyat bir dildir ve anlatı da bu dilin bir par-çasıdır. Greimas anlatının kesitlerinin grameri-ni anlama, anlatının dizisel (paradigmatic)

dili’ni (language) keşfetme ve bu dilin tekil bir

anlatının sözcükleri’nde (parole) nasıl dışa vurulduğunu kavramayı amaçlamaktadır. Ja-cobson sesbirimlerini ayırt ederken, Lévi Stra-uss mit kümelerini incelerken, Greimas eyle-yenlerin rol ve işlevleri aracılığıyla keşfettiği anlamlandırmanın en küçük birimi olan anlam birimcik demetleri üzerine odaklanmıştır (Du-vall 1982: 192).

Şekil 1: Greimas’ın Yapısalcı Anlatı Gösterge-bilimi Kuramının Çözümleme Modeli, Honti 2004: 521, Günay 2002: 187

ÜRETİCİ SÜREÇ

Sözdizim Bileşenleri Anlam Bileşenleri ANLATI YAPILARI Temel Yapı Düzeyi Anlatı Düzeyi Derin Yapı TEMEL SÖZDİZİM Göstergebilim Dörtgeni TEMEL ANLAM Yüzey Yapı Yüzey Yapı-daki Anlatının Sözdizimi Eyleyenler Şeması ve İşleyişi ANLATININ ANLAMI SÖYLEM YAPILARI SÖYLEMİN SÖZDİZİMİ Söylem Eyleyenler Zaman Uzam SÖYLEMİN ANLAMI Konulaştırma Betimleme

Çözümleme Yöntemi: Greimas’ın Yapısalcı Anlatı Göstergebilimi

Göstergebilimin Paris Okulu’na mensup en önemli temsilcilerden biri olan Algirdas J. Greimas’ın yapısalcı anlatı göstergebilimi; bir metnin yapısındaki farklılıklar, karşıtlıklar, çelişkiler, içermeler ya da tümlemelerin kav-ranmasına vurgu yapan (Nef 1977: 17), anlatı bilimi (narratology) ve göstergebilimi (semio-tics) birleştirerek hem analitik hem de yapısalcı bir metin çözümleme yöntemidir. Anlatı bilim, edebi metinlerin analizi için geliştirilen, her-hangi bir metni kendi içinde bir bütün kabul ederek eş zamanlı bir şekilde çözümleyen bir

(5)

edebiyat kuramıdır. Anlatı göstergebilimi, edebi metinleri sistematik ve bilimsel olarak incelerken, metinlerin anlamsal ve ideolojik içeriğini açığa vurmaya çabalar (Duvall 1982: 192).

Bu çalışmada göstergebilim doğrudan doğruya göstergeyle değil de, anlamla, anlamlandırmay-la birlikte ve ananlamlandırmay-lamın üretilmesini açığa çıkar-maya çalışan bir metin çözümleme yöntemi olarak ele alınmaktadır. Bu tanımdan yola çıkarak çözümlenecek reklam metni; bir söy-leme, bir anlatıya ve örtülü anlamlar içeren bir dizgeye sahip anlam birimlerinden oluşan bir göstergeler bütünü ya da yapı olarak ele alın-maktadır. Böyle bir metnin içerik düzlemini kavramanın yolu da öncelikle anlatım düzlemi-ni kavramaktan geçer (Rifat 2001: 27). Bu nedenle, göstergebilimci çözümleme işlemine önce anlatım düzleminden başlar. Bu aşamada yapılacak ilk iş anlatım düzlemini kurallı, yön-temli biçimde kesitlere ayırarak önce kişilerin uzam ve zaman içinde dil yetisi aracılığıyla nasıl konumlandırıldıklarını belirleyerek söy-lemsel düzeye ulaşmaktır. Sonra eyleyenlerin olay örgüsü içindeki işlevleri saptanıp, kişilere bağlı eylem, olay ve duyguların nasıl düzen-lendiği, bir anlatı izlencesi içinde nasıl eklem-lendiği kavranmaya çalışılarak anlatı düzeyine geçilir. Oradan da metnin söylem ve anlam düzeylerinde belirlenen anlam evreninin da-yandığı en soyut, en derin düzeydeki gizil yapı-ların neler olduğu kavranmaya ve açığa çıkar-maya çalışılarak temel yapı düzeyine ulaşılır (Rifat 1996: 27, Rifat 2001: 33-34, Günay 2002: 187).

Greimas’ın anlatı göstergebiliminde, bir metnin üç değişik düzeyde düzenlenen içerik düzle-mindeki biçimi üç aşamada çözümlenir. Yüzey yapıdan derin yapıya doğru bir yön izleyen bu çözümleme düzeyleri şöyle bir adlandırmayla sıralanmaktadır: 1. Söylem düzeyi, 2. Anlatı düzeyi, 3. Temel yapı düzeyi. Bu düzeyler de iki tür bir süreç içermektedir: Üretim süreci ve çözümleme süreci. Çözümlemenin başlangı-cında oluşturulan soruna gösterge dizgelerinin üretimi açısından ve sadece teorik olarak yak-laşıldığında, temel yapı düzeyinden (derin yapıda yer alan ve anlam oluşumunun temel-lendiği en soyut, en temel aşama) anlatı düze-yine (temel anlam yapılarının anlatı izlencele-rinde yer aldığı işlevsel birimler olan eyleyen-lere dönüştüğü aşama) oradan da söylem

düze-yine (işlevsel birimler olan eyleyenlerin kişi durumuna dönüşerek belirli bir zaman ve uzam içinde konumlandığı) geçiş söz konusu olmak-tadır. Üçüncü aşamadan sonra çözümlemede kullanılan anlatı göstergebilimi yönteminin inceleme konusu dışında kalan anlatım düzle-mi, yani metin haline dönüşme süreci gelmek-tedir. Öte yandan bir metnin içerik düzlemin-deki süreçlere gösterge dizgelerinin çözüm-lenmesi açısından bakarsak bu kez ters yönde bir süreç izlenir. Yani çözümlemeci anlatım düzlemini kesitlere ayırarak, önce söylem dü-zeyine (betimleme düzeyi) yaklaşır (yani kişi-lerin uzam ve zaman içinde yer alışlarını ele alır), ardından anlatı düzeyine geçer (kişilerin anlatı izlenceleri içindeki işlevlerini değerlen-dirir), son olarak da temel yapı düzeyine ulaşır. Metni, yüzeyden derine uzanan bu aşama sıra-sını izleyerek çözümleyen bir göstergebilimci, çalışmasını sunarken çözümleme aşamalarında tersine bir sıra izleyebilir (Greimas ve Rastier 1968: 87, Adam ve Schneerson 1982: 135, Greimas ve Ricoeur 1989: 552, Rifat 2001: 34).

Bir metni Greimas’ın anlatı göstergebilimini kullanarak çözümlemek isteyen bir göstergebi-limcinin, anlamlı bir bütünün içerik düzlemine yüzeyden derine doğru yaklaşacağı üç düzeye ilişkin izleyeceği yol ya da yapacağı işlemler ve sırası şu biçimde olmalıdır (Rifat 1996: 27): Önce eyleyenlerin, zaman ve uzamın bir dil yetisi aracılığıyla nasıl düzenlendiğini araştırır. Sonra eyleyenlerin olay örgüsü içindeki işlev-lerini saptamaya, kişilere bağlı eylem, olay ve duyguların nasıl düzenlendiğini, bir anlatı iz-lencesi içinde birbirlerine nasıl bağlandığını kavramaya çalışır. Son olarak metnin ilk iki düzeyinde belirlenen anlam evreninin kaynağı-nı oluşturan en soyut, en mantıksal, en derin düzeydeki örtülü, gizil anlamların neler oldu-ğunu anlamaya ve anlatmaya yönelir.

Bir metnin yüzey yapısından derin yapısına doğru gerçekleştirilen bu çözümleme aşama ve işlemlerinin adlandırılması da Greimas’ın te-rimleriyle şu biçimde gerçekleşmektedir: 1.

Söylem çözümlemesi, 2. Anlatı çözümlemesi, 3. Temel yapı çözümlemesi.

Söylem Çözümlemesi

Bir metnin üretici aktörünün dil yetisiyle oluş-turduğu söylem, üç aşamada çözümlenir. İlk

(6)

aşamada dilbilgisi ve retorik oyunlarıyla örül-müş, değişik ve yoğun anlamlar taşıyabilecek bir sözcük yığını olan metni zihin dünyamızda bir parça düzenleyebilmek ve anlam evreninin kapısını aralayabilmek için kesitlere ayırma işlemi gerçekleştirilir. Kesitlere ayırma; sözge-limi kişiler, kişilerin üstlendikleri roller, işlev-ler, eylemlerin gerçekleştiği zaman ve uzam boyutunda yapılabilir. Metni kesitlere ayırma işlemi, metnin içindeki belli sahnelerin belir-lenmesine ve metnin ilk anlam kavşaklarına ya da okuma birimlerine ayrılmasına imkan tanır. Böylece bir ya da birçok anlatı kişisinin, ya da geleneksel anlatımla kahramanların belli bir zaman ve uzam bütünlüğü içindeki durumları ve eylemleri de açığa çıkarılır. Bu öğelerden birinin, yani anlatı kişileri, eylemler, zaman ve uzamın değişmesiyle, birinin dönüşüme uğra-masıyla da yeni bir sahne, kesit oluşur (Rifat 2001: 37). Bu aşamada metinde bulunan anlatı kişileri ya da eyleyenler, zaman ve uzamdaki temel işlev ve rolleri ile birlikte ele alınır. An-latı kişileri; fiziki ve ruhsal görünümü, gerçek-leştirdiği eylemler, etkileşimde bulunduğu diğer anlatı kişileri ile birlikte betimlenir. Söy-lem çözümSöy-lemesi düzeyinin zaman boyutuna yönelik gerçekleştirilecek bir analizde ise, olay belli bir zaman içine yerleştirilir; anlatı zamanı ile öykü zamanı arasındaki farklar ya da ben-zerlikler açığa çıkarılır; süre, tarihsel zaman, anlatıdaki olayların zaman içindeki gelişimi (yinelenmesi, sıklığı vb.) incelenir. Söylem çözümlemesinin uzam boyutuna yönelik ger-çekleştirilecek bir çözümlemede, nesnenin uzamda kapladığı yer, boyutu, sınırları, olayın geçtiği uzam, yer değiştirmeler gibi durumlar ortaya konur (Günay 2002: 187). Söylem çö-zümlemesinin ikinci aşamasında sahneler ara-sındaki ayrımlar, yine dilbilgisel ve retorik yapıyı bozarak, açarak ve aşarak belirlenir ve adlandırılır. Sahneler arasındaki ayrımları keş-fetmek, anlatı kişilerinin ya da oyuncuların üstlendiği rollerin nerede, ne zaman, hangi durum ve eylemler açısından önem kazandığı-nı, hangi duruma ya da oluşuma göre biçimlen-diğini ortaya koymak anlamına gelir. Başka bir deyişle metnin kesitleri arasındaki ayrımı belir-lemek ve tanımlamak, kesitlerin geçirdiği dö-nüşümü bulmak anlamına gelir. Sahnelerin geçirdiği dönüşümü bulmaksa, anlamın düzen-leniş yönünü anlamaktır. Kesitler arasındaki ayrımı, kesitlerin geçirdiği dönüşümü belirle-mek ve adlandırmak, hiç kuşkusuz metinlere

özellikle retorik oyunları açısından yaklaşma deneyimi ve duyarlılığını edinmiş olmayı ge-rektirir. Başka bir anlatımla, çözümleyicinin kültürel kodları; kültüre özgü anlamlandırma kalıplarını daha önceden yaşantılaması zorun-ludur. Söylem çözümlemesinin üçüncü aşama-sında, adlandırılan sahneler birlikte bulunabile-cek, bir araya getirilebilebulunabile-cek, aynı izlek (tema) çevresinde toplanabilecek olanlarla (benzerler ya da birbirini içerenler, birbirini tamamlayan-lar) birbirinden ayrılması gerekenler (karşıtlar, çelişikler) bölümlenebilir (Rifat 2001: 37-38). Kısacası; söylem çözümlemesi düzeyinde met-ni yapılandıran gösterge dizgeleri ve gösterge-ler, gerçek dünyadaki karşıtlıkları ile eşleşme-leri sağlanarak tanımlanır. Metnin ilk okunuşu ile seçilebilecek anlam birimlerinin betimlen-diği bu aşamada, metni üreten öznenin inşa ettiği üst dil çözümlenir. Söylem çözümlemesi, hem anlatı çözümlemesi hem de temel yapı çözümlemesinin ön koşuludur (Günay 2002: 187).

Anlatı Çözümlemesi

Bir metnin yüzey yapısından derin yapısına doğru gerçekleştirilecek göstergebilimsel çö-zümlemenin ikinci aşaması, anlatı çözümleme-sidir. Greimas’a göre anlatı, zaman ve neden bakımından birbirleriyle anlamlı bir biçimde bağlantılı olan eylemlerin dilsel temsilidir (Margolin 1990: 844). Her metnin içerik düz-lemine ilişkin bir oluşum biçimi, söylemi oldu-ğu gibi yine her metin bir şeyler anlatır, yani bir öykü, bir anlatı taşır. Bu nedenle söylem çözümlemesini, anlatı çözümlemesiyle tamam-lamak gerekir (Rifat 2001: 40).

Anlatı çözümlemesinde, metnin söyleminin çözümlenmesiyle ortaya çıkarılan anlatı yapısı-nı oluşturan öğeler ele alıyapısı-nır; anlatımın işleyiş biçimi ortaya konur. Eyleyenler şeması ve işleyişi, anlatıda gerçekleştirdikleri eylemlere ya da üstlendikleri işlevlere göre anlatı kişileri bu aşamada betimlenir (Günay 2002: 188). Greimas, anlatı göstergebiliminde metinlerin anlatısının çözümlenmesi için kullandığı eyle-yenler modelini geliştirirken Vladimir Propp’un gerek masal incelemeleri alanında gerekse anlatı çözümleme teknikleri alanında çığır açan “Masalın Biçimbilimi” adlı eserin-deki metin çözümleme yönteminden geniş ölçüde etkilenmiştir (Søderberg 2003: 12).

(7)

Ancak Méléntski’ye (1970: 205) göre Grei-mas’ın “Yapısal Anlambilim” adlı eserinde sunduğu eyleyenler modeli ya da şeması Alexandr Isaakovich Nikiforov’un masaldaki kişilerin işlevlerini, yani eylemlerini, ya da rollerini tanımlamak için kullandığı sözcüklerle kelimesi kelimesine örtüşmektedir (Günay 2002: 59-60’dan). Bununla birlikte Greimas’ın eyleyenler modelindeki altı eyleyeni Propp’un eyleyenlerinin yeniden yorumlanmasıdır deni-lebilir (Bernard 1994: 34, Bertens 2001: 69, Günay 2002: 59-60, Søderberg, 2003: 12, Aar-va 2006: 162).

Propp (2001: 38-42), bir masalın incelenmesi-nin ilk aşamasında öncelikle anlatı kişilerin işlevlerinin ya da eylemlerinin belirlenmesi gereğinin altını çizer. İşlevi, bir masalın ince-lenmesindeki temel birim olarak kabul eder ve “...bir kişinin eylemini, olay örgüsünün akışı

içindeki taşıdığı anlam açısından betimlenmiş eylemi” olarak tanımlar. Masaldaki anlatı

kişi-lerinin işlevlerine ilişkin gözlemlerini ise şöyle sıralar: “1. Kişiler kim olursa olsun ve işlevler

nasıl gerçekleştirilirse gerçekleştirilsin, masa-lın değişmez, sürekli öğeleri, kişilerin işlevleri-dir. İşlevler masalın temel oluşturucu bölümle-ridir, 2. Olağanüstü masalın içerdiği işlevlerin sayısı sınırlıdır (...), 3. İşlevlerin dizilişi her zaman aynıdır. 4. Bütün olağanüstü masallar yapıları açısından aynı tipe bağlanırlar.”: Bir

masalın çözümlenmesinde anlatı kişilerinin değişmeyen işlevlerini belirleyebilmek için önemli olan tek şey “kişilerin ne yaptıklarını

bilmektir; kim ne yapıyor ve nasıl yapıyor, bunlar ancak ikinci dereceden sorulardır”.

Zira; kişilerin işlevleri, masalın temel bölümle-rini gösterir ve öncelikle ayırt edilmesi gere-kenler bu işlevlerdir. Kişilerin işlevlerinin belirlenmesi için de, öncelikle işlevlerin tanım-lanması gerekir. İşlevlerin tanımtanım-lanması, hiçbir zaman eylemi gerçekleştiren kişi göz önünde bulundurularak yapılmaz, aksine bu tanımlama eylemi açıklayan bir adla yapılır. İkinci olarak olay örgüsünün ya da anlatı akışı içinde veril-miş bir işlevin taşıdığı anlam hesaba katılmalı-dır. Propp (2001: 105-106) bir masal da anlatı kişilerinin işlevlerin tanınması için 31 işlev ve bu işlevleri süzerek bir masalda eylem alanla-rında aktör olarak işlev üstlenen 7 eyleyen belirler: 1. .Saldırgan (ya da kötü kişi), 2. Ba-ğışçı (ya da sağlayıcı), 3. Yardımcı, 4. Prenses (ya da aranan kişi) ve babası, 5. Gönderen, 6. Kahraman, 7. Düzmece Kahraman.

Greimas’ın eyleyenler modeli, bir anlatıda eylemde bulunan aktörlerin rol ve işlevlerini çözümlemek için kullanılmaktadır. Eyleyenler şeması, kişilerin eylem alanlarına gönderme yapmaktadır. Bu alanlar, üstlendikleri roller temelinde işlevleri yerine getiren anlatı kişile-rine uygun düşen eylem alanlarıdır. Eyleyenler modeline göre, her anlatı üç eksen üzerinde eylemde bulunan altı aktöre sahiptir. 1) Özne-nin (Ö) nesneyi elde etmek, ele geçirmek, ikna etmek, inandırmak, bir olayı önlemek amacıyla ana eylemi gerçekleştirdiği istemek ekseni , 2) Gösterenin veya göndericinin nesneyi yorum-layıcıya ya da alıcıya gönderdiği iletişim ekse-ni, 3) Öznenin hem yardımcılar veya yardım edenler hem de karşı çıkanlar veya engelleyici-ler/hainler ile karşı karşıya geldiği çatışma ekseni. Eyleyenler analizi kültürel veya fiziksel antropolojinin insan türlerini kültürel çevreleri ve fiziki yapıları bakımından incelemek ama-cıyla kullandığı çözümleme yöntemlerinden ayrılır; eyleyenler analizinde eyleyenlerin in-sanları temsil etmesi, bir kişi olması gerekmez. Kalıtım veya çevre bir gösteren veya gönderen olabilir, fiziki gerilim engelleyici olabileceği gibi bir kişinin psikolojik zayıflığı da engelle-yici olabilir (Duvall 1982: 192-193). Greimas eyleyenler şemasında anlatının üç ekseni aşa-ğıdaki gibi çizilmiştir

Şekil 2: Greimas’ın Eyleyenler Şeması (Larsen 2002: 127, Günay 2002: 188)

İletişim Ekseni

Gönderen Nesne Gönderilen /yaptırtmak/ /istemek/

buyurum ekseni isteyim ekseni

Yardımcı Kiplikler

/bilmek/ Öz ne Karşı Özne muktedir olmak/ (Engelleyici) edim ekseni

Bir metinde anlatının oluşması için, en azından bir başlangıç durumu (durum sözcesi) ile bir sonuç durumunun (bir başka durum sözcesi) ve bu iki durum arasındaki temel dönüşümü (edim sözcesi) gerçekleştirecek bir Dönüştürücü Öz-ne’nin olması gerekir. Başlangıç durumunun

(8)

sonuç durumuna ulaşmasını sağlayan temel dönüşümünün gerçekleşme sürecini ya da gös-tergebilim terimleriyle bir edim sözcesinin bir durum sözcesini etkileyip yeni bir durum söz-cesine dönüştürmesi sürecini göstergebilimciler anlatı izlencesi (anlatı programı) olarak adlan-dırırlar. Anlatı boyutundaki söz dizim düzenini çözümlemeye girişen bir göstergebilimcinin ilk yapacağı iş, durum sözcelerini belirlemek, ardından da bu sözcelerin dönüşümlerini izle-mektir. Çünkü bir anlatı izlencesi ancak bir Özne’nin bir başka Özne’yi etkileyerek, içinde bulunduğu bir durumu başka bir duruma dö-nüştürmesiyle ortaya çıkar. Anlatı izlencesi de dört evreden oluşur: 1. Eyletim, 2. Edinim, 3. Edim ve 4. Yaptırım (Rifat 2001: 41). Dört evreden oluşan anlatı izlencesi, olay örgüsü (anlatının sözdizimi ve buna bağlı olarak anla-tının anlamı) içindeki rol ve işlevleri, anlamla-rıyla birlikte belirlemeyi sağlar. Ancak, bir anlatı izlencesinin karşısında bir karşı izlence ya da evrelerden her biri için bir karşı evre de bulunabilir. Bu karşı izlencedeki tasarı, eyleme geçmesi beklenen Özne’nin gerçekleştirmeye çalışacağı izlenceyi bir Karşı-Özne’nin katılı-mıyla önlemek, geciktirmek ya da tümüyle ortadan kaldırmaktır: Böylece Karşı-Özne, Özne’nin yerine geçmiş olur. Demek ki, anlatı çözümlemesinde her zaman bir Özne ile Karşı– Özne çatışmasını da kestirmek gerekir. Öte yandan, edinim ve edim evreleri anlatının ey-lem (pragmatik) düzey-lemini, eyletim ve yaptırım evreleriyse bilinç düzlemini oluşturur. Eyletim evresinde Özne’yi eyleme geçirmek için Gön-deren’in inandırma, ikna etme, kandırma ey-lemlerini, yaptırım evresinde ise Özne’nin eylemini yorumlama söz konusudur (Rifat 2001: 44-45).

Temel Yapı Çözümlemesi

Greimas (1989: 540), temel yapı çözümleme-sinde bir metnin derin, gizil veya içkin yapıla-rının çözümlenmesinin altını çizer. Bir metnin temel yapısı, anlam evreninin en soyut, en derin yüzeyidir. Bu çözümleme düzeyinde hem anlatısal yapının hem de semantik, tematik ve sembolik içeriğin dayandığı ikili karşıtlıklar ortaya çıkarılarak metnin derin yapısında inşa edilen örtülü anlamlar okunmaya çalışılır. Bu düzeyde yapılacak ilk iş, ikili karşıtlıklardan yola çıkılarak söylem ve anlatı düzeylerinde belirlenen ilişkileri düzenleyen derin, soyut mantığı anlamak ve anlatmaktır. Başka bir

anlatımla, anlam üretiminin temel yapılarını kavramaktır. Bu nedenle öncelikle temel sözdi-ziminin gerçekleşmesini sağlayan ilişkiler belirlenir ve aralarındaki anlam dönüşümünün nasıl gerçekleştiği ele alınır. Daha doğrusu ilişkilerin ya da bağıntıların türleri (karşıtlık, çelişiklik, içerme ya da tümleme bağıntıları) anlamın dönüşümüne göre belirlenmeye çalışı-lır. Bu amaçla da model olarak hem ilişki türle-rini hem de aralarındaki anlam dönüşümünü gösteren göstergebilim dörtgen’e başvurulur (Greimas 1977: 25, Rifat 2001: 45-46).

Göstergebilim dörtgeninde metindeki sözcükle-rin anlamı, diğer sözcüklerle olan farklı türdeki ilişkileriyle ortaya konur. Bu çözümleme aracı yardımıyla, kavramlar arası derin ve içkin ilişkiler, anlamın temellendiği gizil yapılar, kısacası, sözcüğün kullanıldığı bağlamı içinde-ki anlamlandırma süreci açığa çıkarılır. Göster-gebilim dörtgeninde herhangi bir metinde kul-lanılan bir anlam birimcik (sözcük) gerçek anlamını şekildeki diğer sözcüklerle olan kar-şıtlık, alt karşıtlık çelişiklik, içerme gibi ilişki-leri ve aralarındaki anlam dönüşümilişki-leriyle elde etmiştir. Bir kavramı, kullanıldığı bağlamda doğru anlamlandırabilmek için, o anlam birim-ciğin diğer sözcüklerden farklı olan ayırt edici yanları, semantik özellikleri ve anlam eksenleri üzerindeki farklılıklarını hesaba katmak gerekir (Günay 2002: 191-192).

Şekil 3: Greimas’ın Göstergebilim Dörtgeni. Honti 2004:522, Rifat 2001: 46, Duvall 1982: 193

karşıtlık

A B

içerme Çelişiklik içerme

“B Olmayan altkarşıtlık “A Olmayan

Temel yapıda bulunan “söz dizim” öğeleri arasındaki anlam bağıntıları, soyut bağıntılar belirlenirken, yine temel yapıya ilişkin temel

(9)

anlam bileşeni de ortaya çıkarılır. Yani, soyut anlam öğelerine, bir başka deyişle salt işlevsel değeri olan boş yapılara yüklenen ilk anlam değerlerinin ne olduğu kavranmaya çalışılır. Bu aşamada genel, evrensel, anlama ilişkin, soyut, derin ve gizil karşıtlıklar ele alınır (Rifat 2001: 46).

Temel yapıdaki gizil ve derin anlam ilişkileri-nin belirlenmesi için öncelikle söylem ve anlatı düzeylerinin çözümlenmesi gerekir. Çünkü temel ve derin yapıdaki sözdizim ve anlam bileşenleri, daha yüzeysel boyutlarda yer alan söylem ve anlatının katmanlarını oluşturacak çekirdek ve gizil evreni temsil eder. Bu çekir-dek evrençekir-deki gizil değerler ancak bir üst dü-zeyde, anlatı düzeyinde bir Özne tarafından, daha bir üst düzeyde de söylem düzeyinde rol ve işlevler üstlenen bir kişi, aktör tarafından üstlenildiğinde gizillikten kurtulup gerçekleş-me aşamasına geçecektir. Böylece, çözümlegerçekleş-me sürecini inceleyen bir göstergebilimci, gerçek-leşmiş yapılardan, bu yapıların kaynağını oluş-turan gizil ve derin yapılara, daha da açık bir biçimde ifade edersek, bir metnin ya da bir gösterge dizgesinin üretim çekirdeğine ulaşmış olur (Rifat 2001: 46-47).

Temel yapı çözümlemesi metnin en derin, gizil ve içkin yapılarının anlamlandırıldığı bir aşa-madır. Çözümlemenin en son ve zor evresi bu düzeyde gerçekleştirilir. Bir bakıma metnin derin yapısındaki gizil, içkin biçimde bulunabi-lecek yan anlam, metafor, metanomi, simge gibi soyut durumların ortaya konulması aşama-sıdır. Temel yapı çözümlemesinde gerek söy-lem gerekse anlatı çözümsöy-lemelerinin gerçekleş-tirildiği düzeylerde ortaya konan durumların, dönüşümlerin, nesnelerin, uzamların ve işleyiş-lerin gösterdikleri dışında göstermek istedikleri açığa çıkarılmaya çalışılır. Burada, okuma işlemine tabi tutulan metindeki anlam taşıyıcı öğeler arasındaki değişik türden bağıntıların ortaya konması söz konusudur. Derin yapıya yönelik bu çözümleme, doğrudan metnin içeri-ğine yönelik olarak gerçekleştirilir. Bir metin-deki görünen ya da görünmeyen anlam birimle-ri arasındaki ilişkilebirimle-rin ortaya konması ile me-tinde inşa edilen anlamlar belirgin duruma getirilebilecektir. Bu düzeyde yapılacak bir çözümlemede kültüre özgü art alan bilgisi de hesaba katılır (Günay 2002: 188-190, 208, 210).

DYP REKLAM FİLMİNİN ÇÖZÜMLEN-MESİ

Büyük yapıdan küçük yapıya yada yüzeyden derine doğru yapacağımız göstergebilimsel çözümlemenin başında reklam metnimizi oku-ma birimlerine ayırdık. Çünkü ister yazınsal ister görsel nitelik taşısın bir metni göstergebi-lim açısından çözümleyebilmek için öncelikle metnin anlam kavşaklarının belirlenmesi gere-kir. Okuma birimlerine ayırma, belirli bir an-lam dağılımını göstermek için kesitleme adı verilen bir işlem üzerine kuruludur. Metnin anlam kavşakları kişilerin, olay örgüsünün ve izleklerin oluşturduğu işlevsel birimlerin uzam - zaman düzleminde dikkate alınmasıyla belir-lenmektedir. Söz konusu işlevsel birimler ara-sındaki ilişkiler, metnin bütünsel anlamını ortaya koyacaktır ve bu ilişkilerin belirlenmesi için eşzamanlı okuma yöntemi kullanılır (Yük-sel 1995: 53). Kesitleme; söylem çözümleme-sinin birinci aşaması olup, metnin söylemi ve anlatısının okunması ve anlaşılır duruma geti-rilmesi için gerekli bir işlemdir. Öte yandan kesitleme; metnin küçük yapısında, derininde yatan anlam evrenine girmeyi kolaylaştırmak-tadır. Kesitler, anlatı örgüsü içinde mantıksal olarak birbirini izleyen eylemler dizinidir. Her metinde bir başlangıç durumu vardır. Sonra anlatıdaki olaylarda bir durum değişikliği, süre giden durumdan sapma, yeni olguların eklen-mesi vardır. Sonra da bu olayın başlangıçtaki olaya eklenmesi ve varılan sonucu görebiliriz (Günay 2003: 161). Anlatının gelişimi, olay örgüsünün temel evreleri dikkate alınarak çö-zümlenen reklam metninin on bir kesitten oluş-tuğunu söyleyebiliriz. İlk kesit anlatıya girişi sağlayan giriş kesitini içermektedir. Sonraki sekiz kesit hem de metnin anlamsal açıdan oluşumunu sağlayan anlatı izlencesinin düzen-lendiği, dönüşümlerin gerçekleştiği kesitlerdir. Son iki kesit ise, bir yargıyla son bulan sonuç kesitidir.

Anlatının sözceleme öznesi, yani metni üreten özne Doğru Yol Partisi/Mehmet Ağar’dır (Öz-ne1/Özne2, bundan sonra Ö1/Ö2). Sözcelenmiş sözce öznesi olarak metinde her şeyi bilen ve her yerde bulunan bir anlatıcının varlığını se-zinlesek de, anlatıcının adı ya da başka bireysel özellikleri bilinmemektedir. Anlatıda sözce öznesi olarak farklı işlev ve roller üstlenmiş oyuncular bulunmaktadır. Metinde öznelerin

(10)

izlediği bir çok anlatı izlencesi vardır. Dilsel ve dil dışı gösterge dizgeleri arasında dizisel ve dizimsel bağıntı bulunmaktadır. Bir başka deyişle, dilsel ve görsel göstergelerin paradig-matik seçimlerle belirlendiği ve sentagparadig-matik bir düzen içerisinde, anlamlı ve tutarlı bir bütün şeklinde kurgulanarak seçmenlere aktarıldığı anlaşılmaktadır. Öte yandan reklam metninin anlatısı ve söylemini yapılandıran dilsel ve dil dışı göstergeler, belli bir anlatı ve söylem bü-tünlüğü oluşturacak şekilde eşzamanlı olarak sunulmaktadır. Eş zamanlı sunulmuş olmakla birlikte, okumada önce görüntüsel göstergeler, sonra ise dilsel göstergeler algılanmaktadır. Kesitlerin anlatısını ve söylemini kuşatan dilsel göstergelere göre, dil dışı göstergeler daha fazla yer kaplamaktadır.

1. Söylem Çözümlemesi

Birinci kesitin söylemi “GİDİLEN YOLDA” durum sözcesinin aktarıldığı dilsel anlatımla sarmalanmıştır. “GİDİLEN YOL” sözcesi, Ö3/Ö4’ün izlediği politikalara gönderme yap-maktadır. Birinci kesitin sözceleme öznesi olarak, metni üreten Ö1/Ö2’yi görürüz. Anlatı-da, konumu gereği her şeyi bilen, her yerde bulunan bir anlatıcı varlığını sezinlesek de, anlatıcının bireysel kimliği konusunda herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. Anlatıda sözce öznesi olarak 59. AKP hükümeti (Özne3, bun-dan sonra Ö3), 2. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan (Özne4, bundan sonra Ö4) örtük ola-rak bulunmaktadır. Temel sözce özneleri olaola-rak Ö3/Ö4 aciz, beceriksiz oyuncular olarak su-nulmaktadır.“GİDİLEN YOLDA” sözcesi ile Ö1/Ö2, Türkiye’nin sorunlarına çözüm getiren farklı politikalar izleyecek kudrette olduğuna ilişkin bir üstdil üretmektedir. Söylem bütünü oluşturan birimlerden biri olan bu sözcenin üretim zamanı, DYP 8. Olağan Büyük Kongre-si önceKongre-si ve uzamı ise Türkiye’dir.

İkinci kesitin söylemi, [GİDİLEN YOLDA] “HIRSIZLIK VAR, KAPKAÇ VAR” durum sözcelerinin yapılandırdığı dilsel anlatım ve bu dilsel anlatımı yineleyerek destekleyen otomo-bilden sarkan bir kapkaççının genç bir kızın elindeki çantayı kapması edimini yansıtan durağan bir görüntüden oluşan görsel anlatımla kuşatılmıştır. “HIRSIZLIK”, “KAPKAÇ” sözceleri, toplumdaki güvenlik zaafından ya-rarlanan fırsatçı kesimi simgelemekte; toplum-daki huzur ve güven ortamının bozulduğuna,

can ve mal emniyetinin tehdit altında olduğuna gönderme yapmaktadır. Kesitte iki sözce özne-si vardır: 1. Edim özneözne-si hırsız/kapkaççı (Öz-ne5, bundan sonra Ö5). 2. Durum öznesi kap-kaça uğrayan genç kız (Özne6, bundan sonra Ö6). Anlatının dilsel ve görsel bileşenleri ince-lendiğinde, Ö5’in kapkaç mağduru Ö6’ya karşı baskın konumda bir özne olduğu anlaşılmakta-dır. Çünkü, beden dilinde bir başka kişiye do-kunan taraf her zaman güçlü konumda bulunan bir aktör olarak yorumlanmaktadır. Kapkaç eyleminin mağduru Ö6 ise, anlatı içinde edil-gen, aciz, mağdur bir konumdadır. Ö6, Ö3/Ö4’nin güttüğü politikalardan olumsuz yönde etkilenen kesimi temsil etmektedir. Öte yandan Ö6, Ö1/Ö2’nin himaye edeceği, seç-menlerin sahipleneceği ve kendisinden bir şeyler bulabileceği bir simge konumundadır. Kesitin tamamında kullanılan “siyah zemin”, Ö3/Ö4’ün izlediği politikaların can ve mal emniyetini sağlamadaki başarısızlığına gön-derme yaparken, Ö5, bu politikaların sonucun-da oluşan güvensiz, huzursuz ortamsonucun-dan yarar-lanarak haksız kazanç sağlayan kesimi temsil etmektedir. Diğer bir görüntüsel gösterge olan otomobil ise, Ö5’e yardımcı unsur olarak sunu-lurken, “çanta” Ö3/Ö4’ün izlediği politikalar-dan olumsuz yönde etkilenen kesimin Ö5’e karşı korumaya çalıştığı bir “değer” nesnesidir. Anlatıda gerçekleştirilen edimin “uzam ve zamanı” belirsizdir ve kurmaca bir yapı içeri-sinde biçimlendirilmiştir. Bununla birlikte uzam, sözce öznesi Ö5’in egemenliği içindeki bir yerdir.

[GİDİLEN YOLDA] “HIRSIZLIK VAR, KAPKAÇ VAR” sözcesi ve bir kapkaççının genç bir kızın elinden çantasını alma edimini yansıtan görüntü, Ö3/Ö4’ün izlediği politikalar ile toplumdaki hırsızlık/kapkaç olayları arasın-da bir bağıntı yaarasın-da neden-sonuç ilişkisi kur-makta ve böylece “DYP İKTİDARININ; TOPLUMDA HUZUR VE EMNİYETİ, CAN VE MAL GÜVENLİĞİNİ SAĞLAMAYA MUKTEDİR OLDUĞU” şeklindeki umut söylemine aracılık etmektedir.

Reklam filminin üçüncü kesitinin söylemi [GİDİLEN YOLDA] “GENÇLERE UYUŞ-TURUCU VAR” sözcesinin yapılandırdığı dilsel anlatım ve dilsel anlatımı yineleyerek destekleyen bir gencin koluna şırınga ile uyuş-turucu zerk etmesi edimini yansıtan durağan bir görüntüden oluşan görsel anlatım ile

(11)

sarma-lanmıştır. “GENÇLER” sözcesi toplumdaki genç nüfusu simgelerken, “UYUŞTURUCU” sözcesi insanları ruhsal, fiziksel, ailevi ve mali yönden çöküntüye uğratan maddeleri simgele-mektedir. “VAR” sözcesi ise sorunun varlığına ve kalıcılığına gönderme yapmaktadır. Üçüncü kesitte yer alan koluna uyuşturucu şırınga eden genç (Özne7, bundan sonra Ö7), Ö3/Ö4’ün uyguladığı politikalardan etkilenen kesimi temsil etmektedir. Uyuşturucu müptelası oyun-cu, açık bir biçimde kesitte yer almamakta; görüntüde sadece uyuşturucu bağımlısı olduğu anlaşılan Ö7’nin, serum lastiği ve şırınga yar-dımıyla koluna uyuşturucu zerk etme edimi yer almaktadır. Uyuşturucu tutkunu Ö7’nin kendi kendine koluna zehir akıtması; toplumdaki madde bağımlısı kişilerin çaresizliğine, zavallı-lığına, bedensel ve ruhsal çöküntü içinde ol-dukları anlamına gelmektedir. Ö7’yi, görsel bir anlatımla mağdur olarak gösteren kurgu, söz konusu öznenin mağduriyetin asıl sorumlusu-nun madde bağımlılığına çözüm getiremeyen, uyuşturucu kullanımını engelleyemeyen Ö3/Ö4 olduğuna gönderme yaparken, Ö7’yi, sadece Ö1/Ö2’nin koruyabileceği; hedef kitlenin sa-hipleneceği ve kendisinden bir şeyler bulabile-ceği bir simgeye dönüştürmektedir. Kesitin kurgusunda yer alan “serum lastiği” ve “şırın-ga” uyuşturucuyu, uyuşturucu kullanımını ve uyuşturucu bağımlılığını temsil etmekte ve gerçek dünyaya gönderme yapmaktadır. Kesi-tin tamamında kullanılan “siyah zemin”, Ö3/Ö4’ün izlediği politikaların gençler arasın-da uyuşturucu kullanımının yaygınlaşmasına yol açtığına gönderme yapmaktadır. Filmde belirtilen eylemin “uzam ve zamanı” belirsizdir ve kurmaca bir yapı içerisinde biçimlendiril-miştir.

[GİDİLEN YOLDA] “GENÇLERE UYUŞ-TURU VAR” sözcesi ve bir gencin koluna şırınga ile uyuşturucu zerk etmesini yansıtan görüntü, Ö3/Ö4’ün izlediği politikalar ile genç-ler arasında uyuşturucu kullanımı ve madde bağımlılığının artması arasında bir bağıntı yada neden-sonuç ilişkisi kurmakta ve böylece söz-celeme öznesi Ö1/Ö2’nin ürettiği “DYP İKTİ-DARININ, MADDE BAĞIMLILIĞI SORU-NUNUN ÜSTESİNDEN GELMEYE MUK-TEDİR OLDUĞU” anlamını aktaran umut söylemine aracılık etmektedir.

Dördüncü kesitte oyuncu olarak ekonomik bakımdan “mağdur” olduğu anlatılmaya çalışı-lan çiftçi (Özne8, bundan sonra Ö8) ve esnaf (Özne9, bundan sonra Ö9) göstergeleri ön plana çıkarılmaktadır. Ö8’in yüz ifadesi metni üreten tasarlayıcının “silahı” niteliğindedir ve Ö3/Ö4’ün iktidarını “tahrip” eder niteliktedir. Bu tahribat, iktidar için anlık bile olsa; kurgu içerisinde Ö3/Ö4’ü savunmasız bırakırken, seçmenlere dilsel göstergelerle de olsa tutarlı biçimde metni üreten sözceleme öznesi Ö1/Ö2’nin inşa etmeye çalıştığı üst dille örtü-şen “düşünsel bir amaç” sunmaya çalışmakta-dır. “ÇİFTÇİ” (Ö8) ve “ESNAF” (Ö9) geniş toplumsal kesimleri temsil ederken, “ÇİLE” sözcesi bu kesimlerin zor koşullarda hayat mücadelesi verdiğini, büyük sıkıntı çektiğini, mağdur edildiğini simgelemektedir. “VAR” sözcesi ise söz konusu sorunun devam ettiğine, kronikleştiğine gönderme yapmaktadır. Reklam filminin ilk kesitinde aktarılan “GİDİLEN YOL” sözcesinin, üçüncü kesitte de tamamla-yıcı unsur olarak çağrışım yaptığı görülmekte-dir. “ÇİFTÇİNİN, ESNAFIN ÇİLESİ VAR.” sözcesi uygulanan sosyo-ekonomik ve tarımsal politikalar nedeniyle mağdur edilen iki önemli toplum kesimine işaret ederken, kurgunun genel tasarımıyla inşa edilen anlam, dilsel ve görsel bileşenlerin birbirlerine eklemlenerek bir üst dil üretilmesine katkı sağlamaktadır. Üreti-len bu anlam, Ö8/Ö9’un çektiği sıkıntıların sorumlusu olarak Ö3/Ö4’e gönderme yaparken, anlamların birbirine ekleniş biçimlerindeki kurgu, “esnaf” öznesini tasarı içerisinde anlam-lı bir ilişkinin kurulabilmesi bakımından yeter-siz kılmaktadır. Görüntüsel gösterge niteliğin-deki çiftçi (Ö8), uygulanan politikalardan olumsuz etkilendiği varsayılan “kesimleri”, dilsel göstergelerde sunulan iki farklı özne (Ö8 ve Ö9) ile bütünleştirerek temsil eder hale getirilmeye çalışılmaktadır. Bu temsil, bu şe-kilde kabul edilse dahi, yine de Ö8’in görüntü-sel göstergesinin, temelde içinde yer aldığı kurgunun bir bütün olarak kavranması ve yo-rumlaması için yeterli güce sahip olmadığı görülmektedir. Dilsel göstergelerdeki Ö8’in gerçek dünyaya ilişkin varlığı, “tek bireyi” veya “bir kesimi” temsil eder halde yer almak-tadır. Görsel göstergeler dikkate alınmadan yapılacak bir okumada, Ö8’in ayrıcı özelliği gerçek dünyaya ilişkin gönderme yaparken, sadece “çiftçi”yi dahil kılmakta, “esnafı” (Ö9) bu sınıflandırmanın dışında tutmaktadır. Görsel

(12)

anlatımda yer alan çiftçi simgesi, hem çiftçi hem de esnaf kesimini eksik de olsa temsil etmektedir. Kesitte yer alan görüntüsel göster-ge, dilsel anlatımda sunulduğu gibi çiftçi veya esnafın mağduriyetini yansıtmamaktadır. Bir çiftçinin ürün toplama eylemini yansıtan görsel anlatımda, çiftçilerin mağduriyetini gösteren herhangi bir görsel gösterge kullanılmamış olsa da bu açık, Ö3/Ö4’ün esnafın/çiftçinin sorunla-rını çözemediğine gönderme yapan dilsel anla-tımla kapatılmaya çalışılmıştır. Reklam filmi-nin üçüncü kesitinde kullanılan “siyah ze-min”in renksel gücü, kesitte aktarılan olumsuz-lukları temsil eder niteliktedir. Bu kesitte belir-tilen eylemin “uzamı ve zamanı” belirsizdir ve kurmaca bir yapı içerisinde inşa edilmiştir. [GİDİLEN YOLDA] “ÇİFTÇİNİN, ESNAFIN ÇİLESİ VAR” sözcesi ve bir çiftçinin tarlada ürün toplama eylemini yansıtan görüntü, Ö3/Ö4’ün izlediği politikalar ile tarım ve tica-ret ile uğraşan kesimleri mağduriyeti arasında bir bağıntı yada neden-sonuç ilişkisi kurmakta ve böylece “DYP İKTİDARININ TÜM TOP-LUMSAL KATMANLARIN SORUNLARINI ÇÖZÜME KAVUŞTURMAYA MUKTEDİR OLDUĞU” şeklindeki umut söylemine aracılık etmektedir.

Beşinci kesitte aktarılan “GİTTİKÇE” ve “ARTAN” sözceleri işsizlik sorununun zaman içerisinde büyüdüğüne gönderme yaparken “İŞSİZLİK” sözcesi, metni üreten Ö1/Ö2’nin kendi ideolojisi doğrultusunda inşa etmeye çalıştığı “üst dil”in, söylem bütününün bir parçasını oluşturmaktadır. Ö1/Ö2, “VAR” sözcesi ile Ö3/Ö4 dönemindeki işsizlik soru-nunun varlığına ve sürüp gideceğine gönderme yapmaktadır. Dilsel göstergeler “işsizlik soru-nunu” gündeme taşırken, dil dışı göstergelerde “belirsiz” ve “neden oluştuğu” bilinmeyen “uzayıp giden kuyruk” ve bu kuyrukta sıraya giren insanlar, gönderme yaptığı gerçekliğin, yani işsizliğin giderek arttığını ve “devam” edeceğini çağrıştırmaya çalışmaktadır. İş kuy-rukta bekleyen işsiz vatandaşlar (Özne 10, bundan sonra Ö10), Ö3/Ö4’ün izlediği politika-lardan olumsuz biçimde etkilenerek işsiz kalan kesimi temsil etmekte, görsel anlatımda mağ-dur olarak gösterilmektedir. Bu kurgu Ö10’un mağduriyetin asıl sorumlusunun işsizliği önle-yemeyen Ö3/Ö4 olduğuna gönderme yaparken Ö10, Ö1/Ö2’nin koruyacağı, vatandaşların

sahipleneceği ve kendisinden bir şeyler bulabi-leceği bir simge haline getirilmektedir. “Siyah zemin”, belirtilen olumsuzlukların anlam akta-rımını sağlamaktadır. Reklam filminin dördün-cü kesitinde kullanılan “siyah zemin”in renksel anlamı, kesitte aktarılan olumsuzluklara gön-derme yapmaktadır. Bu kesitte belirtilen eyle-min “uzamı ve zamanı” belirsizdir ve eylem kurmaca bir yapı içerisinde aktarılmıştır. [GİDİLEN YOLDA] “GİTTİKÇE ARTAN İŞSİZLİK VAR” sözcesi ve uzayıp giden bir kuyrukta sıraya giren işsiz vatandaşları yansı-tan görüntü, Ö3/Ö4’ün izlediği politikalar ile geniş toplumsal kesimlerin işsiz kalması ara-sında bir bağıntı yada neden-sonuç ilişkisi kurmakta ve böylece “DYP İKTİDARININ İŞSİZLİK SORUNUNA ÇÖZÜM BULMAYA MUKTEDİR OLDUĞU” şeklinde sözceleme öznesi Ö1/Ö2’nin ürettiği umut söylemine aracılık etmektedir.

Reklam metninin birinci kesitindeki dilsel anlatımda aktarılan “GİDİLEN YOL” sözcesi, altıncı kesitin dilsel anlatımını tamamlayan bir bileşen olarak çağrışımsal biçimde akla gel-mektedir. Altıncı kesitin dilsel anlatımını yapı-landıran göstergeler arasındaki “BİTMEK BİLMEYEN” sözcesi, başörtüsü sorunun çö-zümü konusundaki umutsuzluğu dile getirir-ken, bir yandan da, var olan sorunun devam edeceği yönünde anlamsal bir çıkarımın yapıl-masına aracılık etmektedir. “BAŞ ÖRTÜSÜ”, toplumsal bir kesimi ve sorunu simgelerken, “VAR” sözcesi, başörtüsü sorununun halen devam ettiğine ve çözülemediğine gönderme yapmaktadır. Bu noktada dikkat çeken bir diğer unsur ise, dilsel göstergelerin sadece Ö3/Ö4 iktidarına değil Ö1/Ö2’nin geçmiş yıllardaki iktidar dönemlerine de gönderme yapmasıdır. Bu da Ö1/Ö2’yi, sanki geçmişini kabul etme-yen, siyasal mirasını reddeden bir siyasal parti konumuna taşımaktadır.

Altıncı kesitte yer alan başörtülü genç kızlar (ÖzneÖ11, bundan sonra Ö11), Ö3/Ö4’ün uyguladığı politikalardan mağdur olan “kesi-mi” temsil eder niteliktedir. Ö11’in kesitin yapısı içerisindeki temsiliyet gücü ise, simge ve belirtisel gösterge niteliğindeki “başörtü-sü”nden kaynaklanmaktadır. Okumada anlam-ların birbirine eklenmesini sağlayan bu kabul, her iki göstergeye “temsiliyet gücü”

(13)

katmakta-dır. Bu temsiliyetin gerçek dünyadaki karşılık-ları ve karşıtlıkkarşılık-ları temel yapının çözümlendiği düzeyde farklı anlamların oluşmasını sağlar-ken, konunun muhatapları da yine aynı kurgu içerisinde kullanılan görüntüsel göstergeler aracılığıyla sınırlı tutulmaya çalışılmıştır. Be-şinci kesitin tamamında kullanılan “siyah ze-min”in renksel anlamı, başörtüsü sorununun çözülemediğine, kalıcılığına gönderme yap-maktadır. Kesitte belirtilen eylemin “uzam ve zaman” belirsizdir ve kurmaca bir yapı içeri-sinde şekillendirilmiştir.

[GİDİLEN YOLDA] “BİTMEK BİLMEYEN BAŞÖRTÜSÜ SORUNU VAR” sözcesi ve üniversitelere girmeleri engellenen başörtülü öğrencileri simgeleyen tesettürlü kızları yansı-tan görüntü, Ö3/Ö4’ün izlediği politikalar ile başörtüsü sorununun çözülememesi arasında bir bağıntı yada neden-sonuç ilişkisi kurmakta ve böylece “DYP İKTİDARININ, KANAYAN BAŞÖRTÜSÜ SORUNUNA ÇARE BULA-CAĞI” şeklindeki umut söyleminin inşasına katkı sağlamaktadır.

Reklam filminin yedinci kesitinde yer alan dilsel göstergeler dizgesinde “KADINLARA HAKSIZLIK, EŞİTSİZLİK VAR” sözcesi, varsayılan gerçekliğe ait parametrelerden sade-ce iki unsuru (haksızlık, eşitsizlik) öne çıkar-maktadır. Bu parametrelerin seçilerek vurgu-lanması “üst dili”in oluşmasına aracılık etmek-tedir. Kesitte seçilen sözceler aracılığıyla, Ö3/Ö4’ün güttüğü politikalar eleştirilmekte ve kadınlara yönelik negatif ayrımcılığın giderek arttığı ima edilmektedir. Yedinci kesitinin söylemini yapılandıran dilsel göstergeler, “cin-siyet ayrımcılığı” sorununu gündeme taşırken, dil dışı göstergelerde dilsel göstergeyi tamam-layıcı bir unsur olarak ülkedeki kadınlara yöne-lik “negatif cinsiyet ayrımcılığı sorununa” aracılık eden “endişeli, sıkıntılı bir kadın” (Özne 12, bundan sonra Ö12) görüntüsü kulla-nılmıştır. Ö12, Ö3/Ö4’ün uyguladığı politikala-rın mağdur ettiği, haksızlığa, eşitsizliğe uğra-yan belirli bir toplumsal kesimi temsil etmek-tedir. Kadın göstergesi, cinsel ayrımcılığa uğ-rayan hemcinslerine de gönderme yapmaktadır. Bu anlam birimi, bir önceki kesitin aksine açık kimliği öne çıkarılarak sunulmuştur. Kurguda oluşturulmaya çalışılan “anlam etkisi”, duyum-sanan, açık ve rahatlıkla gözlemlenebilen bir yapıdadır. Bu yapı filmde kullanılan dilsel

göstergeler, dil dışı göstergelerin anlamlandı-rılmasına aracılık etmektedir. Kesitte kullanılan “siyah zemin”, belirtilen olumsuzlukların an-lam aktarımını sağlarken, Ö12’nin belirtisel göstergesi (elin başa dayanması, üzgün, bezgin bir yüz ifadesi vb.), Türkiye’deki kadınların yalnızlığına, korumasızlığına, çaresizliğine gönderme yapmaktadır. Kesitin “uzamı ve zamanı” belirsizdir ve kurmaca bir yapıdadır. [GİDİLEN YOLDA] “KADINLARA HAK-SIZLIK, EŞİTSİZLİK VAR” sözcesi ve üzgün, bezgin bir yüz ifadesine sahip, toplumda hak-sızlığa, eşitsizliğe uğrayan kadınları simgele-yen bir kadını yansıtan görüntü, Ö3/Ö4’ün izlediği politikalar ile Türkiye’de Türkiye’deki kadınlara yönelik cinsiyet ayrımcılığı sorunu-nun çözülememesi arasında bir bağıntı yada neden-sonuç ilişkisi kurmakta ve böylece “DYP İKTİDARININ, KANAYAN BAŞÖR-TÜSÜ SORUNUNU KÖKÜNDE ÇÖZMEYE MUKTEDİR OLDUĞU” şeklindeki umut söylemini aktarmaktadır.

Sekizinci kesitin söylemi “ZEDELENEN ONURUMUZ VAR” durum sözcesi ve dilsel anlatımı yineleyerek destekleyen savaş kıyafeti kuşanmış, silahlı bir Amerikan askerinin başına çuval geçirilmiş ve yere diz çökmüş halde gözlem altında tutulan iki Türk askerinin ba-şında nöbet beklemesini yansıtan görsel anla-tımla inşa edilmiştir. “ZEDELENEN ONU-RUMUZ VAR” sözcesi, 2. Körfez Savaşından sonra Kuzey Irak’ın Süleymaniye şehrinde konumlanan Türk özel harekat timinin bürosu-na ABD askerlerinin yaptığı askeri baskın sonrası gelişen politik süreci hikaye etmektedir. Metni üreten özne bu sözce aracılığıyla Ö3/Ö4’ün dış politikada gösterdiği zaafa gön-derme yapmaktadır. Konu ile ilgili olarak oluş-turulmaya çalışılan anlamın aktarımında mi-zansen olduğu varsayılan durağan bir görüntü kullanılmaktadır. Görüntünün ön planında başına çuval geçirilen iki Türk askeri (Özne 13, bundan sonra Ö13) bulunurken, arka planda elinde silahıyla esirlerinin başında nöbet bekle-yen bir ABD askeri (Özne15, bundan sonra Ö15) yer almaktadır. Başına çuval geçirilmiş Ö13, onuru zedelenen Türk askerini, ordusunu ve Türk milletini temsil etmektedir. Ö15, Ö13’ün maruz kaldığı edimin üstlenicisi olan Amerikan askerine gönderme yapmaktadır. Ö13’nin maruz kaldığı edime aracılık eden

(14)

çuval, Türkiye (Özne14, bundan sonra Ö14) ve ABD (Özne16, bundan sonra Ö16) arasındaki politika uyuşmazlığına, Amerikan askerinin elindeki silah ise iki ülke arasındaki gerginliğe ve çatışmaya gönderme yapmaktadır. Kesitte kullanılan “siyah zemin”, belirtilen olumsuz-lukların anlam aktarımını sağlamaktadır. Sekizinci kesitin dilsel anlatımında kullanılan “ZEDELENEN ONURUMUZ VAR” sözcesi, görsel anlatımda sunulan başlarına çuval geçi-rilen kişilerin Türk askeri olduğu anlamına aracılık eden görüntüsel göstergeler, “DYP İKTİDARININ, ERDEMLİ BİR DIŞ POLİTİ-KA İZLEYEREK ULUSAL ONURUMUZU KORUMAYA MUKTEDİR OLDUĞU” söy-lemini inşa etmektedir.

Dokuzuncu kesitin söylemi “GİDİLEN YOL, YOL DEĞİL” sözcesini aktaran dilsel bir anla-tımla kuşatılmıştır. Sözceleme öznesi Ö1/Ö2, Ö3/Ö4’ü kurumsal ve bireysel anlamda aciz, pısırık, beceriksiz, muktedir olamayan aktörler olarak sunmaktadır. Kesitin uzamı Türkiye, zaman ise Ö3/Ö4’ün iktidarda olduğu dönem-dir.

Ö3/Ö4’ün izlediği politikaların iflas ettiğine gönderme yapan “GİDİLEN YOL, YOL DE-ĞİL” sözcesindeki anlatım biçimi, “DYP İK-TİDARI TÜRKİYE’NİN SORUNLARINI ÇÖZECEK POLİTİKALAR ÜRETİR” söyle-mini aktarmaktadır.

Onuncu kesitin öznesi Türkiye zor durumda olmakla birlikte bu olumsuz durumdan kurtu-labilecek aktörlere sahip bir eyleyen olarak sunulmaktadır Reklam filminin onuncu kesi-tinde yer alan “KAYGILANMA TÜRKİYE!” sözcesi, ve görsel anlatımda kullanılan kırmızı ve beyaz renkler “DYP İKTİDARININ, TÜR-KİYE’Yİ RAHATLATACAĞI” şeklinde bir umut söylemine aracılık etmektedir.

Reklam filminin on birinci kesitinde dilsel anlatımı yapılandıran “SENİN” sözcesi Türki-ye’ye gönderme yaparken, “DOĞRU YOLUN VAR” sözcesi; Türkiye’nin, sorunlarının üste-sinden gelecek kudrette bir partiye, Doğru Yol Partisi’ne sahip olduğunu anlatmaktadır. Bu kesitte üç özne dikkati çekmektedir. 1. Türkiye, 2. Kurumsal aktör olarak Doğru Yol Partisi, 3. Bireysel aktör olarak DYP lideri Mehmet Ağar.

Reklam filminin on birinci kesitinin dilsel anlatımını yapılandıran “SENİN DOĞRU YO-LUN VAR!” sözcesindeki dilsel anlatım, kır-mızı beyaz renklerin hakim olduğu DYP amb-lemi ve Mehmet Ağar özgün yazısının; görsel anlatımda kullanılan kırmızı ve beyaz renkler “TÜRKİYENİN, SORUNLARIN ÜSTESİN-DEN GELECEK DYP’YE SAHİP” olduğu şeklinde bir umut söylemine aracılık etmekte-dir.

2. Anlatı Çözümlemesi

1. Kesit: Giriş (Başlangıç) Durumu

Giriş durumu sunan birinci kesit, reklam met-ninin genel anlatı izlencesini ortaya koymakta-dır. “GİDİLEN YOLDA” edim sözcesi, Ö3/Ö4’ün (AKP/Erdoğan) siyasetin değişik alanlarında varolan konu/sorunlara ilişkin be-nimsediği siyasalara dayalı eylemlerine gön-derme yapmaktadır. Ö3/Ö4’ün “politika izle-mesi” asıl izlenceyi oluşturan, ama kendi içer-sinde bir bütünlük gösteren bir durumdur. Bu durum diğer kesitlerdeki oyuncuların anlatı izlencelerini başlatır niteliktedir. Ö3/Ö4, edim öznesi olarak, toplumsal konumunun zorlama-sıyla ya da kurumsal/bireysel çıkar ve hedefleri doğrultusunda siyasetin değişik alanlarına ilişkin politikalar izleyerek Türkiye’nin sorun-larını çözmeyi amaçlamaktadır. Bu ediminde Ö3/Ö4’ün yardımcı eyleyenleri seçmenler ve kendisi olurken, engelleyici eyleyenleri ise muhalefet ve kendisi görünmektedir.

2. Kesit: Hırsız/Kapkaççının Anlatıya Ka-tılması

Temel izleği çatışma olan kesitin anlatısında, Ö3/Ö4’ün izlediği politikaların ülkedeki huzur ve emniyeti, can ve mal güvenliğini tehdit ettiği anlatılmaktadır. Hırsız/kapkaççı’nın (Ö5), genç kızın (Ö6) elindeki çantayı kapıp kaçma edimini yansıtan kesitte özne, Ö5’in kendisidir. Nesnesi ise, kapkaç/hırsızlık yapma isteğidir. Bu edimlere aracılık eden değer nes-nesi ise, genç kızın kolundan kapkaç edimiyle çalmaya çalıştığı çantadır. Edim öznesi Ö5, toplumsal koşulların zorlamasıyla veya bireysel çıkarları doğrultusunda kendisinde olmayan bir nesneyi (çanta=para/değerli eşya) kapkaç yo-luyla edinerek kolay yoldan para kazanmak ve daha rahat bir yaşam sürdürmek istemektedir.

Şekil

Şekil 1: Greimas’ın Yapısalcı Anlatı Gösterge- Gösterge-bilimi  Kuramının  Çözümleme  Modeli,  Honti  2004: 521, Günay 2002: 187
Şekil 2: Greimas’ın Eyleyenler Şeması (Larsen  2002: 127, Günay 2002: 188)
Şekil  3:  Greimas’ın  Göstergebilim  Dörtgeni.
Şekil 4. Reklam Metninin Derin Yapısında İnşa  Edilen Anlamlar

Referanslar

Benzer Belgeler

Siyasi partilerin reklam ve propaganda bütçeleri ise daha çok internet kullanıcıları ve buradan yayın yapan sosyal medya alanlarına kaymıştır (Kaynak Kişi 2, Mart 2019)..

• Üsleri eşit, tabanları farklı olan üslü ifa- delerle çarpma işlemi yapılırken tabanlar çarpılır ve sonuç taban olarak yazılır..

• İktidarın kendi icraatlarını öven, vurgulayan (pozitif reklamlar) ya da muhalefet açısından iktidarın icraatlarını yeren, küçümseyen reklamlar (olumsuz reklamlar).

Müziğin bugünkü gibi şov yahut gürültü değil "m üzik" olduğu günlerde dillerden düşmeyen şarkıların, meselâ "Güle sor, bülbüle sor, hâlimi

• In-feed olarak da anılan bu reklamlar, en yaygın uygulanan doğal reklam türüdür ve çeşitli içerik modelleri kapsamında kullanılmaktadır?. • Instagram, Twitter,

心得: 雖然是全英文不大習慣的搜索引擎,然而它卻隱藏著極為強大的功能,因為 非常類似平常在使用的 Yahoo

Thus, Nancy follows Freud’s steps in making the movement against humanism, which turned into “a metaphysics that obliterates man under the pretext of promoting him” (2010: 86- 7),

Toplumsal ve bireysel yönleriyle ilişkili olarak dilin sözcükleri zihnimizde çeşitli biçimlerde anlam taşır: Bir sözcüğün akla ilk gelen, en yaygın ve en eski