• Sonuç bulunamadı

Aydemir'in ölümü

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Aydemir'in ölümü"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

AYDEM İR’İN ÖLÜMÜ MUSTAFA ŞERİF ONARAN

Şevket Süreyya Aydemir erken öldü. Yaşlıydı, karaciğeri bozuktu, şekeri vardı. Ölümü, beklenen bir sonuç olmak gerekirdi. Ama yaşından umulmayan bir canlılık içindeydi. Çalışkan bir yazardı. Hiç kimse böyle birdenbire öleceğini düşünemezdi.

Son on beş yıldır Aydemir’i oldukça yakından tanıdım. İlkin İlhan Tarus’la gitmiştik ona. O zamanlar bahçeli bir evde otururdu. Bir yaz günüydü. Serin, gölgeli bir ev olduğunu anımsıyorum. Aydemir, İlhan Tarus’ un eşi Aliye Hanım’ın ticaret lisesinden öğretmeniymiş. Ayrıca Tarus’la yazar olarak arkadaştılar.

İlhan Tarus, o kendine özgü rahat, babacan davranışıyle içki istedi. Ay­ demir içki kullanmazdı. Eskilerden kalma bir şarabı varmış. Tarus’un pek hoşuna gitmişti. O ilk tanıştığımız günün anısı böyle.

Araya zaman girdi. İkinci kez Ahmet Küflü tanıştırınca İlhan Tarus’la kendisine geldiğimizi anlattım. O da anımsadı bu ilk tanışmayı. Sağlam bir belleği vardı. Tanıdığı insanları unutuvermezdi.

Sonraları o bahçeli evin yerine bir apartman yapıldı. Birinci katta çalış­ ma yeri, bir üstünde asıl evi vardı. Her zaman beş çayına konukları olurdu. Yandaki odada semaver kaynardı. Konuşmalar sürüp giderken masaya geçi­ lirdi. Çoğu zaman çayları ben koyardım.

Konuşmayı severdi. Daha çok onu dinlerdik. Bir yerde kendisi de bunun farkına varır,

—Yahu çocuklar, ben çok konuşuyorum, yaşlılığıma verin, derdi. Mavi gözleri vardı. Yüzlerimizde, kitaplarda biraz dalgın, biraz dağınıktı bakışları; az dinliyormuş izlenimi verirdi. Oysa iyi dinler, hemen anlardı. İnce; titrek bir sesi vardı. Anlatışı duyguluydu, heyecanlıydı. Sorunlara kendine özgü bakışı, değişik çözümler getirişi dikkati çekerdi. Bu yetmiş dokuz yıllık yaşam, nice deneyimlerden geçmiş, katı bir öğretiden gelmiş, dünya görü­ şü, insan anlayışı duygusal bir sıcaklıkla yumuşamış, dolu bir yaşamdı.

Günümüzü anlamak için son yüz yıllık tarihimizi bilmek gerektiğine inanırdı. Enver Paşa’dan 27 Mayıs devrimine dek uzanan döneme bu nedenle eğilmişti.

Çoğu yaşlılar gibi erken uyanırdı. Günün bu sessiz saatlerinde çalışmayı severdi. Birkaç kitabı bir arada okurdu. Evinde ilk gözünüze çarpan kitap­ lar olurdu. Bütün odalar, belki odaların bütün duvarları sıra sıra kitaplarla kaplanmıştı. Köşelerde, kıyılarda da öbek öbek kitaplar yığılıydı. Yaprak­ ları kıvrılmış, tersine çevrilmiş nice kitaplar yeni okunuyor izlenimi bırakırdı.

(2)

320 A YD EM İRİN ÖLÜMÜ

Kapı mı çalınıyor? Bir koşu hemen kapıdaydı. Telefondaki sesi tanırdı. Sözü edilen kitabı rafın bir yerinden bulur, çıkarır, ilgili bölümün sayfasını açardı.

Böylesine canlı, kıpır kıpır bir insandı Aydemir. Bu nedenle erken öldü diye düşündüm.

*

Ülkemizde sınıf bilincinin daha belirgin bir biçimde ortaya çıkışını de­ mokrasinin sağlıklı ölüşüyle açıklardı. Şu son yıllardaki okuma hızını da toplumdaki patlamaya hazır birikimlerin kaynağı olarak görürdü.

Kadro eylemi için düşündüğü şu sözlere kulak verelim:

Fikir hareketi ancak yaşama ve yaratma kabiliyetinde olan toplumların işidir. Fikir hareketi vermeyen, fikir hareketinden korkan durgun bir toplumun havasında ancak soysuzlaşma ve dağılış unsurları gıda bulabilirler...

Bu sözler yalnızca Kadro eylemine gösterilen tepkiye kırgınlık taşımıyor. Günümüze kadar gelen düşünce zincirinde fikir özgürlüğüne yapılan baskıların geçersizliğini, yanlışlığını da belirtiyor.

Toprakla uğraşmayı severdi. Ayağında külot pantolon, çizmeler, ata binmeyi. Kayaş’ta bir çiftliği vardı. Hafta sonları çiftliğine gitmeyi, oradaki çiftlik evinde dinlenmeyi severdi. Çiftlik üzerinde bazı işletmeler kurmak istedi. İyi gifmedi işleri, bir sürü borca girdi.

Ama hep toprakla uğraştığı günlerin özlemi vardı gözlerinde. O günleri anlatırken başka türlü duygulanırdı.

*

Neden özen göstermezdi diline? Birkaç kez karışacak oldum. Anlamak istemedi. Anlatımı sürükleyiciydi, rahattı. Yazıları kolay izlenirdi. Öyle sanıyorum ki bu yetiyordu ona.

Daha yalın bir dile varabilmesi için anlatımını değiştirmesi gerekecekti. Oysa kolay değildi bu işi yapmak. Belki de bu nedenle kimi sözcükler iğreti dururdu yazılarında. Bu nedenle biraz dağınıktı yazıları.

Sonra kitaplarındaki gereksiz yinelemeler. Üçer kitapta anlatılanları birer kitaba sığdırmak olanağı yok muydu? Belki de gevşek bir anlatımla, belli yerlerdeki yinelemelerle daha kolay okunduğuna, daha iyi anlaşıldığına inanıyor, yoğun anlatımlardan kaçıyordu.

Son yüz yıllık tarihimizi, öykü tadı duyarak onun kaleminden izlemek okurlara çok şey kazandırmıştır.

*

Kırmızı Mektuplar'v tamamlayacaktı. Kadro Hareketi'ni yeniden ele al­

mak istiyordu. Bunlar ilk ağızda yapacağı işlerdi. Vakti yoktu ölmeyi dü­ şünmeye.

(3)

MUSTAFA ŞERİF ONARAN 321 Sabahları telefonum erken çalınca “O muydu?” diye bir duygu geçer içimden. Ne iyi arkadaşımdı o benim! Hocamdı, dostumdu, ağabeyimdi.

Kendisini yenileyen, kendisini aşan bir yazardı. Bunu görmek isteme­ yenler, işlerine geldiği için önyargıya varanlar bir yana; değişik görüşteki nice kişilerin ondaki renkli dünyayı öğrenmeye geldiklerine tanık oldum.

İnönü için söylediği bir söz vardı. O hiç kimseye bağlanmayan insandı,

Atatürk'e bile, derdi. Bu sözde kişiliğini kurtarmış insanların belli ilkelere

inanan sağlam davranışını görürüz. Aydemir de böyleydi.

Günümüzde de kimseye bağlanmayan insanlar var. Çıkarları uğruna en sevdiklerinden kopan, kendilerini satan insanlar. Kişilikleri böylesine bozul­ muş insanları düşünürken mavi gözleri dalar, umutsuzluğa düşerdi.

Çile çekmiş bir ermişti belki de. Aramızda kendisini belli etmeden ya­ şadı. Gözlerimize şöyle bir baktı, içimizden şöyle bir geçti.

Şevket Süreyya Aydemir erken öldü.

D İ L B İ L G İ S İ

Tahir Nejat Gencan 3. Baskı

40 lira

YENİ YAZIM KILAVUZU

XIV. Türk Dil Kurultayının yönergesi uyarınca ilkeler­ de bir değişikliğe gidilmeden gerçekleştirilen ufak değişiklik­ leri ve eklenen yeni sözcükleri içeren, gözden geçirilmiş yeni baskı. Yazım konusunda bütün güçlükleri çözecek bir kılavuz­ dur.

8. baskı çıktı 10 lira

i

Referanslar

Benzer Belgeler

Araflt›rmac›lar, önümüzdeki y›llardaki teknolojik ilerlemelerin lazerlerin tepe fliddetini daha da art›raca¤› ve böylece daha güçlü manyetik alanlar›n deneysel

Memleket sanayii nefîse tari­ hinde, Güzel Sanatlar Akademi­ mizin çok mühim bir rolü var­ dır. Ona daha nice nice seneler

Dikkat ederseniz eklenecek sayıyı hemen parçalıyoruz akıldan: 43=40+3 haline getiriyoruz.. Daima eklenecek sayıyı 10’un katlarına

Henüz açık ve net bir bilgi olmadı- ğından, araştırmacılar bağışıklık ko- rumasının ne kadar uzun süreli ola- bileceğini tahmin etmek için eldeki bulguların

Sulu çözeltilerde kısa bir yarı- lanma ömrüne sahip olan sodyum klorür nano parçacıklar sistematik kanser tedavisi yerine bölgesel kan- ser tedavilerinde daha etkili özellik

Çin’de hastaneye yatırılan COVID-19 hastalarının yarısından fazlasının karaciğer veya safra kanalların- da hasara işaret eden enzim seviyelerinin yükselmesi ve

Aslında Atatürk ile İsmet Paşa birbiri ile nerede ise tam zıt karakterler­ de, ama ikisi de önemli ve saygın, çok de­ ğerli kişiliklerdi.. Doğrusu aranırsa Ata­

Geliştirilen çift taraflı bant dokulara tıbbi implant- ların tutturulması için de kullanılabiliyor, ayrıca doku yapıştırıcı malzemelerden daha hızlı bir şekilde bağlan-