• Sonuç bulunamadı

İlim ve sanatta feragat:merhum Hafız Ahmet İrsoy, bütün maddi refahlara kıymet vermiyen bir sanat kahramanı idi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İlim ve sanatta feragat:merhum Hafız Ahmet İrsoy, bütün maddi refahlara kıymet vermiyen bir sanat kahramanı idi"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

- -t t

-«İlim» ve «Sanat» ta feragat

Merhum Hafız Ahmet Srsoy,

bütün maddî refahlâraTciymet

vermiyen bir sanat kahramanı idi

Yazan: Mustafa Ragıb Esatlı Medeniyet tarihine şeref veren

büyük ilim keşiflerile güzelliğin edebiyat, musiki, resim, heykel, mimarî ve raks şekillerinde bin­ lerce yıldanberi canlandırdığı ölmez sanat eserlerini yaratan dehânın ne mahiyetinde, ne de terkibinde insanları maddî refa­ ha ve dünyevî nimetlere kavuş­ turan servet m eyini ve menfaat hırsını bulmak kabil değildir.

Beşeriyetin ilim ve sanat tari­ hini en ince bir araştırma ile eliyen bir tenkide!, — adesesini ne kadar riyazi bir ölçü ile ayar­ larsa ayarlasın — ne dünün klâ­ sik bilgi ve güzellik verimlerin­ de, ne de muasır ilmin ve sana­ tın benliğinde saiki kazanç olan bir renk ve cazibe bulur. İlmin, felsefenin ve sanatın menfaat gayesile bağdaşamaması; tarihin her devrinde insanlık karakteri­ nin yüzünü ağır tan en mukad­ des bir vasfıdır. İlim ve sanat tarihi — en küçük bir şüpheye düşmeksizin — bize katiyetle is­ pat ediyor ki bütün büyük ilim ve felsefe mübeşşirleri, sanat dâ­ hileri, yalnız büyük eserlerini başarabilmek idealinden başka, hiç bir kayıt ile hareket etme­ mişlerdir. Meselâ cazibe kanunu­ nu bulan Nüyoton, mayiatm muvazenesi kanununun vazii Arşimed maddenin en sahih mahiyetini tarif ederek bugünkü kimyanın temel direğini koyan Lâvuazye gibi insanlığın iftihar ettiği büyük kafalar, keşiflerinin — ileride — insanların elinde bir serveti mesneti olacağını, — bir an bile — düşünmemişler­ dir. İlim ve sanat dehâları hiç bir zaman, ticaret ve sanayi me­ deniyetinin komüsyoncusu değil­ dirler. Hattâ son asırların teknik üstünlüğünü yakından gören meselâ Aynştayn, Puankare gi­ bi meşhur riyaziye âlimleri bile varlıklarım ilme verirlerken; fennin dünya menfaat ihtirasla­ rındaki büyük rolünü hiç hesap- lamamışlardır. Pastör, mikrobu I keşfederken tabiat âlemindeki b u J büyük inkılâbının izinde bir ti­ caret şemmesi görmemiş, Marko- ni, telsiz ve radyonun esasım kurarken meselâ yeryüzünün ni­ met kaynaklarım paylaşamıyan bugünkü kanlı boğuşmada eseri­ nin en mühim propaganda vası­ tası olacağım hatırından geçir- memiştir.

Muhakkaktır ki ne ilmi keşif­ ler, ne sanat muhalledeleri men­ faatin, paranın saikile tekevvün edecek kadar bayağı bir maya­ nın mahsulü değildirler. İlmin vakur bünyesinde sanatın asil özünde — her türlü dünyevî hırslardan ve maddî istismardan münezzeh — coşkun, saf bir he­ yecan kudreti; meşalesi sönmi- yen bir aşk füsunu vardır. Sar­ sılmaz bir inanla bezenen bu aşk olmasaydı; bugünkü insanlık, tarihten önceki iptidaî çağı ka­

patmağa hiç bir iktidar ve im­ kân bulamaz ve yarım hayvan vaziyetinden hiç bir suretle kur­ tulamazdı.

Hele güzel sanatlar vâdisin- deki bu asil ruhun daha müspet delillerini görüyoruz: Hiç bir dâ­ hi ressam, tablosunun günün bi­ rinde paha biçilmez bir servet definesi olacağrnı; hiç bir beste­ kâr, nağmelerinin servet toplayı­ cı bir meta vaziyetine geleceğini tahmin etmemiştir. Sanat, men­ faatin vasıtası olduğu an, asil ve İlâhî hüviyetini kaybeder; mânâ­ sız, soğuk, bayağı bir mahsul olur. Meselâ bizim divan edebi­ yatımızda sırf «caize» kopar­ mak için yazılan kasidelerin ya- yanlığı ve kötülüğü gibi... Sanati yaratan kudret, maddî bağlar değil, mânevî kaynaklardır.

Bunun içindir ki büyük ilim ve sanat adamlarının muvaffa­ kiyetleri için feragat, meslekleri­ ne karşı derin bir bağlılık lâzım­ dır. Filozof, âlim ve sanatkâr, eserinde harcıâlem bir kıymet gayesi güttüğü zaman, en büyük fikri veya bedii iflâsa sürüklen­ miş demektir.

Fakat bulunduğumuz asır, in­ sanların yaşama ihtiyaçlarını o derece zorlaştıran unsurlarla do­ ludur ki ilmin ve sanatın hakikî gayesine ulaşacak feragati gös­ terebilmek içi'n büyük bir ahlâk ve seciye kahramanı olmak lâ- zımgeliyor. Bir memleketin me­ deniyet dünyasındaki hakikî ro­ lü, ancak böyle ilim ve sanat kahramanlarının idealleri uğu­ rundaki feragatlerde ölçülebilir. İçinde bulunduğumuz bu cihan boğuşmasındaki maddî sebepler ve güdülen gayeler ne olursa ol­ sun, yarınki dünyayı kuracak ilim, sanat ve felsefenin başarı­ cıları, yalnız mesleklerinin aşki- le ve menfaatleri hakir gören inamşlarile hareket edeceklerdir, j Bu, her yerde olduğu gibi, bizde; de; yeni Türk ilim ve sanatının

(Arkası 6 ncı sahifede)

İstanbul Ş ehir Üniversitesi K ütüphane si T a h a T o ro s Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Beş sene sonra Hollandanın Leyde şehrinde Kandinsky'nin «Du spirituel dans l'art» adlı kitabının tesiriyle «De Stijl» mecmuası doğunca, mücerret sa- rat üzerinde çok

• Altın oran gibi daha çok resim, fotoğraf ve tasarımda kullanılan bir kompozisyon kuralıdır. Bu kurala göre çerçeve 2 yatay ve 2 dikey çizgi ile 9 eşit

Edebiyat tarihlerinin kaydına göre dünyanın hemen her tarafında, her devrinde ve hemen her büyük edip için vaki’ olmuş olduğu gibi, onun da hayatında bir

Bu gün ; Adana gibi inkilap tarihinde rol oynayan, toprağının verimde bereketin timsali ve rem­ zi olan, güneşle en çok baş başa bulunup yoldaşlık ettiği

GATA Askeri Tıp Fakültesini tercih edecek sivil lise kaynaklı öğrenciler, nüfus müdürlüğünden alacakları üç suret vukuatlı nüfus kayıt örneğini (Kendisi, annesi

O et­ rafında bulunan her şeyden fay dalanarak, onları ruhunda eri­ terek, değiştirerek veya güzel­ leştirerek kendine tılsımlı bir şiir dünyası

Kutis marmorata telenjektatika konjenita, telenjektazi, flebektazi, deride atrofi ve ülserasyon görülebilen nadir konjenital bir hastalıktır.. Etiyolojisi tam olarak

Impediments on the pathway to business success need to be overcome by all entrepreneurs, but, as discussed in this article, more significant impediments face