• Sonuç bulunamadı

6-8 yaş çocukları için piyano eğitimi veren kurumlarda öğretmenlerin başlangıç aşamasında, piyano öğretim yöntemlerinden biri olarak yaratıcı dramaya ilişkin görüşleri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "6-8 yaş çocukları için piyano eğitimi veren kurumlarda öğretmenlerin başlangıç aşamasında, piyano öğretim yöntemlerinden biri olarak yaratıcı dramaya ilişkin görüşleri"

Copied!
202
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C

DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ GÜZEL SANATLAR EĞİTİMİ ANABİLİM DALI

MÜZİK ÖĞRETMENLİĞİ PROGRAMI YÜKSEK LİSANS TEZİ

6-8 YAŞ ÇOCUKLARI İÇİN

PİYANO EĞİTİMİ VEREN KURUMLARDA

ÖĞRETMENLERİN BAŞLANGIÇ AŞAMASINDA,

PİYANO ÖĞRETİM YÖNTEMLERİNDEN BİRİ OLARAK

YARATICI DRAMAYA İLİŞKİN GÖRÜŞLERİ

İ

LKNUR ÜNAL

İ

zmir

2006

(2)
(3)

T.C

DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ GÜZEL SANATLAR EĞİTİMİ ANABİLİM DALI

MÜZİK ÖĞRETMENLİĞİ PROGRAMI YÜKSEK LİSANS TEZİ

6-8 YAŞ ÇOCUKLARI İÇİN

PİYANO EĞİTİMİ VEREN KURUMLARDA

ÖĞRETMENLERİN BAŞLANGIÇ AŞAMASINDA,

PİYANO ÖĞRETİM YÖNTEMLERİNDEN BİRİ OLARAK

YARATICI DRAMAYA İLİŞKİN GÖRÜŞLERİ

İ

LKNUR ÜNAL

Danışman

Prof. MEMDUH ÖZDEMİR

İ

zmir

2006

(4)

YEMİN METNİ

Yüksek lisans tezi olarak sunduğum “6–8 Yaş Çocukları İçin Piyano Eğitimi Veren Kurumlarda Öğretmenlerin Başlangıç Aşamasında, Piyano Öğretim Yöntemlerinden Biri Olarak Yaratıcı Dramaya İlişkin Görüşleri” adlı çalışmanın tarafımdan, bilimsel ahlak ve geleneklere aykırı düşecek bir yardıma başvurmaksızın yazıldığını ve kaynak olarak yararlandığım eserlerin bibliyografyada gösterilenlerden oluştuğunu, bunlara atıf yapılarak yararlanılmış olduğunu belirtir ve bunu onurumla doğrularım.

31 / 09 / 2006 İlknur ÜNAL

(5)

TUTANAK

Dokuz Eylül Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü’nün .... /.... / 200.. tarih ve ... sayılı toplantısında oluşturulan jüri, Lisansüstü Öğretim Yönetmeliği’nin ... maddesine göre Güzel Sanatlar Eğitimi Anabilim Dalı Müzik Öğretmenliği Programı yüksek lisans öğrencisi Ömer Mumcu’nun “Anadolu Güzel Sanatlar Liselerine Öğretmen ve Öğrenci Seçme Sınavı Kriterlerinin Karşılaştırılması” konulu tezi incelenmiş ve aday .... /.... / 200.. tarihinde, saat ...’da jüri önünde tez savunmasına alınmıştır.

Adayın kişisel çalışmaya dayanan tezini savunmasından sonra ... dakikalık süre içinde gerek tez konusu, gerekse tezin dayanağı olan anabilim dallarından jüri üyelerince sorulan sorulara verdiği cevaplar değerlendirilerek tezin ... olduğuna oy ... ile karar verildi.

BAŞKAN

(6)

YÜKSEK ÖĞRETİM KURULU DÖKÜMANTASYON MERKEZİ TEZ VERİ FORMU

Tez No :... Konu Kodu :... Üniv. Kodu:... Tez Yazarının

Soyadı : Ünal Adı : İlknur

Tezin Türkçe Adı : 6-8 Yaş Çocukları İçin Piyano Eğitimi Veren Kurumlarda Öğretmenlerin Başlangıç Aşamasında, Piyano Öğretim Yöntemlerinden Biri Olarak Yaratıcı Dramaya İlişkin Görüşleri.

Tezin Yabancı Dildeki Adı: Aproaches Of The Teachers Who Teach 6-8 Year Old Children Piano Education in The Related İnstitutions On Creative Drama As One Of The Piano Training At The Phase Of Starting

Tezin yapıldığı

Üniversite : Dokuz Eylül Üniversitesi. Enstitü : Eğitim Bilimleri Enstitüsü. Yıl : 2006

Tezin Türü :

Yüksek Lisans Doktora Tıpta Uzmanlık Sanatta Yeterlilik

Dili: Türkçe Sayfa Sayısı: 183 Referans Sayısı: 88 Tez Danışmanlarının

Ünvanı Adı Soyadı: Prof. Memduh Özdemir

Türkçe Anahtar Kelimeler: İngilizce Anahtar Kelimeler:

1- 6-8 Yaş Çocuğu 1- 6-8 Year Old Chıld

2- Piyano Eğitimi 2- Piano Education

3- Başlangıç Aşaması 3- At Fırst

4- Yaratıcı Drama 4- Creative Drama

5- Görüşme 5- İnterview

Tarih : İmza :

Tezimden Fotokopi Yapılmasına izin vermiyorum... Tezimden dipnot gösterilmek şartıyla bir bölümünün fotokopisi alınabilir... Kaynak gösterilmek şartıyla tezimin tamamının fotokopisi alınabilir... Yazarın İmzası :

(7)

ÖZET

Bu araştırma İzmir’deki M.E.B. bağlı müzik kurumları, belediye konservatuarları, halk eğitimlerde, özel okullarda çalışan 6-8 yaş çocuklarına başlangıç aşamasında piyano eğitimi veren 86 öğretmenin anket görüşleri ve Ankara, İstanbul, İzmir’de Eğitim Fakültesi, Konservatuar, özel çalışan, mesleğinde uzman 16 piyano öğretmenlerinin görüşleri alınarak hazırlanmıştır.

Bu tezin amacı yaratıcı drama yöntem veya teknikleri piyano eğitimine uygulandığında, çocuğun oyun ve dramatizasyon sayesinde duyu organlarını daha fazla kullanarak duyarak, hissederek, dokunarak, paylaşarak bilginin daha etkin ve akılda kalıcılığını arttırmaktır. İçindeki ruhsal bedensel ve matematiksel kavramları hissetmesini sağlayarak taklit yeteneğini ortaya çıkarmaktır. Sosyal iletişim becerisi sayesinde çocuklara müzik yapma ve dinleme alışkanlığını kazandırabilmektir.

Piyano, entenasyon bozukluğu olmayan geniş bir ses sınırına sahip perdeli bir çalgılıdır. Başlangıç aşamasındaki 6-8 yaş çocuklarına (okuma yazma bilen ya da bilmeyen) aldığı piyano eğitiminin amacı, müziği seven, dinleyen, anlayan, ifade zenginliğine sahip bireyler yetiştirmektir.

Piyano eğitim süreci teori, uygulama yaratma ve yorumlama şeklinde yapılmaktadır. Çocukların fiziksel, duyuşsal, devinişsel ve bilişsel özellikleri piyano eğitim sürecini etkileyen faktörlerdir.

Aile, çevre, öğretmenin motivasyonu ile kullanılan yöntem ve teknikler çocuğun piyanoyu sevmesi ve zevkle çalabilmesini sağlar. Öğretmen, çocuğun piyano eğitimi sürecini etkileyen faktörleri ortaya çıkarıp geliştirebilmek için çağdaş bir sanat eğitimi olan yaratıcı drama yönteminden faydalanmalıdır.

Yaratıcı drama; herhangi bir metin olmaksızın katılanların kendi yaratıcı buluş, özgün düşünce, bilgi, öznel anlara dayanarak eylemleri doğaçlama ve canlandırmalarıdır. Oyun yoluyla gerçek dünyadan yola çıkarak yeni kurgusal dünyalar oluşturmaktır.

Çocuğun öğrenme sürecinde kendi duyuşsal yaşantısı düşleme gücü imgesel düşünmeyi aktif hale getirmede ve öğrenme süreçlerine etkince katılmasında etkilidir.

(8)

Piyano çalmaya başlamadan önce ısınma hareketleri ile çocuk fiziksel, duygusal olarak gevşemiştir. Teknik uygulamalardaki soyutluk pandomimler, imgeler, hikayeler ve masallarla anlatılır. Bazen de dramatize ya da doğaçlama uygulamaları ile çocuğun algı, anlama ve teknik becerileri somut hale getirilir.

Renkli bir resim, çizim, alıştırma çeşitli görsel eksersizler çocuğun duyguları sayesinde öğrenme sürecini kısaltacaktır. Yaparak ve yaşayarak müzik sevgisi ve piyano eğitimi daha kalıcı olacaktır.

Çalışmaların sonucunda bilgilerin daha kalıcı ve pekiştirici olması açısından öğretmen tarafından defter tutularak öğrencinin gelişim özelliklerine göre yapıcı geri bildirimler şeklinde bir değerlendirme olabilir. Çocuğun kaygılarını, korkularını, potansiyelini ortaya çıkarıp öğrencinin kendi yeteneği ile ilgili doğru algılara sahip olması bu değerlendirme sayesinde sağlanabilir.

Yapılan araştırmada 6-8 yaş grubu çocuklarda oyun ve oyun materyalleri, doğaçlama, rol oynama, hikaye piyano eğitiminde kullanılabileceği kullanıldığında çocuğa müzik sevgisini kazandıracağı, hayal gücü ve yaratıcılığını artıracağı görüşünü belirten öğretmen ve uzman görüş sayısı fazladır.

Farklı eğitim donanımlarına sahip piyano öğretmenleri tarafından yaratıcı dramanın, teknik ve yöntemleri yerinde ve zamanında kullanılmadığı zaman çeşitli tutarsızlıklara sebep verebileceğinin göz ardı edilmemesi gerekir.

Bu araştırmada uzmanların ve piyano öğretmenlerin görüşlerinin değerlendirme ve analizleri bulunmaktadır. Araştırma bulguları, sonuç, öneri bölümleriyle tamamlanmıştır.

Anahtar Kelime: 6-8 Yaş Çocuğu, Piyano Eğitimi, Başlangıç Aşaması, Yaratıcı Drama, Görüşme

(9)

ABSTRACT

This study was prepared by consulting to the survey approaches of 86 teachers who teach 6-8 year old children primary piano courses / education in music insitutions based on Turkish Ministry of National Education, municipality conservatories, Public Education Centers and private schools, and to 16 piano teachers specialised on their profession from Education Faculties in Ankara , İstanbul and İzmir and their associated Conservatories.

The aim of this thesis is to enable children to increase the related knowledge in memorisation (internalisation) by further using their tactile, auditory and visual sensess tends to play and dramatisation when creative drama methodology and / or techniques are applied to piano training, elicite their ability of immitations through feeling their emotional, bodily and mathemathical concepts and gain habits of making and listening to music by means of social communication skills.

Piano is a screened instrument with a wide spectrum of sound and without any intonation problems. The purpose of piano training for the children of 6-8 years old is to educate and train individuals who could love, listen to and understand music, and who could have a wide range of expression skills.

The process of education of piano consists of theory (rhetoric) practice,creativity and interpretation. Physical, cognitive, emotional and movemental properties of children are major elements which influence the process of piano education.

Family, environment, teachers’ motivations, releated methodology, and techniques enable children to love and play piano with pleasure. A piano teacher should utilise the creative drama method, a contemporary education of art so as to elicit and develope the factors of which influence the process of piano education in children.

Creative drama means that participants can improvise some actions or roles based on their own creativity, unique thinking knowledge and moments without referring to any written texts. By means of playing, one can create new fictional worlds

(10)

from the real world. The process of creative of drama is efficient in participation of the child in learning activities and encouragement of imaginary thinking.

Before starting to play piano, the child has already relaxed physically and emotionally through warm – up drills. The abstractness in technical performance is expressed and described by means of pandomime, images, stories and tales. Occasionially, through dramatisations or improvisations, skills of conception, comprehension and technicality are substantiated.

A coloured picture, drawing ,exercise , and various visual drills will shorten the process of learning thanks to emotions. Feelings of the child, love of music and piano education will be more permanent through practising and experiencing.

For acquired skills and knowledge to be more permanent and reinforcing at the end of excercises, the teacher can take notes on a notebook and assess what is going on as constructive feedbacks-retrospections considering learner’s developmental aspects.

Thanks to such an assesments, one can elicit the child’s anxieties, fears and potentials, with right conceptions of his own skills being acquired by him or her.

The study in question states that play and play material can be used in role-playing improvisation, story-telling and piano-role-playing for 6-8 year-old children and therefore increase love for music, imagination and creativity which is all supported by numerious teachers and specialists. We should not consider that creative drama could cause many failures when it is not used properly and where necessary.

This study includes assessments and analyses of some experts and piano teachers for the matter involved.

The study data was completed with result and suggestion sections.

Key words: 6-8 year old children piano education, initial phase creative drama, interview.

(11)

ÖNSÖZ

Bu araştırma 6-8 yaş çocukları için piyano eğitimi veren kurumlarda, öğretmenlerin başlangıç aşamasında piyano öğretim yöntemlerinden biri olarak yaratıcı dramaya ilişkin görüşlerini ortaya koymayı amaçlamaktadır.

Günümüzde piyano eğitimi diğer çalgılara göre oldukça ilgi gören çalgı eğitimidir. Her yaştan insanlar piyano eğitimi almak için isteklidirler. Özellikle piyano, çalgıların içerisinde entonasyon zorluğu ve bozukluğu olmayan sabit perdeli müzik öğretiminde araç olarak kullanılmaya en uygun ve yararlı bir alettir. Ses sınırları geniş ve hem kadın hem de erkek seslerini verebilen en geniş ses yelpazesine sahiptir. Aynı zamanda çok sesli kulak eğitimine uygundur. Bütün bu avantajlara sahip olan piyano, başlangıç aşaması için özellikle küçük yaşta öğrenilebilecek çalgıların başında gelir.

Farklı sosyo-kültüre sahip ailelerden gelen farklı kişilikteki çocukların piyano eğitimine karşı yaklaşımları da farklılık gösterir. Bu nedenle çocuğun sosyal, bedensel, duygusal, motor, dil ve zeka gelişimi ve bunların ortaya çıkarılıp geliştirilmesine göre piyano eğitiminde farklı yöntem ve teknikler uygulanır. Piyano eğitiminde amaç müzisyen yetiştirmek değildir. Duygu ve düşüncelerini müzik yolu ile ifade edebilen, müzikten anlayan, iyi bir insan ve iyi bir müzik dinleyicisi yetiştirmektir. Müziği ve piyanoyu, birlikte oynayarak, piyano dersinde keyifli dakikalar geçirterek ve sevdirerek, korkmadan, yaparak-yaşayarak dersi sıkıcı ve çekilmez olmaktan çıkararak öğretmek erken piyano eğitiminin başlıca ilkesidir.

Erken yaşta çocuklar piyano eğitiminde; nota yeri, değeri ve ismi gibi birçok müzik kavramlarını ve piyano teknik kavramlarını anlamakta güçlük çekmektedirler. Uzman görüşlerine göre yaratıcı drama teknik ve yöntemlerinden faydalanılarak piyano eğitimi verildiğinde az önce belirttiğimiz güçlükler azalmaktadır. Aynı zamanda enstrüman, müzik sevgisini ve hayal gücünü geliştirir, bilgiler daha akılda kalıcı olur, öğrenme yaparak ve yaşayarak daha hızlı gerçekleşir.

“Yüksek Lisans Tezi” adı altında yaptığım bu çalışmada, 6-8 yaş grubu çocukların gelişim özelliklerini, eğitim ve müzik, drama yöntemini, piyano eğitimini ve uzman görüşlerine göre piyano eğitiminde yaratıcı drama yönteminin kullanılmasını incelemeye çalıştım. Bu araştırmanın benzer konularda yapılacak araştırmalara ve

(12)

piyano dersi veren öğretmenlere piyano eğitiminde, yaratıcı drama yöntemini kullanma konusunda yeni görüş ve fikirler verebileceğine inanıyorum.

Çalışmalarım sırasında bana yardımlarını esirgemeyen birinci tez danışmanın Prof. Memduh Özdemir, ikinci tez danışmanım Yrd. Doç. Dr Hadiye Küçükkaragöz’e teşekkür eder ve saygılarımı sunarım.

Aynı zamanda araştırmamın başlamasından bitimine kadar düşünceleri, emekleri ve yardımıyla bana destek olan birçok değerli insana teşekkür ediyorum. Tezimin hazırlanmasında bana yardımcı olan meslektaşlarım Aydan Çetin, Dr. Öğrencisi Fatma Akyüzlüer, Müge Özel, Serdar Çetin ve Zahit Harmanlı’ya, teşekkür ederim.

Ayrıca Ankara, İstanbul, İzmir’de görüşlerine başvurduğum mesleklerinde uzman piyano öğretmenlerine ve İzmir’de piyano dersi veren piyano öğretmenlerine yapılandırılmış görüş anketlerinin cevaplandırılmasında yardımcı oldukları için teşekkür ediyorum.

(13)

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo S1- Örneklemdeki öğretmenlerin çalıştığı kuruma göre dağılımı... 68 Tablo S2- Örneklemdeki öğretmenlerin mesleğindeki hizmet sürelerine

göre dağılımı ... 69 Tablo S3- Örneklemdeki öğretmenlerin cinsiyet yapısına göre dağılımı ... 69 Tablo S4A- Örneklemdeki öğretmenlerin Eğitim Fakültesi Müzik Bölümü

ana dal çalgısına göre dağılımı ... 70 Tablo S4B- Örneklemdeki öğretmenlerin Konservatuar Bölümü

ana dal çalgısına göre dağılımı ... 70 Tablo S4C- Örneklemdeki öğretmenlerin Eğitim Fakültesi Yüksek Lisans

ana dal çalgısına göre dağılımı ... 71 Tablo S4D- Örneklemdeki öğretmenlerin Eğitim Fakültesi Doktora/Sanatta

yeterlilik ana dal çalgısına göre dağılımı ... 71 Tablo S4E- Örneklemdeki öğretmenlerin Konservatuar Yüksek Lisans/

Sanatta Yeterlilik ana dal çalgısına göre dağılımı ... 72 Tablo S7- Örneklemdeki öğretmenlerin meslekleri ile ilgili katıldıkları

etkinliklere göre dağılımı... 72 Tablo S8- Örneklemdeki öğretmenlerin piyano eğitiminde çalıştırdığı

yaş grubu dağılımı ... 73 Tablo 1- “İlk derste çocukla tanışıp piyano tanıtılarak başlanır.” maddesine

ilişkin verilen cevapların n- % dağılımları ve x² dağılımları ... 74 Tablo 2- “Piyano eğitiminin amacı müzisyen yetiştirmektir.” maddesine

ilişkin verilen cevapların n- % ve x² dağılımları ... 75 Tablo 3- “Piyano eğitiminde nota kullanımına en geç 1, 5-2 ayda geçilir.”

maddesine ilişkin verilen cevapların n- % ve x² dağılımları ... 76 Tablo 4- “Uzun süre notasız çalmak çocuğu sıkar.” maddesine ilişkin

(14)

Tablo 5- “Piyano eğitiminde çocuğun müzikten zevk alabilmesi için iyi bir tekniğe sahip olmalıdır.” maddesine ilişkin verilen cevapların

n- % ve x² dağılımları ... 78 Tablo 6- “Başlangıç aşamasında her çocuğa aynı yöntem ve program

uygulanır.” maddesine ilişkin verilen cevapların n- % ve x²

dağılımları ... 79 Tablo 7- “Piyano eğitiminde Altı-Sekiz yaş grubu için oyun gereklidir.”

maddesine ilişkin verilen cevapların n- % ve x² dağılımları ... 80 Tablo 8- “Piyano eğitiminde oyun materyallerinin kullanımına gerek

yoktur.” maddesine ilişkin verilen cevapların n- % ve x²

dağılımları. ... 81 Tablo 9- “Eğitmen, piyano eğitiminde oyunu kullanırken pasif ve geri

planda olması gerekir.” maddesine ilişkin verilen cevapların n- % ve x² dağılımları ... 82 Tablo 10- “Piyano eğitimi verirken kullanılan method dışında görsel

egzersizler vermeye gerek yoktur.” maddesine ilişkin verilen

cevapların n- % ve x² dağılımları... 83 Tablo 11- “Piyano eğitiminde oyun materyallerinin kullanımı çocuğun

duygu, düşünce ve yaratıcılığını açığa çıkarır.” maddesine

ilişkin verilen cevapların n- % ve x² dağılımları ... 84 Tablo 12- “Piyano eğitiminde yaratıcı dramanın öğelerinden biri olan

oyunun kullanılması çocuğa müzik sevgisi kazandırır.”

maddesine ilişkin verilen cevapların n- % ve x² dağılımları ... 85 Tablo 13- “Dersten sıkılan çocuğun bildiği oyundan hareket ederek derse

devam etmek gerekir.” maddesine ilişkin verilen cevapların

n- % ve x² dağılımları ... 86 Tablo 14- “Piyano dersine başlamadan önce çocuğun rahatlaması için

ısınma hareketleri yaptırılır.” maddesine ilişkin verilen

(15)

Tablo 15- “Piyano teknik eğitimi verilirken sadece tasviri kolay olan kuş, aslan, ayı gibi hayvanlardan faydalanmak gerekir.” maddesine

ilişkin verilen cevapların n- % ve x² dağılımları ... 88 Tablo 16- “6-8 yaş dönemi piyano eğitimi alan çocukların fiziksel, ruhsal

ve duyuşsal özelliklerini bilmek gerekmez.” maddesine ilişkin

verilen cevapların n- % ve x² dağılımları ... 89 Tablo 17- “Öykü tekniği ile öğretilen piyano parçasında sadece öğretmen

aktiftir.” maddesine ilişkin verilen cevapların n- % ve x²

dağılımları ... 90 Tablo 18- “Piyano parçası öğretilirken öykü tekniğinin kullanılmasına

gerek yoktur.” maddesine ilişkin verilen cevapların n- % ve x² dağılımları 91

Tablo 19- “Piyano eğitiminde çocuğun yaratıcılığını geliştirmek için doğaçlamaya önem vermek gereklidir.” maddesine ilişkin

verilen cevapların n- % ve x² dağılımları ... 92 Tablo 20- “Doğaçlama yaparken eğitmen öğrenciye müdahale etmez,

yönlendirmez ve herhangi bir şekilde ritim vermez.” maddesine ilişkin verilen cevapların n- % ve x² dağılımları ... 93 Tablo 21- “Çocukların doğaçlama yönlerini geliştirmek için, çocukları

bir araya getirmeden bireysel doğaçlamalar yaptırılır.” maddesine ilişkin verilen cevapların n- % ve x² dağılımları ... 94 Tablo 22- “Çocuğun kulağı ölçülürken şarkı söylemeye ihtiyaç duyulur.

Piyano eğitimi verilirken bu gereklilik ortadan kalkar.” maddesine ilişkin verilen cevapların n- % ve x² dağılımları ... 95 Tablo 23- “Piyano eğitiminde dersin sonunda değerlendirme yapılmalıdır.

maddesine ilişkin verilen cevapların n- % ve x² dağılımları ... 96 Tablo 24- “Yaratıcı drama öğelerinden biri olan pandomin, piyano

eğitiminde uygulanır.” maddesine ilişkin verilen cevapların

(16)

Tablo 25- “Piyano eğitiminde öğretilen şarkının hikayesi anlatılır.”

maddesine ilişkin verilen cevapların n- % ve x² dağılımları ... 98 Tablo 26- “Piyano eğitiminde öğretilen şarkının masalı anlatılır.”

maddesine ilişkin verilen cevapların n- % ve x² dağılımları ... 99 Tablo 27- “Piyano eğitiminde, şarkının hikaye ya da masal ile drametize

edilmesine gerek yoktur.” maddesine ilişkin verilen cevapların

n- % ve x² dağılımları ... 100 Tablo 28- “Yaratıcı drama tekniklerinden rol oynama piyano eğitimine

uygulandığında çocuğun hayal gücünü (imgelem ) artırmaz .” maddesine ilişkin verilen cevapların n- % ve x² dağılımları ... 101 Tablo 29- “Yaratıcı drama tekniklerinden rol oynama piyano eğitimine

uygulandığında çocuğun yaratıcılığını artırmaz.” maddesine

ilişkin verilen cevapların n- % ve x² dağılımları ... 102 Tablo 30- “Yaratıcı drama çocuğun piyano öğrenmesini kolaylaştırır.”

maddesine ilişkin verilen cevapların n- % ve x² dağılımları ... 103 Tablo 31- “Yaratıcı drama teknikleri piyanoya eğitimine uygulandığında

çocuk duygularını açığa vuramaz.” maddesine ilişkin verilen

cevapların n- % ve x² dağılımları... 104 Tablo 32- “Piyano eğitiminde çocuğa rahatlaması için sadece parmak

ısınma hareketleri yaptırılır.” maddesine ilişkin verilen

(17)

İ Ç İ N D E K İ L E R

TUTANAK ...II YÜKSEK ÖĞRETİM KURULU DÖKÜMANTASYON MERKEZİ

TEZ VERİ GİRİŞ FORMU ... III ÖZET ... IV ABSTRACT... VI ÖNSÖZ ... VIII TABLOLAR LİSTESİ... X İÇİNDEKİLER ... XIV BÖLÜM I GİRİŞ ... 1 1.1. Problemin Tanımı... 1 1.2. Alt problemler ... 1 1.3. Amaç ve Önemi... 2 1.4. Sınırlılık ... 3 1.5. Kısaltmalar ... 3 BÖLÜM II İLGİLİ YAYIN VE ARAŞTIRMALAR ... 5 BÖLÜM III GELİŞİMİN GENEL ÖZELLİKLERİ ... 8

3.1. Beden Gelişimi... 8 3.2. Bilişsel Gelişim ... 9 3.3. Dil Gelişimi... 9 3.4. Duygusal Gelişimi... 9 3.5. Sosyal Gelişimi ... 10 3.6. Motor gelişimi ... 10 BÖLÜM IV EĞİTİM VE MÜZİK ... 12 4.1. Eğitimin Tanımı ... 12 4.2. Müziğin Tanımı... 13

(18)

4.3. Müzik ve İnsan ... 14 4.4. Müzik Yöntemleri ... 14 4.4.1. Suziki Yöntemi... 14 4.4.2. Orff Yöntemi ... 15 4.4.3. Dalcrose Yöntemi... 16 4.4.4. Kodaly Yöntemi ... 17

4.4.5. Dalcrose, Orff, Kodaly Yönteminin Müzik Eğitimindeki Pedogojik Yaklaşımları ... 18

4.4.6. Dalcrose, Orff, Kodaly Yönteminin Müzik Eğitimindeki Doğaçlama Yaklaşımları ... 19

4.4.7. Dalcrose, Orff, Kodaly Yönteminin Müzik Eğitimindeki Müzik Okuma ve Yazma yaklaşımları ... 20

4.5. 0-8 Yaş Dönemindeki Çocuğun Müziksel Gelişimi... 21

4.5.1. 0-2 Yaş Dönemindeki Çocuğun Müziksel Gelişimi... .21

4.5.2. 2-3 Yaş Dönemindeki Çocuğun Müziksel Gelişimi... 22

4.5.3. 3-4 Yaş Dönemindeki Çocuğun Müziksel Gelişimi... 23

4.5.4. 4-5 Yaş Dönemindeki Çocuğun Müziksel Gelişimi... 23

4.5.5. 6 Yaş Dönemindeki Çocuğun Müziksel Gelişimi ... 24

4.5.6. 7-8 Yaş Dönemindeki Çocuğun Müziksel Gelişimi... 24

4.6. Müziğin Çocuk Gelişimi Üzerine Etkisi ... 25

4.6.1. Müziğin Çocuktaki Dil Gelişimi Üzerine Etkisi ... 25

4.6.2. Müziğin Çocuktaki Sosyal Ve Duygusal Gelişimi Üzerine Etkisi... 25

4.6.3. Müziğin Çocuktaki Psikomotor Gelişimi Üzerine Etkisi ... 27

4.6.4. Müziğin Çocuktaki Zeka Gelişimi Üzerine Etkisi ... 28

BÖLÜM V DRAMA... 29

5.1. Dramanın Tanımı ... 29

5.2. Yaratıcı Drama ve Amacı... 30

5.2.1. Yaratıcı Dramanın Aşamaları... 34

5.2.2. Yaratıcı Dramanın Etkileri ... 40

5.2.2.1. Yaratıcı Dramanın Sanat Eğitimine Etkisi ... 40

5.2.2.2. Yaratıcı Dramanın Müzik Eğitimine Etkisi... 41

5.2.2.3. Yaratıcı Dramanın Çocuktaki Dil Gelişimine Etkisi... 42

5.2.2.4. Yaratıcı Dramanın Çocuktaki Duygusal Zeka Üzerine Etkisi ... 43

(19)

5.2.2.5. Yaratıcı Dramanın Çocuktaki Psikomotor Gelişimi

Üzerine Etkisi... 44

5.2.2.6. Yaratıcı Dramanın Çocuktaki Zeka Gelişimi Üzerine Etkisi ... 44

BÖLÜM VI PİYANO EĞİTİMİ ... 46

6.1. Piyano, Piyano Tekniği ve Piyano Eğitimi ... 46

6.2. Piyano Öğretmeninin Özellikleri ... 60

6.3. 6-8 Yaş Çocukları İçin Piyano Başlangıç Aşamasında Görsel Egzersizler... 63

BÖLÜM VII ARAÇ VE YÖNTEM ... 66

7.1. Araştırmanın Evren ve Örneklemi ... 66

7.2. Veri Toplama Yöntem ve Araçları... 66

7.3. Veri Analizi ... 67

BÖLÜM VIII BULGULAR... 68

8.1. Örneklemi Tanıtıcı Bulgular ... 68

8.2. Görüş Anket Sonuçlarının Değerlendirme ve Analizi ... 74

8.3. Uzman Görüşleri ... 106

8.4. Uzman Görüşlerinin Değerlendirilmesi ... 154

BÖLÜM IX SONUÇ VE ÖNERİLER ... 167

EKLER... 172

(20)

BÖLÜM I

GİRİŞ

1.1. Problem Tanımı

6-8 yaş çocuklarına piyano eğitimi veren öğretmenlerin yaratıcı drama yöntemlerinin piyano eğitiminde kullanılıp kullanılmadığı ve bu durumda öğretmenlerin görüşleri nelerdir?

1.2. Alt Problemler

1- Başlangıç aşamasında 6-8 yaş çocuklarına piyano eğitimi veren öğretmenlerin yaratıcı drama tekniklerinden oyun ve oyun materyallerini uyguladığı zaman öğretmen görüşleri arasında anlamlı fark var mıdır?

2- Başlangıç aşamasında 6-8 yaş çocuklarına piyano eğitimi veren öğretmenlerin yaratıcı drama tekniklerinden olan rol oynama uygulandığı zaman öğretmen görüşleri arasında anlamlı bir fark var mıdır?

3- Başlangıç aşamasında 6-8 yaş çocuklarına yaratıcı drama tekniklerinden dramatizasyon uygulandığında, öğretmen görüşleri arasında anlamlı bir fark var mıdır?

4- Başlangıç aşamasında 6-8 yaş çocuklarına piyano eğitimi veren öğretmenlerin yaratıcı drama tekniklerinden biri olan pandomim, hikaye, masal ve öyküleme uygulandığında, öğretmen görüşleri arasında anlamlı bir fark var mıdır?

5- Piyano eğitimi başlangıç aşamasında 6-8 yaş çocuklarına, piyano eğitimi veren öğretmenlerin dil gelişimini etkileyen yaratıcı drama tekniklerinin şarkı söylemeyi piyano eğitimine uyguladığı zaman öğretmen görüşleri arasında anlamlı bir fark var mıdır?

6- Piyano eğitimi başlangıç aşamasında 6-8 yaş çocuklarına yaratıcı drama teknikleri uygulandığında öğretim ve öğrenimi kolaylaştırdığı konusunda öğretmen görüşleri arasında anlamlı bir fark var mıdır?

(21)

7- Piyano eğitimi başlangıç aşamasında 6-8 yaş çocuklarına yaratıcı drama yöntem ve teknikleri uygulandığında, çocuğun yaratıcı olma ve hayal gücünü kullanmayı sağlaması konusunda, öğretmen görüşleri arasında anlamlı bir fark var mıdır?

8- Piyano eğitimi başlangıç aşamasında 6-8 yaş çocuklarına yaratıcı drama yöntem ve teknikleri uygulandığında, çocuğun müzik sevgisi ve motivasyonunda artış olduğu konusunda öğretmen görüşleri arasında anlamlı bir fark var mıdır?

9- Piyano eğitimi başlangıç aşamasında 6-8 yaş çocuklarına yaratıcı drama yöntem ve teknikleri uygulandığında, çocuğun bireysel farklılıklarını ortaya koyma konusunda, öğretmen görüşleri arasında anlamlı fark var mıdır?

1.3. Amaç ve Önemi

Yaratıcı drama yönetiminin amacı piyano eğitimine uygulandığında, çocuklara müzik yapma ve dinleme alışkanlığını kazandırmak, sosyal iletişim becerisini kazandırmak, içindeki ruhsal bedensel ve matematiksel kavramları ve hissetmesini sağlayarak taklit yeteneğiyle ortaya çıkarmaktır.

Öğrenciyi aktif öğrenmeye katmak. Dramatizasyon ve oyun sayesinde çocuğun dokunarak, duyarak, hissederek, paylaşarak dolayısıyla duyu organlarını daha fazla kullanarak daha çok bilginin daha etkin ve akılda kalıcılığını arttırmış olmak. Öğretmen tarafından öğrenci, önceden öğrendiği bilgileri unutmadan yeni bilgileri öğrenmeye hazırlanmış olur.

6-8 yaş grubu çocukların gelişim özellikleri nedeniyle yaparak yaşayarak duygularını kullanarak öğrenme yeteneğinin yüksek olması, taklit etme ve hayal gücünü kullanma gereksinimlerini karşılaması bakımından ele alınan drama yöntemi ile psikomotor becerilerinin geliştirilmesinin ve bu konunun incelenmesinin bu eğitimi verecek öğretmenler için önemli olduğu düşünülmektedir.

Bilgilerin akılda daha kalıcı olmasına, hayal gücünü daha iyi kullanabilme, öğrenme hızını etkileme, enstrüman bilgisi ve müzik sevgisi kazandırarak ciddi bir piyano eğitimine hazırlamaktır.

(22)

Müzik eğitim alanında yaratıcı drama yöntemi uygulanmaktadır. İncelediğim kaynaklara göre piyano eğitiminde uygulanabileceği önerilmektedir.

1.4. Sınırlılık

İzmir ili sınırları içerisinde MEB bağlı kurumlarda 6-8 yaş başlangıç aşamasındaki çocuklara piyano dersi veren öğretmenler ile Ankara, İzmir, İstanbul il sınırları içerisinde piyano eğitiminde uzman, akademik eğitim veren kişiler araştırmamın sınırlılıklarını oluşturur.

1.5. Kısaltmalar

Anket formundaki soruların cevaplarına göre tabloların yorumları aşağıdadır. Tabloda kullanılan kısaltmaların açılımı şöyledir.

1- Mküö: Müzik kurumları ve üniversite öğrencileri 2- Mbk: Meb. Belediye konservatuarı.

3- Hemk: Halk eğitime bağlı müzik kurumları 4- Mk: Müzik kurumları

5- Öo: Özel okullar

Pearson Chi-Square (Kişiler arası uyum ya da görüşler arası uyum) =x² U= Uzman Görüşü

U1- Prof. Dr. SELMİN TUFAN U2- Prof. Dr. NEHVİZ ERCAN

U3- Yr. Doç. Dr. GÖKMEN ÖZMENTEŞ U4- Yr. Doç. Dr. BÜLENT HALVAŞI U5- Doç. MARİ BARSAMYAN U6- Öğrt. Gr. OYA ÜNAL U7- Doç. ŞENİZ DURU

(23)

U9- Doç. DİLEK BATIBAY

U10- Öğrt. Üyesi BİRSEN ÖZTÜRK

U11- Yrd. Doç. BELİR KASAP TECİMER

U12- Öğrt. Üyesi MONİKA FİLEGER U13- Doç. AYTAÇ RIZA GULEYEVA U14- Doç. HANDE DALKILIÇ

U15- YAPRAK SANDALCI U16- Öğrt. MELİN MOLLA

(24)

BÖLÜM II

İLGİLİ YAYIN VE ARAŞTIRMALAR

Yağcı (1995) “Müzik Eğitimi ve Bir Yöntem Olarak Yaratıcı Drama İlişkisi” başlıklı araştırmasında M. E. B. bağlı Ankara Büyükşehir’e bağlı gündüz bakımevi üç yaş çocuklarından 10 kişiden oluşmuş bir grup seçilmiştir. Gözlem tekniği uygulanmıştır. Sonuç olarak elde edilen kuramsal bilgilere göre müzik eğitiminde yaratıcı dramanın bir yöntem olarak uygulanabileceği gözlenmiştir. Çocuğun yaşamında oyun ve müzik iç içedir. Taklit, dans, ritm öğeleri oyunsu nitelikleri ile çocuğun yaşamında bir bütün içerisinde varoldukları gözlenmiştir.

Halvaşı (1989) “Okul Öncesi Çocuklarda Piyano Eğitimi” başlıklı tarayıcı tarzda açıklayıcı araştırmasında piyano eğitimi sadece tuşlarda kalmamakta, içinde ruhsal ve bedensel faaliyetleri, matematik kavramları, düşünme, hissetme, taklit gibi öğeleri de barındırmaktadır.

Onuray’ın Y. L tezinde “6-8 Yaş çocukları İçin Piyano Başlangıç Aşamasında Öğrenmeyi Hızlandırıcı ve Pekiştirici Görsel Egzersizler” başlıklı tarayıcı tarzda açıklayıcı araştırmasında 6-8 yaş çocukları için başlangıç aşamasında etkili kılacak görsel araçlar yaratılmış ve geliştirilmiştir. Görsel araçlar geliştirilirken, mevcut piyano eğitimi başlangıç aşamasında kullanılan on dört farklı başlangıç metodu içerik açısından incelenmiş ve söz konusu metotlarda egzersizlere ne derece yer verildiği saptanmıştır. Görsel egzersizlerin geliştirilmesinde 6-8 yaş çocukların bedensel, zihinsel, psikolojik ve sosyal gelişimleri göz önünde bulundurulmuştur. Geliştirilen egzersizler bu yaş grubu çocuklarına kısmen uygulanmış, çocukların ilgisini çektiği, öğrenmelerini hızlandırdığı ve öğrendiklerini pekiştirdiği gözlenmiştir.

Molla (2002) “Çocukların Erken Piyano Eğitimi Üzerine Bir Araştırma” başlıklı tarayıcı tarzda açıklayıcı araştırmasında okuma yazma bilen ya da bilmeyen çocuklara yaş ve kapasitelerine göre genel müzik eğitimi, enstrüman bilgisi ve müzik sevgisi kazandırarak, ciddi bir piyano eğitimine hazırlamaktadır. Öğrencinin yetenekli, istekli ve çalışkan, öğretmenin yeterli ve sevecen, öğrenme metodunun sıcak, sevimli ve

(25)

amaca götürür olması durumunda başarıya ulaşmak mümkün olacağı, erken piyano eğitiminde öğrenme yolu ve şeklinin öneminin büyük olduğu belirtilmiştir.

Balıkçı (2001) “Sanat Eğitiminde Drama ve Yaratıcılığın Önemi” başlıklı tarayıcı tarzda açıklayıcı araştırmasında Yaratıcı Dramanın bir sanat eğitimi olduğu güzel sanatların tüm alanlarındaki eğitim amacı, ilkesi ve imalarını içermektedir. Yaratıcılığın gelişmesi ve yaratıcı insanların eğitilmesi zaman içinde baskın gelen toplum kurallarına uyan kişiler içinde eğitim sisteminin önemli olduğu, eğitim sistemimizde yer alması gerektiği belirtilmiştir

Solmaz (1997) “6 Yaş Grubu Çocukların Alıcı ve İfade Edici Dil Gelişimine Yaratıcı Drama Eğitiminin Etkisi” başlıklı araştırmasında ilkokul 6 yaş grubu 104 çocuk üzerinde yürütmüştür. Araştırmanın sonucunda yaratıcı drama eğitiminin hem kız hem de erkek çocukların alıcı ve ifade edici dil gelişimine olumlu etki ettiği ve eğitim modeli olarak kullanılması gerektiği önerilmiştir.

Özdemir (2003) “Yaratıcı Drama Dersini Duygusal Zeka Gelişimine Etkisi” başlıklı araştırmasında U. Ü. Eğitim Fakültesi sınıf öğretmenliği bölümü üçüncü sınıf 64 öğrenciye uygulanmıştır. Araştırmanın sonucunda kontrol ve deney grubunu oluşturan son test duygusal zeka puanları arasında deney grubu lehine anlamlı bir fark çıkmıştır.

Uzman (2003) “Okul Öncesi Eğitim Alanında Çalışan Öğretmenlerin Yaratıcı Düşünme Becerilerinin Gelişiminin İncelenmesi” başlıklı araştırmasında okul öncesi eğitim kurumlarında görev yapan 170 öğretmen üzerinde gerçekleştirilmiştir. Araştırma sonucunda öğretmenlerin yaratıcılık düzeyleri (akılcılık, esneklik, özgünlük) çeşitli değişkenlere bağlı olarak belirlenmiştir.

Gündoğdu (2004) “Okulöncesi Eğitimde Yaratıcı Etkinliklerinin İncelenmesi” başlıklı araştırmasında İzmir anaokulunda 16 öğretmenle görüşme yapılmış, 5-6 yaş grubu öğretmenlerinin davranışları yaratıcı sanat etkinliği uygulaması sırasında gözlenmiştir. Araştırmanın sonucunda, öğretmenlerin yaratıcılığı duygu ve düşünceleri ifade etme yolu ve malzeme ile ürün oluşturma olarak anladıkları, yaratıcılıkla ilgili çalışma yaptıkları, bu çalışmaları en çok sanat ve drama etkinliğinde kullandıkları görülmüştür. Yaratıcılığı engelleyen öğretmen davranışı olarak müdahale etmeyi ve kısıtlamayı göstermektedirler.

(26)

Öztürk (1996) “Okul Öncesi Dönem (5-6 Yaş Grubu ) Müzik Eğitiminde Dramanın Kullanımının Etkisi” başlıklı araştırmasında araştırmacı okul öncesi 5-6 yaş grubu öğrencilerinden 56 çocuğa uygulamaya yönelik biçimde gerçekleştirilmiştir. Sonuç olarak okulöncesi dönem 5-6 yaş grubundaki çocuklara yapılan drama ile müzik eğitiminin drama uygulamadan yapılan müzik eğitimine göre daha başarılı olduğu, drama ile uygulama yapılan çocukların dinleme, ritim ve şarkı söyleme konusunda daha istekli oldukları görülmüştür.

Girgin (1999) “Türkiye’de Okul Öncesi Eğitim Kurumlarında Yaratıcı Drama Etkinlikleri (Ankara İl Örneği)” başlıklı araştırmasında yaratıcı drama etkinliğine katılan 106 kişiye, yaratıcı drama etkinliği veren 39 kişiye uygulanmıştır. Araştırmanın sonucunda Ankara’da bulunan okul öncesi kurumların yarısından çoğunda drama etkinliğinin yer aldığı belirlenmiştir. Bu etkinlik, ders programı içinde bir sanat eğitimi alanı olarak ayrı bir zamanda ya da programa yayılmış bir şekilde yöntem olarak uygulanmaktadır.

(27)

BÖLÜM III

GELİŞİMİN GENEL ÖZELLİKLERİ

Bireylerin gelişimi,

- Bedensel gelişim (Fiziksel ) - Bilişsel gelişim

- Dil gelişimi - Duygusal gelişim - Sosyal gelişim - Motor gelişim

olmak üzere beş gruba ayrılabilir.

3.1. Beden Gelişimi

Gelişim insanın beden yapısı, duygusal ve zihinsel özellikler açısından, düzenli bir biçimde değişmesi ve istenilen görevleri yapabilecek duruma gelmesidir. Örneğin, çocuğun piyano çalabilmesi, el-kol ve göz arasındaki işbirliği ve parmaklardaki gelişme sonucunda meydana gelir. (Aral ve diğer., 2001: 16 )

Boy uzunluğu kilo artışı, kemik gelişimi, dişlerin gelişimi ve değişimi kas, beyin, sinir, sindirim, dolaşım, solunum gibi sistemler ile duyu organlarının gelişimini kapsar.

Kas gelişimi: Kaslar doğum öncesi dönemde belirli aralıklarla kasılarak bebeğin ilerlemesini sağlar. Vücudun enerji deposudur. İskelet sisteminin hareketini sağlar. Ayrıca dilin konuşma becerisini geliştirir.

Bebekler, oturmayı öğrenmeden önce başını dik tutmayı, emeklemeden önce oturmayı, yürümeden önce emeklemeyi başarırlar

Fiziksel yönden gelişmemiş bir çocuk, arkadaşlarıyla birlikte oynamakta zorluk çekebilir. Çabuk yorulur. Bu durum, çocuğun psikolojik ve sosyal gelişimini etkiler.

(28)

Hareket, çocuğun gelişmesi, kendi bedenini ve çevresini tanıyabilmesi, gelişmekte olan kaslarının çalıştırılması için gereklidir. Zihinsel gelişimde algılama, keşfetme ve inceleme öncelikli olduğu için fiziksel ve zihinsel gelişimin birbiriyle ilişkisinin olduğu söylenebilir. (Atay, 2005: 21-71)

3.2. Bilişsel Gelişim

“Biliş” sözcüğü, dünyamızı öğrenmeyi ve anlamayı içeren zihinsel faaliyetler anlamına gelir ve şu süreçleri kapsar:

Algılama: Gerek iç gerekse dış dünyadan edinilen bilgilerin yorumlanması, organize edilmesi ve yeniden bulunmasıdır.

Bellek: Algılanan bilginin bulunup getirilmesi ve depo edilmesidir

Muhakeme: Bilginin, belirli bir anlam çıkarma ve sonuca varma amacı ile kullanabilmesidir.

Düşünme: Bilginin ve çözümlerin nitelikçe değerlendirilmesidir

Kavrama: Bilginin iki ya da daha fazla kısmı arasındaki yani ilişkilerin tanınabilmesidir (Yavuzer, 2005: 39)

3. 3. Dil Gelişimi

Dil gelişimi kelimelerin, sayıların, sembollerin kazanılması saklanması ve dilin kurallarına uygun olarak kullanılmasıdır(Aral ve diğer., 2001: 129)

Dil, çocuğu egosundan uzaklaştırıp sosyal bir kişi olmasını sağlayan, kendisini kontrol ve takip ettirebilen, düşüncelerini, duygularını ve davranışlarını yavaş yavaş öğretebilen ve kendini güvenli hissetmesine yardım eden bir olgudur. (Yavuzer, 2005: 43)

3.4. Duygusal Gelişimi

Duygusal gelişim, çocuğun duyularını yaşam içinde prova etmesi ile gerçekleşir. Duyusal gelişim sürecinde, dokunarak hissetme, bakarak görme, koklayarak koku alma ve çeşitli nesnelerin tadına bakarak tat alma duyuları gelişir. Bu nedenle duygusal gelişim, çocuğun çevresinde anlayabileceği nesne ve objelerin çeşitliliğine

(29)

bağlıdır. Çocuğun çevresinde çok nesne ve obje varsa duyusal gelişimi de o kadar gelişecektir. (Aral ve diğer., 2001: 147)

3.5. Sosyal Gelişimi

Okul öncesi çocuklar, çevreleri ile çok sayıda ilişkiye girerler. Onların etrafındaki her yaştan insanlarla olan diyalogları, çocuğun sosyal gelişimini etkiler.

Sadece aile çevresinde kalan çocuğa göre, anaokulunda günün bir bölümünü geçiren çocuk, daha sosyalleşmiş olacaktır. Çünkü o, aile çevresine oranla daha fazla arkadaş edinecektir. (Çiravoğlu, 2000: 15)

Bir öğrenme olgusu olan sosyalleşme, bireyin çevresindeki norm ve değerlere uygun davranış biçimlerini kabul etmesi anlamına gelir. Diğer insanları anlamak ve onlara uyum göstermek, sosyalleşmenin önde gelen ölçüsüdür.

Birey, toplumda hem prestij kazanma hem de kendi yerini belirlemeye gereksinim duyar. Toplumsal uyum, geniş ölçüde bu gereksinimin karşılanmasına bağlıdır. Bu uyum kişinin yetişkinlik yıllarındaki başarısını da etkileyecektir. Toplumsal ölçüsü, bireyin çevresindeki kişilerle ilişkileri, grup çalışmalarına katılabilmesi, yapıcı olması, sorumluluk yüklenmesi birlikte yaşamanın gerektirdiği kurallara uyabilmesidir. Bu da zamanla oluşmaktadır.

3.6. Motor Gelişimi

Gelişimin hızı çocuktan çocuğa farklılık gösterir.

a- Baştan Ayağa Doğru Gelişim: Motor yeteneğinin, baştan, ayak tırnağına doğru gerçekleşmesidir. Yeni doğanın başı, bedeninin diğer kısımlarına oranla yetişkin ölçüsüne daha yakındır. Aynı şekilde, baştaki motor kontrol, bedenin aşağı kısımdaki kaslara oranla daha güçlüdür. Motor kontrolünün evrimi, önce baş, sonra omuzlar ve nihayet bacaklar ve ayaklar şeklinde gerçekleşir.

b- Merkezden Dışa Doğru Gelişim: Motor yeteneğinin merkezi, eksenden başlayarak, bedenin uç kısımlarına doğru gerçekleşmektedir. Beden ve omuz hareketleri, bağımsız kol hareketlerinden önce görülür, ellerin kontrolü parmakların kontrolünden önce gelir.

(30)

c- Bütünden Özel Hareket Gelişimine Geçiş: Motor gelişimde (yürüme, elle tutma gibi) belirgin bir sıranın izlendiği görülür. Başlangıçta, bebeğin ilk hareketleri bütünsel ve farklılaşma göstermez. Bebek, önceleri objeyi avucunun tümüyle yakalar. Zamanla parmaklarını kullanır, özellikle baş parmağının faaliyeti, 1 yaşından önce görülmez. (Yavuzer 2005: 42-47)

(31)

BÖLÜM IV

EĞİTİM VE MÜZİK

4.1. Eğitimin Tanımı

Bir toplumun gelişmiş ya da gelişmemiş olması, eğitim sistemiyle yakın ilişki içerisindedir. Eğitim, bir faaliyet olarak insanlıkla beraber başlamıştır. Her aile, çocuğunu ilk biçimlendiren, ona yaşama kurallarını öğreten bir informal eğitim kurumu olarak işlevini sürdürür. Nüfusun artması, yeni ihtiyaçların ortaya çıkması, toplumların yapılarında sosyal, kültürel, siyasal, eğitimsel ve ekonomik yönlerden gelişme ve değişmenin olması bilim ve teknolojinin hızlı ilerlemesi; amaçlı, planlı, programlı ve örgütlü bir eğitime ihtiyacı doğurmuştur. Bu ihtiyaç sonucu ortaya çıkan formal eğitime, öğrenme-öğretme konusunda uzmanlaşmış insanların yetiştirilmesi ve bunların örgün eğitim dediğimiz okullara kazandırılması gereği ortaya çıkmıştır.

Öğretmen, çok yönlü düşünebilen, düşündüklerini aktarabilen, onları mutlak doğrular olarak gören bir kişidir. Bu da ancak çağdaş eğitim sayesinde kazanılabilinir. (Çelikkaya, 1997: 5) Çağdaş eğitim, kişinin yaratıcı, araştırıcı, sorgulayıcı, öğrendiklerini uygulanabilecek nitelikler kazandırabilmeyi sağlayan, kişiliği geliştirici bir eğitimdir. (ÇYDD yayınları, 1990: 37)

Eğitim, zaman ve mekan açısından kapsamlı, sürekli ve çok boyutludur. Öğretimde zaman ve mekan kadar öğrencinin, velinin ve öğretmenin beklentileri de önem taşır. Eğitimde bilgi dahil, her türlü tecrübe üzerinde durulur. Bu tecrübeler tesadüfi de olabilir. (Varış, 1991: 8-9)

Kısaca eğitim, biyolojik, kültürel ve sosyal bir varlık olarak, bireyin davranışlarında, kendi yaşantısı yoluyla ve kasıtlı olarak, istendik değişme meydana getirme sürecidir. (Ertürk, 1997: 12). Bu süreç içersinde amaca ulaşabilmek için, eğitim dört işlevi yerine getirmelidir Bu işlevler, bireyin toplumsallaşmasını, üretken olmasını, kültürleşmesini ve bireyselleşmesini sağlar. (Başaran, 1995: 13)

Eğitimin amacı, zihinsel süreçlerin organik bütünlüğünü korumak olmalıdır. Oysa akılcılığa yönelik bir eğitim sistemi içinde insanın, yalnız akıl, mantık ve düşünce

(32)

gibi yetenekleriyle değil, aynı zamanda duyum, duygu ve coşkularıyla da, dengeli bir bütünlük içinde yaşaması gerekir. İnsan bir yaşantıyı usa vurma ile değil, önce duyguları ve imgeleri ile algılar. Algılar ise, imgeleme gücü olmaksızın kavramları oluşturamaz. Akıl ve düşünce gibi duyu ve duygular da, varlığımızın ayrılmaz bir parçasıdır. Ruhça ve bedence sağlıklı ve dengeli bir biçimde gelişip bütünleşen birey, uyumlu birey olarak yetişir. Uyumlu bireyler de uyumlu toplumları meydana getirir. (San, 1979: 227-228)

Eğitimin amacına ulaşması ve işlevin yerine getirmesi, bir eğitim kurumu olarak okulu ortaya çıkarmıştır. Okullar, kendi amaçlarını gerçekleştirdikleri sürece yaşamaktadırlar. Bir eğitim kurumu olarak okulların temel öğeleri, öğrenci, program, öğretmen ve yönetimdir. Öğretmen, programın sınıf içi uygulayıcıları olarak, öğrencinin gelişimini sağlar. (Fidan ve Erden, 1998: 64)

Tanımlardan da anlaşıldığı gibi, aileden sonraki eğitim kurumlarından alınan bilgiler, yaşama geçirilebilir ve nitelikli olmalıdır. Verilecek eğitim sanat destekli, insanı mutluluğa götüren, kişiliğini geliştirecek, doğasındaki yetenek ve güçleri, iç potansiyeli ortaya çıkaracak bir eğitim olmalıdır.

4.2. Müziğin Tanımı

Müzik, seslerle yaratılan bir sanattır. Müziğin kendine özgü bir dili vardır. Konuşma dili gibi, müzik dili de yazılabilir, okunabilir. Konuşurken kullandığımız sözcükleri, harflerle nasıl okuyabiliyorsak, tıpkı onun gibi müzik seslerini de notalarla yazıp okuyabiliriz.

Yeryüzünde insanın var olduğu ilk çağlardan beri, insan hayatında müzik de vardır. Müzik, insanın hayatında eğlence, dinsel, sağlık, eğitim, sanatsal açıdan daima önemli bir yer tutmuş, çağlar boyunca insan hayatının bütünleyicisi olmuştur. . (Sun, 1997: 6 )

Müzik çok çeşitli, zengin ölçüde değişik ve karmaşık çağrışımlar uyandıran bir kavramdır. Toplumsal-kültürel sistemi oluşturan öğelerden biri müziktir. (Uçan, 1996: 11)

Evrende görünen ya da görünmeyen her şeyin temelinde ses, ritim, ton ya da bir başka adı ile müzik yatar.

(33)

4.3. Müzik ve İnsan

İnsan müzik ihtiyacını çeşitli müzik etkinlikleri ile karşılar. Müzik ihtiyacımızı karşılamak için şarkı söyleriz, çalgı çalarız, müzik dinleriz, müzik yaratırız, müzik eşliğinde dans eder, oynarız.

Bu etkinliklerle müzik, insana ruhsal doyum sağlar. İnsanın ruhsal gelişimine, sağlıklı bir kişilik kazanmasına yardımcı olur. Bir düşünürün söylediği gibi “Müzik ruhun besinidir.” (Sun, 1997: 9)

Müzik, insan duygularını, düşüncelerini seslerle anlatmaya yarayan bir sanattır. Sözcüklerle anlatılamayan duygularımızı, heyecanlarımızı, bu duygu ve heyecanları sezdirecek, duyuracak tarzda düzenlenmiş sesler aracılığı ile başka bir ruhlara yansıtma sanatıdır. Ses ve tartımla anlatım sanatıdır.

Müziğin hayvanlar, bitkiler ve insanlar üzerindeki etkisi birçok araştırmaya konu olmuştur. Konsantrasyon sağlamasında da kullanılan müziğin, bireyin ruhsal gelişimi üzerindeki etkisi de önemlidir. Müzik, bireyin ruhsal ve bedensel açıdan rahatlaması, bunun yanında ruhunun da zenginleşmesini sağlamaktadır. Bireyin hoşgörüye, iyiliğe, dostluğa, sevgiye yakınlaşmasında müziğin önemli payı bulunmaktadır. Müziğin yalnızca bir eğlence aracı olmadığının ve insan fizyolojisi üzerinde etkileri olduğunun fark edilmesi, birçok bilimsel araştırmaya zemin hazırlamıştır. (Uçal, 2003: 2)

4.4. Müzik Yöntemleri

Müzik eğitiminde bireylerin müzik yeteneklerini ortaya çıkarabilecek yöntemler, araştırmalar sonucu ortaya çıkarılmıştır. Bulunan bu yöntemler geçmişte olduğu gibi günümüzde de kullanılmakta olup geliştirilmektedir. Bu yöntemlerin belli başlıları şunlardır.

4.4.1. Suziki Yöntemi

Bu yöntem, çocukların çalgı çalmada profesyonel olabileceğini, dinleme, taklit etme ve bellekte tutma becerilerini geliştirebileceğini ortaya koymuştur.

(34)

Suziki’ye göre yetenek, oluşturabilmek için çok tekrar yapmak gerekir. O bunu yapmanın, söylemekten zor olduğunu belirtir. Başarının enerji ve sabır ürünü olduğunu söyler.

Suziki’ye göre yetenek doğuştan değil sonradan kazanılır. (Özçelik, 2001: 8-10)

Suziki yöntemiyle yetişen çocuklar çalgılarını çalıp, metrik müzik cümlelerini hissederler. Bu bir taklit yöntemidir

Bu yöntem, çocukların çalgı çalmada profesyonel olabileceğini; dinleme, taklit etme ve bellekte tutma becerilerini geliştirebileceğini ortaya koymuştur.

Suziki, her çocuğun anadilini, konuşmayı öğrenirken gösterdiği başarının önemini fark ettikten ve böylesi zor bir beceriyi kazanabilen tüm çocukların, benzer yöntemler ile diğer başka beceriler de kazanabileceğine inandıktan sonra, yaşamını çocukların eğitimine adadı. Anadil öğreniminde gözlemlediği bulguları somutlaştırdı. Keman, piyano becerileri için eğitim yöntemleri geliştirdi.

Suziki’de müzik eğitimi, mümkün olduğu kadar erken yaşta, hatta doğumdan hemen sora başlamalıdır. Nota okumak bir zorunluluk değildir. Teknik çalışmaya özel olarak yer vermemesi, bu amaçla etütler içermemesidir. Repertuara kesin bir bağlılık gereklidir. Yöntemin en önemli eleştirilerin de en yoğunlaştığı özelliklerden birisi de, dinlemeye verilen önemdir. Çocuğun çevresindeki herkesin, aktif olacak bir şekilde eğitime katılmaları sağlanmalıdır. Konuşmayı öğrenebilen her çocuğun bir müzik aleti çalmak gibi müziksel becerileri de kesinlikle gelişebilir. (Kıvrak, 1994: 6-11)

4.4.2. Orff Yöntemi

Orff’a göre müzikte temel öğe ritimdir. Hatta ritim, ezginin bile temelini oluşturmaktadır. Ritmin, dans hareketlerinden, ezginin konuşma ritminden, tınının ise ritim kümelerinin gelişmesinden oluştuğuna inanmaktadır. Armoni, birbirinden etkilenmekte olan ritim ve tınıya göre daha geri olandadır.

Orff yönteminin en önemli özelliği, çocuklar tarafından çok ilginç bulunmasıdır. Amaç, çocukların şarkı söyleyerek, oynayarak, hareket ederek yaratıcı etkinliklerde bulunmasını sağlamaktır. Yetişkinlerin seviyesindeki müzik bilgileri,

(35)

çocuklara verilmemekte, müzik kavramları, müzik etkinlikleri sonucunda oluşturmaya çalışılmaktadır. (Yıldırım, 1995: 4)

Carl Orff anlayışı çerçevesindeki elementer müzik ve hareket eğitiminin odak noktasında, kendiliğinden hareket eden, oynayan, konuşan, müzik yapan, dans eden insan vardır. İnsanın bu kendi kendine harekete geçebilme, davranma biçimlendirme yeteneği öğretmene, bireysel anlatım biçimlerinin ortaya çıkarılmasında yardımcı olmak, ona yaratıcı biçimlendirmeyi heveslendirmek için başlangıç ve bağlantı noktaları sunar.

Orff’un elementer müzik ve hareket eğitimi, insanın bütün duygu ve algılama organlarını kapsar ve bunları çalıştırır. Sezgisel kavramak, gözlemek, keşfetmek, oynamak ve alıştırmak, doğaçlamak ve biçimlendirmek insanın giderek deneyim ve kazanımlarını yansıtmasını, ruhsal tatminini ve kendine uygun becerilerini benimsemesini sağlar. (Laslo, 2004: 5)

4.4.3. Dalcrose Yöntemi

Zihin ve beden aktiviteleri arasında, uyum yaratıldığı zaman çocuklar, yaptıkları işten çok büyük zevk almaktadırlar. Buradaki en önemli nokta ilgiyi odaklamaktır. Öğrenci duyduğu müziği, olduğu gibi vücuduna yerleştirmelidir. Daha sonra zekasını kullanıp, duyduğu şeyi analiz etmeli ve anlamalıdır. Son olarak da hareket gelmelidir. Vücut harekete geçer ve çocukların, müziğe hareketle katılma dereceleri, onların dikkat ve ilgi derecelerini göstermektedir. Böylelikle çocukta buluş, hareket zevki aktarılması gerçekleşir. Dolayısıyla bu düşünsel aktivite ve vücut hareketlerinin birlikteliği ile çocuğun müzik etkinliğinden zevk alması ve onun rahatlaması sağlanır.

Müzikteki ritim, vücutta hareket olarak algılanır. Bir süre sonra bu hareket dışarıya aktarılmaya başlar. Nasıl bir ezgi içten düşünülebiliyorsa, ritimlerde hareket ediyormuş gibi içten düşünülebilinir. Tonik sol-fa sistemi kullanılmaya başlanır. Böylece müzikteki ritim ve ses öğretimi gerçekleştirilmiş olur. (Yıldırım, 1995: 3)

Dalcrose’un hareketle ilgili tecrübeleri genel kinesthetic algılama ile hatırlanmalıdır. Öğrencilerin tepkilerinin sırası, her zaman ön hazırlıktan, atağa, uzatılmaya ve tekrar hazırlığa doğru olmalıdır.

(36)

Eurhytmics’nin hedefleri :

A- Zihinsel ve Duygusal Hedefler 1- Algılama

2- Konsantrasyon 3- Sosyal Birleştirme

4- Nüansların Tanımı ve Gerçekleştirme B- Fiziksel Hedefler

1- Performansın Rahatlığı 2- Performansın Kesinliği

3- Zaman -Çekim alanı-Ağırlık-Denge Kanunu

Dalcrose’un, Eurhytmics eğitimindeki bir diğer adımı, öğrencilerdeki hareket ve ses algılamasındaki, iç duyum yeteneğinin geliştirilmesine yardımcı olmaktır.

Kinesthetic hafıza ve Kkinesthetic hayal etmeyi geliştiren eğitim Eurhytmics eğitimidir.

Ritim, tüm Eurhytmics derslerinin temel konusudur. Dalcrose’un görüşü ile ritim, basit zamanlama değil, hareketin sabit akış değişimleridir. (Balçık, 1998: 21-22)

4.4.4. Kodaly Yöntemi

Amaç, her çocukta var olan müzik kapasitesini, en üst düzeye çıkarmak, müziğin dilini, çocuklara öğretmek ve onları bu dille okuyup, yazıp üretecek hale getirmek, kendi dil ve kültürlerinin ürünleriyle tanıştırmak (halk türküleri, halk dansları), çocukları dünyanın en büyük sanat eserleriyle tanıştırarak, bu müzikalleri dinlerken, çalışırken ve çözümlerken, müzik üzerine dayanan bir bilgiden kaynaklanan güven ile müziği ve yaşamı sevmelerini sağlamaktır. (Yıldırım, 1995: 26 )

Anaokulu yaşındaki çocukların müzikal dilleri, çocuk şarkıları ve şarkı oyunlarından oluşur. Bunlar tüm dünyanın müzikal dağarcığına benzerdir.

Çocuklar anaokulundan sonra ilköğretim okullarında, müzikal elementerlerin bilinçli öğretilmesine zemin oluşturacak şarkı dağarcığını elde ederler. Söylerken ve

(37)

çalarken çocuklar, müziğin temel fikirlerini öğrenirler. Yavaş-hızlı, uzun-kısa, ritmik ve melodik imitasyon, ostinato, içten duyması güçlendirilmesi, müzikal bellek, müziği dinleme, doğaçlama yoluyla yaratıcılığı geliştirme konuları çalışılır. Bu, çocuğun zihinsel kabiliyetlerini, duygusal yetilerini geliştirir. (Yiğit, 2002: 15)

4.4.5. Orff, Dalcroze ve Kodaly’nin Müzik Eğitiminde Pedagojik Yaklaşımları

Orff öğretisinde, bir doğrudan ötekine gelişen bir anlayış yoktur. Öğretmenin farklı anlayışlara girmesi gerekmektedir. Derslerde sürekli mantık ve istikrar aranmamalıdır. Sonucun kaliteli olmasından çok, süreçteki kazanımlar önemlidir. Yaratıcı süreçlerde, bir sonraki adımın bilinmemesine hazırlıklı olunmalıdır. Bireyselliğin yok olmaması buna bağlıdır. (Tekin, 2004: 27)

Orff öğretisi sürecinde toplumsallık, doğaçlama ve yaratıcılık açısından dramatizasyon çalışmaları, büyük ölçüde yer tutmaktadır. Dramatizasyon çalışmaları ile grubun birbirleriyle etkileşiminin sağlanmasının yanında birey, grubun bir üyesi olarak, grup üyelerine saygılı olmayı ve aynı zamanda grup içinde özgür olmayı öğrenmektedir. Birey, grup içinde, önceki bilgi ve deneyimlerinin etkisinde, kendi yaratıcılığını da ön plana çıkartmaktadır. Çalışma sürecinde, kendi yaşamında o zamana kadar karşılaşmadığı durumlarla karşılaşıp, yeni çözümler üretme imkanı bulmaktadır. Yaratıcılığını, karar verme yetisi geliştirmede kullanmaktadır. Dramatizasyon çalışması sırasında birey, kendi sınırlarını görüp, neleri yapıp neleri yapamayacağını keşfeder. (Uçal, 2003: 12)

Orff için müzikal deneyim kavramı, daha çok araştırma, keşfetme ve yaratıcılık ile ilgilidir. Özgür hareket, dans, dil, şarkı söyleme, beden perküsyonu, drama, perküsif enstrümanlar ve doğaçlama aracılığıyla öğrenciler, kendi müziklerini yaratmaya teşvik edilirler.

Dalcroze için deneyim kavramı, müzikal duyarlılığın arttırılması, müzikal algının ve ifadenin geliştirilmesi ile ilgilidir. Bu yaklaşıma göre, beden, müzikal dünyayı anlamanın en olası aracıdır. Bu nedenle müzik çalışması, beden aracılığıyla yapılmalıdır.

(38)

Müziğin üç unsuru melodi, ritim ve dinamik enerji, tamamıyla harekete bağlıdır. Beden, temponun ve dinamik enerjinin bütün nüanslarını hissetme ve ifade etme yetisine sahiptir.

Kodaly metodundaki deneyim kavramı ise, şarkı söyleme üzerine temellenmiştir. Müzik, melodiler ve halk şarkıları söyleyerek deneyimlenir. Halk şarkılarında örnekleri bulunan yeni müzikal elementer, ilk olarak kulaktan, taklit yoluyla öğrenilir. Kodaly, bireyin müzik öğrenmesinin zihin yolu ile değil, işitsel becerilerin geliştirilmesiyle gerçekleştirilmesi gerektiği yaklaşımını benimsemiştir. Şarkı söyleme ve kulak eğitimi, daima nota okumadan önde olmalıdır. Aksi takdirde müzik okuma ve yazma, anlamsız zihinsel egzersizlere dönecektir. (Yaprak, 2005: 14)

4.4.6. Orff, Dalcroze ve Kodaly’nin Müzik Eğitimindeki Doğaçlama Yaklaşımları

“Orff Shulwerk” olarak da adlandırılan aktif müzik eğitimi yaklaşımının odak noktasında, doğaçlama ve yaratma vardır. Çünkü doğaçlama ve yaratma, çocuğun doğal davranışının bir parçasıdır. Yapılan her doğaçlama, bir cesaretin göstergesidir. Öğrencinin kendini ifade etmesi, yeteneklerini keşfetmesi, ona uygun ve rahat koşulların sunulması ile sağlanabilmektedir. Doğaçlama, öğrencilerin araştırma, keşfetme, ifade özgürlüğü gibi ihtiyaçlarını karşılar ve müzikal ifadenin kendiliğinden oluşmasını sağlar. (Tekin, 2004: 27-28)

Doğaçlama öğretisi, müziksel anlatımın bütün yönlerini içeren bir müzik eğitimi yaklaşımıdır. Bu yaklaşım ritim, ezgi, form, armoni ve tınılarının öğretiminde dil, şarkı, hareket ve çalgılar olarak kullanılmaktadır. Orff öğretisi, çocuğun müziği okumadan ve yazmadan önce, ritm ile melodiyi hissedebilmesi ve yaratabilmesi gerektiği düşüncesi üzerine kurulmuştur. Çünkü çocuklar, okuma yazmayı öğrenmeden önce konuşmayı öğrenmektedir. (Uçal, 2003: 10)

Orff yaklaşımı doğaçlamaya büyük önem verir. Eğitimlerinin başlangıcından itibaren öğrencileri, mümkün olan bütün müzikal kombinasyonları serbest bir biçimde araştırarak keşfetmeyi ve bunları topluluk içinde, müzikal eşlikler yaratmak için kullanmaya teşvik eder. Bu süreç, bireyi kendini ifade etmek için çeşitli yollar aramaya yöneltir

(39)

Dalcroze “bilinçli doğaçlamayı” tercih eder. Beden ile doğaçlama bütün seviyelerde kullanılır ve öğrencilerden duydukları müziğin farklı niteliklerini, hareket ile kendilerine özgü bir biçimde, farkındalıkla ifade etmeleri istenir. Beden ile doğaçlamanın yanında, piyano doğaçlaması da önemli bir yer tutar.

Doğaçlama, Dalcrose yönteminin en önemli öğesidir. Öğretmen, piyano veya vurmalı bir çalgıyla doğaçlama yapar, öğrenciler de duydukları hareketle ifade ederek doğaçlar. Konuşma, el çırpma, şarkı, hikaye, vurmalı çalgılar doğaçlamada kullanılan araçlardır.

Kodaly doğaçlamayı kullanır. Fakat bu, öğrenilmiş bilginin getirdiği biçimlendirilmiş bir doğaçlamadır. Serbest doğaçlamayı doğru bulmaz ve öğrencilerinden doğaçlama yapmak yerine, öğrendikleri müzikal elementleri, bilinçli bir biçimde kombine ederek kullanmalarını ister. (Yaprak, 2005: 15)

4.4.7. Orff, Dalcroze ve Kodaly’nin Müzik Eğitimindeki Müzik Okuma ve Yazma Yaklaşımları

Orff, özellikle yaratıcılığı geliştirmeyi amaçladığından ve müzik okuma ve yazmanın yaratıcılık için zorunlu /vazgeçilmez olduğunu düşünmediğinden okuma ve yazma becerilerini daha geri planda tutmuştur. Notasyon daima bir araçtır ve kendi başına bir amaç değildir. (Yaprak, 2005: 15)

Carder, Orff öğretisinde kullanılan müzikal öğeleri şöyle sıralamıştır; Pentatonik dizi, ostinato ritim ile eşlik, çocuklar için uygulanan müzik materyalleri, şarkılardan alınmış motifler, Orff çalgıları, çocuk tekerlemeleri, ölçünün anlaşılmasını kolaylaştıran konuşma kanonları. (Tekin, 2004: 26)

Orff öğretisinde çocuk, kendini anlatmaya kendini tanımayla başlar. Öncelikle bulunduğu mekanı tanımaya, mekanın ona ne kadar imkan tanıdığını bulmaya çalışır. Daha sonra vücudunu keşfe çıkar. Ellerinin, kollarının, ayaklarının, burnunun, kulaklarının farkına varır. Vücudunun nerelerinden ses çıkabileceğini araştırır, dener ve bulur. Vücudunu kullanmayı ve çalmayı öğrenir. Her çocuk kendine ait ritmi yaratır ve bu ritimle kendini anlatır. “Ritim öğretilmez, ritim hayatın kendisidir, yanlızca doğabilir” demiştir Orff. (Uçal, 2003: 11)

(40)

Dalcroze müzik okuma ve yazmanın önüne işitsel becerileri koymuş fakat bu becerilerin bütün bir müzikal eğitim için gerekli olduğunu düşünmüştür. Bununla beraber, müzik okuma ve yazma Kodaly’deki gibi zorunlu değildir. Ve sistematik bir biçimde ilerlemez. Dalcroze müzik dilimini tanıtır. Fakat okuma ve yazmanın teorik kavramlarını öğretmekten çok müzik elementerlerinin kesin ve doğru olarak anlaşılmasını ve ayırt edilmesini geliştirmekle ilgilidir.

Kodaly yönteminde, derslerde teorik kavramların öğretilmesinden önce, çocuğun tanıdığı ya da aşina olduğu şarkıların kulaktan öğretilmesiyle başlanır. Bilinenden bilinmeyene giden bir düzen vardır. Öğretilecek bir müzik fikri, önce oyunlarla ve şarkılarla çocuk farkında olmadan çalıştırılır, ardından sembollerle tanıtılır. İşitsel beceriler geliştirmeden müziksel sembollere geçilmez. (Tekin, 2004: 27)

Üç yaklaşımın hepsinde ritim en önemli öğedir. Ritmin, Dalcroze yaklaşımında kişilerin bedensel hareketlerinden, Orff yaklaşımında konuşma dili ve hareketten ve Kodaly metodunda ise şarkılardan izole edilmiş motiflerden geliştirildiğini söyleyebiliriz. (Yaprak, 2005: 15)

4.5. 0-8 Yaş Dönemindeki Çocuğun Müziksel Gelişimi

4.5.1. 0-2 Yaş Dönemindeki Çocuğun Müziksel Gelişimi

Yaşamın ilk yıllarından itibaren çocukların, zevk ya da rahatsızlık duydukları kolayca anlaşılabilir. Çocuklar, dinlediği müzikle sakinleşip uykuya dalarak müziğe tepkilerini gösterirler. Elindeki objelerle oynarken, çıkardıkları seslerden keyif alırlar. Başkalarının çıkardığı sesleri doğal bir şekilde taklit ederler. Çevresindeki ya da kendi içindeki ritme uyarak zıplamaktan çok hoşlanırlar.

İki yaşındaki çocuklar ritim, tempo gibi davranışları taklit etmekten zevk alırlar. Ellerine geçirdikleri oyuncakları ya da nesneleri bir yerlere vurarak basit ritmik tepkiler geliştirirler. (Ömeroğlu ve diğer., 2003a: 18-19)

Bu dönemde belli müzikler çalındığında çocukların genel olarak şu hareketleri yaptıkları görülmüştür:

- Oturma pozisyonuna gelme - İki ayak zıplama

(41)

- Asker gibi yürüme - Oturup kalkma - Belini öne eğme (Urfioğlu, 1989: 8)

Çocuk, aynı şarkının hareketlerini, kendiliğinden taklit edebilir. Koşma, atlama, sekme gibi. Sözcük dağarcığındaki az sayıda sözcüğü ritmik yönelmelerde kullanabilir. Aynı şarkı ya da öyküyü tekrar tekrar dinlemekten hoşlanır. (Morgul, 2006: 70)

4.5.2. 2-3 Yaş Dönemindeki çocuğun Müziksel Gelişimi

Bir oyuncağı ahenkli ve yumuşak bir şekilde salladıkları görülebilir. Sözlerini kendi buldukları şarkıları söylerler. Sıklıkla yaptıkları hareket, çoğunlukla dans niteliğindedir. Öğrendiği şarkı sözlerini, kendi hayali melodilere ya da kendi hayali sözcükleri öğrendiği melodilere uyarlarlar. (Urfioğlu, 1989: 8)

Müzik aletlerine dokunmak ve çalmak isterler. Şarkıların dramatizasyonundan cesaretleri ve özgüvenleri artar. Grup içinde kendini keşfederler. Canlı, dramatizeli, oyunlu ve komik şarkılardan hoşlanırlar. Şarkı da çalgı kullanmak isterler. Birlikte başlama ve birlikte bitirme algılanabilir. Çevre seslerine ilgileri artar. Seslerinde melodik yapılanma başlamıştır. Müzik kavramlarının temeli bu yaşta atılmıştır. Kuvvetli, hafif ses, hızlı-yavaş tempo, ince-kalın ses, uzun-kısa ses oyunları oynanabilir. Fakat bu etkinliklerde dikkat süresi 10-15 dakikadır. (Morgul, 2006: 70)

Parmak uçlarını daha iyi kullanırlar. Bir piyanoda ya da telli bir çalgıda tek tek her bir teli veya tuşu ayırt edebilirler. Duyduğu bir müzikle ilgili olarak düzenli vuruşlar yapabilirler.

Üç yaş sonlarına doğru çocuklar eylemlerinin sonuçlarına odaklanmaya başlarlar. Onları çevrelerindeki kişilerle paylaşmak isterler. Bu nedenle şarkı söyleme, oyun oynama vb. çocuk için oldukça ilgi çekicidir. (Ömeroğlu, 2003a: 20 )

Referanslar

Benzer Belgeler

çizme/boyama yapma, şarkı söyleme, hayal kurma…... Yaratıcı Eğitimin

Şeyhî’nin verdiği örnek beyitlerdir. Kâsımzâde Sâlih Mehmed Efendi iki kaynak kitabın ifadesine bakılırsa 17. Yüzyıl sanatçılarından biridir. Bir sonraki başlıkta izah

This research came to the conclusion that both dimensions pertaining to the psychological and environmental criteria are able to explain the strength of its influence for Muslim

Research findings: in the teaching of English lesson, the teaching method based on drama is more effective than the traditional teaching method at the 1-

Ancak Kadızâde Mehmed İlmî Efendi, bir din adamı olması sebebiyle, padişaha sunduğu bu cülûsiyyeyi diğer şairlerin olduğu gibi övgü dolu bir kaside olarak değil, ideal

Gençlik ve spor kulüplerine yapılan harcamaların sponsorluk harcaması olarak kabul edilebilmesi için sponsorluk alan kulübün bağlı olduğu federasyonun liglerine veya

2010 年 6 項電子資源已完成續訂,包括 ․CEPS 中文學術期刊全文資料庫 ․EndNote 書目管理軟體 ․Karger 醫學類電子期刊 ․MD Consult 臨床實證醫學資料庫

Muzdarip bulunduğu has talikltan kurtulamıyarak tedavi edilmekte olduğu hastahanede vfcfat eden kıymetli edebiyatçılarımız­ dan İsmail Habip Sevük’- ün