• Sonuç bulunamadı

Piyano öğretmenin başarı sağlaması için öncelikle kendini öğrenciye sevdirmesi gerekir. Bu işe yeni başlayanların ruh hali göz önünde tutulmalıdır. Piyanoya henüz başlayan bir öğrenci, öğretmeni hep memnun etmek, ondan cesaret verici sözler işitmek ister. Sarf ettiği gayretin mükafatı budur. Bu durum, hiç akıldan çıkartılmamalı

ve öğrenciyi tenkit ederken iyi taraflarını daha fazla belirterek cesaretleri artırılmalıdır. Bununla beraber daha çalışması gereken kısımlar gösterilmelidir. (Fenmen, 1947: 101)

Öğretmen kendini ve yaptığı dersleri, sürekli kontrol altında bulundurmalıdır. Çünkü tek bir kelime ya da bakış, çocuğun motivasyonunu bozar ve hayal kırıklığına uğratabilir. Öğretmen, burada verilecek kontrol listesini değerlendirerek, vereceği dersler ve içerikler hakkında daha iyi sonuçlara ulaşabilir. (Molla, 2002: 83)

Fransız Peter Goebels, günümüz piyano eğitimini şöyle değerlendirmiştir. 1- Pedagoji, çocuğun, çocukluğunu keşfetmiş olmasıdır. Piyano pedagojisi

ise, bu akıma göre piyano programının kapsam ve içeriğini, çocukların kapasitesine, düzeyine ve ruhsal görüş açılarına göre ayarlamayı yapabilmektir.

2- Piyano dersi, yaşama ve çalma dersine dönüşmüştür. Öğrenciyi aktif olmaya çağırarak hafızasına seslenmektedir.

3- Kaynak olarak beş yüz yıllık bir gelişimi kapsamaktadır.

4- Derste öğretmen tarafından kulak eğitimi ve gelişimine yer verilmektedir. 5- Başlangıçtan itibaren iki el bağımsızdır. Ekoller doğrultusunda iki anahtar

beraber çalınmaktadır.

6- Yaratıcılık, öğretmen tarafından daha çok kullanılmaktadır.

7- Seslerle araç ve oyun şeklinde uğraşılmakta, öğretmen, ne, nasıl gibi sorularla ruhsal ve enstrümantal olarak piyano da müzik yapılmasını sağlamaktadır.

Öğretmen, yukarıda açıklanan kurallara uymakta ve çocuğun zevk ile ders yapmasını sağlamaktadır. (Halvaşı, 1989: 68-69)

Çalıştırılan öğrenci, profesyonel bir amaç içinde değilse, çalışma süreleri, seçilen yapıtların zorluk seviyeleri de değişebilir. Ama çalışma sırasındaki kalite düşürülmez. Zaten bir dereceye kadar piyano ile iletişim kurmaya başlamış öğrenci, yoğun çalışmaları sayesinde zorlukları aşmayı öğrenecek bunun zevkine varacak ve ilgisi artacaktır. (Pamir, 1986: 53-54 )

Seçilecek piyano öğretmeni, çok bilgili ve iyi müzik eğitimi almış olmalıdır. Ama bu öğretmenin çok profesyonel olarak piyano çalan bir viritiöz olması gerekmez. Öncelikle öğrenciye verilecek eserleri iyi seçmeli, klasikleri tanımalı, sabırlı ve hoşgörülü olmalıdır. Piyano öğretmeni seçildikten sonra ona müdahale edilmemelidir. Çünkü o, geminin kaptanıdır. İki türlü kumanda gemiye yarar sağlamaz. (Özçelik, 2001: 13)

Önemli olan öğretmenin dostluk dozajını iyi tayin etmesi, öğrenciyi kendisine haddinden fazla bağımlı kılmaması, onu özgür, kendine yeterli olabilecek bir kişiliğe doğru yöneltmesidir. (Pamir, 1986: 54)

Piyano eğitiminde eğitimci, öğrenciyi motive etmek zorunluluğunu duymaktadır. Bunun yanında eğitici, eğitim sürecinde öğrencinin kendilik algısını, motivasyon derecesini ve yönelimini düzenli olarak saptamalıdır. Yalancı dışsal motivasyonlu öğrenciyi yönlendirmeli ve öğrencinin kendi yeteneği ile ilgili doğru algılara sahip olmasını sağlamalıdır. Piyano öğretmenleri, öğrencinin kaygılarını, korkularını, sıkıntılarını, kuşkularını daha yakından tanıyarak, onlardaki potansiyellerin daha iyi açığa çıkartılmasında yardımcı olabilir ki ve yine öğrencilerin yaşadıkları veya yaşayacakları durumlarla ilgili olarak, daha bilinçli bir duruma getirmek için mücadele etmeli, öğrencilerinin kaygı ve korkularını en üst düzeye çıkartmalıdır. (Günal, 1999: 32-36)

Öğretmenin insan ve sanatçı olarak üstünlüğünü kanıtlaması gerekir. Otoritenin temeli budur. Öğretmen hep kontrollü ve disiplinlidir. Kendini iyi hissetmediği günlerde bir hastalığını, derdini öğrenciye aktaramaz. Çünkü enerjisini ve uyanıklığını bir derece düşürdüğü an, öğrenci kendi enerjisini on derece düşürecektir. Budan dolayı öğretmen bitmez tükenmez bir enerji kaynağı olabilmelidir. (Pamir, 1986: 52)

Öğretmenin en büyük vazifesi, öğrenciye piyano çalgısını değil, müziği sevdirmektir. Piyano vasıtadır, müzik ise amaçtır

Öğretmenin başarısı, öğrenciyi o yolda yürütmeye başlamasıyla belirecektir. Teknik, şüphesiz her sahada önemli rol oynar. Fakat tek başına hiçbir zaman varlık olamaz. Tutulacak yol öğrencide müzik duygusunu uyandıracak ve onun icra zekasını parlatacak bir sistemdir.

Öğretmen için en büyük zevk, öğrencinin genç ruhundaki sanat alevinin canlanmasını ve müzik duygusunun uyanışını görmektir

Öğretmen, temeli sağlam verebilmeli ve bu temeli hiç olmazsa orta öğretimin sonuna kadar geliştirebilmelidir. Öğrenci, alıştığı metodu her zaman için kesinlikle uygulayabilmelidir.

Öğretmen seçiminde yararlı olacak kişinin, ille de çok büyük bir ezber repertuarı ve parlak bir konsertist kariyeri olmayabilir. Ama iyi piyano çalması, ya da zamanında iyi piyano çalmış olması, tekniğin zorluklarını kendi deneyimlerinden bilmesi ve onları yine pratikten çözmüş olması koşuldur. (Fenmen, 1947: 100-102)

Öğretmen, dersinde ekollerde gösterilen modelleri, fikirleri, konuları uygulayabilmeli, açıklamalı, canlı ve etkili bir biçimde aktarabilmelidir. Ayrıca tecrübe, yani önbilgi, başlangıç motivasyonu ve öğretim sırasında, ilerletici adımlar atmak gibi unsurları da, göz önüne almak zorundadır. (Wolter Klaus)

Eğitici kendisini durumlara göre ayarlamalı, katı metotlardan korumalı ve çıkmaz bir yola girdiğinde yönünü değiştirmeli, öğrenci ile iyi bir diyaloğa girebilmelidir. (Halvaşı, 1989: 67)

Eğitimcilik bir sevgi işidir. Ve ütopyaya uzanır. Eğitimcilik, bir yönüyle geleceğe ilişkin isteklerin düş dünyasıdır. hangi öğretmen, öğrencisinin bu düş dünyasının en yüksek kattaki başarısını düşlememiştir? Eğitimcilik, aslında bütün zorlukların üstesinden gelebilmektir. Karşılaşılan her düğümü özenle çözmek demektir. (Say, 2001: 11)

6.3. 6-8 Yaş Çocukları İçin Piyano Başlangıç Aşamasında Görsel Egzersizler

6-8 yaş çocuklarının, özellikle devinişsel davranışları veya becerileri, çevrelerindeki diğer insanların yaptıklarını izleyerek ve model aldıkları örneklere bakarak, gözlem yoluyla öğrendikleri saptanmıştır. Çocukların genellikle soyut ve detaylı bilgilerden çok, deneyerek öğrenmekten zevk aldıkları görülmüştür.

Piaget’e göre 6-8 yaş çocuklarının bir şeyi parçalara ve alt parçalara bölerek sınıflandırma yapabildikleri belirlenmiş nesneleri belli niteliklerine göre örneğin, renk, büyüklük, parlaklık, ağırlık vb. özelliklerine göre bir düzene sokabilecekleri

gözlenmiştir. Ayrıca çocukların, doğa ve diğer çocukları da içine alan bol resimli kitaplardan zevk aldıkları da bilinmektedir.

Buna göre 6-8 yaş çocuklarının tüm bu özelliklerinden yola çıkarak, piyano başlangıç aşamasında, eğitiminin diğer alanlarında olduğu gibi, görsel egzersizlerin öğrenmeyi pekiştirici ve hızlandırıcı bir rolü olduğu kabul edilebilir bir gerçek olarak düşünülmektedir. Ancak Türkiye’de kullanılan piyano eğitimi başlangıç metotları arasında yapılan araştırmalarda, bu yönde görsel çalışmalara rastlanmamış olup, sadece çalmaya yönelik çalışmaların fazlalığı gözlenmiştir. (Onuray, 1996: 5-6)

İki yaşında bir çocuk en kolay renkleri öğreniyor. Sarı oyuncakları buraya, kırmızı oyuncakları şuraya dizip gösteriyorsunuz. Hemen kırmızı sarıyı öğreniyorlar. O yaşta en iyi bildikleri şeyler renkler oluyor. Bu yüzden Fazıl’a notaları renklerden yararlanarak öğrettim.

Masanın üzerine renkli oyuncaklardan koyuyordum. Ben org da kısa kısa do sesi verdiğim zaman kırmızı oyuncağını eline alıp masanın etrafında koşuyordu. Sanırım böyle bir hızlı bir yavaş koşmak hoşuna gidiyordu.

Sonra notayı değiştiriyordum. Nota değişince, örneğin mi çaldığımda kırmızıyı bırakıp sarı ile masanın etrafında koşmaya başlıyordu. Daha sonra ona kırmızı ile koşarken duyduğu sesin “do”, sarının “mi” olduğunu söyledim. “Daha dün annemizin kollarında yaşarken” gibi çocuk şarkılarına hiç yönelmemiştim. O kadarını yapabileceğim halde, notalarla şarkı öğretmeye kalkışarak kafasını karıştırmak istemedim. Çünkü nota ile çalıştırmak, ciddi bir müzik eğitimi sayılır. O da benim işim değil. (Say, 2000: 77-79)

Bir masa takvimi hatırlıyorum. Yılın her haftası için bir sayfa ayrılmıştı. O benim müzik defterimdi. Her sayfasına kocaman harflerle ve değişik renklerle bir müzik yapıtının adı yazılmıştı. Okuma yazma bilmediğim için, renklerle ve şekillere eserin adını tanırdım. Mozart’ın 40. senfonisini pembe, Bizet’in Airlezyen suiti kırmızı, Beethoven’ın 9. senfonisi maviydi. Takvim yaprakları benim bildiğim parçalarla doluydu. Mozart’ın 40. senfonisinin plağındaki göbek kıpkırmızıydı. Mozart’ın 21. piyano konçertosunun kapağında, rengarenk bir köy resmi vardı. Bizet sarılı kahverengiliydi. Aşık Veysel ‘in plağının göbeği siyahtı “kara toprak gibi”. (Say, 2002: 25-26 )

Tüm bu özelliklerle donanmış 6-8 yaş çocuklarının fikir ve duygu hayatlarının, bağımsızlık, güven duygusu, atılganlık güçlerinin oyunla geliştirilebildiğinin göz önünde bulundurulmasının, görsel egzersizlerin hazırlanmasında etkisi büyüktür. (Onuray, 1996: 39)

BÖLÜM VII

ARAÇ VE YÖNTEM