• Sonuç bulunamadı

Yurt Dışındaki Türk Çocukları İçin Hazırlanmış Olan Pilot (5.Sınıf) Ders Kitabının Metinsellik Ölçütleri Bağlamında Çözümlenmesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Yurt Dışındaki Türk Çocukları İçin Hazırlanmış Olan Pilot (5.Sınıf) Ders Kitabının Metinsellik Ölçütleri Bağlamında Çözümlenmesi"

Copied!
127
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

YURT DIŞINDAKİ TÜRK ÇOCUKLARI İÇİN HAZIRLANMIŞ OLAN

PİLOT (5.SINIF) DERS KİTABININ METİNSELLİK ÖLÇÜTLERİ

BAĞLAMINDA ÇÖZÜMLENMESİ

AHMET ŞAHİN

YÜKSEK LİSANS TEZİ

TÜRKÇE EĞİTİMİ ANABİLİM DALI

YURT DIŞINDAKİ TÜRK ÇOCUKLARINA TÜRKÇE ÖĞRETİMİ

BİLİM DALI

GAZİ ÜNİVERSİTESİ

(2)

TELİF HAKKI ve TEZ FOTOKOPİ İZİN FORMU

Bu tezin tüm hakları saklıdır. Kaynak göstermek koşuluyla tezin teslim tarihinden itibaren otuz altı (36) ay sonra tezden fotokopi çekilebilir.

YAZARIN

Adı : Ahmet Soyadı : ŞAHİN

Bölümü : Yurt Dışındaki Türk Çocuklarına Türkçe Öğretimi İmza :

Teslim tarihi : 24.04.2015

TEZİN

Türkçe Adı : Yurt Dışındaki Türk Çocukları İçin Hazırlanmış Olan Pilot (5. Sınıf) Ders Kitabının Metinsellik Ölçütleri Bağlamında Çözümlenmesi

İngilizce Adı : The Analysis Of The Pilot (5th Degree) Course Book Prepared For Turkish Children Abroad Within The Context Of Textuality Criteria

(3)

ETİK İLKELERE UYGUNLUK BEYANI

Tez yazma sürecinde bilimsel ve etik ilkelere uyduğumu, yararlandığım tüm kaynakları kaynak gösterme ilkelerine uygun olarak kaynakçada belirttiğimi ve bu bölümler dışındaki tüm ifadelerin şahsıma ait olduğunu beyan ederim.

Yazar Adı Soyadı: Ahmet ŞAHİN

(4)

Jüri onay sayfası

Ahmet Şahin tarafından hazırlanan “Yurt Dışındaki Türk Çocukları İçin Hazırlanmış Olan Pilot (5. Sınıf) Ders Kitabının Metinsellik Ölçütleri Bağlamında Çözümlenmesi” adlı tez çalışması aşağıdaki jüri tarafından oy birliği / oy çokluğu ile Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Türkçe Eğitimi Anabilim Dalı’nda Yüksek Lisans / Doktora tezi olarak kabul edilmiştir.

Danışman: Prof. Dr. Ali YAKICI ……… Başkan: Prof. Dr. Muammer NURLU ……… Üye: Yrd. Doç. Dr. Ahmet DEMİR ………

Tez Savunma Tarihi: 5/ 6 / 2015

Bu tezin Türkçe Eğitimi Anabilim Dalı’nda Yüksek Lisans tezi olması için şartları yerine getirdiğini onaylıyorum.

Eğitim Bilimleri Enstitüsü Müdürü

(5)

TEŞEKKÜR

Tez konusunun belirlenmesinde, yaptığı yorumlar, yönlendirmeler ve değerlendirmeleriyle tez danışmanım Sayın Prof. Dr. Ali YAKICI’ya, üzerinde çalıştığım kitabın temini ve diğer konularda yardımcı olan Pilot ders kitabının yazarı Sayın Mete ATAY’a, eğitim hayatımda bu ve bundan önceki süreçte her zaman yanımda olan, maddi ve manevi desteğini hiç bir zaman esirgemeyen aileme teşekkürü borç bilirim.

(6)

YURT DIŞINDAKİ TÜRK ÇOCUKLARI İÇİN HAZIRLANMIŞ OLAN

PİLOT (5.SINIF) DERS KİTABININ METİNSELLİK ÖLÇÜTLERİ

BAĞLAMINDA ÇÖZÜMLENMESİ

(Yüksek Lisans Tezi)

Ahmet Şahin

GAZİ ÜNİVERSİTESİ

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Nisan, 2015

ÖZ

Metinlerin metindilbilim ölçütleri doğrultusunda irdelenmesi, metinlerin işlevinin artırılması bakımından son dönemde önemli yer tutmaktadır. Bu çalışmayı temel alan amaç ise yurt dışındaki Türk çocuklarına Türkçe öğretiminde metinlerle birlikte eğitim kalitesini artırmaktır. Bu çalışma, Almanya’da yaşayan Türk çocuklarına Türkçe öğretmek amacıyla Mete Atay tarafından hazırlanan Pilot (5. Sınıf) Türkçe ders kitabında yer alan metinlerin metinsellik ölçütleri bakımından incelenerek bugüne kadar değinilmemiş bir konu olan metinlerin kullanışlılığını tespit etmek maksadıyla hazırlanmıştır. Yurt dışına başlayan göçlerle birlikte zorunlu olarak eğitim problemi meydana çıkmış ve bununla ilgili olarak ilk göç tarihinden bugüne dek meydana gelen gelişmeler de bu çalışmada yer almaktadır. İlgili bölümde kitap içerisinden seçilmiş on metin metinsellik ölçütlerine göre incelenmiştir. Çalışmanın sonunda incelenen metinler yer almaktadır.

Bilim Kodu :

Anahtar Kelimeler : Metindilbilim, metinsellik, Türkçe eğitimi, ders kitabı Sayfa Adedi : 127

(7)

THE ANALYSIS OF THE PILOT (5TH DEGREE) COURSE BOOK

PREPARED FOR TURKISH CHILDREN ABROAD WITHIN THE

CONTEXT OF TEXTUALITY CRITERIA

(M.S. Thesis)

Ahmet Şahin

GAZİ UNIVERSITY

GRADUATE SCHOOL OF EDUCATIONAL SCIENCES

April, 2015

ABSTRACT

The analysis of texts in accordance with textlinguistics has taken an important place in terms of improving texts' function recently. The purpose of this study is to improve the quality of education with the help of texts in Turkish education for Turkish children abroad. This study is prepared by Mete Altay to determine the usefulness of the texts in order to teach Turkish, which Turkish children's mother tongue, to Turkish children living in Germany , which is a topic that has not been mentioned before. With the immigrations to abroad, an education problem emerged as a necessity and in relation to that a lot of events existing since the first days of the immigrations take their places in this study. In the related chapter, ten texts chosen from the book is analyzed with respect to textuality criteria. The analyzed texts take part at the end of the study.

Science Code :

Key Words : Textlinguistics, textuality , Turkish education, course book Page Number : 127

(8)

İÇİNDEKİLER

ÖZ ... v

ABSTRACT ... vi

1.GİRİŞ ... 1

2. YURT DIŞINDA YAŞAYAN TÜRKLERİN ANA DİLİ ÖĞRENİMİ………...4

2.1. Yurt Dışına Göçlerin Nedenleri………..…..4

2.2. Yurt Dışında Türkçenin Ana Dili Olarak Öğretimi………...5

2.3. Almanya’da Türkçenin Yabancı Dil Olarak Öğretimi ... 8

3. METİN ÇÖZÜMLEMELERİ..………..………..10 3.1. Tanımlar……….………..………10 3.2. Metin Çözümlemeleri……….……….11 4. SONUÇ VE ÖNERİLER ... 92 KAYNAKLAR………95 EKLER………...….97

(9)

BÖLÜM 1

GİRİŞ

Türkler tarih boyunca farklı sebeplerden ötürü göç etmiş /ettirilmiştir. Bu göçler kimi zaman siyasi sebeplerden kimi zaman ise ekonomik sebeplerden meydana gelmiştir. Türkler ana hatları ile batıda Balkanlardan, doğuda Büyük Okyanusa; kuzeyde Kuzey Buz Denizi'nden, güneyde Tibet'e kadar olan sahada yaşayarak yaklaşık 12 milyon kilometrekarelik bir sahaya yayılmışlardır ( Özpolat, 2012, s. 215).

İkinci Dünya Savaşı sonrasında Avrupa’da ortaya çıkan iş gücü ihtiyacı beraberinde diğer kıtalardan işçi göçlerini de meydana getirdi. Türkiye’de de baş gösteren işsizlik, Türkiye’deki iş gücünün Avrupa’ya kaymasına sebep oldu. 1960’lı yılların başlarında Avrupalı devletlerde yapılan anlaşmalarla birlikte binlerce Türk’e de Avrupa kapısı açılmış oldu. Günümüze gelindiğinde ise Avrupa kıtasındaki Türk sayısı milyonları geçerek ekonomik, kültürel gibi alanlarda güç unsuru oluşturdu. Bugün üç ve dördüncü kuşak Türkler, Avrupa ekonomisi ve siyasetinde etkin rol oynamaktadır.

Türkiye Cumhuriyeti, gerçekleşen göçler sonucu Avrupa’da meydana gelen bu etkin ve dinamik nüfusu kültürel açıdan koruma altına almak adına çalışmalar başlattı. 2009 yılında kabul edilen “Uzaktaki Yakınlarımız” isimli proje ile yurt dışında yaşayan Türk vatandaşlarımızın çocuklarının Türkçe ve Türk kültürü öğrenimi için ihtiyaç duydukları materyaller hazırlandı. Ancak bu projede hazırlanan materyallerin ihtiyaçları karşılayamamış olması bireysel çalışmalar neticesinde bazı ürünlerin ortaya çıkmasına sebep oldu. Mete Atay tarafından hazırlanan ve Schulbuchverlag Anadolu Yayınevi tarafından çıkarılan “Pilot” öğretim materyalleri günümüzde Avrupa’nın birçok ülkesinde resmi okullarda okutulmaktadır. Yine Uzaktaki Yakınlarımız projesi kapsamında hazırlanan Yurt Dışındaki Türk Çocuklarına Türkçe ve Türk Kültürü Öğretimi Programı

(10)

2009 yılında güncellenmiştir. Yurt dışındaki vatandaşlarımızın Türkçe ve Türk kültürünü öğrenmeleri için bu projeden önceki ilk çalışma 1986 yılında yayınlanan “Yurt Dışı İşçi Çocukları Türkçe – Türk kültürü İle Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretim Programları” dır (Güzel, 2010, s. 115).

Dil, millet olmanın temel yapı taşlarından biridir. Dil aracılığıyla bireyler arasında iletişim kurulur. Bugün Avrupa’daki Türk kimliğinin varlık savaşı vermesinin sebebi ana dili eğitiminin ülkeden ülkeye değişiklik göstermesi ve birçok ülkede yoğun nüfusa rağmen ana dili eğitimi hakkının henüz verilmemiş olması yatmaktadır. Yurt dışında yaşayan Türk vatandaşlarımızın dil, din, kültür gibi değerlerini kaybetmemesini sağlayacak olan yapı Türkiye Cumhuriyeti’dir. Devlet olarak, yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın bireysel ve kitlesel haklarını savunmak yükümlülüğü omuzlarındadır. Beş milyonu aşkın Türk nüfusu ile Avrupa’daki her ülkede azınlık olabilecek yoğunluğa sahip Türk vatandaşlarımızın başta eğitim olmak üzere birçok problemi mevcuttur. Özellikle ana dili eğitimi konusunda atılacak adımlar son derece önemli olup tersi bir durumda Türk olarak gönderdiğimiz bir neslin yabancılaşmış olarak ülkemize döndüğüne şahit olacağız.

Ortaya konan bu hizmetlerin kalitesinin artırılmasına dönük çalışmaların yapılması yurt dışında yaşayan Türk vatandaşlarımızın dil ve kültür varlıklarını devam ettirebilmeleri için yeni fırsatlar doğurması açısından son derece önemlidir. Bu çalışmamızda ele alınacak olan materyalimizin belirlediğimiz ölçütler bağlamından yola çıkarak değerlendirilmesi yurt dışında yaşayan Türk çocuklarımızın dil ve kültür gelişimlerine olumlu katkılar sağlayacak adımların atılmasına öncülük edecektir.

Yurt dışındaki Türk çocuklarına Türkçe ve Türk kültürü öğretimi amacıyla yayınlanan ve okullarda kullanılan materyallerin bugüne kadar henüz bir sağlamasının ve çözümlemesinin yapılmamış olması bu çalışmanın temelini oluşturmaktadır.

Araştırmamızın amacı Yurt dışındaki Türk çocuklarına Türkçe ve Türk kültürünü öğretmek amacıyla hazırlanmış olan Pilot (5. Sınıf) ders kitabındaki metinleri Dressler’in metinsellik ölçütleri bağlamında çözümlemek, sonrasında metinlerin metinselliklerini yorumlayarak bu tür yayınların yurt dışındaki Türk çocuklarının eğitimine katkı sağlayacak bir biçimde gerekli önerilerde bulunmaktır.

(11)

Yüz binlerce Türk gencinin öğrenim gördüğü Avrupa’da Türkçe ve Türk kültürünü öğretmek amacıyla hazırlanmış bu kitapların olumlu etkisi yadsınamaz. Ancak bu kitaplar üzerinde bilimsel manada tartışılmamış ve gerekli tenkitlerde bulunulmamış olması Türkçe eğitimi alanı açısından büyük eksikliktir. Yurt dışındaki Türk çocuklarının öncelikle dil gelişimleri ve daha sonra da kültürel gelişimleri açısından bu tür basılı materyallerin önemi büyüktür. Materyallerde yer alan metinlerin metinsellik ölçütlerine göre değerlendirilmesinin yapılması, Türkçe eğitimi alanı açısından bir eksikliğin giderilmesini sağlayacaktır.

Araştırmamız, yurt dışındaki Türk çocuklarının Türkçe ve Türk kültürünü öğrenmeleri için hazırlanmış “Pilot (5. Sınıf)” ders materyalindeki tüm okuma metinleri içerisinden sadece 10 metin ile sınırlandırılmıştır. Söz konusu metinler, sadece bağdaşıklık ve tutarlılıkları bakımından çözümlenecektir. Bu kitap içerisinde seçilen metinlerin dışında kalan metinler ayrıca incelemeye alınmamıştır.

(12)

BÖLÜM 2

YURT DIŞINDA YAŞAYAN TÜRKLERİN ANA DİLİ ÖĞRENİMİ

2.1. Yurt Dışına Göçlerin Nedenleri

İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ekonomik anlamda gelişimini tamamlayan Almanya, Avusturya gibi Avrupa devletleri iş gücü ihtiyacını karşılamak amacıyla ekonomik alanda gelişmekte olan ülkelerden işçi alımı yapmaya başlar. Gelişmekte olan ülkelerin başlıca sorunu işsizliktir. Gelişmiş ülkelerin de işçi alımına ihtiyaç duyması kimi zaman yasal kimi zaman yasa dışı yollarla olmak suretiyle bu ülkelere göçü hızlandırır.

Almanya Federal Cumhuriyeti’nin batı kesimine yapılan iş gücü göçünde Akdeniz ülkeleri önemli bir yer tutar. Alman İş ve İşçi Bulma Kurumu 1955 yılında geçici iş gücü talebiyle aralarında Türkiye’nin de bulunduğu İtalya, İspanya, Portekiz, Yugoslavya, Yunanistan ve Fas gibi ülkelerle anlaşmalar yapmış ve bu anlaşmalar sonucunda kısa sürede Almanya’ya kayda değer sayıda işçi göçü başlamıştır. Başlangıçta geçici bir amaç taşıyan iş gücü göçünün ardından, 60’lı yıllardan başlamak kaydıyla bilhassa 70’li yılların başında, ailelerin de ülkeye gelmeye başlamasıyla bir göç patlaması olmuş ve nihayet 1973 yılında iş gücü kabulü durdurulmuştur (Yıldız, 2012, s.7).

Ülkemizin yurt dışına özellikle Almanya’ya verdiği göçlerin ülkemiz için birçok yararı olabileceği düşünülmüştür. Bunları şöyle sıralamamız mümkündür;

—İstihdam konusundaki yetersizliğin büyük ölçüde giderilmesi,

—Ödemeler dengesindeki açığı kapatmak için gereksinim duyulan dövizin sağlanması, —Gelişmiş ülkelere gönderilen işçilerin mesleki bilgi ve görgülerini artırarak nitelikli birer işçi olarak ülkelerine dönmesi ve bu kişilerden ulusal sanayi işletmelerinde yararlanılması (Yol, 2011, s.118).

(13)

Yapılan işçi göçleri beklenilen bu sonuçları vermedi, aksine yeni sorunlar doğurdu. Göçmen işçi çocuklarında uyumsuzluk, göç edilen ülkenin kültürüne karşı saldırı, kişilik çözülmesi, kendi kökenini reddetme” (Görgü,1997, s.17), dil sorunu, eğitim sorunu, sosyal statü, barınma, din sorunu gibi sorunlar ortaya çıktı. Çünkü yapılan göçler planlandığı gibi geçici değildi. Bununla beraber bugün bizi ilgilendiren büyük sorun 3. ve 4. kuşak Türk çocuklarının Türk kültüründen ve ana dilinden uzak kalması ve bunları unutmaya doğru gitmeleridir.

2.2. Yurt Dışında Türkçenin Ana Dili Olarak Öğretimi

Aksan’a göre ana dili, başlangıçta anneden ve yakın aile çevresinden, daha sonra da ilişkili bulunulan çevrelerden öğrenilen, insanın bilinçaltına inen ve bireyin bir toplumla en güçlü bağlarını oluşturan dildir (Aksan, 1975, s. 427). “Yabancı bir ülkede doğup o ülkenin dilini öğrenerek büyüyen ve okul yaşı gelince de bulunduğu ülkenin çocuklarıyla birlikte okula giden Türk işçi çocukları, o ülkenin milli eğitiminin amaç ve ilkelerine göre yetişmektedirler. Bunlar Türk milli eğitiminin amaç ve ilkelerinden yoksun kalan çocuklardır. Bunların büyük çoğunluğu, edindiği tüm kültür ve davranışlarıyla geleceğin bir yabancı ülke vatandaşı adayı durumundadır” (Kavcar, 1988, s.77). Bu durum kültürümüzün nesilden nesile aktarılması konusunda büyük sıkıntıların yaşanması ve kültürel devamlılığın önüne ket vurulması demektir. Avrupa’da yaşayan yurttaşlarımız kendi aralarında Türkçe konuşmayınca hâliyle çocuklar da artık ana dilini bulunduğu ülkenin dili olarak öğrenecek, Türkçeyi ise yabancı dil olarak öğrenmek durumunda kalacaktır. Bu da kendi soyundan ve kültüründen uzaklaşması demektir.

Ana dili; bir insanın kimliğini belirleyen en temel unsurlardan biridir. Ana dili kişinin kendisiyle, çevresiyle iletişim kurmasını; çevresinde olup bitenleri, gördüklerini duyduklarını, dinlediklerini anlamlandırmasını; önceden edindikleriyle yeni öğrendiklerini değerlendirebilmesini, yorumlayabilmesini; duygu ve düşünceleriyle kendisini ifade edebilmesini sağlar. Kişinin benliğini ve kimlik duygusunu kazanması da ana dili eğitimine bağlıdır. Genel olarak bir dil öğretimi aynı zamanda bir kültür öğretimidir. Ana dili öğretimi de ait olduğu medeniyetin yarattığı kültürün yeni nesillere taşınmasını sağlar. Yurt dışındaki vatandaşlarımızın çocukları açısından düşündüğümüzde, ana dilinin önemi daha da artmaktadır. Göçmen aileye mensup olan çocuk, bir taraftan kendi ailesi içerisinde yerli toplumunkinden tamamen farklı bir dili öğrenerek farklı değer ve normları edinerek

(14)

yerli arkadaşlık gruplarında, işyerlerinde, yüz yüze, yakından ve uzaktan ilişki içerisine girdiği sosyal çevrede ise, o toplumun dilini öğrenir, inanç, değer ve normlarına göre ayrı bir sosyalleşme süreci yaşar. Bu iki taraflı/çifte sosyalleşme sürecinde çocuk, her iki toplum açısından da tam anlamıyla sosyalleşemez. Eksik bir sosyalleşmeye yol açan bu süreçte çocuğun kimlik tanımlaması ve uyum meselesi hem göç edilen toplum hem de göçmen aileleri açısından önemli bir problem alanı teşkil eder. Özellikle yabancı bir ülkede ana dilin önemi daha çok artmaktadır. Ana dilin gelecek kuşaklara hakkıyla aktarılması yurt dışında yaşayan insanlar için daha büyük ve yorucu bir sorumluluk olmaktadır. Kültürel kimliğin yeni kuşaklara aktarımı söz konusu olduğunda ana dilin önemi daha iyi anlaşılacaktır. Bununla birlikte ana dilin akademik başarıya katkısının büyük olduğu da gözden kaçırılmayacak bir gerçektir. Türkiye’de çocukların Türkçeye hâkim olamayınca diğer derslerde de sıkıntı yaşadığı görülmektedir. Bu da doğal bir sonuçtur. Çünkü ana dili dersi hem ana ders hem de diğer dersler için bir araç derstir (Yıldız, 2003, s.55).

Yurtdışında ana dili kavramı; genel anlamda, göçmenlerin gittikleri ülkelere götürdükleri ve oralarda konuştukları ana dili anlamına gelmektedir. Çoğu zaman bu diller; göçmenler arasında ve aile içinde konuşulmakta ve bir sonraki kuşağa, ailenin ana dili eğitimine özen göstermesi ve çocuklarıyla konuşması durumunda diğer nesillere de aktarılmaktadır. Diğer yandan modern göç tarihinde, göçmenlerin ana dillerinin standart biçimlerini ve yazı dillerini kuşaktan kuşağa aktarma çabalarının olduğu gözlenmekte ve bunun için okullar ya da benzeri birimler kurdukları görülmektedir. 20. yüzyılın ortalarından bu yana göç alan batılı ülkelerin resmî eğitim kurumları da, göçmenlerin ana dillerinin öğretilmesiyle aktif bir şekilde ilgilenmişlerdir.

Bugün yurt dışında beş milyon civarında vatandaşımız yaşamaktadır. Bu sayının dört milyon kadarı ise Avrupa ülkelerinde yaşamlarını devam ettirmektedir. Ciddi bir Türk nüfusunun yurt dışında yaşadığı düşünülürse ana dili olarak Türkçenin öğretimi meselesinin önemli bir konu olduğu daha iyi anlaşılır.

Ortak bir ana dili eğitim ve öğretiminden geçmiş çok farklı meslek gruplarına mensup insanların oluşturduğu kültürel alt yapısı sağlam nesillerin yetiştirilmesi bir toplumu güçlü kılar. Ana dili dersleri ulusal, demokratik değerlerin benimsendiği bir süreci oluşturur (Yalçın, 2002).

(15)

sürekli olarak değiştirilmiş olması durumu karmaşık hale getiren nedenlerden biridir. Bununla beraber ana dili öğretimi konusunda Avrupa Birliği ülkeleri arasında da tam bir anlaşma söz konusu değildir. Avrupa ülkelerinin ana dili öğretimi konusundaki politikaları belirsizlik ve tutarsızlıktan ileri gitmemektedir (Yağmur, 2010, s.221).

Dil politikalarının belirgin özelliği bilinçli yürütülmeleridir. Devletler, nüfuzlarını artırmak, meşruiyet kazanmak, katılımı teşvik etmek ya da kısıtlamak, milli bir kimlik oluşturmak ve bunu pekiştirmek ve gelir dağılımını belirlemek gibi amaçlarla halkın konuştuğu dilleri etkilemeye çalışabilirler. İzlenen dil politikaları devletin iç ve dış politikalarından etkilenebilir. Örneğin uluslararasılaşma, kökenlere dönme, izolasyon ve modernleşme politikaları dil politikalarına doğrudan yansıyabilir. Dil politikaları sadece azınlık dillerine ilişkin politikalarla sınırlanamaz. Resmî dilin veya çoğunluk dilinin kimlikle ilişkisi ve yabancı dilin öğretimi gibi konular da dil politikalarının kapsamında yer alır (Eraydın, 2003, s.19).

Batı Avrupa’daki Türkçe öğretimini değerlendirebilmek için bu dillerin öğretimi ile ilgili yasaları kısaca özetlemek gerekmektedir. Birçok Avrupa ülkesi bu dillerin öğretimi ile ilgili somut kararlar almalarına rağmen, göçmen dillerinin öğretimi ile ilgili tartışmalar bir türlü sona ermemektedir. Başlangıçtaki amaç, göçmen çocuklarının misafir olarak görülmesi ve ülkelerine döndüklerinde uyum zorluğu çekmemeleri için ana dili eğitimi verilmesiydi. Fakat netice düşünüldüğü gibi olmadı. Türk göçmenler 50 yıldır bu ülkelerde yaşamaktadır ve onların geri dönmelerinden ümidi kesen Avrupa ülkeleri ana dili eğitiminin artık gereksiz olduğu düşüncesine sahiptirler. Ayrıca ana dili öğrenimi hakkında asılsız değerlendirmelerde bulunulmakta sözde ana dili öğreniminin yaşanılan ülkenin dilinin öğrenilmesine bir engel olduğu görüşü yaygınlaştırılmaktadır. Aslında her iki dilin de öğrenimi çok önemlidir. Türk dilinin öğrenimi genç kuşakların ait oldukları toplumla iletişimleri ve benlik gelişimleri açısından çok önemlidir. Bulunulan ülkenin dilini öğrenmek her şeyden önce yaşanılan ülkedeki akademik başarı ve toplumsal hayatta etkili olabilmek için gereklidir. Avrupa ülkelerinin iki dilden birini seç tavrı makul bir tavır olarak görünmemektedir (Yağmur, 2010, s.242).

Bugün başta Almanya olmak üzere yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın sayısını göz önünde bulundurursak, Türkçeyi ana dili olarak konuşan insanların sayısının, kimi Avrupa dillerini ana dili olarak konuşanlardan daha fazla olduğu gerçeğini görebiliriz. Buna

(16)

karşılaştırıldığında son derece yetersiz kalmaktadır. Bu ana dili olarak Türkçenin öğretiminin ciddi sorunlarla karşı karşıya olduğunu gösterir. Özellikle Almanya’da ana dili eğitimi konusunda Türkçe daha büyük sorunlar ile karşı karşıyadır. Almanya’daki vatandaşlarımızın bulundukları ülkede ana dillerini korumaları, gelecek nesillere aktarmaları, kültürel ve tarihî değerlerine sahip çıkma bilincinde olmaları hem onlar hem bizim için çok önemlidir.

Bütün bunlarla birlikte Avrupa’da yaşayan özellikle 3. kuşak Türkler, Türkçe eğitimi konusunda annelerinden babalarından çok sınırlı düzeyde bilgi almaktadırlar. Bu bilgi o kadar sınırlı olmaktadır ki bugün birbiriyle anlaşabilen baba oğul yok denebilecek kadar azdır. Durum her ikisinin de Türkçe konuşuyor ve aynı konudan bahsediyor olmasına rağmen anlaşamıyor ya da birbirlerini yanlış anlıyor olmasıdır (Pilancı, 2009, s.127). Bununla beraber kişinin etrafındaki insanlarla iletişim kurabilmesi, sosyal bir varlık olarak toplum içerisinde kendini ifade edebilmesi, bireysel gelişimini tamamlayabilmesi ve hayatın her aşamasında başarılı olmasının yolu iyi bir ana dili eğitim ve öğretiminden geçmektedir (Kayaalp, 1998).

2.3. Almanya’da Türkçenin Yabancı Dil Olarak Öğretimi

Almanya’da yabancı göçmen çocuklarına Alman devletinin sunmuş olduğu ana dili dersleri için Kültür Bakanları Konferansı’nın 1971 ve 1976 yıllarında almış olduğu kararlar, yasal alt yapıyı teşkil etmektedir ve hâlen bu kararlar geçerlidir. Bu kararlara göre ana dili dersi “ana dilinde tamamlama (takviye) dersi” (Muttersprachlicher Ergänzungsunterricht) adı altında haftada 2–5 saat arasında isteğe bağlı ek ders olarak öğrencilere sunulmaktadır. Ana dili dersi bugün en yaygın olarak bu şekliyle uygulanmakta, ancak derslerin daha çok alt sınır olan 2 saatlik zaman diliminde sunulması neredeyse kurallaşmış hâlde görülmektedir. Dersleri veren öğretmenlerin çoğu, geldikleri ülkelerde öğretmenlik eğitimi almış ve sadece ana dili dersi vermekle görevlendirilmişlerdir. Ancak son zamanlarda ikinci nesle dâhil olan, Almanya’da doğup büyümüş ve Almanya’da öğretmenlik eğitimi almış göçmen kökenli genç öğretmenler de ana dili dersi için görevlendirilmeye başlamışlardır. Kültür Bakanları Konferansı’nın tavsiyeleri, başka organizasyon biçimlerine de izin vermektedir. Örnek; göçmen çocuklarından oluşan bir sınıfta ana dili, okulda geçerli bir ders (Fach) olarak okutulmuş ve dersin bir kısmı da ana dilinde sunulmuştur. Başlangıçta ileriki yıllarda yapılacak olan ana dili eğitimi için bir temel oluşturması düşünülen dil bakımından homojen olan bu sınıflar,

(17)

daha sonra birçok yerde uzun yıllar devam eden milliyet bakımından homojen sınıflara dönüşmüştür ki bunlar özellikle Kuzey Ren-Westfalya ve bir programının bile oluşturulduğu Bavyera eyaletlerinde daha yaygın olarak görülmüştür. Genel olarak, ayrıştırma modeline göre oluşturulmuş sınıflarda uygulanan program, kendilerinden beklenen eğitim işlevini hakkıyla yerine getirememişse de 1980’li yıllara kadar devam etmiştir. Bunun tam tersine 80’li yıllarda özellikle Berlin ve Kuzey Ren-Westfalya eyaletlerindeki liselerde göçmen öğrencilere ana dillerini “ikinci yabancı dil” olarak seçme imkânı sunulmuştur Bu açılım şüphesiz organizasyon ve program bazında uyum için önemli bir şans sunmakta, ancak diğer “büyük” yabancı dillere rakip olarak durmaktadır. Göçmen çocuklarının ana dilleri bu rekabete karşı duramamışlar ve sayısal açıdan önemsiz bir konumda kalmışlardır.

Göçmen çocuklarının dil becerileri dilbilim çalışmalarının konusu olmaya devam ediyor. Çoğu zaman dar kapsamlı ve çok az sayıda denekle yapılan çalışmalardan yola çıkılarak göçmen Türk çocuklarının dil becerilerinin yetersiz olduğu, kısıtlı iki dillilikten dolayı okulda başarısız oldukları gibi sonuçlara varılmaktadır. Daha da kaygı verici olanı, çocukların sadece Almanca dil becerileri ölçülerek onların hangi tür okullara gideceği kararlaştırılmaktadır. Evde çoğunlukla Türkçe öğrenmiş bir çocuk Almanca testinden düşük puan alınca bu çocuk zihinsel becerilerinde hiç bir sorun olmamasına rağmen doğrudan öğrenme zorluğu olan çocuklar okuluna yönlendirilmektedir. Çocukların Türkçe becerisi göz önünde bulundurulmadığı için bilişsel becerileri eksik değerlendirilmiş olmaktadır. İki dilli çocukların kendilerine uygun okullara gönderilebilmeleri için iki dilli testlerin olması şarttır.

(18)

BÖLÜM 3

METİN ÇÖZÜMLEMELERİ

Köçer (2010), “Metin Çözümlemesi Milli eğitim Bakanlığı’nca Önerilen 6. Sınıf Türkçe Ders Kitabı’ndaki Metinlerin Metinsellik Ölçütleri Bağlamında Çözümlenmesi” başlıklı çalışmasında, ele aldığı metinlerin bağdaşıklık ve tutarlılık ölçütleri bağlamında çözümleyip, sonrasında metinlerin metinselliklerini yorumlamıştır. Bu çalışmada, metinler ilk olarak biçimsel özelliklerine göre incelenmiştir. Paragraf yapıları, olay örgüleri ve kelime sayıları göz önünde bulundurulmuştur. Sonrasında, metnin içinde barındırılan bağdaşıklık ve tutarlılık unsurları belirlenmiştir. Son olarak da, metnin yorumlanması yapılarak diğer metne geçilmiştir. Köçer’in uyguladığı bu yöntem çalışmamızın yöntemiyle benzerlik göstermektedir.

Bu çalışmada, metindilbilim ölçütlerinden sadece bağdaşıklık ve tutarlılık ögeleri incelenecektir. Köçer tarafından yapılan çalışma bizim çalışmamıza da referans olacaktır. Diğer ölçütler çalışmaya dâhil değildir.

3.1. Tanımlar

Metin: “Bir metnin tutarlı olması demek; kendi aralarında bağlaşık ve bağdaşık olan söz

eylemlerden oluşması, kendinden önceki metinlerle olan bağı, örtüştüğü alanlar, aktardığı bilgi ve kullanımı demektir” (Kılıç, 2002, s. 116).

Metinbilim: “Metnin örgütleniş biçimini, onun bünyesinde yer alan toplumsal, düşünsel,

imgesel ve daha nice yapıların belirlenimlerini inceler” (Günay, 2007, s.52).

Tutarlılık: Metnin cümlelerinin, paragraflarının incelenmesidir. Bir metinde tutarlılık, pek

çok yolla sağlanır. Metni çözümleyebilmek, metindeki iç unsuru veya unsurları bulabilmek için cümlelerin anlam ilişkisine ve paragraflar arasındaki mantık ilişkisine ulaşmak gerekir. Bir metinde tutarlılık için; metindeki olay veya durum arasında ilişki kurulmalıdır. Bunun

(19)

için zamir kullanma, dolaylı anlatım ile tekrarlama yoluna başvurulur. Her yeni bilgi öncekilerle ilgili olmalı, her yeni cümle, paragraf gereksiz olmamalı, var olan bilgilere bağlı olarak yeni bir bilgi verilmelidir. Söylenmek istenen her şey iyi bir düzenleme ile eksiksiz olarak aktarılmalıdır (Erkul; 2000).

Bağdaşıklık:“Bir yazının metin olmasını sağlayan metin içi ilişkileri kuran dille ilgili

özelliklerin tümünü belirtir” (Günay, 2007, s.71).

3.2. Metin Çözümlemeleri

“Karnaval” Metninin Bulguları ve Yorumu “Karnaval” Metninin Betimlenmesi

“Karnaval” isimli metin Alman yazar Udo Thaesler tarafından kaleme alınmış olup Almanlara ait ilginç bir geleneği anlatan bilgilendirme amaçlı bir metindir. Açıklayıcı metin türü dilin dünyayı ve işlevini anlama temel işlevini gerçekleştiren ve amacı gerçek dünyaya ait bilgileri artırmak ve yaymak olan metin türüdür. Bu tür metinler araştırmalar yoluyla edinilen gözlem ve bilgiler sunarak, gerçek olguları toplumun kafasında netleştirirler. Bilgi iletici metinlerde amaç önceden saptanır ve hedef kitlenin kültürel ve düşünsel düzeyi göz önünde tutularak konunun sınırları çizilir (Dilidüzgün, 2010).

“Karnaval” isimli metinde Alman halkının şubat ortalarından mart ayının başına kadar süren ve “Karnaval-Perhiz Gecesi” adını verdikleri neşeli ve coşkulu bir gelenekten söz edilir.

“Karnaval” Metninin Çözümlenmesi

Karnaval metni giriş, gelişme ve sonuç olmak üzere üç bölüme ayrılmıştır. Metin 3 paragraf, 23 cümle ve 241 kelimeden oluşmaktadır.

Giriş:

1.paragraf: ilk cümlede metnin konusu hakkında okur bilgilendirilir: “Şubat ortasından Mart başına kadar Alman halkının ilginç adetlerini daima hayretle izleriz.” (1)

2. ve 6. cümleler: Bu bölümde 1. cümlede bahsedilmiş olan adetlerin ne olduğu açıklanır. Karnavalın isminden ve ismini nereden aldığından söz edilir.

(20)

Gelişme:

2. paragraf: Metnin gelişme bölümü tek paragraftan oluşmaktadır. 7. ve 14. cümlelerin yer aldığı bu bölümde 15 gün kadar süren karnaval boyunca Almanların nasıl eğlendiklerinden söz edilir. Bu günlerde hemen hemen herkes garip giysiler giymektedir. “Rosenmontag” adı verilen pazartesi günü ise değişik şekillerle ve yazılarla süslenmiş rengârenk arabalar şehrin içinden geçmektedir ve bu arabaların içinden seyircilere şekerler, oyuncak toplar, çikolatalar, bisküviler, çiçekler ve benzeri birçok şey atılmaktadır.

Sonuç:

3. paragraf: 15 ve 23. cümleler metnin sonuç bölümünü oluşturmaktadır. Bu bölümde Almanların bu karnavalı neden düzenledikleri açıklanır. Kökü çok eskiye dayanan bu adet kaynağını ise yine eski bir korkudan almaktadır. Eskiden kış aylarında kötü ruhları gürültü, patırtı ve acayip maskelerle uzaklaştırılacağına inanan Almanlar bugün de perhiz zamanından önce değişik hareket ve kıyafetlerle eski âdetlerini sürdürmek istemektedirler. Metnin son iki cümlesinde ise perhiz günlerinde -dini inanca göre- şekerli yiyecekler ile et ve yağın çok az miktarda tüketildiğinden ve bu perhiz günlerinin de aşağı yukarı Ostern’den (Paskalya) altı hafta önce başladığından söz edilerek metin tamamlanır.

“Karnaval” Metninin Bağdaşıklık Görünümleri

Karnaval isimli metinde yer alan art gönderim türleri aşağıda bölümlenerek gösterilmiştir.

Zamir Kullanımı İle Art gönderim

“Şubat ortasından mart başına kadar Alman halkının ilginç adetlerini daima hayretle izleriz.” (1) “Bu süre içinde “neşeli günler” yaşarlar.” (2)

Metinde 1. cümle ile 2. cümle arasında ilişki vardır. 2. Cümlede geçen “gizli o” zamiri 1. cümlenin öznesi olan “Alman halkı” tamlamasına gönderimde bulunur.

“Bu esnada en çok sevinen tabii çocuklar olur.” (14) “Atılanlardan toplayabildikleri çeşitli şeyleri büyük bir sevinç içinde evlerine götürürler.” (15)

14. cümlede yer alan “çocuklar” öznesi 15. cümlede “gizli özne” durumuna geçmiş böylece iki cümle arasında art gönderim ilişkisi kurulmuştur.

(21)

Sözcüksel Art Gönderim

1.ve 2. cümleler arasında sözcüksel art gönderim ilişkisi vardır.

“Şubat ortasından Mart başına kadar Alman halkının ilginç adetlerini daima hayretle izleriz.” (1) “Bu süre içinde neşeli günler yaşarlar.” (2)

İlk cümlede yer alan “ilginç adetler” tamlaması, kendinden sonra gelen cümlede yer alan “neşeli günler” tamlaması ile art gönderim ilişkisi içerisindedir. Böylece metinde bahsi geçen ilginç adetlerin insanları eğlendirdiği ifade edilmek istenmiştir.

Zarfla Yapılan Art Gönderim

İlk paragrafın tamamında zaman zarfı kullanılarak art gönderim yapılmıştır.

“Şubat ortasından Mart başına kadar Alman halkının ilginç adetlerini daima hayretle izleriz. (1) Bu süre içinde “neşeli günler” yaşarlar. (2) Bu günler, “Karnaval-Perhiz Gecesi” yahut “Fasching” olarak adlandırılır. (3) Karnaval “Fettdonnerstag”la başlar. (4) Bugüne “Kadınlar Günü” de denilebilir. (5) Çünkü adı anılan bu günde, kadınlar yanlarında kocaları olmadan yaşlı kadın giysileri ile bir arada neşeli ve coşkulu bir şekilde eğlenirler. (6) Birçok şehirde, o gün saat on biri on bir geçe belediye binası kadınlar tarafından işgal edilir.” (7)

İlk cümlede yer alan “Şubat ortasından Mart başına kadar” kelime grubu kendinden sonra gelen cümlelerdeki “bu süre içinde”, “bu günler”, “bugüne”“adı anılan bu günde”“o gün” kelimeleri ile zaman ilişkisi kurmaktadır.

Aynı zamansal gönderim gelişme paragrafı olarak belirttiğimiz 2. paragrafta da varlığını korumaktadır.

“Bunu takip eden hafta sonunda her yerde eğlenceler düzenlenir ve çılgınca eğlenilir. (8) Bu günlerde hemen hemen herkes değişik ve garip giysiler giyer.” (9)

“Bunu takip eden hafta sonunda”,“bu günlerde”, zarfları ilk paragrafta yer alan “şubat ortasından mart başına kadar” kelimeleri ile belirtilen zaman dilimine gönderimde bulunmaktadır.

Son paragrafın 19. cümlesi de metnin başında yer alan “şubat ortasından mart başına kadar” zarf grubuna zamansal gönderimin bitmediğini hatırlatır.

(22)

“Bugün de perhiz zamanından önce “Fastenzeit” buna benzer hareket ve kıyafetlerle eski âdetlerin sürdürülmesi istenmektedir.” (19)

Son paragraftaki 20, 21, 22 ve 23.cümleler de zaman zarfı ile kurulan art gönderim ilişkisi içindedir.

“Karnaval, “Aschermitteoch” adı verilen günle sona erer. (20) Alına külden yapılan haç işareti, o gün perhizin başladığını gösterir. (21) Dini inanca göre perhiz günlerinde şekerli yiyecekler, et ve yağ çok az miktarda yenir. (22) Bu perhiz günleri aşağı yukarı Ostern’den (Paskalya) altı hafta önce başlar.”(23)

“O gün”, “perhiz günlerinde”,“bu perhiz günleri” zarfları “Aschermitteoch” adı verilen güne zamansal olarak gönderimde bulunmaktadır.

“O gün şehirlerde “Rosenmontagsumsüze” adı verilen geçitler düzenlenir.(12) Değişik şekillerle ve yazılarla süslenmiş rengârenk arabalar şehrin içinden geçerler.(13) Bu geçitler esnasında arabaların içinden şekerler, oyuncak toplar, çikolatalar, bisküviler, çiçekler ve benzeri birçok şey etraftaki seyircilere atılır. (14) Bu esnada en çok sevinen tabii çocuklar olur.”

“Bu geçitler esnasında”, “bu esnada” zarfları kendilerinden önce gelen “Rosenmontagsumsüze adı verilen geçitler” kelime grubunu zaman yönünden nitelemektedir.

Metindeki Öngönderim İlişkileri

“Bugüne “Kadınlar Günü” de denilebilir. (4) Çünkü adı anılan bu günde, kadınlar yanlarında kocaları olmadan yaşlı kadın giysileri ile bir arada neşeli ve coşkulu bir şekilde eğlenirler.” (5)

Yukarıdaki iki cümlede, önce belirtilen ifadeye göndermede bulunarak o günü tanıtan ifadelere yer verilmiştir. Kadınlar gününde neler yapıldığı anlatılmıştır.

(13) Bu geçitler esnasında arabaların içinden şekerler, oyuncak toplar, çikolatalar, bisküviler, çiçekler ve benzeri birçok şey etraftaki seyircilere atılır. (14) Bu esnada en çok sevinen tabii çocuklar olur.”

(23)

Metindeki Bağıntı Öğeleri

“Bugüne “Kadınlar Günü” de denilebilir. (4) Çünkü adı anılan bu günde, kadınlar yanlarında kocaları olmadan yaşlı kadın giysileri ile bir arada neşeli ve coşkulu bir şekilde eğlenirler.” (5)

Metnin ilk paragrafında yer alan bu iki cümle arasındaki bağıntı çünkü edatı ile sağlanmış ve neden-sonuç ilişkisi kurulmuştur.

Metinde Yinelenen Öğeler

Karnaval metninin oluşturucu öğesi “gün” kelimesidir. Gün kelimesi metin boyunca 10 defa yinelenir. Bu kelimenin bu kadar sıklıkla yer almasının sebebi metinde anlatılmak istenen konunun ana öğesi olmasıdır.

Metinde yer alan diğer oluşturucu öğe ise “âdet” kelimesidir. Üç farklı yerde yinelenir. Metin Almanlara ait bir gelenekten ve o geleneğin icra edildiği günden bahsedildiği için bu iki kelime metinde önem arz eden kelimelerdir.

Metnin başlığını oluşturan “karnaval” kelimesine metinde iki defa yer verilmiştir.

Metinde geçen “neşeli”, “coşkulu”, “eğlence”, eğlenmek”, “çılgınca”, “sevinç” kelimeleri ise metnin bütününe hâkim olan duyguyu vermesi açısından önemlidir. Bu kelimeler metnin genelinde kullanılarak söz konusu edilen âdet nitelendirilmeye ve okuyucuda bu âdete dair bir fikir oluşturulmaya çalışılmıştır.

Karnaval Metninin Tutarlılık Görünümleri Karşılaştırma

Metinde karşılaştırma öğesiyle son paragrafta karşılaşmaktayız. Burada geçmişte yer alan bir âdetin günümüzde nasıl uygulandığı karşılaştırma yapılarak ifade edilmiştir.

“Birçokları Almanların tüm bunları neden yaptıklarını merak eder. (16) Bu eski bir âdettir. (17) Eskiden kış aylarında kötü ruhların gürültü, patırtı ve acayip maskelerle uzaklaştırılacağına inanılıyordu. (18) Bugün de perhiz zamanından önce “Fastenzeit” buna benzer hareket ve kıyafetlerle eski âdetlerin sürdürülmesi istenmektedir.” (19)

(24)

Örneklendirme- Özelleştirme

“Karnaval “Fettdonnerstag”la başlar. (4) Bugüne “Kadınlar Günü” de denilebilir. (5) Çünkü adı anılan bu günde, kadınlar yanlarında kocaları olmadan yaşlı kadın giysileri ile bir arada neşeli ve coşkulu bir şekilde eğlenirler.” (6)

İlk paragrafta yer bulan bu cümlelerde bu güne niçin kadınlar günü denildiğine dair bir örnek verilerek açıklama getirilmiştir.

Genelleştirme

Metinde yer alan genelleştirilmiş yargılara aşağıda yer verilmiştir.

“Birçokları Almanların tüm bunları neden yaptıklarını merak eder.” (16)

16. cümlede yer alan “birçokları” zamiri ile âdetin neden yapıldığını merak eden insanların geneli kastedilmiştir.

“Bu eski bir âdettir.” (17)

17.cümlede âdetin genel kabul gördüğü belirtilmiştir.

“Eskiden kış aylarında kötü ruhların gürültü, patırtı ve acayip maskelerle uzaklaştırılacağına inanılıyordu.” (18)

18.cümlede geçmişte yaşanmış ve genel kabul görmüş bir durum dile getirilmiştir.

“Bugün de perhiz zamanından önce “Fastenzeit” buna benzer hareket ve kıyafetlerle eski âdetlerin sürdürülmesi istenmektedir.” (19)

19.cümlede âdetin sürdürülme isteğinin toplumun geneli tarafından istendiği ifade edilmiştir.

Neden- Sonuç İlişkisi

Metinde neden- sonuç ilişkisine ilk paragrafta rastlamak mümkündür.

“Bugüne “Kadınlar Günü” de denilebilir. (5) Çünkü adı anılan bu günde, kadınlar yanlarında kocaları olmadan yaşlı kadın giysileri ile bir arada neşeli ve coşkulu bir şekilde eğlenirler.(6) Birçok şehirde, o gün saat on biri on bir geçe belediye binası kadınlar tarafından işgal edilir.” (7)

(25)

Bu cümlelerde bu âdete niçin kadınlar günü isminin de verildiğine dair bir açıklama yapılmıştır.

Karnaval Metninin Yorumlanması

“Karnaval” adlı metinde Almanya’da her yıl senenin belli bir tarihinde kutlanan özel bir gün dile getirilmiştir. Önce bu özel günde yapılan kutlamaların neler olduğu sonra da kutlamanın tarihi temelleri üzerinde durulmuştur. Kadınlar Günü adı da verilen bu kutlama ilginç görüntülere sahne olmaktadır. Değişik ve tuhaf kıyafetler giyinmiş kadınlar arabalardan yoldaki çocuklara şekerler atmaktadır.

Metinde öğretici metinlerin sahip olduğu özellikleri bulmak mümkündür. Öznel yargılara yer verilmemiş, genelleştirici ifadelere başvurulmuştur.

Metnin kısa olması tutarlılığı açısından bir sorun yaratmaz. Metinde dil ekonomisi adına aynı zamanda bağdaşıklığı sağlamak için art gönderimlere sık yer verilmiştir. Özellikle zaman zarfı kullanılarak yapılan yoğun gönderimlerle metin tutarlı kılınmıştır. Senenin belirli bir tarihinde yapılan etkinlik anlatıldığı için bu tarihe göndermelerde bulunan zaman zarflarının kullanılması yerinde olmuştur.

“Şubat ortasından mart başına kadar Alman halkının ilginç adetlerini daima hayretle izleriz. (1) Bu süre içinde “neşeli günler” yaşarlar. (2) Bu günler, “Karnaval-Perhiz Gecesi” yahut “Fasching” olarak adlandırılır. (3) Karnaval “Fettdonnerstag”la başlar. (4) Bugüne “Kadınlar Günü” de denilebilir. (5) Çünkü adı anılan bu günde, kadınlar yanlarında kocaları olmadan yaşlı kadın giysileri ile bir arada neşeli ve coşkulu bir şekilde eğlenirler. (6) Birçok şehirde, o gün saat on biri on bir geçe belediye binası kadınlar tarafından işgal edilir.” (7)

“Şeker (Ramazan) Bayramı” Metninin Bulguları ve Yorumu “Şeker (Ramazan) Bayramı” Metninin Betimlenmesi

“Şeker (Ramazan) Bayramı”; anlatısal metin türünde ele alınmıştır. Bu tür metinlerde gönderici duyguları, düşünceleri, öncelikleri, ilkeleri, geçmiş deneyimleri konusunda bilgi vermektedir. Bir olay, bir olgu ya da bir öykü olayın kahramanlarının, birbirleriyle ilintili olayların belli bir zaman ve uzam içine oturtulmasıyla bir anlatma düzeni izlenerek anlatılır (Dilidüzgün, 2010). İncelediğimiz metin Müslümanlara ait bir bayram olan Ramazan

(26)

Bayramı’nı vatanından uzakta kutlamak zorunda kalan bir ailenin duygu ve düşüncelerini yansıtmaktadır.

Metnin izleği Arslan ailesinin bayram alışverişini yapmak üzere mağazaya gitmeleri ile başlar. Bayrama az bir vakit kalmıştır ve anne ile baba, kızları Ayşe ile oğulları Melih’e yeni kıyafetler almaktadır. Bir alışveriş ile başlayan metin Arslan ailesinin yabancı bir ülkede bayram kutlamak ile öz vatanında bayram kutlamanın farkı üzerinde düşünmeleri ile devam eder. Metin bayram olgusunun birleştirici ve yapıcı özelliğine vurgu yapılarak sona erer.

“Şeker (Ramazan) Bayramı” Metninin Çözümlenmesi

“Şeker (Ramazan) Bayramı” metni giriş, gelişme ve sonuç bölümlerinden oluşmaktadır. Metin 13 paragraf, 48 cümle ve 295 kelimeden oluşmaktadır.

Giriş:

İlk paragrafta yer alan 4 cümle metnin konusu hakkında okuru bilgilendirir. Burada Arslan ailesinin yaptıkları alışveriş ve bu alışverişi niçin yaptıkları anlatılmaktadır.

“Arslan ailesi hafta sonunda büyük bir satış mağazasına gitti. (1) Önümüz bayram diye kızları Ayşe’ye elbise ve ayakkabı, oğulları Melih’e de kazak ve pantolon aldılar. (2) Fakat yeni eşyalarını ilk kez bayram günü giyecekler. (3) Her gün akşamları yeni eşyalarını çıkarıp bakıyorlar, sonra yine yerine asıyorlar.” (4)

Gelişme:

“Şeker (Ramazan) Bayramı” metninin 2 ile 11. paragrafları arasını gelişme bölümü olarak nitelendirmemiz mümkündür.

Metinde 2. paragrafta yer alan 5 ve 7.cümlelerde Ramazan Bayramı’ndan söz edilmektedir. 3.paragraf, 8 ve 14.cümlelerde çocukların sabırla beklediği Ramazan Bayramı’nın gelişi ve ailenin bir bayram sabahını nasıl geçirdikleri anlatılır. 5.paragrafta yer alan 17- 22.cümleler arasında ise Ramazan Bayramı’nın Türkiye’de nasıl kutlandığı hakkında baba çocuklarına açıklamada bulunur. 6.ve 11.paragraflar arasında Almanya’da geçen bayram hakkında bilgi verilmektedir. Müslümanlara ait olan bu bayramın Almanlar tarafından bilinip bilinmediği üzerinde durularak Ramazan Bayramı ile Noel ve Paskalya bayramı karşılaştırılmış ve bütün bayramların sevinç ve neşe verdiği ifade edilmiştir.

(27)

Sonuç:

13.ve son paragraf metnin sonuç bölümüdür. Burada anne; “Sizlere ne mutlu çocuklar!” diyerek bayramın en çok çocuklara mutluluk getirdiğinden söz edilir.

“Şeker (Ramazan) Bayramı” Metninin Bağdaşıklık Görünümleri Metindeki Art Gönderim İlişkileri

Şeker (Ramazan) Bayramı isimli metinde yer alan art gönderim türleri aşağıda bölümlenerek gösterilmiştir.

Zamir Kullanımı İle Art Gönderim

İlk cümlede yer alan Arslan Ailesi’ne ikinci cümlede gizli özne kullanılarak art gönderim sağlanmıştır. 3.ve 4.cümleler arasında da yine gizli özne kullanılarak 2.cümlede yer alan kızları Ayşe, oğulları Melih öznelerine art gönderimde bulunulmuştur.

“Arslan ailesi hafta sonunda büyük bir satış mağazasına gitti. (1) Önümüz bayram diye kızları Ayşe’ye elbise ve ayakkabı, oğulları Melih’e de kazak ve pantolon aldılar. (2) Fakat yeni eşyalarını ilk kez bayram günü giyecekler. (3) Her gün akşamları yeni eşyalarını çıkarıp bakıyorlar, sonra yine yerine asıyorlar.”(4)

8.cümle ile 9 ve 10.cümleler arasında da art gönderim ilişkisi vardır. 8.cümlede yer alan Ayşe ve Melih öznelerine 9.ve 10.cümlelerde yer alan gizli onlar zamiri gönderimde bulunur.

“Ayşe ve Melih’in beklediği gün geldi. (8) Sabah erkenden kalktılar, temizlenip yeni elbiselerini giydiler. (9) Anne ve babasının yanına geldiler, ellerini öptüler.”(10)

25.cümlede yer alan annenle ben öznelerine 24.ve 26. cümlelerinde yer alan biz zamiri gönderimde bulunur.

“Biz Almanya’dayız. (24) Bugün annenle ben izin aldık. (25) Sizin okul vardı ama bizim bayramımız olduğu için evde kaldınız. (26) Yoksa şimdi biz işte, siz okulda olacaktınız.” (27)

Sözcüksel Art Gönderim

(28)

“Arslan ailesi hafta sonunda büyük bir satış mağazasına gitti. (1) Önümüz bayram diye kızları Ayşe’ye elbise ve ayakkabı, oğulları Melih’e de kazak ve pantolon aldılar. (2) Fakat yeni eşyalarını ilk kez bayram günü giyecekler. (3) Her gün akşamları yeni eşyalarını çıkarıp bakıyorlar, sonra yine yerine asıyorlar.”(4)

“Satış mağazasına”, “yeni eşyalarını”, “elbise ve ayakkabı”, “kazak ve pantolon”,“yeni eşyalarını” tamlamalarının hepsi yeni eşyalar tamlamasına gönderimde bulunur.

5- 6- 7. cümleler arasında sözcüksel art gönderim bulunmaktadır.

“Otuz gün süren oruç bu gün bitiyor. (5) Yarın Ramazan Bayramı. (6) Ramazan Bayramı Müslümanların en büyük iki bayramından birisi.” (7)

“Oruç”,“Ramazan Bayramı”,“Ramazan Bayramı”, “Müslümanların en büyük iki bayramından” kelime ve tamlamaları aynı kavram grubunun içinde yer alarak birbirine sözcüksel gönderimde bulunur.

17- 18- 19- 20- 21. cümleler arasında sözcüksel art gönderim bulunmaktadır.

“Eee çocuklar, eskiden bayramlar daha başkaydı.(17) Şimdi Türkiye’de üç gün tatil. (18) Bayramı orada herkes kutladığı için başka oluyor. (19) Küçükler büyükleri ziyaret ediyor. (20) Bayram yerlerine lunaparklar kuruluyor. (21)

Bu cümlelerde yer alan “bayram”, “kutlamak”, “ziyaret etmek”, “bayram yeri”, kelimeleri yine aynı kavram grubunu temsil etmekte ve birbirlerine gönderimde bulunmaktadır. Bayram yerlerine lunaparklar kuruluyor. (21) Çocuklar salıncaklara, dönme dolaplara biniyorlar, eğleniyorlar.”(22)

20.ve 21.cümlelerde yer alan “bayram yeri”, “lunapark”, “salıncak”, “dönme dolap” ve “eğlenmek” kelimeleri sözcüksel alan ilişkisi ile bir arada yer alır.

“Neden bayram yaptığımızı anlatıyor. (35) Siz Noel ve Paskalya Bayramınızı Müslüman çocuklarla beraber kutluyorsunuz.(36) Biz de bu bayramı sizinle beraber kutlamak için şeker dağıtıyorum diyor.”(37)

35- 37 arasında yer alan cümlelerde “bayram”, “Noel ve Paskalya Bayramları”, “Müslüman”, “kutlamak”, “şeker dağıtmak” kelimeleri sözcüksel alan ilişkisiyle bir arada yer alırlar.

(29)

Zarf ile Yapılan Art Gönderim

Metinde zarf ile yapılan art gönderimlere aşağıda yer verilmiştir. “Otuz gün süren oruç bu gün bitiyor. (5) Yarın Ramazan Bayramı.”(6)

6.cümlede yarının Ramazan Bayramı olduğu belirterek kendinden önce gelen cümlede yer alan “oruç bugün bitiyor” kelimelerine art gönderimde bulunulmuştur.

“Eee çocuklar, eskiden bayramlar daha başkaydı. (17) Şimdi Türkiye’de üç gün tatil. (18) Bayramı orada herkes kutladığı için başka oluyor. (19) Küçükler büyükleri ziyaret ediyor. (20) Bayram yerlerine lunaparklar kuruluyor. (21) Çocuklar salıncaklara, dönme dolaplara biniyorlar, eğleniyorlar. (22)

19.cümlede yer alan bayramı orada herkes kutladığı için zarfı 17 ve 18.cümleler ile 20, 21 ve 22.cümlelere gönderimde bulunarak neden belirtmiştir.

“Siz Noel ve Paskalya Bayramınızı Müslüman çocuklarla beraber kutluyorsunuz. (36) Biz de bu bayramı sizinle beraber kutlamak için şeker dağıtıyorum, diyor.” (37)

Yukarıdaki metinde Alman öğretmen Müslümanlarla beraber bayramı kutlamak için şeker dağıttığını dile getirmiştir.

“Siz daha şanslısınız. (42) Siz hem bizim bayramlarda hem de sizin bayramlarda okula gelmiyorsunuz. (43) Hem daha çok bayram kutlayıp para alıyorsunuz diyorlar.” (44) Yukarıdaki paragrafta 43.ve 44.cümlelerde yer alan hem hem bağlaçları 42.cümleye gönderimde bulunarak anlatılmak istenen durumun nedenini açıklamaktadır.

Metindeki Öngönderim İlişkileri

Metinde öngönderim ögesine rastlanmamaktadır.

Metindeki Bağıntı Öğeleri

Metinde karşılaştığımız bağıntı öğeleri şunlardır:

“Arslan ailesi hafta sonunda büyük bir satış mağazasına gitti. (1) Önümüz bayram diye kızları Ayşe’ye elbise ve ayakkabı, oğulları Melih’e de kazak ve pantolon aldılar. (2) Fakat yeni eşyalarını ilk kez bayram günü giyecekler.”(3)

(30)

3.cümlede yer alan fakat bağlacı ile 1.ve 2.cümleyle bağlantı sağlanmıştır.

“Biz Almanya’dayız. (23) Bugünle annenle ben izin aldık. (24) Sizin okul vardı ama bizim bayramımız olduğu için evde kaldınız. (25) Yoksa şimdi biz işte, siz okulda olacaktınız.” (26)

Yukarıdaki cümlede kullanılan “ama” bağlacı 23.ve 24.cümleler ile 26.cümle arasında neden- sonuç ilişkisi kurabilmek için kullanılmıştır. Yine son cümlede yer alan “yoksa” kelimesi ile bir önceki cümlenin açıklaması yapılmıştır.

“Alman arkadaşlarımız seviniyor. (38) Şekerleri beraber yiyoruz. (39) Bayramların hepsi güzel diyoruz. (40) Ama bazı Alman arkadaşlarımız bize: (41)

—Siz daha şanslısınız. (42) Siz hem bizim bayramlarda hem de sizin bayramlarda okula gelmiyorsunuz. (43) Hem daha çok bayram kutlayıp para alıyorsunuz.- diyorlar.”(44) 41.cümlede karşımıza çıkan “ama” bağlacı hem kendinden önceki hem de kendinden sonraki cümleler ile bağlantı kurarak neden belirtmiştir.

Metinde Yinelenen Öğeler

Metnin ana fikrini oluşturan “bayram” kelimesi 19 farklı yerde geçmektedir. Böylelikle anlatılmak istenen konuya güç kazandırılmıştır. Yine metnin ana öğesi olan “Ramazan Bayramı” ile “Müslüman” kelimesi 2 farklı yerde geçmektedir.

Metinde yer alan, “Ramazan Bayramı”, “bayram”, “bayram yeri”, “bayram masası”, “eski bayramlar”, “Türkiye’de bayramlar”, “kutlamak”, “şeker”, “Noel ve Paskalya Bayramları” kelimeleri metnin ana teması vermesi açısından önemlidir. Metin bu kelimeler etrafında vücut bulmaktadır.

Metinde ikişer defa yer bulan Almanya ve Türkiye kelimeleri ile karşılaştırma yapılmıştır.

“Şeker (Ramazan) Bayramı” Metninin Tutarlılık Görünümleri Karşılaştırma

Metinde karşılaştırma öğesine iki yerde rastlamaktayız. Bunlardan biri Türkiye ve Almanya’da yaşanan bayramların karşılaştırıldığı 5.ve 6.paragraflardır.

(31)

“Şimdi Türkiye’de üç gün tatil.(18) Bayramı orada herkes kutladığı için başka oluyor.(19) Küçükler büyükleri ziyaret ediyor. (20) Bayram yerlerine lunaparklar kuruluyor. (21) Çocuklar salıncaklara, dönme dolaplara biniyorlar, eğleniyorlar.(22)

Biz Almanya’dayız. (23) Bugünle annenle ben izin aldık. (24) Sizin okul vardı ama bizim bayramımız olduğu için evde kaldınız. (25) Yoksa şimdi biz işte, siz okulda olacaktınız. (26) Siz daha Türkiye’de bir bayram görmediniz.”(27)

Türkiye’de bayram boyunca tatil olduğundan ve çocukların lunapark ve bayram yerlerinde eğlendiğinden Almanya’da ise bayram günü tatil verilmediğinden ancak izin alındığından söz edilmekte ve böylece karşılaştırma öğesine yer verilmektedir.

“Ama bazı Alman arkadaşlarımız bize: (41)

—Siz daha şanslısınız. (42) Siz hem bizim bayramlarda hem de sizin bayramlarda okula gelmiyorsunuz. (43) Hem daha çok bayram kutlayıp para alıyorsunuz, diyorlar. (44)

Annem de: (45)

—Çocuklar doğru söylüyorlar, haksız sayılmazlar.(46) Sizlere ne mutlu çocuklar, diyor. Bizi bir kere daha öpüyor, nice güzel bayramlar diliyor.” (47)

Alman çocuklar ile Türk çocuklarının annesinin sözlerine yer verilen bu cümlelerde kıyaslama öğesine yer verilmiştir.

Örneklendirme- Özelleştirme

“Yarın Ramazan Bayramı. (6) Ramazan Bayramı Müslümanların en büyük iki bayramından birisi.” (7)

6.cümlede yer alan Ramazan Bayramı’na ardından gelen 7.cümlede bir açıklama ve örneklendirme getirilmiştir.

“Tüm çocuklar okulun bahçesinde toplanıyor.(34) Neden bayram yaptığımızı anlatıyor: (35)

—Siz Noel ve Paskalya Bayramınızı Müslüman çocuklarla beraber kutluyorsunuz. (36) Biz de bu bayramı sizinle beraber kutlamak için şeker dağıtıyorum, diyor.” (37)

(32)

Burada Müslüman çocukların Ramazan Bayramı’nı kutlaması gibi Alman çocukların da Noel ve Paskalya Bayramı’nı kutladıkları örneklendirilerek anlatılmıştır.

Genelleştirme

Metinde yer alan genelleştirilmiş yargılara aşağıda yer verilmiştir.

“Şimdi Türkiye’de üç gün tatil. (18) Bayramı orada herkes kutladığı için başka oluyor. (19) Küçükler büyükleri ziyaret ediyor. (20) Bayram yerlerine lunaparklar kuruluyor.”(21) Burada bayramı Türkiye’de herkesin kutlaması, küçüklerin büyükleri ziyaret etmesi ve bayram yerlerinde lunaparkların kurulması genelleştirilmiş ifadelerdir.

“Ama bazı Alman arkadaşlarımız bize: (41)

—Siz daha şanslısınız. (42) Siz hem bizim bayramlarda hem de sizin bayramlarda okula gelmiyorsunuz. (43) Hem daha çok bayram kutlayıp para alıyorsunuz, diyorlar.” (44) Yukarıdaki metinlerde de Türk çocukların bayram kutlama konusunda Alman çocuklarına göre daha şanslı olduğu genelleştirilerek ifade edilmiştir.

Neden- Sonuç İlişkisi

Metinde neden- sonuç ilişkisine ilk paragrafta rastlamak mümkündür.

“Arslan ailesi hafta sonunda büyük bir satış mağazasına gitti. (1) Önümüz bayram diye kızları Ayşe’ye elbise ve ayakkabı, oğulları Melih’e de kazak ve pantolon aldılar. (2) Arslan ailesinin satış mağazasına gitme nedenleri olarak bayramın yaklaşmakta olduğu dile getirilmiş ve böylece bu iki cümle arasında neden- sonuç ilişkisi kurulmuştur.

“Bugünle annenle ben izin aldık. (24) Sizin okul vardı ama bizim bayramımız olduğu için evde kaldınız. (25) Yoksa şimdi biz işte, siz okulda olacaktınız.” (26)

25.cümlede yer alan “bizim bayramımız” olduğu için ifadesi okuldan ve işyerinden ne amaçla izin aldıklarına işaret etmektedir.

“Siz Noel ve Paskalya Bayramınızı Müslüman çocuklarla beraber kutluyorsunuz. (36) Biz de bu bayramı sizinle beraber kutlamak için şeker dağıtıyorum, diyor.” (37)

(33)

Yukarıdaki cümlelerde öğretmen Müslümanlarla beraber bayramı kutlamak istemiştir bu nedenle şeker dağıttığını ifade etmiştir.

“Şeker (Ramazan) Bayramı” Metninin Yorumlanması

“Şeker (Ramazan) Bayramı” metni anlatısal bir eser niteliğindedir. Anlatı metinleri ikili bir yapıdan oluşur. Bir yandan öykülerin anlatımı olan öykü kısmı, diğer yandan da olayların anlatımı dışında kalan anlatıcıya ait bölümler anlatma olarak tanımlanır. “Şeker (Ramazan) Bayramı” metninde Arslan Ailesi’nin bir Ramazan Bayramı’nı nasıl geçirdiği anlatılmaktadır.

Arslan Ailesi, kızları Ayşe ve oğulları Melih için bayram öncesi alışveriş yaparlar. Bayram sabahını keyif ve neşe içerisinde geçirirler. Kahvaltı yaparlar, çocuklar mendil içinde harçlıklarını alır. Bütün bu öykü içerisinde Almanların Müslümanlara ait Ramazan Bayramı’na dair bir fikri olup olmadığı sorgulanır. Çocukların verdiği cevap olumludur. Alman öğretmenleri Ramazan Bayramlarında sınıfa şeker getirerek hem Müslümanların bayramını kutlamakta hem de öğrencileri mutlu etmektedir.

Metinde yılın belli bir tarihinden bahsedildiği için zaman zarfına sıklıkla yer verilmiş böylece Ramazan Bayramı’na gönderimde bulunacak zarflar kullanılmıştır. Sözcüksel art gönderim de geniş yer tutmaktadır. “Bayram”, “Noel ve Paskalya Bayramları” “kutlamak”, “ziyaret etmek”, “Müslüman” “bayram yeri”, “şeker dağıtmak” kelimeleri aynı kavram grubunu temsil etmekte ve birbirlerine gönderimde bulunmaktadır.

Metinde Müslümanların bayramları ile Almanlara ait bayramlar karşılaştırılmış, bu bayramlar hakkında bilgi verilmiştir. Karşılaştırmalar vasıtası ile art gönderim ilişkileri kurulmuştur.

“Erken Kalkmak” Metninin Bulguları ve Yorumu “Erken Kalkmak” Metninin Betimlenmesi

“Erken Kalkmak” metni, kanıtlayıcı bir metin niteliğinde olup Haldun Taner tarafından deneme türünde kaleme alınmıştır. Şükran Dilidüzgün’e göre kanıtlayıcı bir metin bir savı savunan ya da reddeden bir metindir. Yazar, bir şeyin doğru- yanlış, olumlu- olumsuz vb olduğu konusundaki inançları ve düşünceleri değiştirerek ikna etme ve inandırmayı amaçladığı için ispatlama yoluna gider (Dilidüzgün, 2010). Bir görüşü savunarak karşıt

(34)

görüşleri ikna edecek anlatım teknikleri kullanma, bu metinlerin asıl işlevini oluşturur. İncelenen metinde deneme türünün belirleyici öğelerine rastlanmaktadır.

“Erken Kalkmak” metninde zamanı iyi değerlendirmenin üzerinde durulmuş bunun da ancak erken yatıp erken kalkarak elde edilebileceğine vurgu yapılmıştır. Yabancı ülkeler örnek gösterilerek orada yaşayan insanların erken yatarak ve günün ilk ışıkları ile beraber çalışmaya başladığı ve uygarlığın da ancak bu şekilde elde edildiği belirtilmiştir.

“Yabancı ülkelere gitmiş olanlar görmüşlerdir. Orada gün erken başlar. Gece karanlığında uykunuz kaçıp da treninizin penceresinden baktığınız olmuşsa geçtiğiniz kentin, ilçenin ya da köyün pencerelerini ışıklı görüp ilkin yadırgamışsınızdır. Eloğlu erkenden ayaktadır. Bunca uygarlık yan gelip yatmakla elde edilmemiştir. Bunun kefareti gece gündüz çalışmaktır.”

“Erken Kalkmak” metniyle yazar öznel ifadelere başvurduğu kadar diğer ulusların ve ünlü şahısların da bu konudaki görüşlerine yer vererek metnine inandırıcılık kazandırmaya çalışmıştır. Metinde yazarın işlediği tez; erken yatıp erken kalkmanın zamanın doğru ve verimli kullanılması ile doğru orantılı olduğu ve gelişimin ve ilerlemenin ancak bu şekilde elde edileceğidir.

“Erken Kalkmak” Metninin Çözümlenmesi

Metnin yapısal düzenlenişinde kanıtlayıcı metinlerin sıralı düzeni göz önünde bulundurulmuştur. “Erken Kalkmak” adlı deneme toplam 3 paragraf, 22 cümle ve 207 kelimeden oluşmaktadır.

Giriş:

“Erken Kalkmak” metninde 13 cümleden oluşan ilk paragraf yazarın konuya başlangıç yaptığı giriş bölümüdür. Yazar ilk iki cümlesinde “Yabancı ülkelere gitmiş olanlar görmüşlerdir. Orada gün erken başlar.” diyerek okurun dikkatini çekecek bir başlangıç yapar. Bu bölümde uygarlığın yatarak elde edilmediğini, bunun kefaretinin gece gündüz çalışmak olduğunu dile getirir. Sabah saatlerinin verimliliğinin tartışılamayacağını belirterek her ulusun dilinde var olan atasözlerini bunun tanığı olarak gösterir.

(35)

Gelişme:

Yazar giriş bölümünde sabah saatlerinin verimliliğinin tartışılamayacağından bahsederken her ulusun dilinde var olan atasözlerini bunun tanığı olarak gösterir.

Bu bölümde yer alan 14 ve 19.cümlelerde bu tanıklık örneklendirilmektedir. Kendi dilimizde bulunan erken kalkmak ile ilgili atasözlerin yanı sıra çeşitli ulusların ve ünlü şahısların da cümlelerine yer verilmiştir.

Sonuç:

20 ve 22.cümlelerinin yer aldığı son paragraf metnin sonuç bölümüdür. Yazar burada giriş ve gelişme bölümünde ifade etmek istediği düşüncelerini ve savını toparlayarak metnine son vermiştir. Yazar metnin sonunda bu değerli vakti uyuyarak geçirenlere hayıflanarak veda eder.

“Erken Kalkmak” Metninin Bağdaşıklık Görünümleri

“Erken Kalkmak” isimli metinde yer alan art gönderim türleri aşağıda bölümlenerek gösterilmiştir.

Zamir Kullanımı İle Art gönderim

İncelediğimiz metinde zamir kullanımı ile ilgili art gönderime iki yerde rastlamaktayız. “Yabancı ülkelere gitmiş olanlar görmüşlerdir. (1) Orada gün erken başlar.” (2)

2.cümlede yer alan “orada” zamiri ilk cümledeki “yabancı ülkeler” tamlamasına gönderimde bulunmuştur.

“Sabah saatlerinin verimliliği tartışılmaz. (12) Her dildeki atasözleri bunun tanığı değil midir?” (13)

13.cümlede kullanılan “bu” zamiri 12.cümledeki “sabah saatlerinin verimliliği” ne gönderimde bulunmaktadır.

(36)

Sözcüksel Art Gönderim

Metinde yer alan sözcüksel art gönderimlere aşağıda yer verilmiştir.

“Yabancı ülkelere gitmiş olanlar görmüşlerdir.(1) Orada gün erken başlar.(2) Gece karanlığında uykunuz kaçıp da treninizin penceresinden baktığınız olmuşsa geçtiğiniz kentin, ilçenin ya da köyün pencerelerini ışıklı görüp ilkin yadırgamışsınızdır.” (3)

1 ve 3.cümlelerde “yabancı ülke”, “orada”, “kent”, “ilçe”, “köy” kelimeleri eş ya da yakın anlamlı gönderim ilişkisi içerisindedir.

“Gece karanlığında uykunuz kaçıp da treninizin penceresinden baktığınız olmuşsa geçtiğiniz kentin, ilçenin ya da köyün pencerelerini ışıklı görüp ilkin yadırgamışsınızdır.(3) Eloğlu erkenden ayaktadır. (4)

Yukarıdaki cümlede geçilen kentin, ilçenin ya da köyün pencerelerinin ışıklı olması bir sonraki cümledeki “eloğlu” kelimesine gönderimde bulunmaktadır.

“Eloğlu erkenden ayaktadır. (4) Bunca uygarlık yan gelip yatmakla elde edilmemiştir. (5) Bunun kefareti gece gündüz çalışmaktır.(6) Yedide iş başı yapabilmek için beş buçukta kalkmak gerekir. (7) Beş buçukta kalkabilmek için de en geç onda yatmak… (8) Gece hayatı, işsiz güçsüz, hazır yiyici mirasyedilerin harcıdır. (9) Çalışanlar dünyasında günün hareket işaretini saat beş buçuk gongu verir. (10) Kol işçisi, fikir işçisi, asker, öğrenci, tüm erkenci dostlarım bilirler. (11) Sabah saatlerinin verimliliği tartışılmaz.” (12)

Yukarıdaki paragrafta yer alan “erken”, “yan gelip yatmak”, “gece gündüz”, “yedi”, “beş buçuk”, “kalkmak”, “yatmak”, “günün hareket işareti”, “erkenci dost”, “sabah saatleri” kelimeleri aynı kavramı ifade etmek için kullanılmıştır.

Gece hayatı, işsiz güçsüz, hazır yiyici, mirasyedilerin harcıdır. (9)

Gece hayatı”, “işsiz güçsüz”, “hazır yiyici”, “mirasyedi” kelimeleri arasında da yakın anlam ilişkisi bulunmaktadır.

Almanlar “sabahın ağzında altın olduğunu” söylerler. (16) İngilizler “erken yatıp kalkmanın sağlıklı, varlıklı ve akıllı” yapacağını atasözlerinde vurgularlar. (17)

“Altın”, “sağlıklı, varlıklı ve akıllı” kelimeleri üst anlam- yakın anlam ilişkisi bağlamında değerlendirildiğinde aynı çatı altında incelenir.

(37)

Sabah erken kalkmayanlar estetik bakımdan da çok kayıptadırlar. (20) Gece karanlığında ilk insanın yalnızlığı ve korkusunu, karanlıktan maviliğe geçilen o sihirli sürede de ilk umut iyimserliğini ve nihayet günün ışımaya başlaması ile içimizin güvenle, sevinçle ısınışını, dünyaya ve insanlara açılışını yaşamamışsanız, dünyanın her sabah yeniden yaratıldığının farkına varamamışsınız demektir. (21)

“Yalnızlık”, “korku”, “iyimserlik”, “umut”, “güven”, “sevinç”, “ışımak” kelimeleri de bulunduğu paragraf içinde hem yakın anlam hem zıt anlam teşkil ederek birbirine gönderimde bulunmaktadır.

Zarf ile Yapılan Art Gönderim

Erken Kalkmak metninde özellikle zaman ifade eden zarfların sıklıkla kullanıldığını görürüz.

Orada gün erken başlar.(2)

Yukarıda yer alan “erken” zarfı metnin bütününe hâkim olan temayı vermesi açısından önemlidir. İkinci cümlede yer alan bu kelime metnin bütününe gönderimde bulunur.

Gece karanlığında uykunuz kaçıp da treninizin penceresinden baktığınız olmuşsa geçtiğiniz kentin, ilçenin ya da köyün pencerelerini ışıklı görüp ilkin yadırgamışsınızdır.” (3)

“Gece karanlığı” ve “ilkin” zarfları metni zaman yönünden niteler. Eloğlu erkenden ayaktadır. (4)

Metin erken kalkmanın faydalarını anlatmaya çalışırken yabancı ülkeleri örnek verir. Yukarıdaki cümlede yer bulan “erkenden” zarfı verilen örneğin nedenini açıklar.

Bunca uygarlık yan gelip yatmakla elde edilmemiştir. (5) Bunun kefareti gece gündüz çalışmaktır.(6)

6.cümlede yer alan “gece gündüz” zarfı 5. cümlede yer alan “yan gelip yatmak” deyimiyle tezat oluşturmak ve başarının sırrını belirtmek için kullanılmıştır. Böylelikle erken kalkmanın önemine bir kez daha vurguda bulunulmuş olur.

Referanslar

Benzer Belgeler

söz konusu değildir. İmam Şâfiî’nin usûl anlayışının değişimine dair ele alınmış müstakil bir çalışmaya rastlanılmadığı gibi fürua dair

• Etilenoksit Sterilizasyonu • Formaldehit Sterilizasyonu • Gaz plazma İle Sterilizasyon • Işınlama İle Sterilizasyon.. Fiziksel

Merkezdeki yafll› y›ld›zlflarla dolu olan topaktan ç›kan sarmal kollar, genç mavi y›ld›zlar›n oluflturdu¤u kümelerle dolu.. Sarmal kollar üzerinde ayr›ca parlak

Yeni teknik- le, yüksek s›cakl›k-yüksek bas›nç yön- temiyle oluflturulmufl bir taban üzerine tek kat elmas kristalinin kap- lanmas›, elektronik sanayii için yep- yeni

Bir şehir tüm ışıklarını yakarken, Evlerden ve internetten çok uzakta, Bir ormanın kuytusunda duruyorum. Bedenimi

14 Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “karşılaş- tırma” anlamı vardır?. A Eskisine göre durumumuz şimdi

11 Aşağıdaki cümlelerden hangisi kişisel görüş öznel yargı içerir?.. A En soğuk

1 Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “neden sonuç” ilişkisi vardır?.. A Ayaklarının ucuna basarak