TANIDIĞIM
PEHLİVANLAR
Ç
o c u k l u ğ u mşeye merakım vardı. Birisi or- d an b e rI ¡ki• taoyunu, ötekisi spor ve özel- iikle güreş. Bunların ikisini de genç liğimizde yaptık. Hatta yağlı güFeş bile tuttum. Ama, kısbet giyerek değil, daha başka acayip şekilde. Grekoromen güreşini yağlı olarak yaptım. Allah rahmet eyleye, dostla rımdan merhum Alaattin Nasuhioğlu Bey de güreş yapardı. O benden daha ağırdı. Yani aynı sıklet kategorisinde değildik. Ondan başka da güreşecek kimse yoktu. Onun için beıJen yuka rıya yağ sürerdik. Nasuhizâde Der- gâhı’nın sema’hanesinde, hasır üs tünde güreşirdik.
Bu anlattığım, delikanlılık çağımı zın işidir. Ben çok evvel alaturka güreşe meraklıydım. 10-12 yaşlarım da Mısırlı bir akrabamızın Sarıyer'de tuttuğu yazlık köşke gece yatısına mi safir giderdik. Köşk, o zamanlar Sa rıyer’in, "Hidayet’in Bağı” denilen yerine yakındı. Orada da cuma günleri
20
geçmiş
zaman
olurki...
BURHAN
FELEK
alaturka güreşler olurdu. O münase betle ben birçok meşhur alaturkacı pehlivanlarımızı seyretmek fırsatını bulmuştum. Meselâ bunlardan, Asit- tane’li Cemal pehlivan adında bir İs tanbul efendisi büyük pehlivan vardı. Kendisi Osmanlı Bankası veznedarı idi. ismi pek hatırıma gelmiyor, ga liba Sebeplili Hüseyin pehlivan adın da bir başpehlivanla birbuçuk saat güreşti, yenişemedilerdi.
İkinci Abdülhamit'in 25'inci cülus sene-i devriyesinde Yıldız'da —nere sinde bilmem— bir büyük sergi açıl mıştı. O münasebetle de pehlivan güreşleri yapılmıştı. Bu güreşler başpehlivan güreşleriydi. Ben güreş leri seyredemedim. Ama, ciddi ol duğuna emin olduğum o güreşlerde meşhur Kızılcıklı Mahmut pehlivan —Amerika’dan yeni gelmişti— baş pehlivan olmuştu.
Şimdi bu satırları yazarken aklıma merhum Eşref Şefik geldi. Eşref Şefik güreş tefrikaları yazardı. Aynı işi Murat Sertoğlu dostumuz da yapardı. Bu yazarların ustalığı, güreşi iyi bil melerinde değildir. Bu iki zat güreş romanı yazmışlardır. Meselâ Sultan Aziz'le Aliço’nun güreşini sayfalarla anlatmışlardır. Bütün yazdıkları hayâ lidir. Halkımız bunu güzel bir roman gibi okumuş ve beğenmiştir. Meslek tecrübelerimiz göstermiştir ki, halk elbette haberler ve vakaların doğru sunu öğrenmek ister, ama güreş gibi sportif vakaların biraz da fantezisine kaçılmasından hoşlanır. Bu iki güreş romancısı ustanın yaptıklarını yapa- yapamayacağım. Sadece tanıdığım, işittiğim pehlivanları ve bunların gü neşlerini size nakle çalışacağım.
Yıldız güreşleri yapıldığı zaman 12-13 yaşlarındaydım. Oraya gide memiştim. Fakat, yalnız başıma so kağa çıkmaya başladığımdan beri, hep alaturka güreşleri seyre giderdim.
" İ T - f r i ó t e .
Zaten benim, tatil günleri kendi ken dime gittiğim iki eğlencem vardı. Birisi Hamdi Efendi merhumun Göz tepe’de, "Mama" isimli mesiredeki ortaoyunları, İkincisi Kurbağalıdere'- de alaturka güreş yapılan, “ Murtaza” adında birinin kahvesinin bahçesiydi. Ben o devrin alaturkacı pehlivanlarını, bu söylediğim kahve bahçesinde ta nıdım. Murtaza da eski bir pehlivandı. Oraya da, iyi pehlivanlar gelirdi. Zaten pehlivan güreşleri o devirde her hafta bir yerde yapılan bir nevi temaşa vesilesiydi. Ancak, bunların şike olduğunu hissetmedim. Günkü ortaya ödül falan koymazlar, sadece yev miyeleri paylaşırlardı.
Şimdi gelelim tanıdığım veya gör düğüm pehlivanlara. Bunların en ünlüsü meşhur Kara Ahmet pehli vandı. Kara Ahmet pehlivan, cihan pehlivanı olmuştu. Paris’te yapılan güreşlerde meşhur Fransız pehlivanı Paul Ponce’u yenmişti. Bu Fransız pehlivanının, “20 Yıl Güreş” adındaki eserini ben Türkçeye tercüme ederek, zamanın spor mecmualarından birin de yayınlamıştım. Kara Ahmet'i ben Çemberlitaş civarındaki Tavukpaza- rı'nda bir kahvede gördüm. Orta boylu, hiç boynu olmayan ve bu yüz den kafa oyunlarına düşmeyen, es mer, çiçek bozuğu bir delikanlıydı. Çepken, potur giyer, tosun tersi denilen sarık sarardı. Bu, Deliorman- lıların mahalli kıyafetleriydi. Ahmet de, oralıydı. Kara Ahmet, Paris’te güreşirken bir Fransız kızını sevdi, yahut kız onu sevdi ve onunla evlendi. Memlekete Fransızı getirdi. Anası bundan çok kederlendiydi. Kara Ah met en iyi zamanında, yani 24 yaş larında bir kalp sektesi veya beyin kanamasından ölüverdi. Büyük peh livanlardan çoğu hep böyle gitmişler dir. Kurtdereli merhum gibi pek azı ihtiyarlayabilmiştir. Kara Ahmet’in vefatı üzerine Üsküdar’lı Şair Talât Bey bir kıta yazmıştı. Hafızamda bu kıtanın birinci mısraı silinmiş, geri kalan üç mısraını yazayım:
Değildir hayat-ı beşer sermedi, Ecel pehlivanı nasıl yendi bak, Cihan pehlivanı Kara Ahmet'i”
Birinci mısraı bilen varsa bana bildirirse memnun olurum.
Evet, o zamanlar pehlivanlarımız, şairlerimizi de alâkadar edecek kadar değerliydi. Büyük pehlivanlardan Kurtdereli Mehmet pehlivanı, 1911’de Taksim bahçesinde, Garden Bar sa hibi Mösyö Arditi’nin İstanbul’a ge tirttiği pehlivan grubunda gördüm. Bu çeşit güreşler hiçbir zaman ciddî değildir ve bir programa göre, da nışıklı döğüş halinde yapıldığından, Kurtdereli Mehmet pehlivan hakkında ciddî bir fikrim olmadı ve olamazdı. Çünkü, pek güzel bir insan olan merhum Kurtdereli o zaman 42 yaşın daydı. Bu yaşta hiçbir pehlivan güre- şemezdi. Ancak, para kazanmak için, bu güreşlere girdi ve ciddi güreşmedi.