• Sonuç bulunamadı

Refik Halit Karay

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Refik Halit Karay"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

REFİK HAUT

KARAY

m

8 Temmuz 1965 Refik Halil Karay’ınölüm tarihi. Bu usta yazarı ölüm günün­ de kimse andı mı diye düşünüyorum. Belki yakınları... Fakat ne edebiyat-kültürçevre- sinden kimse, ne de devletin yetkililerinden tek kişi. Televizyon gibi yaygın bir kitle iletişim ara­ cında, özelinde ya da özerkinde, böylesi prog­ ramlara hemen hiç yer verilmiyor. Gazeteler, haftalık dergiler kendinden menkul güncelin ar­ dına takılmış. Bu durumda çıplak şairlerin, res­ samların, sinema oyuncularının ön plana çık­ mak için soyunmaktan başka çareleri kalmadı­ ğını kabullenmek gerekir. Belki de yakın bir ge­ lecekte romancılar, besteciler, şimdilik çıplak olmayan ressamlar, tiyatrocular da soyunuve- recek... Ortalık, çıplaklar kampına dönecek.

Yaman bir kronikçi olan Reik Halit, değişen Türkiye'nin böylesi değişimlerden çılgınlığa, cinnet nöbetlerine yol alacağını çok önceden saptamıştır. Eşsiz kısa oyunu Dell, birdenbire kültür gömleği değiştiren toplumlarda delilerin iyileşip aradan geçen kısa zamanda her şeyin değiştiğini görerek bir kez daha delireceklerini söylüyor. Bu kısa oyun, Cumhuriyet dönemin­ deki özümsenmemiş yeniliklere, yenileşmelere kuşkucu blrtutumlayaklaşır. Refik Halit de yeni­ liklere karşı bir düşünce adamı sanılmıştır.

Gerçekten öyle mi? Bugünün Saraylısı ro­ manını okuyanlar, muhalif Refik Hallt’in baskıcı düzenleri nasıl alaya aldığını anımsayacaklar­ dır. O dönem, Türkiye, İkinci Dünya Savaşı'nın kan ve sapkınlık çukurundan gerçi uzak durabil­ miştir ama, cemiyette Hltler hayranı birtakım çılgınlar da boy göstermiştir. Tatlı bir aşk ve ke­ der romanı olan Bugünün Saraylısı böylesi teh­ likelere sık sık işaret etmektedir.

Hayatının en güzel yıllarını sürgünlerde tü­ ketmiş Refik Halit, memlekete yeniden dönüşte suya sabuna dokunmamaya özen gösterir. Türkçenln büyük ustası, arka arkaya lezzetli ro­ manlar yazar ve bu romanlarının hiçbir iddia ta­ şımadığını, asıl amacının para kazanmak oldu­ ğunu söyler. Sözünün satır arasındaki kara yer­ gi, bir yazarın özgürce yazıp geçimini sağlaya­ mayacağı vurgusu, ne yazık ki çok ciddi edebi­ yat araştırmalarınca bile kavranamamıştır:

Cevdet Kudret, roman ve hikâye antolojisinde,

Refik Halit son dönemlerde kendisinin de belirt­ tiği gibi piyasa işi, önemsiz kitaplar yazdı deme­ ye getiriyor.

Söz konusu piyasa işi, önemsiz kitaplar, ro­ manlar dizisine bir göz atın: Nllgün’den Sonun­

cu Kadeh'e hepsinin gizli birer hazine olduğunu

saptayabilirsiniz. O kadar ki, bu yapıtların dili, anlatımı, üslûbu derin bir etki yaratmış, sonraki romancılar İçin de söze dökülmemiş, adları anı­ lmamış birer kaynak olmuştur.

Unuttuğumuz Refik Halit, çağdaş edebiyatı­ mızın neredeyse tek egzotik romanlar yazarıydı bir yandan da. Sıcak ülkelerdeki sürgün yılların­ dan çok canlı, renklerine güneş yansımış tablo­ lar çizdi, Dişi örümcek’i, Sürgün’ü, Nllgün'ün bitki örtüsünü birer harikuladelik gibi duyumsu- yorum. Sıcak ülkeler, bu romanların sayfaların­ da iklimleri ve töreleriyle edebiyatımıza bam­ başka bir hava getirir.

Kısacık bir yazıda Refik Halit’i andığım için mutluyum.

.

Referanslar

Benzer Belgeler

Önemli olan, ifl- levsellefltirilmifl yüksek yüzeyli malze- melerin tekstil, boya veya katk›land›¤› polimerle uyumlu hale getirilmesi ve zaman içerisinde bu

ler ürpertici haberleri her gün ga, zetelerimizde okuyup dururken, genel kadınları İçtimaî hayatı­ mızdan kaldırmanın hatıra bile na­ sıl

Halit Ziya Uşaklıgil üzerine ya­ zan Abdülhak Şlnasi Hisar —İşte bir başka unutul­ muş usta!—, büyük romancının daha yaşarken göz ardı edildiğini

On the other side, according the data published in the Semiannual Statistical Bulletin of Macedonian Stock Exchange (2020), the total turnover in the first semester of

tasarımlarının oluşturulduğunu, daha çok deneysel çalışmaların yapıldığını gözlemliyoruz. Bu araştırmalar sonucunda ulaşılan sonuçların anlamlandırılması,

Daha son­ ra 2 inci Sultan Selim, 4 üncü Avcı Mehmet, 3 ün­ cü Ahmet ve 1 inci Mahmut devirlerinde tadil ve tamir edilen şehrimizin tarihi hamamı, 1965

1932 yılında İstanbul'da doğan sanatçı Floransa Güzel Sanatlar Akademisi'nden sonra Paris'de F.Leger ve A.Lhote atelyelerinde çalıştı.. Daha sonra A.B.D.'de

Bir başka deyişle, kendinizi na­ sıl görüyorsunuz diye sorarsanız, şöyle derim: Burada azınlığa men sup bir ailenin çocuğu olarak, ken­ dimi tam bir Türk, tam