• Sonuç bulunamadı

Mirza Fethali Ahundzade’nin Mektupları Matbuat Meseleleri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Mirza Fethali Ahundzade’nin Mektupları Matbuat Meseleleri"

Copied!
14
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Şahbaz Şamıoğlu (Musayev)

*

MATTERS RELATED TO PRESS IN THE LETTERS OF M. F. AKHUNDZADE

ÖZ: Makalede Rusya Müslümanlarının ve Azerbaycan Türklerinin ilk gazetesi olan H. M. Zerdabî’nin Ekinçi gazetesinin ortaya çıkışında M. F. Ahundzade’nin rolünden, bu iki şahsın mektuplaşmalarından söz edilmektedir. Aynı zamanda Ahundzade’nin bazı mektuplarında dile getirdiği matbuat, matbuat dili, gazetecilik gibi konulardaki tenkit ve görüşleri de ele alınmıştır.

Anahtar Kelimeler: M. F. Ahundzade (Ahundov), Azerbaycan matbuat tarihi,

Azerbaycan edebiyatı, tenkit, mektup, dil ve üslup, matbuat, gazetecilik. ABSTRACT: The article discusses M.F. Akhundzade’s role in the emergence of Ekinçi, the first newspaper of Azerbaijani Turks founded by H. M Zerdabi, and the correspondence between these two figures. In addition to this, the study covers Akhundzade’s views and criticism expressed in some of his letters on such issues like the press, the language of the press, and journalism.

Keywords: M. F. Akhundzade (Akhundov), the history of the Azerbaijani press,

Azerbaijani literature, criticism, letter, language and style, the press, journalism. ...

Yeni Türk Edebiyatı, Sayı 15, Nisan 2017, s. 75-88. * Doç. Dr., Azərbaycan Millî Elmlər Akademiyası Nizami Adına Ədəbiyyat İnstitutu, Bakû, (shindi61@

(2)

Mirza Fethali Ahundzade (1812-1878)’nin Azerbaycan edebî-medenî fikir tarihinde özel bir yeri vardır. O, bütün Doğu’nun, o cümleden Türk dünyasının ilk dramaturgudur. 1850-1855 yılları arasında yazdığı altı komediyle Azerbaycan tiyatro yazarlığının, 1857 yılında kaleme aldığı Aldanmış Kevakib ile modern bediî nesrin temelini atmıştır. Bütün bu eserleri 1859’da Tiflis’te Temsilât ismiyle basılmıştır. Aynı zamanda Azerbaycan’ın ilk edebî tenkitçisi ve nazariyecisi olan M. F. Ahundzade, hayatta iken bazı eserleri başta Rusça olmak üzere bazı Avrupa dillerine çevrilerek neşredilmiş, Avrupa’nın önemli dergilerinde ondan yaratıcı, orijinal bir sanatkâr olarak söz edilmiştir.

M. F. Ahundzade hayatı boyunca Müslümanların medenî seviyesinin daha da yükselmesine, dünyanın gelişmiş milletleri arasında layık oldukları yeri almalarına çalışmıştır. O, zengin bediî ve ilmî yaratıcılığında, Azerbaycan Türklerinin Avrupa’ya entegrasyonunun gerekli olduğunu her zaman ileri sürmüş, bu sahadaki düşünce ve görüşlerini mükemmel bir bütünlüğe ulaştırmıştır.

M. F. Ahundzade’nin tarihî hizmetlerinden biri de o dönemde kullanılan fakat Türk dilleri için uygun olmadığını düşündüğü Arap harfli alfabenin ıslahı veya değiş-tirilmesi idealini ileri sürmesi, bu konuda sürekli çaba göstermesidir. O, yeni alfabe tasarısının müzakere edilmesi için 1863 yılında İstanbul’a gitmiş, orada sadrazam Fuad Paşa, Hariciye Nazırı Ali Paşa, Maarif Nazırı Edhem Paşa ve diğer resmî şahsiyetlerle görüşmüş ve bu konuda tartışmıştır. Onun alfabe tasarısı görkemli Türk âlimi ve devlet adamı Münif Efendi’nin başkanı olduğu Cemiyet-i İlmiye-i Osmaniye’de müzakere edilmiştir. O dönemde objektif sebeplerden dolayı M. F. Ahundzade’nin yeni alfabe tasarısı gerçekleşmese de uzun yıllar boyunca bu problem ilmî çevrelerde gündeme getirilmiştir. Azerbaycan Halk Cumhuriyeti’nin (1918-1920) Bolşevikler tarafından yıkılmasıyla yeni alfabe meselesini gerçekleştirmek mümkün olmamıştır. 1929 yılında Azerbaycan Türkleri Latin harfli alfabeye geçseler de 1939 yılında Sovyetler Birliği yönetiminin doğrudan doğruya Moskova’dan gönderdiği emrin ve baskının sonucu olarak Kiril (Rus) alfabesine geçilmiştir. M. F. Ahundzade’nin yeni alfabe arzusu ancak Azerbaycan’ın yeniden bağımsızlığını elde etmesinden sonra (1991) gerçekleşmiştir.

Arap harfli alfabenin, dünyanın gelişme-ilerleme döneminde mensup olduğu halkın inkişafı önünde bir engel olduğunu katı bir şekilde kabul eden ve bu alfabenin ıslahı uğrunda sürekli mücadele eden M. F. Ahundzade, aynı zamanda kitap basma problemleri ve millî matbuatın yaratılması istikametinde de çalışmıştır. O, genel olarak faaliyetlerinde pragmatik olduğundan çok iyi anlıyordu ki bir bütün olarak edebiyat, cemiyete hizmet etmeli, onun inkişafında esas vesile olmalıdır. M. F. Ahundzade bu meselelerde tabii ki Avrupa tecrübesine dayanıyordu. Avrupa halkları XV. asırdan itibaren modern matbaalar vasıtasıyla kitaplar bastıkları hâlde, bin yıllık medeniyet tarihine sahip Şark halkları, hâlâ hattatların hazırladıkları el yazma kitaplarla yetini-yorlardı. M. F. Ahundzade, Avrupa’nın bu tecrübesinden yararlanarak kitap basma

(3)

işinin, matbuatın yaratılması için ilk basamak, gazeteciliğin temeli için de önemli bir merhale olduğu kanaatindeydi.

Avrupa ülkelerinde XV. asırdan itibaren ilk matbaalarda sırf kitap basılmış, bun-dan tahminen iki asır sonra da matbu gazeteler ortaya çıkmıştır. Azerbaycan’da haricî ülkelerin gazetecilik tarihi uzmanı Hemid Veliyev, haklı olarak şöyle diyor:

Kitab baskısı gazeteciliğin inkişafında mühim âmil olmuş; XV. asır, Gutenberg İmpara-torluğu dönemi olarak tanınmış; Venedik ise İtalya’da kitap basma işinin payitahtı olarak kabul edilmiştir. Venedik’te Aldus Pius Manutius’un matbaa neşriyatı 100 yıl faaliyet göstermiş, 40 yıl içinde Avrupa’nın 260 şehrinde 1100 matbaa açılmıştır.1

İlk matbaaların Rusya’da XVI., Türkiye’de XVIII. asırdan itibaren faaliyete başla-dığını belirtmeliyiz. Kısaca söylemek gerekirse Azerbaycan Türkçesinde sanayi ürünü sayılabilecek kitap basma işinin gecikmesi, tabii ki milletin medenî inkişaf seviyesine etki etmemiş değildi. Bu zarurî işin gerçekleştirilmesi uğrunda M. F. Ahundzade gibi bir aydının çalışmalara başlaması elbette tesadüfî bir iş değildir. Onun bu konudaki çalışmaları, kitap ve matbuat tarihimizin uzmanları tarafından defalarca dile getirilmiş-tir. Araştırmacı Reşid Mahmudov’un M. F. Ahundzade’yi Azerbaycan gazeteciliğinin kurucusu olarak adlandırması boşuna değildir: “Matbuatımızın, publisistika ve genel olarak gazeteciliğimizin ortaya çıkışı, birinci derecede onun (M. F. Ahundzade’nin – Ş. Ş.) düşünce ve faaliyetiyle ilgilidir.” kanaatini ileri süren R. Mahmudov, görüşünü şöyle savunuyordu: “Evet, doğrudur, M. F. Ahundzade şu veya bu neşriyatın başında değildi; lakin ana dilimizde matbuat yaratmak için ilk teşebbüsü o göstermiş ve bu sahada çok iş görmüştür.”2

M. F. Ahundzade Türk dilinde kitap basmak için kendi öğretmeni ve dostu Mir-ze Şefi Vâzéh’le birlikte matbaa açmayı planlasa da “gerekli şartlar oluşmadığı ve Ahundzade’nin talep ettiği ‘uzlaşmalar’ reddedildiği için onun Azerbaycan Türkçesinde kitap basıp yaymak maksadıyla matbaa açma çabası” gerçekleşmemiştir. R. Mahmudov bunun sebebini doğru bir şekilde değerlendirerek, malum çevrelerin, neşriyat işinin M. F. Ahundzade elinde güçlü bir vasıtaya dönüşeceğini gördükleri için katı bir şekilde bu işe direnç gösterdiğini ve bu teşebbüsün gerçekleşmesine imkân vermediklerini belirtmiştir.3

Genellikle Çar yönetimi her veçhile Müslümanların, o cümleden Azerbaycan Türklerinin ilmî-medenî müesseseler kurmalarının sert bir şekilde karşısında olmuştur. Millî matbuatımızın kurucusu Hasanbey Melikzade Zerdabî’nin biyografisini yazan Ferhad Ağazade, devrin gerçekliklerini umumîleştirerek şöyle diyordu:

1 Vəliyev, Xarici Ölkələrin Jurnalistikası Tarixi, Bakı, Tuna, 2012, s. 31.

2 Mahmudov, “Azərbaycan Jurnalistikasının Banisi”, Azərbaycan dergisi, Nu: 4, Bakı, 1963, s. 202.

(4)

Kimin ne hakkı var idi ki Çar hükûmetinden gazete için izin isteyebilsin... Mektep, ga-zete gibi onun [yönetimin] hoşuna gitmeyen şeyleri ondan talep etmemeli. Çar hükûmeti kitlenin cehaletten kurtulmasını istemiyor! Daha hükûmete ne için baş ağrısı verilsin... O zamanlarda Azerbaycan Türklerinin cür’eti olabilmezdi ki özlerine Türk, vatanlarına da Azerbaycan desinler...4

XIX. asrın otuzuncu yıllarından başlayarak XX. asrın evvellerine kadar Azerbaycan Türklerinin inkişafını engelleyen yazılı ve yazılı olmayan kanunlar hüküm sürmüştür (Yalnız Birinci Rus İnkılabı’ndan; 1905-1907. yıllardan sonra nispi bir yumuşama müşahede edilmiştir). Mirze Celil de bu konuda “Òatiratım” adlı eserinde aşağıdaki açıklamalarda bulunmuştur:

... o vakitler müstebit Rusya hükûmetinin “benim, benim” dediği bir zamanda, Rus kav-minden başka hiçbir kavme özellikle Türk gibi küçük bir millete itina olunmuyordu. Özellikle İran ve Osmanlı devletleriyle sınırdaş olan Kafkasya Müslümanlarının maarifinin güçlendirilmesine Rusya hükûmeti hiç bir zaman imkân vermek istemezdi.5

M. F. Ahundzade Azerbaycan Türkçesinde kitap basmak için matbaa açmak, neşriyat kurmak, millî dilde gazete çıkarmak arzusunu gerçekleştiremezse de bu büyük emel uğrunda ilk tohumları serpmiş bir şahsiyet olarak matbuat tarihîmizde şerefli bir yer elde etmiştir. İlmi araştırmalardan anlıyoruz ki ona şahsen matbaa kurmak ve gazete yayımlamak izni verilmese de M. F. Ahundzade asla usanmamış, niyetini hayata geçirmek için muhtelif yollara başvurmuş, devrinin tanınmış şah-siyetleriyle yoğun görüşmeler yapmıştır. Diğer yandan, M. F. Ahundzade, Tiflis’te Kafkasya Genel Valiliği’nde çalıştığı yıllarda Rus dilinde çıkan Zakavkazskiy vestnik gazetesinin (1845) ve ondan önce 1832-1833 yıllarında yayımlanmış Tif-lisskie vedomosti’nin Türkçe ilavelerini bağımsız süreli yayın olarak kabul etmenin mümkün olmadığını da çok iyi biliyordu. Varaka şeklindeki bu ilaveler millî, edebî ve medenî düşüncenin taleplerini asla karşılayamazlardı. Bundan dolayı M. F. Ahundzade, Avrupa ülkelerinde olduğu gibi Türkçe müstakil gazete yayımlamanın gerekli olduğunu düşünüyordu. Bu sahadaki bütün gayretlerinin boşa çıkmasından sonra M. F. Ahundzade arzusunu dolaylı yolla çağdaşları vasıtasıyla gerçekleştir-meye çalışmıştır. Bu mesele etrafında M. F. Ahundzade’nin görkemli Gürcü edibi ve gazetecisi Georgi Sereteli ve Azerbaycan matbuatının kurucusu Hasan Bey Zerdabî ile birlikte çalışmaları dikkati çekiyor. Yeri gelmişken açıklamak gerekir ki G. Sereteli Gürcü matbuat tarihinde unutulmaz hizmetleri olan şahsiyetlerdendir. O, 1864 yılında Droeba (Zaman) gazetesini çıkarmış sonraları Sasoplo gazet’de (Köy

4 Ağazadə, “Həsən Bəy Məlik Zərdabinin Bioqrafiyası”, s. 20.

(5)

gazetesinde) çalışmıştır. Araştırmacı Adil Mişiyev’in yazdığına göre, G. Sereteli 1871 yılında Azerbaycan Türkçesiyle ziraat-hayvancılık konularını ele alan bir gazete çıkarmaya teşebbüs göstermiş, lakin Azerbaycan Türkçesini bilmediğinden Sasoplo gazet’i Türkçeye çevirecek bir şahıs aramış ve Gürcü, Arap, Türk dillerini bilen İvan Asatiani’nin bu iş için tayinini resmî makamlara teklif etmiştir.6 Belki de millî dilde gazete neşretmek arzusu yüreğinde kalan M. F. Ahundzade bu niyetini yakın ilişki içinde olduğunu bildiğimiz G. Sereteli vasıtasıyla gerçekleştirmeyi denemiştir. Bu ihtimal hiç de mantıksız değil; çünkü o zaman Rus resmî makamla-rı, Müslümanların gazete çıkarmak, kitap yayımlamak gibi teşebbüslerine özel bir gazapla karşılık veriyordu.7 Bu sebepten M. F. Ahundzade, Gürcü aydınlarını bu işe katmayı düşünmüş olabilirdi.

Şüphesiz millî matbuat oluşturmak konusunda M. F. Ahundzade’nin en büyük hizmeti, Rusya’da Azerbaycan Türkçesiyle ilk gazete olan Ekinçi’nin (1875-1877) meydana gelmesinde bu gazetenin kurucusu H. Zerdabî’ye çok yönlü yardım göster-mesi ve manevî destek olmasıdır. Elimizdeki kaynaklar, belgeler ve her iki şahsiyetin yazışmaları -M. F. Ahundzade ve H. Zerdabinin mektupları- bunu söylemeye imkân veriyor. M. F. Ahundzade’nin Ekinçi gazetesiyle ilgili olarak H. Zerdabî’ye desteğini aşağıdaki konularda toplayabiliriz:

1. Ekinçi gazetesinin çıkartılmasına kadar her iki yazarın bu kutsal amaç uğrunda çalış-maları ve karşılıklı mektuplaşçalış-malarında konunun ele alınması.

2. Ekinçi gazetesinin yayımlanmasında M. F. Ahundzade’nin doğrudan doğruya rolü. 3. Ekinçi gazetesine M. F. Ahundzade’nin katkıları.

Araştırmacılar Ekinçi’nin neşredilmesi tarihine kadar M. F. Ahundzade-H. Zerdabî işbirliği hakkında bir hayli görüş beyan etmişlerdir. Prof. Paşa Efendiyev “M. F. Ahun-dov ve H. Zerdabî” adlı makalesinde bu konuda şöyle diyor:

... H. Zerdabî, 1872 yılında Ekinçi gazetesini çıkarmaya karar verdiğinde Rusya’da ve başka yerlerde muhtelif şahıslara mektuplar yazarak gazetenin tekniki şartlarını araştırı-yor, maksat ve vazifeleri hakkında bazı malumat topluyordu. H. Zerdabî kendi dostu ve muallimi olan M. F. Ahundzade’yle de bu konuda uzun müddet mektuplaşmış ve ondan birçok tavsiyeler almıştır.8

6 Mişiyev, Azərbaycan Yazıçıları və Tiflis Әdəb-i İctimai Mühiti, s. 88-89.

7 Zeynalzadə, Azərbaycan Mətbuatı və Çar Senzurası 1850-1905, 326+2 s. Bu eserde Azerbaycan

Türk-lerinin matbaa açmak ve süreli yayın neşretmek istekleri karşısında Çar yönetiminin olumsuz katı tavrı hakkında ayrıntılı bilgi bulunmaktadır.

(6)

Dr. Cennet Nağıyeva da Hesen Bey Zerdabi Arxivinin Tesviri adlı kitabına yazdığı önsözde, bu ilk matbuat organımızla ilgili olarak M. F. Ahundzade’nin de çalışma-larında H. Zerdabî’ye manevî destek olduğuna dikkati çekmiştir.9 Şüphesiz ki M. F. Ahundzade ile H. Zerdabî’nin gelecekteki gazeteyle ilgili çalışmaları, gazetenin neşrinden başlayarak içeriği, dili ve imlası meselelerine kadar en ayrıntılı düşünceler her iki yazarın mektuplarına yansımıştır.

Millî-manevî tarihîmizin bu iki önemli temsilcisinin mektuplarının Bakû’da “M. Füzuli Adına Elyazmalar İnstitutu”nun arşivinde korunduğunu belirtmeliyiz. Ekinçi’nin neşrinden iki yıl kadar önce H. Zerdabî’nin M. F. Ahundzade’ye gönderdiği mektup, birkaç açıdan ilgi çekicidir. Birinci olarak H. Zerdabî, M. F. Ahundzade’yi yaşlılıktan ve yorgunluktan şikâyet etmemeye, milletin maariflenmesi yolunda çalışmalarını devam ettirmeye davet ediyor. İkinci olarak mektupta çıkarılacak gazeteden söz ediliyor. Mektubun bu hissesinde gelecekteki gazeteyle ilgili olarak M. F. Ahundzade’nin misyonuna işaret edilmektedir:

... Benim neşrine başlamak istediğim gazetede işbirliği etmek istediğinizi bildiriyorsunuz. Müteşekkirim, ancak bedbahtlıktan şimdiye kadar izin alamadım. Sizin Baronun (Kafkasya Genel Valisi’nin Ş. Ş.) bu hususta ne düşündüğünü bilmiyorum; ama bana öyle geliyor ki gazeteye münasebeti olumlu değil. Ne ise, falcılık etmeyelim, bakalım ne olur...10 Bu mektupta H. Zerdabî, gazetenin neşriyle ilgili hazırlanan ilanı gönderdiğini ve onun yayılmasında M. F. Ahundzade’den yardım istediğini de yazmıştır.

M. F. Ahundzade’nin arşivinde korunan ve H. Zerdabî’ye gönderilmiş başka bir mektup, içtimaî-medenî içeriğiyle dikkati çekmekle birlikte, Azerbaycan’nın ilk süreli yayınının yaratılması işinde aydınlarımızın ciddî bir gayret gösterdiklerini de tasdik et-mektedir. 21 Aprel 1875 [3 Mayıs 1875]’te yazılmış olan bu mektupta şöyle demektedir:

Gönderdiğiniz ilanlardan Şeyhülislâm’a ve Müftü’ye11 -her birine 25 nüsha- verdim, denilmektedir. Onların her ikisinden de sizin bana yazdığınız mektupta ifade ettiğiniz isteğinizi yerine getirmelerini rica ettim. Bunun neticesini onlar size yazacaklar. Bana gönderilen ilanlara gelince, onlardan on tanesini benim ricam üzerine buradaki saygıdeğer İran Konsolosu kabul ettiler. Böylece, siz on abonenin parasını oradan alacaksınız. Geride kalan 15 ilana gelince, onlar şimdilik bendedir. Bu ilanları da tesadüf ettikçe okur-yazar tanıdıklarıma vererek sizin gazetenize abone olmalarını rica etmeyi düşünüyorum.12

9 Nağıyeva, “Həsən Bəy Zərdabinin Arxivi Haqqında”, 2008, s. 6-7.

10 Azərbaycan Milli Elmlər Akademiyası Məhəmməd Füzuli Adına Əlyazmalar İnstitutu, M. F. Axundzadənin

Arxivi, Fond: 2, s.v.: 23, 2 varak, Rusça el yazma.

11 O dönemde Tiflis’te Kafkasya Genel Valiliği’nde, Şeyhülislâm Kafkasya Şiilerinin, Müftü de Kafkasya

Sünnilerinin temsilcileri olarak Rus yönetimi tarafından atanıyordu.

(7)

Bundan sonra Ekinçi gazetesinin ortaya çıkışı ve adıyla ilgili bazı meselelere göz atabiliriz: Bu hususta da yine M. F. Ahundzade’den bahsetmek lazım geliyor. H. Zerdabi’nin Türk dilinde gazete neşretmek için muhtelif mercilere tekrar tekrar mü-racaat ettiği, yetkililerle görüşmek üzere defalarca Tiflis’e gittiği malumdur. Tiflis’te H. Zerdabî’ye en büyük desteği yine M. F. Ahundzade ve devrin görkemli aydınları-nın verdiği araştırmalardan anlaşılıyor. Araştırmacı A. Mişiyev, dikkati bu meseleye çekerek şöyle diyor:

İlk Azerbaycan gazetesi Ekinçi’nin neşrine dair materyaller, 1871-1875 yılları arasında H. Zerdabî’nin sık sık Tiflis’e gittiğini, bu meseleyi Ahundzade ve Gürcü aydınlarıyla, birinci derecede de G. Sereteli’yle müzakere ettiğini doğrulamaktadır.13

Elbette, bu müzakereler sonuçsuz boşuna kalmamış, aydınlarımız bütün vasıtalarla Türk dilinde gazetenin neşri için çalışmalar yapmışlardır. Bu çalışmalar olumlu sonuç vermiştir. Bu işte H. Zerdabî’ye Bakû valisi D. S. Staroselski14 yardımcı olmuştur. H. Zerdabî’nin Staroselski ile nasıl ve ne vesileyle tanıştığı hakkında elimizde sahih ma-lumat yoktur. Lakin ilmî araştırmalar, D. S. Staroselski ile M. F. Ahundzade’nin yakın ilişki içinde olduğunu göstermektedir. D. S. Staroselski, Bakû Valiliği gibi sorumluluk isteyen bir makama tayin edilmeden önce devlet için bazı önemli senetlerin M. F. Ahundzade tarafından yüksek seviyede tercüme edildiği hakkında notlarını yazmış, onu Şark dillerini âlâ derecede bilen bir mütercim olarak değerlendirmiştir. Bu yüz-den H. Zerdabî’nin D. S. Staroselski ile münasebet kurmasında M. F. Ahundzade’nin rolu olduğu düşünülebilir. A. Mişiyev’in “Büyük bir ihtimalle H. Zerdabî hakkında General Staroselski’ye kefil olan ve onları birbiriyle tanıştıran Ahundzade olmuştur.”15 kanaatine biz de katılıyoruz.

Rusya’da Türk dilindeki bu ilk gazeteye Ekinçi adının verilmesi konusunda birbi-rinden farkı görüşler vardır ve bu mesele günümüzde de aktüalitesini devam ettiriyor. Azerbaycan matbuat tarihinin ilk mükemmel araştırıcısı Mirza Bala Mehemmedzade 1922 yılında Bakû’da bastırdığı Azerbaycan Türk Metbuatı (1875. İlden 1921. İle Kadar Metbuatımız) adlı kıymetli eserinde bu hususta şöyle diyor:

13 Мишиев Адил, Азербайджанские писатели и Тбилисская литературно-общественная среда

(1820-1905 гг.) Автореферат диссертации на соискание ученой степени доктора филологических наук, Тб., 1987. (Mişiyev A., Azərbaycan Yazarları ve Tiflis Edebi-İçtimaî Muhiti (1820-1905 yılları), Filoloji ilimleri doktoru âlimlik derecesi almak için avtoreferat, Tbilisi, 1987, s. 22.

14 D. S. Staroselski (1832-1884): 1872-1876 yılları arasında Bakû’da valilik yapmıştır, kendisi Rus, eşi Gürcü’dür.

(8)

O zaman Bakû’da Staroselski nam bir Rus valisi otururdu. Onun karısı bir Gürcü kızı olduğundan Kafkas ehlini severdi. Hasan Bey bu Gürcü kızının maslahatıyla gazetenin adını Ekinçi koyup hükûmetten müsaade alabildi.16

Ekinçi gazetesinin çıkışının 50. yılı dolayısıyla Ferhad Ağazade’nin kaleme aldığı H. Zerdabî’nin biyografisinde de Staroselski’nin karısının gazetenin ışık yüzü görmesinde desteği olduğundan bahsediliyor: “... bu hanımın da gazete için izin alınmasında az çok tesiri olmuştu.” 17 Şüphesiz ki gazete ve onun adıyla ilgili en sahih malumat H. Zerdabî’nin kendi yazdıkları olmalıdır. O, Bakû’da çıkan Hayat gazetesinin (1905-1906) 28 Dekabr 1905 [10 Ocak 1906] tarihli 129 ve 3 Yanvar 1906 [16 Ocak 1906] tarihli 2. sayısında bastırdığı “Rusya’da Evvelimci Türk Gazetesi”18 makalesinde D. S. Staroselski’nin kendisine büyük desteğinden bahsederek diyordu:

Men ona derdimi dedikten sonra tavsiye etti ki gazetenin adını Ekinçi koyayım ki güya sırf ekin ve ziraattan söz edilecek ve sansürünü de bizzat kendisi yapmaya söz verdi. Böylece dilekçe verip izin aldım.19

H. Zerdabî’nin arşivinde Bakû valisine Rusça yazdığı bir dilekçesinin el yazması muhafaza ediliyor. Bu dilekçede H. Zerdabî şartları göz önünde tutarak gazetenin va-linin kendisi tarafından sansürden geçirilmesini rica ediyor.20 İlginçtir ki H. Zerdabî, D. S. Staroselski’nin bu oldukça merdane tavrını unutmayarak, onun Bakû’yu terk etmesinden sonra Ekinçi gazetesinin 25 İyun 1876 [7 Temmuz 1876] tarihli 12. sayı-sında minnettarlıkla şu satırları yazıyordu:

... ne kadar ki, cenap Staroselski bizim Badkûbe’de (Bakû’da – Ş. Ş.) vali idi, onun bizim gazete hakkında ettiği iyiliklerden söz etmiyorduk ama şimdi ol cenap Badkûbe’den çıkıp gitmiş, ona binaen onun iyiliklerinden birkaç kelime söz etmeği kendimiz için gerekli görüyoruz...21

Üç yıllık zorlu mücadelelerden sonra gazetenin yayımlanması iznini alabilse de H. Zerdabî ilk sayının basılabilmesi için belirli hazırlıklar yapmış, gazetenin programını, ilanları hazırlamış, muhtelif şahıslarla bu hususta görüş alışverişinde bulunmuştur. Şüphesiz ki bu şahıslar arasında önce M. F. Ahundzade zikredilmelidir. Bunu her iki

16 Mirza Bala Mehemmedzade, Azərbaycan Türk Mətbuatı, s. 31.

17 Ağazadə, a.g.e., s. 21.

18 Zərdabi, Seçilmiş Әsərləri, Tertip ve kayıtlar: Z. B. Göyüşov, Bakı, Azərbaycan Dövlət Nəşriyyatı,

1960, s. 226-233. 19 a.g.y., s. 229.

20 AMEA M. Füzuli Adına Əlyazmalar İnstitutu, H. Zərdabinin Arxivi, Fond: 3, s.v.:116, 2 varak.

(9)

yazarın mektupları da doğrulamaktadır. M. F. Ahundzade, gazetecilikle ilgili zarurî gördüğü meseleleri -ayrıntılarına varıncaya kadar- dostu ve meslektaşı H. Zerdabî’ye açıklıyordu. Daha önce sözünü ettiğimiz 21 Aprel 1875 [3 Mayıs 1875] tarihli mek-tubunda M. F. Ahundzade diyordu ki:

Gazetenizin harflerinden son derecede memnunum ancak sizin Tatarca [Azerbaycan Türk-çesi. Ş. Ş.] mektupları hazırlayan muharrirden çok şikâyetçiyim. O “Tatar dilini” bilmiyor. Bunun için de küçük bir ilanda birçok affedilmez yanlış yapmıştır. Bu muharriri Arap gramerini, Fars ve Türk dillerini iyi bilen eğitimli bir başkasıyla değiştirmek lazımdır.22 M. F. Ahundzade bu mektubunun laytmotifini dil, üslup ve imla meseleleriyle ilgili tutumu oluşturuyor. M. F. Ahundzade mektubunda özellikle şunu vurguluyordu: “Sizin gazetenizin esas meziyetlerinden biri ifadenin güzelliği, ibarelerin zarifliği ve açıklığı, imlasının düzgünlüğü olmalıdır.”23 Genel olarak Ahundzade dil, üslup

meselelerine muhtelif yıllarda kaleme aldığı değişik yazılarında tekrar tekrar temas etmiş ve nazarî fikirlerini hem mektuplarında hem de diğer edebî eserlerinde pratik bir şekilde uygulamaya koymuştur. 1875 yılı Ekim ayında yazdığı Arapça, Farsça ve Türkçeden İbaret Olan İslâm Dillerinin Yazısı İçin Yeni Elifba adlı eserinde Ahundzade, bir metinde alıntılardan aşırı şekilde yararlanmanın, bir manayı veya bir düşünceyi sinonim sözlerle tekrar etmenin, uygun olmayan teşbih ve mübalağalara başvurmanın kesinlikle karşısında olduğunu açıklamıştır.24 Sırf bu yüzden bütün yaratıcılığı bo-yunca prensiplerine sadık kalmış ve H. Zerdabî’ye de bu konuda uygun tavsiyelerde bulunmayı unutmamıştır.

M. F. Ahundzade’yi düşündüren en mühim problemlerden biri de Azerbaycan Türkçesinin duruluğu, saflığının korunması meselesi idi. Belirttiğimiz eserinde o, bu konuyla ilgili fikirlerini şöyle açıklamıştır:

... yazıyı konuşma dilinden haddinden artık derecede farklılaştırmasınlar. Yani birkaç dü-şünceyi bir cümle içerisinde birbirinin ardınca ve karışık yazmasınlar; belki de eski zaman kâtiplerin aksine her bir düşünceyi ayrıca ifade etsinler ki konuşma diline yakın olsun...25 Bu tarihten 18 yıl sonra H. Zerdabî’ye yazılmış mektuptaki satırlar M. F. Ahundzade’nin dille ilgili tutumunun katı olduğunu bir kere daha ispat etmektedir:

22 Quliyev, Böyük Әkinçi, (Həsənbəy Zərdabi), Bakı, Ozan Nəşriyyatı, 2001, s. 120; M. F. Ahundov,

Seçilmiş Әsərləri, 3 ciltte, 3. c., Tərtip edən: H. Məmmədzadə, Bakı, Elm, 1988, s. 243. 23 a.g.y. 120.

24 Axundov, Seçilmiş Әsərləri, s. 17-22. 25 Axundov, a.g.e., s. 22.

(10)

... sizin gazetenin esas meziyetlerinden biri ifadenin güzelliği, ibarelerin zarifliği ve açıklığı, imlanın düzgünlüğü olmalıdır. Çünkü gazete başka meselelerle birlikte Tatar [Azerbaycan Ş. Ş.] yazısını düzgün olmayan ifadelerden temizlemeğe çalışmalı, bu dilde yazan bütün insanlar için numune göstermeye gayret etmelidir. İmlaya gelince, sizin gelecekte tayin edeceğiniz muharrir, benim Tatar dilinde olan [Azerbaycan Türkçesindeki Ş. Ş.] kome-dilerimin imlasına riayet etmelidir.26

M. F. Ahundzade’nin praktik dilcilik görüşleri, tabii ki sözünü ettiğimiz eseri ve H. Zerdabî’ye gönderdiği mektupla sınırlı değildir. 1859 yılında Tiflis’te Kafkasya Genel Valiliği matbaasında Azerbaycan Türkçesiyle basılmış Temsilât-ı Kapitan Mirze Fetheli Ahundzade27 kitabının “Fehrist-i Kitab” adlı önsözünde büyük âlim, alınma sözleri halkın konuşma dilindeki gibi yazmayı tavsiye ediyor: “Òitab ber kâtib - Ona binaen rica ediyorum ki sen de benim gibi ‘adem’i, Türkî dilinde ‘adam’ yazasın, ‘toòm’u ‘tohum’, ‘çift’i ‘cüt’, ‘mukayyed’i ‘muğayat’, ‘avret’i ‘övret’, ‘kaide’yi ‘gayda’ ...”28

M. F. Ahundzade bediî eserlerinde de bir fikrin canlı halk dilinde, sade ve anlaşılır bir tarzda takdim olunmasının taraftarı idi. Bu kanaatimize örnek olarak onun “Seid’e òitab” adlı şiirini gösterebiliriz:

Müàeffavü müseccé yazmağı bi’l-merre terk éyle, Kelamın vâzéh olsun, metlebi tekrar ile yazma! Tekellümde ne vez’ ile sölersen metlebi sade, Şu vez’i hin-i tehririnde daòı yaddan çıòarma!29

Böylece M. F. Ahundzade, mektuplarında olduğu gibi bediî eserlerinde de dil meselesine özel olarak dikkat etmiş, başkalarından da dil konusunda hassas olmalarını istemiştir. M. F. Ahundzade’nin dil konusundaki bu tavrının matbuat konusunda da tamamıyla geçerli olduğunu söyleyebiliriz.

M. F. Ahundzade’nin matbuat hakkındaki görüşleri tabii ki Ekinçi ile sınırlı değildir. Onun “John Stuart Mill Azadlıq Haqqında”30 adlı makalesinde fikir, söz ve matbuat azatlığı, o cümleden plüralizm meselesi de ele alınmıştır.

26 Axundov, a.g.e., s. 243; Quliyev, Böyük Әkinçi, s. 120.

27 AMEA M. Füzuli Adına Əlyazmalar İnstitutu, M. F. Axundov Arxivi, Fond. 2, s.v.: 582.

28 Axundov, Temsilât-i Kaputan Mirza Fetheli Aòundzade, 1276 (1859), s. III ; M. F. Axundov, Bədii və

Fəlsəfi Әsərləri, Tərtip edən: Həmid Məmmədzadə, Bakı, Yazıçı, 1987, s. 313.

29 Axundov, Bədii və Fəlsəfi Әsərləri, s. 164-165. Metnin Türkiye Türkçesine aktarılması: “Kafiyeli ve

secili yazmayı artık terk et, sözün açık-anlaşılır olsun. Fikrini tekrar ederek yazma, konuşurken nasıl sade bir şekilde konuşuyorsan yazı yazdığında da bu şekli aklından çıkarma”.

(11)

M. F. Ahundzade hiçbir zaman doğrudan doğruya herhangi bir gazetenin idaresinde görev almamış, redaksiyonunda çalışmasa da matbuatı düzenli olarak izlemiş, aynı şekilde Tiflis’te neşredilen gazetelerde, o cümleden Rusça çıkan Kavkaz gazetesinde yayımlanan yazılarıyla gazetecilik işine iyice aşina olmuştur. Onun bu aşinalığını 1886 yılında kaleme aldığı “Kritika. Yüksek İran’ın Millet Gazeti Münşisine” adlı yeteri kadar etkili yazısından da anlayabiliriz.31 Mektup şeklindeki bu yazısında M. F. Ahundzade, gazetenin redaktörüne “... bir Kafkas vatandaşı, İslâmiyet ve mezhep cihetinden İran milleti ile kardeş olan bir şahıs olarak size müracaat ediyor matbuatla ilgili en vacip meseleleri dikkatinize sunuyorum” diyordu.

M. F. Ahundzade’nin redaktöre yönettiği ilk tenkit, gazetede İranlıların sembolü olarak kullanılan cami resmi hakkındadır. Belirtmeliyiz ki Millet gazetesinin birinci sayfasının üst kısmında, İran halkının sembolü olarak bir cami resmi kullanılmıştı.32 M. F. Ahundzade’nin razı olmadığı bu resimdir. O tenkidini şu görüşe dayandırır:

Gazetenizde İran milletinin alameti olarak kabul ettiğiniz cami şekli, bana göre uygun değil. Eğer “millet” sözünden maksadınız onun ıstılahî manası ise, eğer İran kavmini göz önünde tutuyorsanız, cami İran kavmine mahsus değildir; hatta bütün İslâm kavimleri cami sahibidirler.33

Göründüğü gibi, ilk bakışta dikkati çekmeyen ama gazetecilik açısından dakik olmayan bu sembol M. F. Ahundzade’yi rahatsız etmiştir. M. F. Ahundzade konuyla ilgili sadece tenkidini ifade etmekle kalmamış aynı zamanda tarihî gerçekliği olan faktlara dayanarak profesyonellikten kaynaklanan tavsiyede bulunmuştur:

... İran milletini tanıtmak için siz gerek kırmızı mahûtdan34 on iki köşeli Kızılbaş tacının şekli gibi öyle bir alamet bulmalısınız ki bir taraftan kadim Fars padişahlarına ait olsun, diğer taraftan ise Sefevî padişahlarını hatırlatsın.35

M. F. Ahundzade’nin bu tenkidi aslında gazete tertibatının prensipleriyle de örtüşüyordu.

Eserde M. F. Ahundzade tarafından matbuatla ilgili olarak kavramsal şekilde ileri sürülen ikinci problem, mevzunun aktüel olmasıdır. Onun redaktöre yönettiği tenkit, genel olarak toplumun dikkatini çekmeyecek bir mevzuya gazetede iki sayfadan fazla

31 Axundov, Bədii və Fəlsəfi Әsərləri, s. 319-335.

32 Tərbiyət Məhəmmədəli, Danişməndan-i Azərbaycan, Tercüme edenler: İsmayıl Şəms, Qafar Kəndli,

Bakı, Azərnəşr, 1987, s. 33-34. Ahundzade “Millet”e “gazete” dese de gazete değil; mecmuadır, tam adı da Rûzname-i Milletî’dir ve 1866-1870 yılları arasında Tahran’da toplam 33 sayı çıkmıştır. 33 Axundov, a.g.e., s. 320.

34 Mahûd: Keçe veya yünden yapılmış kalın kumaş.

(12)

yer verilmesidir. O, İranlı şair Süruş’la ilgili hacimli bir materyalin gazetede yer alma-sını kabul etmiyor ve bunun sosyal bir talep olmadığına işaret ediyordu:

Sen kendin yazmışsın ki havass ve avam Millet gazetesinden yararlanmalıdır. İnsafen siz-den soruyorum ki “Süruş” mahlaslı ve ayrıca “Şemsü’ş-şuara” lakaplı şairin soyu sopunu ve hâl tercümesini bilmenin millete ne faydası vardır ki kendi okuyucularını bu meseleyi okumaya mecbur edip, onların başını şişiriyorsun?36

M. F. Ahundzade’nin redaktöre yazdığı bu mektupta dikkati çeken diğer bir me-sele, insanın şeref ve liyakatine hürmet gösterilmesi, şahsiyetin tahkir edilmemesi, aynı şekilde millî, dinî, ırkî ayrımcılığa yol verilmemesi hususudur. Şair Süruş’un kasidesinde başka dinden olanların “haşerât” adlandırılmasını ahlâka zıt bir tavır olarak değerlendiren M. F. Ahundzade, şaire hitaben böyle hâllerin önce millete zarar verdiğini vurgulamıştır:

Sizin elinizden yakamızı nasıl kurtaralım?! Sizin bu şekildeki inancınızın neticesi o olacaktır ki gitgide dünyanın bütün milletleri bize düşman olup zelil ve mahvolmamızı isteyecekler.37

M. F. Ahundzade’nin bu tutumu aslında onun toleranslı dünya görüşüyle doğrudan doğruya ilgilidir. Azerbaycan ilk gazetesi olan Ekinçi’nin tavrı da M. F. Ahundzade’nin bu tutumuyla tam olarak örtüşmektedir. Gazetenin birinci ve ikinci numaralarında birinci sayfanın başında gazete yönetiminin, gazetenin tavrıyla ilgili olarak yapmış olduğu açıklama bunun ispatıdır. Gazetenin herkese açık olduğunu yazan H. Zerdabî okuyucuların mektuplarında dikkat etmeleri gereken hususları şöyle açıklıyordu:

... bu mektuplarda Devlet-i Âli’ye [Rusya devletine Ş. Ş.] veya başka devletlere ya mez-hebe ya da ismen anılan bir şahsa dokunan sözler olursa, o vakit gazetenin yöneticisinde o mektubu basmama veya o uygun olmayan sözleri çıkarıp basma ihtiyarı vardır.38 M. F. Ahundzade ve H. Zerdabî genel olarak toleranslılığın millî mental seviyede gerçekleşmesini istiyorlardı. Onlar çok iyi biliyorlardı ki millî ve dinî konularda tole-rans göstermek insan şahsiyetine hürmet, demokratik cemiyetin esas vasıflarındandır. Onların bu arzuları, Azerbaycan Halk Cumhuriyeti (1918) devrinde ve Azerbaycan’ın yeniden bağımsızlığını kazanmasından sonra gerçekleşmiştir. Azerbaycan Cumhuriyeti Anayasası’nda şahsi dokunulmazlık (Madde 32), şeref ve liyakatin korunması hakkı (Madde 46), aynı şekilde fikir ve söz (Madde 47), vicdan (Madde 48), bilgi edinme (Madde 50) ve yaratıcılık özgürlüğü (Madde 51) gibi meseleler teminat altına alınmıştır.39 36 a.g.y., s. 320.

37 a.g.y., s. 333.

38 Əkinçi (1875-1877, tam mətni). Tərtib edən: Turan Həsənzadə, Bakı, Azərnəşr, 1979, s. 17 ve 30. 39 Azərbaycan Respublikasının Konstitusiyası, Bakı, Azərbaycan, 1997, s. 19, 31, 41, 42, 43 ve 44.

(13)

M. F. Ahundzade’nin mektubunda tenkit ruhu daha yüksek olsa da o, redaktöre uygun tavsiyelerde de bulunmuştur. Bu tavsiyeler, gazetenin yerine getirmesi gereken görevler ve perspektifi açısından yapılması gereken işlerle ilgilidir. M. F. Ahundzade gazetenin görevleriyle şunları göz önünde tutuyordu:

Millet gazetesinde birinci olarak haricî politika işlerini beyan etmelisin. İkinci; İran devlet

adamlarının ülkenin intizamı, millet ve memleketin faydaları hususunda aldıkları tedbirleri açık bir şekilde yazmalısın. Üçüncü; bazı telgraf haberlerini kolay okunur bir şekilde yaz-malısın. Dördüncü; dahilî haberleri ve hadiseleri kaydetmelisin [...]. Beşinci; (Başlıca ve en önemli iş budur) İran’ın ticaret ve ziraatının ilerlemesi, madenlerinin keşfi ve işletilmesi, susuz ve ekilmeyen topraklarının sulanması hakkında, ulum ve fünun ve sanayi hakkında, özellikle mektepler açmak ve çocukların terbiyesi işine ehemmiyet verilmesi ve bunun gibi meseleler hakkında, kendinin veya başkalarının fikir ve tedbirlerini açıklamalısın.40 M. F. Ahundzade redaktöre “... yeni eğitim gören gençleri teşvik etmek için” gazetenin sayfalarında fâzılların, filozofların, hakîmlerin, şair ve ordu komutanlarının en meşhurlarının hayatından, onların eserlerinden parçalar vermeyi tavsiye ediyordu. O, gazete içeriğinin zengin olmasını istemekle birlikte, gazetenin Avrupa modelinde kurulmasının vacip olduğuna da işaret ediyordu. M. F. Ahundzade baskıya verilen materyallerde tenkidî fikrin yer almasını özel olarak vurguluyordu. Onun fikrince, böyle materyaller, yöneticileri kendi işlerini layıkıyla yapmaya mecbur edecek ve onlar işlerine nezaret edenlerin olduğunu, hiç bir hareketlerinin gizli kalmayacağını bilip, kendilerini toplayacaklar. M. F. Ahundzade gazetenin işini canlandırmak, muhtelif içerikli haberler toplamak için redaktöre başka başka vilayetlerde “maaşlı temsilci” veya “memur” bulundurmayı tavsiye ediyor: “Böyle adamlara Fransız dilinde “cor-respondent” [muhabir] denilir. Hükûmetden rica etmelisin ki senin temsilcilerinin mektuplarını Tehran’a ücretsiz ulaştırsınlar.”41

M. F. Ahundzade redaktöre tekniki meselelerle bağlı tavsiyeler vermeyi de unutma-mıştır. Onun fikrince, “Taşbasma matbaa manasız ve boş iştir”. O, taşbasma usulüyle yapılan baskılarda kusurlar olduğunu söylemekle aslında Avrupa ülkelerinde olduğu gibi modern matbaalardan yararlanmanın taraftarı olduğunu da belli etmiştir.

Kısacası millî dramaturji, realist bediî nesir ve profesyonel edebî tenkidin bânisi olan M. F. Ahundzade, matbuat konusunda da derin bilgi sahibi olmuş, matbuatın halkın terakkisi ve millî dilin gelişmesinde büyük rol oynadığından muhtelif şahıslara gönderdiği mektuplarda tekrar tekrar söz etmiştir.

40 Axundov, Bədii və Fəlsəfi Әsərləri, s. 334. 41 a.g.e., s. 334.

(14)

KAYNAKLAR

Ağazadə, Fərhad, “Həsən bəy Məlik Zərdabinin Bioqrafiyası”, Həsən Bəy Zərdabinin Bioqra-fiyası və Epistolyar İrsi, Bakı, Nurlan, 2006.

Axundov, M. F., Bədii və Fəlsəfi Әsərləri, Tərtip edən: Həmid Məmmədzadə, Bakı, Yazıçı, 1987, 365+3 s.

, Seçilmiş Әsərləri, 3 ciltte, 3. c., Tərtib edən: H. Məmmədzadə, Bakı, Elm, 1988, 386+2 s. , Temsilât-i Kaputan Mirza Fetheli Axundzade, Tiflis, Câ-nişin-i Kafkazın Basmaxanası,

1276 (1859), 286+4 s.

Azərbaycan Milli Elmlər Akademiyası Məhəmməd Füzuli Adına Əlyazmalar İnstitutu, M. F. Axundzadə’nin Arxivi, Fond: 2, s.v.: 23, 2 varak, Rusça el yazma.

Azərbaycan Milli Elmlər Akademiyası Məhəmməd Füzuli Adına Əlyazmalar İnstitutu, M. F. Axundzadə’nin Arxivi, Fond: 2, s.v.: 582.

Azərbaycan Milli Elmlər Akademiyası Məhəmməd Füzuli Adına Əlyazmalar İnstitutu, H. Zərdabi’nin Arxivi, Fond: 3, s.v.:116, 2 varak.

Azərbaycan Respublikasının Konstitusiyası, Bakı, Azərbaycan, 1997, 192 s.

Əfəndiyev, Paşa, “M. F. Axundov və H. Zərdabi”, Azərbaycan dergisi, No: 10, Bakı, 1962, s. 90-94. Əkinçi (1875-1877) (Tam mətni), Tərtib edən: Turan Həsənzadə, Bakı, Azərnəşr, 1979, 463+1 s. Mahmudov, Rəşid, “Azərbaycan Jurnalistikasının Banisi”, Azərbaycan dergisi, Nu: 4, Bakı,

1963, s. 202-211.

Məmmədquluzadə, Cəlil, Dram və Nəsr Әsərləri, Bakı, Azərbaycan Üniversiteti Nəşriyyatı, 1958, 807 s.

Mirza Bala Mehemmedzade, Azərbaycan Türk Mətbuatı, Tərtib edən: Alxan Bayramoğlu, Bakı, Bakı Dövlət Üniversiteti Nəşriyyatı, 2004, 83 s.

Mişiyev, Adil, Azərbaycan Yazıçıları və Tiflis Әdəbi-İctimai Mühiti (1820-1905), Tbilisi, Ga-natleba Nəşriyyatı, 1987, 318+2 s.

Мишиев Адил, Азербайджанские писатели и Тбилисская литературно-общественная среда (1820-1905 гг.) Автореферат диссертации на соискание ученой степени доктора филологических наук, Тб., 1987. (Mişiyev A., Azərbaycan Yazarları ve Tiflis Edebi-İçtimaî Mühiti (1820-1905 yılları), Filoloji ilimleri doktoru âlimlik derecesi almak için avtoreferat, Tbilisi, 1987, s. 22.

Nağıyeva, Cənnət, “Həsən Bəy Zərdabinin Arxivi Haqqında”, Həsən Bəy Zərdabi Arxivinin Təsviri, Bakı, Nurlan, 2012, s. 90+2 s.

Quliyev, Vilayət, Böyük Әkinçi, (Həsənbəy Zərdabi), Bakı, Ozan Nəşriyyatı, 2001, 180 s. Tərbiyət Məhəmmədəli, Danişməndan-i Azərbaycan, Tərcümə edənlər: İsmayıl Şəms, Qafar

Kəndli, Bakı, Azərnəşr, 1987, 458+6 s.

Vəliyev, Həmid, Xarici Ölkələrin Jurnalistikası Tarixi, Bakı, Tuna, 2012, 639 s.

Zərdabi, Həsən Bəy, Seçilmiş Әsərləri, Tərtip ve qeydlər: Z. B. Göyüşov, Bakı, Azərbaycan Dövlət Nəşriyyatı, 1960, 474+2 s.

Zeynalzadə, Ağarəfi, Azərbaycan Mətbuatı və Çar Senzurası 1850-1905, Bakı, Elm Nəşriyyatı, 2006, 326+2 s.

Referanslar

Benzer Belgeler

亦不專在太陽一經也。蓋身以後,屬太陽,凡頭項強

Bu giriş yazısı, o dönemin uzağına düşmüş olan okurların da mektupların tadını çıkar­ tabilmeleri için bir anahtar D aha önce Abdülhak Hâmid tarafından,

Kübra Kuliyeva Azerbaycan Yergi Edebiyatında Bir Zirve: Mirza Alekper Sabir gelişimini engelleyen yetersizlikleri, kusurları sadece betimlemekle yetinmiyor, bir vatandaş

Birinci Dönem: Osmanlı Devleti’nde alfabe ıslahı konusunun gündeme gelmesi ile birlikte İran’da da Mirza Fethali Ahundzade, Mirza Malkum Han, Mirza Hüseyin Han

Çalışmada Türkiye ve Kazakistan’a göre çalışanların maruz kaldıkları psikolojik yıldırma davranışlarının farklılık gösterdiği ve çalışanların Kazakistan’da

12 Güney Azerbaycan’ın Yeri ve Coğrafi Sınırları:Türkiye’nin doğu komsusu olmasına rağmen birçok faktörün etkisiyle pek bilinmeyen İran Azerbaycan’ı,

Türkiye Türkçesinde reyon kelimesi; „bir mağazanın yalnız bir tür eĢya satılan bölümü‟ anlamındadır (Akalın vd. Burada sözcük Fransızcada yer almakta

Amasra'nın Tarlaağzı köyüne Hattat Holding ve HEMA Endüstri AŞ şirketi tarafından kurulmak istenen termik santralı protesto etmek için kent meydanında düzenlenen mitinge