• Sonuç bulunamadı

Tekke Şiiri Hakkında Birkaç Söz Prof.Dr.Abdurrahman Güzel

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Tekke Şiiri Hakkında Birkaç Söz Prof.Dr.Abdurrahman Güzel"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

TEKKE ŞİİRİ HAKKINDA BİRKAÇ SÖZ

Tekke şairlerinin dinî-tasamıfi his ve fikirlerini ifade

etmede millî zevke yönelmelerinin Anadolu ve

Rumeli’nin Türkleşmesinde büyük katkısı olmuştur.

Prof. Dr. Abdurrahman GÜZEL*

Tasavvuf felsefesin in tekkelerde

yaşatılma?» ve buralar vasıtasıyla geniş k ütlelere yayılması esasına dayanan tekke şiiri gelen eği, gittikçe in celen m illî ve tasav­ vuf? ruhla birlikte tekam ül ed erek günüm üze kadar gelmiştir.

T ekke şiiri, fikri kaynağını İslâm dini ve tasavvuftan aldığına göre birkaç cüm le ile, tasavvufun bir m eslek olarak fikir ve kaynak­ la m a bakm ak faydalı olacaktır. Kaynaklarda "kendisini hikm ete ve A llah ’ı bilm eye adamak" olarak tarif ed ilen ve "Vahdet-i vücud ve V ahd et-i şühud" gibi iki ana pren­ sib e dayanan tasavvuf, M olla Cami, M uhyid- din A ıa b î, G azali. . . gibi İslâm bilgin ve mutasavvıflarınca İslâm î tem ellere oturtul­ muştur. Tâsavvuf, esaslarını H azret-i E bu Bekir veya H azret-i A li vasıtasıyla H azret-i Peygam bere dayandırmakta, Küntü kenz (1) hadisini ve Kur’an’ın Rahm an Suresi’ni k en ­ d isin e d elil göstererek "varlığın birliği" fikrini işlem ektedir.

Bu fikrî tem ele dayanan Tasavvufî Türk Edebiyatı, İslâm iyetin kabulünden günüm üze kadar, gerek tekkelerin mistik çevresin de gerekse bu çevreden ilhâm alan şâirlerin eser­ lerinde vücud bulmuştur. Türkler, A n ad olu ’ya g elm ed en ön ce, M averaünnehr-

ırir.n kanaisyîa islâm iyeti tammış, kısa bir

m üddet sonra da H orasan E renleri’nin yaydığı tasavvuf m esleğini b en im sem eye

başlamış; Tasavvufun m üsamahakâr atm os­ ferinden d e istifade ed erek eski Türk dinine ait birçok unsuru da b öylece yaşatma imkânı bulmuştur.

Ortaya koyduğu fikir ve hayat tarzı ile tasavvuf cereyanının Türkler arasmda yayılm asında çok büyük payı bulunan ve "Hik­ met" adı verilen dinî-tasavvufi şiirleriyle tekke şiiri gelen eğin in teşekkül etm esind e m ühim vazifeler ifa ed en H o c a A h m ed Y esevî’d en ö n ce Türkistan’da tasavvuf yayılma zem ini bulm uş, bu m esleği g ö çe b e Türkm en çadırlarında yaymaya çalışan Türk dervişleri ortaya çıkm ış ise d e, A h m ed Y esevTye kadar büyük bir başarıdan sö z etm e imkânına sahip değiliz.

İşte X II. asırda A h m ed Y esevî, şeyhi Y u su f H am edanFden aldığı bilgi ve ilhamla b öyle müsait bir zem ind e ortaya çıkmıştır. A h m ed Y esevî’nin b elli bir tem eli olmayan bir alanda, Kırgızlardan Kıpçaklara, A n ad olu ’ya, R um eli’ye . . . kadar birçok Türk şu besin de tesir icra etm esi dikkate şâyândır. Q , Türkistan’da müsait bir zem ini olan tasav­ vuf düşüncesini sistem leştirm iş, bir d in î ve e d eb î m eslek hâlinde g ö çe b e Türkm en çadırlarından H akan saraylarına kadar yaymıştır.

Türk tekke şiirinin ilk ortaya koyucusu ve ilk örneklerini veren mutasavvıf-şair A h m ed Y esevî’nin fikirleri halife ve dervişleri

* G azi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Türk D iii ve Edebiyatı Eğitimi Bölüm ü Başkanı. 1 "Gizli bir hâzineydim, bilinmeyi d ile d im .. . . " manasındaki hadis.

(2)

vasıtasıyla A n ad olu ’ya da gelm iş, tekke şiiri gelen eğin in A n ad olu ’da ortaya çıkm ası ve yayılması bu yolla gerçekleşm iştir. A n ad olu ’ya Y ese v î dervişlerinin gelm esiyle beraber, M evlana C elâleddin R um i, sultan V eled , A h m ed Fakih, Şeyyad H am za, Y unus E m re, Kaygusuz A bd al . . . gibi şairler d e or­ taya çıkm ış ve ön celeri İran ve A rap tesiri altında taklidi özellikler arzeden bu edebiyatın zam an içerisinde tercüm eden kur­ tularak te’lif eserler meydana getirm esini ve m illî zevke yönelm esini tem in etm işlerdir.

B öylece, A nad olu , gerek Türkler arasında zuhur ed en gerek se diğer İslâm m em leketlerinden A n ad olu ’ya da geçen tasav- vufı cereyanların ortaya koyduğu farklı fikir­ lere sahip tarikatlerin doğm asına da sahne oluyordu. A sıld a aynı olm alarına rağm en farklı bakış açılarına sahip bu tarikatler, gerek hayat tarzları gerek edebiyat telakkileri ve düşünce sistem leri itibariyle A n ad olu ’da tekke edebiyatının zenginleşm esine yardım cı olurlarken, bir yandan da taraftar kazanma m ücadelesinde m illî zevke yöneliyorlardı.

Bu d ön em d e tarikatlerin üstlendiği mühim bir vazife d e A n ad olu ’nun Türkleştirilmesiydi. E sasen, tarihinde ülkeler fetheden "Alp tipi"ni yetiştiren Türk m illeti, geldiği yeni, m ekânda da bu fethe "gaza" mübarekliğini d e katarak "Gazi tipi"ni ortaya çıkarmıştır. Z aten dört tarafı tehlikelerle dolu olan ve henüz A n ad olu ’yu, R um eli’yi Türkleştirem em iş olan, H açlı seferleri sebebiyle devam lı teyakkuz halinde bulunmak zorunda kalan ve yukarda tem as ettiğim iz şek ­ liyle bazı "feth" hasletleri bulunan bir m illetin mistik bir havaya bürünm esi sözkonusu olam ayacağından tekkelerin yaydığı fikirlerin ağırlık m erkezini "din yolunda mücadele" teşkil etm ekteydi. N itekim , Prof. Dr. Ö m er Lutfı Barkan’ın "Kolonizatör Türk Dervişleri" adlı m akalesin d e ısrarla işaret ettiği gibi, hudut boylarında kurulan her tekke ve bu tekkelerde m eydana getirilen edebiyat, M illî Folklor

A n ad olu ve R um eli’nin Türkleştirilm esi esasm a dayanıyordu.

B u fikrin, teşkilâtçı olm am asına rağm en- fıkrî plânda ilk kuvvetli savunucusu A n a d o lu ’da Y unus E m re olm uştur. Kur’an hüküm lerine dayandırdığı tasavvuf görüşünü, İran dil ve kültürünün o d önem için cez- b ed ici te’sirinde kalmayarak, m illî kültüre ve m illî zevke yöneltm esi, Türk edebiyatının A n ad olu ’daki inkişâf ve istiklâli bakım ından çok mühim bir hadisedir. |

N itekim , Y unus E m re’nin bu yönelişi, A n a d o lu ’da kendisine birçok taraftar ve takipçi sağlamıştır. O nun ilk büyük takipçileri İran tesirinden tamam iyle kurtulamamış olsa da m illî zevke yön elen  şık Paşa ile ondan daha m illî ve m üessir Said E m re ve Kaygusuz A b d al’dır. Bu şairler, kuvvetli nazımlarıyla sûfîyâne konuları işliyorlar ve bu bakım dan da ayrı bir ehem m iyet kazanarak, A n ad olu ’da tekke şiirinin takip e d ec eğ i çığırı belirliyor­ lardı.

Tekk e şiiri bu d ön em d en sonra fikrî yönden farklı kaynaklara yönelm iş olsa da, bu güçlü şairlerin tesiri altında gelişm esini d e sürdürmüştür. Y csevîler "hikmet" lerinde, Bektaşiler "nefes" lerinde, A levîler "deme" lerinde, M evlevîler "âyinlerinde, G ülşeniler "tabuğlarında, diğer bazı tarikatler "cum­ h u r la rın d a gen iş tasavvufî çevreler ise "İlahî” lerinde m illî zevkin, sad e dilin en güzel örnek­ lerini vermişlerdir.

N etice itibariyle, kaynağını Kur’an ve hadislerden alan T ekke şiirinin Türkler’d e X I. asırdan başlayıp günüm üze kadar gelen bir seyir içerisinde edebiyatım ızı etkilediğini ön celeri İran ve A rap eserlerini taklit eden şairlerim izin, daha sonra m illî zevke yönelerek, dini - tasavvufî his ve fikirlerini kendi dil ve vezinleriyle dile getirdiklerini, bu sayede A nad olu ve R um eli’nin T ürkleşm esinde büyük hizm etlerde bulunduk­ larını söyleyebiliriz.

Referanslar

Benzer Belgeler

This authentic self is created through a transformative process, from Being to Becoming, and thus opens itself up to the possibility of affirmation of life through the

Faruk Sümer, Eski Türklerde Şehircilik, Türk Dün yası Araştırmaları Vakfı yayını, İstanbul 1984, s.. Faruk Sümer, Eski Türkler'de Şehircilik, Türk Dünyası

Bati'daki romanlarln ne olqude gergekqi, bizim hik8yelerimizinse gerqekten ne olgude uzak oldugunu gu sozlerle yansltlyor: "Bizim hikilyeler ttlslmla define bulmak,

Araştırmada turizm acentasında çalışan görevlilerin, Ankara ilinde kongre turizminin önemi hakkındaki görüşleri değerlendirilmiş ve seyahat acentalarının Ankara’da turizmi

j U [sam Zeynep Hotiç (Ataç), Akbank Bebek Sa­ nat Galerisi’ndeki kişisel sergisinde sulu boya tekniği ile ilginç doğa yorumlamalarını izleyiciye sunu-

Ona göre, eğer insanlar vücutla- rında hastalık yapmadan konaklayan parazitler ol- madan büyüdükleri için oto- immün hastalıklara yakalanı- yorlarsa parazitleri bu

Tüm ürünlerin yeti şmesi için suya gereksinim olduğu bir gerçektir; ancak organik madde yönünden daha zengin olan topraklar daha fazla su tutar ve bu suyu daha zengin bir

l Yüksek basınç kuşağının kuzeye kayması sonucu ülkemizde egemen olabilecek tropikal iklime benzer bir kuru hava daha s ık, uzun süreli kuraklıklara neden olacaktır.. l