• Sonuç bulunamadı

Türkiye'de Halk, Folklor ve Halk Edebiyatı Terimleri Yrd. Doç. Dr. İsmet Çetin

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Türkiye'de Halk, Folklor ve Halk Edebiyatı Terimleri Yrd. Doç. Dr. İsmet Çetin"

Copied!
8
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Halk, avâm, nâs, eflhâs, kavim, am-me, millet olarak Türkçe'ye (ing.), folk(Lat.) kelimeleri ile ifâde edilmifltir. Tükçe'de bâzan budun, bâzan karabu-dun olarak da kullan›lmas› ortaya at›l-m›fl, son y›llarda da milletin bütününe flâmil olan kamu kelimesi ile ifâde edilir olmufltur. Özellikle siyâsi terminolojide 'kamu oyu' ve 'halk oyu' ayn› mânâlarda kullan›lm›flt›r.

Halk, gerçekte var olan insan toplu-lu¤unun ya hepsine, ya da bir kesimine verilen sihirli bir isim. Avrupal› hayat›n› kanalize eden co¤rafi kefliflerle birlikte, yeni bilgilerin toplum hayat›na uygulan-mas›, sosyal bilimlerin müstakil bir ilim sahas› olarak ortaya ç›kmas›na da sebep olur. "Rönesans ve reform hareketleri Avrupa toplumlar›nda köklü yap› ve zih-niyet de¤iflikliklerine yol açar... J.G. von Herder'in 'milliyet', 'milli rûh', 'halk ede-biyat›', 'millî edebiyat' ve 'millî kimlik' konular›nda yegane baflvurulacak kay-nak olarak 'halk›' göstermesi, ça¤›n sos-yal ve befleri ilimlerinde heyecan yarat›r, Frans›z ihtilali ile birlikte 'halk haya-t›'n›n araflt›r›lmas› ve 'milliyet'in tesbiti ehemmiyet kazan›r.(1)

Edebiyat sahas›nda Avrupa'da bafl-layan mahallileflme cereyan›, Avrupa ile olan münasebetlerimiz neticesinde bize de ithal olundu. Osmanl›-Türk sosyal hayat› de¤iflmeye, flâirler konaklardan soka¤a inmeye bafllad›. Sokakta konuflu-lan Türkçe, divân flâirlerince kulkonuflu-lan›l-

kullan›l-maya bafllan›r. Bunun yan›nda sözlü ge-lene¤e ba¤l› flâir ve di¤er zevat üslûbla-r›na yaz›l› edebî gelenekten ald›klar› un-surlar› katt›lar. Bu arada Avrupa'da ye-ni geliflmeler olmakta, sosyal patlamalar dikkati çekmektedir. Prof. Dr. S. Kemal Tural; "XIX. yüzy›l›n ilk yar›s›na do¤ru bafllayan büyük sosyal patlamalar (1845-51) ve sosyal yap› de¤iflmeleri, dü-flünen insanlar›, içtimaî vak›a (sosyal gerçek)n›n derinlemesine incelenmesine, bir tak›m tezler üretilmesine götür-dü."(2) ‹fâdesiyle bunu aç›klamaktad›r. Avrupa'da görülen bu hareketlili¤in Türkiye'ye gelmesi kaç›n›lmazd›.

Edebiyat sahas›nda Avrupaî fikirle-rin memleketemize gelmesine vesile olan ‹brahim fiinasî, halk kelimesini kullanmamakla beraber cemiyet haya-t›nda ald›klar› vazifeler icab›, idare edi-len kesim için 'millet' kelimesini kullan-maktad›r. Tasvîr-i Efkâr'›n ilk say›s›nda "heyet-i mecmûa-i milliye"(3) terkibi ile, idâre edilen kesimi ifâde etmektedir. S-iyâsî bir maksad› bulunsa da ‹brahim fii-nasî, Nam›k Kemal, Ziyâ Pafla üçlüsü-nün, gazete dilinin halk›n dili olmas› lâ-z›m geldi¤i yolundaki çabalar› oldukça önemlidir. fiinasî'nin halk aras›ndan toplad›¤› atasözlerini "Duruüb-› Emsâl-i Osmaniye" ismi ile yay›mlamas› dikkate flâyand›r. Ziya Pafla'n›n 'fiiir ve ‹nfla' isimli makalesinde halk edebiyat› ile il-gili olan "... bizim tabiî olan fliir ve infla-m›z taflra halk› ile ‹stanbul ahâlisinin

TÜRK‹YE’DE HALK, FOLKLOR ve

HALK EDEB‹YATI TER‹MLER‹

(2)

beyninde halâ durmaktad›r."(4) sat›rlar› ütopik de olsa edebî sahadaki ‘halk’ yö-nüyle dikkat çeker.

Tanzimat'tan sonra kendi mecras› içinde ak›p giden muhtelif fikirler, arala-r›na Türkçülü¤ü de alarak 19. yüzy›l›n ikinci yar›s›na gelirler. Ahmet Vefik Pa-fla, Süleyman Pafla ve Ali Suavi'nin lide-ri bulunduklar› Türkçülük cereyan›, flu-urlu bir milliyetçilik anlay›fl›na da bera-berinde getirir. Ahmet Vefik Pafla'n›n avâm aras›ndan da ald›¤› kelimeleri 'Lehçe-i Osmanî'sinde göstermesi, yine avamdan derledi¤i atasözlerini, 'Mühte-hebât-› Emsâl-i Türkiye' ismiyle yay›m-lamas›, 'Secere-i Terâkime' yi okuyucu istifadesine sunmas› edebî mânada hem halk›n, hem halk edebiyat›n›n, hem de folklorun alâka gördü¤üne delil teflkil eder.

‹. Kunos ile Ahmet Vefik Pafla ara-s›nda geçen konuflmalardan da Ahmet Vefik Pafla'n›n halk›n ayr› bir zevkinin oldu¤unu, folklor ve halk edebiyat› çal›fl-malar›n›n Türk kültürü bak›m›ndan önemli oldu¤u kanatini ö¤reniyoruz. (5) Burada Vambery'nin ve Kunos'un Türk halk› ve halk edebiyat› hakk›ndaki gö-rüfllerine de yer vermekte fayda var.

‹ki Macar Türkolog da avâm-havâs ay›r›m›n›n oldu¤unu kabullenip halk›n edebiyatlar›n›n olmad›¤› konusunda bir-leflirlerken (6) Kunos, araflt›rmalar› ne-ticesinde Türk edebiyat›n›n kayna¤›n›n halk edebiyat› oldu¤u kanaatindedir.(7)

Henüz filizlenmeye bafllayan Tür-çülük hareketi, 1897 Yunan harbi ile 'millî uyan›fl'› gerçeklefltirir. Bu savafl-tan sonra dessavafl-tanlarda, letâiflerde, hikâ-yelerde matbuat imkânlar›n›n da gelifl-mesiyle bâriz bir art›fl görülür. Türkçü-lük hareketi, 'mutlak' rejimden 'meflruti-yete' do¤ru giden yolda asl›nda var olan

halk›n ve milletin avrupaî bir gözle aranmas›na da vesile olur.(9)

1908 meflrutiyetinden sonra halka dönüfl hareketi, Türkçülük ve “milliyet-çilik” davalar›na muvazi olarak, nazari bir folklor cereyan› fleklinde kendini gös-terdi. Halk kültürü ile bilgi veya kültür-leri aras›ndaki hududu tayin etmek, Türk halk›n›n maddi ve manevi hayat›n› aramak, bulmak düflüncesi ve divan ede-biyat› yan›nda bir halk edeede-biyat› tasav-vuru bu devrin romantizmini teflkil eder.(10) Bu dönem, folklor araflt›rmala-r›nda “örtülü devre”yi teflkil eder.(11)

1908 y›l›nda 'Türk Derne¤i'nin ku-rulup 'Türk Derne¤i Mecmûas›'n›n ya-y›mlanmas› ile halk ve onun edebiyat› ile folklor mahsullerinin derlenmesine de bafllanm›flt›r. Bu derne¤i takîben 1911 y›l›nda 'Türk Yurdu' ve 'Türk Oca-¤›' dernekleri kurulur. Daha sonra bu iki dernek birleflerek 'Türk Oca¤›' ismiyle faaliyetlerine devam eder ve 'Türk Yur-du'nu yay›mlar. Ayn› dönem içinde 'Genç Kalemler'i de zikretmekte fayda vard›r.

Ziya Gökalp ve arkadafllar›n›n ç›-kard›klar› 'Halka Do¤ru' isimli mecmua, Türkçülü¤e hizmet vermesi, Türk kül-tür, folkloru ve halk edebiyat› bak›m›n-dan önemlidir. Ziya Gökalp, bu dergide yay›mlanan 'Halk Medeniyeti I' isimli makalesinde folklor konusundaki görüfl ve düflüncelerini flu sat›rlarla dile geti-rir: "Her kavmin iki medeniyeti var; res-mî medeniyet, halk medeniyeti. O halde kavimlerin medeniyetlerinden bahseden bir ilim olan içtimaîyetin halk medeniye-tini tetkîk eden bir flubesi olmak gerekir. ‹flte kaideleri yaz›l› olmayan ve ancak a¤›zdan a¤›za geçmek sureti ile bir soyda uzay›p giden bu an'anevî medeniyeti mütâla eden ilme halk›yyat ad› veri-lir."(12)

(3)

Ziya Gökalp'in millet anlam›nda kulland›¤› 'kavm'in iki medeniyeti vard›: birisi sistematik biçimde elde edilen kül-tür, di¤eri 'halk medeniyeti'dir. Burada kastedilen halk medeniyeti sözlü kül-türdür.

Ziya Gökalp'e göre millet, içinde iki ayr› kültür yap›s›n› bar›nd›ran topluluk-tur. Bunlardan birisi, tedrisî e¤itim yap-mak suretiyle halktan, dolay›s›yla millî kültürden uzaklaflm›fl, ona yabanc› kal-m›fl güzideler; di¤eri ise millî kültür un-surlar›n› muhafaza eden halkt›r. Ziya Gökalp düflüncelerini flöyle aç›klar: "Bir milletin münevverlerine, mütefekkirleri-ne o milletin (güzideleri) ad› verilir. Gü-zideler yüksek tahsil ve terbiye görmüfl olmakla halktan ayr›lm›fl olanlar-d›r."(14) Türk kültürünün yegane tafl›y›-c›s› olarak halk› gören Ziya Gökalp; "... medeniyetimizde hars denilen fley yaln›z halkta mevcuttur."(15) demekle bu fikri-mizi desteklemektedir.

Edebî mânada halk, folklor ve halk edebiyat› konular› üzerinde Fuat Köprü-lü de büyük hizmetlerde bulunmufltur. Ziya Gökalp taraf›ndan kullan›lan 'hal-k›yyat' kelimesinin yerine 'folklor'u kul-lanan Köprülü, onu sözlü edebiyat mâ-nas›nda kullanm›flt›r.(16) 'Halk', "fikir ve zevk seviyeleri bak›m›ndan birbirin-den çok farkl› bir tak›m s›n›flar›n ve meslekî-mezhebî zümrelerdir.."(17) flek-linde aç›klayan Köprülü, edebi eseri "muayyen bir zevk seviyesine mensup okuyuculara her hangi bir te'siri telkin ve tebli¤ eden" (18) eser olarak telakki ederken, halk edebiyat›n› da cemiyetin köylü kesimine mensup olan insanlar›n bediî ihtiyaçlar›n› tatmin eden basit köy-lü ve klasik edebiyat›n te'siri alt›nda kalm›fl dervifl âfl›klar›n destanlar›-d›r."(19) fleklinde aç›klar. Bu edebî

mah-suller sadece halk aras›nda yafl›yor ol-maktan baflka eski an'aneleri devam et-tirmeleri ve günlük hayat› da terennüm etmeleri bak›m›ndan önemlidir. Muhte-lif dinlerin tesiri ile flekillenip geMuhte-liflen bu edebiyat, o dinlere ait dinî edebiyat mah-sullerini havi olmakla beraber, din üstü kalmay› da baflararak günümüze kadar k›ymet ve önemini kaybetmeden gel-di."(20) Köprülü, sosyolojinin bir alt dal› olarak gördü¤ü folkloru, halka ait fley-lerden bahseden bir disiplin olarak ka-bul ederek, onun bütün maneviyat›n› yans›tan halk edebiyat› mahsullerini de (atasözleri, hikâyeler, destanlar, türkü-ler) folklorun bir k›sm› olarak kabul eder.

Folklor konusunda bir baflka yaz›, 1911 y›l›nda intiflar eden R›za Tevfik'in "Folk-lor 'Folk-lore'" isimli yaz›s›d›r.(22)

Folkloru avamî edebiyattan kabul eden R›za Tevfik, folklorun, âfl›kâne, destanî, romantik ve felsefî terimler al-t›nda tasnif edilmesi gerekti¤i fikrini ile-ri sürerek, onun durûb-› emsal dahil ol-mak üzere avam flark›lar›, destanlar›, bilmeceleri ve hikâyeleri içine alan bir saha oldu¤u fikrindedir.(23)

Türk folkloru araflt›rmalar›nda Türkçü devreyi teflkil eden bu devrede, folklorun imkânlar›ndan genifl ölçüde is-tifâde edilerek millî devletin kurulmas›, istikâlimizin sa¤lanmas› yolunda millî rûhu atefllemede bir silah olarak kulla-n›lm›flt›r.(24)

Cumhuriyet’in kurulmas›yla bera-ber folklor ve halk edebiyat› mahsulle-rinden genifl ölçüde istifâde eden devlet, folklor araflt›rmalar›na da önem verir. Yeni devlete, yeni kültüre intibak›n› sa¤lamak, okuma al›flkanl›¤› kazand›-rmak için özellikle halk hikâyeleri sürat-le latin harfsürat-lerine aktar›l›r, bol miktarda

(4)

bas›l›r ve Anadolu'ya gönderilir.(25) Hatta bas›lan bu kitaplar›n muhtevas›, zihniyeti ve dili devlet taraf›ndan be¤e-nilmeyerek 1937 y›l›nda bir tamim ya-y›mlan›r. Tamimdeki maksat, halk hikâ-ye kitaplar›n›n adapte edilmesidir.(26) Bu dönemde, folklor ve halk edebiyat› çal›flmalar› neticesinde, millî kültürü-müzü folklor kaynaklar›ndan yararlan›-larak bir sentez içinde yo¤urup flekillen-dirmeye çal›fl›l›r.(27)

Folklor ve halk edebiyat› sahas›nda yap›lan çal›flmalar, ilmî incelemeler ve metin tesbitleri fleklinde devam ederek 1966 y›l›na kadar gelinir. Bu devre der-gici devredir.(28) Bol miktarda dergi neflrinin yan›nda, bat›dan folklorla ilgili kitaplar ve makaleler tercüme edilmeye bafllan›r. Bu dönemde, Halk Evleri tara-f›ndan ç›kar›lan dergiler ile Folklor Pos-tas›, Türk Folklor Araflt›rmalar› dergile-ri en önemliledergile-ridir. Tercüme kitaplar›n en önemlileri, P. Nail Boratav taraf›n-dan 'Folklor' isimiyle tercüme edilip ya-y›mlanan› ile B. Aziz Yan›ko¤lu'nun Folklor El Kitab›'d›r.(30)

Halk›, iptidaî bir s›n›f olarak düflü-nen P. Naili Boratav, 'Cemiyetin iptidaî merhalelerinde halk edebiyat› vas›flar›-n› haiz eserlerin d›fl›nda eser mevcut de-¤ildir." (31) der ve halk edebiyat› ile de anonim olan, san'at endiflesi tafl›mayan mâni, bilmece, atasözleri, v.b. mahsulle-ri kasdeder. Sözlü edebiyat kavram› ile ifade edilen halk edebiyat›, 'Söz yarat-malar› (ninniler, türküler, a¤›tlar, bil-meceler, masallar, tekerlemeler ...) top-lumun günlük yaflam›na s›k› s›k›ya ba¤-l› kültür ürünleridir. E¤itim ve e¤lendir-me amaçlar›ndan baflka ekonomik, poli-tik, dinlik ve büyülük ifllevleri de yük-lenmifllerdir; bireyin ve toplumun yafla-m›na etkilerler ve toplum düzeninin

eko-nomik, estetik, politik kurallar›n› belge-lerler."(33) Boratav, halk edebiyat›n›n cemiyetin içtimaî yap›s›n› belirleyip bel-geledi¤inden hareketle, halk edebiyat› çal›flmalar›nda güzelli¤in ikinci planda kald›¤›n› söyler.(34) Halk edebiyat›n›n da dahil oldu¤u folklor, birçok bilimlerin kavflak noktas›d›r. Bazan da konular›-n›n ortak olmas›ndan dolay› "ruhbilim, dilbilim, toplumbilim, arkeoloji ve pre-histuar" ile do¤rudan alâkal›, "genel ola-rak târih, özel olaola-rak da din, edebiyat ve sanattarihleri, ... hekimlik, botanik, hay-vanî bilimler ile halk bilimi" alâkal›d›r. Etnoloji ve antropolojinin dahil oldu¤u folkloru sadece sözlü gelenek olarak dü-flünmeyen Boratav, antropoloji ve etno-lojiye dahil olunan folklor görüflü ile Zi-ya Gökalp'e Zi-yaklafl›r.

Tahir Alangu ve muakkibi Haluk Özalgan folkloru, “ Halk edebiyat›n› da

içine alan, cemiyetteki tabakalaflma ve s›n›flaflman›n getirdi¤i bölünmeler neti-cesinde oluflan ayr› kültürlerin, kültür-leri yaflayan halk›n bilimidir. Halkta maksat kapal› bir yap›ya sahip olan top-luluk olmaktan ziyade, di¤er zümrelerin de kültürleri ile etkilenen, onlar› etkile-yen bir kültür yap›s›na sahip köylü, fle-hirli fakir kesim ile orta tabakadan kim-selerdir. Dimamik yap› arzeden folklor, eskiden yeniye, yerliden yabanc›ya do¤-ru hareket halindedir. Bu kaideden ha-reketle Türk folkloru, Türklerin Anado-lu’ya gelmesiyle, on bin y›ll›k Anadolu kültürü ile hemen bütünleflmifltir. Ana-dolu kültürüne Hitit diyemedi¤imiz gibi Türk de demiyoruz...”(36) mealindeki cümlelerle ifade ederler.

Hamit Zübeyr Koflay folkloru

“halk bilgisi olarak isimlendirir ve ‘hal-k›n kendisinin saklad›¤› bilgilerin topu” olarak târif eder. Halk edebiyat›n›

(5)

âdetleri, inanç ve inanmalar›na ait ma-nevi aleme mahsus unsurlar› içine ald›-¤›n› ifade eder. (37)

Memleketimizde folklor araflt›rma-lar›n›n bilimci devresi 1966 y›l›nda Milli E¤itim Bakanl›¤›’na ba¤l› Milli Folklor Enstitüsü’nün (fiimdi Kültür Bakanl›-¤›’na ba¤l› Halk Kültürlerini Araflt›rma ve Gelifltirme Genel Müdürlü¤ü) kurul-mas› ile bafllar.

Orhan Ac›payaml› halk›, her

top-lumda farkl› etnik, dil, din, vb. özellikler gösteren insanlar›n tamam›d›r fleklinde tarif eder. Bir arada yaflayan insanlar›n farkl›l›klar› ne olursa olsun, bunlar›n baz› ortak davran›fl fleklleri, düflünce, sosyal, ekonomik, geleneksel ve sanatta müflterekleri vard›r. Bu müflterek halk›n kültürüdür. Bundan dolay› müflterekleri olan insan topluluklar›nda halklardan bahsetmek abestir.(38) Orhan Ac›pa-yaml›’n›n kültürün cemiyetin hepsine flâmil olmas›n›, ortak hayat tarz›n›n var-l›¤›nda folklorun sözkonusu olaca¤›n› söylemesi milli kültürle folklorun ayn›

manada ifade edildi¤inin belirtisidir. Prof. Dr. fiükrü Elçin halk›;

“Türk-çe’de bâzan kavim bâzan devletin teb’ase’, bâzan’de millet ve ümmet mâ-nalar›nda kullan›lm›fl olan halk kelimesi ve mevhumu, dini siyasi ve içtimai hadi-selerle ifl bölümünün meydana getirdi¤i bir tak›m zümrelerin do¤mas› ile ortaya ç›km›flt›r.” (39) cümleleriyle ifade eder. Bizim cemiyetimizde keskin çizgilerle belirlenmemifl zümreler kendilerine mahsus, kendi zevklerine hitabeden ede-bi mahsuller vücuda getirmifllerdir. Bu mahsullerin yap›s›nda süreklilik vard›r. Bundan dolay› ayd›nlar›n vücuda getirdi¤i edebiyat›n d›fl›nda kalan ve anonim özellik arzeden mahsullerin da-ha önceki dönemlerde oldu¤u gibi

edebi-yat›n d›fl›nda düflünülmesi mümkün de-¤ildir. Anonim olan mahsuller, ferdin mal› olmaktan çok cemiyet mahsulüdür-ler. Prof. Dr. fiükrü Elçin’in bu konudaki görüflleri flöyledir: “Edebiyat dar mânas› ile söz ve yaz› ile yap›lan edebi de¤eri haiz dil mahsulleridir. Bu tariften hare-ket edilince ‘Litterature populaire’ ad› alt›ndaki mahsullerin edebiyat d›fl›nda kalmas› icap eder. Halbuki milletlerin en eski hayatlar›nda yarat›lan eserler ferdin mal› olmaktan çok cemiyetin mahsulüdür ve bu mahsuller onlar›n zevk ve düflüncelerine tercüman olmufl-lard›r. Bugün as›l edebiyat sayd›¤›m›z mahsuller zaman içinde bu eserlerin te-kâmülü ile meydana gelmifllerdir...Üste-lik bu eserler umumiyetle tahsil görme-mifl afliret, köy, kasaba, flehir insanlar› ile bu insanlar›n yeniçeri ve tekke mu-hitleri gibi yine halktan ayr›lmam› züm-releri aras›nda tarih seyri içinde islam dini, tasavvuf ve buna ba¤l› tarikatlar, divân edebiyat› ve her türlü hayat hadi-seleri aras›nda dil, Üslup, zevk ve ülkü de¤iflikli¤ine u¤ram›fl mahsullerdir. Bu mahsulleri yaratanlar da yukar›da zik-retti¤imiz halk›n içinden gelen, onun zevkini terennüm eden ve k›smen ayn› dünya ve ahiret görüflüne ba¤l› insan-lard›r. Hitap ettikleri zümreleri de za-man zaza-man keskin çizgilerle tayin et-mek imkans›zd›r. Bu sebeple do¤ufl hu-susiyetleri ne olursa olsun, anonim ve kollektif karakter tafl›yan mahsullerle: Efsane, menkabe, masal, hikaye, atalar-sözü, f›kra, türkü, bilmece, mani, ninni, a¤›t, köy orta oyunu’, dedi¤imiz temsille-ri; meddah, karagöz ve ortaoyununu hat-ta kuklay›’, halk edebiyat›’ ad› alt›nda topluyoruz (40).

Folkloru, “insano¤lu nun kimli¤ini ve geçmiflini ö¤renme arzu ve

(6)

ihtiras›n-dankaynaklanarak geliflen bir araflt›rma alan›, sosyal ve befleri ilimler aras›nda yer alan müstakil bir disiplin olarak ifa-de eifa-den Prof. Dr. Dursun Y›ld›r›m,” Bir milletin hayat›nda yer alan sözlü gele-neklerin bütünüdür”(42) fleklinde de¤er-lendirir.

Sözlü kültürün kapsam›n›; sözlü ge-leneklerde yer al›p tamamen sözlü k›s-men sözlü yarat›lan fakat sözlü geçifl ve-ya iletiflimle fertler ar›snda dolaflan ne-silden nesile intikal eden k›saca bir gele-ne¤i olan ürünlerin tamam› yap› mupte-va biçim ve fonksiyonlar› ne olursa olsun sözlü kültürün kapsam›na girer.”(43) cümleleriyle ifada eden Prof. Dr. D.Y›ld›-r›m, foklorun mahiyeti ile ilgili özellikle-ri flöyle s›ralar: Sözlü olma gelene¤e ba¤-l›l›k, çeflitleme (varyantlaflma), anonim-lik, kal›plaflma. (44) Folklorun kadrola-r›n› ise yine malzemesi tamamen söze dayal› olanlar (atasözleri, bilmeceler, hi-kaye ve destanlar, masal ve türküler...), malzemesi k›smen söze dayall› olanlar (inanç ve adêtler ile merasimler...) mal-zemesi tamamen sözsüz olanlar (mimar-l›k, el sanatlar›, yiyecek, giyim-kuflam). (45) Bunun yan›nda, folklorun konusu olarak görünen baz› kültür mahsulleri-nin ise tarihle alâkal› oldu¤unu söyleyen Prof. Dr. Y›ld›r›m, mimari’nin mimari tarihi içinde, halk tababetinin t›p tarihi içinde, ... incelenmesi gerekti¤ini, bunla-r›n an›lan sahalarda incelenmedi¤i için folklorun sahas›nda incelendi¤i görüflün-dedir.

Milli kültürü folklor alarak kabul eden Prof. Dr. Umay Günay, her toplu-mun geleneklerini her dönemde sürdü-rece¤ini söyleyerek bunlar› kal›p davra-n›fllar olarak görmektedir. Bu gelenek içinde. kaybolmakta olan ile yeni olufl-makta olan oluflumlar› ve terkipleri ce-miyet hayat›nda her an görmek

müm-kündür. Folklor ad› alt›nda inceledi¤i-miz veriler, insan›n zihin yap›s›n›, ruhi ve hissi ihtiyaçlar›n›n, de¤iflmedi¤ini göstermektedir. diyerek, “insan ne kadar geliflmifl bir medeniyet içerisinde yaflar-sa yaflas›n, dar mânâda bir grubun üye-si, genifl mânâda bir milletin vatanday› olmak ihtiyac›ndad›r.” görüfllerini ileri sürerek, folklor ismi alt›nda milli kültü-rün mahall› varyantlar›n›n ve tarihi ka-l›nt›lar›n›n incelendi¤ini söylemektedir. oysa folklor bir k›sm›yla yeni oluflumlar, yeni terkipler, bir k›sm› da yaflan›lan an-daki davran›fl kal›plar›d›r. Folklorun di-namikli¤inden hareketle milli kültür olarak düflünülmesi gerekti¤ini savunan Prof Dr.Umay Günay folkloru, “milli kültür denilen pek çok unsurdan oluflan birikimin tarihi geliflim içinde bir mille-tin çeflitli gruplar› taraf›ndan farkl› ölçü-lerde yaflan›lan verilerin varyantlar› ve bu verileri inceleyen ilim” olarak tarif et-mektedir.(46)

Prof Dr. Fikret Türkmen,”insan ha-yat›n› çepe çevre saran ve beflikten me-zara kadar hayat› düzenleyen örf, âdet, teâmül, anane,gelenek, görenek, töre ve moda gibi sosyal normlar folklar›n ürün-leridir.” (47) diyerek halk edebiyat›n› da folklorun sahas›nda gösterir. Halk ede-biyat›n›n en belirgin özelli¤i olarak ano-nimli¤ini zikreden Prof. Türkmen, halk edebiyat› içinde; destanlar›, menk›bele-ri, halk hikâyelerini, masallar›, f›kralar›, deyimleri, türküleri mânileri (48) vb. sözlü gelenekte yaflayan kültür mahsul-lerini zikreder.

Prof. Dr. Saim Sakao¤lu, halk ede-biyat›n› anonim özellik arzeden edebî mahsuller için kullanmak gerekti¤ini izahla, halk edebiyat› içinde an›lan âfl›k ve tekke edebiyatlar›n›n ayr› düflünül-mesi gerekti¤ini savunmaktad›r.(49) Halk edebiyat›n› ‘bizim olan millî

(7)

edebi-yat’ olarak tavsif eder.

Yüz elli y›ll›k k›sa bir gezintiden sonra k›saca özetlemeye çal›flt›¤›m›z halk, halk edebiyat› ve folklor hakk›nda-ki baz› görüfl ve düflüncelerin ›fl›¤›nda

halk›; millet denilen sosyolojik

mânâda-ki insan toplulu¤unun içtimaî yap›s›n-dan kaynaklanan ifl bölümü, baflka kül-türlerin te’siri, inan›lan dinin uygulama-lar›ndan do¤an dinî ve siyâsî farkl›l›kla-r›n vücûda getirdi¤i bunlafarkl›l›kla-r›n paralele-linde ayr› kabul, zevk ve dünya görüflü-ne sahip, millet olma hususiyetlerinden dolay› birçok müflterekleri olan, bulun-duklar› cemiyete mensubiyet duyan mil-letin fertleridir. Ayd›nlar›n yaratt›¤› me-denî hamleler ve bunlara ba¤l› kültür oluflumlar›n› yaflad›klar› dönem ve me-kân› ile flartlara ba¤l› olarak al›p uygu-lamak onlar› terkip hâlinde zaman za-man ayd›nlara yeniden transfer etmek gibi dinamikli¤e sahiptirler.

Halkbilimi, halkbilim, halk bilgisi, folklor, halk medeniyeti,.... gibi kelime-lerle ifâde olunan folklor veya sözlü kül-türü, bir millete mensup fertlerin gele-nekli ve sözlü olarak nesilden nesile ak-tard›¤› inan›lan, yaflan›lan, tedrisî e¤i-timle kazan›lmayan bilgi birikimi, târihi tecrübe ve realiteye dayanan kültür, kültürün varyantlar› ve bunlar› incele-yen ilmî saha, diye özetlemek mümkün-dür.

Sad›k Kemal Tural edebî eseri ; “malzemesi dil olan; duyguya, hayale ve estetik heyecana dayanan uyar›mlar yo-luyla zihinde yer edebilme gücüne sahip bulunan sözlü ve yaz›l› kompozisyondur. ‹fllenmifl duygu, hayal ve düflünceye yö-nelmifl, estetik endifleden uzak eserleri edebi eser saymak oldukça güçtür.” (50) diyerek edebi eserde, bedii zevk ve heye-can yaratma kabiliyetinin bulunmas› ge-rekti¤ine iflaret eder.

Cemiyette çeflitli sebeplerle tabaka-laflma sözkonusu olunca, her kesimde bulunan insan›n yaflad›¤› zaman ve için-de bulundu¤u çevreiçin-deki hayat flartlar›na göre farkl› zevkleri olacakt›r.Buradan hareketle, halk edebiyat› ve halk edebi-yat ürünleri hakk›nda kullan›lan biraz da tezyif edici ifadelere kat›lmak müm-kün olmaz. Zira, her kesim kendine mahsus edebi zevk edinecek, kabuller dünyas›na uygun bir anlay›fl gelifltire-cektir. Bu anlay›fl içinde de kendilerine mahsus bir estetik de¤ere ulaflacaklar-d›r ki, bunu bir kesimden baflka bir me bakarak de¤il, her ürünü kendi kesi-mi içinde de¤erlendirilmesi ile keflfet-mek mümkün olacakt›r.

Edebi zevk ve estetik anlay›fl bu olunca, binlerce y›ll›k zaman içinde ken-dini yenileyerek günümüze kadar gelen halk edebiyat› için, milletimizin ortak zevkine hitabeden, gelenekli bir yap›ya sahip, ayd›nlar taraf›ndan vücuda geti-rilen edebi ürünlerin d›fl›nda kalan, za-man zaza-man bu edebi ürünleri alarak kendi zevk ve estetik anlay›fl› içinde yo-rumlay›p te’lif olunan eserlerdir, demek mümkün olur. Sanatç›-toplum iliflkisi içinde, toplundan ald›¤› bilgi birikimi ve tecrübeyi kendi mant›¤› içinde ve toplu-mun sanat anlay›fl› parelelinde yorumla-yarak yeniden topluma veren flah›slar›n meydana getirdi¤i, karfl›l›kl› mesaj ta-birlerden, halk›n teveccühünü kazanm›fl en kompleks eserlere kadar olan, yaz›l› ve sözlü gelenekte yaflayan eserleri de dahil etmemiz. gerek.

Halkbilimi ve halk edebiyat›n›n gü-nümüzdeki problemi, halkbilimi ve halk edebiyat› ürünleri ile bunlar›n temsilci-lerinin statik bir yap›da olmas› ve öyle olmaya zorlanmas›d›r. Dolay›s›yla dina-mik olan bu unsurlara statik bir yakla-fl›m sergilenmektedir.

(8)

‹ster halk edebiyat›, ister halkbi-lim, ister sözlü gelenek diyehalkbi-lim, milli kültür unsurlar›m›zdan olan bu ürünler, milleti yaflatan yegane hayat a¤ac›d›r. Milli ›rsiyeti belirleyen ortak davran›fl kal›plar› olarak varl›¤›n› sürdüren bu unsurlar, milletin hayat tarz› ve dünya görüflünde var olan prensipler ve onlar›n pratikleridir.

D‹PNOTLAR

1) Dursu YILDIRIM, Türkiye'de Folklor Araflt›rma-lar›n›n Geliflme Devreleri, fiükrü Elçin Arma-¤›n›, Ankara 1983, s 115-128

2) S. Kemal TURAL, Kültürel Kimlik Üzerine Dü-flünceler, Ankara 1988, s. 29

3) Kenan AKYÜZ, Bat› Te'sirinde Türk fiiiri Antolo-jisi, Ankara 1970,

4) YILDIRIM, a.g.m.

5) ‹. KUNOS, Türk Halk Edebiyat› (Haz. : Tuncer Gülesoy), ‹stanbu 1978, s. 40-50

6) a.e., s. 22 7) a.e., s. 63 8) YILDIRIM, a.g.m.

9) fiükrü ELÇ‹N, Halk Edebiyat›na Girifl(2. Bs.), Ankara 1986, s. 2-3

10) a.e., s.3

11) YILDIRIM, Türk Folklor Araflt›rmalar›n›n Prob-lemleri, Erdem, S:2 (May›s 1985), s. 545- 557 12) a) YILDIRIM, a.g.m.

b) Hikmet D‹ZDARO⁄LU, Bizde Folklor Konu-sunda ‹lk Yaz›, I. Milletleraras› Türk Folklor Kongresi Bildirileri I.C (Genel Konular), An-kara 1976, s.89-95

13) YILDIRIM, a.g.m.

14) Ziya Gökalp, Türkçülü¤ün Esaslar› (Haz›rlayan: Mehmet Kaplan), ‹stanbul 1976, s. 41 15) a.e.

16) M. Fuat KÖPRÜLÜ, Edebiyat Araflt›rmalar›, tanbul 1986, s. 221, Türk Edebiyat› Tarihi, ‹s-tanbul 1986, s. 156 17) KÖPRÜLÜ, Türk Edebiyat› Tarihi, s. 4 18) a.e., s. 3 19) a.e., s. 3 20) a.e., s. 156 21) YILDIRIM, a.g.m. 22) a) a.m.

b) R›za Tevfik Bölükbafl›, Folk-lor "Folk-lore", Peyam-› Edeb, 20 fiubat 1329 R›za Tevfik'in Tekke ile ilgili Makaleleri (Haz›rlayan,: A.Uç-man), Ankara 198, s. 56, 64

23) YILDIRIM, a.g.m

24) YILDIRIM, Türk Folklor Arafl›t›rmalar›n›n Problemleri, ...

25) F. R›za GÜLO⁄LU, Halk Kitaplar›na Dair,

‹s-tanbul 1937

26) fiükrü ELÇ‹N, Halk Edebiyat› Araflt›rmalar› II, Ankara 1988, s. 50-55

27) YILDIRIM, a.g.m. 28) YILDIRIM, a.g.m.

29) GENNEP, Arnold von, Folklor (Tercüme: P. Na-ili Boratav), ‹stabul 1939

30) SA‹NTYVES, P. Folklor ve Edebiyat I, ‹stanbul 1982, s. 27

32) a.e., s. 25-34 33) a.e., s. 165-166 34) a.e., s. 34

35) ay., 100 Soruda Halk Edebiyat›, ‹stanbul 1978, s. 5 - 19

36) a) Haluk ÖZALGAN, Zaman-Mekan Eksenle-rinde Halkbilimi. Ankara 1984, Tahir Alangu, Halk Bilgisi Üzerine Görüfller I, Folklora Do¤-ru, s.7 C:I, S: 2 (1969), s. 7-14

b) Halk Bilgisi Üzerine Görüflleri, Folklor ve Turizm Y : 1 C : I, S : 1 (1972), s.26-31. 37) Hamit Zübeyr KOfiAY, Makaleler ve

‹nceleme-ler, Ankara 1974, s.16.

38) a) Orhan ACIPAYAMLI, Folklor Konusunda De¤iflik Anlay›fllar, II. Milletleraras› Türk Folklor Kongresi Bildirileri I.C. (Genel Konu-lar), Ankara 1982, s.27-30

b) Türkiye'de Kurulan ‹lk Folklor Okulu, III. Milletleraras› Türk Folklor Kongresi Bildirile-ri I.C. (Genel Konular), Ankara 1986, s. 13-22 39) fiükrü ELÇ‹N, Halk Edebiyat›na Girifl, s.1 40) a.e., s.3-4

41) YILDIRIM , Folklor ve Ça¤dafl Kültür Modeli-miz Üzerine Görüfl ve Düflünceler, Birinci Mil-li Kültür fiuras›, Ankara 1982, s.425-429. 42) a.y., Türkiye'de Folklor Araflt›rmalar›n›n.... 43) a) a.y., Sözlü Kültür ve Folklor Kavramlar›

Üzerine, Milli Kültür, C: S: (Ekim 1982), s. b) Folklor ve Ça¤dafl....

c) Sözlü Kültür ve Folklor Kavramlar› Üzeri-ne Düflünceler, Milli Folklor, C:I, Y:I, S:3 (Ey-lül 1989), s.16-17.

44) a.y., Türk Folklor Araflt›rmalar›n›n...

45) a.y., Sözlü Kültür ve Folklor Kavramlar› Üzeri-ne Düflünceler,...

46) Umay GÜNAY, Folklor Nedir? TFA 1987, Anka-ra 1987, s.23-30

47) Fikret TÜRKMEN, Folklor Derleme Metodlar›, ‹zmir 1989, s.14.

48) a.e., s.1-5

49) Saim SAKAO⁄LU, Baz› Ayd›nlar›n›za Bir Türlü Sevdiremedi¤imiz Halk Edebiyat›m›z. Milli Folklor, Y:1, C:I, S:1 (Ocak 1989), s.4-5 50) TURAL , Zaman›n Elinden Tutmak, ‹stanbul

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu itibarla, sağlık hizmetleri açısından 1980’lerden sonra dünya ölçeğinde artan reform arayışları ve uygulamaları, küresel reform dalgasının hasta ve sağlık

Prepare di yüzeyinin pürüzlülü ünün art r lmas yla yüzey alan n n artaca ve buna ba l olarak da tutuculu un artaca sonucuna var ld.. Anahtar kelimeler: Tutuculuk,

Bu araştırma, viyolonsel öğretim programı hazırlama ve geliştirme çalışmalarına katkıda bulunmak için eğitim fakülteleri müzik eğitimi ana bilim dallarında

Conference on Educational Science (ICES’08), 1137-1146. Ankara: Pegem AYayıncılık. “Ortaöğretim fizik 9 ders kitabı değerlendirme raporu.” Ders Kitabı Yazarlarına, MEB

Tablo 6 incelendiğinde araştırma konusu düğüm sözcüğün en sık CANLI kaynak alanı kapsamında kurgulandığı ve özellikle “insan yerine gönül” uzanımının

Din, büyü, tabu kavramlarıy- la ilgili kısaca bilgi verdikten sonra esas mevzumuz olan Dede Korkut Kitabı’nda yer alan dinsel, büyüsel ve tabusal uygulamaları

2008 yılında Doğu Kazakistan ve Uygur Sincan Özerk Bölgesinde yapılan etnografik alan çalışmaları sonucunda geleneksel meslekler ve geçim kaynakları,

Center for West European Studies, Indiana University Summer Fellowship, 1982.. Ford Foundation grant, 1983 International Communication Agen- cy