• Sonuç bulunamadı

Bir hamiyyet dersi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Bir hamiyyet dersi"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

9 - S - 1951 VATAN’m İLÂVESİ

rreı mo

/"• ece yarısından biraz sonra

gar büfesinin kapısı hafif bir gıcırtıyla açıldı. İçeriye, on, on iki yaşlarında bir çocuk gir­ di. Sarı benizli, çelimsiz bir şeydi. İlk bakışta insanda ve­ remli veya hâd derecesede sıt­ malı olduğu hissini uyandırıyor­ du. Sırtında yer yer yırtılmış eski bir ceket, onun altında ya­ malı bir pantolon, kirden siyah­ laşmış çıplak ayaklarında da ol­ dukça yeni kunduralar vardı. Kapı arkasında durarak ürkek bakışlarını köşede; banko önün­ deki katar mcmurlarile şakala­ şarak hiç bir kayda tâbi olma­ dan kahkahalar savuran, başı ustura ile kazınmış şişman pat­ ron üzerinde bir müddet gez­ dirdi. Patron onun mevcudiye­ tinden haberdar olmamıştı, ola­ cağa da benzemiyordu. Fersin gözleri garsonlara kayarken on lardaki korku yavaş yavaş kay­ boluyordu. Çünkü garsonlar da ona bir şey söylememiş, onu kapı dışarı etmemişlerdi. Kirli vp dağınık saçların gölgelediği bakışları tam bir emniyete ka­ vuşunca ekserisinin başı, uy­ kunun göz kapaklarında her ge­ çen dakika biraz daha fazlala­ şan ağırlığına tahammül ede- miyerek masadaki kollar üzeri­ ne düşen yolcuları tetkike ko­ yuldu. Gözlerinde mahiyeti pek belli olmıyan ümitlerin kaynaş­ ması vardı. Tetkik, dakikalar boyu sürdü. Sonra yavaş yavaş pencere önündeki ilk masaya doğru ilerledi. Masa önüne ge­ lince kolunu uzattı, avucunu a- çarak sessizce durdu. Orada o- turan Uç kişiden ikisi uyuyor, biri de başı avuçları içinde dı­ şarıyı seyrediyordu. Neden son­

ra çocuğun mevcudiyetinden

haberdar olan b uadam başını ' yarı çevirerek şöyle bir baktı. Gözlerinde bir acıma hissinin görünmesile kaybolması bir ol­ muş, yardım edeceğini belirte­ cek bir harekette bulunmamış­ tı. Hattâ rahatsız edildiği için kızmıştı bile.. Çocuk buna rağ­ men bir dakika kadar bekliye- rek bir kadınla erkeğin bulun­ duğu ikinci masaya geldi, yine sessizce durdu. Bacaklarının ve kirli cılız parmaklarının hafifçe titrediği farkediliyor, garsonla­ rın, yeni bir müşteri gelsin ve­ ya gelmesin; bir çalar saat gibi muayyen kelime ve cümleleri muayyen fasılalarla haykırma­ ları keskin bir rüzgâr gibi onu iliklerine kadar üşütüyordu. Da kikalarca durduğu halde gazete okumakla meşgul bulunan ka­ dın ona bir kerecik bakmadı bi­ le.. Acıklı söz ve hareketlerle yolcuları merhamete davetten kaçman çocuk elini yavaşça in­ direrek beş kişilik bir grupun

bulunduğu üçüncü masa önüne ] geldi, fakat kolunu kaldırıp a- j

vucunu açmadı artık. Kimbilir,

merhamet dilenmek belki de o- \

na ağır gelmeğe başlamıştı. Beş kişiden uyanık olan ikisi onu yukarıdan aşağı bir süzüverdi­ ler, o kadar.. Çocuk; ilk iki ma­ sadaki gibi burada fazla bekle­ medi. Hemen geri dönerek orta- , daki uzun masanın sandalyele­ rinden birine çöküverdi. Ya kendinde diğer masaları dola­ şacak kuvvet bulamamış veya geri kalan yolcular hakkında da hükmünü vermişti. Oturun­ ca dirseklerini masaya dayıya- rak; gözleri muayyen bir nok- • tada dakikalarca sessiz bekle­ di. Sonra; kabahati olduğu için

azarlanacağından korkan bir

tavırla başını sağa döndürerek ' seslendi: «Garson abi.. Garson

abi..» Olup bitenleri kayıtsız

MEMVUH ŞEVKET

seyreden, bu kabil hâdiselere kanıksamış oldukları her hare­ ketlerinden belli olan garson­ lardan biri sanki hiç bir şey

olmamış gibi, «Buyurun be­

yim» diye bağırarak yanına

geldi ve sordu: «Emriniz?» Ço­

cuk onun yüzüne bakmadan,

«Çorba istiyorum» dedi. Garson sırıtarak tezgâha döndü: «Ver bir çorba.» diye bağırdı. Bir iki dakika sonra da getirdiği çor­

baya havada bir daire çizdire­ rek önüne koydu. Çocuk; ken­ disini seyreden olup olmadığını anlamak ister gibi ürkek bakış­ larını salonda gezdirdi, sonra yavaş yavaş çorbayı içmeğe baş ladı. Günlerdir aç olan bir in­ san hali yoktu onda.. Bir iki ka­ şıkta bir duruyor, dalıyor; ba-

kışlarile çok uzaklara gittiği

belli oluyordu. Fakat bu bakış­ lardan niçin dilenmek zorunda

kaldığını, toplıyacağı paralarla ne yapmak istediğini anlamak Jüçtü.___

Çocuk çorbayı bitirmişti ki büfenin kapısı tekrar açıldı. I- çeriye; sırtında soluk, eski bir palto, başında; etrafına siyah şerit çekilmiş gibi yağlı bir kas ket, ayaklarında lâstik ayakka­

bılar bulunan, sakalİarı uza­

mış, kırk, kırk beş yaşlarında bir adam girdi. Sağ elinde ni­

kelden yapılmış bir sigara ta­ bakası bulunuyordu. Hareketle­ rinden, donuk bakışlarından ve garsonlardaki hareketsizlikten buranın yabancısı olmadığı an­ laşılıyordu. Hemen duvar tara­ fındaki ilk masanın önüne gel­ di. Elindeki tabakayı ileri doğ­ ru uzatarak sesinin tonuna ve bakışlarına verdiği acmdırıcı ve inandırıcı ifadeyle konuşma­ ğa başladı. Hastaneden yeni çık

tığını, yirmi dört saattir bir lok ma ekmek yemediğini, memle­ kete gidecek yol parası olmadı­ ğından tabakasını satmağa mec bur kaldığını, yarı fiyatına ve­ receğini söylüyordu.

Bütün masalar önünde ayni konuşmayı bazan biraz geniş­ leterek yapmasına rağmen ne tabakayı satmağa, ne de ufak bir yardım teminine muvaffak olabildi. Yolcular onu da çok­ tan unutmuşlar, fakat bir kişi, çocuk, onun bütün hareketle­ rini takip etmişti. Nitekim a- dam iki sandalya ilerisine otur­ duktan bir iki dakika sonra on­ da bir kımıldama oldu. Yavaşça yerinden kalkarak adamın ya­ nma geldi. Bir kaç saniye karşı­ lıklı bakıştıktan sonra sordu:

— Karnın aç mı amca? Adam beklemediği bu hitap

ve hareket karşısında şaşırmış tı. Çocuğun kendisile alay et­ mediğine emin olduktan sonra cevap verdi.

— Neye sordun?

Çocuğun kılık kıyafetile sor­ duğu sual arasındaki tezat a- damda haklı bir merak uyan­ dırmıştı.

— Sana çorba ısmarlıyacak- tım.

Adam çocuğu tepeden tırna­ ğa bir kere daha süzdükten son­ ra:

— Aç, dedi, sabahtanberi bir lokma bir şey yemedim.

Çocuk; bakışlarını üzüntüyle adamın üzerinde gezdirdi, de­ rin bir İç geçirerek geri döndü ve seslendi: «Garson abi..» Gar­ son yanlarına gelmek üzere bir iki adım atmıştı ki ilâve etti: «Amcaya da bir çorba getir.» Çocuğun sesine bir canlılık gel­ mişti. Biraz sonra adam garso­

nun getirdiği çorbayı içmeğe

başladığı zaman çocuk tekrar sordu:

— Başka bir şey ister misin amca?

— Paran varsa bir de sigara al.. Başım dönüyor.

Garsona tekrar seslenerek bir sigara getirmesini söyledi. Fa kat garson çoğalan talep karşı­ sında şüpheye düşmüş olacak ki sigaranın cinsini sorduktan sonra, «Paraları peşin ver ba­ kalım kçük bey. dedi, Yirmi beşerden elli çorba, yirmi siga­ ra;, yetmiş . kuruş.» Çocuk eli­ ni ceketinin iç cebine sokarak

bir avuç bozuk para çıkardı.

Garsona istediğini verdikten

sonra adama döndü.

— Senin yatacak yerin var mı? diyp sordu.

— Yok, param olsaydı hana gidecektim.

Çocuk geri kalan paraları sa­ yarak bir miktarını adama ver­ di, geri kalanı cebine yerleştir­ di:

— Bununla, dedi, hana gi­ dersin amca..

Adam çorbayı bitirmiş, siga­ radan bir tane yakmıştı. Çocuk onu huzurla, hazla seyrediyor­ du. Fakat bu çok sürmedi. Ak­ lına bir şey gelmiş gibi birden­

bire kalkarak, «Ben gidiyo­

rum» dedi ve kapıya doğru yü­ rüdü. Çıkacağı" sırada telâşla geri döndü. Fersiz gözlerinde bir anda beliriveren gururla, patrona, garsonlara, sonra müş­

terilere baktı ve geldiği gibi

sessizce çıkıp gitti. Fakat bu bakışları hemen hemen hiç kim se görmemişti. Onu yalnızca; iyilik yaptığı adamın iğrenç ve şeytanî gülüşleri uğurladı.

Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Altın ve gümüş madenciliğinde arama, üretim ve rafinasyon faaliyetlerinde bulunan firmalar bir araya gelerek K ıymetli Metal Madencileri Derneği kurdu.. Dokuzu yabancı 14

Yava ş Şehir olmak için gürültü kirliliğini ve hızlı trafiği kesmek, yeşil alanları ve yaya bölgelerini artırmak, yerel üretim yapan çiftçilerle bu ürünleri satan

Hadimoğlu Konağında, üst kattaki iki başodanın güney duvarında, ahşap do- lapların üzerinde ve üst kattaki helânın doğu duvarında üç manzara resmi yer alır..

lerek her bir koroner arter iç in ayrı ayrı olmak üzere koroner y avaş akım olan damarda kontrast progres- yonu iç in gere kli olan TIMI f rame sayıs ı hesaplan-.

bulguların iskemi ile korelasyon göstermediğini sap- tamışlardır (13). Bu çalışma 12 hasta ile yapılmı ş ve hiçbir vakada koroner yavaş akım bildi rilmemiştir. Daha

( abiasyon sonrası İA VİF devam eden 8 hastanın.. Tezcan ve ark.: Yavaş Yol Abiasyonunun Başarısım Değerlendirmede Hızlı Atriyal Uyan Sırasmda Elde Edilen

Bu vakada postpartum kanama sonrası yavaş şekilde gelişen ve yıllar sonra tanısı konulan Sheehan send- romu ve buna bağlı olarak gelişen empty sella sunul-

Aşağıdaki tümcelerden hangisinin sonuna nokta(. Aşağıdaki tümcelerin hangisinde noktalama yanlışı yapılmamıştır ? a) Bin bilsen dahi bir bilene danış?