2
T
İlk M or.liıi M e b u su n R eisiAHMET RIZA
Bevtn
HATIRALARI
31 Mart vak’ası niçin
O»ve nasıl oldu ?
Meclisi Mebusan bir akşam üstü Kâm il Paşanın azline karar verdi. Hüseyin Cahid Bey tara- ' fm dan Sadrâzamın isticvabı için bir takrir verilmişti. Kâm il P a şa, Meclis'n küşadındanberi d a hilî ve haricî siyaset hakkında bir şey söylememişti.
Kâm il Paşa, Meclise gelmek istemediği cihetle, Meclis de ken dişine emniyet etmed iğini bildir mişti.
B u kararı Saraya tebliğe beni memur ettiler. Talât Bey (P aşa) ile kalktım, gittim. Başkâtib v a- sıtasile Sultan Abdülham ide ar- zettik. M ühürü aldırmak için bi rini göndermiş, Kâm il Paşa ver memiş, yarın sabah bizzat m ü- hürü getirir ve arzı keyfiyet e- derim demiş. Biz ısrar ettik, Hün k âr bir ikinci adam daha gön derdi. Kâm il Paşa tezkere yaz mış, mühür gelene kadar saatler geçti, Sadarete üç namzed göste rildi, başta Hüseyin Hilmi P aşa nın tayinini istemiştik. Cevabı muvafakat alındı. Oradan kalk tık, Nişantaşında Hüseyin Hilm Paşanın konağına gittik, kar ya ğıyordu. K ira arabasının atları nın ayakları kardan kayıyor, ge- ceyarısı tenha yokuşta, ikimiz de yaya yürümeğe mecbur olduk.
Hüseyin Hilmi Paşanın kona ğında herkes uyuyormuş, kapıy» açtırmak bir saat sürdü. Gecelik kıyafeti ile geldi, meseleyi an lattık. M übarek adam nazlanma ğa başladı. Sadareti kabul etme di. Hayli uğraştık. Meclisin zahiı
olacağından bahsettik, güçbelâ kandırdık. Oradan çıktık. Orta lık ağarmaya başlamıştı. Şeref
sokağındaki kulübe geldik, yat tık, bir müddet sonra 31 Mart hâdisesi oldu.
Menılekçt İdaresine dair yapılan tenkidler Meclisi Mebusanın küşadını müteakıb memlekette gizli ve gayrimesul bir kuvvetin mevcu diyetinden şikâyet olunmağa baş landı. B ir akşam Alm anya Se faretinde yemeğe davetli idik. Ta anıdan sonra Sefir Baron Marşal benim yanıma gelerek bu mese leyi açtı. (İnkilâbı îttihad ve Te rakki yaptı, halbuki memleketi başkaları idare ediyor, ne için kuvvei icraiyeyi elinize almıyor sunuz. Hükümetten şikâyet edi lecek olursa ben ne yapayım Cemiyet öyle istiyor diyor, C e miyet ise meydana çıkmıyor mesuliyetten korkuyor gibi gö- rünüjmr) dedi.
Bunu rüfekâma söyledim Talât Bey Dahiliye Necaretini, Cavid Bey Mâliyeyi almağa ka
rar verdiler. Benim arzum İtti- had ve Terakki erkânının de- vairı hükümette Müsteşar sıfa* tile işe başlamaları idi. Hüseyin Hilmi Paşa buna mâni oldu. N a zır yanında hem Müsteşar, hem mebus olmak işimizi "bozar de di. Ben ise bilâkis Nezarete bir kuvvet olduğu gibi Müsteşarın
• da işe alışmasına medar olur itikadında bulunuyordum. B ir i- ki sene böyle Müsteşarlıkta kal dıktan sonra Nezarete geçerse acemi olmaz, diyordum.
Meşrutiyetin iptidasında Îstan- bula geldiğim zaman Kâm il P a şa Sadrâzam idi. Hükümeti pek zayıf görmüştüm. Sultan A bdü l- hamidin hükmü kalmamıştı Memleket metin, cesur, mücer- reb eller istiyordu.
31 Mart vakası bu mütaleamı bu endişemi takviye etti, bunun için nutuklarımda daima metin bir hükümete ihtiyaç olduğunu söyledim. Memleketin felâketin den dolayı benim teessürüm zi yade idi. Ziyade olması yalnız va tana fartı muhabbetimden değil, bende fazla olarak bir de azab vicdanı vardı. O da milletin başı na bu adamları getirmeğe sebeb olmaklığımdır.
(Hüseyin Hilmi Paşa, M eşru tiyet ilân edildiği vakit Rumeli Vilâyatı Şelâlesi Müfettişi Um u misi bulunuyordu.
Meşrutiyetin ilânından on üç gün şonra Sadarete getirilen Kâ mil Paşa kabinesinde Dahiliye Nazırlığı kendisine verildi. İki ay sonra istifa eden Kâmil Pa şanın yerine de 31 kânunuevvel 1324 tarihinde Sadrâzam oldu.
31 Mart vakasında1 Sadaretten
istifa etti. Sultan Reşad zama nında bir defa daha Sadarete ge tirilen Hüseyin Hilmi Paşa bu nu takiben âyan atalığına nas-
bolunmuş, Gazi Ahm ed Muhtaı Paşa kabinesinde Adliye Nazır- I
lığını kabul etmiş ve son olarak da Viyana Sefirliğine tayin edil mişti.
Mütarekeden sonra Viyana ci varındaki köşkünde vefat etti.)
31 M art V a k ’ası
31 Mart günü sabahı îstanbula inmek üzere hazırlanmıştım. Mec lisi Mebusanı asker basmış diye bir telgraf aldım, aile halkı te lâş ettiler. Fakat ben her ne olur sa olsun Meclisten Re's mesul dür dedim, inmeğe karar ver dim.
Kapıdan çıkacağım esnada bir telgraf daha geldi, diğerini teyid ediyordu. Ben gene ehemmiyet vermedim. Şimendöfer istasyo nunda beklerken îstanbuldan tren geldi. Çıkanlara sorduk, İs- tanbulda askerin isyan ettiğini söylediler. Orada tesadüf ettiğim iki zabit bana îstanbula inme memi tavsiye ettiler. Ben yolum da devamla Sirkeciye vardığım da orada bir kaç kişi önüme çı karak askerin aleyhimde oldu ğunu, Meclise gitmememi söyle diler. Vükelâyı sordum, Babıâli- de olduklarını öğrendim. Evvelâ Babıâliye uğramayı evlâ gördüm B ir arabaya bindim yalnız başı ma Babıâliye gittim. Vükelâ top tanmış istifa ile uğraşıyormuş İçeriye haber gönderdim, kor kularından beni derhal kabul et mediler. Ben salonda beklerken M urad Bey geldi, Meşrutiyet teh likededir, ne yapıyorsunuz? de di. Nihayet Vükelâ ile görüştü ğüm zaman istifalarını vermiş olduklarını öğrendim.
Sadrâzam Hüseyin Hilmi Paşa bana: «B u herifler sizin başınızı istiyorlar, hemen istifa ediniz» dedi. Ben telefonla Meclisi M eb - usanda Bolu mebusu Habib Beyle konuştum. O da, âsilerin beni öldürmek istediklerini ve Meclise gelmek hata olduğunu söyledi.
Harbiye Nezaretile de konuş tum. Mahmud Muhtar Paşa ora da idi, emrederseniz mevcud askerle çıkayım, Babıâliye ge leyim, dedi, tabiî istemedim ve pek isabet ettim.
Ben evvelâ donanmadan biri ne iltica etmeyi düşündüm, son ra Mavro Kordato Beyle birlikte Beyoğluna geçmek istedim. B un lar olmayınca Hariciye Nazırı Rifat Paşanın tavsiyesi üzerine Babıâli Hariciye Nezareti oda sında kalmayı münasib gördüm. Sudi Bey geldi, Talât Bey ile Nazım Efendinin Şehzadeba- şında bir evde saklanmış olduk larını, beni de oraya götürecek lerini söyledi. B ir araba getir meğe gitti. B ir parça peynir ek mek ısmarladım. B ir saat sonra
araba geldi. Pencereden görü yordum, Südi Bey yukarı çıka na kadar arabacı kaçıp gitti.
Topçu zabiti ... Efendi de gel di, güneşin batmasını, ortalığın biraz kararmasını bekledik, saat yarımı geçe paltomun yakasını kaldırarak, burnuma mendil tu
tarak Babıâli kapısından çıktık. Sapa sokaklardan dolaşarak' Şeh zadebaşmda A li Cemal Beyin e- vine vardık. Talât Bey ile N a zım Efendiye ilk sözüm: «M eş rutiyet tehlikeyi atlattı» oldu.
(Arkası var)
M^ıbci Af>ıvıerue iMdiıuut oeııeyı
Taha Toros Arşivi