• Sonuç bulunamadı

Hamdullah bin Hayreddin Efendi'nin "Fuyûzu'l-İtkân fî Vücûhi'l-Kur'ân" adlı eserinin tahkîki ve kıraat ilmi açısından değerlendirilmesi /

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Hamdullah bin Hayreddin Efendi'nin "Fuyûzu'l-İtkân fî Vücûhi'l-Kur'ân" adlı eserinin tahkîki ve kıraat ilmi açısından değerlendirilmesi /"

Copied!
434
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C

NECMETTİN ERBAKAN ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

TEMEL İSLAMİ BİLİMLER ANABİLİM DALI KUR'AN-I KERİM OKUMA VE KIRAAT BİLİM DALI

HAMDULLAH BİN HAYREDDİN EFENDİ’NİN

“FUYÛZU’L-İTKÂN FÎ VÜCÛHİ’L-KUR’ÂN”

ADLI ESERİNİN TAHKÎKİ VE KIRAAT İLMİ AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ

AHMET OKUR YÜKSEK LİSANS TEZİ

DANIŞMAN

Yrd. Doç. Dr. ALİ ÇİFTCİ

(2)
(3)
(4)
(5)

iv

T.C.

NECMETTİN ERBAKAN ÜNİVERSİTESİ

Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Öğre

n

cin

in

Adı Soyadı AHMET OKUR

Numarası 138106011020

Ana Bilim / Bilim Dalı

TEMEL İSLAMİ BİLİMLER ANABİLİM DALI /

KUR'AN-I KERİM OKUMA VE KIRAAT BİLİM DALI

Programı Tezli Yüksek Lisans X

Doktora

Tez Danışmanı Yrd. Doç. Dr. Ali ÇİFTCİ

Tezin Adı

HAMDULLAH BİN HAYREDDİN EFENDİ’NİN

“FUYÛZU’L-İTKÂN FÎ VÜCÛHİ’L-KUR’ÂN” ADLI

ESERİNİN TAHKÎKİ VE KIRAAT İLMİ AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ

ÖZ

HAMDULLAH BİN HAYREDDİN EFENDİ’NİN

“FUYÛZU’L-İTKÂN FÎ VÜCÛHİ’L-KUR’ÂN” ADLI ESERİNİN TAHKÎKİ VE KIRAAT

İLMİ AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ

Tezimizde, Hamdullah bin Hayrettin Efendi’nin kıraat ilmine dair telif ettiği FUYÛZU’L-İTKÂN FÎ VÜCÛHİ’L-KUR’ÂN isimli eserini tahkik edip inceledik. İki ana bölümden oluşan tezimizin ilk bölümünde Hamdullah bin Hayrettin Efendi’nin hayatını ve eserlerini tanıttık. Hamdullah bin Hayrettin Efendi’nin kıraat ilminde âlim olmasının yanında edebiyat alanında eserlerinin olduğunu ve Ayasofya’da hatiplik görevini icra ettiğini gördük. İkinci bölümde

FUYÛZU’L-İTKÂN FÎ VÜCÛHİ’L-KUR’ÂN isimli eseri değerlendirdik. Müellifin

eseri, birçok kaynaktan yararlanarak şematik uygulama ile yazdığını belirttik. Ayrıca

müellifin üç kıraat imamı لخ عي عج rumuzlandırmasını ilk defa kulandığını ve sonraki

dönemlere etkisinin günümüze kadar ulaştığını belirttik. Üçüncü bölümde ise bu kıymetli eserin tahkik edilmiş metnini verdik.

(6)

v

T.C.

NECMETTİN ERBAKAN ÜNİVERSİTESİ

Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Öğre

n

cin

in

Adı Soyadı AHMET OKUR

Numarası 138106011020

Ana Bilim / Bilim Dalı

BASIC ISLAMIC SCIENCES / QURANIC RECITATION

Programı Master’s Degree X

Doctoral Degree

Tez Danışmanı Yrd. Doç. Dr. Ali ÇİFTCİ

Tezin Adı

THE CRITICAL EDITION OF HAMDULLAH B. KHAYRUDDIN EFENDI’S WORK "FUYÛD ITQAN FI WUJUH

AL-QUR’AN" AND ITS EVALUATION FROM THE PERSPECTIVE OF

QUR’AN RECITATION SCIENCE

ABSTRACT

THE CRITICAL EDITION OF HAMDULLAH B. KHAYRUDDIN EFENDI’S WORK "FUYÛD AL-ITQAN FI WUJUH AL-QUR’AN" AND ITS EVALUATION FROM THE PERSPECTIVE OF QUR’AN RECITATION SCIENCE

Our thesis deals with the critical edition and evaluation of Hamdullah b. Khayruddin Efendi’s work "Fuyûd al-Itqan fi Wujuh al-Qur’an". It consists of three main chapters. The first chapter deals with the life and works of Hamdullah b. Khayruddin Efendi. We discovered that Hamdullah b. Khayruddin Efendi, besides being a scholar of Quranic recitation, has also works in literature and is the khateeb/preacher of the Hagia Sophia mosque. In the second chapter, we have evaluated his work "Fuyûd al-Itqan fi Wujuh al-Qur’an". We have shown that the author wrote his work using many sources and with a diagrammatic application. We

have also shown that the author used the abbreviations ( لخ عي عج ) for the three

scholars of recitation for the first time and that the affect is still seen today. In the third chapter we have given the fulltext of the critical edition.

(7)

vi İÇİNDEKİLER KISALTMALAR………...…vi TRANSKRİPSİYON………..………...…..…vii i ÖNSÖZ………..………...……....ix

1. HAMDULLAH B. HAYREDDİN EFENDİ’NİN HAYATI VE İLMİ KİŞİLİĞİ.………..………...………1

1.1 Hayatı………...…...…1

1.2 İlmi Kişiliği………..………...….…...1

1.3 Eserleri ( Kıraat alanında eserleri, diğer alanlardaki eserleri )……..…….2

1.4 Müellif Döneminde Siyasi, Dini, İlmi Hayat……....……….……3

2. “FUYÛZU’L-İTKAN FÎ VÜCÛHİ’L-KUR’ÂN” İSİMLİ ESER İLE İLGİLİ BİLGİLER………..………..………6

2.1 Eserin Nüsha Örnekleri ve Kütüphane Kayıtları…..………...6

2.2 Eserin Adı, İçeriği, Üslûbu………..………...…33

2.3 Eserin dayandığı kaynaklar ve sonraki dönemlere etkisi………...33

2.4 Eserin tahkikinde izlenen yöntem………..………...…………...….33

3. SONUÇ………..….…...…36

4. KAYNAKÇA……….………...37

(8)

vii KISALTMALAR b. : Bin, ibn Bkz. : Bakınız c. : Cilt h. : Hicri ö. : Ölümü, ölüm tarihi

r.a : Radıyallahü anh

trs. : Tarihsiz

vb. : Ve benzeri

vd. : Ve diğerleri

yy. : Yüzyıl

İfav : Marmara Üniversitesi İlahiyat Vakfı Yayınları

D.İ.B : Diyanet İşleri Başkanlığı

(9)

viii

TRANSKRİPSİYON İŞARETLERİ

س : İstanbul Nüshası ( Ana Nüsha )

ا : Ankara Nüshası ز : İzmir Nüshası ( ا ) : Nâfi ( ب ) : Kâlûn ( ج ) : Verş ( د ) : İbn. Kesir ( ه ) : Bezzî ( ز ) : Kunbül ( ح ) : Ebû Amr ( ط ) : Dûrî ( ى ) : Sûsî ( ك ) : İbn. Amir ( ل) : Hulvâni ( م) : Dâcûni ( ن) : Âsım

( ص ) : Ebu Bekir Şu’be

( ع ) : Hafs

( ف ) : Hamza

( ض ) : Halef

( ق ) : Hallâd

(10)

ix ( س ) : Ebu-l Hâris ( ت ) : Hafs-ı Dûri ( عج ) : Ebû Cafer ( يع ) : İsa İbn. Virdan ( مج ) : Süleyman İbn. Cemmaz ( عي ) : Şeyh Yakup ( سي ) : Ruveys ( هح ) : Ravh ( لخ ) : Halef-ül Âşir ( حس ) : İshak ( هس ) : İdris

(11)

x

ÖNSÖZ

İlimlerin en şereflisi sayılan Kur’an ilimlerinin ilk kaynağı ve en önemlisi kıraat ilmi birçok ilim dalına hizmet etmiş bir bilimdir. Kıraat ilmi Kur’an-ı Kerim’in nazil olduğu andan itibaren var olmuştur.

Osmanlı döneminde bütün İslami ilimlere önem verildiği gibi kıraat ilmine önem verilmiş ve kıymetli eserler ortaya konulmuştur. Kıraat İlmi bünyesinde birçok müellif ve eser olmasına rağmen bunların bir kısmı gün yüzüne çıkmış, bir kısmı ise hala kütüphane raflarında gün yüzüne çıkarılmayı beklemekte ve maalesef bir kısmı ise yok olup gitmiştir. İşte gün yüzüne çıkarılmayı bekleyen bu eserlerden biri de 15.yy âlimlerinden Kanuni Sultan Süleyman döneminde yaşamış, edebiyatçı ve kıraat yönüyle tanınman Hamdullah b. Hayrettin Efendi’nin “Füyûzü’l-İtkân fî

Vücûhi’l-Kur’ân” adlı eseridir. Eserin içeriğinde on kıraat arasındaki farklılıklar

kaleme alınmıştır. Eserin mevcut yazma nüshaları incelendiğinde Şâtıbî’nin Kaside-i Lamiye olarak bilinen “Hırz-ül-Emânî ve Vech-üt-Tehânî” isimli eserini kaynak aldığı tespit edilmiştir. Ancak Aşere tariki ile yazılan eserde İbn. Cezeri’nin “et-Tahbir” ve onun manzumesi olan “ed-Dürre” yide kaynak aldığı gözlemlenir. Eserin yazıldığı döneme kadar isimleri ile zikredilen veya farklı rumuzlarla anılan üç imam Ebu Câ’fer, Şeyh Yâ’kub ve Halefü’l-Âşir sonraki dönemde Paluvi’nin eseri olan Zübdetü'l-İrfān fì-Vücūhi'l-Kur'ân isimli esere de ilham ve

kaynak olup günümüze kadar kullanılagelen ( لخ , عي , عج ) remizleri ile yazılmıştır.

Müellif Hamdulah b. Hayrettin Efendi’nin ve eserin yazıldığı dönem göz önüne alındığında beyit ve vezin ile yazım revaçta iken, eserin düz ve şematik yazılması, ayrıca tarik ve mesleklerin yaklaşık bir buçuk asır sonra şekillenmesine rağmen eserde meddi bedel konusundaki sıralamanın med, tevessut, kasr olması da dikkatleri çekmektedir.

Eserde müellif, sayfayı küçük yirmi dört eşit çerçeveye ayırıp, her çerçeveye bir kural gelecek şekilde yazmıştır. Bazen kuralın anlatımının uzunluğu çerçeve ebadını genişletmemiş, diğer çerçeveye geçiş yapılmasına neden olmuştur.

(12)

xi

Çalışmamız inceleme ve metin neşri olmak üzere temelde iki bölümden oluşmaktadır;

Birinci bölümünde; “HAMDULLAH B. HAYREDDİN EFENDİ’NİN HAYATI VE ESERLERİ” başlığı altında, müellif Hamdullah bin Hayreddin Efendi’nin hayatı, eserleri ve yaşadığı dönem hakkında hakkında bilgi verilmiş, eserin yazma nüshaları ve kütüphane kayıtları ile ilgili ulaşılan bilgiler ortaya konulmuştur. Ayrıca eserde kullanılan metot ve muhteva açıklanmıştır.

İkinci bölümde; “FUYÛZU’L-İTKAN FÎ VÜCÛHİ’L-KUR’ÂN” isimli eser ile ilgili bilgiler başlığı altında, eserin tanıtımı yapılmış, ulaşılan nüshalar ile ilgili bilgiler verilmiştir. Ayrıca esere kaynaklık eden telifât hakkında bilgi verilmiş ve sonraki çalışmalara etkisinden bahsedilmiştir. Çalışmanın metin neşri/tahkiki bölümünde ise eserin inşasına çalışılmış, bu yapılırkende üç nüsha esas alınmıştır.

Bu eserin çalışılmasında yardımlarını esirgemeyen saygıdeğer danışmanım Yrd. Doç. Dr. Ali Çiftci hocam ve kendisinden icazet aldığım Hacıveyiszâde Camii Baş İmam Hatibi Kurrâ Hafız Mehmet Çaba hocama saygı, hürmet ve şükranlarımı sunarım. Ayrıca bu çalışma süreci içerisinde maddi manevi desteklerini esirgemeyen başta eşim, çocuklarım, ailem ve dostlarıma da teşekkür ederim.

Ahmet OKUR Konya, 2017

(13)
(14)

1

1. HAMDULLAH B. HAYREDDİN EFENDİ’NİN HAYATI VE İLMİ KİŞİLİĞİ

1.1. Hayatı:

Adı Hamdullah, babasının adı Hayreddin olup bazı kaynaklarda Hamdi Efendi diye anılır. Kendisi de Mevlidü’n-Nebî adlı eserinde Hamdî mahlasını (lakabını) kullanmıştır. Keşfü’z-Zunûn’da babasının Hayrullah olduğu belirtilse de diğer kaynaklarda ve kendi eserlerinde Hayreddin adı geçmektedir. Babası Hayreddin ile

Kanûnî Sultan Süleyman’ın hocası olarak tanıtılan Kastamonulu Hayreddin’in1 aynı

kişi olması muhtemeldir. Hamdullah Efendi, Kanûnî devrinden itibaren kırk yıl kadar Ayasofya Camii’nde cuma hatipliği yaptığı için “Hatîb-i Ayasofya” diye de meşhur

olmuştur.2

1.2. İlmi Kişiliği: Hatipliği yanında Ayasofya Medresesi’nde uzun yıllar müderrislik yapan Hamdullah Efendi’nin şeyhülkurrâ oluşu ve eserlerinin konusu dikkate alındığında daha çok kıraat ilminde derinleştiği ancak edebiyat alanında

Mevlidü’n-Nebî adlı eseriyle ünlendiği bilinmektedir.3

Nitekim ömrünün sonlarına doğru Edirne Selimiye Dârülkurrâsı’na ilk şeyhülkurrâ olarak tayin edilmiş ve ölümüne kadar bu görevde kalmıştır. Rusûħu’l-Lisân adlı eserindeki bir tanıtma notunda onun 981/1573 yılında Edirne’de şeyhülkurrâ olduğu ve bu görevde yaklaşık iki yıl kadar kaldığı belirtilir.4

Müellifimiz Hamdullah bin Hayrettin Efendi’nin 983/1575 yıllarında yetmiş yaşlarında vefat ettiği tahmin edilmektedir. Bazı kaynaklarda 943/1536, 948/1541

ve 963/1556 olarak zikredilen vefat tarihleri yanlış olmalıdır. 5

1 Süreyya Mehmed, Sicill-i Osmanî, İstanbul, 1966, II, 594; Akpınar Cemil, “Hatîb-i Ayasofya” Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, 1997, XVI, 451.

2 Bağdatlı İsmail Paşa, Hediyyetü’l-ârifîn Esmâ’ül-Müellifîn ve Âşârü’l-Müşannifîn,

I.C,MEB, İstanbul, 1951, s.334; Akpınar, a.g.e, s.451.

3 Ahmet Bâdî Efendi, Riyâz-ı Belde-i Edirne 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edirne’si, 1.C,

Trakya Üniversitesi, 2014, s.200; Akpınar Cemil, “Hatîb-i Ayasofya” Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, 1997, XVI, 451; Abdurrahman Hıbri, Enîsü'l-Müsâmirîn fî Tûrîh-i Edirne, DTCF. Ktb. vr. 16b.

4 Hamdî Hamdullâh b. Hayreddîn, Rusuhu'l-Lisân fî Hurûfî'l-Kur'ân, Beyazıt Devlet Ktp.,

nr. 8203/3, vr. 60a; Akpınar, a.g.e, s.451; Ahmet Bâdî Efendi, a.g.e, s.200.

5 Süreyya, a.g.e, s.594; Bağdatlı İsmail Paşa, a.g.e, s.334; Kehhâle Ömer Rıza, Mucemül-Müellifn 4.C, s.75

(15)

2

1.3 Eserleri:

1.3.1 Umdetü’l-İrfân fî Vasfi Hurûfi’l-Kurân. 948/1541’de kaleme alınmış ve Kanûnî Sultan Süleyman’a ithaf edilmiş olan bu eser, “râ” kafiyeli 260 beyitlik Arapça bir tecvid kitabı olup yazma nüshaları Süleymaniye Kütüphanesi ile (Ayasofya, nr. 4796/1; Lâleli, nr. 61/1) Ankara’da Millî Kütüphane’de (nr. 2503/2) bulunmaktadır.

1.3.2 Cevâhirü’l-İkyân fî Şerhi Umdeti’l-İrfân. Umdetü’l-İrfân’ın Türkçe mensur şerhi olup 956 yılı Muharrem ayı Şubat 1549 sonlarında tamamlamıştır. Yazma nüshaları Süleymaniye (Hamidiye, nr. 17; Esad Efendi, nr. 16), Beyazıt Devlet (nr. 187; Veliyyüddin Efendi, nr. 24), Gazi Hüsrev Bey (nr. 3372) kütüphanelerinde ve Ankara’da Millî Kütüphane’de (nr. 5528) kayıtlıdır.

1.3.3 Rusûhu’l-Lisân fî Hûrûfi’l-Kur’ân. Yine tecvid konusunda “elif” redifli 143 beyitlik Arapça bir manzumedir. 959/1552’de Kanûnî’ye ithaf edilen eserin yazma nüshaları Ankara’da Millî Kütüphane ile (nr. 2503/3) Beyazıt Devlet (nr. 8203/3) ve İstanbul Üniversitesi (AY, nr. 2673) kütüphanelerinde bulunmaktadır.

1.3.4 Vesîletü’l-İtkân fî Şerhi Rusûhi’l-Lisân. Rusûhu’l-Lisân’ın Türkçe mensur şerhi olan ve 960/1553’te yazılan eserin çeşitli yazma nüshaları vardır. Bunlardan bazıları şunlardır: (Süleymaniye Ktp., Lâleli, nr. 68, Şehid Ali Paşa, nr. 34/2, Lala İsmâil Paşa, nr. 7, Sâliha Hatun, nr. 1/2; Beyazıt Devlet Ktp., nr. 149/1, 156, 207/2; Millet Ktp., Ali Emîrî Efendi, nr. 127; Berlin, Ahlward, I, 203; Leiden, nr. 1647).

1.3.5 Füyûzü’l-İtkân fî Vücûhi’l-Kurân. Füyûzât fi’l-Kırâati’s-Seb’a adıyla da zikredilen bu eserin çeşitli yazma nüshaları mevcuttur ki bazıları şöyledir: (Beyazıt Devlet Ktp., nr. 223; Ankara Millî Ktp., nr. 99; İzmir Millî Ktp., nr. 1386/1; Afyon Gedik Ahmed Paşa Ktp., nr. 17581/2; Dokuz Eylül Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Ktp., nr. 3959).

1.3.6 Mevlidü’n-Nebî. Türkçe manzum bir mevliddir. Dîbâceden sonra tevhid, fıtrat-ı âlem, fıtrat-ı Âdem, velâdet-i nebî, mu‘cizât, mi‘rac, münâcât, vefat ve hâtime bölümlerinden oluşan eserin bir nüshası Süleymaniye Kütüphanesi’nde (Fâtih, nr. 4510) mevcuttur.

(16)

3

1.4 Müellif Döneminde Siyasi, Dini ve İlmi Hayat 1.4.1 Siyasi Hayat:

Kanunî ile birlikte dünyaya parmak ısırtan Osmanlı Devleti, fütuhatta olsun, idare, siyaset ve medeniyette olsun, yeryüzünün daha önce benzerini görmediği, belki bir daha da göremeyeceği bir sınır içinde bulunuyordu. Asya'da Kafkasya dağlarından, Acemistan içlerine, Yemen'den, Aden'e, uçsuz bucaksız Arabistan çöllerine uzarken, Afrika'da Habeş, Mısır, Tunus, Fas ve Cezayir' i almış, Hint denizlerinde görünmüş, Akdeniz’de ise kasırga gibi eserek Venedik ve Ceneviz denizciliğinin üstünüğüyle beraber, büyük küçük bütün adaları çiçek devşirircesine koparıp derleyerek vatanına

ilhak etmişti.6

Avrupa'da ise Egri ve Estergon kalelerine kadar Macaristan'ı emri altına almış, Erdel Krallığı, Eflâk, Boğdan Beylikleri, Kırım Hanlığı ile Lehistan arasındaki geniş stepleri ele geçirmiştir. Avusturya Devleti ve Venedik Cumhuriyeti muayyen vergiler ve peşkeşler ödemeye mecbur edilmiştir. Fransa, İtalya, Lehistan ve İspanya dize getirilmişti.

Kanunî Sultan Süleyman'ın, l520'deki cülûsu esnasında Osmanlı Devleti, Türk tarihinde eşine az rastlanır bir kuvvet ve kudrete sahip bulunuyordu. Babası Yavuz Sultan Selim'in, doğu ve güneye doğru iki büyük hamlesi, Osmanlı Devleti'nin şeklini temelden değiştirip hâkimiyetindeki topraklarını neredeyse iki misline çıkarmıştı. Bu arada Şiilik, adeta Anadolu'dan atılmış, İran Safevî Devleti, siyasi buhranlardan kurtulma çabası içindeydi. Buna karşılık heybetli Memlûk Devleti yıkılmıştı. Bu devletin bütün toprakları ile birlikte Kudüs, Haremeyn, Şam ve Kahire gibi önemli merkezleri Osmanlı hâkimiyetine girmişti. Müslüman Türkler, Afrika'nın büyük bir kısmında hâkimiyeti ele almışlardı. Cezayir'in, Osmanlılara itaat etmesi ve Barbaros kardeşlerin mücadeleleri, Osmanlıları, Batı Akdeniz'in en güçlü kuvveti haline getirmişti. Müslüman Türk nüfuzu, güneyde Mozambik'e kadar uzanıyordu. Tunus, fethedilmeye hazırdı.

6 Uzunçarşılı İsmail Hakkı, Osmanlı Tarihi, 2.C.TTK,1998, 576-581; Öztuna Yılmaz, Büyük Osmanlı Tarihi, Ötüken, İstanbul, 1994,2.C,s.200; Öztuna Yılmaz, Kanunî Sultan Süleyman,

(17)

4

Kısaca Osmanlı Devleti, üç kıta üzerinde hâkimiyetini tesis etmişti.7

1.4.2 Dini Hayat:

Osmanlı Devleti topraklarında din olarak İslamiyet benimsenmiştir. Önceki Osmanlı padişahları gibi dönemin padişahı Kanunî Sultan Süleyman’da İslamiyet'i din olarak seçmiş ve İslam'ın getirdiği kurallara harfiyen uymuş ve İslamiyet'i yaymayı kendine vazife bilmiştir. Yaptığı seferler sonunda ele geçirdiği yerlerde İslamiyet'in yayılması için çalışmıştır.

Osmanlı Devleti'nde din ve inanış çok önemli bir olguydu. Devletin sınırları üç kıtaya ulaşınca çeşitli dinlere inanan kesimler birlikte yaşamaktaydılar. İslamiyet başta olmak üzere, Hristiyanlık, Musevilik gibi dinlere inanan insanlar, dini yönden serbestlik içindeydi.

Ahilik, Babailik ve Mevlevilik gibi tarikatlar, önceki dönemde olduğu gibi Osmanlı Devleti’nde de önemli bir nüfuza sahipti. Osmanlılar ilmi tarikatçılığa ve mutasavvıflara ilgi göstermiş, bunun sonucunda er ve mektep halinde bir mutasavvıf zümresi meydana gelmiştir. Bu anlayış sonucu Osmanlı ülkesinde, Eberriye, Zeyniyye, Halvetilik, Kadirilik gibi tarikatlar kuvvet bulmuştur.

Osmanlı Devleti'nde bütün dini konular ve işler, ilmiye sınıfı ve bu sınıfın amiri durumunda olan “Şeyhülislam” tarafından, hukuk işleri ise "Kadı" tarafından yürütülmüştür. Osmanlılarda kendisine sorulan genel ve özel mahiyetteki şer'i ve hukuki konulara dört ehli sünnet mezhebinden "Hanefi" fıkhı üzerine cevap veren kişiye “Müftü” ve verilen karara da "Fetva" denirdi. Şeyhülislam, Fatih Kanunnamesinde ulemanın başı olarak gösterilmiştir. Fetvalar çeşitli fetva kitaplarından çıkarılarak, kaleme alınır sonra fetva eminine götürülür daha sonra Şeyhülislama arz edilirdi. O uygun bulursa kendi el yazısıyla cevap kısmını imzalardı. Osmanlı mahkemelerinde şer'i ve hukuki bütün sorunlar, Hanefi fıkhına

göre çözümlenirdi.8

7 Uzunçarşılı İsmail Hakkı, Osmanlı Tarihi, 2.C.TTK,1998, 576-581; Öztuna Yılmaz, Büyük Osmanlı Tarihi, Ötüken, İstanbul, 1994,2.C,s.200; Öztuna Yılmaz, Kanunî Sultan Süleyman,

BKY, İstanbul, 2015; Hasırcı Metin, Büyük Osmanlı Tarihi, Merve Yayınları, İstanbul, 2012.

8 Uzunçarşılı, a.g.e, s.576-581; Yılmaz, Büyük Osmanlı Tarihi, Ötüken, İstanbul,

(18)

5

1.4.3 İlmi Hayat:

Müellifin yaşadığı dönem Osmanlılardaki ilim ve kültür hayatının en yüksek devridir. Edebî hayat İstanbul, Edirne ve Bursa başta olmak üzere şehzade sancaklarında, Bağdat, Diyarbakır, Konya ve Rumeli'de en üst seviyeye ulaşmıştır. Ayrıca bir ilim merkezi haline gelmiş olan Üsküp ile Yenice-i Vardamda şair ve edipleri himaye eden şahsiyetlerin bulunmasından dolayı edebiyat gelişmiştir.

Osmanlı medreselerinin Hâşiye-i tecrid medreseleri adı verilen ilk kısmında hisap ve eşkâl-i tesis denilen hendese (geometri) ile kozmografya okutulurken meşhur Ali Kuşçu’nun Türkiye'ye gelmesiyle ayrıca riyaziye okutulmuş ve matematik alanında ünlü isimler yetiştirilmiştir.

Osmanlı tarihçiliği ve coğrafya çalışmaları bu dönemde başlamıştır; bu tarihten evvel yazılan tarih çok az ve şüphelidir. Osmanlıların bu devirlerine ait bir kısım malûmatı Memlûkler devrinde Mısır ve Suriye'de yazılan Arap tarihleriyle Bezm ü Rezm Zafernâme ve bunlara benzer eserlerden ve bir dereceye kadar da bazı anonim Âl-i Osman tarihlerinden öğrenmekteyiz. En eski Türkçe coğrafya kitabı Bahriye orijinal bir eserdir.

Osmanlılarda her çeşit yazı güzel sanatlardan olarak zamanımıza kadar devam etmiştir. Bütün İslâm âleminde yazıyı en güzel yazan ve işleyen ve ona bir tavr-ı mahsus vererek muhtelif mektepler halinde onu kemale eriştiren Osmanlı Türkleridir. Yazı ile beraber yürüyen tezhip kitapların baş kısımlarının vazgeçilmez sanatı olmuştur.

Osmanlılarda katta, nakkaş, musavvir, (çini tarrah ve ressam ) gibi güzel sanat erbabı da yetişmiştir. Türk zevkinin incelisini gösteren mücellitlik ve müzehhipliğe ait değerli eserlerin yüzlercesi bugün müze ve kütüphanelerimizde, yine yüzlercesi Avrupa müzelerinde bulunmakta ve takdirle ziyaret edilmektedir.

Osmanlılardaki güzel sanatlardan camilerin, tekke ve türbelerin, pencere ve cami kapıları etrafında ve mihraplarda kullanılmış olan alçı, çini, oyma ve hâk gibi ince işler kendilerinden evvelki Türk eserlerine nispetle daha mütekâmil olarak bu dönemde kendisini göstermiştir.

Türk Kumaş, Kadifeleri ve Halıları yüzyıllarca, yapıldığı bölge ve hatta şehirlere göre de bir hususiyet ve karakter taşıyan ürünlerimiz dönemde en çok tercih

(19)

6

edilen ürünler olmuştur. Konya, Zile, Sivas, Kırşehir, Isparta Lâdik, İzmir, Uşak,

Bergama, Menemen ve İstanbul başlıcalarıdır.9

2. “FUYÛZU’L-İTKAN FÎ VÜCÛHİ’L-KUR’ÂN” İsimli Eser Hakkında Bilgiler

2.1 Eser Hakkında Bilgiler: Eserin orijinal müellif nüshasına

ulaşamamakla beraber ülkemizde kayıtlı 5 nüshasının bulunduğu bilinmektedir.10

Eserin ancak İstanbul nüshası, Ankara nüshası ve İzmir nüshası olarak adlandırdığımız üç müstensih nüshasına ulaşılabilmiştir. İzmir Millî Kütüphanesinde 1386/1 numarada kayıtlı görünen eserin nüshası kütüphane içerisinde bulunamamış ve yetkililer tarafından tutanak tutulmuştur. Afyon Gedik Ahmed Paşa Kütüphanesinde 17581/2 numarada kayıtlı görünen eserin nüshası kütüphanenin Ankara’ya taşınması esnasında kayıtla ilgili bir sıkıntı yaşandığı için aynı numarada farklı bir eser bulunduğundan eserin nüshasına ulaşılamamıştır.

2.1.1 İstanbul Nüshası: Süleyman Efendizade Hafız İbrahim tarafından miladi 1164 yılında yazılmış bizimde çalışmamızda ana nüsha olarak tercih ettiğimiz müstensih nüshasıdır. Süleymaniye Kütüphanesi, Yazma Eserler Bölümü, 3992 numaralı kayıt ile bulunmaktadır. Nüsha dijital ortama aktarılmış olup inceleme ve temini dijital olarak sağlanmaktadır. Nüshanın giriş bölümünde müstensih tarafından ilave edildiğini düşündüğümüz ve diğer nüshalarda bulunmayan bir bölüm ve müellif tarafından yazılan bir mukaddime ve kitap hakkında bilgiler vardır. Bu nüshada sayfa yirmi dört eşit kare parçaya bölünmüş ve genelde her kare kutucuğun içinde bir kaide anlatılmıştır. Eser 165x2=360 sayfadan oluşmakta olup, deri kapak ile mücellet haline getirilmiştir. Eserin bazı bölümlerinin görüntüleri aşağıya eklenmiştir.

9 Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, 2.C.TTK,1998, 576-581; Yılmaz, Büyük Osmanlı Tarihi,

Ötüken, İstanbul, 1994,2.C,s.200; Yılmaz, Kanunî Sultan Süleyman, BKY, İstanbul, 2015; Metin,

a.g.e.

(20)
(21)
(22)
(23)
(24)
(25)
(26)
(27)
(28)
(29)

16

2.1.2 İzmir Nüshası: Müellif Nüshası olmayıp ferağ kaydı bulunmayan

müstensih nüshasıdır. Dokuz Eylül Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Kütüphanesinde bulunup, Yazma Eserler Bölümü 3959 numarada kayıtlıdır. Nüshanın giriş bölümünde Müellif tarafından bir mukaddime ve kitap hakkında bilgiler bulunmaktadır. Son bölümünde ise diğer nüshalarda bulunmayan müstensih tarafından eklendiğini düşündüğümüz İstiâze bahsi ile ilgili bilgiler mevcuttur. Bu nüshada her bir sayfa yirmi dört eşit kare parçaya bölünmüş ve genelde her kare kutucuğun içinde bir kaide anlatılmıştır. Eser 152x2=304 sayfadan oluşmakta olup, numaralandırma işlemi müstensih tarafından yapılmamış, daha sonra latin rakamları ile yazılmıştır. Nüsha deri kapak ile mücellet haline getirilmiştir. Eserin kapak, içerik ve sonunda yer alan bazı bölümleri ile ilgili görüntüler aşağıya eklenmiştir.

(30)
(31)
(32)
(33)
(34)
(35)
(36)
(37)
(38)
(39)
(40)

27

2.1.3 Ankara Nüshası: Müellif Nüshası olmayıp ferağ kaydı

bulunmayan müstensih nüshasıdır. Ankara Millî Kütüphane, Yazma Eserler Bölümü,

99 numaralı kayıtta yer almaktadır. Eserin başında müellifin mukaddimesi ve kitap hakkında bilgiler vardır. Bu nüshada her bir sayfa yirmi dört eşit kare parçaya bölünmüş ve genelde her kare kutucuğun içinde bir kaide anlatılmıştır. Eser 151x2=302 sayfadann oluşmaktadır. Nüsha deri kapak ile mücellet hale getirilmiştir. Eserin kapak ve içerik görüntüleri aşağıya eklenmiştir.

(41)
(42)
(43)
(44)
(45)
(46)

33

2.2 ESERİN ADI, İÇERİĞİ, ÜSLÛBU:

2.2.1 Eserin Adı; Müellif mukaddime bölümünde kitabın ismini “Fuyuz’ul-İtkan fi Vücûhi’l-Kur’an” olarak vermektedir.

2.2.2 Eserin İçeriği: Eser Şatıbiyye tariki esas alınarak yazılmıştır. Daha önce seb’a tariki imam ve ravi rumuzları ile yazılıp diğer üç imam ve ravi isimleri ile ya da farklı rumuzlarla yazılırken, bu eserde diğer üç imam ve ravileride

Ebu Ca’fer )عج (, ravileri İbn Verdan )ىع (, Süleyman İbn. Cemmâz )مج (, Şeyh

Ya’kup ) عي (, ravileri Ruveys ) سي ( , Ravh ) هح (, Halef’ül-Aşîr )لخ (, ravileri

İshak’ul-Varrak )حص (, İdrîs’ül-Hattât ) ( ile rumuzlandırılmıştır. هس

2.2.3 Eserin Üslûbu: Eserin giriş bölümünde Müellif tarafından bir mukaddime ve kitabı hakkında tanıtıcı bilgiler vardır. Eserin bütün nüshalarında her bir sayfa yirmi dört eşit kare parçaya bölünmüş ve genelde her kare kutucuğun içinde bir kaide anlatılmıştır. Bu şekil yapısıyla eser özgün bir telif tarzına sahiptir. Zira eserde dönemin edebiyat anlayışının hilâfına şematik bir telif tarzının benimsenmiş olması şâyânı dikkattir.

2.3 Eserin dayandığı kaynaklar ve sonraki dönemlere etkisi

Müellif eserinde dayandığı kaynak kitaplardan açıkça bahsetmemiştir. Eserin mukaddime bölümünde imam rumuzlarını Şâtıbî’nin Kaside-i Lamiye

“Hırzü'l-Emâni ve Vechü't-Tehâni” isimli eserinden aldığını belirtmiştir. Ayrıca İbn’ül

Cezeri’nin “Tahbîr-it-Teysîr fil-Kırâatil-Aşr” ve “ed-Dürre fî

Kırââti’s-Selâseti’l-Mütemmime li’l-Aşere” yi’ de kaynak olarak aldığı gözlemlenir. Sonraki dönemlere

etkisi ise Abdulfettah Paluvî’nin Zübdetü'l-İrfān fì-Vücūhi'l-Kur'ân isimli eseridir. Bu etki Paluvî’nin mukaddime bölümünde de zikrettiği gibi aşere imam ve râvilerinin rumuzları itibariyle görülen bir etkidir ki bu etkinin devam ettiğini

söylemek mümkündür.11

2.4 Eserin tahkikinde izlenen yöntem:

Daha önce de belirttiğimiz gibi eserin ülkemizde beş nüshası bulunmakla birlikte çalışmamızda sadece üçü esas alınmış, iki nüshaya ulaşma imkanı

(47)

34

bulunamamıştır. Esas alınan üç nüsha sırasıyla şöyledir: İstanbul nüshası, Ankara nüshası, İzmir nüshası.

Nüshalarda yapılan incelememiz sonucu İstanbul nüshası esas alınmıştır. Çünkü; Müstensih hatasının en az olduğu nüsha İstanbul nüshasıdır. İlk nüsha metni, diğer iki nüshayla karşılaştırılarak, en uygun olan ibare seçilerek üst metne konulmuş ve nüshalar arası farklar dipnotta belirtilmiştir. Nüshalar arasında tercih yapılırken tereddüt ettiğimiz hususlarda, Abdülfettâh Paluvî’ nin, Zübdetü'l-İrfān

fì-Vücūhi'l-Kur'ân, isimli kıraat kitabına müracaat edilmiştir.

Ayrıca;

● Ana nüsha İstanbul nüshası , İzmir Nüshası س ز ve Ankara Nüshası اile

rumuzlandırılmıştır.

● Varakların bir yüzü ‘ ا /١٠٠’ diğer yüzü ‘ ب / ’örneğinde olduğu gibi ١٠٠

( ا ) ve ( ب ) harfleriyle gösterilmiştir.

● Süleymaniye veya diğer nüshalarda olmayan kaideler ve ibareler “نم ةطقاس”

şeklinde belirtilmiştir.

● Eserin tüm nüshalarında açıklamalar bir çerçeve içerisinde yapılırken, neşir çalışmasında eser nesir olarak yazılmış ve bazı kurallarda kuralın bütünlüğü açısından birden çok çerçeve birleştirilmiştir.

● Kelimelerin yazımında modern imla esas alınmış, nüshadaki yazım göz ardı edilmiştir.

● Yazma eserlerde –bilindiği üzere- paragraf ve imla işaretleri bulunmamaktadır. Sunulan metindeki paragraf ve imla işaretleri, ibarenin durumu göz önüne alınarak tarafımızdan konulmuştur.

● Ayet içerisinde geçen kurala işaret eden kelimeler, harekelenmiş olarak ve sure/ayet numarasına işaret edilerek yazılmıştır. Ayetlerin yazımında yapılan hatalar, müellif veya müstensih dikkate alınmadan düzeltilmiştir. Kural, işaret ve kıraat imam isim ve rumuzlarında gerekli görülen yerler harekelenmiş, edilgen fiiller ve az bilinen veya okunması zor kelimeler de duruma göre harekelenmiştir.

(48)

35

● Anlamı etkilemeyen ufak harf farklılıkları, lafızlardaki farklılıklar, kelime yer değiştirmeleri, dikkate alınmamış olup, “Kıraat-ı Âsım”, “Hafs” rivayeti ile yazılan, “Kayışzade Hafız Osman” hatlı nüshası esas alınmıştır.

● Ana nüshanın başlarında ve İzmir nüshasının tamamında “ نيرفاك ” kelimesinin

imalesinde, imale yapanlar ( سي ت ح ) olarak verilmiş iken ortalarından itibaren

müstensih hatası olarak ( ت ح ) yazılmıştır. Bu hata neşir sırasında düzeltilmiştir.

● Ana nüshada geçen “ ُمَلْعَ يَو َوُه ” ibaresindeki idğamda hulf ile ifadesini

müstensih hatası olarak kabul ettik.

● Müellif “كترلاو” ifadesini tahkik yerine kullanmıştır.

● İmam sıralamasında önce Şâtıbî’nin ebcet hesabına göre yaptığı sıralama, sonra Abdülfettâh Paluvî’nin, Zübdetü'l-İrfān fì-Vücūhi'l-Kur'ân, isimli kıraat kitabındaki sıralama esas alındı.

● “ ْمُكيٰوْ ثَم” kelimesi “ىده” gibi olması gerekirken, bazı yerlerde müstensih hatası

olarak “ىسوم” gibi alınmıştır. Bu gibi yerleri tashih ettik.

● “تاعقاو رم” ifadesi daha önce aynı uygulamalar geçti anlamındadır.

(49)

36

SONUÇ

Kıraat ilmi Kur’an-ı Kerim’in nazil olduğu andan itibaren var olmuş ve yine Kur’an-ı Kerim ile yaşamaya devam edecektir. Kıraat ilminin bu özelliği kendisinin her zaman aktif bir ilim olarak revaçta kalmasını sağlamıştır. Özellikle Osmanlı alimlerinin bu ilme katkısı yadsınamayacak kadar büyüktür.

İbnü’l-Cezerî’ nin 797/1394 yılında Anadolu topraklarına gelişi ile mevcut kıraat ilmi faaliyetlerine ivme kazandırmış, gittikçe yaygın bir şekilde memleket sathında kıraat faaliyetlerinde artan düzey, fetihten sonra İstanbul merkezli yeni takviyelerle en canlı ve semereli dönemine girmiştir. Bu dönem, her ilme olduğu gibi kıraat ilmine ve âlimlerine karşı da ilgi ve desteklerini esirgemeyen Padişah ve sadrazamların Dârulkurrâ’ lar açması ve desteklemesiyle parlak bir döneme geçişin başlangıcı olmuştur.

Osmanlı döneminde özellikle hicri X-XIII ve miladi XVI-XIX asırlar arasında bu ilme büyük ehemmiyet verilmiş ve kıymetli eserler ortaya konulmuştur. Bunun en güzel örneklerinden biri de Hamdullah b. Hayrettin Efendi’nin Fuyûzu’l-İtkân Fî

Vücûhil’-Kur’ân adlı eseri olmuştur.

Müellifimiz Hamdullah b. Hayrettin Efendi’de, bu dönemde Ayasofya Hatipliğinin yanısıra, kıraat alanında yetişmiş bir kıraat âlimidir. Müellifimiz temel kıraat kitaplarından istifade etmiş ve Ebu Ca’fer, Şeyh Yâkup ve Halef’ül-Aşir’in لخ عي عج şeklindeki rumuzları kendisinin isimlendirdiğini belirtmiştir. Müelliften sonraki dönemin öncülerinden olan Palûvî’nin “Zübdetü'l-İrfān

fì-Vücūhi'l-Kur'ân” isimli eserinde kullandığını belirttiği ve günümüze kadar kullanılagelen bu

rumuzlar eserin etkisini gözler önüne sermektedir. Ayrıca müellif eserde mütevâtir kabul edilen on kıraati kolay ve pratik bir üslupla beyan etmiştir. Neşrini ve tahkikini yaptığımız bu çalışmamızın, eserin yeniden tanınmasına ve bu eserden faydalanılmasına katkı sağlamasını dileriz.

(50)

37

KAYNAKÇA

1. Ahmet Bâdî Efendi, Riyâz-ı Belde-i Edirne 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı

Edirne’si, 1.C, Trakya Üniversitesi, 2014.

2. Akpınar Cemil, Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, 16.C. Hatîb-i

Ayasofya, Ankara, 1997.

3. Hamdî Hamdullâh b. Hayreddîn, Rusûhu’l-Lisân fî Hûrûfi’l-Kur’ân, Beyazıt Devlet Ktp.

4. Hasırcı Metin, Büyük Osmanlı Tarihi, Merve Yayınları, İstanbul, 2012. 5. Hıbri Abdurrahman, Enîsü'l-Müsâmirîn fî Tûrîh-i Edirne, DTCF. Ktb. 6. İsmail Paşa Bağdatlı, Hediyyetü’l-Ârifîn Esmâ’ül-Müellifîn ve

Âşârü’l-Müşannifîn, I.C,MEB, İstanbul, 1951.

7. Kehhâle Ömer Rıza, Mucemül-Müellifîn, Mektebet’l-Müsennâ, Beyrut, Trh.

8. Öztuna Yılmaz, Büyük Osmanlı Tarihi, Ötüken, İstanbul, 1994. 9. Öztuna Yılmaz, Kanunî Sultan Süleyman, BKY, İstanbul, 2015.

10. Paluvî Hamid b. Abdülfettâh, Zübdetü'l-İrfān fì-Vücūhi'l-Kur'ân, Asitane, İstanbul. Trh.

11. Süreyya Mehmed, Sicill-i Osmanî, II. C, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, Numune Matbacılık, İstanbul, 1996.

12. Uzunçarşılı İsmail Hakkı, Osmanlı Tarihi, 2.C.TTK,1998.

(51)
(52)

ايكرت ةيروهجم

ناكبرأ نيدلا منج ةعماج

دهعم

امتجإ مولعلا

ع

ةي

مسق

مولعلا

إلاا ةيساسلأا

ةيملاس

عرف

ةولات

يمركلا نآرقلا

تاءارقلا ملعو

قيقتحو ةسارد

نآرقلا هوجو في ناقتلاا ضويف

نيدلايرح نب الله دحم

.ه (

٩٨٣

)

يرتسجالما ةلاسر

دعاسلما ذاتسلأا فارشا

يجتفج يلع

دعإ

بلاطلا دا

روقوأ دحمأ

اينوق

١٤٣٨

(53)

1

ميحرلا نحمرلا الله مسب

لله دملحا ز ي ةنسلا ن نآرقلا ، بحل ي ةولاتلا ة ، دادزتلا ةرسكو ، هباتك ظفلح مهقفوو ، مهيدهو لىإ سلا ليبس داد ، لقعلا مله بهوو مهفلاو و داشرلاو ةياردلا ، هنيع رونو م رظنلا رونب ىلع هيلإ داقتعلاا صولخ ، وأ ءاض ربدتلا ءايضب مبهولق و ، اعم في نهي دايقنلااو لاثتملابا ، وراو ا ح أ بإ مهسفن ناقت أ هظافل ، وإ داهتجلااو دلجبا هيناعم ناعذ ، اوب بإ مهيلع يد نم ناسح أ نلا عاون و مع أ داج ، و زج ابم مها اميف اولمع يرخ اولمع ازلجا ء داعلما موي . ةلاصلاو ملاسلاو أ نلامك لا ىلع وه نم لضفأ علا اب مح د دم يملأا بينلا برعلا وه يذلا حصفأ داضلبا قطن نم ، يلعو هلآ وأ هباحص لآا لىإ ةمئاد ةلاص با .د دعبو : نيإف ُتغرف الم ن نم ظ علاو دئاوفلبا ديوجتلا نف في دئاصقلا م اوئ يد ، م اهن امسلما ة ةدمعب نافرعلا في و فورح فص نآرقلا ، لاو لا امسلما ةيم ة بت ظافللأا نايب لأ فلحا نايع ظا ، لاو لا امسلما ةيم ة ناملجا مظنب في ديوتج نآرقلا ، لاو لا امسلما ةيم ة ب لا خوسر ل في ناس فورح نآرقلا ، لا اهنمو لا امسلما ةيم ة ب في زومرلا حيرصت رقلا ةءا ةرشعلا و اهحرش لما مس ى سيتب ير ورولا . أ ُتدر أ ن أ رح ر ًلاودمج ًبااتك في ارقلا اء اكتلما ة رث لأل ة يذلا ةرشعلا ةمئ ن قار تهء ةرتاوتم م ، وأ يب جاتحت ام هيف هيلإ هشلما هوجولا ةفرعم نم نوملعلما يب ةرو راصملأا ةمئأ لما ومع ،ةر ًءادأ ًةولاتو ، ًاسمرو ًةباتكو ، ًافقوو ًلاصوو ، ًاطخو ًلاقنو ، ُتزمرف باتك في ومر لثم اذه ز بىطاشلا ةمئلأل ا ةعبسل لأازرح في نيام . زمرف عفنا (ا )، لاق ةياورو نو ( ب )، شروو ( ج ،) يرثك نباو (د ،) رو زبلا ةياو ي ( ه لبنقو ،) ( ز) ، رمع وبأو و ( ح ،) رودلا ةياورو ي ( ط ) سوسلاو ، ي ( ى )، رماع نباو ( ك )، ماشه ةياورو ( ل )، ناوكذ نباو ( م) ، مصاعو ( ن )، ةبعش ةياورو ( ص )، صفحو ( ع )،

(54)

2 ةزحمو ( ف )، فلخ ةياورو ( ض )، دلاخو ( ق ،) ئاسكلاو ي ( ر) ، ياورو اوبأ ة ا ثرالح ( س ) رودلاو ، ي ( ت ). لو لأ مئ ة ةثلاثلا يذلا ن مه : ديزي رفعج وبأ نبإ نىدلما عاقعقلا و ، ىرصبلا بوقعي يمرضلحا ، زبلا فلخو ا ،ر و زومر مه اذكه : رفعج بأ خيشلل زمرلاف ( عج ،) رو هيوا ل ولأا نادرو نب ىسيع ( ىع )، و نياثلا اجم نب ناميلس ز ( مج )، بوقعي خيشللو ( عي )، روا هيو ل ولأا سيور ( سي )، و نياثلا حور ( هح )، فلخ خيشللو ( لخ )، رو هيوا ل ولأا إ قاحس ( حس )، و نياثلا إ سيرد ( هس ). تمزتلا ثم في باتك اذه أ ن أ كذ ر تويب نم تيب لك في لودلجا اقو اهتجمرتو اههوجوب اهيف ةفلتمخ ةملك ر ىلع زمرلبا اهئ بيترت س رو نآرقلا ميظعلا . اذإف نا ق ض هذه ت تيآ ب اهتتح تيب في ىرخأ ةملك ، و كلذك أ رك ر و اهتجمرت عم ةقباس ةملك هوجو أ تمئ لاإ اه اهلبق تركذ ام ف اهنم ًابيرق أ ش لا ير ي اه لىوقب ت دق م ًافنآ وأ ًابيرق رم وأ ركذ لبق وأ و ،ليبق أ ركذ سر ةيفيك و في ةينامثعلا م أم اهنكا ، لأ يربكلا ماغدلإاو ب ورمع وقعيلاو اهعضاوم في ىرصبلاو مغدأ اهيف يمرضلخا ب ، صلا ماغدلإو غ ل ير ل لك نيأ عقو ، لأاو لأاو راشع لأاو بازح رج اهلمح في ءا يبلاطلا يرسيتل و ، يبغارلا ليهست ، ُتيسمو رح ام ُتر لإا ضويفب هوجو في ناقت نآرقلا . ًانيعتسم في تعرشف ًايلصمو للهبا الله لوسر ىلع ، ًابلطو تاضرلم و الله واب غتا ًء الله هجول ، وأ وف ض ُيعم هنإ ،الله لىإ ىرمأ َم ن ُيرصنو ،هناعتسا .هرصنتسا نم

ببا

لإا

ةذاعتس

لكلل اهيف راتخلما رلا ثيح نم ةياو " أ ميجرلا ناطيشلا نم للهبا ذوع "

لإاو لكلل راتمخ اهيف راهج ، لإا ىورو ءافخ في نع ذوعتلا عفنا ( )ا ، ةزحمو ( ف ) و ارقلا لبق ذوعتلا لمح اء ت إ عاجم ًا.

و نازويج هدعب ام لىإ لصولاو هيلع فقولا ، ذوعتلاو م بحتس دنع رثكلأا ، ضعبلا دنع بجاوو .

(55)

3

و لإا ةذاعتس نم تسيل نآرقلا فلب ظ لخا بر ١2

ف ةلمسبلا ببا ص لا يب ل س ابه يترو ( عج ر ن د ب ) ةلمسب لاب امهنيب لصوو ، ( لخ ف )، امهنيب لصو اذكو به ا( عي ك ح ج ).

هنيب لمسبو ،امهنيب اوتكسو قيرط نم ام قرزلأا ( ج ) و فلاخ لا لكلل في لإا ابه نايت نم ل وأ لاو ةتحافلا ل وأ في ك ىوس ةروس ل ةءارب .

امأو طساوأ في راقلاف روسلا ئ يرمخ .

امأ و في ءازجأ ةءارب )ف( ف نأ لىولأا ًاعبت نوكي لأ صنب سيلو ،الهو .

ةثلاث ابه يتروسلا لصو فيو أ هجو : مهعطقو ،ةلمسبلا فىرط لصو ةروسلا عطقو ،اهيف ا لما ت لمسبلا لصوو ،ةمدق ،ىرخلأا لىإ ة ةعبرأ ىلع ميحرلا ىلع فقولاو أ نوكسلا عم رصقلاو طسوتلاو دلما ،هجو رصقلا عم مورلاو . ١٣

ةتحافلا ةروس

﴿ ِمي ٖحَّرلا ِنٰمْحَّرلا ِهّٰللا ِمْسِب ﴿ ،﴾ َنيٖمَلاَعْلا ِّبَر ِهّٰلِل ُدْمَحْلَا ﴾ ] ةتحافلا : ١،2 [ ، ( ع ) ١٤

فيو ىلع فقولا َنيٖمَلاَعْلا لأا قف نوكسلا عم ةروكذلما هجو ط فقو اذإو ، ( عي ) ىلع َنيٖمَلاَعْلا ،تكسلا ابه نونلا قلحأ و اذإ اذك ىلع فقو َنيٖ لا َّضلا . ١5

﴿ ِمي ٖحَّرلا ۞ َم ِل ِك ﴾ ] ةتحافلا : ٣ -٤ [ ، ميلما ماغدبإ في ًلاصو ميلما ( ى ) ١6

﴿ ِكِلاَم ﴾ ] ةتحافلا : ٤ [، ميلما دبم ( عي ر ن لخ ) رصقب نوقابلاو ، مهو ،ميلما : ( عج ف ك ح د ا ) رصقلبا مسرلاو .

﴿ ُنيٖعَتْسَن ﴾ ] ةتحافلا : 5 [، ةعبس ىلع لكلل هيف فقولا هجوأ ماشملإا عم اذكو ،نوكسلا عم رصقلاو طسوتلاو دلما ، م مورلاو ع رصقلا يرغ لا . ١2 ةطقاس نم ز، ا. ١٣ ةطقاس ا نم . ابه يتروصلا يب لصف ةلمسبلا ببا :ز و ( عج ر ن د ب ) ةلمسب لاب امهنيب لصوو ( لخ ف ) سلا يب هرايتخا في نع فلتخاو ك ،لصولاو ت امهنيب لصوو ( عي ك ح ج ) نم ةلمسبو ،اوتكسو ، ( ج ) لأا قيرط لإا في لكلل فلاخ لاو ،قارز نم ابه نايت ل وأ في لاو ،ةتحافلا ل وأ وس ةروس لك امأو .ةءارب ى في طساوأ يرمخ ئراقلاف روسلا و ، في امأ ءازجأ لأاف ةءارب و لى نأ َاعبت نوكي لأ يتروسلا لصو فيو صنب سيلو الهو ةثلاث ابه هجوأ صو امهعطقو ةلمسبلا فيرط ل ةعبرأ ىلع ميحرلا ىلع فقولا ىرخلأا لىإ ةلمسبلا لصوو ةمدقلما ةروسلا عطقو اهيف هجوأ .رصقلا عم مورلاو نوكسلا عم رصقلاو طسوتلاو دلما ١٤ :ز نم ةطقاس ( ع ) . ١5 َلاَعْلا ىلع فقولا فيو :ز َي م لأا هجو إلا ث سلا عم ةروكذلما ةثلا بإو بسحف نوك فقولا في نونلا تكسلا ،اهقالح ( عي ) فقو في اذكو لاَّضلا َي ١6 ميلما دبم ،يمدقت :ز ( لخ عي ر ن ( بإ ، ك لَم ۞ ميحَّرلا يرختا ، ًلاصو ميلما في ميلما ماغد ( ى ) ىلع لكلل هيف فقولا ، أ عبر ة هجوأ تلاو دلما عم رصقلاو طسو و متا فقو نيدلا موي ىلع فقولا ،نوكسلا اذك ىلع .يعتسن

(56)

4

ىلع فقولا ﴿ ِنيٖ دلا ِمْوَي ﴾ ] ةتحافلا : ٤ [، متا فقو اذكو ، في ﴿ ْسَن ُنيٖعَت ﴾ ] ةتحافلا : 5 [

﴿ َطاَر ِّصلا ﴾ ] ةتحافلا : 6 [و ﴿ َطاَرِص ﴾ ] ةتحافلا : ٧ [، و ءاج فيك يسلبا نيأ عقو ( سي ز )، ماشملإباو ل ولأا في خ ا ةص ( ق )، فيو ع لكلا ا ةم ( ض ) أ ي : لاو داصلا زا ي يب يب . ١٧

﴿ ْمِهْيَلَع ﴾ ةتحافلا[ : ٧ ]، ءالها مضب في يلالحا ( عي ف )، ب مض ةلص ة لا لىإ ميلما ًلاصو واو ( عج د ) فلبخو ( ب ). ١٨

،ينمآ نم سيل نآرقلا بتكي ملف ، في اصلما فح و نمف ، ج ًباوتكم هد ا هيلعف ولمح ، سيلو في ةتحافلا ا نم ءيش كسل تات امف ، ثدحأ ه هلجا هعترخاو للاضلا لاإ قلحا دعب اذ امف ،لا . ١٩

ةرقبلا ةروس

ِمي ٖحَّرلا ِنٰمْحَّرلا ِهّٰللا ِمْسِب ﴿ لا م [ ﴾ لا :ةرقب ١ ،] تكس ، و فللأا يب ال و ملا لما مي ( عج ) مسر رصقلبا بتكلا ، .

﴿ ىًدُه ِهيٖف [ ﴾ لا :ةرقب 2 ]، ءالها مغدأ في ًلاصو ءالها ( ى ) ، ًلاصو ءالها ةلصبو ( د) .

﴿ ىًدُه [ ﴾ لا :ةرقب 2 ]، فلبخ ةلاملإبا فقو ( لخ ر ف ) فلبخ للقو ( ج ) 2٠ [ ٣ / ب ]

﴿ َنوُنِمْؤُي [ ﴾ لا :ةرقب ٣ ]، ةزملها لادببإ ًاواو ( عج ى ج ) فقولا فيو ( ف ). 2١

﴿ َةوٰل َّصلا [ ﴾ لا :ةرقب ٣ ]، لغ ا ظ ل لا م ( ج ).

﴿ َلِزْنُا اَمِب ﴿ ،﴾ َلِزْنُا اَمَو [ ﴾ لا :ةرقب ٤ ] ًاعم رصقب لصفنلما ( عي عج ى د ) فلبخو ( ط ب ) تارم ىلع دلمبا نوقابلاو ، ب مه .

﴿ ِةَر ِخٰاْلاِبَو [ ﴾ لا :ةرقب ٤ ،] لها ةكرح لقنب اهلبق نوكسلا لىإ ةزم ( ج )، ةثلاث هلو هجوأ رصقلاو طسوتلاو دلما ،ءارلا قيقرت عم ، فيو قيقترلا مدع عم تكسلاو لقنلبا ًاضيأ فقولا ( ف ) ةلاملإبا فقو (ر ). 22

﴿ َكِئٰلوُا [ ﴾ لا :ةرقب 5 ،] تارم ردقب لكلا ديم لصتم دم ب و ،مه ﴿ ءاَوَس [ ﴾ لا :ةرقب 6 ] كلذك . ١٧ يسلبا :ز ( سي ز ) في ماشملإباو ، ل ولأا ةصأخ ( ق ) .فلخ لالحا فيو ، ١٨ يلالحا في ءالها مضب :ز ( عي ف ) . ١٩ .ز نم ةطقاس 2٠ ز، :ا مغدأ فلبخ ةلاملإبا فقو لكلل ملالا ( لخ ر ف ) فلبخ للقو ( ج ). 2١ :ا .ًاقلطم 22 ز نم ةطقاس ةلاملإبا فقو :ا و (ر ).

(57)

5

﴿ ْمُهَتْرَذْنَاَء ْمِهْيَلَع ﴾ لا[ :ةرقب 6 ]، مضب ءالها في يلالحا ( عي ف ) صلباو ًلاصو ةل ( عج د ) و خب ( ب )، عطقلا ةزهم لبقو ( ج )، اذه هلثم فيو في و دلمبا لصولا ا رصقل ( ب ).

﴿ ْمُهَتْرَذْنَاَء [ ﴾ لا :ةرقب 6 ،] هس امهنيب لصفلا فلأ عم ةيناثلا ل ( عج ل ح ب )، هسو لصف لاب ل ( سي د ج )، ًافلأ الهدبأو ( ج )، تلاو ليهستلباو لصفلا عم قيقح ( ل ) نم انهوققحت نوقابلاو ، يرغ لاخدإ اهيلع فقوو ، فلأ قيقحتلاو ليهستلبا ( ف )، اوزب طساو هنلأ ئد . 2٣

﴿ َنوُنِمْؤُي ﴾ لا[ :ةرقب 6 ،] مدقت ًابيرق 2٤

﴿ ْمِهِرا َصْبَا ىٰلَعَو لا[ ﴾ :ةرقب ٧ ،] يب يب لامأ ( ج ) ىبرك لامأو ( ت ح ).

﴿ ةَواَشِغ [ ﴾ لا :ةرقب ٧ ،] ًافقو لامأ (ر )، فيو با لصولا لكلل نيونتل .

﴿ ِساَّنلا َنِمَو [ ﴾ لا :ةرقب ٨ ،] لامأ في فلبخ يلالحا ( ط )، نوقابلا اهحتفو .

﴿ اَّنَمٰا [ ﴾ لا :ةرقب ٨ ،] رصقلاو طسوتلاو دلمبا ( ج ).

﴿ ِر ِخٰاْلا [ ﴾ لا :ةرقب ٨ ،] هجولأبا ةثلاثلا لما ةروكذ في اَّنَمٰا لقنلباو ، ( ج ) ، ىلعو نع فلبخ تكسلبا فيرعتلا ملا ( ق )، فقو اذإو فلبخ فذحو لقن ( ف ).

﴿ َنيٖنِمْؤُمِب ْمُه اَمَو [ ﴾ لا :ةرقب ٨ ،] ًلاصو عملجا ميم ةلصب ( د عج )، فلبخو ( ب )، لإباو ءافخ لادبلإا مدقتو ،مهيرغ ًلاصو آ ًافن .

﴿ َنوُعَد ْخَي اَمَو [ ﴾ لا :ةرقب ٩ ،] لأاك ءالخا دعب فللأبا ول ( ح د ا ) مسرلاو لادلا حتفو ءالخا نوكسب نوقابلاو ،رصقلبا .

﴿ ُمُهَداَزَف [ ﴾ لا :ةرقب ١٠ ،] ةلاملإبا ( ف م ) ، حتفلبا نوقابلاو .

﴿ َنوُبِذْكَي [ ﴾ لا :ةرقب ١٠ ،] فلخاو نوكسلاو حتفلبا ة ( لخ ر ف ن ).

﴿ ْمُهَل َليٖق اَذِاَو [ ﴾ لا :ةرقب ١١ ،] ،رشع َمشأ فاقلا ةمض ( سي ر ل ،) ًلاصو مغدأو ( ى ).

﴿ َهَفُّسلا اَلَا ُءا [ ﴾ لا :ةرقب ١٣ ،] ًاواو ةيناثلا لادبإ ًلاصو ( سي عج ح د ا )، رصقلاو طسوتلاو دلما عم ًافقوو ( ف ل ) ، ست املهو يه ل اه و رصقلاو دلما عم ا مورل . 2٣ نم ةطقاس .ا 2٤ :ا لدبأ ًاواو ةزملها ( عج ى ج ) فقولا فيو ، ( ف ).

(58)

6

﴿ ىٰلِا اْوَل َخ اَذِاَو [ ﴾ لا :ةرقب ١٤ ،] لقنلبا ( ج )، تكسو ( ض )، واولا ليق ناف في اْوَل َخ سيل لقني فيكف ،حيحص نكاسب و ،شر و تكسي فَلخ ضلا نم واولا لبق ةكرلحا يرغت الم ليق ، م حيحصلبا قلحا ،ةحتفلا لىإ ة . [ ٤ / ا]

﴿ َنُٶِزْهَتْسُم [ ﴾ لا :ةرقب ١٤ ،] ةزملها ىلع رصقلاو طسوتلاو دلمبا في يلالحا ( ج ) ، فذلحاو لقنلباو ( عج ) ، لأباو هجو ثلا ةثلا ةيوقلا ًءيا لادبلإاو فذلحاو لقنلا ًةمومضم ، ليهستلباو ب يب ي ( ف ).

﴿ ْمِهِب ُئِزْهَتْسَي [ ﴾ لا :ةرقب ١5 ةمومضم ءياو ةنكاس ءيا ىلع فقو ،] ، ماشملإاو مورلا عم ليهستلباو ( ف )، هجولأاو سمالخا ة يلاو ةزملها يب فيعض ءا اذكو ، ماشه ( ل ) في فقولا .

﴿ ْمِهِناَيْغُط ىٖف [ ﴾ لا :ةرقب ١5 ،] ةلاملإبا ( ت ).

﴿ ىٰدُهْلاِب [ ﴾ لا :ةرقب ١6 ،] لامأ ( ف لخ ر )، فلبخ للقو ( ج ).

﴿ ْمُهُتَراَجِت ْتَحِبَر اَمَف [ ﴾ لا :ةرقب ١6 ،] يرغص ماغدإ هنلأ ،ًلاصو لكلا مغدأ .

﴿ َنوُرِصْبُي اَل [ ﴾ لا :ةرقب ١٧ ،] ءارلا قيقترب ( ج ).

﴿ َنيٖرِفاَكْلاِب [ ﴾ لا :ةرقب ١٩ ،] لامأ ( سي ت ح )، لقو ل ( ج ) رصقلبا مسرلاو .

﴿ ْمِهِناَذٰا ىٖف [ ﴾ لا :ةرقب ١٩ امأ ،] ل ( ت ). 25

﴿ َمَلْظَا اَذِاَو [ ﴾ لا :ةرقب 2٠ ،] ا ظيلغتب ل لا م ( ج ). 26

﴿ ُهّٰللا َءا َش ْوَلَو [ ﴾ لا :ةرقب 2٠ ،] لامأ ( لخ ف م )، ةزملها لدبأو في رصقلاو طسوتلاو دلما عم ًافلأ فقولا ( ف ل ). 2٧

﴿ ْمِهِعْم َسِب َبَهَذَل [ ﴾ لا :ةرقب 2٠ ،] ماغدبإ في لصولا ( ى )، بو خ ( سي ).

﴿ ْمِهِرا َصْبَاَو ﴾ [لا :ةرقب 2٠ ،] لامأ ( ت ح ) لقو ل ( ج ) ، اهقيقتحو ةزملها ليهستب فقولا فيو ( ف )، دئاوزب طساو هنلأ .

﴿ ء ْیَش [ ﴾ لا :ةرقب 2١ يم ،] طسوتلاو ءايلا د في ءاج ثيح يلالحا ( ج ) يو ، اهيلع تكس ( ف )، بو خ ( ق )، اهيلع فقو اذإو ( ف ل ) ةعبرأ ىلع ًافقو هجوأ ءيا ىلع ،ةنكاس ءيا ىلع ، فيفخ رسكلا ، عم ةروسكم ءيا ىلع ،ديدشتلا عم ةنكاس ءيا ىلع ديدشتلا . 25 .ز نم ةطقاس 26 .ز نم ةطقاس 2٧ .ز نم ةطقاس

(59)

7

﴿ َنوُقَّتَت ْمُكَّلَعَل ْمُكِلْبَق ْنِم َنيٖذَّلاَو ْمُكَقَلَخ ىٖذَّلا ُمُكَّبَر اوُدُبْعا ُساَّنلا اَهُّيَا اَي [ ﴾ لا :ةرقب 2١ ،] رشع

﴿ ْمُكَقَل َخ [ ﴾ لا :ةرقب ١ 2 ،] ماغدلإبا في يلالحا ( ى ). 2٨

﴿ ُكَل َلَعَج ُم [ ﴾ لا :ةرقب 22 ،] ًلاصو ماغدلإبا ( ى ).

﴿ َضْرَاْلا [ ﴾ لا :ةرقب 22 ،] لقنلبا في يلالحا ( ج )، لقنلاو ًافقو تكسلباو ( ف ). 2٩

﴿ ا ًشاَرِف [ ﴾ لا :ةرقب 22 ،] رسكلا دعب ءارلا ققر ( ج ).

﴿ ًءاَنِب َءاَمَّسلاَو [ ﴾ لا :ةرقب 22 ،] ًافقو تكسلا عم رصقلاو طسوتلاو دلما ( ف ل ). ٣٠

﴿ َءاَمَّسلا [ ﴾ لا :ةرقب 22 ،] ﴿ فيو ًءاَنِب [ ﴾ لا :ةرقب 22 ،] افيعض اهمو ،لادبلإا عم اهلثمو ،لاهستلا عم رصقو دم .ن

﴿ َنيٖرِفاَكْلِل [ ﴾ لا :ةرقب 2٤ ،] لامأ ( سي ت ح )، للقو ( ج ).

﴿ اًريٖثَك [ ﴾ لا :ةرقب 26 ،] ءارلا ققر ( ج ).

﴿ اَّلِا ٖهِب ُّلِضُي اَمَو [ ﴾ لا :ةرقب 26 ،] ظفل ءالها دعب انه دلما فرح ي، طخ لا ي اذك ، هلاثمأ في .

﴿ َل َصوُي ْنَا [ ﴾ لا :ةرقب 2٧ ،] ب ا ظيلغت ل ًلاصو ملا و ، قيقترلاو ظيلغتلا فقولا فى ( ج ).

﴿ َنوُر ِساَخْلا [ ﴾ لا :ةرقب 2٧ ،] ءارلا قيقترب ( ج ).

﴿ ْمُكاَيْحَاَف [ ﴾ لا :ةرقب 2٨ ،] لامأ (ر ) ، فلبخ للقو ( ج ) ، هسو ةزملها ل في ققحو فقولا ( ف )، ئاوزلبا طسوتم هنلأ د.

﴿ َنوُعَجْرُت [ ﴾ لا :ةرقب 2٨ ،] لا حتفب ت ميلجا رسكو ءا ( عي ).

﴿ ىٰوَتْسا َّمُث ﴾ ، ﴿ َّنُهيّٰوَسَف [ ﴾ لا :ةرقب ٩ 2 ،] ف لامأ ي امه ( لخ ر ف )، ف للقو ي امه خب ( ج )، تكسلا ءاه قلحأو في فقولا ( عي ). ٣١

﴿ َوُهَو [ ﴾ لا :ةرقب 2٩ ،] عقو ثيح ءالها نوكسب ( عج ر ح ب ). [ ٤ ]ب/

﴿ ء ْیَش ِّلُكِب [ ﴾ لا :ةرقب 2٩ ،] ًابيرق هركذ مدقت . 2٨ :ا مغدأ .فاكلا في فاقللا 2٩ يلالحا في لقنلبا :ا ( ج ) تكسلباو ، ( ف ) فلبخو ( ق )؛ :ز و يلالحا في لقنلبا ( ج ) لقنلاو ًافقو تكسلباو ، ( ف ). ٣٠ عم رصقلاو طسوتلاو دلما :ا ًافقو تكسلا ( ف ). ٣١ :ز لامأ امهيف ( لخ ر ف ) فلبخ امهيف للقو ، ( ج ).

(60)

8

﴿ َكُّبَر َلاَق ﴾ ، ﴿ ُحِّبَسُن ُنْحَنَو ﴾ ، ﴿ َلاَق َكَل [ ﴾ لا :ةرقب ٣٠ ،] ًلاصو نهيف مغدأ ( ى ). ٣2

﴿ ِةَكِئٰلَمْلِل [ ﴾ لا :ةرقب ٣٠ ،] ًاعبت الهادبإ عم رصقلاو دلمبا فقو رلل مس ( ف ) ًافقو لامأو (ر ).

﴿ ًةَفيٖل َخ [ ﴾ لا :ةرقب ٣٠ ،] ًافقو لامأ (ر ).

﴿ ِا ُمَلْعَا ىٖ ن [ ﴾ لا :ةرقب ٣٠ ،] ًلاصو ءايلا حتفب ( عج ح د ا ).

﴿ َمَدٰا َمَّلَعَو [ ﴾ لا :ةرقب ٣١ ،] ،رشع شرو ىلع هلصأ يم نم ةزملها د َمَدٰا .

﴿ ىٖنُٶِبْنَا [ ﴾ لا :ةرقب ٣١ ،] هيف هجوأ ةثلاث ةبورضم ةثلاث في ﴿ ِءاَلُؤٰه [ ﴾ لا :ةرقب ٣١ ،] رصقو ،ةعستب نياثلا ( ج )، ليهستبو نياثلا اول دلما عم لدب ( ز) . ٣٣

﴿ ْمُتْنُك ْنِا ِءاَلُؤٰه [ ﴾ لا :ةرقب ٣١ ،] هس ل لىولأا دلما عم رصقلاو ( ب ه )، ةيناثلا لهسو ( سي عج ز ج )، ًءيا الهدبأو ( ز ج )، رسكلا فيفخ ءايبو ( ج ) ، طقسأو لىولأا رصقلاو دلما عم ( ح ) دمو لأا رصقو اهمرصقو اهم و دمو ل نياثلا ( ب )، لهسو ا نياثل عم لادبإو دلما ( ز ج ،) دلما عم لهسو ( عج ). ٣٤

﴿ ْمُهْئِبْنَا [ ﴾ لا :ةرقب ٣٣ ،] ةزملها لادببإ في ًءيا فقولا ( ف ) ءالها رسك لدبلا عم هنع ( عج ) ٣5

﴿ ْمِهِئاَمْسَاِب [ ﴾ لا :ةرقب ٣٣ ،] ةيناثم هيف أ قيقحتلا ،هجو لأا في و ًءيا لادبلإاو ل ،رصقلاو دلما عم ليهستلا ةيناثلا فيو ، لدبلاو تإ ًاعاب ل رصقلاو دلما عم مسرل ( ف ). ٣6

﴿ ْمُكَل ْلُقَا ْمَلَا [ ﴾ لا :ةرقب ٣٣ ،] ًلاصو لكلا مغدأ .

﴿ ُمَلْعَا ىٖ نِا [ ﴾ لا :ةرقب ٣٣ ،] ًلاصو ءايلا حتفب ( عج ح د ا ). ٣٧

﴿ اوُد ُجْسا ِةَكِئٰلَمْلِل [ ﴾ لا :ةرقب ٣٤ ،] ًلاصو ءاتلا عفرب ( عج ).

﴿ ىٰبَا َسيٖلْبِا [ ﴾ لا :ةرقب ٣٤ ،] لامأ ( لخ ر ف )، ب للقو خ ( ج ).

﴿ َنيٖرِفاَكْلا [ ﴾ لا :ةرقب ٣٤ ،] لامأ ( سي ت ح ) للقو ، ( ج ). ٣2 . َلاَق َكَل :ا نم ةطقاس ٣٣ :ا رصقو ةعستب ل ولأا هدمو نياثلا رصقو (ز و ،) دلما عم لدبلا (ز ). ٣٤ :ز ةءارق نكيم لا ةمئلأا . ٣5 ز، :ا ءيا فقولا في ةزملها لادببا ( ف ). ٣6 :ز ةءارق نكيم لا ةمئلأا . ٣٧ :ز ًلاصو ءايلا حتفب ( عج ح د ).

(61)

9

﴿ اَمُتْئ ِش ُثْي َح [ ﴾ لا :ةرقب ٣5 ،] ًلاصو مغدأ ( ى )، ءيا ةزملها لدبأو ( عج ى )، فقولا فيو ( ف ). ٣٨

﴿ اَمُهَّلَزَاَف [ ﴾ لا :ةرقب ٣6 ،] لاو ءازلا يب فللأبا لا فيفختلا م ( ف ).

﴿ ىَّقَلَتَف [ ﴾ لا :ةرقب ٣٧ ،] لامأ ( لخ ر ف )، خب للقو ( ج ).

﴿ ْنِم ُمَدٰا [ ﴾ لا :ةرقب ٣٧ ،] ًلاصو مغدأ ( ى ).

﴿ تاَمِلَك ٖهِّبَر ْنِم ُمَدٰا [ ﴾ لا :ةرقب ٣٧ ،] بصنب َدٰا َم عفرو تاَمِلَك ( د) .

﴿ َوُه ُهَّنِا [ ﴾ لا :ةرقب ٣٧ ،] ًلاصو مغدأ ( ى ).

﴿ ىًدُه [ ﴾ لا :ةرقب ٨ ٣ ،] ًافقو لامأ خب ( لخ ر ف )، لقو فلبخ ل ( ج ). ٣٩

﴿ َعِبَت ْنَمَف َىاَدُه [ ﴾ لا :ةرقب ٨ ٣ ،] لامأ ( ت )، لقو خب ل ( ج ) ، ةيبطاشلا قيرط يرغ نم . ٤٠

﴿ ْمِهْيَلَع فْوَخ اَلَف [ ﴾ لا :ةرقب ٣٨ ،] نيونت يرغ نم ءافلا بصنب ( عي ) نم ءالها مضو ، ْمِهْيَلَع ( عي ف ). [ 5 ]ا/

﴿ ِراَّنلا [ ﴾ لا :ةرقب ٣٩ ،] لامأ ( ت ح )، للقو ( ج ).

﴿ َلٖ یاَرْسِا [ ﴾ لا :ةرقب ٤٠ ،] ا لهس رصقلاو دلما عم ةيناثل ( عج ). ٤١

﴿ ِنوُبَهْراَف [ ﴾ لا :ةرقب ٤٠ ،] ﴿ ِنوُقَّتاَف ﴾ لا[ :ةرقب ٤١ ،] لكلل امهيف رسكلبا و ، ف ءايلا تبثأ ي امه في يلالحا ( عي ).

﴿ اًقِّد َصُم ُتْلَزْنَا اَمِب اوُنِمٰاَو [ ﴾ لا :ةرقب ٤١ ،] رشع

﴿ ٖهِب رِفاَك [ ﴾ لا :ةرقب ٤١ ،] لامأ ( ت ) ةيبطاشلا قيرط يرغ نم .

﴿ ِّرِبْلاِب َساَّنلا َنوُرُمْاَتَا [ ﴾ لا :ةرقب ٤٤ ،] لحا ز ب نياثلا ًافلأ ةزملها لدبأ ، ( عج ى ج ).

﴿ ىَلَع اَّلِا ةَريٖبَكَل [ ﴾ لا :ةرقب ٤5 ،] ب ترق ي نيونتلا لىإ ةزملها ةكرح لقنو ءارلا ق في لصولا ( ج ) ، تكسلباو ( ض ).

﴿ َلٖ یاَرْسِا [ ﴾ لا :ةرقب ٤٧ ،] ًابيرق مدقت . ٣٨ ز ةطقاس ، ا . ٣٩ :ز لامأ خب ،ًافقو ( لخ ر ف ). ٤٠ :ز ( لامأ ت ) خب للقو ، ( ج ). ٤١ :ا رصقلاو دلما عم ةيناثلا لهس ( عج و ،) فقولا في ( ف ).

(62)

10

﴿ َش سْفَن ْنَع اًپْي [ ﴾ لا :ةرقب ٤٨ ،] طسوتلاو دلمبا في يلالحا ( ج )، فلبخ ًلاصو تكسلباو ( ف ) ، ىلع فقو اذإو اًپْي َش و فق و ءايب أ دشو ،فل د فلأ عم ( ف ).

﴿ ُلَبْقُي اَلَو [ ﴾ لا :ةرقب ٤٨ ،] ثينأتلا ىلع ءاتلبا ( عي ح د ).

﴿ ُذ َخْؤُي اَلَو [ ﴾ لا :ةرقب ٤٨ ،] ةزملها لادببإ في يلالحا ( عج ى ج ).

﴿ َيَو ْمُكَءاَسِن َنوُيْحَتْس [ ﴾ لا :ةرقب ٤٩ ،] ًلاصو مغدأ ( ى ).

﴿ اَنْدَعٰو ْذِاَو [ ﴾ لا :ةرقب 5١ ،] رشع ، يعلاو واولا يب فلأ يرغب ( عي عج ح ).

﴿ ىٰسوُم [ ﴾ لا :ةرقب 5١ ،] لامأ ( لخ ر ف )، للقو ( ح )، خبو ( ج ).

﴿ ُمُتْذَخَّتا َّمُث [ ﴾ لا :ةرقب 5١ ،] لاذلا مغدأ في ءاتلا ( ر ف ك ح ا ج خ ع ل )، و رهظأ ( سي ع د ). ٤2

﴿ ْمُكِئِراَب [ ﴾ لا :ةرقب ٤ 5 ،] ةزملها نكسأ ( ح و ،) اخ سلت ( ط )، لدبأو ( ى )، لامأو ِئِراَب ( ت ). ٤٣

﴿ َوُه ُهَّنِا [ ﴾ لا :ةرقب 5٤ ،] ًلاصو مغدأ ( ى ).

﴿ َكَل َنِمْؤُن [ ﴾ لا :ةرقب 55 ،] واو ةزملها لادبإ ًا ( عج ى ج ) ًلاصو مغدأو ، ( ى ).

﴿ َهّٰللا ىَرَن [ ﴾ لا :ةرقب 55 ،] ًلاصو ةلاملإبا ( ى )، فقولا فيو ( لخ ر ف ح )، يب يبو ( ج )، هيفو ىسوسلل هجوأ ةثلاث ، ةللالجا ميخفت عم ةلاملإاو ،اهقيقرت عم ،ةللالجا ميخفت عم حتفلا .ًلاصو

﴿ اَنْلَّلَظَو ﴾ ، ﴿ اَنوُمَلَظ اَمَو [ ﴾ لا :ةرقب 5٧ ،] لغ ا ظ ل ظلا دعب ملا امهيف ءا ( ج ).

﴿ ىٰوْلَّسلاَو [ ﴾ لا :ةرقب 5٧ ،] لامأ ( لخ ر ف )، للقو ( ح )، فلبخ للقو ( ج ).

﴿ ْمُتْئ ِش ُثْي َح [ ﴾ لا :ةرقب 5٨ ،] بإ غد ا لا م ثءا في يشلا ( ى )، ًءيا ةزملها لادبإو ( عج ى ). ٤٤

﴿ َي ْمُكَل ْرِفْغ [ ﴾ لا :ةرقب 5٨ ،] ءافلا حتفو ءايلا مضب ( عج ا ) ءافلا حتفو ةمومضم ءاتلباو ، ( ك )، نونلباو ْمُكَل ْرِفْغَن ( لخ عي ر ف ن ح د ،) ءارلا مغدأو في ال لا ًلاصو م ( ى )، خبو ( ط ). [ 5 ]ب/ ٤2 :ا مغدأ ءاتلا في لاذلا ( لخ هح عج ر ف ك ح ا ) رهظاو ، ( سي ع د ). ٤٣ :ز نكسأ ةزملها ( ح و ،) سلتخا ( ط ) ، لامأو ئ رَبا ( ت ). ٤٤ نم ةطقاس .ز

Referanslar

Benzer Belgeler

Hiç şüphesiz bu konuda en önemli çalışmalardan biri İbnü′l-Cezerî′nin de (ö. Hüzelî′yi ayrıcalıklı kılan husus ise, genç yaşta memleketinden çıkıp

Hak Taala’nın hikmeti, Türk esirlerinin nakli için, Oruç Reis’in çakılı olduğu tekne seçildi; Oruç çok kıymetli bir esir olduğu için Rodoslu- lar onu, kurtulacak

Alaaddin Günay, “Kuşadalı Ahmed Efendi’nin Avamil-i Cedid Şerhi (Tahlil ve Tahkik)”, İstanbul, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2014, X, ilaveten

Gazzâlî, Cevâhirü’l-Kur’ân’ın ikinci bölümünde yorumsuz olarak zikrettiği bin beş yüz dört âyetin yedi yüz altmış üç tanesini, üç şekliyle mârifetullah’a

eylemektir. Ve ıstılahta eşya-yı müteaddideyi üzerine vâhidün ismi ıtlâk olunacak, yani şey-i vâhittir denilmekle sâlih olacak haysiyette kılıp, ve bu

Çalışmanın giriş kısmında müellif ahkâm âyetleri ve hadisle- ri hakkında malumat verdikten sonra Tahâvî’nin Ahkâmü’l-Kur’ân’dan önce telif ettiği

Elcevap: Aslâ olmaz.. Mes’ele: Zeyd, kýz kardeþi Hind'i nâ-mâhrem olan Amr ile bir ev- de görüp, Hind'i katl edip, Amr'ý mecrûh edip bir günden sonra Amr fevt olup, Zeyd

278 Dolayısıyla tefsiri yapılan ayette belirsiz durumda olan yani kendisinden neyin kast edildiği anlaşılamayan konu, Şâri tarafından Kur’an’ın başka