;
T7
b13 numaralı Galata, 42 numaralı (Resanet (namı diğer Eseıi merhamet) vapuru
Boğaziçirin zümrüt, firuze sularım 12S6 Hicrî yılında (1-8#1),, Sadaret
yara yara, sağın solun yalılarına, ko- müsteşarı Fuad efendi (sonra Sadra-
rulanna, gölgelerine baka baka, yü- zam olan Keçeci zade Fuad paşa) ile
reklerden ferah taşa taşa gidiyoruz, yüksek ülemadan Cevdet efendi
geliyoruz. Bindiğimiz vapura da Şir- (meşhur tarihin sahibi Cevdet paşa)
keti Hayriyenin diyoruz. Hep dillerin- Bursa kaplıcalarının birinde yıkamr-
de olduğu halde bu çifte kelimenin larken, içlerine bir ilham doğuvermiş:
iç yüzünü bilmiyenlere kısa bir tarih- goğaziçine vapurlar işletecek, o ıs-
çesiııi yapacağım. ,r' sız yeryüzü Cennetine hayat verecek
bir şirket kurmak...
Bir vakitler Şehriyar kasır ve sey- rangâhları, rical ve ağniya sahilhane- leri sayısızmış amma şimdi hepsi tav sak. Yazın en sıcak aylarını orada ge çireceklere göç için irade çıkması şart. Çektiriler ve kayıklarla Sirkeci is kelesine taşınıp dururlar, ağustosun on beşi olunca konaklarına dönerler miş.
Rumeli kıyısında Yeniköyün, Ana dolu kıyısında Kanlıcamn ötesi (bilâ- dı baide) den; Beykoza nefyedilenler bile mevcudmuş.
Kükürtlünün veya Çeliklinin deru- nundaki hazretler hemen kaplıcanın soğukluğuna çıkıyorlar. (Şap şap!) el vurup ,çıkma getirmeğe seğirten ya naşmadan hokka kalemle k âğıt,isti yorlar; sıcağı sıcağına şirketin ilk ni zamnamesini çırpıştırıyorlar.
Boğazda görülenler hep pazar ka yığı, ateş kayığı, balıkçı alamanası, yelkenli oladursun, bir müddet evvel iki ecnebi vapura işlemeğe başlamış mış; bundan gayrete gelen Tersanei amire bir vapur tahsis ^tmiş.
19 certuiziyâafnr f&67 tarihli (Tak vimi vakayi )deki ilâna göre akşamın dokuzunda Köprüden kalkıp yolcula rı köylere çıkara çıkara İstinyeye k a dar* varacak. Geceyi orada geçirip er tesi sabah dört sularında hareket ede, rek, ayni minval üzere limana döne cek.
İstanbuldan Kandilliye ve Kayala ra gidiş ücreti, maiyette bir uşakla beraber mahiye 250, İstinye ve Kan- lıcaya kadar 300 kuruş. Yalnız son du rak yerinde iskele bulunduğundan müşteriler kahvede, güneşte, yağmur da beklerler, açıktaki vapura kayık larla giderler, gene öyle dönerlermiş.
Bu kadarı ihtiyaca kâfi mi?
Kafadarlar Bursadan İstanbula dö nünce, Sadrı vakit Mustafa Reşid pa şaya meseleyi açıyorlar. Adam uya nık, çarçabuk icabına bakıyor. Şirke
ti Hayriyenin teşkiline dair 24 rebiül- evvel 1267 tarihli ferman çıkıyor.
Türkiyede ilk tesis edilen anonim şirkettir. Her sınıf tebaanın hisse al malarına müsaade olunarak beheri üç bin kuruştan 1500, akabinde 500 daha katılarak, yani iki bin hisse ile kumpanya kuruluyor; Baltacı Mano- lâki bezirgan vasıtasile İngiltereye se kiz vapur sipariş ediliyor; bezirganın şartlarının diğerlerden menfaatli olu şu, kendisine kâr kalacak 1300 kesah- çayı da şirkete hediye edişi mahzuzl- yeti şahaneyi mucip oluyor.
Wight adasında, mister Jones Ro- j bert’in fabrikasında yapılan ve birin ci kafilede gelen altı vapurun tekne leri ahşap, makineleri 60 beygirlik. Üçü 188 tonluk ve 7500 lira bedelin de; diğer üçü de 197 tonluk ve 500 li ra fazlasına. İsimleri de: Rumeli, Ta- rabya, Göksu, Beylerbeyi, Tophane, Beşiktaş...
Bunları kullanacak kaptanlara ge lince, hepsi yelkencilikten, lostromo luktan yetişme Rum ve Hırvatlar; ilk Türk, meşhur Ömer kaptan.
Bir hat Köprü ile Üsküdar, öbür hat da Beykoza kadar olmak üzere, 1852 de vapurlar cayır cayır işlemeğe başlamış.
Hele Üsküdar kayıkçılarındaki ve mavnacılar mdaki yaygarayı sorma-
■ ym. Derhal çala kürek yolun üstüne
sıralanmalar; ağzı açıp gözü yumma lar; taşlar, kayalar fırlatmalar.
Gidiş ve idare sarpa sardığı için şir ketin maktuan idaresini Antuan Kal- ciyan ve Agop Bilezikciyan isminde iki tüccara 1100 keseye, altı sene müddetle ihale-etmişler. Bunlar da bocalamağa ve işi devrettikleri Re simci Mıgırdiç (ben batıyorum!) diye çırpınmağa başlayınca mevcud 30 hissedardan biri olan Sakızlı Ali Hil mi efendi ilk müdürlüğü alıyor.
Mumaileyh, Asakiri mansure seras keri Ağa Hüseyin paşanın
köleliğin-den ve çiflik kâhyalığından Hayriye tüccarlığına erişme... On sene.kadar süren müdiriyetinde vapurların adedi
on altıyı bulmuş. f - n r 'h-'
Selefi olarak iki sene kadar Halan, esbak Maliye Nazırı Nafiz paşa'kâh
yası Raşid efendi devrinin belli i mu
vaffakiyeti Adalara da posta yapışı... Bunun yerine gelen Kandiyeli Hüse yin Haki efendi, 29 senelik idaresin de Şirketi Hayriyenin tekemmülüne çok çalışmış, ikinci müessisi denilecek mevkie ermiş.
Acaip değil mi, onun da eski mes leği ayni. Mısırlı prenses Zeynep ha nımla kocası Arapkirli Yusuf Kâmil paşanın kâhyası. Vefatından sonraki müdür Hafız Vehbi efendi gene Yusuf Kâmil paşa perverdelerinden. Silsile de Ali beyin kâhyalığı mahyalığı yok, Hüseyin Haki efendi zadeliği var.
Şirketi Hayriye idaresi en önce Bah, çekapısında (Nafia hanı) nda, sonra | Gaîatada (Mehmed Ali paşa hanı) nm üç odasında, daha sonra gene Galat- da (Tuzlayıcı hanı) ile Balıkhane bi nasında, ardından Sirkecideki (Koso- va ham) nda., nihayet Gaîatada şim diki bulunduğu yerde işlemiş durmuş. İlk zamanlar iskeleden bir marka alınıp vapura binilir, biletçi müşteri den markayı isteyip teneke kutudaki deste biletlerden birini verir, üstünde iskele miskele adı bulunmazmış. Bun lar her akşam toplanıp bir kontrolün nezaretinde fırında yakılırmış.
Güç iş; saniyen biletler taş basması olduğundan taklidleri kolay. İskele isimli, perforeli, uzun biletlere yetiş tik. Yerlerine mukavva ve günlük ta rihliler kaim oldu.
! Vapurlara gelelim:
13 numaralı (Galata) dan evvelki- : lere babalarımız bile yetişmemiş. Bu hayırsız rakamlı pat pat, zikzak zik
zak, dilenci vapurluğu ettikten sonra j Hasköyde ambar olmuştu.
Direk başlı, 17 ve 18 numaralı (Ba hariye) ve (Asayiş) bir vaktin1 en y a man gemileri imiş. (21), (22), (Sü rat), (Tayyar) isimlerine masadak- ken, çabalıya çabalıya tontonlaşmış- lar, galiba gene karşıdan karşıya sa- illik ederlerdi. 26 numaralı (Suhulet; araba taşıyıcı. Mal oluşu sekiz bin li ra ve tek silindirli. Havaleli ve su ke simi az olduğundan 1869 da İngilte- reden getiren İngiliz kaptan Mı :ma- rayı b ıluııcıya kadar akla karayı seç miş ve böyle bir gemi ile Okyanuslara açılmamağa yemin etmiş.
(27) i- (Sahilbende) de araba nakli ne mahsustu. Eşinden farkı, makine sinin çift silindiri ve dört bin lira da ha pahalılığı.
Yandan çarhlıların en fiyakalı ve yürükleri (37), (38)| (İhsan) ve (Şük ran) denilen ikizlerdi. Gel gelelim o grupa dahil (39), (40) hantal ve fos tu. (41), (42), (Metanet) ve (Rasa- net) kardeşleri büsbütün geç, Üskü- darı tutarken çat çat çat, ikisi de ol duğu yerde.
(Rasanet) 1900 senesinde Köprü de yatarken, bir römorkör tarafından çekilen yelkenlinin demirini karnına yiyerek batıvennez mi? Ba irade, Ter sanenin dalgıç bölüğü ve ahşap havu zu tarafından çıkarılıyor; adı (Eseri merhamet) e tahvil ediliyor...
(43) ilâ (46) numaralı dördüzler de güzel ve kıyak gidişli idiler.
Bütün bu vapurlar sonrakilerden başka şekildeydi. Kaptan kamaraları çarh davlumbazlarının üstünde ve pek yüksek kimseler onun içinde, (Kaptanla konuşmak memnudur) lâvhasma rağmen gelsin çene...
Sonra üst güverte kısacıcık. Orta kısımda salon yok; kibar takım yan kamaralarda kutu sardalyesi. Geri kalanlar ise kar kıyamette bile yelken bezleri arasında.
Buranın hoş ciheti, Sarıyer suları na gidilip gelinirken, Karadenizden esen poyraz anafora çevirip perdeleri al aşağı etti mi, yerlerine takılm aya kadar hanımlar tarafım seyret, dur.
1838 yapısı, 25 bin tonluk ve zama nının dev gemisi, 1865 - 66 da Avrupa ile Amerika arasına ilk telgraf kab losunu döşeyen Great Eastem günle rinde miyiz ki hâlâ yandan çarh mak bul olsun?
Binaenaleyh 1902 de, Şirketi Hay riye de uskurlu gemi yaptırmağa ni yetleniyor. Kaptanların çoğunda (bu sularda işletemeyiz!) diye itiraz üstü ne itiraz. Bereket versin (pekâlâ iş ler) diye/^Palas kaptana. .
Reyi kabul edilip siftah olarak us kurlu iki vapur Fairfield tezgâhlan- ! na ısmarlanıyor ki (47) ve (48) nu maralardır.
Çok fayda ve kolaylıkları görüldü ğünden, artık sıvırya, gelsin mabadı.