• Sonuç bulunamadı

Doğumda kanguru bakımının yenidoğanın emzirme davranışlarına ve annenin konfor düzeyine etkisi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Doğumda kanguru bakımının yenidoğanın emzirme davranışlarına ve annenin konfor düzeyine etkisi"

Copied!
108
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

İSTANBUL MEDİPOL ÜNİVERSİTESİ

SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

DOĞUMDA KANGURU BAKIMININ YENİDOĞANIN EMZİRME

DAVRANIŞLARINA VE ANNENİN KONFOR DÜZEYİNE ETKİSİ

SEVGİ KOÇ

HEMŞİRELİK ANABİLİM DALI

DANIŞMAN Doç. Dr. Nurten KAYA

(2)

II

BEYAN

Bu tez çalışmasının kendi çalışmam olduğunu, tezin planlanmasından yazımına kadar bütün safhalarda etik dışı davranışımın olmadığını, bu tezdeki bütün bilgileri akademik ve etik kurallar içerisinde elde ettiğimi, bu tez çalışmasıyla elde edilmeyen bütün bilgi ve yorumlara kaynak gösterdiğimi ve bu kaynakları da kaynaklar listesine aldığımı, yine bu tezin çalışılması ve yazımı sırasında patent ve telif haklarını ihlal edici bir davranışımın olmadığını beyan ederim.

Sevgi KOÇ İMZA

(3)

III

TEŞEKKÜR

Yüksek lisans öğrenimim ve tez çalışma süresince, çalışmalarıma çok değerli katkılarıyla rehberlik eden, mesleki bilgi ve deneyimlerini paylaşan, desteğini esirgemeyen ve sonuca ulaşmamda sonsuz destek sağlayan danışman hocam Doç. Dr. Nurten KAYA’ya,

Yüksek lisans öğrenimim süresince desteğini esirgemeyen Medipol Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Nihal SUNAL’a,

Yüksek lisans öğrenimim ve tez çalışmam süresince bilgi ve tecrübelerinden yararlandığım kıymetli hocam, Yrd. Doç. Dr. Nuran AYDIN’a,

Bu araştırmayı gerçekleştirirken çalışmaya katılmayı kabul eden sevgili anneler ve bebeklerine,

Çalışmamı destekleyen ve yardımlarını esirgemeyen Özel Nisa Hastanesi Bebek Gözlem Odası ve Doğumhane ekibi hekim, hemşire ve ebelerine,

Hayatıma girdiği günden itibaren desteğini benden esirgemeyen, yüksek lisans öğrenimim ve tez çalışma süresinde bana anlayış, sabır ve destek gösteren sevgili eşim Cengiz KOÇ ’a sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.

Saygılarımla Sevgi KOÇ

(4)

IV İÇİNDEKİLER

TEZ ONAYI FORMU ...I BEYAN ...II TEŞEKKÜR ...III TABLOLAR DİZİNİ ... VII ŞEKİLLER DİZİNİ ... VIII TANIMLAR VE KISALTMALAR ... IX ÖZET ...1 ABSTRACT ...3 1. GİRİŞ VE AMAÇ ...5 2. GENEL BİLGİLER ...8 2.1 ÜREME SAĞLIĞI ... 8

2.2 YENİDOĞAN VE HEMŞİRELİK BAKIMI ... 8

2.2.1 YENİDOĞANIN SINIFLANDIRILMASI ...9

2.2.2 YENİDOĞANIN ÖZELLİKLERİ VE TANILANMASI ...9

2.2.3 YENİDOĞANIN HEMŞİRELİK BAKIMI ... 13

2.2.3.1 Güvenli Çevrenin Sağlanması ... 13

2.2.3.2 İletişim ... 14

2.2.3.3 Solunum ... 14

2.2.3.4 Yeme-İçme (Beslenme) ... 14

2.2.3.5 Boşaltım ... 20

2.2.3.6 Kişisel Temizlik, Hijyen ... 20

2.2.3.7 Beden Sıcaklığının Kontrolü ... 21

2.2.3.8 Hareket ... 21

2.2.3.9 Çalışma-Eğlence ... 21

2.2.3.10 Cinselliği İfade Etme ... 21

2.2.3.11 Uyku ... 21

2.3 KANGURU BAKIMI ... 22

2.3.1 Kanguru Bakımının Tarihçesi ... 22

2.3.1.1 Kanguru Bakımının Etkileri ... 22

2.3.1.2 Kanguru Bakımına Başlama Zamanı ... 23

2.3.1.3 Kanguru Bakımında Hemşirelik Bakımı ... 24

2.3.1.4 Annenin Eğitimi ... 24

(5)

V

2.4 KONFOR KURAMI ... 25

2.4.1 Kavram Olarak Konfor... 25

2.4.2 Konfor Kuramı ... 25

2.4.3 Konfor Kuramının Düzey ve Boyutları ... 26

3. GEREÇ VE YÖNTEM ... 29

3.1 Araştırmanın Amacı ve Tipi ... 29

3.2 Araştırmanin Hipotezleri ... 29

3.3 Araştırmanın Değişkenleri ... 29

3.4 Araştırmanın Yapıldığı Yer Ve Zaman ... 29

3.5 Araştırmanın Evreni Ve Örneklemi ... 29

3.6 Verilerin Toplanması ... 30

3.6.1 Anne Bilgi Formu (Ek.2)... 31

3.6.2 Travay Süreci Tanılama Formu (Ek.3). ... 31

3.6.3 Bebek Bilgi Formu (Doğumda kanguru bakımı alan grup) (Ek.4). ... 31

3.6.4 Bebek Bilgi Formu (Doğumda kanguru bakımı almayan grup) (Ek.5). ... 31

3.6.5 LATCH Emzirme Tanılama Ölçüm Aracı (Ek.6). ... 32

3.6.6 Sürekli-Durumluk Kaygı Ölçeği (Ek.7). ... 32

3.6.7 Genel Konfor Ölçeği (GKÖ) (Ek.8). ... 34

3.7 Araştırma Verilerinin Toplaması ... 35

3.8 Araştırma Sonuçlarının İstatiksel Analizi ... 39

3.9 Araştırmanın Etik Yönü ... 39

3.10 Araştırmanın Tamamlanmasında Karşılaşılan Durumlar ... 40

3.10.1 Olumlu Durumlar ... 40

3.10.2 Olumsuz Durumlar ... 41

3.11 Araştırmanın Sınırlılığı ... 41

4. BULGULAR ... 42

4.1 Deney ve kontrol grubundaki kadınların bireysel, travay ve doğum süreci ile ilgili bulgular ... 42

4.2 Deney ve kontrol grubundaki kadınların bebeklerinin bireysel özellikleri, emzirme davranışları ve fizyolojik parametreleri ile ilgili bulgular ... 46

4.3 Deney ve kontrol grubundaki kadınların kaygı ve konfor düzeyi ile ilgili bulguları ... 55

5. TARTIŞMA ... 57

5.1 DENEY VE KONTROL GRUBUNDAKİ KADINLARIN BİREYSEL, TRAVAY VE DOĞUM SÜRECİ İLE İLGİLİ BULGULARIN TARTIŞILMASI ... 57

(6)

VI 5.2 DENEY VE KONTROL GRUBUNDAKİ KADINLARIN BEBEKLERİNİN BİREYSEL ÖZELLİKLERİ, EMZİRME DAVRANIŞLARI VE FİZYOLOJİK PARAMETRELERİ İLE İLGİLİ

BULGULARIN TARTIŞMASI ... 60

5.3 DENEY VE KONTROL GRUBUNDAKİ KADINLARIN KAYGI VE KONFOR DÜZEYİ İLE İLGİLİ BULGULARIN TARTIŞILMASI ... 62

6. SONUÇ VE ÖNERİLER ... 65

7. KAYNAKLAR ... 70

8. EKLER ... 78

Ek.1. Bilgilendirilmiş Gönüllü Olur Formu ... 78

Ek.2. Anne Bilgi Formu ... 79

Ek.3. Travay Süreci Tanılama Formu ... 81

Ek.4. Bebek Bilgi Formu (Doğumda kanguru bakımı alan grup) ... 82

Ek.5. Bebek Bilgi Formu (Doğumda kanguru bakımı almayan grup) ... 84

Ek.6. LATCH Emzirme Ölçeği ... 86

Ek.7. Sürekli-Durumluluk Kaygı Ölçeği: STAI FORM TX – I, TX – 2 ... 86

Ek.8. Genel Konfor Ölçeği ... 91

Ek.9. Doç.Dr. Ükke Karabacak’dan yazılı izin belgesi ... 93

Ek.10. Doç.Dr. Kerziban Yenal’dan yazılı izin belgesi ... 94

Ek.11. Prof.Dr. Necla ÖNER’den yazılı izin belgesi ... 95

Ek.12. Medipol Üniversitesi Klinik Araştırmalar Etik Kurulu Kararı ... 96

(7)

VII

TABLOLAR DİZİNİ

Tablo No Sayfa No

Tablo 1: Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınların Bireysel Özelliklerinin Karşılaştırılması 42 Tablo 2: Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınların Eşlerinin Bireysel Özelliklerinin Karşılaştırılması ... 44 Tablo 3: Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınların Travay ve Doğum Süreci Özelliklerinin Karşılaştırılması ... 45 Tablo 4: Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınların Bebeklerinin Bireysel Özelliklerinin Karşılaştırılması ... 46 Tablo 5: Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınların Bebeklerinin Emzirme Davranışlarının Karşılaştırılması ... 48 Tablo 6: Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınların Bebeklerinin Kalp Atım Hızı Değerlerinin Karşılaştırılması ... 49 Tablo 7: Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınların Bebeklerinin Solunum Hızı Değerlerinin Karşılaştırılması ... 50 Tablo 8: Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınların Bebeklerinin Oksijen Satürasyonu Değerlerinin Karşılaştırılması ... 51 Tablo 9: Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınların Bebeklerinin Vücut Sıcaklığı Değerlerinin Karşılaştırılması ... 52 Tablo 10: Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınların Bebeklerinin Kan Şekeri, Hematokrit ve Taburculuktaki Doğum Ağırlığı Değerlerinin Karşılaştırılması ... 53 Tablo 11: Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınların Kaygı Düzeylerinin Karşılaştırılması ... 55 Tablo 12: Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınların Taburculuk Sırasındaki Konfor Düzeylerinin Karşılaştırılması ... 56

(8)

VIII

ŞEKİLLER DİZİNİ

Şekil No Sayfa

Şekil 1: APGAR Skorunun Değerlendirilmesi ... 10 Şekil 2 : Konfor Kuramının Taksonomik Yapısı ... 34 Şekil 3: Araştırma Tasarımı ... 35

(9)

IX

TANIMLAR VE KISALTMALAR

Araştırmada kullanılan tanımlar ve kısaltmalar aşağıda sıralanmıştır.

APA : Amerikan Pediatri Akademisi

DKB : Doğumda Kanguru Bakımı

DSÖ : Dünya Sağlık Örgütü GKÖ : Genel Konfor Ölçeği

SpO2 : Periferik Oksijen Saturasyonu TNSA : Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması YYBÜ : Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi

(10)

1

ÖZET

DOĞUMDA

KANGURU

BAKIMININ

YENİDOĞANIN

EMZİRME DAVRANIŞLARINA VE ANNENİN KONFOR

DÜZEYİNE ETKİSİ

Araştırma, sağlıklı bebeklerde doğumda kanguru bakımının yenidoğanın emzirme davranışlarına ve annenin konfor düzeyine etkisini belirlemek amacı ile randomize kontrollü deneysel türde gerçekleştirildi. Örneklem, özel bir hastanede vajinal yol ile doğum için yatışı yapılan randomize yöntemle belirlenen 117 kadından (57 kontrol, 60 deney) oluştu.

Verilerin toplanmasında; Anne Bilgi Formu, Travay Süreci Tanılama Formu, Bebek Bilgi Formu (Doğumda kanguru bakımı alan ve almayan grup), LATCH Emzirme Ölçeği, Sürekli-Durumluk Kaygı Ölçeği, Genel Konfor Ölçeği kullanıldı. Bu çalışmada deney grubundaki kadınların bebeklerine kanguru bakımı uygulandı, kontrol grubundakilere ise rutin hastane bakımı verildi. Veriler kadınlardan, yatış sırasında, travay sürecinde, doğumdan bir saat sonra, taburculuk sırasında; yenidoğanlardan ise doğumun hemen sonrasında, bebek gözlem odasında, hastane odasında anne ile ilk karşılaşmada ve taburculuk sırasında toplandı. Böylece öncelikle bebeklerin emzirme davranışlarını ve fizyolojik parametrelerini etkileyebilecek özellikler açısından deney ve kontrol grubunun eşlenik olup olmadığı araştırıldı. Daha sonra kanguru bakımının yenidoğanın emzirme davranışları ve fizyolojik parametrelerine, ayrıca annenin konfor düzeyine etkisi incelendi.

Deney ve kontrol grubundaki kadınların bireysel, travay ve doğum süreci, sürekli kaygı ile ilgili özellikleri yönünden gruplar arasında anlamlı fark bulunmadı (p>0,05). Öte yandan deney ve kontrol grubundaki yenidoğanların doğum ağırlığı, boy vb. özellikleri açısından gruplar arasında anlamlı fark bulunmazken (p>0,05) emzirme davranışları ve bazı fizyolojik parametreleri yönünden deney grubu lehine anlamlı farklılıklar saptandı (p<0,05). Doğumdan bir saat sonra araştırma kapsamına alınan kadınların durumluk kaygı düzeyleri incelendi ve deney grubundaki kadınların

(11)

2 kaygı düzeyi kontrol grubundakilerden anlamlı olarak düşük bulundu (p<0,05). Fakat deney ve kontrol grubundaki kadınların taburculuk sırasındaki Genel Konfor Ölçeği puanları arasında anlamlı fark görülmedi (p˃0,05). Elde edilen veriler, doğumda kanguru bakımının bebeğin emzirme davranışlarındaki başarısını arttırdığını, yenidoğanın fizyolojik parametrelerini olumlu yönde etkilediğini, annenin kaygı düzeyini düşürdüğünü ancak konfor düzeyi üzerinde farklılık oluşturmadığını gösterdi.

Anahtar Kelimeler: Emzirme davranışı, fizyolojik parametreler, kanguru bakımı, konfor, sağlıklı yenidoğan.

(12)

3

ABSTRACT

INFLUENCE

OF

KANGAROO

CARE

IN

BIRTH

TO

BEHAVIORS OF NEWBORN BABY BREASTFEEDING AND

COMFORT LEVEL OF MOTHER

Research was carried out to determine influence of kangaroo care in healthy infants to behaviours of newborn baby breastfeeding and comfort level of mother in experimental species of randomized controlled trial. The sample occurred as determined by 117 hospitalized women for childbirth (57 controls, 60 experiments) with the vaginal route at a private hospital with randomized method.

Mother Information Form, Labour Process Diagnostics Form, Baby Information Form (the group of kangaroo with care at birth and without), LATCH Breastfeeding Scale, State-Trait Anxiety Inventory, and General Comfort Scale were used to collect the data. Kangaroo care of female to babies in the experimental group was performed at this study while routine hospital care was given to the control group. Data was collected from women during hospitalization, in the labour process, an hour after birth, at discharge; from the newborns immediately after birth, in baby observation room, the first encounter with the mother in hospital room, and during discharge. Therefore, it is investigated firstly whether the experimental and control groups have equivalent properties in terms of the behaviours of newborn baby breastfeeding and the features that may affect the physiological parameters. Then, influence of kangaroo care was examined to behaviours of newborn breastfeeding, to physiological parameters, and as well as to maternal comfort level.

No significant difference was found between characteristics of women in the experimental and control groups regarding individual, labour and delivery process, and trait anxiety (p>0.05). On the other hand, there was no significant difference between the groups in terms of features of birth weight of newborns and length etc. (p> 0.05) whereas significant differences were detected breastfeeding behaviour and some physiological parameters in favour of the direction of the experimental group (p <0.05). State anxiety of women in the research received one hour after birth were

(13)

4 examined, and women in the experimental group had significantly lower levels of anxiety than the control group (p <0.05). But, there was no significant difference between women in the experimental and control groups at General Comfort Scale during discharge (p˃0.05). The obtained data showed Kangaroo care of the baby at birth increased the success of breastfeeding behaviour, affected positively to newborn physiological parameters, and decreased the level of anxiety of mother; but did not create differences on the level of comfort.

Keywords: Breastfeeding behavior, physiological parameters, kangaroo care, comfort, healthy newborn.

(14)

5

1. GİRİŞ VE AMAÇ

İnsan soyunun devamının sağlamasında, toplumun beklentilerine uygun bireylerin yetiştirilmesinde, kültürün kuşaktan kuşağa aktarılmasında ailenin evrensel bir görev ve sorumluluğu bulunmaktadır. Bu evrensel rol, doğurganlık fonksiyonu ile yerine getirilir (1).

Öte yandan doğum eylemi anne ve bebek için önemli bir stres nedenidir. Bebek müdahalesiz vajinal doğumda doğrudan stres altında kalmakta, sezeryan ile doğumda ise ameliyatın annede oluşturduğu cerrahi stresten etkilenmektedir (2).

Anneler için olduğu kadar bebekler için de doğum süreci çok yorucudur ama doğum olayı aynı zamanda hayati fonksiyonların gerçekleşmesine hizmet eder. Doğumdan hemen sonraki birkaç dakika, anne ve bebek için çok kutsal anlardır. Kadın ve bebeğin ilk kez buluştuğu ayrıca ten tene ve göz göze temasın sağlandığı bu anlar çok değerlidir (3).

Anne, çocuğu ile biyolojik ve psikolojik olarak sürekli bir ilişki içerisindedir. Anne çocuğun yaşamının ilk günlerinden itibaren onun ilk bakıcısı, ilk koruyucusu ve ilk ilişki kurduğu kişidir. Bağlanma, anne ile bebek arasında gelişen, bebeğe güven duygusu veren, güçlü bir bağdır. Bu bağlanmanın mümkün olduğunca erken dönemde başlatılması, bebeğin ruhsal ve fiziksel gelişimi ve güven duygusunu kazanabilmesi için oldukça önemlidir (4). Bu nedenle anne ile bebek iletişiminin ve emzirmenin doğum sonrası dönemde en erken zamanda başlatılması gerekmektedir.

Kadın, bebeğini doğurur doğurmaz kucağına almalıdır. Genellikle göbek kordonu buna izin verecek uzunlukta, hatta daha uzundur. Eğer göbek kordonu beklenilenden kısaysa, bebeği annesinin kucağına vermek yerine göbeğine yatırmak yeterli olacaktır (3).

Emzirme, sağlıklı bir toplum oluşturmada önemli etkenlerden biridir. Anne sütü, bebeğin gereksinim duyduğu besin maddelerini uygun miktar ve kalitede içeren tek fizyolojik bebek besinidir. Annenin bebeğini mümkün olduğunca erken emzirmeye başlaması ve ilk altı ay bebeğin sadece anne sütü ile beslenmesi hem anne, hem de bebek sağlığını olumlu etkiler (5).

(15)

6 Emzirme yani süt verme süreci, üreme kadar önemli bir özelliktir ve emzirme deneyiminin en erken dönemde yaşanması, hem anne hem de bebek açısından önemlidir. Yenidoğanın plasentasının yerini doğumdan sonra anne memesi alır. Ayrıca bebek, biyolojik ve psikolojik yönden sıcak güvenli ve kendisini koruyan bir çevreye gereksinim duyar. Yenidoğanın fiziksel ve duygusal gereksinimlerinin erken dönemde karşılanmaya başlanması, büyüme ve gelişmesine katkı sağlayacağı gibi temel güven duygusunu da geliştirecektir. Emzirme, anne-bebek arasında deri temasını sağlayarak bağın güçlenmesine neden olur. Deri teması ve göz göze iletişim anne ve bebeğin birbirlerinin davranışsal ifadelerini ve gereksinimlerini anlamalarını sağlar. Ayrıca, doğumdan sonra bebeğini göğsüne koyan annelerin bebeklerini daha sık emzirdikleri gözlenmiştir (6).

Doğumdan hemen sonra annenin ve bebeğin birbirine dokunması, hem fiziksel hem de zihinsel gelişimi sağlar. “Kanguru Bakımı” bebeğin yüzü anneye dönük bir şekilde, doğrudan ten teması sağlanarak, annenin göğüsleri arasına yerleştirilmesi, bir çeşit bebeği kucaklama metodudur (7). Doğumdan hemen sonra başlayan kanguru bakımına doğumda kanguru bakımı denir (8).

Doğal bir yaklaşım olan ve ek bir hazırlık gerektirmeyen kanguru bakımı kolaylıkla kullanılabilecek bir yöntemdir. Aynı zamanda kanguru bakımı, bebeğin yaşam bulgularının sabitleşmesine, sinir sisteminin gelişimine, erken dönemde beslenmesine, hızlı kilo almasına ve bunun sonucunda da kısa sürede doğum ağırlığına ulaşmasına, ağlamayı azaltmasına, daha az tıbbi sorun yaşamasına, hastaneden erken taburcu olmasına, çapraz enfeksiyonunun azalması sonucu morbiditenin azalmasına, bebeğin daha derin ve kaliteli uyumasına katkıda bulunmaktadır. Bunun yanı sıra anne bebek etkileşiminin artmasını sağladığı için yenidoğanların bakım ve tedavisinde önemli yer tutmaktadır (3, 8, 9, 10, 11). Ayrıca kanguru bakımında annenin vücudu, sesi, kokusu, taktil uyarısı ile çevresel stresi azalttığı ve bebeğin santral sinir siteminin matürasyonunu olumlu etkilediği düşünülmektedir (12).

(16)

7 Kanguru bakımını ilk kez Bogota (Colombia)’da 1978 yılında Dr. Edger Rey Sanabria tarafından, çok düşük doğum ağırlıklı bebeklerde yenidoğan yoğun bakım ünitelerinde (YYBÜ) uygulamıştır.

Kanguru bakımının, YYBÜ’de morbiditeyi ve mortaliteyi azalttığı, erken dönemde aileyi bebeklerinin bakımına kattığı, anne bebek ilişkisini güçlendirdiği, emzirmeyi olumlu etkilediği bilinmekte, bu nedenle düşük doğum ağırlıklı bebeklerde konvansiyonel yenidoğan bakımına alternatif olarak önerilmektedir. Kanguru bakımında bebekler, kanguru pozisyonu denilen annenin göğüsleri arasında ve giysilerinin altında, vertikal pozisyonda yatırılarak bebek ve annenin cilt cilde teması sağlanır. Uygulama mümkün olan en erken zamanda hatta doğum salonlarında veya YYBÜ’de başlatılmalı ve en kısa zamanda anne bebeğin ayrılmasına son verilmelidir (12).

Sonuç olarak; kanguru bakımı, anne bebek bağlanmasını sağlayan, yenidoğanın dış ortama uyumunu kolaylaştıran ten tene temasa denir. Kanguru bakımı başarılı emzirme sürecine katkı sağlar, bebeklerde hipoglisemiyi önler, kalp hızı, solunum hızı ve vücut sıcaklığında stabilite sağlar, anne bebek bağlanmasını hızlandırır ve güçlendirir, annenin memnuniyeti artırır (13). Literatürde bu konudaki çalışmaların YYBÜ odaklı olması (9, 4) ile birlikte zamanında doğan ve normal doğum ağırlıklı bebeklerle yapılan çalışmaların çok az olduğu görülmektedir (8). Ayrıca bu konuda Türkiye’de yapılmış çalışmaya ulaşılamadı. Literatürdeki bu boşluğu doldurma gereksiniminden yola çıkarak çalışma, sağlıklı bebeklerde doğumda kanguru bakımının yenidoğanın emzirme davranışlarındaki ve annenin konfor düzeyindeki etkisini belirlemek amacı ile randomize kontrollü deneysel türde gerçekleştirildi.

(17)

8

2. GENEL BİLGİLER

2.1 ÜREME SAĞLIĞI

Üreme sağlığı hem kadınları hem de erkekleri ilgilendiren bir kavramdır. Üreme sağlığı “üreme sistemi, onun fonksiyonları ve işleyişine ilişkin bütün alanlarda, sadece hastalığın ve sakatlığın olmaması değil, zihinsel ve sosyal yönden en üst düzeyde iyi olma durumudur” şeklinde tanımlanmaktadır. Üreme sağlığı aynı zamanda bireylerin doyurucu ve güvenli bir cinsel yaşamları olmasını, üreme yeteneğini ve bu yeteneği özgürce kullanma hakkına sahip olmalarını ifade eder (14, 15).

Kadınlar ve erkeklerin üreme ile ilgili hastalık yükleri incelendiğinde, kadınların üreme sağlığı sorunlarını erkeklerden çok daha fazla yaşadıkları ve bu durum özellikle üreme çağında (15-49 yaş arası) daha da arttığı görülmektedir. Öte yandan üreme döneminden sonra menopoz ile ilişkili bazı hastalıklar ortaya çıkmaktadır. Sağlıksız koşullarda çalışma ve şiddete maruz kalma gibi toplumda kadınların daha yüksek oranda maruz kaldıkları durumların yanı sıra sağlıksız yaşam biçimi de belirli sağlık sorunlarını beraberinde getirmektedir (16). Üreme sağlığı açısından Türkiye için; anne ölümlerinin yüksek olması, istenmeyen gebeliklerin fazla olması, AIDS gibi cinsel yolla bulaşan enfeksiyonların CYBE sıkılığının artıyor olması, gençlerin üreme sağlığı düzeylerinin düşük olması, üreme sağlığı açısından bölgeler ve yerleşim birimleri arasında eşitsizliklerin olması Sağlık Bakanlığının belirlediği öncelikli sorunlardır (15).

Üreme sağlığının en önemli boyutu sağlıklı bireylerin dünyaya gelmesi ile ilgilidir. Bu sürecin fertilizasyon dışında başlıca gebelik ve doğum olmak üzere iki boyut taşıdığı söylenebilir. Doğum sonu bakımın ise en önemli öğelerinden biri yenidoğan ve bu kapsamda yenidoğanın bakım gereksinimlerinin karşılanmasıdır.

2.2 YENİDOĞAN VE HEMŞİRELİK BAKIMI

Canlılar içinde doğumdan sonra gereksinimlerinin karşılanmasında en uzun süre bağımlı olan insanlardır ve bu nedenle bebek bakımı, sağlık takibi, anne ve baba eğitimi gibi konularda hemşirelere önemli görevler düşmektedir (17).

(18)

9 2.2.1 YENİDOĞANIN SINIFLANDIRILMASI

Yenidoğanlar farklı yaklaşımlarla sınıflandırılmaktadır. Aşağıda gestasyonel haftasına ve doğum ölçülerine göre yapılmış sınıflandırılmalara yer verildi.

Gestasyonel Haftalara Göre Sınıflandırma:

• Preterm (prematüre) bebek: 37. gestasyon haftası tamamlanmadan doğmuş bebek.

• Term bebek: Normal gebelik süresinde doğmuş bebek (38-42.hafta).

• Posterm (postmatür) bebek: 42. gestasyon haftası tamamlandıktan sonra doğmuş bebek (18, 19).

Doğum Ölçülerine Göre Sınıflandırma:

• Gestasyonel haftaya göre doğum ölçümleri 10.persantil altında olan bebekler: İntrauterin büyüme geriliği veya gestasyonel haftasına göre düşük gelişim gösteren bebekler (Small for Gestational Age-SGA).

• Gestasyonel haftasına göre 10.-90. persantil arasında olan bebekler: Normal gelişim gösteren bebekler (Appropriate for Gestational Age-AGA).

• Gestasyonel haftasına göre doğum ölçümleri 90. persantilin üzerinde olan bebekler: Gestasyonel haftaya göre fazla gelişim gösteren bebekler (Large for Gestational Age-LGA) (18).

2.2.2 YENİDOĞANIN ÖZELLİKLERİ VE TANILANMASI

Doğumdan hemen sonra tanılamanın amacı bebeğin sağlık durumu konusunda veri tabanı oluşturmaktır. Yenidoğanın tanılamasını yapan hemşire bebeğin davranışlarını gözlemler, ipuçlarını değerlendirir, fiziksel muayene yapar ve varsa tıbbi kayıtları inceler. Yenidoğan tanılamasının önemli bir boyutu olan fizik muayene, bebeğin durumunun tanımlanabilmesi amacıyla objektif verilerin değerlendirilmesidir/incelenmesidir ve hemşirelik bakımının planlanmasına katkı sağlar (17). Aşağıda doğumdan hemen sonra bebeğin tanılanmasına yönelik uygulamalar açıklanmaktadır.

(19)

10 Apgar Skoru

Her yenidoğan klinik olarak Apgar skoru ile değerlendirilir. Bu skorlama ilk olarak 1952 yılında Virginia Apgar tarafından kullanılmıştır. APGAR kelimesi Activity, Pulse, Grimace, Appearance, Respiration kelimelerinin baş harflerinden türetilmiştir (20).

APGAR 0 1 2

Activity (Kas Tonüsü) Gevşek Ekstremitelerde

hafif fleksiyon Aktif hareketli Pulse (Kalp Hızı) Yok 100/dk altında 100/dk üzerinde Grimace (Uyarılara Cevap) Yok Yüz buruşturma Öksürme veya

hapşırma Appearance (Cilt Rengi) Santral Siyanoz Vücut pembe,

ekstremiteler mavi Tamamen pembe Respiration (Solunum) Yok Yavaş, düzensiz İyi, ağlayarak

Şekil 1: APGAR Skorunun Değerlendirilmesi

APGAR skorlaması, doğumu takiben 1., 5. ve nadiren 10. dakikalarda değerlendirilir. Bu skor, doğumda bebeğin ne kadar resüsitasyona gereksinim duyduğu ve resustasyona nasıl cevap verdiği hakkında, oldukça doğru, retrospektif bir fikir verir. Bu skorlamada, 5 parametreden her bir parametre 0, 1 veya 2 puanla değerlendirilir (20).

Şekil 1’de APGAR skorlaması gösterilmiştir. Buna göre skor 7-10 arasında ise bebek normaldir, 4-6 arasındaki bebekler basit birkaç solunum desteği ile bu ilk dönemlerini sorunsuz atlatır, 0-3 arasındaki bebekler ise acil müdahale ve canlandırma gereksinimi duyar (21).

Fiziki Muayene

Baş Muayenesi: Vajinal yoldan doğan bebeklerde pariyetal kemikler, oksipital ve frontal kemikler birbiri üzerine binebilir, bu durum genelde ilk hafta içinde kendiliğinden düzelir. Fontanellerin büyüklüğü ve gerginliği değerlendirilmelidir.

(20)

11 Kafatası kemiklerinin yumuşak olmasına bağlı olarak üzerine basıldığı zaman içeri çökmesine kranyotabes adı verilir. Bu durum yaşamın ilk üç ayında fizyolojik olarak kabul edilir. Doğum travmasına bağlı olarak sefal hematom veya kaput suksedaneum gelişmiş olabilir (22, 23).

Yüz Muayenesi: Anormal bir görünüm varsa açıklanarak kaydedilmelidir. Fasiyal sinirin felci durumunda yüz asimetrik olabilir (22).

Gözlerin Muayanesi: Yenidoğan bebeğin gözünü açmak için göz kapaklarını ayırmak uygun değildir. Bunun yerine bebek dik tutulup, başı hafifçe arkaya doğru düşürülürse gözler kendiliğinden açılır. Doğum tramvasına bağlı olarak konjonktival ve retinal kanamalar olabilir. Başka bir bulgu yoksa bu kanamalar önemsiz sayılabilir. Gözleri aşırı şekilde yaşaran bebeklerde nazolakrimal kanalın tıkanıklığı düşünülmelidir (22, 23).

Kulakların Muayenesi: Kulağın şekli ve yerleşim yerine bakılmalıdır. Kulak önünde cilt uzantıları olabilir. Riskli yenidoğanlarda işitmenin değerlendirilmesi amacıyla İşitme Tarama Testi (ABR) ve sonuca göre Yenidoğan İşitme Testi (BERA) istenmelidir (22, 23).

Burun Muayenesi: Burun delikleri simetrik ve açık olmalıdır. Asimetri genelde bebeğin rahim içindeki pozisyonuna bağlı olup geçicidir. Tüm yenidoğan bebekler koanal atrezi ve özefagus atrezisi yönünden değerlendirilmelidir (22, 24).

Ağız Muayenesi: Doğumsal diş varlığı araştırılmalı ve eğer varsa aspirasyon riskini ortadan kaldırmak için çekilmelidir. Sert ve yumuşak damak tam, kısmi veya mukoza altı yarık açısından değerlendirilmelidir. Sert damakta orta hattın her iki yanında epitel hücresi birikimlerine (Epstein incileri) rastlanabilir, bunlar geçicidir (22, 23, 24).

Boyun Muayenesi: Yenidoğanda boyun kısadır. Doğumda zedelenme sonucu sternokleidomastoid kasda hematom olabilir. Bu durum tortikollise neden olur. Tüm bebekler klaviküla kırığı yönünden muayene edilmelidir (22, 23, 24).

(21)

12 Göğüs Muayenesi: Yenidoğan bebekte anneden geçen hormonların etkisiyle genelde her iki meme hipertrofiye olmuştur, hatta zaman zaman memelerden süt geldiği de görülür. Zamanında doğan bir bebeğin ortalama solunum sayısı dakikada 30-40 civarındadır. Solunum sayısının devamlı olarak dakikada 60'ın üzerinde olması kalp veya akciğerler ile ilgili bir sorunu düşündürür. Yenidoğanın solunumu hemen tamamen diyaframatiktir. Solunumun zorlu olması respiratuvar distres sendromu (RDS), pnömoni veya doğumsal anomali varlığını akla getirmelidir (22, 23).

Kalp Muayenesi: Kalpte üfürüm duyulması anatomik bir bozukluk varlığının kesin göstergesi olmadığı gibi, üfürüm duyulmaması da kalp sorunlarını dışlamaya yetmez. Yenidoğanda kalp hızı uykuda iken dakikada 90'a kadar düşerken ağlama sırasında 180'e kadar çıkabilir. Kalp hızı stetoskop ile sayılmalı, fakat alt ve üst ekstremitelerdeki çevresel nabızlar da kontrol edilmelidir (22).

Karın Muayenesi: Karaciğerin 2 cm, dalağın ise kaburga kenarında ele gelmesi normaldir. Derin palpasyon ile böbreğin yeri ve büyüklüğü hakkında kabaca fikir edinilebilir. Karın duvarı normalde zayıftır, rektus kaslarmda ayrılma ve göbek fıtığı görülebilir. Karında kistik (hidronefroz, hidrometrokolpos, koledok veya over kistleri) veya içi dolu kitle (nöroblastoma, teratom vb.) saptanması ileri tetkikleri gerektirir.

Göbek kordonunda tek arter olması durumunda doğumsal böbrek anomalileri araştırılmalıdır. Anorektal muayene karın muayenesinin bir parçası olarak tüm bebeklere yapılmalıdır. İlk 48 saat içinde mekonyum çıkarmayan bebekler mutlaka anorektal atrezi yönünden değerlendirilmelidir (22, 24).

Genital Organların Muayenesi: Plasenta yoluyla anneden geçen hormonların etkisiyle kızların dış genital organları belirginleşir, uterusta aşırı salgılama olur ve vajina ağzında beyaz akıntı birikmiş olabilir. Bazen bu akıntı kanlı bile olabilir. Bu durumlar geçici olup genellikle kısa sürede düzelir. Erkek bebeklerde skrotum nispeten büyüktür. Testisler zamanında doğan bir bebekte skrotum içinde veya ingüinal kanalda palpe edilmelidir. Bebeklerin %95'i ilk 24 saat içinde idrar çıkarır (22).

(22)

13 Ekstremitelerin Muayenesi: Doğum travması sonucu ortaya çıkan felçlere, kırıklara ve ayrışmalara dikkat edilmelidir. Tüm bebekler doğuştan kalça çıkığı yönünden değerlendirilmelidir. Ellerde polidaktili, sindaktili olabilir (22, 23).

Nörolojik Muayene: Nörolojik muayene yapılırken bebek çıplak, uyanık ve sakin olmalıdır. Bebeğin pozisyonu ve hareketleri dikkatle izlenmelidir. Sırtüstü yatan bir bebekte normalde bütün ekstremitelerde hafif bir fleksiyon mevcuttur. Ayrıca doğumda çıkmış olması gereken ilkel reflekslere de bakılması gereklidir. Bunlardan en pratik olanı Moro refleksidir. Moro'dan başka yakalama, arama-emme, ve adımlama reflekslerine de bakılmalıdır (22).

2.2.3 YENİDOĞANIN HEMŞİRELİK BAKIMI

Aşağıda yenidoğanın bakım gereksinimleri Roper, Logan ve Tierney’in Hemşirelik Modeli’nin Yaşam Aktiviteleri doğrultusunda açıklanmıştır.

2.2.3.1 Güvenli Çevrenin Sağlanması

Yenidoğan bebek, asla kanepe, alt değiştirme masası gibi yerlerde yalnız bırakılmamalıdır. Yazın dışarı çıkarılacaksa geniş kenarlı bir şapkayla bebek güneşten korunmalıdır. Ani beşik ölümü riskini azaltmak için bebeği uyurken yüzükoyun yatırmak yerine sırt üstü-başı yan veya gövdesi yan olacak şekilde yatırılmalıdır (25). Bebeğin yatağında yastık, büyük oyuncak, plastik poşet türü şeyler bulundurulmamalı, başka küçük bir çocukla yalnız bırakılmamalı, araba yolculuklarında bebeğin yaş ve kilosuna uygun araba koltuğu kullanılmalı, asla bebek arabada tek başına bırakılmamalı, yanında sigara içilmemelidir (25, 26).

Bebeğin cildini tahriş edecek etiketli nakışlı kıyafetler giydirilmemeli, kıyafetlerin üzerine çengelli iğne, nazar boncuğu gibi zarar verebilecek cisimler takılmamalıdır. Bebeğin yüzü örtülmemeli, kundak yapılmamalı ve bacakları sıkıca sarılmamalıdır (26).

(23)

14 2.2.3.2 İletişim

Ağlama, bebekler için önemli iletişim araçlarından biridir (26). Bebeğin kendini ifadesi ağlama, beden hareketleri ve yüz ifadeleri ile sınırlıdır (27).

2.2.3.3 Solunum

Yenidoğan istirahat halinde iken solunum hızı 30-60 /dakikadır. Solunum abdomenin gözlenmesi ile kolayca izlenebilir. Öksürme ve hapşırma refleksleri solunum yollarını temizlemek için doğumda mevcuttur. Yenidoğanlar normalde burun solunum yapar (14).

2.2.3.4 Yeme-İçme (Beslenme)

Yenidoğanın beslenmesi anne sütü ile sağlanır. Bu doğrultuda konu aşağıdaki başlıklar ile ele alındı.

2.2.3.4.1 Memenin anatomisi ve emzirme

Meme bir kadın için kadınlığı, cinselliği, sevgiyi, beslenmeyi ve annelik duygularını ifade edebilir.

Anatomik olarak göğüs duvarında ikinci ile altıncı interkostal aralıklar arasında, yatay olarak sternum ile orta aksiler hat arsında simetrik olarak yer alan bir çift salgı organıdır. Meme dıştan içe doğru deri, deri altı yağ dokusu ve meme dokusundan oluşur. Meme uçları ve çevresindeki koyu renkli areola, dıştan gözlenen göğüs yapılarıdır. Meme başı areolanın merkezinde yer alır. Areola yüzeyinde görülen küçük çıkıntılara montgomery tüberkülleri adı verilir. Areola içinde bol miktarda sinir ucu, yağ bezleri ve apokrin ter bezleri bulunur.

Meme parenkiminde yaklaşık 10-15 tane kanal bulunmaktadır. Bu kanallar meme ucundan başlar ve alveol adı verilen üzüm salkımı tarzındaki oluşumlarda sonlanır. Her alveolun içi, alveolar epitelyal hücreler olarak tanımlanan salgısal hücreler ile döşenmiştir (28).

Memeler sinirlerden çok zengindir, meme dokusu over hormonlarına cevap verir. Meme boyutları ve şekli kadının yaşı, genetik yapısı, beslenme durumu, gebelik, laktasyon ve menstrüasyon durumuna bağlı olarak değişiklikler gösterir. Meme dokusu 20’li yaşlarda gelişimini tamamlar, tam olgunlaşma gebelikte gerçekleşir (14, 15).

(24)

15 2.2.3.4.2 Laktasyon fizyolojisi:

Gebelik süresince olgunlaşan memelerden doğumdan sonra süt salgılanmasıyla başlayan döneme laktasyon denir (14, 15). Laktasyon, anne sütünün yapılması sürecidir (29). Laktasyon nörolojik, hormonal ve psikolojik cevabın bileşeni sonucu oluşur. Başarılı laktasyon için yenidoğanın anatomisinin normal olması, yenidoğanın belli olgunlukta olması, annenin sağlıklı olması, yeterli beslenmesi ve meme bezlerinin gelişmiş olması gereklidir. Laktasyon, annenin emosyonel durumu, emzirme sıklığı ve süresinden etkilenir. İnsanda laktasyonun oluşması ve sürdürülmesi üç aşamada gerçekleşmektedir (14, 15).

Mamogeez: Meme başı, kanalların ve alveollerin gelişmesi. Gebelerin çoğunda gebeliğin 15-20. haftalarında görülmekte ve memelerde süt sentezleyebilme yeteneği başlamaktadır. Bu aşamada insülinin ve kortizolün de mevcut olmasını gerektirmektedir (14, 15).

Laktogenez ve Galaktopoez: Doğumda plesantanın ayrılmasıyla birlikte progesteron hormonundaki hızlı düşme sonucunda bol olarak süt üretiminin başlaması ve sürdürülmesidir (14, 15, 28). Erken postpartum dönemde salgılanan süte kolostrum denir. Kolostrum yüksek oranda immunoglobulin ve laktoferrin içerir (28).

Galaktopoez: Laktasyon denilen bu dönemde matür süt yapımı gerçekleşmektedir, süt alveollerden meme başına kadar atılır. Doğumdan sonra yaklaşık 10. günde başlayan bu devrede süt yapımında endokrin kontroldenotokrin kontrol ile üretime geçiş gerçekleşir (14, 15).

2.2.3.4.3 Emzirmenin Başlatılması ve Sıklığı

Laktasyonda salgılanan sütün meme yoluyla bebeğe verilmesi işlemine emzirme denir. Doğumdan hemen sonra başlanan emzirmenin, yenidoğanın sağlığı üzerine olan olumlu etkileri literatürde belgelenmiştir ve doğumdan sonraki ilk yarım saat içinde emzirmeye başlanması önerilmektedir (14, 30). Bebeğin emzirme sıklığının belirlenmesi saatlere göre değil bebeğin isteğine göre ayarlanmalıdır (28, 31).

(25)

16 Beslenme sıklığı yaşa, yenidoğanın emme kabiliyetine, memelerin süt depolama kapasitesine ve midenin fizyolojik kapasitesine göre değişir. Bebeğin ağlaması acıktığını belirtmesi anlamında geç bir bulgu olup, bebeğin ağzıyla emme hareketleri yapması, elini veya kıyafetlerini emmeye çalışması, kol ve bacaklarını huzursuzca hareket ettirmeye başlaması aç olduğunu gösteren işaretlerdir. Ancak özellikle yenidoğan döneminde emzirme aralarının gündüz üç, gece dört saatten daha uzun olmamasına dikkat edilmelidir (14, 31).

Doğumdan hemen sonra başlanan emzirmenin, yenidoğanın sağlığı üzerine olan olumlu etkileri literatürde belgelendi ve doğumdan sonraki ilk yarım saat içinde emzirmeye başlanması önerilmektedir (14, 30).

Hemşire anneye, başarılı bir laktasyon sağlamak için emzirmeyi güç duruma sokan davranışları belirlemeli, anneden ve bebekten kaynaklanan sınırlılıklara yönelik hemşirelik bakımını planlayarak verebilmelidir (32).

2.2.3.4.4 Emzirme Teknikleri (Pozisyonları)

Dik Oturarak Emzirme: Anne dik olarak, rahat ve gevşek olacağı bir sandalye ya da koltuk tercih etmelidir. Sırtını ve kollarının altını yastıkla ve ayak altını da bir yükselti ile destekleyebilir (15).

Yatarak Emzirme: Annenin başı, sırtı ve kolları yastıklarla desteklenir. Yenidoğanın tüm vücudu anneye dönük olmalıdır. Bu pozisyon sezeryan ile doğum yapan, çok ağrılı epizyotomisi olan ve memeleri büyük olan anneler tarafından tercih edilir. Bu pozisyonda annenin emzirirken dinlenmesi de sağlanır (14, 15).

Beşik Tutuşu: En çok kullanılan emzirme pozisyonudur. Anne dik oturur, yenidoğan tüm vücudu ile tam olarak annesine döner. Bebeğin başı annenin dirsek bölgesinde olmalı, annenin kolu ve eli bebeğin sırtı ve kalçasını sarmalıdır. Yenidoğanın altına yastık koyulursa, hem yenidoğanın vücudunun düz tutulması hem de başı ile annenin memesinin aynı hizada olması kolaylaşır (14, 15).

Futbol Tutuşu: Yenidoğanın vücudu annenin kolunun altında, yüzü anneye dönük tutulur. Anne emzirdiği taraftaki eliyle bebeğin baş ve boynunu alttan tutar ve ön kol ile sırtını destekler. Bu tutuş şekli özellikle ikiz bebeği olan anneler, preterm

(26)

17 bebekler ve sezeryan ile doğum yapan anneler tarafından tercih edilir (14, 15).

Kaydırma Pozisyonu: Bazen bebekler bir tarafına yatarak emmek isterler. Diğer memeyi emzirmek için bebek diğer tarafına çevrildiği zaman bebek huzursuz olur ve emmez. Böyle bir durumda kaydırma pozisyonu, yenidoğanın isteksiz olduğu diğer tarafına dönmeden diğer memeyi emmesine yardımcı olabilir (14, 15).

2.2.3.4.5 Anne Sütünün Faydaları

Anne sütü ile beslenme anne ve bebeğe sayılamayacak kadar çok faydası olan bir beslenme şeklidir. Amerikan Pediatri Akademisi (APA) ve Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) çok kuvvetli bir şekilde bebekler için anne sütüyle beslenmeyi önermekte ve desteklemektedir. Özellikle ilk altı ay sadece anne sütüyle beslenmenin bebek ve anne sağlığına katkıları yanında ekonomik ve sosyal anlamdaki faydaları oldukça fazladır. APA 2012 yılında yayınlamış olduğu güncellenmiş “Emzirme ve Anne Sütü Kullanma İlkelerinde” ilk altı ay sadece anne sütü verilmesini takiben en az bir yıl, mümkünse iki yıla veya bebek ve anne kesmek isteyene kadar anne sütünün ve emzirmenin devam etmesini önermektedir (31). Anne sütü ile beslenmenin üstünlükleri aşağıda gruplandırılarak açıklandı.

Emzirmenin bebeğin sağlığı açısından yararları:

• Akut ve kronik hastalıkların riskini azaltır (İshal, Alt solunum yolu enfeksiyonları, Otitis media, Bakteriyemi, Bakteriyel menenjit, Botulinizim, İdrar yolu enfeksiyonları, Nekrotizan enterokolit).

• Anne sütünün koruyucu olduğu durumlar (Ani bebek ölüm sendromu, Alerjik hastalıklar, Tip-I Diabetes mellitus, Crohn hastalığı, Ülseratif kolit, Lenfoma, Kronik gastrointestinal hastalıklar).

• Beslenme açısından anne sütü (İdeal besin oranlarına sahiptir, emilimi uygundur, gebelik haftasına ve bebeğin yaşına uygun değişen içeriği vardır).

• Bağışıklık açısından (Antikorlar, salgısal IgA içerir, Hücresel immünite ve canlı hücreler içerir. Normal floranın oluşumuna yardım eder, Probiyotik ve prebiyotik özelikleri vardır, Hastalıklara karşı koruyucudur, Anne sütü alanların timusları daha büyüktür ve aşı yanıtları daha iyidir).

(27)

18 • Gelişimsel-psikolojik açıdan (Anne-bebek bağlanmasını sağlar, Annede annelik duygusunun gelişmesine yardımcı olur, Bebeğin özgüvenin artmasına ve sevgi gelişiminin artmasına yardımcı olur, Çene ve diş gelişimine olumlu etkileri vardır, Büyüme faktörleri yardımı ile organ ve doku matürasyonunu sağlar, Psikomotor ve sosyal gelişimi daha fazla belirgin olur, Zihinsel gelişimi daha iyidir, Daha kolay konuşurlar.

Emzirmenin anneye yararları:

• Doğum sonrası annenin kanaması azalır. • Uterusun doğum sonrası küçülmesi sağlanır.

• Laktasyonel amenore-ovülasyon gecikir (kan kaybı azalır, doğum kontrolü sağlanır).

• Gebelik öncesi ağırlığına geri döner (tek başına anne sütü ve uzun süreli emzirme) • Doğum sonrası kemik mineralizasyonu sağlanır (post-menopozal kalça kırığı

azalır).

• Over kanseri riski azalır.

• Pre-menopozal meme kanseri riski azalır.

• Stresle daha kolay başedebilir, postpartum depresyonu daha nadir görülür. Emzirmenin sosyal ve ekonomik açıdan yararları:

• Sağlık giderleri azalır.

• Çocuk hastalıkları için gereken iş gücü azalır.

• Ebeveynlerin çocuklarına ve diğer aile bireylerine ayıracağı zaman artar. • İş günü kaybı azalır, izin alma ve para kaybı azalır, mama masrafı azalır. • Mama için masraf azalır.

• Alerjik hastalıklar azalır. • Obezite önlenir.

• Kognitif olumlu etkileri vardır (entelektüel) kapasite artar. • Kardiyovasküler sistem üzerine olumlu etkileri vardır. • Hiperlipidemi azalır.

• Emzirme sonucu atık ürün oluşmaz (doğa ile barışıktır) (22, 25, 28, 31, 33, 34, 35).

(28)

19 2.2.3.4.6 Doğru Emzirme Nasıl Olmalı?

Emzirme öncesinde eller yıkanmalı, temiz bir havlu ile kurulanmalıdır. Anne, bebeğini emzirirken rahat bir pozisyonda oturmalı ve kendini rahat hissetmelidir. Bebeğin baş ve vücudu aynı düzlemde olmalıdır. Bebeğin yüzü memeye dönük olmalı, anne ve bebek göz teması kurabilmelidir. Anne bebeği vücuduna mümkün olduğu kadar yakın tutmalıdır. Yenidoğan bebeklerde anne sadece omuz ve başı değil, bebeğin gluteal bölgesini de desteklemelidir. Bebeğin dudak kenarına meme başını yaklaştırarak, emme refleksinin devreye girmesi sağlanmalıdır. Bebeğin emzirme sırasında memeyi doğru şekilde tutması uygun emzirme için büyük önem taşımaktadır. Uygun şekilde emzirilen bebek sadece meme ucunu değil, areolayı da mümkün olduğu kadar ağzının içine almalı, ağzı oldukça geniş şekilde açık olmalı, çenesi ve burnu memeye değmelidir.

Bebek 2 - 3 saatte bir 20 - 30 dakika kuvvetli bir şekilde emerse emzirme etkili olacaktır. Özellikle son sütün emzirilmesi önemlidir. Emzirme sırasında bir memeyi tam olarak boşaltmadıysa diğer emzirmede son sütü bebeğin alabilmesi için aynı memeden emzirmeye başlanmalıdır (14, 15, 22, 26).

2.2.3.4.7 Meme Ucu Temizliği

Her emzirmeden önce eller yıkanmalı, meme uçları temiz ve kuru tutulmalıdır. Memeler günde bir kez ılık su ile temizlenmelidir. Alkol, sabun ve diğer kurutucu ajanlar meme ucunda kullanılmamalıdır. Çünkü bunlar doğal deri yağını kaldırmakta, iritasyon (tahriş) ve fissure (çatlak) neden olarak memeye zarar vermektedir. Ayrıca önceleri uygulanan her emzirme öncesi karbonatlı su ile temizleme artık yapılmamaktadır. Emzirmeden sonra meme başına anne sütü sürülerek nemlendirilmesi önerilmektedir. Memeleri iyi destekleyen geniş askılı, pamuklu sütyenler tercih edilmelidir (14).

Meme başına rutin krem kullanılması önerilmemektedir. Alerjenleri azaltılmış modifiye lanolin, kuru ve ağrıyan meme başına kullanılabilir. Vitamin E içeren kremler yağda çözünen vitamin olduğundan ve yenidoğan emme sırasında alarak toksik etkisine maruz kalma riski olabileceği için önerilmemektedir (14, 15).

(29)

20 2.2.3.5 Boşaltım

Yaşamın sürdürülmesi için gerekli en temel aktivitelerden biridir. Birbirinden farklı iki vücut sisteminin (üriner ve bağırsak boşaltımı) fizyolojik sonuçları, yani artıkların atımı boşaltım aktivitesini oluşturur. Boşaltımın istemli kontrolü ve bağımsız bir işlev olarak gerçekleştirilmesi, yenidoğan döneminde mümkün değildir (17).

İlk idrar doğumda, doğumdan hemen sonra veya 24 saatlik dönem içinde çıkarılır (23). Bebek susuz kaldığında idrarın içindeki ürik asit kristalleri yoğunlaşır ve idrarın bezde kırmızı-pembe bir renk bırakmasına yol açabilir. Tüm bebeklerin doğumdan sonra ilk 24 saat içinde kakalarını yapmaları beklenir. Bebeğin ilk kakası siyah-yeşil renkli ve katran kıvamındadır. Kısa zaman içinde bebeğin kakası yeşil, ardından da sarı renkli bir görünüm alır. Anne sütü ile beslenen bebeklerin kakası macun kıvamındadır ve miktarı azdır(33).

2.2.3.6 Kişisel Temizlik, Hijyen

Yenidoğan günde 6-8 defa bez kirletebilir. Bebeğin altı kirlendiğinde hemen değiştirilip iyice temizlenerek pişik önlenmiş olur. Kız bebeklerde alt temizliği önden arkaya doğru yapılmalıdır. Erkek bebeklerde penisin ucundan başlayıp geriye doğru altının silinmesi gerekir (25).

Yenidoğanın günlük bakımı, günün herhangi bir saatinde yapılabilir, uyku öncesi yapmak daha uygun olabilir. Kusma riskine karşı banyo yaptırmadan önce emzirilmemelidir (25).

Yenidoğan kıyafetlerinin vücuda değecek olanları mutlaka pamuklu ve yumuşak kumaştan imal edilmiş olmalı, ilk zamanlarda bebeğin kıyafetleri sabun tozu ile yıkanmalı, iyice durulanmalıdır (25).

Yenidoğanda ve bebeklik döneminde tüm hijyen uygulamaları ona bakan kişiler tarafından gerçekleştirilir. Yenidoğan derisi doğumdan itibaren tam gelişmemiştir. Deri tabakalarındaki sürtünme zedelenmeye yol açar. Deri bakımı, hareket ve güvenlik için uygun kıyafet seçilmelidir. Yenidoğan dikkatli bir şekilde banyo yaptırılmalıdır (27).

(30)

21 2.2.3.7 Beden Sıcaklığının Kontrolü

Yenidoğanın cildi ince ve cilt altı yağ tabakası az olduğundan, erişkine oranla daha çok ısı kaybederler, ilk birkaç hafta kendi vücut sıcaklığını kontrol edemez. Çok hareket edemediği için kolayca üşüyebilir. Oda ısısı 22-24 0C olmalıdır. Çok sıcak ve çok soğuktan kaçınılmalıdır. Özellikle başlarından ısı kaybederler. Mevsimine uygun bir başlık giydirmek gereklidir (25).

2.2.3.8 Hareket

Bebeklerin bulunduğu ortamdaki kişilerin hareketleri, bebekleri olumlu veya olumsuz yönde etkiler. Bebeğe yumuşak hareketlerle dokunulmalı, sert ve ani hareketlerden kaçınılmalıdır (26). Bunun dışında yenidoğan döneminde bebeğin hareket aktivitesi büyük oranda bağımlıdır.

2.2.3.9 Çalışma-Eğlence

Yenidoğanda bu aktiviteyi tartışmak mümkün olamamaktadır.

2.2.3.10 Cinselliği İfade Etme

İnsanda cinsel yanıt yeteneği doğum öncesinde başlamaktadır. Ultrason ile yapılan görüntülemelerde anne karnında, erkeklerde ereksiyon olduğu ve doğumdan sonra da devam ettiği gösterilmiştir. Kızlarda ise doğum sırasında vajinal lubrikasyon olmasından dolayı lubrikasyonun doğumdan önce de olduğu varsayılmaktadır (27). Öte yandan yenidoğanda kıyafetlerin renginde ve tarzında cinsiyete göre tercihler yapılabilmektedir.

2.2.3.11 Uyku

Yenidoğanlar ilk hafta neredeyse sürekli, 3 aya kadar günde 16 saat kadar polifazik (24 saatte birçok kez) bir uyku düzeni içerisinde bu aktiviteyi gerçekleştirirler. Yenidoğan, gece ve gündüz farkını anlamadıklarından birçok kez uyanıp, tekrar uyur ve anlamlı dış uyaranları algılayacak kadar uyanık kalmazlar (27).

(31)

22 Uykuyu kolaylaştırmak için bebeğin çevresindeki ışık, ses ve trafik yoğunluğu azaltılır (26). Akşam saatlerinde banyo yapılmasıbebeğin sakinleşmesini ve iyi uyumasını sağlayacaktır (36) .

2.3 KANGURU BAKIMI

Kanguru bakımı, preterm ya da term bebeklere uygulanan, ebeveyn ile bebek arasında etkileşimi sağlayan ve yalnız bezi bulunan bebeğin ebeveynin göğsü üzerine yüzüstü, dik pozisyonda yerleştirilmesi ile ten tene temasın sağlanması yöntemidir (37).

Diğer bir tanıma göre kanguru bakımı, yenidoğanların annelerinin göğsünde, yüzleri anneye dönük bir şekilde, bebeğin sıcaklığını, anne sütü ile beslenmesini ve anne ve bebek bağlanmasını esas alan anne ve bebek arasında ten temasının sağlandığı ve sürdürüldüğü bir bakım yöntemidir. Babayı bakıma katan tanıma göre kanguru bakımı, sadece bezi bulunan çıplak bebeğin anne/babasının çıplak göğsüne dik pozisyonda yüz yüze gelecek şekilde yerleştirilmesi ve ten tene temasının sağlanmasıdır (9).

2.3.1 Kanguru Bakımının Tarihçesi

Kanguru bakımı olarak bilinen anne-bebek ten-tene teması yöntemi, 1979 yılında Edgar Rey Sanabria ve Hector Martinez tarafından Bogota, Colombia’da Anne ve Çocuk Enstitüsünde uygulandı (38). Bu yönteme “kanguru bakımı” denilmesinin nedeni, kanguruların yavrularını aynı yöntem ile taşıyor ve büyütüyor olmalarıdır (39). Yaklaşık 20 yıldır yürütülen çalışmalar, kanguru bakımının bebeğin ağırlığı, gestasyon yaşı ve klinik durumu ne olursa olsun, vücut sıcaklığı kontrolünün sağlanmasında, anne sütü ile beslenmenin sürdürülmesinde, bütün yenidoğanlar için etkili bir yol olduğunu göstermektedir (4).

2.3.1.1 Kanguru Bakımının Etkileri

Doğumdan sonraki ilk karşılaşmada annenin bebeğine karşı gösterdiği davranışlar ilerleyen dönemde anne-bebek arasındaki bağlanma süreci hakkında önemli ipuçları vermektedir (40).

(32)

23 Kanguru bakımı sırasında yenidoğanların büyüme ve gelişme hızında iyileşme, kalp hızı, solunum hızı ve vücut ısısında stabilite sağlar (13).

Teknolojinin ulaşmadığı dünyanın bazı gelişmekte olan ülkelerinde, kanguru bakımı, prematür bebeklerin yaşama şansını arttırmaktadır. Gelişmiş ülkelerde ise, anne ve bebek arasındaki iletişimi ve bağlanmayı sağlamak ve yenidoğanı taşımak için en iyi yöntemdir.

Yenidoğanın fizyolojik tepkilerini değerlendiren çalışmalarda kanguru bakımının; yenidoğanın solunum ve kalp hızını stabilleştirdiği, vücut sıcaklığını koruduğu, oksijene olan ihtiyacı azalttığı, periyodik solunumu ve apneyi azalttığı, kilo alımını ve uyku süresinin uzamasını sağladığı saptandı. Ayrıca kanguru bakımının yenidoğanların hastanede kalış süresini kısalttığı emmeyi kolaylaştırdığı, hızlı büyüme ve gelişmeyi sağladığı da çalışmalarda tespit edilen yararlarındandır. Kanguru bakımı uygulayan annelerin çocuklarını emzirdikleri, emzirme süresini ve anne sütü miktarını artırdığı, annelerin bebek bakımında kendilerine güven duydukları saptandı. Ayrıca kanguru bakımının anne depresyon düzeyini azalttığını gösteren çalışmalar da bulunmaktadır (37).

Ten tene temas ile sağlanan uyaranlar, anne ile bebeğin arasındaki duygusal bağın güçlenmesini sağlayarak, tüm olumsuzlukları giderebilir (39).

2.3.1.2 Kanguru Bakımına Başlama Zamanı

Bebeğin doğum ağırlığı kanguru bakımına başlama zamanı ile ilgili fikir verse de tek basına yeterli değildir. Kanguru bakımına başlamadan önce anne ve bebeğin değerlendirilmesi gerekir(4). Kanguru bakımı sürekli uygulanabildiği gibi (> 20saat/gün), günde birkaç kez birkaç saat süre ile de uygulanabilir (39).

Moore ve arkadaşlarının 1925 anne ve bebekleriyle yapılan 30 çalışmayı inceledikleri derlemede; anneyle erken ten tene temas kuran bebeklerin anneleriyle daha çok etkileşim kurduğunu, daha sıcak kaldığını ve daha az ağladığını saptadı. Bunun yanı sıra bebeklerin daha fazla ve daha uzun süre emzirilme eğiliminde olduğunu ve anneleriyle erken ve olumlu bir ilişki içinde olduklarını belirtmişlerdir (41).

(33)

24 2.3.1.3 Kanguru Bakımında Hemşirelik Bakımı

Yenidoğana bakım veren sağlık profesyonellerinin kanguru bakımına yönelik bilgi ve tutumları, ailelerin kanguru bakımındaki pozitif deneyimlerinin ana belirleyicisidir(37).

Lohusa ve bebek bakımından sorumlu olan hemşirelerin, anne-bebek arasında doyurucu ve zevk verici bir etkileşimin oluşması, sevgi bağının güçlenmesi ve gelişimin değerlendirilmesi için annenin ebeveynlik davranışlarının dikkatle gözlemesi önemlidir (40).

2.3.1.4 Annenin Eğitimi

Yaşı, eğitimi, dini, kültürü ne olursa olsun bütün anneler kanguru bakımı verebilir. Anne, kanguru bakımını verme konusunda istekli olmalıdır. Kanguru bakımını vermesini engelleyecek herhangi bir ciddi hastalık bulunmamalıdır. Kadın gebeliği döneminde ya da doğum sırasında bir komplikasyonla karşılaşmışsa ya da herhangi bir hastalığı varsa, kanguru bakımına başlatılmamalıdır. Sigara içiyorsa sigarayı bırakmasının önemli olduğu anlatılmalı ve kanguru bakımı sırasında kesinlikle sigara içmemesi gerektiği belirtilmelidir. Pasif içiciliğin zararları, kendisi, diğer aile bireyleri ve bebek için sakıncaları açıklanmalıdır. Anne iyi bir hijyene (günlük banyo, temiz giysiler, el temizliği/kısa ve temiz tırnaklar) sahip olmalıdır (4).

2.3.1.5 Doğumda Kanguru Bakımı Pozisyonu

Doğumda kanguru bebek bakımı annenin çıplak göğsüne yatırılarak ve bebeğin sırtını örten bir örtü örtülerek uygulanır. Bebek üzerinde sadece alt bezi ve başlığı olacak şekilde dik olarak başı yukarda, yüzükoyun, kulağı göğse temas edecek şekilde anne/babanın göğsüne yerleştirilir. Bebeğin başının yan pozisyona döndürülmesi ile bebek kulağıyla annesinin kalbinin sesini duyabilir. Bebeğin üzerine bir örtü örtülür. Bu örtü tek omuzdan sırta doğru geçirilerek bağlanır ve kişi bebeğini bu pozisyonda rahatlıkla taşıyabilir. Bebekler hayatın ilk ayında infeksiyon ajanlarına çok hassas olduğu için, doğumda kanguru bakımı öncesinde kişinin banyo yaparak temizlenmesi çok önemlidir (39).

(34)

25 Doğumda kanguru bakımı sırasında bebeğin vücut sıcaklığını korumak için ebeveyn bebeği giysisinin içinde tutar. Ten temasının sıcaklık ve rahatlığını sağlamak için bebekte çıplaktır.

Bebeğin abdomeni annenin epigastrio seviyesinde olmalıdır. Annenin nefes hareketleri bebeği uyarır ve böylece bebekte apne oluşumunu engeller (4).

Bu çalışmada term yenidoğana doğumda kanguru bakımı verildi ve bu uygulamanın anne konforu üzerindeki etkileri incelendi. Bu nedenle aşağıda konfor kuramı açıklandı.

2.4 KONFOR KURAMI 2.4.1 Kavram Olarak Konfor

Kökeni Fransızca olan ve sözlük anlamıyla günlük hayatı kolaylaştıran rahatlık olarak tanımlanan konfor hemşirelikte; birey, aile ya da toplumun konfor gereksinimlerinin tanılanması, bu gereksinimlere yönelik önlemlerin alınması, temel konfor düzeyi ile uygulama sonrası konfor düzeyinin değerlendirilmesi süreci basamaklarını oluşturmaktadır (42, 43, 44). Geleneksel olarak hemşirelik sanatı ile bağdaştırılmış bir kavram olan konfor, bireye özgü ve bütüncül kavramlardır. Literatürde hemşirelerin sağladıkları güç, bakım, teselli etme, destek olma, cesaretlendirme ve yardımı konfor ve konfor önlemleri aracılığıyla gerçekleştirdikleri bildirilmektedir (45). Kolcaba geliştirdiği konfor kuramında konforu; “bireyin gereksinimleri ile ilgili yardım, huzur sağlama ve sorunların üstesinden gelebilmeye ilişkin fiziksel, psikospritüel, sosyal ve çevresel bütünlük içerisinde kompleks yapıya sahip beklenen bir sonuç” olarak tanımladı (43, 46). 2.4.2 Konfor Kuramı

Sağlık bakımını ve kapsamındaki uygulamaları geliştirmeyi ve desteklemeyi hedefleyen ve insan bilimi olarak tanımlanan hemşireliğin kuram ve modelleri, davranış bilimleri ve diğer bilim alanlarından alınan bilgilerle birlikte kullanılabilmektedir (47). Hemşireler sistematik olarak bakım vermeye başladıktan sonra, çeşitli kavramları kullanmaya başladı, konfor (rahatlatma), bakım, iletişim gibi kavramlar, kuram geliştirme çalışmalarının temelini oluşturdu.

(35)

26 Hemşirelerin disiplin olarak ilgili olduklarını ifade ettikleri konfor kavramının geniş tarihsel boyutları Nightingale’in çalışmalarına dayanmakta, kavram eski ve yeni kuramcıların yayınlarında yer almaktadır. Kolcaba konforun kavramsal çalışmalarını tamamladıktan sonra oluşturduğu taksonomik yapıyı test etmek üzere hastada beklenen konfor sonucunu ölçmek için 48 maddeden oluşan dörtlü likert tipte General Comfort Questionary (GCQ) geliştirme çalışmalarına başladı ve sonuçlarını 1992 yılında yayınladı (43). Katharine Kolcaba, konfor konusu üzerine yaptığı ve halen sürdürdüğü çalışmalarının ardından Konfor kuramını geliştirerek 2003 yılında Konfor Kuramı ve Uygulama: Bütüncül Sağlık Bakımı ve Araştırma İçin Bir Görüş (Comfort Theory and Practice: A Vision for Holistic Care and Research) adlı kitabı yayındı (44).

Kolcaba (2003) Konfor Kuramı’nın gelişim aşamalarında dört temel felsefi bakış açısının etkisi olduğunu belirtir. Yapının en üstünde kuramın çatısını oluşturan bakış açısı kaynağını bütüncüllükten alırken, bir sonraki aşama insan gereksinimleri, diğer aşama Murray’ın İnsanda Baskı Kuramı (1938), son aşama ise farklı hemşirelerin (Orlando, Henderson ve Paterson) geliştirmiş olduğu üç orta düzey kuramdan yararlanılarak geliştirdi. Kolcaba’nın Konfor Kuramı özetlendiğinde;

• Hastanın var olan destek sistemleri ile karşılanmayan konfor gereksinimleri belirlenir.

• Hastanın belirlenen gereksinimlerini karşılamak üzere girişimler planlanır. • Girişimlerin başarıya ulaşmasını etkileyen değişkenler dikkate alınır. • Girişim değerlendirilir, beklenen sonuç konforda artıştır.

Bu süreç içinde birey ve ailenin katılımıyla ile belirlenen uygun ve gerçekçi hedefler doğrultusunda, bireyin konforunda artma sağlandığında, sağlığı geliştirmeye yönelik davranışlar güçlenmektedir (44, 46, 48).

2.4.3 Konfor Kuramının Düzey ve Boyutları

Kolcaba (1992) öncelikle konforun kavramsal çalışmalarını yaptı, 1988 yılında konfor kavramının üç düzey ve dört boyuttan oluşan taksonomik yapısını oluşturdu ve bu yapıyı iki aşamada inceledi.

(36)

27 Birinci aşamada, konfor kavramı düzeylerini karşılanan ya da karşılanmayan bireysel gereksinimlerin yoğunluğuna göre ferahlama, rahatlama ve bireyin sorunlarının üstesinden gelebilmesini ifade eden üstünlük olmak üzere 3 düzeyde ele aldı. İkinci aşamada da bütüncül görüşe göre temellendirdiği konfor kavramı boyutlarını fiziksel, psikospritüel, sosyakültürel ve çevresel olmak üzere 4 boyutta ele aldı. Aşağıda bu düzey ve boyutlar kısaca açıklandı.

Konfor kuramının insan gereksinimlerini ele alan düzeyleri;

Ferahlama: Bireyin gereksinimlerinin karşılanmaya başlanması sonucu sıkıntıdan kurtulması ile hissettiği durumdur. Özel bir gereksinimin karşılanması sonucu yaşanır, eski fonksiyonlara dönme ya da huzurlu ölüm için gereklidir. Hasta gereksinimlerinin karşılanmasına temellenen hemşirelik kuramlarından kaynağını alan ferahlama; Orlando’nun teorisinde gereksinimleri karşılanan hastanın yaşadığı duygu, Henderson teorisinde hastanın on dört temel gereksinimden herhangi birinin karşılanması ile hissedilen durum olarak adlandırılmıştır (44, 45, 49).

Rahatlama: Sakin, rahat ya da huzur içinde olma durumu olarak tanımlanmıştır. Hastanın rahatlaması, memnuniyetten söz etmesi, memnun olduğunu belirtmesi durumudur. Etkin performans çıkarabilmek için gerekli konfor durumudur ve hastanın gösterdiği görev performansı ile pozitif ilişkili kalıcı bir durumdur. Fiziksel ve duygusal deneyimler ve çevresel özelliklerden etkilenir (44, 50).

Üstünlük: Bireyin sorunlarının üstesinden gelmesi, sıradan güçlerin artırılması durumu olarak tanımlanmaktadır. Konfor hastanın kendi potansiyeline göre belli zaman ve belli durumda kendi kaderini kontrol etme ve planlamada özgür olmasını amaçlar. Konfor gereksinimleri tam olarak karşılanan birey, konforun üstünlük derecesini olan sorunların üstesinden gelme düzeyine ulaşabilmektedir. Üstesinden gelmeyi diğer iki kavramdan ayıran özellik, hastanın sıra dışı performans potansiyelini ortaya çıkarmasıdır. Her üç konfor düzeyi hastanın performansını pozitif yönde etkiler ve teorik olarak güç verici kompanentlerdir (44, 45, 49).

(37)

28 Konfor kuramının boyutları;

Fiziksel konfor: Bedensel duyularla ilgilidir. Bireyin fiziksel durumunu etkileyen dinlenme ve gevşeme, hastalığa karşı yanıtları, beslenme ve hidrasyon düzeyi ile atıkların elimine edilmesi gibi fizyolojik faktörleri içermektedir.

Kolcaba (2003) uyaran oluştursun ya da oluşturmasın fiziksel konforun bireyin hastalığa karşı yanıtlarından kaynaklandığını belirtir. Bu anlamda fiziksel konfor için gerekli fizyolojik göstergeler; sıvı elektrolit dengesi, düzenli ve dengeli kan biyokimyası, yeterli oksijen saturasyonu vb. metabolik fonksiyonları içeren sağlık göstergeleridir. Kolcaba (2003), bu fizyolojik göstergelerin birinde var olan anormalliğin konforu da etkileyeceğini vurgular (44, 49).

Psikospritüel Konfor: Akılsal ve manevi bileşenlerden oluşmaktadır. Bireyin yaşamına anlam veren öğeler, öz-saygı, benlik kavramı, cinsellik ve kendinin farkında olma ile ilgili duyguları kapsamaktadır. Cerrahi girişim uygulanan hastada psikospritüel konforu azaltan en önemli etken kaygıdır (44, 49).

Çevresel Konfor: Hastaneye yatırılan bireylerin fiziksel ve bilişsel fonksiyonlarını destekleyen çevresel konfor, anahtar boyut olarak ele alınır. Çevresel konforun tanımı dış etkenler, durumlar ve bunların insan üzerindeki etkilerini kapsar. Bu kapsamda aydınlık, gürültü, renk, ısı, pencerelerden görülen manzara vb. gibi insanın dış ortamı ile ilgili kavramlara yer verilir (44).

Sosyokültürel Konfor: Bireyin sosyal ve kültürel çevresini kapsar. Bilgi ve danışmanlık verme, ailenin gelenekleri ve alışkanlıklarına duyarlı bakım verme, dini inançlar, finansal destek sistemlerinden yararlanma, kişilerarası iletişimin sağlanması, taburculuğun planlanması, taburculuk eğitimi ve evde bakımın

sağlanması sosyokültürel bakımı oluşturan etkenler arasındadır. Kolcaba (2003),’ya

göre hemşireler, diğer sağlık ekibi üyeleri, aile ya da evdeki diğer kişiler bilinçli, becerili ve duyarlı davranarak sosyal konforu destekleyebilirler. Sosyokültürel konforu azaltan etkenler, aileden ayrılma, kültürel geleneklerin önemsenmemesi ve uygulanmaması, özensiz bakım, bakımın sürekli olmaması, bakımın kalitesinin kötü olması, sosyal güvencesinin olmaması gibi faktörlerdir (44).

(38)

29

3. GEREÇ VE YÖNTEM

3.1 Araştırmanın Amacı ve Tipi

Bu çalışma, doğumda kanguru bakımının yenidoğanın emzirme davranışlarına ve annenin konfor düzeyine etkisini belirlemek amacı ile randomize kontrollü deneysel türde gerçekleştirildi.

3.2 Araştırmanin Hipotezleri

H1A Hipotezi : Doğumda kanguru bakımı bebeğin emzirme

davranışlarındaki başarıyı arttırır.

H1B Hipotezi : Doğumda kanguru bakımı yenidoğanın fizyolojik

parametrelerini (kalp atımı, vücut sıcaklığı, solunum, kan şekeri) olumlu yönde etkiler.

H1C Hipotezi : Doğumda kanguru bakımı annenin kaygı düzeyini düşürür.

H1D Hipotezi : Doğumda kanguru bakımı annenin konfor düzeyini arttırır.

3.3 Araştırmanın Değişkenleri

Araştırmanın bağımsız değişkeni doğumda kanguru bakımı, bağımlı değişkenleri ise yenidoğanın emzirme davranışları, fizyolojik parametreleri, annenin kaygı düzeyi, annenin konfor düzeyi olarak belirlendi.

3.4 Araştırmanın Yapıldığı Yer Ve Zaman

Araştırma Ekim 2014-Ocak 2015 tarihleri arasında, İstanbul ilinde yer alan bir özel hastanede gerçekleştirildi.

3.5 Araştırmanın Evreni Ve Örneklemi

Vajinal yol ile doğum yapan anneler (gestasyon yaşı 36 hafta + 1 gün ve üzeri olmak üzere) çalışma evreni olarak belirlendi ve çalışmanın gerçekleştirileceği kurumun (İstanbul ilinde yer alan bir özel hastane) 2013 yılı verileri incelenerek zamanında vajinal yol ile yapılan doğum sayısı belirlendi. Buna göre 2013 yılında söz konusu kriterleri karşılayan toplam 2334 doğum yapıldığı saptandı. Öte yandan Yenal ve arkadaşlarının (2013) yaptığı çalışmada LATCH Emzirme Tanılama Ölçüm Aracı standart sapması 1,77 olarak belirtildi.

(39)

30 Buna göre 80 kişilik bir örneklem grubu üzerinde araştırma gerçekleştirildiğinde; 0.98 güvenle (t; ∞; 0,02=2,326) gerçek ortalamanın en fazla 0,45 puanlık bir hata ile yansıtılabileceği sonucu elde edildi. Veri toplama sürecinde kayıpların olabileceği ön görülerek 40 kişi yedek olarak araştırma kapsamına alındı ve 60 deney grubu, 60 kontrol grubu üzerinde araştırmanın gerçekleştirilmesine karar verildi. Fakat kontrol gurubundaki üç olgunun verileri tamamlanamadı. Böylece araştırma 60 deney, 57 kontrol grubu olmak üzere toplam 117 kişi üzerinde gerçekleştirildi.

Örneklem Seçim Kriterleri

Araştırma kapsamına alınacak bireyler;

• İletişim sorununun olmaması (Türkçe konuşabilme, psikolojik sorununun olmaması vb).

• 20 ile 40 yaşları arasında olması. • Araştırmaya katılmaya gönüllü olması.

• Epizyotomi dışında müdahalesiz doğum yapmış olması.

• Gestasyon yaşının 36 hafta + 1 gün ve üzeri olması şeklinde belirlendi. Bu çalışmada araştırma dışında tutulma kriterleri;

• Gestasyon yaşının 36 haftadan küçük olması. • Sezeryan Sectio ile doğum yapmış olması.

• Annenin bebeği emzirmeye engel bir durumunun olması.

• Bebeğin doğumda kanguru bakımı almaya engel bir durumunun olması. • Doğumda kanguru bakımı sırasında bebekte sağlık sorunu gelişmesi olarak

belirlendi.

3.6 Verilerin Toplanması Veri Toplama Araçları:

Araştırma verilerinin toplanmasında; • Anne Bilgi Formu

Şekil

Şekil 1: APGAR Skorunun Değerlendirilmesi
Şekil 2 : Konfor Kuramının Taksonomik yapısı
Tablo  1:  Deney  ve  Kontrol  Grubundaki  Kadınların  Bireysel  Özelliklerinin  Karşılaştırılması  Bireysel Özellikler  Deney Grubu (n=60)  Kontrol Grubu  (n=57)  p  n  %  n  %  Yaş Sınıfları  20-30  38  63  37  65  0,859 a  31-41  22  37  20  35  Yaş (Or
Tablo  2:  Deney  ve  Kontrol  Grubundaki  Kadınların  Eşlerinin  Bireysel  Özelliklerinin  Karşılaştırılması  Bireysel Özellikler  Deney Grubu (n=60)  Kontrol Grubu (n=57)  P  χ2*  n  %  n  %  Öğrenim Durumu  İlköğretim mezunu  9  15  9  16  0,044  6,258
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

Amaç: Kanguru bakımının doğum sonu dönemde Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesinde (YDYBÜ) bebeği yatan annelerin stres düzeyleri üzerindeki etkisini belirlemek

Aşağıda beşli likert tipinde (Tamamen Katılıyorum (5), Katılıyorum (4), Ne katılıyorum ne katılmıyorum (3), Katılmıyorum (2), Kesinlikle Katılmıyorum (1)) “Kanguru

經曰:女子二七而天癸至,任脤通太衝脈盛,月事以時下,故能有子

Obstetrik Problemleri Çözme Yaklaşımı ... Acil Başvuruda Hızlı İlk Değerlendirme ... Gebelikte Kanama Yönetimi ... Gebelikte Hafif Vajinal Kanama Yönetimi ... Gebelikte

Sonuç olarak, çalışmalar kanguru bakımının bebeğin beyin gelişimi üzerinde de pozitif etkileri olduğunu

Yenidoğan doğumdan kısa bir süre sonra ya da ilk 24 saat içinde idrarını yapar.. Günde 6-8 kez

Araştırmalar, yeni doğan bebeklerin hoş ve hoş olmayan kokuları ayırt edebildiklerini, bu kokulara karşı çeşitli tepkiler sergilediklerini göstermektedir.. Bebeklere,

• Mekanik aspiratör, sadece, amniyon sıvısı mekonyum boyalı olan deprese (solunumu olmayan veya kas tonus gevşek veya kalp atım hızı 100/dk’nın altında) bebeklerde