• Sonuç bulunamadı

DİSİPLİNLERARASI SANAT ETKİLESİMLERİNİN SERAMİK SANATI VE EĞİTİMİNE ETKİLERİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "DİSİPLİNLERARASI SANAT ETKİLESİMLERİNİN SERAMİK SANATI VE EĞİTİMİNE ETKİLERİ"

Copied!
97
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

GAZĐ ÜNĐVERSĐTESĐ

EĞĐTĐM BĐLĐMLERĐ ENSTĐTÜSÜ

UYGULAMALI SANATLAR ANA BĐLĐM DALI

SERAMĐK EĞĐTĐMĐ BĐLĐM DALI

DĐSĐPLĐNLERARASI SANAT ETKĐLEŞĐMLERĐNĐN SERAMĐK SANATI VE

EĞĐTĐMĐNE ETKĐLERĐ

YÜKSEK LĐSANS TEZĐ

Hazırlayan

Ruhsar ANGIN SAVAŞ

Ankara

Haziran, 2010

(2)

GAZĐ ÜNĐVERSĐTESĐ

EĞĐTĐM BĐLĐMLERĐ ENSTĐTÜSÜ

UYGULAMALI SANATLAR ANA BĐLĐM DALI

SERAMĐK EĞĐTĐMĐ BĐLĐM DALI

DĐSĐPLĐNLERARASI SANAT ETKĐLEŞĐMLERĐNĐN SERAMĐK SANATI VE

EĞĐTĐMĐNE ETKĐLERĐ

YÜKSEK LĐSANS TEZĐ

Ruhsar ANGIN SAVAŞ

Danışmanı: Prof. Atilla ĐLKYAZ

Ankara

Haziran, 2010

(3)
(4)

ii

ÖNSÖZ

Günümüz sanat algılayışında müzik, resim, tiyatro, sinema vb. disiplinler birbirleriyle etkileşime girmekte ve sanat nesneleri bu bağlamda şekillenmektedir. Ülkemizde verilen sanat eğitimde, disiplinler arasındaki ayrılıklar fazlasıyla kendini hissettirmektedir. Tek disiplin odaklı anlayış, çoğu sanat dalında olduğu gibi seramik sanatı ve eğitiminde de kendini göstermektedir.

Bu çalışma disiplinlerarası sanat etkileşimlerinin seramik sanatına ve eğitimine olan olası açılımları saptamaktadır.

Bu çalışmada konunun belirlenmesinden çalışmanın tamamlanma sürecine kadar çok değerli katkılarıyla yanımda olan ve yardımlarıyla beni yönlendiren tez danışmanım Sayın Prof. Atilla Đlkyaz’a, araştırma bulgularının incelenerek yorumlanmasında; titiz ve özverili katkıları için Yrd. Doç. Dr. Sayın Gülgün Alpan Bangir’e teşekkürlerimi sunarım. Ayrıca, en değerlim, annem Aynur Angın’a ve eşime teşekkür ederim.

(5)

iii

ÖZET

DĐSĐPLĐNLERARASI SANAT ETKĐLEŞĐMLERĐNĐN SERAMĐK SANATI VE EĞĐTĐMĐNE ETKĐLERĐ

Angın Savaş, Ruhsar

Yüksek Lisans Tezi, Seramik Eğitimi Bilim Dalı Tez Danışmanı: Prof. Atilla ĐLKYAZ

Haziran-2010

Bu çalışmanın amacı, disiplinlerarası sanat etkileşimlerinde seramik sanatının yerini ve seramik eğitimine etkilerini öğrenci ve öğretim elemanı görüşleriyle betimlemektir. Bu bağlamda araştırmanın kavramsal çerçevesini disiplinlerarası sanat etkileşimleri, müzik, tiyatro, resim, heykel ve sinemanın birbirleriyle olan etkileşimleri, ayrıca disiplinlerarası sanat ve seramik sanatı ilişkisi, modernizm öncesi dönem, modernist dönem ve post-modernist dönem alt başlıkları oluşturmuştur.

Araştırmanın çalışma grubunda, Hacettepe Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Seramik Bölümü ve Gazi Üniversitesi, Mesleki Eğitim Fakültesi, Uygulamalı Sanatlar Eğitimi Bölümü, Seramik Eğitimi Anabilim Dalı’nda öğrenim gören (107) öğrenciler ve görev yapan 16 öğretim elemanı yer almıştır.

Displinlerarası sanatta seramik sanatının yerine ilişkin öğrenci ve öğretim elemanı görüşleri; displinlerarası sanatın seramik eğitimindeki yerine ilişkin öğrenci ve öğretim elemanının içerik, yöntem ve araç-gereç-donanım ile ilgili görüşleri alt problemler olarak belirtilmiştir.

Araştırmacı tarafından geliştirilen bilgi toplama formu ile elde edilen verilerin analizinde yüzde ve frekans hesaplamaları kullanılmıştır.

Araştırma bulgularıyla; farklı disiplinlerin seramik eğitiminde yer aldığı fakat derslerin işlendiği atölyelerin displinlerarası sanat çalışmalarının üretilmesi için yeterli donanıma sahip olmadığı ve diğer bölümlerin teknik olanaklarından yeteri düzeyde yararlanılamadığı sonucuna ulaşılmıştır.

Seramik sanatının ve eğitiminin disiplinlerarası sanat etkileşimlerine daha etkin katılımı yönünde öneriler getirilmiştir.

(6)

iv

Anahtar Kelimeler: Disiplinlerarası Sanat Etkileşimleri, Seramik Sanatı, Seramik Eğitimi

(7)

v

ABSTRACT

THE EFFECTS OF INTERDICIPLANARY ART INTERACTIONS OVER CERAMIC ART AND EDUCATION

Angın Savaş, Ruhsar

Master Thesis, Department of Ceramic Education Advisor: Prof. Atilla ĐLKYAZ

June-2010

The purpose of this study is to portray the place of ceramics in interdisciplinary art approach and the influence of interdisciplinary art approach on ceramics education by students’ and academic personnel’s ideas. In this context the conceptual framework of the study consists of interdisciplinary art approach, the mutual interaction between music, theatre, art, sculpture and cinema, pre-modern period, modern period and post-modern period.

The research group has been consisted of 16 teachers who are the academic stuff of Ceramic Department of Hacettepe University, Ceramic Education Department of Gazi University and their 107 students.

Students’ and academic personnel’s ideas regarding on the place of ceramic art in interdisciplinary art; students’ and academic personnel’s ideas of content, method and materials regarding on the place of interdisciplinary art in ceramics education were defined as the subordinate problems.

Data survey which had been developed by the researcher has been used. The data collected by these surveys have been calculated with the help of ‘percentage and frequency calculations” originated from the discipline of statistics.

Through the information obtained, it has been observed that, different disciplines are taking part in the ceramic education. The studios, in which the lessons are thought, are insufficient in order to produce interdisciplinary art and moreover the technical equipments of other departments for this purpose are not in use at a sufficient level.

Suggestions on full integration of ceramic art and education with interdisciplinary art approach are given.

(8)

vi

(9)

vii

ĐÇĐNDEKĐLER

Sayfa

JÜRĐ ÜYELERĐNĐN ĐMZA SAYFASI ………. i

ÖNSÖZ ………....ii

ÖZET ……….. iii

ABSTRACT ……….... v

ĐÇĐNDEKĐLER………... vii

TABLOLAR ve GRAFĐK LĐSTESĐ ………... ix

RESĐMLER LĐSTESĐ ………... x BÖLÜM I 1. GĐRĐŞ……….1 1.1. Problem ………...1 1.2. Amaç ………...3 1.3. Önem ………...3 1.4. Varsayımlar ……….4 1.5. Sınırlılıklar ………..4 1.6. Tanımlar ………..4 BÖLÜM II 2. KAVRAMSAL ÇERÇEVE VE ĐLGĐLĐ ARAŞTIRMALAR ………..…....5

2.1. DĐSĐPLĐNLERARASI SANAT NEDĐR ………...5

2.2. DĐSĐPLĐNLERARASI ETKĐLEŞĐMLER ………...….7

2.3. DĐSĐPLĐNLERARASI SANAT VE SERAMĐK SANATI ……….11

2.3.1. Seramik Sanatı ……….……….11

2.3.2. Modernizm Öncesi Dönemde Seramik- Disiplinlerarası Sanat Đlişkisi.18 2.3.3. Modernist Dönemde Seramik-Disiplinlerarası Sanat Đlişkisi ………..23

2.3.4. Post-Modernist Dönemde Seramik-Disiplinlerarası Sanat Đlişkisi … ..30

2.4. SERAMĐK EĞĐTĐMĐ ……….……….43

2.4.1. Disiplinlerarası Sanat ve Seramik Eğitimi ………...…………43

2.4.2. Günümüzde Seramik Eğitimi ………...45

(10)

viii BÖLÜM III 3. YÖNTEM ……….50 3.1. Araştırmanın Modeli ……….50 3.2. Çalışma Grubu ………...50 3.3. Verilerin Toplanması ……….51 3.4. Verilerin Analizi ………52 BÖLÜM IV 4.BULGULAR ve YORUMLAR ……….……….53

4.1. Disiplinlerarası Sanatta Seramik Sanatının Yerine Đlişkin Öğrenci ve Öğretim Görevlilerinin Görüşleri Nelerdir? Amacına Đlişkin Bulgular ve Yorumlar……….53

4.2. Disiplinlerarası Sanatın Seramik Eğitiminde Đçerik Açısından Etkilerine Yönelik Öğretim Elemanı ve Öğrenci Görüşleri Nelerdir? Amacına Đlişkin Bulgular ve Yorumlar ………55

4.3. Disiplinlerarası Sanatın Seramik Eğitiminde Yöntem Açısından Etkilere Yönelik Öğretim Elemanı ve Öğrenci Görüşleri Nelerdir? Amacına Đlişkin Bulgular ve Yorumlar ………58

4.4. Disiplinlerarası Sanatın Seramik Eğitiminde Araç-Gereç-Donanım Açısından Etkilerine Yönelik Öğretim Elemanı ve Öğrenci Görüşleri Nelerdir? Amacına Đlişkin Bulgular ve Yorumlar ……….62

BÖLÜM V 5.SONUÇ ve ÖNERĐLER ……….………67 5.1. Sonuç ……….……67 5.2.Öneriler ………...…68 KAYNAKÇA ………70 EKLER ………..73

Ek-1 Öğrencilere Uygulanan Bilgi Toplama Formları ……….…73

Ek-2 Öğretim Elemanlarına Uygulanan Bilgi Toplama Formları ………75

Ek- 3 Hacettepe Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Seramik Bölümü, 2009-2010 (Güz-Bahar Dönemi) Ders Programı ...77

Ek-4 Hacettepe Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Seramik Bölümü, 2006-2007 (Güz-Bahar Dönemi) Ders Programı ………..81

(11)

ix

TABLOLAR ve GRAFĐK LĐSTESĐ

Sayfa

GRAFĐK 1: Hacettepe Üniversitesi ,Güzel Sanatlar Fakültesi, Seramik Bölümü Ders Programı (4 yıllık) ………..47

TABLO 1: Çalışma Grubunun Dağılımı ………51

TABLO 2: Disiplinlerarası Sanatta Seramik Sanatının Yerine Đlişkin

Öğrenci Ve Öğretim Elemanlarının Görüşleri ………...53

TABLO 3: Öğrenci Ve Öğretim Elemanlarının Đçerik Đle Đlgili Görüşleri ….…...…55

TABLO 4: Öğrenci Ve Öğretim Elemanlarının Yöntem Đle Đlgili Görüşleri ……….59

TABLO 5: Öğrenci Ve Öğretim Elemanlarının Araç-Gereç-Donanım Đle Đlgili

(12)

x

RESĐM LĐSTESĐ

Sayfa

RESĐM 1: Kurt Schwitters, Merzbau………...9

RESĐM 2: Bruce Nauman, “Sandalyedeki Baş” , 1990 ………10

RESĐM 3: Yunan su kabı………...13

RESĐM 4: Art & Craft seramik ürünleri………15

RESĐM 5: Christopher Dresser, 1890………15

RESĐM 6: Bernard Leach, vazo………16

RESĐM 7: Picasso, "Woman in a Blue Dress," 1947-48 ………..17

RESĐM 8: Miro, “Kadın” ……….17

RESĐM 9: Oturan Kadın Heykelciği, Neolitik Çağ………..19

RESĐM 10: St Denis Kilisesi Apsisi………20

RESĐM 11: Chartres Katedrali ,Güney Cephesi, 13.yy………21

RESĐM 12: Leonardo Da Vinci, Uçuş Makinası Tasarımı, 1488……….22

RESĐM 13: Fernand Leger, Çocuk Bahçesi……….24

RESĐM 14: Marc Chagall, “ Dört Mevsim”……….24

RESĐM 15: Joan Miro, Güneş,Ay ve Yıldız………25

RESĐM 16: Pablo Picasso,“Elleri Gizlenmiş Kadın”,1949 ………26

RESĐM 17: Pablo Picasso, “Baykuş” Seramik Form………...26

RESĐM 18: Alexander Archipenco, Seramik Form ………27

RESĐM 19: Isamu Noguchi , ‘Köpek’,1952, Seramik Form ………..27

RESĐM 20: Marcel Duchamp, “Çeşme” 1917………28

RESĐM 21: Antoni Gaudi, Güell Parkı………...29

RESĐM 22: Antoni Gaudi, Güell Parkı………...29

RESĐM 23: Allan Kaprow, “Dünya”, Enstelasyon, 1962………31

(13)

xi

RESĐM 25: Đmre Schrammel,Porselen Formlar………....32

RESĐM 26: Sergei Isupov,“Gizem”,1998, Porselen……….33

RESĐM 27: Sergei Isupov, “Koruma”, 1999, Porselen……….33

RESĐM 28: Elizabeth Fritsch ,“Çift kapı”………33

RESĐM 29: Les Lawrence………34

RESĐM 30: Greg Payce , “Apparently”, “Al Barelli”, Seramik Formlar……….35

RESĐM 31: Viola Frey……….35

RESĐM 32: Candeğer Furtun, "Bacaklar" Dizisinden Bir Çalışma, 1994-96…..36

RESĐM 33: Anthony Caro ,The Skaian Gate (The Trojan War) ………....37

RESĐM 34: Anthony Caro ,Edmonton Arch ………..37

RESĐM 35: Carl Andre ,“Kaldıraç”,1966………....38

RESĐM 36: Vita Valdmane, “ Tarot Bahçesi”, Litvanya……….39

RESĐM 37: Frank Giorgini ………..39

RESĐM 38: Susan Rawcliffe, “Mad Plumber”,Büyük Armonik Flüt………….40

RESĐM 39: Ulla Viotti "Trelleborgs Lasarett”………41

RESĐM 40: David Mach, “Big Heids”………...41

RESĐM 41: Talavera Seramiği, Duvar Panosu………42

RESĐM 42: Hamiye Çolakoğlu, Duvar Panosu, Bilkent Üniversitesi………….42

(14)

BÖLÜM I GĐRĐŞ

Bu bölümde disiplinlerarası sanat etkileşimlerinin seramik sanatına ve seramik eğitimine etkilerini belirlemeye yönelik yapılan araştırmanın problemi açıklanmış, amacı ve önemi verilmiştir. Araştırma ile ilgili varsayımlar, sınırlılıklar belirlenmiş ve kullanılan terimlerin tanımları açıklanmıştır.

1.1. Problem

19.yy toplumsal anlamda önemli değişimlerin ve gelişmelerin yaşandığı hareketli bir yüzyıl olmuştur. Fransız Đhtilali ve Endüstri Devriminin etkisi tüm dünyaya yayılmış, yeni toplumsal görüşler ve yapılar ortaya çıkmıştır. Bu görüşler bilim ve sanatta kendini göstermeye başlayarak disiplinlerin sınırlarının netleşmesine olanak sağlamıştır. 20.yy’a gelindiğinde ise sanat disiplinleri arasında daha yoğun etkileşimler görülmeye başlanmıştır.

Tarihsel çerçeveden bakılacak olursa, bu olguya ilk olarak Eski Mısır ve Yunan sanatında rastlanmaktadır. Disiplinlerarası yaklaşımlar ilerleyen zaman içinde, Rönesans sanatçılarında kendini daha etkili bir biçimde göstermeye başlar. Rönesans sanatçıları mimar, tarihçi, matematikçi vb. nitelikler taşımaktadır. Bu sanatçıların en önemlilerinden birisi olan Da Vinci’nin üç yüzden fazla bilimin kurucusu olarak gösterilmesi bunun en güzel kanıtıdır.

20.yy’ın başına kadar sanatın en önemli konusu ve malzemesi “doğa” iken Marcel Duchamp ve Dada Hareketiyle sanat yön değiştirmiş ve düşünce ön plana çıkmaya başlamıştır. Günümüzde yapıtlar kavramsal yönleriyle ele alınıp sanatın farklı

(15)

2 disiplinlerle etkileşimine, ilişkisine ve çağın sanat sorunlarına yeni açılımlar getirmelerine göre değerlendirilmektedir.

Sanatçılar toplumsal düzene ve alışılmış estetik anlayışa karşı çıkarlar. Savaş karşıtı bu hareket kendinden sonra ortaya çıkmış olan sanat hareketlerini de etkiler. Bu yaklaşımlar daha sonraları farklı gelişmelere yol açar.

1950’den sonra oluşmaya başlayan Eylemler (Actions), Yoksul Sanat (Arte Povera), Vücut Sanatı (Body Art), Kavramsal Sanat (Conceptual Art), Yeryüzü Sanatı (Eart Art), Fluxus, Oluşumlar (Happenings), Gösteri Sanatı (Performance Art) ve Süreç Sanatı (Process Art) gibi hareketlerle sanat disiplinleri arasında yoğun bir ilişki ve etkileşim yaşanmış, her şey sanatın malzemesi olmuştur. Günümüzde farklı malzeme ve disiplinlerin bir arada kullanımı sıkça görülmektedir. Sanat disiplinleri birbirleriyle etkileşime girmekte, birlikte bir bütün oluşturmakta, sınırlar genişletilmekte ve bazen tamamen yok olmaktadır.

Günümüzde sanat eğitimi, yirminci yüzyılın başındaki sanat eğitimi anlayışına göre oldukça farklılıklar göstermiştir. Sanattaki değişim ve dönüşümler sanat eğitimini de doğal olarak etkilemiştir.

Bugün Eğitim Fakülteleri ve Güzel Sanatlar Fakültelerinde verilen seramik eğitiminde Sanat Tarihi, Çağdaş Sanat, Seramik Tarihi, Çağdaş Seramik Sanatı derslerinin yanı sıra farklı teknik ve malzemelerin kullanıldığı Deneysel Sanat derslerinin olması da öğrencilerin yaratıcılıklarını geliştirmeleri için önemlidir.

Literatür taraması sonucunda bu konuda çeşitli araştırmalar yapıldığı görülmüştür.

Anadolu Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde Veysel Özel (2007) tarafından “Plastik Sanatlarda Disiplinlerarası Etkileşimler Ve Seramik Sanatına Yansıması” , Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü’nde Özlem Üstüner (2007) tarafından “Disiplinlerarası Sanat Ve Sanat Eğitimine Etkileri”, Marmara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü’nde Ayşe Delier (2005) tarafından “Sanat Eğitiminde Disiplinlerarası Yaklaşımlar” konularında tez çalışmaları yapılmıştır. Ancak Disiplinlerarası Sanat Etkileşimlerinin Seramik Sanatına ve Seramik Eğitimine etkileri

(16)

3 daha önce ele alınmamıştır. Bu tez çalışmasının sonraki araştırmalara öncülük etmesi beklenmektedir.

1.2. Amaç

Bu araştırmanın genel amacı, disiplinlerarası sanat çalışmaları içinde seramik sanatının yeri ve seramik eğitimine etkilerinin saptanmasıdır. Bu genel amacı gerçekleştirmek için aşağıdaki sorulara cevap aranmıştır.

1. Disiplinlerarası sanatta seramik sanatının yerine ilişkin öğretim elemanı ve öğrencilerin görüşleri nelerdir?

2. Disiplinlerarası sanat etkileşimlerinin

seramik eğitiminde;

a. Đçerik,

b. Yöntem,

c. Araç, gereç, donanım açısından etkilerine yönelik öğretim elemanı ve öğrenci görüşleri nelerdir?

1.3. Önem

Araştırma ile toplanacak verilerin özellikle;

1- Sanat eğitimi veren kurumların program geliştirme çalışmalarına katkı sağlayacağı düşünülmektedir.

2- Bu çalışmanın seramik sanatının disiplinlerarası sanattaki yerinin sorgulanması açısından önemli bulunacağı düşünülmektedir.

3- Alanla ilgili ileride yapılacak olan araştırmalara olumlu katkılarda bulunacağı düşünülmektedir.

(17)

4

1.4. Varsayımlar

1- Araştırmada görüşlerine başvurulan öğrenci ve öğretim elemanlarının bilgi formunu içtenlikle yanıtlayarak gerçeği yansıttıkları düşünülmektedir.

2- Ölçme aracının kapsam geçerliliği için uzman görüşlerine başvurulması yeterli sayılabilir.

1.5. Sınırlılıklar

1- Bu araştırma, Hacettepe Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Seramik Bölümü ve Gazi Üniversitesi, Mesleki Eğitim Fakültesi, Uygulamalı Sanatlar Eğitimi Bölümü, Seramik Eğitimi Anabilim Dalı’nda öğrenim gören öğrencilerin (107) ve öğretim elemanlarının (16) görüşleri ile sınırlandırılmıştır.

2- Araştırma verileri, araştırmacı tarafından hazırlanan bilgi toplama formu ile sınırlıdır.

1.6. Tanımlar

Disiplin: Disiplin, kendine özgü eğitim altyapısı, yöntemleri ve içeriği olan ve

herhangi bir alanda yeni bilgi üretebileceğini ve söz konusu alanda daha ileri düzeyde bilgiler geliştirilebileceğini kanıtlamış bir araştırma alanına verilen isimdir (Berger, 2001: 18).

Disiplinlerarası sanat: Đçinde plastik, fonetik çıkış noktaları olan, bunun

yanında teatral görselliği de beraberinde taşıyan bir olgu (Başar, 2000: 66) .

Seramik: Hammaddesi kil olup elde, kalıpta ya da tornada biçimlendirilmiş ve

fırınlanmış her tür eşyanın adı (Sözen, M. ve Tanyeli, U. , 2001: 213).

Sanat Eğitimi: Đnsanın yaratıcı güçlerini ortaya çıkarmasına yardımcı olacak

koşulları hazırlayan ve bireyin kişilik kazanmasını sağlayan bir etkinliktir.(Gençaydın, 1990: 44).

(18)

5

BÖLÜM

II

KAVRAMSAL ÇERÇEVE ve ĐLGĐLĐ ARAŞTIRMALAR

2.1. DĐSĐPLĐNLERARASI SANAT NEDĐR?

Disiplin, kendine özgü eğitim altyapısı, yöntemleri ve içeriği olan ve herhangi bir alanda yeni bilgi üretebileceğini ve söz konusu alanda daha ileri düzeyde bilgiler geliştirilebileceğini kanıtlamış bir araştırma alanına verilen isimdir ( Berger, 2001: 18).

Her disiplinin kendine özgü doktrini, felsefesi, anlatım dili, terminolojisi, entelektüel öncüleri ve takipçileri bulunur (Becher, 1989: 22; Parker, 2002: 374).

Kendine özgü doktrinleri bulunan disiplinlerden ikisinin ya da daha fazlasının bir araya gelerek ortak çalışmalarda yer alması olarak nitelendirebileceğimiz disiplinlerarasılık kavramını sanat alanında ele aldığımızda iki farklı başlık karşımıza çıkmaktadır. Bu başlıklardan ilkini sanat disiplinlerinin kendi aralarında oluşturduğu etkileşim, ikincisini ise sanat olgusunun bilim disiplinleri ile etkileşimi ve iletişimidir.

Sanatta disiplinlerarası ilişkiyi, (bilinçli bir amaç doğrultusunda

şekillendirilmemiş olmasına karşın) ilkel toplum dönemine taşıyabiliriz. Đlk insan avlarının iyi geçmesini sağlamak amacıyla büyü yapmış günlük ve tinsel ihtiyaçlarını karşılamak için çeşitli objeler üretmeye başlamış ve anlamlandıramadığı doğa olaylarına karşı ayakta kalabilmek için dinsel ayinler düzenlemiştir. Bu ritüellerde çoğu zaman şekillendirilmiş olan figürler, müzik ve dans eşliğinde teatral sahneler yer almıştır. Disiplinlerarası diye adlandırılan sanatı, “içinde plastik, fonetik çıkış noktaları olan, bunun yanında teatral görselliğide beraberinde taşıyan bir olgu” (Başar, 2000: 66) olarak tanımladığımızda disiplinlerarası sanatın tohumlarının ilk insana ve onun yaşama koşulları için oluşturduğu düzenin içinde yer aldığını söyleyebilmekteyiz.

(19)

6 Sanat alanında disiplinlerarası kavramına Eski Mısır ve Yunan sanatında daha sonralarıda Rönesans sanatında rastlamaktayız. Rönesans döneminde hem sanat hem de bilim disiplinlerinin bir arada kullanılmaya başlandığını görmekteyiz. Bu çalışmaları yapan sanatçılardan ilk olarak akla gelen kuşkusuz ki Leonardo da Vinci ve eserleridir.

19.yüzyılda Fransız Đhtilali ve Endüstri Devriminin etkisi tüm dünyaya yayılmış, yeni toplumsal görüşler ve yapılar ortaya çıkarak bilim ve sanatta kendini göstermeye başlamıştır. Teknolojinin hızla gelişip insanların yaşamlarını kolaylaştırmak adına hayatlarına giren yenilikler, dönemi ve sanat algısını etkisi altına almıştır. Artık her şey daha hızlı gelişmekte makineleşmekte ve mekenikleşmektedir. Yaşamdaki dinamizmin sanata yansıması da bu doğrultuda olmuştur. 20. yy başında aşırı inklapçı bir Đtalyan edebiyat ve sanat akımı olarak ortaya çıkan fütürizm, “estetik” kavramı önemsiz, sanat eleştirisini yararsız görerek daha önceki sanat yaklaşımlarına son verme düşüncesi ile günün getirisi olan dinamizme ayak uydurmaya çalışmıştır. Çalışmalar hareket ve hız odaklı olarak planlanmaya başlanmıştır. Disiplinlerin sınırlarının netleşmesine olanak sağlayan bu gelişmelerin neticesinde 20.yüzyılda sanat disiplinleri arasında daha yoğun etkileşimler görülmeye başlanmıştır. Yüzyılın başında Marcel Duchamp ve Dada Hareketiyle sanat yön değiştirip düşünce ön plana çıkmaya başlamıştır. Düşüncenin ön planda yer aldığı sorgulama sisiteminde sanat yaklaşımları farklılaşmaya başlayarak birçok alandan beslenmeye ve yeniliklere daha da açık hale gelmiştir. 1960’ların başında “Performans Art” ile sanatçı santını seyirci ile yakınlaştırma çabasındadır. Bu eylemlerde müzik, dans, şiir, tiyatro ve video buluşarak seyirciye sunulmuş ve sanatta disiplinlerarasılığın ilk temelleri atılmış oldu. Body Art, Happenings, Actions, bazı Fluxus yaklaşımlarını içinde barındıran Performance Art’ın etkisini yitirmeye başlaması ile disiplimlerarası sanat ön plana çıkmaya başlamıştır. Böylelikle sanatta, farklı malzeme ve disiplinlerin bir arada kullanımı sıkça görülmektedir. Bu yüzyılın sanatı salt bir disiplinin sınırları içinde değerlendirilmemelidir. Artık sanat, disiplinlerin birbirleriyle etkileşime girmeleriyle, birlikte bir bütün oluşturmalarıyla, sınırları genişletmiş ve bazen tamamen yok etmiştir

“ Bu durumda da, sanat yapısını anlamlandırma çabası, onu bütüncül olarak ele almak zorunluluğunu ortaya çıkarmıştır. Yani örneğin, resimsel dille, şiirsel dil ayrımı ortadan kalkmış, var olan sanatsal disiplinlere eklenen yeni disiplinlerle sanat, boyutları genişleyen bir kalkış metni haline gelmiştir. Burada renk, ses gibi

(20)

7 birbirinden farklı temel özelliklerin yanında, teknik özelliklerde sanat yapıtının anlamına müdahale etmektedir. Dolayısıyla bütün bu temel özelliklerin ortak bir dil olarak ele alınıp, çeviri, yani anlamlandırma sürecine katılması gerekmektedir” (Başar, 2000: 66).

2.2. DĐSĐPLĐNLERARASI ETKĐLEŞĐMLER

Özellikle 20.yy’ın başındaki avangart hareketlerden bu yana müzik, tiyatro, sinema, opera ve plastik sanatlar birbirleriyle etkileşime girmiştir.

Kalıcı simgesel değerler peşinde olan Alman besteci Richard Wagner (1813– 83), yaşadığı yüzyılı tamamen tesiri altında bırakarak ona kendi damgasını vurmuştur. Wagner tarafından ortaya konulan ve bütünlüklü sanat eseri anlamına gelen

Gesamtkunstwerk teorisi, operada devrim niteliğinde gelişmelere sahne olmuş ve

sinemayı da oldukça etkilemiştir. Bu teorisi ile artık söz, ses ve jestler birleşerek “müzikli dramın” doğmasına neden olmuştur. Disiplinlerarası sanatın önemli basamaklarından olan bu yaklaşım ile müzik, drama, şiir ve sahnede bulunan her şey aynı düzlemde estetize edilerek tamamlanmış sanat eserlerine dönüştürülmeye çalışılmıştır.

Resim sanatında ise Sentetik Kübizm ile birlikte farklı malzemelerin sanata dahil edilmesiyle yeni bir yol açılmıştır. Bu yolda ilerleyen Dada sanatçıları farklı malzemelerin yanı sıra farklı disiplinlerinde bir arada kullanıldığı bir anlayışı benimsemişlerdir. 1916’da Zürih’te Hugo Ball, Emmy Hennings, Tristan Tzara, Hans Arp, Richard Huelsenbeck, Sophie Tauber adındaki sanatçılar yaşadıkları dönemin sistemine karşı çıkarak sanata yeni bir bakış açısı kazandırmışlardır. Savaşa ve düzene karşı nefretlerini dile getiren çalışmalar yaparak Cabaret Volteire’de sergileyip çeşitli gösteriler yaptılar. Uluslararası bir kabare yapmak isteyen Ball’un anlatımıyla Cabaret Voltaire’de Fransızca ve Danca şarkılar söylenmiş, Tristan Tzara, yazdığı şiirleri okumuştur. Bu arada bir balalayka orkestrası Rus danslarını ve halk şarkıları çalmış ve Hans Arp, Otto van Rees, Viking Eggeling, Marcel Janco, Marcel Slodki gibi dadacıların tabloları sergilenmiştir. Rus ve Fransız geceleri düzenlenerek eşanlı (simultane) şiirler yorumlanmış ve davul eşliğinde şarkılar çalınmıştır. Yaptıkları bu performanslar farklı disiplinlerin biraradalığı ile yepyeni bir dil yaratılabilineceğinin ilk

(21)

8 göstergeleri olmuştur. Dada hareketi Zürih’te, Paris’te ve Berlin’de çeşitli faaliyetlerde bulunmuştur. Hareketin Berlin grubunda yer alan Kurt Schwitters, gruptan ayrılarak Dada’nın farklı bir tipini kurmuş ve bunu da “Merz” olarak adlandırmıştır. Alman sanatçı mekan-yapıt ilişkisini sorgulayarak şekillendirdiği çalışmalarında gazete, dergi parçaları, etiketler, kırık tahta parçaları, biletler gibi atık malzemeler kullanarak kolajlar ve konstrüksiyonlar oluşturmuştur. Schwitters, her şeyin potansiyel sanat olarak görüldüğü yaratıcı sanat yaklaşımında karıştırarak ve zıtlık ilişkileri kurularak bütüne ulaşılabilineceğini savunmuştur. Bu zıtlığı yaratmak için resimlerinde yer alan renklere karşıtlık oluşturmak için rengi, biçimlere karşılık biçimleri ve dokuya karşıda yine dokuları kullanarak kompozisyonlar oluşturmuştur. Schwitter çalışmalarıyla günümüz enstalasyon sanatının ilk adımlarını atarak Pop-Art’ın, Happening’lerin, Konsept Art’ın, Fluxus’un ve multimedia sanatın öncülerinden olmuştur.

Schwitters kolâjlarının yanı sıra konstrüksyonlar oluşturarak farklı disiplinleri bir araya getirmiştir. Bu çalışmalara örnek olarak, 13 yıl boyunca (1923-36) üzerinde çalıştığı, Merzbau olarak bilinen yapı gösterilebilir.

(22)

9

Resim1 - Kurt Schwitters, Merzbau

Müzikte ve resimde olduğu gibi tiyatro alanında da disiplinlerarası geçişleri araştıran kimi kuramcı ve tiyatrocular olmuştur. Bunlardan birisi de avangart tiyatro kuramcısı olan Antonin Artaud’dır. Artaud (1896–1948) farklı disiplinlerin bir arada kullanılmasıyla tiyatronun deneysel yenilikçi uygulamalara kavuşmasının bir gereklilik olduğunu savunarak, Modern tiyatronun ilkel büyü törenlerindeki güce kavuşturulması gerekliliğini vurgulamıştır. “Bu temalar kozmik, evrensel, en eski metinlerden ve eski Meksika, Hint, Yahudi, Đran vs... kozmogonilerinden alınarak yorumlanmış olacaklar" (Artaud, 1989: 1).

Bu yenilikçi yaklaşımla toplumda yasalar tarafından soyutlanmış, dinler ve kurallar neticesinde farklılaştırılmış halkın ötesinde “bütün insana” hitap edecek bir tiyatro amaçlanmıştır. Böyle bir tiyatro sergilenirken ritimler, sesler, sözcükler, jestler birbirleriyle uyum içinde bütünü oluşturarak ruhun daha gizli derinliklerine inmiştir.

(23)

10 Renklerin, ışıkların ve seslerin şiddetinden, müzikal bir ritmin ya da söylenmiş bir sözün titreşimi, sarsıntısı veya tekrarından oluşan, tonaliteyi ya da sahne

ışıklandırmasının iletişimsel kapsamını kullanan bu yollar yalnız “ahenksizlik” aracılığı ile tam bir etki sağlayabilirler.

Ama bu ahenksizliği tek bir anlamın egemenliğine teslim etmek yerine, bir anlamdan diğerine, bir renkten bir sese, bir sözden bir aydınlığa jestlerin sarsıntısından tonalitenin dümdüzlüğüne vs.. atlatarak geliştireceğiz.” (Artaud, 1989: 1)

20.yy’ın ikinci yarısında itibaren sanat alanında yer edinen yeni oluşumlar heykel disiplinini de içine almıştır. “Bruce Neuman, Dan Flavin, Richard Long, Lucas Samaras, Carl Andre, Richard Serra gibi heykel sanatçıları bu kuralsızlık içerisinde anlam üreten sanatçılar” (Yılmaz, 1997:167) olarak çalışmalarına yön vermişlerdir. Bruce Nauman heykel, fotoğraf, video, çizim ve performans alanında çalışmalar yapmıştır. Çalışmalarında boşluk ile beden gündeme gelerek irdelenmiştir.

(24)

11 Sinema sanatı ise yapısı gereği neredeyse bütün disiplinlerin bir arada yer aldığı bir yapıyı gerektirir. Müziğin, görüntünün, sesin bir aradalığı ister istemez yönetmenin müzik, resim gibi disiplinlerle ilgili olmasını gerektirmektedir.

Disiplinlerarası sanatta sinemayı ele alacak olduğumuzda resim eğitimi alarak çeşitli sergilere imza atmış olan Đngiliz yönetmen Peter Greenaway’ den ve imgenin, sözün ve de kaligrafinin bir arada sergilediği “tuval bedenler” filminden söz etmemiz doğru olacaktır. Greenaway sinema için çalışmalarına “ kübizmin eşanlılık ilkesinden hareketle, perde de çoğulluğu sağlamaktır.” (Yılmaz, 2005:330) anlayışıyla yola çıkmıştır. Bunu gerçekleştirmek içinde “digital teknoloji sayesinde, perde de aynı anda birden çok imge yaratarak, kadraj uzamını parçalamak ve yeniden düzenlemek yeterlidir” (Yılmaz, 2005:330). Bu sayede sinemanın hikayecilikten kurtulacağını düşünen Greenaway, sinemada insan bedeninin bir mekan olarak tasarlanabileceğini düşünmektedir. “Pillow Book” (Tuval Bedenler) filminde insan bedenini, erotizmi ve de çoğul ekranı bir arada kullanmıştır. Yönetmen filminde hat sanatından, fotoğraftan, müzikten, resimden, kısacası farklı disiplinlerden yararlanarak filmini kurgulamıştır.

2.3. DĐSĐPLĐNLERARASI SANAT VE SERAMĐK SANATI

2.3.1. Seramik Sanatı

Geçmişten günümüze insanoğlunun işlevsel ve tinsel yönden ihtiyaçlarını karşılayan bir malzemedir kil. Doğada kolayca bulunabilmesi her zaman için insanlığa avantaj sağlamıştır.

Seramiğin en bilinen tanımı; “Hammaddesi kil olup elde, kalıpta ya da tornada şekillendirilmiş ve fırınlanmış her tür eşyanın genel adı. Porselenden pişmiş toprak malzemeye dek her tür obje sözcüğün kapsamına girer” (Sözen, 2001:213) .

Malzemesi “kil” olan seramiğin kelime anlamının Yunanca boynuz anlamına gelen “keramos” tan türediğini bilmekteyiz.

Plastik bir malzeme olan “kil” insanlığın başlangıcından günümüze farklı amaç ve gereksinimler doğrultusunda biçimlendirilerek kullanılmıştır. Đnsanoğlu seramik

(25)

12 malzemeyi sihir ve dini amaçlarla modellemiş, gündelik hayatı kolaylaştırmak için işlevsel nesnelere ve tinselliğini yansıtarak sanat nesnelerine dönüştürmüştür.

Kil: “Esası alüminyum silikat olan geçirimsiz yumuşak bir toprak.”(Türk Dil Kurumu, 1969: 450). Kilin seramiğe dönüşebilmesi için şekillendirilmesi ve ateşle buluşturularak pişirilmesi gerekmektedir. “Ateş günümüzden yaklaşık 500.000 sene önce ilk kez kullanılmıştır.” (Şenel, 2000: 13). Bu buluşun insanlık adına olduğu gibi seramik adına da önemi büyüktür. Ateşle birlikte seramik için önemli olan bir diğer unsurda tekerleğin keşfidir. Teknolojiyi ve bilimi içinde barındıran seramik, tekerleğin keşfi neticesinde oluşturulan seramik çarkı ile çoklu ve düzgün üretimin başlamasına neden olmaktadır.

MÖ. 6500’lü yıllarda Mısır ve Mezopotamya’ dan başlayarak günümüze ulaşan seramikler binlerce yıl varlığını sürdürerek tarihsel bir belge ve eser niteliği kazanmıştır. Pişirim sonucu kazanılan dayanıklılık özelliği seramiği insanlık tarihi ve sanat tarihi açısından çok önemli bir yere koymaktadır.

MÖ. 6500’lerden kalma bir Mısır vazosu üzerindeki çizgisel bezemelerle, geometrik stilize motifler bize o dönem ve bölge kültürünü (dil, din, teknik vb.) anlatır. MÖ. 5’yy.da Anadolu’da yapılmış bir Yunan krateri; hem mitolojiden bir öyküyü anlatır, hem usta bir ressamı tanıtır, hem de seramikte ulaşılan teknik gelişimi gösterir. Tarih boyu dünyanın çeşitli bölgelerinde ele geçirilen seramik formlar, kitabeler, heykelcikler; sanat tarihçileri, antropologlar, arkeologlar, jeologlar, fizikçi ve kimyacılar için birer araştırma konusu olmuştur. Seramikler, bilim alanında gizlerin çözülmesine yardımcı önemli belgelerdir. Bu tarihsel özelliğinin ötesinde eski seramik eserlerdeki sanatsal kaygı, anlatım gücü büyük değer taşır. (Dizdar, 1994: 79)

(26)

13

Resim 3- Yunan su kabı

Günümüzde seramik sanatı farklı kategorilere ayrılmıştır. Atilla Galatalı “Eleştirim” (1985) başlıklı sempozyum tebliğinde seramik sanatını:

1. Klasik Seramik Sanatı

2. Endüstriyel Seramik Sanatı

3. Soyut Seramik Sanatı (s.96) olarak üçe ayırmaktadır.

Klasik Seramik Sanatı; insanoğlunun kil ile ilk buluşmasından, daha önce de değinildiği gibi günlük ihtiyaçlarını karşılamak doğrultusunda şekillendirerek pişirdiği eşyaları kapsar. Bu biçimlendirmelerin yanı sıra Yunanistan, Mısır, Uzakdoğu ve Anadolu’da büyü ve dini ayinlerde kullanılmak üzere şekillendirilmiş, içinde estetik ve sanatsal kaygıları da barındıran seramik heykelcikler de yer alır.

Zaman içerisinde tekniğin gelişmesi ile yeni aletler de mümkün olmuş ve üretim şekli de buna bağlı olarak değişmiştir. Bunlardan en önemlisi çömlekçi çarkının bulunması ve bu sayede seri üretime geçilebilmesi olarak değerlendirilebilir. Seri üretimi destekleyen seramik çarklarında üretilen kap-kaçaklar insan hayatını kolaylaştırabilmek için çok sayıda üretilmiş ancak bir süre sonra ihtiyacı karşılayamayıp niteliksiz ürünlerin oluşmasına neden olmuştur.

“ Đlkçağ sonunda kap ihtiyacının büyük oranda artışıyla niteliksiz yoğun üretim, Hıristiyan dininin resim ve heykel sanatını amaçları doğrultusunda yücelterek

(27)

14 kullanması, seramiği ikinci plana iter ve zamanla estetikten yoksun, sadece kullanım ve süs eşyası konumuna indirger.” (Uludağ, 1998: 36)

Seramik sanatında ki bu yönelim endüstri devrimine kadar devam etmektedir.

Endüstri devrimiyle şekillenen yeni üretim olanakları seramik sanatını

konumlandırmamız açısından endüstriyel seramik sanatı başlığını biçimlendirmemize olanak sağlamaktadır.

Endüstri: “Ham maddeleri işlemek, enerji kaynaklarını yaratmak için kullanılan yöntemlerin ve araçların bütünü, işleyim” (Türk Dil Kurumu, 1969: 243) .

Endüstriyel üretimin getirisi olan seri ve hızlı üretim sanatçılara kolaylık sağlamaktadır. Fakat avantaj olarak görülebilecek bu durum bir nevi dezavantaja dönüşerek seramik ürünler açısından kalitenin düşmesini sağlayabilmektedir. 18. ve 19.yy da Đngiltere’de başlayan bu devrimin getirileri sonucunda üretilen seramik ürünlerde tekdüzelik, yozlaşma ve gösterişli taklitler oluşmaya başlar. Bu durumdan rahatsızlık duyan tasarımcı, yazar ve şair William Morris ve John Ruskin gibi öncüler Endüstri devrimiyle sekteye uğrayan sanatların ve mesleklerin yenileştirilmesini, niteliksizleşerek piyasada yer bulmuş ucuz malların yerine kaliteli ürünlerin üretilmesini sağlamak amacıyla ‘Arts and Crafts ’ hareketini başlatmışlardır. Bu akım modern üretim metotlarının kabalığını reddetmiş ve el yapımının önemini vurgulamıştır. Dikkat edilmesi gerekenin kullanılan malzemelerin özelliklerine saygı duyarak tasarımların yapılması ve dekorlamanın tasarımı bozacak nitelikte olmamasıdır.

‘Arts and Crafts’ akımı seramik ürünlerin el sanatları ve sanat nesneleri olarak niteliklerinin arttırılmasını hedeflemiştir.

(28)

15

Resim 4- Art & Craft seramik ürünleri

Resim 5- Christopher Dresser, 1890

Endüstri Devriminin bu olumsuz getirilerinden rahatsız olan sanatçılardan Bernard Leach seramikte yeni arayışlara girerek Japonya’da öğrendiklerini Đngiltere’de kurduğu bir okulda aktarmaya başlamıştır.

Kurduğu Leach Okulu ile birlikte yüksek dereceli çamurlarla tasarımları birleştirdi. Seramik ve porselen için özgün formlar geliştirdi. Bunları uygulamak üzere fırın yapımından, çamurun topraktan elde edilmesine kadar her aşamayı öğretti. Seramik tekrar ele alınmış, baştan aşağı, bilinenlere bilinmeyenler eklenmişti (Đnal, 2006: 108).

(29)

16

Resim 6 - Bernard Leach, vazo

Estetik kaygıdan yoksun ucuza mal edilip üretilen seramikler yerine işlevlerinin ötesinde estetik görünümleriyle de ön plana çıkarılarak endüstriyel seramik sanatı adına önemli bir adım atılmıştır.

Leach Okulunda verilen geleneksel temelli seramik eğitimi, bu okulda öğrenim görmüş olan öğrencilerden Hans Cooper, Lucie Rie ve Ruth Duckworth gibi sanatçıların soyut dışavurmcu tavırlarıyla Soyut seramik sanatında önemli yer edinmelerini sağlayacaktır.

Đnsanoğlunun günlük ihtiyaçlarını karşılamak üzere geleneksel yöntemleri kullanarak kullanıma yönelik seramik ürünler ürettiği bilinmektedir. Seramik günümüzde bu niteliklerinin haricinde sanatçının tinselliğini yansıttığı, bir sanat nesnesi malzemesi olarak değerlendirilmektedir. Soyut Seramik Sanatı olarak nitelendirilen bu

tavırla seramik ürünlerin işlevlerinin dışlanarak yeni arayışlara girildiği

gözlemlenmektedir. Bu gelişimler Rönesans ile birlikte değişen ‘doğa’yı algılama biçiminin getirisi olan yeni sanat eğilimleri ve akımlarının dahilinde Seramik Sanatında da etkisini göstermiştir. Seramik ürünler artık zanaat nesnesi konumundan uzaklaşarak yaratıcılığın ön planda tutulduğu biçimin, içeriğin ve özgünlüğün sorgulanarak uygulandığı sanat nesnelerine dönüşmüştür. Bu farkındalıkla seramik malzemeyi kullanan sanatçıların başında Picasso, Matisse ve Miro gelmektedir.

(30)

17 Picasso, Matisse ve Miro, seramiğin geleneksel işlevci ve dekoratif üretim mantığını dışlayarak, seramik malzemenin bireysel, estetik, biçimsel ve düşünsel yorumları ortaya koymada, sanatçıya sağladığı ifade imkânlarını görmüş ve ortaya koydukları Modern Seramik Sanatı örnekleriyle de seramiğin bu ayrıcalıklarını göstermişlerdir. Bu tür uygulamalarla seramik, görsel plastik sanat olarak modern boyutuyla biçimlenirken yeni anlatım diline kavuşur, seramik artık sanatsal bir ifade aracı olur (Uludağ, 1998: 37).

Resim 7- Picasso Resim 8- Miro "Woman in a Blue Dress," “Kadın” 1947-48

Uludağ’ın da belirttiği gibi sanatsal bir ifade aracı olan seramik, günümüzde bu yeni ve çağdaş yorumuyla karşımıza çıkmaktadır. Soyut Seramik Sanatı malzeme ve uygulama teknikleri bakımından diğer sanat disiplinleri olan resim, heykel ve grafik disiplinlerini içinde barındıran örnekler sunabilmektedir. Seramik yüzey kimi zaman bir tuval, kimi zaman da bir heykele dönüşebilmektedir. Bazen mimari bir yapıda, bazen grafiksel bir anlatımda farklı disiplinlerle karşımıza çıkmaktadır.

(31)

18

3. 2. Modernizm Öncesi Dönemde Seramik- Disiplinlerarası Sanat Đlişkisi

Bilinci ve zekâsı yeteri kadar gelişmemiş olan ilk insan içinde yaşadığı doğayı kendisiyle bir bütün olarak algılar. Đlk zamanlar var olduğu doğadan kendisini ayıramayan insan, zamanla zekâsının ve becerilerinin gelişmesiyle kendisini ondan ayırt etmiş ve daha sonra kendisi dışında olan bu gerçekliğe yönelerek onu kavramaya, anlamaya ve çözmeye çalışmıştır. Bu sürecin oluşmasının temelinde, içinde korktuğu anlayamadığı ve güven duyamadığı doğayı kontrol edebilme içtepisi yatmaktadır. “Dolayısıyla bu süreç içinde ‘insan genel olarak algılayan, bilen, sınıflandıran ve kullanandır, doğa ise sınıflandırılan, incelenen ve kullanılandır.’ Dolayısıyla sanatı da algısal ve doğaldır.” (Savaş, 1998: 12 ).

Kendisini algılamak ve yaşamak adına doğayla mücadelesini başlatan ilk insan, egemenliğini kurmaya çalışır. Ürkütücü doğa karşısında ayakta kalabilmek zordur ve bunun için yöntemler geliştirmek durumundadır. Öncelikle zorlu koşullar altında avlanarak karnını doyurmaya çalışacaktır. Bunun içinde avlamak zorunda olduğu hayvanlara karşı güçlü olmak ve üstünlük sağlamak zorundadır. Kolay olmayan bu durumla baş edebilmek için mağara duvarlarına resimler çizmeye başlayacaktır. Kendisini güçlü hissetmesini sağlayan bu resimlerle birlikte en büyük gücü olan “büyü”yü de kullanacaktır. Yaptığı “büyü” sayesinde avlanmada başarı kaydedeceğini düşünecektir. Böylelikle ilk insanlar, büyü amaçlı da olsa resim sanatının ilk örneklerini mağara duvarlarına resmetmiş olacaktır. Aynı amaçla küçük tanrı ve tanrıça heykelleri yaparak heykel sanatını da başlatacaktır. Ancak seramik sanatını başlatmak için avcı toplayıcı yaşam tarzından yerleşik düzene geçmeyi bekleyecektir.

Avcı toplayıcı ve göçebe yaşam insanın ekip biçmeyi öğrenmesiyle son bulacak ve yerleşik hayata geçmesini sağlayacaktır. Yeni yaşam düzeniyle insan tarım ile uğraşacak, hayvanları evcilleştirip besleyecektir.

Yerleşik hayatla birlikle barınma, yiyecek vb. ihtiyaçlarını bir önceki döneme göre bir hayli karşılamış olan insan içinde yaşadığı doğayı henüz tam da olsa adlandıramamıştır. Nedenlerini bilmediği doğa olayları insanın aklını karıştıracak ve

evreni açıklayamadığından kendisini hala güçsüz ve yetersiz bulacaktır.

Anlamlandıramadıkları olayları “mit”lerle açıklamaya çalışacaklardır. Bu

(32)

19 adaklar adanacak, kimi zaman da tanrı ve tanrıça heykelcikleri yapıp onlara tapınacaklardır.

Paleolitik çağdan başlayarak, insanların manevi bir güce duydukları gereksinim sonucunda, din ve buna bağlı olarak tanrı ve tanrıça kavramları, yani yaratıcı bir güç inancı ortaya çıkmıştır. Bu dönem insanının din görüşünü yansıtan ve ana tanrıça kültüne inandıklarını gösteren bazı buluntular gün ışığına çıkarılmıştır. (Kulaçoğlu, 1992: 10)

Resim 9 - Oturan Kadın Heykelciği, Neolitik Çağ, Yakl. M.Ö.7000

Konuya disiplinlerarası yaklaştığımızda yerleşik dönem koşullarında başlayan branşlaşmanın düzenlenen ayinlerde kendini gösterdiğini düşünebiliriz. Bu ayinlerde insanlar çoğu zaman kendilerini bir tuval olarak kullanıp renkleri yüzlerinde ve vücutlarında taşımışlardır. Böylelikle mağara duvarında hayat bulan tasvirler bir başka şekilde benzer amaçlarla insan bedenine çizilerek resim disiplininin uygulanımını ortaya çıkarmıştır. Dini ayinlere kendilerini süsleyerek başlayan insanlar, dileklerini tanrıya iletmek için içsel tepileriyle şekillenmiş olan dans figürleriyle ayini tamamlamaya çalışmışlardır. Bunu uygularken de çok doğal ve naif hareketlerle ve çıkardıkları müziksel ritimlerle motivasyonlarını arttırmışlardır. Böylelikle dans ve müzik disiplinlerine de ayinlerde rastlamış oluyoruz. Bu disiplinlerin haricinde dinsel ihtiyacı karşılamak üzere yapılmış seramik heykelcikler de törenlerde yer almıştır.

Disiplinlerarasılığı seramik disiplini üzerinden ele aldığımız bu durumda ilk insanın bilinçli olarak olmasa da içinde seramik disiplinini de barındırarak farklı disiplinlerle bir bütün oluşturduğunu düşünebiliriz.

(33)

20

Ortaçağ sanatını kilise ve onun benimsediği Skolastik Felsefe

yönlendirmektedir. Dinsel nitelikli olan bu felsefede doğadan ve bilimden uzaklaşılmış, dogmalara dayalı düşünce sistemi ön plana çıkarılarak insanın birey olma özelliği elinden alınmış ve tek amaç olan tanrı için varolmak düşüncesi kilise tarafından dönemin filozof, sanatçı ve halkına empoze edilmiştir. Skolâstik felsefenin yönlendirmiş olduğu Gotik sanat üslubunda Tanrıya ulaşmak adına görkemli kiliseler inşa edilmiştir. Bu kiliseler mimari açıdan daha önce hiç uygulanmamış özelliklere sahiptir. Çok büyük ve içersinde birçok sanat disiplinini barındıran (heykel, resim, mozaik vb.) eserler yer almaktadır.

(34)

21 Evreni, bütün doğruları kapsayacak bir sistem oluşturmayı amaçlayan skolâstik düşüncede Tanrıya yükselmek için inşa edilen bu kiliseler farklı sanat dallarıyla biçimlendirilmiştir. En önemli sanat yapıtı olan katedrallerde resim, heykel, cam sanatı, duvar halıcılığı, resimli el yazmaları, minyatürler gibi sanatsal disiplinleri bir arada görülmektedir.

Resim 11- Chartres Katedrali ,Güney Cephesi, 13.Yy

Ortaçağ da kilisenin dogmatik düşünce sistemiyle yönlendirdiği sanat Yeniçağ’da bilimsel düşünceyle hareket etmeye başlamıştır.” Tanrı” merkezli görüş yerini “birey”e bırakarak sanatta bireyselliğin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu arada yeni bilim dalları ortaya çıkmıştır. Sanatta bu düşünsel açılımdan etkilenerek yeni düşünceler geliştirilmiştir. Sanatın merkezine insan ve doğa yerleşmiştir. Rönesans bu yeni düşünce sistemiyle bilimsel perspektifi ortaya çıkartmıştır.

(35)

22 Rönesans ve disiplinlerarasılık denilince akla gelen ilk isimlerden birisi Leonardo Da Vinci’dir. Da Vinci büyük bir ressam, heykeltıraş, mimar ve aynı zamanda önemli bir bilgin, bir mühendis, bir filozoftur. Fizyoloji, astronomi, fizik, hidrodinamik, jeoloji gibi konularda önemli çalışmalara imza atmıştır.

Resim 12 - Leonardo Da Vinci, Uçuş Makinası Tasarımı, 1488

XV. yy. sanatçısı olan Leonardo da Vinci, artistik gücü, duruşu ve eşsiz çalışmaları ile bir sonraki yüzyılı da etkilemiştir. Çok yönlü ve evrensel kişilikler arasında yer alan, dönemin bir diğer sanatçıları da Michelangelo ve Raphello’dur.

Ünlü Đtalyan Rönesans dönemi sanatçısı Michelangelo Buonarroti ressam, heykeltraş, mimar ve şairidir. Michelangelo da Da Vinci gibi insan formunu her açıdan tasvir edebilmek için kadavralar üzerinde çalışıp, klasik dönem sanatında idealleştirilmiş insan tasarımlarını ulaştığı gerçekçilik boyutunu yakalamaya çalışmıştır. Michelangelo kendi tarzını oluştururken Giotto’nun resmindeki doğallık ve gerçekçilik ile 15. yüzyılın başında tam olarak anlaşılabilen derinlikte perspektif olgusunu geliştirip çalışmalarına yansıtmıştır.

Aynı zamanda şair de olan Michelangelo 1530-1540 yılları arasında yazmış olduğu ve günümüze kadar ulaşmış 300 şiiri vardır.

Doğa, Rönesans’ta olduğu gibi yüzyıllar boyunca insanlara, sanatçılara ve toplumlara her konuda esin kaynağı olmuş, çoğu zaman da sanatın konusunu oluşturmuştur. XIX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren insan-doğa-toplum ilişkileri

(36)

23 önemli ölçüde değişmeye başlamıştır. Günün koşullarından etkilenen sanat, geleneklerden uzaklaşmaktadır. Artık “sanatın ne olduğu ve olabileceği” sorunu ortaya çıkmış ve farklı düşüncelerin oluşmasına zemin hazırlamıştır. Kübizm, fovizm, ekspresyonizm, sürrealizm, soyut gibi sanat akımları bu soruya farklı niteliklerde cevaplar vermişlerdir.

3. 3. Modernist Dönemde Seramik-Disiplinlerarası Sanat Đlişkisi

XIX. yy’ın ikinci yarısından itibaren “sanatın ne olduğu” sorusuna farklı cevaplar bulmaya çalışan sanatçılar, XX. yüzyılda yaşanan iki büyük savaştan sonra gelişen önemli değişimlere tanık olmuşlardır. Savaş olgusunun yıkıcı ve şiddetli tavrı ile teknolojin getirisi olan teknik alanlardaki yenilikler, dönemin sanatını yönlendirmiştir.

Siyasal, sosyal ve teknolojik alanda yaşanan bu gelişmeler bilhassa sanatçıları yeni sorulara ve çözüm arayışlarına yöneltmiştir. Bu hızlı ve farklı geçiş sürecinde, kaygıları içinde barındıran sanatçı sanatını özgürleştirerek çalışmalarında kişiselliği tek ilke olarak benimsemiştir. Formu, kompozisyonu ve malzemeyi temel konu olarak ele almışlardır. Her türlü malzeme istenilen şekilde kullanılmaya başlanmış ve sanatta farklı disiplinlerin kullanımı oldukça artmıştır.

Doğayı gördüğü gibi resmetmenin dışına çıkan sanatçı, nesnelere farklı açılardan bakmaya başlamış ve aklındakini yani kavramları geometrik biçimlerle, sembollerle ifade etme yolunu kullanmıştır. Kübizm’in ana temasını oluşturan bu yaklaşım üzerine Read “Görsel eğilimli, fenomenolojik imge yerini, sanatçının düşünsel aktivitesi sonunda oluşan sembollere bırakır. Bu semboller artık doğanın optik görünüş bilgisini vermeyi amaçladığı gibi doğadan bağlarını tam olarak da koparmış değildir” demektedir ( Read; 1964: 54).

Doğa formlarını soyutlamayı ön plana çıkaran kübizmde sanatçılar eserlerinde ayna, gazete kâğıdı, afiş, tahta, plastik, kum vb. malzemeler kullanmıştır.

20.yy ressamlarından Picasso, Matisse, Leger, Miro, Braque ve Chagall gibi sanatçılar kullandıkları farklı malzemelere seramiği de ekleyerek seramik sanatı adına yeni bir soluk getirmişlerdir.

(37)

24 Çok uzun bir geçmişe sahip olan seramik malzeme, bu sanatçıların ellerinde şekillenerek zanaat nesnesi konumundan uzaklaşıp bir ifade aracına dönüşmüş ve içeriğin, özgünlüğün sorgulanarak uygulandığı sanat nesneleri haline gelmişlerdir. Seramiğin kimi zaman bir yüzey olarak kullanımı kimi zaman da heykel formu olarak şekillendirilebilecek plastik bir bünyeye sahip olması, daha önce birçok farklı malzeme kullanmış bu sanatçıların (Picasso, Leger, Miro, Braque ve Chagall vb.) dikkatini çekerek modern seramik eserlerin doğmasına neden olmuştur.

Artık seramiğin bir içerik sorunu vardır. Sadece biçimle ilgili çağrışımları olan, işlevsellikle sınırlanmış formun çok dışında ifade biçimleri barındıran bir tür sanatsal iletişim aracı haline gelmiştir. Miro, Picasso, Leger ve sonradan eklenen Matisse ile birlikte, seramik, yeni anlatım ve ifade olanakları barındıran yapısıyla, geleneksel ve işlevsel seramiği reddetmeden, ötesine geçerek bir yer edinmeye başlamıştı. Malzemenin dili, sanatçının hayal dünyasıyla birleşerek ortaya özgün formlar çıkıyordu.(Đnal, 2006: 110)

Resim 13- Fernand Leger, Çocuk Bahçesi

(38)

25 Modern Sanat anlayışı içersinde sanatçıların farklı disiplinleri ya da malzemeleri sanat nesnelerine yansıtmasının Seramik Sanatında modernleşme adına da bir yenilik getirdiğinden bahsetmiştik. Sanat yaşamında birçok farklı malzeme ve teknik kullanmış olan Miro resme ilk başladığı dönemlerde tanıştığı Đspanyol seramikçi Artigas’ tan seramik yapmayı öğrenmiştir. “Seramiğin parıltısı beni baştan çıkarttı ”( Bakdur, 2008: 49) diyerek seramik malzemeyle ilgili heyecanını dile getiren sanatçı UNESCO için bir seramik pano, Madrid’deki yeni Kongre Sarayı için seramik duvar panoları ve birçok modern seramik formlara imzasını atmıştır.

Resim 15- Joan Miro, Güneş, Ay ve Yıldız

Seramik Sanatına farklı bir anlayış ve yeni yollar kazandıran sanatçılardan biri olan Picasso, özgün yorumlarını seramik malzeme ile birleştirmiştir. Picasso’ nun eserlerinde yer alan kübik tarz, seramiklerinde de hayat bulmuştur. Bir sanat disiplini olan resim ile seramik disiplinini birleştirmiştir. Seramiğin işlevselliği dışlayarak seramik malzemeyi bazen bir tuval olarak kullanmış ve bazen de geleneksel seramik

(39)

26 formları tabak, vazo gibi insan ve hayvan formlarına dönüştürerek modern seramikler yaratmıştır.

Resim 16- Pablo Picasso, Resim 17- Pablo Picasso, “Elleri Gizlenmiş Kadın” 1949 “Baykuş” Seramik Form Seramik Form

20. yüzyıl sanatına etki etmiş önemli bir sanatçı olan Gauguin, resimlerinin yanı sıra ahşap heykeller de yapmış ve 1886-1887 yıllarında seramik malzemeyle de çalışmıştır. Alman dışavurumcu hareket olan Die Brücke sanatçılarını etkileyen Gauguin’nin seramikleri 1900 ve 1906’da Paris’de düzenlenen retrospektif sergilerinde izleyicilere sunulmuştur. Yine ressam Emil Nolde da seramikle uğraşmış ve maskeler, tabaklar, hayvan figürleri ve dans eden kadın figürlerini seramiğe aktarmıştır. Nolde seramiklerini herhangi bir çizim yapmadan, içinden geldiği gibi şekillendirmiştir. (Özel, 2007: 145)

Ayrıca “bu dönemde Amerika’da Alexander Archipenco, naturalist tarzda bire bir terra-cotta figürler, Elie Nedelman Kübist tarzda terra-cotta ve earthenware figürleri ve Isamu Naguchi ise; doğu felsefesi temelinde düzgün yüzeyli, simetrik biçimli soyut çalışmalar yapmışlardır” ( Işıtman, 2005: 28 ) .

(40)

27

Resim 18- Alexander Archipenco, Resim 19- Isamu Noguchi, Seramik Form ‘Köpek’,1952, Seramik Form

“… Kasimir Malevich, Wassily Kandinsky ve Vilademir Tatlin gibi Rus ressamlar da heyecan verici ve etkileyici seramikler yapmışlardır” (Özel, 2007: 145).

Farklı disiplinlerde çalışan sanatçıların bu gibi yaklaşımları zamanla Zürih Dada hareketinde Cabare Voltaire’de olduğu gibi şiir, müzik, tiyatro gibi farklı disiplinlerin bir aradalığıyla ortaya çıkan sanat hareketlerine zemin hazırlamıştır. Bu tutumlar daha sonra farklı disiplinlerden sanatçıların seramikle ilgilenmelerinin ilk adımları olmuştur.

1. Dünya Savaşı yıllarında daha önceki sanat yapıtlarına ve algılayışına karşı çıkan, aynı zamanda dine, devlete, askere ve de kendilerine karşı meydan okuyan bu anlayış sanat tarihinde önemli bir kırılma noktası yaratmıştır. Bu yaklaşımı benimseyen ve ürünler veren sanatçılardan birisi Marcel Duchamp’ dır. Çalışmalarında hazır nesneler (Ready Made) kullanan Duchamp sanatçının el izini yok etmiş ve plastik değerlerler yerine fikirleri ön plana çıkarmıştır. Bu yaklaşımıyla ele aldığı çalışmalarından biri olan “çeşme” adlı hazır nesnesi halkın beğenisinin ve sanatsal tekniklerin sınırlarını zorlamıştır. Bu çalışma bilindiği üzere baş aşağı duran ve üzerinde sanatçının imzasını taşıyan bir seramik endüstri ürünü ‘pisuar’dır. Sanatla ve sanatın biçimleriyle hesaplaşan sanatçı, bu çalışmasında nesnenin içeriğine müdahale ederek nesnenin işlevini dışlayıp gösterge değerini değiştirmekte nesneyi bağlamından kopararak ona yeni bir statü kazandırmaktadır.

(41)

28

Resim 20- Marcel Duchamp, “Çeşme” 1917

Sanatçı bu çalışmasında sanat yapıtı olmayan seramik malzemeden yapılmış endüstri ürününü nesne- mekan ilişkisi açısından da ele alarak sanata yeni bir açılım getirmiştir. Neyin sanat neyin sanat olmadığı, bu yaklaşımla farklı malzeme kullanımına yeni bir nitelik kazandırılmaktadır.

Dada hareketiyle birlikte “sanat yapıtı nedir?” sorusu yeni ve farklı bir bakış açısı ile karşımıza çıkmış bulunmaktadır. Duchamp’ın yapıtları ile sanatta oluşan kırılmayı, Hasan Bülent Kahraman şu şekilde değerlendirmektedir:

20. yüzyıl ortalarında, hatta bir noktada da başlarında parçalandı. Çünkü “sanat yapıtı nedir?”sorusu, “güzel nedir?” sorusunu aştığı andan itibaren biz bir anlamda estetiğin yitimini, estetiğin sonunu yaşamaya başlamıştık. … Marcel Duchamp bir pisuarı duvara asıp onu bir sanat yapıtı olarak nitelendirdiği anda, Platon’dan beri devam ede gelen estetik düşüncesi bence çok önemli bir kırılmaya uğramıştı. Bu gene 20. yüzyıl içinde, ikinci yarısında ortaya çıkmış olan bütün sanat akımlarında kendisini gösterdi. Biz 20.yüzyıl başlarından itibaren klasik estetiğin sonunu yaşamaya başladık. Bu minimal sanatla ve kavramsal sanatla da ayrıca yepyeni düzeylere ve düzlemlere taşındı. Çünkü burada artık “güzel nedir?” meselesi değil, sanat yapıtının içerdiği gerçeklik bağlamında ve soyutlanmış düzeylerde bir sorgulama söz konusuydu. (Kahraman, H.B. , 2003: 2)

(42)

29 Dada hareketi düşünce ağırlıklı zihinsel faaliyetlerin ön planda olduğu birçok eyleme öncülük ederek Post Modernizmi ve ardıllarını etkilemiştir. Bu gelişmelerle yön değiştiren sanatta, ‘kavramlar’ öne çıkmıştır. Nesneler üzerinde bir düşüncenin oluşması gerektiğini savunarak kavramları sorgulayan, sanata farklı bir bakış açısı kazandıran sanatçılardan birisi de Beuys’dur. Beuys farklı disiplinlerin bir arada kullanımının birçok anlatım olanağı sunduğunu düşünmektedir. Çalışmalarında keçe, yağ gibi birçok farklı malzeme kullanmıştır.

Seramik disiplininin, resim ve heykel disiplinleri ile bir arada kullanımından oluşan örneklerin yanı sıra mimaride de şekillenen eserler yer almaktadır. Bu çalışmalardan en önemlilerini oluşturan kişilerden birisi Đspanyol mimar Antoni Gaudi’dir. Gaudi’nin Barcelona’da 1900–1914 yılları arasında yaptığı Güell Parkı santçının büyük boyutlu dış mekân seramikleri ile şekillenmiştir. Bu çalışmalar rengârenk seramiklerle bezenmiştir.

Resim 21- Antoni Gaudi, Güell Parkı

(43)

30

3.4. Post-Modernist Dönemde Seramik-Disiplinlerarası Sanat Đlişkisi

20.yy’da Dada hareketinde Marcel Duchamp’ın nesneyi bağlamından kopararak sanat merkezinde sunması stratejisi Yeni Dada, Pop Sanat, Kavramsal Sanat gibi farklı arayışlarla kendini göstermeye devam etti.

Farklı disiplinlerin bir arada kullanımının birçok anlatım olanağı sunduğu düşünülen 1950’lerin sonunda neo-dada ve pop-art’çılar kil, ahşap, iplik, sentetik vb. malzemeler kullanmaya başlamışlardır. “Bu dönemde Lenore Tawney’in, Sheila Hicks’in ve Claire Zeisler’ in iplik sanatı, Sam Maloof’un Wendell Castle’ın ve Richard Artschwager’in sanat mobilyacılığı, 1962’de Harry Littleton’ın sonrasında Dale Chihuly’nin cam sanatı gibi pek çok zanaat malzemesi sanatta kullanılmıştır. ( Işıtman, 2005: 32) Bu yüzyılda şekillenen sanat çalışmalarında, resim, heykel, sahne sanatları ve şiir gibi sanat disiplinleri sınırlarının dışına çıkarak farklı disiplinlerle harmanlanmış ve ortaya kolektif çalışmalar çıkmıştır. Bu yaklaşımla çalışmalarını şekillendiren ve “Oluşumlar”ın yaratımında öncü olan sanatçılardan biriside Allan Kaprow’dur. Kaprow birçok disiplini bir arada kullanarak (resimden sahne sanatlarına) ‘bireşimsel (sentetik) sanat’a doğru bir geçiş gerçekleştirmiştir. Bu çalışmalar gerçek zaman içersinde oluşması sağlanmış kurguların, kentleşmiş dünyanın ürünlerini ve süreçlerini yansıtan uygulamalar olmuştur.

“Kaprow’un 1959’da başladığı ve 65’te yayınladığı Assemblages, Environments And Happenings (Kurgular, Çevreler, Oluşumlar) adlı kitabında çağdaş bir sanatçının “’ben ressamım’ şairim’ ya da ‘dansçıyım’ demesine gerek yoktu; o sadece bir sanatçıydı ve artık yaşam tümüyle ona açılacaktır” demektedir” ( Üstüner, 2007: 56).

(44)

31

Resim 23- Allan Kaprow,”Dünya”, Enstelasyon, 1962

Her türlü farklı disiplini ve malzemeyi kullanmakta kendini özgür hisseden sanatçıların çalışmalarını bir disiplin üzerinden sınırlandırmanın doğru olmayacağı düşünülmektedir. 1950’lerin sonunda Soyut Dışavurumcu üslubuyla Peter Voulkos geleneğe karşı tavrını şekillendirdiği sırlı seramikleriyle yansıtmıştır. Deneysel çalışmalara imza atan Voulkos büyük boyutta heykeller yapmış ve bu sayede seramik heykelcisi olarak adlandırılmıştır.

(45)

32

Seramik disiplini ile diğer sanat disiplinlerini bir arada kullanan sanatçılar kimi zaman heykel disiplininden etkilenerek porselen figürler, kimi zaman özgün seramik formları yapmış ve üzerlerine farklı seramik teknikleri uygulayarak resimsel etkiler yaratmışlardır. Bu yaklaşımla uygulamalar yapmış olanlardan bazıları; Macar sanatçı Đmre Schrammel, Rus sanatçı Sergei Đsupov, Đngiliz sanatçı Elizabeth Fritch ve Andre Jill’ dir.

Đmre Schrammel, Venedik’ te yaptığı gezi esnasında bir karnavala şahit olarak bu olaydan etkilenmiş ve fırça tekniğini kullanarak porselen figürler üretmiştir. Schrammel’in bu çalışmalarında resimsel etki yoğun olarak görülmektedir.

Resim 25- Đmre Schrammel, Porselen Formlar

Ukrayna Sanat Okulu’ndan mezun olan ve Estonya Güzel Sanatlar Akademisi’ne devam eden Sergei Đsupov’un çalışmalarında illüstratif etkiler görülmektedir. Sanatçı, iki ve üç boyutu bir arada kullanarak figürler şekillendirmiştir. Bu figürler kimi zaman çıplak kimi zaman sadece insan başlarından oluşmaktadır.

(46)

33

Resim 26- Sergei Isupov,“Gizem”, Resim 27- Sergei Isupov, 1998, Porselen “Koruma”, 1999, Porselen

Elizabeth Fritsch 1967 yılında mezun olduğu Royal Güzel Sanatlar Akademisi’nde seramik sanatçısı Hans Coper ile tanışmıştır. Coper sanatçıya esin kaynağı olmuş ve stilinin oluşmasında önemli rol oynamıştır. Geometrik ritm ve renkler konusunda cesaretlenen sanatçının çalışmalarında resimsel etkinin yansımalarını görülmektedir.

(47)

34 “Andre Jill kadın formunda yaptığı eserlerinde, fırça ve maskeleme tekniklerini birlikte kullanarak resimsel etkiler yakalayıp seramiğe bir başka boyut katmıştır” ( Ersoy, 2005: 92-100 ).

Kanadalı sanatçı Roseline Delilse, Picasso, Malevich, tiyatro ve bale tasarımcısı Oskar Schlemmer ‘den etkilenmiştir. Ayrıca bu yaklaşımla çalışmalarını şekillendiren sanatçıların bazıları; Budapeşteli sanatçı Maria Geszler, Danimarkalı sanatçı çift Bodil- Richard Manz ve Les Lawrence’dır.

Resim 29- Les Lawrence

Seramik malzemenin doğası gereği içinde barındırdığı plastikiyet, malzemenin farklı birçok sanat formuna dönüşmesine olanak sağlamaktadır. Ayrıca teknik özellikleri sayesinde yüzey çoğu zaman bir tuval olarak kullanılabilmektedir. Nazan Sönmez’in (2007) de makalesinde belirttiği üzere seramik “Heykel sanatının biçim, resim sanatının ise yüzeye ait tüm öğelerini ve sorunlarını bünyesinde barındırır” (s.112).

Bu dönem sanatçılarının bazıları heykel ve seramik disiplinlerinden etkilenerek figüratif çalışmalar yapmışlardır. Figürlerin ön planda olduğu bu çalışmaların çoğunda daha öncede belirtildiği gibi resimsel etkiler de kendilerine yer edinmişlerdir.

Sanat disiplinlerin bir kaçının bir arada uygulandığı bu figüratif çalışmalarda farklı yaklaşımlar ve ifadeler kendilerine yer edinmiştir. Kanadalı seramik sanatçısı Greg Payce çalışmalarında figürleri malzeme ile ifade etmek yerine tornada

(48)

35 şekillendirdiği seramiklerin bir düzen içersinde yerleştirilmesiyle ortaya çıkan boşlukla figürü yaratmıştır.

Resim 30- Greg Payce , “Apparently”, “Al Barelli”, Seramik Formlar

Resim ve heykeli birleştirerek seramik figürler yapan sanatçılardan birisi de Viola Frey’dir. Frey çalışmalarında insanı ele almaktadır. Đnsanın zihinsel ve ruhsal yapısını, doğa ile ilişkilerini ve sosyal yönlerini ele aldığı seramik heykellerini büyük boyutlarda şekillendirmiştir.

(49)

36 Ülkemizde figüratif öğeler taşıyan çağdaş seramik çalışmaları yer almaktadır. Candeğer Furtun kalıpla şekillendirdiği figüratif öğeler ile yerleştirmeler yapmıştır. Bir diğer isim olan Erdinç Bakla ise çalışmalarında “tanrıça” konusunu ele alarak özgün figüratif çalışmalara imza atmıştır.

Resim 32- Candeğer Furtun, "Bacaklar" Dizisinden Bir Çalışma, 1994-1996

1950’lerde Henry Moore’un asisitanı olarak çalışan Đngiliz soyut heykeltraş Anthony Caro 1960’ların başında David Smith ile tanışarak çalışmalarına farklı boyutlar kazandırmıştır. Heykel alanında çok önemli bir yere sahip olan sanatçı seramik malzemeyi de eserlerinde kullanarak seramik heykeller yapmıştır.

(50)

37

Resim 33- Anthony Caro ,The Skaian Gate (The Trojan War) (1993/1994) Kil, Tahta,Çelik, 229 x 305 x 153cm

(51)

38 Seramik malzemeye çalışmalarında yer veren heykeltıraşlardan birisi de Carl Andre’dir. Minimal sanat anlayışı ile şekillendirdiği çalışmalarında alüminyum, bakır, çelik vb. malzemeler kullanmıştır. Andre heykel disiplinde yer alan mekan-nesne ilişkisine farklı bir bakış açı kazandırarak çalışmalarını dikey elemenlar yerine yere paralel yatay elemanlardan oluşturmuştur. Seramik malzeme ile heykel disiplinini buluşturan bu yöntemde hazırlanmış çalışmalardan birisi de “Kaldıraç” isimli eseridir. Bu çalışma 137 tuğlanın mekanın tabanına yan yana konularak sergilenmesin oluşan bir düzenlemedir.

Resim 35- Carl Andre ,“Kaldıraç”,1966

Örneklerini gördüğümüz seramik heykeller bu dönemde de dış mekanlarda kendilerine yer edinmişlerdir. Anıtsal boyutlardaki bu çalışmalar sergi salonları haricinde park ve bahçelerde insanlarla buluşma olanağı bulmuştur. Almanya, Litvanya, Đngiltere, Đtalya ve Japonya gibi ülkelerde özgün dış mekan heykelleri yer almaktadır. “ Pek çok ülkede her yıl seramik sempozyumları düzenlenmektedir. Bunlardan birisi de Litvanya’ daki “ Park Heykeli” konulu Uluslararası Bahçe Tasarımı Sempozyumu’dur” ( Darçın, 2003: 45).

Şekil

Grafik  1:  Hacettepe  Üniversitesi,  Güzel  Sanatlar  Fakültesi,  Seramik  Bölümü Ders Programı (4 yıllık)
Tablo 3: Öğrenci Ve Öğretim Elemanlarının Đçerik Đle Đlgili Görüşleri
Tablo 4: Öğrenci Ve Öğretim Elemanlarının Yöntem Đle Đlgili Görüşleri
Tablo 5: Öğrenci Ve Öğretim Elemanlarının Araç-Gereç-Donanım Đle Đlgili  Görüşleri            TK         ODÜK           ODK         ODAK           HK             C  TOPLAM         f   %       f    %         f  %      f  %      f   %          f    %      f

Referanslar

Benzer Belgeler

Dünyaya ve insanlığa açık müzemiz, sanat ve kültür faaliyetlerimiz, 1938 yılın- da milli ve lokal bir yarışma, 1954 yılın- da uluslararası bir statü kazanan bu ya-

Ayşe Kurşuncu seramik sanatı bağlamında kamusal örnekler sunarak; çalışmalarını sokağın ve kentin birer parçası haline getirmeye, bireylerin bu çalışmalar

[r]

Tüm sanat dallarında olduğu gibi, seramik sanat eğitiminde de öncelikle kısa örnekleriyle açıklamaya çalıştığımız konular altında, sanat, sanatçı ve sanat

Artık ne içki ağzıma koyacağım, ne de safahat âlemi beni etkileyecek.,, demiştir.. İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Ta h a To ra s

İnsanın vazgeçilmez kendini anlatma isteği ve serüveni, binlerce yıldır, yazının henüz keşfedilmediği çağlardan beri türlü biçimlerde var olmuştur. 30 bin yıllık

isteği yönünde hareket ettiği görülmektedir (Görsel 3, 4, 5).. Bu doğrultuda uzun yıllardır insanlarla yaşayan evcilleştirilmiş koyun ve at gibi canlıları

2011 yılından itibaren restore edilip Metin Sözen Sanat Sokağı olarak kullanılan mekânda kalıcı olarak sergilemeye sunulmuş olan bu eserler çağdaş seramik